Bu madde, uygun değildir.mart 2013) ( |
‘Suskunluk sarmalı’, Alman siyaset bilimci Elisabeth Noelle-Neumann tarafından geliştirilen bir siyaset bilimi ve kitle iletişim teorisidir.
Bir kişinin/grubun savunduğu fikir, mensubu olduğu toplumun (okulda sınıf, fabrikada soyunma odası, orduda yemekhane, belediye otobüsü, akraba ziyareti, hastane koridoru vs.) ‘genelgeçer’ kabul ettiği görüşlere uygun değilse, bu kişi toplumdan dışlanma korkusu nedeniyle konuşurken kendini kısıtlar veya fikrini söylemekten vazgeçer. Aynı kişi fikrinin (veya kendi fikrine yakın görüşlerin) toplum nezdinde yaygınlaşmaya başladığını sezerse, bu kez fikrini yüksek sesle söylemeye başlar.
‘Suskunluk Sarmalı’ teorisi içinde dört temel faktör vardır:
- Kendi görüşlerinin toplum nezdinde, ‘kabul görmeyeceğini’ bilen fakat kaybedecek bir şeyleri olmadığına inanarak veya inanmayarak ‘sarmaldan’ çıkmış, her zaman azınlıkta kalacağının farkında olarak görüşlerinden taviz vermeyen kişi/gruplar,
- Kitle iletişim araçlarının (Medya; [1], [2], [3] ) etkisiyle (ve çoğu zaman bizzat medyanın sürekli tekrarlaması ile) yaratılmaya çalışılan ve en sonunda baskın gelen ‘Genelgeçer görüş’ bir diğer adla ‘Toplumsal Algı’,
- Fikirleri ‘aykırı’ addedilen sınıf ile ‘genelgeçer’ addedilen sınıfa dahil olmak arasında, dışlanma korkusu nedeniyle fikirlerini açıkça söylemeyen ve kararsız kalan kişilerin toplamı.
- Teori sadece ‘iki kutbun (düalizm)’ birbirine olan etkisini incelemek üzerine kurulu değildir. Hangi fikrin, siyasi görüşün, kanının, yaklaşımın, inanışın, geleneğin, tezin, anti-tezin, felsefenin vs. doğru hangisinin yanlış saptamasını yapmaya çalışmaz. Birden fazla algının bir arada yaşadığı ‘iklim içinde’, ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisi eğilimlerin ne yönde olduğunu ve zamanla değişiklik gösterip göstermediğini araştırır.
Teorinin geçmişi
"Kavram 1974’te ortaya atılmıştır. Suskunluk Sarmalı teorisi; çeşitli konular hakkında, toplumda bir kesim çekinmeden konuşabilirken başka bir kesimin niçin suskun kaldığı sorusu üzerine kuruludur." Teori, bakış açılarının ‘sadece iki yönlü’ olması üzerine kurulu değildir.
Kamuoyu (en bilinen haliyle ‘Halkın/Toplumun Görüşü’ veya ‘Halk/Toplum Görüşü’ tabiri)
‘Halkın görüşü’ tabiri ilk kez 18. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmıştır. Tabir sürekli tartışılagelmiştir ve ne tür bir bilimsel sınıf içinde değerlendirileceği konusunda elle tutulur bir gelişme sağlanamamıştır. Alman tarihçi Oncken: “-Halkın Görüşü- kavramı hakkında iyi bir fikir beyan etmeye yeltenen, bu kavramı tanımlamaya çalışan herkes kısa zaman sonra Proteus adlı bir varlıkla karşı karşıya geldiğini farkedecektir. Proteus öyle bir varlıktır ki kendini ardı ardına binlerce kılığa sokabilir. Bu kılık değiştirme gözle görünür veya görünmez, aciz veya etkili olabilir, kendini bize sayamayacağımız kadar çok değişime uğramış şekilde sunabilir. Kendine o kadar güvenir ki, onu sımsıkı tutsakta her zaman bir yolunu bulup parmaklarımız arasından sıvışıp kaçmasını bilir. Tüm bu akıntı, tek bir formül içine hapsedilerek ifade edilemez. En nihayetinde, kime sorarsanız sorun ‘Halkın Görüşü’ tabirinin ne olduğunu bilirler ama açıklayamazlar.” Şöyle bir söz de söylenir: “Fikirler tarihi müzesinin bir üyesi olan ‘Kurmaca’ sadece ve sadece tarihi bir meraktan ibarettir.” Bu alıntıya karşı, ‘Halkın Görüşü’ kavramının ne demek olduğu ile ilgili tartışmalar biteceğe benzemiyor. 1970'lerin başında Elisabeth Noelle-Neumann ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisini oluşturmaya başladı. 1965'te ‘bir tarafın galibiyeti artarak devam ederken, oy eğilimlerinde ne tür bir sapma olabileceği’ sorusu üzerinde çalışıyordu. Daha sonra Noelle-Neumann ‘Toplumun Görüşü nedir?’ sorusu üzerinde dönüp durduğunu fark etti. ‘Suskunluk Sarmalı toplum görüşünün ortaya çıktığı bir suret olabilir; yepyeni bir toplum görüşünün yavaş yavaş gelişmeye başladığı bir süreç ya da eski bir fikrin günümüze uyarlanmış bir hali olabilir.’ Noelle-Neumann’dan yapılan bu alıntı eğer makul gözüküyorsa, bir süreç olarak değerlendirilip ‘tanımlanamaz’ denerek nam salmış ‘Toplumun Görüşü’ veya ‘Suskunluk Sarmalı’ kavramlarının ne demek olduğu ile ilgili net bir tanımın yapılması büyük önem arz etmektedir. 1898’de Amerikalı sosyolog Edward Ross ‘Toplumun Görüşü’ kavramını ‘ucuz ve zahmetsiz’ olarak nitelemiştir. “-Halkın Görüşü- ile -Egemen Görüş- denklemi ‘Halkın Görüşü’ tanımları içinde yaygın bir konu başlığıdır. Bu durum bir gerçeğe işaret eder; halkın görüşüne sıkı sıkıya bağlı olanlar, bireyleri gönülleri razı olmasa bile eyleme geçmeleri için zorlar.” Birçok bilim insanı, ‘Halkın Görüşünün’, toplumsal olayların cereyan ettiği yer ve zamana göre değişiklik gösterdiği konusunda hemfikirdir. ‘Sorumluluk hissi taşıdığını varsayan’ kişiler toplumu ilgilendiren herhangi bir konu hakkında fikir beyan ederek ‘Halkın Görüşünün’ oluşmasında önemli rol oynar. Bilim insanları ayrıca, ‘Halkın Görüşü’ kavramının çeşitli kalıplarına baktıklarında, hiçbir baskı altında kalmadan ifade edilen ve her koşulda ulaşılabilir olan fikirlerin; yani halkı halk yapan fikirlerin özellikle kitle iletişim araçları içinde var olduklarını görürler. ‘Toplumun Görüşü’ kavramının ne olduğu ile ilgili süren anlaşmazlık, ‘Toplum’ ve ‘Görüş’ kelimeleri hem tek tek hem birleşik şekilde düşünülerek kavrama vücut vermeye devam ediyor.
Halk/Toplum
Bilim insanları ‘Toplum’ kelimesinin ne demek olduğunu, ‘Toplum Görüşü’ kavramı içinde tartışırlar. ‘Toplum’ derken; ‘Tüm Toplum’ ve ‘Toplumdaki Çoğunluk’ ikileminin çok yönlü anlamlara yol açtığı görülür. ‘Toplum’un üç anlamı vardır. Tarafsızlık/Herkese açık olma üzerine kurulu hukuki anlamda toplum. Örneğin, kamusal alan. İkinci anlamı, kamusal hak. Son anlamda ise, ‘Toplum Görüşü’ tabirine baktığımızda, ‘Toplum’ kelimesinin bir şekilde bir şeyle ilişkili olduğu fakat farklı bir anlama büründüğü gözlenir. Kavram içindeki ‘Toplum’ kelimesi, yine aynı kavram içinde değerlendirilmek şartıyla, sosyal psikolojinin alanına giren bir karakter halini alır. Bilim insanları, ‘bireysel görüş & azınlık görüş’ün üzerinden zafer kazanarak, destek almak uğruna hükûmetteki kanun yapıcılarla veya yargı dünyasıyla sürtüşme yaşamamaya gayret göstererek; birçok yasal düzenlemenin yapılması, normların değiştirilmesi / yeni normların getirilmesi ve en önemlisi moral değerlerin çapının ayarlanması konusunda ‘Toplum Görüşü’nün ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu keşfettiklerinde çok şaşırırlar.
Görüş/Fikir
1739’da İngiliz filozof David Hume’un eserinde yayınlanan ‘Yaygın Görüş’ tabiri. ‘Anlaşma’ kelimesi ve ‘Yaygın olma hissi’, İngiliz ve Fransız köklü ‘Görüş’ kelimesinin temelinde yatar. Kelimenin kökenini araştırırken, Almancada 'meinung' olarak telaffuz edilir, Plato’nun ‘Devlet’ eserine kadar geriye gidilir. Eserde, Socrates’ten bir alıntı “görüşün/fikrin orta yolda bir konum aldığı” şeklinde bitirilir. Kant ise ‘görüş/fikir’ kelimelerini “hem öznel hem nesnel manada yetersiz muhakeme” olarak niteler. Her yönüyle yararlı gözüken bir ‘fikir/görüş’ nasıl görmezden gelinebilir, şüphesi/sorusuna şu yolla cevap aranabilir: Çeşitli konular hakkında, toplumun—veya toplumda birden fazla katmanın—ortak bir paydada buluşabilmesi günümüzde olduğu gibi geçmişte de ciddiyetle dikkate alınan bir konuydu.
‘Halkın Görüşü’nün oluşmasına etki eden faktörler
Toplumdan dışlanma tehdidi
‘Suskunluk Sarmalı’ toplumdan dışlanma tehdidiyle başlar. Toplumsal yapıyı oluşturan sayısız sütunun sürekliliğini korumak için, o toplumun üyelerinin toplumsal değerler ve toplumsal hedefler üzerine müşterek bir zeminde anlaşabilmeyi teminat altına alması gerekir. Bu anlaşmayı sağladıktan sonra sosyal düzenin bozulmaya uğramadan yoluna devam edebilmesi için, toplum, anlaşmaya uyum göstermeyen, anlaşmayı rayından çıkarma yönünde görüşlere sahip olan ‘azınlığı’; ‘sizi dışlarız’ tehdidiyle caydırmaya çalışır.
Toplumdan dışlanma korkusu
Dışlanma korkusu ‘Suskunluk Sarmalı’na ivme kazandıran bir merkezkaç kuvvetidir. İnsanlar toplumdan dışlanma korkusuna kapılmamak için, kendilerince önlemler alır. Bu ‘önlem alma’ varsayımı, ‘Konformizm/Çevreye Uyum Göstermek’ denilen ‘hayatı huzur içinde yaşamak için etliye sütlüye bulaşmamak, her zaman -Halkın Görüşü-ne yakın olmak ve hatta birebir aynısı olmaya çabalamak’ temeline dayanır.
Fikrini özgürce söyleme isteği
Bireyler, fikirlerinin veya fikirlerine yakın olan görüşlerin toplum içinde yaygınlaşmaya başladığını hissettikleri anda, çekinmeden konuşmaya meyillidir. Tam tersine bakılırsa, fikirleri toplumca kabul edilmiyorsa veya yavaş yavaş ‘popülarite’si kaybolmaya başladıysa, artık susup kabuğuna çekilmeye yönelir.
Kişinin benliğinde doğuştan var olan ‘genelgeçer görüşe uyum gösterme’ duygusu
Bireyler, ‘Toplum Görüşü’nü ‘ölçmek’ için doğuştan gelen özelliklere sahiptir. Bireyin gözlemleyebildiği toplumun çapı çok geniş olamayacağından, ‘Kitle İletişim Araçları’ dediğimiz ‘Medya’, ‘Toplumdaki Baskın Görüş’ün ne/neler olduğu hakkında bireylere örnekler sunar. Medya, bu ‘Baskın Görüşün’ topluma nasıl sunulduğu konusunda çok önemli rol oynar. ‘Toplumun Görüşünün’ nerelere meyilli olduğu ile ilgili bireylerin (tek tek) algılarına doğrudan etki etme gücüne sahiptir. Bu ‘sunum’ aşamasında kullanılan kelimelerin, bilgilerin kaynağının, resim-fotoğrafların, kişilerin, videoların vd. ‘gerçek mi yoksa kurgusal mı olduğu’ şüphesi haberin dinlenme/izlenme anında bireylerin merağını pek uyandırmaz.
‘Genel Bilgi Eksikliği & Çoğulcu Bilgi Eksikliği (Kaba tabirle -Çoğulcu Cahillik-)’ & Toplum ‘Genelinin’ bazı fikirleri / bazı kavramları / bazı olayları vs. görmezden gelmesi
‘Çoğulculuk – Pluralism’ ile ‘Çoğunlukçuluk – Majoritarianism’ arasında fark vardır. ‘Çoğulculuk’ kavramı ‘çoğunlukçuluk’ kavramını kapsar.
Çoğunluk; bir kitlenin diğer kitlelerle kıyaslandığında ‘sayıca çok’ olduğunun göreceli de olsa ispatlanması demektir.
Çoğulculuk ise; birden çok kitlenin varlığı, bu kitlelerin birbirinin aynısı veya birbirinden farklı olduğu fakat bunların ‘hepsinin’ bir arada yaşadığı bir mekan veya bir algı ortamının (mekan ve algı kelimeleri hem fiziksel hem de duyumsal olarak kabul edilebilir) ‘bütünü’ demektir. ‘Çoğulculukta’ hangi kitlelerin daha büyük hangilerinin daha küçük olduğu, kuşbakışı yaklaşım ile, net gözükür.
Noelle-Neumann; ‘toplumdaki baskın görüşün’ hangi kitlelerde çok hangilerinde az olduğunun tespit edilmesinin zorluğu ve bir tespit yapılabilse bile bunun kayganlığı sebebiyle ‘çoğulcu cahillik’ terimini kullanmayı uygun bulmuştur.
Noelle-Neumann’a göre ‘Çoğulcu Bilgi Eksikliği’, bireyin tekil olarak veya bir grubun sahip olduğu düşünce ne ise, toplumun geri kalanının da o düşünceye sahip olduğu yanılgısı demektir. Medya, tek bir veya birden fazla fikri yayınlarıyla baskın kılıp, aynı anda ‘azınlığın’ fikirlerinin sesini kısarak ‘Çoğulcu Bilgi Eksikliği’ni yaratabilir; bu da yukarıda belirtilen yanılgının oluşmasına yol açar. Örnekler: ‘Komünizm’ kelimesini duyunca ‘din elden gidecek’ yorumunun akla ilk gelen şey olması fakat bunun bir yanılgıdan ibaret olması, ‘Muhafazakâr’ kelimesini duyunca ‘şeriat isteyen yobazlar’ yorumunun akla ilk gelen şey olması fakat bunun bir yanılgıdan ibaret olması, ‘Liberal’ kelimesini duyunca ‘paraya düşkün’ yorumunun akla ilk gelen şey olması fakat bunun bir yanılgıdan ibaret olması, ‘Kürt & Ermeni & Rum & Alevi’ kelimelerini duyunca ‘potansiyel düşman, potansiyel terörist, potansiyel bölücü’ yorumlarının yapılması fakat bunların birer yanılgıdan ibaret olması, ‘Eşcinsel’ kelimesini duyunca ‘bu bir tür hastalıktır ve tedavi edilmelidir’ yorumu fakat bunun bir yanılgıdan ibaret olması gibi. Bu ve buna benzer birçok kavramın ‘tabu’ kabul edilmesi nedeniyle, toplumun ‘geneli’nin bu konuları konuşmayı ‘görmezden gelmesi’, ötelemesi, ‘Çoğulcu Bilgi Eksikliği’nin her daim sürmesine sebeptir.
Suskunluk sarmalı
Yukarıdaki beş faktör arasındaki etkileşim, ‘Toplum Görüşü’nün inşa edilmesi, değiştirilmesi ve güçlendirilmesi sürecine öncülük eder. Bir tarafın suskunluğa gömülmeye ve aynı anda diğer tarafın konuşmaya başlaması bir sarmal meydana getirir. Ve bu sarmal ‘baskın gelen tarafın fikrinin’ iktidarını gitgide kuvvetlendirdiğini bariz bir şekilde gösterir. Daha önce bu fikir belli belirsiz bir kurgu hâlindeyken, artık herkesçe kabul gören bir ‘sosyal norm’ hâline dönüşür.
Noelle-Neumann, ‘Suskunluk Sarmalı’nın sürekli hareket hâlinde olan bir süreç olduğunu da ekler. ‘Halkın Görüşü’ artık, medyanın sürekli tekrarlayarak baskın hale getirdiği ‘Çoğunluğun Görüşü’dür yani artık bir ‘statüko’dur. Ve bu ‘statüko’ karşısında ‘azınlık’ daha kısık sesle konuşmaya başlar ve en sonunda susar. ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisi, değerlendirme yapılması istenen bir alanda, ‘gerçek’ ve ‘değer’ farklılığı (‘gerçek’ kelimesinden kasıt -pozitif- yani bilim, felsefe veya akıl ile varlığı ispatlanan fikir; ‘değer’ kelimesinden kasıt -normatif; kaide teşkil eden- yani ortak bir noktada buluşmuş kişilerin herhangi bir bilimsel onay beklemedikleri fikir) varsa sadece ‘algı’ ve ‘fikir’ zeminlerine uygulanabilir; teori, ‘gerçekler’ üzerinden ‘yanlış veya doğru’ saptaması yapmaya çalışmaz.
Sarmalın modeli
- İnsan ‘sosyal’ bir varlık olarak, çevresinden dışlanmaktan korkar. Doğası gereği, çevresi tarafından saygı görme beklentisi içindedir.
- Dışlanma riskini bertaraf etmek, çevresi içinde ‘popülaritesini’ ve saygınlığını korumak için, bireyler çevrelerini, çevrelerindeki değişimleri dikkatle takip eder. Ne tür ‘görüş’ ve ‘tarz’ların yaygın olduğunu ve yeni görüş, yeni tarzların gelip gelmediğini sürekli kontrol eder. Eğer ‘yeni’ler geldiyse, bunları keşfeder keşfetmez hemen uyum gösterir; topluma ‘yabancı’ durumuna düşmemeye çalışır.
- Fikirlerin/görüşlerin ve davranışların ‘durağan’ olduğu alanlar ile ‘değişime açık’ olduğu alanlar diye iki grup oluşturulabilir. Görüşlerin görece kesin ve durağan olduğu alanlarda (örneğin ‘gelenek / töre / ritüel’), kişi bu ‘geleneğe’ uygun sözler söyleyip topluma uyumlu bir profil çizebilir ya da bu ‘geleneğe’ karşı beyanlarda bulunuyorsa ‘dışlanma’ riskini göze almış olması gerekir. Görüşlerin değişime açık veya tartışmalı olduğu alanlarda ise kişi, ‘toplum tarafından dışlanmasına neden olmayacak’ yani ‘genelgeçer’ görüşleri bulmaya çalışır.
- Kişiler veya gruplar, fikirlerinin veya fikirlerine yakın olan görüşlerin toplumda yagınlaşmaya başladığını sezerse, artık toplum içinde kendilerinden emin, korkmadan konuşmaya başlar. Tam tersi durumda ise, kişiler, fikirlerinin toplum nezdinde zemin kaybettiğini sezdikleri anda, artık içine kapanık bir şekilde konuşmaya başlar.
- ‘B’ fikrini savunan kişiler suskun kalırken ‘A’ fikrini savunan kişiler çok konuşuyorsa, bu ikilemin ‘toplum’ üzerinde mutlak etkisi vardır: Hararetle savunulan bir fikir göründüğünden daha güçlü olduğu intibasını topluma verirken, kısık sesle savunulan bir fikir göründüğünden daha zayıf bir intiba verebilir.
- Sonuç: ‘Sarmal’ sürekli değişim hâlinde olan bir süreçtir. Kişiler veya gruplar çevrelerindeki değişimi takip ederek kendilerini bunlara uydurmaya çalışır. Bir görüş artık yaygınlığını kaybedip geri plana düşmeye başladığında kişiler saf değiştirip ‘yükseliş trendine’ giren görüşe yaklaşır. Teori içinde; ‘yaygınlığını kaybeden görüşü her koşulda/daima savunan’ kişi/grupların yeri bir istisnadır. Çünkü bu kişiler için toplum tarafından ‘dışlanmak’ veya ‘saygı görmek’ önemli değildir.
Toplumdan dışlanma korkusu: Konformizm/Topluma ‘aykırı’ gözükmeden yaşamak sarmalı oluşturur
Noelle-Neumann’a göre ‘dışlanma korkusu’ sarmalın başlangıç noktasını oluşturur. Psikolog Solomon Asch’ın yaptığı deneyde; deneklere birinde üç farklı uzunlukta çizgi, diğerinde tek bir çizginin olduğu iki kart dağıtılır. Çizgiler A, B, C ve X harfleriyle adlandırılmıştır. Soru üç çizginin olduğu kartta hangi çizginin diğer karttaki X çizgisiyle aynı uzunlukta olduğudur. Deneyin yapıldığı odadaki bütün denekler B çizgisinin X ile aynı uzunlukta olduğunu söylerken, bir denek aslında C çizgisinin X ile aynı uzunlukta olduğunu görür; ve gerçeği gören bu deneğin hangi cevabı vereceği deneyin yapılma amacıdır. Denek doğru olanı gördükten sonra fikrinin arkasında duracak mıdır? Yoksa odadaki diğer deneklerle ters düşmemek; ‘konformizmin’ dışına çıkmamak için o da B çizgisini mi seçecektir? Çalışma sonucu: Aynı uzunlukta olan C çizgisini seçen denek yani doğru olanı yapan denek, gruptan ‘dışlanmamak’ için, sessiz kalıp gruba uyum gösterme yoluna giriyor. Bu deney çok kısa gözükmesine ve farklı koşullarda farklı sonuçlar verebilecek bir potansiyel barındırdığı intibası vermesine rağmen; sonuçlarına baktığımızda ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisini destekleyen en basit ve en öz deneydir. ‘Asch Deneyi’ ile ‘Suskunluk Sarmalı’nın ortak noktası toplumdan dışlanma ‘korkusuna’ karşı kişilerin/grupların nasıl bir davranış sergilediğidir.
Suskunluğu yenip konuşmaya başlama arasındaki ince çizgi
Teori bir noktaya daha işaret eder. ‘Suskun Azınlık ↔ Sessiz Çoğunluk’ denilen iyi eğitimli ya da daha müreffeh bir hayata sahip (‘müreffeh & refah’ kelimeleri hem maddi anlamda hem moral anlamında birleşik veya tek tek değerlendirilebilir) kişi/gruplar ve ‘özgürce düşünen’ diye tabir edilen kişi/gruplar, genellikle toplumun onların ‘fikirleri’ hakkında ne düşündüğü ile ilgilenmezler, ‘dışlanmaktan’ korkmazlar ve bu yüzden her zaman konuşabilirler. ‘Sessiz Çoğunluğun’ aynı zamanda; ‘itaatkâr’ diye addedilen ‘Toplum Görüşü’ kavramı ‘durgunluğa’ girdiğinde; ‘düşünceler ikliminde dalgalanmalar yaratan bir rüzgâr’, ‘değişimi ateşleyen bir kaynak’ vasfı da vardır. ‘-Toplum Görüşü- itaat etmeye meyillidir’ kavramı ve ‘Sessiz Çoğunluk’ kavramı, bir toplumda ‘sosyolojik evrimler’ geçirmek için iki kanat olarak görülür. Bu ‘Sessiz Çoğunluk’, sarmalın içinde dışlanma tehdidi olan ‘muhalefet’ tarafının her zaman en tepesinde yer alır. Teoriye göre ‘Sessiz Çoğunluk’: “Nonconformist / Konformist olmayan; toplumda ‘genelgeçer’ diye tabir edilen çeşitli değerlere, fikirlere, geleneklere vd. rağbet etmedikleri için dışlanmış, kaybedecek bir şeyleri olmadığı için özgürce konuşmaktan korkmayan” kişi/gruplar ve “Avangard / Yenilikçi / Öncü; yaşadıkları zamanın çok ötesinde değerlere sahip ve bu değerleri yaşadıkları zamanın içine getirmeye çalıştıkları için toplum içinde her zaman bir ‘azınlık’ olarak kalmış aydın, sanatçı ve reformcu” kişi/gruplardır.
Sarmal ile ilgili devam etmekte olan araştırmalar
‘Suskunluk Sarmalı’, tartışmaya açık ve siyasi bir vakanın bir tür sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle, devam etmekte olan birçok araştırma, ‘hâlen sıcaklığını koruyan’ sosyal meselelere, örneğin sigara kullanımı, ‘11 Eylül 2001’ saldırılarından sonra çıkan tartışmalar ve sosyal travmalar gibi konuları da gözetir. Sarmal teorisi çoğunlukla yaşanmakta olan ve toplumun her katmanı tarafından hissedilen konuları inceler; sosyal normlar ve toplumun değer yapılarındaki değişimleri işaret etmeye çalışır. Teori, batı toplumları üzerinde denendiğinde mantıklı birçok sonuç elde edilebiliyor. Fakat ‘topumlar/kültürler arası’ olaylar üzerinde denendiğinde, bir bireyin ‘gönüllü’ olarak konuşmak istemesi üzerine etki ederek yanlış sonuçlar çıkmasına yol açabiliyor. Araştırmacılar ‘bireyler arasındaki görüş farklılıkları’nı da incelemeye başladı. Bazı kişi/gruplar diğer kişi/gruplardan fazla ‘düşünce ikliminde eğilimin ne yönde olduğu hakkında sinyaller yakalamaya çalışarak’, bu sinayellere göre konuşup / konuşmamaya karar verebiliyor.
Toplumlar arası / Kültürler arası karşılaştırma
‘Suskunluk Sarmalı’ teorisi kullanılarak kültürel çeşitliliğin bireylerin görüşlerini dile getirme sürecine etkileri üzerine yapılmış geniş çaplı bir araştırma mevcut değil. Yakın zamanda bu araştırmalara başlandığını gösteren örnekler ise aşağıdaki gibi.
Amerika Birleşik Devletleri ve Tayvan
Tayvan’da eğitim veren Yard. Doç. Dr. Huiping Huang, Tayvanla ABD arasında yaptığı ‘telefon anketi’ sonuçlarını ‘Suskunluk Sarmalı Teorisinin Kültürler arası Uygulaması’ başlığı altında bir raporla yayınladı. Hipotez; ABD’deki görüşlerin “bireyselliğe yatkın”, Tayvan’daki görüşlerin “toplumsallığa yatkın” olduğunu gösterdi. Huang’ın raporu, ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisinin ABD’de ‘daha az aktif’ olduğunu da işaret etti. Çünkü ABD’de bireyler ‘kişisel hedeflerine’ daha fazla önem veriyordu. Telefon görüşmelerinde ABD’liler, ‘biz’ zamiri yerine ‘ben’ zamirini daha çok kullandılar ve ‘kişisel başarı’ üzerine açıklamalarda bulundular. Bu nedenle Huang, ABD’lilerin, azınlıkta olduklarını bilmelerine rağmen, görüşlerini çekinmeden söyleyebildikleri hipotezini geliştirdi. Tayvanlıların cevaplarına baktığında ise; bireylerin ‘toplumsal hedefler’ üzerine daha çok yorumda bulunduklarını, böylece muhtemel tansiyon yükselmeleri ve çatışmalara mahal vermemeye yatkın olduklarını öğrendi. Anket ayrıca, kültürler arasındaki ‘kendine yeterlilik (konuya hakim olma duygusu)’ ve ‘kendine güven’ hallerini de ölçmeye çalıştı.
Anket; ABD vatandaşlarının, ABD’nin Somali’de varlık göstermesi ile ilgili ve Tayvan vatandaşlarının ‘tek dereceli seçim’ sistemine geçiş olasılığı ile ilgili neler düşündükleri sorularından oluştu. Her iki konu da ‘siyaset’ ve ‘insan hakları’ başlıklarına odaklandı çünkü ikisi de mukayese edilebilirdi. Ankete katılan kişilere ‘destekliyorum’, ‘tarafsızım’ ve ‘karşıyım’ seçeneklerinden birini seçerek ve kendilerini aile/arkadaş, medya, toplum ve gelecekte görmeyi umdukları toplum kategorilerine ayrı ayrı koyarak cevap vermeleri istendi. Ölçümler ayrıca ‘bireysellik/toplumsallık’ yapıları ve ‘hangi sebeplerle kişi(ler)nin görüşlerini açıklamaktan çekindiği’ üzerine sırasıyla 1-10 ve 1-5 ölçekleri baz alınarak yapıldı. Sonuçlar orijinal hipotezi doğrular nitelikte çıktı. Anketin geneline bakıldığında, ABD’liler Tayvanlılardan daha fazla ‘konuşmaya’ yatkındı. ‘Toplumun Görüşü’ne göre ‘aykırı’ düşecekleri riskini hisseden Tayvanlılar daha çekingen cevaplar verirken; ABD’liler üzerinde ise bu risk azdı. Tayvan’da, gelecekte toplumun görüşünün nerelere yönelebileceği üzerine yapılan yorumlar daha çok yapıldı ve bu da anketin yapıldığı anda Tayvanlıların ‘Suskunluk Sarmalı’ içinde olduklarını ispatlayan en önemli göstergeydi. ABD’den ankete katılan kişiler bireyselliğe yatkın bir kültürde yetiştikleri için, aslında ‘azınlıkta veya aykırı’ olduklarında daha fazla ses çıkaracakları hipotezi geliştirildi. Fakat bu doğru değildi. Huang’a göre; ankete katılan kişilere sorulan sorular ve anketin hangi konular çerçevesinde işleneceği bilgisi ABD’lilerin “nasıl olsa şahsımla doğrudan ilgisi olan konular hakkında sorular sormuyorlar. Kendimi farklı, dışlanmış ya da suçlu hissedecek bir duruma düşeceğime inanmıyorum. Bu nedenle ‘Çoğunluğun Görüşü’nü destekler nitelikte şeyler söylemek zorunda değilim.” algısı ankette önemli rol oynadı. ‘Kendine yeterlilik (konuya hakim olma duygusu)’ duygusunun her iki ülkede de az olması, anket sırasındaki konuşmaların da daha etkisiz bir zemin üzerinde yürümesine yol açtı.
Bask Milliyetçiliği
Bask Milliyetçiliği ve Suskunluk Sarmalı ETA’nın (‘Bask Vatanı ve Özgürlük’ örgütü), İspanya ve Fransa’da toplum nezdinde nasıl algılandığı üzerine Anthony Spencer ve Stephen Croucher tarafından yazılmış bir makaledir. Bask ulusu ‘etnikdilbilim / budundilbilim’ zeminli, İspanyol ulusunun parçası olarak benimsenmemeye meyilli bir azınlıktır. ETA, İspanyol olan her şeye şiddetle karşı çıkmak veya şiddet göstermek telkininde bulunan ve terör eylemleri gerçekleştirmiş bir gruptur.
‘ABD & Tayvan’ arasında yapılmış ankete benzer şekilde, İspanya ve Fransa’dan Basklı bireylere ETA hakkında ne düşündükleri ile ilgili “Trende bir yabancıyla ETA hakkında konuşmak için konuya nasıl girmeye çalışırdın?” gibi sorular soruldu. ETA’nın yaşadığı ve kültürel farklılıkların olduğu iki farklı bölge dikkate alındı.
Sonuçlar ‘Suskunluk Sarmalı’nın var olduğunu gösterdi. ETA’nın ‘terör’ yanı ile ilgili olumsuz görüşler oldukça yüksek çıkarken, bu şiddetin durdurulması için sesini yükseltenler azdı. Araştırmaya katılan Basklılar görüşlerinin ‘Basklı olmayanlar’ tarafından daha sağduyulu bir yaklaşımla dinlenmesi gerektiğini söylüyor ve Basklı yakınları tarafından ‘dışlanma korkusu’ yaşadıklarını açıkça dile getiriyorlardı. Buna mukabil, İspanyollarla yapılan görüşmelerde, araştırmaya katılanların çoğu ‘şiddet eylemlerinin tam ortasında hayatlarını sürdürmeye çabaladıkları’ için sessiz kalmayı tercih etti.
Yapılan bu iki araştırma kültürler arasında ‘Suskunluk Sarmalı’nın var olduğunu gösteren işaretlere sahiptir. Her iki araştırma da, daha elverişli örnek olay/materyal kullanılmaması ve yetersiz destek sebebiyle birçok yönüyle eksiktir. Kültürler arasındaki çeşitliliğin bireylerin görüşlerine nasıl yansıdığını tam manasıyla kavrayabilmek için daha fazla araştırma yapılmalıdır. Spencer ve Croucher; araştırmalara iştirak edenlerin kişiliklerini, algılarını ve fikirlerini etraflıca öğrenebilmek için onlarla farklı konularda uzun ve ayrıntılı mülakatlar yapılması gerektiğini söyler.
Bir üniversite ortamında yapılan ‘Suskunluk Sarmalı’ deneyi
ABD-Dayton Üniversitesi’nden akademisyen Jayne Henson ve ABD-Ball State Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Katherine Denker; bireyin ne tür konularda suskunluğa girdiği, siyasi yakınlaşma ve farklılıkların bu suskunluğa ne tür etkileri olduğu üzerine üniversite öğrencileri arasında bir araştırma yapmıştır.
- Sınıfın ‘genelgeçer görüş’ ikliminde değişiklikler olursa öğrencilerin nasıl tepki vereceği,
- ‘A’ öğrenci grubunun savunduğu siyasal görüşe karşı olarak eğitmenle birlikte sınıftaki diğer grup/gruplar bu durumu ‘suskunluk’ içinde dinler ve hiç tepki vermezse, ‘A’ grubunun nasıl davranacağı,
- Eğitmenle birlikte diğer grup/gruplar kendilerine karşı olan ‘A’ grubunu ‘susturmaya çalıştıklarında’, ‘A’ grubunun ne yapacağı öğrenilmeye çalışılmıştır.
Araştırma sonucunda yazılan makalede ‘öğrenci-eğitmen’ arasındaki etkileşimin ve sınıftaki her öğrencinin bu etkileşime ne gözle baktığının üzerinde az durulduğu açıklanmıştır. Araştırmanın amacı: “Siyasi fikirlerin üniversite ortamında nasıl ifade edildiği ve sınıftaki iletişimin, siyasi hoşgörü üzerine etkilerini incelemek” şeklinde açıklanmıştır. Araştırma ayrıca ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisinin, üniversite ortamında, ‘Siyasi konulardan çekinildiği için ortaya çıkan suskunluk’ ve ‘Siyaset kullanılarak yapılan susturma’ başlıklarını da inceler. Henson ve Denker’ın makalesi, ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisini uygulamak için üniversitenin; kişiler arası ilişkilerin kuvvetli olması, medyanın, kültürel ve siyasi iletişimin iç içe olması nedeniyle çok elverişli bir coğrafya olduğunu söyler. Çünkü sınıflar arası etkileşim ve ‘sınıf/grup/örgüt söylemi’ bir aradadır yani her zaman ‘üniversite’ şemsiyesi altındadır. Eğitmenler ve öğrenciler kendi çelişkilerini ve kültürel yaklaşımlarını sınıfa, tek bir ortama getirir. ‘Halkın Görüşü’ doğal olarak öğrenciler ve eğitmenlerin de görüşlerine etki eder. Araştırma öğrencilerin ‘siyasi suskunluğa’ maruz kaldıklarında hissettikleri ile ‘öğrenci-eğitmen siyasi birlikteliği’ konusunda düşündükleri arasında ne gibi bir bağıntı olduğunu inceler. Araştırma ayrıca öğrencilerin ‘sınıftaki algı iklimi’ni nasıl algıladıkları ile öğrenci-eğitmen arasındaki siyasi benzerliklerin yakınlaşmalarına yaptığı etki arasında bir ilişki olup olmadığını da inceler. Henson ve Denker araştırma için Midwestern Üniversitesi’nde İletişim Kursuna katılan öğrencileri kullandı. Öğrenciler, ‘Siyaset kullanılarak yapılan susturma’, sınıftaki algı iklimi ve eğitmen tarafından yaratılmış bir algı iklimi başlıklarıyla hazırlanmış anketi cevapladı. Öğrenciler arasındaki ideolojik farklılıklar ile savunulan siyasi parti içinde ‘algılanan’ benzerlikler arasında pozitif bir ilişki olduğu ve eğitmeni ‘daha derin bir suskunluğa yol açan faktör’ görmenin yaygın olduğu sonucu çıktı. Ayrıca algılanan benzerlikler ile sınıftaki düşünce iklimi arasında da pozitif bir bağıntı olduğu kanıtlandı. Ve bu araştırma üniversite ortamında da ‘Suskunluk Sarmalı’nın var olduğunu gösterdi. Eğitmenlerinin ve sınıf arkadaşlarının siyasi görüşlerinde farklılıklar olduğunu algılayan; farklı görüşlere sahip olmanın ‘dışlanmaya’ yol açacağını gören öğrencilerin ‘sessiz kalma’yı tercih edebileceği olasılıklar arasında değerlendirildi. Eğitmenin görüşünün ‘Sınıfın Görüşü’ üzerinde önemli bir rol oynadığı ve bunun öğrencilerde ‘fikirlerimi bastırabilirler’ algısı yaratabileceği saptanmıştır. Eğitmenin görüşlerini açıkladığı ve açıklamadığı—ve burada ‘farklı görüşler susturulmalıdır’ algısının oluşup oluşmadığının üzerinde önemle durarak—deneyleri ayrı ayrı yapıp çıkan sonuçlara daha dikkatli bakılması gerektiği bir diğer önemli saptamadır. Henson ve Denker’ın yaptığı bu araştırma, diğerlerinden farklı olduğunu anlayan bir kişinin, bu farklılığın gün yüzüne çıkmaması için sessiz kalmaya meylettiğini; gündelik hayatımızdaki ‘Suskunluk Sarmalı’nın üniversitelerde de var olduğunu gösteriyor.
Suskunluk Sarmalı ve İnternet
Dışlamayı/Soyutlaşmayı ortadan kaldıran faktörler üzerine
‘Soyutlama/dışlama’ kavramının ne olduğu, içinde değerlendirildiği durumlara göre çeşitlilik gösterir. Soyutlama bir tanıma göre, bir kişi/grubun emsalleri arasındaki etkileşimin zayıf olması ‘Toplumdan Çıkma & Çıkarılma’ sebebidir. Bir başka tanıma göre, soyutlama, emsalleri arasında ‘kabul görme’nin zayıf olması ya da emsalleri arasında ‘reddedilme’nin güçlü olması demektir. Başka bir araştırma ‘İnternet’in bireyleri toplumdan soyutlayan bir araç mı yoksa tam tersine soyutlamayı azaltan özelliğe sahip, bireylerin ‘sosyal ağlarını (social networks )’ genişletebildiği bir araç mı sorularına cevaplar bulmaya çalışmıştır. İnternet hayatımıza girdiği andan itibaren yeni oluşumlar da meydana gelmiştir; IRC (Internet Relay Chat - İnternet Üzerinden Mesajlaşma), haber grupları, MUDs (Multiuser Dimensions - Birden çok kullanıcının olduğu portallar) ve yakın zamanda popüler olan ticari amaçlı sanal topluluklar gibi. İnternet içinde oluşmuş grupların bireyler üzerindeki etkileri hakkında geliştirilmiş teori ve hipotezler çok geniş bir sahaya yayılır. Bazı araştırmacılar, hızla büyüyen sohbet odalarının, ‘on-line’ oyunların ya da bilgisayar tabanlı pazarların ‘soyutlanmış ve kendini soyutlanmış hisseden’ kimselerin daha canlı bir hayata sahip olabilmesi için yeni fırsatlar getirdiğini savunur.
Geleneksel olarak, sosyal dışlama/dışlanma, akran grubu dışındaki bir kişinin pozisyonu ile ilgili geliştirilmiş ‘tek boyutlu bir yapı’ olarak kabul edilir ve akranları tarafından gruptan dışlanmış olmanın sonucu ‘soyutlanmaktır’. Kaynaklar gösteriyor ki, çocuklardan yetişkinlere, insanlar ‘soyutlanma kavramı’ ve mensubu oldukları toplumdan soyutlanmanın kendilerine nasıl yansıyacağını gayet iyi anlıyor. Soyutlanma korkusu nedeniyle, muhalif görüşlere sahip olduğunun farkında olan bireyler, özgürce konuşmaktan çekinir. Yani, aynı/benzer görüşlere sahip insanların bir arada olduğu bir ortamda, ‘aykırı’ görüşe sahip bir birey konuşurken ya kendini kısıtlar ya da hiç konuşmaz. Witschge şöyle devam eder: “Başkalarına zarar vermek veya kendine zarar vermek başta olmak üzere insanların kendilerini özgürce ifade etmesinden alıkoyan bazı faktörler vardır. Ve yine bazı durumlarda insanların konuşmayı seçmesi hiç de arzu edilmeyen tartışmaların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu da bireylerin ‘farklılıklarının’ ve ‘eşitliklerinin’ hangi noktalar üzerinde olduğunun tam manasıyla anlaşılmasına engel teşkil eder.”
İnternetin yarattığı yepyeni mecralar, insanların ‘soyutlanma korkusu’ndan sıyrılabildiği ve böylece ‘Suskunluk Sarmalı’nın oluşmadığı özelliklere sahiptir. İnternet, aynı düşünce yapısına ve benzer görüşlere sahip insanların birbirlerini bulabildikleri yerleri barındırır. Boston Üniversitesi’nden Marshall Van Alstyne ve MIT’den (Massachusetts Institute of Technology & Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) Erik Brynjolfsson’un yaptığı bir açıklamaya göre: “İnternet kullanıcıları kendi görüşlerine yakın diğer kullanıcıların bir araya geldiği ortamları arar, fikirdaşlarının olduğu ortamlarda sürekli vakit geçirmek ister ve kendilerinden farklı düşünen insanlarla pek etkileşim hâlinde olmazlar. Bu nedenle herhangi bir konu hakkında yapılan tartışma & karar alma sürecinde onlara yani ‘kendilerinden farklı düşünenlere’ karşı bir dışlanma korkusu hissetmezler.” İnternet, insanları sadece psikolojik bariyerlerinden kurtarmakla kalmıyor; birbiriyle ilişkili/ilişkisiz, sayılamayacak kadar çok konuşma/yazışma/görüşme/paylaşma/tartışma ortamlarının birden fazla ve çok geniş zemin(ler) üzerinde gelişmesine de olanak sağlıyor. ‘Katılımcılık’ refleksini farklı ölçülerde, isteyerek veya istemeyerek, kısıtlayan geleneksel medyanın aksine İnternet; ‘kim hangi konuda ne kadar yetkili, kim değil?’ sorusu üzerinden hareket eden bir mecra olmadığından, İnterneti kullanan herkes çok geniş özgürlüklere ve her tür bilginin olduğu devasa kaynaklara sahiptir, ortak bir zeminde buluşabilmiş bir veya birden fazla kitle projelerini hayata geçirebilir.
İnternette -özellikle ‘sosyal medya’ portallarında- online ve offline gözükmenin arkasındaki nedenler
İnternet birbirine yakın ve farklı görüşlerin bir arada varlık gösterebildiği bir alandır. Online’ın Türkçe karşılığı ‘çevrimiçi’, offline’ın ise ‘çevrim dışı’dır. (Sosyoloji terminolojisi içinde ‘online’; sanal dünya, ‘offline’; gerçek hayat demektir.)
Sohbet odaları, forum siteleri, anlık ileti gönderme ortamları (Facebook, MSN, Skype, Yahoo Messenger, Gtalk, Twitter gibi) birbirinden çok farklı ‘görüşlere’ sahip insanların bir araya gelebildiği yerlerdir. “Bu ortamlarda ‘dışlanma korkusu’nu az taşıyan veya tamamıyla yenmiş kişiler mevcuttur.” saptaması yetersiz kalabilir. Çünkü ‘sanal dünya’ diye tabir edilen İnternette; kişinin/grubun kimliğinin gerçek mi/sahte mi olduğu, kimliğin bir bilgisayar tarafından bireyden/gruptan habersiz otomatik olarak hazırlanıp mecraya sürülüp/sürülmediği ve en önemlisi kişinin/grubun fiziken İnternette var olması henüz mümkün olmadığından, kimlerin dışlanma korkusuna az sahip olduğu, kimlerin tamamıyla korkularını yendiği net belirlenemeyebilir. Bir araştırma bireylerin görüşlerini açıklarken kendilerini ‘online’mı yoksa ‘offline’mı göstermek isteyecekleri konusunu incelemiştir. 305 kişinin katıldığı bir anket, ‘Suskunluk Sarmalı’ içinde ‘online’ ve ‘offline’ gözükmeyi tercih edenlerin dağılımını ve seçimlerini hangi yönde ve niçin o yönde yaptıklarını araştırmıştır. ‘Online’ gözükmenin arkasındaki nedenler, benzer görüşlere sahip grupları bulmanın daha kolay olduğu algısı ile açıklanmıştır. ‘Online gözükmek’ içindeki ‘dışlanma korkusu’nun az olması, bir sohbet ortamından rahatça ayrılmak kolaylığını getirir. ‘Online’ bir tartışma ortamında, bireyler ‘Çoğunluğun Görüşü’ne uyum gösterme baskısı ve ihtiyacı hissetmeden tartışmayı terkedebilir. Fakat bu durum ‘Suskunluk Sarmalı’nın ‘online’ ortamda hiçbir zaman oluşmadığı anlamına gelmez. ‘Online’ bir ortamda ‘baskın gelen’ bir görüş varsa, insanlar görüşlerini, gerçek hayatta olduğu gibi, ifade etmekten çekinebilir. Buna karşılık, ‘online’ bir ortamda, görüşleri ‘aykırı’ addedilen bir azınlık grubu harekete geçirecek tek bir kişinin çıkıp konuşmaya başlaması ‘Suskunluk Sarmalı’nın bitmesini sağlayabilir. ‘Suskunluk Sarmalı’nın ‘online’ bir ortamda gerçek hayata göre niçin daha az oluştuğunu gösteren bir başka neden ise, bireyin ‘offline’ halde olan ‘Çoğunluğun Görüşü & Toplum Görüşü & Baskın Görüş’e karşı mı yoksa destekler nitelikte mi konuştuğu saptamasının net yapılamamasıdır.‘Offline’dan asıl kastedilen, ‘çoğunluğun görüşü / toplumun görüşü / halkın görüşü / genelgeçer görüş / baskın görüş’ gibi kesimlerin İnternet ortamında gerçek hayatta olduğundan daha çabuk reaksiyon gösterecek bir hıza sahip olmamasıdır. Böylece birey ‘offline’ halde olan ‘baskın görüş’e karşı fikirlerini rahatça açıklar konumda hissedebilir ve bu durum yine aynı bireyin ‘online’ bir ortamda rahat konuşabilmesiyle aynı sonuca çıkar. Yapılan araştırmalar, insanların ‘online’ ortamda daha özgür konuşabildiklerinin yanında ‘suskunluğun’da devam ettiğini gösteriyor. Ve ‘online’ ortamda konuşabilme imkânının var olmasının gerçek yaşama göre bireyi daha fazla rahatlatıp rahatlatmadığı sorusunun başlı başına bir araştırma konusu olduğu söyleniyor.
‘Heterojenlik / Farklılık / Birden çok grubun birbirine karışmadan bir arada var olması’ ve ‘Anonim / Gerçek İsmini Saklama’ durumu
İnternetin doğası sadece ‘daha fazla’ kişinin/grubun bir araya gelmesine olanak sağlamaz aynı zamanda gruplar arasında ‘heterojen’ katmanların oluştuğunu da gösterir. ABD-Northwestern Üniversitesi’nden Prof. Benjamin I. Page şöyle der: “Muazzam bir hızla gelişen iletişim araçları teknolojisi; mevcut fikirler arasındaki farklılığın ve bu fikirlerin birbirleriyle etkileşiminin büyük ihtimalle artmasını sağlayacak, ‘bireylerin aklında ne tür fikirler uçuşuyor acaba?’ sorusunu ve bu soru sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü rekabeti de bir nebze hafifletecektir.” İnsanların birçok konuda, ortak bir zeminde buluşma ve tartışabilme ihtiyacı içine girmesinin nedeni birbirlerinden farklı olmalarıdır ve İnternet farklılıkların kolayca (heterojen) görünebildiği ve bu farklılıklara ulaşılabilen bir dünyadır. Farklı katmanların olması, her grupta yine kendilerinden farklı düşünen başka grupların da var olduğu algısını yaratacak ve bu durum farklılıklara ‘açık olmak gerektiğinin’ ve bunun sonucu olan ‘anlaşmazlıkların’ ortaya çıkmasının doğal olduğu görüşünü hakim kılacaktır. Daha önce de açıklandığı üzere, ‘anlaşmazlık çıkabilir’ & ‘dışlanabilirim’ korkusu nedeniyle insanlar fikirlerini söylemekten kaçınabilir. Noelle-Neumann’a göre deneysel çalışmalar gösteriyor ki, dışarıdan müdahale edilmesi oldukça güç olan münazaralarda, bilgisayar merkezli sohbet odaları ve haber forum/grupları gibi geniş ölçeğe sahip ortamlar gibi, insanların ‘sesini kısmak’ ve onları ‘sindirmek’ imkânsıza yakındır.
Aynı zamanda İnternet anonim kimliklerin de oluşmasını sağlar. Fakat anonim kimlikler meydana geldikten sonra ‘toplumdan dışlanma ve hakir görülme’ korkuları ne derece azalır, tartışma konusudur. Araştırmacı Patricia M. Wallace göre, insanların eylemleri kendilerine kişisel olarak isnat edilmediği müddetçe, insanlar ‘toplumsal birliktelikler ve kısıtlanmalar’ kavramından daha az çekinir hale gelir. Bu, insanlara kendilerini daha güvende hissettiği ortamlarda kişisel meselelerini tartışma fırsatı verilmesi gibi daha olumlu bir duruma işaret eder.
Grupların bireylere ‘sataşması’ durumu gerçek hayatta olduğu gibi İnternette de vardır fakat daha azdır. Ve bu ‘konformizmi; çevreye uyum gösterip hiçbir sorunla karşılaşmamak’ durumunu azaltır. Wallace şu şekilde devam eder: Deneysel çalışmalar gösteriyor ki, ‘offline’ halde olan çoğunluğun ‘alay edici’ ve ‘iğneleyici’ davranışlarına sonsuza dek maruz kalmayacaklarını bilen ‘muhalif’ azınlıklar, ‘offline’dan daha çok ‘online’ ortamda fikirlerini özgürce ifade ettiklerini hissediyor ya da farklı bir fikre sahip olduğu için ‘çevre baskısı’ nedeniyle kendini rahatsız hissediyor. ABD-Pennsylvania Üniversitesi’nden Jennifer Stromer-Galley’a göre, ‘online’ ortamda kurulan iletişim, gerçek hayatta çeşitli konularda yüz yüze münakaşaya maruz kalan bireylerin psikolojik bariyerlerini aşabilmesine olanak sağlar: “Sözsüz iletişim ipuçlarının/işaretlerinin yokluğu, sosyal varlık algısını azalttığı gibi anonim olma algısını da arttırır.” “Sözlü & Sözsüz İletişim İpuçları/İşaretleri”nden kasıt, kişinin/grubun bireysel veya toplu bir ortamdaki konuşma/iletişimde bilerek veya bilmeyerek yaptığı mimik, el hareketleri, ses tonu gibi sinyallerdir. Bilgisayar merkezli iletişim içinde sözlü veya sözsüz iletişim ipuçları/işaretlerinin yok denecek kadar az olması bireylerin gerçek hayatta yaşayabileceği ‘dışlanma’ korkusunun bilgisayarlı ortamda büyük oranda düşmesine yol açar. ‘Online’ bir tartışma grubunda; ‘aşırı uç’ fikirlerin sesinin kısılmasıyla, tartışma ortamının gerçekte gözüktüğünden daha ‘ılımlı’ bir havada geçtiği gibi bir sonuç da ortaya çıkabilir. Eğer gruptaki diğer kişiler ‘soyut varlıklar’ olarak algılanırsa, sınıflandırma yapmak daha az olasıdır.
‘Suskunluk Sarmalı’nın düğüm noktası, insanlarda bilerek veya bilinçaltından bir şeylerin harekete geçmesiyle, ‘popüler olmayan’ görüşler ifade etmenin olumsuz yankılanacağı şüphesidir. Bu şüphe ve bununla ilişkili birçok kavramın İnternet ortamında meydana gelmeyebileceğini gösteren çeşitli sebepler vardır:
- ‘Huzursuzluk & utanma’ ve ‘aşağılanma’ hislerinin başkalarının fiziksel varlıklarına bağlı olmasıdır yani onlarla aynı ortamda bir arada olmak ve reaksiyonu direkt hissetmek. Bilgisayar merkezli iletişimde, bireyin/grubun/toplumun fiziksel olarak ortamda bulunmaması durumu yine bu ortamda faaliyet gösteren diğer kullanıcılarca (yine aynı varlıklar; birey/grup/toplum) da hissedilir ve bu nedenle ‘aykırı’ bir görüş söylemek gerçek hayatta olduğu kadar yüksek bir tehdit unsuru oluşturmaz.
- Bireyler/gruplar arasındaki sıradan bir sözlü/sözsüz iletişimde; göz teması, el hareketleri gibi çeşitli işaretlerin etkisi çok büyüktür. Bilgisayar merkezli iletişimde bu tür işaretler büyük oranda gözükmez.
- Araştırmacılar S. Kiesler, J. Siegel ve T.W. McGuire’a göre sözsüz iletişimdeki ipuçları/işaretler biçimselliği ve statü eşitsizliğini yüz yüze iletişim içine taşır. Bu işaretler ortadan kalktığında, ‘etkileşim kaynağı’ olarak değerlendirebileceğimiz ‘sosyal statü’nün önemi azalacaktır. Bir araç vasıtasıyla yapılan iletişimde (mektup, telgraf, bilgisayar, e-posta, sohbet odaları vs.) yüz yüze iletişimde gelişen ‘grup hiyerarşisi’nin daha az görünür olduğu ortaya çıkar.
İletişim/sohbet ortamı içindeki kişilerin varlığını buğulu hale getiren ‘genelgeçer görüş’ daha net bir tabirle ‘ortalama görüş’, ‘Konformizm; rahat yaşamak için topluma -aykırı- gözükmemeye çalışmanın’ sonuçlarını büyük oranda etkiler. Kişi/grupların ‘sosyal varlığı’; etkileşim hâlinde olduğu toplum içinde bir diğeriyle kurduğu ilişkinin derecesinin ne olduğu veya ‘genelgeçer görüş’ün toplum içindeki bazı kişi/grupların varlığına yaptığı etkinin derecesinin ne olduğu ile ilgilidir.
Eşitlik
Bir iletişim ortamında ‘heterojenliğin’ varlığını sürdürmesindeki en önemli faktörler, bu ortama katılan her kişinin eşit erişim ve konuşulan konuya/konulara eşit nüfuz imkânına sahip olmasıdır. Kişiler bir konu hakkında kendilerini tamamıyla bilgisiz hissederlerse, tam yetkinliğe sahip olmadıklarını düşünürlerse veya konu hakkında konuşan diğer katılımcılarla aynı seviyede olmadıklarını görürlerse, konuşma ortamına hiç girmeme eğilimi gösterirler. Konuşmaya katılmaya karar verdiklerinde, katılımları ortam içindeki ‘görüşleri baskın gelen kişiler’ tarafından geçersiz bırakılır ya da ‘statülerine’ göre katılımları değerlendirilir. Avustralya-Queensland Üniversitesi’nden Dr. Lincoln Dahlberg, İnterneti, insanları sosyal hiyerarşilerden ve yukarıda da bahsedilen ‘offline’ halde olan güç ilişkilerinden özgürleştirdiği için yüceltir: “Siber uzay dediğimiz İnternetin her şeyi içinde barındırabileceği gibi bir algı her ne kadar doğru olsa da bazı şeyleri de ‘görmezden geldiğini’ söyleyebiliriz. Bu, kişi/gruplar ne tür özelliklere sahip olurlarsa olsunlar onları eşitmiş gibi varsayarak bünyesinde barındırması demektir. İnternet ortamında yaşanan tüm ‘olaylar’ (kişisel/direkt ve anlık mesajlaşma denilen -instant messaging-, e-posta, forum siteleri, sosyal medya portalları ve yüzbinlerce platform) hakkında yürütülen tartışmalar; ortaya atılan iddiaların değeri çerçevesinde dikkate alınır, yapı içindeki kişilerin toplumdaki konumlarına göre değil.”
ABD-Washington Üniversitesi’nden Doç. Dr. John Gastil: “Eğer bilgisayar üzerinden yapılan ‘iletişim=etkileşim’, belleğimizdeki ‘toplumsal statü’ kavramını tutarlı bir şekilde düşürürse, bu modelin ‘yüz yüze’ iletişimden zamanla daha güçlü hale geleceği söylenebilir.” der. ‘Statü’ kavramının zamanla önemsiz hale geleceğine örnek vermek gerekirse: Bir tartışma forumunda, bireyin kullandığı kelimeler yine aynı bireyin sosyoekonomik durumuyla kıyaslandığında daha ağır gözükebilir. Hangi ‘statü’den olduğunu gösteren işaretleri sezmenin zor olması sebebiyle, kullanılan kelimelere göre ‘algılanan statüler’ birbirine yakınlık göstermeye başlar ve bu da ‘stereotype’ denilen ‘kalıplaşmış yargıların’, daha genel tabirle ‘önyargıların’, gitgide azalmasına yol açar.
İnsanlar ‘offline’dan daha çok ‘online’ ortamdaki forumlarda kendilerini daha eşit hissediyor olabilir. Irkçılık, yaş ayrımcılığı başta olmak üzere her tür ayrımcılık azalıyor gibi görünür. Çünkü ‘grup-dışı’ndan olanların ‘statü’lerini anlayabilmek oldukça zorlaşmıştır. Bilgiye artık sadece belli bir grubun değil herkesin ulaşabilmesi ve bunun getirdiği doğal eşitlik duygusu; İnternetin, bilgiyi geliştirme, paylaşma ve organize etme özelliğini hızla ve önemli ölçüde arttırdığını kanıtlar. Bu gelişme zamanla birbirine yakın kapasitelerle olayları müzakere eden daha bilgili bireyler meydana getirir.
“Toplumdan dışlanma/soyutlanma” halinin İnternet ortamında yok denecek kadar az olması, İnternetin ‘kendi etkisinin’ bireyleri gerçek hayattan (ve toplumdan) soyutlayıp / soyutlamadığı ikilemine düşürmemelidir. İnsanların İnterneti hangi amaçlarla kullandığı ve İnternetin insanlar üzerindeki pozitif ve negatif etkilerinin neler olduğu soruları üzerine de yürütülen araştırmalar vardır. Bu araştırmaların hedefi, İnternet ortamında gerçekleşen ‘etkileşimleri’ incelemektir.
Yakın zamanda yayınlanmış araştırma sonuçları gösteriyor ki; İnternet,
- Bireyin gerçek hayatta kurduğu iletişimde gösterdiği ‘vücut dili’ & ‘sözlü/sözsüz iletişim işaretleri’ni azaltıyor,
- ‘Sanal mecra’da bireyin fiziki varlığı neredeyse yok olduğundan bunun etkilerini de doğal olarak en aza indirgiyor,
- Fiziki olarak gözükmeyeceklerini bilen kullanıcıların da nispeten ‘anonim’ halde kalmalarına yol açıyor.
Bu faktörlerin hepsi muhtemel bir hipotezin gerekçesini oluşturuyor: İnternet ortamında ‘toplumdan soyutlanma/dışlanma’ olasılığı ortadan kalkar. Bu hipotez üzerine daha fazla araştırma yapılması gerekir. Eğer sonuçları kanıtlanabilirse, ‘Suskunluk Sarmalı’nın İnternet ortamında meydana gelemeyeceğini gösterecektir.
Eleştiriler
Teoriyi eleştirenlerin ilk sebepleri genellikle şu yönde: Bir konu hakkında konuşsalar da konuşmasalar da, her kişinin farklı ‘etkilenme ve etki etme’ alanları vardır. ‘Suskunluk Sarmalı’nın oluşmasına yol açan ‘toplumdan dışlanma/soyutlanma’ korkusu ötesinde en yaygın şu faktörler gösterilir:
- İnsanlar, toplumun genelinden öte kendi küçük çevreleri tarafından ‘soyutlanmak / dışlanmak’tan korkar. Kalabalık bir topluluk temel alındığında, kişi kendi görüşlerine yakın gruplara ulaşma imkanını her zaman bulabilir; korkunun asıl başladığı nokta ailesi ve arkadaşları tarafından dışlanma / soyutlanma riskidir.
- Kişinin konuşup konuşmama isteği üzerinde karakterinin etkileri de araştırılır. Kişinin ‘kendini algılaması’ pozitif ise ve utanma duygusunu azaltabiliyorsa, bu kişi ‘toplum görüşü’ ne olursa olsun kendi fikrini söylemekten çekinmeyecektir.
- “ ‘Halkın Görüşü’ne karşı fikir sahibi olmama ” halinin oluşmasına yol açan en önemli nedenlerden biri ‘kültür’dür. Kişinin içinde yaşadığı kültür, bu kişinin görüşlerini özgürce ifade etip etmeme seçiminde büyük paya sahiptir. “Birçok kültür, fikirlerin özgürce söylenmesine, ABD’de gösterildiği kadar yüksek bir saygı göstermiyor. Ve bazı kültürler de, fikirlerin özgürce ifade edilmesi yasak.”Bireyselliğe yatkın kültürlerde, kişinin fikrini özgürce söylemesi teşvik edilirken; toplumsallığa yatkın kültürlerde, kişinin yaşadığı kültür içindeki düşünce ikliminde ‘ana akım & genelgeçer görüş & halkın görüşü & dominant/baskın görüş’e veya yakın görüşlere sahip olması beklenir. Kültürel faktörler arasında cinsiyet de önemli rol oynar. Bireyin, ‘azınlıkta’ olan fikirleri niçin ifade edemediğine veya bilinçli olarak ifade etmek istemediğine birçok sebep sayılabilir. Kadınların fikirlerini özgürce söylemesinin içinde yaşadığı toplumca hakir görülmesi ve biraz daha müreffeh kültürlerde kadınların, kullanılan dili tasvip etmemeleri nedeniyle kendi iradeleriyle sessiz kalması iki önemli gerekçedir. ABD-Wisconsin/Madison Üniversitesi’nden Dietram A. Scheufele ve ABD-Washington Üniversitesi’nden Patricia Moy, varlığı şüphe götürmeyen - toplumun her katmanı tarafından hissedilen her tür çatışmayı besleyen kaynakların ve bu kaynaklarla ilişkili her tür kültürel sinyalin, ‘kadınların suskunluğu’ gibi başat faktörleri daha iyi anlamak için kullanılabileceğini söyler.
- Yine Scheufele ve Moy, seçim dönemi gibi anahtar dönemlerde yapılan uygulamalarda, kişilerin fikirlerini özgürce ifade edip etmemesi de dahil olmak üzere bazı sorunların varlığını görür. Bu uygulamalar, kişi ‘konuşmaya başladığı anda’ ölçümlenmelidir; oy verme süreci veya benzer konsepte sahip diğer uygulamalar anında değil.
- “Bir kişinin/grubun ‘işini’ kaybetmemesi, ruhsal veya fiziki yönden ‘şiddete’ maruz kalmaması, çevresinden dışlanma/soyutlanma riskiyle karşılaşmaması, kısaca ‘huzurunun’ kaçmaması faktörleri başta olmak üzere; toplumun değerlerine ‘aykırı’ gözükmeden yaşamak, ‘genelgeçer görüşlere’ uyum göstererek yaşamak” olarak özetlenebilecek ‘konformizm’ kavramı üzerine yapılan deneylerde; ‘ahlak’ unsurunun varlığı ve bunun ne derecede olduğunun ölçülmesinin zor olması, ayrıca ‘Suskunluk Sarmalı’ modeli içinde ‘ahlak’ın temel bir yapı taşı olması nedeniyle, yapılan deneyler içinde ‘ahlak’ unsurunun olmadığı kabul edilir. ‘Konformizm’ üzerine, özellikle ‘Asch Deneyi’ başta olmak üzere, bundan türemiş her tür deneyin içindeki ‘Ahlak’ unsurunun tam anlamıyla ölçülememesi, yine Asch ve ardından gelen deneylerin ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisi içindeki yeri ve değeri günümüzde araştırma konusudur. Bilim insanları, ‘konformizm’ üzerine yapılan deneylerin, ‘Suskunluk Sarmalı’nın meydana gelmesi ve gelişimine etkisi olup olmadığını sorgulamaktalar.
‘Suskunluk Sarmalı’ ile ilişkili diğer konular
- Öğrenilmiş çaresizlik; , 2
- Bradley etkisi
- Utangaç Muhafazakâr Etmeni
- Toplumsal cazibe yanlılığı
Kaynakça
Tüm notlar ve kaynaklar İngilizcedir. Sadece başlıkları Türkçeye çevrilmiştir.
Notlar
- ^ Neill, Shelly (Mayıs 2009). "(İNGİLİZCE) 'Alternatif Kanal: GLBT Topluluklarındaki Suskunluk Sarmalına Sosyal Medya Nasıl Meydan Okuyor?'" (PDF). Amerikan Üniversitesi, Washington, D.C. s. 42. 29 Haziran 2011 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 24 Nisan 2012.
- ^ a b c d e f g h i Noelle-Neumann, E. (İNGİLİZCE) ‘Suskunluk Sarmalı: Toplumun Görüşü - Bizim Sosyal Kılıfımız’. Chicago Üniversitesi Yayınları, 1984.
- ^ a b c Griffen, E. M. (2009). (İNGİLİZCE) ‘İletişim Teorisine İlk Bakış’ (7. basım) New York, NY:McGraw Hill
- ^ a b (İNGİLİZCE) Miller 2005:278.
- ^ a b (İNGİLİZCE) Scheufele ve Moy, 1999.
- ^ a b Noelle-Neumann, Elisabeth (1977). "(İNGİLİZCE) 'Algılar İkliminde Yaşanan Çalkantılar: Suskunluk Sarmalı Teorisinin Metodolojik Uygulamaları'". Public Opinion Quarterly. Cilt 41. ss. 143-158.
- ^ Cherry, Kendra. . Psychology. About.com. 17 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Nisan 2012.
- ^ Miller 2005:279.
- ^ Shanahan vd. 2004.
- ^ (İNGİLİZCE) Hayes, Glynn ve Shanahan, 2005a, 2005b.
- ^ Huang, Huiping. (İNGİLİZCE) ‘Suskunluk Sarmalı Teorisinin Kültürler arası Uygulaması’. International Journal of Public Opinion Research 17.3 (2005): 1-25. Web. 9 Şubat 2010.
- ^ Spencer, Anthony ve Croucher, Stephen. (İNGİLİZCE) ‘Bask Milliyetçiliği ve Suskunluk Sarmalı’. International Communication Gazette 70.2 (2008): 137-153. Web. 9 Şubat 2010.
- ^ a b c d e f Henson, J. & Denker, K., (2007). (İNGİLİZCE) “Ben bir ‘Cumhuriyetçi Parti’ taraftarıyım ama bunu lütfen kimseye söylemeyin: ‘Suskunluk Sarmalı’ teorisinin bir sınıf ortamında uygulanması” Conference Papers--National Communication Association, 1.
- ^ (İNGİLİZCE) O'Connor, 1969, 1972.
- ^ (İNGİLİZCE) Gottman, Gonso & Rasmussen, 1975.
- ^ (İNGİLİZCE) Kraut vd. 1998; Moody, 2001; Sleek, 1998.
- ^ (İNGİLİZCE) Morris & Ogan, 2002; Bradley & Poppen, 2003.
- ^ (İNGİLİZCE) Sassenberg, 2002.
- ^ (İNGİLİZCE) Rheingold, 1993; Cummings, Sproull & Kiesler, 2002; McKenna & Bargh, 1998.
- ^ (İNGİLİZCE) Bowker, Bukowski, Zargarpour & Hoza, 1998.
- ^ (İNGİLİZCE) Witschge, 2002.
- ^ (İNGİLİZCE) Witschge, 2002:8.
- ^ (İNGİLİZCE) Van Alstyne ve Brynjolfsson, 1996:24.
- ^ (İNGİLİZCE) Coleman & Gøtze, 2001:17.
- ^ (İNGİLİZCE) O'Hara, 2002.
- ^ a b c d ABD-Southern Illinois Üniversitesi’nden Xudong Liu & ABD-Arizona Üniversitesi’nden Shahira Fahmy, 2009. (İNGİLİZCE) “Sanal Dünyada ‘Suskunluk Sarmalı’nı Test Etmek: Bireyler görüşlerini ifade ederken ‘online’ mı yoksa ‘offline’ mı gözükmeyi tercih eder?” Conference Papers--International Communication Association, 1-36.
- ^ (İNGİLİZCE) Page 1996:124.
- ^ (İNGİLİZCE) Wanta & Dimitrova, 2000; O’Sullivan, 1995; Sproull & Kiesler, 1992; Hlitz, Johnson & Turoff, 1986.
- ^ (İNGİLİZCE) Wallace 1999:124-125.
- ^ a b Wallace, 1999.
- ^ (İNGİLİZCE) Stromer-Galley 2002:35.
- ^ a b c (İNGİLİZCE) McDevitt, Kiousis & Wahl-Jorgensen, 2003.
- ^ S. Kiesler, J. Siegel ve T.W. McGuire, (İNGİLİZCE) ‘Bilgisayar merkezli iletişimin sosyo-psikolojik manzarası’, American Psychologist, 1984
- ^ (İNGİLİZCE) Williams, 1977.
- ^ (İNGİLİZCE) Short, Williams & Christie, 1976.
- ^ (İNGİLİZCE) Rice & Williams, 1984.
- ^ (İNGİLİZCE) Dahlberg 2001:14.
- ^ (İNGİLİZCE) Gastil 2000:359.
- ^ (İNGİLİZCE) Wallace, 1999, p. 99.
- ^ (İNGİLİZCE) Gimmler, 2001.
- ^ (İNGİLİZCE) Warren, 2001.
- ^ a b c d Ross, C., (2007). (İNGİLİZCE) Daha Fazla Dünya Görüşü Keşfetmek: Suskunluk Sarmalı için Yeni Yönler. Conference Papers--National Communication Association, 1.
- ^ Moy, P. (2001). "(İNGİLİZCE) Doğrulayıcı Eylem Üzerine Toplum Görüşü ve Suskunluk Sarmalı". Journalism and Mass Communication Quarterly. 78 (1). ss. 7-25.
- ^ a b c Scheufle, D. (2000). "(İNGİLİZCE) Suskunluk Sarmalı'nın 25 yılı: Kavramsal bir inceleme ve deneysel bir bakış açısı". International Journal of Public Opinion Research. Cilt 12. ss. 3-28.
Kaynakça
- M. V. Alstyne & E. Brynjolfsson, ‘Elektronik topluluklar: Küresel köy mü yoksa siberbalkanlar mı?’, Bilgi Sistemleri üzerine Uluslararası Konferans’ta (International Conference on Information Systems - ICIS) okunmuş araştırma raporu, Cleveland, Ohio, ABD, 1996
- J. A. Anderson, ‘İletişim Teorisi: Epistemolojik Temeller’, New York, The Guilford Press, 1996
- N. Bradley & W. Poppen, ‘Yardımcı teknoloji, bilgisayar ve İnternet evden çıkamayan yaşlılar ve engelli insanlar üzerindeki toplumdan soyutlanma duygusunu azaltabilir’, Teknoloji ve Maluliyet, 14(1), 2003
- A. Bowker, W. Bukowski, S. Zargarpour & B. Hoza, ‘İki boyutlu model şeklindeki toplumsal dışlanmanın yapısal ve işlevsel analizi’, Merrill-Palmer Quarterly, 44, 447-463., 1998
- J. K. Burgoon, D. B. Buller & W. G. Woodall, ‘Sözsüz iletişim: Konuşmanın olmadığı diyalog’, New York: Harper & Row, 1989
- S. Coleman & J. Gøtze, ‘Toplu halde bovling oynamak: Bir müzakere ortamında, -online- toplumun bir araya gelmesi’, en son Kasım 2007’de gözden geçirildi, kaynak:
- J. Cummings, L. Sproull & S. B. Kiesler, ‘Duyumun ötesi: Gerçek dünya ile sanal desteğin buluştuğu yer. Grup dinamikleri: Teori, Araştırma ve Uygulama’, 6(1), 78-88, 2002
- L. Dahlberg, ‘İnternet ve demokratik söylem. Bilgi, İletişim ve Toplum’, 4(4), 615-633, 2001
- J. Gastil, ‘Vatandaşların bir konu hakkında yüz yüze iletişim kurması bir lüks mü yoksa bir gereklilik mi?’, Siyasal İletişim, 14(4), 357-361, 2000
- A. Gimmler, ‘Müzakereci demokrasi, Kamusal alan ve İnternet. Felsefe ve Toplumsal Eleştiri’, 27(4), 357-361, 2001
- W. J. Gonzenbach, C. King & P. Jablonski, “Eşcinseller ve askeriye: ‘Susukunluk Sarmalı’nın bir analizi”, Howard Journal of Communication, 4, 281-296, 1999
- W. J. Gonzenbach & R. L. Stevenson, “Devlet okullarında okuyan AIDS’li çocuklar: ‘Suskunluk Sarmalı’nın bir analizi”, Siyasal İletişim, 1, 3-18., 1994
- J. Gottman, J. Gonso & B. Rasmussen, ‘Çocuklar arasındaki sosyal etkileşim, sosyal yetkinlik ve arkadaşlık’, Çocuk Gelişimi, 46(3), 709-718, 1975
- A. F. Hayes, C. J. Glynn & J. Shanahan, ‘Gönüllü oto-sansür: Kamuoyu araştırmaları için bir yapı ve ölçüm aracı’, International Journal of Public Opinion Research, 17, 298-323., 2005a
- A. F. Hayes, C. J. Glynn & J. Shanahan, ‘Gönüllü otosansür uygulama ölçeğinin doğrulanması: Bir tartışma ortamındaki fikirlerin bireyin kendi fikirlerini söyleme aşamasına etkileri üzerine bir araştırma’, 17, 443-455, 2005b
- S. R. Hiltz, K. Johnson & M. Turoff, ‘Bir grubun karar verme süreci üzerine yapılan deneyler: İletişim süreci ve yüz yüze yapılan konferanslar ile bilgisayar ortamında yapılan konferansların karşılaştırılmasından çıkan sonuç’, Human Communication Research, 13, 225-252, 1986
- S. Kiesler, J. Siegel & T. W. McGuire, ‘Bilgisayar merkezli iletişimin sosyo-psikolojik manzarası’, American Psychologist, 39, 1123-1134, 1984
- R. E. Kraut, M. Patterson, V. Lundmark, S. Kiesler, T. Mukhopadhyay & W. Scherlis, ‘İnternet çatışkısı: Sosyalleşme ve psikolojik huzuru azaltan bir teknoloji mi?’, American Psychologist, 53(9), 1017-1032, 1998
- M. McDevitt, S. Kiousis & K. Wahl-Jorgensen, ‘Dengeli olma sarmalı: Bilgisayar merkezli iletişimde görüş ifade etmek’, International Journal of Public Opinion Research, 15(4), 454-470, 2003
- K. Y. A. McKenna & J. A. Bargh, “İnternet çağında görünür olmak: Kimliğin sanal ortamdaki grup birlikteliği yoluyla ‘azınlık statüsünden çıkıp kendini özgürce ifade etmeye başlaması’ ”, Journal of Personality and Social Psychology, 75(3), 681-694, 1998
- E. J. Moody, “İnternet kullanımı ve İnternetin ‘kişinin yalnızlığıyla’ olan ilişkisi”, CyberPsychology & Behavior, 4(3), 393-401, 2001
- M. Morris & C. Ogan, ‘Kitlelerin bir araya geldiği ortak bir zemin olarak İnternet’, In D. McQauil (Ed.), McQuail’s Reader in Mass Communication Theory. London: Sage, 2002
- P. Moy, D. Domke & K. Stamm, ‘Doğrulayıcı Eylem Üzerine Toplum Görüşü ve Suskunluk Sarmalı’, Journalism and Mass Communication Quarterly, 78 (1): 7–25, 2001
- Elisabeth Noelle-Neumann, ‘Suskunluk Sarmalı: Toplumun Görüşü - Bizim Sosyal Kılıfımız’, Chicago Üniversitesi Yayınları, 1993
- Elisabeth Noelle-Neumann, “Suskunluk Sarmalı: ‘Kamuoyu’ kavramı üzerine bir teori”, Journal of Communication, 24, 43-51, 1974
- R. D. O’Connor, “Sembolik modelleme yolu ile ‘sosyal çekilme’ & ‘bireyin/grubun kendini toplumdan dışlaması veya toplum tarafından dışlanması’ eyleminin zamanla nasıl değişiklik gösterdiği üzerine bir araştırma”, Journal of Applied Behavior Analysis, 2, 15-22, 1969
- R. D. O’Connor, “ ‘Sosyal Çekilme’ eyleminde zamanla meydana gelen değişiklikler üzerinde modelleme, şekillendirme ve birleşik yöntemlerin göreli etkinliği”, Journal of Abnormal Psychology, 79, 327-334, 1972
- K. O’Hara, ‘İnternet: Demokratik çoğulculuk için bir araç mı?’ Kültür olarak bilim, 11(2), 287-298, 2002
- P. B. O’Sullivan, ‘Bilgisayar ağları ve siyasal katılım: Santa Monica’nın teledemokrasi projesi’, Journal of Applied Communication Research, 23, 93-107, 1995
- B. I. Page, ‘Kim müzakere eder? Çağdaş Demokraside Medya’, Chicago Üniversitesi Yayınları, 1996
- H. Rheingold, ‘Sanal Topluluk. Elektronik sınırlar içinde kendi kendine yeterli olma: Bir okuma’, 1993
- R. E. Rice & F. Williams, “Teoriler; eski ve yeni: ‘Yeni Medya’ üzerine bir çalışma. R. E. Rice’ın (Editor), ‘Yeni Medya: İletişim, araştırma ve teknoloji (pp. 55–80). Beverly Hills, CA: Sage.’ çalışması içinden”, 1984
- K. Sassenberg, ‘İnternet üzerindeki ortak bağ ve ortak kimlik grupları: Konu ile ilgili ve konu dışı konuşmalarda bağlılık ve normatif davranışlar. Grup dinamikleri’, 6(1), 27-37, 2002
- D. A. Scheufele & P. Moy, “Suskunluk Sarmalı’nın 25 yılı: Kavramsal bir inceleme ve deneysel bir bakış açısı”, International Journal of Public Opinion Research 12(1): 3-28, 2000
- M. Schmierback, M. P. Boyle & D. M. McLeod, “11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ‘vatandaşların yaşadıkları coğrafyaya bağlılığı’nın ne yönde değişim gösterdiği üzerine bir araştırma”, Kitle İletişimi ve Toplum, 4, 323-346, 2005
- J. Shanahan, D. A. Scheufele, Fang Yang & S. Hizi, ‘Görgü ve suskunluk sarmalı etkileri: Sigara konusu’, Kitle İletişimi ve Toplum, 4, 413-428, 2004
- J. Short, E. Williams & B. Christie, ‘Telekomünikasyonun toplumsal psikolojisi’, New York: John Wiley & Sons, 1976
- S. Sleek, ‘Toplumsal dışlama/dışlanma İnternet kullanımını arttırıyor’, American Psychological Association Monitor, 29(1), 1, 1998S.
- L. Sproull & S. Kiesler, ‘Bağlantı: Bilgisayar ağıyla örülmüş bir organizasyonda yeni çalışma modelleri’, Cambridge, MA: MIT Press., 1992
- J. Stromer-Galley, “Siyasette yeni sesler: Toplumsal ve ‘online’ siyasi konuşmaların karşılaştırmalı analizi”, Javnost/The Public, 9(2), 23-42, 2002
- P. Wallace, ‘İnternetin psikolojisi’, Cambridge Üniversitesi Yayınları, 1999
- W. Wanta & D. Dimitrova, “İnternetteki konuşma odaları ve suskunluk sarmalı: 1996’da ABD başkanlık seçimlerinden önce adayların TV’de son kez karşı karşıya gelip kozlarını paylaştığı süre içinde İnternette yapılan konuşma ve tartışmalar üzerine bir inceleme”, Paper presented at the International Communication Association, Acapulco, Mexico, 2000
- M. E. Warren, ‘Daha fazla demokrasiden ne beklemeliyiz? Siyasete radikal demokrat cevaplar’, Siyaset Teorisi, 24(2), 241-270, 2001
- E. Williams, ‘Yüz yüze ve aracılı iletişimin deneysel karşılaştırması: Bir inceleme’, Psychological Bulletin, 84, 963-976, 1977
- T. Witschge, ‘Online müzakere: Müzakereci demokrasi için İnternetin imkanları’, Paper presented at the Euricom Colloquium Electronic Networks & Democratic Engagement, Nijmegen, The Netherlands, 2002
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir mart 2013 Suskunluk sarmali Alman siyaset bilimci Elisabeth Noelle Neumann tarafindan gelistirilen bir siyaset bilimi ve kitle iletisim teorisidir Elisabeth Noelle Neumann in gelistirdigi Suskunluk Sarmali modeli Bir kisinin grubun savundugu fikir mensubu oldugu toplumun okulda sinif fabrikada soyunma odasi orduda yemekhane belediye otobusu akraba ziyareti hastane koridoru vs genelgecer kabul ettigi goruslere uygun degilse bu kisi toplumdan dislanma korkusu nedeniyle konusurken kendini kisitlar veya fikrini soylemekten vazgecer Ayni kisi fikrinin veya kendi fikrine yakin goruslerin toplum nezdinde yayginlasmaya basladigini sezerse bu kez fikrini yuksek sesle soylemeye baslar Suskunluk Sarmali teorisi icinde dort temel faktor vardir Kendi goruslerinin toplum nezdinde kabul gormeyecegini bilen fakat kaybedecek bir seyleri olmadigina inanarak veya inanmayarak sarmaldan cikmis her zaman azinlikta kalacaginin farkinda olarak goruslerinden taviz vermeyen kisi gruplar Kitle iletisim araclarinin Medya 1 2 3 etkisiyle ve cogu zaman bizzat medyanin surekli tekrarlamasi ile yaratilmaya calisilan ve en sonunda baskin gelen Genelgecer gorus bir diger adla Toplumsal Algi Fikirleri aykiri addedilen sinif ile genelgecer addedilen sinifa dahil olmak arasinda dislanma korkusu nedeniyle fikirlerini acikca soylemeyen ve kararsiz kalan kisilerin toplami Teori sadece iki kutbun dualizm birbirine olan etkisini incelemek uzerine kurulu degildir Hangi fikrin siyasi gorusun kaninin yaklasimin inanisin gelenegin tezin anti tezin felsefenin vs dogru hangisinin yanlis saptamasini yapmaya calismaz Birden fazla alginin bir arada yasadigi iklim icinde Suskunluk Sarmali teorisi egilimlerin ne yonde oldugunu ve zamanla degisiklik gosterip gostermedigini arastirir Teorinin gecmisi Kavram 1974 te ortaya atilmistir Suskunluk Sarmali teorisi cesitli konular hakkinda toplumda bir kesim cekinmeden konusabilirken baska bir kesimin nicin suskun kaldigi sorusu uzerine kuruludur Teori bakis acilarinin sadece iki yonlu olmasi uzerine kurulu degildir Kamuoyu en bilinen haliyle Halkin Toplumun Gorusu veya Halk Toplum Gorusu tabiri Halkin gorusu tabiri ilk kez 18 yuzyilda Fransa da ortaya cikmistir Tabir surekli tartisilagelmistir ve ne tur bir bilimsel sinif icinde degerlendirilecegi konusunda elle tutulur bir gelisme saglanamamistir Alman tarihci Oncken Halkin Gorusu kavrami hakkinda iyi bir fikir beyan etmeye yeltenen bu kavrami tanimlamaya calisan herkes kisa zaman sonra Proteus adli bir varlikla karsi karsiya geldigini farkedecektir Proteus oyle bir varliktir ki kendini ardi ardina binlerce kiliga sokabilir Bu kilik degistirme gozle gorunur veya gorunmez aciz veya etkili olabilir kendini bize sayamayacagimiz kadar cok degisime ugramis sekilde sunabilir Kendine o kadar guvenir ki onu simsiki tutsakta her zaman bir yolunu bulup parmaklarimiz arasindan sivisip kacmasini bilir Tum bu akinti tek bir formul icine hapsedilerek ifade edilemez En nihayetinde kime sorarsaniz sorun Halkin Gorusu tabirinin ne oldugunu bilirler ama aciklayamazlar Soyle bir soz de soylenir Fikirler tarihi muzesinin bir uyesi olan Kurmaca sadece ve sadece tarihi bir meraktan ibarettir Bu alintiya karsi Halkin Gorusu kavraminin ne demek oldugu ile ilgili tartismalar bitecege benzemiyor 1970 lerin basinda Elisabeth Noelle Neumann Suskunluk Sarmali teorisini olusturmaya basladi 1965 te bir tarafin galibiyeti artarak devam ederken oy egilimlerinde ne tur bir sapma olabilecegi sorusu uzerinde calisiyordu Daha sonra Noelle Neumann Toplumun Gorusu nedir sorusu uzerinde donup durdugunu fark etti Suskunluk Sarmali toplum gorusunun ortaya ciktigi bir suret olabilir yepyeni bir toplum gorusunun yavas yavas gelismeye basladigi bir surec ya da eski bir fikrin gunumuze uyarlanmis bir hali olabilir Noelle Neumann dan yapilan bu alinti eger makul gozukuyorsa bir surec olarak degerlendirilip tanimlanamaz denerek nam salmis Toplumun Gorusu veya Suskunluk Sarmali kavramlarinin ne demek oldugu ile ilgili net bir tanimin yapilmasi buyuk onem arz etmektedir 1898 de Amerikali sosyolog Edward Ross Toplumun Gorusu kavramini ucuz ve zahmetsiz olarak nitelemistir Halkin Gorusu ile Egemen Gorus denklemi Halkin Gorusu tanimlari icinde yaygin bir konu basligidir Bu durum bir gercege isaret eder halkin gorusune siki sikiya bagli olanlar bireyleri gonulleri razi olmasa bile eyleme gecmeleri icin zorlar Bircok bilim insani Halkin Gorusunun toplumsal olaylarin cereyan ettigi yer ve zamana gore degisiklik gosterdigi konusunda hemfikirdir Sorumluluk hissi tasidigini varsayan kisiler toplumu ilgilendiren herhangi bir konu hakkinda fikir beyan ederek Halkin Gorusunun olusmasinda onemli rol oynar Bilim insanlari ayrica Halkin Gorusu kavraminin cesitli kaliplarina baktiklarinda hicbir baski altinda kalmadan ifade edilen ve her kosulda ulasilabilir olan fikirlerin yani halki halk yapan fikirlerin ozellikle kitle iletisim araclari icinde var olduklarini gorurler Toplumun Gorusu kavraminin ne oldugu ile ilgili suren anlasmazlik Toplum ve Gorus kelimeleri hem tek tek hem birlesik sekilde dusunulerek kavrama vucut vermeye devam ediyor Halk Toplum Bilim insanlari Toplum kelimesinin ne demek oldugunu Toplum Gorusu kavrami icinde tartisirlar Toplum derken Tum Toplum ve Toplumdaki Cogunluk ikileminin cok yonlu anlamlara yol actigi gorulur Toplum un uc anlami vardir Tarafsizlik Herkese acik olma uzerine kurulu hukuki anlamda toplum Ornegin kamusal alan Ikinci anlami kamusal hak Son anlamda ise Toplum Gorusu tabirine baktigimizda Toplum kelimesinin bir sekilde bir seyle iliskili oldugu fakat farkli bir anlama burundugu gozlenir Kavram icindeki Toplum kelimesi yine ayni kavram icinde degerlendirilmek sartiyla sosyal psikolojinin alanina giren bir karakter halini alir Bilim insanlari bireysel gorus amp azinlik gorus un uzerinden zafer kazanarak destek almak ugruna hukumetteki kanun yapicilarla veya yargi dunyasiyla surtusme yasamamaya gayret gostererek bircok yasal duzenlemenin yapilmasi normlarin degistirilmesi yeni normlarin getirilmesi ve en onemlisi moral degerlerin capinin ayarlanmasi konusunda Toplum Gorusu nun ne kadar buyuk bir guce sahip oldugunu kesfettiklerinde cok sasirirlar Gorus Fikir 1739 da Ingiliz filozof David Hume un eserinde yayinlanan Yaygin Gorus tabiri Anlasma kelimesi ve Yaygin olma hissi Ingiliz ve Fransiz koklu Gorus kelimesinin temelinde yatar Kelimenin kokenini arastirirken Almancada meinung olarak telaffuz edilir Plato nun Devlet eserine kadar geriye gidilir Eserde Socrates ten bir alinti gorusun fikrin orta yolda bir konum aldigi seklinde bitirilir Kant ise gorus fikir kelimelerini hem oznel hem nesnel manada yetersiz muhakeme olarak niteler Her yonuyle yararli gozuken bir fikir gorus nasil gormezden gelinebilir suphesi sorusuna su yolla cevap aranabilir Cesitli konular hakkinda toplumun veya toplumda birden fazla katmanin ortak bir paydada bulusabilmesi gunumuzde oldugu gibi gecmiste de ciddiyetle dikkate alinan bir konuydu Halkin Gorusu nun olusmasina etki eden faktorlerToplumdan dislanma tehdidi Suskunluk Sarmali toplumdan dislanma tehdidiyle baslar Toplumsal yapiyi olusturan sayisiz sutunun surekliligini korumak icin o toplumun uyelerinin toplumsal degerler ve toplumsal hedefler uzerine musterek bir zeminde anlasabilmeyi teminat altina almasi gerekir Bu anlasmayi sagladiktan sonra sosyal duzenin bozulmaya ugramadan yoluna devam edebilmesi icin toplum anlasmaya uyum gostermeyen anlasmayi rayindan cikarma yonunde goruslere sahip olan azinligi sizi dislariz tehdidiyle caydirmaya calisir Toplumdan dislanma korkusu Dislanma korkusu Suskunluk Sarmali na ivme kazandiran bir merkezkac kuvvetidir Insanlar toplumdan dislanma korkusuna kapilmamak icin kendilerince onlemler alir Bu onlem alma varsayimi Konformizm Cevreye Uyum Gostermek denilen hayati huzur icinde yasamak icin etliye sutluye bulasmamak her zaman Halkin Gorusu ne yakin olmak ve hatta birebir aynisi olmaya cabalamak temeline dayanir Fikrini ozgurce soyleme istegi Bireyler fikirlerinin veya fikirlerine yakin olan goruslerin toplum icinde yayginlasmaya basladigini hissettikleri anda cekinmeden konusmaya meyillidir Tam tersine bakilirsa fikirleri toplumca kabul edilmiyorsa veya yavas yavas popularite si kaybolmaya basladiysa artik susup kabuguna cekilmeye yonelir Kisinin benliginde dogustan var olan genelgecer goruse uyum gosterme duygusu Bireyler Toplum Gorusu nu olcmek icin dogustan gelen ozelliklere sahiptir Bireyin gozlemleyebildigi toplumun capi cok genis olamayacagindan Kitle Iletisim Araclari dedigimiz Medya Toplumdaki Baskin Gorus un ne neler oldugu hakkinda bireylere ornekler sunar Medya bu Baskin Gorusun topluma nasil sunuldugu konusunda cok onemli rol oynar Toplumun Gorusunun nerelere meyilli oldugu ile ilgili bireylerin tek tek algilarina dogrudan etki etme gucune sahiptir Bu sunum asamasinda kullanilan kelimelerin bilgilerin kaynaginin resim fotograflarin kisilerin videolarin vd gercek mi yoksa kurgusal mi oldugu suphesi haberin dinlenme izlenme aninda bireylerin meragini pek uyandirmaz Genel Bilgi Eksikligi amp Cogulcu Bilgi Eksikligi Kaba tabirle Cogulcu Cahillik amp Toplum Genelinin bazi fikirleri bazi kavramlari bazi olaylari vs gormezden gelmesi Cogulculuk Pluralism ile Cogunlukculuk Majoritarianism arasinda fark vardir Cogulculuk kavrami cogunlukculuk kavramini kapsar Cogunluk bir kitlenin diger kitlelerle kiyaslandiginda sayica cok oldugunun goreceli de olsa ispatlanmasi demektir Cogulculuk ise birden cok kitlenin varligi bu kitlelerin birbirinin aynisi veya birbirinden farkli oldugu fakat bunlarin hepsinin bir arada yasadigi bir mekan veya bir algi ortaminin mekan ve algi kelimeleri hem fiziksel hem de duyumsal olarak kabul edilebilir butunu demektir Cogulculukta hangi kitlelerin daha buyuk hangilerinin daha kucuk oldugu kusbakisi yaklasim ile net gozukur Noelle Neumann toplumdaki baskin gorusun hangi kitlelerde cok hangilerinde az oldugunun tespit edilmesinin zorlugu ve bir tespit yapilabilse bile bunun kayganligi sebebiyle cogulcu cahillik terimini kullanmayi uygun bulmustur Noelle Neumann a gore Cogulcu Bilgi Eksikligi bireyin tekil olarak veya bir grubun sahip oldugu dusunce ne ise toplumun geri kalaninin da o dusunceye sahip oldugu yanilgisi demektir Medya tek bir veya birden fazla fikri yayinlariyla baskin kilip ayni anda azinligin fikirlerinin sesini kisarak Cogulcu Bilgi Eksikligi ni yaratabilir bu da yukarida belirtilen yanilginin olusmasina yol acar Ornekler Komunizm kelimesini duyunca din elden gidecek yorumunun akla ilk gelen sey olmasi fakat bunun bir yanilgidan ibaret olmasi Muhafazakar kelimesini duyunca seriat isteyen yobazlar yorumunun akla ilk gelen sey olmasi fakat bunun bir yanilgidan ibaret olmasi Liberal kelimesini duyunca paraya duskun yorumunun akla ilk gelen sey olmasi fakat bunun bir yanilgidan ibaret olmasi Kurt amp Ermeni amp Rum amp Alevi kelimelerini duyunca potansiyel dusman potansiyel terorist potansiyel bolucu yorumlarinin yapilmasi fakat bunlarin birer yanilgidan ibaret olmasi Escinsel kelimesini duyunca bu bir tur hastaliktir ve tedavi edilmelidir yorumu fakat bunun bir yanilgidan ibaret olmasi gibi Bu ve buna benzer bircok kavramin tabu kabul edilmesi nedeniyle toplumun geneli nin bu konulari konusmayi gormezden gelmesi otelemesi Cogulcu Bilgi Eksikligi nin her daim surmesine sebeptir Suskunluk sarmaliYukaridaki bes faktor arasindaki etkilesim Toplum Gorusu nun insa edilmesi degistirilmesi ve guclendirilmesi surecine onculuk eder Bir tarafin suskunluga gomulmeye ve ayni anda diger tarafin konusmaya baslamasi bir sarmal meydana getirir Ve bu sarmal baskin gelen tarafin fikrinin iktidarini gitgide kuvvetlendirdigini bariz bir sekilde gosterir Daha once bu fikir belli belirsiz bir kurgu halindeyken artik herkesce kabul goren bir sosyal norm haline donusur Noelle Neumann Suskunluk Sarmali nin surekli hareket halinde olan bir surec oldugunu da ekler Halkin Gorusu artik medyanin surekli tekrarlayarak baskin hale getirdigi Cogunlugun Gorusu dur yani artik bir statuko dur Ve bu statuko karsisinda azinlik daha kisik sesle konusmaya baslar ve en sonunda susar Suskunluk Sarmali teorisi degerlendirme yapilmasi istenen bir alanda gercek ve deger farkliligi gercek kelimesinden kasit pozitif yani bilim felsefe veya akil ile varligi ispatlanan fikir deger kelimesinden kasit normatif kaide teskil eden yani ortak bir noktada bulusmus kisilerin herhangi bir bilimsel onay beklemedikleri fikir varsa sadece algi ve fikir zeminlerine uygulanabilir teori gercekler uzerinden yanlis veya dogru saptamasi yapmaya calismaz Sarmalin modeliInsan sosyal bir varlik olarak cevresinden dislanmaktan korkar Dogasi geregi cevresi tarafindan saygi gorme beklentisi icindedir Dislanma riskini bertaraf etmek cevresi icinde popularitesini ve sayginligini korumak icin bireyler cevrelerini cevrelerindeki degisimleri dikkatle takip eder Ne tur gorus ve tarz larin yaygin oldugunu ve yeni gorus yeni tarzlarin gelip gelmedigini surekli kontrol eder Eger yeni ler geldiyse bunlari kesfeder kesfetmez hemen uyum gosterir topluma yabanci durumuna dusmemeye calisir Fikirlerin goruslerin ve davranislarin duragan oldugu alanlar ile degisime acik oldugu alanlar diye iki grup olusturulabilir Goruslerin gorece kesin ve duragan oldugu alanlarda ornegin gelenek tore rituel kisi bu gelenege uygun sozler soyleyip topluma uyumlu bir profil cizebilir ya da bu gelenege karsi beyanlarda bulunuyorsa dislanma riskini goze almis olmasi gerekir Goruslerin degisime acik veya tartismali oldugu alanlarda ise kisi toplum tarafindan dislanmasina neden olmayacak yani genelgecer gorusleri bulmaya calisir Kisiler veya gruplar fikirlerinin veya fikirlerine yakin olan goruslerin toplumda yaginlasmaya basladigini sezerse artik toplum icinde kendilerinden emin korkmadan konusmaya baslar Tam tersi durumda ise kisiler fikirlerinin toplum nezdinde zemin kaybettigini sezdikleri anda artik icine kapanik bir sekilde konusmaya baslar B fikrini savunan kisiler suskun kalirken A fikrini savunan kisiler cok konusuyorsa bu ikilemin toplum uzerinde mutlak etkisi vardir Hararetle savunulan bir fikir gorundugunden daha guclu oldugu intibasini topluma verirken kisik sesle savunulan bir fikir gorundugunden daha zayif bir intiba verebilir Sonuc Sarmal surekli degisim halinde olan bir surectir Kisiler veya gruplar cevrelerindeki degisimi takip ederek kendilerini bunlara uydurmaya calisir Bir gorus artik yayginligini kaybedip geri plana dusmeye basladiginda kisiler saf degistirip yukselis trendine giren goruse yaklasir Teori icinde yayginligini kaybeden gorusu her kosulda daima savunan kisi gruplarin yeri bir istisnadir Cunku bu kisiler icin toplum tarafindan dislanmak veya saygi gormek onemli degildir Toplumdan dislanma korkusu Konformizm Topluma aykiri gozukmeden yasamak sarmali olustururAsch deneyinde kullanilan kartlarin ornegi Noelle Neumann a gore dislanma korkusu sarmalin baslangic noktasini olusturur Psikolog Solomon Asch in yaptigi deneyde deneklere birinde uc farkli uzunlukta cizgi digerinde tek bir cizginin oldugu iki kart dagitilir Cizgiler A B C ve X harfleriyle adlandirilmistir Soru uc cizginin oldugu kartta hangi cizginin diger karttaki X cizgisiyle ayni uzunlukta oldugudur Deneyin yapildigi odadaki butun denekler B cizgisinin X ile ayni uzunlukta oldugunu soylerken bir denek aslinda C cizgisinin X ile ayni uzunlukta oldugunu gorur ve gercegi goren bu denegin hangi cevabi verecegi deneyin yapilma amacidir Denek dogru olani gordukten sonra fikrinin arkasinda duracak midir Yoksa odadaki diger deneklerle ters dusmemek konformizmin disina cikmamak icin o da B cizgisini mi sececektir Calisma sonucu Ayni uzunlukta olan C cizgisini secen denek yani dogru olani yapan denek gruptan dislanmamak icin sessiz kalip gruba uyum gosterme yoluna giriyor Bu deney cok kisa gozukmesine ve farkli kosullarda farkli sonuclar verebilecek bir potansiyel barindirdigi intibasi vermesine ragmen sonuclarina baktigimizda Suskunluk Sarmali teorisini destekleyen en basit ve en oz deneydir Asch Deneyi ile Suskunluk Sarmali nin ortak noktasi toplumdan dislanma korkusuna karsi kisilerin gruplarin nasil bir davranis sergiledigidir Suskunlugu yenip konusmaya baslama arasindaki ince cizgiTeori bir noktaya daha isaret eder Suskun Azinlik Sessiz Cogunluk denilen iyi egitimli ya da daha mureffeh bir hayata sahip mureffeh amp refah kelimeleri hem maddi anlamda hem moral anlaminda birlesik veya tek tek degerlendirilebilir kisi gruplar ve ozgurce dusunen diye tabir edilen kisi gruplar genellikle toplumun onlarin fikirleri hakkinda ne dusundugu ile ilgilenmezler dislanmaktan korkmazlar ve bu yuzden her zaman konusabilirler Sessiz Cogunlugun ayni zamanda itaatkar diye addedilen Toplum Gorusu kavrami durgunluga girdiginde dusunceler ikliminde dalgalanmalar yaratan bir ruzgar degisimi atesleyen bir kaynak vasfi da vardir Toplum Gorusu itaat etmeye meyillidir kavrami ve Sessiz Cogunluk kavrami bir toplumda sosyolojik evrimler gecirmek icin iki kanat olarak gorulur Bu Sessiz Cogunluk sarmalin icinde dislanma tehdidi olan muhalefet tarafinin her zaman en tepesinde yer alir Teoriye gore Sessiz Cogunluk Nonconformist Konformist olmayan toplumda genelgecer diye tabir edilen cesitli degerlere fikirlere geleneklere vd ragbet etmedikleri icin dislanmis kaybedecek bir seyleri olmadigi icin ozgurce konusmaktan korkmayan kisi gruplar ve Avangard Yenilikci Oncu yasadiklari zamanin cok otesinde degerlere sahip ve bu degerleri yasadiklari zamanin icine getirmeye calistiklari icin toplum icinde her zaman bir azinlik olarak kalmis aydin sanatci ve reformcu kisi gruplardir Sarmal ile ilgili devam etmekte olan arastirmalar Suskunluk Sarmali tartismaya acik ve siyasi bir vakanin bir tur sonucu olarak degerlendirilebilir Bu nedenle devam etmekte olan bircok arastirma halen sicakligini koruyan sosyal meselelere ornegin sigara kullanimi 11 Eylul 2001 saldirilarindan sonra cikan tartismalar ve sosyal travmalar gibi konulari da gozetir Sarmal teorisi cogunlukla yasanmakta olan ve toplumun her katmani tarafindan hissedilen konulari inceler sosyal normlar ve toplumun deger yapilarindaki degisimleri isaret etmeye calisir Teori bati toplumlari uzerinde denendiginde mantikli bircok sonuc elde edilebiliyor Fakat topumlar kulturler arasi olaylar uzerinde denendiginde bir bireyin gonullu olarak konusmak istemesi uzerine etki ederek yanlis sonuclar cikmasina yol acabiliyor Arastirmacilar bireyler arasindaki gorus farkliliklari ni da incelemeye basladi Bazi kisi gruplar diger kisi gruplardan fazla dusunce ikliminde egilimin ne yonde oldugu hakkinda sinyaller yakalamaya calisarak bu sinayellere gore konusup konusmamaya karar verebiliyor Toplumlar arasi Kulturler arasi karsilastirma Suskunluk Sarmali teorisi kullanilarak kulturel cesitliligin bireylerin goruslerini dile getirme surecine etkileri uzerine yapilmis genis capli bir arastirma mevcut degil Yakin zamanda bu arastirmalara baslandigini gosteren ornekler ise asagidaki gibi Amerika Birlesik Devletleri ve Tayvan Tayvan da egitim veren Yard Doc Dr Huiping Huang Tayvanla ABD arasinda yaptigi telefon anketi sonuclarini Suskunluk Sarmali Teorisinin Kulturler arasi Uygulamasi basligi altinda bir raporla yayinladi Hipotez ABD deki goruslerin bireysellige yatkin Tayvan daki goruslerin toplumsalliga yatkin oldugunu gosterdi Huang in raporu Suskunluk Sarmali teorisinin ABD de daha az aktif oldugunu da isaret etti Cunku ABD de bireyler kisisel hedeflerine daha fazla onem veriyordu Telefon gorusmelerinde ABD liler biz zamiri yerine ben zamirini daha cok kullandilar ve kisisel basari uzerine aciklamalarda bulundular Bu nedenle Huang ABD lilerin azinlikta olduklarini bilmelerine ragmen goruslerini cekinmeden soyleyebildikleri hipotezini gelistirdi Tayvanlilarin cevaplarina baktiginda ise bireylerin toplumsal hedefler uzerine daha cok yorumda bulunduklarini boylece muhtemel tansiyon yukselmeleri ve catismalara mahal vermemeye yatkin olduklarini ogrendi Anket ayrica kulturler arasindaki kendine yeterlilik konuya hakim olma duygusu ve kendine guven hallerini de olcmeye calisti Anket ABD vatandaslarinin ABD nin Somali de varlik gostermesi ile ilgili ve Tayvan vatandaslarinin tek dereceli secim sistemine gecis olasiligi ile ilgili neler dusundukleri sorularindan olustu Her iki konu da siyaset ve insan haklari basliklarina odaklandi cunku ikisi de mukayese edilebilirdi Ankete katilan kisilere destekliyorum tarafsizim ve karsiyim seceneklerinden birini secerek ve kendilerini aile arkadas medya toplum ve gelecekte gormeyi umduklari toplum kategorilerine ayri ayri koyarak cevap vermeleri istendi Olcumler ayrica bireysellik toplumsallik yapilari ve hangi sebeplerle kisi ler nin goruslerini aciklamaktan cekindigi uzerine sirasiyla 1 10 ve 1 5 olcekleri baz alinarak yapildi Sonuclar orijinal hipotezi dogrular nitelikte cikti Anketin geneline bakildiginda ABD liler Tayvanlilardan daha fazla konusmaya yatkindi Toplumun Gorusu ne gore aykiri dusecekleri riskini hisseden Tayvanlilar daha cekingen cevaplar verirken ABD liler uzerinde ise bu risk azdi Tayvan da gelecekte toplumun gorusunun nerelere yonelebilecegi uzerine yapilan yorumlar daha cok yapildi ve bu da anketin yapildigi anda Tayvanlilarin Suskunluk Sarmali icinde olduklarini ispatlayan en onemli gostergeydi ABD den ankete katilan kisiler bireysellige yatkin bir kulturde yetistikleri icin aslinda azinlikta veya aykiri olduklarinda daha fazla ses cikaracaklari hipotezi gelistirildi Fakat bu dogru degildi Huang a gore ankete katilan kisilere sorulan sorular ve anketin hangi konular cercevesinde islenecegi bilgisi ABD lilerin nasil olsa sahsimla dogrudan ilgisi olan konular hakkinda sorular sormuyorlar Kendimi farkli dislanmis ya da suclu hissedecek bir duruma dusecegime inanmiyorum Bu nedenle Cogunlugun Gorusu nu destekler nitelikte seyler soylemek zorunda degilim algisi ankette onemli rol oynadi Kendine yeterlilik konuya hakim olma duygusu duygusunun her iki ulkede de az olmasi anket sirasindaki konusmalarin da daha etkisiz bir zemin uzerinde yurumesine yol acti Bask Milliyetciligi Bask Milliyetciligi ve Suskunluk Sarmali ETA nin Bask Vatani ve Ozgurluk orgutu Ispanya ve Fransa da toplum nezdinde nasil algilandigi uzerine Anthony Spencer ve Stephen Croucher tarafindan yazilmis bir makaledir Bask ulusu etnikdilbilim budundilbilim zeminli Ispanyol ulusunun parcasi olarak benimsenmemeye meyilli bir azinliktir ETA Ispanyol olan her seye siddetle karsi cikmak veya siddet gostermek telkininde bulunan ve teror eylemleri gerceklestirmis bir gruptur ABD amp Tayvan arasinda yapilmis ankete benzer sekilde Ispanya ve Fransa dan Baskli bireylere ETA hakkinda ne dusundukleri ile ilgili Trende bir yabanciyla ETA hakkinda konusmak icin konuya nasil girmeye calisirdin gibi sorular soruldu ETA nin yasadigi ve kulturel farkliliklarin oldugu iki farkli bolge dikkate alindi Sonuclar Suskunluk Sarmali nin var oldugunu gosterdi ETA nin teror yani ile ilgili olumsuz gorusler oldukca yuksek cikarken bu siddetin durdurulmasi icin sesini yukseltenler azdi Arastirmaya katilan Basklilar goruslerinin Baskli olmayanlar tarafindan daha sagduyulu bir yaklasimla dinlenmesi gerektigini soyluyor ve Baskli yakinlari tarafindan dislanma korkusu yasadiklarini acikca dile getiriyorlardi Buna mukabil Ispanyollarla yapilan gorusmelerde arastirmaya katilanlarin cogu siddet eylemlerinin tam ortasinda hayatlarini surdurmeye cabaladiklari icin sessiz kalmayi tercih etti Yapilan bu iki arastirma kulturler arasinda Suskunluk Sarmali nin var oldugunu gosteren isaretlere sahiptir Her iki arastirma da daha elverisli ornek olay materyal kullanilmamasi ve yetersiz destek sebebiyle bircok yonuyle eksiktir Kulturler arasindaki cesitliligin bireylerin goruslerine nasil yansidigini tam manasiyla kavrayabilmek icin daha fazla arastirma yapilmalidir Spencer ve Croucher arastirmalara istirak edenlerin kisiliklerini algilarini ve fikirlerini etraflica ogrenebilmek icin onlarla farkli konularda uzun ve ayrintili mulakatlar yapilmasi gerektigini soyler Bir universite ortaminda yapilan Suskunluk Sarmali deneyiABD Dayton Universitesi nden akademisyen Jayne Henson ve ABD Ball State Universitesi nden Yard Doc Dr Katherine Denker bireyin ne tur konularda suskunluga girdigi siyasi yakinlasma ve farkliliklarin bu suskunluga ne tur etkileri oldugu uzerine universite ogrencileri arasinda bir arastirma yapmistir Sinifin genelgecer gorus ikliminde degisiklikler olursa ogrencilerin nasil tepki verecegi A ogrenci grubunun savundugu siyasal goruse karsi olarak egitmenle birlikte siniftaki diger grup gruplar bu durumu suskunluk icinde dinler ve hic tepki vermezse A grubunun nasil davranacagi Egitmenle birlikte diger grup gruplar kendilerine karsi olan A grubunu susturmaya calistiklarinda A grubunun ne yapacagi ogrenilmeye calisilmistir Arastirma sonucunda yazilan makalede ogrenci egitmen arasindaki etkilesimin ve siniftaki her ogrencinin bu etkilesime ne gozle baktiginin uzerinde az duruldugu aciklanmistir Arastirmanin amaci Siyasi fikirlerin universite ortaminda nasil ifade edildigi ve siniftaki iletisimin siyasi hosgoru uzerine etkilerini incelemek seklinde aciklanmistir Arastirma ayrica Suskunluk Sarmali teorisinin universite ortaminda Siyasi konulardan cekinildigi icin ortaya cikan suskunluk ve Siyaset kullanilarak yapilan susturma basliklarini da inceler Henson ve Denker in makalesi Suskunluk Sarmali teorisini uygulamak icin universitenin kisiler arasi iliskilerin kuvvetli olmasi medyanin kulturel ve siyasi iletisimin ic ice olmasi nedeniyle cok elverisli bir cografya oldugunu soyler Cunku siniflar arasi etkilesim ve sinif grup orgut soylemi bir aradadir yani her zaman universite semsiyesi altindadir Egitmenler ve ogrenciler kendi celiskilerini ve kulturel yaklasimlarini sinifa tek bir ortama getirir Halkin Gorusu dogal olarak ogrenciler ve egitmenlerin de goruslerine etki eder Arastirma ogrencilerin siyasi suskunluga maruz kaldiklarinda hissettikleri ile ogrenci egitmen siyasi birlikteligi konusunda dusundukleri arasinda ne gibi bir baginti oldugunu inceler Arastirma ayrica ogrencilerin siniftaki algi iklimi ni nasil algiladiklari ile ogrenci egitmen arasindaki siyasi benzerliklerin yakinlasmalarina yaptigi etki arasinda bir iliski olup olmadigini da inceler Henson ve Denker arastirma icin Midwestern Universitesi nde Iletisim Kursuna katilan ogrencileri kullandi Ogrenciler Siyaset kullanilarak yapilan susturma siniftaki algi iklimi ve egitmen tarafindan yaratilmis bir algi iklimi basliklariyla hazirlanmis anketi cevapladi Ogrenciler arasindaki ideolojik farkliliklar ile savunulan siyasi parti icinde algilanan benzerlikler arasinda pozitif bir iliski oldugu ve egitmeni daha derin bir suskunluga yol acan faktor gormenin yaygin oldugu sonucu cikti Ayrica algilanan benzerlikler ile siniftaki dusunce iklimi arasinda da pozitif bir baginti oldugu kanitlandi Ve bu arastirma universite ortaminda da Suskunluk Sarmali nin var oldugunu gosterdi Egitmenlerinin ve sinif arkadaslarinin siyasi goruslerinde farkliliklar oldugunu algilayan farkli goruslere sahip olmanin dislanmaya yol acacagini goren ogrencilerin sessiz kalma yi tercih edebilecegi olasiliklar arasinda degerlendirildi Egitmenin gorusunun Sinifin Gorusu uzerinde onemli bir rol oynadigi ve bunun ogrencilerde fikirlerimi bastirabilirler algisi yaratabilecegi saptanmistir Egitmenin goruslerini acikladigi ve aciklamadigi ve burada farkli gorusler susturulmalidir algisinin olusup olusmadiginin uzerinde onemle durarak deneyleri ayri ayri yapip cikan sonuclara daha dikkatli bakilmasi gerektigi bir diger onemli saptamadir Henson ve Denker in yaptigi bu arastirma digerlerinden farkli oldugunu anlayan bir kisinin bu farkliligin gun yuzune cikmamasi icin sessiz kalmaya meylettigini gundelik hayatimizdaki Suskunluk Sarmali nin universitelerde de var oldugunu gosteriyor Suskunluk Sarmali ve InternetDislamayi Soyutlasmayi ortadan kaldiran faktorler uzerine Soyutlama dislama kavraminin ne oldugu icinde degerlendirildigi durumlara gore cesitlilik gosterir Soyutlama bir tanima gore bir kisi grubun emsalleri arasindaki etkilesimin zayif olmasi Toplumdan Cikma amp Cikarilma sebebidir Bir baska tanima gore soyutlama emsalleri arasinda kabul gorme nin zayif olmasi ya da emsalleri arasinda reddedilme nin guclu olmasi demektir Baska bir arastirma Internet in bireyleri toplumdan soyutlayan bir arac mi yoksa tam tersine soyutlamayi azaltan ozellige sahip bireylerin sosyal aglarini social networks genisletebildigi bir arac mi sorularina cevaplar bulmaya calismistir Internet hayatimiza girdigi andan itibaren yeni olusumlar da meydana gelmistir IRC Internet Relay Chat Internet Uzerinden Mesajlasma haber gruplari MUDs Multiuser Dimensions Birden cok kullanicinin oldugu portallar ve yakin zamanda populer olan ticari amacli sanal topluluklar gibi Internet icinde olusmus gruplarin bireyler uzerindeki etkileri hakkinda gelistirilmis teori ve hipotezler cok genis bir sahaya yayilir Bazi arastirmacilar hizla buyuyen sohbet odalarinin on line oyunlarin ya da bilgisayar tabanli pazarlarin soyutlanmis ve kendini soyutlanmis hisseden kimselerin daha canli bir hayata sahip olabilmesi icin yeni firsatlar getirdigini savunur Geleneksel olarak sosyal dislama dislanma akran grubu disindaki bir kisinin pozisyonu ile ilgili gelistirilmis tek boyutlu bir yapi olarak kabul edilir ve akranlari tarafindan gruptan dislanmis olmanin sonucu soyutlanmaktir Kaynaklar gosteriyor ki cocuklardan yetiskinlere insanlar soyutlanma kavrami ve mensubu olduklari toplumdan soyutlanmanin kendilerine nasil yansiyacagini gayet iyi anliyor Soyutlanma korkusu nedeniyle muhalif goruslere sahip oldugunun farkinda olan bireyler ozgurce konusmaktan cekinir Yani ayni benzer goruslere sahip insanlarin bir arada oldugu bir ortamda aykiri goruse sahip bir birey konusurken ya kendini kisitlar ya da hic konusmaz Witschge soyle devam eder Baskalarina zarar vermek veya kendine zarar vermek basta olmak uzere insanlarin kendilerini ozgurce ifade etmesinden alikoyan bazi faktorler vardir Ve yine bazi durumlarda insanlarin konusmayi secmesi hic de arzu edilmeyen tartismalarin ortaya cikmasina neden olacaktir Bu da bireylerin farkliliklarinin ve esitliklerinin hangi noktalar uzerinde oldugunun tam manasiyla anlasilmasina engel teskil eder Internetin yarattigi yepyeni mecralar insanlarin soyutlanma korkusu ndan siyrilabildigi ve boylece Suskunluk Sarmali nin olusmadigi ozelliklere sahiptir Internet ayni dusunce yapisina ve benzer goruslere sahip insanlarin birbirlerini bulabildikleri yerleri barindirir Boston Universitesi nden Marshall Van Alstyne ve MIT den Massachusetts Institute of Technology amp Massachusetts Teknoloji Enstitusu Erik Brynjolfsson un yaptigi bir aciklamaya gore Internet kullanicilari kendi goruslerine yakin diger kullanicilarin bir araya geldigi ortamlari arar fikirdaslarinin oldugu ortamlarda surekli vakit gecirmek ister ve kendilerinden farkli dusunen insanlarla pek etkilesim halinde olmazlar Bu nedenle herhangi bir konu hakkinda yapilan tartisma amp karar alma surecinde onlara yani kendilerinden farkli dusunenlere karsi bir dislanma korkusu hissetmezler Internet insanlari sadece psikolojik bariyerlerinden kurtarmakla kalmiyor birbiriyle iliskili iliskisiz sayilamayacak kadar cok konusma yazisma gorusme paylasma tartisma ortamlarinin birden fazla ve cok genis zemin ler uzerinde gelismesine de olanak sagliyor Katilimcilik refleksini farkli olculerde isteyerek veya istemeyerek kisitlayan geleneksel medyanin aksine Internet kim hangi konuda ne kadar yetkili kim degil sorusu uzerinden hareket eden bir mecra olmadigindan Interneti kullanan herkes cok genis ozgurluklere ve her tur bilginin oldugu devasa kaynaklara sahiptir ortak bir zeminde bulusabilmis bir veya birden fazla kitle projelerini hayata gecirebilir Internette ozellikle sosyal medya portallarinda online ve offline gozukmenin arkasindaki nedenler Internet birbirine yakin ve farkli goruslerin bir arada varlik gosterebildigi bir alandir Online in Turkce karsiligi cevrimici offline in ise cevrim disi dir Sosyoloji terminolojisi icinde online sanal dunya offline gercek hayat demektir Sohbet odalari forum siteleri anlik ileti gonderme ortamlari Facebook MSN Skype Yahoo Messenger Gtalk Twitter gibi birbirinden cok farkli goruslere sahip insanlarin bir araya gelebildigi yerlerdir Bu ortamlarda dislanma korkusu nu az tasiyan veya tamamiyla yenmis kisiler mevcuttur saptamasi yetersiz kalabilir Cunku sanal dunya diye tabir edilen Internette kisinin grubun kimliginin gercek mi sahte mi oldugu kimligin bir bilgisayar tarafindan bireyden gruptan habersiz otomatik olarak hazirlanip mecraya surulup surulmedigi ve en onemlisi kisinin grubun fiziken Internette var olmasi henuz mumkun olmadigindan kimlerin dislanma korkusuna az sahip oldugu kimlerin tamamiyla korkularini yendigi net belirlenemeyebilir Bir arastirma bireylerin goruslerini aciklarken kendilerini online mi yoksa offline mi gostermek isteyecekleri konusunu incelemistir 305 kisinin katildigi bir anket Suskunluk Sarmali icinde online ve offline gozukmeyi tercih edenlerin dagilimini ve secimlerini hangi yonde ve nicin o yonde yaptiklarini arastirmistir Online gozukmenin arkasindaki nedenler benzer goruslere sahip gruplari bulmanin daha kolay oldugu algisi ile aciklanmistir Online gozukmek icindeki dislanma korkusu nun az olmasi bir sohbet ortamindan rahatca ayrilmak kolayligini getirir Online bir tartisma ortaminda bireyler Cogunlugun Gorusu ne uyum gosterme baskisi ve ihtiyaci hissetmeden tartismayi terkedebilir Fakat bu durum Suskunluk Sarmali nin online ortamda hicbir zaman olusmadigi anlamina gelmez Online bir ortamda baskin gelen bir gorus varsa insanlar goruslerini gercek hayatta oldugu gibi ifade etmekten cekinebilir Buna karsilik online bir ortamda gorusleri aykiri addedilen bir azinlik grubu harekete gecirecek tek bir kisinin cikip konusmaya baslamasi Suskunluk Sarmali nin bitmesini saglayabilir Suskunluk Sarmali nin online bir ortamda gercek hayata gore nicin daha az olustugunu gosteren bir baska neden ise bireyin offline halde olan Cogunlugun Gorusu amp Toplum Gorusu amp Baskin Gorus e karsi mi yoksa destekler nitelikte mi konustugu saptamasinin net yapilamamasidir Offline dan asil kastedilen cogunlugun gorusu toplumun gorusu halkin gorusu genelgecer gorus baskin gorus gibi kesimlerin Internet ortaminda gercek hayatta oldugundan daha cabuk reaksiyon gosterecek bir hiza sahip olmamasidir Boylece birey offline halde olan baskin gorus e karsi fikirlerini rahatca aciklar konumda hissedebilir ve bu durum yine ayni bireyin online bir ortamda rahat konusabilmesiyle ayni sonuca cikar Yapilan arastirmalar insanlarin online ortamda daha ozgur konusabildiklerinin yaninda suskunlugun da devam ettigini gosteriyor Ve online ortamda konusabilme imkaninin var olmasinin gercek yasama gore bireyi daha fazla rahatlatip rahatlatmadigi sorusunun basli basina bir arastirma konusu oldugu soyleniyor Heterojenlik Farklilik Birden cok grubun birbirine karismadan bir arada var olmasi ve Anonim Gercek Ismini Saklama durumu Internetin dogasi sadece daha fazla kisinin grubun bir araya gelmesine olanak saglamaz ayni zamanda gruplar arasinda heterojen katmanlarin olustugunu da gosterir ABD Northwestern Universitesi nden Prof Benjamin I Page soyle der Muazzam bir hizla gelisen iletisim araclari teknolojisi mevcut fikirler arasindaki farkliligin ve bu fikirlerin birbirleriyle etkilesiminin buyuk ihtimalle artmasini saglayacak bireylerin aklinda ne tur fikirler ucusuyor acaba sorusunu ve bu soru sonucunda ortaya cikabilecek her turlu rekabeti de bir nebze hafifletecektir Insanlarin bircok konuda ortak bir zeminde bulusma ve tartisabilme ihtiyaci icine girmesinin nedeni birbirlerinden farkli olmalaridir ve Internet farkliliklarin kolayca heterojen gorunebildigi ve bu farkliliklara ulasilabilen bir dunyadir Farkli katmanlarin olmasi her grupta yine kendilerinden farkli dusunen baska gruplarin da var oldugu algisini yaratacak ve bu durum farkliliklara acik olmak gerektiginin ve bunun sonucu olan anlasmazliklarin ortaya cikmasinin dogal oldugu gorusunu hakim kilacaktir Daha once de aciklandigi uzere anlasmazlik cikabilir amp dislanabilirim korkusu nedeniyle insanlar fikirlerini soylemekten kacinabilir Noelle Neumann a gore deneysel calismalar gosteriyor ki disaridan mudahale edilmesi oldukca guc olan munazaralarda bilgisayar merkezli sohbet odalari ve haber forum gruplari gibi genis olcege sahip ortamlar gibi insanlarin sesini kismak ve onlari sindirmek imkansiza yakindir Ayni zamanda Internet anonim kimliklerin de olusmasini saglar Fakat anonim kimlikler meydana geldikten sonra toplumdan dislanma ve hakir gorulme korkulari ne derece azalir tartisma konusudur Arastirmaci Patricia M Wallace gore insanlarin eylemleri kendilerine kisisel olarak isnat edilmedigi muddetce insanlar toplumsal birliktelikler ve kisitlanmalar kavramindan daha az cekinir hale gelir Bu insanlara kendilerini daha guvende hissettigi ortamlarda kisisel meselelerini tartisma firsati verilmesi gibi daha olumlu bir duruma isaret eder Gruplarin bireylere satasmasi durumu gercek hayatta oldugu gibi Internette de vardir fakat daha azdir Ve bu konformizmi cevreye uyum gosterip hicbir sorunla karsilasmamak durumunu azaltir Wallace su sekilde devam eder Deneysel calismalar gosteriyor ki offline halde olan cogunlugun alay edici ve igneleyici davranislarina sonsuza dek maruz kalmayacaklarini bilen muhalif azinliklar offline dan daha cok online ortamda fikirlerini ozgurce ifade ettiklerini hissediyor ya da farkli bir fikre sahip oldugu icin cevre baskisi nedeniyle kendini rahatsiz hissediyor ABD Pennsylvania Universitesi nden Jennifer Stromer Galley a gore online ortamda kurulan iletisim gercek hayatta cesitli konularda yuz yuze munakasaya maruz kalan bireylerin psikolojik bariyerlerini asabilmesine olanak saglar Sozsuz iletisim ipuclarinin isaretlerinin yoklugu sosyal varlik algisini azalttigi gibi anonim olma algisini da arttirir Sozlu amp Sozsuz Iletisim Ipuclari Isaretleri nden kasit kisinin grubun bireysel veya toplu bir ortamdaki konusma iletisimde bilerek veya bilmeyerek yaptigi mimik el hareketleri ses tonu gibi sinyallerdir Bilgisayar merkezli iletisim icinde sozlu veya sozsuz iletisim ipuclari isaretlerinin yok denecek kadar az olmasi bireylerin gercek hayatta yasayabilecegi dislanma korkusunun bilgisayarli ortamda buyuk oranda dusmesine yol acar Online bir tartisma grubunda asiri uc fikirlerin sesinin kisilmasiyla tartisma ortaminin gercekte gozuktugunden daha ilimli bir havada gectigi gibi bir sonuc da ortaya cikabilir Eger gruptaki diger kisiler soyut varliklar olarak algilanirsa siniflandirma yapmak daha az olasidir Suskunluk Sarmali nin dugum noktasi insanlarda bilerek veya bilincaltindan bir seylerin harekete gecmesiyle populer olmayan gorusler ifade etmenin olumsuz yankilanacagi suphesidir Bu suphe ve bununla iliskili bircok kavramin Internet ortaminda meydana gelmeyebilecegini gosteren cesitli sebepler vardir Huzursuzluk amp utanma ve asagilanma hislerinin baskalarinin fiziksel varliklarina bagli olmasidir yani onlarla ayni ortamda bir arada olmak ve reaksiyonu direkt hissetmek Bilgisayar merkezli iletisimde bireyin grubun toplumun fiziksel olarak ortamda bulunmamasi durumu yine bu ortamda faaliyet gosteren diger kullanicilarca yine ayni varliklar birey grup toplum da hissedilir ve bu nedenle aykiri bir gorus soylemek gercek hayatta oldugu kadar yuksek bir tehdit unsuru olusturmaz Bireyler gruplar arasindaki siradan bir sozlu sozsuz iletisimde goz temasi el hareketleri gibi cesitli isaretlerin etkisi cok buyuktur Bilgisayar merkezli iletisimde bu tur isaretler buyuk oranda gozukmez Arastirmacilar S Kiesler J Siegel ve T W McGuire a gore sozsuz iletisimdeki ipuclari isaretler bicimselligi ve statu esitsizligini yuz yuze iletisim icine tasir Bu isaretler ortadan kalktiginda etkilesim kaynagi olarak degerlendirebilecegimiz sosyal statu nun onemi azalacaktir Bir arac vasitasiyla yapilan iletisimde mektup telgraf bilgisayar e posta sohbet odalari vs yuz yuze iletisimde gelisen grup hiyerarsisi nin daha az gorunur oldugu ortaya cikar Iletisim sohbet ortami icindeki kisilerin varligini bugulu hale getiren genelgecer gorus daha net bir tabirle ortalama gorus Konformizm rahat yasamak icin topluma aykiri gozukmemeye calismanin sonuclarini buyuk oranda etkiler Kisi gruplarin sosyal varligi etkilesim halinde oldugu toplum icinde bir digeriyle kurdugu iliskinin derecesinin ne oldugu veya genelgecer gorus un toplum icindeki bazi kisi gruplarin varligina yaptigi etkinin derecesinin ne oldugu ile ilgilidir Esitlik Bir iletisim ortaminda heterojenligin varligini surdurmesindeki en onemli faktorler bu ortama katilan her kisinin esit erisim ve konusulan konuya konulara esit nufuz imkanina sahip olmasidir Kisiler bir konu hakkinda kendilerini tamamiyla bilgisiz hissederlerse tam yetkinlige sahip olmadiklarini dusunurlerse veya konu hakkinda konusan diger katilimcilarla ayni seviyede olmadiklarini gorurlerse konusma ortamina hic girmeme egilimi gosterirler Konusmaya katilmaya karar verdiklerinde katilimlari ortam icindeki gorusleri baskin gelen kisiler tarafindan gecersiz birakilir ya da statulerine gore katilimlari degerlendirilir Avustralya Queensland Universitesi nden Dr Lincoln Dahlberg Interneti insanlari sosyal hiyerarsilerden ve yukarida da bahsedilen offline halde olan guc iliskilerinden ozgurlestirdigi icin yuceltir Siber uzay dedigimiz Internetin her seyi icinde barindirabilecegi gibi bir algi her ne kadar dogru olsa da bazi seyleri de gormezden geldigini soyleyebiliriz Bu kisi gruplar ne tur ozelliklere sahip olurlarsa olsunlar onlari esitmis gibi varsayarak bunyesinde barindirmasi demektir Internet ortaminda yasanan tum olaylar kisisel direkt ve anlik mesajlasma denilen instant messaging e posta forum siteleri sosyal medya portallari ve yuzbinlerce platform hakkinda yurutulen tartismalar ortaya atilan iddialarin degeri cercevesinde dikkate alinir yapi icindeki kisilerin toplumdaki konumlarina gore degil ABD Washington Universitesi nden Doc Dr John Gastil Eger bilgisayar uzerinden yapilan iletisim etkilesim bellegimizdeki toplumsal statu kavramini tutarli bir sekilde dusururse bu modelin yuz yuze iletisimden zamanla daha guclu hale gelecegi soylenebilir der Statu kavraminin zamanla onemsiz hale gelecegine ornek vermek gerekirse Bir tartisma forumunda bireyin kullandigi kelimeler yine ayni bireyin sosyoekonomik durumuyla kiyaslandiginda daha agir gozukebilir Hangi statu den oldugunu gosteren isaretleri sezmenin zor olmasi sebebiyle kullanilan kelimelere gore algilanan statuler birbirine yakinlik gostermeye baslar ve bu da stereotype denilen kaliplasmis yargilarin daha genel tabirle onyargilarin gitgide azalmasina yol acar Insanlar offline dan daha cok online ortamdaki forumlarda kendilerini daha esit hissediyor olabilir Irkcilik yas ayrimciligi basta olmak uzere her tur ayrimcilik azaliyor gibi gorunur Cunku grup disi ndan olanlarin statu lerini anlayabilmek oldukca zorlasmistir Bilgiye artik sadece belli bir grubun degil herkesin ulasabilmesi ve bunun getirdigi dogal esitlik duygusu Internetin bilgiyi gelistirme paylasma ve organize etme ozelligini hizla ve onemli olcude arttirdigini kanitlar Bu gelisme zamanla birbirine yakin kapasitelerle olaylari muzakere eden daha bilgili bireyler meydana getirir Toplumdan dislanma soyutlanma halinin Internet ortaminda yok denecek kadar az olmasi Internetin kendi etkisinin bireyleri gercek hayattan ve toplumdan soyutlayip soyutlamadigi ikilemine dusurmemelidir Insanlarin Interneti hangi amaclarla kullandigi ve Internetin insanlar uzerindeki pozitif ve negatif etkilerinin neler oldugu sorulari uzerine de yurutulen arastirmalar vardir Bu arastirmalarin hedefi Internet ortaminda gerceklesen etkilesimleri incelemektir Yakin zamanda yayinlanmis arastirma sonuclari gosteriyor ki Internet Bireyin gercek hayatta kurdugu iletisimde gosterdigi vucut dili amp sozlu sozsuz iletisim isaretleri ni azaltiyor Sanal mecra da bireyin fiziki varligi neredeyse yok oldugundan bunun etkilerini de dogal olarak en aza indirgiyor Fiziki olarak gozukmeyeceklerini bilen kullanicilarin da nispeten anonim halde kalmalarina yol aciyor Bu faktorlerin hepsi muhtemel bir hipotezin gerekcesini olusturuyor Internet ortaminda toplumdan soyutlanma dislanma olasiligi ortadan kalkar Bu hipotez uzerine daha fazla arastirma yapilmasi gerekir Eger sonuclari kanitlanabilirse Suskunluk Sarmali nin Internet ortaminda meydana gelemeyecegini gosterecektir ElestirilerTeoriyi elestirenlerin ilk sebepleri genellikle su yonde Bir konu hakkinda konussalar da konusmasalar da her kisinin farkli etkilenme ve etki etme alanlari vardir Suskunluk Sarmali nin olusmasina yol acan toplumdan dislanma soyutlanma korkusu otesinde en yaygin su faktorler gosterilir Insanlar toplumun genelinden ote kendi kucuk cevreleri tarafindan soyutlanmak dislanmak tan korkar Kalabalik bir topluluk temel alindiginda kisi kendi goruslerine yakin gruplara ulasma imkanini her zaman bulabilir korkunun asil basladigi nokta ailesi ve arkadaslari tarafindan dislanma soyutlanma riskidir Kisinin konusup konusmama istegi uzerinde karakterinin etkileri de arastirilir Kisinin kendini algilamasi pozitif ise ve utanma duygusunu azaltabiliyorsa bu kisi toplum gorusu ne olursa olsun kendi fikrini soylemekten cekinmeyecektir Halkin Gorusu ne karsi fikir sahibi olmama halinin olusmasina yol acan en onemli nedenlerden biri kultur dur Kisinin icinde yasadigi kultur bu kisinin goruslerini ozgurce ifade etip etmeme seciminde buyuk paya sahiptir Bircok kultur fikirlerin ozgurce soylenmesine ABD de gosterildigi kadar yuksek bir saygi gostermiyor Ve bazi kulturler de fikirlerin ozgurce ifade edilmesi yasak Bireysellige yatkin kulturlerde kisinin fikrini ozgurce soylemesi tesvik edilirken toplumsalliga yatkin kulturlerde kisinin yasadigi kultur icindeki dusunce ikliminde ana akim amp genelgecer gorus amp halkin gorusu amp dominant baskin gorus e veya yakin goruslere sahip olmasi beklenir Kulturel faktorler arasinda cinsiyet de onemli rol oynar Bireyin azinlikta olan fikirleri nicin ifade edemedigine veya bilincli olarak ifade etmek istemedigine bircok sebep sayilabilir Kadinlarin fikirlerini ozgurce soylemesinin icinde yasadigi toplumca hakir gorulmesi ve biraz daha mureffeh kulturlerde kadinlarin kullanilan dili tasvip etmemeleri nedeniyle kendi iradeleriyle sessiz kalmasi iki onemli gerekcedir ABD Wisconsin Madison Universitesi nden Dietram A Scheufele ve ABD Washington Universitesi nden Patricia Moy varligi suphe goturmeyen toplumun her katmani tarafindan hissedilen her tur catismayi besleyen kaynaklarin ve bu kaynaklarla iliskili her tur kulturel sinyalin kadinlarin suskunlugu gibi basat faktorleri daha iyi anlamak icin kullanilabilecegini soyler Yine Scheufele ve Moy secim donemi gibi anahtar donemlerde yapilan uygulamalarda kisilerin fikirlerini ozgurce ifade edip etmemesi de dahil olmak uzere bazi sorunlarin varligini gorur Bu uygulamalar kisi konusmaya basladigi anda olcumlenmelidir oy verme sureci veya benzer konsepte sahip diger uygulamalar aninda degil Bir kisinin grubun isini kaybetmemesi ruhsal veya fiziki yonden siddete maruz kalmamasi cevresinden dislanma soyutlanma riskiyle karsilasmamasi kisaca huzurunun kacmamasi faktorleri basta olmak uzere toplumun degerlerine aykiri gozukmeden yasamak genelgecer goruslere uyum gostererek yasamak olarak ozetlenebilecek konformizm kavrami uzerine yapilan deneylerde ahlak unsurunun varligi ve bunun ne derecede oldugunun olculmesinin zor olmasi ayrica Suskunluk Sarmali modeli icinde ahlak in temel bir yapi tasi olmasi nedeniyle yapilan deneyler icinde ahlak unsurunun olmadigi kabul edilir Konformizm uzerine ozellikle Asch Deneyi basta olmak uzere bundan turemis her tur deneyin icindeki Ahlak unsurunun tam anlamiyla olculememesi yine Asch ve ardindan gelen deneylerin Suskunluk Sarmali teorisi icindeki yeri ve degeri gunumuzde arastirma konusudur Bilim insanlari konformizm uzerine yapilan deneylerin Suskunluk Sarmali nin meydana gelmesi ve gelisimine etkisi olup olmadigini sorgulamaktalar Suskunluk Sarmali ile iliskili diger konularOgrenilmis caresizlik 2 Bradley etkisi Utangac Muhafazakar Etmeni Toplumsal cazibe yanliligiKaynakcaTum notlar ve kaynaklar Ingilizcedir Sadece basliklari Turkceye cevrilmistir Notlar Neill Shelly Mayis 2009 INGILIZCE Alternatif Kanal GLBT Topluluklarindaki Suskunluk Sarmalina Sosyal Medya Nasil Meydan Okuyor PDF Amerikan Universitesi Washington D C s 42 29 Haziran 2011 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 24 Nisan 2012 a b c d e f g h i Noelle Neumann E INGILIZCE Suskunluk Sarmali Toplumun Gorusu Bizim Sosyal Kilifimiz Chicago Universitesi Yayinlari 1984 a b c Griffen E M 2009 INGILIZCE Iletisim Teorisine Ilk Bakis 7 basim New York NY McGraw Hill a b INGILIZCE Miller 2005 278 a b INGILIZCE Scheufele ve Moy 1999 a b Noelle Neumann Elisabeth 1977 INGILIZCE Algilar Ikliminde Yasanan Calkantilar Suskunluk Sarmali Teorisinin Metodolojik Uygulamalari Public Opinion Quarterly Cilt 41 ss 143 158 Cherry Kendra Psychology About com 17 Mart 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 24 Nisan 2012 Miller 2005 279 Shanahan vd 2004 INGILIZCE Hayes Glynn ve Shanahan 2005a 2005b Huang Huiping INGILIZCE Suskunluk Sarmali Teorisinin Kulturler arasi Uygulamasi International Journal of Public Opinion Research 17 3 2005 1 25 Web 9 Subat 2010 Spencer Anthony ve Croucher Stephen INGILIZCE Bask Milliyetciligi ve Suskunluk Sarmali International Communication Gazette 70 2 2008 137 153 Web 9 Subat 2010 a b c d e f Henson J amp Denker K 2007 INGILIZCE Ben bir Cumhuriyetci Parti taraftariyim ama bunu lutfen kimseye soylemeyin Suskunluk Sarmali teorisinin bir sinif ortaminda uygulanmasi Conference Papers National Communication Association 1 INGILIZCE O Connor 1969 1972 INGILIZCE Gottman Gonso amp Rasmussen 1975 INGILIZCE Kraut vd 1998 Moody 2001 Sleek 1998 INGILIZCE Morris amp Ogan 2002 Bradley amp Poppen 2003 INGILIZCE Sassenberg 2002 INGILIZCE Rheingold 1993 Cummings Sproull amp Kiesler 2002 McKenna amp Bargh 1998 INGILIZCE Bowker Bukowski Zargarpour amp Hoza 1998 INGILIZCE Witschge 2002 INGILIZCE Witschge 2002 8 INGILIZCE Van Alstyne ve Brynjolfsson 1996 24 INGILIZCE Coleman amp Gotze 2001 17 INGILIZCE O Hara 2002 a b c d ABD Southern Illinois Universitesi nden Xudong Liu amp ABD Arizona Universitesi nden Shahira Fahmy 2009 INGILIZCE Sanal Dunyada Suskunluk Sarmali ni Test Etmek Bireyler goruslerini ifade ederken online mi yoksa offline mi gozukmeyi tercih eder Conference Papers International Communication Association 1 36 INGILIZCE Page 1996 124 INGILIZCE Wanta amp Dimitrova 2000 O Sullivan 1995 Sproull amp Kiesler 1992 Hlitz Johnson amp Turoff 1986 INGILIZCE Wallace 1999 124 125 a b Wallace 1999 INGILIZCE Stromer Galley 2002 35 a b c INGILIZCE McDevitt Kiousis amp Wahl Jorgensen 2003 S Kiesler J Siegel ve T W McGuire INGILIZCE Bilgisayar merkezli iletisimin sosyo psikolojik manzarasi American Psychologist 1984 INGILIZCE Williams 1977 INGILIZCE Short Williams amp Christie 1976 INGILIZCE Rice amp Williams 1984 INGILIZCE Dahlberg 2001 14 INGILIZCE Gastil 2000 359 INGILIZCE Wallace 1999 p 99 INGILIZCE Gimmler 2001 INGILIZCE Warren 2001 a b c d Ross C 2007 INGILIZCE Daha Fazla Dunya Gorusu Kesfetmek Suskunluk Sarmali icin Yeni Yonler Conference Papers National Communication Association 1 Moy P 2001 INGILIZCE Dogrulayici Eylem Uzerine Toplum Gorusu ve Suskunluk Sarmali Journalism and Mass Communication Quarterly 78 1 ss 7 25 a b c Scheufle D 2000 INGILIZCE Suskunluk Sarmali nin 25 yili Kavramsal bir inceleme ve deneysel bir bakis acisi International Journal of Public Opinion Research Cilt 12 ss 3 28 Kaynakca M V Alstyne amp E Brynjolfsson Elektronik topluluklar Kuresel koy mu yoksa siberbalkanlar mi Bilgi Sistemleri uzerine Uluslararasi Konferans ta International Conference on Information Systems ICIS okunmus arastirma raporu Cleveland Ohio ABD 1996 J A Anderson Iletisim Teorisi Epistemolojik Temeller New York The Guilford Press 1996 N Bradley amp W Poppen Yardimci teknoloji bilgisayar ve Internet evden cikamayan yaslilar ve engelli insanlar uzerindeki toplumdan soyutlanma duygusunu azaltabilir Teknoloji ve Maluliyet 14 1 2003 A Bowker W Bukowski S Zargarpour amp B Hoza Iki boyutlu model seklindeki toplumsal dislanmanin yapisal ve islevsel analizi Merrill Palmer Quarterly 44 447 463 1998 J K Burgoon D B Buller amp W G Woodall Sozsuz iletisim Konusmanin olmadigi diyalog New York Harper amp Row 1989 S Coleman amp J Gotze Toplu halde bovling oynamak Bir muzakere ortaminda online toplumun bir araya gelmesi en son Kasim 2007 de gozden gecirildi kaynak J Cummings L Sproull amp S B Kiesler Duyumun otesi Gercek dunya ile sanal destegin bulustugu yer Grup dinamikleri Teori Arastirma ve Uygulama 6 1 78 88 2002 L Dahlberg Internet ve demokratik soylem Bilgi Iletisim ve Toplum 4 4 615 633 2001 J Gastil Vatandaslarin bir konu hakkinda yuz yuze iletisim kurmasi bir luks mu yoksa bir gereklilik mi Siyasal Iletisim 14 4 357 361 2000 A Gimmler Muzakereci demokrasi Kamusal alan ve Internet Felsefe ve Toplumsal Elestiri 27 4 357 361 2001 W J Gonzenbach C King amp P Jablonski Escinseller ve askeriye Susukunluk Sarmali nin bir analizi Howard Journal of Communication 4 281 296 1999 W J Gonzenbach amp R L Stevenson Devlet okullarinda okuyan AIDS li cocuklar Suskunluk Sarmali nin bir analizi Siyasal Iletisim 1 3 18 1994 J Gottman J Gonso amp B Rasmussen Cocuklar arasindaki sosyal etkilesim sosyal yetkinlik ve arkadaslik Cocuk Gelisimi 46 3 709 718 1975 A F Hayes C J Glynn amp J Shanahan Gonullu oto sansur Kamuoyu arastirmalari icin bir yapi ve olcum araci International Journal of Public Opinion Research 17 298 323 2005a A F Hayes C J Glynn amp J Shanahan Gonullu otosansur uygulama olceginin dogrulanmasi Bir tartisma ortamindaki fikirlerin bireyin kendi fikirlerini soyleme asamasina etkileri uzerine bir arastirma 17 443 455 2005b S R Hiltz K Johnson amp M Turoff Bir grubun karar verme sureci uzerine yapilan deneyler Iletisim sureci ve yuz yuze yapilan konferanslar ile bilgisayar ortaminda yapilan konferanslarin karsilastirilmasindan cikan sonuc Human Communication Research 13 225 252 1986 S Kiesler J Siegel amp T W McGuire Bilgisayar merkezli iletisimin sosyo psikolojik manzarasi American Psychologist 39 1123 1134 1984 R E Kraut M Patterson V Lundmark S Kiesler T Mukhopadhyay amp W Scherlis Internet catiskisi Sosyallesme ve psikolojik huzuru azaltan bir teknoloji mi American Psychologist 53 9 1017 1032 1998 M McDevitt S Kiousis amp K Wahl Jorgensen Dengeli olma sarmali Bilgisayar merkezli iletisimde gorus ifade etmek International Journal of Public Opinion Research 15 4 454 470 2003 K Y A McKenna amp J A Bargh Internet caginda gorunur olmak Kimligin sanal ortamdaki grup birlikteligi yoluyla azinlik statusunden cikip kendini ozgurce ifade etmeye baslamasi Journal of Personality and Social Psychology 75 3 681 694 1998 E J Moody Internet kullanimi ve Internetin kisinin yalnizligiyla olan iliskisi CyberPsychology amp Behavior 4 3 393 401 2001 M Morris amp C Ogan Kitlelerin bir araya geldigi ortak bir zemin olarak Internet In D McQauil Ed McQuail s Reader in Mass Communication Theory London Sage 2002 P Moy D Domke amp K Stamm Dogrulayici Eylem Uzerine Toplum Gorusu ve Suskunluk Sarmali Journalism and Mass Communication Quarterly 78 1 7 25 2001 Elisabeth Noelle Neumann Suskunluk Sarmali Toplumun Gorusu Bizim Sosyal Kilifimiz Chicago Universitesi Yayinlari 1993 Elisabeth Noelle Neumann Suskunluk Sarmali Kamuoyu kavrami uzerine bir teori Journal of Communication 24 43 51 1974 R D O Connor Sembolik modelleme yolu ile sosyal cekilme amp bireyin grubun kendini toplumdan dislamasi veya toplum tarafindan dislanmasi eyleminin zamanla nasil degisiklik gosterdigi uzerine bir arastirma Journal of Applied Behavior Analysis 2 15 22 1969 R D O Connor Sosyal Cekilme eyleminde zamanla meydana gelen degisiklikler uzerinde modelleme sekillendirme ve birlesik yontemlerin goreli etkinligi Journal of Abnormal Psychology 79 327 334 1972 K O Hara Internet Demokratik cogulculuk icin bir arac mi Kultur olarak bilim 11 2 287 298 2002 P B O Sullivan Bilgisayar aglari ve siyasal katilim Santa Monica nin teledemokrasi projesi Journal of Applied Communication Research 23 93 107 1995 B I Page Kim muzakere eder Cagdas Demokraside Medya Chicago Universitesi Yayinlari 1996 H Rheingold Sanal Topluluk Elektronik sinirlar icinde kendi kendine yeterli olma Bir okuma 1993 R E Rice amp F Williams Teoriler eski ve yeni Yeni Medya uzerine bir calisma R E Rice in Editor Yeni Medya Iletisim arastirma ve teknoloji pp 55 80 Beverly Hills CA Sage calismasi icinden 1984 K Sassenberg Internet uzerindeki ortak bag ve ortak kimlik gruplari Konu ile ilgili ve konu disi konusmalarda baglilik ve normatif davranislar Grup dinamikleri 6 1 27 37 2002 D A Scheufele amp P Moy Suskunluk Sarmali nin 25 yili Kavramsal bir inceleme ve deneysel bir bakis acisi International Journal of Public Opinion Research 12 1 3 28 2000 M Schmierback M P Boyle amp D M McLeod 11 Eylul 2001 saldirilarindan sonra vatandaslarin yasadiklari cografyaya bagliligi nin ne yonde degisim gosterdigi uzerine bir arastirma Kitle Iletisimi ve Toplum 4 323 346 2005 J Shanahan D A Scheufele Fang Yang amp S Hizi Gorgu ve suskunluk sarmali etkileri Sigara konusu Kitle Iletisimi ve Toplum 4 413 428 2004 J Short E Williams amp B Christie Telekomunikasyonun toplumsal psikolojisi New York John Wiley amp Sons 1976 S Sleek Toplumsal dislama dislanma Internet kullanimini arttiriyor American Psychological Association Monitor 29 1 1 1998S L Sproull amp S Kiesler Baglanti Bilgisayar agiyla orulmus bir organizasyonda yeni calisma modelleri Cambridge MA MIT Press 1992 J Stromer Galley Siyasette yeni sesler Toplumsal ve online siyasi konusmalarin karsilastirmali analizi Javnost The Public 9 2 23 42 2002 P Wallace Internetin psikolojisi Cambridge Universitesi Yayinlari 1999 W Wanta amp D Dimitrova Internetteki konusma odalari ve suskunluk sarmali 1996 da ABD baskanlik secimlerinden once adaylarin TV de son kez karsi karsiya gelip kozlarini paylastigi sure icinde Internette yapilan konusma ve tartismalar uzerine bir inceleme Paper presented at the International Communication Association Acapulco Mexico 2000 M E Warren Daha fazla demokrasiden ne beklemeliyiz Siyasete radikal demokrat cevaplar Siyaset Teorisi 24 2 241 270 2001 E Williams Yuz yuze ve aracili iletisimin deneysel karsilastirmasi Bir inceleme Psychological Bulletin 84 963 976 1977 T Witschge Online muzakere Muzakereci demokrasi icin Internetin imkanlari Paper presented at the Euricom Colloquium Electronic Networks amp Democratic Engagement Nijmegen The Netherlands 2002