Nakîbü'l eşrâf, ilk olarak Abbasi halifesi Mütevekkil zamanında oluşturulan bir kurumdur. Bu zamandan itibaren diğer İslam devletlerinde nikâbet teşkilatı varlığını sürdürmüştür.
Nakîbü'l Eşraf, Osmanlı Devleti'nde protokole tabi değildir. Vasıtasız olarak ve vaktini kendi belirleyerek padişahla görüşebilir. Padişahın başkanlık ettiği divanlarda diğer devlet erkânından ayrı olarak padişah ile aynı sedire oturur.
Osmanlı Devleti'nde de ilk olarak sâdât nikâbeti Sultan Yıldırım Bayezid zamanında Mayıs 1400 tarihinde tesis edilmiştir. İlk Nakîbü’l-eşrâf da Seyyid Ali Nata b. Muhammed olmuştur. Ondan sonra oğlu Seyyid Zeynelabidin babası gibi seyyid ve şeriflere nâzır olmuştur.
Nakîblik, Fatih Sultan Mehmed zamanında bir ara kaldırılmışsa da, II. Bayezid devrinde yeniden oluşturulmuş ve son devirlere kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu tarih görünüş olarak kuruluş tarihidir. Yoksa Osmanlının kuruluşundan itibaren seyyid ve şeriflerin öneminin olmadığı anlamına gelmez. Nakîbü'l-eşrâflık, ilmiye sınıfının en üst seviyesine çıkan seyyidlere veriliyordu. Nakîbü’l-eşrâflar, kadılar gibi belirli bir süre için görevlendirilmiyor, uzun yıllar iş başında kalıyorlardı. Resmi giysileri, konakları ve kendilerine hizmet eden adamlarıyla saygın bir yer tutuyorlardı.
Osmanlı Devleti'nde nakîbü'l-eşrâflar hakkında ilk biyografik eser Ahmet Rıf'at Efendi’nin adlı eseridir. Bu eser 1500'lü yıllardan itibaren 1800'lü yıllara kadar Nakîbü'l-eşrâf olarak görev yapan toplam 62 kişinin biyografisini vermiştir.
Nakîbü'l-eşrâfın başlıca görevi, İslam peygamberi Muhammed'in soyundan geldiklerine ilişkin ellerinde belgeleri bulunan seyyid ve şeriflere tanınmış olan ayrıcalıkları korumaktı. Nakîbü'l-eşrâflar, eyalet, sancak ve diğer yerleşim birimlerindeki kaymakamlıkları vasıtasıyla bütün seyyid ve şeriflerin isimlerini kapsayan defterleri tutarlardı. denilen bu defterlerde Peygamber soyundan geldiklerini belgeleyenlerin soy kütükleriyle birlikte bulundukları şehir, siyâdet veya şerâfet silsilesi, evladı, ahval ve ahlakı, ikametgâhı, görevi ve durumları kayıtlı idi.
Seyyid ve şeriflerin kanunlara aykırı tutum ve davranışları görüldüğünde veya herhangi bir suç işlediklerinde, İstanbul'da Nakîbü'l eşrâf, taşralarda ise nakîbü'l-eşrâf kaymakamları tarafından yargılanır, gerekli cezaya çarptırılırlardı. Yöneticiler ve kadılar bu işe karışamazlardı. Halktan ayırt edilmeleri için başlarına yeşil sarık sarmaları mecburi idi.
, İstanbul'dan Nakîbü'l-eşrâf'ın sadrazama mektupla sunulmasından sonra atanırlardı. Genellikle bir yıllık süre için atanan nakîbü'l-eşrâf kaymakamlarının atanmaları mektuplarında, doğrudan kaymakam atanan kişiye hitap edilmekte olup, seyyidlerin üzerlerine kaymakam olarak tayin edildikleri bildirildikten sonra, göreve tayin edildikleri tarih yazılır ve daha sonra görecekleri işler açıklanırdı.
Seyyidlerin haklarının korunması, ve gibi vergilerin aldırılmaması, bunlara hürmet edilmesi, sahte seyyidlik iddiasında bulunanlara müsaade edilmemesi, seyyidlerin tespit edilerek İstanbul'a bildirilmesi ve bunların halktan ayırt edilebilmeleri için yeşil sarık ve cüppe giydirilmesi gibi yapacakları işler açıklandıktan sonra, Nakîbü'l-eşrâf'ın imzası ile tamamlanan atama mektuplarının, Isparta Şer‛iyye siciline kaydedilmesi ile birlikte atama işlemi de tamamlanmış olmaktaydı.
Atanan nakîbü'l-eşrâf kaymakamları, Nakîbü'l-eşrâf’ın sancak merkezlerinde uygun gördüğü kadılardan, müderrislerden, eski nakîbü'l-eşrâf kaymakamlarından veya eşraftan birisi oluyordu.
Seyyid ve şerif oldukları belgelerle ispatlanmış olan bu kişilere toplum tarafından çok büyük saygı, sevgi ve itibar gösterilmiştir. Aynı zamanda devlet de onları vergi verme ve benzeri bütün kamu yükümlülüklerinden muaf tutmuştur. Kendilerinden önceki Türk ve İslam devletlerindeki yerleşmiş uygulama gibi, Osmanlı Devleti’nde de seyyidler askeri sınıfdan muaf tutulmuştur. Örneğin, 16. yüzyıl'da Hamid Sancağı’nda vergiden muaf olanlar arasında şerifzâde, âl-i Rasul ve seyyidlerin de yer aldığı görülmektedir. Toplam 26 adet olarak sâdât-ı kirâmın vergiden muaf olduğu kayıtlara geçmiştir.
18. yüzyıl'da, nakîbü’l-eşrâf kaymakamlarının bir kısmı da birtakım yolsuzluk işlerine karışmaktaydılar. Bazı kazalarda, nakîbü’l-eşrâf kaymakamları "harc-ı ma‛kûl", "devriye", "tevcih", "sâdât akçesi", "arûsiyye" isimleriyle tekâlif-i şakka gibi sonradan uydurulan vergiler toplamaya başlamışlardı. 24 Eylül – 3 Ekim 1759 tarihinde Rumeli ve Anadolu'daki kadılara, naiplere ve nakîbü’l-eşrâf kaymakamlarına gönderilen bir fermanda, nakîbü’l-eşrâfların seyyidlerden sorumlu oldukları, uygunsuz hareketlerinde onları yakalamaları, seyyidlik iddialarında bulunanları derhal İstanbul'a göndermeleri, alınan haksız vergilerin hemen iade edilmesi ve bu işlerin takibinde Nakîbü’l-eşrâf Seyyid Mehmed Emin Efendi’nin yetki sahibi olduğu açıklanmıştır. O dönemde, bu gibi haksız yere para tahsil edilmesini yasaklayan sadrazam Koca Mehmed Ragıp Paşa'nın da mektubu mevcuttur.
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Nakibu l esraf ilk olarak Abbasi halifesi Mutevekkil zamaninda olusturulan bir kurumdur Bu zamandan itibaren diger Islam devletlerinde nikabet teskilati varligini surdurmustur Nakibu l Esraf Osmanli Devleti nde protokole tabi degildir Vasitasiz olarak ve vaktini kendi belirleyerek padisahla gorusebilir Padisahin baskanlik ettigi divanlarda diger devlet erkanindan ayri olarak padisah ile ayni sedire oturur Osmanli Devleti nde de ilk olarak sadat nikabeti Sultan Yildirim Bayezid zamaninda Mayis 1400 tarihinde tesis edilmistir Ilk Nakibu l esraf da Seyyid Ali Nata b Muhammed olmustur Ondan sonra oglu Seyyid Zeynelabidin babasi gibi seyyid ve seriflere nazir olmustur Nakiblik Fatih Sultan Mehmed zamaninda bir ara kaldirilmissa da II Bayezid devrinde yeniden olusturulmus ve son devirlere kadar varligini devam ettirmistir Bu tarih gorunus olarak kurulus tarihidir Yoksa Osmanlinin kurulusundan itibaren seyyid ve seriflerin oneminin olmadigi anlamina gelmez Nakibu l esraflik ilmiye sinifinin en ust seviyesine cikan seyyidlere veriliyordu Nakibu l esraflar kadilar gibi belirli bir sure icin gorevlendirilmiyor uzun yillar is basinda kaliyorlardi Resmi giysileri konaklari ve kendilerine hizmet eden adamlariyla saygin bir yer tutuyorlardi Osmanli Devleti nde nakibu l esraflar hakkinda ilk biyografik eser Ahmet Rif at Efendi nin adli eseridir Bu eser 1500 lu yillardan itibaren 1800 lu yillara kadar Nakibu l esraf olarak gorev yapan toplam 62 kisinin biyografisini vermistir Nakibu l esrafin baslica gorevi Islam peygamberi Muhammed in soyundan geldiklerine iliskin ellerinde belgeleri bulunan seyyid ve seriflere taninmis olan ayricaliklari korumakti Nakibu l esraflar eyalet sancak ve diger yerlesim birimlerindeki kaymakamliklari vasitasiyla butun seyyid ve seriflerin isimlerini kapsayan defterleri tutarlardi denilen bu defterlerde Peygamber soyundan geldiklerini belgeleyenlerin soy kutukleriyle birlikte bulunduklari sehir siyadet veya serafet silsilesi evladi ahval ve ahlaki ikametgahi gorevi ve durumlari kayitli idi Seyyid ve seriflerin kanunlara aykiri tutum ve davranislari goruldugunde veya herhangi bir suc islediklerinde Istanbul da Nakibu l esraf tasralarda ise nakibu l esraf kaymakamlari tarafindan yargilanir gerekli cezaya carptirilirlardi Yoneticiler ve kadilar bu ise karisamazlardi Halktan ayirt edilmeleri icin baslarina yesil sarik sarmalari mecburi idi Istanbul dan Nakibu l esraf in sadrazama mektupla sunulmasindan sonra atanirlardi Genellikle bir yillik sure icin atanan nakibu l esraf kaymakamlarinin atanmalari mektuplarinda dogrudan kaymakam atanan kisiye hitap edilmekte olup seyyidlerin uzerlerine kaymakam olarak tayin edildikleri bildirildikten sonra goreve tayin edildikleri tarih yazilir ve daha sonra gorecekleri isler aciklanirdi Seyyidlerin haklarinin korunmasi ve gibi vergilerin aldirilmamasi bunlara hurmet edilmesi sahte seyyidlik iddiasinda bulunanlara musaade edilmemesi seyyidlerin tespit edilerek Istanbul a bildirilmesi ve bunlarin halktan ayirt edilebilmeleri icin yesil sarik ve cuppe giydirilmesi gibi yapacaklari isler aciklandiktan sonra Nakibu l esraf in imzasi ile tamamlanan atama mektuplarinin Isparta Ser iyye siciline kaydedilmesi ile birlikte atama islemi de tamamlanmis olmaktaydi Atanan nakibu l esraf kaymakamlari Nakibu l esraf in sancak merkezlerinde uygun gordugu kadilardan muderrislerden eski nakibu l esraf kaymakamlarindan veya esraftan birisi oluyordu Seyyid ve serif olduklari belgelerle ispatlanmis olan bu kisilere toplum tarafindan cok buyuk saygi sevgi ve itibar gosterilmistir Ayni zamanda devlet de onlari vergi verme ve benzeri butun kamu yukumluluklerinden muaf tutmustur Kendilerinden onceki Turk ve Islam devletlerindeki yerlesmis uygulama gibi Osmanli Devleti nde de seyyidler askeri sinifdan muaf tutulmustur Ornegin 16 yuzyil da Hamid Sancagi nda vergiden muaf olanlar arasinda serifzade al i Rasul ve seyyidlerin de yer aldigi gorulmektedir Toplam 26 adet olarak sadat i kiramin vergiden muaf oldugu kayitlara gecmistir 18 yuzyil da nakibu l esraf kaymakamlarinin bir kismi da birtakim yolsuzluk islerine karismaktaydilar Bazi kazalarda nakibu l esraf kaymakamlari harc i ma kul devriye tevcih sadat akcesi arusiyye isimleriyle tekalif i sakka gibi sonradan uydurulan vergiler toplamaya baslamislardi 24 Eylul 3 Ekim 1759 tarihinde Rumeli ve Anadolu daki kadilara naiplere ve nakibu l esraf kaymakamlarina gonderilen bir fermanda nakibu l esraflarin seyyidlerden sorumlu olduklari uygunsuz hareketlerinde onlari yakalamalari seyyidlik iddialarinda bulunanlari derhal Istanbul a gondermeleri alinan haksiz vergilerin hemen iade edilmesi ve bu islerin takibinde Nakibu l esraf Seyyid Mehmed Emin Efendi nin yetki sahibi oldugu aciklanmistir O donemde bu gibi haksiz yere para tahsil edilmesini yasaklayan sadrazam Koca Mehmed Ragip Pasa nin da mektubu mevcuttur Kaynakca