Bu madde, uygun değildir.Şubat 2015) ( |
Fizikte, tamamlayıcılık Kopenhag yorumuyla yakından ilgili kuantum mekaniğinin temel bir ilkesidir. Bu; nesnelerin aynı zamanda doğru olarak ölçülemeyen tamamlayıcı özelliklere sahip olduğunu ifade etmektedir. Heisenberg belirsizlik ilkesi uyarınca, bir özellik ne kadar doğru ölçülürse, tamamlayıcı özelliği de o kadar az doğru ölçülür. Bundan başka, belirli bir olay tipinin (fenomen) tam olarak açıklanması, bir şekilde tamamlayıcı olan çeşitli olası bazların her birinde yapılan ölçümler ile başarıya ulaşabilir. Tamamlayıcılık ilkesi, kuantum mekaniğinin önde gelen kurucularından olan Niels Bohr tarafından formüle edilmiştir.
Tamamlayıcı özellikler ile ilgili örnekler:
- Konum ve momentum
- Farklı eksende dönme
- Dalga ve parçacık
- Bir alanın değeri ve değişimi (belli bir pozisyonda)
Konsept
Bohr prensipleri aşağıdaki gibi özetlemiştir:
... ancak uzak [kuantum fiziksel] fenomenler klasik fiziksel açıklamanın kapsamını
aşar, tüm delillerin tanımı klasik terimlerle ifade edilmelidir. Arguman öyle basit
ki, “deney” sözcüğüyle biz; ne öğrendiğimiz, ne yaptığımız ve nerede diğerlerine
anlattığımız konusunda atıfta bulunuruz. Bu nedenle, deneysel düzenlemelerin ve
gözlem sonuçlarının açıklaması klasik fiziğin terminolojisine uygun uygulamaya sahip
anlaşılabilir bir dille ifade edilmelidir.
Bu çok önemli nokta... olayın hangi koşullarda ortaya çıktığını tanımlamayı hedef
edinen ölçüm aletleri ile atomik nesnelerin davranış ve etkileşimi arasındaki herhangi
bir keskin bölünmenin imkansızlığını işaret eder... Sonuç olarak, farklı deneysel
koşullar altında elde edilen deliller, tek bir resimle anlaşılamaz, ancak objelerle ilgili
olası bilgileri anlamsız kılan fenomenlerin totalitesi (toplamı) açısından tamamlayıcı
olarak kabul edilmelidir.
Örneğin, fiziksel objelerin dalga boyutu ve parçacığı böylesi tamamlayıcı fenomenlerdir. Her iki kavram, parçacığın ve dalganın aynı zamanda bulunmasının imkânsız olduğu klasik mekaniklerden ödünç alınmıştır. Bu nedenle, belirli bir anda dalga ve parçacığın tam özelliklerinin ölçülmesi imkânsızdır. Bunun yanında, Bohr; bir ölçüm cihazı ile bağımsız içsel saptamanın özelliklerine sahip olduğu için kuantum mekaniği tarafından yönetilen nesneleri kabul etmenin mümkün olmadığını ifade eder. Ölçümün türü hangi özelliğin gösterildiği tayin eder. Ancak, tek ve çift yarık deneyi (single and double-slit experiment) ve diğer deneyler; dalga ve parçacığın bazı etkilerinin tek bir ölçümde ölçülebileceğini göstermektedir.
Doğası
Tamamlayıcılığın bir temel yönü, sadece bir fiziksel varlığın bazı ölçülebilir ve tanınır özellikleri için uygulanmaz, fakat daha da önemlisi, fiziksel dünyada mevcut özelliğin belirgin tezahürünün kısıtlanmasında da uygulanır. Fiziksel varlıkların tüm özellikleri, Bohr’un tamamlayıcı veya konjuge (birleşik) çiftler (Fourier dönüşüm çiftleri de denir) diye nitelendirdiği sadece çiftlerde bulunur. Fiziksel gerçeklik, bu tamamlayıcı çiftler arasında bulunan dengeler tarafından sınırlanan özelliklerin tezahürleri tarafından belirlenir ve tanımlanır. Örneğin, bir elektron; momentumun tezahüründe mevcut bulunan tamamlayıcı kaybın alışverişinde bile pozisyonunun daha büyük ve daha doğru olduğunu açıkça gösterebilmektedir. Bu durum, son derece hassas pozisyonun, tezahür eden momentumunun mümkün olmayan (örneğin, tezahür etmeyen veya ele geçirilmemiş) belirsizliğini veya üstü kapalı olmasını dikte edeceğinden dolayı (örneğin, açık) pozisyona sahip bir elektronda da sınırlamanın olduğunu ortaya koymaktadır. Özelliğin tezahürünün hassasiyetindeki nihai sınırlamalar Heisenberg belirsizlik ilkesi ve Planck birimleri tarafından ölçülür. Tamamlayıcılık ve Belirsizlik, fiziksel dünyadaki tüm özellikleri ve eylemler dolayısıyla bir dereceye kadar non-deterministik olduğunu belirlemektedir. Fizikçiler F.A.M. Frescura ve Basil Hiley fizikte tamamlayıcılık ilkesinin getirilmesinin nedenlerini şu şekilde özetlemektedir:
“Geleneksel görüşte, uzay-zaman içinde bir gerçekliğin var olduğuna ve bu
gerçekliğin tüm yönleriyle incelenebilen veya herhangi bir anda açık bir şekilde
ifade edilebilen belirlenmiş bir şey olduğuna inanılır. Soruna geleneksel bakışı
kuantum mekaniği diye adlandıran ve bunu işaret eden ilk kişi Bohr’dur. O’na
göre, belirsizlik ilkesini açıklama yöntemi olan 'eylemin kuantum bölünmezliği',
bir sistemin tüm yönlerinin aynı anda görülebileceğini ima etmekteydi.
Tertibatın bir başka tamamlayıcı özelliğinin farklı bir parçasıyla tezahürün
oluşması mümkün olmakla beraber böylesi bir durumda orijinal yapı tezahür
dışı (non-manifest) olduğundan; öyle ki, özgün nitelikler artık iyi belirlenmemiş
olduğundan, sadece belirli özelliklerin tertibatının belirli bir parçasını
kullanarak, diğerlerine rağmen tezahür oluşturulabilir. Bohr için bu durum,
tamamlayıcılık ilkesinin bir göstergesiydi. Bu ilkeyi Bohr, daha önceden diğer
fikri disiplinlerde, klasik fizik hariç, yoğun bir şekilde göründüğünü bilmekteydi
ve bunun evrensel bir ilke olarak uygulanmasını belirtmekteydi.
Bir sistem içinde tamamlayıcılık; ilgili kişinin, hangi koşullar altında özelliklerini ölçmeye teşebbüs ettiğini dikkate aldığında ortaya çıkar. Bohr’un da not ettiği üzere, tamamlayıcılık ilkesi atomik nesnelerin davranışı ve fenomenlerin ortaya çıktığı koşulları tanımlamayı amaç edinen ölçüm enstrümanlarının etkileşimi arasındaki herhangi bir keskin ayrılığın imkânsızlığını işaret etmektedir. Bohr’un orijinal metinlerinde de belirtildiği üzere, önemli olan, belirsizlik ilkesi ile ilgili açıklamadan kaynaklanan tamamlayıcılık ilkesinin ayırt edilmesidir. Fizikte tamamlayıcılık mevzusunu çevreleyen güncel konulardaki teknik bir tartışma için, örneğin, Bandyopadhyay (2000) bakınız. Burada bu tartışmanın bölümleri ile ilgili çizimleri göreceksiniz.
Ek hususlar
Konu üzerine yaptığı özgün konuşmasında, Bohr, aynen ışık hızının sınırlılığının uzay ve zaman (izafiyet) arasında keskin bölünmenin imkânsızlığı anlamına geldiği gibi eylemin kuantumundaki sınırlılığı da, etkileşim ve sistemin davranışı arasındaki keskin bölünmenin imkânsızlığının ölçüm aletleriyle ifade edildiğini işaret etmiştir. Bohr bu durumun, kuantum teorisindeki “durum”un konsepti ile ilgili bilinen sorunlara neden olduğunu belirtmiştir; kuantum teorisinin yarattığı epistemolojide, bu yeni durumun tamamlayıcılık kavramı ile sembolize edilmesi amaçlanmıştır. Bazıları bu durumu kuantum teorisinin biçimsel yönleri kadar önemli bir keşif olarak kabul ederken, bazıları da onu kuantum mekaniğine bir felsefi yardımcı olarak düşünmüştür. Sonraki örnekler, "Tamamlayıcılığın, quantal formalizmin üstüne dekorasyon olarak yerleştirilecek, Bohr tarafından icat edilmiş bir felsefi bir üstyapı olmadığını aksine, quantal açıklamanın temelini teşkil ettiğini” iddia eden Leon Rosenfeld’i kapsar. John Wheeler da, Bohr'un Tamamlayıcılık ilkesinin, kuantum fikrinin tam olarak anlaşılmasına yönelik olarak yaptığı elli yıllık araştırmasının özünü teşkil ettiğini ve bu yüzyılın en devrimci bilimsel konsepti olduğunu ifade etmiştir.
Deneyler
Laboratuvardaki dalga-parçacık tamamlayıcılığının özlü örneği çiftyarık (çift fant)’dır. Tamamlayıcı davranışın özünün şu soru teşkil etmektedir: Mevcut bilgilerin ortaya koyduğu şey" - evrenin bileşenlerinin içine aldığı-, “ çift yarıktan geçerken sinyal gelişim aşamalarını ortaya çıkaran şey ne?” Bilgi, dönen her partikülün "hangi yarığı” ortaya koyduğunu (bilinçli bir gözlemci tarafından ölçülmesi durumunda) ortaya çıkarsa, o zaman her bir parçacık diğer yarık ile çakışan hiçbir dalgayı ortaya koymaz. Bu, bir parçacık benzeri davranıştır. Fakat- her ne kadar iyi donanımlı olursa olsun bilinçli bir gözlemcinin olmamasından dolayı- her bir partikülün seyahat edebileceği yarığı saptayabilecek yarıkla ilgili bir bilginin mevcut olmaması durumunda, o zaman bir dalga olarak, her iki yarık boyunca seyahat ediyormuş gibi bizzat işaret partikülleri (zerrecikleri) kendi kendilerini aynı zamanda engelleyecektir. Englert Greenberger’in ikilik ilişkisine göre bu bir dalga benzeri davranıştır. Çünkü bir davranış gözlemlendiğinde, diğer davranış görülmez. Her iki davranış aynı zamanda gözlemlenebilir, fakat her biri, ancak tüm davranışları (ikilik ilişkisi ile belirlendiğinden) daha az tezahür eder şekilde. Tamamlayıcı davranışların bu süperpozisyonu, "hangi yarık" ile ilgili kısmi bir bilgi olduğunda var olur. İkilik ilişkisi ve tamamlayıcılığın bizzat kendisi ile ilgili bazı tartışmalar sürerken, tersi pozisyonu genel fizik tarafından kabul görmez.
Çeşitli nötron enterforemetre deneyleri, ikilik ve tamamlayıcılık kavramlarının inceliğini göstermektedir. Interferometreyi boydan boya geçerek, nötronun bir dalga gibi hareket ettiği görülmektedir. Ancak geçiş esnasında nötron yerçekimi ile karşı karşıya gelir. Nötron interferometresi dünyanın yerçekimi alanında dönmeye maruz kalırken, interferometrenin iki kolu arasında bir faz değişimi, interferometreden çıkan nötron dalgalarının yapıcı ve yıkıcı müdahalesindeki değişiklik eşliğinde gözlemlenebilir. Bazı yorumlar, müdahale etkisini anlamanın, tek bir nötronun aynı anda interferometre üzerinden her iki yolu aldığını kabullenmeyi gerektiğini iddia etmektedir; tek bir nötron, daha önce olduğu gibi "bir kerelik aynı anda iki yerde olacaktı". Bir nötron interferometresi boyunca iki yol arasındaki mesafe birbirinden 15 cm ile 5 cm uzaklığında olacağından dolayı, etkisi de pek mikroskobik seviyede olur. Bu durum, yarıkların (veya aynaların) rastgele birbirinden uzağa konulduğu ayna inferometre ve geleneksel çift-yarık deneylerine benzerlik göstermektedir. Bu nedenle, parazit ve kırınım deneylerinde, nötronlar, tekabül eden dalga boyunun fotonları (veya elektronları) ile aynı şekilde davranış ortaya koyarlar.
Tarih
Görünüşe göre Niels Bohr tamamlayıcılık ilkesini, 1927’nin Şubat ve Mart aylarında Norveç’e yaptığı kayak tatili esnasında iyice idrak etmişti. Bu esnada (daha henüz basıma verilmemiş olan) daha henüz keşfedilmiş belirsizlik ilkesi ile ilgili olarak Werner Heisenberg’den bir mektup aldı. Heisenberg’in belirsizlik ilkesi ile ilgili çalışmalarını basım amacıyla sunacağı tatilden döneceği o vakte kadar, Bohr belirsizlik ilkesinin, tamamlayıcılığın daha derin konseptinin tezahürü olduğuna Heisenberg’i ikna etti. Heisenberg yayımı öncesinde, belirsizlik ilkesi ile ilgili olarak yaptığı çalışmaya bir etkisi olur düşüncesiyle şu notu usulüne uygun bir şekilde ekler ve şöyle der:
Bohr, yaptığımız gözlemlerdeki belirsizliğin, süreksizliklerin oluşumundan
münhasıran ortaya çıkmadığına dikkatimi çekti ve bunun sebebini, doğrudan
bir yandan [partikulat] teorisine bir yandan da dalga teorisinde ortaya çıkan
oldukça farklı deneylere eşit geçerlilik şeklinde yorumlamadaki isteğimize
bağladı.
Bohr, halka açık bir ortamda, 16 Eylül 1927 tarihinde Como, İtalya'da düzenlenen Uluslararası Fizik Kongresi’nde verilen bir konferansta tamamlayıcılık ilkesini tanıttı. Bu konferansa, Einstein, Schrödinger ve Dirac hariç, o dönemin önde giden fizikçileri, de katılmıştı. Fakat, adı geçen bu üç kişi, bir ay sonra Bohr’un; Bürksel,Belçika’da Fifth Solvay Kongresinde prensipleri tekrar takdim ettiği konferansa katıldılar. Her iki konferansta verilen dersler basılıp yayınlandı. Müteakip yılda da Almanca olarak Naturwissenschaften’de, İngilizce olarak Nature’da tekrar yayınlandı. "Atomik Fizik epistemolojik Sorunları hakkında Einstein ile Tartışmalar" başlıklı 1949 yılında Bohr tarafından yazılmış bir makalede tamamlayıcılık kavramı hususunda yapılmış kesin tanımlama birçok kişi tarafından kabul görmektedir.
Tamamlayıcılıkta DDA ve Süreksiz Hareket
Dr Shan Gao; (sayfa konum 1785) Kuantum mekaniği ve Tamamlayıcılık da çift yarık deneyi hususunu açıklamak için, Shi ve Adlerin çalışmalarından ve DDA, DEM ve kuantum mekaniğinin denklemlerinden istifade etti. Düşüncenin nontechnical temeli, hareketin bloklarda, partiküller (ve/veya “ayrık zaman birimi”) diye tanımlanan bloklarla nasıl meydana geldiğini açıklamak için sürekli hareket fikrini ve denklemleri kullanarak, kapsamlı bir ayrıklaştıran lens kanalıyla elektronların veya fotonların (parçacıkların) dalga hareketlerine bakarak parçacık sorunlarını çözmektir. Benzer denklem hususları yaygın olarak (Adler’den sonra, 2002, adı geçen eserdeki referans noktaları) kabul edilmekle beraber, yarık deneyinde parçacıkların lokasyonu olarak onları genelleme düşüncesi hala teorik ve spekülatif konumdadır.
Notlar
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Subat 2015 Fizikte tamamlayicilik Kopenhag yorumuyla yakindan ilgili kuantum mekaniginin temel bir ilkesidir Bu nesnelerin ayni zamanda dogru olarak olculemeyen tamamlayici ozelliklere sahip oldugunu ifade etmektedir Heisenberg belirsizlik ilkesi uyarinca bir ozellik ne kadar dogru olculurse tamamlayici ozelligi de o kadar az dogru olculur Bundan baska belirli bir olay tipinin fenomen tam olarak aciklanmasi bir sekilde tamamlayici olan cesitli olasi bazlarin her birinde yapilan olcumler ile basariya ulasabilir Tamamlayicilik ilkesi kuantum mekaniginin onde gelen kurucularindan olan Niels Bohr tarafindan formule edilmistir Tamamlayici ozellikler ile ilgili ornekler Konum ve momentum Farkli eksende donme Dalga ve parcacik Bir alanin degeri ve degisimi belli bir pozisyonda KonseptBohr prensipleri asagidaki gibi ozetlemistir ancak uzak kuantum fiziksel fenomenler klasik fiziksel aciklamanin kapsamini asar tum delillerin tanimi klasik terimlerle ifade edilmelidir Arguman oyle basit ki deney sozcuguyle biz ne ogrendigimiz ne yaptigimiz ve nerede digerlerine anlattigimiz konusunda atifta bulunuruz Bu nedenle deneysel duzenlemelerin ve gozlem sonuclarinin aciklamasi klasik fizigin terminolojisine uygun uygulamaya sahip anlasilabilir bir dille ifade edilmelidir Bu cok onemli nokta olayin hangi kosullarda ortaya ciktigini tanimlamayi hedef edinen olcum aletleri ile atomik nesnelerin davranis ve etkilesimi arasindaki herhangi bir keskin bolunmenin imkansizligini isaret eder Sonuc olarak farkli deneysel kosullar altinda elde edilen deliller tek bir resimle anlasilamaz ancak objelerle ilgili olasi bilgileri anlamsiz kilan fenomenlerin totalitesi toplami acisindan tamamlayici olarak kabul edilmelidir Ornegin fiziksel objelerin dalga boyutu ve parcacigi boylesi tamamlayici fenomenlerdir Her iki kavram parcacigin ve dalganin ayni zamanda bulunmasinin imkansiz oldugu klasik mekaniklerden odunc alinmistir Bu nedenle belirli bir anda dalga ve parcacigin tam ozelliklerinin olculmesi imkansizdir Bunun yaninda Bohr bir olcum cihazi ile bagimsiz icsel saptamanin ozelliklerine sahip oldugu icin kuantum mekanigi tarafindan yonetilen nesneleri kabul etmenin mumkun olmadigini ifade eder Olcumun turu hangi ozelligin gosterildigi tayin eder Ancak tek ve cift yarik deneyi single and double slit experiment ve diger deneyler dalga ve parcacigin bazi etkilerinin tek bir olcumde olculebilecegini gostermektedir DogasiTamamlayiciligin bir temel yonu sadece bir fiziksel varligin bazi olculebilir ve taninir ozellikleri icin uygulanmaz fakat daha da onemlisi fiziksel dunyada mevcut ozelligin belirgin tezahurunun kisitlanmasinda da uygulanir Fiziksel varliklarin tum ozellikleri Bohr un tamamlayici veya konjuge birlesik ciftler Fourier donusum ciftleri de denir diye nitelendirdigi sadece ciftlerde bulunur Fiziksel gerceklik bu tamamlayici ciftler arasinda bulunan dengeler tarafindan sinirlanan ozelliklerin tezahurleri tarafindan belirlenir ve tanimlanir Ornegin bir elektron momentumun tezahurunde mevcut bulunan tamamlayici kaybin alisverisinde bile pozisyonunun daha buyuk ve daha dogru oldugunu acikca gosterebilmektedir Bu durum son derece hassas pozisyonun tezahur eden momentumunun mumkun olmayan ornegin tezahur etmeyen veya ele gecirilmemis belirsizligini veya ustu kapali olmasini dikte edeceginden dolayi ornegin acik pozisyona sahip bir elektronda da sinirlamanin oldugunu ortaya koymaktadir Ozelligin tezahurunun hassasiyetindeki nihai sinirlamalar Heisenberg belirsizlik ilkesi ve Planck birimleri tarafindan olculur Tamamlayicilik ve Belirsizlik fiziksel dunyadaki tum ozellikleri ve eylemler dolayisiyla bir dereceye kadar non deterministik oldugunu belirlemektedir Fizikciler F A M Frescura ve Basil Hiley fizikte tamamlayicilik ilkesinin getirilmesinin nedenlerini su sekilde ozetlemektedir Geleneksel goruste uzay zaman icinde bir gercekligin var olduguna ve bu gercekligin tum yonleriyle incelenebilen veya herhangi bir anda acik bir sekilde ifade edilebilen belirlenmis bir sey olduguna inanilir Soruna geleneksel bakisi kuantum mekanigi diye adlandiran ve bunu isaret eden ilk kisi Bohr dur O na gore belirsizlik ilkesini aciklama yontemi olan eylemin kuantum bolunmezligi bir sistemin tum yonlerinin ayni anda gorulebilecegini ima etmekteydi Tertibatin bir baska tamamlayici ozelliginin farkli bir parcasiyla tezahurun olusmasi mumkun olmakla beraber boylesi bir durumda orijinal yapi tezahur disi non manifest oldugundan oyle ki ozgun nitelikler artik iyi belirlenmemis oldugundan sadece belirli ozelliklerin tertibatinin belirli bir parcasini kullanarak digerlerine ragmen tezahur olusturulabilir Bohr icin bu durum tamamlayicilik ilkesinin bir gostergesiydi Bu ilkeyi Bohr daha onceden diger fikri disiplinlerde klasik fizik haric yogun bir sekilde gorundugunu bilmekteydi ve bunun evrensel bir ilke olarak uygulanmasini belirtmekteydi Bir sistem icinde tamamlayicilik ilgili kisinin hangi kosullar altinda ozelliklerini olcmeye tesebbus ettigini dikkate aldiginda ortaya cikar Bohr un da not ettigi uzere tamamlayicilik ilkesi atomik nesnelerin davranisi ve fenomenlerin ortaya ciktigi kosullari tanimlamayi amac edinen olcum enstrumanlarinin etkilesimi arasindaki herhangi bir keskin ayriligin imkansizligini isaret etmektedir Bohr un orijinal metinlerinde de belirtildigi uzere onemli olan belirsizlik ilkesi ile ilgili aciklamadan kaynaklanan tamamlayicilik ilkesinin ayirt edilmesidir Fizikte tamamlayicilik mevzusunu cevreleyen guncel konulardaki teknik bir tartisma icin ornegin Bandyopadhyay 2000 bakiniz Burada bu tartismanin bolumleri ile ilgili cizimleri goreceksiniz Ek hususlarKonu uzerine yaptigi ozgun konusmasinda Bohr aynen isik hizinin sinirliliginin uzay ve zaman izafiyet arasinda keskin bolunmenin imkansizligi anlamina geldigi gibi eylemin kuantumundaki sinirliligi da etkilesim ve sistemin davranisi arasindaki keskin bolunmenin imkansizliginin olcum aletleriyle ifade edildigini isaret etmistir Bohr bu durumun kuantum teorisindeki durum un konsepti ile ilgili bilinen sorunlara neden oldugunu belirtmistir kuantum teorisinin yarattigi epistemolojide bu yeni durumun tamamlayicilik kavrami ile sembolize edilmesi amaclanmistir Bazilari bu durumu kuantum teorisinin bicimsel yonleri kadar onemli bir kesif olarak kabul ederken bazilari da onu kuantum mekanigine bir felsefi yardimci olarak dusunmustur Sonraki ornekler Tamamlayiciligin quantal formalizmin ustune dekorasyon olarak yerlestirilecek Bohr tarafindan icat edilmis bir felsefi bir ustyapi olmadigini aksine quantal aciklamanin temelini teskil ettigini iddia eden Leon Rosenfeld i kapsar John Wheeler da Bohr un Tamamlayicilik ilkesinin kuantum fikrinin tam olarak anlasilmasina yonelik olarak yaptigi elli yillik arastirmasinin ozunu teskil ettigini ve bu yuzyilin en devrimci bilimsel konsepti oldugunu ifade etmistir DeneylerLaboratuvardaki dalga parcacik tamamlayiciliginin ozlu ornegi ciftyarik cift fant dir Tamamlayici davranisin ozunun su soru teskil etmektedir Mevcut bilgilerin ortaya koydugu sey evrenin bilesenlerinin icine aldigi cift yariktan gecerken sinyal gelisim asamalarini ortaya cikaran sey ne Bilgi donen her partikulun hangi yarigi ortaya koydugunu bilincli bir gozlemci tarafindan olculmesi durumunda ortaya cikarsa o zaman her bir parcacik diger yarik ile cakisan hicbir dalgayi ortaya koymaz Bu bir parcacik benzeri davranistir Fakat her ne kadar iyi donanimli olursa olsun bilincli bir gozlemcinin olmamasindan dolayi her bir partikulun seyahat edebilecegi yarigi saptayabilecek yarikla ilgili bir bilginin mevcut olmamasi durumunda o zaman bir dalga olarak her iki yarik boyunca seyahat ediyormus gibi bizzat isaret partikulleri zerrecikleri kendi kendilerini ayni zamanda engelleyecektir Englert Greenberger in ikilik iliskisine gore bu bir dalga benzeri davranistir Cunku bir davranis gozlemlendiginde diger davranis gorulmez Her iki davranis ayni zamanda gozlemlenebilir fakat her biri ancak tum davranislari ikilik iliskisi ile belirlendiginden daha az tezahur eder sekilde Tamamlayici davranislarin bu superpozisyonu hangi yarik ile ilgili kismi bir bilgi oldugunda var olur Ikilik iliskisi ve tamamlayiciligin bizzat kendisi ile ilgili bazi tartismalar surerken tersi pozisyonu genel fizik tarafindan kabul gormez Cesitli notron enterforemetre deneyleri ikilik ve tamamlayicilik kavramlarinin inceligini gostermektedir Interferometreyi boydan boya gecerek notronun bir dalga gibi hareket ettigi gorulmektedir Ancak gecis esnasinda notron yercekimi ile karsi karsiya gelir Notron interferometresi dunyanin yercekimi alaninda donmeye maruz kalirken interferometrenin iki kolu arasinda bir faz degisimi interferometreden cikan notron dalgalarinin yapici ve yikici mudahalesindeki degisiklik esliginde gozlemlenebilir Bazi yorumlar mudahale etkisini anlamanin tek bir notronun ayni anda interferometre uzerinden her iki yolu aldigini kabullenmeyi gerektigini iddia etmektedir tek bir notron daha once oldugu gibi bir kerelik ayni anda iki yerde olacakti Bir notron interferometresi boyunca iki yol arasindaki mesafe birbirinden 15 cm ile 5 cm uzakliginda olacagindan dolayi etkisi de pek mikroskobik seviyede olur Bu durum yariklarin veya aynalarin rastgele birbirinden uzaga konuldugu ayna inferometre ve geleneksel cift yarik deneylerine benzerlik gostermektedir Bu nedenle parazit ve kirinim deneylerinde notronlar tekabul eden dalga boyunun fotonlari veya elektronlari ile ayni sekilde davranis ortaya koyarlar TarihGorunuse gore Niels Bohr tamamlayicilik ilkesini 1927 nin Subat ve Mart aylarinda Norvec e yaptigi kayak tatili esnasinda iyice idrak etmisti Bu esnada daha henuz basima verilmemis olan daha henuz kesfedilmis belirsizlik ilkesi ile ilgili olarak Werner Heisenberg den bir mektup aldi Heisenberg in belirsizlik ilkesi ile ilgili calismalarini basim amaciyla sunacagi tatilden donecegi o vakte kadar Bohr belirsizlik ilkesinin tamamlayiciligin daha derin konseptinin tezahuru olduguna Heisenberg i ikna etti Heisenberg yayimi oncesinde belirsizlik ilkesi ile ilgili olarak yaptigi calismaya bir etkisi olur dusuncesiyle su notu usulune uygun bir sekilde ekler ve soyle der Bohr yaptigimiz gozlemlerdeki belirsizligin sureksizliklerin olusumundan munhasiran ortaya cikmadigina dikkatimi cekti ve bunun sebebini dogrudan bir yandan partikulat teorisine bir yandan da dalga teorisinde ortaya cikan oldukca farkli deneylere esit gecerlilik seklinde yorumlamadaki istegimize bagladi Bohr halka acik bir ortamda 16 Eylul 1927 tarihinde Como Italya da duzenlenen Uluslararasi Fizik Kongresi nde verilen bir konferansta tamamlayicilik ilkesini tanitti Bu konferansa Einstein Schrodinger ve Dirac haric o donemin onde giden fizikcileri de katilmisti Fakat adi gecen bu uc kisi bir ay sonra Bohr un Burksel Belcika da Fifth Solvay Kongresinde prensipleri tekrar takdim ettigi konferansa katildilar Her iki konferansta verilen dersler basilip yayinlandi Muteakip yilda da Almanca olarak Naturwissenschaften de Ingilizce olarak Nature da tekrar yayinlandi Atomik Fizik epistemolojik Sorunlari hakkinda Einstein ile Tartismalar baslikli 1949 yilinda Bohr tarafindan yazilmis bir makalede tamamlayicilik kavrami hususunda yapilmis kesin tanimlama bircok kisi tarafindan kabul gormektedir Tamamlayicilikta DDA ve Sureksiz HareketDr Shan Gao sayfa konum 1785 Kuantum mekanigi ve Tamamlayicilik da cift yarik deneyi hususunu aciklamak icin Shi ve Adlerin calismalarindan ve DDA DEM ve kuantum mekaniginin denklemlerinden istifade etti Dusuncenin nontechnical temeli hareketin bloklarda partikuller ve veya ayrik zaman birimi diye tanimlanan bloklarla nasil meydana geldigini aciklamak icin surekli hareket fikrini ve denklemleri kullanarak kapsamli bir ayriklastiran lens kanaliyla elektronlarin veya fotonlarin parcaciklarin dalga hareketlerine bakarak parcacik sorunlarini cozmektir Benzer denklem hususlari yaygin olarak Adler den sonra 2002 adi gecen eserdeki referans noktalari kabul edilmekle beraber yarik deneyinde parcaciklarin lokasyonu olarak onlari genelleme dusuncesi hala teorik ve spekulatif konumdadir Notlar