Dentin, dişlerin kökenli kemiğe benzer yapıdaki temel tabakasıdır. Kuru ağırlığının %70-75'inin kalsiyum tuzu olması nedeniyle kemikten daha serttir.
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTh3THpCbUwwTnliM056WDNObFkzUnBiMjV6WDI5bVgzUmxaWFJvWDJsdWRHd3VjM1puTHpNd01IQjRMVU55YjNOelgzTmxZM1JwYjI1elgyOW1YM1JsWlhSb1gybHVkR3d1YzNabkxuQnVadz09LnBuZw==.png)
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTlsTDJVMUwxUnZiM1JvWDFObFkzUnBiMjVmYm5WdFltVnlaV1F1YzNabkx6TXdNSEI0TFZSdmIzUm9YMU5sWTNScGIyNWZiblZ0WW1WeVpXUXVjM1puTG5CdVp3PT0ucG5n.png)
Dentinin organik matriksi tarafından salgılanır. Tip I kolajen fibriller, ve hidroksiapatit kristalleri şeklindeki kalsiyum tuzlarından meydana gelir. Odontoblastlar, başından diş ömrünün sonuna kadar dentin salgılayan hücrelerdir. Bu nedenle dentin dokusu içinde odontoblastların kalıntısı olan odontoblast uzantıları () vardır. Bu uzantılar dentin kalınlığı boyunca mine sınırından pulpanın dış tabakasına kadar devam eder. Bu uzantılara da denir.
Odontoblast tarafından salgılanan matriks başlangıçta mineralize değildir, bu nedenle predentin adını alır. Dentinogenezin ileri aşamalarında predentin içine hidroksiapatit tuzları birikerek dentin kalsifiye olur. Dentin, mineden yumuşak ancak kemikten serttir. Diş minesi sadece elmas frezlerle aşındırılabilirken dentin çelikle kesilebilir.
Dentin, içinde sinir hücresi veya sinir uzantısı barındırmaz ancak içindeki Dentin kanalları nedeniyle hassas bir dokudur. Dentin kanallarında bulunan sıvı hidrostatik basınca neden olabilecek etmenlerle karşılaştığında sızlama tarzında, keskin ve güçlü bir ağrı oluşur. Bu ağrıya "" denir. Dişeti çekilmiş dişlerde sıkça rastlanır.
Dentin insan dişlerine sarı rengini veren katmandır. Dentin oluşumu diş ömrü boyunca sürdüğünden yaşlandıkça dentin kalınlığı artar. Bu nedenle dişler daha sarı görünür. Dişin rengine etki eden bir diğer tabaka minedir. Minenin kalınlığı azaldıkça,alttaki dentin tabakası daha fazla görünür hale gelir.
Dentinin 3 tipi vardır. Bunlar: Primer dentin, Sekonder dentin ve Tersiyer dentindir. Primer dentin, ilk oluşmuş dentindir. Sekonder dentin, diş okluzyona geldikten sonra yavaş oluşan ve ömür boyu devam eden dentindir. Histolojisi primer dentine çok benzer. Tersiyer dentin, çürük gibi stimulusların etkisiyle oluşur ve pulpayı korumayı amaçlayan bir oluşumdur. Hızlı oluşur ve düzenli değildir.
Dentinin genel bileşimi minenin bileşiminden oldukça farklı ve kemiğe yakındır. Dentin, yaşam boyunca pulpal duvarda dizilmiş odontoblastlar tarafından üretilir. Bu süreç dişin gelişimi esnasında mine-dentin birleşim Gölgesinde başlar. Odontoblastlar önce predentin adı verilen ve daha sonra mineralize olan kolajenöz bir matriks meydana getirirler. Predentin, kollajen b-fibrillerinden ve mukopolisakkaridlerden zengin bir temel maddeden meydana gelir. Fibriller, genelde odontoblastik sürecin uzunluk eksenine dik olarak uzanan bir ağ oluştururlar. Dentinin kalsifikasyonu, apatit kristallerinin dizildiği küresel tarzda meydana gelir. Kristallerin boyutu küçüktür (eni 20-25 Â, çapı 200-300 Â ve uzunluğu 300-600 Â). Şekilleri iğne veya çubuğa benzerlik gösterir.
Minede olduğu gibi, mineralizasyon devamlı olarak meydana gelmez, dentin çizgiler bırakarak (Ebner çizgileri) ritmik bir düzende seyreder. Odontoblastlar mine-dentin birleşiminden uzaklaştıkça, geride hücreye bağlı biçimde kalmış bir uzantı bırakırlar. İkinci bir aşamada bu odontoblastik uzantı, yüksek derecede mineralize olmuş peritübülerdentini meydana getirecek olan odontoblastik kanal duvarının kalsifikasyonunu gerçekleştirmek için bir taşıma aracı olarak kullanılır. Bu yapılanmadan dolayı, dentin çürük veya diğer travmalar gibi tehditlere karşı reaksiyon gösterebilecek, canlı bir dokudur. Dolayısıyla dentini bir tabaka olarak tanımlamak zordur; homojenitesi çok düşük olup, pulpaya yakınlığı, yaş ve dış kaynaklı travma gibi koşullara bağlı olarak değişkenlik gösterir.
Genel olarak, dentinin yapısı şöyle tarif edilebilir. Odontoblastik uzantı, peritübü-ler dentin adı verilen yüksek derecede mineralize olmuş bir dentin tüpünde (dentinal tübül), bir sıvı içerisinde yer alır. Bu tüpler, intertübüler dentin adı verilen ve daha düşük derecede mineralize olmuş bir dentin ile birbirlerine bağlanmış durumdadırlar. Tübüllerin dizilimi merkeze doğru olduğundan, yüzey alanına düşen miktar değişkenlik gösterir. Çoğunluk (mm² başına 45,000) pulpaya yakın olarak bulunur iken, periferde mine-dentin birleşiminde sayıları belirgin biçimde mm² başına 20,000'e kadar düşer. Tübüller içerisindeki sıvı ve kollajen içeriği nedeniyle, dentin ıslak özelliktedir; pulpaya yaklaştıkça, tü-büllerden daha fazla sıvı çıkışı gerçekleşir.
Odontoblastik uzantı, odontoblastik hücrenin gövdesine yakın biçimde konumlanmış, ağrı hissinin iletiminden sorumlu olan sinir liflerini de içerir. Odontoblastik uzantı içerisindeki her türlü sıvı hareketi ağrı olarak algılanır. Bu, diş kolelerindeki hassasiyetin mekanizmasıdır. Kurutma, ısı değişimi veya ozmotik hareketler gibi tübül içerisinde sıvı hareketine yol açan her türlü süreç, ağrıya yol açacaktır. Travma veya sürekli irritasyondan sonra, odontoblastik uzantı içerisindeki kalsiyum fosfat birikiminden dolayı dentin sklerotik hale gelebilir. Ne var ki, devam eden asit atağı bu koruyucu "tıkaçların" çözünmesine neden olabilir.
Dentinin yapısı ve pulpal fizyolojiden dolayı, pulpa-dentin kompleksi herhangi bir kimyasal ve bakteriyel etkene karşı kendini savunabilecek özelliktedir.
Pulpa içerisinde, çevredekinden bir miktar daha fazla basınç mevcuttur (yaklaşık 30 cm H20). Açık tübüllerde pulpal sıvının tübülden dışarı doğru hareketi söz konusudur. Bu nedenle tüm toksik ajanların bu sıvı akımına karşı direnmesi gerekir. Yukarıda belirtildiği üzere, tübüller bir savunma mekanizması olarak kalsifiye olabilir. Dentin mükemmel bir tampondur; dolayısıyla dikkate değer miktarda asit absorbe edebilir. Herhangi bir toksik ajan pulpaya ulaştığında öncelikle çok iyi vaskülarize olmuş subodon-toblastik tabaka ile karşılaşır ve dilüe olur. Böylece etkisi hafifleyen toksik ajana karşı ilk önlem alınmış olur. Bunlara ek olarak, subodontoblastik tabakada bol miktarda bulunan kan damarlarının içerisinde taşınan savunma mekanizmaları fonksiyona geçerler. Eğer bonding için dentin de kullanılacak ise, göz önüne alınması gereken diğer bir konu da, her işlemden sonra meydana gelen smear tabakasıdır. Yaklaşık 1-7 um'lik bu pöröz tabaka hidroksiapatit ve değişime uğramış kollajenden oluşur. Smear tabakasının morfolojisi ve kalınlığı; kullanılan aletin tipine kullanılma yöntemine ve dentin yüzeyine bağlıdır. Dentin tübüllerini kapatır ve dentin sıvısının akışına engel olur. Ne var ki, en önemli özelliği dentin yüzeyi ile herhangi bir potansiyel bağlanma ajanı arasındaki teması engellemesidir. Smear tabakası asitle pürüzlendirme ile kolaylıkla uzaklaştırılabilir; ne var ki bu işlem tübüller içerisindeki smear tıkaçlarını da uzaklaştırarak dentinin geçirgenliğini arttırır.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Dentin dislerin kokenli kemige benzer yapidaki temel tabakasidir Kuru agirliginin 70 75 inin kalsiyum tuzu olmasi nedeniyle kemikten daha serttir 1 Dis 2 Mine 3 Dentin 4 Pulpa 7 Sement 17 18 22 Bu dis kesitinde 2 No lu turuncu alan dentin tabakasini temsil eder Dentinin organik matriksi tarafindan salgilanir Tip I kolajen fibriller ve hidroksiapatit kristalleri seklindeki kalsiyum tuzlarindan meydana gelir Odontoblastlar basindan dis omrunun sonuna kadar dentin salgilayan hucrelerdir Bu nedenle dentin dokusu icinde odontoblastlarin kalintisi olan odontoblast uzantilari vardir Bu uzantilar dentin kalinligi boyunca mine sinirindan pulpanin dis tabakasina kadar devam eder Bu uzantilara da denir Odontoblast tarafindan salgilanan matriks baslangicta mineralize degildir bu nedenle predentin adini alir Dentinogenezin ileri asamalarinda predentin icine hidroksiapatit tuzlari birikerek dentin kalsifiye olur Dentin mineden yumusak ancak kemikten serttir Dis minesi sadece elmas frezlerle asindirilabilirken dentin celikle kesilebilir Dentin icinde sinir hucresi veya sinir uzantisi barindirmaz ancak icindeki Dentin kanallari nedeniyle hassas bir dokudur Dentin kanallarinda bulunan sivi hidrostatik basinca neden olabilecek etmenlerle karsilastiginda sizlama tarzinda keskin ve guclu bir agri olusur Bu agriya denir Diseti cekilmis dislerde sikca rastlanir Dentin insan dislerine sari rengini veren katmandir Dentin olusumu dis omru boyunca surdugunden yaslandikca dentin kalinligi artar Bu nedenle disler daha sari gorunur Disin rengine etki eden bir diger tabaka minedir Minenin kalinligi azaldikca alttaki dentin tabakasi daha fazla gorunur hale gelir Dentinin 3 tipi vardir Bunlar Primer dentin Sekonder dentin ve Tersiyer dentindir Primer dentin ilk olusmus dentindir Sekonder dentin dis okluzyona geldikten sonra yavas olusan ve omur boyu devam eden dentindir Histolojisi primer dentine cok benzer Tersiyer dentin curuk gibi stimuluslarin etkisiyle olusur ve pulpayi korumayi amaclayan bir olusumdur Hizli olusur ve duzenli degildir Dentinin genel bilesimi minenin bilesiminden oldukca farkli ve kemige yakindir Dentin yasam boyunca pulpal duvarda dizilmis odontoblastlar tarafindan uretilir Bu surec disin gelisimi esnasinda mine dentin birlesim Golgesinde baslar Odontoblastlar once predentin adi verilen ve daha sonra mineralize olan kolajenoz bir matriks meydana getirirler Predentin kollajen b fibrillerinden ve mukopolisakkaridlerden zengin bir temel maddeden meydana gelir Fibriller genelde odontoblastik surecin uzunluk eksenine dik olarak uzanan bir ag olustururlar Dentinin kalsifikasyonu apatit kristallerinin dizildigi kuresel tarzda meydana gelir Kristallerin boyutu kucuktur eni 20 25 A capi 200 300 A ve uzunlugu 300 600 A Sekilleri igne veya cubuga benzerlik gosterir Minede oldugu gibi mineralizasyon devamli olarak meydana gelmez dentin cizgiler birakarak Ebner cizgileri ritmik bir duzende seyreder Odontoblastlar mine dentin birlesiminden uzaklastikca geride hucreye bagli bicimde kalmis bir uzanti birakirlar Ikinci bir asamada bu odontoblastik uzanti yuksek derecede mineralize olmus peritubulerdentini meydana getirecek olan odontoblastik kanal duvarinin kalsifikasyonunu gerceklestirmek icin bir tasima araci olarak kullanilir Bu yapilanmadan dolayi dentin curuk veya diger travmalar gibi tehditlere karsi reaksiyon gosterebilecek canli bir dokudur Dolayisiyla dentini bir tabaka olarak tanimlamak zordur homojenitesi cok dusuk olup pulpaya yakinligi yas ve dis kaynakli travma gibi kosullara bagli olarak degiskenlik gosterir Genel olarak dentinin yapisi soyle tarif edilebilir Odontoblastik uzanti peritubu ler dentin adi verilen yuksek derecede mineralize olmus bir dentin tupunde dentinal tubul bir sivi icerisinde yer alir Bu tupler intertubuler dentin adi verilen ve daha dusuk derecede mineralize olmus bir dentin ile birbirlerine baglanmis durumdadirlar Tubullerin dizilimi merkeze dogru oldugundan yuzey alanina dusen miktar degiskenlik gosterir Cogunluk mm basina 45 000 pulpaya yakin olarak bulunur iken periferde mine dentin birlesiminde sayilari belirgin bicimde mm basina 20 000 e kadar duser Tubuller icerisindeki sivi ve kollajen icerigi nedeniyle dentin islak ozelliktedir pulpaya yaklastikca tu bullerden daha fazla sivi cikisi gerceklesir Odontoblastik uzanti odontoblastik hucrenin govdesine yakin bicimde konumlanmis agri hissinin iletiminden sorumlu olan sinir liflerini de icerir Odontoblastik uzanti icerisindeki her turlu sivi hareketi agri olarak algilanir Bu dis kolelerindeki hassasiyetin mekanizmasidir Kurutma isi degisimi veya ozmotik hareketler gibi tubul icerisinde sivi hareketine yol acan her turlu surec agriya yol acacaktir Travma veya surekli irritasyondan sonra odontoblastik uzanti icerisindeki kalsiyum fosfat birikiminden dolayi dentin sklerotik hale gelebilir Ne var ki devam eden asit atagi bu koruyucu tikaclarin cozunmesine neden olabilir Dentinin yapisi ve pulpal fizyolojiden dolayi pulpa dentin kompleksi herhangi bir kimyasal ve bakteriyel etkene karsi kendini savunabilecek ozelliktedir Pulpa icerisinde cevredekinden bir miktar daha fazla basinc mevcuttur yaklasik 30 cm H20 Acik tubullerde pulpal sivinin tubulden disari dogru hareketi soz konusudur Bu nedenle tum toksik ajanlarin bu sivi akimina karsi direnmesi gerekir Yukarida belirtildigi uzere tubuller bir savunma mekanizmasi olarak kalsifiye olabilir Dentin mukemmel bir tampondur dolayisiyla dikkate deger miktarda asit absorbe edebilir Herhangi bir toksik ajan pulpaya ulastiginda oncelikle cok iyi vaskularize olmus subodon toblastik tabaka ile karsilasir ve dilue olur Boylece etkisi hafifleyen toksik ajana karsi ilk onlem alinmis olur Bunlara ek olarak subodontoblastik tabakada bol miktarda bulunan kan damarlarinin icerisinde tasinan savunma mekanizmalari fonksiyona gecerler Eger bonding icin dentin de kullanilacak ise goz onune alinmasi gereken diger bir konu da her islemden sonra meydana gelen smear tabakasidir Yaklasik 1 7 um lik bu poroz tabaka hidroksiapatit ve degisime ugramis kollajenden olusur Smear tabakasinin morfolojisi ve kalinligi kullanilan aletin tipine kullanilma yontemine ve dentin yuzeyine baglidir Dentin tubullerini kapatir ve dentin sivisinin akisina engel olur Ne var ki en onemli ozelligi dentin yuzeyi ile herhangi bir potansiyel baglanma ajani arasindaki temasi engellemesidir Smear tabakasi asitle puruzlendirme ile kolaylikla uzaklastirilabilir ne var ki bu islem tubuller icerisindeki smear tikaclarini da uzaklastirarak dentinin gecirgenligini arttirir