Kuantum kriptografisi, kriptografik görevleri gerçekleştirmek için kuantum mekaniği özelliklerinden yararlanma bilimidir. Kuantum kriptografinin en iyi bilinen örneği sorununa bilgi teorik açıdan güvenli olan bir çözüm sunan "kuantum anahtar dağıtımı"dır. Kuantum kriptografinin avantajı, yalnızca klasik (yani kuantum olmayan) iletişim kullanılarak imkansız olduğu kanıtlanan veya varsayılan çeşitli kriptografik görevlerin tamamlanmasına izin vermesidir. Örneğin, bir kuantum durumu içinde kodlanmış kopyalanması imkansız veridir. Eğer biri kodlanmış veriyi okumaya çalışırsa, kuantum durumu dalga fonksiyonu çökmesi nedeniyle değişecektir (klonlama yok teoremi). Bu, kuantum anahtar dağıtımında (QKD) gizli dinlemeyi tespit etmek için kullanılabilir.[]
Giriş
Bundan 2000 yıl önce Sezar’ın mesaj şifreleme için kullandığı 3 harf kaydırmalı kripto tekniği kullanılan ilk şifreleme tekniği olmasa da günümüzde kullanılan şifreleme tekniklerine benzerliğiyle bir ilk sayılabilir. O tarihten bugüne çok şey değişti ama insanoğlunun gizli mesajlarını saklama duygusu değişmedi, değişmeyecektir de. Her dönemde farklı şifreleme teknikleri kullanılsa da kriptografi alanındaki asıl gelişmeler süper bilgisayarların icat edildiği son dönemlere dayanmaktadır. Ama halen uygulanabilirliği kolay fakat çözülmesi imkânsız olan bir şifreleme tekniği geliştirilememiştir. 3DES,AES, RSA gibi popüler algortimaların çözülmesi her ne kadar evrenin yaşı kadar yıl gerektiriyorsa da matematiksel olarak çözülebilir durumdadır. Kuantum kriptografisi şifrelemede kullanılan anahtar değişim protokolü ile ön plandadır. Yani kuantum kriptografi tekniği mesajın iletilmesinden çok mesajın şifrelenmesinde ve şifrelenmiş mesajın çözülmesinde kullanılan anahtarın(tek kullanımlık-on time pad-) güvenilir bir biçimde alıcı ve verici arasında değişimi ile ilgilenir. Zaten günümüzde kullanılan birçok şifreleme algoritması herkes tarafından bilinmektedir. Örneğin AES ve DES gibi simetrik şifreleme algoritmaları ile şifrelenmiş metinler ters yönde çalışan fonksiyonlarla birbirine bağlı ve paralel çalışan on binlerce bilgisayarla çözülebilmesi teknik olarak mümkündür. Günümüzde kullanılan bu şifreleme algoritmalarındaki temel hedef şifreli metni çözmeyi geciktirmek ve dolayısıyla değersiz hale getirmek. Söz gelimi 2000 yılında askeri amaçlarla şifrelenmiş gizli bir metnin 1 milyon yıl sonra çözülmesinin bir değeri olmayacaktır. Bu yüzden bu tür şifreleme algoritmalarında mümkün olduğunca büyük şifreleme blokları, fazla sayıda bit içeren anahtarlar ve karmaşık matematiksel fonksiyonlar kullanılır. Görüldüğü üzere şifreleme algoritması ne kadar karışık olursa olsun şifrelemede kullanılan anahtar ele geçirildiği zaman şifrenin hiçbir önemi kalmamaktadır. Bu yüzden kriptolojinin en önemli inceleme konusu anahtar iletimi ve anahtar iletiminde kullanılan protokollerdir. Şifrelemede kullanılan anahtar iletimi ile ilgili son zamanlarda çok sayıda algoritma geliştirilmiştir. Ancak bu algoritmalar %100 güvenli değildir. %100 güvenlikten kasıt, alıcı ve verici arasına giren bir kişinin kendisini fark ettirmeden anahtarı tamamıyla elde etmesinin önüne geçilmesidir.
Kuantum kriptografi %100 güvenliği şimdilik sağlamaktadır. Yani alıcı ve verici arasındaki anahtar değişim kuralını güvenli hale getirir. Kuantum kriptografi tekniği temel bir fizik kanunu olan Heisenberg’ün belirsizlik ilkesine dayanmaktadır. Bu ilkeye göre kuantum mekaniğinin temel ögesi olan bir foton’un aynı anda iki özelliği bilinemez. Bu da iletişim kanalındaki bir fotonun klonlanmasını (kopyalanmasını) imkânsız hale getirmektedir. Kısacası günümüz teknolojisinde fiber optik ağ üzerindeki bir fotonun yeni bir kopyası çıkarılamaz. İşte kuantum kripto tekniği fotonun bu özelliğinden faydalanarak güvenli bir anahtar iletimi sağlar. Birazdan bu anahtar iletim protokolünün detaylarını anlayabilmek için kuantum mekaniği, foton telepatisi gibi belli kavramlara bir miktar aşina olmak gerekmektedir.
Kuantum Mekaniği
Kuantum mekaniği, teorik fiziğin temel dallarından olup, atom ve atom altı seviyelerde klasik mekanik ve klasik elektromanyetizmanın yerini almıştır. Genel görelik kuramı ile birlikte modern fiziğin yapı taşlarındandır. Quantum (Latince: "ne kadar") terimi, teorinin belirli fiziksel nicelikler için kullandığı kesikli birimlere gönderme yapar. Kuantum mekaniğinin temelleri 20. yüzyılın ilk yarısında Max Planck, Albert Einstein, Niels Bohr, Werner Heisenberg, Erwin Schrödinger, Max Born, John von Neumann, Paul Dirac, Wolfgang Pauli gibi bilim insanlarınca atılmıştır. Bugün de halen teorinin bazı temel yönleri üzerinde çalışılmaktadır.Belirsizlik ilkesi, anti madde, Planck sabiti, kara madde, dalga teorisi, kuantum alanları, olasılık teorisi, kaos teorisi gibi kavram ve teoriler bu alanda geliştirilmiş ve klasik fiziğin olduğu kadar klasik düşünce kategorilerinin de sarsılmasına, değiştirilmesine etki etmiştir. Kısaca Kuantum mekaniği, Einstein'ın madde ile enerjinin birbirine dönüşebilen bir gerçeklik olduğunu bulmasıyla beraber, elektronların hareketlerinin bildiğimiz fizik kurallarının hiçbirine benzemediğini keşfeden bilim insanlarının çalışmalarına verilen addır. Böylece Newton Fiziği'nin, maddelerin bilardo topu gibi katı, sert, ölçülebilir ve birbirinden bağımsız nesneler olduğu varsayımı yıkılmış oluyordu. Aslında madde dediğimiz şey, bir tür olasılıklar demetiydi. Böylece maddenin düşünceye, düşüncenin de maddeye dönüştüğü bir başka gerçeklik çıkıyordu ortaya. Kuantum dünyasında bir şey, ancak başka bir şeyle birlikte değerlendirildiğinde bir tanımlama yapılıyordu. Kuantum gerçeklik alanında, sonsuz olasılıklarla dolu bir belirsizlik söz konusuydu. Kuantum alanında "şey"ler birbirini sürekli etkiliyor.
Belki de beklentilerimizin körüklediği sabırsızlık nedeniyle ağır gibi görünen ilerleme, çok farklı iki dünyanın araçlarını birleştirmek gibi güç bir işi başarmak zorunda. Telekom şirketlerinin, fizikçilerin ve gizli hükûmet kuruluşlarının rüyasını süsleyen bu araçlardan beklenen, atomaltı dünyanın özelliklerini, yaşadığımız makroskobik dünyaya taşımaları. Oysa bu iki dünyanın işleyişi, dinamikleri çok farklıdır.
Kuantum Bilgisayarlar
Kuantum şifreleme ile ilgisinin ne düzeyde olduğunun altını çizmek için kuantum bilgisayarlara değinmek yerinde olacaktır. Yirmi birinci yüzyılın rüyası, kuantum bilgisayarlar. Evrenimizi kavrayabilmek, doğa kuvvetlerinin işleyişini ve ilişkilerini tam olarak bilmemiz için gerekli hesaplama gücü, gelişen teknolojik uygarlığımızın gerektirdiği iletişim hızları, askeri sırlarımızı korumak, başkalarının ne yaptığını gizlice öğrenmek için bu bilgisayarları bekliyoruz. Çünkü kuramsal olarak bunların hesaplama güçleri ve hızları, sıradan bilgisayarlardan onlarca kat fazla. Yalnızca 300 işlem birimli bir kuantum bilgisayarın, 2300 işlemi, yani tüm Evren'deki toplam parçacık sayısı kadar işlemi, birkaç saniyede yapabileceği hesaplanıyor. Bu alanda yapılan çalışmalarsa, hâlâ mikroskobik dünya ile, tanıdığımız büyük ölçekteki dünyanın sınırlarındaki gri bölgede dolaşıyorlar. Kuram, hâlâ deneyin çok önünde koşuyor. Kuantum bilgisayarlar için harıl harıl algoritma üretiliyor. Buna karşılık laboratuvarlarda geliştirilen prototipler son derece ilkel. Emekleme çağından yeni çıkan bebekler gibi birkaç adım attıktan sonra düşüyorlar. Ama gene de, içinde el yordamıyla yürüdüğümüz sis giderek aydınlanıyor. Son birkaç ay içinde açıklanan gelişmeler, kuramsal çalışmaların hızla sonuca yaklaştığını gösteriyor.
Bu durumda beklentilerimize koşut hünerlere sahip kuantum bilgisayarların ortaya çıkması, mikroskobik dünyadaki nesnelerle makroskobik ölçüm araçları arasındaki uyumsuzluğun giderilmesine bağlı. Aradığımız köprü de ortaya çıkmış gibi görünüyor. Bu alanın önde gelen kuramcılardan Dmitri Averin'e göre fizikte son 20 yılın en büyük buluşlarından biri, milyarlarca elektron içeren süper iletken gibi makroskobik bir sistemin, mikroskobik dünyayı yöneten kuantum mekaniğinin ilkelerine göre davranabildiğinin kanıtlanmış olması. Bunun önemi şuradan kaynaklanıyor: Kuantum bilgisayar öncülleri, şimdiye kadar atom ya da moleküller içindeki parçacıkların spinlerinden ya da ışığın polarizasyonundan yararlanılarak gerçekleştirildi. Ancak bu modelleri küçültmek olanaksızdır. Klasik bilgisayarlardaysa katı hal parçalar, devrelerin birkaç yüz nanometreye (metrenin milyarda biri) kadar küçültülmesine olanak sağladı. Katı hal parçalar, şimdiye değin kuantum bilgisayarları için uygun sayılmıyordu. Çünkü bunların üzerindeki elektronların sayılamayacak ölçüde ve karmaşada kuantum durumu bulunur. Oysa kuantum bilgisayarlar kolayca saptanabilen "açık-kapalı" durumlara gerek duyuyorlar. İşte süper iletkenler bu açmazı ortadan kaldırdı. Çünkü üzerlerindeki elektronlar son derece düzenli biçimde hareket ediyorlar. Japon araştırmacılar da geçtiğimiz aylarda bu köprü üzerinde yürüyerek büyük düşün gerçekleşmesi yönünde önemli bir ilerleme sağladılar.
Foton Telepatisi
İsviçre’de yapılan bir deney sırasında, aralarında 10 km uzaklık olan iki fotonunn, sonucu önceden bilinemeyecek olan bir durumda, tıpatıp aynı şekilde davrandıkları görüldü. Adeta bir foton telepatisi söz konusuydu. Deney Cenevre’de ve ondan sırasıyla 7,3 km ve 4,5 km uzaklıktaki Bernex ve Bellevue kentleri arasında yapıldı.
Telepatik Parçacıklar
Bir lazerden çıkan bir foton Bir KnbO3 kristalinden geçerken daha az enerjili iki fotona ayrılır. Her foton bir optik lif içine girer ve yolu üstünde yarı yansıtıcı bir aynaya rastlar. Ayna tamamen rastlantıya bağlı olarak, fotonu bazen yansıtır, bazen geçirir. Aynayı geçen foton bir detektöre çarpar. Deney şunu göstermiştir: Aralarında 10 km’den fazla bir uzaklık bulunan bu iki foton, her an birbirlerinin tıpatıp aynı davranışları gösterirler; şöyle ki fotonlardan biri aynadan geçmişse, öteki de geçer.
Söz konusu deney, birbirlerinden uzak olan iki fotonun, bir “iletişim halinde” olduklarını göstermek amacıyla yapılmıştı. Deneyde aynı kaynaktan, lazerle uyarılmış bir KNbO3 kristalinden çıkıp iki farklı yöne giden iki foton gözlemlendi. Fotonların her biri optik lif içine alınarak yarıyansıtıcı bir aynaya ulaştırıldı. Bu ayna, adından da anlaşılacağı üzere bir fotonu bazen geçirir (bu durumda bir detektör, foton geçtiğini haber verir), bazen de yansıtır (bu durumda foton, hareket yönünü değiştirir).
Yarıyansıtıcı bir aynaya gelen bir fotonun aynadan geçmesi ya da yansıması tümüyle rastlantıya bağlıdır. Çok sayıda deney yapılarak bunların istatistikleri dikkate alınırsa şu görülür : Aynadan geçen ve yansıyan fotonların sayısı eşittir; bir başka deyişle ayna kaç foton geçirmişse o kadar fotonu da yansıtmıştır. Sağduyu bize şunu söyler: Davranışları tümüyle rastlantıya bağlı olması gereken iki fotondan her birinin, diğeri gibi davranması için hiçbir “mantıksal” neden yoktur. İşte bu deneyi inanılmaz yapan şey de budur. İsviçreli fizikçiler kesin olarak şu gözlemi yapmışlardır: Aralarında 10 km uzaklık olan iki foton, ayna karşısında her seferinde birbirleriyle aynı davranışı göstermişlerdir; fotonlardan biri yarıyansıtıcı bir aynadan geçmişse, ondan 10 km uzaktaki öteki foton da aynı anda yarıyansıtıcı bir aynadan geçmiştir. Biri yansıdıysa, aynı anda öteki de yansımıştır. Sanki her biri, diğerinin o anda ne yaptığını bilmektedir. Sanki fotonlar arasında telepati vardı...
Daha da garip olan şey şudur: Özel Görelelik kuramına göre, hiçbir sinyal ışıktan daha hızlı (> 300 000 km/saniye) gidemez; oysa aralarında 10 km olan iki foton aynı anda (arada zaman geçmeden) aynı davranışı göstermektedir!
Ne kadar açıklanamaz olursa olsun, benzer bir olay bilim insanlarınca daha önce de görülmüştür. 1981’de Fransız fizikçi Alain Aspect, Orsay Optik Enstitüsü’nde daha küçük ölçekte yaptığı laboratuvar deneylerinde, dünyada ilk defa iki parçacığın her an özdeş davranışlar gösterebileceğini bulmuştur. Ancak İsviçre’deki deney farklıdır; burada iki foton arasındaki uzaklık 10 km’dir. İki foton üç kentin üstünden nasıl elele verebilmektedir? Bu kadar uzak bir mesafeyi aşarak iki fotonun tıpatıp aynı davranışları yapmasını ne sağlamaktadır? İki fotonun özel göreliliğe isyan edercesine, aynı anda aynı davranışı yapması nasıl açıklanabilir?
Bu gibi sorular yeni değildir. Fizikçiler teknolojik yetersizlik nedeniyle kuantum deneyleri yapamadıkları zamanlarda bile bu konu üzerinde düşünüyorlardı; kuantum fiziğinin doğuşunu izleyen yıllarda (1900-1920’ler arası) en azından kuramsal olarak, atomdan küçük madde parçacıklarının inanılmaz davranışlarına tanık oldular. Evren’deki bütün cisimlerin dalga-parçacık ikilisinden oluştuğunu anladılar.
Bu ikilik (düalite) kuralından büyüleyici özellikler ortaya çıktı. Bunlardan biri de şuydu: İki dalga-parçacık “birleşebilir”: Her birinin değişkenleri (enerji, hız, konum vb), aynı anda denklemin içinde tekleşir. İki dalga-parçacık tek dalga-parçacık halini alır. Bu durumda bu iki dalga parçacığın “kuantum uyumu” halinde oldukları söylenir.
Özel görelilik kuramı (ki doğruluğu defalarca denenmiştir) nedensellik ilkesini (nedenin sonuçtan önce gelmesi) garantilemiştir. Eğer bilginin ışıktan hızlı gidebildiğini kabul edersek, bazı kesin yasalar nedensellik ilkesini altüst eder ve örneğin elektrik düğmesini çevirmeden ışığın yanması gibi saçmalıklar ortaya çıkar. Bu defa yeni yasalar bulmak gerekir. Bu deneyde görüldüğü üzere aynı anda birbirinden uzak iki noktada aynı davranış, modern fizik yasalarını tehlikeye sokar mı? Buna yanıt verebilmek için basit bir bilgi iletim deneyi hayal edelim.
Varsayalım ki bir astronot, dünya’dan 1 ışık yıl uzakta bir göktaşı üzerinde bulunuyor. Dünya’ya geri dönüşü başlatmak için Dünya’daki üsten haber bekliyor. Dünya “dön” emrini radyo dalgalarıyla yollarsa bunlar ışık hızıyla yayılacak ve astronot bu haberi 1 yıl sonra alacaktır. Peki, Dünyalılar astronota bu haberi anında ulaştırabilmek için, yukarıdaki deneyde gördüğümüz, fotonlar arası bağıntıyı kullanamazlar mı?
Varsayalım ki astronot, bağıntılı bir foton çiftinden tek bir foton alarak, beraberinde göktaşına götürdü. İkiz fotonlardan diğeri, dünyadaki bilim insanlarının elinde kaldı. Hem göktaşında, hem de dünyada birer lif (fiberoptik) çemberi var ve bu çemberde fotonların dışarı çıkabilmesi için yarı yansıtıcı bir ayna bulunuyor.
Bilim insanları astronotu geri çağırmak istemedikçe, fotonu çemberde döndürüp dururlar. Astronotu geri çağırmak istediklerinde fotonun yarı yansıtıcı aynadan geçerek çemberi terk etmesini sağlarlar. İki foton bağıntılı olduğundan, astronotun fotonu da göktaşındaki optik lif aynadan geçerek çemberi terk eder ve örneğin ışığa duyarlı bir ekrana çarpar. Böylece astronot Dünya’dan gönderilen haberi anında alır.
Ne yazık ki bu durumda zayıf bir nokta vardır. Bilim insanları fotona emir veremez, fotonu şöyle veya böyle davranmaya zorlayamaz. Fotonun çember içinde dönmeyi sürdürmesi veya aynadan geçip dışarı çıkması tamamen rastlantıya bağlıdır. Evet, bu ikiz fotonlar, aralarındaki uzaklık ne olursa olsun, her an birbirleriyle özdeş davranışlar gösterirler; ancak hangi davranışı göstereceklerini önceden bilmek olanaksızdır; bu, tamamen rastlantıya bağlıdır. Eğer Dünya’daki bilim insanları fotonu içeride kalmaya ya da dışarı çıkmaya zorlarlarsa, fotonu etkilemiş olurlar. Bu yüzden de iki foton arasındaki kuantum uyumunu bozarlar; başka bir deyişle böyle bir şey yaparlarsa, artık iki foton her an aynı davranışı göstermez olur.
Bu kuramsal düşünceler dışında İsviçre deneyinin yararı :Uzun süre, kuantum fiziği deneylerinin ancak laboratuvarda yapılabileceğine inanıldı. Aralarında 10 km olan iki fotonun her an tıpatıp aynı davranışları göstermesi, bu gerçeğe dayanan yeni bir teknoloji geliştirilmesi umutlarını doğurmuştur.
EPR Deneyi
Schrödinger'in, ünlü kedi paradoksunu ortaya attığı makalesini yayımladığı yıl, aynı derecede tuhaf bir kuantum mekanik olgusunu da Albert Einstein, Boris Podolsky ve Nathan Rosen, ortak imzalı olarak yayımlamıştı. Tarihe EPR paradoksu olarak geçen bu düşünce deneyinde, kuantum mekaniğinin, gerçekliğin tamamlanmış bir tanımı olmadığının, eksik olduğunun sergilenmesi amaçlanıyordu.
Deney, ana hatlarıyla belli bir noktadan yola çıkan A ve B parçacıklarıyla ilgileniyordu. A ve B, taşıdıkları özellikler bakımından başlangıçta birbiriyle ilintiliydiler. Öyle ki, A ile ilgili bir özelliği ölçecek olursanız, B ile ilgili olarak aynı özelliği ölçmeden de bilebiliyordunuz.
EPR Paradoksu: Kuantum Teleportasyon
EPR deneyini kurgulayanlar, bunda, belirsizlik ilkesi bakımından bir tuhaflık sezinlemişlerdi. Belirsizlik ilkesi gereğince, bir parçacığın momentumunu ölçtüğünüzde konumunu, konumunu ölçtüğünüzdeyse momentumunu doğru olarak ölçme şansınızı kaybediyorsunuz. Peki, elinizde birbiriyle ilgili ipuçları içeren A ve B parçacıkları olduğunda, bunların her birinden farklı özellikleri ayrı ayrı ölçerek ikisiyle ilgili tüm bilgiye ulaşabilir misiniz? Belirsizlik ilkesi bunu da yasaklıyor. Ancak, bu yasağın bu deney kapsamında bile geçerliliğini koruyabilmesi için, A ve B arasında bir "telepati" olması gerekli. Hatta, EPR deneyi, bu gibi parçacık ikilileri kullanılarak, birbirinden uzaktaki "Alice ve Bob" adlı düş kahramanlarına ışıktan daha hızlı bir iletişim kurdurmayı bile başarıyordu. Einstein, tüm bu kurguladıklarının akla yakın olmadığının ayırtındaydı. Zaten, Podolsky ve Rosen'le birlikte planladıkları, kuantum mekaniğinin eksikliğini sergilemekti.
Kuantum Kriptografi
Kuantum şifreleme güvenli iletişim için kuantum mekaniğini kullanır. Gizli dinleyicilerin şifrelenmiş iletilerin içeriğini okumasını önlemek için değişik [matematiksel|matematik] teknikleri kullanan geleneksel şifrelemenin aksine, kuantum şifreleme, bilginin/verinin fiziğini temel alır. Gizli dinleme, fiziksel bir nesnenin ölçülmesi olarak görülebilir — bu durumda ise verinin taşıyıcısı. Birisi kuantum süperpozisyonu veya kuantum dolaşıklığı gibi bir kuantum fenomeni kullanarak, her zaman tüm gizli dinleyicileri tespit edebilen bir iletişim sistemi yapabilir. Çünkü bilginin/verinin kuantum taşıyıcısı üzerinde yapılan ölçümler onu bozar dolayısıyla bu tür girişimler her zaman iz bırakır.
Kuantum anahtar değişimi
Klasik genel-anahtar şifreleme, anahtar dağıtımı için çarpanlara ayırma gibi bazı zor matematiksel problemlerin hesaplanabilme zorluğuna dayanırken, kuantum şifreleme kuantum mekaniğine dayanır. Kuantum şifreleme cihazları türüne özgü olarak tek başına bir ışık fotonunu alıp kuantum dolaşıklığı veya Heisenberg belirsizlik prensibinden faydalanır.
Quantum kriptoloji, belli yönleriyle kuramın çok ötesinde ilerlemektedir. Üst üste bindirilmiş kuantum durumlarını taşıyan fotonlar, optik kablolarla onlarca kilometre öteye taşınabilmiş. Sistem, bir bilgiyi şifreleyip alıcıya gönderen bir kişi (genellikle Alice diye adlandırılıyor), mesajı alan (Bob) ve bu mesajları zaptetmek isteyen gizli dinleyici (Eve) arasında kurulu. "Çoğul gerçekli" fotonlarla bilgi iletimi, Alice ve Bob'a, kuryeye gereksinme duymadan paylaşabilecekleri gizli bir şifre anahtarı oluşturma olanağı sağlıyor. Üstelik, kuantum bilgisayarcılarının kâbusu olan uyum bozulması, kuantum şifreleme alanında çok yararlı bir araç. Çünkü casus Eve, haberleşmeyi dinlemek için kuantum bilgisayar bile kullansa, bu kulak misafirliğinin izleri, anında ortaya çıkıyor ve Alice ve Bob'u uyarıyor. Gerçi bu alan da tümüyle sorunsuz değil: Açık havada gönderilen kuantum şifreli fotonların uyumu, Güneş'ten gelen ya da başka kaynaklı fotonlar, örneğin alıcı aygıtlardaki fon sıcaklığı ya da parazit gibi nedenlerle bir ölçüde bozulabiliyor, Ama araştırmacılar, bu bilgi kaybını yüzde 25 düzeyinde tutmayı başarabilmişler. Araştırmacılar, birkaç yılda son pürüzlerin de giderilebileceği konusunda umutlular.
Belirsizlik: Yapılan ölçüm, klasik fizikteki gibi sadece pasif, harici bir süreç değil, kuantum mekaniğinin içsel bir parçasıdır. Yani onların, kendilerini gözlemeye çalışan her türlü durumda, tespit edilebilir bir biçimde tepki vermesini sağlayabilecek bilginin bir fotonun kuantum özelliği olarak kodlanması mümkündür. Bu etki ortaya çıkıyor çünkü kuantum teorisinde, belli fiziksel özellik çiftleri, biri ölçülmeye çalışıldığında diğeri bozulan bir biçimde tümleyicidir. Bu durum Heisenberg belirsizlik prensibi olarak bilinir. Genellikle kuantum şifrelemede kullanılan tümleyici iki özellik, fotonun iki polarizasyon tipidir, doğrusal (dikey ve yatay) ve köşegen (45°'te ve 135°'te).
Dolaşıklık: İki veya daha fazla kuantum parçacığının, mesela fotonun, fiziksel özelliklerinin güçlü bir şekilde bağıntılı olduğu durumdur. Dolaşık parçacıklar, tek başına parçacıkların durumları belirlenerek tanımlanamazlar ve tek başına parçacıkların üzerinde uygulanacak herhangi bir deneyimle erişilemeyecek bilgiyi birlikte paylaşabilirler. Bu durum, parçacıkların zaman içerisinde birbirlerinden ne kadar uzak olduklarından bağımsızdır.
İki farklı yaklaşım
Bu iki farklı yaklaşım (belirsizlik ve dolaşıklık) ile, iki farklı kuantum şifreleme protokol ortaya çıkmıştır. Birincisi herhangi birinin gizli anahtarı öğrenmesini engellemek için bilgi parçalarını şifrelerken foton polarizasyonunu kullanır ve kuantum rastgeleliğine dayanır. İkincisi ise aynı işlem için dolaşık foton durumlarını kullanır ve anahtarı tanımlayan bilginin sadece herhangi biri tarafından ölçümlendikten sonra ortaya çıktığı gerçeğine dayanır.
Belirsizlik yaklaşımı için şu an için en favori yöntem BB84 algoritması ve protokolü iken, dolaşıklık yaklaşımı için en öne çıkan yöntem EPRBE protokolüdür. EPRBE nispeten karmaşık olması ve hala teorik düzeyde kalması nedeniyle burada uygulanıp oldukça olumlu sonuçlar alınmış BB84 algoritması üzerinde durulacaktır.
BB84 Protokolü
Bu teknikte titreşim başına bir foton olacak şekilde polarize ışıkların titreşimleri kullanılır. Çizgisel ve dairesel olmak üzere iki çeşit polarizasyon düşünülmüştür. Çizgisel polarizasyon dikey veya yatay olabilir ve dairesel polarizasyon sol-elli veya sağ-elli olabilir. 1984 yılında Bennet ve Brassard adında iki bilim insanı tarafından yayınlanan makalede kuantum kriptografisinden bahsedildiği için bu algoritma BB84 olarak bilinmektedir. Bu makalede gönderici ve alıcı arasında güvenli iletişim için kullanılacak tek kullanımlık anahtarın göndericisi ve alıcısı (Alice ve Bob) tanımlanmıştır. Şifreli mesajı göndermek isteyen kişiyi A, almak isteyen kişiyi de B olarak düşünebiliriz. Hem A da hem de B de birbirleriyle 45 derecelik açı yapan iki kristal süzgeç çiftinin(+ ve X şeklinde iki süzgeç) olduğunu kabul ediyoruz. A ve B arasında bir optik fiber ağının olduğunu ve her iki tarafında foton üretebildiğini düşünüyoruz.
A ve B tarafı ortak bir temelde anlaşarak | ve / süzgeçleri için 0 değerinde, - ve \ süzgeçleri içi 1 değerinde anlaşırlar. Yani her iki tarafta | ve / yönünde polarize olmuş foton için 0 bitinin, - ve \ yönünde polarize olmuş foton için 1 bitinin geldiğini anlayacaklardır. Bu seçimin tam terside mümkündür.
A, iletişimde kullanılacak rastgele bir tek kullanımlık anahtar seçer. Bu anahtarı B ye gönderebilmek için BB84 algoritmasını kullanacaktır. Algoritmanın işleyiş sırası şu şekilde olacaktır.
Örneğin A (1 1 0 1 0 1 0 0 1 0) bit dizisini aşağıdaki süzgeç takımlarıyla göndermek istesin. Seçilen bitler ve süzgeç takımları tamamen rastgeledir. (2. inci satır gönderilmek istenen bitlerin foton karşılığının polarizasyon yönünü göstermektedir.) 1 1 0 1 0 1 0 0 1 0
- \ | - | \ / / \ |
B rastgele bir süzgeç takımı(+ veya X) seçer ve aşağıdaki yönlerde polarize olmuş fotonları elde eder. (İlk satır rastgele seçilen süzgeç takımlarını ikinci satır gelen fotonun bu süzgeç takımlarından geçirildiğinde meydana gelecek polarizasyonun yönünü, üçüncü satır ise ilgili polarizasyonun yönüne göre seçilmiş bit değerini belirtir.) Hatırlarsanız | ve /, 0 bitini - ve \ 1 bitini temsil ediyordu.
X X + X + X + + + X
\ \ | / | \ - - | -
1 1 0 0 0 1 1 1 0 1
Sonuç olarak B’nin elde ettiği bit dizisi A’nın göndermiş olduğu bit dizisi ile aynı değildir. İstatistiksel olarak A’nın gönderdiği bitlerin sayısının yarısı kadar bit B de aynıdır. Bu yüzden algoritmanın bundan sonraki aşamasında her iki tarafta da ortak olarak kullanılan bitlerin belirlenmesi gerekecektir.
B, A ya hangi bitler için hangi süzgeç çiftlerini kullandığını açık olarak iletir. Bunun üzerine A bu süzgeçlerden hangilerinin doğru seçim hangilerinin yanlış seçim olduğunu B ye iletir. Böylece hem A ve hem de B tarafından ortak olarak kullanılan süzgeç çiftlerine karşılık gelen bit dizisi tek kullanımlık anahtar olarak kullanılır. Sonuçta bu anahtar her iki tarafça da bilindiği için mesaj bu anahtar ile XOR işlemine sokularak iletişim güvenli hale getirilir. Mesajın XOR’lanması ve iki taraf arasındaki mesaj iletimi tamamen klasik yollarla yapılabilir. Kuantum kriptografisinin ana teması şifrelemede kullanılan tek kullanımlık anahtarın her iki tarafça pratik bir şekilde bilinir hale getirilmesini sağlamaktır.
Veri iletimi elektriksel işaretler yerine fotonlar ile yapılmaktadır. Dolayısıyla iletişim kanalı için fiber optik ağ gerekmektedir. Bu da kuantum kriptografi tekniğinin aslında sivil yaşamda kullanılamayacağını göstermektedir. Zaten bu teknik şu anda sadece askeri amaçlarla çok kısıtlı ölçülerde kullanılmaktadır. Ancak fiber kanallarının maliyeti ve bu ağların kurulum maliyeti düştükçe bu tekniğin sivil kullanımda görmek mümkün olacaktır. Fotonları alıcıdan vericiye göndermek için fiber optik ağ gerekli dedik. Aynı zamanda anahtarı alıcıya göndermek için foton tabancalarına(foton üreteci) ve kristal süzgeçlere ihtiyaç vardır. Anahtar iletişimi sırasında foton’un baz alınan bir sisteme göre herhangi bir açıyla polarize olma özelliğinden faydalanır. Fotonların dikeyde veya yatayda polarize olması için kristal süzgeç çiftleri kullanılır. Temel olarak birbirine dik olan iki süzgeç seçilir. Rastgeleliği artırmak için bir de bu süzgeçlerle 45 derecelik açı yapan ikinci bir süzgeç takımı kullanılır. Kuantum fiziğine göre 45 derecelik polarizasyonlu bir foton birbirine dik iki süzgeç takımından geçirildiğinde fotonun yeni polarizasyonunun yönü 45 derece olmayacaktır. Peki 0 derece mi yoksa 90 derecemi olacaktır. Bunun kesin bir cevabı yoktur. Ancak her iki polarizasyon yönü içinde olasılık eşittir. Yani 10000 tane 45 derecede polarize olmuş bir fotonu art arda dikey ve yatay konumda yerleştirilmiş kristal süzgeçlerinden geçirdiğimizde istatistiksel olarak 5000 tanesi dikey yönde 5000 tanesi de yatay yönde polarize olacaktır. Bu yönlerden birisi 0 diğer 1 seçilerek iletişim anlamlı hale getirilir. Şunu da unutmamak gerekir ki eğer bu açı 45 derece olmasaydı oran bu sefer 1/2 olmayacaktı. Matematiksel ve fiziksel veriler bu oranın ilgili açının kosinüs karesine eşit olduğunu göstermektedir. (cos245 = 1/2)
Fiber Optik Ağa Dışarıdan Müdahale Durumu
A ile B arasındaki iletim kanalını dinleyen birinin olması durumunda BB84 protokolünün güvenli olup olmadığını inceleyelim. Hatırlarsanız yazının başında kuantum kriptografi tekniğinin ana çıkış noktası fotonların günümüz teknolojisi ile herhangi bir şekilde kopyasının çıkarılmayacağı ilkesine dayandığını söylemiştik. Bu yüzden A ve B arasında iletim kanalını dinleyen kişinin varlığı değişik yollardan keşfedilebilir. Çünkü araya giren T kişisinin yapabileceği en uygun hareket, A ve B’nin yaptığı gibi rastgele bir süzgeç takımı seçmek ve A’nın B ye gönderdiği seçilmiş süzgeç takım bilgisini dinlemektir. İstatistiksel olarak T’nin seçmiş olduğu süzgeç takımlarından yarısı B ile aynı olacaktır. Bu da iletim hattını dinleyen kişinin iletilen bitlerin yarsını doğru bir şekilde elde edeceğini göstermektedir. Kullanılan şifreleme tekniğine göre elde edilen bu yarım bilgi faydalı ya da faydasız olabilir. Mesela A ve B tarafından karar kılınan anahtarın karesi alınarak şifreleme yapılırsa sistemin güvenliği daha da artar. Çünkü bitlerinin yarısı belli olan bir sayıdan şifrelemede kullanılan anahtarı elde etmek bir hayli zordur. Öte yandan kare alma yerine her bir biti diğer bitlere bağlı olan bir fonksiyonda kullanmak güvenliği oldukça artıracaktır.
Araya giren kişi olması durumunda A ve B mesajlaşmaya başlamadan önce birbirlerine test mesajı göndererek araya giren bir kişinin olup olmadığını anlayabilirler. Şöyle ki araya giren T kullandığı yanlış süzgeçlerden ötürü, A’nın mesajında bir takım değişiklikler yapacaktır. Bu da A’nın mesajının belli oranda hatalı geleceğini gösterir. Protokol gereği eğer bu hata oranı belirli bir seviyede(eşik hata değeri) olması gerekiyorsa ve oluşan hata bu orandan fazla geliyorsa araya bir kişi girmiş demektir. Bu durumda A ve B tarafından gerekli önlem alınır.
Bir varsayım yaparak araya giren T’nin foton klonlamasını yapabildiğini düşünelim. Bu durumda T,A ile B arasındaki fotonları klonlayarak kendi ortamı içerisinde A ve B ye kendisini hissettirmeden anahtarın bir bölümünü elde edebilir. Yine aynı şekilde T rastgele bir süzgeç takımı seçerek A dan gelen fotonu polarize eder ve B ile A arasında doğru süzgeç seçim bilgilerine kontrol ederek hangi bitlerin kendisi içinde doğru olduğunu belirler. Buna göre hem A hem B hem de T tarafından aynı yönde polarize edilmiş bitler hem tek kullanımlık anahtarda kullanılacak hem de T tarafından bilinecektir. Bu durumda T, istatistiksel olarak tek kullanımlık anahtardaki bitlerin yarısını bilecektir. Üstelik kendisini A ve B ye fark ettirmeden. Bu eksik bilginin T tarafında işe yaramamasını sağlamak için yine aynı şekilde değişik matematiksel fonksiyonlar kullanılabilir. Örneğin kullanılacak anahtardaki her bir bitin diğer bitlere bağlı olacak şekilde yeni bir anahtar türetmek. Bu durumda T’de eksik bilgi olduğu için yeni türetilen anahtarı bulması zorlaşacaktır. Günümüz teknolojisinde foton klonlaması yapılamadığı için yukarıdaki söylediklerimin bir varsayımdan ibaret olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.
Günümüzde Kuantum Şifreleme Uygulamaları
Kuantum kriptografi tekniği her ne kadar güvenli bir protokol içerse de uygulanabilirliği şu an için yüksek maliyet gerektirmektedir. Dolayısıyla şu an için sadece çok kısıtlı imkânlarla askeri amaçlı olarak kullanılmaktadır. Nitekim 60 km’lik bir iletim ağı üzerinden bu teknik başarı ile denenmiş ve kullanılmıştır. Önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde bu tekniğin sivil hayatta da kullanılabileceğine dair birçok kaynaktan bilgi edindiğimi de belirtmek isterim. Hatta yakın zamanda İngiltere´de çalışan bilim insanları 100 km.den daha uzun bir fiber optik hat üzerinden göndermek istedikleri veriyi kuantum şifreleme yöntemi ile gizleyerek göndermeyi başardılar. İngiltere´deki Hazine ve Sanayi Bakanlığı tarafından finansal olarak desteklenen proje kapsamında Cambridge Üniversitesi ve Imperial College de çalışmaya başladı.
Heyecan veren bir çalışma da bilgileri Kuantum Şifreleme yöntemiyle, uydu aracılığıyla iletebilmektir ki bu da güvenli veri iletimi için gerçekten çok büyük bir adım olacaktır.
Sonuç
Kuantum kriptografide daha fazla araştırmaya gereksinim duyan çok fazla ilginç açık problem mevcuttur. EPRBE protokolü gibi iki dolaşık foton içeren Kuantum kriptografi protokollerinde Bell eşitsizliği kullanarak veri alışverişine sızmaya çalışan ajanın varlığını hissetmek için, özel bir fonksiyon olan “g” fonksiyonunu belirlemek zorundayız. Ajanın varlığının hissedilebilirliğinin artırımı için dolaşıklık durumunun hazırlanmasının tam olarak araştırılması ve mesafeye ve zamana göre değişim bilgisi gerekmektedir. Kısacası bir protokol olarak güvenliğinin ispatının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
BB84 protokolü gibi tek fotonlu Kuantum kriptografi protokollerindeyse boşluktan gelen ataklar da dahil olmak üzere çeşitli tiplerdeki ataklara karşı güvenliğinin daha fazla araştırılması arzu edilen bir durum olacaktır.
Sayısal ağlar üzerinde nakledilecek gizli metinlerin şifre anahtarı, uzaktan etki sayesinde anında istenen yere nakledilebilecektir. Telefon firmaları, bugünkü şifre yöntemlerinden daha güvenilir olan bu yeni yöntemi incelemektedir. Belki yakında bütün elektronik haberleşmeler, uzaklara atlayabilen garip bir hayaletsel bağla yapılacaktır.
Kaynakça
- ^ Gisin, Nicolas; Ribordy, Grégoire; Tittel, Wolfgang; Zbinden, Hugo (2002). "Quantum cryptography". Reviews of Modern Physics. 74 (1): 145-195. arXiv:quant-ph/0101098 $2. Bibcode:2002RvMP...74..145G. doi:10.1103/RevModPhys.74.145. 16 Nisan 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Şubat 2024.
- ^ Pirandola, S.; Andersen, U. L.; Banchi, L.; Berta, M.; Bunandar, D.; Colbeck, R.; Englund, D.; Gehring, T.; Lupo, C.; Ottaviani, C.; Pereira, J. L. (2020). "Advances in quantum cryptography". Advances in Optics and Photonics. 12 (4): 1012-1236. arXiv:1906.01645 $2. Bibcode:2020AdOP...12.1012P. doi:10.1364/AOP.361502. 14 Aralık 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 28 Şubat 2024.
- On Classical and Quantum Cryptography - I.V. Volovich, Ya.I. Volovich
- Bilim Teknik – Raşit Gürdilek
- Kuantum Kriptografi, Benzetimi ve Analizleri – Toyran
- Quantum Cryptography – German Research Center for Artificial Intelligence
- Kuantum Internet – Bilim ve Teknik
- Kuantum Hesaplamanın Potansiyeli – Utku Kocabıyık
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Kuantum kriptografisi kriptografik gorevleri gerceklestirmek icin kuantum mekanigi ozelliklerinden yararlanma bilimidir Kuantum kriptografinin en iyi bilinen ornegi sorununa bilgi teorik acidan guvenli olan bir cozum sunan kuantum anahtar dagitimi dir Kuantum kriptografinin avantaji yalnizca klasik yani kuantum olmayan iletisim kullanilarak imkansiz oldugu kanitlanan veya varsayilan cesitli kriptografik gorevlerin tamamlanmasina izin vermesidir Ornegin bir kuantum durumu icinde kodlanmis kopyalanmasi imkansiz veridir Eger biri kodlanmis veriyi okumaya calisirsa kuantum durumu dalga fonksiyonu cokmesi nedeniyle degisecektir klonlama yok teoremi Bu kuantum anahtar dagitiminda QKD gizli dinlemeyi tespit etmek icin kullanilabilir kaynak belirtilmeli GirisBundan 2000 yil once Sezar in mesaj sifreleme icin kullandigi 3 harf kaydirmali kripto teknigi kullanilan ilk sifreleme teknigi olmasa da gunumuzde kullanilan sifreleme tekniklerine benzerligiyle bir ilk sayilabilir O tarihten bugune cok sey degisti ama insanoglunun gizli mesajlarini saklama duygusu degismedi degismeyecektir de Her donemde farkli sifreleme teknikleri kullanilsa da kriptografi alanindaki asil gelismeler super bilgisayarlarin icat edildigi son donemlere dayanmaktadir Ama halen uygulanabilirligi kolay fakat cozulmesi imkansiz olan bir sifreleme teknigi gelistirilememistir 3DES AES RSA gibi populer algortimalarin cozulmesi her ne kadar evrenin yasi kadar yil gerektiriyorsa da matematiksel olarak cozulebilir durumdadir Kuantum kriptografisi sifrelemede kullanilan anahtar degisim protokolu ile on plandadir Yani kuantum kriptografi teknigi mesajin iletilmesinden cok mesajin sifrelenmesinde ve sifrelenmis mesajin cozulmesinde kullanilan anahtarin tek kullanimlik on time pad guvenilir bir bicimde alici ve verici arasinda degisimi ile ilgilenir Zaten gunumuzde kullanilan bircok sifreleme algoritmasi herkes tarafindan bilinmektedir Ornegin AES ve DES gibi simetrik sifreleme algoritmalari ile sifrelenmis metinler ters yonde calisan fonksiyonlarla birbirine bagli ve paralel calisan on binlerce bilgisayarla cozulebilmesi teknik olarak mumkundur Gunumuzde kullanilan bu sifreleme algoritmalarindaki temel hedef sifreli metni cozmeyi geciktirmek ve dolayisiyla degersiz hale getirmek Soz gelimi 2000 yilinda askeri amaclarla sifrelenmis gizli bir metnin 1 milyon yil sonra cozulmesinin bir degeri olmayacaktir Bu yuzden bu tur sifreleme algoritmalarinda mumkun oldugunca buyuk sifreleme bloklari fazla sayida bit iceren anahtarlar ve karmasik matematiksel fonksiyonlar kullanilir Goruldugu uzere sifreleme algoritmasi ne kadar karisik olursa olsun sifrelemede kullanilan anahtar ele gecirildigi zaman sifrenin hicbir onemi kalmamaktadir Bu yuzden kriptolojinin en onemli inceleme konusu anahtar iletimi ve anahtar iletiminde kullanilan protokollerdir Sifrelemede kullanilan anahtar iletimi ile ilgili son zamanlarda cok sayida algoritma gelistirilmistir Ancak bu algoritmalar 100 guvenli degildir 100 guvenlikten kasit alici ve verici arasina giren bir kisinin kendisini fark ettirmeden anahtari tamamiyla elde etmesinin onune gecilmesidir Kuantum kriptografi 100 guvenligi simdilik saglamaktadir Yani alici ve verici arasindaki anahtar degisim kuralini guvenli hale getirir Kuantum kriptografi teknigi temel bir fizik kanunu olan Heisenberg un belirsizlik ilkesine dayanmaktadir Bu ilkeye gore kuantum mekaniginin temel ogesi olan bir foton un ayni anda iki ozelligi bilinemez Bu da iletisim kanalindaki bir fotonun klonlanmasini kopyalanmasini imkansiz hale getirmektedir Kisacasi gunumuz teknolojisinde fiber optik ag uzerindeki bir fotonun yeni bir kopyasi cikarilamaz Iste kuantum kripto teknigi fotonun bu ozelliginden faydalanarak guvenli bir anahtar iletimi saglar Birazdan bu anahtar iletim protokolunun detaylarini anlayabilmek icin kuantum mekanigi foton telepatisi gibi belli kavramlara bir miktar asina olmak gerekmektedir Kuantum MekanigiKuantum mekanigi teorik fizigin temel dallarindan olup atom ve atom alti seviyelerde klasik mekanik ve klasik elektromanyetizmanin yerini almistir Genel gorelik kurami ile birlikte modern fizigin yapi taslarindandir Quantum Latince ne kadar terimi teorinin belirli fiziksel nicelikler icin kullandigi kesikli birimlere gonderme yapar Kuantum mekaniginin temelleri 20 yuzyilin ilk yarisinda Max Planck Albert Einstein Niels Bohr Werner Heisenberg Erwin Schrodinger Max Born John von Neumann Paul Dirac Wolfgang Pauli gibi bilim insanlarinca atilmistir Bugun de halen teorinin bazi temel yonleri uzerinde calisilmaktadir Belirsizlik ilkesi anti madde Planck sabiti kara madde dalga teorisi kuantum alanlari olasilik teorisi kaos teorisi gibi kavram ve teoriler bu alanda gelistirilmis ve klasik fizigin oldugu kadar klasik dusunce kategorilerinin de sarsilmasina degistirilmesine etki etmistir Kisaca Kuantum mekanigi Einstein in madde ile enerjinin birbirine donusebilen bir gerceklik oldugunu bulmasiyla beraber elektronlarin hareketlerinin bildigimiz fizik kurallarinin hicbirine benzemedigini kesfeden bilim insanlarinin calismalarina verilen addir Boylece Newton Fizigi nin maddelerin bilardo topu gibi kati sert olculebilir ve birbirinden bagimsiz nesneler oldugu varsayimi yikilmis oluyordu Aslinda madde dedigimiz sey bir tur olasiliklar demetiydi Boylece maddenin dusunceye dusuncenin de maddeye donustugu bir baska gerceklik cikiyordu ortaya Kuantum dunyasinda bir sey ancak baska bir seyle birlikte degerlendirildiginde bir tanimlama yapiliyordu Kuantum gerceklik alaninda sonsuz olasiliklarla dolu bir belirsizlik soz konusuydu Kuantum alaninda sey ler birbirini surekli etkiliyor Belki de beklentilerimizin korukledigi sabirsizlik nedeniyle agir gibi gorunen ilerleme cok farkli iki dunyanin araclarini birlestirmek gibi guc bir isi basarmak zorunda Telekom sirketlerinin fizikcilerin ve gizli hukumet kuruluslarinin ruyasini susleyen bu araclardan beklenen atomalti dunyanin ozelliklerini yasadigimiz makroskobik dunyaya tasimalari Oysa bu iki dunyanin isleyisi dinamikleri cok farklidir Kuantum BilgisayarlarKuantum sifreleme ile ilgisinin ne duzeyde oldugunun altini cizmek icin kuantum bilgisayarlara deginmek yerinde olacaktir Yirmi birinci yuzyilin ruyasi kuantum bilgisayarlar Evrenimizi kavrayabilmek doga kuvvetlerinin isleyisini ve iliskilerini tam olarak bilmemiz icin gerekli hesaplama gucu gelisen teknolojik uygarligimizin gerektirdigi iletisim hizlari askeri sirlarimizi korumak baskalarinin ne yaptigini gizlice ogrenmek icin bu bilgisayarlari bekliyoruz Cunku kuramsal olarak bunlarin hesaplama gucleri ve hizlari siradan bilgisayarlardan onlarca kat fazla Yalnizca 300 islem birimli bir kuantum bilgisayarin 2300 islemi yani tum Evren deki toplam parcacik sayisi kadar islemi birkac saniyede yapabilecegi hesaplaniyor Bu alanda yapilan calismalarsa hala mikroskobik dunya ile tanidigimiz buyuk olcekteki dunyanin sinirlarindaki gri bolgede dolasiyorlar Kuram hala deneyin cok onunde kosuyor Kuantum bilgisayarlar icin haril haril algoritma uretiliyor Buna karsilik laboratuvarlarda gelistirilen prototipler son derece ilkel Emekleme cagindan yeni cikan bebekler gibi birkac adim attiktan sonra dusuyorlar Ama gene de icinde el yordamiyla yurudugumuz sis giderek aydinlaniyor Son birkac ay icinde aciklanan gelismeler kuramsal calismalarin hizla sonuca yaklastigini gosteriyor Bu durumda beklentilerimize kosut hunerlere sahip kuantum bilgisayarlarin ortaya cikmasi mikroskobik dunyadaki nesnelerle makroskobik olcum araclari arasindaki uyumsuzlugun giderilmesine bagli Aradigimiz kopru de ortaya cikmis gibi gorunuyor Bu alanin onde gelen kuramcilardan Dmitri Averin e gore fizikte son 20 yilin en buyuk buluslarindan biri milyarlarca elektron iceren super iletken gibi makroskobik bir sistemin mikroskobik dunyayi yoneten kuantum mekaniginin ilkelerine gore davranabildiginin kanitlanmis olmasi Bunun onemi suradan kaynaklaniyor Kuantum bilgisayar onculleri simdiye kadar atom ya da molekuller icindeki parcaciklarin spinlerinden ya da isigin polarizasyonundan yararlanilarak gerceklestirildi Ancak bu modelleri kucultmek olanaksizdir Klasik bilgisayarlardaysa kati hal parcalar devrelerin birkac yuz nanometreye metrenin milyarda biri kadar kucultulmesine olanak sagladi Kati hal parcalar simdiye degin kuantum bilgisayarlari icin uygun sayilmiyordu Cunku bunlarin uzerindeki elektronlarin sayilamayacak olcude ve karmasada kuantum durumu bulunur Oysa kuantum bilgisayarlar kolayca saptanabilen acik kapali durumlara gerek duyuyorlar Iste super iletkenler bu acmazi ortadan kaldirdi Cunku uzerlerindeki elektronlar son derece duzenli bicimde hareket ediyorlar Japon arastirmacilar da gectigimiz aylarda bu kopru uzerinde yuruyerek buyuk dusun gerceklesmesi yonunde onemli bir ilerleme sagladilar Foton TelepatisiIsvicre de yapilan bir deney sirasinda aralarinda 10 km uzaklik olan iki fotonunn sonucu onceden bilinemeyecek olan bir durumda tipatip ayni sekilde davrandiklari goruldu Adeta bir foton telepatisi soz konusuydu Deney Cenevre de ve ondan sirasiyla 7 3 km ve 4 5 km uzakliktaki Bernex ve Bellevue kentleri arasinda yapildi Telepatik Parcaciklar Bir lazerden cikan bir foton Bir KnbO3 kristalinden gecerken daha az enerjili iki fotona ayrilir Her foton bir optik lif icine girer ve yolu ustunde yari yansitici bir aynaya rastlar Ayna tamamen rastlantiya bagli olarak fotonu bazen yansitir bazen gecirir Aynayi gecen foton bir detektore carpar Deney sunu gostermistir Aralarinda 10 km den fazla bir uzaklik bulunan bu iki foton her an birbirlerinin tipatip ayni davranislari gosterirler soyle ki fotonlardan biri aynadan gecmisse oteki de gecer Soz konusu deney birbirlerinden uzak olan iki fotonun bir iletisim halinde olduklarini gostermek amaciyla yapilmisti Deneyde ayni kaynaktan lazerle uyarilmis bir KNbO3 kristalinden cikip iki farkli yone giden iki foton gozlemlendi Fotonlarin her biri optik lif icine alinarak yariyansitici bir aynaya ulastirildi Bu ayna adindan da anlasilacagi uzere bir fotonu bazen gecirir bu durumda bir detektor foton gectigini haber verir bazen de yansitir bu durumda foton hareket yonunu degistirir Yariyansitici bir aynaya gelen bir fotonun aynadan gecmesi ya da yansimasi tumuyle rastlantiya baglidir Cok sayida deney yapilarak bunlarin istatistikleri dikkate alinirsa su gorulur Aynadan gecen ve yansiyan fotonlarin sayisi esittir bir baska deyisle ayna kac foton gecirmisse o kadar fotonu da yansitmistir Sagduyu bize sunu soyler Davranislari tumuyle rastlantiya bagli olmasi gereken iki fotondan her birinin digeri gibi davranmasi icin hicbir mantiksal neden yoktur Iste bu deneyi inanilmaz yapan sey de budur Isvicreli fizikciler kesin olarak su gozlemi yapmislardir Aralarinda 10 km uzaklik olan iki foton ayna karsisinda her seferinde birbirleriyle ayni davranisi gostermislerdir fotonlardan biri yariyansitici bir aynadan gecmisse ondan 10 km uzaktaki oteki foton da ayni anda yariyansitici bir aynadan gecmistir Biri yansidiysa ayni anda oteki de yansimistir Sanki her biri digerinin o anda ne yaptigini bilmektedir Sanki fotonlar arasinda telepati vardi Daha da garip olan sey sudur Ozel Gorelelik kuramina gore hicbir sinyal isiktan daha hizli gt 300 000 km saniye gidemez oysa aralarinda 10 km olan iki foton ayni anda arada zaman gecmeden ayni davranisi gostermektedir Ne kadar aciklanamaz olursa olsun benzer bir olay bilim insanlarinca daha once de gorulmustur 1981 de Fransiz fizikci Alain Aspect Orsay Optik Enstitusu nde daha kucuk olcekte yaptigi laboratuvar deneylerinde dunyada ilk defa iki parcacigin her an ozdes davranislar gosterebilecegini bulmustur Ancak Isvicre deki deney farklidir burada iki foton arasindaki uzaklik 10 km dir Iki foton uc kentin ustunden nasil elele verebilmektedir Bu kadar uzak bir mesafeyi asarak iki fotonun tipatip ayni davranislari yapmasini ne saglamaktadir Iki fotonun ozel gorelilige isyan edercesine ayni anda ayni davranisi yapmasi nasil aciklanabilir Bu gibi sorular yeni degildir Fizikciler teknolojik yetersizlik nedeniyle kuantum deneyleri yapamadiklari zamanlarda bile bu konu uzerinde dusunuyorlardi kuantum fiziginin dogusunu izleyen yillarda 1900 1920 ler arasi en azindan kuramsal olarak atomdan kucuk madde parcaciklarinin inanilmaz davranislarina tanik oldular Evren deki butun cisimlerin dalga parcacik ikilisinden olustugunu anladilar Bu ikilik dualite kuralindan buyuleyici ozellikler ortaya cikti Bunlardan biri de suydu Iki dalga parcacik birlesebilir Her birinin degiskenleri enerji hiz konum vb ayni anda denklemin icinde teklesir Iki dalga parcacik tek dalga parcacik halini alir Bu durumda bu iki dalga parcacigin kuantum uyumu halinde olduklari soylenir Ozel gorelilik kurami ki dogrulugu defalarca denenmistir nedensellik ilkesini nedenin sonuctan once gelmesi garantilemistir Eger bilginin isiktan hizli gidebildigini kabul edersek bazi kesin yasalar nedensellik ilkesini altust eder ve ornegin elektrik dugmesini cevirmeden isigin yanmasi gibi sacmaliklar ortaya cikar Bu defa yeni yasalar bulmak gerekir Bu deneyde goruldugu uzere ayni anda birbirinden uzak iki noktada ayni davranis modern fizik yasalarini tehlikeye sokar mi Buna yanit verebilmek icin basit bir bilgi iletim deneyi hayal edelim Varsayalim ki bir astronot dunya dan 1 isik yil uzakta bir goktasi uzerinde bulunuyor Dunya ya geri donusu baslatmak icin Dunya daki usten haber bekliyor Dunya don emrini radyo dalgalariyla yollarsa bunlar isik hiziyla yayilacak ve astronot bu haberi 1 yil sonra alacaktir Peki Dunyalilar astronota bu haberi aninda ulastirabilmek icin yukaridaki deneyde gordugumuz fotonlar arasi bagintiyi kullanamazlar mi Varsayalim ki astronot bagintili bir foton ciftinden tek bir foton alarak beraberinde goktasina goturdu Ikiz fotonlardan digeri dunyadaki bilim insanlarinin elinde kaldi Hem goktasinda hem de dunyada birer lif fiberoptik cemberi var ve bu cemberde fotonlarin disari cikabilmesi icin yari yansitici bir ayna bulunuyor Bilim insanlari astronotu geri cagirmak istemedikce fotonu cemberde dondurup dururlar Astronotu geri cagirmak istediklerinde fotonun yari yansitici aynadan gecerek cemberi terk etmesini saglarlar Iki foton bagintili oldugundan astronotun fotonu da goktasindaki optik lif aynadan gecerek cemberi terk eder ve ornegin isiga duyarli bir ekrana carpar Boylece astronot Dunya dan gonderilen haberi aninda alir Ne yazik ki bu durumda zayif bir nokta vardir Bilim insanlari fotona emir veremez fotonu soyle veya boyle davranmaya zorlayamaz Fotonun cember icinde donmeyi surdurmesi veya aynadan gecip disari cikmasi tamamen rastlantiya baglidir Evet bu ikiz fotonlar aralarindaki uzaklik ne olursa olsun her an birbirleriyle ozdes davranislar gosterirler ancak hangi davranisi gostereceklerini onceden bilmek olanaksizdir bu tamamen rastlantiya baglidir Eger Dunya daki bilim insanlari fotonu iceride kalmaya ya da disari cikmaya zorlarlarsa fotonu etkilemis olurlar Bu yuzden de iki foton arasindaki kuantum uyumunu bozarlar baska bir deyisle boyle bir sey yaparlarsa artik iki foton her an ayni davranisi gostermez olur Bu kuramsal dusunceler disinda Isvicre deneyinin yarari Uzun sure kuantum fizigi deneylerinin ancak laboratuvarda yapilabilecegine inanildi Aralarinda 10 km olan iki fotonun her an tipatip ayni davranislari gostermesi bu gercege dayanan yeni bir teknoloji gelistirilmesi umutlarini dogurmustur EPR Deneyi Schrodinger in unlu kedi paradoksunu ortaya attigi makalesini yayimladigi yil ayni derecede tuhaf bir kuantum mekanik olgusunu da Albert Einstein Boris Podolsky ve Nathan Rosen ortak imzali olarak yayimlamisti Tarihe EPR paradoksu olarak gecen bu dusunce deneyinde kuantum mekaniginin gercekligin tamamlanmis bir tanimi olmadiginin eksik oldugunun sergilenmesi amaclaniyordu Deney ana hatlariyla belli bir noktadan yola cikan A ve B parcaciklariyla ilgileniyordu A ve B tasidiklari ozellikler bakimindan baslangicta birbiriyle ilintiliydiler Oyle ki A ile ilgili bir ozelligi olcecek olursaniz B ile ilgili olarak ayni ozelligi olcmeden de bilebiliyordunuz EPR Paradoksu Kuantum Teleportasyon EPR deneyini kurgulayanlar bunda belirsizlik ilkesi bakimindan bir tuhaflik sezinlemislerdi Belirsizlik ilkesi geregince bir parcacigin momentumunu olctugunuzde konumunu konumunu olctugunuzdeyse momentumunu dogru olarak olcme sansinizi kaybediyorsunuz Peki elinizde birbiriyle ilgili ipuclari iceren A ve B parcaciklari oldugunda bunlarin her birinden farkli ozellikleri ayri ayri olcerek ikisiyle ilgili tum bilgiye ulasabilir misiniz Belirsizlik ilkesi bunu da yasakliyor Ancak bu yasagin bu deney kapsaminda bile gecerliligini koruyabilmesi icin A ve B arasinda bir telepati olmasi gerekli Hatta EPR deneyi bu gibi parcacik ikilileri kullanilarak birbirinden uzaktaki Alice ve Bob adli dus kahramanlarina isiktan daha hizli bir iletisim kurdurmayi bile basariyordu Einstein tum bu kurguladiklarinin akla yakin olmadiginin ayirtindaydi Zaten Podolsky ve Rosen le birlikte planladiklari kuantum mekaniginin eksikligini sergilemekti Kuantum KriptografiKuantum sifreleme guvenli iletisim icin kuantum mekanigini kullanir Gizli dinleyicilerin sifrelenmis iletilerin icerigini okumasini onlemek icin degisik matematiksel matematik teknikleri kullanan geleneksel sifrelemenin aksine kuantum sifreleme bilginin verinin fizigini temel alir Gizli dinleme fiziksel bir nesnenin olculmesi olarak gorulebilir bu durumda ise verinin tasiyicisi Birisi kuantum superpozisyonu veya kuantum dolasikligi gibi bir kuantum fenomeni kullanarak her zaman tum gizli dinleyicileri tespit edebilen bir iletisim sistemi yapabilir Cunku bilginin verinin kuantum tasiyicisi uzerinde yapilan olcumler onu bozar dolayisiyla bu tur girisimler her zaman iz birakir Kuantum anahtar degisimi Klasik genel anahtar sifreleme anahtar dagitimi icin carpanlara ayirma gibi bazi zor matematiksel problemlerin hesaplanabilme zorluguna dayanirken kuantum sifreleme kuantum mekanigine dayanir Kuantum sifreleme cihazlari turune ozgu olarak tek basina bir isik fotonunu alip kuantum dolasikligi veya Heisenberg belirsizlik prensibinden faydalanir Quantum kriptoloji belli yonleriyle kuramin cok otesinde ilerlemektedir Ust uste bindirilmis kuantum durumlarini tasiyan fotonlar optik kablolarla onlarca kilometre oteye tasinabilmis Sistem bir bilgiyi sifreleyip aliciya gonderen bir kisi genellikle Alice diye adlandiriliyor mesaji alan Bob ve bu mesajlari zaptetmek isteyen gizli dinleyici Eve arasinda kurulu Cogul gercekli fotonlarla bilgi iletimi Alice ve Bob a kuryeye gereksinme duymadan paylasabilecekleri gizli bir sifre anahtari olusturma olanagi sagliyor Ustelik kuantum bilgisayarcilarinin kabusu olan uyum bozulmasi kuantum sifreleme alaninda cok yararli bir arac Cunku casus Eve haberlesmeyi dinlemek icin kuantum bilgisayar bile kullansa bu kulak misafirliginin izleri aninda ortaya cikiyor ve Alice ve Bob u uyariyor Gerci bu alan da tumuyle sorunsuz degil Acik havada gonderilen kuantum sifreli fotonlarin uyumu Gunes ten gelen ya da baska kaynakli fotonlar ornegin alici aygitlardaki fon sicakligi ya da parazit gibi nedenlerle bir olcude bozulabiliyor Ama arastirmacilar bu bilgi kaybini yuzde 25 duzeyinde tutmayi basarabilmisler Arastirmacilar birkac yilda son puruzlerin de giderilebilecegi konusunda umutlular Belirsizlik Yapilan olcum klasik fizikteki gibi sadece pasif harici bir surec degil kuantum mekaniginin icsel bir parcasidir Yani onlarin kendilerini gozlemeye calisan her turlu durumda tespit edilebilir bir bicimde tepki vermesini saglayabilecek bilginin bir fotonun kuantum ozelligi olarak kodlanmasi mumkundur Bu etki ortaya cikiyor cunku kuantum teorisinde belli fiziksel ozellik ciftleri biri olculmeye calisildiginda digeri bozulan bir bicimde tumleyicidir Bu durum Heisenberg belirsizlik prensibi olarak bilinir Genellikle kuantum sifrelemede kullanilan tumleyici iki ozellik fotonun iki polarizasyon tipidir dogrusal dikey ve yatay ve kosegen 45 te ve 135 te Dolasiklik Iki veya daha fazla kuantum parcaciginin mesela fotonun fiziksel ozelliklerinin guclu bir sekilde bagintili oldugu durumdur Dolasik parcaciklar tek basina parcaciklarin durumlari belirlenerek tanimlanamazlar ve tek basina parcaciklarin uzerinde uygulanacak herhangi bir deneyimle erisilemeyecek bilgiyi birlikte paylasabilirler Bu durum parcaciklarin zaman icerisinde birbirlerinden ne kadar uzak olduklarindan bagimsizdir Iki farkli yaklasim Bu iki farkli yaklasim belirsizlik ve dolasiklik ile iki farkli kuantum sifreleme protokol ortaya cikmistir Birincisi herhangi birinin gizli anahtari ogrenmesini engellemek icin bilgi parcalarini sifrelerken foton polarizasyonunu kullanir ve kuantum rastgeleligine dayanir Ikincisi ise ayni islem icin dolasik foton durumlarini kullanir ve anahtari tanimlayan bilginin sadece herhangi biri tarafindan olcumlendikten sonra ortaya ciktigi gercegine dayanir Belirsizlik yaklasimi icin su an icin en favori yontem BB84 algoritmasi ve protokolu iken dolasiklik yaklasimi icin en one cikan yontem EPRBE protokoludur EPRBE nispeten karmasik olmasi ve hala teorik duzeyde kalmasi nedeniyle burada uygulanip oldukca olumlu sonuclar alinmis BB84 algoritmasi uzerinde durulacaktir BB84 ProtokoluBu teknikte titresim basina bir foton olacak sekilde polarize isiklarin titresimleri kullanilir Cizgisel ve dairesel olmak uzere iki cesit polarizasyon dusunulmustur Cizgisel polarizasyon dikey veya yatay olabilir ve dairesel polarizasyon sol elli veya sag elli olabilir 1984 yilinda Bennet ve Brassard adinda iki bilim insani tarafindan yayinlanan makalede kuantum kriptografisinden bahsedildigi icin bu algoritma BB84 olarak bilinmektedir Bu makalede gonderici ve alici arasinda guvenli iletisim icin kullanilacak tek kullanimlik anahtarin gondericisi ve alicisi Alice ve Bob tanimlanmistir Sifreli mesaji gondermek isteyen kisiyi A almak isteyen kisiyi de B olarak dusunebiliriz Hem A da hem de B de birbirleriyle 45 derecelik aci yapan iki kristal suzgec ciftinin ve X seklinde iki suzgec oldugunu kabul ediyoruz A ve B arasinda bir optik fiber aginin oldugunu ve her iki tarafinda foton uretebildigini dusunuyoruz A ve B tarafi ortak bir temelde anlasarak ve suzgecleri icin 0 degerinde ve suzgecleri ici 1 degerinde anlasirlar Yani her iki tarafta ve yonunde polarize olmus foton icin 0 bitinin ve yonunde polarize olmus foton icin 1 bitinin geldigini anlayacaklardir Bu secimin tam terside mumkundur A iletisimde kullanilacak rastgele bir tek kullanimlik anahtar secer Bu anahtari B ye gonderebilmek icin BB84 algoritmasini kullanacaktir Algoritmanin isleyis sirasi su sekilde olacaktir Ornegin A 1 1 0 1 0 1 0 0 1 0 bit dizisini asagidaki suzgec takimlariyla gondermek istesin Secilen bitler ve suzgec takimlari tamamen rastgeledir 2 inci satir gonderilmek istenen bitlerin foton karsiliginin polarizasyon yonunu gostermektedir 1 1 0 1 0 1 0 0 1 0 B rastgele bir suzgec takimi veya X secer ve asagidaki yonlerde polarize olmus fotonlari elde eder Ilk satir rastgele secilen suzgec takimlarini ikinci satir gelen fotonun bu suzgec takimlarindan gecirildiginde meydana gelecek polarizasyonun yonunu ucuncu satir ise ilgili polarizasyonun yonune gore secilmis bit degerini belirtir Hatirlarsaniz ve 0 bitini ve 1 bitini temsil ediyordu X X X X X 1 1 0 0 0 1 1 1 0 1 Sonuc olarak B nin elde ettigi bit dizisi A nin gondermis oldugu bit dizisi ile ayni degildir Istatistiksel olarak A nin gonderdigi bitlerin sayisinin yarisi kadar bit B de aynidir Bu yuzden algoritmanin bundan sonraki asamasinda her iki tarafta da ortak olarak kullanilan bitlerin belirlenmesi gerekecektir B A ya hangi bitler icin hangi suzgec ciftlerini kullandigini acik olarak iletir Bunun uzerine A bu suzgeclerden hangilerinin dogru secim hangilerinin yanlis secim oldugunu B ye iletir Boylece hem A ve hem de B tarafindan ortak olarak kullanilan suzgec ciftlerine karsilik gelen bit dizisi tek kullanimlik anahtar olarak kullanilir Sonucta bu anahtar her iki tarafca da bilindigi icin mesaj bu anahtar ile XOR islemine sokularak iletisim guvenli hale getirilir Mesajin XOR lanmasi ve iki taraf arasindaki mesaj iletimi tamamen klasik yollarla yapilabilir Kuantum kriptografisinin ana temasi sifrelemede kullanilan tek kullanimlik anahtarin her iki tarafca pratik bir sekilde bilinir hale getirilmesini saglamaktir Veri iletimi elektriksel isaretler yerine fotonlar ile yapilmaktadir Dolayisiyla iletisim kanali icin fiber optik ag gerekmektedir Bu da kuantum kriptografi tekniginin aslinda sivil yasamda kullanilamayacagini gostermektedir Zaten bu teknik su anda sadece askeri amaclarla cok kisitli olculerde kullanilmaktadir Ancak fiber kanallarinin maliyeti ve bu aglarin kurulum maliyeti dustukce bu teknigin sivil kullanimda gormek mumkun olacaktir Fotonlari alicidan vericiye gondermek icin fiber optik ag gerekli dedik Ayni zamanda anahtari aliciya gondermek icin foton tabancalarina foton ureteci ve kristal suzgeclere ihtiyac vardir Anahtar iletisimi sirasinda foton un baz alinan bir sisteme gore herhangi bir aciyla polarize olma ozelliginden faydalanir Fotonlarin dikeyde veya yatayda polarize olmasi icin kristal suzgec ciftleri kullanilir Temel olarak birbirine dik olan iki suzgec secilir Rastgeleligi artirmak icin bir de bu suzgeclerle 45 derecelik aci yapan ikinci bir suzgec takimi kullanilir Kuantum fizigine gore 45 derecelik polarizasyonlu bir foton birbirine dik iki suzgec takimindan gecirildiginde fotonun yeni polarizasyonunun yonu 45 derece olmayacaktir Peki 0 derece mi yoksa 90 derecemi olacaktir Bunun kesin bir cevabi yoktur Ancak her iki polarizasyon yonu icinde olasilik esittir Yani 10000 tane 45 derecede polarize olmus bir fotonu art arda dikey ve yatay konumda yerlestirilmis kristal suzgeclerinden gecirdigimizde istatistiksel olarak 5000 tanesi dikey yonde 5000 tanesi de yatay yonde polarize olacaktir Bu yonlerden birisi 0 diger 1 secilerek iletisim anlamli hale getirilir Sunu da unutmamak gerekir ki eger bu aci 45 derece olmasaydi oran bu sefer 1 2 olmayacakti Matematiksel ve fiziksel veriler bu oranin ilgili acinin kosinus karesine esit oldugunu gostermektedir cos245 1 2 Fiber Optik Aga Disaridan Mudahale Durumu A ile B arasindaki iletim kanalini dinleyen birinin olmasi durumunda BB84 protokolunun guvenli olup olmadigini inceleyelim Hatirlarsaniz yazinin basinda kuantum kriptografi tekniginin ana cikis noktasi fotonlarin gunumuz teknolojisi ile herhangi bir sekilde kopyasinin cikarilmayacagi ilkesine dayandigini soylemistik Bu yuzden A ve B arasinda iletim kanalini dinleyen kisinin varligi degisik yollardan kesfedilebilir Cunku araya giren T kisisinin yapabilecegi en uygun hareket A ve B nin yaptigi gibi rastgele bir suzgec takimi secmek ve A nin B ye gonderdigi secilmis suzgec takim bilgisini dinlemektir Istatistiksel olarak T nin secmis oldugu suzgec takimlarindan yarisi B ile ayni olacaktir Bu da iletim hattini dinleyen kisinin iletilen bitlerin yarsini dogru bir sekilde elde edecegini gostermektedir Kullanilan sifreleme teknigine gore elde edilen bu yarim bilgi faydali ya da faydasiz olabilir Mesela A ve B tarafindan karar kilinan anahtarin karesi alinarak sifreleme yapilirsa sistemin guvenligi daha da artar Cunku bitlerinin yarisi belli olan bir sayidan sifrelemede kullanilan anahtari elde etmek bir hayli zordur Ote yandan kare alma yerine her bir biti diger bitlere bagli olan bir fonksiyonda kullanmak guvenligi oldukca artiracaktir Araya giren kisi olmasi durumunda A ve B mesajlasmaya baslamadan once birbirlerine test mesaji gondererek araya giren bir kisinin olup olmadigini anlayabilirler Soyle ki araya giren T kullandigi yanlis suzgeclerden oturu A nin mesajinda bir takim degisiklikler yapacaktir Bu da A nin mesajinin belli oranda hatali gelecegini gosterir Protokol geregi eger bu hata orani belirli bir seviyede esik hata degeri olmasi gerekiyorsa ve olusan hata bu orandan fazla geliyorsa araya bir kisi girmis demektir Bu durumda A ve B tarafindan gerekli onlem alinir Bir varsayim yaparak araya giren T nin foton klonlamasini yapabildigini dusunelim Bu durumda T A ile B arasindaki fotonlari klonlayarak kendi ortami icerisinde A ve B ye kendisini hissettirmeden anahtarin bir bolumunu elde edebilir Yine ayni sekilde T rastgele bir suzgec takimi secerek A dan gelen fotonu polarize eder ve B ile A arasinda dogru suzgec secim bilgilerine kontrol ederek hangi bitlerin kendisi icinde dogru oldugunu belirler Buna gore hem A hem B hem de T tarafindan ayni yonde polarize edilmis bitler hem tek kullanimlik anahtarda kullanilacak hem de T tarafindan bilinecektir Bu durumda T istatistiksel olarak tek kullanimlik anahtardaki bitlerin yarisini bilecektir Ustelik kendisini A ve B ye fark ettirmeden Bu eksik bilginin T tarafinda ise yaramamasini saglamak icin yine ayni sekilde degisik matematiksel fonksiyonlar kullanilabilir Ornegin kullanilacak anahtardaki her bir bitin diger bitlere bagli olacak sekilde yeni bir anahtar turetmek Bu durumda T de eksik bilgi oldugu icin yeni turetilen anahtari bulmasi zorlasacaktir Gunumuz teknolojisinde foton klonlamasi yapilamadigi icin yukaridaki soylediklerimin bir varsayimdan ibaret oldugunu tekrar hatirlatmak isterim Gunumuzde Kuantum Sifreleme UygulamalariKuantum kriptografi teknigi her ne kadar guvenli bir protokol icerse de uygulanabilirligi su an icin yuksek maliyet gerektirmektedir Dolayisiyla su an icin sadece cok kisitli imkanlarla askeri amacli olarak kullanilmaktadir Nitekim 60 km lik bir iletim agi uzerinden bu teknik basari ile denenmis ve kullanilmistir Onumuzdeki 10 15 yil icerisinde bu teknigin sivil hayatta da kullanilabilecegine dair bircok kaynaktan bilgi edindigimi de belirtmek isterim Hatta yakin zamanda Ingiltere de calisan bilim insanlari 100 km den daha uzun bir fiber optik hat uzerinden gondermek istedikleri veriyi kuantum sifreleme yontemi ile gizleyerek gondermeyi basardilar Ingiltere deki Hazine ve Sanayi Bakanligi tarafindan finansal olarak desteklenen proje kapsaminda Cambridge Universitesi ve Imperial College de calismaya basladi Heyecan veren bir calisma da bilgileri Kuantum Sifreleme yontemiyle uydu araciligiyla iletebilmektir ki bu da guvenli veri iletimi icin gercekten cok buyuk bir adim olacaktir SonucKuantum kriptografide daha fazla arastirmaya gereksinim duyan cok fazla ilginc acik problem mevcuttur EPRBE protokolu gibi iki dolasik foton iceren Kuantum kriptografi protokollerinde Bell esitsizligi kullanarak veri alisverisine sizmaya calisan ajanin varligini hissetmek icin ozel bir fonksiyon olan g fonksiyonunu belirlemek zorundayiz Ajanin varliginin hissedilebilirliginin artirimi icin dolasiklik durumunun hazirlanmasinin tam olarak arastirilmasi ve mesafeye ve zamana gore degisim bilgisi gerekmektedir Kisacasi bir protokol olarak guvenliginin ispatinin gerceklestirilmesi gerekmektedir BB84 protokolu gibi tek fotonlu Kuantum kriptografi protokollerindeyse bosluktan gelen ataklar da dahil olmak uzere cesitli tiplerdeki ataklara karsi guvenliginin daha fazla arastirilmasi arzu edilen bir durum olacaktir Sayisal aglar uzerinde nakledilecek gizli metinlerin sifre anahtari uzaktan etki sayesinde aninda istenen yere nakledilebilecektir Telefon firmalari bugunku sifre yontemlerinden daha guvenilir olan bu yeni yontemi incelemektedir Belki yakinda butun elektronik haberlesmeler uzaklara atlayabilen garip bir hayaletsel bagla yapilacaktir Kaynakca Gisin Nicolas Ribordy Gregoire Tittel Wolfgang Zbinden Hugo 2002 Quantum cryptography Reviews of Modern Physics 74 1 145 195 arXiv quant ph 0101098 2 Bibcode 2002RvMP 74 145G doi 10 1103 RevModPhys 74 145 16 Nisan 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Subat 2024 Pirandola S Andersen U L Banchi L Berta M Bunandar D Colbeck R Englund D Gehring T Lupo C Ottaviani C Pereira J L 2020 Advances in quantum cryptography Advances in Optics and Photonics 12 4 1012 1236 arXiv 1906 01645 2 Bibcode 2020AdOP 12 1012P doi 10 1364 AOP 361502 14 Aralik 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 28 Subat 2024 On Classical and Quantum Cryptography I V Volovich Ya I Volovich Bilim Teknik Rasit Gurdilek Kuantum Kriptografi Benzetimi ve Analizleri Toyran Quantum Cryptography German Research Center for Artificial Intelligence Kuantum Internet Bilim ve Teknik Kuantum Hesaplamanin Potansiyeli Utku Kocabiyik