Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Temmuz 2022) () ( |
Lebensraum (Almanca anlamı: Yaşam alanı), Doğu Avrupa'da Almanya sınırları dışında yaşayan Alman azınlıkların Almanya'nın hakimiyetinde birleştirilmesi ve yeni toprakların kolonizasyonu ile beraber Alman popülasyonunun bu topraklara yerleştirilmesi politikasıdır. Bu gerekçeyle II. Dünya Savaşı boyunca Naziler milyonlarca Sovyet savaş esirini öldürmüştür.
Nasyonal Sosyalizmden önce
Alman İmparatorluğu
1871'deki Alman birleşmesinin ardından, Doğu'ya genişleme politikası ilk olarak Alman İmparatoru II. Wilhelm döneminde, Avrupa siyasetine egemen ve güçlü bir Almanya yaratmak için yürürlüğe kondu. II. Wilhelm'in idaresindeki Alman İmparatorluğu bu amaç doğrultusunda saldırgan bir dış politika izledi. Bu yayılmacı politikaların sonucunda Afrika'da birkaç sömürge de elde edilmişti. Alman İmparatorluğu, milyonlarca Alman'ın yaşamını sürdürdüğü büyük bir ülkeydi ve Almanya'nın doğusundaki Prusya'yı da kapsıyordu.
Weimar Cumhuriyeti
Almanya I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgiden sonra doğudaki topraklarının bir kısmını Polonya'ya bırakmıştı. Bu onur kırıcı durum, Weimar Dönemi Almanya'sında politik huzursuzluğa sebep olmuştu. 8 Temmuz 1930 tarihinde, Almanya Başbakanı Heinrich Brüning, "Almanya'nın kendine yeterli doğal yaşam alanı olmalıdır" diyerek bu meselenin önemini dile getirmişti.
Friedrich Ratzel'in çalışmaları
19. yüzyılın önemli coğrafyacılarından olan Friedrich Ratzel’in ilmî araştırmaları, coğrafya ilminin yeni dallarının temellerini oluşturdu. İnsanın hayat ilişkilerine çevrenin yaptığı etkiyi araştırmalarının merkezine koymakla doğa ve toplum bilimleri ile coğrafya arasında bir bağ oluşmasını sağlayan ilk coğrafyacıdır. Biyolojik, tarihî ve antropolojik olaylara özel ilgi gösteren Ratzel, Charles Darwin’den çok güçlü biçimde etkilendi. Antropocoğrafya ve siyâsî coğrafyanın kurucusudur. “Deutschen Kolonialverein (Alman Kolonyal Derneği)”, “Altdeutschen Verband (Eski Alman Birliği)” ve “Deutschen Flottenverein (Alman Bahriye Derneği)” gibi siyâsî cemiyetlerin üyesi olması, siyâsî açıdan büyük etkiye sahip ve Almanya’nın emperyalist büyük güç olmasını talep eden ve bu yolda çaba gösteren cemiyetlerde faaliyet gösterdiği anlamındadır. Coğrafî ortamla devlet sistemi arasındaki ilişkileri göstermeye çalıştı, beşerî olayların yayılma alanlarını araştırmak ve bu alanları yeryüzü organizmasını meydana getiren şeylerden sûni bir şekilde ayırmamak gereği üstünde durdu. Bazı milletleri genişlemeye ve hâkimiyet kurmaya sürükleyen “mekân” (Raum) duygusunu tanımlamaya çalıştı.
Eserleri “Siyâsî Coğrafya” (1897) ve “Hayat Alanı”nda (1901) “Lebensraum” kavramını ilk kez kullanan kişidir. Darwin’in güçlü etkisini üzerinde taşıdığından, Darwin’in biyolojik evalüsyon teorisini insana uyarlamıştır. Organizmaların büyümek, gelişmek, varlıklarını sürdürmek için yeterli hayat alanına sahip olmaları gerektiğini belirtir; hayvan ve bitki topluluklarından buna misaller getirir ve var oluş mücadelesinin hayat alanı mücadelesi olduğunun altını çizer.
“Var oluş mücadelesi” ile kast edilen aslında alan mücadelesidir. Çünkü alan, hayatın ilk şartıdır ve alan olmaksızın başta beslenme olmak üzere diğer hayat şartlarının ölçüsü eksik kalır.
Halkların ve devletlerin gelişimi insanların “Lebensraum” (Hayat Alanı) için verdikleri mücadeleden ve doğal verili çevre şartlarına evalüasyonla (evrimsel) uyum sağlamasından etkilenmektedir. Halklar ve milletler doğal hayat alanlarına evrimsel uyum sağlayan “organik bütünlükler” olarak kavrana gelmektedir (bu doğal hayat alanları şiddet kullanılarak ele geçirilebilir ve/veya savunulabilir).
... her canlı, komşusunun zararına mal olsa bile kendi bölgesini genişletmeye çalışır; bundan da alan mücadelesi doğar.
Başarılı ve güçlü halklar hayat alanlarını korurlar ve hayat alanı şartlar gerektirdiğinde, yani “mekân darlığı” ortaya çıktığında şiddet kullanarak genişletirler.
Bir halk, kendinden sonra gelen yeni nesillerle aynı toprakta oturup kalmaz; çünkü sürekli büyür ve bu yüzden yayılmak zorundadır.
Ratzel’in bu jeodarwinist öğretisinin emperyalizmin ve yayılmacılığın meşrulaştırılmasına hizmet ettiği açıktır.
Tarihi, “hayat alanı içinde sürekli bir mücadele” olarak anlamasına rağmen, ilk kullandığı dönemde “Lebensraum” teorisi direkt bir siyâsî anlam içermiyordu. Lebensraum terimi “Alldeutschen Verband”ın yayınlarında sık sık, yayılma çabasındaki Almanya’nın dünya politikasının talepleri bağlamında kullanıldı. Karl Haushofer’in Jeopolitik Ekolü Alldeutschen Verband’ın bu yayılmacı söylemlerine bilimsel kılıflar hazırladı ve bu söylemi daha I. Dünya Savaşı öncesi dönemde Almanya’da etkili kılarak devam ettirdi.
Antropocoğrafya her zaman eşit kalan faktörler “mekân, durum ve ülkelerin şekli gibi temel özellikleri, halkların hayatları hakkında da hüküm verebilmek için değerlendirmek” zorundaydı. Bu yapılınca Ratzel’in yeryüzündeki dar mekân için halkların mücadelesi düşüncesinden türetilen (jeodarwinizm) “büyüyen mekânlar yasası”na yol açılmış olur. Her iki tasavvurda da yeryüzünün doğal mekânları şekilsel bir rol oynarlar, ama temel fonksiyonları farklıdır, klâsik coğrafyada halkların harmonik dünya düzenini oluştururken (Herder ve Kant’ta olduğu gibi ‘ebedî barış’ düşüncesi), Ratzel’de sahne halkların yayılma mücadelesine terk edilmiştir. Halkların ve devletlerin kültürel terakkîsi, gelişme ve yayılmaya bağlıdır (mekân terakkîsi). Sadece “yaşlanan halklar” sürekli daha sıkı sınırlarına tutunurlar; canlı devletler canlı organizmalar gibi siyâsî sınır hattının anorganik engellerini aşarlar.
Ratzel’e göre insanın yaşadığı alan (mekân), onun kaçamayacağı, içinden çıkamayacağı bir alın yazısıdır. Mekân, zaman gibi insana kendini zorla kabul ettirir. Ancak mekân, zamana kıyasla sınırlara sahiptir. Ne var ki bu, milletlerin ve devletlerin yan yana barış içinde yaşaması sonucunu doğururken; Ratzel, bu ortadan kaldırılma imkânı olmayan mekânın darlığı problematiğini (çelişkisini) jeodarwinist mücadele terminolojisinden esinlenerek aşmaya çalışmıştır. Ona göre bir millet sürekli büyüdüğü için yayılmak zorundadır. Nüfus artışını yapay olarak azaltmak ise söz konusu değildir. Nüfus artışını yapay metotlarla azaltmak yolundaki tedbirle bir millet yalnızca kendi büyüme gücünü kurban etmiş, milletlerin birbirleriyle ilişkisi ve rekabeti sonucu ortaya çıkan insanlığın ilerlemesi engellenmiş olur. Ulaştığı bu sonuçlar yüzünden İtalya ve Almanya gibi geç emperyalist devletlerin toprak açlıklarına büyük anlayış göstermiştir. Avrupa kolonyalizmi altında acı çeken yerli halklar Ratzel’in anlayışına göre aslında “kendi miskinliklerinin, uyuşukluklarının ve rekabet içinde olmamalarının kurbanıdırlar”. Her devlet için kaçınılmaz alternatif, “her zaman ya ileri doğru genişlemesi ya da geri çekilip toprak kaybına uğramasıdır”.
Ratzel'in Hitler'e etkisi
Ratzel’in görüşlerinin zaman içinde daha radikalleştiğini ifade edebiliriz. Bir yandan ırk fanatizmine karşı çıkarken, öte yandan ırkların mücadelesini gerekli görmekte ve ırkların kültürel ve siyâsî hiyerarşisini de (‘Herrenrasse’: efendi ırk) kabul etmektedir. Meselâ “ırkı düzeltmek ve temizlemek için ırkı arileştirmeye yönelik tedbirler” Ratzel tarafından kabul edilmiş ve ırk hissiyatının aidiyet hissiyatı gibi gerekçeli olduğunu açıklanmıştır.
Bu görüşler, takip eden yıllarda siyâset üzerinde etkilerini gösterdi. Teorileri jeodarwinizm içeren yanlarıyla Üçüncü Reich’ın ‘Lebensraum’ ideolojisine ve jeopolitiğine kolayca eklenebildi. Bu bakış açısından I. Dünya Savaşı, halklar ve devletlerin sağlıklı doğal zorunlu büyüme çabaları olarak değerlendirildi.
Ratzel ile ilgili bir diğer çok tartışılan konu, “Siyâsî Coğrafya” adlı eseri ile nasyonal sosyalizm jeopolitiğinin öncüsü olduğu suçlamasıdır. Yazıları Karl Haushofer tarafından kullanılmış ve yine onun tarafından “Siyâsî Coğrafya” Adolf Hitler’e Landesberg Hapishanesi’ndeki tutukluluğu sırasında Rudolf Hess aracılığıyla sunularak okuması sağlanmıştır. Hitler’in beslendiği kaynaklardan biri olduğu ve teorik arka planını bu eserlerden aldığını söylemek çok da güç olmasa gerektir. Bir başka deyişle, Ratzel’in eserleri Hitler’in düşünce ve davranışlarına etki etmiştir, ama hangi şekilde ve ne ölçüde etkilediği spekülasyondur. Ratzel’in nasyonal sosyalist jeopolitiğe ilişkin kendi düşüncelerinin neler olduklarını ortaya çıkarmak oldukça güçtür; çünkü 1904 yılında ölmüştür ve bu sebepten nasyonal sosyalizm hakkında onun fikirlerini belirleme imkânı yoktur.
1922 yılında Jeopolitik dersleri vermeye başlayan Karl Haushofer, 1924 yılında da “Zeitschrift für Geopolitik”i (Jepolitik Dergisi) çıkarmaya başlamış ve Alman jeopolitik zihniyetinin en önemli temsilcisi olmuştu. Coğrafya disiplininde favori olmamasına rağmen “jeopolitik” kuramları ile coğrafyayı siyâsî kamuoyunda dikkate şayan bir disiplin yapmayı başardı. Eski bir emir subayı aracılığıyla, Rudolf Hess ile kurduğu dostluk sayesinde Hitler ile tanıştı. Hitler ve Hess’in 1924 yılında Münih’te başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi sonrasında tutuklanmalarının ardından onları cezaevinde ziyaret ederek jeopolitik düşüncelerini aktardı. Bu dönemde Haushofer’in Ratzel’in eserlerini Hess üzerinden Hitler’e ulaştırdığı söylenmektedir.
Hitler’in Almanya’nın yayılma savaşını meşrulaştırmak için Ratzel’in biyolojik coğrafya tezlerine dayandığı açıktır. Bir başka deyişle Hitler’in Ratzel – Haushofer çizgisinde ifadesini bulan siyâsî coğrafya–jeopolitik görüşlerinden beslendiğini ve coğrafya ile jeopolitiğin aynı madalyonun iki farklı yüzleri olduklarını söylemek mümkündür.
Hitler'in Mein Kampf eserinde Lebensraum
Adolf Hitler Alman yaşam alanı hakkındaki görüşlerini, yazmış olduğu Mein Kampf (Kavgam) kitabının ikinci cildinde belirtmiştir:
Başka milletler daha geniş topraklara yayılıp yerleşirken, iç kolonizasyona yönelmiş bir millet nüfus artışını sınırlamak zorunda kalacak, fakat geniş topraklara yayılan milletler artmaya devam edecektir. Bir ülkenin hayat alanı ne kadar azsa, bu durumla o kadar çabuk karşılaşır.
...devletin ekonomik bir kavramla veya belli bir ekonomik gelişmeyle hiçbir ilgisi yoktur. Devlet sınırları çizilmiş belli bir hayat alanı üzerinde, gayesi ekonomik faaliyetlerde bulunmak olan akit tarafların bir araya gelmesi demek değildir. Devlet fizik ve ahlak bakımından birbirine benzeyen bir insan topluluğunun, öngörülen, nesillerini daha iyi yetiştirmek hedefine ulaşmak için oluşturduğu bir organizasyondur. Bir devletin gayesi ve manası yalnız budur, başka bir şey değildir. Ekonomi bu görevin yerine getirilebilmesi için gerekli olan birçok yardımcı vasıtadan sadece bir tanesidir. Ekonomi hiçbir zaman için devletin ne sebebidir ne de gayesi. Devletin tabiata aykırı olarak yanlış bir temele oturtulması hali istisnadır. Devletin devlet olarak mutlaka sınırları belli bir arazi üzerinde bulunmasına lüzum olmadığının izahı da buradadır. Bu şart ancak soydaşlarının geçimini kendi imkanlarıyla temin etmek isteyen, yani varoluş mücadelelerini kendi imkanlarıyla yürütmek isteyen milletler için zaruri olur. Başkalarını kendileri için çalıştırmak maksadıyla insanlığın arasına parazitler gibi sokulmak kabiliyetine sahip olan milletler sınırı çizilmiş hayat alanına sahip olmadan devlet kurabilirler.
... toprak insanlar üzerine nasıl tesir ederse etsin, bu tesirin sonuçları ona maruz kalan çeşitli ırklara göre değişik olacaktır. Hayat alanının verimsiz oluşu bir ırkı daha çok çalışmaya, büyük işler yapmaya sevk eden bir iğne olur. Bir başka ırka ise sefalet getirir. Milletlere gelecek dış etkiler, onlara kabiliyetlerine göre tesir eder. Bazılarını açlığa sürükler, bazılarını ise gayretli çalışmaya.
Göçebelerin üzerinde yaşadıkları sınırlı bir hayat alanları vardır. Yalnız bunlar belirli bir yerde oturup çiftçilik yapmaz. Sürülerinden elde ettikleri ürünle geçinirler ve bu sürüyü otlatmak için kendi topraklarında dolaşırlar. Bunun sebebi de topraklarının bir yerde devamlı oturmalarına imkan vermeyecek kadar verimsiz oluşudur. Fakat asıl sebep bir devrin veya bir milletin tek tük medeniyetiyle hayat alanının tabi fakirliği arasındaki dengesizliktir.
Eğer nasyonal sosyalist hareket tarih karşısında milletimiz yararına gerçekten büyük bir görev almak istiyorsa, Alman milletinin dünya üzerindeki gerçek durumunu çok iyi bilmeli, acı duymalı ve tam bir şekilde bu şuura varmalıdır. Açık bir görüş ve cesaretle Alman milletinin dış politikasını bugüne kadar yürütmüş olan kabiliyetsizlik ve şuursuzlukla mücadele etmelidir. Gelenekleri ve peşin hükümleri dikkate alınmadan, milletimizi ve onun gücünü toplamak, onu şimdiki dar hayat alanından çıkaracak ve yeni topraklara götürecek sevk etme cesaretini bulmalı, böylece bu dünyada yok olup gitmek veya başkalarına esir olmak tehlikesinden kurtarmalıdır.
Nasyonal sosyalist hareket nüfusumuzla toprağımızın yüzölçümü arasındaki nispetsizliği kaldırmaya, tarihi geçmişimizle hiçbir çıkar yolu olmayan şimdiki güçsüzlüğümüz arasındaki uyuşmazlığı yok etmeye çalışmalıdır. Toprağın yüzölçümü maişeti temin etme kaynağı olduğu gibi siyasi iktidarında bir dayanak noktasıdır.
Bugün hepimiz Fransa'yla hesaplaşmak zaruretine ne kadar inanırsak inanalım, dış politikamızın gayeleri bu hesaplaşmayla sınırlanırsa bunun hiçbir tesiri ve faydası olmayacaktır. Bu hesaplaşma ancak Avrupa'daki hayat alanımızı genişletmek için geride bir örtü hazırlamak şeklinde yorumlanabilir. Çünkü biz bu meseleyi sömürgeler ele geçirmekle çözemeyiz. Ancak yerleşme sahamızı anavatan toprağının yüzölçümünü arttırarak çözebiliriz.
Nasyonal Sosyalizm Dönemi (1933-1945)
Almanya'da 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler liderliğindeki Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin iktidara gelmesiyle birlikte 1919-1933 yılları arasında sürmüş olan, siyasi karışıklıklarla ve Versay Antlaşması'nın getirdiği askerî ve ekonomik sınırlamalarla geçen Weimar Cumhuriyeti Dönemi sona ermiş oldu. Hitler, iktidara geldiği ilk zamanlardan itibaren, Versay'ın Almanya'ya dayattığı tüm kısıtlamaları ihlal ederek pek çok değişiklik yaptı. Ekonomik düzen sağlandı, işsizlik azaltıldı, sadece sınırlı sayıda askerî teçhizat üretimine izin verilen eski ordu terhis edilerek yerine tam teçhizatlı, döneminin en moderni sayılabilecek çok güçlü bir ordu kuruldu. Hitler, ülke içindeki sıkıntıların giderilmesinden sonra, yıllar önce Landsberg Hapishanesi'nde yazdığı Kavgam kitabında belirttiği bir diğer mesele olan yaşam alanı konusu için faaliyete başladı. Hitler ve onun idaresindeki nasyonal sosyalist rejimin etnik milliyetçiliğe dayanan irredantist ideolojisi gereğince, Alman azınlıkların yaşadığı bölgelerle beraber bir Alman devleti olan Avusturya, yeniden "Büyük Almanya" sınırlarının içerisine dahil edilmeliydi. Nasyonal Sosyalist Almanya bu amaçla ilk olarak 1938'de Avusturya'yı ilhak etti. İlhak sırasında Avusturyalılar, Avusturya'ya giren Alman askerlerini büyük bir sevinçle karşıladılar.
Avusturya'nın ilhak edilmesi ve Almanya'nın bir eyaleti konumuna getirilmesinin ardından Çekoslovakya'da Alman azınlığın yoğun olarak yaşadığı Südet bölgesi için harekete geçildi. Südet bölgesindeki Alman azınlığın varlığı, yıllar boyunca bitmemiş bir sorundu. Hitler, Nürnberg'de yaptığı parti toplantısında Çek hükûmetinin Südet bölgesinde yaşayan Alman azınlığa adil davranmadığını, bundan ötürü Almanya'nın gerekeni yapacağını söylemişti. Südet bölgesinin Almanya tarafından işgal edilmesinden çekinen Çek hükûmeti, Südet bölgesine asker gönderdi. Savaş çıkmasını önlemek amacıyla 29 Eylül 1938 tarihinde İngiltere, Fransa ve İtalya'nın da aracı olduğu Münih Antlaşması (1938) imzalandı. Almanya, yapılan antlaşma doğrultusunda Südet bölgesini işgal etti. 16 Mart 1939 tarihinde Almanya antlaşmayı ihlal ederek Çekoslovakya'nın tamamını işgal etti ve Almanya'ya bağladı.
Çekoslovakya'nın da alınmasının ardından, en önemli aşamaya geçildi. I. Dünya Savaşı'nın sonunda Prusya'nın kaybedilen kısmı Polonya'dan geri alınmalıydı, ancak Hitler o anki politik çıkarları gereğince Polonya ile bir yakınlaşma politikası güderek Almanya-Polonya ilişkilerini geliştirmeye çalıştı ve 1934'te Almanya-Polonya Saldırmazlık Paktı imzalandı. Önceleri, Hitler'in dış politikası Fransa-Polonya ilişkilerini zayıflatarak Polonya'yı Anti-Komintern Paktı'nın içine çekmek ve Sovyetler Birliği'ne karşı ortak cephe oluşturmak üzerine kurulmuştu. Almanya'nın bir eyaleti olan Doğu Prusya, Polonya'da yer alan Danzig Koridoru yüzünden Almanya'nın geri kalan parçasından ayrılıyordu ve Danzig kentinde yaşayan insanların neredeyse tamamını Almanlar oluşturuyordu. Alman halkının bu konu hakkındaki görüşü Danzig'in ve Polonya'ya verilen tüm eski Alman topraklarının yeniden Almanya'ya dahil edilmesi şeklindeydi. Alman birlikleri 1 Eylül 1939'da Lebensraum politikasının en önemli kısmını gerçekleştirmek amacıyla Polonya'yı işgal etti. Ülkenin batısı Almanya tarafından, doğusu ise Sovyetler Birliği tarafından kontrol altına alındı. Bu işgalle birlikte II. Dünya Savaşı başlamış oldu.
Alman kanı taşıyan toplulukların Büyük Alman İmparatorluğu'nun hakimiyeti altında bir araya getirilmesinden sonra Almanya, Doğu Avrupa'nın geniş ovalarına hükmetmek amacıyla 1941 senesinde Sovyetler Birliği ile yaptığı saldırmazlık paktını ihlal ederek Sovyet topraklarına saldırdı ve Moskova'ya kadar gelerek kısa sürede SSCB'ye bağlı Baltık bölgesinde yer alan bölgeleri, Rusya'nın bir kısmını ve Ukrayna'yı işgal etti. Baltık, Beyaz Rusya'nın batısı ve Rusya'nın bir kısmında Reichskommissariat Ostland isminde, Ukrayna'da ise Reichskommissariat Ukraine isimli yerel yönetimler kuruldu. Bu yerel yönetimleri idare eden yöneticilere Reichskommissar deniliyordu.
Alman nasyonal sosyalistlerin Lebensraum politikasına göre Doğu Avrupa'da ele geçirilen yeni topraklar, Alman halkının yaşam alanını oluşturacaktı. Zaman içinde çoğalacak Alman nüfusunun yerleşim sıkıntısı olmayacaktı ve Doğu'nun geniş coğrafyasındaki zenginliklere Büyük Alman İmparatorluğu sahip olacaktı. Özellikle de Adolf Hitler, Almanya'nın mevcudiyetini buna bağlamıştı. Alman devletinin kendisini "Großdeutsches Reich" (Büyük Alman İmparatorluğu) olarak isimlendirdiği kısım, dönemin siyasi haritasına bakıldığında, Almanya topraklarıyla beraber Avusturya'yı, Polonya'yı ve Çekoslovakya'nın Çek Cumhuriyeti kısmını kapsıyordu, Doğu Avrupa'daki diğer işgal alanları ise yalnızca birer koloniydi. Büyük Alman İmparatorluğu, en geniş sınırlarına 1944 senesinde ulaşmıştı.
Alman ordusu, Stalingrad Muharebesi'ndeki yenilgiden sonra Doğu Avrupa'da gerilemeye başladı. 8 Mayıs 1945'teki yenilgi ve beraberinde yaşanan olayların sonucunda belli bir süreliğine gerçekleşmiş olan Lebensraum politikası başarısızlıkla sonuçlandı.
Kaynakça
- ^ Kavgam'dan alıntılarda iki kaynaktan yararlanılmıştır: Hitler, Adolf; Kavgam, Yağmur Yayınları, İstanbul 1972 (Çev. Refik Özdek) ve http://netgeist.com/media/mein-kampf.pdf 13 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Türkçe kaynaktaki sayfa numarası ilk olarak, Almanca kaynaktaki sayfa numaraları ise parantez içinde verilmiştir
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Lebensraum haber gazete kitap akademik JSTOR Temmuz 2022 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Lebensraum Almanca anlami Yasam alani Dogu Avrupa da Almanya sinirlari disinda yasayan Alman azinliklarin Almanya nin hakimiyetinde birlestirilmesi ve yeni topraklarin kolonizasyonu ile beraber Alman populasyonunun bu topraklara yerlestirilmesi politikasidir Bu gerekceyle II Dunya Savasi boyunca Naziler milyonlarca Sovyet savas esirini oldurmustur Nasyonal Sosyalizmden onceAlman Imparatorlugu 1871 deki Alman birlesmesinin ardindan Dogu ya genisleme politikasi ilk olarak Alman Imparatoru II Wilhelm doneminde Avrupa siyasetine egemen ve guclu bir Almanya yaratmak icin yururluge kondu II Wilhelm in idaresindeki Alman Imparatorlugu bu amac dogrultusunda saldirgan bir dis politika izledi Bu yayilmaci politikalarin sonucunda Afrika da birkac somurge de elde edilmisti Alman Imparatorlugu milyonlarca Alman in yasamini surdurdugu buyuk bir ulkeydi ve Almanya nin dogusundaki Prusya yi da kapsiyordu Weimar Cumhuriyeti Almanya I Dunya Savasi ndaki yenilgiden sonra dogudaki topraklarinin bir kismini Polonya ya birakmisti Bu onur kirici durum Weimar Donemi Almanya sinda politik huzursuzluga sebep olmustu 8 Temmuz 1930 tarihinde Almanya Basbakani Heinrich Bruning Almanya nin kendine yeterli dogal yasam alani olmalidir diyerek bu meselenin onemini dile getirmisti Friedrich Ratzel in calismalari Friedrich Ratzel 19 yuzyilin onemli cografyacilarindan olan Friedrich Ratzel in ilmi arastirmalari cografya ilminin yeni dallarinin temellerini olusturdu Insanin hayat iliskilerine cevrenin yaptigi etkiyi arastirmalarinin merkezine koymakla doga ve toplum bilimleri ile cografya arasinda bir bag olusmasini saglayan ilk cografyacidir Biyolojik tarihi ve antropolojik olaylara ozel ilgi gosteren Ratzel Charles Darwin den cok guclu bicimde etkilendi Antropocografya ve siyasi cografyanin kurucusudur Deutschen Kolonialverein Alman Kolonyal Dernegi Altdeutschen Verband Eski Alman Birligi ve Deutschen Flottenverein Alman Bahriye Dernegi gibi siyasi cemiyetlerin uyesi olmasi siyasi acidan buyuk etkiye sahip ve Almanya nin emperyalist buyuk guc olmasini talep eden ve bu yolda caba gosteren cemiyetlerde faaliyet gosterdigi anlamindadir Cografi ortamla devlet sistemi arasindaki iliskileri gostermeye calisti beseri olaylarin yayilma alanlarini arastirmak ve bu alanlari yeryuzu organizmasini meydana getiren seylerden suni bir sekilde ayirmamak geregi ustunde durdu Bazi milletleri genislemeye ve hakimiyet kurmaya surukleyen mekan Raum duygusunu tanimlamaya calisti Eserleri Siyasi Cografya 1897 ve Hayat Alani nda 1901 Lebensraum kavramini ilk kez kullanan kisidir Darwin in guclu etkisini uzerinde tasidigindan Darwin in biyolojik evalusyon teorisini insana uyarlamistir Organizmalarin buyumek gelismek varliklarini surdurmek icin yeterli hayat alanina sahip olmalari gerektigini belirtir hayvan ve bitki topluluklarindan buna misaller getirir ve var olus mucadelesinin hayat alani mucadelesi oldugunun altini cizer Var olus mucadelesi ile kast edilen aslinda alan mucadelesidir Cunku alan hayatin ilk sartidir ve alan olmaksizin basta beslenme olmak uzere diger hayat sartlarinin olcusu eksik kalir Halklarin ve devletlerin gelisimi insanlarin Lebensraum Hayat Alani icin verdikleri mucadeleden ve dogal verili cevre sartlarina evaluasyonla evrimsel uyum saglamasindan etkilenmektedir Halklar ve milletler dogal hayat alanlarina evrimsel uyum saglayan organik butunlukler olarak kavrana gelmektedir bu dogal hayat alanlari siddet kullanilarak ele gecirilebilir ve veya savunulabilir her canli komsusunun zararina mal olsa bile kendi bolgesini genisletmeye calisir bundan da alan mucadelesi dogar Basarili ve guclu halklar hayat alanlarini korurlar ve hayat alani sartlar gerektirdiginde yani mekan darligi ortaya ciktiginda siddet kullanarak genisletirler Bir halk kendinden sonra gelen yeni nesillerle ayni toprakta oturup kalmaz cunku surekli buyur ve bu yuzden yayilmak zorundadir Ratzel in bu jeodarwinist ogretisinin emperyalizmin ve yayilmaciligin mesrulastirilmasina hizmet ettigi aciktir Tarihi hayat alani icinde surekli bir mucadele olarak anlamasina ragmen ilk kullandigi donemde Lebensraum teorisi direkt bir siyasi anlam icermiyordu Lebensraum terimi Alldeutschen Verband in yayinlarinda sik sik yayilma cabasindaki Almanya nin dunya politikasinin talepleri baglaminda kullanildi Karl Haushofer in Jeopolitik Ekolu Alldeutschen Verband in bu yayilmaci soylemlerine bilimsel kiliflar hazirladi ve bu soylemi daha I Dunya Savasi oncesi donemde Almanya da etkili kilarak devam ettirdi Antropocografya her zaman esit kalan faktorler mekan durum ve ulkelerin sekli gibi temel ozellikleri halklarin hayatlari hakkinda da hukum verebilmek icin degerlendirmek zorundaydi Bu yapilinca Ratzel in yeryuzundeki dar mekan icin halklarin mucadelesi dusuncesinden turetilen jeodarwinizm buyuyen mekanlar yasasi na yol acilmis olur Her iki tasavvurda da yeryuzunun dogal mekanlari sekilsel bir rol oynarlar ama temel fonksiyonlari farklidir klasik cografyada halklarin harmonik dunya duzenini olustururken Herder ve Kant ta oldugu gibi ebedi baris dusuncesi Ratzel de sahne halklarin yayilma mucadelesine terk edilmistir Halklarin ve devletlerin kulturel terakkisi gelisme ve yayilmaya baglidir mekan terakkisi Sadece yaslanan halklar surekli daha siki sinirlarina tutunurlar canli devletler canli organizmalar gibi siyasi sinir hattinin anorganik engellerini asarlar Ratzel e gore insanin yasadigi alan mekan onun kacamayacagi icinden cikamayacagi bir alin yazisidir Mekan zaman gibi insana kendini zorla kabul ettirir Ancak mekan zamana kiyasla sinirlara sahiptir Ne var ki bu milletlerin ve devletlerin yan yana baris icinde yasamasi sonucunu dogururken Ratzel bu ortadan kaldirilma imkani olmayan mekanin darligi problematigini celiskisini jeodarwinist mucadele terminolojisinden esinlenerek asmaya calismistir Ona gore bir millet surekli buyudugu icin yayilmak zorundadir Nufus artisini yapay olarak azaltmak ise soz konusu degildir Nufus artisini yapay metotlarla azaltmak yolundaki tedbirle bir millet yalnizca kendi buyume gucunu kurban etmis milletlerin birbirleriyle iliskisi ve rekabeti sonucu ortaya cikan insanligin ilerlemesi engellenmis olur Ulastigi bu sonuclar yuzunden Italya ve Almanya gibi gec emperyalist devletlerin toprak acliklarina buyuk anlayis gostermistir Avrupa kolonyalizmi altinda aci ceken yerli halklar Ratzel in anlayisina gore aslinda kendi miskinliklerinin uyusukluklarinin ve rekabet icinde olmamalarinin kurbanidirlar Her devlet icin kacinilmaz alternatif her zaman ya ileri dogru genislemesi ya da geri cekilip toprak kaybina ugramasidir Ratzel in Hitler e etkisiRatzel in goruslerinin zaman icinde daha radikallestigini ifade edebiliriz Bir yandan irk fanatizmine karsi cikarken ote yandan irklarin mucadelesini gerekli gormekte ve irklarin kulturel ve siyasi hiyerarsisini de Herrenrasse efendi irk kabul etmektedir Mesela irki duzeltmek ve temizlemek icin irki arilestirmeye yonelik tedbirler Ratzel tarafindan kabul edilmis ve irk hissiyatinin aidiyet hissiyati gibi gerekceli oldugunu aciklanmistir Bu gorusler takip eden yillarda siyaset uzerinde etkilerini gosterdi Teorileri jeodarwinizm iceren yanlariyla Ucuncu Reich in Lebensraum ideolojisine ve jeopolitigine kolayca eklenebildi Bu bakis acisindan I Dunya Savasi halklar ve devletlerin saglikli dogal zorunlu buyume cabalari olarak degerlendirildi Ratzel ile ilgili bir diger cok tartisilan konu Siyasi Cografya adli eseri ile nasyonal sosyalizm jeopolitiginin oncusu oldugu suclamasidir Yazilari Karl Haushofer tarafindan kullanilmis ve yine onun tarafindan Siyasi Cografya Adolf Hitler e Landesberg Hapishanesi ndeki tutuklulugu sirasinda Rudolf Hess araciligiyla sunularak okumasi saglanmistir Hitler in beslendigi kaynaklardan biri oldugu ve teorik arka planini bu eserlerden aldigini soylemek cok da guc olmasa gerektir Bir baska deyisle Ratzel in eserleri Hitler in dusunce ve davranislarina etki etmistir ama hangi sekilde ve ne olcude etkiledigi spekulasyondur Ratzel in nasyonal sosyalist jeopolitige iliskin kendi dusuncelerinin neler olduklarini ortaya cikarmak oldukca guctur cunku 1904 yilinda olmustur ve bu sebepten nasyonal sosyalizm hakkinda onun fikirlerini belirleme imkani yoktur 1922 yilinda Jeopolitik dersleri vermeye baslayan Karl Haushofer 1924 yilinda da Zeitschrift fur Geopolitik i Jepolitik Dergisi cikarmaya baslamis ve Alman jeopolitik zihniyetinin en onemli temsilcisi olmustu Cografya disiplininde favori olmamasina ragmen jeopolitik kuramlari ile cografyayi siyasi kamuoyunda dikkate sayan bir disiplin yapmayi basardi Eski bir emir subayi araciligiyla Rudolf Hess ile kurdugu dostluk sayesinde Hitler ile tanisti Hitler ve Hess in 1924 yilinda Munih te basarisizlikla sonuclanan darbe girisimi sonrasinda tutuklanmalarinin ardindan onlari cezaevinde ziyaret ederek jeopolitik dusuncelerini aktardi Bu donemde Haushofer in Ratzel in eserlerini Hess uzerinden Hitler e ulastirdigi soylenmektedir Hitler in Almanya nin yayilma savasini mesrulastirmak icin Ratzel in biyolojik cografya tezlerine dayandigi aciktir Bir baska deyisle Hitler in Ratzel Haushofer cizgisinde ifadesini bulan siyasi cografya jeopolitik goruslerinden beslendigini ve cografya ile jeopolitigin ayni madalyonun iki farkli yuzleri olduklarini soylemek mumkundur Hitler in Mein Kampf eserinde LebensraumAdolf Hitler Alman yasam alani hakkindaki goruslerini yazmis oldugu Mein Kampf Kavgam kitabinin ikinci cildinde belirtmistir Baska milletler daha genis topraklara yayilip yerlesirken ic kolonizasyona yonelmis bir millet nufus artisini sinirlamak zo runda kalacak fakat genis topraklara yayilan milletler artmaya devam edecektir Bir ulkenin hayat alani ne kadar azsa bu durumla o kadar cabuk karsilasir devletin ekonomik bir kavramla veya belli bir ekonomik gelismeyle hicbir ilgisi yoktur Devlet sinirlari cizilmis belli bir hayat alani uzerinde gayesi ekonomik faaliyetlerde bulunmak olan akit taraflarin bir araya gelmesi demek degildir Devlet fizik ve ahlak bakimindan birbirine benzeyen bir insan toplulugunun ongorulen nesillerini daha iyi yetistirmek hedefine ulasmak icin olusturdugu bir organizasyondur Bir devletin gayesi ve manasi yalniz budur baska bir sey degildir Ekonomi bu gorevin yerine getirilebilmesi icin gerekli olan bircok yardimci vasitadan sadece bir tanesidir Ekonomi hicbir zaman icin devletin ne sebebidir ne de gayesi Devletin tabiata aykiri olarak yanlis bir temele oturtulmasi hali istisnadir Devletin devlet olarak mut laka sinirlari belli bir arazi uzerinde bulunmasina luzum olmadiginin izahi da buradadir Bu sart ancak soydaslarinin gecimini kendi imkanlariyla temin etmek isteyen yani varolus mucadelelerini kendi imkanlariyla yurutmek isteyen milletler icin zaruri olur Baskalarini kendileri icin calistirmak maksadiyla insanligin arasina parazitler gibi sokulmak kabiliyetine sahip olan milletler siniri cizilmis hayat alanina sahip olmadan devlet kurabilirler toprak insanlar uzerine nasil tesir eder se etsin bu tesirin sonuclari ona maruz ka lan cesitli irklara gore degisik olacaktir Hayat alaninin verimsiz olusu bir irki da ha cok calismaya buyuk isler yapmaya sevk eden bir igne olur Bir baska irka ise sefalet getirir Milletlere gelecek dis etki ler onlara kabiliyetlerine gore tesir eder Bazilarini acliga surukler bazilarini ise gayretli calismaya Gocebelerin uzerinde yasadiklari sinirli bir hayat alanlari vardir Yalniz bunlar belirli bir yerde oturup ciftcilik yapmaz Su rulerinden elde ettikleri urunle gecinirler ve bu suruyu otlatmak icin kendi topraklarinda dolasirlar Bunun sebebi de topraklarinin bir yerde devamli oturmalarina im kan vermeyecek kadar verimsiz olusudur Fakat asil sebep bir devrin veya bir milletin tek tuk medeniyetiyle hayat alaninin tabi fakirligi arasindaki dengesizliktir Eger nasyonal sosyalist hareket tarih karsisinda milletimiz yararina gercekten buyuk bir gorev almak istiyorsa Alman milletinin dunya uzerindeki gercek durumunu cok iyi bilmeli aci duymali ve tam bir sekilde bu suura varmalidir Acik bir gorus ve cesaretle Alman milletinin dis politikasini bugune kadar yurutmus olan kabiliyetsizlik ve suursuzlukla mucadele etmelidir Gelenekleri ve pesin hukumleri dikkate alinmadan milletimizi ve onun gucunu toplamak onu simdiki dar hayat alanindan cikaracak ve yeni topraklara goturecek sevk etme cesaretini bulmali boylece bu dunyada yok olup gitmek ve ya baskalarina esir olmak tehlikesinden kurtarmalidir Nasyonal sosyalist hareket nufusumuzla topragimizin yuzolcumu arasindaki nispetsizligi kaldirmaya tarihi gecmisimizle hicbir cikar yolu olmayan simdiki gucsuzlugumuz arasindaki uyusmazligi yok etmeye calismalidir Topragin yuzolcumu maiseti temin etme kaynagi oldugu gibi siyasi iktidarinda bir dayanak noktasidir Bugun hepimiz Fransa yla hesaplasmak zaruretine ne kadar inanirsak inanalim dis politikamizin gayeleri bu hesaplasmayla sinirlanirsa bunun hicbir tesiri ve faydasi olmayacaktir Bu hesaplasma ancak Avrupa daki hayat alanimizi genisletmek icin geride bir ortu hazirlamak seklinde yorumlanabilir Cunku biz bu meseleyi somurgeler ele gecirmekle cozemeyiz Ancak yerlesme sahamizi anavatan topraginin yuzolcumunu arttirarak cozebiliriz Nasyonal Sosyalizm Donemi 1933 1945 Tarihsel Lebensraum politikasinin doruk noktasi Grossdeutsches Reich yani Buyuk Alman Imparatorlugu nun en genis sinirlari 1944 Almanya da 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler liderligindeki Nasyonal Sosyalist Alman Isci Partisi nin iktidara gelmesiyle birlikte 1919 1933 yillari arasinda surmus olan siyasi karisikliklarla ve Versay Antlasmasi nin getirdigi askeri ve ekonomik sinirlamalarla gecen Weimar Cumhuriyeti Donemi sona ermis oldu Hitler iktidara geldigi ilk zamanlardan itibaren Versay in Almanya ya dayattigi tum kisitlamalari ihlal ederek pek cok degisiklik yapti Ekonomik duzen saglandi issizlik azaltildi sadece sinirli sayida askeri techizat uretimine izin verilen eski ordu terhis edilerek yerine tam techizatli doneminin en moderni sayilabilecek cok guclu bir ordu kuruldu Hitler ulke icindeki sikintilarin giderilmesinden sonra yillar once Landsberg Hapishanesi nde yazdigi Kavgam kitabinda belirttigi bir diger mesele olan yasam alani konusu icin faaliyete basladi Hitler ve onun idaresindeki nasyonal sosyalist rejimin etnik milliyetcilige dayanan irredantist ideolojisi geregince Alman azinliklarin yasadigi bolgelerle beraber bir Alman devleti olan Avusturya yeniden Buyuk Almanya sinirlarinin icerisine dahil edilmeliydi Nasyonal Sosyalist Almanya bu amacla ilk olarak 1938 de Avusturya yi ilhak etti Ilhak sirasinda Avusturyalilar Avusturya ya giren Alman askerlerini buyuk bir sevincle karsiladilar Avusturya nin ilhak edilmesi ve Almanya nin bir eyaleti konumuna getirilmesinin ardindan Cekoslovakya da Alman azinligin yogun olarak yasadigi Sudet bolgesi icin harekete gecildi Sudet bolgesindeki Alman azinligin varligi yillar boyunca bitmemis bir sorundu Hitler Nurnberg de yaptigi parti toplantisinda Cek hukumetinin Sudet bolgesinde yasayan Alman azinliga adil davranmadigini bundan oturu Almanya nin gerekeni yapacagini soylemisti Sudet bolgesinin Almanya tarafindan isgal edilmesinden cekinen Cek hukumeti Sudet bolgesine asker gonderdi Savas cikmasini onlemek amaciyla 29 Eylul 1938 tarihinde Ingiltere Fransa ve Italya nin da araci oldugu Munih Antlasmasi 1938 imzalandi Almanya yapilan antlasma dogrultusunda Sudet bolgesini isgal etti 16 Mart 1939 tarihinde Almanya antlasmayi ihlal ederek Cekoslovakya nin tamamini isgal etti ve Almanya ya bagladi Cekoslovakya nin da alinmasinin ardindan en onemli asamaya gecildi I Dunya Savasi nin sonunda Prusya nin kaybedilen kismi Polonya dan geri alinmaliydi ancak Hitler o anki politik cikarlari geregince Polonya ile bir yakinlasma politikasi guderek Almanya Polonya iliskilerini gelistirmeye calisti ve 1934 te Almanya Polonya Saldirmazlik Pakti imzalandi Onceleri Hitler in dis politikasi Fransa Polonya iliskilerini zayiflatarak Polonya yi Anti Komintern Pakti nin icine cekmek ve Sovyetler Birligi ne karsi ortak cephe olusturmak uzerine kurulmustu Almanya nin bir eyaleti olan Dogu Prusya Polonya da yer alan Danzig Koridoru yuzunden Almanya nin geri kalan parcasindan ayriliyordu ve Danzig kentinde yasayan insanlarin neredeyse tamamini Almanlar olusturuyordu Alman halkinin bu konu hakkindaki gorusu Danzig in ve Polonya ya verilen tum eski Alman topraklarinin yeniden Almanya ya dahil edilmesi seklindeydi Alman birlikleri 1 Eylul 1939 da Lebensraum politikasinin en onemli kismini gerceklestirmek amaciyla Polonya yi isgal etti Ulkenin batisi Almanya tarafindan dogusu ise Sovyetler Birligi tarafindan kontrol altina alindi Bu isgalle birlikte II Dunya Savasi baslamis oldu Alman kani tasiyan topluluklarin Buyuk Alman Imparatorlugu nun hakimiyeti altinda bir araya getirilmesinden sonra Almanya Dogu Avrupa nin genis ovalarina hukmetmek amaciyla 1941 senesinde Sovyetler Birligi ile yaptigi saldirmazlik paktini ihlal ederek Sovyet topraklarina saldirdi ve Moskova ya kadar gelerek kisa surede SSCB ye bagli Baltik bolgesinde yer alan bolgeleri Rusya nin bir kismini ve Ukrayna yi isgal etti Baltik Beyaz Rusya nin batisi ve Rusya nin bir kisminda Reichskommissariat Ostland isminde Ukrayna da ise Reichskommissariat Ukraine isimli yerel yonetimler kuruldu Bu yerel yonetimleri idare eden yoneticilere Reichskommissar deniliyordu Alman nasyonal sosyalistlerin Lebensraum politikasina gore Dogu Avrupa da ele gecirilen yeni topraklar Alman halkinin yasam alanini olusturacakti Zaman icinde cogalacak Alman nufusunun yerlesim sikintisi olmayacakti ve Dogu nun genis cografyasindaki zenginliklere Buyuk Alman Imparatorlugu sahip olacakti Ozellikle de Adolf Hitler Almanya nin mevcudiyetini buna baglamisti Alman devletinin kendisini Grossdeutsches Reich Buyuk Alman Imparatorlugu olarak isimlendirdigi kisim donemin siyasi haritasina bakildiginda Almanya topraklariyla beraber Avusturya yi Polonya yi ve Cekoslovakya nin Cek Cumhuriyeti kismini kapsiyordu Dogu Avrupa daki diger isgal alanlari ise yalnizca birer koloniydi Buyuk Alman Imparatorlugu en genis sinirlarina 1944 senesinde ulasmisti Alman ordusu Stalingrad Muharebesi ndeki yenilgiden sonra Dogu Avrupa da gerilemeye basladi 8 Mayis 1945 teki yenilgi ve beraberinde yasanan olaylarin sonucunda belli bir sureligine gerceklesmis olan Lebensraum politikasi basarisizlikla sonuclandi Kaynakca Kavgam dan alintilarda iki kaynaktan ya rarlanilmistir Hitler Adolf Kavgam Yag mur Yayinlari Istanbul 1972 Cev Refik Ozdek ve http netgeist com media mein kampf pdf 13 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde Turkce kaynaktaki sayfa numa rasi ilk olarak Almanca kaynaktaki sayfa numaralari ise parantez icinde verilmistir