Singer-Prebisch tezi, uzun dönemde , tarım ürünü ihraç eden gelişmekte olan ülkeler aleyhine ve sanayi ürünü ihraç eden sanayileşmiş ülkeler lehine değişeceğini savunan tez.
Alman iktisatçı Hans Singer ile Arjantinli iktisatçı Raúl Prebisch tarafından ayrı ayrı ortaya atılan ve özellikle II. Dünya Savaşından sonra yaygınlık kazanan bir görüştür. Gelişmekte olan ülkelerde ulusal hasılanın bir bölümünün sanayileşmiş ülkelere aktarılması anlamına gelir. , bu tezin etkisiyle gelişmekte olan ülkelere, kalkınma için yoğun koruyuculuk duvarları arkasında sanayileşmeyi ve sermaye birikimini hızlandıracak para politikası araçları uygulanmasını önermiştir.
Ticaret hadlerinin uzun dönemli seyri konusunda ileri sürülen ve bu tezi destekleyen çalışmalar vardır. Bunlardan bir kısmı, zamanla tarım ürünlerine olan dünya talebi azalırken, sanayi ürünlerine talebin artıyor olmasını açıklar. Bir kısım nedenler de gelişmekte olan ülkelerin, teknolojik gelişmelerden tam olarak yararlanamamalarıyla ilgilidir. Örneğin hızlı teknolojik gelişmenin üretimi artırması ve fiyatları düşürmesi, oysa monopolcü kuruluşların denetlenememesi ve etkin bir sendikal hareketin yokluğu dolayısıyla bu verimlilik artışlarının ülkede tutulamaması ve ihraç ürünlerinde düşük fiyatlar yoluyla sanayileşmiş ülkelere aktarılması gibi. Üçüncü bir faktör olarak da azgelişmiş ülkelerde ekonominin yapısal esnekliğinin çok düşük olduğu ve sermayenin bu ülkelerde kıt faktör olması nedeniyle kaynakları, verimliliği düşen sektörlerden diğer sektörlere kaydırmanın güçlükleri üzerinde durulmaktadır. Bu tartışmalar bugün de devam etmektedir. Gelişmekte olan ülkeler bu görüşlerin de etkisiyle sanayileşme çabalarına hız vermişler ve bozulan ticaret hadlerinden doğan kayıplarının karşılanması için kendilerine daha fazla kaynak transferi sağlanmasını savunmuşlardır.
Tezin Temel Prensipleri
Prebisch Singer Tezi, hammadde ve tarım gibi emek yoğun üretimde uzmanlaşan geri kalmış ülkelerin uzun vadede dış ticaret hadlerinde karşılacağı bozulmayı açıklayan bir tezdir. Dış ticaretin başlamasıyla, geri kalmış ülkelerde ihracat kalemleri oransal bakımdan küçülürken ithalat kalemlerinde ya bir değişiklik olmayacak ya da bu kalem artacaktır. Buna sebep olarak temel üretim mallarına olan talebin gelir esnekliğinin, sanayi mallarına olan esneklikten daha küçük olması öne sürülmüştür. Böylece geri kalmış ülkelerde ihracat ve ithalat ürünleri arasındaki oransal fark giderek açılacaktır. Bu talep farkının yanında geri kalmış ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları hammade ve tarım üretimine olan talep dış ticaret ile artacak ve bu ülkelerin bu sektörlerde uzmanlaşmalarına neden olacaktır. Bu uzmanlaşma da yerli sanayi gelişimini baltalar. Böylece girdi ithalatçısı/sanayi malı ihracatçısı gelişmiş ülkeler ile girdi ihracatçısı/sanayi mali ithalatçısı geri kalmış ülkeler bir çıkmaza girecektir. Sanayi malları daha çok katma değer içerdiği için gelişmiş ülkeler bu ticaretten kazançlı çıkacak tek taraf olurlar.
Bu durumun ihracat tarafı şu şekilde açıklanır. Geri kalmış ülkeler dış ticaretin başlamasıyla karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları emek yoğun mallarda hem ölçek artışı hem de zaman içinde gelişecek teknik ile daha ucuza üretim yapabilmeye başlayacaklardır. Fiyatlardaki düşüş iç pazarda olumlu karşılanabilecek bir durumken, ihracat miktarı büyük oranda değişmeyeceği için toplam hasılada düşüşe yol açacaktır. Bu da geri kalmış ülkelerin gelirini etkiler. Sermaye yoğun üretimde uzmanlaşan gelişmiş ülkeler ise dış ticaret ile hammade ve tarım mallarını daha ucuza elde etme olanağı bulacak ve ticaret haddini lehlerine çevirmeyi başaracaktır.
İthalat açısından bakıldığında ise gelişmiş ülkeler ürettikleri mallarda tekel durumundadırlar. Bu sebeple teknik gelişmeler yoluyla üretim maliyetlerini düşürseler bile alıcıların alternatifleri olmadığı için fiyatlarda bir değişikliğe gitmeleri gerekmez. Bu maliyet düşüşü fiyat üzerinde bir etki yaratmaz ancak gelişmiş ülkelerin kar marjını arttırır. Geri kalmış ülkeler ihracatta hasıla kaybı yaşarken ithalat miktarları değişmese bile bu maliyet düşüşünden yararlanamayacakları için toplam ithalat hasılaları sabit kalır. Eğer genişleyen iktisadi faaliyetleri ile daha fazla ithal malına ihtiyaç duymaya başlarlarsa ithalat hasılaları da artacaktır. Bu da onlar için iki taraftan da olumsuz bir sonuç doğuracaktır.
İhracat gelirlerinde meydana gelen düşüşe rağmen ithalatta aşağı yönlü bir değişme ihtimali olmaması emek yoğun üretimde bulunan ülkelerin dış ticaret ile uzun vadede zarar edeceğini gösterir. Bu duruma çare olarak geri kalmış ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklerine göre üretimde bulunmak yerine sermaye yoğun üretime yönelmesi önerilmiştir. Gerekli durumda korumacı, kapalı bir ekonomi ile emek yoğun üretime gelecek dış talep baskısı önlenmeli ve sanayici üretim doğrultusunda yol alınmalı, tasarrufları arttırma yoluyla sermaye birikimi sağlanmalıdır. Sermaye yaratılması için para politikası araçları önerilmiştir. Böylece geri kalmış ülkeler sadece tarıma ve hammedeye dayalı üretimden kurtularak ürün çeşitliliği sayesinde dış ticarette dengeye yakın bir konuma gelebileceklerdir.
Kaynakça
- ^ (PDF). 17 Ocak 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2021.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Singer Prebisch tezi uzun donemde tarim urunu ihrac eden gelismekte olan ulkeler aleyhine ve sanayi urunu ihrac eden sanayilesmis ulkeler lehine degisecegini savunan tez Alman iktisatci Hans Singer ile Arjantinli iktisatci Raul Prebisch tarafindan ayri ayri ortaya atilan ve ozellikle II Dunya Savasindan sonra yayginlik kazanan bir gorustur Gelismekte olan ulkelerde ulusal hasilanin bir bolumunun sanayilesmis ulkelere aktarilmasi anlamina gelir bu tezin etkisiyle gelismekte olan ulkelere kalkinma icin yogun koruyuculuk duvarlari arkasinda sanayilesmeyi ve sermaye birikimini hizlandiracak para politikasi araclari uygulanmasini onermistir Ticaret hadlerinin uzun donemli seyri konusunda ileri surulen ve bu tezi destekleyen calismalar vardir Bunlardan bir kismi zamanla tarim urunlerine olan dunya talebi azalirken sanayi urunlerine talebin artiyor olmasini aciklar Bir kisim nedenler de gelismekte olan ulkelerin teknolojik gelismelerden tam olarak yararlanamamalariyla ilgilidir Ornegin hizli teknolojik gelismenin uretimi artirmasi ve fiyatlari dusurmesi oysa monopolcu kuruluslarin denetlenememesi ve etkin bir sendikal hareketin yoklugu dolayisiyla bu verimlilik artislarinin ulkede tutulamamasi ve ihrac urunlerinde dusuk fiyatlar yoluyla sanayilesmis ulkelere aktarilmasi gibi Ucuncu bir faktor olarak da azgelismis ulkelerde ekonominin yapisal esnekliginin cok dusuk oldugu ve sermayenin bu ulkelerde kit faktor olmasi nedeniyle kaynaklari verimliligi dusen sektorlerden diger sektorlere kaydirmanin guclukleri uzerinde durulmaktadir Bu tartismalar bugun de devam etmektedir Gelismekte olan ulkeler bu goruslerin de etkisiyle sanayilesme cabalarina hiz vermisler ve bozulan ticaret hadlerinden dogan kayiplarinin karsilanmasi icin kendilerine daha fazla kaynak transferi saglanmasini savunmuslardir Tezin Temel PrensipleriPrebisch Singer Tezi hammadde ve tarim gibi emek yogun uretimde uzmanlasan geri kalmis ulkelerin uzun vadede dis ticaret hadlerinde karsilacagi bozulmayi aciklayan bir tezdir Dis ticaretin baslamasiyla geri kalmis ulkelerde ihracat kalemleri oransal bakimdan kuculurken ithalat kalemlerinde ya bir degisiklik olmayacak ya da bu kalem artacaktir Buna sebep olarak temel uretim mallarina olan talebin gelir esnekliginin sanayi mallarina olan esneklikten daha kucuk olmasi one surulmustur Boylece geri kalmis ulkelerde ihracat ve ithalat urunleri arasindaki oransal fark giderek acilacaktir Bu talep farkinin yaninda geri kalmis ulkelerin karsilastirmali ustunluge sahip olduklari hammade ve tarim uretimine olan talep dis ticaret ile artacak ve bu ulkelerin bu sektorlerde uzmanlasmalarina neden olacaktir Bu uzmanlasma da yerli sanayi gelisimini baltalar Boylece girdi ithalatcisi sanayi mali ihracatcisi gelismis ulkeler ile girdi ihracatcisi sanayi mali ithalatcisi geri kalmis ulkeler bir cikmaza girecektir Sanayi mallari daha cok katma deger icerdigi icin gelismis ulkeler bu ticaretten kazancli cikacak tek taraf olurlar Bu durumun ihracat tarafi su sekilde aciklanir Geri kalmis ulkeler dis ticaretin baslamasiyla karsilastirmali ustunluge sahip olduklari emek yogun mallarda hem olcek artisi hem de zaman icinde gelisecek teknik ile daha ucuza uretim yapabilmeye baslayacaklardir Fiyatlardaki dusus ic pazarda olumlu karsilanabilecek bir durumken ihracat miktari buyuk oranda degismeyecegi icin toplam hasilada dususe yol acacaktir Bu da geri kalmis ulkelerin gelirini etkiler Sermaye yogun uretimde uzmanlasan gelismis ulkeler ise dis ticaret ile hammade ve tarim mallarini daha ucuza elde etme olanagi bulacak ve ticaret haddini lehlerine cevirmeyi basaracaktir Ithalat acisindan bakildiginda ise gelismis ulkeler urettikleri mallarda tekel durumundadirlar Bu sebeple teknik gelismeler yoluyla uretim maliyetlerini dusurseler bile alicilarin alternatifleri olmadigi icin fiyatlarda bir degisiklige gitmeleri gerekmez Bu maliyet dususu fiyat uzerinde bir etki yaratmaz ancak gelismis ulkelerin kar marjini arttirir Geri kalmis ulkeler ihracatta hasila kaybi yasarken ithalat miktarlari degismese bile bu maliyet dususunden yararlanamayacaklari icin toplam ithalat hasilalari sabit kalir Eger genisleyen iktisadi faaliyetleri ile daha fazla ithal malina ihtiyac duymaya baslarlarsa ithalat hasilalari da artacaktir Bu da onlar icin iki taraftan da olumsuz bir sonuc doguracaktir Ihracat gelirlerinde meydana gelen dususe ragmen ithalatta asagi yonlu bir degisme ihtimali olmamasi emek yogun uretimde bulunan ulkelerin dis ticaret ile uzun vadede zarar edecegini gosterir Bu duruma care olarak geri kalmis ulkelerin karsilastirmali ustunluklerine gore uretimde bulunmak yerine sermaye yogun uretime yonelmesi onerilmistir Gerekli durumda korumaci kapali bir ekonomi ile emek yogun uretime gelecek dis talep baskisi onlenmeli ve sanayici uretim dogrultusunda yol alinmali tasarruflari arttirma yoluyla sermaye birikimi saglanmalidir Sermaye yaratilmasi icin para politikasi araclari onerilmistir Boylece geri kalmis ulkeler sadece tarima ve hammedeye dayali uretimden kurtularak urun cesitliligi sayesinde dis ticarette dengeye yakin bir konuma gelebileceklerdir Kaynakca PDF 17 Ocak 2014 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 6 Haziran 2021