Phi Fenomeni, sabit olan nesnelerin belli bir aralıkta ve hızlı bir biçimde sunulması sonucunda oluşan, gerçekte olmayan hareket algısıdır. Arka arkaya gelen resim ya da ışık noktaları bir birim olarak algılanır. Max Wertheimer tarafından 1912 yılında tanımlanan bu olgu, sinemada art arda gösterilen karelerin veya yanıp sönen ışıklı panolardaki yazıların hareket ediyormuş algısı oluşturmasını açıklar.
Deneysel ispatı
Gestalt psikolojisi olarak bilinen resmi gelişim, yeni ekolün ana kurucusu Alman psikolog tarafından 1910 yılında yönetilen bir araştırma çalışmasıyla gelişmişti. Bu yaklaşımın çıktığı dönemde fizik alanında yapılan çalışmalar Gestalt düşüncesinin vurgu yaptığı bütünler arasında bağlantı olduğu fikrini destekler nitelikteydi. Psikolog Max Wertheimer 1910 yazında Ren Vadisi'ne tatile gitmek üzere bir trene bindi. Yol boyunca görünür hareket problemi üzerine düşünmeye başladı. O durağan görüntülerden hareket nasıl çıkıyordu? Trende giderken Wertheimer çözümleyici yaklaşımın bir sonuç vermeyeceğini gördü. Görünür hareket parçaların bir sonucu değildi; o bütünden geliyordu. Wertheimer bu kavramı daha sonra Gestalt teorisinin temel taşını oluşturan bir ilke şeklinde ifade etti: Bütün, parçaların toplamından farklıdır. Wertheimer bu fikri o kadar sevmişti ki hemen trenden indi ve deneylere başlamak üzere bir otele yerleşti. Kısa sürede görünür hareketi incelemek için bir dizi deney geliştirdi. Wertheimer'ın deneylerinden en önemlisi karanlık bir odada oturan bir kişinin karanlık boşluğa baktığı deneydi. Gözlemci önünde iki ışık olduğundan habersizdi. Işıklardan biri odanın solunda öteki de sağında duruyordu. Soldaki lamba birden yandı ve sonra söndü, yirmi milisaniye sonra da sağdaki ışık yandı ve söndü. Gözlemci soldan tek bir ışığın yandığını ve sönmeden önce sağa gittiğini söyledi. Gözlemcinin algıladığı bu hareket odanın içinde gerçekten olmamıştı, bu etkiyi açıklayabilecek atomlar da yoktu. Hareket gözlemcinin bir kurgusuydu. Wertheimer bu sonuçta uzayın ve zamanın oynadığı rolü ölçmek için başka birçok deney daha düzenledi. Bazı kişilere de gerçekten yanan, hareket eden ve sönen bir ışık gösterdi. Gözlemciler bu gerçek hareket ile görünür hareket arasında hiçbir fark görmediklerini söylediler. Bir filmde, sokakta yürüyen insanlar tıpkı gerçek yaşamda sokakta yürüyen insanlar gibi görünürler. Ancak orada girdide hareket yoktur; o gözlemcinin kafasında yer alan bir edimdir.
Wertheimer Franfurt Üniversitesi'nde daha resmi araştırmalarını sürdürmüştü. Frankfurt'ta birkaç yıl önce Berlin Üniversitesi'nde Wertheimer ile çalışmış olan iki genç daha vardı: ve . Her biri psikolojide üretken çalışmalar yapmış kişilerdi. Bir süre sonra hepsi Wundt'un yapısalcılığına karşı mücadeleye girişmişlerdi. Koffka ve Köhler'in denek olarak çalıştığı Wertheimer'ın araştırma problemi, "Görünüşte Devinim Algısı"nı, yani gerçek bir fiziksel hareket yokken algılanan hareketi kapsıyordu. Wertheimer uyarıcının ardışık olarak, kısa aralıklarla ve hızlı hızlı sunumunu sağlayan bir aleti (takitoskop) kullanarak birisi dikey ve diğeri dikey olana 20 veya 30 derecelik açısı olan iki yarık boyunca ışığı yansıttı. Eğer ışıklar önce bir yarık, sonra da diğeri boyunca aralarında uzun bir boşlukla (200 milisaniyeden daha uzun) gösterildiyse, önce birinci yarıkta daha sonra da ötekisinde olmak üzere deneklere iki ardışık ışık görünmüştü. Işıklar arasındaki boşluk çok kısa olduğunda denekler ışıkları sürekli görmüştü. Bununla birlikte ışıklar arasında en uygun boşluk (yaklaşık 60 milisaniye) olduğunda denekler bir yerden ötekine giden ve tekrar geri dönen bir tek ışık çizgisi görmüştü. Bu bulgular yapısalcı anlayışın bilinç deneyimlerini duyumsal elementlerine indirgemesiyle açıklanamayacak bir şeydi. Çünkü görünüşte devinim algısı tek tek duyum elementlerinin toplamıyla açıklanamazdı. Bu olay bir duyum kadar basit ve temel ancak yine de bir duyumdan hatta bir duyumlar dizisinden farklıydı. Wertheimer bu duruma Phi Fenomeni adını vermiştir. Dönemin kabul gören psikoloji ekolü phi fenomenini açıklayamamıştı. Wertheimer ise " zahiri hareket açıklanmaya ihtiyaç duymaz, algılandığı gibi vardır ve daha basit şeylere indirgenemez" açıklamasını yapmıştır.
Max Wertheimer
15 Nisan 1880’de Prag’da doğdu. 12 Ekim 1943’te ABD’nin New York kentinde öldü. Yetişme çağında müziğe ilgi duyan ve çeşitli oda müziği yapıtları besteleyen Wertheimer, liseyi bitirdikten sonra 1900’de Prag’da Karl Üniversitesi’nde başladığı hukuk öğrenimini yarıda bırakıp 1901’de Berlin Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ne girdi. Würzburg Üniversitesi’ndeki yüksek lisans çalışması sırasında tanıkların nesnel davranıp davranmadıklarını değerlendirmede kullanılacak bir yalan makinesinin yapılması çalışmalarına katılan Wertheimer 1904’te doktorasını aldı. Berlin, Viyana ve Prag’da Jung’un “sözcük-çağrışım tekniği” ve aleksiya (görme gücü ya da zekada bir bozulma olmamasına karşın okuma becerisini yitirme durumu) alanlarında incelemelerini sürdürdü. 1910-1916 yılları arasında Frankfurt Üniversitesi’nde Koffka ve Kohler’le tanıştıktan sonra algı üzerine yaptığı araştırmalar ileride Gestalt Psikolojisi’ni doğuracak olan düşüncelerin gelişmesine yol açtı. Psikolojik incelemenin bir yandan nesnel kalırken bir yandan da incelediği olguyu eğip bükmesini, değiştirmesini önleyecek bir yöntemin gerekliliği üzerinde durdu. 1916-1929 arasında Berlin’de Friedrich-Wilhelm Üniversitesi’nde psikoloji doçenti olarak çalıştı. 1922’de Koffka ve Kohler’le birlikte Gestaltçı Psikoloji’nin yayın organı olarak “Psikoloji Araştırmaları” dergisini yayımlamaya başladı. 1929’da Frankfurt Üniversitesi’nde profesör oldu; toplumsal ve deneysel psikoloji dersleriyle olduğu kadar felsefe, mantık ve matematiğin temel sorunları konusunda düzenlediği seminerlerle de büyük ilgi topladı. 1933 baharında Hitler’in yaptığı bir radyo konuşmasını dinledikten sonra artık Almanya’da kalmanın anlamsız olduğuna karar vererek Çekoslovakya’ya geçti. Eylül 1933’te New School for Social Research’ün çağrısına uyarak ABD’ye gitti; ölümüne değin bu yüksek öğrenim kurumunda dersler verdi. “Phi Fenomeni” olgusunun ortaya konması Wertheimer ve arkadaşlarının psikolojiye bakışlarını derinden etkiledi. Psikolojik olayların tekil öğelerin toplamı değil parçalanmaz bütünler, yapılar olduğu sonucuna vardılar. Wertheimer bu bütünlere Gestalt adını verdi ve daha sonra savundukları görüşler Gestalt Psikolojisi olarak adlandırıldı. Kendi bilim alanındaki asıl önemi, psikolojide soru sormayı ve bilimler arasında tartışmayı zorlamasında ve yaratıcı, kendi bilim dallarına önemli katkılarda bulunmuş bir psikolog kuşağı yetiştirmesinde yatar.
Gestalt psikolojisine kısa bir bakış
Algı çevreden gelen uyarıcıların meydana getirdiği duyumların, aynı zamanda ya da art arda ayrımlarla anlamlanması ve belleği uyarması sonucunda ortaya çıkan karmaşık bir olgudur. Algılama ise çevreden anlamlı bilgiler toplama, tanıma, düşünme, hatırlama, hissetme gibi süreçleri kapsayan psikolojik bir süreçtir. Çevreden gelen birtakım uyarıcılar duyular tarafından alınır ve bu da algılama ile sonuçlanır. Görsel algıyı etkileyen faktörler arasında uyarıcının sahip olduğu anlam, kişinin uyarıcıyı daha önceden tanıması, kültür farklılıkları, zihinsel süreçlerin oluşturduğu düzen farklılıkları gibi etkenler gösterilmektedir. Görsel algı bu sayede bireye göre değişen bir olgu özelliği taşımaktadır. Gestalt psikolojisi bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal örgütlenme" konularında yoğunlaşmış teoridir. Almanca Gestalt sözcüğünün sözlük anlamı biçim, yapı, düzen ya da görünüştür; aynı zamanda parçalarından daha fazla olan bir bütün anlamına da gelir. Ekolün savunucuları bu yüzyılın başlarında çağdaş davranışçı yaklaşımlara sert bir tepki gösteren Max Wertheimer, Wolfgang Kohler ve Kurt Koffka olmuştur. Bu yaklaşımda davranışçıların aksine zihinsel süreçlere önem verilmiştir. Gestalt yaklaşımına göre insan davranışlarının uyarı ve tepki bağıyla açıklanması mümkün olamaz. İnsan dışarıdan yönlendirilerek ilerleyen bir varlık değil, aksine çevresindeki uyarıcıları seçip algılayan, bu verileri işleyen ve bu şekilde çevresinde olanları anlamlandırabilen bir varlıktır. Dolayısıyla insan burada aktif roldedir, davranışçıların öne sürdüğü şekilde edilgen ve yönlendirilen değildir.
Kaynakça
- ^ Sertel Berk, Ö. ve Özkul, H. (2014). Duyum ve algı psikolojisi. İstanbul: Nobel Yayınları.
- ^ Bolles, E. (2001). Galileo’nun buyruğu (2. Baskı). (N. Arık, Çev.). Ankara: Tübitak Yayınları. (Orijinal çalışma basım tarihi 2000).
- ^ Schultz, D. P. ve Schultz S. E. (2007). Modern psikoloji tarihi (1. Baskı). (Y. Aslay, Çev.). İstanbul: Kaknüs Yayınları. (2004).
- ^ Aksoy, B. ve ark. (1983). Max Wertheimer. Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi (1. Baskı) içinde (5525). İstanbul: Anadolu Yayıncılık.
- ^ Çağlayan, S., Korkmaz, M. ve Ökten, G. (2014). Sanatta görsel algının literatür açısından değerlendirilmesi. Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 3(1), 160-173.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Phi Fenomeni sabit olan nesnelerin belli bir aralikta ve hizli bir bicimde sunulmasi sonucunda olusan gercekte olmayan hareket algisidir Arka arkaya gelen resim ya da isik noktalari bir birim olarak algilanir Max Wertheimer tarafindan 1912 yilinda tanimlanan bu olgu sinemada art arda gosterilen karelerin veya yanip sonen isikli panolardaki yazilarin hareket ediyormus algisi olusturmasini aciklar Phi Fenomeni sabit olan nesnelerin belli bir aralikta ve hizli bir bicimde sunulmasi sonucunda olusan gercekte olmayan hareket algisidirDeneysel ispatiGestalt psikolojisi olarak bilinen resmi gelisim yeni ekolun ana kurucusu Alman psikolog tarafindan 1910 yilinda yonetilen bir arastirma calismasiyla gelismisti Bu yaklasimin ciktigi donemde fizik alaninda yapilan calismalar Gestalt dusuncesinin vurgu yaptigi butunler arasinda baglanti oldugu fikrini destekler nitelikteydi Psikolog Max Wertheimer 1910 yazinda Ren Vadisi ne tatile gitmek uzere bir trene bindi Yol boyunca gorunur hareket problemi uzerine dusunmeye basladi O duragan goruntulerden hareket nasil cikiyordu Trende giderken Wertheimer cozumleyici yaklasimin bir sonuc vermeyecegini gordu Gorunur hareket parcalarin bir sonucu degildi o butunden geliyordu Wertheimer bu kavrami daha sonra Gestalt teorisinin temel tasini olusturan bir ilke seklinde ifade etti Butun parcalarin toplamindan farklidir Wertheimer bu fikri o kadar sevmisti ki hemen trenden indi ve deneylere baslamak uzere bir otele yerlesti Kisa surede gorunur hareketi incelemek icin bir dizi deney gelistirdi Wertheimer in deneylerinden en onemlisi karanlik bir odada oturan bir kisinin karanlik bosluga baktigi deneydi Gozlemci onunde iki isik oldugundan habersizdi Isiklardan biri odanin solunda oteki de saginda duruyordu Soldaki lamba birden yandi ve sonra sondu yirmi milisaniye sonra da sagdaki isik yandi ve sondu Gozlemci soldan tek bir isigin yandigini ve sonmeden once saga gittigini soyledi Gozlemcinin algiladigi bu hareket odanin icinde gercekten olmamisti bu etkiyi aciklayabilecek atomlar da yoktu Hareket gozlemcinin bir kurgusuydu Wertheimer bu sonucta uzayin ve zamanin oynadigi rolu olcmek icin baska bircok deney daha duzenledi Bazi kisilere de gercekten yanan hareket eden ve sonen bir isik gosterdi Gozlemciler bu gercek hareket ile gorunur hareket arasinda hicbir fark gormediklerini soylediler Bir filmde sokakta yuruyen insanlar tipki gercek yasamda sokakta yuruyen insanlar gibi gorunurler Ancak orada girdide hareket yoktur o gozlemcinin kafasinda yer alan bir edimdir Wertheimer Franfurt Universitesi nde daha resmi arastirmalarini surdurmustu Frankfurt ta birkac yil once Berlin Universitesi nde Wertheimer ile calismis olan iki genc daha vardi ve Her biri psikolojide uretken calismalar yapmis kisilerdi Bir sure sonra hepsi Wundt un yapisalciligina karsi mucadeleye girismislerdi Koffka ve Kohler in denek olarak calistigi Wertheimer in arastirma problemi Gorunuste Devinim Algisi ni yani gercek bir fiziksel hareket yokken algilanan hareketi kapsiyordu Wertheimer uyaricinin ardisik olarak kisa araliklarla ve hizli hizli sunumunu saglayan bir aleti takitoskop kullanarak birisi dikey ve digeri dikey olana 20 veya 30 derecelik acisi olan iki yarik boyunca isigi yansitti Eger isiklar once bir yarik sonra da digeri boyunca aralarinda uzun bir boslukla 200 milisaniyeden daha uzun gosterildiyse once birinci yarikta daha sonra da otekisinde olmak uzere deneklere iki ardisik isik gorunmustu Isiklar arasindaki bosluk cok kisa oldugunda denekler isiklari surekli gormustu Bununla birlikte isiklar arasinda en uygun bosluk yaklasik 60 milisaniye oldugunda denekler bir yerden otekine giden ve tekrar geri donen bir tek isik cizgisi gormustu Bu bulgular yapisalci anlayisin bilinc deneyimlerini duyumsal elementlerine indirgemesiyle aciklanamayacak bir seydi Cunku gorunuste devinim algisi tek tek duyum elementlerinin toplamiyla aciklanamazdi Bu olay bir duyum kadar basit ve temel ancak yine de bir duyumdan hatta bir duyumlar dizisinden farkliydi Wertheimer bu duruma Phi Fenomeni adini vermistir Donemin kabul goren psikoloji ekolu phi fenomenini aciklayamamisti Wertheimer ise zahiri hareket aciklanmaya ihtiyac duymaz algilandigi gibi vardir ve daha basit seylere indirgenemez aciklamasini yapmistir Max WertheimerMax Wertheimer 1880 1943 15 Nisan 1880 de Prag da dogdu 12 Ekim 1943 te ABD nin New York kentinde oldu Yetisme caginda muzige ilgi duyan ve cesitli oda muzigi yapitlari besteleyen Wertheimer liseyi bitirdikten sonra 1900 de Prag da Karl Universitesi nde basladigi hukuk ogrenimini yarida birakip 1901 de Berlin Universitesi Psikoloji Bolumu ne girdi Wurzburg Universitesi ndeki yuksek lisans calismasi sirasinda taniklarin nesnel davranip davranmadiklarini degerlendirmede kullanilacak bir yalan makinesinin yapilmasi calismalarina katilan Wertheimer 1904 te doktorasini aldi Berlin Viyana ve Prag da Jung un sozcuk cagrisim teknigi ve aleksiya gorme gucu ya da zekada bir bozulma olmamasina karsin okuma becerisini yitirme durumu alanlarinda incelemelerini surdurdu 1910 1916 yillari arasinda Frankfurt Universitesi nde Koffka ve Kohler le tanistiktan sonra algi uzerine yaptigi arastirmalar ileride Gestalt Psikolojisi ni doguracak olan dusuncelerin gelismesine yol acti Psikolojik incelemenin bir yandan nesnel kalirken bir yandan da inceledigi olguyu egip bukmesini degistirmesini onleyecek bir yontemin gerekliligi uzerinde durdu 1916 1929 arasinda Berlin de Friedrich Wilhelm Universitesi nde psikoloji docenti olarak calisti 1922 de Koffka ve Kohler le birlikte Gestaltci Psikoloji nin yayin organi olarak Psikoloji Arastirmalari dergisini yayimlamaya basladi 1929 da Frankfurt Universitesi nde profesor oldu toplumsal ve deneysel psikoloji dersleriyle oldugu kadar felsefe mantik ve matematigin temel sorunlari konusunda duzenledigi seminerlerle de buyuk ilgi topladi 1933 baharinda Hitler in yaptigi bir radyo konusmasini dinledikten sonra artik Almanya da kalmanin anlamsiz olduguna karar vererek Cekoslovakya ya gecti Eylul 1933 te New School for Social Research un cagrisina uyarak ABD ye gitti olumune degin bu yuksek ogrenim kurumunda dersler verdi Phi Fenomeni olgusunun ortaya konmasi Wertheimer ve arkadaslarinin psikolojiye bakislarini derinden etkiledi Psikolojik olaylarin tekil ogelerin toplami degil parcalanmaz butunler yapilar oldugu sonucuna vardilar Wertheimer bu butunlere Gestalt adini verdi ve daha sonra savunduklari gorusler Gestalt Psikolojisi olarak adlandirildi Kendi bilim alanindaki asil onemi psikolojide soru sormayi ve bilimler arasinda tartismayi zorlamasinda ve yaratici kendi bilim dallarina onemli katkilarda bulunmus bir psikolog kusagi yetistirmesinde yatar Gestalt psikolojisine kisa bir bakisAlgi cevreden gelen uyaricilarin meydana getirdigi duyumlarin ayni zamanda ya da art arda ayrimlarla anlamlanmasi ve bellegi uyarmasi sonucunda ortaya cikan karmasik bir olgudur Algilama ise cevreden anlamli bilgiler toplama tanima dusunme hatirlama hissetme gibi surecleri kapsayan psikolojik bir surectir Cevreden gelen birtakim uyaricilar duyular tarafindan alinir ve bu da algilama ile sonuclanir Gorsel algiyi etkileyen faktorler arasinda uyaricinin sahip oldugu anlam kisinin uyariciyi daha onceden tanimasi kultur farkliliklari zihinsel sureclerin olusturdugu duzen farkliliklari gibi etkenler gosterilmektedir Gorsel algi bu sayede bireye gore degisen bir olgu ozelligi tasimaktadir Gestalt psikolojisi bilissel surecler icerisinde ozellikle algi ve algisal orgutlenme konularinda yogunlasmis teoridir Almanca Gestalt sozcugunun sozluk anlami bicim yapi duzen ya da gorunustur ayni zamanda parcalarindan daha fazla olan bir butun anlamina da gelir Ekolun savunuculari bu yuzyilin baslarinda cagdas davranisci yaklasimlara sert bir tepki gosteren Max Wertheimer Wolfgang Kohler ve Kurt Koffka olmustur Bu yaklasimda davraniscilarin aksine zihinsel sureclere onem verilmistir Gestalt yaklasimina gore insan davranislarinin uyari ve tepki bagiyla aciklanmasi mumkun olamaz Insan disaridan yonlendirilerek ilerleyen bir varlik degil aksine cevresindeki uyaricilari secip algilayan bu verileri isleyen ve bu sekilde cevresinde olanlari anlamlandirabilen bir varliktir Dolayisiyla insan burada aktif roldedir davraniscilarin one surdugu sekilde edilgen ve yonlendirilen degildir Kaynakca Sertel Berk O ve Ozkul H 2014 Duyum ve algi psikolojisi Istanbul Nobel Yayinlari Bolles E 2001 Galileo nun buyrugu 2 Baski N Arik Cev Ankara Tubitak Yayinlari Orijinal calisma basim tarihi 2000 Schultz D P ve Schultz S E 2007 Modern psikoloji tarihi 1 Baski Y Aslay Cev Istanbul Kaknus Yayinlari 2004 Aksoy B ve ark 1983 Max Wertheimer Turk ve Dunya Unluleri Ansiklopedisi 1 Baski icinde 5525 Istanbul Anadolu Yayincilik Caglayan S Korkmaz M ve Okten G 2014 Sanatta gorsel alginin literatur acisindan degerlendirilmesi Egitim ve Ogretim Arastirmalari Dergisi 3 1 160 173