Merv savaşı, 2 Aralık 1510 yılında meydana gelen ve Safevi devletinin, Şeybani Hanlığı üzerinde kritik bir galibiyetle tamamladığı savaştır. Sonuçta, Safeviler Horasan'ı kontrol altına aldılar (kuzeydoğu ve doğu İran, batı ve kuzey Afganistan, ayrıca şimdiki Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan'ın belirli bölümleri).
Merv savaşı | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Çehel Sütun Sarayı'nın duvar resminde Merv savaşının tasviri. Ortada kılıçla tasvir edilen Şah I. İsmail. | |||||||||
| |||||||||
Taraflar | |||||||||
Safeviler devleti | Şeybani Hanlığı | ||||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||||
I. İsmail | Muhammed Şeybani | ||||||||
Güçler | |||||||||
17.000 | 28.000[] | ||||||||
Kayıplar | |||||||||
10.000 |
Savaş Öncesi
Horasan bölgesi, Safevî Devleti ile Özbek Hanlığı arasında tampon bölgeydi ve Çağatay-Özbek çatışması nedeniyle Horasan'da yaşanan gelişmeler iki ülke arasındaki rekabeti gün yüzüne çıkarmıştı. Hem Şah İsmail hem de Şeybanî Han,lideri oldukları devletler için bir fetih politikası hazırlamışlar ve bu çerçevede önce Horasan'a sonra birbirlerinin ülkelerine göz koymuşlardı. Sonrasında da birbirlerine gönderdikleri mektuplar vasıtasıyla bu düşüncelerini açıkça ifade etmişlerdir. 1510 yılında vuku bulan Merv savaşına kadar Şah İsmail ile Şeybanî Han'ın birbirlerine yazdığı birçok mektup bulunmaktadır. Ancak sadece üçü günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlardan biri Şeybanî Han tarafından kaleme alınmışken diğer ikisi Şah İsmail tarafından Şeybanî Han'a hitaben yazılmıştır. Bu noktada eldeki mektuplara dayanarak ve Safevî kroniklerinde yer alan bilgiler ışığında tarafların birbirlerine yazmış oldukları tüm mektuplara ışık tutmaya çalışılmıştır. Şeybanî Han'a ait olan ve sadece Şah İsmail'in cevabî mektubu vasıtasıyla varlığından haberdar olduğumuz ilk mektubun, 1508 yılı itibarıyla Horasan üzerinde akınlara başlayan ve Herat'ı ele geçiren Özbek Hanı tarafından bu fethe müteakip kaleme alındığını tahmin etmekteyiz. O dönemin tarihi olaylarına kısaca değinilecek olursa Şeybanî Han,1506 yılından itibaren Hüseyin Baykara'nın çocukları Bediüzzaman Mirza ve Muzaffer Hüseyin Mirza ile Maveraünnehr hâkimiyet nedeniyle mücadeleye girişti. 1507 yılında İl Aman adında bir emirini Horasan'a gönderdi. Nitekim bu Özbek emiri ile Çağataylar arasında aynı yıl içerisinde çatışma vuku buldu. Bu karşılaşmada Özbekler kaybeden taraf olmasına rağmen Hüseyin Baykara'nın çocukları Muzaffer Hüseyin Han ile Bediüzzaman Mirza, Kabil hâkimi Babür'den yardım istemek durumunda kaldılar. Bunun üzerine Babür Sultan derhal Herat'a yöneldi. Şeybanî Han ise emirinin yenilgisinden sonra bizzat Buhara'dan Belh üzerine yürüdü ve burayı ele geçirdi.Özbeklerin Belh kuşatmasındaki başarısı karşısında Babür Sultan, Kabil'e geri dönmek zorunda kaldı. Çağatay Mirzaları da Herat'a yerleştiler. Karşı tarafın geri çekilip sessiz kalması üzerine Şeybanî Han kendisine yeni bir hedef belirledi. Amacı Babür'ün kardeşi Cihangir Mirza'nın yönetimi altında olan Kandahar Vilayeti'ni ele geçirmekti. Cihangir Mirza, Şeybanî Han'ın planından haberdar olunca beraberindeki 5.000 kişiyle şehri korumak üzere kale dışında hazır bekledi, kaledeki hazineyide Kabil'de bulunan Babür Sultan'a gönderdi. Cihangir Mirza, kaleye Özbek tarafından ilk ulaşan askerî birliği mağlup etmiş olmakla birlikte akabinde Şeybanî Han'ın gelmesiyle çaresizliğe kapıldı ve kalesine geri dönüp savunma pozisyonuna geçti. Ancak Şeybanî Han'ın yanında toplamda 60.000 kadar asker yer almaktaydı. Cihangir Mirza bunu öğrendiğinde özrünü bildirmek ve af dilemek üzere Han'ın yanına bir adamını gönderdi. Şeybanî Han da onu affetti ve Babür Sultan'a meydan okuyan mesajını iletmesi için Kabil tarafına gönderdi. Kendisi de Kandahar'dan yola çıkıp Çağatay Sultanlarını cezalandırmak ve Herat'ı ele geçirmek üzere yola koyuldu.
sultanları arasında 7 Muharrem 913/19 Mayıs 1507 yılında çatışma gerçekleşti. Kalabalık Özbek ordusunun başında Şeybanî Han‟ın oğlu Timur Sultan ile kardeşi oğlu Ubeydullah Han görevlendirildi. Karşı tarafta ise Horasan hâkimi Emir Zülnun ile birlikte hareket eden Çağatay şehzadeleri yer alıyordu. Özbekler sayıca üstün oldukları için Çağatay ve Horasan birliklerini mağlup etmeyi başardı ve Emir Zülnun katl edildi. Böylece Herat savunmasız kaldı ve Özbekler derhal şehre hücuma geçti. Herat‟ta bırakılan vekil Emir Muhammed Burnadık, bu durumu öğrenince, Herat‟ı terk etti ve Sebzvar‟a sığındı. Herat‟ın önde gelenleri ise Özbek gücünden korktukları için şehri teslim etmeye karar verdiler. Sonuç itibarıyla Herat, Şeybanî Han‟ın eline geçti, camilerde onun adına hutbe okutuldu ve bu suretle Herat‟taki Özbek hâkimiyeti resmen ilan edilmiş oldu. Bediüzzaman Mirza Kandahar‟a kaçarken, Muzaffer Hüseyin ise Esterabad‟a sığındı. Bediüzzaman Mirza, Özbek ordusunun Horasan akınına devam edeceğini anlayınca beraberindeki 10.000 kişiyle Irak tarafına gitti. Amacı Şah‟a sığınmak ve Özbeklere karşı ondan destek almaktı. İlk önce Meşhed‟e gidip kardeşi İbn Hüseyin Mirza‟yı Özbek seferi hususunda bilgilendirdi. Hüseyin Mirza, Özbeklere karşı Meşhed‟i korumak üzere yerinden ayrılmazken Bediüzzaman Mirza Irak‟a doğru yürüyüşüne devam etti. Şeybanî Han‟ın bir sonraki hedefi Meşhed‟di. Kendisi Herat‟taki yönetimi yapılandırırken, oğlu Timur Sultan ile yeğeni Ubeydullah Han‟ı bir grup askerle bu şehir üzerine sevk etti. Köpek Mirza ve Ebu‟l Hasan Mirza idaresindeki Meşhed‟de vuku bulan Çağatay-Özbek mücadelesi Özbeklerin lehine neticelendi ve şehir Ubeydullah Han tarafından zapt edildi. Akabinde Sebzvar yönetimi de Özbek Hanlığına dâhil edildi. Şeybanî Han‟ın ilk mektubunu bu büyük zaferin ardından ve Bediüzzaman Mirza‟nın sığınma talebinin Safevî yönetimi tarafından olumlu karşılanması üzerine Şah İsmail‟i uyarmak düşüncesiyle kaleme aldığı tahmin edilmektedir. Günümüze ulaşmayan bu mektubun içeriğine Şah İsmail‟in cevabî mektubunda yer verilmiştir. Buna göre Şeybanî Han, Şah İsmail‟e Horasan bölgesinde ele geçirdiği yerlerin ecdadından kendisine intikal ettiğini, bu nedenle amacının tüm bu yerleri yeniden ihya edip refaha kavuşturmak ve adaleti sağlamak olduğunu söylemiştir. Ayrıca hâkim olduğu yerlerde mescitlerin ve diğer hayır vakıflarının tamir edilip halkın hizmetine sunulması amacıyla Şah‟dan ülkesindeki mâhir mühendis ve ustaları Horasan‟a göndermesini rica etmiştir. Akabinde Kâbe-yi Muazzama ziyaretinin Müslümanlar için farz olması hasebiyle Kâbe‟ye uzanan yolların emniyet içerisinde olması ve yeniden tanzim edilmesi arzusunu dile getirmiştir15. Mektubun tam tarihi bilinmemektedir. Ancak Şah İsmail‟in bu mektuba cevaben gönderdiği mektup 1 Rebiülahir 914/30 Temmuz 1508 tarihlidir. Bu tarihten daha önce yazılmış bir mektuba ya da var olduğu bilgisine ulaşılamadığı için her iki mektubun da ilk yazışmaları teşkil ettiği düşünülmektedir. Şah İsmail cevabî mektubunda Şeybanî Han‟ın mektubunun kendisine ulaştığını ve içindekilere vakıf olduğunu belirtip akabinde iki ülke arasında seyahat eden yolculardan Şeybanî Han‟ın kendisine muhalif tavırlar sergilediğine dair duyumlar aldığını ifade ediyordu. Bunun üzerine ona geçmişteki dostluk ve arkadaşlıklarını hatırlatıyor, aynı Allah‟a, aynı peygambere itikat ettiklerini söylüyordu. Bu tarz bir üslupla Şah İsmail belki tarafların aynı safta olduklarını ima etmek istiyor, olası bir çatışmayı önlemeye çalışıyordu. Belki de Özbek Hanı‟nı bu şekilde oyalamak ve onu savunmasız bir halde yakalamayı hedefliyordu. Mektubun devamında Allah‟ın bazı şahıslara padişahlığı nasip ettiğini ve onları kâfirler karşısında konumlandırdığını söyleyerek kendisinin ve devletinin de bu amaç için ortaya çıktığını belirtti. Hatta bununla da yetinmeyip Şeybanî Han‟a İslam ve peygamberinin yolundan ayrılmadan kâfirler karşısında bir olmayı teklif etti. Şayet bu teklifi kabul edilirse dünya üzerindeki fesat ve kötülüklerin ortadan kaldırılacağını söyledi. Sonra Şah, tekrar Allah‟a ve peygambere bağlığını ve hayatlarını peygamberin sahih sözleri ışığında sürdürdüklerini ifade ederek bir kez daha inanç ortaklıklarına vurgu yaptı. Özbek Hanlığı‟yla aralarındaki ortak noktaları belirten ve ittifak çağrısı yapan Şah İsmail farklılıklarını da dile getirmekten çekinmemişti. Zira mektubun devamında kendilerinin Ali ve imamlara olan saygısını ve hürmetini zikretmesi buna delalet etmekteydi. O, Ali ve ailesine olan sevgisini şu sözlerle aktardı:
“ | “Doğudan batıya kadar her yerde imamlar olsa Bizim için Ali ve ailesi kâfidir” | „ |
Mektubun devamında ise:
“ | “Bizim ecdadımızın itikadı, kurtarıcı yani mehdi‟dir. Eğer sizin bu mezhebe karşı bir şüpheniz varsa tüm din adamlarınızı ve fazıl kişilerinizi gönderin biz bu şüphelerinize deliller sunalım. Allah biliyor ki bizim bu dünyadaki amacımız Şia ve Fırka-i Nâcîye (kurtarıcı) hükümlerini yaymaktır. Din muhaliflerinin zulümlerini yeryüzünden kaldırmaktır. Safevî Devleti‟nin ve büyüklerinin dünyevi işlerle ve de saltanatlıkla ilgisi ve alakası yoktur.” | „ |
demiştir.
Şah, bu sözlerle açıkça Safevîlerin Şia mezhebine olan inancını ortaya koymakta ve Sünni Özbeklerin Şia‟yı kabul etmelerini ve bu dine mensup kişilere saygı duymalarını istemektedir. Şah‟ın böyle bir isteği, farklılıkların kabullenilmesi noktasında dostluğun devam etmesi için söylemiş olabileceği akla gelmektedir. Nitekim o, mektubun devamında yolcu ve tüccarların Özbeklerin düşmanca tavırlar sergiledikleri yönündeki sözlerine inanmadığını iki ülke arasında fitne ve fesâd çıkaranları en kısa zamanda ortadan kaldıracağını ve eski dostluğun sürdürülmesi için her türlü çabayı göstereceğini söyleyerek beklentisini alenen dillendiriyordu. Şah İsmail, Şeybanî Han‟ın
“ | “Kâbe‟yi ziyaret etmek İslam‟ın en önemli farzlarındandır” | „ |
sözüne iktibas yapıp her ne zaman
bu arzunuzu gerekleştirmek isterseniz sizi en iyi şekilde karşılayacağız ve her türlü yardımı göstereceğiz diyerek bir kez daha niyetinin sâlih olduğunu gösteriyordu. Şah, Şeybanî Han‟ın mahir mühendis ve usta isteğini de olumlu karşılayıp
“ | “hayır kurumlarını tamir ve tazim etmek bizim vacip işlerimizdendir” | „ |
diyerek Irak‟taki ünlü ustaları
en kısa zamanda göndereceğini bildirerek mektubunu sonlandırıyordu. Bu sırada Şeybanî Han, Horasan‟daki seferlerini devam ettiriyordu. Nitekim Herat‟taki başarısızlığın ardından Esterabad‟a yerleşen Bediüzzaman Mirza, 914/1508-1509 yılında Özbeklerin bu şehre saldırması üzerine Irak ve Azerbaycan tarafına yönelmişti. Damğan‟da bulunan Çağatay şehzadeleri ise Özbek askerleri tarafından kuşatma altına alınmıştı. Özbekler karşısındaki tüm bu mağlubiyetler üzerine çaresiz kalan Çağatay şehzadeleri, elçiler vasıtasıyla Şah İsmail‟den yardım talep ettiler. Aynı yıl Özbeklerin elinden kurtulmayı başaran Bediüzzaman Mirza da Şah İsmail‟e sığındı18. Hem bu gelişmeler hem de Şeybanî Han‟ın 915/1509-1510 yılında Kirman üzerine saldırıya geçip burayı yağmalatması nedeniyle Şah İsmail, Horasan seferini başlatma kararı aldı. Akabinde Şeybanî Han‟a bir mektup gönderdi. Bu yıl itibarıyla padişahların birbirlerine gönderdikleri mektuplar üslup olarak bir öncekinden farklılık arz etmektedir. Taraflar Horasan‟ı fethetme isteklerini açıkça dillendirmekte, ayrıca mutedil ifadeler yerine tehditkâr bir söylem tercih etmektedirler. İlk mektubu yine Şeybanî Han kaleme aldı ve Horasan‟a gerçekleştireceği seferi Şah İsmail‟e bu sözlerle bildirdi.
“ | “Bizim Irak‟ın harap mülküne tamahımız yoktur, Mekke ve Medine‟yi ele geçiremedikten sonra bir önemi yoktur” | „ |
Şeybanî Han, bu beyitle Horasan seferiyle amacının İran ve Irak ülkesini ele geçirmek olmadığını, Mekke ve Medine‟ye giden yolların güvenliği için buraların hâkimiyetini istediğini ifade ediyordu. Şah İsmail de hiç vakit kaybetmeden Şeybanî Han‟a cevabî mektubunu elçisi Kadı (Kâzi) Ziyaeddin Nurullah ile gönderdi ve ona şu beyitle seslendi.
“ | “Her kim ki Ali‟nin kulu değilse, Yüz kere de Mekke ve Medine‟yi ele geçirse ehemmiyeti yoktur” | „ |
Şah, Şeybanî Han‟ın Şia mezhebinden olmadığına vurgu yaparak, onun yanlış yolda olduğunu belirtmekte ve muhtemelen onu kendi mezhebine davet etmekteydi. Nitekim böyle bir olay zuhur ettiği takdirde Şah İsmail rakibi olan Şeybanî Han üzerinde siyasi otoritesini de kurmuş olacaktı. Çünkü Safevî Devleti‟nde Şah, hem devlet hem de din lideriydi. Şia mezhebinden olanlar Şah İsmail‟i ve ondan sonra gelen Şahları imamları olarak kabul etmekte ve dini vecibelerde onları referans alıp her türlü emirlerini yerine getirmekteydi Bu bağlamda Şeybanî Han, Şia mezhebini kabul ettiği takdirde Şah İsmail onun da imamı olacaktı. Horasan ve Maveraünnehir toprakları da savaşılmaksızın kontrol altına alınabilecekti. Ancak kendisini Timur soyuna dayandıran ve onun hâkimiyet sahası üzerinde hak iddia edecek kadar kendine güvenen Şeybanî Han gibi bir liderin böyle bir daveti kabul edeceğini düşünmek ya da beklemek boşa zaman kaybıydı. Bunun farkında olan Şah‟ın da böyle bir teklifi sunarken, amacının din kardeşi olduğu Özbeklerle savaşmayı mubah kılmak olabileceği düşünülebilir. Elimize geçen bir diğer mektup, Şah İsmail tarafından Şeybanî Han‟a yazılmıştır. Ancak bu cevabî mektup niteliğindedir. Şeybanî Han‟dan gelen mektubun zamanı ve içeriği konusunda arşivden ve de kroniklerden bir bilgiye ulaşılamamakla birlikte Şah‟ın, Şeybanî Han‟ın sözlerine kendi mektubunda yer vermesi hasebiyle mektubun konusu hakkında genel bir kanaatimiz oluşmaktadır. Buna göre Şeybanî Han gönderdiği mektubuyla 913/1507-1508 yılında Hüseyin Baykara‟nın oğullarına karşı başlattığı savaşı ve onları mağlup ederek Herat‟ı ele geçirişini anlatmıştır. Ayrıca ele geçirilen Çağatay şehzadelerinin de fermanı üzere katl edildiğini Şah‟a haber vermiştir. Şah onun bu sözlerine cevaben kaleme aldığı mektubunda, Şeybanî Han‟ın yaptığı gibi 913/1507 senesinde vuku bulan büyük başarısını dile getirmişti. Nitekim bu yılın yaz aylarında Şah, Diyarbekir hâkimi Alauddevle‟ye karşı bir sefer gerçekleştirmişti. Dulkadirliler‟den 150.000 kişiyi savaş esnasında öldürülmüş, 115.000 kişi ise Safevî ordusunun önünden kaçarken Fırat nehrine düşüp boğulmuştu. Kaçmaya çalışan Alauddevle ise savaş esnasında aldığı yara nedeniyle kısa süre sonra vefat etmişti. Bu mektup vesilesiyle Şeybanî Han‟ı uyarmak isteyen Şah, Herat‟taki başarısıyla çok da sevinmemesini zira Çağatay Sultanlarına yaptığı zulmün kendi başına da geleceğini aşağıdaki beyitle ifade etmiş ve adeta Şeybanî Han‟a meydan okumuştur.
“ | “Ey dost, düşmanının cenazesine ne yaptıysan Sevinme ki senin başına da aynısı gelecektir” | „ |
Mektubun devamında Şah, İmam Rıza‟nın türbesinin bulunduğu Meşhed‟i ziyaret etme isteğini dile getirmiş ve buna hiç kimsenin mani olamayacağını vurgulamıştır. Meşhed‟e vardığında da en önemli işinin Horasan seferi için tüm hazırlıkları yapmak olduğunu söylemiştir. Bu noktada Şah‟ın, gerçekleştireceği Horasan seferi hakkında Şeybanî Han‟ı bilgilendirmesi onun kendine ve ordusuna olan güvenini ortaya koyması açısından önemlidir. Bu açık tehdidin dışında Şah, Özbek Hanı‟nı gizli ifadelerle de uyarmaktadır. Bu gizli ifade Alauddevle ve ahalisinin başına gelenlerin anlatımında aranmalıdır. Şah‟ın çok güçlü bir orduya sahip olan Alauddevle‟yi nasıl dize getirdiğini ayrıntılı olarak anlatması manidardır. Nitekim aynı taktiği Şeybanî Han da mektubunda kullanmış Herat seferindeki başarısıyla gücünü Şah‟a göstermek istemişti. Şu durumda her iki padişahın kendilerine olan öz güveni şaşırtıcı olmakla birlikte tarihin 915/1509-1510 yılına işaret ettiği o günlerde Şeybanî Han ve Şah İsmail‟in kendi sahalarında elde ettiği başarılar ve küçük gruplar halinde yaşayan halklardan büyük ve güçlü bir devlet oluşturdukları düşünülürse doğal karşılanmalıdır. Mektupların sonuncusunu Şeybanî Han‟ın tahminen 915/1509-1510 yılında gönderdiği ve 916/1510 yılında Şah İsmail‟e ulaşan mektup teşkil eder. Nitekim Şeybanî Han, 916/1510 yılında Safevî üzerine hücuma geçmiş ve mektubunda dile getirdiği iddialarını gerçekleştirmek üzere gayret sarf etmiştir. Şeybanî Han bu namesinde; Allah‟ın kendisine bahşettiği hükümranlık ve imamlık vasfının Şah İsmail‟inki ile kıyaslanamayacağını belirtmiş ve ona “İsmail-i Daruğa” yani Vali İsmail olarak hitap etmiştir. Böylece Şah İsmail‟i sadece İran Mülkünün yöneticisi olarak gördüğünü ve ona hükümranlık sıfatını yakıştırmadığını açıkça belirtmiştir. Buradan hareketle İsmail‟in kendisine direnmemesini, Şeybanî hilafetini kabul edip kendisine itaat etmesini istemiştir. Çünkü ona göre bu yerlerin imamlığı için Allah onun ceddini yani Şeybanî hanedanlığını tayin etmiştir. İmamlık babadan oğula geçtiğine göre Maveraünnehir, Horasan hatta İran‟ın yeni imamı da Şeybanî Han‟dır. O, kendisini güneşe benzetmektedir. Nitekim güneş doğudan doğmaya başladığında batıdaki yıldızlar birer birer söndüğü gibi Şeybanî Han‟ın aydınlığı da Sufioğlunun devletini söndürecektir. Tüm bunların dışında Şeybanî Han‟ın bir isteği daha vardır, o da Mekke ve Medine‟ye giden yolların Şah tarafından tamir ve tanzim edilip yolculuğa uygun hale getirilmesidir. Şeybanî Han, ikinci bir kez Hac ziyaretinin tüm Müslümanlar için farz olduğunu hatırlatmakta askerlerinin bu yolculuğu ne kadar arzuladıklarını mektupta dile getirmektedir. Şayet yollar seyahate elverişli hale getirilirse, Şeybanî Han, Mekke ve Medine‟ye doğru yola çıkacaktır. Bu noktada Şah‟dan talebi şudur ki kendisi seyahate çıkmadan önce Şah, Özbek ordusunu karşılamak için hazırlıklar yapsın, hâkim olduğu yerlerde Özbek Hanlığı adına hutbe okutup para bastırsın, kendileri oraya ulaştığında da huzuruna gelip hediyelerini ve itaatini arz etsin. Şayet onun bu istekleri yerine getirilmezse tutumunun nasıl olacağını da mektupta kaleme almıştır. Şeybanî Han, istekleri yerine gelmediği takdirde oğlu Ubeydullah Bahadır Han'ı Buhara, Semerkand, Hazara, Nokuderi, Gur, Gürcistan ülkesindeki emr ve askerlerle birlikte Safevî ülkesine gönderecek ve bu devleti ortadan kaldırmak amacıyla savaş başlatacaktır. Şayet Ubeydullah Han başarısız olursa diğer şehzade Timur Bahadır Han, Kunduz, Boklan, Hisar-ı Şadman, Bedehşan ve Türkistan‟a bağlı bölgelerdeki emir ve askerlerle Kızılbaş seferine çıkacaktır. Bir kez daha başarısız olunursa Şeybanî Han kendi ordusunu bu göreve tayin edecektir. Ordunun başına en büyük oğlu Ebu‟l Nasr Kemaleddin Sevincek Muhammed Bahadır Han‟ı getirip, emirlerinden Hamza Bahadır Han‟ı sağ cenahta Selimeddin Mehdi Bahadır Han‟ı da sol cenahta görevlendirecektir. Bu büyük orduyu aynı zamanda Andican, Şahruhiye, Gandebadam, Taşkent, Şehr-i sebz, Otrar, Seyran, Ürgenç, Harezm, Ceyhun kenar, Kaşgar ve Mangıt‟tan Kıpçak ve Kalmuk bölgelerine kadar olan yerlerden askerle takviye edecektir. Han‟ın gerçekleştireceği İran seferine dair mektupta bu kadar ayrıntıya yer vermesi ilginçtir. Ancak bir amaca hizmet ettiği de muhakkaktır. Şeybanî Han bu şekilde Safevî ülkesine gerçekleştireceği sefer için her türlü hazırlığı yerine getirdiğini bildirmekte, ayrıca ele geçirdiği memleketlerle birlikte askerî gücünün ne kadar fazla olduğunu Şah‟a göstermektedir. Dolaylı olarak da Şah‟a karşısındaki Özbek gücünün büyüklüğünü bildirerek onu uyarmaktadır. Şeybanî Han, bu mektubu elçi tayin ettiği Kemaleddin Hüseyin Ebiverdi ile birlikte Şah‟a göndermiştir. Özbek Han‟ı, gönderdiği elçi vasıtasıyla ayrıca Safevî devletine sığınan Timurlu şehzadelerinin de kendisine iade edilmesini istemiştir. O, bu mektubu hazırlatıp elçiye gerekli direktifleri verdikten sonra emirlerinden Can Vefa Mirza ile Beyaku Bahadır‟a dönüp “amacım Şeyh oğlunu gaflet uykusundan uyandırmaktır” demiş ve bu emirlerin 10.000 askerle Tabes yolundan Kirman ve Yezd tarafına gitmesini kararlaştırmıştır27.
Savaş
Şah İsmail büyük hızla Horasan'a ulaştı. Şeybani hanı Özbek kabilelerinden ek yardım beklemek için Merv kalesine çekildi. Şah İsmail sonra yalandan geri çekildi, Özbekler onu takip etmek için kaleyi terk etti, ama Safevi ordusu tarafından yenilgiye uğratıldı. Savaşta yara alan Şeybani Han bir çiftlikte öldürüldü. Şah İsmail, Şeybani Han'ın başını kestirerek derisine saman doldurdu ve 2. Bayezid'e gönderdi. Kafatasını ise Kansu Gavri'ye gönderip her iki Sultana da gözdağı verdi.
Kaynakça
- ^ SAVORY, ROGER. ESMĀʿĪL I ṢAFAWĪ. Encyclopedia Iranica. 26 Aralık 2010 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 23 Ocak 2011.
- ^ Ismāʿīl I 27 Şubat 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde . at Encyclopædia Britannica
- ^ Savory, Roger, Iran Under the Safavids, Cambridge University Press, 2008,,page 36.
- ^ ab"Arşivlenmiş kopya". 18 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Şubat 2013.
- ^ Rumlu, Ahsenü't-Tevârîh, C. II, s. 1014-1015; Âlem Ârâ-yı Safevî‟de Belh hakimi olarak Cani Sultan ismi verilir ve bura hakiminin Şeybanî Han'ı üç gün ağırladığı ve dördüncü günü Şeybanî Han'ın Kandahar'a taraf yola koyulduğu ifade edilir. Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 267.
- ^ Babür'e gönderdiği mesajda onun Kabil'de kalmasını ve Şeybanî Han'ın devletine hiçbir şekilde zarar vermeyi aklına getirmemesini buyurdu. Anonim, "Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 267".
- ^ Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 268.
- ^ Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1022-1023.
- ^ Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 269.
- ^ Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1024-1025; Münşi, Âlem Ârâ-yı Abbasi, C.I, s. 270.
- ^ Ali EkberVilayetî, Tarih-i Revâbıt-ı Harici İran der Ahd-ı Şah İsmail Safevî, İntişarat-ı Vezaret-i Umur-ı Harice, Tahran 1375, matbu basım için bkz. s. 36-42; mektubun fotokopi nüshası için bk. 42-47.
- ^ Tüm bu zaferlerinden sonra Özbekler Timurlu ve Babürlülerin elinden Horasan‟ı almış Bistam vilayetinden Türkistan ülkesinin doğudaki son hududuna kadar olan yerleri tasarruflarına geçirmiş oldular. Rumlu, Ahsenü‟t- Tevârîh, C. II, s. 1034, 1036; Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 270; Hasan Bey Rumlu Esterabad‟ın ele geçirilişi hususunda biraz daha ayrıntıya girerek Esterabad‟da bulunan şehzadelerin Özbek kuşatması karşısında birkaç gün beklediklerini ancak sonunda çaresizlikten Şeybanî Han‟ın yanına elçiler göndererek ondan aman dilediklerini yazar. Şeybanî Han da bunun üzerine Muhammed Mirza‟nın Azerbaycan tarafına gitmesine müsaade eder. Diğer şehzade Fereydun Hüseyin Mirza ise Etrük nehri tarafına gidip Yaka Türkmenleri arasına karışır. Rumlu, Ahsenü‟t- Tevârîh, C. II, s. 1034.
- ^ Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1037.
- ^ Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, 1040.
- ^ Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1040. Mektubun aslına ulaşamadığımız gibi önde gelen İran tarihçilerinden Menuçehr Pardadust da Şah İsmail adlı çalışmasında bu beyitin yer aldığı mektubun günümüze ulaşmadığını söyler. Menuçehr Parsadust, Şah İsmail-i Evvel Padişahi ba Eserha-yı dirpay der İran ve İrani, İntişarat-ı Sihami, Tahran 1381, s. 316.
- ^ Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1040. Mektubun aslına ulaşamadığımız gibi önde gelen İran tarihçilerinden Menuçehr Pardadust da Şah İsmail adlı çalışmasında bu beyitin yer aldığı mektubun günümüze ulaşmadığını söyler. Parsadust, Şah İsmail-i Evvel s. 316.
- ^ V. Minorsky, Tadhkirat al-Muluk A Manual of Safevîd Administration, University of Cambridge press, İngiltere 1980, s. 125-126.
- ^ Burada zikredilen rakamlar dikkate alındığında Dulkadirli ordusunun toplamda 265 bin kişiden oluştuğu görülmektedir. Bir Venedik seyyahı olan Giovanni Maria Angiolello ise seyahatnamesinde Safevî tarafının 70.000 askerden müteşekkil olduğunu söyler ki iki rakam arasındaki uçurum ve de sadece bir beylik konumunda olan Dulkadirli ordusunun mevcudunun abartılı olduğunu gösterir. Tufan Gündüz, Seyyahların Gözüyle Sultanlar ve Savaşlar Giovanni Maria Angiolello, Venedikli Bir Tüccar ve Vincenzo D‟Alessandri‟nin Seyahatnameleri, İstanbul 2007, s. 85; Günümüz İran tarihçilerinden Menuçehr Parsadust, Şah İsmail‟in Dulkadirli Beyliğine gerçekleştirdiği seferi uzun uzun anlatır ancak asker sayıları hususunda herhangi bir bilgiye yer vermez. Parsadust, Şah İsmail-i Evvel, s.296-300, Kazvin‟i savaşı kısaca anlatır ve Alauddevle‟nin oğlu Sarukaplan lakaplı Kasım Bey‟in başı kesilerek öldürüldüğünü aktarır. Budak Münşi Kazvinî, Cevâhirü‟l-Ahbâr, hzl. Muhsin Behram Nejad, İntişarat-ı Miras-ı Mektub, Tahran 1378, s. 123-124; Kummî, Şah İsmail‟in bu beylik üzerine Azerbaycan, Şirvan, Karabağ ve Irak‟taki birliklerle sefer düzenlediğini söylemekle birlikte herhangi bir sayı vermez. Savaş esnasında yaklaşık 8.000 Dulkadirli askerinin öldürüldüğünü söyler. Kadı Ahmed bin Şerafeddin el Hüseyn el Hüseynî Kummî, Hulâsatü‟t-Tevârîh, C. I, hzl. İhsan İşrakî, İntişârât-ı Danişgâh-ı Tehran, Tahran 1383, s. 89-93
- ^ Şah İsmail Safevî Mecmû„a-yı Esnâd ve Mekâtibât-ı Târîhî Hemrâh Bâ Yâddâşthâ-yı Tafsîlî, hzl. Abdul Hüseyin Nevaî, İntişarat-ı Erguvan, Tahran, 1368, s. 71-73, Mektubun aslı ve fotokopisi için bkz. Vilayetî, Şah İsmail Safevî, s. 54-57, 58; Bu mektupta tarihe dair herhangi bir ibare olmamakla birlikte kroniklerde de ne zaman yazıldığına dair bir bilgiye ulaşılamamaktadır. İlk mektubun 914 yılında kaleme alındığı önemli bir husustur. Diğer ipucu seyyah Angiolello‟nun da kaleme aldığı üzere Şeybanî Han‟ın 914 yılı itibarıyla Horasan seferini başlatması buna karşın Şah İsmail‟in İsfehan‟a gelip savaş için hazır beklediği sırada Şeybanî Han‟ın Özbek askerinin Mekke‟ye gitme ve bunun içinde İran topraklarından geçme isteğini Şah‟a iletmesidir. Gündüz, Sultanlar ve Savaşlar, s. 87. Şu durumda mektup en iyi ihtimalle H. 914 yılının sonlarında ya da H. 915 yılında yani M. 1510‟da Şah‟a ulaşmıştır
- ^ Mektup, “Seyadet-i penah saltanat-ı destgah İsmail Daruğa” ifadesiyle başlamaktadır. Mektubun fotokopi baskısı ve matbu şekli için bk. Vilayetî, Şah İsmail Safevî, s. 48-50, 51-53; Sadece matbu formatı için bk. Nevaî, Şah İsmail, s. 81-84; Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1043-1045. Kroniklerden bazılarında da mektubun özet hali yer almaktadır. Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 270, İsfahanî, Holdeberrîn, s. 183-185; Hurşad bin Kubad el-Hüseynî, Tarih-i Elçi-i Nizâm Şâh (Tarih-i Safevîye ez Ağaz ta sal 972 Hicri/Kameri), adlı eserinde Şah İsmail ile Şeybanî Han‟ın birbirlerine yazdığı iki mektuba yer vermiştir. Şeybanî Han‟ın Şah İsmail‟e gönderdiği mektup yukarıda zikrettiğimiz mektupla özellikle Özbek şehzadelerinin İran üzerine sefere gönderileceği hususlarında benzerlik göstermesine rağmen muhtemelen aynı mektuplar değildir. Hatta Hüseynî‟nin özet halinde takdim ettiği bu mektubun Şeybanî Han‟ın Şah İsmail‟e yazdığı ilk mektup olma olasılığı da vardır. Çünkü Hüseyni‟ni bu mektuba karşılık Şah İsmail‟in gönderdiği name, aslından tespit ettiğimiz üzere 1 Rebiülahir 914 tarihlidir ve cevap mahiyetli bu mektupla Şeybanî Han‟ın yukarıda zikrettiğimiz mektubu arasında belirgin farklılıklar vardır. Hurşad bin Kubad el-Hüseynî, Tarih-i Elçi-i Nizâm Şâh (Tarih-i Safevîye ez Ağaz ta sal 972 Hicri/Kameri), hzl. Mehmed Rıza Nasırî, İntişârât-ı Encümen-i Âsâr ve Mefahir-i Ferhengî, Tahran, 1379 s. 38-45.
- ^ Vilayetî, Şah İsmail, s. 48. Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 270‟de bir elçi tayin edildiği söylenir ama isim belirtilmez.
- ^ Anonim, Âlem Ârâ-yı Safevî, s. 270; Rumlu asker sayısı vermemekle birlikte sayının çok olduğunu ifade etmekle yetinmiştir. Rumlu, Ahsenü‟t-Tevârîh, C. II, s. 1040.
Ayrıca bakınız
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Merv savasi 2 Aralik 1510 yilinda meydana gelen ve Safevi devletinin Seybani Hanligi uzerinde kritik bir galibiyetle tamamladigi savastir Sonucta Safeviler Horasan i kontrol altina aldilar kuzeydogu ve dogu Iran bati ve kuzey Afganistan ayrica simdiki Turkmenistan Ozbekistan ve Tacikistan in belirli bolumleri Merv savasiCehel Sutun Sarayi nin duvar resminde Merv savasinin tasviri Ortada kilicla tasvir edilen Sah I Ismail Tarih2 Aralik 1510BolgeMerv HorasanSonucSafevilerin zaferiCografi DegisikliklerHorasan tamamen Safevi devletinin bunyesine katildi TaraflarSafeviler devletiSeybani HanligiKomutanlar ve liderlerI IsmailMuhammed SeybaniGucler17 00028 000 kaynak belirtilmeli Kayiplar10 000Savas OncesiHorasan bolgesi Safevi Devleti ile Ozbek Hanligi arasinda tampon bolgeydi ve Cagatay Ozbek catismasi nedeniyle Horasan da yasanan gelismeler iki ulke arasindaki rekabeti gun yuzune cikarmisti Hem Sah Ismail hem de Seybani Han lideri olduklari devletler icin bir fetih politikasi hazirlamislar ve bu cercevede once Horasan a sonra birbirlerinin ulkelerine goz koymuslardi Sonrasinda da birbirlerine gonderdikleri mektuplar vasitasiyla bu dusuncelerini acikca ifade etmislerdir 1510 yilinda vuku bulan Merv savasina kadar Sah Ismail ile Seybani Han in birbirlerine yazdigi bircok mektup bulunmaktadir Ancak sadece ucu gunumuze kadar ulasmistir Bunlardan biri Seybani Han tarafindan kaleme alinmisken diger ikisi Sah Ismail tarafindan Seybani Han a hitaben yazilmistir Bu noktada eldeki mektuplara dayanarak ve Safevi kroniklerinde yer alan bilgiler isiginda taraflarin birbirlerine yazmis olduklari tum mektuplara isik tutmaya calisilmistir Seybani Han a ait olan ve sadece Sah Ismail in cevabi mektubu vasitasiyla varligindan haberdar oldugumuz ilk mektubun 1508 yili itibariyla Horasan uzerinde akinlara baslayan ve Herat i ele geciren Ozbek Hani tarafindan bu fethe muteakip kaleme alindigini tahmin etmekteyiz O donemin tarihi olaylarina kisaca deginilecek olursa Seybani Han 1506 yilindan itibaren Huseyin Baykara nin cocuklari Bediuzzaman Mirza ve Muzaffer Huseyin Mirza ile Maveraunnehr hakimiyet nedeniyle mucadeleye giristi 1507 yilinda Il Aman adinda bir emirini Horasan a gonderdi Nitekim bu Ozbek emiri ile Cagataylar arasinda ayni yil icerisinde catisma vuku buldu Bu karsilasmada Ozbekler kaybeden taraf olmasina ragmen Huseyin Baykara nin cocuklari Muzaffer Huseyin Han ile Bediuzzaman Mirza Kabil hakimi Babur den yardim istemek durumunda kaldilar Bunun uzerine Babur Sultan derhal Herat a yoneldi Seybani Han ise emirinin yenilgisinden sonra bizzat Buhara dan Belh uzerine yurudu ve burayi ele gecirdi Ozbeklerin Belh kusatmasindaki basarisi karsisinda Babur Sultan Kabil e geri donmek zorunda kaldi Cagatay Mirzalari da Herat a yerlestiler Karsi tarafin geri cekilip sessiz kalmasi uzerine Seybani Han kendisine yeni bir hedef belirledi Amaci Babur un kardesi Cihangir Mirza nin yonetimi altinda olan Kandahar Vilayeti ni ele gecirmekti Cihangir Mirza Seybani Han in planindan haberdar olunca beraberindeki 5 000 kisiyle sehri korumak uzere kale disinda hazir bekledi kaledeki hazineyide Kabil de bulunan Babur Sultan a gonderdi Cihangir Mirza kaleye Ozbek tarafindan ilk ulasan askeri birligi maglup etmis olmakla birlikte akabinde Seybani Han in gelmesiyle caresizlige kapildi ve kalesine geri donup savunma pozisyonuna gecti Ancak Seybani Han in yaninda toplamda 60 000 kadar asker yer almaktaydi Cihangir Mirza bunu ogrendiginde ozrunu bildirmek ve af dilemek uzere Han in yanina bir adamini gonderdi Seybani Han da onu affetti ve Babur Sultan a meydan okuyan mesajini iletmesi icin Kabil tarafina gonderdi Kendisi de Kandahar dan yola cikip Cagatay Sultanlarini cezalandirmak ve Herat i ele gecirmek uzere yola koyuldu sultanlari arasinda 7 Muharrem 913 19 Mayis 1507 yilinda catisma gerceklesti Kalabalik Ozbek ordusunun basinda Seybani Han in oglu Timur Sultan ile kardesi oglu Ubeydullah Han gorevlendirildi Karsi tarafta ise Horasan hakimi Emir Zulnun ile birlikte hareket eden Cagatay sehzadeleri yer aliyordu Ozbekler sayica ustun olduklari icin Cagatay ve Horasan birliklerini maglup etmeyi basardi ve Emir Zulnun katl edildi Boylece Herat savunmasiz kaldi ve Ozbekler derhal sehre hucuma gecti Herat ta birakilan vekil Emir Muhammed Burnadik bu durumu ogrenince Herat i terk etti ve Sebzvar a sigindi Herat in onde gelenleri ise Ozbek gucunden korktuklari icin sehri teslim etmeye karar verdiler Sonuc itibariyla Herat Seybani Han in eline gecti camilerde onun adina hutbe okutuldu ve bu suretle Herat taki Ozbek hakimiyeti resmen ilan edilmis oldu Bediuzzaman Mirza Kandahar a kacarken Muzaffer Huseyin ise Esterabad a sigindi Bediuzzaman Mirza Ozbek ordusunun Horasan akinina devam edecegini anlayinca beraberindeki 10 000 kisiyle Irak tarafina gitti Amaci Sah a siginmak ve Ozbeklere karsi ondan destek almakti Ilk once Meshed e gidip kardesi Ibn Huseyin Mirza yi Ozbek seferi hususunda bilgilendirdi Huseyin Mirza Ozbeklere karsi Meshed i korumak uzere yerinden ayrilmazken Bediuzzaman Mirza Irak a dogru yuruyusune devam etti Seybani Han in bir sonraki hedefi Meshed di Kendisi Herat taki yonetimi yapilandirirken oglu Timur Sultan ile yegeni Ubeydullah Han i bir grup askerle bu sehir uzerine sevk etti Kopek Mirza ve Ebu l Hasan Mirza idaresindeki Meshed de vuku bulan Cagatay Ozbek mucadelesi Ozbeklerin lehine neticelendi ve sehir Ubeydullah Han tarafindan zapt edildi Akabinde Sebzvar yonetimi de Ozbek Hanligina dahil edildi Seybani Han in ilk mektubunu bu buyuk zaferin ardindan ve Bediuzzaman Mirza nin siginma talebinin Safevi yonetimi tarafindan olumlu karsilanmasi uzerine Sah Ismail i uyarmak dusuncesiyle kaleme aldigi tahmin edilmektedir Gunumuze ulasmayan bu mektubun icerigine Sah Ismail in cevabi mektubunda yer verilmistir Buna gore Seybani Han Sah Ismail e Horasan bolgesinde ele gecirdigi yerlerin ecdadindan kendisine intikal ettigini bu nedenle amacinin tum bu yerleri yeniden ihya edip refaha kavusturmak ve adaleti saglamak oldugunu soylemistir Ayrica hakim oldugu yerlerde mescitlerin ve diger hayir vakiflarinin tamir edilip halkin hizmetine sunulmasi amaciyla Sah dan ulkesindeki mahir muhendis ve ustalari Horasan a gondermesini rica etmistir Akabinde Kabe yi Muazzama ziyaretinin Muslumanlar icin farz olmasi hasebiyle Kabe ye uzanan yollarin emniyet icerisinde olmasi ve yeniden tanzim edilmesi arzusunu dile getirmistir15 Mektubun tam tarihi bilinmemektedir Ancak Sah Ismail in bu mektuba cevaben gonderdigi mektup 1 Rebiulahir 914 30 Temmuz 1508 tarihlidir Bu tarihten daha once yazilmis bir mektuba ya da var oldugu bilgisine ulasilamadigi icin her iki mektubun da ilk yazismalari teskil ettigi dusunulmektedir Sah Ismail cevabi mektubunda Seybani Han in mektubunun kendisine ulastigini ve icindekilere vakif oldugunu belirtip akabinde iki ulke arasinda seyahat eden yolculardan Seybani Han in kendisine muhalif tavirlar sergiledigine dair duyumlar aldigini ifade ediyordu Bunun uzerine ona gecmisteki dostluk ve arkadasliklarini hatirlatiyor ayni Allah a ayni peygambere itikat ettiklerini soyluyordu Bu tarz bir uslupla Sah Ismail belki taraflarin ayni safta olduklarini ima etmek istiyor olasi bir catismayi onlemeye calisiyordu Belki de Ozbek Hani ni bu sekilde oyalamak ve onu savunmasiz bir halde yakalamayi hedefliyordu Mektubun devaminda Allah in bazi sahislara padisahligi nasip ettigini ve onlari kafirler karsisinda konumlandirdigini soyleyerek kendisinin ve devletinin de bu amac icin ortaya ciktigini belirtti Hatta bununla da yetinmeyip Seybani Han a Islam ve peygamberinin yolundan ayrilmadan kafirler karsisinda bir olmayi teklif etti Sayet bu teklifi kabul edilirse dunya uzerindeki fesat ve kotuluklerin ortadan kaldirilacagini soyledi Sonra Sah tekrar Allah a ve peygambere bagligini ve hayatlarini peygamberin sahih sozleri isiginda surdurduklerini ifade ederek bir kez daha inanc ortakliklarina vurgu yapti Ozbek Hanligi yla aralarindaki ortak noktalari belirten ve ittifak cagrisi yapan Sah Ismail farkliliklarini da dile getirmekten cekinmemisti Zira mektubun devaminda kendilerinin Ali ve imamlara olan saygisini ve hurmetini zikretmesi buna delalet etmekteydi O Ali ve ailesine olan sevgisini su sozlerle aktardi Dogudan batiya kadar her yerde imamlar olsa Bizim icin Ali ve ailesi kafidir Mektubun devaminda ise Bizim ecdadimizin itikadi kurtarici yani mehdi dir Eger sizin bu mezhebe karsi bir supheniz varsa tum din adamlarinizi ve fazil kisilerinizi gonderin biz bu suphelerinize deliller sunalim Allah biliyor ki bizim bu dunyadaki amacimiz Sia ve Firka i Naciye kurtarici hukumlerini yaymaktir Din muhaliflerinin zulumlerini yeryuzunden kaldirmaktir Safevi Devleti nin ve buyuklerinin dunyevi islerle ve de saltanatlikla ilgisi ve alakasi yoktur demistir Sah bu sozlerle acikca Safevilerin Sia mezhebine olan inancini ortaya koymakta ve Sunni Ozbeklerin Sia yi kabul etmelerini ve bu dine mensup kisilere saygi duymalarini istemektedir Sah in boyle bir istegi farkliliklarin kabullenilmesi noktasinda dostlugun devam etmesi icin soylemis olabilecegi akla gelmektedir Nitekim o mektubun devaminda yolcu ve tuccarlarin Ozbeklerin dusmanca tavirlar sergiledikleri yonundeki sozlerine inanmadigini iki ulke arasinda fitne ve fesad cikaranlari en kisa zamanda ortadan kaldiracagini ve eski dostlugun surdurulmesi icin her turlu cabayi gosterecegini soyleyerek beklentisini alenen dillendiriyordu Sah Ismail Seybani Han in Kabe yi ziyaret etmek Islam in en onemli farzlarindandir sozune iktibas yapip her ne zaman bu arzunuzu gereklestirmek isterseniz sizi en iyi sekilde karsilayacagiz ve her turlu yardimi gosterecegiz diyerek bir kez daha niyetinin salih oldugunu gosteriyordu Sah Seybani Han in mahir muhendis ve usta istegini de olumlu karsilayip hayir kurumlarini tamir ve tazim etmek bizim vacip islerimizdendir diyerek Irak taki unlu ustalari en kisa zamanda gonderecegini bildirerek mektubunu sonlandiriyordu Bu sirada Seybani Han Horasan daki seferlerini devam ettiriyordu Nitekim Herat taki basarisizligin ardindan Esterabad a yerlesen Bediuzzaman Mirza 914 1508 1509 yilinda Ozbeklerin bu sehre saldirmasi uzerine Irak ve Azerbaycan tarafina yonelmisti Damgan da bulunan Cagatay sehzadeleri ise Ozbek askerleri tarafindan kusatma altina alinmisti Ozbekler karsisindaki tum bu maglubiyetler uzerine caresiz kalan Cagatay sehzadeleri elciler vasitasiyla Sah Ismail den yardim talep ettiler Ayni yil Ozbeklerin elinden kurtulmayi basaran Bediuzzaman Mirza da Sah Ismail e sigindi18 Hem bu gelismeler hem de Seybani Han in 915 1509 1510 yilinda Kirman uzerine saldiriya gecip burayi yagmalatmasi nedeniyle Sah Ismail Horasan seferini baslatma karari aldi Akabinde Seybani Han a bir mektup gonderdi Bu yil itibariyla padisahlarin birbirlerine gonderdikleri mektuplar uslup olarak bir oncekinden farklilik arz etmektedir Taraflar Horasan i fethetme isteklerini acikca dillendirmekte ayrica mutedil ifadeler yerine tehditkar bir soylem tercih etmektedirler Ilk mektubu yine Seybani Han kaleme aldi ve Horasan a gerceklestirecegi seferi Sah Ismail e bu sozlerle bildirdi Bizim Irak in harap mulkune tamahimiz yoktur Mekke ve Medine yi ele geciremedikten sonra bir onemi yoktur Seybani Han bu beyitle Horasan seferiyle amacinin Iran ve Irak ulkesini ele gecirmek olmadigini Mekke ve Medine ye giden yollarin guvenligi icin buralarin hakimiyetini istedigini ifade ediyordu Sah Ismail de hic vakit kaybetmeden Seybani Han a cevabi mektubunu elcisi Kadi Kazi Ziyaeddin Nurullah ile gonderdi ve ona su beyitle seslendi Her kim ki Ali nin kulu degilse Yuz kere de Mekke ve Medine yi ele gecirse ehemmiyeti yoktur Sah Seybani Han in Sia mezhebinden olmadigina vurgu yaparak onun yanlis yolda oldugunu belirtmekte ve muhtemelen onu kendi mezhebine davet etmekteydi Nitekim boyle bir olay zuhur ettigi takdirde Sah Ismail rakibi olan Seybani Han uzerinde siyasi otoritesini de kurmus olacakti Cunku Safevi Devleti nde Sah hem devlet hem de din lideriydi Sia mezhebinden olanlar Sah Ismail i ve ondan sonra gelen Sahlari imamlari olarak kabul etmekte ve dini vecibelerde onlari referans alip her turlu emirlerini yerine getirmekteydi Bu baglamda Seybani Han Sia mezhebini kabul ettigi takdirde Sah Ismail onun da imami olacakti Horasan ve Maveraunnehir topraklari da savasilmaksizin kontrol altina alinabilecekti Ancak kendisini Timur soyuna dayandiran ve onun hakimiyet sahasi uzerinde hak iddia edecek kadar kendine guvenen Seybani Han gibi bir liderin boyle bir daveti kabul edecegini dusunmek ya da beklemek bosa zaman kaybiydi Bunun farkinda olan Sah in da boyle bir teklifi sunarken amacinin din kardesi oldugu Ozbeklerle savasmayi mubah kilmak olabilecegi dusunulebilir Elimize gecen bir diger mektup Sah Ismail tarafindan Seybani Han a yazilmistir Ancak bu cevabi mektup niteligindedir Seybani Han dan gelen mektubun zamani ve icerigi konusunda arsivden ve de kroniklerden bir bilgiye ulasilamamakla birlikte Sah in Seybani Han in sozlerine kendi mektubunda yer vermesi hasebiyle mektubun konusu hakkinda genel bir kanaatimiz olusmaktadir Buna gore Seybani Han gonderdigi mektubuyla 913 1507 1508 yilinda Huseyin Baykara nin ogullarina karsi baslattigi savasi ve onlari maglup ederek Herat i ele gecirisini anlatmistir Ayrica ele gecirilen Cagatay sehzadelerinin de fermani uzere katl edildigini Sah a haber vermistir Sah onun bu sozlerine cevaben kaleme aldigi mektubunda Seybani Han in yaptigi gibi 913 1507 senesinde vuku bulan buyuk basarisini dile getirmisti Nitekim bu yilin yaz aylarinda Sah Diyarbekir hakimi Alauddevle ye karsi bir sefer gerceklestirmisti Dulkadirliler den 150 000 kisiyi savas esnasinda oldurulmus 115 000 kisi ise Safevi ordusunun onunden kacarken Firat nehrine dusup bogulmustu Kacmaya calisan Alauddevle ise savas esnasinda aldigi yara nedeniyle kisa sure sonra vefat etmisti Bu mektup vesilesiyle Seybani Han i uyarmak isteyen Sah Herat taki basarisiyla cok da sevinmemesini zira Cagatay Sultanlarina yaptigi zulmun kendi basina da gelecegini asagidaki beyitle ifade etmis ve adeta Seybani Han a meydan okumustur Ey dost dusmaninin cenazesine ne yaptiysan Sevinme ki senin basina da aynisi gelecektir Mektubun devaminda Sah Imam Riza nin turbesinin bulundugu Meshed i ziyaret etme istegini dile getirmis ve buna hic kimsenin mani olamayacagini vurgulamistir Meshed e vardiginda da en onemli isinin Horasan seferi icin tum hazirliklari yapmak oldugunu soylemistir Bu noktada Sah in gerceklestirecegi Horasan seferi hakkinda Seybani Han i bilgilendirmesi onun kendine ve ordusuna olan guvenini ortaya koymasi acisindan onemlidir Bu acik tehdidin disinda Sah Ozbek Hani ni gizli ifadelerle de uyarmaktadir Bu gizli ifade Alauddevle ve ahalisinin basina gelenlerin anlatiminda aranmalidir Sah in cok guclu bir orduya sahip olan Alauddevle yi nasil dize getirdigini ayrintili olarak anlatmasi manidardir Nitekim ayni taktigi Seybani Han da mektubunda kullanmis Herat seferindeki basarisiyla gucunu Sah a gostermek istemisti Su durumda her iki padisahin kendilerine olan oz guveni sasirtici olmakla birlikte tarihin 915 1509 1510 yilina isaret ettigi o gunlerde Seybani Han ve Sah Ismail in kendi sahalarinda elde ettigi basarilar ve kucuk gruplar halinde yasayan halklardan buyuk ve guclu bir devlet olusturduklari dusunulurse dogal karsilanmalidir Mektuplarin sonuncusunu Seybani Han in tahminen 915 1509 1510 yilinda gonderdigi ve 916 1510 yilinda Sah Ismail e ulasan mektup teskil eder Nitekim Seybani Han 916 1510 yilinda Safevi uzerine hucuma gecmis ve mektubunda dile getirdigi iddialarini gerceklestirmek uzere gayret sarf etmistir Seybani Han bu namesinde Allah in kendisine bahsettigi hukumranlik ve imamlik vasfinin Sah Ismail inki ile kiyaslanamayacagini belirtmis ve ona Ismail i Daruga yani Vali Ismail olarak hitap etmistir Boylece Sah Ismail i sadece Iran Mulkunun yoneticisi olarak gordugunu ve ona hukumranlik sifatini yakistirmadigini acikca belirtmistir Buradan hareketle Ismail in kendisine direnmemesini Seybani hilafetini kabul edip kendisine itaat etmesini istemistir Cunku ona gore bu yerlerin imamligi icin Allah onun ceddini yani Seybani hanedanligini tayin etmistir Imamlik babadan ogula gectigine gore Maveraunnehir Horasan hatta Iran in yeni imami da Seybani Han dir O kendisini gunese benzetmektedir Nitekim gunes dogudan dogmaya basladiginda batidaki yildizlar birer birer sondugu gibi Seybani Han in aydinligi da Sufioglunun devletini sondurecektir Tum bunlarin disinda Seybani Han in bir istegi daha vardir o da Mekke ve Medine ye giden yollarin Sah tarafindan tamir ve tanzim edilip yolculuga uygun hale getirilmesidir Seybani Han ikinci bir kez Hac ziyaretinin tum Muslumanlar icin farz oldugunu hatirlatmakta askerlerinin bu yolculugu ne kadar arzuladiklarini mektupta dile getirmektedir Sayet yollar seyahate elverisli hale getirilirse Seybani Han Mekke ve Medine ye dogru yola cikacaktir Bu noktada Sah dan talebi sudur ki kendisi seyahate cikmadan once Sah Ozbek ordusunu karsilamak icin hazirliklar yapsin hakim oldugu yerlerde Ozbek Hanligi adina hutbe okutup para bastirsin kendileri oraya ulastiginda da huzuruna gelip hediyelerini ve itaatini arz etsin Sayet onun bu istekleri yerine getirilmezse tutumunun nasil olacagini da mektupta kaleme almistir Seybani Han istekleri yerine gelmedigi takdirde oglu Ubeydullah Bahadir Han i Buhara Semerkand Hazara Nokuderi Gur Gurcistan ulkesindeki emr ve askerlerle birlikte Safevi ulkesine gonderecek ve bu devleti ortadan kaldirmak amaciyla savas baslatacaktir Sayet Ubeydullah Han basarisiz olursa diger sehzade Timur Bahadir Han Kunduz Boklan Hisar i Sadman Bedehsan ve Turkistan a bagli bolgelerdeki emir ve askerlerle Kizilbas seferine cikacaktir Bir kez daha basarisiz olunursa Seybani Han kendi ordusunu bu goreve tayin edecektir Ordunun basina en buyuk oglu Ebu l Nasr Kemaleddin Sevincek Muhammed Bahadir Han i getirip emirlerinden Hamza Bahadir Han i sag cenahta Selimeddin Mehdi Bahadir Han i da sol cenahta gorevlendirecektir Bu buyuk orduyu ayni zamanda Andican Sahruhiye Gandebadam Taskent Sehr i sebz Otrar Seyran Urgenc Harezm Ceyhun kenar Kasgar ve Mangit tan Kipcak ve Kalmuk bolgelerine kadar olan yerlerden askerle takviye edecektir Han in gerceklestirecegi Iran seferine dair mektupta bu kadar ayrintiya yer vermesi ilginctir Ancak bir amaca hizmet ettigi de muhakkaktir Seybani Han bu sekilde Safevi ulkesine gerceklestirecegi sefer icin her turlu hazirligi yerine getirdigini bildirmekte ayrica ele gecirdigi memleketlerle birlikte askeri gucunun ne kadar fazla oldugunu Sah a gostermektedir Dolayli olarak da Sah a karsisindaki Ozbek gucunun buyuklugunu bildirerek onu uyarmaktadir Seybani Han bu mektubu elci tayin ettigi Kemaleddin Huseyin Ebiverdi ile birlikte Sah a gondermistir Ozbek Han i gonderdigi elci vasitasiyla ayrica Safevi devletine siginan Timurlu sehzadelerinin de kendisine iade edilmesini istemistir O bu mektubu hazirlatip elciye gerekli direktifleri verdikten sonra emirlerinden Can Vefa Mirza ile Beyaku Bahadir a donup amacim Seyh oglunu gaflet uykusundan uyandirmaktir demis ve bu emirlerin 10 000 askerle Tabes yolundan Kirman ve Yezd tarafina gitmesini kararlastirmistir27 SavasSah Ismail buyuk hizla Horasan a ulasti Seybani hani Ozbek kabilelerinden ek yardim beklemek icin Merv kalesine cekildi Sah Ismail sonra yalandan geri cekildi Ozbekler onu takip etmek icin kaleyi terk etti ama Safevi ordusu tarafindan yenilgiye ugratildi Savasta yara alan Seybani Han bir ciftlikte olduruldu Sah Ismail Seybani Han in basini kestirerek derisine saman doldurdu ve 2 Bayezid e gonderdi Kafatasini ise Kansu Gavri ye gonderip her iki Sultana da gozdagi verdi Kaynakca SAVORY ROGER ESMAʿiL I ṢAFAWi Encyclopedia Iranica 26 Aralik 2010 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 23 Ocak 2011 Ismaʿil I 27 Subat 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde at Encyclopaedia Britannica Savory Roger Iran Under the Safavids Cambridge University Press 2008 ISBN 0521042518 page 36 a b Arsivlenmis kopya 18 Agustos 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 3 Subat 2013 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1014 1015 Alem Ara yi Safevi de Belh hakimi olarak Cani Sultan ismi verilir ve bura hakiminin Seybani Han i uc gun agirladigi ve dorduncu gunu Seybani Han in Kandahar a taraf yola koyuldugu ifade edilir Anonim Alem Ara yi Safevi s 267 Babur e gonderdigi mesajda onun Kabil de kalmasini ve Seybani Han in devletine hicbir sekilde zarar vermeyi aklina getirmemesini buyurdu Anonim Alem Ara yi Safevi s 267 Anonim Alem Ara yi Safevi s 268 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1022 1023 Anonim Alem Ara yi Safevi s 269 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1024 1025 Munsi Alem Ara yi Abbasi C I s 270 Ali EkberVilayeti Tarih i Revabit i Harici Iran der Ahd i Sah Ismail Safevi Intisarat i Vezaret i Umur i Harice Tahran 1375 matbu basim icin bkz s 36 42 mektubun fotokopi nushasi icin bk 42 47 Tum bu zaferlerinden sonra Ozbekler Timurlu ve Baburlulerin elinden Horasan i almis Bistam vilayetinden Turkistan ulkesinin dogudaki son hududuna kadar olan yerleri tasarruflarina gecirmis oldular Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1034 1036 Anonim Alem Ara yi Safevi s 270 Hasan Bey Rumlu Esterabad in ele gecirilisi hususunda biraz daha ayrintiya girerek Esterabad da bulunan sehzadelerin Ozbek kusatmasi karsisinda birkac gun beklediklerini ancak sonunda caresizlikten Seybani Han in yanina elciler gondererek ondan aman dilediklerini yazar Seybani Han da bunun uzerine Muhammed Mirza nin Azerbaycan tarafina gitmesine musaade eder Diger sehzade Fereydun Huseyin Mirza ise Etruk nehri tarafina gidip Yaka Turkmenleri arasina karisir Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1034 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1037 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II 1040 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1040 Mektubun aslina ulasamadigimiz gibi onde gelen Iran tarihcilerinden Menucehr Pardadust da Sah Ismail adli calismasinda bu beyitin yer aldigi mektubun gunumuze ulasmadigini soyler Menucehr Parsadust Sah Ismail i Evvel Padisahi ba Eserha yi dirpay der Iran ve Irani Intisarat i Sihami Tahran 1381 s 316 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1040 Mektubun aslina ulasamadigimiz gibi onde gelen Iran tarihcilerinden Menucehr Pardadust da Sah Ismail adli calismasinda bu beyitin yer aldigi mektubun gunumuze ulasmadigini soyler Parsadust Sah Ismail i Evvel s 316 V Minorsky Tadhkirat al Muluk A Manual of Safevid Administration University of Cambridge press Ingiltere 1980 s 125 126 Burada zikredilen rakamlar dikkate alindiginda Dulkadirli ordusunun toplamda 265 bin kisiden olustugu gorulmektedir Bir Venedik seyyahi olan Giovanni Maria Angiolello ise seyahatnamesinde Safevi tarafinin 70 000 askerden mutesekkil oldugunu soyler ki iki rakam arasindaki ucurum ve de sadece bir beylik konumunda olan Dulkadirli ordusunun mevcudunun abartili oldugunu gosterir Tufan Gunduz Seyyahlarin Gozuyle Sultanlar ve Savaslar Giovanni Maria Angiolello Venedikli Bir Tuccar ve Vincenzo D Alessandri nin Seyahatnameleri Istanbul 2007 s 85 Gunumuz Iran tarihcilerinden Menucehr Parsadust Sah Ismail in Dulkadirli Beyligine gerceklestirdigi seferi uzun uzun anlatir ancak asker sayilari hususunda herhangi bir bilgiye yer vermez Parsadust Sah Ismail i Evvel s 296 300 Kazvin i savasi kisaca anlatir ve Alauddevle nin oglu Sarukaplan lakapli Kasim Bey in basi kesilerek olduruldugunu aktarir Budak Munsi Kazvini Cevahiru l Ahbar hzl Muhsin Behram Nejad Intisarat i Miras i Mektub Tahran 1378 s 123 124 Kummi Sah Ismail in bu beylik uzerine Azerbaycan Sirvan Karabag ve Irak taki birliklerle sefer duzenledigini soylemekle birlikte herhangi bir sayi vermez Savas esnasinda yaklasik 8 000 Dulkadirli askerinin olduruldugunu soyler Kadi Ahmed bin Serafeddin el Huseyn el Huseyni Kummi Hulasatu t Tevarih C I hzl Ihsan Israki Intisarat i Danisgah i Tehran Tahran 1383 s 89 93 Sah Ismail Safevi Mecmu a yi Esnad ve Mekatibat i Tarihi Hemrah Ba Yaddastha yi Tafsili hzl Abdul Huseyin Nevai Intisarat i Erguvan Tahran 1368 s 71 73 Mektubun asli ve fotokopisi icin bkz Vilayeti Sah Ismail Safevi s 54 57 58 Bu mektupta tarihe dair herhangi bir ibare olmamakla birlikte kroniklerde de ne zaman yazildigina dair bir bilgiye ulasilamamaktadir Ilk mektubun 914 yilinda kaleme alindigi onemli bir husustur Diger ipucu seyyah Angiolello nun da kaleme aldigi uzere Seybani Han in 914 yili itibariyla Horasan seferini baslatmasi buna karsin Sah Ismail in Isfehan a gelip savas icin hazir bekledigi sirada Seybani Han in Ozbek askerinin Mekke ye gitme ve bunun icinde Iran topraklarindan gecme istegini Sah a iletmesidir Gunduz Sultanlar ve Savaslar s 87 Su durumda mektup en iyi ihtimalle H 914 yilinin sonlarinda ya da H 915 yilinda yani M 1510 da Sah a ulasmistir Mektup Seyadet i penah saltanat i destgah Ismail Daruga ifadesiyle baslamaktadir Mektubun fotokopi baskisi ve matbu sekli icin bk Vilayeti Sah Ismail Safevi s 48 50 51 53 Sadece matbu formati icin bk Nevai Sah Ismail s 81 84 Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1043 1045 Kroniklerden bazilarinda da mektubun ozet hali yer almaktadir Anonim Alem Ara yi Safevi s 270 Isfahani Holdeberrin s 183 185 Hursad bin Kubad el Huseyni Tarih i Elci i Nizam Sah Tarih i Safeviye ez Agaz ta sal 972 Hicri Kameri adli eserinde Sah Ismail ile Seybani Han in birbirlerine yazdigi iki mektuba yer vermistir Seybani Han in Sah Ismail e gonderdigi mektup yukarida zikrettigimiz mektupla ozellikle Ozbek sehzadelerinin Iran uzerine sefere gonderilecegi hususlarinda benzerlik gostermesine ragmen muhtemelen ayni mektuplar degildir Hatta Huseyni nin ozet halinde takdim ettigi bu mektubun Seybani Han in Sah Ismail e yazdigi ilk mektup olma olasiligi da vardir Cunku Huseyni ni bu mektuba karsilik Sah Ismail in gonderdigi name aslindan tespit ettigimiz uzere 1 Rebiulahir 914 tarihlidir ve cevap mahiyetli bu mektupla Seybani Han in yukarida zikrettigimiz mektubu arasinda belirgin farkliliklar vardir Hursad bin Kubad el Huseyni Tarih i Elci i Nizam Sah Tarih i Safeviye ez Agaz ta sal 972 Hicri Kameri hzl Mehmed Riza Nasiri Intisarat i Encumen i Asar ve Mefahir i Ferhengi Tahran 1379 s 38 45 Vilayeti Sah Ismail s 48 Anonim Alem Ara yi Safevi s 270 de bir elci tayin edildigi soylenir ama isim belirtilmez Anonim Alem Ara yi Safevi s 270 Rumlu asker sayisi vermemekle birlikte sayinin cok oldugunu ifade etmekle yetinmistir Rumlu Ahsenu t Tevarih C II s 1040 Ayrica bakinizSafevi Devleti Horasan Seybani Hanligi