İdris Şah (16 Temmuz 1924 – 23 Kasım 1996) (Farsça: ادریس شاه), diğer adlarıyla Seyyid İdris el-Haşimi (Arapça: سيد إدريس هاشمي) ve Arkon Daraul (mahlası), psikoloji ve spiritüalite, seyahatname ve kültür araştırmaları gibi konularda üç düzineden fazla kitap yazmış Sufi geleneğinde bir yazar ve eğitmendi. Afganistanlı asilzade bir ailenin soyundan gelen Şah Hindistanda doğdu, ağırlıklı olarak İngiltere’de büyüdü. Ilk yazdıkları sihir ve büyü konuluydu. 1960 yılında Octagon Press adlı yayınevini kurarak bir taraftan Sufi klasiklerini tercüme ederken bir taraftan da kendi eserlerini yayımladı. Gelecekteki kitaplarına temel oluşturan eseri 1964 senesinde çıkan ve uluslararası kabul gören Sufiler [The Sufis] idi. 1965 senesinde Şah Londra’da yer alan insan davranış ve kültürünü incelemekle ilgilenen Kültürel Araştırmalar Enstitüsü adlı eğitim destek cemiyetini kurdu. Benzer bir kuruluş Şah’ın ABD’de yardımcısı tayin ettiği Stanford Üniversitesi psikoloji profesörü Robert Ornstein’ın yönettiği İnsan Bilgileri Araştırma Enstitüsü [Institute for the Study of Human Knowledge – ISHK] adı altında Birleşik Devletlerde bulunmaktadır. Yazılarında Şah Sufizmi Islam öncesinden gelen evrensel bir bilgelik türü olarak göstermiştir. Sufizmin sabit kalmayıp, kendini şimdiki zaman, mekan ve insanlara adapte ettiğinin altını çizerek öğretisini Batılı psikolojik koşullara göre yapılandırmıştır. Şah okuyucuda idrak ve öz yansıtma tetikleyen birçok anlam katmanı içeren metinler olan geleneksel öğretici öykü ve meselleri sık sık kullanmıştır. Muhtemelen en çok yayımladığı Nasrettin Hoca’nın mizahi öykü derlemeleriyle bilinmektedir. Şah zaman zaman referans ve özgeçmişini sorgulayan doğubilimciler tarafından eleştirilmiştir. Arkadaşı Robert Graves ve ağabeyi Ömer Ali Şah tarafından yayımlanan Ömer Hayyam’ın Rubailerinin yeni bir tercümesi dolayısıyla oraya çıkan polemikteki rolü bir süre insanları meşgul etmiştir. Bununla birlikte aralarında en önemlisi roman yazarı Doris Lessing olmak üzere dikkat çeken savunucuları da olmuştur. Şah Batıda Sufizmin bir sözcüsü olarak tanınagelmiş ve pek çok Batı Üniversitesinde misafir profesör olarak ders vermiştir. Eserleri Sufizmi spiritüel bilgeliğin seküler ve bireysel bir türü olarak takdim etmekte önemli bir rol oynamıştır.
İdris Şah ادریس شاه इदरीस शाह | |
---|---|
Doğum | İdris Şah 16 Haziran 1924 Shimla, Hindistan |
Ölüm | 23 Kasım 1996 (72 yaşında) Londra, İngiltere |
Takma ad | Arkon Daraul |
Meslek | Yazar, yayıncı |
Milliyet | |
Dönem | |
Edebî akım | |
İmza | |
Erken dönem
İdris Şah Hindistan’ın Simla şehrinde babası yazar ve diplomat Afgan-Hint Sirdar İkbal Ali Şah ve annesi İskoç Saira Elizabeth Luiza Şah’ın oğlu olarak doğmuştur. Babasının ailesi Musavi Seyyidler idi. Atalarının yurdu Kabul yakınındaki Phagman Bahçeleridir. Baba tarafından dedesi Seyid Emcet Ali Şah Kuzey Hindistan’ın Uttar Pradesh eyaletinde Sardhana’da nevvab [Moğollar zamanında Hindistan'da Müslüman hükümdar], bu babadan oğula geçen unvanı aile daha önceki atalarından Jan-Fishan Khan’ın İngilizlere yaptığı yardımlar neticesinde kazanmıştı. Şah ağırlıklı olarak Londra yakınlarında büyüdü. L. F. Rushbrook Williams’a göre Şah babasına seyahatlerinde çok genç yaştan itibaren eşlik etmeye başlamıştı ve ikisi de sık sık ve uzun seyahatlere çıkmalarına karşın hep ailenin uzun seneler yaşadığı İngiltere’ye dönerlerdi. Çoğu zaman İkbal Ali Şah’ın Sufi çalışmalarının bir parçası olan bu seyahatler sayesinde Şah hem Doğuda, hem Batıda önde gelen devlet adamları ve seçkin insanlarla karşılaşıp onlarla vakit geçirebiliyordu. Williams’ın yazdığına göre, bu şekilde bir yetiştiriliş çok geçmeden belirgin bir zekaya sahip olduğunu gösteren Şah gibi bir genç adama yaş ve tecrübe açısından daha olgun birçok profesyonel diplomatın kolayca kıskanacağı gerçek uluslararası bir görünüş, geniş bir vizyon ve insanlar ve mekanlarla aşinalık edinmek için pek çok fırsat sunuyordu.
Şah sıra dışı yetiştirilişini 1971 senesinde Pat Williams ile BBC’de yaptığı bir söyleşide kendi anlatmıştı. Anlattığına göre babası, ailenin diğer fertleri ve tanıdıklar çok yönlü bir insan olmaları amacıyla her zaman çocukların “çok sayıda etki” ve geniş bir yelpazede temas ve tecrübe ile karşılaşmaları için gayret sarf etmişti. Şah bunu eğitime “Sufi yaklaşımı” olarak tanımlamıştı.
Ailesi Blitz’den [Alman bombardmanı] kaçmak için 1940 yılında Londra’dan Oxford’a taşındığında Şah Oxford şehir lisesinde iki veya üç sene okudu. 1945 yılında Şah babasının helal et misyonunun sekreteri olarak babasına Uruguay’a gittiğinde eşlik etti. Ekim 1946'da yolsuzluk iddiaları sonrası İngiltere’ye döndü.
Sihir ve gizli bilimler konulu kitaplar
Şah’ın ilk kitapları “azınlık inançları” dediği konudaki araştırmalardı. 1956 yılında yayımlanan ilk kitabı olan “Doğu Büyüsü”nün [Oriental Magic] orijinal olarak Doğu ve Afrika Azınlık İnançları Konusunda Düşünceler [Considerations in Eastern and African Minority Beliefs] adıyla yayımlanması üzerinde durulmuştu. Bu kitabı 1957 yılında orijinal adı Avrupa Azınlık İnançları Edebiyatı Hakkında Bazı Materyaller [Some Materials on European Minority-Belief Literature] olup sonradan değiştirilen Sihrin Gizli Bilimi: Sihirbazların Kitabı [The Secret Lore of Magic: Book of the Sorcerers] izledi. Bu kitapların adları 1973 yılında Şah onuruna yayımlanan bir makaleler derlemesine katkıda bulunan bir yazarın verdiği bilgiye göre yayından önce “ticari yayıncılık uygulamaları gereğince” değiştirilmişti.
1969 yılında ölmeden önce Şah’ın babası kendisi ve oğlunun sihir ve gizli bilimler konusunda kitaplar yayımlamalarının sebebini şöyle açıklamıştı: “hatırı sayılır sayıda insan arasında bu saçmalığa inanışın muhtemel bir popüler canlamasının önüne geçmek. Oğlum .... sonradan bu konuda birkaç sene araştırma yapıp iki önemli kitap yayımlayarak bu görevi tamamladı.”
1975 yılında Psikolojide Bugün [Psychology Today] adlı dergide yapılan bir röportajda Şah konunun ayrıntılı olarak üzerinde durdu:
Sihir konusundaki kitaplarımın esas amacı bu materyali genel okuyucuya sunmaktı. İnsanlar çok uzun bir süre gizli kitaplar, saklı mekanlar ve şaşırtıcı şeyler olduğuna inandı. İnsanlar bu malumata kendilerini korkutacak bir şey olarak tutundular. Dolayısıyla ilk amaç bilgilendirmekti. Doğunun ve Batının sihiri budur. Hepsi bu. Dahası yok. Kitapların ikinci amacı gerçekten de bazısı bu sihir vasıtasıyla ya rasyonelleştirilen ya da onun vasıtasıyla oluşturulan ve alışılmış fiziğin ya da sıradan insanların tecrübeleri kapsamına girmeyen güçlerin olabildiğini göstermektir. Bence bu araştırılmalıdır, veri toplayıp fenomenleri analiz etmeliyiz. Bir anlamda sihrin kimyasını simyadan ayırmalıyız.
Şah devamla konuyla ilgili kitaplarının sihir ve büyücülüğün günümüzdeki meraklıları için yazılmış olmadığını ve bu insanlarla görüşmekten kaçınması gerektiğini, çünkü söylemek zorunda olduğu şeylerin onları düşkırıklığına uğratmaktan başka bir işe yaramayacağını belirtmiştir.
Bu kitapları televizyonda David Attenborough tarafından sunulan İstikamet Mekke’nin (1957) [Destination Mecca] yayımlanması izledi. Gerek İstikamet Mekke gerekse Doğu Büyüsü Sufizm konusunda bölümler içermektedir.
Gerald Gardner ve Robert Graves ile arkadaşlık ve Sufiler’in [The Sufis] yayımlanması
1950'lerin sonuna doğru Şah Londra’da Vika [çok tanrılı neo-pagan din] çevrelerle temasa geçti ve sonradan bir süre modern Vika’nın kurucusu Geral Gardner’in sekreteri ve arkadaşı oldu. O günlerde Şah her Salı akşamı Sufizm’e ilgi duyan herkes ile Kuzay Londra’da Swiss Cottage’de Cosmo restoranında bir masada buluşurdu. 1960 senesinde Şah Octagon Press yayınevini kurdu; ilk yayınlardan biri Gardner’in – Gerald Gardner, Sihirbaz [Gerald Gardner, Witch] adlı biyografisiydi. Kitabın yazarı Gardner’in takipçilerinden biri olan Jack L. Bracelin gibi görünse de kitap gerçekte Şah tarafından yazılmıştı.
Frederic Lamond’a göre Bracelin’in ismi kullanılmıştı, çünkü Şah başka bir ezoterik geleneğe ilgi gösterdiğinin görülüp Sufi öğrencilerinin kafasının karışmasını istememişti. Lamond Şah’ın Gardner açısından bir tür düşkırıklığı yaşadığını düşündüğünü ve bir gün çay içerlerken şöyle dediğini söylemişti:
Gerald ile görüşürken bazen bir News of the World [eskiden yayımlanan bir dedikodu gazetesi] muhabiri olduğumu gözümün önüne getiriyorum. Teşhir için ne mükemmel malzeme olur! Öte yandan bu grubun gelmekte olan devrin dininin köşetaşı olacağı konusunda güvenilir kaynaklardan bilgilerim var. Ama makul olduğum zaman bunu göremiyorum!
1961 yılının Ocak ayında, Gardner ile Mallorca’ya yaptığı bir seyahat sırasında Şah İngiliz şair Robert Graves’e rastlar. Şah Graves’e Palma’da kaldığı pansiyondan yazarak, “vakit geçmeden kendisiyle karşılaşmak için” bir talepte bulunur. Vecde gelinen dinler üzerine bir araştırma yapmakta olduğunu ve “İngiltere’de mantar yeme ve benzeri gibi konularda büyücülerin yaptığı deneylere ... katılmış olduğunu” ekler – bu konu Graves’i bir süredir ilgilendirmektedir.
Şah Graves’e aynı zamanda “o sıralarda vecdi ve sezgisel bilginin arttırılmasıyla yoğun biçimde ilgilendiğini” söyler. Graves ve Şah çok geçmeden yakın arkadaş ve sırdaş olurlar. Graves Şah’ın yazın kariyerine destekleyici bir ilgi duymaya başlar ve Sufizmin Batılı bir okuyucu kitlesine hitaben öğrenimi için uygulamalı bir yöntemin yanı sıra yetkili bir tretman yayımlaması için cesaretlendirir; bu Sufiler [The Sufis] olacaktır. Şah kitap için geçici maddi zorlukları çözecek önemli miktarda avans almakta başarılı olur.
1964 yılında Sufiler [The Sufis] Robert Graves’in uzun bir giriş yazısıyla Doubleday tarafından yayımlanır. Kitap Sufizmin yedinci yüzyıl sonrasında Batı Medeniyeti ve gelenekleri üzerinde Roger Bacon, John of the Cross, Raymond Lully, Chauser gibilerinin çalışmaları vasıtasıyla gerçekleşen etkisinin bir dökümünü yapmaktadır ve bir klasik olmuştur. Şah’ın aynı konudaki diğer kitapları gibi Sufiler’in de yazarın Sufizm yorumunu geleneksel İslam ile özdeşleştirebilecek terminolojiden kaçındığı dikkat çekicidir.
Kitapta aynı zamanda özellikle “dağıtılmış” bir üslup kullanılmıştır; Şah’ın Graves’e yazdığına göre kitabın hedefi insanların “şartlanmalarını ortadan kaldırıp, tekrar şartlanmalarını da önlemekti”; başka türlü olsa, daha alılşılmış bir sunuş şekli kullanılacağı düşünülebilirdi. Kitap başlangıçta az sattı ve Şah parasının büyük bir bölümünü kitabın tanıtılmasına yatırdı. Graves’in kitabın yazılışı konusunda şüpheleri bulunup, Şah kitap yayımlanmadan ona düzeltmeler için okutmamış olduğu için alınmış olmasına rağmen Şah’a endişelenmemesini, “kitabın yayımlanmasında desteği olduğu için gurur duyduğunu” ve “muhteşem bir kitap olup, çok geçmeden öyle olduğunun anlaşılacağına inandığını, kitaba Doubleday’in hedeflediği okuyuculardan çok yazarın sesini işitecek okuyucuları bulması için şans tanımasını” söyledi.
Graves’in Şah’ın yardımıyla yazdığı girişte Şah’ı “Peygamber Muhammed’in ailesinin erkek tarafının soyundan gelmekte” olarak tanımlayıp, “ona ataları olan halifelerden gizli sırların miras kalmış ve gerçekte Sufi tarikatının bir Büyük Şeyhi olduğunu” ileri sürdü. Bununla birlikte Graves bir arkadaşına yazdığı özel bir mektupta bunu yanıltıcı bulduğunu, “onun Müslüman bir şahsiyet değil, bizden biri” olduğunu itiraf etti.
Edinburgh’lu bilim adamı L. P. Elwell-Sutton 1975'te yazdığı ve Gurdjieff ve Şah gibi “sözde Sufilere” eleştirel yaklaştığı bir makalede Graves’in Şah’ın “gayet sıradan kökenini” “yükseltmeye” çalıştığı ve Muhammed’in ailesinin erkek tarafının soyuna gönderme yapmanın “çok şanssız bir pot kırma” olduğu, çünkü Muhammed’in oğullarının hepsinin çocukken öldüğü görüşünü savundu. Elwell-Sutton ailenin peygamberin kızı Fatma ve Ali Ibn Abu Talib’in evliliğinden doğan en genç oğul olan Hüseyin Ibn Ali’nin büyük torunu yedinci İmam Musa al Kazim’in soyundan gelen Seyidler olduğunu kabul etse de, bunu özel kutsallığı olmayan “sıradan bir köken” olarak görüyordu, çünkü “İslam dünyasında toplumun her katmanında ve her dini ve politik çizgide çok Seyid vardır.” Bu giriş kitabın 1983'ten sonraki Octagon Press baskılarına konmamıştır ama Anchor/Doubleday baskılarında hep olmuştur.
John G. Bennett ve Gurdjieff bağlantısı
Sufiler’in yayımlanmasından birkaç sene önce 1962 yılının Haziranında Şah Gurdjieff ve Ouspensky’nin mistik öğretileri etrafında oluşmuş hareketin üyeleriyle de temas kurmuştu. Basında yazarın Orta Asya’da görünüşe göre Gurdjieff’inkilere son derece benzeyen yöntemlerin öğretildiği bir manastıra yaptığı bir ziyaret ile ilgili bir yazı çıkmıştı. Hakkında başka bilgi olmayan manastırın ima edildiğine göre İngiltere’de bir temsilcisi vardı. 1924'ten beri Gurdjieff’in çalışmalarına katılmış, Ouspensky’nin en eski öğrencilerinden biri olan Reggie Hoare bu yazı vasıtasıyla Şah ile temasa geçti. Hoare “Şah’ın kendisine Enneagram [dokuz kenarlı bir şekil] sembolüyle ilgili söylediklerine özellikle önem verdi ve Şah’ın sembol hakkında Ouspensky’den işittiklerinden çok daha ileri giden sırlar açıkladığını” ileri sürdü. Hoare vasıtasıyla Şah, önemli bir Gurdjieff öğrencisi olan ve Kingston upon Thames, Surrey’de bulunan Coombe Springs’de 28 dönüm arazi üzerinde yer alan “Tarih, Felsefe ve Bilimlerin karşılaştırmalı Araştırma Enstitüsü”nün [Institute for the Comparative Study of History, Philosophy and the Sciences] kurucusu John G. Bennett dahil başka Gurdjieff takipçileriyle de tanıştırıldı.
O sırada Bennett Gurdjieff’in birçok açıklamasını incelemesi ve Doğuda kendi yaptığı seyahatlerde karşılaştığı birçok Sufi Şeyhiyle yaptığı görüşmeler sonucu Gurdjieff’in öğretilerinin çoğunun Sufi kaynaklarını araştırmış bulunuyordu. Gurdjieff’in Sufilerin birçok fikir ve tekniğini benimsemiş olduğundan ve 1920'lerin başlarında Gurdjieff’in derslerini izlemiş olanların “her iki öğretiyi de araştırmış olanlar için Gurdjieff’in öğretilerinin Sufi kaynaklı olduğunun” şüphe götürmez olduğunu göreceklerinden emin olmuştu.
Bennett Şah ile ilk karşılaşmasından Tanık [Witness] (1974) adlı otobiyografisinde bahseder:
Başlangıçta ihtiyatlıydım. Tam kendi başıma devam etmeye karar vermişken karşıma başka bir ‘eğitmen’ çıkmıştı. Reggie ile aramda geçen bir iki konuşmada onu kendi gözlerimle görmem konusunda ikna olmuştum. Elizabeth ve ben Hoares’lere 40 yaşlarının başında genç bir adam olduğu ortaya çıkan Şah ile tanışmaya gittik. Mükemmel İngilizce konuşuyordu ve sakalı ve bazı hareketleri dışında İngiliz eğitiminden geçmiş biri sanılabilirdi. İlk izlenimlerimiz olumsuzdu. Huzursuzdu, sürekli sigara içiyordu ve iyi bir izlenim bırakmak için fazlasıya gayret gösteriyor gibiydi. Akşamın ilerleyen saatlerinde yaklaşımımız tamamiyle değişti. Sadece olağanüstü yetenekli bir adam olmayıp, aynı zamanda kendi üzerinde ciddiyetle çalışmış birini tanımlayan o kolay belirlenemeyen niteliğe sahip olduğunun farkına vardık. İstihbarat servisinde geçirdiği seneler içinde bilgi değerlendirme konusunda eğitim almış ve çok ihtiyatlı biri olduğunu bildiğim Reggie’nin verdiği güvenceleri ve Şah’ın Batı’da çok önemli bir misyonu olduğu ve onu başarmasında yardımcı olmamız gerektiği konusundaki inancını kabul ettim.
Şah Bennett’e “Geleneğin İnsanlarının bir Beyannamesini” verir ve onu bunu diğer Gurdjieff’cilerle paylaşma konusunda yetkilendirir. Bu doküman şimdi “gizli, saklı, özel, üstün bir bilginin” nakli için bir fırsat olduğunu bildiriyordu; Bennett’in Şah hakkında edindiği şahsi izlenim ile birlikte belge Bennett’i Şah’ın Gurdjieff’in öğretilerine ilham veren Sufilerin iç halkalarından biri olan Afganistan’daki Sarmun Manastırının hakiki bir temsilcisi olduğuna ikna eder.
Bundan sonraki birkaç sene boyunca Bennet ve Şah haftalık saatler süren kişisel konuşmalar yaparlar. Bundan sonra Şah Coombe Springs’deki talebelere de konuşmalar yapar. Bennett’in dediğine göre Şah’ın planları “otorite ve güç sahibi konumlarda olan ve insanlığın problemlerinin artık ekonomik, politik veya sosyal faaliyetlerle çözülemeyeceğinin halihazırda yarı bilinçli bir şekilde farkına varmış insanlara ulaşmayı” içeriyordu. Şah’ın söylediğine göre bu insanlar insanlığa gelmekte olan krizi ölmeden atlatmakta yardımcı olmak için dünyada hareket eden yeni güçlerden etkilenmektedir.
Bennett aynı düşüncedeydi ve “açıkça spiritüel veya ezoterik olan hareketlere ilgi duyan insanların otorite konumlarına gelmek için lazım olan özelliklere nadiren sahip olduklarını” ve de “halihazırda bütün dünyada önemli konumlarda bulunan ve milliyetçilik ve kültürlerin koyduğu sınırların ötesine bakabilen ve kendiliklerinden insanlığın yegane ümidinin Yüksek bir Kaynağın duruma müdahale etmesi olduğunu görebilen insanların mevcut olduğuna inanmak için yeterli nedenler bulunduğunu” kabul ediyordu.
Bennett şöyle yazıyordu, “Şah’ı bir şarlatan veya kendini boşuna öven biri olmadığını ve ona verilmiş vazife konusunda son derece ciddi olduğunu bilecek kadar görmüştüm.” Şah’ın işini desteklemek amacıyla, uzun süre ince eleyip sık dokuduktan ve konuyu enstitüsünün üyeleri ve konseyiyle müzakere ettikten sonra Bennett 1965 yılında Coombe Springs’teki gayrı menkulü bu tür bağışların kayıtsız şartsız olmasında ısrarcı olan Şah’a devreder. Gayrı menkul Şah’a geçtikten hemen sonra Şah Bennett’in çalışma arkadaşlarını burayı ziyaret etmekten men eder ve Bennett’in kendisinin de gelmesinden hoşlanılmadığını ima eder.
Bennett Şah’ın Coombe Springs’de verdiği, iki gün iki gece süren ve öncelikle o zamanlar Şah’ın cezbettiği genç insanlar için olan “yaz dönümü eğlenceleri”’ne bir davet aldığını söylemiştir. Bennett ile 15 sene çalışmış olan Anthony Blake şöyle konuşmuştu: “İdris Şah Coombe Springs’e sahip olduğunda, esas faaliyeti partiler vermekti. Ona sadece birkaç kere rastladım, bununla birlikte vurdumduymaz yaklaşımı oldukça hoşuma gitti. Bennett bana bir keresinde şöyle demişti: ‘Bu işte değişik tarzlar vardır. Benimki Gurdjieff’inki benzeri, adam yerine konmamakla mücadele etmek. Ama Şah’ın tarzı işe şakaymış gibi yaklaşmak.’”
Birkaç ay sonra Şah – 100.000 sterlinin üstünde bir fiyata – gayrı menkulü bir şehir planlayıcıya satar ve getiriyi kendi yerleşmek ve çalışmalarını sürdürmek için Tunbridge Wells yakınında Langton Green’de bir zamanlar izciliğin kurucusu olan Baden-Powell’e ait olan 50 dönüm arazi içinde yer alan Langton House adlı malikaneyi almakta kullanır.
Coombe Springs’teki gayrı menkul ile beraber Bennett 300 kişiden oluşan öğrenci topluluğunun bakımını da Şah’a devreder. Şah uygun olan talebelerin hepsini çalışmalarına alacağına söz verir ve Bennett’in öğrencilerinin yaklaşık yarısı Şah’ın çalışmalarına dahil edilir. Aşağı yukarı 20 yıl sonra Gurdjieffçi yazar Jamer Moore Bennett’in Şah tarafından aldatıldığını ileri sürmüştür. Bennet konu hakkında kendi otobiyografisinde (1974) bir açıklama yaparak, gayrı menkulün devrinden sonra Şah’ın davranışını “katlanılması zor” olarak tanımlamış, bununla birlikte Şah’ın “son derece görgülü ve duyarlı bir adam” olduğu konusunda israrcı olmuş ve Şah’ın “Coombe Springs ile bütün bağlantıların kopması için” özellikle böyle bir davranış sergilemiş olduğu üzerinde durmuştur. Bennett Langton Green’in Şah’ın çalışmaları için Coombe Springs’in olabileceğinden çok daha uygun bir mekan olduğunu eklemiş ve Coombe Springs’in kimliğini kaybedişine üzülmediğini söyledikten sonra Şah ile teması sayesinde “özgürlüğünü kazandığını” ve “anlayamadığı insanları sevmeyi” öğreündiğini belirterek konuyu kapatmıştır.
Bennett’e göre Şah daha sonra New York’taki Gurdjieff gruplarının başındakilerle de tartışmalarda bulunmuştur. 5 Mart 1968’de Paul Anderson’a bir mektupta Bennett şöyle yazmıştır: “Madame de Salzmann ve bütün diğerleri . . . kendi sınırlarını biliyor ve yapabildiklerinden fazlasını yapmıyorlar. New York’tayken Elizabeth ile Vakfı ziyaret ettik ve New York grubundaki çoğu yönetici ve şahsen Jeanne de Salzmann’ın kendisiyle görüştük. Bir şey hazırlanıyor ama meyve verecek mi bunu söyleyemiyorum. İdris Şah ve her şeyi tepetaklak etme kapasitesinden bahsediyorum. Böyle insanlarla bağlantılı olarak pasif olmak da meseleyi görmezden gelmek de işe yaramaz. Şimdiki zamanda yalnız işlerin iyiye gideceğini ümit edip bu arada çalışmalarımızı sürdürebiliriz ...”
Yazar ve klinik psikolog Kathleen Speeth şöyle yazmıştı:
“[Gurdjieff] Vakfındaki gitgide artan muhafazakarlığa tanık olan John Bennett taze kan ve liderliğin başka taraftan geleceğini ümit etmişti ... Şah ile flört edilmiş olsa da, bundan bir şey çıkmadı. [Gurdjieff çalışmasının liderleri arasındaki] hiçbir şeyin değişmemesi gerektiği ve emanet aldıkları hazinenin ne pahasına olursa olsun orijinal halinde korunması gerektiğiyle ilgili egemen his yeni bir ilham dalgası için her türlü isteğe ağır basıyordu.”
Sufi araştırmaları ve enstitüleri
1965 yılında Şah hedefi “insan düşünce, davranış ve kültürünün bütün unsurlarının araştırma, tartışma, eğitim ve tetkikini” tetiklemeye yarayan eğitime yönelik bir hayır kurumu olan ve sonradan Kültürel Araştırma Enstitüsü [Institute for Cultural Research (ICR)] adını alan Temel Fikirleri Anlama Derneğini [Society for Understanding Fundamental Issues (SUFI)] kurdu. Aynı zamanda Sufi Araştırmaları Kurumu’nu da [Society for Sufi Studies (SSS)] hayata geçirdi.
Şah bir taraftan gurular ve kültlerle bağlantılı sorunların üstesinden gelirken bir taraftan da Batı’ya Sufi bilgeliğini tanıtmanın en iyi yolunun bir kült ile bir eğitim sisteminin arasındaki farkı aydınlığa kavuşturmak ve bilgiye katkıda bulunmak olduğunu hissediyordu. Bir mülakatta şöyle der: “Eğitimle ilgili bir şablon içerisinde çalışmalısınız – abuk sabuk bir yerde değil.” Bu yaklaşımın bir parçası olarak ICR’de [Kültürel Araştırma Enstitüsü] Araştırma Direktörü vazifesini üstlendi. Şah aynı zamanda Batı’da 1966 yılılnda Sufizm araştırmaları hakkında Sussex Üniversitesinde ders verdi. Bu dersler sonradan Sufi Fikirlerinin Araştırılmasında Özel Sorunlar [Special Problems in the Study of Sufi Ideas] adı altında bir monograf olarak yayımlanmıştır.
Langton Green’de Langton House bütün dünyadan şairler, filozoflar ve devlet adamları ve zamanın edebiyat dünyasının önde gelen isimleri için bir toplantı ve fikir alışverişi mekanı haline geldi. ICR [Kültürel Araştırma Enstitüsü] burada toplantılar yapıp konferanslar düzenledi ve Sir John Glubb, Aquila Berlas Kiani, Richard Gregory ve Reading Üniversitesinde Avrupa araştırmaları başkanıyken 1970 başlarında enstitünün başkanı olan Robert Cecil gibi uluslararası bilim insanlarını bünyesine aldı. Şah Roma Kulübünün [Club of Rome] ilk üyelerinden ve destekleyicilerindendi ve Alexander King gibi bilim insanları enstitüde konferanslar verdi.
Başka ziyaretçiler, öğrenciler ve öğrenci olmak isteyenler şair Ted Hughes, romancılar J. D. Salinger, Alan Sillitoe ve Doris Lessing, zoolog Desmond Morris ve Psikolog Robert Ornstein gibileriydi. Evin içi Orta Doğu tarzı dekore edilmişti, her Pazar ziyaretçiler için bir zamanlar malikanenin ahırı olan ve lakabı “Karanlıktaki Fil” [Elephant in the Dark] adlı Doğu hikâyesine bir gönderme olan büyük yemek odasında açık büfe öğle yemekleri verilirdi.
Sonraki yıllarda Şah Octagon Press’i birçok Sufi klasiğinin tercümesinin yeni baskılarının yayın ve dağıtımına yarayan bir araç olarak geliştirdi. Buna ek olarak binlerce Sufi hikâyesi topladı, tercüme etti, yazdı ve bunları kitapları ve konferansları aracılığıyla Batılı okuyucu ve dinleyicilere ulaştırdı. Şah’ın kitaplarından çoğu bazen Richard Williams’ın yaptığı çizimlerle Nasrettin Hoca karakterini içerir. Şah’ın yorumuyla eskiden Müslüman kültürlerin folklorunun bir parçası sayılan Nasrettin Hoca hikâyeleri Sufi meselleri olarak takdim edildi.
Nasrettin Hoca Şah'ın BBC'de 1970'te yayımlanan Uykuda Yürüyenler [Dreamwalkers] adlı televizyon belgeselinde de yer aldı. Belgeselin bazı bölümlerinde Richard Williams ile hazırlamakta olduğu bitmemiş Nasrettin Hoca animasyon filmi konusunda yapılan bir röportaj ve bilim adamı John Kermisch’in Nasrettin Hoca hikâyelerinin Rand Corporation beyin takımı tarafından beyin fırtınasında kullanışı anlatılıyordu. Belgeseldeki diğer misafirler beyin yıkama ve sosyal şartlanmanın yaratıcılık ve sorun çözme üzerindeki engelleyici tesirlerini anlatan İngiliz Psikiyatrist William Sargant ve Şah ile insan hayatında mizah ve ayinlerin rolü üzerinde konuşan mizahçı Marty Feldman idi. Program Şah’ın insanlığın kendi evrimini “psikolojik sınırları aşarak” daha ileri götürebileceğini ama “karamsarlığın sürekli işe karışarak bu şekildeki evrimin ilerlemesini etkili biçimde engellediğini” ileri sürmesi ... ve “İnsan uykuda – uyanması için ölmesi mi gerekiyor?” diye sormasıyla sona erer.
Şah aynı zamanda Birleşik Devletlerde’de Sufi araştırma grupları organize eder. 1960'ların sonlarına doğru California’da ders veren Şilili bir psikiyatrist olan Claudio Naranjo’nun dediğine göre kendisi “Gurdjieff’in okulunun canlı bir temsilcisi olmayışından düşkırıklığı yaşar” ve sonra Sufizmi izlemeye başlayarak “İdris Şah’ın rehberliğindeki bir grubun üyesi olur.” Naranjo bundan sonra Robert Ornstein ile beraber Meditasyonun Psikolojisi Hakkında [On The Psychology of Meditation] (1971) adlı bir kitap yazar. Her ikisi de Ornstein’ın Langley Porter Psikiyatri Enstitüsünde [Langley Porter Psychiatric Institute] araştırmacı psikolog olduğu California Üniversitesine [University of California] bağlıdır.
Ornstein aynı zamanda 1969'da kurulan İnsan Bilgisi Araştırma Enstitüsünün [Institute for the Study of Human Knowledge] kurucusu ve başkanıydı; ABD’de eski ve yeni düşünce şekilleri hakkında kitap ve koleksiyonlara ihtiyaç olduğunu görünce 1972'de önemli güncel ve geleneksel edebiyatın merkezi kaynağı olarak ISHK Kitap Servisini kurdu ve İdris Şah’ın Octagon Press tarafından yayımlanan eserlerinin ABD ana dağıtımcılığını üstlendi.
Şah’ın diğer bir dostu olan ve o zamanlar Colorado Üniversitesinde telekomünikasyon dersleri veren bilim adamı ve profesör Leonard Lewin Sufi fikirlerinin tanıtılması için İnsan Bilgisinin Yayılması Araştırmaları Enstitüsü [Institute for the Research on the Dissemination of Human Knowledge (IRDHK)] gibi Sufi araştırma grupları ve başka girişimler oluşturur ve ayrıca Sufi Fikirlerinin Batıda Yayılması [The Diffusion of Sufi Ideas in the West (1972)] adıyla Şah’ın kendi yazdığı ve hakkında yazılan yazıların bir antolojisini bastırır.
Şah daha sonra Sufi faaliyetlerinin farklı bileşenlere veya uzmanlık alanlarına ayrıldığını açıklamıştır: “Sufizm içinde araştırmalar”, “Sufizm hakkında araştırmalar” ve “Sufizm için araştırmalar”.
Sufizm için araştırmalar insanları Sufizme yöneltmeye yardımcı olurken kültürde olmayabilecek ve onarılıp yaygınlaştırılması gereken sosyal koşullanma ve beyin yıkama, düşüncenin sezgisel ve mantıki biçimleri arasındaki farklılıklar gibi bilgilerin tanıtılmasını ve insanların zihinlerinin daha özgür ve geniş kapsamlı olmasına yönelik başka faaliyetleri içerir. Sufizm hakkında araştırmalar konferanslar ve seminerler gibi kurum ve faaliyetleri içermekte olup, bunlar Sufizm hakkında bilgi verir ve Sufiler ve kamu arasında kültürel bağlantı vazifesini görürler. Son olarak Sufizm içinde araştırmalar bir Sufi okulunda olup, eğitmen tarafından öğretimin bir parçası olarak belirlenen ve “mistik bir okul” denilince önceden akla gelenlerden çok farklı olabilen faaliyetleri uygulamak anlamına gelir.
Şah’ın Sufi hedef ve metodolojileri de Coombe Springs’de açıklanan “Geleneğin İnsanlarının bir Beyannamesi”nde belirtilmişti.
Bu bildiriyi yapmak, belli düşünce alanlarına belli fikirleri aşılamak ve bu işi çevreleyen bazı faktörlere işaret etmeğe ek olarak bu beyannamenin hazırlayıcılarının pratik bir vazifeleri vardır. Bu vazife insan hakkında hazır olan özel bilgiyi edinmek için gereken kapasiteye sahip bireyleri bulmak; onları rastlantısal olmayıp özel bir biçimde doğru yerde doğru zamanda grup haline getirmek, bu sayede bu gruplardan her birinin uyumlu birer organizma oluşturması, çalışmaların izleyeceği bir dış ve iç format sunmak ve ‘fikirleri’ yerel koşullara uygun şekilde şekillendirmek, teori ile pratiği dengelemekten ibarettir.
Ömer Hayyam Polemiği
1960'ların sonlarında ve 1970'lerin başlarında Şah 1967 yılında Robert Graves ve Şah’ın ağabeyi Ömer Ali Şah’ın yaptığı Ömer Hayyam’ın Rubailerinin yeni bir tercümesinin yayımlanmasıyla bağlantılı bir polemik dolayısıyla hücumlara hedef olur. Rubaiyatı bir Sufi şiiri olarak sunan tercüme söylendiğine göre 800 seneden beri Şah ailesinin elinde bulunan şerhli bir kopyaya göre yapılmıştı. Kitabı gözden geçiren Edinburgh Üniversitesinde vazifeli bir doğubilimci olan L. P. Elwell-Sutton ve başkaları antika el yazmasının hikâyesinin yanlış olduğu konusunda kanaatlerini ifade ettiler.
Graves Şah’ın babası Sirdar İkbal Ali Şah’ın meseleye açıklık getirmek için orijinal el yazmasını göstermesini beklerken o 1969 yılının Kasım ayında Tanca’da bir trafik kazasında ölür. Bir sene sonra Graves İdris Şah’tan el yazmasını göstermesini ister. Şah bir mektupla verdiği cevapta, el yazmasının kendinde olmadığını, olsa da onu göstermenin bir şey ispat etmeyeceğini, çünkü belgenin tarihinin güncel yöntemler kullanılarak saptanamayacağını ve hakikiliğinin gene de itiraza açık olacağını belirtir. Şah şöyle yazar: “bu kadar gürültü çıkaran sırtlanların amacının sadece muhalefette bulunmak, yıkıcılık ve kampanyacılık olduğunu artık idrak edelim ve kabul edelim ki, kimse gerçekten bir şey dinlemiyor.” Şah babasının bu iftira atanlara ifrit olduğunu ve onlarla muhatap olmayı reddettiğini ve babasının tepkisinin doğru olduğunu düşündüğünü ekler. [62] Şimdi kendisinin Şah’ın ağabeyi tarafından aldatılmış gibi algılandığını ve bunun diğer tarih konulu eserlerinin satışından gelen geliri etkilediğini ileri süren Graves el yazmasının gösterilmesinin “aile onuru meselesi” olduğu konusunda israrcı olur. Şah’a gerekirse el yazmasını göstereceğine dair verdiği sözleri hatırlatarak tekrar baskı yapar.
Kardeşlerden ikisi de el yazmasını hiçbir zaman göstermez, Graves’in biyografisini yazan kuzeni de - Şah biraderlerin Graves’e olan birçok yükümlülüğünü gözönünde bulundurarak – el yazması hakikaten mevcut olsa onu göstermemezlik etmeyecekleri şeklinde fikir yürütür. [62] Bu konuda Graves’in dul eşi seneler sonra kocasının el yazmasını hiç görmemiş de olsa Şah ile olan arkadaşlığından dolayı onun mevcudiyetine “tamamen inandığını” yazar. [63] Bugün bilim insanları “Jan-Fishan Khan” el yazmasının bir şaka olup, Graves/Ali Şah tercümesinin kaynağının aslında eskiden Rubaiyat’ı tercüme etmiş olan Edward FitzGerald’ın kullandığı kaynaklarının Viktorya devrinde amatör bir bilim insanın tarafından yapılan analizi olduğunda hemfikirdir. [6][60][64][65]
Sonraki Yıllar
Şah bunları izleyen onyıllarda çoğu klasik Sufi kaynaklarından alınma iki düzine daha kitap yazar. Dünya çapında büyük bir dağılım bulan eserleri en çok entelektüel yönelimli Batılı okuyuculara hitap etmiştir. Sufi öğretilerini güncel psikolojik terminolojiye tercüme ederek onları gündelik ve kolay anlaşılabilir bir dilde takdim etmiştir. Sufi bilgeliğini kısa hikâyeler ve örneklerle açıklayan halk hikâyeleri özellikle popüler olmuştur. Şah California Üniversitesi, Geneva Üniversitesi, La Plata Millî Üniversitesi ve birçok İngiliz Üniversitesi gibi akademik kurumlarda misafir profesör olarak ders vermesi için sık sık davet edilmiş ve bu davetleri kabul etmiştir. Edebiyat ve eğitim dallarındaki çalışmalarının yanı sıra o (Coppy Laws ile bir şirket kurarak) bir hava iyonizeri tasarımlamak ve çok sayıda tekstil, seramik ve elektronik şirketi yönetmeye vakit bulmuştur. Ayrıca atalarının vatanı Afganistan’a birçok seyahat yapmış ve orada kurtarma faaliyetleri organize etmiştir; sonradan Afganistan’daki Sovyet savaşını anlatan bir roman olan Kara Kuş’ta [Kara Kush]bu tecrübelerinden yararlanmıştır.
Kişisel hayatı
Şah 1958'de Cynthia (Kashfi) Kabraji ile evlenmiştir; 1964'te Saira isminde bir kızları, 1966'da biri Tahir isminde bir oğlan ve biri Safia isimli bir kız olan ikizleri olmuştur.
Hastalık
Afganistana son seyahatinden bir sene kadar sonra 1987 ilkbaharının sonlarına doğru Şah birbirini izleyen iki şiddetli kalp krizi geçirir. Ona kalbinin işlevinin yüzde sekizini yerine getirebildiği ve hayatta kalamayacağı söylenir. Arada hastalığın tekrarlamasına rağmen sonraki dokuz sene zarfında çalışmaya devam etmiş ve daha birçok kitap yazmıştır.
Ölümü
İdris Şah 23 Kasım 1996'da 72 yaşında Londra’da ölür. The Daily Telegraph gazetesindeki ölüm ilanına göre, Şah Afganistandaki Sovyet savaşında mücahiddinlerin işbirlikçisi, Kültürel Araştırmalar Enstitüsünün [Institute for Cultural Research] araştırmalar müdürü, Kraliyet İnsan Kurumu [Royal Humane Society] ve Kraliyet İyileşmez Hastalar Hastane ve Yuvası [Royal Hospital and Home for Incurables] müdürüydü. Aynı zamanda Athenaeum Kulübünün [Athenaeum Club] bir azasıydı. Öldüğünde Şah’ın kitapları dünya çapında bir düzine lisanda 15 milyondan fazla satılmış, kitaplarının çok sayıda uluslararası dergi ve gazetede eleştirileri yayımlanmıştı.
Öğretiler
Sonsuz bilgeliğin bir türü olarak Sufizm
Şah Sufizmi İslam öncesinden gelen bir tür zaman ötesi bilgelik olarak takdim eder. Sufizmin doğasının değişmez olmayıp canlı olduğunun ve gözle görünür tezahürünün her zaman yeni zamanlara, mekanlara ve insanlara adapte edildiğinin altını çizer: Ahmet el Bedevi’den alıntı yaparak, “Sufi okulları kayalara çarpan dalgalar gibidir: [onlar] aynı denizden, farklı şekillerde, aynı gaye içindir,” diye yazar. Şah doğubilimcilerin Sufizm tanımlamalarını çoğu zaman küçümser, Sufizmin tarihi şekil ve yöntemlerinin akademik veya şahsi araştırmalarının onun doğru olarak anlaşılabilmesi için yeterli bir temel olmadığını ileri sürer. Aslında Sufizmin geleneksel biçimlerine takıntılı olmanın gerçekte bir engel olabileceğine dikkat çeker: “Bir adama çok fazla deve kemiği gösterin veya onları ona çok sık gösterin, o zaman canlı bir deveyle karşılaştığında onu tanıyamayacaktır,” bir kitabında bu fikri böyle ifade eder.
Şah da İnayat Khan gibi Sufizmi bilinen dinlerin ötesinde bir yol olarak takdim edip, onu Batılı bir izleyici ve okuyucu kitlesine uyarlamıştır. Bununla birlikte Khan’dan farklı olarak o dinî ve spiritüel ayrıntılar üzerinde fazla durmadan Sufizmi insanın kendini gerçekleştirmesi için kullanılabilen psikolojik bir teknoloji, yöntem veya bilim olarak tanımlamıştır. Böyle yapmakla onun yaklaşımı özellikle Gurdjieff’in takipçileri, İnsan Potansiyali Hareketi [Human Potential Movement] talebeleri ve modern psikolojiye aşina olan entelektüellere göre biçilmiş kaftan gibi görünmektedir. Mesela şöyle yazmıştır: “Sufizm ... insanın nesnel olabileceğini ve nesnelliğin bireyin ‘yüksek’ gerçekleri kavrayabilmesine olanak vereceğini söylemektedir. Dolayısıyla insan kendi evrimini Sufizmde bazen ‘gerçek akıl’ denen şeye doğru itmeye davet edilmektedir. Şah insanın ihtiyaca yanıt olarak yeni ince duyu organları edinebileceğini öğretir:
Sufilerin inandığına göre, bir biçimde ifade edildiğinde, insanlık belli bir kadere doğru evrim geçirmektedir. Bu evrime hepimiz katılıyoruz. Mevlanaya göre organlar özel organlara olan ihtiyaç neticesinde ortaya çıkarlar. İnsanın organizması böyle bir ihtiyaca yanıt olarak yeni bir organlar kompleksi üretmektedir. Bu zaman ve mekanın aşıldığı devirde organlar kompleksi zaman ve mekanın aşılmasıyla alakalıdır. Sıradan insanların nadiren, arada sırada görülen telepati veya kehanet gücünün patlamaları olarak baktığı hadiseler Sufiye göre bu söz konusu organların ilk kıpırtılarından başka bir şey değildir. Şimdiye kadarki bütün evrimin ve şimdiki evrim ihtiyacıyla arasındaki fark, yaklaşık geçmiş onbin sene zarfında bizlere bilinçli evrim imkanının verilmiş olmasıdır. Bu daha inceltilmiş evrim o kadar önemlidir ki geleceğimiz ona bağlıdır.
— İdris Şah, Sufiler
Şah Sufizmin diğer Doğu ve Batı izdüşümlerini “sulandırılmış, genelleştirilmiş veya eksik” olarak ciddiye almıyor, bunlara sadece Khan’ın uyarlamasını değil, çoğu İslam ülkelerinde görülen ağırlıklı Müslüman şekillerini de katıyordu. Şah’ın çalışma arkadaşlarının yazıları onun – hiçbir Sufi’nin kendi hakkında açıklamayacağı bir otorite konumu olan -“Sufilerin Büyük Şeyhi” olduğunu ima ediyordu.
1971 senesinde yapılmış bir BBC röportajında Şah güncel, zamana uyarlanmış yaklaşımını şöyle açıklıyordu: “ben Sufizmin Batıda şimdiki zamanda işe yarayacak unsurlarını sunmakla ilgileniyorum. İyi Avrupalıları kötü Asyalılara dönüştürmek istemiyorum. İnsanlar bana peşimi bırakmayan insanlarla ilişkilerimde mesela neden spiritüel öğretinin geleneksel yöntemlerini kullanmadığımı soruyorlar ve doğal olarak yanıt bugün evime neden deveyle değil de otomobille gelmiş olduğunuzla aynı. Sufizm gerçekte mistik bir sistem veya bir din olmayıp bir bilgi bütünüdür.”
Şah sık sık çalışmalarının bazılarını gerçekte sadece hakiki Sufi eğitiminin bir hazırlık aşaması olarak karakterize ederdi, aynen okuyup yazma öğrenmenin edebiyat öğreniminin hazırlığı olarak görülebileceği gibi: “psikoloji doğru yönlendirilmemişse, spiritüalite olamaz, ama spiritüalite zannedilen saplantı ve duygusallık olur. “Her kim spiritüel uygulamaları düzeltilmemiş kişiliğin üstüne aşı yapmaya çalışırsa,”diye devam ediyordu, “anormalliğe yol açar.” Bu nedenle Sufiler’den sonra ürettiği çalışmaların çoğu tabiat itibarıyla psikolojikti, nefs-i-ammara’ya, sahte kişiliğe hücum etme odaklıydı: “Sizlere nasıl aramanız gerektiğini anlamanın yolundan başka vereceğim bir şey yok – ama sizler bunu zaten yapabildiğinizi düşünüyorsunuz!” Şah sık sık yazılarında Allah’tan fazla bahsetmediği için eleştirilirdi; cevabı, insanın şu andaki halinde Allah’tan bahsetmenin pek lüzumu olmayacağıydı.” Meseleyi Doğunun Düşünürleri [Thinkers of the East] adlı kitabında bir mesel ile açıklamış. “Karıncaların lisanını konuşabildiğimi görünce birine yaklaşıp sordum, ‘Allah nasıl biri? Karıncaya benziyor mu?’ Cevap verdi, ‘Allah! Hayır doğrusu – bizim tek bir iğnemiz var ama Allah, onun iki tane!”
Öğretici Hikâyeler
Şah öğretici hikâyeler ve mizahı sık sık kullanmıştır. Şah şaşırtıcı mesellerin ve bu hikâyelerin meydana çıkardığı taze derinliğin terapötik işlevinin önemine işaret etmiştir. Grup ortamında böyle hikâyelerin okunup tartışılması Şah’ın öğrenme gruplarının üyelerinin katıldığı faaliyetlerin önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu bilmece gibi şaşırtıcı hikâyelerin talebenin normal (ve farkında olmadığı) bilinç kipini sarsışının dönüştürücü şekli meslekdaşı psikolog Charles Tart ve ödüllü şair Ted Hughes ve Nobel Ödülü sahibi romancı Doris Lessing ile birlikte Şah tarafından derinden etkilenen dikkate değer düşünürlerden biri olan Stanford Üniversitesi psikoloji profesörü Robert Ornstein tarafından incelenmiştir.
Şah ve Ornstein 1960'larda karşılaşmıştır. Ornstein’ın öğretilerini tanıtmak ve psikoterapik deyimlerle tercüme etmek açısından ideal bir partner olabileceğini anlayan Şah onu Birleşik Devletlerde vekili (halife) yapmıştır. Ornstein’ın Türkçeye ‘Yeni Bir Psikoloji adıyla tercüme edilen Bilincin Psikolojisi [The Psychology of Consciousness (1972)] kitabı akademik psikoloji cemiyeti tarafından coşkuyla karşılanmıştır, çünkü bu alanda ruh hali ve farkındalıkta değişiklikler elde etmeye yarayan dirimsel özgüdüm [biofeedback] incelemeleri gibi yeni ilgi alanlarıyla örtüşmüştür. Ornstein bu konularda sonraki yıllarda birçok kitap yayımlamıştır.
Bilim felsefecisi ve fizikçi Henri Bortoff insanların Johann Wolfgang von Goethe’nin bilimsel yöntemini kavramasını engelleyen zihin alışkanlıklarına analojiler olarak Şah’ın külliyatından öğretici hikâyeleri kullanmıştır. Bortoff’un Doğanın Bütünlüğü: Goethe’nin Bilim Yolu [The Wholeness of Nature: Goethe’s Way of Science] adlı kitabı Dervişlerin Hikâyeleri [Tales of the Dervishes], Emsalsiz Nasrettin Hoca’nın Maceraları [The Exploits of the Incomparable Mullah Nasruddin] ve Parfümlü Akrep [A Perfumed Scorpion] kitaplarından hikâyeler içerir.
Şah tarafından halka sevdirilen türden Sufi öğretici hikâyeleri kendi orijinal tarihi ve kültürel ortamlarında – ilk olarak sözlü anlatılıp sonradan Sufi inanç ve uygulamalarını sonraki nesillere nakletme amacıyla yazılarak – çocuklar dahil olmak üzere her yaştan insana uygun görülürdü, çünkü onlar çok sayıda anlam katmanları içerirdi. Şah Sufi hikâyelerini şeftaliye benzetirdi: “Biri şeftali adeta size verilmiş gibi dış görünüşünden duygusal olarak etkilenebilir. Şeftali yiyebilir ve ek bir haz tadabilirsiniz ... Çekirdeğini atabilirsiniz – veya kırıp içinde lezzetli bir öz bulabilirsiniz. Bu saklı derinliğidir.” Şah okuyucu ve dinleyicilerini Sufi hikâyesini bu şekilde almaya davet ediyordu. Özünü açığa çıkarmayı başaramayıp hikâyeyi sadece eğlenceli veya yüzeysel sayan biri şeftaliye sadece bakmakla yetinirken başkaları hikâyeyi içselleştirip onun kendilerine dokunmasına izin verirler.
Tahir Şah babasının hikâye anlatışından 2008 senesinde yayımladığı Arap Gecelerinde [In Arabian Nights] adlı kitabının birçok yerinde bahsediyor, ilk olarak İdris Şah’ın öğretici hikâyeleri nasıl kullandığı: “babam bize hikâyelerin nasıl çalıştığını hiçbir zaman anlatmadı. Katmanları, bilgi külçelerini, gerçek ve fantazinin kırıntılarını ifşa etmedi. Buna ihtiyacı yoktu – çünkü doğru koşullarda hikâyeler kendi kendilerini ekerek harekete geçiyordu.” Sonra babasının bu hikâyeleri kullanarak nasıl bilgelik naklettiğini açıklıyor: “babamın ilgimizi çekmek veya bir fikir veya düşünce nakletmek için elinde her zaman bir hikâye olurdu. O Doğu’nun büyük hikâye koleksiyonlarının kıymeti bilinmeyi, bağra basılıp incelenmeyi bekleyen ansiklopediler, bilgelik ve bilgi depoları gibi olduğunu söylerdi. Ona göre hikâyeler yalnızca eğlenceden çok daha fazlasını temsil ediyordu. O onları insanlar ortaya çıktıktan bu yana toplanarak rafine edilip çoğu zaman sözlü olarak nakledilmiş bir bilgi külliyatı oluşturan karmaşık psikolojik dokümanlar olarak görürdü.”
Kitapta daha ileride Tahir Şah babasının kendine bir hikâyenin sonunda verdiği aşağıdaki açıklamadan alıntı yaparak hikâyelerin öğretim araçları olduğu konusundaki düşüncelerini sürdürüyor:
Bu hikâyeler teknik dokümanlar olup, haritalar ya da bir tür mavi kopyalar/planlar gibidir. Benim yaptığım insanlara haritaların nasıl kullanılacağını göstermek, çünkü bunu unutmuşlar. Bunun öğretmek için tuhaf bir yol olduğunu düşünebilirsin – hikâyelerle – ama çok eskilerde insanlar bilgeliği bu yolla naklediyorlardı. Herkes bir hikâyeden bilgeliğin nasıl alınacağını bilirdi. Onlar, aynen senin bir buz bloğu içindeki balığı görebildiğin gibi, katmanların içini görebilirlerdi. Lakin bizim yaşadığımız dünya bir zamanlar gerçekten sahip oldukları bu beceriyi kaybetti. Şimdi onlar hikâyeleri duyuyorlar ve onlardan hoşlanıyorlar, çünkü hikâyeler onları eğlendiriyor, sıcak tutuyor. Ama ilk katmandan ötesini, buzun içini, göremiyorlar.
Hikâyeler güzel bir satranç tahtası gibi: hepimiz nasıl satranç oynandığını biliriz ve bazen melekelerimizin bitip tükeneceği kadar çetrefilli bir oyuna girebiliriz. Ama düşün ki bir toplumdan oyun yüzyıllarca süreyle kaybolmuş olsun ve sonra güzel satranç tahtası ve figürleri bulunsun. Herkes görmek için etraflarına toplanıp onları överdi. Onlar böyle güzel bir objenin gözleri eğlendirmek dışında bir zamanlar bir işlevi olmuş olmasını hiçbir zaman hayal edemeyebilirler. Hikâyelerin iç değeri de aynı şekilde kayboldu. Bir zamanlar herkes onlarla nasıl oynanacağını, nasıl deşifre edileceklerini biliyordu. Ama şimdi kurallar unutuldu. Oyunun nasıl oynanacağını insanlara yeniden göstermek bizim işimiz.
— Tahir Şah, Arap Gecelerinde, [In Arabian Nights]
Olav Hammer, Avrupa ve Kuzey Amerika’da Sufizm’de [Sufism in Europe and North America (2004)] böyle bir hikâyenin örneğini veriyor. Hikâye yerde anahtarını arayan bir adamı anlatıyor. Oradan geçen bir komşusu adama oranın gerçekten anahtarı kaybettiği yer mi olduğunu sorunca, adam şu cevabı veriyor, “Hayır, onu evimde kaybettim, ama burada kendi evimde olduğundan daha fazla ışık var.”
İslam Dünyasında Yeni Eğilimler ve Gelişmeler’i [New Trends and Developments in the World of Islam (1998)] yazan Peter Wilson bu tür başka bir hikâyeden alıntı yapıyor, hikâyede bir dervişten hocası Alim’in niteliklerini anlatması isteniyor. Derviş Alim’in çok güzel şiirler yazdığını ve özverisi ve hemcinslerine yaptığı hizmetlerle kendisine ilham verdiğini söylüyor. Soruyu soran bu nitelikleri hemen onaylıyor, lakin bu sefer derviş onu azarlıyor: “Bunlar senin Alim’i beğenmeni sağlayabilecek nitelikler.” Sonra da Alim’in gerçekte etkili bir hoca olmasını sağlayan nitelikleri sıralamaya başlıyor: “Hazret Alim Azimi beni sinirlendirdi, bu benim sinirimi incelememi ve kaynağını bulmamı sağladı. Alim Azimi beni kızdırdı, bu sayede kızgınlığımı hissedip dönüştürebildim. Derviş, Alim Azimi’nin melami tarikatını izlediğini, bilerek insanları kışkırtıp kendi üzerine şiddetle saldırmalarına yol açtığını, böylelikle hem öğrencilerinin hem de kendini eleştirenlerin zaaflarına ışık tutarak kendilerini gerçekten oldukları gibi görmelerini sağladığını açıklar. “Bize tuhaf olanı gösterdi, böylece tuhaf olan sıradanlaştı ve biz onun hakikaten ne olduğunu görebildik.”
Kültür ve gündelik hayat üzerine görüşler
Şah bütün kültürlerin altında yatan temel unsurları ve bireysel davranışları belirleyen faktörleri meydana çıkarmakla ilgileniyordu. O Batı’nın çoğu zaman sadece moda ve alışkanlıkların göstergesi olan görünüş ve yüzeyselliklere odaklanışını önemsemeyip, kültürün kökenlerine ve insanların ve grupların bunlar tarafından oluşturulan bilinçsiz ve karışık motivasyonlarına dikkat çekiyordu. Şah aynı zamanda hem bireysel, hem de grup düzeylerinde kısa vadeli felaketlerin çoğu zaman nasıl nimete – ve tersi – dönüştüğünü fakat bunun bilinmesinin insanların hadiselere gerçekleştiklerinde nasıl tepki verdiklerine gayet az tesir ettiğine işaret ediyordu.
Şah dünyevi vazifelerin bırakılmasını desteklemiyor, tam tersine sözde mürit tarafından aranılan hazinenin insanın gündelik hayattaki çabalarından türemesi gerektiğini savunuyordu. O pratik çalışmayı Sufilerin geleneksel olarak hayatlarını kazanıp kendi üzerlerinde “çalıştıkları” sıradan meslekler seçmesine uygun olarak arayış içinde olanların da kendi üzerlerinde yapacakları çalışmanın bir aracı olarak görüyordu. Şah’ın bir öğretici olarak konumu, hem guru tanımını onaylamadığı, hem de bir kült veya mezhep kurma arzusu olmadığı ayrıca akademik unvanları da reddetmesi nedeniyle tanımlanamıyordu. Modern Kültürü Yaratanlar’ı [Makers of Modern Culture] yazan Michael Rubinstein “Şah’ın belki de zihnin meditatif ve sezgisel taraflarının beraber çalıştığında en üretken olduğu geleneğinin en somut örneği olduğu ” sonucuna varıyordu.
Tepkiler
İdris Şah’ın Sufizm hakkındaki kitapları dikkate değer eleştirel beğeni elde etti. O BBC’nin 1969 yılında yayımladığı “Bir Çift Göz” [One Pair of Eyes] adlı belgeselin konusu oldu ve eserlerinden ikisi (Sufi’nin Yolu [The Way of the Sufi] ve Düşünceler [Reflections]) BBC’nin “Eleştirmenler” [The Critics] programı tarafından “Yılın Dikkat Çeken Kitabı” [Outstanding Book of the Year] seçildi. Başka ödüllerle birlikte Şah UNESCO’nun Dünya Kitap Senesi’nde 1973 yılında altı birincilik kazandı ve Müslüman Bilim adamı James Kritzeck Şah’ın Derviş Hikâyeleri [Tales of the Dervishes] hakkında yaptığı yorumda kitabın “mükemmel tercüme edilmiş” olduğunu söyledi.
Şah’ın eserlerinin olumlu değerlendirmelerinin bir koleksiyonu olan Sufi Araştırmaları: Doğu ve Batı [Sufi Studies: East and West] 1973'te yayımlandı ve başkalarıyla birlikte L. F. Rushbrook Williams, Rom Landau, Mohammad Hidayatullah, Gyula Germanus, Sir John Glubb, Sir Razik Fareed, Ishtiaq Hussain Qureshi, Ahmet Emin Yalman, Mahmoud Youssef Shawarbi ve Nasrollah S. Fatemi’nin katkılarını içeriyordu.
Colin Wilson şöyle demişti: “kısmen İdris Şah aracılığıyla [mistisizm konusunda] bazı oldukça yeni ve ilginç imalar görmeye başladım” ve Sihirli Manastır’ın [The Magic Monastery (1972)] eleştirisinde şöyle yazdı: “Şah aslında gizli bir doktrinin propagandasını yapmakla ilgilenmiyor. [Sufiler] bilgiyi Zen ustalarının yaptığı gibi doğrudan doğruya sezgi yoluyla naklediyorlar ve bunu yapmanın en yaygın şekillerinden biri de bilinçaltına geçen ve burasının saklı güçlerini harekete geçiren kısa hikâye ve meseller aracılığıyla oluyor.”
Afganistan’da Kabil Zaman [Kabul Times] gazetesi Rüyalar Kervanı’nı [Caravan of Dreams (1968] “şiddetle tavsiye edilir” ve “Afganlar için özel özellikle ilginç” olduğunu yazıp, çünkü onun “temel olarak Afganistan’da bu modern zamanlarda bile çoğu akşam konuşma ve fikir alışverişlerinin bir parçası olan sözlü ve yazılı edebiyattan gelen kısa hikâye, fıkra ve alıntı antolojisi” olduğunu ekliyordu. Afganistan Haberleri [The Afghanistan News] ise Sufiler’in [The Sufis] “dünya felsefe ve bilimine Afganistan’ın yaptığı önemli katkıları işlediğini” ve onun “Sufizm ve dervişlerin insan gelişim sistemi hakkındaki ilk tam yetkili kitap” olduğunu yazıyordu. Şah’ın geçmişi ve ehliyeti ile ilgili kuşkulara gelince, Afganistan Eğitim Bakanı ve daha sonra Afganistan Dışişleri Bakanı ve Büyükelçisi makamlarında bulunmuş Afgan bir bilim adamı olan Serdar Faiz Muhammad Khan Zikeria 1970 yılında dünya bilim adamları için Şah ailesi hakkında noter tasdikli bir tebliğ yayımlamıştı: “Afganistan’ın Musavi Seyidleri ve Paghman’ın Khan’larının peygamberin [AS] soyundan geldiği kabul olunmaktadır. Onlar İslamda en saygın soydan gelmekte ve Sufi eğitmenleri ve ilim irfan sahibi bilim insanları sayılmaktadır. Merhum Seyid İkbal Ali Şah’ın oğlu olan Seyid İdris Şah tarafımdan şahsen tanınan mevki, unvan ve soyu onaylanmış ve itibar sahibi muhterem bir adamdır.”
1980 yılında Afganistan’ın eski ödüllü şairi, profesör Khalilullah Khalili “vatandaşı ve arkadaşı Arif [Sufi ermişi] Seyid İdris Şah’ın” eserlerini şu sözlerle övmüştür: “Özellikle İslamın ve Sufilerin büyük eğitmenlerinin ilahi ilham ve iç düşüncelerini açıklamaktaki parlak ve önemli hizmetleri takdir edilmelidir.”
Bir Hint gazetesi olan Hindustan Standard Rüyalar Kervanı’nın [Caravan of Dreams] “her zaman açılıp eğlenmek, dinçleşmek, teselli ve ilham için bakılabilecek, nüktedan, sürükleyici, baştan aşağı ve albenili, insani ve güzel bir antoloji” olduğu görüşünü ifade etmiştir.
Şah’ın hareketine tepkiler polemikler de içermiştir. Bazı doğubilimciler, kısmen Şah klasik Sufi eserlerini tarihi inceleme konulu objeler yerine çağdaş insanlar tarafından kullanılabilecek öz-gelişim araçları olarak tanıttığı için düşmanca bir tutum sergilemiştir. Şah’ın en ateşli eleştirmeni olan Edinburgh Üniversitesi’nden L. P. Elwell-Sutton onun kitaplarını “değersiz”, gerçek hatalar dolu, derbederce ve kusurlu tercüme edilmiş, hatta doğulu isim ve kelimelerin yanlış yazıldığı “bayağı, konuyla alakasız ve saçma sapan karışıklıklar dolu” bulmuş ve şah’ın “kendi önemi konusunda çarpıcı bir görüşü” olduğunu söylemiştir. O Rushbrook Williams’ın editörlüğünü yaptığı ve birçok kişinin Şah ve eserlerini kutladığı antolojiye (Sufi Araştırmaları: Doğu ve Batı [Sufi Studies: East and West] ) olumsuz bir yaklaşım sergilemiş ve kitapta Şah ve babası hakkında ileri sürülen, Sufi geleneğini temsil ettikleri konusundaki iddiaları “gerçeklerin göz ardı edilmesi” ile dikkat çeken ve kendilerine yarayan bir tanıtım olarak gördüğünü belirtmiştir. Bir BBC radyo mülakatında Şah’ın muhataplarının “dalkavukça davranışları” hakkında şaşırıp eğlendiğini ifade eden Elwell-Sutton, bazı Batılı entelektüellerin “kendilerini şaşırtan sorulara cevap bulmak için son derece çaresiz” olmaları nedeniyle, ‘gizemli Doğu’nun’ bilgeliğiyle karşılaştıklarında eleştirel yeteneklerini bırakarak en kaba türden beyin yıkamaya teslim olduklarını” neticesine varmıştır. Elwell-Sutton’a göre Şah’ın Sufizmi “sözde Sufizm” kategorisine dahil olup, Tanrı yerine insan merkezlidir.
“Şah okulu” yazıları
Başka bir düşman eleştirmen, bir Gurdjieffçi olan James Moore olup, o da Şah’ın Gurdjieff’in öğretisinin tabiat itibarıyla özde Sufizmle bağlantılı olduğu savına itiraz ediyor ve bu konuda takma adla yazılmış, kronolojik açıdan mümkün olmayan ve Şah’la bağlantılı bir kitabı (Rafael Lefort’un yazdığı Gurdjieff’in Hocaları [The Teachers of Gurdjieff] örnek gösteriyordu. 1986 yılında (şimdiki adı Çağdaş Din Dergisi [Journal of Contemporary Religion] olan) Bugünkü Din [Religion Today] dergisindeki bir yazıda Moore, Bennett ve Graves polemiklerini işledi ve Şah’ın “kendi körüklediği aşırı bir hayranlık bulutu” ile çevrelenmiş olduğunu belirtti. O Şah’ın kullanışlı bir gazeteci, editör, eleştirmen, animatör, radyo ve televizyon yayıncısı ve seyahatname yazarları zümresi tarafından desteklenip, bunların cesaretle ve koro halinde Şah’ın övgülerini söylediklerini iddia etti. Moore Şah’ın sözde Sufi kalıtını ve yetiştirilişini sorgulayıp, “Omar Michael Burke Ph. D.” ve “Hadrat B. M. Dervish” gibi yazarların 1960'tan itibaren – görünüşte ilgisiz taraflarca - Şah’ı ölçüsüzce öven ve ona – hepsi Şah’ın başlangıç aşamasında olan, Sufizmi Batılı bir izleyici kitlesine pazarlama çabalarını desteklemek amacıyla “Tarikat Büyük Şeyhi İdris Şah Sahib”, “Prens İdris Şah”, “Kral Enoch”, “Hazret”, “Çalışkan Kral”, “Ali’nin Enkarnasyonu” ve hatta Kutup veya “Eksen” diye hitab eden “takma adlarla yazılmış “Şah okulu” külliyatı yazılarını onaylamıyordu.
Peter Wilson benzer şekilde Şah’ı destekleme amacıyla yazılmış çoğu yazının “çok kötü kaliteli” olduğu yorumunu yaparak, “ne yazık ki yapmacık bir tarzda” “bir üstünlük tonu; ‘dışarıda kalanlara’ yönelik bazen kendini beğenmiş, küçümseyen veya acıyan bir tavırla ve görünürde böyle muameleyi hakkedecek iddiaları haklı çıkaracak herhangi bir motivasyon olmaksızın, Şah’ın doğaüstü yeteneklere sahip olduğu savı işlendiğini ileri sürmüştür. Ona göre “Şah’ın kendi yazılarıyla bu ikincil edebiyatın kalitesi arasında dikkat çekici bir kalite farkı vardı.” Bununla birlikte hem Moore hem de Wilson aynı zamanda stil açısından benzerlikler olduğunu ileri sürerek, sık sık Octagon Press tarafından yayımlanan bu takma adlarla yazılmış eserlerin Şah tarafından yazılmış olabileceği ihtimali üzerinde durmuşlardır.
Bu yazılı eserlerin alternatif bir yorumunun yapılması gerektiğini savunan din bilgini Andrew Rawlinson bunların “kolayca görülür, şeffaf, kendine hizmet eden ... bir kandırmaca” olmak yerine bir “sahte tavır – tanım gereği içyüzü görülebilecek” bir şey olabileceği üzerinde durmuştur. “Sabit konumlu bir eleştirinin kendisinin aynı zamanda değişmez ve dogmatik olamayacağını” belirtip, Şah’ın niyetinin her zaman sahte kesinliklerin altını oymak olduğunu ileri sürdükten sonra, bu yazılı eserlerle yaratılmış “Şah mitinin” saklayıcı bir araç olmak yerine “yapısı bozulsun diye – yani dokunulduğunda yok olacağı varsayılan” bir ders aracı olabileceğini savunmuştur. Rawlinson Şah’ın olduğu veya göründüğü gibi alınamayacağını, kendisinin düsturunun bu ihtimali engellediği neticesini savunuyordu.
Değerlendirme
Şah’ın en büyük savunucularından biri olan Doris Lessing 1981 yılındaki bir röportajda şöyle dedi: “Ben Şah’ın öğrettiği ve çok eski bir öğretinin bu zaman ve mekana uygun olarak yeniden takdim edilmesi olduğu savunulan Sufizmi bu zaman ve mekana uygun buldum. Bu Doğu’dan gelen bir şeyin geviş getirilmesi veya sulandırılmış İslam ya da benzeri bir şey değil.” 1996 yılında Daily Telegraph gazetesinde Şah’ın ölümü hakkında yorum yaparken, Lessing Şah ile okuduğu en şaşırtıcı kitap olan ve hayatını değiştiren Sufiler [The Sufis] nedeniyle karşılaştığını belirtti. Şah’ın külliyatını “zamanımızdaki hiçbir şeye benzemeyen bir fenomen” olarak tanımlayan Lessing onu çok yönlü bir adam, rastlayabileceği en şakacı insan, nazik, alicenap, mütevazı (ondan alıntı yaparak: “Yüzüme fazla bakma, elimdekini al”) ve 30 küsur senelik iyi arkadaşı ve hocası olarak karakterize etti.
Psikiyatri profesörü olan ve meditasyon ve bilinç değişimi konusunda uzun seneler araştırma yapan ve Sufi öğretici hikâyelerini incelemeye yetmişli senelerin başlarında başlayan Arthur J. Deikman görüşünü bildirerek uygun materyaller doğru şekil ve sırayla incelenirse Batılı psikoterapistlerin Sufizm ve onun evrensel özünün sunduğu perspektiften yararlanabileceğini ileri sürmüştür. Şah’ın eserleri ve Sufi öğretici hikâyelerinin bu amaç gözetilerek tasarımlandığını göz önüne alarak, onları meseleyi kendileri değerlendirmekle ilgilenenlere salık vermiş ve birçok otoritenin Şah’ın çağdaş Sufizmin temsilcisi olduğunu kabul ettiğini belirtmiştir. Psikolog ve bilinç araştırmacısı Charles Tart ise Şah’ın yazılı eserlerinin “psikolojinin ne ile alakalı olduğunu şimdiye kadar yazılmış herhangi bir şeyden gerçekten daha çok takdir etmesini sağladığını” söylemiştir.
J. G. Bennett 1973 yılında Şah hakkında bir değerlendirme yapması istenince Şah’ın büyük ölçekte önemli bir iş yaptığını ve “insanları çok etkili biçimde sarstığını, düşünmelerini sağladığını ve onlara özgürmüş gibi görünen düşünce kiplerinin aslında gerçekten büyük ölçüde koşullanmış olduğunu gösterdiğini” söylemiştir. Bennett Şah’ın Sufizmin Krishnamurtisi olduğunu, “yeni dünya için çok gerekli bir hazırlık” olan uyanma sürecinin bir parçası olarak insanların birçok konudaki sabit fikirlerini yıktığını ileri sürmüştür.
Hint filozof ve mistik Osho Şah’ın eserleri hakkındaki yorumunda Sufiler’i [The Sufis] şöyle tanımlıyor: “adeta bir pırlanta. Şah’ın Sufiler’de yaptığının değeri ölçülemez.” Ve ekliyor: “Şah Nasrettin Hoca’yı Batı’ya tanıtan adam. Bunun karşılığı ödenemez ... İdris Şah Nasrettin’in fıkralarını daha da güzelleştiriyor ... onları mükemmelen tercüme etmenin yanı sıra güzelleştirip daha dokunaklı, daha keskin hale getirme yeteneğine de sahip.”
Saklı Bilgelik: Batılı İç Geleneklerin Kılavuzu [Hidden Wisdom: A Guide to the Western Inner Traditions (2006)] kitabında Richard Smoley ve Jay Kinney Şah’ın Sufiler’inin “Sufizm’in son derece kolay okunan ve geniş kapsamlı bir tanıtımı” olduğunu belirttikten sonra şunları ekliyorlar: “Kitap boyunca Şah’ın kendi eğilimi gözden kaçmıyor ve [hiçbirinin dipnotu olmayan] bazı tarihi savlar tartışılabilir, fakat genel okuyucu için Sufizme ilgi uyandırmak açısından başka hiçbir kitap bunun kadar başarılı değil.” Bu yazarlar bir röportajlar, sohbetler ve kısa yazılar koleksiyonu olan Nasıl Öğrenileceğini Öğrenmek [Learning How to Learn] kitabını Şah’ın Sufi çalışmalarına olan “psikolojik” yaklaşımı için sağlam bir yol gösterici ve en iyi eserlerinden biri olarak tanımladıktan sonra formda olduğu yerlerde “Şah talebelere spiritüel pazardaki saçmalıkların çoğuna karşı aşı yerine geçen anlayışlar sunuyor” diyorlar.
Ivan Tyrell ve sosyal psikolog Joe Griffin doğuştan gelen duygusal ihtiyaçlar konusundaki kitapları İnsanlara Verilmiş Şeyler: Duygusal Sağlık ve Sağlıklı Düşünceye Yeni bir Yaklaşım’da [Human Givens: A new approach to emotional health and clear thinking] yazdıklarına göre Şah “herkesten fazla insan tabiatının doğuştan gelen taraflarını ve önemlerini anlayıp takdir ediyordu.” Başka bir kitapta, Tanrının Kafası: Beyinin Büyük Patlaması – yaratıcılık, mistisizm ve akıl hastalığının patlayıcı kökeni [Godhead: The Brain’s Big Bang – The explosive origin of creativity, mysticism and mental illness] aynı yazarlar şöyle diyorlar: “Şah’ın hikâyeleri gençlere ve benzer şekilde yaşlılara okunduğu zaman [...] sadece yaşamak ve gündelik zorlukların üstesinden gelmek için değil, aynı zamanda spiritüel yolda ilerlemek için de zihinde mavi kopyalar/planlar oluşturuyor. Bunların etkisi onları okuduktan veya dinledikten aylar veya yıllar sonrasına kadar farkedilmeyebilir, fakat zaman içinde içerdikleri yapısal içerik beynin örnek karşılaştırıcı doğasını kullanarak talebelerin değişen hayat koşullarına verdikleri şartlanmış tepkileri gözlemleyebilmelerini mümkün kılacaktır. Bundan sonra onlar için hakikatin gerektirdiği herhangi bir eylemde bulunmak ve zihinlerinin yüksek alanlara bağlanması daha kolay olacaktır. Öğretici hikâyeler okunmalı, anlatılmalı ve üzerlerinde düşünülmeli ama entelektüel olarak analiz edilmemelidir, çünkü bu onların başka türlü zihninize yapacağı yararlı etkiyi tahrip edecektir. Yazarlar “Şah’ın bu ‘uzun vadeli tesir’ özelliğini içeren yazılar ve hikâyelerin büyük bir toplayıcısı ve yayıncısı” olduğunu eklemiştir. Şah hikâyelerin insanlık için bu zihinsel mavi kopya/plan unsurunun hayati önemini anlamış olup, kitapları besleyici örneklerle doludur.
Olav Hammer’in açıkladığına göre Şah’ın son senelerinde, hayranlarının eliaçıklığı onu gayet varlıklı bir hale getirip İngiliz toplumunun üst tabakalarında saygı duyulan biri olduğunda, otobiyografik veriler – peygamber İslam peygamberi Muhammed ile akraba oluşu, Orta Asya’daki gizli bir Sufi tarikatıyla ya da Gurdjieff’in yetiştirildiği gelenekle bağlantıları – ve saptanabilir tarihi olgular arasındaki tutarsızlıklar nedeniyle polemikler ortaya çıktı. Peygamber Muhammed ile bir akrabalık bağlantısı olması muhtemel olsa da, böyle bir bağlantıyı paylaşan insanların sayısı, 1300 sene sonra, en az bir milyon olmalıydı. Şah’ın otobiyografisinin başka unsurları tamamiyle kurgu gibi görünüyordu. Koşullar böyle olsa da, Hammer’in belirttiği gibi, Şah’ın kitaplarına genel talebin yüksekliği devam ediyordu ve o “Sufizmin özünü spiritüel bilgeliğin mezhepsel olmayan, bireysel ve hayatı onaylayan bir damıtımı olarak tanıtmakta kayda değer bir rol oynamıştı.”
Peter Wilson Şah bir dolandırıcı olsa o konuda “son derece yetenekli” olması gerektiğini, çünkü sadece ticari olan yazarların aksine o zamanını harcayarak “çok geniş bir yelpazede birçok az çok seçkin insanı” cezbeden özenli ve içsel açıdan tutarlı bir sistem meydana getirmiş ve birbirinden çok farklı çevrelerde düşünce teşvik ve tahrik etmiş olduğunu yazmıştı. Moore Şah’ın hümasitçe bir Sufizmin popülarize olmasına türlü katkıları bulunduğunu ve “kendinin önemsenmesine enerji ve yetenek getirdiğini” itiraf etmişti ama gene de neticede Şah’ın Sufizminin fedakarlık, kendini aşma, marifet, gelenek, Peygamber, Kuran, İslam ve Allahın yer almadığı bir Sufizm olduğu sonucuna varmıştı. Sadece bu.
Merhum Gore Vidal’in Şah’ın çalışmalarıyla ilgili görüşü şöyleydi: “Bu kitapların okunması yazılmalarından epey daha zor.”
Miras
İdris Şah kitaplarının kendi içlerinde mirası olduğu ve onların kendisi artık burada olamadığı zaman buradayken yerine getirmiş olduğu işlevi görecekleri görüşündeydi. Eğitmenlerinin yayınlarının dağıtım ve tanıtımı Şah’ın talebeleri için hem fon yaratma amacıyla, hem de kamu bilincini dönüştürme bakımından önemli bir faaliyet veya “çalışma” olmuştur. Kültürel Araştırmalar Enstitüsü [ICR] insan doğasının unsurlarıyla alakalı konularda konferans ve seminerler vermeyi sürdürmektedir, bu arada Sufi Araştırmaları Kurumu [SSS] faaliyetlerini durdurmuştur. Başında Ornstein’ın bulunduğu İnsan Bilgileri Araştırma Enstitüsü [Institute for the Study of Human Knowledge – ISHK] Birleşik Devletlerde faal olup, örneğin 9/11 terörist saldırılarından sonra Şah ve çevresi tarafından yazılmış Afganistan ile ilgili kitapların reklamı olarak bir broşürü Orta Doğu Araştırmaları Derneği [Middle East Studies Association] üyelerine göndererek bu yayınlar ile arttırılmış kültürlerarası anlayış ihtiyacı arasında bağlantı kurmuştur.
Elizabeth Hall, Şah ile 1975 yılının Temmuz ayı Psikolojide Bugün [Psychology Today] dergisinde yaptığı röportajda ona yönelttiği, “insanlığın iyiliği açısından ne gerçekleştiğini görmek isterdiniz?” sorusuna Şah’ın cevabı şöyle olmuştur: “Gerçekten istediğim, birilerinin dinliyor olduğunu varsayarsak, psikolojik araştırmaların son 50 yıldaki sonuçlarının halk tarafından, herkes tarafından, incelenmesi ve böylelikle bulguların onların düşünce şekillerinin bir parçası olmasıdır (...) bu muazzam psikolojik bilgi külliyatına sahipler ve onu kullanmayı reddediyorlar.”
Şah’ın ağabeyi, Ömer Ali Şah (1922-2005), da bir Sufizm yazarı ve eğitmeniydi, kardeşler talebeleri 1960'larda bir süre birlikte eğitmişti, ama 1977 yılında “aynı fikirde olmadıkları konusunda anlaştılar” ve yollarını ayırdılar. İdris Şah’ın 1996'da ölümü sonrası öğrencilerinin hatırı sayılır bir bölümü Ömer Ali Şah’ın hareketine katılmıştır.
İdris Şah’ın kızlarından biri, Saira Şah, 2001 yılında Peçenin Altında [Beneath the Veil] adlı belgeselinde Afganistan’daki kadın hakları konusunda yaptığı haberle dikkat çekti. Şah’ın oğlu Tahir Şah meşhur bir seyahat yazarı, gazeteci ve maceraperesttir.
Eserleri (orijinal dilinde)
Büyü
Tasavvuf/Felsefe
- Caravan of Dreams
- Reflections
- Observations
- A Veiled Gazelle – Seeing How to See
- The Elephant in the Dark – Christianity, Islam and The Sufis
- The Magic Monastery
- The Book of the Book
- Sufi Thought and Action
Nasreddin Hoca Hikâyeleri
- The Exploits of the Incomparable Mulla Nasrudin
- The Subtleties of the Inimitable Mulla Nasrudin
- The Pleasantries of the Incredible Mullah Nasrudin
- The World of Nasrudin
İngilizce Çalışmaları
- Darkest England
- The Natives are Restless
- The Englishman's Handbook
Gezi
Kurgu
- Kara Kush, London: William Collins Sons and Co., Ltd., 1986.
Folklor
Çocuk Kitapları
- The Lion Who Saw Himself in the Water
- Neem the Half-Boy
- The Silly Chicken
- The Farmer’s Wife
- The Boy Without A Name
- The Man With Bad Manners
- The Clever Boy and the Terrible Dangerous Animal
- The Magic Horse
- The Old Woman and The Eagle
- Fatima the Spinner and the Tent
- The Man and the Fox
Türkçeye çevirilenler
- Sufi'nin Yolu
- Yolun Yolu
- Doğu Büyüsü
- Sufi Seçme Mesel ve Düşünceler
- Doğu Bilgelerinden Seçmeler
Kaynakça
- Idries Shah 4 Şubat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Dış bağlantılar
- [1]13 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Resmî Site23 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- New official 'Shah family' web pages 22 Eylül 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- One Pair of Eyes: Dreamwalkers television documentary on YouTube
- Octagon Press 29 Mayıs 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- The Institute for the Study of Human Knowledge -- ISHK*18 Eylül 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Idris Sah 16 Temmuz 1924 23 Kasim 1996 Farsca ادریس شاه diger adlariyla Seyyid Idris el Hasimi Arapca سيد إدريس هاشمي ve Arkon Daraul mahlasi psikoloji ve spiritualite seyahatname ve kultur arastirmalari gibi konularda uc duzineden fazla kitap yazmis Sufi geleneginde bir yazar ve egitmendi Afganistanli asilzade bir ailenin soyundan gelen Sah Hindistanda dogdu agirlikli olarak Ingiltere de buyudu Ilk yazdiklari sihir ve buyu konuluydu 1960 yilinda Octagon Press adli yayinevini kurarak bir taraftan Sufi klasiklerini tercume ederken bir taraftan da kendi eserlerini yayimladi Gelecekteki kitaplarina temel olusturan eseri 1964 senesinde cikan ve uluslararasi kabul goren Sufiler The Sufis idi 1965 senesinde Sah Londra da yer alan insan davranis ve kulturunu incelemekle ilgilenen Kulturel Arastirmalar Enstitusu adli egitim destek cemiyetini kurdu Benzer bir kurulus Sah in ABD de yardimcisi tayin ettigi Stanford Universitesi psikoloji profesoru Robert Ornstein in yonettigi Insan Bilgileri Arastirma Enstitusu Institute for the Study of Human Knowledge ISHK adi altinda Birlesik Devletlerde bulunmaktadir Yazilarinda Sah Sufizmi Islam oncesinden gelen evrensel bir bilgelik turu olarak gostermistir Sufizmin sabit kalmayip kendini simdiki zaman mekan ve insanlara adapte ettiginin altini cizerek ogretisini Batili psikolojik kosullara gore yapilandirmistir Sah okuyucuda idrak ve oz yansitma tetikleyen bircok anlam katmani iceren metinler olan geleneksel ogretici oyku ve meselleri sik sik kullanmistir Muhtemelen en cok yayimladigi Nasrettin Hoca nin mizahi oyku derlemeleriyle bilinmektedir Sah zaman zaman referans ve ozgecmisini sorgulayan dogubilimciler tarafindan elestirilmistir Arkadasi Robert Graves ve agabeyi Omer Ali Sah tarafindan yayimlanan Omer Hayyam in Rubailerinin yeni bir tercumesi dolayisiyla oraya cikan polemikteki rolu bir sure insanlari mesgul etmistir Bununla birlikte aralarinda en onemlisi roman yazari Doris Lessing olmak uzere dikkat ceken savunuculari da olmustur Sah Batida Sufizmin bir sozcusu olarak taninagelmis ve pek cok Bati Universitesinde misafir profesor olarak ders vermistir Eserleri Sufizmi spirituel bilgeligin sekuler ve bireysel bir turu olarak takdim etmekte onemli bir rol oynamistir Idris Sah ادریس شاه इदर स श हDogumIdris Sah 16 Haziran 1924 1924 06 16 Shimla HindistanOlum23 Kasim 1996 72 yasinda Londra IngiltereTakma adArkon DaraulMeslekYazar yayinciMilliyetDonemEdebi akimImzaErken donemIdris Sah Hindistan in Simla sehrinde babasi yazar ve diplomat Afgan Hint Sirdar Ikbal Ali Sah ve annesi Iskoc Saira Elizabeth Luiza Sah in oglu olarak dogmustur Babasinin ailesi Musavi Seyyidler idi Atalarinin yurdu Kabul yakinindaki Phagman Bahceleridir Baba tarafindan dedesi Seyid Emcet Ali Sah Kuzey Hindistan in Uttar Pradesh eyaletinde Sardhana da nevvab Mogollar zamaninda Hindistan da Musluman hukumdar bu babadan ogula gecen unvani aile daha onceki atalarindan Jan Fishan Khan in Ingilizlere yaptigi yardimlar neticesinde kazanmisti Sah agirlikli olarak Londra yakinlarinda buyudu L F Rushbrook Williams a gore Sah babasina seyahatlerinde cok genc yastan itibaren eslik etmeye baslamisti ve ikisi de sik sik ve uzun seyahatlere cikmalarina karsin hep ailenin uzun seneler yasadigi Ingiltere ye donerlerdi Cogu zaman Ikbal Ali Sah in Sufi calismalarinin bir parcasi olan bu seyahatler sayesinde Sah hem Doguda hem Batida onde gelen devlet adamlari ve seckin insanlarla karsilasip onlarla vakit gecirebiliyordu Williams in yazdigina gore bu sekilde bir yetistirilis cok gecmeden belirgin bir zekaya sahip oldugunu gosteren Sah gibi bir genc adama yas ve tecrube acisindan daha olgun bircok profesyonel diplomatin kolayca kiskanacagi gercek uluslararasi bir gorunus genis bir vizyon ve insanlar ve mekanlarla asinalik edinmek icin pek cok firsat sunuyordu Sah sira disi yetistirilisini 1971 senesinde Pat Williams ile BBC de yaptigi bir soyleside kendi anlatmisti Anlattigina gore babasi ailenin diger fertleri ve tanidiklar cok yonlu bir insan olmalari amaciyla her zaman cocuklarin cok sayida etki ve genis bir yelpazede temas ve tecrube ile karsilasmalari icin gayret sarf etmisti Sah bunu egitime Sufi yaklasimi olarak tanimlamisti Ailesi Blitz den Alman bombardmani kacmak icin 1940 yilinda Londra dan Oxford a tasindiginda Sah Oxford sehir lisesinde iki veya uc sene okudu 1945 yilinda Sah babasinin helal et misyonunun sekreteri olarak babasina Uruguay a gittiginde eslik etti Ekim 1946 da yolsuzluk iddialari sonrasi Ingiltere ye dondu Sihir ve gizli bilimler konulu kitaplar Sah in ilk kitaplari azinlik inanclari dedigi konudaki arastirmalardi 1956 yilinda yayimlanan ilk kitabi olan Dogu Buyusu nun Oriental Magic orijinal olarak Dogu ve Afrika Azinlik Inanclari Konusunda Dusunceler Considerations in Eastern and African Minority Beliefs adiyla yayimlanmasi uzerinde durulmustu Bu kitabi 1957 yilinda orijinal adi Avrupa Azinlik Inanclari Edebiyati Hakkinda Bazi Materyaller Some Materials on European Minority Belief Literature olup sonradan degistirilen Sihrin Gizli Bilimi Sihirbazlarin Kitabi The Secret Lore of Magic Book of the Sorcerers izledi Bu kitaplarin adlari 1973 yilinda Sah onuruna yayimlanan bir makaleler derlemesine katkida bulunan bir yazarin verdigi bilgiye gore yayindan once ticari yayincilik uygulamalari geregince degistirilmisti 1969 yilinda olmeden once Sah in babasi kendisi ve oglunun sihir ve gizli bilimler konusunda kitaplar yayimlamalarinin sebebini soyle aciklamisti hatiri sayilir sayida insan arasinda bu sacmaliga inanisin muhtemel bir populer canlamasinin onune gecmek Oglum sonradan bu konuda birkac sene arastirma yapip iki onemli kitap yayimlayarak bu gorevi tamamladi 1975 yilinda Psikolojide Bugun Psychology Today adli dergide yapilan bir roportajda Sah konunun ayrintili olarak uzerinde durdu Sihir konusundaki kitaplarimin esas amaci bu materyali genel okuyucuya sunmakti Insanlar cok uzun bir sure gizli kitaplar sakli mekanlar ve sasirtici seyler olduguna inandi Insanlar bu malumata kendilerini korkutacak bir sey olarak tutundular Dolayisiyla ilk amac bilgilendirmekti Dogunun ve Batinin sihiri budur Hepsi bu Dahasi yok Kitaplarin ikinci amaci gercekten de bazisi bu sihir vasitasiyla ya rasyonellestirilen ya da onun vasitasiyla olusturulan ve alisilmis fizigin ya da siradan insanlarin tecrubeleri kapsamina girmeyen guclerin olabildigini gostermektir Bence bu arastirilmalidir veri toplayip fenomenleri analiz etmeliyiz Bir anlamda sihrin kimyasini simyadan ayirmaliyiz Sah devamla konuyla ilgili kitaplarinin sihir ve buyuculugun gunumuzdeki meraklilari icin yazilmis olmadigini ve bu insanlarla gorusmekten kacinmasi gerektigini cunku soylemek zorunda oldugu seylerin onlari duskirikligina ugratmaktan baska bir ise yaramayacagini belirtmistir Bu kitaplari televizyonda David Attenborough tarafindan sunulan Istikamet Mekke nin 1957 Destination Mecca yayimlanmasi izledi Gerek Istikamet Mekke gerekse Dogu Buyusu Sufizm konusunda bolumler icermektedir Gerald Gardner ve Robert Graves ile arkadaslik ve Sufiler in The Sufis yayimlanmasi 1950 lerin sonuna dogru Sah Londra da Vika cok tanrili neo pagan din cevrelerle temasa gecti ve sonradan bir sure modern Vika nin kurucusu Geral Gardner in sekreteri ve arkadasi oldu O gunlerde Sah her Sali aksami Sufizm e ilgi duyan herkes ile Kuzay Londra da Swiss Cottage de Cosmo restoraninda bir masada bulusurdu 1960 senesinde Sah Octagon Press yayinevini kurdu ilk yayinlardan biri Gardner in Gerald Gardner Sihirbaz Gerald Gardner Witch adli biyografisiydi Kitabin yazari Gardner in takipcilerinden biri olan Jack L Bracelin gibi gorunse de kitap gercekte Sah tarafindan yazilmisti Frederic Lamond a gore Bracelin in ismi kullanilmisti cunku Sah baska bir ezoterik gelenege ilgi gosterdiginin gorulup Sufi ogrencilerinin kafasinin karismasini istememisti Lamond Sah in Gardner acisindan bir tur duskirikligi yasadigini dusundugunu ve bir gun cay icerlerken soyle dedigini soylemisti Gerald ile gorusurken bazen bir News of the World eskiden yayimlanan bir dedikodu gazetesi muhabiri oldugumu gozumun onune getiriyorum Teshir icin ne mukemmel malzeme olur Ote yandan bu grubun gelmekte olan devrin dininin kosetasi olacagi konusunda guvenilir kaynaklardan bilgilerim var Ama makul oldugum zaman bunu goremiyorum 1961 yilinin Ocak ayinda Gardner ile Mallorca ya yaptigi bir seyahat sirasinda Sah Ingiliz sair Robert Graves e rastlar Sah Graves e Palma da kaldigi pansiyondan yazarak vakit gecmeden kendisiyle karsilasmak icin bir talepte bulunur Vecde gelinen dinler uzerine bir arastirma yapmakta oldugunu ve Ingiltere de mantar yeme ve benzeri gibi konularda buyuculerin yaptigi deneylere katilmis oldugunu ekler bu konu Graves i bir suredir ilgilendirmektedir Sah Graves e ayni zamanda o siralarda vecdi ve sezgisel bilginin arttirilmasiyla yogun bicimde ilgilendigini soyler Graves ve Sah cok gecmeden yakin arkadas ve sirdas olurlar Graves Sah in yazin kariyerine destekleyici bir ilgi duymaya baslar ve Sufizmin Batili bir okuyucu kitlesine hitaben ogrenimi icin uygulamali bir yontemin yani sira yetkili bir tretman yayimlamasi icin cesaretlendirir bu Sufiler The Sufis olacaktir Sah kitap icin gecici maddi zorluklari cozecek onemli miktarda avans almakta basarili olur 1964 yilinda Sufiler The Sufis Robert Graves in uzun bir giris yazisiyla Doubleday tarafindan yayimlanir Kitap Sufizmin yedinci yuzyil sonrasinda Bati Medeniyeti ve gelenekleri uzerinde Roger Bacon John of the Cross Raymond Lully Chauser gibilerinin calismalari vasitasiyla gerceklesen etkisinin bir dokumunu yapmaktadir ve bir klasik olmustur Sah in ayni konudaki diger kitaplari gibi Sufiler in de yazarin Sufizm yorumunu geleneksel Islam ile ozdeslestirebilecek terminolojiden kacindigi dikkat cekicidir Kitapta ayni zamanda ozellikle dagitilmis bir uslup kullanilmistir Sah in Graves e yazdigina gore kitabin hedefi insanlarin sartlanmalarini ortadan kaldirip tekrar sartlanmalarini da onlemekti baska turlu olsa daha alilsilmis bir sunus sekli kullanilacagi dusunulebilirdi Kitap baslangicta az satti ve Sah parasinin buyuk bir bolumunu kitabin tanitilmasina yatirdi Graves in kitabin yazilisi konusunda supheleri bulunup Sah kitap yayimlanmadan ona duzeltmeler icin okutmamis oldugu icin alinmis olmasina ragmen Sah a endiselenmemesini kitabin yayimlanmasinda destegi oldugu icin gurur duydugunu ve muhtesem bir kitap olup cok gecmeden oyle oldugunun anlasilacagina inandigini kitaba Doubleday in hedefledigi okuyuculardan cok yazarin sesini isitecek okuyuculari bulmasi icin sans tanimasini soyledi Graves in Sah in yardimiyla yazdigi giriste Sah i Peygamber Muhammed in ailesinin erkek tarafinin soyundan gelmekte olarak tanimlayip ona atalari olan halifelerden gizli sirlarin miras kalmis ve gercekte Sufi tarikatinin bir Buyuk Seyhi oldugunu ileri surdu Bununla birlikte Graves bir arkadasina yazdigi ozel bir mektupta bunu yaniltici buldugunu onun Musluman bir sahsiyet degil bizden biri oldugunu itiraf etti Edinburgh lu bilim adami L P Elwell Sutton 1975 te yazdigi ve Gurdjieff ve Sah gibi sozde Sufilere elestirel yaklastigi bir makalede Graves in Sah in gayet siradan kokenini yukseltmeye calistigi ve Muhammed in ailesinin erkek tarafinin soyuna gonderme yapmanin cok sanssiz bir pot kirma oldugu cunku Muhammed in ogullarinin hepsinin cocukken oldugu gorusunu savundu Elwell Sutton ailenin peygamberin kizi Fatma ve Ali Ibn Abu Talib in evliliginden dogan en genc ogul olan Huseyin Ibn Ali nin buyuk torunu yedinci Imam Musa al Kazim in soyundan gelen Seyidler oldugunu kabul etse de bunu ozel kutsalligi olmayan siradan bir koken olarak goruyordu cunku Islam dunyasinda toplumun her katmaninda ve her dini ve politik cizgide cok Seyid vardir Bu giris kitabin 1983 ten sonraki Octagon Press baskilarina konmamistir ama Anchor Doubleday baskilarinda hep olmustur John G Bennett ve Gurdjieff baglantisi Sufiler in yayimlanmasindan birkac sene once 1962 yilinin Haziraninda Sah Gurdjieff ve Ouspensky nin mistik ogretileri etrafinda olusmus hareketin uyeleriyle de temas kurmustu Basinda yazarin Orta Asya da gorunuse gore Gurdjieff inkilere son derece benzeyen yontemlerin ogretildigi bir manastira yaptigi bir ziyaret ile ilgili bir yazi cikmisti Hakkinda baska bilgi olmayan manastirin ima edildigine gore Ingiltere de bir temsilcisi vardi 1924 ten beri Gurdjieff in calismalarina katilmis Ouspensky nin en eski ogrencilerinden biri olan Reggie Hoare bu yazi vasitasiyla Sah ile temasa gecti Hoare Sah in kendisine Enneagram dokuz kenarli bir sekil semboluyle ilgili soylediklerine ozellikle onem verdi ve Sah in sembol hakkinda Ouspensky den isittiklerinden cok daha ileri giden sirlar acikladigini ileri surdu Hoare vasitasiyla Sah onemli bir Gurdjieff ogrencisi olan ve Kingston upon Thames Surrey de bulunan Coombe Springs de 28 donum arazi uzerinde yer alan Tarih Felsefe ve Bilimlerin karsilastirmali Arastirma Enstitusu nun Institute for the Comparative Study of History Philosophy and the Sciences kurucusu John G Bennett dahil baska Gurdjieff takipcileriyle de tanistirildi O sirada Bennett Gurdjieff in bircok aciklamasini incelemesi ve Doguda kendi yaptigi seyahatlerde karsilastigi bircok Sufi Seyhiyle yaptigi gorusmeler sonucu Gurdjieff in ogretilerinin cogunun Sufi kaynaklarini arastirmis bulunuyordu Gurdjieff in Sufilerin bircok fikir ve teknigini benimsemis oldugundan ve 1920 lerin baslarinda Gurdjieff in derslerini izlemis olanlarin her iki ogretiyi de arastirmis olanlar icin Gurdjieff in ogretilerinin Sufi kaynakli oldugunun suphe goturmez oldugunu goreceklerinden emin olmustu Bennett Sah ile ilk karsilasmasindan Tanik Witness 1974 adli otobiyografisinde bahseder Baslangicta ihtiyatliydim Tam kendi basima devam etmeye karar vermisken karsima baska bir egitmen cikmisti Reggie ile aramda gecen bir iki konusmada onu kendi gozlerimle gormem konusunda ikna olmustum Elizabeth ve ben Hoares lere 40 yaslarinin basinda genc bir adam oldugu ortaya cikan Sah ile tanismaya gittik Mukemmel Ingilizce konusuyordu ve sakali ve bazi hareketleri disinda Ingiliz egitiminden gecmis biri sanilabilirdi Ilk izlenimlerimiz olumsuzdu Huzursuzdu surekli sigara iciyordu ve iyi bir izlenim birakmak icin fazlasiya gayret gosteriyor gibiydi Aksamin ilerleyen saatlerinde yaklasimimiz tamamiyle degisti Sadece olaganustu yetenekli bir adam olmayip ayni zamanda kendi uzerinde ciddiyetle calismis birini tanimlayan o kolay belirlenemeyen nitelige sahip oldugunun farkina vardik Istihbarat servisinde gecirdigi seneler icinde bilgi degerlendirme konusunda egitim almis ve cok ihtiyatli biri oldugunu bildigim Reggie nin verdigi guvenceleri ve Sah in Bati da cok onemli bir misyonu oldugu ve onu basarmasinda yardimci olmamiz gerektigi konusundaki inancini kabul ettim Sah Bennett e Gelenegin Insanlarinin bir Beyannamesini verir ve onu bunu diger Gurdjieff cilerle paylasma konusunda yetkilendirir Bu dokuman simdi gizli sakli ozel ustun bir bilginin nakli icin bir firsat oldugunu bildiriyordu Bennett in Sah hakkinda edindigi sahsi izlenim ile birlikte belge Bennett i Sah in Gurdjieff in ogretilerine ilham veren Sufilerin ic halkalarindan biri olan Afganistan daki Sarmun Manastirinin hakiki bir temsilcisi olduguna ikna eder Kimin Sakali Nasrettin Hoca ruyasinda Seytanin sakalini tuttugunu gormus Sakali cekistirerek bagirmis bu hissettigin aci yoldan cikardigin olumlulere cektirdiginin yaninda solda sifir kalir Sakali oyle bir cekmis ki can acisindan bagirarak uyanmis Ancak o zaman elinde tutmakta oldugu sakalin kendisininki oldugunu anlamis Idries Shah The World of Nasrudin Nasrettin in Dunyasi sayfa 438 Londra 2003 ISBN 0 86304 086 1 Bundan sonraki birkac sene boyunca Bennet ve Sah haftalik saatler suren kisisel konusmalar yaparlar Bundan sonra Sah Coombe Springs deki talebelere de konusmalar yapar Bennett in dedigine gore Sah in planlari otorite ve guc sahibi konumlarda olan ve insanligin problemlerinin artik ekonomik politik veya sosyal faaliyetlerle cozulemeyeceginin halihazirda yari bilincli bir sekilde farkina varmis insanlara ulasmayi iceriyordu Sah in soyledigine gore bu insanlar insanliga gelmekte olan krizi olmeden atlatmakta yardimci olmak icin dunyada hareket eden yeni guclerden etkilenmektedir Bennett ayni dusuncedeydi ve acikca spirituel veya ezoterik olan hareketlere ilgi duyan insanlarin otorite konumlarina gelmek icin lazim olan ozelliklere nadiren sahip olduklarini ve de halihazirda butun dunyada onemli konumlarda bulunan ve milliyetcilik ve kulturlerin koydugu sinirlarin otesine bakabilen ve kendiliklerinden insanligin yegane umidinin Yuksek bir Kaynagin duruma mudahale etmesi oldugunu gorebilen insanlarin mevcut olduguna inanmak icin yeterli nedenler bulundugunu kabul ediyordu Bennett soyle yaziyordu Sah i bir sarlatan veya kendini bosuna oven biri olmadigini ve ona verilmis vazife konusunda son derece ciddi oldugunu bilecek kadar gormustum Sah in isini desteklemek amaciyla uzun sure ince eleyip sik dokuduktan ve konuyu enstitusunun uyeleri ve konseyiyle muzakere ettikten sonra Bennett 1965 yilinda Coombe Springs teki gayri menkulu bu tur bagislarin kayitsiz sartsiz olmasinda israrci olan Sah a devreder Gayri menkul Sah a gectikten hemen sonra Sah Bennett in calisma arkadaslarini burayi ziyaret etmekten men eder ve Bennett in kendisinin de gelmesinden hoslanilmadigini ima eder Bennett Sah in Coombe Springs de verdigi iki gun iki gece suren ve oncelikle o zamanlar Sah in cezbettigi genc insanlar icin olan yaz donumu eglenceleri ne bir davet aldigini soylemistir Bennett ile 15 sene calismis olan Anthony Blake soyle konusmustu Idris Sah Coombe Springs e sahip oldugunda esas faaliyeti partiler vermekti Ona sadece birkac kere rastladim bununla birlikte vurdumduymaz yaklasimi oldukca hosuma gitti Bennett bana bir keresinde soyle demisti Bu iste degisik tarzlar vardir Benimki Gurdjieff inki benzeri adam yerine konmamakla mucadele etmek Ama Sah in tarzi ise sakaymis gibi yaklasmak Birkac ay sonra Sah 100 000 sterlinin ustunde bir fiyata gayri menkulu bir sehir planlayiciya satar ve getiriyi kendi yerlesmek ve calismalarini surdurmek icin Tunbridge Wells yakininda Langton Green de bir zamanlar izciligin kurucusu olan Baden Powell e ait olan 50 donum arazi icinde yer alan Langton House adli malikaneyi almakta kullanir Coombe Springs teki gayri menkul ile beraber Bennett 300 kisiden olusan ogrenci toplulugunun bakimini da Sah a devreder Sah uygun olan talebelerin hepsini calismalarina alacagina soz verir ve Bennett in ogrencilerinin yaklasik yarisi Sah in calismalarina dahil edilir Asagi yukari 20 yil sonra Gurdjieffci yazar Jamer Moore Bennett in Sah tarafindan aldatildigini ileri surmustur Bennet konu hakkinda kendi otobiyografisinde 1974 bir aciklama yaparak gayri menkulun devrinden sonra Sah in davranisini katlanilmasi zor olarak tanimlamis bununla birlikte Sah in son derece gorgulu ve duyarli bir adam oldugu konusunda israrci olmus ve Sah in Coombe Springs ile butun baglantilarin kopmasi icin ozellikle boyle bir davranis sergilemis oldugu uzerinde durmustur Bennett Langton Green in Sah in calismalari icin Coombe Springs in olabileceginden cok daha uygun bir mekan oldugunu eklemis ve Coombe Springs in kimligini kaybedisine uzulmedigini soyledikten sonra Sah ile temasi sayesinde ozgurlugunu kazandigini ve anlayamadigi insanlari sevmeyi ogreundigini belirterek konuyu kapatmistir Bennett e gore Sah daha sonra New York taki Gurdjieff gruplarinin basindakilerle de tartismalarda bulunmustur 5 Mart 1968 de Paul Anderson a bir mektupta Bennett soyle yazmistir Madame de Salzmann ve butun digerleri kendi sinirlarini biliyor ve yapabildiklerinden fazlasini yapmiyorlar New York tayken Elizabeth ile Vakfi ziyaret ettik ve New York grubundaki cogu yonetici ve sahsen Jeanne de Salzmann in kendisiyle gorustuk Bir sey hazirlaniyor ama meyve verecek mi bunu soyleyemiyorum Idris Sah ve her seyi tepetaklak etme kapasitesinden bahsediyorum Boyle insanlarla baglantili olarak pasif olmak da meseleyi gormezden gelmek de ise yaramaz Simdiki zamanda yalniz islerin iyiye gidecegini umit edip bu arada calismalarimizi surdurebiliriz Yazar ve klinik psikolog Kathleen Speeth soyle yazmisti Gurdjieff Vakfindaki gitgide artan muhafazakarliga tanik olan John Bennett taze kan ve liderligin baska taraftan gelecegini umit etmisti Sah ile flort edilmis olsa da bundan bir sey cikmadi Gurdjieff calismasinin liderleri arasindaki hicbir seyin degismemesi gerektigi ve emanet aldiklari hazinenin ne pahasina olursa olsun orijinal halinde korunmasi gerektigiyle ilgili egemen his yeni bir ilham dalgasi icin her turlu istege agir basiyordu Sufi arastirmalari ve enstituleri 1965 yilinda Sah hedefi insan dusunce davranis ve kulturunun butun unsurlarinin arastirma tartisma egitim ve tetkikini tetiklemeye yarayan egitime yonelik bir hayir kurumu olan ve sonradan Kulturel Arastirma Enstitusu Institute for Cultural Research ICR adini alan Temel Fikirleri Anlama Dernegini Society for Understanding Fundamental Issues SUFI kurdu Ayni zamanda Sufi Arastirmalari Kurumu nu da Society for Sufi Studies SSS hayata gecirdi Sah bir taraftan gurular ve kultlerle baglantili sorunlarin ustesinden gelirken bir taraftan da Bati ya Sufi bilgeligini tanitmanin en iyi yolunun bir kult ile bir egitim sisteminin arasindaki farki aydinliga kavusturmak ve bilgiye katkida bulunmak oldugunu hissediyordu Bir mulakatta soyle der Egitimle ilgili bir sablon icerisinde calismalisiniz abuk sabuk bir yerde degil Bu yaklasimin bir parcasi olarak ICR de Kulturel Arastirma Enstitusu Arastirma Direktoru vazifesini ustlendi Sah ayni zamanda Bati da 1966 yililnda Sufizm arastirmalari hakkinda Sussex Universitesinde ders verdi Bu dersler sonradan Sufi Fikirlerinin Arastirilmasinda Ozel Sorunlar Special Problems in the Study of Sufi Ideas adi altinda bir monograf olarak yayimlanmistir Langton Green de Langton House butun dunyadan sairler filozoflar ve devlet adamlari ve zamanin edebiyat dunyasinin onde gelen isimleri icin bir toplanti ve fikir alisverisi mekani haline geldi ICR Kulturel Arastirma Enstitusu burada toplantilar yapip konferanslar duzenledi ve Sir John Glubb Aquila Berlas Kiani Richard Gregory ve Reading Universitesinde Avrupa arastirmalari baskaniyken 1970 baslarinda enstitunun baskani olan Robert Cecil gibi uluslararasi bilim insanlarini bunyesine aldi Sah Roma Kulubunun Club of Rome ilk uyelerinden ve destekleyicilerindendi ve Alexander King gibi bilim insanlari enstitude konferanslar verdi Baska ziyaretciler ogrenciler ve ogrenci olmak isteyenler sair Ted Hughes romancilar J D Salinger Alan Sillitoe ve Doris Lessing zoolog Desmond Morris ve Psikolog Robert Ornstein gibileriydi Evin ici Orta Dogu tarzi dekore edilmisti her Pazar ziyaretciler icin bir zamanlar malikanenin ahiri olan ve lakabi Karanliktaki Fil Elephant in the Dark adli Dogu hikayesine bir gonderme olan buyuk yemek odasinda acik bufe ogle yemekleri verilirdi Sonraki yillarda Sah Octagon Press i bircok Sufi klasiginin tercumesinin yeni baskilarinin yayin ve dagitimina yarayan bir arac olarak gelistirdi Buna ek olarak binlerce Sufi hikayesi topladi tercume etti yazdi ve bunlari kitaplari ve konferanslari araciligiyla Batili okuyucu ve dinleyicilere ulastirdi Sah in kitaplarindan cogu bazen Richard Williams in yaptigi cizimlerle Nasrettin Hoca karakterini icerir Sah in yorumuyla eskiden Musluman kulturlerin folklorunun bir parcasi sayilan Nasrettin Hoca hikayeleri Sufi meselleri olarak takdim edildi Nasrettin Hoca Sah in BBC de 1970 te yayimlanan Uykuda Yuruyenler Dreamwalkers adli televizyon belgeselinde de yer aldi Belgeselin bazi bolumlerinde Richard Williams ile hazirlamakta oldugu bitmemis Nasrettin Hoca animasyon filmi konusunda yapilan bir roportaj ve bilim adami John Kermisch in Nasrettin Hoca hikayelerinin Rand Corporation beyin takimi tarafindan beyin firtinasinda kullanisi anlatiliyordu Belgeseldeki diger misafirler beyin yikama ve sosyal sartlanmanin yaraticilik ve sorun cozme uzerindeki engelleyici tesirlerini anlatan Ingiliz Psikiyatrist William Sargant ve Sah ile insan hayatinda mizah ve ayinlerin rolu uzerinde konusan mizahci Marty Feldman idi Program Sah in insanligin kendi evrimini psikolojik sinirlari asarak daha ileri goturebilecegini ama karamsarligin surekli ise karisarak bu sekildeki evrimin ilerlemesini etkili bicimde engelledigini ileri surmesi ve Insan uykuda uyanmasi icin olmesi mi gerekiyor diye sormasiyla sona erer Sah ayni zamanda Birlesik Devletlerde de Sufi arastirma gruplari organize eder 1960 larin sonlarina dogru California da ders veren Silili bir psikiyatrist olan Claudio Naranjo nun dedigine gore kendisi Gurdjieff in okulunun canli bir temsilcisi olmayisindan duskirikligi yasar ve sonra Sufizmi izlemeye baslayarak Idris Sah in rehberligindeki bir grubun uyesi olur Naranjo bundan sonra Robert Ornstein ile beraber Meditasyonun Psikolojisi Hakkinda On The Psychology of Meditation 1971 adli bir kitap yazar Her ikisi de Ornstein in Langley Porter Psikiyatri Enstitusunde Langley Porter Psychiatric Institute arastirmaci psikolog oldugu California Universitesine University of California baglidir Ornstein ayni zamanda 1969 da kurulan Insan Bilgisi Arastirma Enstitusunun Institute for the Study of Human Knowledge kurucusu ve baskaniydi ABD de eski ve yeni dusunce sekilleri hakkinda kitap ve koleksiyonlara ihtiyac oldugunu gorunce 1972 de onemli guncel ve geleneksel edebiyatin merkezi kaynagi olarak ISHK Kitap Servisini kurdu ve Idris Sah in Octagon Press tarafindan yayimlanan eserlerinin ABD ana dagitimciligini ustlendi Sah in diger bir dostu olan ve o zamanlar Colorado Universitesinde telekomunikasyon dersleri veren bilim adami ve profesor Leonard Lewin Sufi fikirlerinin tanitilmasi icin Insan Bilgisinin Yayilmasi Arastirmalari Enstitusu Institute for the Research on the Dissemination of Human Knowledge IRDHK gibi Sufi arastirma gruplari ve baska girisimler olusturur ve ayrica Sufi Fikirlerinin Batida Yayilmasi The Diffusion of Sufi Ideas in the West 1972 adiyla Sah in kendi yazdigi ve hakkinda yazilan yazilarin bir antolojisini bastirir Sah daha sonra Sufi faaliyetlerinin farkli bilesenlere veya uzmanlik alanlarina ayrildigini aciklamistir Sufizm icinde arastirmalar Sufizm hakkinda arastirmalar ve Sufizm icin arastirmalar Sufizm icin arastirmalar insanlari Sufizme yoneltmeye yardimci olurken kulturde olmayabilecek ve onarilip yayginlastirilmasi gereken sosyal kosullanma ve beyin yikama dusuncenin sezgisel ve mantiki bicimleri arasindaki farkliliklar gibi bilgilerin tanitilmasini ve insanlarin zihinlerinin daha ozgur ve genis kapsamli olmasina yonelik baska faaliyetleri icerir Sufizm hakkinda arastirmalar konferanslar ve seminerler gibi kurum ve faaliyetleri icermekte olup bunlar Sufizm hakkinda bilgi verir ve Sufiler ve kamu arasinda kulturel baglanti vazifesini gorurler Son olarak Sufizm icinde arastirmalar bir Sufi okulunda olup egitmen tarafindan ogretimin bir parcasi olarak belirlenen ve mistik bir okul denilince onceden akla gelenlerden cok farkli olabilen faaliyetleri uygulamak anlamina gelir Sah in Sufi hedef ve metodolojileri de Coombe Springs de aciklanan Gelenegin Insanlarinin bir Beyannamesi nde belirtilmisti Bu bildiriyi yapmak belli dusunce alanlarina belli fikirleri asilamak ve bu isi cevreleyen bazi faktorlere isaret etmege ek olarak bu beyannamenin hazirlayicilarinin pratik bir vazifeleri vardir Bu vazife insan hakkinda hazir olan ozel bilgiyi edinmek icin gereken kapasiteye sahip bireyleri bulmak onlari rastlantisal olmayip ozel bir bicimde dogru yerde dogru zamanda grup haline getirmek bu sayede bu gruplardan her birinin uyumlu birer organizma olusturmasi calismalarin izleyecegi bir dis ve ic format sunmak ve fikirleri yerel kosullara uygun sekilde sekillendirmek teori ile pratigi dengelemekten ibarettir Omer Hayyam Polemigi 1960 larin sonlarinda ve 1970 lerin baslarinda Sah 1967 yilinda Robert Graves ve Sah in agabeyi Omer Ali Sah in yaptigi Omer Hayyam in Rubailerinin yeni bir tercumesinin yayimlanmasiyla baglantili bir polemik dolayisiyla hucumlara hedef olur Rubaiyati bir Sufi siiri olarak sunan tercume soylendigine gore 800 seneden beri Sah ailesinin elinde bulunan serhli bir kopyaya gore yapilmisti Kitabi gozden geciren Edinburgh Universitesinde vazifeli bir dogubilimci olan L P Elwell Sutton ve baskalari antika el yazmasinin hikayesinin yanlis oldugu konusunda kanaatlerini ifade ettiler Graves Sah in babasi Sirdar Ikbal Ali Sah in meseleye aciklik getirmek icin orijinal el yazmasini gostermesini beklerken o 1969 yilinin Kasim ayinda Tanca da bir trafik kazasinda olur Bir sene sonra Graves Idris Sah tan el yazmasini gostermesini ister Sah bir mektupla verdigi cevapta el yazmasinin kendinde olmadigini olsa da onu gostermenin bir sey ispat etmeyecegini cunku belgenin tarihinin guncel yontemler kullanilarak saptanamayacagini ve hakikiliginin gene de itiraza acik olacagini belirtir Sah soyle yazar bu kadar gurultu cikaran sirtlanlarin amacinin sadece muhalefette bulunmak yikicilik ve kampanyacilik oldugunu artik idrak edelim ve kabul edelim ki kimse gercekten bir sey dinlemiyor Sah babasinin bu iftira atanlara ifrit oldugunu ve onlarla muhatap olmayi reddettigini ve babasinin tepkisinin dogru oldugunu dusundugunu ekler 62 Simdi kendisinin Sah in agabeyi tarafindan aldatilmis gibi algilandigini ve bunun diger tarih konulu eserlerinin satisindan gelen geliri etkiledigini ileri suren Graves el yazmasinin gosterilmesinin aile onuru meselesi oldugu konusunda israrci olur Sah a gerekirse el yazmasini gosterecegine dair verdigi sozleri hatirlatarak tekrar baski yapar Kardeslerden ikisi de el yazmasini hicbir zaman gostermez Graves in biyografisini yazan kuzeni de Sah biraderlerin Graves e olan bircok yukumlulugunu gozonunde bulundurarak el yazmasi hakikaten mevcut olsa onu gostermemezlik etmeyecekleri seklinde fikir yurutur 62 Bu konuda Graves in dul esi seneler sonra kocasinin el yazmasini hic gormemis de olsa Sah ile olan arkadasligindan dolayi onun mevcudiyetine tamamen inandigini yazar 63 Bugun bilim insanlari Jan Fishan Khan el yazmasinin bir saka olup Graves Ali Sah tercumesinin kaynaginin aslinda eskiden Rubaiyat i tercume etmis olan Edward FitzGerald in kullandigi kaynaklarinin Viktorya devrinde amator bir bilim insanin tarafindan yapilan analizi oldugunda hemfikirdir 6 60 64 65 Sonraki Yillar Sah bunlari izleyen onyillarda cogu klasik Sufi kaynaklarindan alinma iki duzine daha kitap yazar Dunya capinda buyuk bir dagilim bulan eserleri en cok entelektuel yonelimli Batili okuyuculara hitap etmistir Sufi ogretilerini guncel psikolojik terminolojiye tercume ederek onlari gundelik ve kolay anlasilabilir bir dilde takdim etmistir Sufi bilgeligini kisa hikayeler ve orneklerle aciklayan halk hikayeleri ozellikle populer olmustur Sah California Universitesi Geneva Universitesi La Plata Milli Universitesi ve bircok Ingiliz Universitesi gibi akademik kurumlarda misafir profesor olarak ders vermesi icin sik sik davet edilmis ve bu davetleri kabul etmistir Edebiyat ve egitim dallarindaki calismalarinin yani sira o Coppy Laws ile bir sirket kurarak bir hava iyonizeri tasarimlamak ve cok sayida tekstil seramik ve elektronik sirketi yonetmeye vakit bulmustur Ayrica atalarinin vatani Afganistan a bircok seyahat yapmis ve orada kurtarma faaliyetleri organize etmistir sonradan Afganistan daki Sovyet savasini anlatan bir roman olan Kara Kus ta Kara Kush bu tecrubelerinden yararlanmistir Kisisel hayatiSah 1958 de Cynthia Kashfi Kabraji ile evlenmistir 1964 te Saira isminde bir kizlari 1966 da biri Tahir isminde bir oglan ve biri Safia isimli bir kiz olan ikizleri olmustur HastalikAfganistana son seyahatinden bir sene kadar sonra 1987 ilkbaharinin sonlarina dogru Sah birbirini izleyen iki siddetli kalp krizi gecirir Ona kalbinin islevinin yuzde sekizini yerine getirebildigi ve hayatta kalamayacagi soylenir Arada hastaligin tekrarlamasina ragmen sonraki dokuz sene zarfinda calismaya devam etmis ve daha bircok kitap yazmistir OlumuIdris Sah 23 Kasim 1996 da 72 yasinda Londra da olur The Daily Telegraph gazetesindeki olum ilanina gore Sah Afganistandaki Sovyet savasinda mucahiddinlerin isbirlikcisi Kulturel Arastirmalar Enstitusunun Institute for Cultural Research arastirmalar muduru Kraliyet Insan Kurumu Royal Humane Society ve Kraliyet Iyilesmez Hastalar Hastane ve Yuvasi Royal Hospital and Home for Incurables muduruydu Ayni zamanda Athenaeum Kulubunun Athenaeum Club bir azasiydi Oldugunde Sah in kitaplari dunya capinda bir duzine lisanda 15 milyondan fazla satilmis kitaplarinin cok sayida uluslararasi dergi ve gazetede elestirileri yayimlanmisti OgretilerSonsuz bilgeligin bir turu olarak Sufizm Sah Sufizmi Islam oncesinden gelen bir tur zaman otesi bilgelik olarak takdim eder Sufizmin dogasinin degismez olmayip canli oldugunun ve gozle gorunur tezahurunun her zaman yeni zamanlara mekanlara ve insanlara adapte edildiginin altini cizer Ahmet el Bedevi den alinti yaparak Sufi okullari kayalara carpan dalgalar gibidir onlar ayni denizden farkli sekillerde ayni gaye icindir diye yazar Sah dogubilimcilerin Sufizm tanimlamalarini cogu zaman kucumser Sufizmin tarihi sekil ve yontemlerinin akademik veya sahsi arastirmalarinin onun dogru olarak anlasilabilmesi icin yeterli bir temel olmadigini ileri surer Aslinda Sufizmin geleneksel bicimlerine takintili olmanin gercekte bir engel olabilecegine dikkat ceker Bir adama cok fazla deve kemigi gosterin veya onlari ona cok sik gosterin o zaman canli bir deveyle karsilastiginda onu taniyamayacaktir bir kitabinda bu fikri boyle ifade eder Sah da Inayat Khan gibi Sufizmi bilinen dinlerin otesinde bir yol olarak takdim edip onu Batili bir izleyici ve okuyucu kitlesine uyarlamistir Bununla birlikte Khan dan farkli olarak o dini ve spirituel ayrintilar uzerinde fazla durmadan Sufizmi insanin kendini gerceklestirmesi icin kullanilabilen psikolojik bir teknoloji yontem veya bilim olarak tanimlamistir Boyle yapmakla onun yaklasimi ozellikle Gurdjieff in takipcileri Insan Potansiyali Hareketi Human Potential Movement talebeleri ve modern psikolojiye asina olan entelektuellere gore bicilmis kaftan gibi gorunmektedir Mesela soyle yazmistir Sufizm insanin nesnel olabilecegini ve nesnelligin bireyin yuksek gercekleri kavrayabilmesine olanak verecegini soylemektedir Dolayisiyla insan kendi evrimini Sufizmde bazen gercek akil denen seye dogru itmeye davet edilmektedir Sah insanin ihtiyaca yanit olarak yeni ince duyu organlari edinebilecegini ogretir Sufilerin inandigina gore bir bicimde ifade edildiginde insanlik belli bir kadere dogru evrim gecirmektedir Bu evrime hepimiz katiliyoruz Mevlanaya gore organlar ozel organlara olan ihtiyac neticesinde ortaya cikarlar Insanin organizmasi boyle bir ihtiyaca yanit olarak yeni bir organlar kompleksi uretmektedir Bu zaman ve mekanin asildigi devirde organlar kompleksi zaman ve mekanin asilmasiyla alakalidir Siradan insanlarin nadiren arada sirada gorulen telepati veya kehanet gucunun patlamalari olarak baktigi hadiseler Sufiye gore bu soz konusu organlarin ilk kipirtilarindan baska bir sey degildir Simdiye kadarki butun evrimin ve simdiki evrim ihtiyaciyla arasindaki fark yaklasik gecmis onbin sene zarfinda bizlere bilincli evrim imkaninin verilmis olmasidir Bu daha inceltilmis evrim o kadar onemlidir ki gelecegimiz ona baglidir Idris Sah Sufiler Sah Sufizmin diger Dogu ve Bati izdusumlerini sulandirilmis genellestirilmis veya eksik olarak ciddiye almiyor bunlara sadece Khan in uyarlamasini degil cogu Islam ulkelerinde gorulen agirlikli Musluman sekillerini de katiyordu Sah in calisma arkadaslarinin yazilari onun hicbir Sufi nin kendi hakkinda aciklamayacagi bir otorite konumu olan Sufilerin Buyuk Seyhi oldugunu ima ediyordu 1971 senesinde yapilmis bir BBC roportajinda Sah guncel zamana uyarlanmis yaklasimini soyle acikliyordu ben Sufizmin Batida simdiki zamanda ise yarayacak unsurlarini sunmakla ilgileniyorum Iyi Avrupalilari kotu Asyalilara donusturmek istemiyorum Insanlar bana pesimi birakmayan insanlarla iliskilerimde mesela neden spirituel ogretinin geleneksel yontemlerini kullanmadigimi soruyorlar ve dogal olarak yanit bugun evime neden deveyle degil de otomobille gelmis oldugunuzla ayni Sufizm gercekte mistik bir sistem veya bir din olmayip bir bilgi butunudur Sah sik sik calismalarinin bazilarini gercekte sadece hakiki Sufi egitiminin bir hazirlik asamasi olarak karakterize ederdi aynen okuyup yazma ogrenmenin edebiyat ogreniminin hazirligi olarak gorulebilecegi gibi psikoloji dogru yonlendirilmemisse spiritualite olamaz ama spiritualite zannedilen saplanti ve duygusallik olur Her kim spirituel uygulamalari duzeltilmemis kisiligin ustune asi yapmaya calisirsa diye devam ediyordu anormallige yol acar Bu nedenle Sufiler den sonra urettigi calismalarin cogu tabiat itibariyla psikolojikti nefs i ammara ya sahte kisilige hucum etme odakliydi Sizlere nasil aramaniz gerektigini anlamanin yolundan baska verecegim bir sey yok ama sizler bunu zaten yapabildiginizi dusunuyorsunuz Sah sik sik yazilarinda Allah tan fazla bahsetmedigi icin elestirilirdi cevabi insanin su andaki halinde Allah tan bahsetmenin pek luzumu olmayacagiydi Meseleyi Dogunun Dusunurleri Thinkers of the East adli kitabinda bir mesel ile aciklamis Karincalarin lisanini konusabildigimi gorunce birine yaklasip sordum Allah nasil biri Karincaya benziyor mu Cevap verdi Allah Hayir dogrusu bizim tek bir ignemiz var ama Allah onun iki tane Ogretici Hikayeler Sah ogretici hikayeler ve mizahi sik sik kullanmistir Sah sasirtici mesellerin ve bu hikayelerin meydana cikardigi taze derinligin terapotik islevinin onemine isaret etmistir Grup ortaminda boyle hikayelerin okunup tartisilmasi Sah in ogrenme gruplarinin uyelerinin katildigi faaliyetlerin onemli bir parcasi haline gelmistir Bu bilmece gibi sasirtici hikayelerin talebenin normal ve farkinda olmadigi bilinc kipini sarsisinin donusturucu sekli meslekdasi psikolog Charles Tart ve odullu sair Ted Hughes ve Nobel Odulu sahibi romanci Doris Lessing ile birlikte Sah tarafindan derinden etkilenen dikkate deger dusunurlerden biri olan Stanford Universitesi psikoloji profesoru Robert Ornstein tarafindan incelenmistir Sah ve Ornstein 1960 larda karsilasmistir Ornstein in ogretilerini tanitmak ve psikoterapik deyimlerle tercume etmek acisindan ideal bir partner olabilecegini anlayan Sah onu Birlesik Devletlerde vekili halife yapmistir Ornstein in Turkceye Yeni Bir Psikoloji adiyla tercume edilen Bilincin Psikolojisi The Psychology of Consciousness 1972 kitabi akademik psikoloji cemiyeti tarafindan coskuyla karsilanmistir cunku bu alanda ruh hali ve farkindalikta degisiklikler elde etmeye yarayan dirimsel ozgudum biofeedback incelemeleri gibi yeni ilgi alanlariyla ortusmustur Ornstein bu konularda sonraki yillarda bircok kitap yayimlamistir Bilim felsefecisi ve fizikci Henri Bortoff insanlarin Johann Wolfgang von Goethe nin bilimsel yontemini kavramasini engelleyen zihin aliskanliklarina analojiler olarak Sah in kulliyatindan ogretici hikayeleri kullanmistir Bortoff un Doganin Butunlugu Goethe nin Bilim Yolu The Wholeness of Nature Goethe s Way of Science adli kitabi Dervislerin Hikayeleri Tales of the Dervishes Emsalsiz Nasrettin Hoca nin Maceralari The Exploits of the Incomparable Mullah Nasruddin ve Parfumlu Akrep A Perfumed Scorpion kitaplarindan hikayeler icerir Sah tarafindan halka sevdirilen turden Sufi ogretici hikayeleri kendi orijinal tarihi ve kulturel ortamlarinda ilk olarak sozlu anlatilip sonradan Sufi inanc ve uygulamalarini sonraki nesillere nakletme amaciyla yazilarak cocuklar dahil olmak uzere her yastan insana uygun gorulurdu cunku onlar cok sayida anlam katmanlari icerirdi Sah Sufi hikayelerini seftaliye benzetirdi Biri seftali adeta size verilmis gibi dis gorunusunden duygusal olarak etkilenebilir Seftali yiyebilir ve ek bir haz tadabilirsiniz Cekirdegini atabilirsiniz veya kirip icinde lezzetli bir oz bulabilirsiniz Bu sakli derinligidir Sah okuyucu ve dinleyicilerini Sufi hikayesini bu sekilde almaya davet ediyordu Ozunu aciga cikarmayi basaramayip hikayeyi sadece eglenceli veya yuzeysel sayan biri seftaliye sadece bakmakla yetinirken baskalari hikayeyi icsellestirip onun kendilerine dokunmasina izin verirler Tahir Sah babasinin hikaye anlatisindan 2008 senesinde yayimladigi Arap Gecelerinde In Arabian Nights adli kitabinin bircok yerinde bahsediyor ilk olarak Idris Sah in ogretici hikayeleri nasil kullandigi babam bize hikayelerin nasil calistigini hicbir zaman anlatmadi Katmanlari bilgi kulcelerini gercek ve fantazinin kirintilarini ifsa etmedi Buna ihtiyaci yoktu cunku dogru kosullarda hikayeler kendi kendilerini ekerek harekete geciyordu Sonra babasinin bu hikayeleri kullanarak nasil bilgelik naklettigini acikliyor babamin ilgimizi cekmek veya bir fikir veya dusunce nakletmek icin elinde her zaman bir hikaye olurdu O Dogu nun buyuk hikaye koleksiyonlarinin kiymeti bilinmeyi bagra basilip incelenmeyi bekleyen ansiklopediler bilgelik ve bilgi depolari gibi oldugunu soylerdi Ona gore hikayeler yalnizca eglenceden cok daha fazlasini temsil ediyordu O onlari insanlar ortaya ciktiktan bu yana toplanarak rafine edilip cogu zaman sozlu olarak nakledilmis bir bilgi kulliyati olusturan karmasik psikolojik dokumanlar olarak gorurdu Kitapta daha ileride Tahir Sah babasinin kendine bir hikayenin sonunda verdigi asagidaki aciklamadan alinti yaparak hikayelerin ogretim araclari oldugu konusundaki dusuncelerini surduruyor Bu hikayeler teknik dokumanlar olup haritalar ya da bir tur mavi kopyalar planlar gibidir Benim yaptigim insanlara haritalarin nasil kullanilacagini gostermek cunku bunu unutmuslar Bunun ogretmek icin tuhaf bir yol oldugunu dusunebilirsin hikayelerle ama cok eskilerde insanlar bilgeligi bu yolla naklediyorlardi Herkes bir hikayeden bilgeligin nasil alinacagini bilirdi Onlar aynen senin bir buz blogu icindeki baligi gorebildigin gibi katmanlarin icini gorebilirlerdi Lakin bizim yasadigimiz dunya bir zamanlar gercekten sahip olduklari bu beceriyi kaybetti Simdi onlar hikayeleri duyuyorlar ve onlardan hoslaniyorlar cunku hikayeler onlari eglendiriyor sicak tutuyor Ama ilk katmandan otesini buzun icini goremiyorlar Hikayeler guzel bir satranc tahtasi gibi hepimiz nasil satranc oynandigini biliriz ve bazen melekelerimizin bitip tukenecegi kadar cetrefilli bir oyuna girebiliriz Ama dusun ki bir toplumdan oyun yuzyillarca sureyle kaybolmus olsun ve sonra guzel satranc tahtasi ve figurleri bulunsun Herkes gormek icin etraflarina toplanip onlari overdi Onlar boyle guzel bir objenin gozleri eglendirmek disinda bir zamanlar bir islevi olmus olmasini hicbir zaman hayal edemeyebilirler Hikayelerin ic degeri de ayni sekilde kayboldu Bir zamanlar herkes onlarla nasil oynanacagini nasil desifre edileceklerini biliyordu Ama simdi kurallar unutuldu Oyunun nasil oynanacagini insanlara yeniden gostermek bizim isimiz Tahir Sah Arap Gecelerinde In Arabian Nights Olav Hammer Avrupa ve Kuzey Amerika da Sufizm de Sufism in Europe and North America 2004 boyle bir hikayenin ornegini veriyor Hikaye yerde anahtarini arayan bir adami anlatiyor Oradan gecen bir komsusu adama oranin gercekten anahtari kaybettigi yer mi oldugunu sorunca adam su cevabi veriyor Hayir onu evimde kaybettim ama burada kendi evimde oldugundan daha fazla isik var Islam Dunyasinda Yeni Egilimler ve Gelismeler i New Trends and Developments in the World of Islam 1998 yazan Peter Wilson bu tur baska bir hikayeden alinti yapiyor hikayede bir dervisten hocasi Alim in niteliklerini anlatmasi isteniyor Dervis Alim in cok guzel siirler yazdigini ve ozverisi ve hemcinslerine yaptigi hizmetlerle kendisine ilham verdigini soyluyor Soruyu soran bu nitelikleri hemen onayliyor lakin bu sefer dervis onu azarliyor Bunlar senin Alim i begenmeni saglayabilecek nitelikler Sonra da Alim in gercekte etkili bir hoca olmasini saglayan nitelikleri siralamaya basliyor Hazret Alim Azimi beni sinirlendirdi bu benim sinirimi incelememi ve kaynagini bulmami sagladi Alim Azimi beni kizdirdi bu sayede kizginligimi hissedip donusturebildim Dervis Alim Azimi nin melami tarikatini izledigini bilerek insanlari kiskirtip kendi uzerine siddetle saldirmalarina yol actigini boylelikle hem ogrencilerinin hem de kendini elestirenlerin zaaflarina isik tutarak kendilerini gercekten olduklari gibi gormelerini sagladigini aciklar Bize tuhaf olani gosterdi boylece tuhaf olan siradanlasti ve biz onun hakikaten ne oldugunu gorebildik Kultur ve gundelik hayat uzerine gorusler Sah butun kulturlerin altinda yatan temel unsurlari ve bireysel davranislari belirleyen faktorleri meydana cikarmakla ilgileniyordu O Bati nin cogu zaman sadece moda ve aliskanliklarin gostergesi olan gorunus ve yuzeyselliklere odaklanisini onemsemeyip kulturun kokenlerine ve insanlarin ve gruplarin bunlar tarafindan olusturulan bilincsiz ve karisik motivasyonlarina dikkat cekiyordu Sah ayni zamanda hem bireysel hem de grup duzeylerinde kisa vadeli felaketlerin cogu zaman nasil nimete ve tersi donustugunu fakat bunun bilinmesinin insanlarin hadiselere gerceklestiklerinde nasil tepki verdiklerine gayet az tesir ettigine isaret ediyordu Sah dunyevi vazifelerin birakilmasini desteklemiyor tam tersine sozde murit tarafindan aranilan hazinenin insanin gundelik hayattaki cabalarindan turemesi gerektigini savunuyordu O pratik calismayi Sufilerin geleneksel olarak hayatlarini kazanip kendi uzerlerinde calistiklari siradan meslekler secmesine uygun olarak arayis icinde olanlarin da kendi uzerlerinde yapacaklari calismanin bir araci olarak goruyordu Sah in bir ogretici olarak konumu hem guru tanimini onaylamadigi hem de bir kult veya mezhep kurma arzusu olmadigi ayrica akademik unvanlari da reddetmesi nedeniyle tanimlanamiyordu Modern Kulturu Yaratanlar i Makers of Modern Culture yazan Michael Rubinstein Sah in belki de zihnin meditatif ve sezgisel taraflarinin beraber calistiginda en uretken oldugu geleneginin en somut ornegi oldugu sonucuna variyordu TepkilerIdris Sah in Sufizm hakkindaki kitaplari dikkate deger elestirel begeni elde etti O BBC nin 1969 yilinda yayimladigi Bir Cift Goz One Pair of Eyes adli belgeselin konusu oldu ve eserlerinden ikisi Sufi nin Yolu The Way of the Sufi ve Dusunceler Reflections BBC nin Elestirmenler The Critics programi tarafindan Yilin Dikkat Ceken Kitabi Outstanding Book of the Year secildi Baska odullerle birlikte Sah UNESCO nun Dunya Kitap Senesi nde 1973 yilinda alti birincilik kazandi ve Musluman Bilim adami James Kritzeck Sah in Dervis Hikayeleri Tales of the Dervishes hakkinda yaptigi yorumda kitabin mukemmel tercume edilmis oldugunu soyledi Sah in eserlerinin olumlu degerlendirmelerinin bir koleksiyonu olan Sufi Arastirmalari Dogu ve Bati Sufi Studies East and West 1973 te yayimlandi ve baskalariyla birlikte L F Rushbrook Williams Rom Landau Mohammad Hidayatullah Gyula Germanus Sir John Glubb Sir Razik Fareed Ishtiaq Hussain Qureshi Ahmet Emin Yalman Mahmoud Youssef Shawarbi ve Nasrollah S Fatemi nin katkilarini iceriyordu Colin Wilson soyle demisti kismen Idris Sah araciligiyla mistisizm konusunda bazi oldukca yeni ve ilginc imalar gormeye basladim ve Sihirli Manastir in The Magic Monastery 1972 elestirisinde soyle yazdi Sah aslinda gizli bir doktrinin propagandasini yapmakla ilgilenmiyor Sufiler bilgiyi Zen ustalarinin yaptigi gibi dogrudan dogruya sezgi yoluyla naklediyorlar ve bunu yapmanin en yaygin sekillerinden biri de bilincaltina gecen ve burasinin sakli guclerini harekete geciren kisa hikaye ve meseller araciligiyla oluyor Afganistan da Kabil Zaman Kabul Times gazetesi Ruyalar Kervani ni Caravan of Dreams 1968 siddetle tavsiye edilir ve Afganlar icin ozel ozellikle ilginc oldugunu yazip cunku onun temel olarak Afganistan da bu modern zamanlarda bile cogu aksam konusma ve fikir alisverislerinin bir parcasi olan sozlu ve yazili edebiyattan gelen kisa hikaye fikra ve alinti antolojisi oldugunu ekliyordu Afganistan Haberleri The Afghanistan News ise Sufiler in The Sufis dunya felsefe ve bilimine Afganistan in yaptigi onemli katkilari isledigini ve onun Sufizm ve dervislerin insan gelisim sistemi hakkindaki ilk tam yetkili kitap oldugunu yaziyordu Sah in gecmisi ve ehliyeti ile ilgili kuskulara gelince Afganistan Egitim Bakani ve daha sonra Afganistan Disisleri Bakani ve Buyukelcisi makamlarinda bulunmus Afgan bir bilim adami olan Serdar Faiz Muhammad Khan Zikeria 1970 yilinda dunya bilim adamlari icin Sah ailesi hakkinda noter tasdikli bir teblig yayimlamisti Afganistan in Musavi Seyidleri ve Paghman in Khan larinin peygamberin AS soyundan geldigi kabul olunmaktadir Onlar Islamda en saygin soydan gelmekte ve Sufi egitmenleri ve ilim irfan sahibi bilim insanlari sayilmaktadir Merhum Seyid Ikbal Ali Sah in oglu olan Seyid Idris Sah tarafimdan sahsen taninan mevki unvan ve soyu onaylanmis ve itibar sahibi muhterem bir adamdir 1980 yilinda Afganistan in eski odullu sairi profesor Khalilullah Khalili vatandasi ve arkadasi Arif Sufi ermisi Seyid Idris Sah in eserlerini su sozlerle ovmustur Ozellikle Islamin ve Sufilerin buyuk egitmenlerinin ilahi ilham ve ic dusuncelerini aciklamaktaki parlak ve onemli hizmetleri takdir edilmelidir Bir Hint gazetesi olan Hindustan Standard Ruyalar Kervani nin Caravan of Dreams her zaman acilip eglenmek dinclesmek teselli ve ilham icin bakilabilecek nuktedan surukleyici bastan asagi ve albenili insani ve guzel bir antoloji oldugu gorusunu ifade etmistir Sah in hareketine tepkiler polemikler de icermistir Bazi dogubilimciler kismen Sah klasik Sufi eserlerini tarihi inceleme konulu objeler yerine cagdas insanlar tarafindan kullanilabilecek oz gelisim araclari olarak tanittigi icin dusmanca bir tutum sergilemistir Sah in en atesli elestirmeni olan Edinburgh Universitesi nden L P Elwell Sutton onun kitaplarini degersiz gercek hatalar dolu derbederce ve kusurlu tercume edilmis hatta dogulu isim ve kelimelerin yanlis yazildigi bayagi konuyla alakasiz ve sacma sapan karisikliklar dolu bulmus ve sah in kendi onemi konusunda carpici bir gorusu oldugunu soylemistir O Rushbrook Williams in editorlugunu yaptigi ve bircok kisinin Sah ve eserlerini kutladigi antolojiye Sufi Arastirmalari Dogu ve Bati Sufi Studies East and West olumsuz bir yaklasim sergilemis ve kitapta Sah ve babasi hakkinda ileri surulen Sufi gelenegini temsil ettikleri konusundaki iddialari gerceklerin goz ardi edilmesi ile dikkat ceken ve kendilerine yarayan bir tanitim olarak gordugunu belirtmistir Bir BBC radyo mulakatinda Sah in muhataplarinin dalkavukca davranislari hakkinda sasirip eglendigini ifade eden Elwell Sutton bazi Batili entelektuellerin kendilerini sasirtan sorulara cevap bulmak icin son derece caresiz olmalari nedeniyle gizemli Dogu nun bilgeligiyle karsilastiklarinda elestirel yeteneklerini birakarak en kaba turden beyin yikamaya teslim olduklarini neticesine varmistir Elwell Sutton a gore Sah in Sufizmi sozde Sufizm kategorisine dahil olup Tanri yerine insan merkezlidir Sah okulu yazilari Baska bir dusman elestirmen bir Gurdjieffci olan James Moore olup o da Sah in Gurdjieff in ogretisinin tabiat itibariyla ozde Sufizmle baglantili oldugu savina itiraz ediyor ve bu konuda takma adla yazilmis kronolojik acidan mumkun olmayan ve Sah la baglantili bir kitabi Rafael Lefort un yazdigi Gurdjieff in Hocalari The Teachers of Gurdjieff ornek gosteriyordu 1986 yilinda simdiki adi Cagdas Din Dergisi Journal of Contemporary Religion olan Bugunku Din Religion Today dergisindeki bir yazida Moore Bennett ve Graves polemiklerini isledi ve Sah in kendi korukledigi asiri bir hayranlik bulutu ile cevrelenmis oldugunu belirtti O Sah in kullanisli bir gazeteci editor elestirmen animator radyo ve televizyon yayincisi ve seyahatname yazarlari zumresi tarafindan desteklenip bunlarin cesaretle ve koro halinde Sah in ovgulerini soylediklerini iddia etti Moore Sah in sozde Sufi kalitini ve yetistirilisini sorgulayip Omar Michael Burke Ph D ve Hadrat B M Dervish gibi yazarlarin 1960 tan itibaren gorunuste ilgisiz taraflarca Sah i olcusuzce oven ve ona hepsi Sah in baslangic asamasinda olan Sufizmi Batili bir izleyici kitlesine pazarlama cabalarini desteklemek amaciyla Tarikat Buyuk Seyhi Idris Sah Sahib Prens Idris Sah Kral Enoch Hazret Caliskan Kral Ali nin Enkarnasyonu ve hatta Kutup veya Eksen diye hitab eden takma adlarla yazilmis Sah okulu kulliyati yazilarini onaylamiyordu Peter Wilson benzer sekilde Sah i destekleme amaciyla yazilmis cogu yazinin cok kotu kaliteli oldugu yorumunu yaparak ne yazik ki yapmacik bir tarzda bir ustunluk tonu disarida kalanlara yonelik bazen kendini begenmis kucumseyen veya aciyan bir tavirla ve gorunurde boyle muameleyi hakkedecek iddialari hakli cikaracak herhangi bir motivasyon olmaksizin Sah in dogaustu yeteneklere sahip oldugu savi islendigini ileri surmustur Ona gore Sah in kendi yazilariyla bu ikincil edebiyatin kalitesi arasinda dikkat cekici bir kalite farki vardi Bununla birlikte hem Moore hem de Wilson ayni zamanda stil acisindan benzerlikler oldugunu ileri surerek sik sik Octagon Press tarafindan yayimlanan bu takma adlarla yazilmis eserlerin Sah tarafindan yazilmis olabilecegi ihtimali uzerinde durmuslardir Bu yazili eserlerin alternatif bir yorumunun yapilmasi gerektigini savunan din bilgini Andrew Rawlinson bunlarin kolayca gorulur seffaf kendine hizmet eden bir kandirmaca olmak yerine bir sahte tavir tanim geregi icyuzu gorulebilecek bir sey olabilecegi uzerinde durmustur Sabit konumlu bir elestirinin kendisinin ayni zamanda degismez ve dogmatik olamayacagini belirtip Sah in niyetinin her zaman sahte kesinliklerin altini oymak oldugunu ileri surdukten sonra bu yazili eserlerle yaratilmis Sah mitinin saklayici bir arac olmak yerine yapisi bozulsun diye yani dokunuldugunda yok olacagi varsayilan bir ders araci olabilecegini savunmustur Rawlinson Sah in oldugu veya gorundugu gibi alinamayacagini kendisinin dusturunun bu ihtimali engelledigi neticesini savunuyordu Degerlendirme Nobel odulu sahibi Doris Lessing Sah tarafindan derinden etkilenmisti Sah in en buyuk savunucularindan biri olan Doris Lessing 1981 yilindaki bir roportajda soyle dedi Ben Sah in ogrettigi ve cok eski bir ogretinin bu zaman ve mekana uygun olarak yeniden takdim edilmesi oldugu savunulan Sufizmi bu zaman ve mekana uygun buldum Bu Dogu dan gelen bir seyin gevis getirilmesi veya sulandirilmis Islam ya da benzeri bir sey degil 1996 yilinda Daily Telegraph gazetesinde Sah in olumu hakkinda yorum yaparken Lessing Sah ile okudugu en sasirtici kitap olan ve hayatini degistiren Sufiler The Sufis nedeniyle karsilastigini belirtti Sah in kulliyatini zamanimizdaki hicbir seye benzemeyen bir fenomen olarak tanimlayan Lessing onu cok yonlu bir adam rastlayabilecegi en sakaci insan nazik alicenap mutevazi ondan alinti yaparak Yuzume fazla bakma elimdekini al ve 30 kusur senelik iyi arkadasi ve hocasi olarak karakterize etti Psikiyatri profesoru olan ve meditasyon ve bilinc degisimi konusunda uzun seneler arastirma yapan ve Sufi ogretici hikayelerini incelemeye yetmisli senelerin baslarinda baslayan Arthur J Deikman gorusunu bildirerek uygun materyaller dogru sekil ve sirayla incelenirse Batili psikoterapistlerin Sufizm ve onun evrensel ozunun sundugu perspektiften yararlanabilecegini ileri surmustur Sah in eserleri ve Sufi ogretici hikayelerinin bu amac gozetilerek tasarimlandigini goz onune alarak onlari meseleyi kendileri degerlendirmekle ilgilenenlere salik vermis ve bircok otoritenin Sah in cagdas Sufizmin temsilcisi oldugunu kabul ettigini belirtmistir Psikolog ve bilinc arastirmacisi Charles Tart ise Sah in yazili eserlerinin psikolojinin ne ile alakali oldugunu simdiye kadar yazilmis herhangi bir seyden gercekten daha cok takdir etmesini sagladigini soylemistir J G Bennett 1973 yilinda Sah hakkinda bir degerlendirme yapmasi istenince Sah in buyuk olcekte onemli bir is yaptigini ve insanlari cok etkili bicimde sarstigini dusunmelerini sagladigini ve onlara ozgurmus gibi gorunen dusunce kiplerinin aslinda gercekten buyuk olcude kosullanmis oldugunu gosterdigini soylemistir Bennett Sah in Sufizmin Krishnamurtisi oldugunu yeni dunya icin cok gerekli bir hazirlik olan uyanma surecinin bir parcasi olarak insanlarin bircok konudaki sabit fikirlerini yiktigini ileri surmustur Hint filozof ve mistik Osho Sah in eserleri hakkindaki yorumunda Sufiler i The Sufis soyle tanimliyor adeta bir pirlanta Sah in Sufiler de yaptiginin degeri olculemez Ve ekliyor Sah Nasrettin Hoca yi Bati ya tanitan adam Bunun karsiligi odenemez Idris Sah Nasrettin in fikralarini daha da guzellestiriyor onlari mukemmelen tercume etmenin yani sira guzellestirip daha dokunakli daha keskin hale getirme yetenegine de sahip Sakli Bilgelik Batili Ic Geleneklerin Kilavuzu Hidden Wisdom A Guide to the Western Inner Traditions 2006 kitabinda Richard Smoley ve Jay Kinney Sah in Sufiler inin Sufizm in son derece kolay okunan ve genis kapsamli bir tanitimi oldugunu belirttikten sonra sunlari ekliyorlar Kitap boyunca Sah in kendi egilimi gozden kacmiyor ve hicbirinin dipnotu olmayan bazi tarihi savlar tartisilabilir fakat genel okuyucu icin Sufizme ilgi uyandirmak acisindan baska hicbir kitap bunun kadar basarili degil Bu yazarlar bir roportajlar sohbetler ve kisa yazilar koleksiyonu olan Nasil Ogrenilecegini Ogrenmek Learning How to Learn kitabini Sah in Sufi calismalarina olan psikolojik yaklasimi icin saglam bir yol gosterici ve en iyi eserlerinden biri olarak tanimladiktan sonra formda oldugu yerlerde Sah talebelere spirituel pazardaki sacmaliklarin coguna karsi asi yerine gecen anlayislar sunuyor diyorlar Ivan Tyrell ve sosyal psikolog Joe Griffin dogustan gelen duygusal ihtiyaclar konusundaki kitaplari Insanlara Verilmis Seyler Duygusal Saglik ve Saglikli Dusunceye Yeni bir Yaklasim da Human Givens A new approach to emotional health and clear thinking yazdiklarina gore Sah herkesten fazla insan tabiatinin dogustan gelen taraflarini ve onemlerini anlayip takdir ediyordu Baska bir kitapta Tanrinin Kafasi Beyinin Buyuk Patlamasi yaraticilik mistisizm ve akil hastaliginin patlayici kokeni Godhead The Brain s Big Bang The explosive origin of creativity mysticism and mental illness ayni yazarlar soyle diyorlar Sah in hikayeleri genclere ve benzer sekilde yaslilara okundugu zaman sadece yasamak ve gundelik zorluklarin ustesinden gelmek icin degil ayni zamanda spirituel yolda ilerlemek icin de zihinde mavi kopyalar planlar olusturuyor Bunlarin etkisi onlari okuduktan veya dinledikten aylar veya yillar sonrasina kadar farkedilmeyebilir fakat zaman icinde icerdikleri yapisal icerik beynin ornek karsilastirici dogasini kullanarak talebelerin degisen hayat kosullarina verdikleri sartlanmis tepkileri gozlemleyebilmelerini mumkun kilacaktir Bundan sonra onlar icin hakikatin gerektirdigi herhangi bir eylemde bulunmak ve zihinlerinin yuksek alanlara baglanmasi daha kolay olacaktir Ogretici hikayeler okunmali anlatilmali ve uzerlerinde dusunulmeli ama entelektuel olarak analiz edilmemelidir cunku bu onlarin baska turlu zihninize yapacagi yararli etkiyi tahrip edecektir Yazarlar Sah in bu uzun vadeli tesir ozelligini iceren yazilar ve hikayelerin buyuk bir toplayicisi ve yayincisi oldugunu eklemistir Sah hikayelerin insanlik icin bu zihinsel mavi kopya plan unsurunun hayati onemini anlamis olup kitaplari besleyici orneklerle doludur Olav Hammer in acikladigina gore Sah in son senelerinde hayranlarinin eliacikligi onu gayet varlikli bir hale getirip Ingiliz toplumunun ust tabakalarinda saygi duyulan biri oldugunda otobiyografik veriler peygamber Islam peygamberi Muhammed ile akraba olusu Orta Asya daki gizli bir Sufi tarikatiyla ya da Gurdjieff in yetistirildigi gelenekle baglantilari ve saptanabilir tarihi olgular arasindaki tutarsizliklar nedeniyle polemikler ortaya cikti Peygamber Muhammed ile bir akrabalik baglantisi olmasi muhtemel olsa da boyle bir baglantiyi paylasan insanlarin sayisi 1300 sene sonra en az bir milyon olmaliydi Sah in otobiyografisinin baska unsurlari tamamiyle kurgu gibi gorunuyordu Kosullar boyle olsa da Hammer in belirttigi gibi Sah in kitaplarina genel talebin yuksekligi devam ediyordu ve o Sufizmin ozunu spirituel bilgeligin mezhepsel olmayan bireysel ve hayati onaylayan bir damitimi olarak tanitmakta kayda deger bir rol oynamisti Peter Wilson Sah bir dolandirici olsa o konuda son derece yetenekli olmasi gerektigini cunku sadece ticari olan yazarlarin aksine o zamanini harcayarak cok genis bir yelpazede bircok az cok seckin insani cezbeden ozenli ve icsel acidan tutarli bir sistem meydana getirmis ve birbirinden cok farkli cevrelerde dusunce tesvik ve tahrik etmis oldugunu yazmisti Moore Sah in humasitce bir Sufizmin popularize olmasina turlu katkilari bulundugunu ve kendinin onemsenmesine enerji ve yetenek getirdigini itiraf etmisti ama gene de neticede Sah in Sufizminin fedakarlik kendini asma marifet gelenek Peygamber Kuran Islam ve Allahin yer almadigi bir Sufizm oldugu sonucuna varmisti Sadece bu Merhum Gore Vidal in Sah in calismalariyla ilgili gorusu soyleydi Bu kitaplarin okunmasi yazilmalarindan epey daha zor Miras Idris Sah kitaplarinin kendi iclerinde mirasi oldugu ve onlarin kendisi artik burada olamadigi zaman buradayken yerine getirmis oldugu islevi gorecekleri gorusundeydi Egitmenlerinin yayinlarinin dagitim ve tanitimi Sah in talebeleri icin hem fon yaratma amaciyla hem de kamu bilincini donusturme bakimindan onemli bir faaliyet veya calisma olmustur Kulturel Arastirmalar Enstitusu ICR insan dogasinin unsurlariyla alakali konularda konferans ve seminerler vermeyi surdurmektedir bu arada Sufi Arastirmalari Kurumu SSS faaliyetlerini durdurmustur Basinda Ornstein in bulundugu Insan Bilgileri Arastirma Enstitusu Institute for the Study of Human Knowledge ISHK Birlesik Devletlerde faal olup ornegin 9 11 terorist saldirilarindan sonra Sah ve cevresi tarafindan yazilmis Afganistan ile ilgili kitaplarin reklami olarak bir brosuru Orta Dogu Arastirmalari Dernegi Middle East Studies Association uyelerine gondererek bu yayinlar ile arttirilmis kulturlerarasi anlayis ihtiyaci arasinda baglanti kurmustur Elizabeth Hall Sah ile 1975 yilinin Temmuz ayi Psikolojide Bugun Psychology Today dergisinde yaptigi roportajda ona yonelttigi insanligin iyiligi acisindan ne gerceklestigini gormek isterdiniz sorusuna Sah in cevabi soyle olmustur Gercekten istedigim birilerinin dinliyor oldugunu varsayarsak psikolojik arastirmalarin son 50 yildaki sonuclarinin halk tarafindan herkes tarafindan incelenmesi ve boylelikle bulgularin onlarin dusunce sekillerinin bir parcasi olmasidir bu muazzam psikolojik bilgi kulliyatina sahipler ve onu kullanmayi reddediyorlar Sah in agabeyi Omer Ali Sah 1922 2005 da bir Sufizm yazari ve egitmeniydi kardesler talebeleri 1960 larda bir sure birlikte egitmisti ama 1977 yilinda ayni fikirde olmadiklari konusunda anlastilar ve yollarini ayirdilar Idris Sah in 1996 da olumu sonrasi ogrencilerinin hatiri sayilir bir bolumu Omer Ali Sah in hareketine katilmistir Idris Sah in kizlarindan biri Saira Sah 2001 yilinda Pecenin Altinda Beneath the Veil adli belgeselinde Afganistan daki kadin haklari konusunda yaptigi haberle dikkat cekti Sah in oglu Tahir Sah meshur bir seyahat yazari gazeteci ve maceraperesttir Eserleri orijinal dilinde Buyu ISBN 0 86304 017 9 ISBN 0 80650 004 2Tasavvuf Felsefe ISBN 0 385 07966 4 Caravan of Dreams ISBN 0 863040 43 8 ISBN 0 86304 066 7 ISBN 0 900860 47 2 Reflections ISBN 0 900860 07 3 Observations ISBN 0 863040 13 6 ISBN 0 900860 59 6 ISBN 0 863040 45 4 ISBN 0 900860 46 4 ISBN 0 900860 62 6 ISBN 0 900860 91 X ISBN 0 863040 49 7 ISBN 0 900860 56 1 ISBN 0 900860 57 X A Veiled Gazelle Seeing How to See ISBN 0 900860 58 8 The Elephant in the Dark Christianity Islam and The Sufis ISBN 0 900860 36 7 ISBN 0 863040 46 2 The Magic Monastery ISBN 0 863040 58 6 The Book of the Book ISBN 0 900860 12 X ISBN 0 900860 80 4 ISBN 0 86304 072 1 Sufi Thought and Action ISBN 0 86304 051 9Nasreddin Hoca Hikayeleri The Exploits of the Incomparable Mulla Nasrudin ISBN 0 863040 22 5 The Subtleties of the Inimitable Mulla Nasrudin ISBN 0 863040 21 7 The Pleasantries of the Incredible Mullah Nasrudin ISBN 0 863040 23 3 The World of Nasrudin ISBN 0 863040 86 1Ingilizce Calismalari Darkest England ISBN 0 863040 39 X The Natives are Restless ISBN 0 863040 44 6 The Englishman s Handbook ISBN 0 863040 77 2Gezi ISBN 0 900860 03 0Kurgu Kara Kush London William Collins Sons and Co Ltd 1986 ISBN 0685557871Folklor ISBN 0 863040 36 5Cocuk Kitaplari The Lion Who Saw Himself in the Water ISBN 1883536251 Neem the Half Boy ISBN 1883536103 The Silly Chicken ISBN 1883536502 The Farmer s Wife ISBN 1883536073 The Boy Without A Name ISBN 1883536200 The Man With Bad Manners ISBN 1883536308 The Clever Boy and the Terrible Dangerous Animal ISBN 1883536510 The Magic Horse ISBN 188353626X The Old Woman and The Eagle ISBN 1883536278 Fatima the Spinner and the Tent ISBN 1883536421 The Man and the Fox ISBN 188353643XTurkceye cevirilenlerSufi nin Yolu Yolun Yolu Dogu Buyusu Sufi Secme Mesel ve Dusunceler Dogu Bilgelerinden SecmelerKaynakcaIdries Shah 4 Subat 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi Dis baglantilar 1 13 Ekim 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde Resmi Site23 Ocak 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde New official Shah family web pages 22 Eylul 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde One Pair of Eyes Dreamwalkers television documentary on YouTube Octagon Press 29 Mayis 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde The Institute for the Study of Human Knowledge ISHK 18 Eylul 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde