Sodom ve Gomore, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun bir romanı. Yakup Kadri Karaosmanoğlu bu kitapta Türk Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da yaşayan bir zümreyi ve bu zümre içindeki insanların ilişkileri anlatarak ahlak ve toplum değerlerini anlatır ve sorgular. Kronolojik sırada “Hüküm Gecesi”nden sonra gelir.
Yazar | Yakup Kadri Karaosmanoğlu |
---|---|
Ülke | Türkiye |
Dil | Türkçe |
Tür | Roman |
Aynı Kiralık Konak kitabında olduğu gibi bu kitapta da bir aşk hikâyesi vardır. Kiralık Konak’taki Seniha bu kitapta Leyla; Hakkı Celis, Necdet; Servet Bey, Sami Bey olmuştur. Tabii ki bu benzerlik birebir değildir ama yazar çürümüşlüğü anlatmak için benzer roller biçmiştir karakterlerine.
Roman
Leyla, Seniha gibi sıkışmış ve kurtulmak isteyen bir kız değildir. Aksine, hayatından daha memnun ve Seniha’dan daha sığ, içgüdülerine göre yaşayan, düşünmeyen bilhassa düşünmeyi sevmeyen biridir. Necdet, Leyla’nın nişanlısıdır ve O’na aşıktır. Bu aşkın yarattığı acizlik, Leyla’yı tamamen Necdet’in zahiri yapmaktadır. Bu yönüyle Hakkı Celis’e benzemekle beraber Necdet, Hakkı Celis kadar toy değildir. Yıllarca Avrupa’da yaşamış, kadınları tanıma imkânı bulmuştur.
Sami Bey, kendi insanına kesinlikle güvenmeyen ve hatta insanını küçümseyen, Avrupa’nın üstünlüğünü her şeyin üstüne koyan, kendi gemisini yürütmek için her türlü değerini sokağa atacak bir mahluktur ve Kiralık Konak’taki Servet Bey’in neredeyse tıpatıp aynısıdır. Avrupa, özellikle İngiltere’yi gözünde o denli büyütür ki Türklerin İngilizlere karşı bir savaş kazanabileceğine bir türlü inanamaz. Zira, “Sami Bey için, İngiltere, ortaksız bir ilahtır, dünyanın bütün işleri, bütün dünya milletlerinin alınyazıları onun vereceği kararlara ve hükümlere bağlıdır... Şimdi nasıl olur da, bir avuç Anadolu Türk’ünün bu heybetli kudrete rağmen başarıya ulaşacağına ihtimal verebilirdi?”. Sami Bey, aslında Tanzimat’ın yetiştiği tipik bir Türk insanıdır ve “Türk’ten başka her milletin gücüne inanırlar ve Türkiye’ye ait meselelerin mutlaka başkaları tarafından halledilebileceği fikrindedirler.”
Aslında Sami Bey’in bu kişiliksiz, bireysel hali kitaptaki birçok karakterde vardır. Birçoğu kendi ülkelerini işgal eden ülkelerin askerleriyle yatıp kalkarak nüfuz sahibi olmak ve egolarını tatmin etmek istemektedirler. Bir İngiliz zabitiyle yatmak veya görünmek bir Türk kadını için çok önemli olabilmekte veya bir Türk erkeği başka bir İngiliz zabitiyle ilişkiye girebilmektedir.
Yine de yazar, Sami Bey’in bu kişiliksiz haline tarihsel sebepler bulabilirken Leyla’nın sığlığını bu muhasebenin hemen arkasından bir kez daha yargılar ve O’nun dünyada ne için yaşadığını bilmezliğini gözler önüne serer.
Zaten yazarın İstanbul’u Sodom ve Gomore’ye benzetmesindeki asıl sebeplerden biri budur. İnsanların toplumsal değerlerden tamamen kopuk şekilde, inanılmaz seviyesiz şekillerde birbirleriyle yaşamaları, ülkeleri hakkında en ufak bir iyi niyet beslememeleri ve bunda hiçbir beis görmemeleridir. Yazar, Romanda anlatılan Türkler’i ülkelerinin değerlerinden ve insanlarından o kadar uzaklaştırıp onları kişiliksiz ve duruşsuzlaştırmıştır ki bunu her fırsatta betimlemeye çalışır. Örneğin, Madam Jimson’un İngiliz veya Avusturyalı olduğunu kanıtlamaya çalıştığı sırada Türk tabiiyetinde olduğunun ortaya çıkmasıyla “... Bu yalanı hangi alçak uydurmuş; söyleyin hangi alçak bu iftirayı benim üzerime atmış?...” verdiği tepki bu güruhun Türk olmayı ne kadar küçük düşürücü bir şey olarak gördüklerini göstermeye çalışır.
Necdet, bu insanlardan biraz ayrı bir karakterde olsa da sinik ve aciz yanı O’nu bu ortamın hep kenarlarında dolaştırır. Leyla’nın peşinden savrulurken, Leyla’nın işgal günlerinin gece hayatına ve sefahat inanlarına kendini bırakmasını izler ve kendini daha da küçük hisseder. Kinle, öfkeyle de dolsa yine de Leyla’dan uzun süre kopamaz. Aslında Anadolu’nun farkındadır hatta orada olmak, milletinin verdiği yaşam mücadelesine katılmak istemektedir içten içe. Bu mücadeleyi veren halkını, “... babaları savaşa gitmiş yavrularının beşiğini sallayan temiz ve sabırlı kadınlar, vücutlarını Allah tarafından kendilerine teslim edilmiş bir kutsal emanet gibi saklayan genç kızlar, bunların üstüne şefkatle titreyen nur yüzlü nineler ve Anadolu’ya dair son iyi haberleri bildiren gazeteyi bir muska gibi devşirip cebine yerleştirdikten sonra sanki kendisini bütün dünyanın hazinelerine sahip bir adam kadar mesut hisseden fakir vatandaşlar” diye anlatarak onlara büyük saygı beslemektedir. Kitabın sonuna doğru aşkın etkisinden kurtuldukça canlanan yepyeni toplumsal dalgaya, Kurtuluş Savaşı’na, kendini verir. Hatta roman karakterlerinin içinde Türklerin kazandıkları savaşa sevinen iki kişiden biridir. Çünkü, “bu genç adam, yalnız memlekete ait umumi kinlerin hıncını değil, doğrudan doğruya kendi şahsi acılarının da intikamını alıyordu.”
İstanbul’un bu hali İngiliz askerlerini bile iğrendirmektedir. Romanın en yakışıklı ve sükseli askeri Captain Jackson Read, “...Buradan gitmek istiyorum. Şark semasının bu çiğ aydınlığı, bu yaygaracı insanları, bu pis, bu kokmuş şehir bana bir tiksinti vermeye başladı.” diyerek yaşadığı İstanbul’ anlatır. Diğer İngiliz asker Marlow ise İstanbul’da yaşadığı dönemdeki Türkleri anlatırken “Bunlar ne olduklarını bilmeyen birtakım mahluklardı. Henüz hangi milletten olduğu anlaşılmayan ve bugünlerde sanırım, Türk olmadığını ispata çalışan Madam Jimson gibi bütün tanıdığınız erkek ve kadınlara birre sosyal “gilat-ı hilkat” gözüyle bakılabilir. Her milletin içinden soysuzlar çıkabilir.” diyerek romanda anlatılan Türklerin aslında ne kadar küçümsenecek insan karakterleri olduğunu anlatır.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Sodom ve Gomore Yakup Kadri Karaosmanoglu nun bir romani Yakup Kadri Karaosmanoglu bu kitapta Turk Kurtulus Savasi sirasinda Istanbul da yasayan bir zumreyi ve bu zumre icindeki insanlarin iliskileri anlatarak ahlak ve toplum degerlerini anlatir ve sorgular Kronolojik sirada Hukum Gecesi nden sonra gelir Sodom ve GomoreYazarYakup Kadri KaraosmanogluUlkeTurkiyeDilTurkceTurRoman Ayni Kiralik Konak kitabinda oldugu gibi bu kitapta da bir ask hikayesi vardir Kiralik Konak taki Seniha bu kitapta Leyla Hakki Celis Necdet Servet Bey Sami Bey olmustur Tabii ki bu benzerlik birebir degildir ama yazar curumuslugu anlatmak icin benzer roller bicmistir karakterlerine RomanLeyla Seniha gibi sikismis ve kurtulmak isteyen bir kiz degildir Aksine hayatindan daha memnun ve Seniha dan daha sig icgudulerine gore yasayan dusunmeyen bilhassa dusunmeyi sevmeyen biridir Necdet Leyla nin nisanlisidir ve O na asiktir Bu askin yarattigi acizlik Leyla yi tamamen Necdet in zahiri yapmaktadir Bu yonuyle Hakki Celis e benzemekle beraber Necdet Hakki Celis kadar toy degildir Yillarca Avrupa da yasamis kadinlari tanima imkani bulmustur Sami Bey kendi insanina kesinlikle guvenmeyen ve hatta insanini kucumseyen Avrupa nin ustunlugunu her seyin ustune koyan kendi gemisini yurutmek icin her turlu degerini sokaga atacak bir mahluktur ve Kiralik Konak taki Servet Bey in neredeyse tipatip aynisidir Avrupa ozellikle Ingiltere yi gozunde o denli buyutur ki Turklerin Ingilizlere karsi bir savas kazanabilecegine bir turlu inanamaz Zira Sami Bey icin Ingiltere ortaksiz bir ilahtir dunyanin butun isleri butun dunya milletlerinin alinyazilari onun verecegi kararlara ve hukumlere baglidir Simdi nasil olur da bir avuc Anadolu Turk unun bu heybetli kudrete ragmen basariya ulasacagina ihtimal verebilirdi Sami Bey aslinda Tanzimat in yetistigi tipik bir Turk insanidir ve Turk ten baska her milletin gucune inanirlar ve Turkiye ye ait meselelerin mutlaka baskalari tarafindan halledilebilecegi fikrindedirler Aslinda Sami Bey in bu kisiliksiz bireysel hali kitaptaki bircok karakterde vardir Bircogu kendi ulkelerini isgal eden ulkelerin askerleriyle yatip kalkarak nufuz sahibi olmak ve egolarini tatmin etmek istemektedirler Bir Ingiliz zabitiyle yatmak veya gorunmek bir Turk kadini icin cok onemli olabilmekte veya bir Turk erkegi baska bir Ingiliz zabitiyle iliskiye girebilmektedir Yine de yazar Sami Bey in bu kisiliksiz haline tarihsel sebepler bulabilirken Leyla nin sigligini bu muhasebenin hemen arkasindan bir kez daha yargilar ve O nun dunyada ne icin yasadigini bilmezligini gozler onune serer Zaten yazarin Istanbul u Sodom ve Gomore ye benzetmesindeki asil sebeplerden biri budur Insanlarin toplumsal degerlerden tamamen kopuk sekilde inanilmaz seviyesiz sekillerde birbirleriyle yasamalari ulkeleri hakkinda en ufak bir iyi niyet beslememeleri ve bunda hicbir beis gormemeleridir Yazar Romanda anlatilan Turkler i ulkelerinin degerlerinden ve insanlarindan o kadar uzaklastirip onlari kisiliksiz ve durussuzlastirmistir ki bunu her firsatta betimlemeye calisir Ornegin Madam Jimson un Ingiliz veya Avusturyali oldugunu kanitlamaya calistigi sirada Turk tabiiyetinde oldugunun ortaya cikmasiyla Bu yalani hangi alcak uydurmus soyleyin hangi alcak bu iftirayi benim uzerime atmis verdigi tepki bu guruhun Turk olmayi ne kadar kucuk dusurucu bir sey olarak gorduklerini gostermeye calisir Necdet bu insanlardan biraz ayri bir karakterde olsa da sinik ve aciz yani O nu bu ortamin hep kenarlarinda dolastirir Leyla nin pesinden savrulurken Leyla nin isgal gunlerinin gece hayatina ve sefahat inanlarina kendini birakmasini izler ve kendini daha da kucuk hisseder Kinle ofkeyle de dolsa yine de Leyla dan uzun sure kopamaz Aslinda Anadolu nun farkindadir hatta orada olmak milletinin verdigi yasam mucadelesine katilmak istemektedir icten ice Bu mucadeleyi veren halkini babalari savasa gitmis yavrularinin besigini sallayan temiz ve sabirli kadinlar vucutlarini Allah tarafindan kendilerine teslim edilmis bir kutsal emanet gibi saklayan genc kizlar bunlarin ustune sefkatle titreyen nur yuzlu nineler ve Anadolu ya dair son iyi haberleri bildiren gazeteyi bir muska gibi devsirip cebine yerlestirdikten sonra sanki kendisini butun dunyanin hazinelerine sahip bir adam kadar mesut hisseden fakir vatandaslar diye anlatarak onlara buyuk saygi beslemektedir Kitabin sonuna dogru askin etkisinden kurtuldukca canlanan yepyeni toplumsal dalgaya Kurtulus Savasi na kendini verir Hatta roman karakterlerinin icinde Turklerin kazandiklari savasa sevinen iki kisiden biridir Cunku bu genc adam yalniz memlekete ait umumi kinlerin hincini degil dogrudan dogruya kendi sahsi acilarinin da intikamini aliyordu Istanbul un bu hali Ingiliz askerlerini bile igrendirmektedir Romanin en yakisikli ve sukseli askeri Captain Jackson Read Buradan gitmek istiyorum Sark semasinin bu cig aydinligi bu yaygaraci insanlari bu pis bu kokmus sehir bana bir tiksinti vermeye basladi diyerek yasadigi Istanbul anlatir Diger Ingiliz asker Marlow ise Istanbul da yasadigi donemdeki Turkleri anlatirken Bunlar ne olduklarini bilmeyen birtakim mahluklardi Henuz hangi milletten oldugu anlasilmayan ve bugunlerde sanirim Turk olmadigini ispata calisan Madam Jimson gibi butun tanidiginiz erkek ve kadinlara birre sosyal gilat i hilkat gozuyle bakilabilir Her milletin icinden soysuzlar cikabilir diyerek romanda anlatilan Turklerin aslinda ne kadar kucumsenecek insan karakterleri oldugunu anlatir