Özel görelilik kuramı tarihi, birçok teorik sonuçtan ve Albert A. Michelson, Hendrik Lorentz, Henri Poincaré ve diğerleri tarafından elde edilmiş ampirik bulgulardan oluşmaktadır. Tüm bunlar Albert Einstein ve daha sonrasında Max Planck, Hermann Minkowski ve diğerleri tarafından önerilen özel görelilik kuramının bir sonucudur.
Giriş
Isaac Newton fiziği mutlak bir uzay ve zaman üzerine kurulu olmasına rağmen aynı zamanda Galileo Galilei'nin görelilik ilkesiyle bağdaşır. Bu durum şu şekilde ifade edilebilir: mekanik yasaları ile ne kadar ilişkilendirildiğine bağlı olarak eylemsiz hareket eden bütün gözlemciler eşit ayrıcalıklara sahiptir. Ayrıca herhangi bir özel gözlemciye atfedilen hareketin özel olarak seçilmiş bir durumu yoktur. Ancak elektromanyetik teori ve elektrodinamikte olduğu gibi 19. yüzyıl boyunca ışığın dalga teorisi ışık medyumunda meydana gelen bir bozukluk veya olarak çoğunlukla kabul görüyordu. Teori en gelişmiş haline James Clerk Maxwell'in çalışmaları neticesinde ulaşmayı başardı. Maxwell'in teorisine göre bütün optik ve elektriksel fenomenler deneysel olarak belirlenebilecek şekilde birbirine göre göreli bir hareket yapmasıyla mümkün olabilmesi gerektiği düşünülen bu medyum boyunca yayılıyordu.
Isaac Newton fiziği mutlak bir uzay ve zaman üzerine kurulu olmasına rağmen aynı zamanda Galileo Galilei'nin görelilik ilkesiyle bağdaşır. Bu durum şu şekilde ifade edilebilir: mekanik yasaları ile ne kadar ilişkilendirildiğine bağlı olarak eylemsiz hareket eden bütün gözlemciler eşit ayrıcalıklara sahiptir. Ayrıca herhangi bir özel gözlemciye atfedilen hareketin özel olarak seçilmiş bir durumu yoktur. Ancak elektromanyetik teori ve elektrodinamikte olduğu gibi 19. yüzyıl boyunca ışığın dalga teorisi ışık medyumunda meydana gelen bir bozukluk veya Luminiferous eter olarak çoğunlukla kabul görüyordu. Teori en gelişmiş haline James Clerk Maxwell'in çalışmaları neticesinde ulaşmayı başardı. Maxwell'in teorisine göre bütün optik ve elektriksel fenomenler deneysel olarak belirlenebilecek şekilde birbirine göre göreli bir hareket yapmasıyla mümkün olabilmesi gerektiği düşünülen bu medyum boyunca yayılıyordu. Eter boyunca yayılan hareketi gözlemlemek için bilinen deneylerin başarısızlığı Hendrik Lorentz tarafından hareketsiz ışık saçan etere (Lorentz bu eterin yapısı hakkında teorik olarak düşünmemiştir), fiziksel uzunluğun kısalmasına ve formunu Maxwell denklemlerindeki yerel zamanın bütün referans sistemlerine göre korunmasına dayanan bir elektromanyetik teori geliştirmek için 1892 yılında başladı. Lorentz’in eter teorisi için birlikte çalıştığı Henri Poincaré henüz gelişmekte olan, 1905 yılında Lorentz’in ön dönüşüm formüllerini düzeltmek için kullanılmış ve şimdi Loretz dönüşüm formülleri olarak bilinen tam bir denklem setinin ortaya çıkmasını sağlamış, doğanın genel bir yasası olarak düşünülebilecek (elektrodinamik ve gravitasyonu içeren) bir özel görelilik prensibi önerdi. Albert Einstein, aynı yıl içerisinde ve kısa bir süre sonra kendisine özgü, ayrıca görelilik prensibine dayanan özel görelilik isimli bir makale yayınladı. Bu makaleyi Einstein, bağımsız bir şekilde türetmişti ve uzay zaman aralığının temel tanımlarını değiştirerek Lorentz dönüşümlerinin temelinden yeniden yorumlamıştı. Bu yorumlama Galilean kinematiğinin mutlak eşzamanlılığına karşı çıkmaya ve bu sebepten dolayı klasik elektrodinamikteki ışık saçan eterin herhangi bir referans noktasını göz ardı etmeye dayanıyordu. Daha sonra ise Hermann Minkowski’nin özel göreliliğin Einstein versiyonu için geliştirdiği 4 boyutlu uzay-zaman geometrisi modeli çalışması Einstein’ın genel görelilik teorisini geliştirmesine büyük bir katkı sağlayacak ve rölativistik alan teorisinin temellerini atacak bir çalışma haline dönecekti.
Eter ve hareketli cisimlerin elektrodinamiği
Eter modelleri ve Maxwell denklemleri
Thomas Young (1804) ve Augustin-Jean Fresnel (1816) yürüttüğü çalışmaların ardından ışığın ışık saçan eter olarak isimlendirilen elastik bir ortamın içinde enine dalgalar olarak yayıldığı düşünülmeye başlandı. Ancak optik ve elektrodinamik fenomenler arasında bir ayrım yapıldı. Bu ayrımın neticesinde bütün doğal fenomenler için özel eter modelleri yaratmak gerekli hale geldi. Bu modelleri birleştirmek veya modellerin tam anlamıyla mekanik bir açıklamasını sunmak için atılan adımlar başarılı olamadı, ancak daha sonra Michael Faraday ve Lord Kelvin’in de içlerinde bulunduğu birçok bilim insanı yadırganamayacak derecede başarılı çalışmalar yaptılar. 1864 yılında James Clerk Maxwell, elektrik, manyetizma ve indüksiyondan türetilen, Maxwell denklemleri olarak anılan bir dizi denklem ile çığır açıcı elektromanyetizma teorisini yarattı. Maxwell, ışığın elektrik ve manyetik fenomenler neticisinde ortaya çıkan aynı eter ortamında bir dalgalanma olduğunu yani elektromanyetik bir radyasyondan kaynaklandığını öne süren ilk kişiydi. Fakat Maxwell’in teorisi hareket eden cisimlerin optiğini düşündüğümüzde başarısız sayılırdı ve tam anlamıyla matematiksel bir model sürebiliyorken, eterin mekanik tutarlılığı hakkında bir fikir sağlayamıyordu.
1887 yılında Heinrich Hertz elektromanyetik dalgaların varlığını gösterdikten sonra Maxwell’in denklemleri geniş bir kitlede saygı duyulur hale geldi. Dahası Oliver Heaviside ve Hertz ayrıca teoriyi geliştirdi ve Maxwell denklemlerinin modern versiyonu için temelleri attı. "Maxwell-Hertz" ya da "Heaviside-Hertz" denklemleri elektrodinamiğin daha da geliştirilmesi için önemli bir temel teşkil ediyordu ve Heaviside'nin notasyanı günümüzde halen kullanılmaktadır. Maxwell denklemlerine yapılan diğer önemli katkılar ise , Joseph John Thomson, , Hendrik Lorentz ve tarafından sağlandı.
Eter arayışı
Göreceli hareket ve madde-eter karşılıklı etkileşimi hakkında üzerinde uzlaşılamayan iki farklı teori vardı. Bunlardan biri Fresnel (ve sonrasında Lorentz) tarafından geliştirildi. Hareketsiz Eter Teorisi olarak isimlendirilen bu model ışığın enine bir dalga olarak yayıldığını ve eterin kısmen maddenin sabit bir katsayısıyla birlikte sürüklendiğini varsayıyordu. Fresnel bu varsayıma dayanarak ışığın sapmasını ve birçok optiği içine alan birçok doğal olayı açıklayabiliyordu. Diğer kuram ise 1845 yılında eterin madde tarafından tamamıyla sürüklendiğini belirten (ve daha sonra bu bakış açısı Hertz ile de paylaşılmıştır) George Gabriel Stokes tarafından öne sürüldü. Bu modelde eter hızlı objeler için katı ve yavaş objeler için akışkan (çam zift benzetmesiyle) olabiliyordu. Böylelikle Dünya oldukça özgür bir şekilde hareket edebiliyor ama ışığı taşımak için katı olması gerekiyordu. Fresnel’in teorisi galip geldi çünkü onun sürtünme katsayısı 1851 yılında gerçekleştirilen ışığın sıvı bir ortamdaki hızını ölçmüş Fizeau deneyi ile doğrulanmıştı.
1881 yılında Albert A. Michelson bir girişimölçer kullanarak Fresnel’in teorisinde beklendiği gibi Dünya’nın ve eterin göreceli hareketini ölçmeyi denedi. Michelson herhangi bir göreceli hareket tespit edemedi ve böylece çalışmasını Stokes’in teorisinin bir doğrulaması gibi ifade etti. Ancak 1886 yılında Lorentz Michelson’un hesaplamasının yanlış olduğunu ve ölçümün hassaslığının abartılmış olduğunu gösterdi. Bu büyük bir hata payıyla birlikte Michelson’in deney sonuçlarını ikna edici olmayan bir pozisyona sürükledi. Dahası, Lorentz, Stokes’in tamamıyla sürüklenen eter ortamının tartışmalı sonuçları olduğunu gösterdi ve böylelikle Fresnel’inkine benzer bir şekilde eter teorisini destekledi. Fresnel’in teorisini yeniden kontrol etmek için 1886 yılında Michelson ve Edward W. Morley, Fizeau deneyinin bir tekrarını yaptılar. Bu sayede Fresnel’in sürtünme katsayısı oldukça kesin bir şekilde onaylanmış oldu ve Michelson artık Fresnel’in hareketsiz eter teorisinin doğru olduğunu düşünüyordu. Durumu aydınlığa kavuşturmak için 1887 yılında Michelson ve Morley, Michelson’ın 1881 yılında yaptığı deneyi hassasiyeti olabildiğince arttırmaya çalışarak tekrarladı. Ancak ünlü Michelson ve Morley deneyi yeniden olumsuz bir sonuca perde aralamıştı. Bu olumsuz sonuç keşfedilmeye çalışılan (Dünya’nın kış aylarındaki hızının yaz aylarındaki hızından 60 km/s farklı olmasına rağmen) eter boyunca hareket aparatının olmamasıydı. Böylece fizikçiler iki farklı görünüşe bürünmüş birbiriyle çelişen deneylerle yüzleşmiş oldu: 1886 yılındaki Fresnel’in sabit eter teorisini doğrulayan deney ve 1887 yılındaki Stokes’in tamamıyla sürüklenen eter teorisini onaylayan deney.
Probleme olası bir çözüm 1887 yılında, sıkışmaz elastik ortamda yayılan Doppler kaymasını araştırmış, boş uzayda değişmeden kalabilen dalga denklemlerinin dönüşüm ilişkilerini çıkarmış ve Michelson-Morley deneyinin olumsuz sonuçlarını açıklamış olan tarafından gösterildi. Voigt dönüşümleri y- ve z- koordinatları için Lorentz faktörünü ve daha sonra yerel zaman olarak isimlendirilecek olan yeni bir zaman değişkenini içeriyordu. Ancak, Voigt’in çalışması çağdaşları tarafından tamamen görmezden gelindi.
1889 yılında FitzGerald Michelson-Morley deneyinin olumsuz sonuçlarının açıklanması için farklı bir açıklama sundu. Voigt’in aksine Gerald, kuramsal olarak malzeme yüzeylerinin hareket doğrultusu boyunca kısalacağından dolayı (uzunluk kısalması), moleküller arası kuvvetlerin elektriksel kökenli olabileceği öne sürdü. Bu 1887 yılında, hareket halindeki elektrostatik alanın ışık hızında belirlenemeyen fiziksel koşullar sebebiyle deforme olduğunu gösteren Heaviside’nin çalışması (Heaviside Elipsoidi) ile bağlantılıydı. Ancak, FitzGerald'ın fikri uzun bir süre bilinmez halde kaldı ve Oliver Lodge 1892 yılında bu fikir hakkında bir özet yayınlayana kadar hiç tartışılmadı. Ayrıca Lorentz, yine 1892 yılında Michelson-Morley deneyini açıklamak amacıyla FitzGerald'dan bağımsız bir şekilde uzunluk kısalmasını önerdi. Makul sebeplerden dolayı Lorentz bu durumu elektrostatik alanların büzülmesine bağlıyordu ve konu hakkında bir benzetme sundu. Ancak Lorentz bile bunun yeterli bir sebep olmadığını ve ad hoc hipotezinin sonuç olarak uzunluk kısalması olarak kaldığını kabul etti.
Kaynakça
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ozel gorelilik kurami tarihi bircok teorik sonuctan ve Albert A Michelson Hendrik Lorentz Henri Poincare ve digerleri tarafindan elde edilmis ampirik bulgulardan olusmaktadir Tum bunlar Albert Einstein ve daha sonrasinda Max Planck Hermann Minkowski ve digerleri tarafindan onerilen ozel gorelilik kuraminin bir sonucudur GirisIsaac Newton fizigi mutlak bir uzay ve zaman uzerine kurulu olmasina ragmen ayni zamanda Galileo Galilei nin gorelilik ilkesiyle bagdasir Bu durum su sekilde ifade edilebilir mekanik yasalari ile ne kadar iliskilendirildigine bagli olarak eylemsiz hareket eden butun gozlemciler esit ayricaliklara sahiptir Ayrica herhangi bir ozel gozlemciye atfedilen hareketin ozel olarak secilmis bir durumu yoktur Ancak elektromanyetik teori ve elektrodinamikte oldugu gibi 19 yuzyil boyunca isigin dalga teorisi isik medyumunda meydana gelen bir bozukluk veya olarak cogunlukla kabul goruyordu Teori en gelismis haline James Clerk Maxwell in calismalari neticesinde ulasmayi basardi Maxwell in teorisine gore butun optik ve elektriksel fenomenler deneysel olarak belirlenebilecek sekilde birbirine gore goreli bir hareket yapmasiyla mumkun olabilmesi gerektigi dusunulen bu medyum boyunca yayiliyordu Isaac Newton fizigi mutlak bir uzay ve zaman uzerine kurulu olmasina ragmen ayni zamanda Galileo Galilei nin gorelilik ilkesiyle bagdasir Bu durum su sekilde ifade edilebilir mekanik yasalari ile ne kadar iliskilendirildigine bagli olarak eylemsiz hareket eden butun gozlemciler esit ayricaliklara sahiptir Ayrica herhangi bir ozel gozlemciye atfedilen hareketin ozel olarak secilmis bir durumu yoktur Ancak elektromanyetik teori ve elektrodinamikte oldugu gibi 19 yuzyil boyunca isigin dalga teorisi isik medyumunda meydana gelen bir bozukluk veya Luminiferous eter olarak cogunlukla kabul goruyordu Teori en gelismis haline James Clerk Maxwell in calismalari neticesinde ulasmayi basardi Maxwell in teorisine gore butun optik ve elektriksel fenomenler deneysel olarak belirlenebilecek sekilde birbirine gore goreli bir hareket yapmasiyla mumkun olabilmesi gerektigi dusunulen bu medyum boyunca yayiliyordu Eter boyunca yayilan hareketi gozlemlemek icin bilinen deneylerin basarisizligi Hendrik Lorentz tarafindan hareketsiz isik sacan etere Lorentz bu eterin yapisi hakkinda teorik olarak dusunmemistir fiziksel uzunlugun kisalmasina ve formunu Maxwell denklemlerindeki yerel zamanin butun referans sistemlerine gore korunmasina dayanan bir elektromanyetik teori gelistirmek icin 1892 yilinda basladi Lorentz in eter teorisi icin birlikte calistigi Henri Poincare henuz gelismekte olan 1905 yilinda Lorentz in on donusum formullerini duzeltmek icin kullanilmis ve simdi Loretz donusum formulleri olarak bilinen tam bir denklem setinin ortaya cikmasini saglamis doganin genel bir yasasi olarak dusunulebilecek elektrodinamik ve gravitasyonu iceren bir ozel gorelilik prensibi onerdi Albert Einstein ayni yil icerisinde ve kisa bir sure sonra kendisine ozgu ayrica gorelilik prensibine dayanan ozel gorelilik isimli bir makale yayinladi Bu makaleyi Einstein bagimsiz bir sekilde turetmisti ve uzay zaman araliginin temel tanimlarini degistirerek Lorentz donusumlerinin temelinden yeniden yorumlamisti Bu yorumlama Galilean kinematiginin mutlak eszamanliligina karsi cikmaya ve bu sebepten dolayi klasik elektrodinamikteki isik sacan eterin herhangi bir referans noktasini goz ardi etmeye dayaniyordu Daha sonra ise Hermann Minkowski nin ozel goreliligin Einstein versiyonu icin gelistirdigi 4 boyutlu uzay zaman geometrisi modeli calismasi Einstein in genel gorelilik teorisini gelistirmesine buyuk bir katki saglayacak ve rolativistik alan teorisinin temellerini atacak bir calisma haline donecekti Eter ve hareketli cisimlerin elektrodinamigiEter modelleri ve Maxwell denklemleri Thomas Young 1804 ve Augustin Jean Fresnel 1816 yuruttugu calismalarin ardindan isigin isik sacan eter olarak isimlendirilen elastik bir ortamin icinde enine dalgalar olarak yayildigi dusunulmeye baslandi Ancak optik ve elektrodinamik fenomenler arasinda bir ayrim yapildi Bu ayrimin neticesinde butun dogal fenomenler icin ozel eter modelleri yaratmak gerekli hale geldi Bu modelleri birlestirmek veya modellerin tam anlamiyla mekanik bir aciklamasini sunmak icin atilan adimlar basarili olamadi ancak daha sonra Michael Faraday ve Lord Kelvin in de iclerinde bulundugu bircok bilim insani yadirganamayacak derecede basarili calismalar yaptilar 1864 yilinda James Clerk Maxwell elektrik manyetizma ve induksiyondan turetilen Maxwell denklemleri olarak anilan bir dizi denklem ile cigir acici elektromanyetizma teorisini yaratti Maxwell isigin elektrik ve manyetik fenomenler neticisinde ortaya cikan ayni eter ortaminda bir dalgalanma oldugunu yani elektromanyetik bir radyasyondan kaynaklandigini one suren ilk kisiydi Fakat Maxwell in teorisi hareket eden cisimlerin optigini dusundugumuzde basarisiz sayilirdi ve tam anlamiyla matematiksel bir model surebiliyorken eterin mekanik tutarliligi hakkinda bir fikir saglayamiyordu 1887 yilinda Heinrich Hertz elektromanyetik dalgalarin varligini gosterdikten sonra Maxwell in denklemleri genis bir kitlede saygi duyulur hale geldi Dahasi Oliver Heaviside ve Hertz ayrica teoriyi gelistirdi ve Maxwell denklemlerinin modern versiyonu icin temelleri atti Maxwell Hertz ya da Heaviside Hertz denklemleri elektrodinamigin daha da gelistirilmesi icin onemli bir temel teskil ediyordu ve Heaviside nin notasyani gunumuzde halen kullanilmaktadir Maxwell denklemlerine yapilan diger onemli katkilar ise Joseph John Thomson Hendrik Lorentz ve tarafindan saglandi Eter arayisi Goreceli hareket ve madde eter karsilikli etkilesimi hakkinda uzerinde uzlasilamayan iki farkli teori vardi Bunlardan biri Fresnel ve sonrasinda Lorentz tarafindan gelistirildi Hareketsiz Eter Teorisi olarak isimlendirilen bu model isigin enine bir dalga olarak yayildigini ve eterin kismen maddenin sabit bir katsayisiyla birlikte suruklendigini varsayiyordu Fresnel bu varsayima dayanarak isigin sapmasini ve bircok optigi icine alan bircok dogal olayi aciklayabiliyordu Diger kuram ise 1845 yilinda eterin madde tarafindan tamamiyla suruklendigini belirten ve daha sonra bu bakis acisi Hertz ile de paylasilmistir George Gabriel Stokes tarafindan one suruldu Bu modelde eter hizli objeler icin kati ve yavas objeler icin akiskan cam zift benzetmesiyle olabiliyordu Boylelikle Dunya oldukca ozgur bir sekilde hareket edebiliyor ama isigi tasimak icin kati olmasi gerekiyordu Fresnel in teorisi galip geldi cunku onun surtunme katsayisi 1851 yilinda gerceklestirilen isigin sivi bir ortamdaki hizini olcmus Fizeau deneyi ile dogrulanmisti 1881 yilinda Albert A Michelson bir girisimolcer kullanarak Fresnel in teorisinde beklendigi gibi Dunya nin ve eterin goreceli hareketini olcmeyi denedi Michelson herhangi bir goreceli hareket tespit edemedi ve boylece calismasini Stokes in teorisinin bir dogrulamasi gibi ifade etti Ancak 1886 yilinda Lorentz Michelson un hesaplamasinin yanlis oldugunu ve olcumun hassasliginin abartilmis oldugunu gosterdi Bu buyuk bir hata payiyla birlikte Michelson in deney sonuclarini ikna edici olmayan bir pozisyona surukledi Dahasi Lorentz Stokes in tamamiyla suruklenen eter ortaminin tartismali sonuclari oldugunu gosterdi ve boylelikle Fresnel inkine benzer bir sekilde eter teorisini destekledi Fresnel in teorisini yeniden kontrol etmek icin 1886 yilinda Michelson ve Edward W Morley Fizeau deneyinin bir tekrarini yaptilar Bu sayede Fresnel in surtunme katsayisi oldukca kesin bir sekilde onaylanmis oldu ve Michelson artik Fresnel in hareketsiz eter teorisinin dogru oldugunu dusunuyordu Durumu aydinliga kavusturmak icin 1887 yilinda Michelson ve Morley Michelson in 1881 yilinda yaptigi deneyi hassasiyeti olabildigince arttirmaya calisarak tekrarladi Ancak unlu Michelson ve Morley deneyi yeniden olumsuz bir sonuca perde aralamisti Bu olumsuz sonuc kesfedilmeye calisilan Dunya nin kis aylarindaki hizinin yaz aylarindaki hizindan 60 km s farkli olmasina ragmen eter boyunca hareket aparatinin olmamasiydi Boylece fizikciler iki farkli gorunuse burunmus birbiriyle celisen deneylerle yuzlesmis oldu 1886 yilindaki Fresnel in sabit eter teorisini dogrulayan deney ve 1887 yilindaki Stokes in tamamiyla suruklenen eter teorisini onaylayan deney Probleme olasi bir cozum 1887 yilinda sikismaz elastik ortamda yayilan Doppler kaymasini arastirmis bos uzayda degismeden kalabilen dalga denklemlerinin donusum iliskilerini cikarmis ve Michelson Morley deneyinin olumsuz sonuclarini aciklamis olan tarafindan gosterildi Voigt donusumleri y ve z koordinatlari icin Lorentz faktorunu 1 1 v2 c2 displaystyle scriptstyle 1 sqrt 1 v 2 c 2 ve daha sonra yerel zaman olarak isimlendirilecek olan yeni bir zaman degiskenini t t vx c2 displaystyle scriptstyle t t vx c 2 iceriyordu Ancak Voigt in calismasi cagdaslari tarafindan tamamen gormezden gelindi 1889 yilinda FitzGerald Michelson Morley deneyinin olumsuz sonuclarinin aciklanmasi icin farkli bir aciklama sundu Voigt in aksine Gerald kuramsal olarak malzeme yuzeylerinin hareket dogrultusu boyunca kisalacagindan dolayi uzunluk kisalmasi molekuller arasi kuvvetlerin elektriksel kokenli olabilecegi one surdu Bu 1887 yilinda hareket halindeki elektrostatik alanin isik hizinda belirlenemeyen fiziksel kosullar sebebiyle deforme oldugunu gosteren Heaviside nin calismasi Heaviside Elipsoidi ile baglantiliydi Ancak FitzGerald in fikri uzun bir sure bilinmez halde kaldi ve Oliver Lodge 1892 yilinda bu fikir hakkinda bir ozet yayinlayana kadar hic tartisilmadi Ayrica Lorentz yine 1892 yilinda Michelson Morley deneyini aciklamak amaciyla FitzGerald dan bagimsiz bir sekilde uzunluk kisalmasini onerdi Makul sebeplerden dolayi Lorentz bu durumu elektrostatik alanlarin buzulmesine bagliyordu ve konu hakkinda bir benzetme sundu Ancak Lorentz bile bunun yeterli bir sebep olmadigini ve ad hoc hipotezinin sonuc olarak uzunluk kisalmasi olarak kaldigini kabul etti Kaynakca