Bu madde önerilmeyen biçimde kaynaklandırılmıştır.Ocak 2024) () ( |
Varna Muharebesi veya Varna Savaşı, 10 Kasım 1444 tarihinde, Papalık önderliğinde Macar, Leh, Eflak ve çeşitli Balkan milletlerinden oluşan, Kral I. Ulászló komutasındaki Haçlı ordusu ile II. Murat önderliğindeki Osmanlı ordusu arasında bugünkü Bulgaristan'ın Varna şehri yakınında yapılmış bir savaştır. Osmanlı ordusu kazanmıştır.
Varna Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Varna Muharebesi | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı Devleti | Lehistan Krallığı Macaristan Krallığı Eflak Prensliği Transilvanya Boğdan Prensliği Litvanya Büyük Dükalığı Bulgaristan Papalık Devleti Hırvatistan Krallığı Töton Şövalyeleri | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
II. Murad | III. Władysław (ölü) János Hunyadi II. Vlad (ölü) | ||||||
Güçler | |||||||
37.000-40.000 asker
Başka kaynaklara göre:
| 44.000-55.000 asker
Başka kaynaklara göre:
| ||||||
Kayıplar | |||||||
7.000-8.000 ölü Başka kaynaklara göre:
| Sadece Hunyadi'nin kaçırabildiği askerler (4.000 asker) canlı olarak savaş alanından kurtulabilmiştir
Başka kaynaklara göre:
|
Savaş öncesi
II. Murat, Papa IV. Eugenius'un önayak olmasıyla oluşturulan Haçlı ordusu ile Niş Muharebesi ve sonrasında 'de yapılan savaşların ardından 1444 yılının yaz aylarında Edirne-Segedin Antlaşması'nı imzalamıştı. Bu antlaşma 10 yıl sürelik bir barış dönemini öngörüyordu. Antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra şehzade Alaüddin'in av sırasında attan düşerek ölmesi nedeniyle II. Murat tahtı 12 yaşındaki oğlu şehzade Mehmet'e bırakarak Manisa'ya çekilmişti. Segedin Antlaşması ile Rumeli’de yeteri bir barış dönemi sağlandığına inanmış olan II. Murat, Karamanoğlu sorununu da çözdükten sonra Bursa’ya dönmüştür. Burada komutanlarına; “Bu ana gelinceye kadar padişahınız bendim; bu günden sonra padişahınız oğlumdur. Çünkü ben, tüm taç ve tahtımı, unvanımı oğluma verdim, halen oğlumu padişah bilesiniz” emriyle taç ve tahtını, halen Edirne’de bulunan Şehzade Mehmed'e bıraktığını açıkladıktan sonra Manisa’daki sarayına çekildi.
Ama sonuç II. Murat'ın düşündüğü gibi olmamıştır. Özellikle Osmanlılara karşı Avrupa’da başlatılan kaynaşma II. Murat'ın düşünce ve isteklerinin gerçekleşmesine olanak vermemiştir. Osmanlı tahtına aşağı yukarı 12-14 yaşında bir çocuğun geçmiş olması, Avrupa’da Osmanlılara karşı sürdürülmekte olan kışkırtmaları daha da şiddetlendirmiştir. Bunun gibi, özellikle Edirne’de ve tüm Osmanlı ülkesinde Segedin Antlaşması’nın yarattığı huzursuzluk, giderek genişleme eğilimi göstermiştir. Türk kamuoyu ve devlet büyüklerine göre, barışın sağlanması pahasına gerekli olmayan özveride bulunulmuştur. Osmanlı Devleti’nin dayanağı, olan “Din Uğruna Savaş” ilkesinin, barış uğruna terk edilmesinden II. Murat sorumlu görülüyordu. Ayrıca Padişah, yaşlı, güçsüz ve hasta, olmadığı halde, saltanatı küçük yaşta bir çocuğa bırakmakla ve dolayısıyla tahtının büyük sorumluluğunu, kişisel rahatı, sükûneti, ibadeti için üzerinden atmakla suçlanıyordu. Nitekim, yurt içinde ve dışında oluşan politik olaylar, bu tür düşüncelerin haklılığını kanıtlayan bir ortam oluşturmuştu.
Macarların başarısı nedeniyle Arnavutluk, Eflâk, Bulgaristan ve Sırbistan’da beliren kaynaşmalar giderek artmıştı. Bizans imparatoru, Papa ve Macar Kralı III. Wladyslaw, propaganda ve kışkırtmalarla birlikte Türkleri Avrupa’dan atmak amacıyla yeni bir Haçlı seferinin hazırlıklarına başlamışlardı.
Aslında Segedin Barış Antlaşması’nı içtenlikle onaylamamış olan Ladislas, antlaşmanın imzalanmasından elli gün sonra, barışı bozmak ve 1 Eylül 1444’te savaşı başlatmak kararı vermişti. Bu kararın verilmesinde Papa vekili Kardinal Jülyen’in büyük etki ve katkısı olmuştur. Papa vekilinin yaydığı dinsel hükümlere göre, Türklere karşı edilen yemin bağlayıcı olmazdı. Ladislas ve Macar devlet adamlarının İncil’e el koyarak yükümlendikleri manevi ve vicdani sorumluluklara rağmen böylece sıyrılmış olmaları onlara göre onur kırıcı bir döneklik olmayacaktı.
Aslında Segedin Antlaşmasının bozulmasında Macarları özendiren şu önemli etkenler ve nedenler vardı:
- Zincirleme savaşlarda Türk devleti ve ordusu güçsüzleşmiştir, Haçlılar ise savaşa hazır durumdadır. Papalık donanması, savaşın desteklenmesi yönünde hazır durumdadır.
- Osmanlı kuvvetleri, Karaman ülkesinde seferdedir. Bizans İmparatoru, donanmasıyla Türk ordusunun Rumeli’ye geçmesini engelleyecektir. Dolayısıyla boş bulunan Balkanlar’da girişilecek bir Haçlı taarruzuna Türkler karşı koyamayacaktır.
- Papalık, Venedik, Burgonya, Ragusa, Bizans gemileri Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarını kapamış bulunmaktadır. 35 gemiden oluşan bu donanmanın komutanı Françesko Gondolmiyeri, Boğazlara hâkim durumda olduğunu bildirmiştir.
- O güne kadar Türklerle çatışmaktan kaçınan Venedik bile (Selânik ve Gelibolu’yu geri almak umuduyla) bu kez gemi vermek suretiyle Haçlılara katılacağını bildirmiştir.
- Macar Kralı’na göre Türkler, Sırp kalelerini teslim yükümlülüklerini yerine getirmemişlerdir (Bu, zoraki bir iddia ve tutarsız bir bahanedir. Çünkü Türkler, 22 Ağustos 1444’ te Semendire ve Güvercinlik’i Sırplara teslim etmiş bulunuyorlardı).
- Savaş yanlısı görünmeyen Jan Hunyadi, Türklerden geri alınacak Bulgaristan’a kral atanacağı vaadi karşısında başkomutanlığı kabul etmiş; ayrıca, II. Murat'ın tahttan çekilmesiyle ortaya çıkan elverişli durumun Haçlıların yeni bir sefere başlamaları için kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu bildirmiştir.
- Osmanlı tahtının sorumluluğu bir çocuğun eline bırakılmıştır.
İşte özetlenen bu nedenler ve etkenler altında Macar Krallık Meclisi’nde yapılan görüşmelerden sonra Segedin Antlaşması’nın bozulmuş olduğu, seferin başlaması için engel bulunmadığı kararına varılmıştır. Yeni bir seferin nedenleri, Macar Kralı Ladislas ve onun savaş ortakları tarafından yaratılmıştır. Muharebenin gerçekte ve görünürde olmak üzere iki nedeni vardır. Gerçek neden I.Lajos'dan beri Macar kralları tarafından güdülen, İstanbul dahil tüm Balkan Yarımadası’na ve doğudaki Bizans împaratorluğu’na ait eski topraklara sahip olma emel ve ihtirasıdır. Görünürdeki neden ise, Transilvanya’ya yapılan ve o ülke için maddeten ve manen gerçek bir yıkım olan Osmanlı akınlarına son verdirmektir.
Sefer Hazırlıkları
III. Ladislas’ın aldığı savaş kararı üzerine, 1443 kış harekâtına katılan kuvvetlerden ayrı olarak, Haçlı ordusuna yeni kuvvetlerin de katıldığı görülmüştür. Böylece, Macar, Eflâk, Sırp, Polonya, Hırvat, Alman, Papalık ve Venedik kuvvetlerinden oluşan yeni bir Haçlı ordusu hazırlanmıştır. Bu ordu, Segedin Antlaşması’na göre Türklerin Sırplara bırakacağı yerlerin tesliminden sonra harekete geçecekti. Nitekim, antlaşma hükümlerini titizlikle yerine getiren Türklerin, bu yerleri Sırplara vermesinden sonradır ki, 1444 Eylül ayında bir Haçlı seferi başlatılmıştır. Bir yandan Haçlılara katılmış bulunan, ancak barışın bozulmasını istemeyen Sırp Despotu Brankoviç, öbür yandan da Haçlıların sefer hazırlıklarını Osmanlı Devleti’ne duyurmuştur. II. Murat, bu duyuru üzerine, Karamanoğlu seferini daha fazla uzatmadan hazırlıklara başlamıştır.
Haçlı ordusunun harekete geçtiği haberi, Edime sarayında telaşlı ve kaygılı bir ortam yaratmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti, Niğbolu’dan beri ilk kez çok önemli bir Hristiyan baskısı karşısında bulunuyordu; durum gerçekten sakıncalıydı. Son yıllarda Haçlılar karşısında uğranılan yenilgiler, Avrupa’nın Türklere duyduğu hıncı kamçılıyor, Türkleri Avrupa’dan atma amaç ve kararlarını güçlendiriyordu. Bu saldırılara karşı koymak için Osmanlı Ordusuna on dört yaşında bulunan deneyimsiz bir padişahın komuta etmesi gerekecekti. Halbuki, devletin karşısına çıkan bu ağır sorunun henüz çocuk denilecek kadar küçük olan II. Mehmet tarafından değil ancak, II. Murat gibi üstün komutanlık yeteneklerine ve deneyimlerine ulaşmış bir başkomutanın el atmasıyla çözümleneceğine inanılıyordu. Ama devlet ricalinin aksine II.Mehmed ordusunun başında sefere çıkmak istiyor ve yaklaşan Haçlı tehdidini kendi komuta edeceği orduyla dağıtmak istiyordu. Çandarlı Halil Paşa'nın yaptığı diplomatik kulislerle birlikte II.Murat'ı ikna etti ve ordunun başına geçmeye ikna etti. Bu duruma sinirlenen II.Mehmed ise yaşı sebebiyle yeteri kadar olmayan politik gücü sebebiyle bu durumu baş eğdi ve başkentte kalmak durumunda kaldı. Bu yaşanılanları kendisine hakaret olarak saymış ve bu olanların sorumlusu olarak Çandarlı Halil Paşa'yı görmüş ve asla bunu unutmamıştır.
II. Murat, en kısa sürede Anadolu kuvvetlerini topladı. Manisa’dan yürüyüşe başlarken ordusunun kuvveti 30.000 kişiden oluşuyordu. Orduyu Rumeli harekât alanlarına ulaştıracak en kısa ve uygun yol, Çanakkale Boğazı’ndan geçen yoldu. Ancak, bu yolun Amiral Françesko Gondolmiyeri komutasında bulunan Papalık donanması tarafından kapatılmış olduğu öğrenilmişti. Bu nedenle II. Murat, İstanbul Boğasından Rumeli’ye geçmek üzere yürüyüş yönünü değiştirdi. Manisa-Bahkesir-Bursa-Gemlik üzerinden, Kocaeli dağlan aşılarak, İstanbul Boğazı’na gelindi. Yürüyüş kesin bir gizlilik içinde, çok hızlı bir şekilde yapılmış ve başarılı olmuştu. Papalık donanması, Türk ordusunun geçişini engellemek için Çanakkale Boğazı önünde boş yere bekledi, durdu. Rumeli yakasına geçiş yeri olarak, Boğaz’ın Anadolu Hisarı kesimi seçilmişti. Sadrazam Halil Paşa, geçişin güvenliği ve yabancı gemilerin seyirlerinin kontrolü için Boğaz’ın Rumeli kıyısına toplar mevzilendirmişti. Geçiş, bu topçunun koruması altında ve her asker başına bir duka altın ödenmek suretiyle Ceneviz gemileri tarafından sağlandı, Geçişi engellemek isteyen iki Bizans kadırgasından biri, Topçu Komutanı Sarıca’nın top atışlarıyla batırıldı. Öbürü de, büyük hasara uğratılmış olarak İstanbul’a kaçmak zorunda kaldı. II. Murat, 20 Ekim 1444 günü Rumeli’ye ayak basmıştı. Ordu hızlı bir yürüyüşle Edirne’ye gelmiş; burada devlet adamları tarafından coşku ile karşılanmıştı. Ancak II. Murat, şehre girmemiş, geceyi askerle birlikte şehir dışında ordugâhta geçirmişti. Ordu, Rumeli askeri katıldıktan sonra mevcudiyeti 40.000 dolaylarına yaklaşmıştı. Bulgaristan doğrultusunda yürüyüşe geçirilmişti. Padişah II. Mehmet, Veziriazam Çandarlı Halil Paşa ile Edirne’de kalmıştı. Niğbolu bölgesinde esir alınan birkaç Haçlı askerin soruşturulmasından, düşmanın Niğbolu’da olduğu öğrenilmişti. Bu nedenle, Edirne - Filibe - Şıpka - Tırnova yoluyla Niğbolu yönüne yürüyüşe geçilmiştir. Haçlıların Tırnova doğrultusunda ilerleyecekleri sanılıyordu. Her ne kadar Tırnova’da bir kısım düşman kuvvetiyle karşılaşmışsa da, bunlardan yeni esirler alınamadığı için düşmanın maksadı hakkında yeni bilgiler toplanamamıştı. II. Murat, zorunlu olarak Niğbolu’yu yürüyüş hedefi olarak göstermiştir. Niğbolu’ya kadar geçilen yerlerde ve Niğbolu’da Haçlı ordusu veya ona ait herhangi bir kuvvete rastlanmamıştır. Ancak, Haçlı ordusunun doğuya doğru yürüdüğü kestirilmiştir. Bundan sonra, Niğbolu muhafız kuvveti de alınarak, yürüyüş doğrultusu, doğuya yöneltilmiştir. Yürüyüş süresince düşmanın aranmasına ve bulunduğu yerde taarruza geçilmesine karar verilmiştir. Haçlıların elinde Türk ordusuna ait hiçbir bilgi olmadığı halde, buraları çok iyi bilen II. Murat, her imkândan yararlanarak düşmanın arkasına düşmüş ve onu, adım adım izleme durumuna geçmişti. Nitekim Haçlı ordusu, 9 Kasım 1444 günü, Varna’da yakalanmış; bu ordunun karşısında, gereken muharebe düzeni alınmaya başlanmıştır.
Savaşın gelişmesi
II. Murat, Haçlıların ön almış durumlarına rağmen muharebe hazırlıklarını onlardan önce gece vakti bitirmişti. Bu durumuyla Türk ordusuna kalan tek şey, hedef olarak önceden seçilen “imha” kararının uygulanmasıydı. Türk ordusu ağzı Haçlılara dönük yay biçiminde tertiplenmişti. Sağ kanatta Turhan bey komutasında Rumeli sipahileri, merkezde Karaca Paşa komutasında Anadolu birlikleri, sol kanatta Azepler ve Akıncılar, genel ihtiyat birlikleri ise Yeniçeri ve Sipahilerdi. Mevziin önü, hendeklerle ve siperlerle pekiştirilmişti. Sultân Murat’ın bulunduğu hendeğin kenarına dikilmiş bir mızrağın ucuna Haçlıların bozdukları Segedin Barış Antlaşması asılmıştı. En geride de muharebe ağırlıklarının korunduğu tahkimli ordugâh (II. Murat’ın muharebe idare yeri) bulunuyordu. Türk ordusunu dört kilometre uzakta, karşısında bulan Kral Ladislas, büyük ölçüde telaşa kapılmıştı. Çünkü, Türklerin bu kadar kısa sürede toparlanıp geleceğini ummamıştı. Ortaya çıkan bu durum dolayısıyla ileri karakollarını takviye ettirdi. Atların eğerlerinin alınmaması, askerin giyinik olarak muharebeye hazır bir halde geceyi geçirmeleri ve gereken diğer muharebe hazırlıklarının yapılması için emirler verdi. Ertesi sabah bir harp meclisi toplayarak komutanların ne tür bir hareket tarzı uygulayacakları konularının görüşülmesini ve karar verilmesini sağladı. Kral, ordusuna güveniyordu. Îki yıldır yapılan muharebelerde daha güçlü Türk ordularını yenmişti. Ayrıca ordusunun moralinin de yüksek olduğu inancını koruyordu.
Harp meclisi toplantısında, Papa’nın Macaristan Vekili Jülyen ve Kardinal Cesarini ile Erlo ve Grosvaraden Piskoposları, muharebe şekli hakkında şu düşünceleri ileri sürdüler: “ Ordugâh çevresinde hendekler kazmak, arabalardan istihkâmlar hazırlamak, donanma yetişinceye kadar bu tahkimat gerisinde savunmak”. Başkomutan Jan Hunyadi, bu hareket tarzını bu seferin amacına uygun görmemiş; izlenecek harekâtın şeklini şöyle açıklamıştı: “Taarruz edecek güçteki bir orduyu tahkimli bir savunma mevzii içine sokmak çok zararlıdır. Donanma yetişinceye kadar açlıktan güçsüzleşecek bir ordu iş göremez. Güçlü bir orduyu, bir donanmanın zamanı belirsiz geliş şansına bağlamak doğru olmaz. Taarruz, morali yüksek olan asker üzerinde daha olumlu etki yapar.” Bu düşünce Kral Ladislas tarafından da uygun görülmüş ve saldırgan bir harekâtın uygulanması kararlaştırılmıştı. Haçlılar'ın sol kanadı Varna bataklıklarıyla muhafaza altına alınmış ve sağ kanadı ise açık ovaya ve şehre doğru bakıyor olup, Macar kuvvetleri tamamen sağ kanada toplanmıştı.
Jan Hunyadi'nin saldırgan harekâta karar vermiş olmasına rağmen muharebe, 10 Kasım 1444 sabahının erken saatlerinde, Türk taarruzu ile başladı. Türk sol kanadındaki azepler ve akıncılar, (10.000 -15.000 kişi) Haçlıların sağ kanadını kuşatmayı amaçlayan bir hareketle gizlenmiş bulundukları sırtların gerilerinden tepeleri aştılar. Arsalardan, çalılıklardan yararlanarak vadiye indiler. Öğleye doğru düşmanın sağ kanadına yanaştılar. Sırtlar, Haçlı atlılarının, harekâtına elverişli değildi. Bu nedenle bu süre içinde Haçlı ordusunda bir hareket görülmemişti. Aradaki mesafe bir ok menziline indikten sonra akıncıların okçuları, düşman safları üzerine yoğun bir atışa başladılar. Bundan sonra, bindirilmiş öncüler, düşman safları arasına daldılar. Öğleyin muharebe alanı bir anda korkunç bir görünüm almıştı. Düşman Başkomutanı Jan Hunyadi, yanına Erlo Piskoposunun alayını da alarak, sağ kanadı üzerinde baskıyı artıran Türklere karşı yanaşık düzende taarruza geçti. Haçlı süvariler, ağır zırhlı oldukları için az kayıp veriyor buna karşılık Türkleri zor duruma düşürüyorlardı. Hunyadi'nin yadındaki Grosvaraden Piskoposu ile Kardinal Jülyen Cezarini’nin alayları da taarruza kalkınca, Türk akıncı ve azepleri bozularak geriye çekilmeye başladılar. Sol kanada yüklenen Eflak kuvvetleri ise bu kanadı bozdular ve hatta yandan padişahın bulunduğu ordu merkezine doğru yürüdüyseler de püskürtüldüler. Ordunun gerisinin tahkim edilmemesinden dolayı bu kısım tehdit edildi. Sağ ve sol kollar dağılmış olduklarından ordu merkezinde yalnız padişah, maiyeti ve kapıkulu kuvvetleri kalmıştı. Paşalar Sultan'a geri çekilmeleri yönünde ısrar etse de Sultan Murad geri çekilmeyi reddediyor, tam tersine Haçlı ordusunun tüm gücünü kendi üstlerine akıtmasını istiyor. Çünkü Haçlı ana kampında ihtiyat birliği olarak halen 10.000 Leh asker bulunmaktaydı ve Osmanlı tarafından yapılacak bir karşı saldırıda Haçlı birliklerine destek için sahaya girecek ve savaşı Osmanlılar aleyhine kritik bir noktaya götürecekti. Onun için Sultan Murad karşı saldırı için uygun anı kolluyordu.
Osmanlı ordusunun sağ ve sol kollarının bozulduğunu gören Kral I. Ulászló, János Hunyadi'nin uyarılarını dinlemeyerek Leh kuvvetleriyle birlikte Osmanlı ordusunun merkezine ve padişahın üzerine hücum ederek sancakların bulunduğu yere kadar geldi. Leh kralı muharebenin bu safhasında kritik bir hata yaptı, çünkü Sultan Murad merkez hattını hendekler açtırıp, kazıklar dikerek koruma altına almıştı. Leh kuvvetleri ise doğrudan bir pusunun içine düşmüştü. Yeniçeriler şiddetle savunmada bulundular ve merkezden içeri giren düşman kuvvetlerini çevirdiler. Bu sırada Timurtaş adlı yeniçeri kralın atının ayağına balta ile vurarak atı ve kralı yere düşürdü. Kralın düştüğünü gören yayabaşı Koca Hızır derhal koşarak kralın başını kesti ve bir mızrağın ucuna takarak II. Murad'a götürdü. Bunu gören koalisyon kuvvetleri bozulup kaçmaya başladılar.
Bu sırada Osmanlıların sol kanadını çevirmekte olan János Hunyadi süratle yetişerek vaziyeti düzeltmeye ve kralın ölüsünü almaya ve "biz kral için değil dinimiz için savaşmaya geldik" diye askeri cesaretlendirmeye çalıştı ve hattâ bir iki hamle daha yaptıysa da kralın katlini duyan Türk kuvvetlerinin dönerek kuvvetin arttığını görmesi üzerine kendi kuvvetini toplamaya muvaffak olamamış ve kralın katli duyularak haçlı ordusunda genel bir panik meydana gelmiştir. Bunun üzerine doğru anın bu an olduğuna karar veren Sultan Murad tüm orduya genel hücum emri verdi, Türk ordusu merkezde Haçlı kuvvetlerini kuşattı. Durumun umutsuzluğunu gören János Hunyadi'de Leh kuvvetlerinden kurtulanları alarak kaçmış ve Sultan Murat'ın muharebe meydanını terk etmemesi bu büyük başarının elde edilmesine sebep olmuştur.
Savaşın sonuçları
Varna Muharebesinden sonra ismini kurtarmak isteyen János Hunyadi tekrar ordularını toplayarak, kendisine katılmak istemeyen Sırbistan’ı işgal edip Tuna’yı geçecek ve Kosova Meydan Muharebesinde Osmanlı ordusu ile tekrar karşılaşacaktı.
Mora ve Bulgaristan Osmanlı Devleti'ne bağlandı. Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki otoritesi artmaya başladı.
Kaynakça
- ^ a b Halil İnalcık, Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I, Ankara 1954, tür.yer.
- ^ AHMET MUHTAR, PAŞA; Muharebat-ı Meşhure-i Osmaniye Albümü, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1971.
- ^ Frank Tallett, D. J. B. Trim. European Warfare, 1350–1750. Cambridge University Press, 2010. p. 143
- ^ Jean W. Sedlar. East Central Europe in the Middle Ages, 1000–1500. University of Washington Press, 2013. p. 247
- ^ a b L. Elekes, Hunyadi János, Budapest 1952, tür.yer.
- ^ B. Cvetkova, A varnai csata, Budapest 1988, s. 195-209.
- ^ Chalkokondyles, L’histoire de la décadence de l’Empire Grec, et éstablissement de celuy des Turcs (trc. Blaife de Vigenère), Berthelin 1660, s. 124-132.
- ^ G. Köhler, Die Schlachten von Nicopoli und Warna, Breslau 1882, tür.yer.
- ^ a b DANÎŞMENT, İsmail Hami; İzahh Osmanlı Tarihi Kronolojisi, e. I, İstanbul, Türkiye Basımevi, 1971.
- ^ a b Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Tarihi (1299-1481) Müneccimbaşı Ahmed B. Lütfullah
- ^ Emecen, Feridun "VARNA MUHAREBESİ". islamansiklopedisi.org.
- ^ Varna (1444), Kosova (1448) Meydan Muharebeleri ve II.Murat. Genelkurmay Askerî Tarihi ve Stratejik Etüt Başkanlığı (PDF) (in Turkish). Kültür ve Turizim Bakanlığı. p. 79.
- ^ Setton 1978, pp. 89–90.
- ^ Johann Wilhelm Zinkeisen, Geschichte des osmanischen Reiches in Europa, vol: 1, pp. 700–705
- ^ "Battle of Varna". britannica.com.
- ^ • Osmanlı Tarihi Cild 2 – İsmail Hakkı Uzunçarşılı
- ^ DANÎŞMENT, İsmail Hami; İzahh Osmanlı Tarihi Kronolojisi, e. I, İstanbul, Türkiye Basımevi, 1971.
- ^ AHMET MUHTAR, PAŞA; Muharebat-ı Meşhure-i Osmaniye Albümü, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul, 1971.
- ^ Âşıkpaşazâde, Târih (Atsız), s. 184.
- ^ CEZAR, Mustafa; Mufassal Osmanh Tarihi, c. I, İstanbul Şehir Matbaası, 1957.
- ^ HAMMER; Devlet-i Osmaniye Tarihi, c. II, Çev, Mehmet Ata, İstanbul, Keteon Bedrosyan Matbaası, 1329 (1913).
- ^ KÖHLER, C. (Tüm g.); Die Schlahten Von Nieopoli und Wama (Niğbolu ve Varna Savaşları), Çev. Rahmi Egemen, (Basılmamış), Breslav, 1882.
- ^ UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı; Osmanlı Tarihi, c. I, Ankara, Türk Tarih Kurumu Matbaası, 1947
- ^ Doukas, Tarih: Anadolu ve Rumeli, 1326-1462 (trc. Bilge Umar), İstanbul 2008, s. 193-197.
- ^ a b Oruç Beğ Tarihi: Giriş, Metin, Kronoloji, Dizin, Tıpkıbasım (nşr. Necdet Öztürk), İstanbul 2008, s. 65-66.
- ^ Gelibolulu Zaîfî Muhammed, Gazavât-ı Sultân Murâd Hân: İnceleme - Metin - Sözlük (haz. Mehmet Sarı, doktora tezi, 1994), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü.
- ^ Neşrî, Cihannümâ (Unat), II, 649.
- ^ Anonim Tevârîh-i Âl-i Osman (nşr. F. Giese, haz. Nihat Azamat), İstanbul 1992, s. 73.
- ^ G. Köhler, Die Schlachten von Nicopoli und Warna, Breslau 1882, tür.yer
- ^ O. Halecki, The Crusade of Varna: A Discussion of Controversial Problems, New York 1943.
- ^ Kâşifî’nin Gazânâme-i Rûm Adlı Farsça Eseri ve Türkçe’ye Tercüme ve Tahlili (haz. M. Ebrahim Mohammad Esmai, yüksek lisans tezi, 2005), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, metin: vr. 18b-41a-b.
- ^ Osmanlı Tarihi, I. Cilt, 10. baskı, sf: 433,434,435,436,437,438,439 Türk Tarih Kurumu Yayınları-2011, Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde onerilmeyen bicimde kaynaklandirilmistir Gosterilen kaynaklar kaynak gosterme sablonlari kullanilarak dipnot belirtme bicemine uygun olarak duzenlenmelidir Ocak 2024 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Varna Muharebesi veya Varna Savasi 10 Kasim 1444 tarihinde Papalik onderliginde Macar Leh Eflak ve cesitli Balkan milletlerinden olusan Kral I Ulaszlo komutasindaki Hacli ordusu ile II Murat onderligindeki Osmanli ordusu arasinda bugunku Bulgaristan in Varna sehri yakininda yapilmis bir savastir Osmanli ordusu kazanmistir Varna MuharebesiVarna MuharebesiTarih10 Kasim 1444BolgeVarna Bulgaristan yakinlariSonucOsmanli ZaferiTaraflarOsmanli DevletiLehistan Kralligi Macaristan Kralligi Eflak Prensligi Transilvanya Bogdan Prensligi Litvanya Buyuk Dukaligi Bulgaristan Papalik Devleti Hirvatistan Kralligi Toton SovalyeleriKomutanlar ve liderlerII MuradIII Wladyslaw olu Janos Hunyadi II Vlad olu Gucler37 000 40 000 asker 30 000 Anadolu kuvveti 7 000 10 000 Rumeli kuvveti Baska kaynaklara gore 60 000 asker44 000 55 000 asker 30 000 Macar ve Leh askeri 15 000 suvari 15 000 piyade 4 000 10 000 Eflak askeri 10 000 15 000 asker Litvanyali Hirvat Bogdan Sirp Bosnak Bulgar Toton sovalyeleri ve Papalik askeri Baska kaynaklara gore 70 000 asker 80 000 askerKayiplar7 000 8 000 olu Baska kaynaklara gore 10 000 15 000 oluSadece Hunyadi nin kacirabildigi askerler 4 000 asker canli olarak savas alanindan kurtulabilmistir 40 000 51 000 olu esir ve kayip Baska kaynaklara gore 65 000 olu 75 000 olu Savas oncesi II Murat Papa IV Eugenius un onayak olmasiyla olusturulan Hacli ordusu ile Nis Muharebesi ve sonrasinda de yapilan savaslarin ardindan 1444 yilinin yaz aylarinda Edirne Segedin Antlasmasi ni imzalamisti Bu antlasma 10 yil surelik bir baris donemini ongoruyordu Antlasmanin imzasindan kisa bir sure sonra sehzade Alauddin in av sirasinda attan duserek olmesi nedeniyle II Murat tahti 12 yasindaki oglu sehzade Mehmet e birakarak Manisa ya cekilmisti Segedin Antlasmasi ile Rumeli de yeteri bir baris donemi saglandigina inanmis olan II Murat Karamanoglu sorununu da cozdukten sonra Bursa ya donmustur Burada komutanlarina Bu ana gelinceye kadar padisahiniz bendim bu gunden sonra padisahiniz oglumdur Cunku ben tum tac ve tahtimi unvanimi ogluma verdim halen oglumu padisah bilesiniz emriyle tac ve tahtini halen Edirne de bulunan Sehzade Mehmed e biraktigini acikladiktan sonra Manisa daki sarayina cekildi Ama sonuc II Murat in dusundugu gibi olmamistir Ozellikle Osmanlilara karsi Avrupa da baslatilan kaynasma II Murat in dusunce ve isteklerinin gerceklesmesine olanak vermemistir Osmanli tahtina asagi yukari 12 14 yasinda bir cocugun gecmis olmasi Avrupa da Osmanlilara karsi surdurulmekte olan kiskirtmalari daha da siddetlendirmistir Bunun gibi ozellikle Edirne de ve tum Osmanli ulkesinde Segedin Antlasmasi nin yarattigi huzursuzluk giderek genisleme egilimi gostermistir Turk kamuoyu ve devlet buyuklerine gore barisin saglanmasi pahasina gerekli olmayan ozveride bulunulmustur Osmanli Devleti nin dayanagi olan Din Ugruna Savas ilkesinin baris ugruna terk edilmesinden II Murat sorumlu goruluyordu Ayrica Padisah yasli gucsuz ve hasta olmadigi halde saltanati kucuk yasta bir cocuga birakmakla ve dolayisiyla tahtinin buyuk sorumlulugunu kisisel rahati sukuneti ibadeti icin uzerinden atmakla suclaniyordu Nitekim yurt icinde ve disinda olusan politik olaylar bu tur dusuncelerin hakliligini kanitlayan bir ortam olusturmustu Macarlarin basarisi nedeniyle Arnavutluk Eflak Bulgaristan ve Sirbistan da beliren kaynasmalar giderek artmisti Bizans imparatoru Papa ve Macar Krali III Wladyslaw propaganda ve kiskirtmalarla birlikte Turkleri Avrupa dan atmak amaciyla yeni bir Hacli seferinin hazirliklarina baslamislardi Aslinda Segedin Baris Antlasmasi ni ictenlikle onaylamamis olan Ladislas antlasmanin imzalanmasindan elli gun sonra barisi bozmak ve 1 Eylul 1444 te savasi baslatmak karari vermisti Bu kararin verilmesinde Papa vekili Kardinal Julyen in buyuk etki ve katkisi olmustur Papa vekilinin yaydigi dinsel hukumlere gore Turklere karsi edilen yemin baglayici olmazdi Ladislas ve Macar devlet adamlarinin Incil e el koyarak yukumlendikleri manevi ve vicdani sorumluluklara ragmen boylece siyrilmis olmalari onlara gore onur kirici bir doneklik olmayacakti Aslinda Segedin Antlasmasinin bozulmasinda Macarlari ozendiren su onemli etkenler ve nedenler vardi Zincirleme savaslarda Turk devleti ve ordusu gucsuzlesmistir Haclilar ise savasa hazir durumdadir Papalik donanmasi savasin desteklenmesi yonunde hazir durumdadir Osmanli kuvvetleri Karaman ulkesinde seferdedir Bizans Imparatoru donanmasiyla Turk ordusunun Rumeli ye gecmesini engelleyecektir Dolayisiyla bos bulunan Balkanlar da girisilecek bir Hacli taarruzuna Turkler karsi koyamayacaktir Papalik Venedik Burgonya Ragusa Bizans gemileri Canakkale ve Karadeniz Bogazlarini kapamis bulunmaktadir 35 gemiden olusan bu donanmanin komutani Francesko Gondolmiyeri Bogazlara hakim durumda oldugunu bildirmistir O gune kadar Turklerle catismaktan kacinan Venedik bile Selanik ve Gelibolu yu geri almak umuduyla bu kez gemi vermek suretiyle Haclilara katilacagini bildirmistir Macar Krali na gore Turkler Sirp kalelerini teslim yukumluluklerini yerine getirmemislerdir Bu zoraki bir iddia ve tutarsiz bir bahanedir Cunku Turkler 22 Agustos 1444 te Semendire ve Guvercinlik i Sirplara teslim etmis bulunuyorlardi Savas yanlisi gorunmeyen Jan Hunyadi Turklerden geri alinacak Bulgaristan a kral atanacagi vaadi karsisinda baskomutanligi kabul etmis ayrica II Murat in tahttan cekilmesiyle ortaya cikan elverisli durumun Haclilarin yeni bir sefere baslamalari icin kacirilmamasi gereken bir firsat oldugunu bildirmistir Osmanli tahtinin sorumlulugu bir cocugun eline birakilmistir Iste ozetlenen bu nedenler ve etkenler altinda Macar Krallik Meclisi nde yapilan gorusmelerden sonra Segedin Antlasmasi nin bozulmus oldugu seferin baslamasi icin engel bulunmadigi kararina varilmistir Yeni bir seferin nedenleri Macar Krali Ladislas ve onun savas ortaklari tarafindan yaratilmistir Muharebenin gercekte ve gorunurde olmak uzere iki nedeni vardir Gercek neden I Lajos dan beri Macar krallari tarafindan gudulen Istanbul dahil tum Balkan Yarimadasi na ve dogudaki Bizans imparatorlugu na ait eski topraklara sahip olma emel ve ihtirasidir Gorunurdeki neden ise Transilvanya ya yapilan ve o ulke icin maddeten ve manen gercek bir yikim olan Osmanli akinlarina son verdirmektir Sefer HazirliklariIII Ladislas in aldigi savas karari uzerine 1443 kis harekatina katilan kuvvetlerden ayri olarak Hacli ordusuna yeni kuvvetlerin de katildigi gorulmustur Boylece Macar Eflak Sirp Polonya Hirvat Alman Papalik ve Venedik kuvvetlerinden olusan yeni bir Hacli ordusu hazirlanmistir Bu ordu Segedin Antlasmasi na gore Turklerin Sirplara birakacagi yerlerin tesliminden sonra harekete gececekti Nitekim antlasma hukumlerini titizlikle yerine getiren Turklerin bu yerleri Sirplara vermesinden sonradir ki 1444 Eylul ayinda bir Hacli seferi baslatilmistir Bir yandan Haclilara katilmis bulunan ancak barisin bozulmasini istemeyen Sirp Despotu Brankovic obur yandan da Haclilarin sefer hazirliklarini Osmanli Devleti ne duyurmustur II Murat bu duyuru uzerine Karamanoglu seferini daha fazla uzatmadan hazirliklara baslamistir Hacli ordusunun harekete gectigi haberi Edime sarayinda telasli ve kaygili bir ortam yaratmistir Cunku Osmanli Devleti Nigbolu dan beri ilk kez cok onemli bir Hristiyan baskisi karsisinda bulunuyordu durum gercekten sakincaliydi Son yillarda Haclilar karsisinda ugranilan yenilgiler Avrupa nin Turklere duydugu hinci kamciliyor Turkleri Avrupa dan atma amac ve kararlarini guclendiriyordu Bu saldirilara karsi koymak icin Osmanli Ordusuna on dort yasinda bulunan deneyimsiz bir padisahin komuta etmesi gerekecekti Halbuki devletin karsisina cikan bu agir sorunun henuz cocuk denilecek kadar kucuk olan II Mehmet tarafindan degil ancak II Murat gibi ustun komutanlik yeteneklerine ve deneyimlerine ulasmis bir baskomutanin el atmasiyla cozumlenecegine inaniliyordu Ama devlet ricalinin aksine II Mehmed ordusunun basinda sefere cikmak istiyor ve yaklasan Hacli tehdidini kendi komuta edecegi orduyla dagitmak istiyordu Candarli Halil Pasa nin yaptigi diplomatik kulislerle birlikte II Murat i ikna etti ve ordunun basina gecmeye ikna etti Bu duruma sinirlenen II Mehmed ise yasi sebebiyle yeteri kadar olmayan politik gucu sebebiyle bu durumu bas egdi ve baskentte kalmak durumunda kaldi Bu yasanilanlari kendisine hakaret olarak saymis ve bu olanlarin sorumlusu olarak Candarli Halil Pasa yi gormus ve asla bunu unutmamistir II Murat en kisa surede Anadolu kuvvetlerini topladi Manisa dan yuruyuse baslarken ordusunun kuvveti 30 000 kisiden olusuyordu Orduyu Rumeli harekat alanlarina ulastiracak en kisa ve uygun yol Canakkale Bogazi ndan gecen yoldu Ancak bu yolun Amiral Francesko Gondolmiyeri komutasinda bulunan Papalik donanmasi tarafindan kapatilmis oldugu ogrenilmisti Bu nedenle II Murat Istanbul Bogasindan Rumeli ye gecmek uzere yuruyus yonunu degistirdi Manisa Bahkesir Bursa Gemlik uzerinden Kocaeli daglan asilarak Istanbul Bogazi na gelindi Yuruyus kesin bir gizlilik icinde cok hizli bir sekilde yapilmis ve basarili olmustu Papalik donanmasi Turk ordusunun gecisini engellemek icin Canakkale Bogazi onunde bos yere bekledi durdu Rumeli yakasina gecis yeri olarak Bogaz in Anadolu Hisari kesimi secilmisti Sadrazam Halil Pasa gecisin guvenligi ve yabanci gemilerin seyirlerinin kontrolu icin Bogaz in Rumeli kiyisina toplar mevzilendirmisti Gecis bu topcunun korumasi altinda ve her asker basina bir duka altin odenmek suretiyle Ceneviz gemileri tarafindan saglandi Gecisi engellemek isteyen iki Bizans kadirgasindan biri Topcu Komutani Sarica nin top atislariyla batirildi Oburu de buyuk hasara ugratilmis olarak Istanbul a kacmak zorunda kaldi II Murat 20 Ekim 1444 gunu Rumeli ye ayak basmisti Ordu hizli bir yuruyusle Edirne ye gelmis burada devlet adamlari tarafindan cosku ile karsilanmisti Ancak II Murat sehre girmemis geceyi askerle birlikte sehir disinda ordugahta gecirmisti Ordu Rumeli askeri katildiktan sonra mevcudiyeti 40 000 dolaylarina yaklasmisti Bulgaristan dogrultusunda yuruyuse gecirilmisti Padisah II Mehmet Veziriazam Candarli Halil Pasa ile Edirne de kalmisti Nigbolu bolgesinde esir alinan birkac Hacli askerin sorusturulmasindan dusmanin Nigbolu da oldugu ogrenilmisti Bu nedenle Edirne Filibe Sipka Tirnova yoluyla Nigbolu yonune yuruyuse gecilmistir Haclilarin Tirnova dogrultusunda ilerleyecekleri saniliyordu Her ne kadar Tirnova da bir kisim dusman kuvvetiyle karsilasmissa da bunlardan yeni esirler alinamadigi icin dusmanin maksadi hakkinda yeni bilgiler toplanamamisti II Murat zorunlu olarak Nigbolu yu yuruyus hedefi olarak gostermistir Nigbolu ya kadar gecilen yerlerde ve Nigbolu da Hacli ordusu veya ona ait herhangi bir kuvvete rastlanmamistir Ancak Hacli ordusunun doguya dogru yurudugu kestirilmistir Bundan sonra Nigbolu muhafiz kuvveti de alinarak yuruyus dogrultusu doguya yoneltilmistir Yuruyus suresince dusmanin aranmasina ve bulundugu yerde taarruza gecilmesine karar verilmistir Haclilarin elinde Turk ordusuna ait hicbir bilgi olmadigi halde buralari cok iyi bilen II Murat her imkandan yararlanarak dusmanin arkasina dusmus ve onu adim adim izleme durumuna gecmisti Nitekim Hacli ordusu 9 Kasim 1444 gunu Varna da yakalanmis bu ordunun karsisinda gereken muharebe duzeni alinmaya baslanmistir Savasin gelismesi II Murat Haclilarin on almis durumlarina ragmen muharebe hazirliklarini onlardan once gece vakti bitirmisti Bu durumuyla Turk ordusuna kalan tek sey hedef olarak onceden secilen imha kararinin uygulanmasiydi Turk ordusu agzi Haclilara donuk yay biciminde tertiplenmisti Sag kanatta Turhan bey komutasinda Rumeli sipahileri merkezde Karaca Pasa komutasinda Anadolu birlikleri sol kanatta Azepler ve Akincilar genel ihtiyat birlikleri ise Yeniceri ve Sipahilerdi Mevziin onu hendeklerle ve siperlerle pekistirilmisti Sultan Murat in bulundugu hendegin kenarina dikilmis bir mizragin ucuna Haclilarin bozduklari Segedin Baris Antlasmasi asilmisti En geride de muharebe agirliklarinin korundugu tahkimli ordugah II Murat in muharebe idare yeri bulunuyordu Turk ordusunu dort kilometre uzakta karsisinda bulan Kral Ladislas buyuk olcude telasa kapilmisti Cunku Turklerin bu kadar kisa surede toparlanip gelecegini ummamisti Ortaya cikan bu durum dolayisiyla ileri karakollarini takviye ettirdi Atlarin egerlerinin alinmamasi askerin giyinik olarak muharebeye hazir bir halde geceyi gecirmeleri ve gereken diger muharebe hazirliklarinin yapilmasi icin emirler verdi Ertesi sabah bir harp meclisi toplayarak komutanlarin ne tur bir hareket tarzi uygulayacaklari konularinin gorusulmesini ve karar verilmesini sagladi Kral ordusuna guveniyordu Iki yildir yapilan muharebelerde daha guclu Turk ordularini yenmisti Ayrica ordusunun moralinin de yuksek oldugu inancini koruyordu Harp meclisi toplantisinda Papa nin Macaristan Vekili Julyen ve Kardinal Cesarini ile Erlo ve Grosvaraden Piskoposlari muharebe sekli hakkinda su dusunceleri ileri surduler Ordugah cevresinde hendekler kazmak arabalardan istihkamlar hazirlamak donanma yetisinceye kadar bu tahkimat gerisinde savunmak Baskomutan Jan Hunyadi bu hareket tarzini bu seferin amacina uygun gormemis izlenecek harekatin seklini soyle aciklamisti Taarruz edecek gucteki bir orduyu tahkimli bir savunma mevzii icine sokmak cok zararlidir Donanma yetisinceye kadar acliktan gucsuzlesecek bir ordu is goremez Guclu bir orduyu bir donanmanin zamani belirsiz gelis sansina baglamak dogru olmaz Taarruz morali yuksek olan asker uzerinde daha olumlu etki yapar Bu dusunce Kral Ladislas tarafindan da uygun gorulmus ve saldirgan bir harekatin uygulanmasi kararlastirilmisti Haclilar in sol kanadi Varna batakliklariyla muhafaza altina alinmis ve sag kanadi ise acik ovaya ve sehre dogru bakiyor olup Macar kuvvetleri tamamen sag kanada toplanmisti Jan Hunyadi nin saldirgan harekata karar vermis olmasina ragmen muharebe 10 Kasim 1444 sabahinin erken saatlerinde Turk taarruzu ile basladi Turk sol kanadindaki azepler ve akincilar 10 000 15 000 kisi Haclilarin sag kanadini kusatmayi amaclayan bir hareketle gizlenmis bulunduklari sirtlarin gerilerinden tepeleri astilar Arsalardan caliliklardan yararlanarak vadiye indiler Ogleye dogru dusmanin sag kanadina yanastilar Sirtlar Hacli atlilarinin harekatina elverisli degildi Bu nedenle bu sure icinde Hacli ordusunda bir hareket gorulmemisti Aradaki mesafe bir ok menziline indikten sonra akincilarin okculari dusman saflari uzerine yogun bir atisa basladilar Bundan sonra bindirilmis onculer dusman saflari arasina daldilar Ogleyin muharebe alani bir anda korkunc bir gorunum almisti Dusman Baskomutani Jan Hunyadi yanina Erlo Piskoposunun alayini da alarak sag kanadi uzerinde baskiyi artiran Turklere karsi yanasik duzende taarruza gecti Hacli suvariler agir zirhli olduklari icin az kayip veriyor buna karsilik Turkleri zor duruma dusuruyorlardi Hunyadi nin yadindaki Grosvaraden Piskoposu ile Kardinal Julyen Cezarini nin alaylari da taarruza kalkinca Turk akinci ve azepleri bozularak geriye cekilmeye basladilar Sol kanada yuklenen Eflak kuvvetleri ise bu kanadi bozdular ve hatta yandan padisahin bulundugu ordu merkezine dogru yuruduyseler de puskurtulduler Ordunun gerisinin tahkim edilmemesinden dolayi bu kisim tehdit edildi Sag ve sol kollar dagilmis olduklarindan ordu merkezinde yalniz padisah maiyeti ve kapikulu kuvvetleri kalmisti Pasalar Sultan a geri cekilmeleri yonunde israr etse de Sultan Murad geri cekilmeyi reddediyor tam tersine Hacli ordusunun tum gucunu kendi ustlerine akitmasini istiyor Cunku Hacli ana kampinda ihtiyat birligi olarak halen 10 000 Leh asker bulunmaktaydi ve Osmanli tarafindan yapilacak bir karsi saldirida Hacli birliklerine destek icin sahaya girecek ve savasi Osmanlilar aleyhine kritik bir noktaya goturecekti Onun icin Sultan Murad karsi saldiri icin uygun ani kolluyordu Osmanli ordusunun sag ve sol kollarinin bozuldugunu goren Kral I Ulaszlo Janos Hunyadi nin uyarilarini dinlemeyerek Leh kuvvetleriyle birlikte Osmanli ordusunun merkezine ve padisahin uzerine hucum ederek sancaklarin bulundugu yere kadar geldi Leh krali muharebenin bu safhasinda kritik bir hata yapti cunku Sultan Murad merkez hattini hendekler actirip kaziklar dikerek koruma altina almisti Leh kuvvetleri ise dogrudan bir pusunun icine dusmustu Yeniceriler siddetle savunmada bulundular ve merkezden iceri giren dusman kuvvetlerini cevirdiler Bu sirada Timurtas adli yeniceri kralin atinin ayagina balta ile vurarak ati ve krali yere dusurdu Kralin dustugunu goren yayabasi Koca Hizir derhal kosarak kralin basini kesti ve bir mizragin ucuna takarak II Murad a goturdu Bunu goren koalisyon kuvvetleri bozulup kacmaya basladilar Bu sirada Osmanlilarin sol kanadini cevirmekte olan Janos Hunyadi suratle yetiserek vaziyeti duzeltmeye ve kralin olusunu almaya ve biz kral icin degil dinimiz icin savasmaya geldik diye askeri cesaretlendirmeye calisti ve hatta bir iki hamle daha yaptiysa da kralin katlini duyan Turk kuvvetlerinin donerek kuvvetin arttigini gormesi uzerine kendi kuvvetini toplamaya muvaffak olamamis ve kralin katli duyularak hacli ordusunda genel bir panik meydana gelmistir Bunun uzerine dogru anin bu an olduguna karar veren Sultan Murad tum orduya genel hucum emri verdi Turk ordusu merkezde Hacli kuvvetlerini kusatti Durumun umutsuzlugunu goren Janos Hunyadi de Leh kuvvetlerinden kurtulanlari alarak kacmis ve Sultan Murat in muharebe meydanini terk etmemesi bu buyuk basarinin elde edilmesine sebep olmustur Savasin sonuclari Varna Muharebesinin yapildigi yerde savasta olen kral Ulaszlo nun onuruna yapilmis anit Varna Muharebesinden sonra ismini kurtarmak isteyen Janos Hunyadi tekrar ordularini toplayarak kendisine katilmak istemeyen Sirbistan i isgal edip Tuna yi gececek ve Kosova Meydan Muharebesinde Osmanli ordusu ile tekrar karsilasacakti Mora ve Bulgaristan Osmanli Devleti ne baglandi Osmanli Devleti nin Balkanlar daki otoritesi artmaya basladi Kaynakca a b Halil Inalcik Fatih Devri Uzerinde Tetkikler ve Vesikalar I Ankara 1954 tur yer AHMET MUHTAR PASA Muharebat i Meshure i Osmaniye Albumu Harp Akademileri Basimevi Istanbul 1971 Frank Tallett D J B Trim European Warfare 1350 1750 Cambridge University Press 2010 p 143 Jean W Sedlar East Central Europe in the Middle Ages 1000 1500 University of Washington Press 2013 p 247 a b L Elekes Hunyadi Janos Budapest 1952 tur yer B Cvetkova A varnai csata Budapest 1988 s 195 209 Chalkokondyles L histoire de la decadence de l Empire Grec et establissement de celuy des Turcs trc Blaife de Vigenere Berthelin 1660 s 124 132 G Kohler Die Schlachten von Nicopoli und Warna Breslau 1882 tur yer a b DANISMENT Ismail Hami Izahh Osmanli Tarihi Kronolojisi e I Istanbul Turkiye Basimevi 1971 a b Osmanli Devleti nin Kurulus Tarihi 1299 1481 Muneccimbasi Ahmed B Lutfullah Emecen Feridun VARNA MUHAREBESI islamansiklopedisi org Varna 1444 Kosova 1448 Meydan Muharebeleri ve II Murat Genelkurmay Askeri Tarihi ve Stratejik Etut Baskanligi PDF in Turkish Kultur ve Turizim Bakanligi p 79 Setton 1978 pp 89 90 Johann Wilhelm Zinkeisen Geschichte des osmanischen Reiches in Europa vol 1 pp 700 705 Battle of Varna britannica com Osmanli Tarihi Cild 2 Ismail Hakki Uzuncarsili DANISMENT Ismail Hami Izahh Osmanli Tarihi Kronolojisi e I Istanbul Turkiye Basimevi 1971 AHMET MUHTAR PASA Muharebat i Meshure i Osmaniye Albumu Harp Akademileri Basimevi Istanbul 1971 Asikpasazade Tarih Atsiz s 184 CEZAR Mustafa Mufassal Osmanh Tarihi c I Istanbul Sehir Matbaasi 1957 HAMMER Devlet i Osmaniye Tarihi c II Cev Mehmet Ata Istanbul Keteon Bedrosyan Matbaasi 1329 1913 KOHLER C Tum g Die Schlahten Von Nieopoli und Wama Nigbolu ve Varna Savaslari Cev Rahmi Egemen Basilmamis Breslav 1882 UZUNCARSILI Ismail Hakki Osmanli Tarihi c I Ankara Turk Tarih Kurumu Matbaasi 1947 Doukas Tarih Anadolu ve Rumeli 1326 1462 trc Bilge Umar Istanbul 2008 s 193 197 a b Oruc Beg Tarihi Giris Metin Kronoloji Dizin Tipkibasim nsr Necdet Ozturk Istanbul 2008 s 65 66 Gelibolulu Zaifi Muhammed Gazavat i Sultan Murad Han Inceleme Metin Sozluk haz Mehmet Sari doktora tezi 1994 IU Sosyal Bilimler Enstitusu Nesri Cihannuma Unat II 649 Anonim Tevarih i Al i Osman nsr F Giese haz Nihat Azamat Istanbul 1992 s 73 G Kohler Die Schlachten von Nicopoli und Warna Breslau 1882 tur yer O Halecki The Crusade of Varna A Discussion of Controversial Problems New York 1943 Kasifi nin Gazaname i Rum Adli Farsca Eseri ve Turkce ye Tercume ve Tahlili haz M Ebrahim Mohammad Esmai yuksek lisans tezi 2005 Mimar Sinan Guzel Sanatlar Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu metin vr 18b 41a b Osmanli Tarihi I Cilt 10 baski sf 433 434 435 436 437 438 439 Turk Tarih Kurumu Yayinlari 2011 Ord Prof Ismail Hakki Uzuncarsili