İktisadi kıtlık ya da ekonomik kıtlık kâr amaçlı ekonomik sistem tarafından kar elde etmek amacıyla kasıtlı olarak yaratılan ve bir toplumun sahip olduğu üretim kaynaklarının, mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyiyle işletilmesi ile ulaşılan üretim düzeyinin, sonsuz insan ihtiyaçları ve isteklerini karşılamakta yetersiz olduğunu ifade eden iktisadi bir terimdir. Gündelik hayatta kullanılan kıtlık kavramı somut bir yokluğu veya yetersizliği ifade ederken iktisadi anlamıyla kıtlık, mevcut kâr bazlı ekonomik sistem ve üretim teknolojisiyle ulaşılan üretim düzeyi ile ilgili bir yetersizliği ifade eder. Her adım başı üretilmiş envai çeşit ürünlerle dolup taşan çeşitli dükkân ve marketlerin boy gösterdiği günümüzde, ekonomi biliminin temeli olan kıtlığın anlamı üzerine derin düşünmek gereklidir.
Hint ekonomist Amartya Sen, gerçekte kıt olanın ürünler ya da üretim faktörleri değil para olduğunu, kıtlığın nedeni olarak kâr amaçlı ekonomik sistemin gelir dağılımında adaleti sağlayamaması sonucu paranın ekonomik sistem tarafından yine toplumdaki zenginlerin elinde toplandığını ve sağlıklı bir gelir dağılımı olmadığı sürece bir toplumdaki gayrisafi milli hasıla artışının o ülkede yaşanan kıtlık düzeyini ve ülkede yaşayan insanların gerçek refah düzeyini yansıtmayacağını belirtip, bu iddiasını iktisadi yöntemlerle ispatlayarak 1998 yılında Nobel Ekonomi Ödülü almıştır.
İngiliz ekonomist Lionel Robbins, 1932 yılında yazdığı ünlü denemesindeiktisat bilimini "Sonlu ve kıt kaynakların alternatif kullanımında insan davranışlarını inceleyen bilim." olarak tanımlamıştır.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere iktisat bilimi, doğada bol miktarda bulunan ve sahip olmak için bedel ödenmesine gerek olmayan "serbest mallar (free goods)" ile ilgilenmez çünkü bu mallar kıt kabul edilmezler. İktisadın ilgilendiği, kıt mallar; başka bir ifade ile "ekonomik mallar (economic goods)"dır. Ekonomik mallar, bir üretim faaliyetine konu olan, dolayısıyla üretilmesi için bir emek, sermaye, zaman, teknoloji ve kaynak ayrılması gereken mallardır. kâr amaçlı para ekonomilerinde, üretim için ayrılan bu kaynakların değeri fiyat mekanizması tarafından belirlenerek ürünün fiyatına yansıtıldığından, piyasada oluşan "fiyat"ın ürünün gerçek "değer"ini yansıtıp yansıtmamasından bağımsız olarak, ekonomik malların tanımına "fiyatı olan" ifadesi de eklenmektedir.
Yine aynı bağlamdaki fikirleri ile kıtlık bazlı - kâr amaçlı - para ekonomisi yerine kaynak bazlı ekonomi teorisini ortaya atan ve bu fikirleri doğrultusunda takipçileri tarafından Yeni Zelanda'da kaynak bazlı ekonomi deneyine başlanan sosyal mühendis Jacque Fresco'nun da anılmasında fayda vardır.
Kıtlık kanunu
İnsan ihtiyaçlarının sonsuz ve bu ihtiyaçları karşılayan kaynakların ihtiyaçlara nispeten kıt olması, benimsenen ekonomik sistemlerden bağımsız bir "hakikat"in ifadesi olduğu gerekçesiyle bu durum "kıtlık kanunu" olarak da adlandırılmaktadır.
Kıtlık ve teknoloji
Kıtlığın, mevcut teknolojik gelişmişlik düzeyi ile sıkı bir bağıntısı vardır. Teknolojide ortaya çıkan buluş, yenilik ve gelişmeler yapılan üretimden alınan verimi ve üretim kapasitesini artırarak daha az kaynak ile daha çok ürün sağlanmasını ve dolayısıyla daha çok ihtiyacın karşılanmasını sağlamaktadır.
Para ekonomilerinde kıtlık
Para ekonomileri, paranın hem bir mübadele (değişim veya alış-veriş) aracı olarak, hem de bir değer mekanizması olarak kullanıldığı ekonomik sistemlerdir. Para ekonomilerinde bir mal veya hizmetin değeri fiyat mekanizması aracılığı ile "fiyat" üzerinden belirlenir.
Kıtlık rantı
Kıtlık rantı, kıt olan kaynakların (üretim araçları) mülkiyetine sahip olanların, bu kaynaklara sahip olmaktan dolayı elde ettikleri ranttır. Örneğin, diğer topraklara kıyasla verimli olan bir toprak, sahibine rant sağlar. Bir ürünün piyasada tek üreticisi olmak, bir ürünün patentine sahip olmak, bir spor dalında diğer insanların sahip olmadığı yeteneklere sahip olmak, kıtlık rantı kapsamında değerlendirilir.
Kıtlık ve fiyat mekanizması
Para ekonomilerinde kıtlık, fiyat ve kârlılık üzerinde doğrudan etkilidir ve fiyat mekanizmasını açıklamak amacıyla kullanılır. Buna göre: Bir ürün, bir toplumda, toplumu oluşturan insanların ihtiyaç duyduğundan fazla ise fiyatı olmayacaktır. Dolayısıyla, kıt olmayan serbest malların fiyatı yoktur. Ancak, bir mal toplumu oluşturan insanların ihtiyaçlarına oranla az ise toplumu oluşturan bireyler fiyat mekanizması yoluyla birbirleriyle rekabete girecekler, bu rekabet sonucunda malın fiyatı, dolayısıyla da kârlılık artacaktır.
Kasıtlı kıtlık
İktisatçılar, "kıtlık kanunu" ile belirtilen "doğal kıtlık" ile ekonomik sistem tarafından rant elde etmek amacıyla kasıtlı yaratılan kıtlık arasında ayrım yapmaktadırlar. Para ekonomisinde bolluk, kıtlıktan rant sağlayanlar açısından, kârlılığı düşürmeye başladığı noktadan itibaren arzu edilen bir durum değildir. Başka bir ifade ile kar bazlı ekonomik sistemlerde bolluğun da bir sınırı vardır ve bu sınır "üretimin etkinliğini kaybetmeye başladığı nokta" veya "yapılan üretimin toplumda ihtiyaç duyulandan fazla olması" gibi unsurlara değil, doğrudan doğruya karın azalmaya başladığı noktaya bağımlıdır. Teknik bir ifade ile, bir toplumdaki bolluğun sınırı, marjinal üretimin "toplam karı" düşürmeye başladığı noktadır. Bir toplumda söz konusu ürüne ihtiyaç duyan insanlar hala olabilir ancak toplam karın azalmaya başladığı noktadan itibaren üretim yapılması mantıklı olmayacaktır çünkü bu noktadan itibaren yapılan her üretim karı azaltacaktır. Bir mal veya hizmetin bir ekonomideki miktarının, kârlılığı belli bir seviyenin altına düşürecek şekilde artması (bolluk) durumunda, kârlılık amacıyla hareket eden girişimciler ya üretimi kapasitenin altında gerçekleştirecekler veya karı az bularak piyasadan çekilecek ve toplumdaki herkesin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bolluk mümkün olmayacaktır.
Bir malın üretilen miktarında, ne oranda kıtlık "yapılacağı" yine fiyat mekanizması tarafından "esneklik (elastikiyet) analizi" ile belirlenir. Esneklik analizi, bir mal veya hizmetin fiyatı veya miktarındaki bir değişikliğe tüketicilerin verdiği tepkinin oransal ifadesidir. Karını artırmak güdüsüyle hareket eden satıcı, piyasaya arz ettiği malın fiyatı ve miktarı üzerinde ayarlamalar yaparak en üst düzeyde kâr sağlamaya çalışacaktır. (Bakınız: Esneklik, )
Kıtlığın, kâr amaçlı ekonomik sistem tarafından kasıtlı olarak yaratıldığına dair bazı örnekler aşağıda verilmiştir:
- Kıtlığın ekonomik sistem tarafından kasıtlı ve bilinçli olarak yaratılmaya çalışıldığına yönelik verilebilecek en gözle görülebilir örnek reklamlardır. Birbirinin aynı olan ve aynı amaca hizmet eden çeşitli ürünler tüketicinin zihninde diğerlerinden farklı olduğu izlenimi oluşturularak gerçekte olmayan bir kıtlık algısı yaratılmakta, talebin artması sağlanarak fiyat yükseltilmekte ve böylelikle kar marjı artırılmaya çalışılmaktadır.
- Balık ve sebze hallerinde piyasa sürülmesi halinde fiyatı ve kârlılığı düşürecek miktardaki balık ve sebzeler çürümeye terk edilirler. Böylece balık ve sebzelerin piyasaya arz edilen miktarları azaltılarak fiyat ve kar yükseltilir.
- 1932 - 1933 yılları arasında Sovyetler Birliği Hükûmeti'nin, tarımsal üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti tasfiye etmesine direnen zengin toprak sahiplerinin üretimi durdurarak tepki vermeleri üzerine Sovyet Hükûmeti'nin zorlama yoluna giderek durumu daha da kötüleştirmesi ile ortaya çıkan ve çok sayıda insanın açlıktan öldüğü kasıtlı kıtlık için bakınız: Holodomor
Emek - sermaye çelişkisi ve kıtlık
İktisat biliminde sermaye, gündelik hayatta kullanılan "para" anlamından farklıdır. Sermaye, üretimde emeğin verimini artıran, daha önce insanlar tarafından üretilmiş olan "üretim araçları"dır. Bu tanıma göre örneğin doğal kaynaklar, daha önce insanlar tarafından üretilmedikleri için sermaye sayılmazlar. Yine aynı şekilde, üretilmiş bir ürün (örneğin televizyon, buzdolabı) üretimde kullanılmadığı ve etkinliği artırmadığı sürece sermaye sayılmaz. Ulaşımı kolaylaştırması ve hızlandırması için yapılan yol, üretimi hızlandırması için geliştirilen bir makine, araç-gereç, teçhizat iktisat açısından sermayedir. Teknoloji de üretimde kullanıldığı ve etkinliği artırdığı için sermaye kapsamında değerlendirilir.
Teknolojide ortaya çıkan gelişmeler ve bu gelişmelerin üretim alanında kullanılması, üretimde verim ve etkinliğin artmasını sağlayarak daha az emek ile daha çok ürün üretilmesini mümkün kılmaktadır. Başka bir ifade ile teknolojik gelişmeler üretimi "emek-yoğun" üretimden "sermaye-yoğun" üretime doğru kaydırmaktadır. Bunun sonucunda daha az emek istihdam edilmekte, istihdamın azalması toplumdaki alımgücünü ve dolayısıyla ürüne olan talebi de düşürmekte ve üretici ürettiği ürünü satamamakta, bunun sonucunda "aşırı üretim" ortaya çıkmaktadır. Bu durum "emek-sermaye çelişkisi" olarak adlandırılmaktadır.
İktisadi anlamıyla "aşırı üretim" ifadesi, bir toplumda o ürüne olan ihtiyacın üzerinde üretim yapıldığı anlamına gelmez. Zira, bir ürüne olan talep, o ürüne olan sadece ihtiyacı değil, mevcut fiyat düzeyindeki alımgücünü de ifade eder. Bir toplumda bir ürüne olan ihtiyaç çok yüksek olsa bile alımgücü ile desteklenmediği sürece talebe yansımayacak, dolayısıyla üretilmiş ürünler satılamayacak ve üretim "aşırı" olarak değerlendirilecektir.
“ | "Sorunlar, onları üreten bilinç düzeyiyle çözümlenemez." | ” |
Esasen, teknolojik gelişmelerin üretim miktarını artırarak daha fazla ürün üretilmesini ve bunun sonucunda toplumda daha fazla ihtiyacın karşılanmasını sağlamasına (bolluğa) verilen tepki (işsizlik, talepteki azalma) doğal bir çelişki olmaktan çok, kar bazlı para ekonomisinden kaynaklanan "yapısal" bir çelişkidir.
Kar ve kıtlık
Para ekonomilerinde bir mal veya hizmetin değeri fiyat mekanizması aracılığı ile "fiyat" üzerinden belirlenir. Fiyat, o mal veya hizmetin gerçek toplam maliyet değerini yansıtmaz. Zira normal şartlar altında, bir ürünün imalatında kullanılan hammadde, malzeme, yarı-mamuller gibi ürünün bünyesine katılan her türlü katkının ve o ürünün satış fiyatının içinde bir miktar kar mutlaka vardır.
Kar çeşitli şekillerde tanımlanmakla birlikte, kıtlığa olan etkisini göz önüne alarak basitçe, bir mal veya hizmetin piyasada oluşan fiyatı ile gerçek maliyeti arasındaki pozitif fark olarak tanımlanır. Söz konusu ürünün üretilmesi için katlanılan maliyetler (işçilik, kira, ulaştırma vb.) maliyet unsuru olarak ürünün maliyetine zaten yansıtıldığından karın, "üretime devam edebilmek için maliyetleri karşılama amacı"ndan öte bir anlamı vardır.
Bir ürünün, piyasada oluşan fiyatına ne kadar karın bulaştığını tespit etmek, başka bir ifade ile ürünün kardan arındırılmış olarak maliyetini tespit etmek karın çetrefil yapısı ve sürekli şekil değiştirmesi nedeniyle çok ciddi bilimsel araştırmayı gerektirir. Örneğin, bir tekstil firmasının hammadde olarak satın aldığı kumaş için ödediği fiyat kendisi açısından maliyet iken, kumaşı satan açısından bu fiyatın içinde kar da vardır. Kar, mübadele sonucunda şekil değiştirerek maliyete dönüşmüştür.
Karın, maliyeti artırıcı bu etkisi ürünün fiyatına da yansımakta ve ürünün fiyatını yükselterek zaten kıt olan kaynaklara ulaşmayı daha da güçleştirmektedir.
Vergi ve kıtlık
Para ekonomilerinde vergi doğrudan ve dolaylı olarak, kar üzerinden alınmakta ve nihayet tüketici veya son kullanıcıya yansıtılmaktadır.
Buna göre örneğin, 1,000 TL’ye mal ettiği bir üründen %20 kâr etmek isteyen bir üretici, satış fiyatı üzerinden %20 vergi ödeyecekse ürünü 1.500 TL’den satmak isteyecektir (x, satış fiyatını belirtmek üzere: x + %20.x = 1,000 + 1,000.%20). Verginin ne kadarının alıcıya yansıtılacağı, ne kadarının satıcı tarafından üstlenileceği de yine esneklik analizine göre belirlenir.
Yukarıdaki örneğe bakarak, bir ürünün içinde toplam (1,500 - 1,200 =)300 TL vergi olduğunu düşünmek yanlıştır. Zira o ürünün imalatı için satın alınan hammadde, yarı-madde, malzemeler yine başka şirketlerden temin edilmekte, bu şirketler de aynı şekilde kâr etmekte, kar üzerinden vergi vermekte ve satış fiyatını vergiyi de hesaba katarak belirlemektedirler.
Bir ürünün piyasada oluşan fiyatının içinde ne kadar vergi olduğunun hesaplanması da yine aynı şekilde ciddi bir araştırma konusudur.
Normal şartlar altında vergi de, ürünün fiyatını yükselterek zaten kıt olan kaynaklara ulaşmayı güçleştirmektedir.
Faiz, enflasyon ve kıtlık
Para ekonomisinde faizin bir gerekçesi, yatırıma dönüşmesi halinde kârlılığı düşük olacak ufak tefek sermayelerin bir havuzda toplanarak büyük sermaye gerektiren ve büyük kârlılığı olan yatırımlara dönüşmesini sağlamaktır.
Faiz ile yatırım arasında sıkı bir ilişki vardır. Buna göre, bir yatırımcının yapacağı bir yatırımdan elde edeceği kar oranı, faiz haddine yakın ise yatırımcı bu yatırımı yapmak yerine parasını faize yatıracaktır. Dolayısıyla, bir yatırımın kârlı ve mantıklı olması için ürünün piyasada oluşan fiyatının, ürünün maliyetini aşması (Fiyat - Maliyet > 0 [Kar]) yeterli değildir. Elde edilen karın aynı zamanda faiz haddini de aşması gereklidir.
Faiz haddinin yüksek olması yatırımcıları yatırımdan uzak tutacak, piyasaya girip diğer üreticilerle rekabet ederek fiyatları düşürmekten alıkoyacaktır. Fiyatların yüksek olması, ürünlere ulaşmayı güçleştirerek kıtlığa neden olacaktır. (Ayrıntılı bilgi için lütfen bakınız: ) Öte yandan, faize yatırılan ana para için ödenecek faiz, eğer ana para üretime aktarılamamış ise, ekonomide faiz haddi kadar üretim karşılığı olmayan para oluşturacak ve bu da enflasyona neden olarak paranın değerini düşürecektir.
Bir ekonomideki paranın alım gücü, paranın üzerinde yazan değerden bağımsız olarak, o ekonomideki üretmiş mal ve hizmetlerin değeri kadardır. Üretim artmadan (büyüme) ekonomideki para miktarının artması (emisyon), paranın değerini (başka bir ifade ile alım gücünü) düşürecektir. Bir para otoritesinin faiz olarak vermeyi taahhüt ettiği miktarın, eğer söz konusu para üretime dönüştürülüp faizi de karşılayacak kadar üretim yaratılmazsa, ekonomide karşılığı yoktur. Faize yatırılan para, ya para otoritesi tarafından veya başka bir yatırımcı tarafından kiralanarak üretime dönüştürülmelidir.
Bu süreci iki kişinin olduğu bir piyasa üzerinden şu basit örnek ile açıklamak mümkündür: Bir ekonomide 100 tane misket vardır, A kişisinin de 100 TL’si vardır. Dolayısıyla bir misket 1 TL’dir. B kişisi bir ekonomideki para otoritesidir ve A kişisinin kendisine 100 TL vermesi durumunda bir sene sonra 200 lira vermeyi taahhüt etmektedir. A kişisi parasını B kişisine vermekte ve sene sonunda 200 TL almaktadır. Ancak ekonomide üretim olmamış ve hala 100 misket vardır. Piyasadaki para ise 200 TL’dir. Bu durumda piyasadaki paranın alabileceği en çok 100 misket olduğundan (200 / 100 = 2) misketlerin tanesi 2 TL olacak, başka bir ifade ile paranın üzerinde yazan değer 200 lira olacak ve A kişisi parasının arttığını sanacak ancak paranın alım gücü düşecek ve aslında alım gücü geçen senenin 100 lirasına eşit olacaktır. (Bakınız: , )
Enflasyon da paranın alım gücünü düşürerek kaynaklara ulaşmayı güçleştirmektedir.
Kıtlık ile mücadele
Kıtlıkla mücadele etmek amacıyla Birleşmiş Milletler'a bağlı olarak kurulan Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organisation, FAO) günümüzde çalışmalarını sürdürmektedir.
Kıtlığa yapılan eleştiriler
Kıtlığın tanımlanmasında insan ihtiyaçlarının "sonsuz" olduğundan dem vurulmasına basit yaşam hareketini benimseyenler "Eğer söylendiği gibi insan ihtiyaçları sonsuz olsaydı, üretimin hiç durmaksızın artarak devam etmesi gerekirdi." diyerek karşı çıkmaktadırlar. Buna göre, insan ihtiyaçları sonsuz değildir; barınma, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlardır. Bunun ötesine geçen "servet biriktirme" ve "aşırı tüketim" gibi ihtiyaç ve istekler insan doğasından çok sistemden ve kültürden kaynaklıdır ve "lüks"tür. Örneğin bir insan, hayatını sürdürmesi için hiç de zorunlu olmayan bir ürüne reklamlardan veya sosyal çevresinden etkilenerek ihtiyaç duyabilir.
Kaynakça
- ^ Karalar, Rıdvan.(2001). Genel İşletme. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. s. 6 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ..
- ^ Ekonomi alanında şimdiye kadar verilmiş nobel ödüllerinin kişi listesi için tıklayınız., Son Erişim: 18.09.2009
- ^ Amartya Sen'in nobel ödüllü makalesi için tıklayınız (İngilizce). 7 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Son Erişim: 18.09.2009
- ^ Robins, Lionel; An Essay on the Nature and Significance of Economic Science (Ekonomi Biliminin Anlamı ve Doğası Üzerine Bir Deneme), Londra: Macmillan, 1932,
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Iktisadi kitlik ya da ekonomik kitlik kar amacli ekonomik sistem tarafindan kar elde etmek amaciyla kasitli olarak yaratilan ve bir toplumun sahip oldugu uretim kaynaklarinin mevcut teknolojik gelismislik duzeyiyle isletilmesi ile ulasilan uretim duzeyinin sonsuz insan ihtiyaclari ve isteklerini karsilamakta yetersiz oldugunu ifade eden iktisadi bir terimdir Gundelik hayatta kullanilan kitlik kavrami somut bir yoklugu veya yetersizligi ifade ederken iktisadi anlamiyla kitlik mevcut kar bazli ekonomik sistem ve uretim teknolojisiyle ulasilan uretim duzeyi ile ilgili bir yetersizligi ifade eder Her adim basi uretilmis envai cesit urunlerle dolup tasan cesitli dukkan ve marketlerin boy gosterdigi gunumuzde ekonomi biliminin temeli olan kitligin anlami uzerine derin dusunmek gereklidir Hint ekonomist Amartya Sen gercekte kit olanin urunler ya da uretim faktorleri degil para oldugunu kitligin nedeni olarak kar amacli ekonomik sistemin gelir dagiliminda adaleti saglayamamasi sonucu paranin ekonomik sistem tarafindan yine toplumdaki zenginlerin elinde toplandigini ve saglikli bir gelir dagilimi olmadigi surece bir toplumdaki gayrisafi milli hasila artisinin o ulkede yasanan kitlik duzeyini ve ulkede yasayan insanlarin gercek refah duzeyini yansitmayacagini belirtip bu iddiasini iktisadi yontemlerle ispatlayarak 1998 yilinda Nobel Ekonomi Odulu almistir Ingiliz ekonomist Lionel Robbins 1932 yilinda yazdigi unlu denemesindeiktisat bilimini Sonlu ve kit kaynaklarin alternatif kullaniminda insan davranislarini inceleyen bilim olarak tanimlamistir Tanimdan da anlasilacagi uzere iktisat bilimi dogada bol miktarda bulunan ve sahip olmak icin bedel odenmesine gerek olmayan serbest mallar free goods ile ilgilenmez cunku bu mallar kit kabul edilmezler Iktisadin ilgilendigi kit mallar baska bir ifade ile ekonomik mallar economic goods dir Ekonomik mallar bir uretim faaliyetine konu olan dolayisiyla uretilmesi icin bir emek sermaye zaman teknoloji ve kaynak ayrilmasi gereken mallardir kar amacli para ekonomilerinde uretim icin ayrilan bu kaynaklarin degeri fiyat mekanizmasi tarafindan belirlenerek urunun fiyatina yansitildigindan piyasada olusan fiyat in urunun gercek deger ini yansitip yansitmamasindan bagimsiz olarak ekonomik mallarin tanimina fiyati olan ifadesi de eklenmektedir Yine ayni baglamdaki fikirleri ile kitlik bazli kar amacli para ekonomisi yerine kaynak bazli ekonomi teorisini ortaya atan ve bu fikirleri dogrultusunda takipcileri tarafindan Yeni Zelanda da kaynak bazli ekonomi deneyine baslanan sosyal muhendis Jacque Fresco nun da anilmasinda fayda vardir Kitlik kanunuInsan ihtiyaclarinin sonsuz ve bu ihtiyaclari karsilayan kaynaklarin ihtiyaclara nispeten kit olmasi benimsenen ekonomik sistemlerden bagimsiz bir hakikat in ifadesi oldugu gerekcesiyle bu durum kitlik kanunu olarak da adlandirilmaktadir Kitlik ve teknolojiKitligin mevcut teknolojik gelismislik duzeyi ile siki bir bagintisi vardir Teknolojide ortaya cikan bulus yenilik ve gelismeler yapilan uretimden alinan verimi ve uretim kapasitesini artirarak daha az kaynak ile daha cok urun saglanmasini ve dolayisiyla daha cok ihtiyacin karsilanmasini saglamaktadir Para ekonomilerinde kitlikPara ekonomileri paranin hem bir mubadele degisim veya alis veris araci olarak hem de bir deger mekanizmasi olarak kullanildigi ekonomik sistemlerdir Para ekonomilerinde bir mal veya hizmetin degeri fiyat mekanizmasi araciligi ile fiyat uzerinden belirlenir Kitlik ranti Kitlik ranti kit olan kaynaklarin uretim araclari mulkiyetine sahip olanlarin bu kaynaklara sahip olmaktan dolayi elde ettikleri ranttir Ornegin diger topraklara kiyasla verimli olan bir toprak sahibine rant saglar Bir urunun piyasada tek ureticisi olmak bir urunun patentine sahip olmak bir spor dalinda diger insanlarin sahip olmadigi yeteneklere sahip olmak kitlik ranti kapsaminda degerlendirilir Kitlik ve fiyat mekanizmasi Para ekonomilerinde kitlik fiyat ve karlilik uzerinde dogrudan etkilidir ve fiyat mekanizmasini aciklamak amaciyla kullanilir Buna gore Bir urun bir toplumda toplumu olusturan insanlarin ihtiyac duydugundan fazla ise fiyati olmayacaktir Dolayisiyla kit olmayan serbest mallarin fiyati yoktur Ancak bir mal toplumu olusturan insanlarin ihtiyaclarina oranla az ise toplumu olusturan bireyler fiyat mekanizmasi yoluyla birbirleriyle rekabete girecekler bu rekabet sonucunda malin fiyati dolayisiyla da karlilik artacaktir Kasitli kitlik Iktisatcilar kitlik kanunu ile belirtilen dogal kitlik ile ekonomik sistem tarafindan rant elde etmek amaciyla kasitli yaratilan kitlik arasinda ayrim yapmaktadirlar Para ekonomisinde bolluk kitliktan rant saglayanlar acisindan karliligi dusurmeye basladigi noktadan itibaren arzu edilen bir durum degildir Baska bir ifade ile kar bazli ekonomik sistemlerde bollugun da bir siniri vardir ve bu sinir uretimin etkinligini kaybetmeye basladigi nokta veya yapilan uretimin toplumda ihtiyac duyulandan fazla olmasi gibi unsurlara degil dogrudan dogruya karin azalmaya basladigi noktaya bagimlidir Teknik bir ifade ile bir toplumdaki bollugun siniri marjinal uretimin toplam kari dusurmeye basladigi noktadir Bir toplumda soz konusu urune ihtiyac duyan insanlar hala olabilir ancak toplam karin azalmaya basladigi noktadan itibaren uretim yapilmasi mantikli olmayacaktir cunku bu noktadan itibaren yapilan her uretim kari azaltacaktir Bir mal veya hizmetin bir ekonomideki miktarinin karliligi belli bir seviyenin altina dusurecek sekilde artmasi bolluk durumunda karlilik amaciyla hareket eden girisimciler ya uretimi kapasitenin altinda gerceklestirecekler veya kari az bularak piyasadan cekilecek ve toplumdaki herkesin ihtiyaclarini karsilayacak kadar bolluk mumkun olmayacaktir Bir malin uretilen miktarinda ne oranda kitlik yapilacagi yine fiyat mekanizmasi tarafindan esneklik elastikiyet analizi ile belirlenir Esneklik analizi bir mal veya hizmetin fiyati veya miktarindaki bir degisiklige tuketicilerin verdigi tepkinin oransal ifadesidir Karini artirmak gudusuyle hareket eden satici piyasaya arz ettigi malin fiyati ve miktari uzerinde ayarlamalar yaparak en ust duzeyde kar saglamaya calisacaktir Bakiniz Esneklik Kitligin kar amacli ekonomik sistem tarafindan kasitli olarak yaratildigina dair bazi ornekler asagida verilmistir Kitligin ekonomik sistem tarafindan kasitli ve bilincli olarak yaratilmaya calisildigina yonelik verilebilecek en gozle gorulebilir ornek reklamlardir Birbirinin ayni olan ve ayni amaca hizmet eden cesitli urunler tuketicinin zihninde digerlerinden farkli oldugu izlenimi olusturularak gercekte olmayan bir kitlik algisi yaratilmakta talebin artmasi saglanarak fiyat yukseltilmekte ve boylelikle kar marji artirilmaya calisilmaktadir Balik ve sebze hallerinde piyasa surulmesi halinde fiyati ve karliligi dusurecek miktardaki balik ve sebzeler curumeye terk edilirler Boylece balik ve sebzelerin piyasaya arz edilen miktarlari azaltilarak fiyat ve kar yukseltilir 1932 1933 yillari arasinda Sovyetler Birligi Hukumeti nin tarimsal uretim araclari uzerindeki ozel mulkiyeti tasfiye etmesine direnen zengin toprak sahiplerinin uretimi durdurarak tepki vermeleri uzerine Sovyet Hukumeti nin zorlama yoluna giderek durumu daha da kotulestirmesi ile ortaya cikan ve cok sayida insanin acliktan oldugu kasitli kitlik icin bakiniz HolodomorEmek sermaye celiskisi ve kitlik Iktisat biliminde sermaye gundelik hayatta kullanilan para anlamindan farklidir Sermaye uretimde emegin verimini artiran daha once insanlar tarafindan uretilmis olan uretim araclari dir Bu tanima gore ornegin dogal kaynaklar daha once insanlar tarafindan uretilmedikleri icin sermaye sayilmazlar Yine ayni sekilde uretilmis bir urun ornegin televizyon buzdolabi uretimde kullanilmadigi ve etkinligi artirmadigi surece sermaye sayilmaz Ulasimi kolaylastirmasi ve hizlandirmasi icin yapilan yol uretimi hizlandirmasi icin gelistirilen bir makine arac gerec techizat iktisat acisindan sermayedir Teknoloji de uretimde kullanildigi ve etkinligi artirdigi icin sermaye kapsaminda degerlendirilir Teknolojide ortaya cikan gelismeler ve bu gelismelerin uretim alaninda kullanilmasi uretimde verim ve etkinligin artmasini saglayarak daha az emek ile daha cok urun uretilmesini mumkun kilmaktadir Baska bir ifade ile teknolojik gelismeler uretimi emek yogun uretimden sermaye yogun uretime dogru kaydirmaktadir Bunun sonucunda daha az emek istihdam edilmekte istihdamin azalmasi toplumdaki alimgucunu ve dolayisiyla urune olan talebi de dusurmekte ve uretici urettigi urunu satamamakta bunun sonucunda asiri uretim ortaya cikmaktadir Bu durum emek sermaye celiskisi olarak adlandirilmaktadir Iktisadi anlamiyla asiri uretim ifadesi bir toplumda o urune olan ihtiyacin uzerinde uretim yapildigi anlamina gelmez Zira bir urune olan talep o urune olan sadece ihtiyaci degil mevcut fiyat duzeyindeki alimgucunu de ifade eder Bir toplumda bir urune olan ihtiyac cok yuksek olsa bile alimgucu ile desteklenmedigi surece talebe yansimayacak dolayisiyla uretilmis urunler satilamayacak ve uretim asiri olarak degerlendirilecektir Sorunlar onlari ureten bilinc duzeyiyle cozumlenemez Albert Einstein Esasen teknolojik gelismelerin uretim miktarini artirarak daha fazla urun uretilmesini ve bunun sonucunda toplumda daha fazla ihtiyacin karsilanmasini saglamasina bolluga verilen tepki issizlik talepteki azalma dogal bir celiski olmaktan cok kar bazli para ekonomisinden kaynaklanan yapisal bir celiskidir Kar ve kitlik Para ekonomilerinde bir mal veya hizmetin degeri fiyat mekanizmasi araciligi ile fiyat uzerinden belirlenir Fiyat o mal veya hizmetin gercek toplam maliyet degerini yansitmaz Zira normal sartlar altinda bir urunun imalatinda kullanilan hammadde malzeme yari mamuller gibi urunun bunyesine katilan her turlu katkinin ve o urunun satis fiyatinin icinde bir miktar kar mutlaka vardir Kar cesitli sekillerde tanimlanmakla birlikte kitliga olan etkisini goz onune alarak basitce bir mal veya hizmetin piyasada olusan fiyati ile gercek maliyeti arasindaki pozitif fark olarak tanimlanir Soz konusu urunun uretilmesi icin katlanilan maliyetler iscilik kira ulastirma vb maliyet unsuru olarak urunun maliyetine zaten yansitildigindan karin uretime devam edebilmek icin maliyetleri karsilama amaci ndan ote bir anlami vardir Bir urunun piyasada olusan fiyatina ne kadar karin bulastigini tespit etmek baska bir ifade ile urunun kardan arindirilmis olarak maliyetini tespit etmek karin cetrefil yapisi ve surekli sekil degistirmesi nedeniyle cok ciddi bilimsel arastirmayi gerektirir Ornegin bir tekstil firmasinin hammadde olarak satin aldigi kumas icin odedigi fiyat kendisi acisindan maliyet iken kumasi satan acisindan bu fiyatin icinde kar da vardir Kar mubadele sonucunda sekil degistirerek maliyete donusmustur Karin maliyeti artirici bu etkisi urunun fiyatina da yansimakta ve urunun fiyatini yukselterek zaten kit olan kaynaklara ulasmayi daha da guclestirmektedir Vergi ve kitlik Para ekonomilerinde vergi dogrudan ve dolayli olarak kar uzerinden alinmakta ve nihayet tuketici veya son kullaniciya yansitilmaktadir Buna gore ornegin 1 000 TL ye mal ettigi bir urunden 20 kar etmek isteyen bir uretici satis fiyati uzerinden 20 vergi odeyecekse urunu 1 500 TL den satmak isteyecektir x satis fiyatini belirtmek uzere x 20 x 1 000 1 000 20 Verginin ne kadarinin aliciya yansitilacagi ne kadarinin satici tarafindan ustlenilecegi de yine esneklik analizine gore belirlenir Yukaridaki ornege bakarak bir urunun icinde toplam 1 500 1 200 300 TL vergi oldugunu dusunmek yanlistir Zira o urunun imalati icin satin alinan hammadde yari madde malzemeler yine baska sirketlerden temin edilmekte bu sirketler de ayni sekilde kar etmekte kar uzerinden vergi vermekte ve satis fiyatini vergiyi de hesaba katarak belirlemektedirler Bir urunun piyasada olusan fiyatinin icinde ne kadar vergi oldugunun hesaplanmasi da yine ayni sekilde ciddi bir arastirma konusudur Normal sartlar altinda vergi de urunun fiyatini yukselterek zaten kit olan kaynaklara ulasmayi guclestirmektedir Faiz enflasyon ve kitlik Para ekonomisinde faizin bir gerekcesi yatirima donusmesi halinde karliligi dusuk olacak ufak tefek sermayelerin bir havuzda toplanarak buyuk sermaye gerektiren ve buyuk karliligi olan yatirimlara donusmesini saglamaktir Faiz ile yatirim arasinda siki bir iliski vardir Buna gore bir yatirimcinin yapacagi bir yatirimdan elde edecegi kar orani faiz haddine yakin ise yatirimci bu yatirimi yapmak yerine parasini faize yatiracaktir Dolayisiyla bir yatirimin karli ve mantikli olmasi icin urunun piyasada olusan fiyatinin urunun maliyetini asmasi Fiyat Maliyet gt 0 Kar yeterli degildir Elde edilen karin ayni zamanda faiz haddini de asmasi gereklidir Faiz haddinin yuksek olmasi yatirimcilari yatirimdan uzak tutacak piyasaya girip diger ureticilerle rekabet ederek fiyatlari dusurmekten alikoyacaktir Fiyatlarin yuksek olmasi urunlere ulasmayi guclestirerek kitliga neden olacaktir Ayrintili bilgi icin lutfen bakiniz Ote yandan faize yatirilan ana para icin odenecek faiz eger ana para uretime aktarilamamis ise ekonomide faiz haddi kadar uretim karsiligi olmayan para olusturacak ve bu da enflasyona neden olarak paranin degerini dusurecektir Bir ekonomideki paranin alim gucu paranin uzerinde yazan degerden bagimsiz olarak o ekonomideki uretmis mal ve hizmetlerin degeri kadardir Uretim artmadan buyume ekonomideki para miktarinin artmasi emisyon paranin degerini baska bir ifade ile alim gucunu dusurecektir Bir para otoritesinin faiz olarak vermeyi taahhut ettigi miktarin eger soz konusu para uretime donusturulup faizi de karsilayacak kadar uretim yaratilmazsa ekonomide karsiligi yoktur Faize yatirilan para ya para otoritesi tarafindan veya baska bir yatirimci tarafindan kiralanarak uretime donusturulmelidir Bu sureci iki kisinin oldugu bir piyasa uzerinden su basit ornek ile aciklamak mumkundur Bir ekonomide 100 tane misket vardir A kisisinin de 100 TL si vardir Dolayisiyla bir misket 1 TL dir B kisisi bir ekonomideki para otoritesidir ve A kisisinin kendisine 100 TL vermesi durumunda bir sene sonra 200 lira vermeyi taahhut etmektedir A kisisi parasini B kisisine vermekte ve sene sonunda 200 TL almaktadir Ancak ekonomide uretim olmamis ve hala 100 misket vardir Piyasadaki para ise 200 TL dir Bu durumda piyasadaki paranin alabilecegi en cok 100 misket oldugundan 200 100 2 misketlerin tanesi 2 TL olacak baska bir ifade ile paranin uzerinde yazan deger 200 lira olacak ve A kisisi parasinin arttigini sanacak ancak paranin alim gucu dusecek ve aslinda alim gucu gecen senenin 100 lirasina esit olacaktir Bakiniz Enflasyon da paranin alim gucunu dusurerek kaynaklara ulasmayi guclestirmektedir Kitlik ile mucadeleKitlikla mucadele etmek amaciyla Birlesmis Milletler a bagli olarak kurulanGida ve Tarim Orgutu Food and Agriculture Organisation FAO gunumuzde calismalarini surdurmektedir Kitliga yapilan elestirilerKitligin tanimlanmasinda insan ihtiyaclarinin sonsuz oldugundan dem vurulmasina basit yasam hareketini benimseyenler Eger soylendigi gibi insan ihtiyaclari sonsuz olsaydi uretimin hic durmaksizin artarak devam etmesi gerekirdi diyerek karsi cikmaktadirlar Buna gore insan ihtiyaclari sonsuz degildir barinma saglik egitim gibi temel ihtiyaclardir Bunun otesine gecen servet biriktirme ve asiri tuketim gibi ihtiyac ve istekler insan dogasindan cok sistemden ve kulturden kaynaklidir ve luks tur Ornegin bir insan hayatini surdurmesi icin hic de zorunlu olmayan bir urune reklamlardan veya sosyal cevresinden etkilenerek ihtiyac duyabilir Kaynakca Karalar Ridvan 2001 Genel Isletme Eskisehir Anadolu Universitesi s 6 2 Nisan 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ISBN 975 06 0016 9 Ekonomi alaninda simdiye kadar verilmis nobel odullerinin kisi listesi icin tiklayiniz Son Erisim 18 09 2009 Amartya Sen in nobel odullu makalesi icin tiklayiniz Ingilizce 7 Ocak 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde Son Erisim 18 09 2009 Robins Lionel An Essay on the Nature and Significance of Economic Science Ekonomi Biliminin Anlami ve Dogasi Uzerine Bir Deneme Londra Macmillan 1932