Bilimsel kuram; iyi kanıtlanmış, sürekli olarak test edilen ve doğrulanan deney ve gözlem ile bilimsel metot aracılığıyla elde edilen, doğanın bazı yönlerinin açıklamasıdır. Tüm bilimsel bilgiler gibi, (tümü olmasa da birçoğunun) bilimsel kuramlar doğaları gereği tümevarımsaldır, tahmin edilebilir gücü ve açıklayıcı kuvveti amaçlar. Bilimsel bir kuramın gücü, açıklayabildiği durumların çeşitliliği, anlaşılabilirliği ve kolaylığı ile ilişkilidir. Yeni bilimsel kanıtlar elde edildikçe, yeni bulgulara uymaması durumda, bilimsel bir kuram reddedilebilir ya da değiştirilebilir. Böyle durumlarda, daha doğru bir kuram benimsenir. Bazı durumlarda, doğruluğu kesin olmayan, değiştirilmemiş bir bilimsel kuram, özel bazı durumlara benzerliği açısından kullanışlı ise yine de kuram olarak ele alınır. (örneğin; Newton'un hareket yasası, ışık hızına yakın olan hızlarda özel göreliliğe yakındır.) Bilimsel kuramlar test edilebilir ve yanlış/çürütülebilir tahminler üretebilirler. Bilimsel kuramlar doğal olaylardan sorumlu bazı nedensel elementleri açıklarlar ve fiziksel evrenin yönleri ile elektrik, kimya, astronomi gibi özel araştırma alanlarını tahmin etmek ve açıklamak için kullanılırlar. Bilim insanları kuramları, teknolojiyi geliştirmek ve hastalıklara çare bulmak gibi amaçlar dışında, daha sonraki bilimsel bilgiler için temel olarak da kullanırlar. Bilimsel kuramlar, bilimsel bilginin en güvenilir, en kesin ve kapsamlı formudur. Bu, varsayım, hipotez ya da tahmin anlamlarına gelebilen kuram kelimesinin genel kullanımından büyük ölçüde farklıdır. (genel kullanımda kuram: doğrulanmamış, şüpheli.)
Kuramların Özellikleri
Ana Kriterler
Kuramlar da dâhil olmak üzere tüm bilimsel bilgilerin, tanımlatıcı özellikleri, çürütülebilir ve test edilebilir tahminler yapabilme yetenekleridir. Bu tahminlerin uygunluğu ve belirliliği, bir kuramın potansiyel olarak ne kadar kullanışlı olduğunu belirler. Gözlenebilir tahminler yapmayan sözde ir kuram, bilimsel bir kuram değildir. Test edilebilecek yeterlilikte belirli olmayan tahminler de kullanışlı değildir. Her iki durumda da, "kuram" kelimesi geçersiz sayılır.
Bir bilgi tanımları bütünü, yalnızca aşağıdaki ölçütleri sağladığında "kuram" olarak adlandırılabilir.
- Geniş bir bilimsel araştırma alanında, tutarlı doğruluk payı ile çürütülebilir tahminler yapabilmelidir.
- Tek bir kurumdan ziyade, birbirinden bağımsız pek çok kanıtla desteklenmelidir. Bu durum, kuramın tamamen doğru olmaması durumunda bile, iyi bir benzerlik temin eder.
- Elde olan deneysel sonuçlara uygunluk göstermeli ve en azından önceki bilimsel kuramlar kadar doğru olmalıdır.
- Kuramlar, yeni bilgiler keşfedildikçe kendilerine uymayan bu yeni verileri açıklayabilmek için küçük değişimlere maruz kalabilirler ve bu da zaman içinde kuramların tahmin gücünü artırır.
- Ortaya atılan öneriler ve açıklayıcı adımlar açısından en ekonomik tanımlamalar arasındadırlar. (bakınız; Ockham'ın Usturası. Parsimoninin genel olarak kabul görmüş, objektif bir tanımı olmadığından, bu katı bir ölçüt değildir; ancak, bazı kuramlar diğerlerine göre çok daha az ekonomiktir.)
Yukarıda verilen ölçütlerden en önemlileri ilk üç kuramdır. Bilimsel kabul edilen kuramların, ideal olarak tüm ölçütler karşılaması gerekse de çoğunu karşılamaları gerekir. Özel ve genel görelilik, kuantum mekaniği, plaka tektoniği ve modern evrim sentezi gibi yerleşmiş bazı kuramlar için doğrudur.
Bilimsel Kuruluşlardan Tanımlar
Birleşmiş Milletler Ulusal Bilim Akademisi bilimsel kuramları aşağıdaki gibi tanımlar;
Kuram kelimesinin resmi, bilimsel tanımı kelimenin günlük kullanımından oldukça farklıdır. Çeşitli kanıtlarla desteklenmiş doğanın bazı yönlerini kapsamlı bir şekilde açıklar. Bazı bilimsel kuramlar o kadar kabul görmüştür ki neredeyse hiçbir yeni kanıt bu kuramları büyük ölçüde değiştirmez. Örneğin; Dünya'nın Güneş etrafında dönmediğini kanıtlayan yeni bir kanıt yoktur (Heliosentrik Kuram), ya da canlıların hücrelerden oluşmadığını savunan yeni bir kanıt da yoktur (Hücre Kuramı) ya da maddenin atomlardan oluşmadığını ya da dünya yüzeyinin jeolojik zaman eksenlerine doğru hareket eden katı plakalara bölünmediğini savunan (Plaka Tektoniği Kuramı) ... Bilimsel kuramının en çok kullanılan özelliklerinden biri de henüz gözlemlenememiş doğal olaylar hakkında tahminler yapmalarıdır.
Bilimsel Gelişme için Amerikan Birliği'nden:
Bilimsel kuram; doğanın bazı yönlerinin sürekli olarak doğrulanan deney ve gözleme dayanan iyi kanıtlanmış açıklamasıdır. Bu gerçek odaklı kuramlar sadece basit tahminler değil, gerçek dünyanın güvenilir varsayımlarıdır. Mesela, biyolojik evrim kuramı sadece bir "kuramdan" daha fazlasıdır. Hastalıkların "Hücre Kuramı", maddenin "Atom Kuramı" ya da evrenin tanımı kadar gerçekçidir. İnsanlığın şu anki anlayışıyla, yerçekimi hala üzerinde çalışılan bir olgudur. Ancak evrim gibi yerçekimi de kabul edilmiş bir gerçektir.
Dikkat edilmelidir ki; "kuram" kelimesi test edilmemiş karışık hipotezleri ve hatta bilimsel modelleri tanımlamak için uygun değildir.
Kuram Formları
Bilimsel metot, gelecekteki deneylerin sonuçları hakkındaki hipotezlerden tahminler elde ederek, daha sonra da tahminlerin doğru olup olmadığını görebilmek için bu deneyleri gerçekleştirerek hipotezler üretmeyi ve bu hipotezleri test etmeyi aşamalarını içerir. Belirli bir araştırma alanında yeterli deneysel sonuç elde edildiğinde, bilim adamları benzer durumların nedenlerini açıklayabilecek genel kurallar öne sürebilirler. Bu açıklamalar da test edilir ve gerekli kriterleri (yukarı bakınız) sağlamaları durumda, bunlar kuram haline gelirler. Yeterli kanıtların toplanmasının zor ve karışık bir süreç olması nedeniyle tahminlerin bilimsel kuram haline gelmesi uzun yıllar alabilir.
Tüm kriterler sağlandığında, bilimsel kuram bilim adamları tarafından(bilimsel uzlaşma) en azından bazı durumları en iyi şekilde açıklığa kavuşturan açıklama olarak kabul edilir. Çünkü bu kuramlar, daha önceki kuramların açıklayamadığı ya da tam olarak doğru tahmin edemediği bazı durumlarda tahminler yürütmüş olacak ve daha çürütülemez özelliklere sahip olacaktır. Kanıtların gücü, bilimsel topluluklar tarafından değerlendirilir ve en önemli deneyler birbirinden bağımsız gruplar tarafından tekrarlanır.
Kuramların, bilimsel olarak yararlı sayılabilmesi için kusursuz doğrulukta olmalarına gerek yoktur. Örneğin; klasik mekanik tarafından ortaya atılan tahminlerin, göreceli alanda yanlış kabul edildiği bilinmektedir ancak aynı tahminler, yaygın insan deneyiminin düşük hızına orantılı olarak neredeyse tamamen doğrudur. Kimyada, bileşenlerin asidik ve bazik özelliklerini farklı şekillerde açıklayan, asit odaklı birçok kuram bulunmaktadır ancak bu kuramlar kimyasal reaksiyonları tahmin etmede oldukça yaralıdır. Gelecekteki deneylerin, kuramın bugünkü tahminleriyle çakışma ihtimalinden dolayı -bilimde her bilgi gibi- hiçbir kuram de tam anlamıyla kesin olamaz. Ancak, bilimsel uzlaşmayla desteklenen kuramlar, herhangi bir bilimsel bilginin en yüksek kesinlik derecesine sahiptir; örneğin tüm nesnelerin kütleçekimine maruz kalması ya da Dünya üzerindeki yaşamın ortak bir atadan yayılması gibi.
Bir kuramın kabul görmesi, eğer yeterli derecede güçlü bir kanıtla desteklenmişse, tüm büyük tahminlerinin test edilmesini gerektirmez. Örneğin, bazı testler olanaksız ya da teknik olarak çok zor olabilir. Sonuç olarak da, kuramlar yanlışlığı kanıtlanmamış tahminleri benimseyebilir. Durum böyle olduğunda, tahmin edilen sonuçlar gayri resmi olarak “kuramsal" kelimesiyle tanımlanabilir. Bu tahminler daha sonra test edilebilir ve eğer çürütülürlerse, bu durum kuramın tekrar gözden geçirilmesine ya da reddedilmesine yol açar.
Kuramların Düzenlenmesi ve Gelişimi
Eğer bir kuramın tahminleriyle çelişen deneysel sonuçlar gözlemlenirse, Bilim insanları ilk olarak deneysel tasarımın güçlü olup olmadığını değerlendirirler. Eğer ilk aşamada herhangi bir yanlış yok ise, bu durumda bağımsız tekrarlarla sonuçları doğrularlar. Bunun sonrasında ise kuramın potansiyel gelişimi için bir araştırma başlar. Çözüm önerileri, kuramın küçük ya da büyük çaplı olarak değiştirilmesini gerektirebilir. (Ya da kuramın zaten var olan taslağında bir açıklama bulunabilirse, kuram olduğu gibi de kalabilir.) Zaman içinde, birbiri üzerine temellendirilerek yapılan değişimlerle, kuramlar sürekli olarak gelişir ve daha büyük tahminsel doğruluk payına sahip olurlar. Bir kuramın her bir yeni hali (ya da tamamen yeni bir kuram), kendinden bir öncekinden daha tahmin edilebilir ve daha açıklayıcı olmak zorunda olduğundan, bu şekilde bilimsel bilgi de zaman içinde sürekli olarak daha doğru bir hal alır.
Eğer bir kuramda yapılan düzenlemeler ya da diğer açıklamalar yeni sonuçları açıklamada yetersiz kalırsa, bu durumda yeni bir kurama ihtiyaç duyulabilir. Bilimsel bilgi genel olarak uzun ömürlü olduğundan, yeni bir kuram yaratmak, kuramda düzenlemeye gitmekten daha az rastlanan bir durumdur. Dahası, yeni bir kuram ortaya atılıp kabul edilene kadar, kendinden bir önceki benimsenmeye devam edecektir. Bunun nedeni, eski kuramın hala birçok durum için mümkün olan en iyi açıklamaları içeriyor olmasıdır. Örneğin; 1859 yılında, gözlemlenebilmiş olan Merkür günberi deviniminin, Newton mekaniğini ihlal ettiği biliniyordu ancak görelilik yeterli kanıtla desteklenene kadar var olan en iyi açıklama olarak benimsendi. Ayrıca, yeni kuramlar tek bir kişi ya da bir grup insan tarafından ortaya atılırken, düzenlemeler bütünü birçok farklı bilim insanının katkılarıyla oluşur. Değişikliklerden sonra, kabul edilen kuram daha fazla durumu/olayı açıklayacaktır ve daha büyük bir tahmin gücüne sahip olacaktır (eğer durum bu olmadı ise, değişimler benimsenmezdi). Bu yeni açıklamalar daha fazla düzenlemeye açık olacaktır. Eğer bir kuram tekrarlanmış testlere rağmen herhangi bir düzenlemeye gerek duymuyorsa, bu durum, kuramın gerçekten de oldukça doğru olduğunu gösterir. Ayrıca bu durum, kabul görmüş kuramların zaman içinde daha fazla kanıt toplayacakları anlamına gelir ve bir kuramın kabul gördüğü zaman aralığının uzunluğu, o kuramı destekleyen kanıtların gücünü gösterir.
Kuramların Bileşimi
Bazı durumlarda, kendinden önceki kuramları; yaklaşımlar, özel durumlar ve benzerlikler bağlamında açıklayan tek bir kuram, kanıtlanmış pek çok hipotez için birleştirici bir açıklama niteliğindedir. Bu durum kuramların bileşimi olarak adlandırılır. Örneğin; elektrik ve manyetizm aslında aynı olgunun -elektromanyetizmin- farklı iki tarafı olarak bilinir.
Farklı kuramların tahminleri birbirleriyle çelişmeye başladığında, bu durum da ya daha fazla kanıt toplama ya da kuramların birleştirilmesi yoluyla çözülebilir. Örneğin, 19. yüzyılda ortaya atılan fiziksel kuramlara göre Güneş bazı jeolojik değişimlere ve hayatın oluşumuna yetebilecek kadar uzun süredir yanıyor olamazdı. Bu durum, Güneş'in ana enerji kaynağı olan nükleer füzyonun keşfedilmesiyle çözülmüş oldu. Çelişkiler aynı zamanda, daha temel (çelişkili olmayan) olgular tahmin edebilen kuramların sonucu olarak da açıklanabilir. Örneğin, atomik kuram, kuantum mekaniğinin bir yaklaşımıdır. Şu anki kuramlar, diğer tüm kuramların bunların tahminleri olan üç ana olguyu ifade ederler. Bu üç kuramın olası bir bileşimi ise Her Şeyin Kuramı olarak bilinir.
Görelilik Örneği
Albert Einstein, 1905 yılında, "Özel Görelilik" prensiplerini yayınladı ve bu prensipler kısa sürede kuram haline geldi. Özel Görelilik, Newton prensiplerinden olan ve Galileo Göreliliği de denilen "Galileo Değişmezliği ile elektromanyetik alanı karşılaştırmıştır. Einstein, Esir Teoremini Özel Görelilikten ayırarak, göreceli hareket eylemsizliğini hesaplayan bir gözlemci tarafından tahmin edilen zaman genleşmesini ve uzunluk kısalımını belirlemiştir. Yani, karşıt gösterilen sabit ve yönlü hız, gözlemcisi tarafından ölçülmesi sayesinde Lorrentz dönüşümleri ve Lorentz büzülmesi elektrodinamik kurama eterinin özelliklerinin dinamik sonuçları olarak deneysel bilmecelerin çözümü için eklenir. Özel görelilik, kütlenin eşitliği ve enerjinin başka bir forma dönüşümü ile elektromanyetik alan uyarımının, elektrik gibi tek bir referans çerçevesinde görülebilirken manyetizmada görülemeyeceği paradoksunun çözümü gibi kendi sonuçlarını da ortaya çıkarır. Einstein, değişmezlik prensibini, eylemsiz ya da ivmelenen olup olmamasına bakmaksızın, tüm referans çerçevelerine genellemek istemiştir. Einstein, Newton'un yer çekimi kuramını- uzak bir mesafeden sürekli olarak faaliyet gösteren merkezi kuvvet- reddederek kütleçekimsel bir alan olduğunu varsaymıştır. 1907 yılında, Einstein’ın Eşdeğerlik İlkesi, benzer kütleçekimsel bir alandaki serbest bir düşüşün, eylemsizlik hareketine eşdeğer olacağı sonucuna varmıştır. Özel göreliliğin etkileri üç boyuta yayıldığında, uzunluk kısalması, genel görelilikteki uzay kısalmasına dönüşür ve kütlesiz enerji bile 4D uzay alanının geometrik yüzeyini bükerek bölgesel objelere kütleçekimsel hareket uygular. Ancak çok büyük miktarda olmadığı durumlarda, uzayın kısaldığı ve zamanın yavaşladığı bölgedeki hız ve kütleye bakılmaksızın, enerjinin bağıl etkileri, sadece hareket tahmin ediliyorsa göz ardı edilebilir. Daha açıklayıcı bir kuram olan bilimsel gerçeklik, genel göreliliği kapsıyor olsa da, Newton'un kuramı, sadece araçsallık yoluyla tahmin edici bir kuram olarak başarılı kalmıştır. Günümüzde bile mühendisler ve NASA görüngeleri hesaplamak için kullanımı daha kolay olan Newton eşitliklerini kullanmaktadır.
Kuramlar ve Kanunlar
Hipotezlerin oluşumu ve test edilmesini içeren bilimsel metot bilimsel kanun ve kuramların başlangıç noktasıdır. Bilimsel kanun ve kuramlar doğal dünyanın hareketlerini öngörebilir. Her ikisi de gözlemlerle ve/ya da deneysel kanıtlarla iyi desteklenmiştir. Ancak, bilimsel kanunlar; doğanın belirli koşullar altında nasıl davranacağına ilişkin tanımlayıcı açıklamalardır. Bilimsel kuramlar daha geniş kapsamlıdır ve doğanın nasıl işlediği ve neden belli özellikleri gösterdiğine dair genel/kapsamlı açıklamalar sunar. Kuramlar, birçok farklı kaynaktan kanıtlarla desteklenir ve bir veya birden çok kanunu kapsayabilir. Bilimsel kuramların, yeterli bilgi ve kanıt toplandığında bilimsel kanunlara dönüşecek olan tam gelişmemiş düşünceler bütünü olarak görülmesi bu konudaki yaygın bir yanılgıdır. Bir kuram, yeni ya da daha iyi kanıtların toplanmasıyla bilimsel kanunlara dönüşmez. Bir kuram her zaman kuram olarak kalır. Aynı şekilde, bir kanun da her zaman bir kanun olarak kalacaktır. Bir kuram, kendisiyle çelişen bir kanıt olmadığı takdirde geçerliliğini korur. Bu, kuramların çürütülebileceği anlamına gelir. Ayrıca, kuramlar ve kurallar, hipotezlerden de farklıdır. Hipotezlerden farklı olarak, kuram ve kanunlar basitçe bilimsel gerçekler olarak adlandırılabilir.
Kuramlar Hakkında
Aksiyom Olarak Kuramlar
Mantıksal pozitivizmin savunucuları; bilimsel kuramları, biçimsel dil içindeki açıklamalar olarak tanımlamışlardır. Matematik biçimsel dilin bir örneğidir. Mantıksal pozitivizmi savunanlar benzer bir bilimsel dil tasarlamışlardır. Bilimsel kuramlara ek olarak, bu dil "Güneş doğudan doğar" gibi gözlemsel cümlelere, tanımlara ve matematiksel ifadelere de yer vermiştir. Kuramlar tarafından açıklanan olaylar, eğer duyular tarafından direkt olarak gözlemlenemedilerse (örneğin, atomlar ve radyo dalgaları), teorik kavramlar olarak ele alındılar. Bu durumda, kuramlar aksiyomlar olarak işlev görürler; öngörülmüş gözlemler, Öklid Geometrisinden türemiş önermelere benzeyen kuramlardan türer. Ancak bu durumda, bu tahminler, kuramları doğrulamak için gerçeğe ters olarak test edilir ve bu aksiyomlar direkt sonuç olarak yeniden gözden geçirilebilir. "Kabul edilmiş kuramlar" ifadesi bu yaklaşımı tanımlamak için kullanılır. Genel olarak bu ifadeyle ilişkilendirilmiş terimler dilbilime ait terimler (çünkü kuramlar dilin bileşenlerindendir) ya da sözdizimsel terimlerdir (çünkü bir dil, sembollerin nasıl bir araya geleceğine dair kurallara sahiptir). Bu tür bir dili eksiksiz olarak tanımlamadaki problemler- örneğin mikroskoplarda görülen cisimler gerçekten gözlemlenebildi mi ya da bunlar sadece teorik cisimler mi gibi sorular- mantıksal pozitivizmin etkisini 1970'lerde yok etmiştir.
Modeller Olarak Kuramlar
Bilimsel kuramları dilsel ifadeler yerine modellerle tanımlayan anlamsal kuram görüşü; bilim felsefesinin kuram oluşumunda baskın durum olarak, kabul görmüş kuramlar görüşünün yerini almıştır. Bir haritanın, bir şehrin ya da bir ülkenin bölgelerini temsil eden grafiksel bir model olması gibi, bir model de, gerçekliği temsil amacıyla oluşturulmuş mantıksal bir taslaktır ("gerçeklik modeli").
Bu yaklaşımda, kuramlar, gerekli ölçütleri karşılayan modellilerin belirli kategorileridir. Herhangi biri, modeli tanımlamak için dili kullanabilir; ancak, kuram modeldir (ya da benzer modellerin bir koleksiyonudur) ve modelin tanımı değildir. Örneğin; Güneş sisteminin bir modeli, Güneşi ve gezegenleri temsil edecek soyut nesnelerden oluşabilir. Bu nesneler; temsil ettikleri gezegenlerin konumları, hızları ve kütleleri gibi gerçek özelliklerle ilişkilendirilmiştir. Model parametreleri- örneğin Newton'un Yerçekimi Yasası- konum ve hızların zamanla nasıl değişeceğini belirler. Bu durumda, model; gelecek gözlemleri doğru tahmin edip etmediğini görmek için test edilebilir; astronomlar modellerin nesnelerinin konumlarının, zaman içinde, gezegenlerin gerçek konumlarıyla uyuştuğunu doğrulayabilirler. Gezegenlerin birçoğu için, Newton Modelinin tahminleri doğrudur; Merkür için bu model kısmen hatalıdır ve bu gezegen için, Newton Modeli yerine Genel Görelilik Modeli kullanılmalıdır. "Anlamsal" kelimesi, bir modelin gerçek dünyayı temsil etme biçimi olarak adlandırılır. Bu temsil (gerçek anlamıyla yeniden -gösterme) bir durumun belirli yönlerini ya da bir takım olaylar arasındaki ilişki tarzını ifade eder. Örneğin, bir evin ölçek modeli ya da Güneş sisteminin bir modeli şüphesiz ki gerçek bir ev ya da gerçek bir Güneş sistemi değildir. Gerçek bir ev ya da Güneş sisteminin bir modelde temsil edilen yönleri -sadece bazı kısıtlı durumlarda- gerçek varlığın birer örneğidir. Bir evin ölçek modeli, gerçek bir ev değildir. Ancak ev hakkında bir şeyler öğrenmek isteyen biri için ya da gerçeği kavramak isteyen bir bilim insanı için yeteri ölçüde detaylı bir ölçek modeli yeterli olabilir.
Örnek: Plotemi
Kuramların nasıl model teşkil ettiğinin bir örneği, gezegensel sistemdeki Ptolemi Kuramında görülebilir. Bu modelde, Dünya merkezde yer alır ve Güneş ve gezegenler, Dünya etrafında dairesel yörüngeler çizerek hareket ederken; yıldızlar, gezegenlerin yörüngeleri dışında Dünya küresi etrafında sabittir. Gezegenlerin geri hareketi, birbirinden bağımsız gezegenlerin daha küçük olan dairesel yörüngeleri ile açıklandı. Bu modele dayanarak; gezegensel konumları, oldukça yüksek bir doğruluk payıyla tahmin eden matematiksel hesaplamalar yapılabilirdi. Ptolemi'nin gezegensel sistem modeli, Kopernik'in zamanına kadar 1500 yıldan daha uzun bir süre geçerli kaldı. Bu durum, bir kuramın bazı bilimsel gerçekleri nasıl açıklayabildiğini gösterir ancak yine de gerçekliğin tatmin edici bir resmi değildir. Daha sonra gelen ve daha geçerli olan bir kuram, öncekinin yerini alabilir. Örneğin; Batlamyus kuramı pek çok geçici varsayım içermekteydi; Kopernik kuramı ise daha kolay, sade ve ayrıca daha doğrudur.
Model ve Kuram Arasındaki Farklar
Pek çok yorumcuya göre, kuramların ayırt edici özellikleri, açıklayıcı olmalarının yanı sıra, betimleyici de olmalarıdır. Modeller ise (yine de sınırlı bir tahmin gücüne sahip olmasına rağmen) yalnızca betimleyicidir. Filozof Stephen Pepper da model ve kuramın ayrımını yapmış ve 1948 yılında, genel kuram ve modellerin, bilim adamlarının bir olayı nasıl kuramlaştırdığını kısıtlayan bir "kök" benzetmesi üzerine dayandırıldığından bahsetmiştir. Böylece, test edilebilen hipotezler elde etmiş oluyorlardı. Mühendislik uygulamaları, matematiksel modeller ve fiziksel modeller arasındaki ayrımı ortaya koymuştur.
Kuram Oluşumunda Varsayımlar
Bir varsayım (ya da aksiyom) kanıtsız kabul gören bir ifadedir. Örneğin; varsayımlar, mantıksal savunmada terim olarak kullanılabilir. Isaac Asimov varsayımları aşağıdaki gibi tanımlamıştır;
…doğruluğunu ya da yanlışlığını kanıtlamanın herhangi bir yolu olmadığından, bir varsayımdan doğru ya da yanlış diye bahsetmek doğru değildir (Eğer bir yolu olsaydı, o zaman varsayım olmazdı). Varsayımları; çıkarımlarının gerçekliğe uyup uymamasına dayanarak, yararlı ya da faydasız olarak ele almak daha doğru olacaktır. Bir yerlerden başlamamız gerektiği için, varsayımlar üretmek zorundayız ama en azından mümkün olduğunca az varsayım üretmek en iyisi.
Bazı varsayımlar, tüm deneysel iddialar için gereklidir (örneğin; gerçeğin var olduğu varsayımı). Ancak, kuramlar genellikle geleneksel anlamda varsayımlarda bulunmazlar (ifadeler kanıt olmaksızın kabul edilir). Varsayımlar prosedüre sıklıkla yeni kuramların oluşumu sırasında dâhil olsa da, bu varsayımlar ya kanıtlarla desteklenmiş (önceden var olan kuramlar gibi) ya da kanıtlar kuramı doğrulama esnasında ortaya çıkmıştır. Bu; kuramın doğru tahminler yapmasını- ki bu başlangıçta ortaya atılan herhangi bir varsayımın, doğru ya da test edilen şartlar altında aşağı yukarı doğru olduğuna bir kanıttır- gözlemlemek kadar kolay olabilir. Klasik varsayımlar-kanıt olmaksızın- eğer kurama, sadece varsayımı geçer olduğunda (ya da nispeten geçerli olduğunda) başvurulacaksa kullanılabilir. Örneğin; Özel Görelilik Kuramı eylemsiz referans çerçevesini varsayar. Bu kuram, varsayımlar geçerli olduğunda doğru tahminlerde bulunur ve varsayımların geçerli olmadığı durumlarda ise doğru tahminler yapamaz. Bu gibi varsayımlar sıklıkla eski kuramların, yeni kuramların yerini aldığı noktalardır (genel görelilik kuramı eylemli gözlem çerçevesi için de kabul görür). Etimolojik olarak konuşmak gerekirse, "varsayım" terimi, kendi standart kullanımından daha kapsamlıdır. The Oxford İngilizce Sözlüğü (OED) ve sanal bir sözlük olan Vikisözlük, kelimenin Latin kaynağının, kabul etmek, kendine almak, benimsemek, zorla almak gibi anlamlara gelen "assumere" kelimesi olduğunu belirtmiştir. Bu kök, İtalyancada "sumere" ve İspanyolcada "sumir" kelimeleriyle, çift anlamlı olarak hayatta kalmıştır. Oxford İngilizce Sözlüğü'nde "assume" (varsaymak) kelimesinin ilk anlamı almak, kabul etmek, benimsemektir. Aslında bu terim, köken bakımından "göğe yükselmek" anlamına geliyordu ve dini bağlamda kullanılırdı (özellikle de Bakire Meryem'in vücudunun bozulmadan göğe çıkarılması anlamında/ 1297 CE). Ancak sadece "bir arkadaşlığı ya da ortaklığı kabul etmek anlamında da kullanılırdı. Dahası, "assumere" kelimesinin diğer anlamları arasında "kendi kendini araştırmak, girişmek/üzerine almak (özellikle hukukta), görünüşe bakmak, bir şeye sahipmiş gibi davranmak da vardı. OED'nin "assume"(varsaymak) kelimesi için tüm tanımları, yine OED'nin "assumption"(varsayım) kelimesi için olan tanımlarıyla anlam olarak tamamen uyumludur.
Kuramların Tanımları
Bilim Filozofları
Karl Popper bilimsel kuramın özelliklerini şöyle tanımladı;
- Hemen hemen her kuram için doğrulama ve ispat elde etmek kolaydır, eğer ispat arıyorsak.
- İspatlar sadece riskli tahminlerin sonucu ise hesaba katılmalıdır. Yani, eğer söz konusu kuram önyargı oluştursaydı, kuramla çelişen-kuramı çürütecek- bir durumun beklentisinde olmalıydık.
- Her 'iyi' bilimsel kuram bir yasaklamadır. Bazı kesin şeylerin olmasına olanak vermez. Bir kuram ne kadar çok yasak koyarsa o kadar iyidir.
- Makul bir olay tarafından aksi ispatlanamayan bir kuram bilimsel değildir. Bir kuramın çürütülemiyor olması, insanların düşündüğü gibi kuramın değerli bir özelliği değil, tersine bir kusurdur.
- Bir kuramın her özgün testi kuramı yanlışlama ya da reddetme girişimidir. Test edilebilirlik yanlışlanabilirliktir, ancak test edilebilirliğin dereceleri vardır: bazı kuramlar diğerlerine göre daha test edilebilirdir ve daha çok çürütmeye maruz kalmıştır. Bu kuramlar daha büyük riskler alır.
- Onaylayan kanıt, kuramın özgün bir testinin sonucu olması durumu hariç, kabul edilmemeli. Bu ciddi ama başarısız bir yanlışlama girişimi olarak gösterilir.
- Bazı test edilebilir kuramlar, yanlışlığı kanıtlandığında bile, kuramı takip eden kişiler tarafından desteklenmeye devam edebilir; örneğin; geçici bazı destek varsayımları tanıtırken ya da çürütülmekten kurtulmuş bir kuramı yeniden değerlendirirken. Buna benzer bir prosedür her zaman mümkündür. Ancak bu durum, kuramı, çürütülmekten sadece onu yok etmeme pahasına ya da en azından bilimsel statüsünü düşürerek kurtarır.
Popper yukarıdaki maddeleri şöyle özetledi: 'Bilimsel kuramın ana kriteri onun yanlışlanabilirliği, reddedilebilirliği ve test edilebilirliğidir.' Bunun tekrarı olarak, Stephen Hawking durumu şöyle belirtiyor: 'Eğer bir kuram iki gerekliliği de yerine getiriyorsa iyi bir kuramdır. Gelişigüzel seçilmiş yalnızca birkaç elementi içeren bir atom modeline dayalı olarak geniş ve doğru bir gözlem sınıfı yapmalı. Gelecek gözlemlerin sonucu hakkında kesin tahminler yapmalı.' Stephen Hawking ayrıca kuramın doğası olan 'ispatlanamama ancak yanlışlanabilme' durumundan da söz etmiştir. Tümevarımsal mantığın sonucu için bu gereklidir. Kuramın tahminleriyle hemfikir olmayan yalnızca bir fikir bularak kuramı çürütebilirsiniz. Ancak diğer bir yandan, pek çok filozof ve bilim tarihçisi, Popper'ın yanlışlanabilir ifadeler kuramının tanımının yanlış olduğunu savunmaktadır. Çünkü Philip Kitcher'ın da belirttiği gibi, eğer biri Popper'ın bu kuram görüşünü tam olarak benimsemiş olsaydı, Uranüs gezegeninin gözlemleri 1781 yılında ilk olarak ortaya çıktığında, Newton'un gök mekaniği çürütülmüş olurdu. Ama bunun yerine insanlar, Uranüs'ün yörüngesini başka bir gezegenin etkilediği görüşünü ortaya attılar ve sonunda bu tahmin gerçekten de doğrulandı. Kitcher; "Bilim sadece hatalar yaptığında başarılı sayılır" düşüncesinde kesinlikle doğru bir şeyler olduğu konusunda Popper ile aynı fikirdedir. Ayrıca, bilimsel kuramların çürütülemez ifadeler içerdiğini ve iyi kuramların da aynı şekilde yaratıcı olmaları gerektiğini savunur. Bilimsel kuramları, bazılarının yanlışlanamaz, diğer bazılarının ise-onun deyimiyle- yardımcı kuramlar- olduğu "detaylı ifadeler bütünü" olarak gördüğümüz konusunda ısrarcıdır.
Kitcher'a göre, iyi bilimsel kuramlar aşağıdaki üç özelliğe sahip olmalıdır:
- Birlik: "Bilim bir bütün olmalıdır... İyi kuramlar, sadece bir ya da birkaç problem-çözme taktiği içermektedir. Bu taktikler ise birçok problemin çözümünde kullanılabilir."
- Yaratıcılık: " Ünlü bilimsel bir kuram, örneğin Newton kuramları, yeni araştırma alanları açar... Çünkü bir kuram dünyaya yeni bir bakış açısı sunar, yeni sorular sormamızı sağlayabilir ve böylece daha yeni ve faydalı alanlara yönlenmemizi sağlayabilir... Genel anlamda, gelişmekte olan bir bilim tamamlanmamıştır. Her an, cevaplayabildiğinden daha fazla soru sormaya devam eder. Ancak bu tamamlanmamışlık durumu kötü bir durum değildir. Tam tersine, tamamlanmamışlık yaratıcılığın önünü açan ana sebeptir... İyi bir kuram üretken olmalıdır; yeni sorular sormalı ve kendi problem çözme teknikleriyle bu sorulara yeni tahminler üretmelidir.
- Birbirinden bağımsız olarak test edilebilen destek hipotezler: " Belli bir problemin çözümü için kullanılacak olan yardımcı bir hipotez, problemin kendisinden ve desteklediği kuramdan bağımsız olarak test edilmelidir." (Örneğin; Neptün'ün varlığının kanıtı, Uranüs'ün yörüngesindeki anormalliklerden bağımsızdır.)
Kuramların diğer tanımları gibi- Popper'ın tanımı da dâhil olmak üzere- Kitcher şu konuya açıklık getirmiştir; bir kuram, gözlemlenebilir sonuçlara sahip olan ifadeler içermelidir. Ancak Uranüs yörüngesindeki düzensizliklerin gözlemlenmesi gibi; yanlışlama, gözlemin mümkün olan tek sonucudur. Yeni hipotezlerin oluşumu da mümkün ve eşit derecede önemli bir başka sonuçtur.
Kuramların Benzerlik ve Metaforları
Bilimsel kuramın konsepti benzerlikler ve metaforlar kullanılarak da tarif edilmiştir Örneğin; mantıksal deneyci Carl Gustav Hempel bilimsel kuramın yapısını için "karışık uzamsal ağ" benzetmesini yapmıştır.
Konuları kuramda yer alan temel ve türev hipotezler, kısmen tanımları, kısmen ikincil uyumluluğunu bağlarken, terimler ilmekler olarak temsil edilir. Tüm sistem gözlem düzlemi üzerinde ve yorumlama kurallarına göre kendisine demirlemiş olarak, yüzer. Bu durum; iplerin ağın bir parçası olmaması ama gözlem düzleminde belirli yerlerin ikinci belirli noktalara bağlanması olarak görülebilir. Bu yorumlama bağlantıları sayesinde, sözü edilen ağ bilimsel bir kuram olarak işlev görebilir. Yorumlamalar yoluyla, belirli gözlemsel verilerden, teorik ağdaki bir noktaya ulaşabilir; oradan da tanımlamalar ve hipotezler yoluyla gözlem düzlemine geri inmemize izin veren başka diğer noktalara ilerleyebiliriz.
Michael Polanyi de bir kuram ve harita arasındaki benzerliği bir analoji ile anlatmıştır;
Bir kuram kendimden başka bir şeydir. Kuram; kâğıt üzerinde belirlenmiş bir kurallar sistemi olarak başlamış olabilir. Bu bağlamda matematiksel kuram mükemmelliğe ulaşmıştır. Ama coğrafi bir harita bile bir bölgede kişinin yolunu bulabilmesi için kendi içinde bir takım katı kurallar oluşturur (aksi durumda o bölge meçhul kabul edilir). Gerçekten de tüm kuram, uzay ve zaman üzerinde genişletilmiş bir tür harita olarak kabul edilebilir.
Bir bilimsel kuram, dünya hakkındaki temel bilgilere sahip; araştırılması, yazılması ve paylaşılması gereken bir kitap olarak da düşünülebilir. 1623 yılında Galileo Galilei şöyle yazmıştı;
Felsefe (mesela fizik) bu büyük kitapta yazılmıştır- bizim bakışlarımızın için sürekli açık olan evrenden bahsediyorum- ama ilk önce yazıldığı dili anlamadan ve karakterleri yorumlamadan anlaşılamayacak bir kitap bu. Bu kitap matematik dilince yazılmıştır ve karakterleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik şekillerdir; insan gücüyle tek bir kelime bile anlamanın imkânsız olduğu karakterler ve yokluklarının karanlık bir labirentte dolaşmaktan farksız olduğu karakterlerdir.
Kitap benzetmesi çağdaş bilim filozofu Ian Hacking tarafından aşağıdaki metne de uyarlanabilir.
Ben kendi adıma bir Arjantin fantezisini tercih ederim. Tanrı, eski Avrupalıların hayal edeceği tarzda bir "Doğa Kitabı" yazmadı. O, her kitabi mümkün olduğunca kısa tutulmuş ama birbirleriyle çelişen bir Borgesian Kütüphanesi’ni yazdı. Hiçbir kitap gereksiz değildir. Orada her bir kitap için, doğanın insan gücüyle ulaşılabilecek bir parçası var. Mesela sadece tek bir kitap- bir başkası değil- doğada ne olup bittiğini etkileyen, tahmin eden ve anlayan şeyler yazabilir. Leibniz, "Tanrı en kolay kanunları seçerek olay çeşitliliğini en fazla arttıran bir dünya seçmiştir" demiştir. Tam da bu yüzden, olayları arttırmanın ve aynı zamanda en basit yasalara sahip olmanın en iyi yolu, tutarsız, birbiriyle çelişen kanunlara sahip olmaktır; her birinin herhangi bir şey için uygun olduğu ama diğer hepsi için geçersiz olduğu kanunlar.
Fizik Kuramları
Fizikte kuram terimi genellikle matematiksel sistemler için kullanılır. Bu matematiksel sistemler küçük varsayımsal dizisinden türetilir (genellikle simetriler, uzayda ya da zamanda yer eşitliği ya da elektronların kimliği, vs.). Matematiksel sistemler verilen fiziksel sistemler kategorisi için deneysel tahminler üretebilirler. Bunun iyi bir örneği klasik elektromanyetiktir. Klasik elektromanyetik yerelleştirilmiş bakışım kuramından (Maxwell’in denklemleri denen birkaç denklemden oluşur) türetilen sonuçları çevreler. Klasik elektromanyetik kuramının özel matematiksel yönü 'elektromanyetizmin kuralları' olarak isimlendirilir. Elektromanyetizmin kuralları özel matematiksel yönleri destekleyen tekrarlanabilir kanıtları ve tutarlılık düzeyini ifade eder. Elektromanyetik kuram içinde genellikle özel durumlara elektromanyetizmin nasıl uygulandığı hakkında birçok varsayım vardır. Birçok varsayımın önceden yeterli olarak test edildiği düşünülür, ancak yeni olanlar her zaman test edilme aşamasındadır ya da test edilmemiştir. İkincisinin örneği radyasyon tepki kuvveti olabilir. 2009 itibarıyla, senkrotonda yüklerin yinelemeli hareketi üzerinde bunun etkisi ortaya çıkarılabilir ama sadece zamandaki ortalama etkisi olarak. Bazı araştırmacılar anlık seviyedeki etkileri (ortalama değil) gözlemleyebildiği deneyleri göz önünde bulundururlar.
Bilimsel Kuram Örnekleri
Birçok araştırma alanı herhangi bir özel isme sahip değildir, örneğin gelişim biyolojisi. Bilimsel bilgiyi destekleyen kanıtın değerine bağlı olarak, bilinen bir kuramın dışında kalan bilimsel bir bilgi bile yüksek seviye kesinliğe sahip olabilir. Bunun yanı sıra, sınıflandırma mutlak değildir çünkü kuramlar birçok farklı alandan kanıtlar toplar.
- Biyoloji: hücre kuramı, modern evrimsel sentez, tohum kuramı, çözünmez miras kuramı, iki yönlü miras kuramı
- Kimya : çarpışma kuramı, gazların devinimsel kuramı, Lewis kuramı, moleküler kuram, molekül orbital kuramı, geçiş durumu kuramı, değerlik bağı kuramı
- Fizik : atom kuramı, büyük patlama kuramı, M kuramı, pertürbasyon kuramı, görelilik kuramı (klasik mekanikten sonra gelecek olan), kuantum alan kuramı
- Diğerleri : iklim değişikliği kuramı (iklim biliminden), plaka tektoniği kuramı (yerbiliminden)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bilimsel kuram iyi kanitlanmis surekli olarak test edilen ve dogrulanan deney ve gozlem ile bilimsel metot araciligiyla elde edilen doganin bazi yonlerinin aciklamasidir Tum bilimsel bilgiler gibi tumu olmasa da bircogunun bilimsel kuramlar dogalari geregi tumevarimsaldir tahmin edilebilir gucu ve aciklayici kuvveti amaclar Bilimsel bir kuramin gucu aciklayabildigi durumlarin cesitliligi anlasilabilirligi ve kolayligi ile iliskilidir Yeni bilimsel kanitlar elde edildikce yeni bulgulara uymamasi durumda bilimsel bir kuram reddedilebilir ya da degistirilebilir Boyle durumlarda daha dogru bir kuram benimsenir Bazi durumlarda dogrulugu kesin olmayan degistirilmemis bir bilimsel kuram ozel bazi durumlara benzerligi acisindan kullanisli ise yine de kuram olarak ele alinir ornegin Newton un hareket yasasi isik hizina yakin olan hizlarda ozel gorelilige yakindir Bilimsel kuramlar test edilebilir ve yanlis curutulebilir tahminler uretebilirler Bilimsel kuramlar dogal olaylardan sorumlu bazi nedensel elementleri aciklarlar ve fiziksel evrenin yonleri ile elektrik kimya astronomi gibi ozel arastirma alanlarini tahmin etmek ve aciklamak icin kullanilirlar Bilim insanlari kuramlari teknolojiyi gelistirmek ve hastaliklara care bulmak gibi amaclar disinda daha sonraki bilimsel bilgiler icin temel olarak da kullanirlar Bilimsel kuramlar bilimsel bilginin en guvenilir en kesin ve kapsamli formudur Bu varsayim hipotez ya da tahmin anlamlarina gelebilen kuram kelimesinin genel kullanimindan buyuk olcude farklidir genel kullanimda kuram dogrulanmamis supheli Kuramlarin OzellikleriAna Kriterler Kuramlar da dahil olmak uzere tum bilimsel bilgilerin tanimlatici ozellikleri curutulebilir ve test edilebilir tahminler yapabilme yetenekleridir Bu tahminlerin uygunlugu ve belirliligi bir kuramin potansiyel olarak ne kadar kullanisli oldugunu belirler Gozlenebilir tahminler yapmayan sozde ir kuram bilimsel bir kuram degildir Test edilebilecek yeterlilikte belirli olmayan tahminler de kullanisli degildir Her iki durumda da kuram kelimesi gecersiz sayilir Olan kuramdan merkezi bir yaklasim Genel gorelilik kurami kutlecekim alaninda isigin bukuldugunu ongorur Bu tahmin 1919 yilinin Mayis ayinda gerceklesen Gunes tutulmasi sirasinda test edilmistir Bir bilgi tanimlari butunu yalnizca asagidaki olcutleri sagladiginda kuram olarak adlandirilabilir Genis bir bilimsel arastirma alaninda tutarli dogruluk payi ile curutulebilir tahminler yapabilmelidir Tek bir kurumdan ziyade birbirinden bagimsiz pek cok kanitla desteklenmelidir Bu durum kuramin tamamen dogru olmamasi durumunda bile iyi bir benzerlik temin eder Elde olan deneysel sonuclara uygunluk gostermeli ve en azindan onceki bilimsel kuramlar kadar dogru olmalidir Kuramlar yeni bilgiler kesfedildikce kendilerine uymayan bu yeni verileri aciklayabilmek icin kucuk degisimlere maruz kalabilirler ve bu da zaman icinde kuramlarin tahmin gucunu artirir Ortaya atilan oneriler ve aciklayici adimlar acisindan en ekonomik tanimlamalar arasindadirlar bakiniz Ockham in Usturasi Parsimoninin genel olarak kabul gormus objektif bir tanimi olmadigindan bu kati bir olcut degildir ancak bazi kuramlar digerlerine gore cok daha az ekonomiktir Yukarida verilen olcutlerden en onemlileri ilk uc kuramdir Bilimsel kabul edilen kuramlarin ideal olarak tum olcutler karsilamasi gerekse de cogunu karsilamalari gerekir Ozel ve genel gorelilik kuantum mekanigi plaka tektonigi ve modern evrim sentezi gibi yerlesmis bazi kuramlar icin dogrudur Bilimsel Kuruluslardan Tanimlar Birlesmis Milletler Ulusal Bilim Akademisi bilimsel kuramlari asagidaki gibi tanimlar Kuram kelimesinin resmi bilimsel tanimi kelimenin gunluk kullanimindan oldukca farklidir Cesitli kanitlarla desteklenmis doganin bazi yonlerini kapsamli bir sekilde aciklar Bazi bilimsel kuramlar o kadar kabul gormustur ki neredeyse hicbir yeni kanit bu kuramlari buyuk olcude degistirmez Ornegin Dunya nin Gunes etrafinda donmedigini kanitlayan yeni bir kanit yoktur Heliosentrik Kuram ya da canlilarin hucrelerden olusmadigini savunan yeni bir kanit da yoktur Hucre Kurami ya da maddenin atomlardan olusmadigini ya da dunya yuzeyinin jeolojik zaman eksenlerine dogru hareket eden kati plakalara bolunmedigini savunan Plaka Tektonigi Kurami Bilimsel kuraminin en cok kullanilan ozelliklerinden biri de henuz gozlemlenememis dogal olaylar hakkinda tahminler yapmalaridir Bilimsel Gelisme icin Amerikan Birligi nden Bilimsel kuram doganin bazi yonlerinin surekli olarak dogrulanan deney ve gozleme dayanan iyi kanitlanmis aciklamasidir Bu gercek odakli kuramlar sadece basit tahminler degil gercek dunyanin guvenilir varsayimlaridir Mesela biyolojik evrim kurami sadece bir kuramdan daha fazlasidir Hastaliklarin Hucre Kurami maddenin Atom Kurami ya da evrenin tanimi kadar gercekcidir Insanligin su anki anlayisiyla yercekimi hala uzerinde calisilan bir olgudur Ancak evrim gibi yercekimi de kabul edilmis bir gercektir Dikkat edilmelidir ki kuram kelimesi test edilmemis karisik hipotezleri ve hatta bilimsel modelleri tanimlamak icin uygun degildir Kuram FormlariBilimsel metot gelecekteki deneylerin sonuclari hakkindaki hipotezlerden tahminler elde ederek daha sonra da tahminlerin dogru olup olmadigini gorebilmek icin bu deneyleri gerceklestirerek hipotezler uretmeyi ve bu hipotezleri test etmeyi asamalarini icerir Belirli bir arastirma alaninda yeterli deneysel sonuc elde edildiginde bilim adamlari benzer durumlarin nedenlerini aciklayabilecek genel kurallar one surebilirler Bu aciklamalar da test edilir ve gerekli kriterleri yukari bakiniz saglamalari durumda bunlar kuram haline gelirler Yeterli kanitlarin toplanmasinin zor ve karisik bir surec olmasi nedeniyle tahminlerin bilimsel kuram haline gelmesi uzun yillar alabilir Tum kriterler saglandiginda bilimsel kuram bilim adamlari tarafindan bilimsel uzlasma en azindan bazi durumlari en iyi sekilde acikliga kavusturan aciklama olarak kabul edilir Cunku bu kuramlar daha onceki kuramlarin aciklayamadigi ya da tam olarak dogru tahmin edemedigi bazi durumlarda tahminler yurutmus olacak ve daha curutulemez ozelliklere sahip olacaktir Kanitlarin gucu bilimsel topluluklar tarafindan degerlendirilir ve en onemli deneyler birbirinden bagimsiz gruplar tarafindan tekrarlanir Kuramlarin bilimsel olarak yararli sayilabilmesi icin kusursuz dogrulukta olmalarina gerek yoktur Ornegin klasik mekanik tarafindan ortaya atilan tahminlerin goreceli alanda yanlis kabul edildigi bilinmektedir ancak ayni tahminler yaygin insan deneyiminin dusuk hizina orantili olarak neredeyse tamamen dogrudur Kimyada bilesenlerin asidik ve bazik ozelliklerini farkli sekillerde aciklayan asit odakli bircok kuram bulunmaktadir ancak bu kuramlar kimyasal reaksiyonlari tahmin etmede oldukca yaralidir Gelecekteki deneylerin kuramin bugunku tahminleriyle cakisma ihtimalinden dolayi bilimde her bilgi gibi hicbir kuram de tam anlamiyla kesin olamaz Ancak bilimsel uzlasmayla desteklenen kuramlar herhangi bir bilimsel bilginin en yuksek kesinlik derecesine sahiptir ornegin tum nesnelerin kutlecekimine maruz kalmasi ya da Dunya uzerindeki yasamin ortak bir atadan yayilmasi gibi Bir kuramin kabul gormesi eger yeterli derecede guclu bir kanitla desteklenmisse tum buyuk tahminlerinin test edilmesini gerektirmez Ornegin bazi testler olanaksiz ya da teknik olarak cok zor olabilir Sonuc olarak da kuramlar yanlisligi kanitlanmamis tahminleri benimseyebilir Durum boyle oldugunda tahmin edilen sonuclar gayri resmi olarak kuramsal kelimesiyle tanimlanabilir Bu tahminler daha sonra test edilebilir ve eger curutulurlerse bu durum kuramin tekrar gozden gecirilmesine ya da reddedilmesine yol acar Kuramlarin Duzenlenmesi ve GelisimiEger bir kuramin tahminleriyle celisen deneysel sonuclar gozlemlenirse Bilim insanlari ilk olarak deneysel tasarimin guclu olup olmadigini degerlendirirler Eger ilk asamada herhangi bir yanlis yok ise bu durumda bagimsiz tekrarlarla sonuclari dogrularlar Bunun sonrasinda ise kuramin potansiyel gelisimi icin bir arastirma baslar Cozum onerileri kuramin kucuk ya da buyuk capli olarak degistirilmesini gerektirebilir Ya da kuramin zaten var olan taslaginda bir aciklama bulunabilirse kuram oldugu gibi de kalabilir Zaman icinde birbiri uzerine temellendirilerek yapilan degisimlerle kuramlar surekli olarak gelisir ve daha buyuk tahminsel dogruluk payina sahip olurlar Bir kuramin her bir yeni hali ya da tamamen yeni bir kuram kendinden bir oncekinden daha tahmin edilebilir ve daha aciklayici olmak zorunda oldugundan bu sekilde bilimsel bilgi de zaman icinde surekli olarak daha dogru bir hal alir Eger bir kuramda yapilan duzenlemeler ya da diger aciklamalar yeni sonuclari aciklamada yetersiz kalirsa bu durumda yeni bir kurama ihtiyac duyulabilir Bilimsel bilgi genel olarak uzun omurlu oldugundan yeni bir kuram yaratmak kuramda duzenlemeye gitmekten daha az rastlanan bir durumdur Dahasi yeni bir kuram ortaya atilip kabul edilene kadar kendinden bir onceki benimsenmeye devam edecektir Bunun nedeni eski kuramin hala bircok durum icin mumkun olan en iyi aciklamalari iceriyor olmasidir Ornegin 1859 yilinda gozlemlenebilmis olan Merkur gunberi deviniminin Newton mekanigini ihlal ettigi biliniyordu ancak gorelilik yeterli kanitla desteklenene kadar var olan en iyi aciklama olarak benimsendi Ayrica yeni kuramlar tek bir kisi ya da bir grup insan tarafindan ortaya atilirken duzenlemeler butunu bircok farkli bilim insaninin katkilariyla olusur Degisikliklerden sonra kabul edilen kuram daha fazla durumu olayi aciklayacaktir ve daha buyuk bir tahmin gucune sahip olacaktir eger durum bu olmadi ise degisimler benimsenmezdi Bu yeni aciklamalar daha fazla duzenlemeye acik olacaktir Eger bir kuram tekrarlanmis testlere ragmen herhangi bir duzenlemeye gerek duymuyorsa bu durum kuramin gercekten de oldukca dogru oldugunu gosterir Ayrica bu durum kabul gormus kuramlarin zaman icinde daha fazla kanit toplayacaklari anlamina gelir ve bir kuramin kabul gordugu zaman araliginin uzunlugu o kurami destekleyen kanitlarin gucunu gosterir Kuramlarin Bilesimi Bazi durumlarda kendinden onceki kuramlari yaklasimlar ozel durumlar ve benzerlikler baglaminda aciklayan tek bir kuram kanitlanmis pek cok hipotez icin birlestirici bir aciklama niteligindedir Bu durum kuramlarin bilesimi olarak adlandirilir Ornegin elektrik ve manyetizm aslinda ayni olgunun elektromanyetizmin farkli iki tarafi olarak bilinir Farkli kuramlarin tahminleri birbirleriyle celismeye basladiginda bu durum da ya daha fazla kanit toplama ya da kuramlarin birlestirilmesi yoluyla cozulebilir Ornegin 19 yuzyilda ortaya atilan fiziksel kuramlara gore Gunes bazi jeolojik degisimlere ve hayatin olusumuna yetebilecek kadar uzun suredir yaniyor olamazdi Bu durum Gunes in ana enerji kaynagi olan nukleer fuzyonun kesfedilmesiyle cozulmus oldu Celiskiler ayni zamanda daha temel celiskili olmayan olgular tahmin edebilen kuramlarin sonucu olarak da aciklanabilir Ornegin atomik kuram kuantum mekaniginin bir yaklasimidir Su anki kuramlar diger tum kuramlarin bunlarin tahminleri olan uc ana olguyu ifade ederler Bu uc kuramin olasi bir bilesimi ise Her Seyin Kurami olarak bilinir Gorelilik Ornegi Albert Einstein 1905 yilinda Ozel Gorelilik prensiplerini yayinladi ve bu prensipler kisa surede kuram haline geldi Ozel Gorelilik Newton prensiplerinden olan ve Galileo Goreliligi de denilen Galileo Degismezligi ile elektromanyetik alani karsilastirmistir Einstein Esir Teoremini Ozel Gorelilikten ayirarak goreceli hareket eylemsizligini hesaplayan bir gozlemci tarafindan tahmin edilen zaman genlesmesini ve uzunluk kisalimini belirlemistir Yani karsit gosterilen sabit ve yonlu hiz gozlemcisi tarafindan olculmesi sayesinde Lorrentz donusumleri ve Lorentz buzulmesi elektrodinamik kurama eterinin ozelliklerinin dinamik sonuclari olarak deneysel bilmecelerin cozumu icin eklenir Ozel gorelilik kutlenin esitligi ve enerjinin baska bir forma donusumu ile elektromanyetik alan uyariminin elektrik gibi tek bir referans cercevesinde gorulebilirken manyetizmada gorulemeyecegi paradoksunun cozumu gibi kendi sonuclarini da ortaya cikarir Einstein degismezlik prensibini eylemsiz ya da ivmelenen olup olmamasina bakmaksizin tum referans cercevelerine genellemek istemistir Einstein Newton un yer cekimi kuramini uzak bir mesafeden surekli olarak faaliyet gosteren merkezi kuvvet reddederek kutlecekimsel bir alan oldugunu varsaymistir 1907 yilinda Einstein in Esdegerlik Ilkesi benzer kutlecekimsel bir alandaki serbest bir dususun eylemsizlik hareketine esdeger olacagi sonucuna varmistir Ozel goreliligin etkileri uc boyuta yayildiginda uzunluk kisalmasi genel gorelilikteki uzay kisalmasina donusur ve kutlesiz enerji bile 4D uzay alaninin geometrik yuzeyini bukerek bolgesel objelere kutlecekimsel hareket uygular Ancak cok buyuk miktarda olmadigi durumlarda uzayin kisaldigi ve zamanin yavasladigi bolgedeki hiz ve kutleye bakilmaksizin enerjinin bagil etkileri sadece hareket tahmin ediliyorsa goz ardi edilebilir Daha aciklayici bir kuram olan bilimsel gerceklik genel goreliligi kapsiyor olsa da Newton un kurami sadece aracsallik yoluyla tahmin edici bir kuram olarak basarili kalmistir Gunumuzde bile muhendisler ve NASA gorungeleri hesaplamak icin kullanimi daha kolay olan Newton esitliklerini kullanmaktadir Kuramlar ve KanunlarHipotezlerin olusumu ve test edilmesini iceren bilimsel metot bilimsel kanun ve kuramlarin baslangic noktasidir Bilimsel kanun ve kuramlar dogal dunyanin hareketlerini ongorebilir Her ikisi de gozlemlerle ve ya da deneysel kanitlarla iyi desteklenmistir Ancak bilimsel kanunlar doganin belirli kosullar altinda nasil davranacagina iliskin tanimlayici aciklamalardir Bilimsel kuramlar daha genis kapsamlidir ve doganin nasil isledigi ve neden belli ozellikleri gosterdigine dair genel kapsamli aciklamalar sunar Kuramlar bircok farkli kaynaktan kanitlarla desteklenir ve bir veya birden cok kanunu kapsayabilir Bilimsel kuramlarin yeterli bilgi ve kanit toplandiginda bilimsel kanunlara donusecek olan tam gelismemis dusunceler butunu olarak gorulmesi bu konudaki yaygin bir yanilgidir Bir kuram yeni ya da daha iyi kanitlarin toplanmasiyla bilimsel kanunlara donusmez Bir kuram her zaman kuram olarak kalir Ayni sekilde bir kanun da her zaman bir kanun olarak kalacaktir Bir kuram kendisiyle celisen bir kanit olmadigi takdirde gecerliligini korur Bu kuramlarin curutulebilecegi anlamina gelir Ayrica kuramlar ve kurallar hipotezlerden de farklidir Hipotezlerden farkli olarak kuram ve kanunlar basitce bilimsel gercekler olarak adlandirilabilir Kuramlar HakkindaAksiyom Olarak Kuramlar Mantiksal pozitivizmin savunuculari bilimsel kuramlari bicimsel dil icindeki aciklamalar olarak tanimlamislardir Matematik bicimsel dilin bir ornegidir Mantiksal pozitivizmi savunanlar benzer bir bilimsel dil tasarlamislardir Bilimsel kuramlara ek olarak bu dil Gunes dogudan dogar gibi gozlemsel cumlelere tanimlara ve matematiksel ifadelere de yer vermistir Kuramlar tarafindan aciklanan olaylar eger duyular tarafindan direkt olarak gozlemlenemedilerse ornegin atomlar ve radyo dalgalari teorik kavramlar olarak ele alindilar Bu durumda kuramlar aksiyomlar olarak islev gorurler ongorulmus gozlemler Oklid Geometrisinden turemis onermelere benzeyen kuramlardan turer Ancak bu durumda bu tahminler kuramlari dogrulamak icin gercege ters olarak test edilir ve bu aksiyomlar direkt sonuc olarak yeniden gozden gecirilebilir Kabul edilmis kuramlar ifadesi bu yaklasimi tanimlamak icin kullanilir Genel olarak bu ifadeyle iliskilendirilmis terimler dilbilime ait terimler cunku kuramlar dilin bilesenlerindendir ya da sozdizimsel terimlerdir cunku bir dil sembollerin nasil bir araya gelecegine dair kurallara sahiptir Bu tur bir dili eksiksiz olarak tanimlamadaki problemler ornegin mikroskoplarda gorulen cisimler gercekten gozlemlenebildi mi ya da bunlar sadece teorik cisimler mi gibi sorular mantiksal pozitivizmin etkisini 1970 lerde yok etmistir Modeller Olarak Kuramlar Bilimsel kuramlari dilsel ifadeler yerine modellerle tanimlayan anlamsal kuram gorusu bilim felsefesinin kuram olusumunda baskin durum olarak kabul gormus kuramlar gorusunun yerini almistir Bir haritanin bir sehrin ya da bir ulkenin bolgelerini temsil eden grafiksel bir model olmasi gibi bir model de gercekligi temsil amaciyla olusturulmus mantiksal bir taslaktir gerceklik modeli Merkur un gunberisinin devinimi Merkur un Newton uyumlu tahminlerinden 43 yay saniye sapma gerceklesmistir Bu yaklasimda kuramlar gerekli olcutleri karsilayan modellilerin belirli kategorileridir Herhangi biri modeli tanimlamak icin dili kullanabilir ancak kuram modeldir ya da benzer modellerin bir koleksiyonudur ve modelin tanimi degildir Ornegin Gunes sisteminin bir modeli Gunesi ve gezegenleri temsil edecek soyut nesnelerden olusabilir Bu nesneler temsil ettikleri gezegenlerin konumlari hizlari ve kutleleri gibi gercek ozelliklerle iliskilendirilmistir Model parametreleri ornegin Newton un Yercekimi Yasasi konum ve hizlarin zamanla nasil degisecegini belirler Bu durumda model gelecek gozlemleri dogru tahmin edip etmedigini gormek icin test edilebilir astronomlar modellerin nesnelerinin konumlarinin zaman icinde gezegenlerin gercek konumlariyla uyustugunu dogrulayabilirler Gezegenlerin bircogu icin Newton Modelinin tahminleri dogrudur Merkur icin bu model kismen hatalidir ve bu gezegen icin Newton Modeli yerine Genel Gorelilik Modeli kullanilmalidir Anlamsal kelimesi bir modelin gercek dunyayi temsil etme bicimi olarak adlandirilir Bu temsil gercek anlamiyla yeniden gosterme bir durumun belirli yonlerini ya da bir takim olaylar arasindaki iliski tarzini ifade eder Ornegin bir evin olcek modeli ya da Gunes sisteminin bir modeli suphesiz ki gercek bir ev ya da gercek bir Gunes sistemi degildir Gercek bir ev ya da Gunes sisteminin bir modelde temsil edilen yonleri sadece bazi kisitli durumlarda gercek varligin birer ornegidir Bir evin olcek modeli gercek bir ev degildir Ancak ev hakkinda bir seyler ogrenmek isteyen biri icin ya da gercegi kavramak isteyen bir bilim insani icin yeteri olcude detayli bir olcek modeli yeterli olabilir Ornek Plotemi Gunes merkez olmak uzere Gunes sistemi ndeki gezegenler Kuramlarin nasil model teskil ettiginin bir ornegi gezegensel sistemdeki Ptolemi Kuraminda gorulebilir Bu modelde Dunya merkezde yer alir ve Gunes ve gezegenler Dunya etrafinda dairesel yorungeler cizerek hareket ederken yildizlar gezegenlerin yorungeleri disinda Dunya kuresi etrafinda sabittir Gezegenlerin geri hareketi birbirinden bagimsiz gezegenlerin daha kucuk olan dairesel yorungeleri ile aciklandi Bu modele dayanarak gezegensel konumlari oldukca yuksek bir dogruluk payiyla tahmin eden matematiksel hesaplamalar yapilabilirdi Ptolemi nin gezegensel sistem modeli Kopernik in zamanina kadar 1500 yildan daha uzun bir sure gecerli kaldi Bu durum bir kuramin bazi bilimsel gercekleri nasil aciklayabildigini gosterir ancak yine de gercekligin tatmin edici bir resmi degildir Daha sonra gelen ve daha gecerli olan bir kuram oncekinin yerini alabilir Ornegin Batlamyus kurami pek cok gecici varsayim icermekteydi Kopernik kurami ise daha kolay sade ve ayrica daha dogrudur Model ve Kuram Arasindaki Farklar Pek cok yorumcuya gore kuramlarin ayirt edici ozellikleri aciklayici olmalarinin yani sira betimleyici de olmalaridir Modeller ise yine de sinirli bir tahmin gucune sahip olmasina ragmen yalnizca betimleyicidir Filozof Stephen Pepper da model ve kuramin ayrimini yapmis ve 1948 yilinda genel kuram ve modellerin bilim adamlarinin bir olayi nasil kuramlastirdigini kisitlayan bir kok benzetmesi uzerine dayandirildigindan bahsetmistir Boylece test edilebilen hipotezler elde etmis oluyorlardi Muhendislik uygulamalari matematiksel modeller ve fiziksel modeller arasindaki ayrimi ortaya koymustur Kuram Olusumunda Varsayimlar Bir varsayim ya da aksiyom kanitsiz kabul goren bir ifadedir Ornegin varsayimlar mantiksal savunmada terim olarak kullanilabilir Isaac Asimov varsayimlari asagidaki gibi tanimlamistir dogrulugunu ya da yanlisligini kanitlamanin herhangi bir yolu olmadigindan bir varsayimdan dogru ya da yanlis diye bahsetmek dogru degildir Eger bir yolu olsaydi o zaman varsayim olmazdi Varsayimlari cikarimlarinin gerceklige uyup uymamasina dayanarak yararli ya da faydasiz olarak ele almak daha dogru olacaktir Bir yerlerden baslamamiz gerektigi icin varsayimlar uretmek zorundayiz ama en azindan mumkun oldugunca az varsayim uretmek en iyisi Bazi varsayimlar tum deneysel iddialar icin gereklidir ornegin gercegin var oldugu varsayimi Ancak kuramlar genellikle geleneksel anlamda varsayimlarda bulunmazlar ifadeler kanit olmaksizin kabul edilir Varsayimlar prosedure siklikla yeni kuramlarin olusumu sirasinda dahil olsa da bu varsayimlar ya kanitlarla desteklenmis onceden var olan kuramlar gibi ya da kanitlar kurami dogrulama esnasinda ortaya cikmistir Bu kuramin dogru tahminler yapmasini ki bu baslangicta ortaya atilan herhangi bir varsayimin dogru ya da test edilen sartlar altinda asagi yukari dogru olduguna bir kanittir gozlemlemek kadar kolay olabilir Klasik varsayimlar kanit olmaksizin eger kurama sadece varsayimi gecer oldugunda ya da nispeten gecerli oldugunda basvurulacaksa kullanilabilir Ornegin Ozel Gorelilik Kurami eylemsiz referans cercevesini varsayar Bu kuram varsayimlar gecerli oldugunda dogru tahminlerde bulunur ve varsayimlarin gecerli olmadigi durumlarda ise dogru tahminler yapamaz Bu gibi varsayimlar siklikla eski kuramlarin yeni kuramlarin yerini aldigi noktalardir genel gorelilik kurami eylemli gozlem cercevesi icin de kabul gorur Etimolojik olarak konusmak gerekirse varsayim terimi kendi standart kullanimindan daha kapsamlidir The Oxford Ingilizce Sozlugu OED ve sanal bir sozluk olan Vikisozluk kelimenin Latin kaynaginin kabul etmek kendine almak benimsemek zorla almak gibi anlamlara gelen assumere kelimesi oldugunu belirtmistir Bu kok Italyancada sumere ve Ispanyolcada sumir kelimeleriyle cift anlamli olarak hayatta kalmistir Oxford Ingilizce Sozlugu nde assume varsaymak kelimesinin ilk anlami almak kabul etmek benimsemektir Aslinda bu terim koken bakimindan goge yukselmek anlamina geliyordu ve dini baglamda kullanilirdi ozellikle de Bakire Meryem in vucudunun bozulmadan goge cikarilmasi anlaminda 1297 CE Ancak sadece bir arkadasligi ya da ortakligi kabul etmek anlaminda da kullanilirdi Dahasi assumere kelimesinin diger anlamlari arasinda kendi kendini arastirmak girismek uzerine almak ozellikle hukukta gorunuse bakmak bir seye sahipmis gibi davranmak da vardi OED nin assume varsaymak kelimesi icin tum tanimlari yine OED nin assumption varsayim kelimesi icin olan tanimlariyla anlam olarak tamamen uyumludur Kuramlarin TanimlariBilim Filozoflari Karl Popper bilimsel kuramin ozelliklerini soyle tanimladi Hemen hemen her kuram icin dogrulama ve ispat elde etmek kolaydir eger ispat ariyorsak Ispatlar sadece riskli tahminlerin sonucu ise hesaba katilmalidir Yani eger soz konusu kuram onyargi olustursaydi kuramla celisen kurami curutecek bir durumun beklentisinde olmaliydik Her iyi bilimsel kuram bir yasaklamadir Bazi kesin seylerin olmasina olanak vermez Bir kuram ne kadar cok yasak koyarsa o kadar iyidir Makul bir olay tarafindan aksi ispatlanamayan bir kuram bilimsel degildir Bir kuramin curutulemiyor olmasi insanlarin dusundugu gibi kuramin degerli bir ozelligi degil tersine bir kusurdur Bir kuramin her ozgun testi kurami yanlislama ya da reddetme girisimidir Test edilebilirlik yanlislanabilirliktir ancak test edilebilirligin dereceleri vardir bazi kuramlar digerlerine gore daha test edilebilirdir ve daha cok curutmeye maruz kalmistir Bu kuramlar daha buyuk riskler alir Onaylayan kanit kuramin ozgun bir testinin sonucu olmasi durumu haric kabul edilmemeli Bu ciddi ama basarisiz bir yanlislama girisimi olarak gosterilir Bazi test edilebilir kuramlar yanlisligi kanitlandiginda bile kurami takip eden kisiler tarafindan desteklenmeye devam edebilir ornegin gecici bazi destek varsayimlari tanitirken ya da curutulmekten kurtulmus bir kurami yeniden degerlendirirken Buna benzer bir prosedur her zaman mumkundur Ancak bu durum kurami curutulmekten sadece onu yok etmeme pahasina ya da en azindan bilimsel statusunu dusurerek kurtarir Popper yukaridaki maddeleri soyle ozetledi Bilimsel kuramin ana kriteri onun yanlislanabilirligi reddedilebilirligi ve test edilebilirligidir Bunun tekrari olarak Stephen Hawking durumu soyle belirtiyor Eger bir kuram iki gerekliligi de yerine getiriyorsa iyi bir kuramdir Gelisiguzel secilmis yalnizca birkac elementi iceren bir atom modeline dayali olarak genis ve dogru bir gozlem sinifi yapmali Gelecek gozlemlerin sonucu hakkinda kesin tahminler yapmali Stephen Hawking ayrica kuramin dogasi olan ispatlanamama ancak yanlislanabilme durumundan da soz etmistir Tumevarimsal mantigin sonucu icin bu gereklidir Kuramin tahminleriyle hemfikir olmayan yalnizca bir fikir bularak kurami curutebilirsiniz Ancak diger bir yandan pek cok filozof ve bilim tarihcisi Popper in yanlislanabilir ifadeler kuraminin taniminin yanlis oldugunu savunmaktadir Cunku Philip Kitcher in da belirttigi gibi eger biri Popper in bu kuram gorusunu tam olarak benimsemis olsaydi Uranus gezegeninin gozlemleri 1781 yilinda ilk olarak ortaya ciktiginda Newton un gok mekanigi curutulmus olurdu Ama bunun yerine insanlar Uranus un yorungesini baska bir gezegenin etkiledigi gorusunu ortaya attilar ve sonunda bu tahmin gercekten de dogrulandi Kitcher Bilim sadece hatalar yaptiginda basarili sayilir dusuncesinde kesinlikle dogru bir seyler oldugu konusunda Popper ile ayni fikirdedir Ayrica bilimsel kuramlarin curutulemez ifadeler icerdigini ve iyi kuramlarin da ayni sekilde yaratici olmalari gerektigini savunur Bilimsel kuramlari bazilarinin yanlislanamaz diger bazilarinin ise onun deyimiyle yardimci kuramlar oldugu detayli ifadeler butunu olarak gordugumuz konusunda israrcidir Kitcher a gore iyi bilimsel kuramlar asagidaki uc ozellige sahip olmalidir Birlik Bilim bir butun olmalidir Iyi kuramlar sadece bir ya da birkac problem cozme taktigi icermektedir Bu taktikler ise bircok problemin cozumunde kullanilabilir Yaraticilik Unlu bilimsel bir kuram ornegin Newton kuramlari yeni arastirma alanlari acar Cunku bir kuram dunyaya yeni bir bakis acisi sunar yeni sorular sormamizi saglayabilir ve boylece daha yeni ve faydali alanlara yonlenmemizi saglayabilir Genel anlamda gelismekte olan bir bilim tamamlanmamistir Her an cevaplayabildiginden daha fazla soru sormaya devam eder Ancak bu tamamlanmamislik durumu kotu bir durum degildir Tam tersine tamamlanmamislik yaraticiligin onunu acan ana sebeptir Iyi bir kuram uretken olmalidir yeni sorular sormali ve kendi problem cozme teknikleriyle bu sorulara yeni tahminler uretmelidir Birbirinden bagimsiz olarak test edilebilen destek hipotezler Belli bir problemin cozumu icin kullanilacak olan yardimci bir hipotez problemin kendisinden ve destekledigi kuramdan bagimsiz olarak test edilmelidir Ornegin Neptun un varliginin kaniti Uranus un yorungesindeki anormalliklerden bagimsizdir Kuramlarin diger tanimlari gibi Popper in tanimi da dahil olmak uzere Kitcher su konuya aciklik getirmistir bir kuram gozlemlenebilir sonuclara sahip olan ifadeler icermelidir Ancak Uranus yorungesindeki duzensizliklerin gozlemlenmesi gibi yanlislama gozlemin mumkun olan tek sonucudur Yeni hipotezlerin olusumu da mumkun ve esit derecede onemli bir baska sonuctur Kuramlarin Benzerlik ve Metaforlari Bilimsel kuramin konsepti benzerlikler ve metaforlar kullanilarak da tarif edilmistir Ornegin mantiksal deneyci Carl Gustav Hempel bilimsel kuramin yapisini icin karisik uzamsal ag benzetmesini yapmistir Konulari kuramda yer alan temel ve turev hipotezler kismen tanimlari kismen ikincil uyumlulugunu baglarken terimler ilmekler olarak temsil edilir Tum sistem gozlem duzlemi uzerinde ve yorumlama kurallarina gore kendisine demirlemis olarak yuzer Bu durum iplerin agin bir parcasi olmamasi ama gozlem duzleminde belirli yerlerin ikinci belirli noktalara baglanmasi olarak gorulebilir Bu yorumlama baglantilari sayesinde sozu edilen ag bilimsel bir kuram olarak islev gorebilir Yorumlamalar yoluyla belirli gozlemsel verilerden teorik agdaki bir noktaya ulasabilir oradan da tanimlamalar ve hipotezler yoluyla gozlem duzlemine geri inmemize izin veren baska diger noktalara ilerleyebiliriz Michael Polanyi de bir kuram ve harita arasindaki benzerligi bir analoji ile anlatmistir Bir kuram kendimden baska bir seydir Kuram kagit uzerinde belirlenmis bir kurallar sistemi olarak baslamis olabilir Bu baglamda matematiksel kuram mukemmellige ulasmistir Ama cografi bir harita bile bir bolgede kisinin yolunu bulabilmesi icin kendi icinde bir takim kati kurallar olusturur aksi durumda o bolge mechul kabul edilir Gercekten de tum kuram uzay ve zaman uzerinde genisletilmis bir tur harita olarak kabul edilebilir Bir bilimsel kuram dunya hakkindaki temel bilgilere sahip arastirilmasi yazilmasi ve paylasilmasi gereken bir kitap olarak da dusunulebilir 1623 yilinda Galileo Galilei soyle yazmisti Felsefe mesela fizik bu buyuk kitapta yazilmistir bizim bakislarimizin icin surekli acik olan evrenden bahsediyorum ama ilk once yazildigi dili anlamadan ve karakterleri yorumlamadan anlasilamayacak bir kitap bu Bu kitap matematik dilince yazilmistir ve karakterleri ucgenler daireler ve diger geometrik sekillerdir insan gucuyle tek bir kelime bile anlamanin imkansiz oldugu karakterler ve yokluklarinin karanlik bir labirentte dolasmaktan farksiz oldugu karakterlerdir Kitap benzetmesi cagdas bilim filozofu Ian Hacking tarafindan asagidaki metne de uyarlanabilir Ben kendi adima bir Arjantin fantezisini tercih ederim Tanri eski Avrupalilarin hayal edecegi tarzda bir Doga Kitabi yazmadi O her kitabi mumkun oldugunca kisa tutulmus ama birbirleriyle celisen bir Borgesian Kutuphanesi ni yazdi Hicbir kitap gereksiz degildir Orada her bir kitap icin doganin insan gucuyle ulasilabilecek bir parcasi var Mesela sadece tek bir kitap bir baskasi degil dogada ne olup bittigini etkileyen tahmin eden ve anlayan seyler yazabilir Leibniz Tanri en kolay kanunlari secerek olay cesitliligini en fazla arttiran bir dunya secmistir demistir Tam da bu yuzden olaylari arttirmanin ve ayni zamanda en basit yasalara sahip olmanin en iyi yolu tutarsiz birbiriyle celisen kanunlara sahip olmaktir her birinin herhangi bir sey icin uygun oldugu ama diger hepsi icin gecersiz oldugu kanunlar Fizik KuramlariFizikte kuram terimi genellikle matematiksel sistemler icin kullanilir Bu matematiksel sistemler kucuk varsayimsal dizisinden turetilir genellikle simetriler uzayda ya da zamanda yer esitligi ya da elektronlarin kimligi vs Matematiksel sistemler verilen fiziksel sistemler kategorisi icin deneysel tahminler uretebilirler Bunun iyi bir ornegi klasik elektromanyetiktir Klasik elektromanyetik yerellestirilmis bakisim kuramindan Maxwell in denklemleri denen birkac denklemden olusur turetilen sonuclari cevreler Klasik elektromanyetik kuraminin ozel matematiksel yonu elektromanyetizmin kurallari olarak isimlendirilir Elektromanyetizmin kurallari ozel matematiksel yonleri destekleyen tekrarlanabilir kanitlari ve tutarlilik duzeyini ifade eder Elektromanyetik kuram icinde genellikle ozel durumlara elektromanyetizmin nasil uygulandigi hakkinda bircok varsayim vardir Bircok varsayimin onceden yeterli olarak test edildigi dusunulur ancak yeni olanlar her zaman test edilme asamasindadir ya da test edilmemistir Ikincisinin ornegi radyasyon tepki kuvveti olabilir 2009 itibariyla senkrotonda yuklerin yinelemeli hareketi uzerinde bunun etkisi ortaya cikarilabilir ama sadece zamandaki ortalama etkisi olarak Bazi arastirmacilar anlik seviyedeki etkileri ortalama degil gozlemleyebildigi deneyleri goz onunde bulundururlar Bilimsel Kuram OrnekleriBircok arastirma alani herhangi bir ozel isme sahip degildir ornegin gelisim biyolojisi Bilimsel bilgiyi destekleyen kanitin degerine bagli olarak bilinen bir kuramin disinda kalan bilimsel bir bilgi bile yuksek seviye kesinlige sahip olabilir Bunun yani sira siniflandirma mutlak degildir cunku kuramlar bircok farkli alandan kanitlar toplar Biyoloji hucre kurami modern evrimsel sentez tohum kurami cozunmez miras kurami iki yonlu miras kurami Kimya carpisma kurami gazlarin devinimsel kurami Lewis kurami molekuler kuram molekul orbital kurami gecis durumu kurami degerlik bagi kurami Fizik atom kurami buyuk patlama kurami M kurami perturbasyon kurami gorelilik kurami klasik mekanikten sonra gelecek olan kuantum alan kurami Digerleri iklim degisikligi kurami iklim biliminden plaka tektonigi kurami yerbiliminden