Aganta Burina Burinata, Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın 1946 yılında yazdığı ilk romandır.
Kitabın kapağı | |
Yazar | Cevat Şakir Kabaağaçlı |
---|---|
Ülke | Türkiye |
Tür | Roman |
Yayım | 1946 |
Sayfa | 192 sayfa |
""Aganta Burina Burinata” Halikarnas Balıkçısı’nın romanda sıkça ve başlık olarak da kullandığı denizcilik tabirlerindendir. Bu terim, kaptanın denizcilere tüm yelkenler rüzgârla dolduğunda verdiği, açık denize doğru yol almalarına yönlendiren bir komuttur”
“TS’de borina şeklinde geçen burina, “Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat.”. Taranan kaynaklardan anlamına ulaşılamayan burinata’nın komutun anlamı doğrultusunda “üst tarafa doğru bağlanan halat” olduğu söylenebilir. Bu bağlamda “Aganta Burina Burinata”, “Alt ve üst halatları tut.” Anlamında bir cümledir”
“Halikarnas Balıkçısı’nın denizcilerin ve çiftçilerin hayatını anlatan Aganta Burina Burinata’yı Bodrum’daki son yıllarında kaleme almış olması biyografik açıdan özel bir önem taşır. Gerek doğrudan kendi hayatının belirgin izlerini taşıyan balıkçılık, çiftçilik, evlilikle ilgili ayrıntılar ve gerekse Halikarnas’ta geçirdiği sürgün hayatı sırasında tanıdığı kişileri roman karakteri olarak kullanması bu romana otobiyografik yapıt özelliği katmaktadır. Yaşantıların ve tanıklıkların bu romana yansımasına, hayat ile roman arasındaki biyografik paralelliklere geçmeden önce yazarın hayatındaki bazı ayrıntılara ilişkin bilgi vermek, biyografik yansımaların sağlam bir zemine oturtulabilmesi açısından gereklidir. Halikarnas Balıkçısı, bu romanında kendi hayatının tarihçesini kurgu üzerinden anlatmış değildir, belli noktalardan kendisiyle roman kahramanı arasında belirgin paralellikler kurmuştur. Bu bakımdan, Aganta Burina Burinata’ya doğrudan “otobiyografik roman” diyemesek bile yapıtın otobiyografik yansımaları ciddi şekilde taşıyan bir roman olduğunu söylememiz gerekir”
Kahramanlar
- Mahmut
- Süleyman
- Davut
- Kara Hüseyin
- Demir Ağa
- Karamanoğlu
- Zımba Yusuf
- Ateşoğlu
- Fatma
- Bakkal Fehmi
- Kara Ali Kaptan
- Ayşe
- Kozanoğlu Hüseyin
- Kirpi Halil Usta
- Elif Kız
- Molla Efendi
- Danacıların Hanife
- Emine Kadın
- Lostromo Yaşar
- Zeynel Kaptan
- Hakkı Reis
- Dilli Düdük Huriye
- Aliş, Kalafat Usta
- Deli Zehra
- Müftü Abdülvahhap
- Tosun Ahmet
- Gavur Ali
- Hüseyin Dayı
- Aşçı Yaşar
- Halime Hala
- İsmail Çavuş
Mekan
Romanın en önemli mekânı denizdir. Giriş bölümünde mekân olarak Muğla’nın Bodrum ve Milas kentlerinin doğal güzelliklerinin betimlendiği Aganta Burina Burinata’da zengin bir mekânsal çeşitlilik bulunur. Mekân olarak deniz ve kara mekânı olarak ayrıma giden Halikarnas Balıkçısı, olayları çoğunlukla denizde, deniz gören kıyı ve sahil kasabalarında inşa etmiştir. Akdeniz’i olayların merkezine taşıyan Balıkçı, Akyol, Sicilya, Barselona, Güvercinlik, Karakaya Boğazı, Malaga, Milas, Napoli, Pire Limanı, Girit, Rodos, Tillos, Selanik, Tekirburnu, Palamut Bükü, Marsilya, Arşipel (Ege) Denizi, İzmir, İstanbul, Sali Adası, Apostol Adası, Mirabello Kıyıları, Sporad Adaları, Kandiye, Knidos, İskenderiye, Sıralık ve Zeytinlikahve gibi Akdeniz limanlarını, adaları ve sahilleri mekân olarak seçmiştir. Balıkçı’ya göre insan mekânın ürettiği bir değer olmakla birlikte, mekân insanın sosyal ve kültürel alışkanlıklarına, ekonomik uğraşına, yaşam biçimini şekillendiren bur unsurdur.
Zaman
Aganta Burina Burinata adlı romanda zaman, ana kahraman Mahmut’un çocukluk, ergenlik, delikanlılık, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinin denize olan tutkusu etrafında şekillenmiştir. Eserdeki zaman otuz yıllık uzun bir süreyi kapsar. Bu süre kronolojik bir düzende verilmektedir. Bu olayların yaşandığı dönemi ise eserdeki bu ifadeden hareketle öğrenmek mümkündür: “Memlekete dönmek, orada oturaklaşmak için para lazımdı. Aksiliğe bakınız ki o zaman İtalya bize Trablusgarp savaşını açtığı için Türk kayıkları Akdeniz’de gezemiyorlardı. Kala kala yabancı yolcu vapurlarında iş bulmak kaldı” .Trablusgarp Savaşı 1911 yılında başladığına göre Mahmut’un bu ifadesinden hareketle eserde anlatılan vakaların toplam süresi hesaplanırsa, eser, 1910’lu yıllarla 1940’lı yıllar arasındaki bir dönemde geçmiştir. Halikarnas Balıkçısı, Bodrum’a ilk kez 1925 yılında gitmiştir. Vaka zamanı itibarîdir. Romanda anlatma zamanına dair net bir ifade yoktur. Yazma zamanına bakılacak olursa eserin ilk baskısı 1946 tarihidir. 1946, yazarın hâlâ Bodrum’da bulunduğu bir zaman dilimine denk gelir. “Kurgusal olarak da Mahmut’un çocukluğundan başlayarak yetişkinlik devresine kadar başından geçen olayların ele alındığı bir eser olan Aganta Burina Burinata adlı romanda, okuyucuyu yazarın biyografisine sevk eden birçok ipucu bulunmaktadır. Bütün bunlardan sonra net olarak belirlemek zor olsa da eserin araya giren belirli bir mesafeden sonra anlatıldığı açıktır.”
Üslup
Halikarnas Balıkçısı, yazım tekniğine önem vermez, dağınık, savruk fakat renkli ve şiirsel bir üslubu vardır. Denizi anlatırken coşkun, şiirsel bir dil kullanır.
Halikarnas Balıkçısı’nın dili doğal ve günlük konuşma dilidir. Edebi bir dil yaratma kaygısı yoktur. Bununla ilgili İlhan Berk “yazdıklarının konuşma diline yakınlığı, yazmayı ayrı bir dil olarak almayışı, dile yaslanmayışı, anlatıyı önemsememesi hep yaşama ters düşmek isteyişinden gelir sanki.” der. Berk’in sözlerinden Halikarnas Balıkçısının dile değil, yaşama, yaşamı aktarmaya daha fazla önem verdiği anlaşılır. Halikarnas Balıkçısı’nın kullandığı dil ile yaşam arasında bir bağ vardır.
Bakış Açısı
Roman, karakter (kahraman) bakışı ile kaleme alınmıştır. Bu anlatımda yazarla kahraman özdeşleşir. Baki Asiltürk’e göre “Aganta Burina Burinata’daki “ben” anlatımı yazarın hayatından romana aktarılan diğer verilerle birlikte düşünüldüğünde otobiyografik özelliğe bürünmektedir”. Kahraman anlatıcı kırk yıllık bir aradan sonra çocukluk, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde yaşadığı acı tatlı tecrübeleri, şimdiki zamana kadar getirerek anlatmaktadır. Eserde anlatılan olay, kişi, zaman ve mekânlar, olayların içinde bizzat yer alan Mahmut’un duygu ve düşünceleri eşliğinde aktarılmaktadır. Her şey onun duyuş ve düşünüş tarzına göre şekillenmektedir.
Olayların Gelişmesi
Bu kısım Adem Özbek'in "CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI HAYATI-ESERLERİ-SANATI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA" adlı doktora tezinden alınmıştır.
"Roman, “Aganta Burina Burinata”, “Çıngırağın Sesi”, “Mahalle Mektebinde”, “Eh! Artık Açık Deniz!”, “Hazır Olun, Fırtına Geliyor!”, “Artık Dünyada Bir Başına Kalmış Bir Denizciydim”, “Delikanlılık”, “A Canım Yurt Başkadır”, “Köylüler, Ortakçılar”, “Gene Denizcilerle Yüz Yüze Geldik”, “Yağmur Duası”, “Fırtına Kabarıyor” başlıklarının verildiği on iki bölümden oluşmaktadır.
Eserin ilk bölümü olan “Aganta Burina Burinata” başlıklı kısım giriş bölümü olarak kabul edilebilecek bir mahiyet göstermektedir. Bu bölümde kahraman anlatıcı konumundaki küçük Mahmut, yani Halikarnas Balıkçısı ağzından anlatılan pek çok mana birliği görülse de, Mahmut’un amcasının denizde ölmesi, olay halkasına vücut veren tek vakadır. Mahmut’un amcasının başına gelen şey ve ölüm sebebi bir merak unsuru olarak kullanılır ve bölüm sonuna kadar açıklanmaz. Bu olay dışında gelişen diğer mana birlikleri ise Mahmut’un denize olan düşkünlüğünü göstermeye hizmet etmektedir. Eser, başkahraman Mahmut ve ailesi hakkında bilgiler veren şu sözlerle başlamaktadır: Rahmetli babamı anarlarken, ‘Nur içinde yatsın’, ya da, ‘Toprağı bol olsun’, demezlerdi. Çünkü, babam denizde boğulmuştu. Ama, boğulan yalnız o muydu? Soyumuzdaki erkeklerin çoğu, denizde kalmıştı. Anam, kaptan kızıydı. Babama varınca kaptan karısı oldu. ‘Babamı doyasıya göremedim. Evlendim, kocamla iki aycağız sürekli yaşayamadım’ der, beni gösterir. ‘Buncağız da denizci olursa ne yaparım? Kaptan kızı, kaptan karısı olduğum yetmezmiş gibi bir de kaptan anası olmasam bari’ diye eklerdi (s. 7).
Eserine bu sözlerle başlayan romancı, bir deniz veya denizcinin hikâyesini anlatılacağını en başta bildirmiş olur. Bu kısa alıntı diğer taraftan çatışma unsurlarından birini de dikkatlere sunar. Ailesi, küçük Mahmut’un denizci olmasını istemez. Babasıyla bir iş için Milas’a gidecek olan Mahmut, Bodrum’dan “siftah”, yani ilk defa ayrılmaktadır. Yol boyunca ve durdukları yerlerde çeşitli simgesel nesne veya olaylar vasıtasıyla ön plana çıkarılan tek şey, Mahmut’un çocukluktan gelen deniz aşkıdır. Diğer çocuklar sokakta oynarken Mahmut’un denizi seyretmesi, oyuncak gemilerle oynaması, çırak olarak girdiği ayakkabı ustası olan eski bir deniz emektarından ilk deniz eğitimini alması, kahve duvarına asılı deniz temalı resimleri gözlemlemesi gibi mana birliklerinin tamamı Mahmut’un deniz tutkusunu ön plana çıkarmaktadır.
Bu noktada yazarın otobiyografisinden gelen açık yansımalar olduğunu belirtmek gerekir. Halikarnas Balıkçısı’nın babasının vazifesi gereği gittikleri Atina Faleron’da denizin dibini ilk defa görünce denizler âlemine nasıl bağlandığı hatırlanmalıdır. İsimler, mekânlar, olaylar, yazarın muhayyile süzgecinden geçtikten sonra, kurmaca bir dünyanın öğeleri olarak edebî esere vücut vermiştir. “Çıngarağın Sesi” adlı ikinci olay halkası ise eski bir çoban olan gariban Murat Dayı’nın oğlunu bir deniz seferine göndermesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen oğlundan bir haber alamamasını, küçük Mahmut’a anlatmasından ibarettir. Murat Dayı’nın gariban ve çaresiz hali bir köy ortamının pastoral havası içinde nakledilmektedir. Mahmut’un çıraklıktan alınarak Topal Hoca’nın mahalle mektebine başlaması üçüncü olay halkasını oluşturmaktadır. Bu halkadaki mana birlikleri de okulu bir türlü sevmeyen Mahmut’un, bütün bedeniyle denizlere ait olduğunu ön plana çıkarmaktadır. Diğer taraftan küçük Mahmut’un Ateşoğlu’yla beraber denizlere açılmaya başlaması da bu halkanın önemli parçaları olarak dikkat çekmektedir. Mahalle mektebinde öğretilenlerin hiçbiri Mahmut’un ilgisini çekmez. Hoca ders anlatırken Mahmut eline aldığı “sicimlerle, bu dülger bağı, bu kazık bağı, bu babarişka bağı, bu kamçı bağı diye (…) meşk” etmektedir (s. 54). Mahmut’un okulda öğretilenlere karşı ilgisizliği şu sözlerle yansıtılır: Bana öğretilen bu sultanları ve peygamberleri ben neyleyecektim? Bunlar benim akranım değillerdi. Sultan Bayezıdı Veli ile çelik çomak oynayamaz; Süleyman Aleyhisselamla da deniz kıyısı boyunca kayık yüzdüremezdim. Haydi Yunus Peygamber, Nuh Peygamber neyse. Hiç olmazsa birisi balık karnında, öteki de bütün hayvanlarla, arkın içinde denizcilik etmişlerdi. (…) Topal hoca öğrettiği tatsız tuzsuz şeyleri bir eşekarısı gibi zırıldatıp dururken ben pencereden mavi göğü görür ve uçan kuşların, esen rüzgârların özgürlüğünü tadardım.
Denizden gelen dalgalarsa, kalabalık umutlarla zengin bir denizci yaşamıyla geleceğini muştulayan seslerle dopdoluydu. İşte o zaman demir parmaklıklar ardında kurtuluşu ve özgürlüğü gören mahpuslar gibi, gönlüm uzar, uzardı da, onun kendini denize verişi, âdeta bir yalvarış, bir dua olurdu (s. 55). “Eh! Artık Açık Deniz” başlıklı dördüncü bölümü Mahmut’un artık açık denizlere açılmaya başladığı görülmektedir. Bu bölümün ana halkası olarak, Mahmut’un ailesinden güçlükle kopardığı izin sonrası amcası Hakkı Kaptan’ın gemisine tayfa olarak yazılmasıdır. Başkahraman Mahmut denizci olma yolunda önündeki engelleri tek tek aşmaktadır. Kendisini tayfa olarak kabul etmesi için amcasını ikna etmesi, bu konuda ailesinden zorla izin alması, liman dairesine giderek gemici tezkeresi alması gibi mana Benzerliği görmek için Mavi Sürgün adlı eser bu dikkatle okunabilir. birlikleri, Mahmut’un denizlere açılıp, gemide yıldızlar altında geçirilecek ilk deniz gecesini besleyen küçük olay parçalarıdır. Mahmut’un liman dairesindeki izlenimleri onun kişiliğini bildirmeye yönelik satırla olarak dikkat çeker: Ertesi günü, canımı dişime aldım ve korkulu bir düş görüyormuşum gibi, liman dairesinin karanlık merdivenini tırmanmaya koyuldum. Liman başkanı bir masanın başında oturuyordu. Gidip önüne durdum. Eh ne diyelim? Orada insan gönlünün, dağları yerinden oynatacak atılış ve fırlayışının, masmavi özgür havasını boğan ağır bir kırtasiyecilik vardı. Sanki tomar tomar kâğıtlar, kalın kalın defterler, hokkalar, kalemler, mühürler büyüdüler, büyüdüler de gelip gövdelerinin bütün yüküyle deve gibi üstüme abandılar. En aydın umutlarımın kırtasiyeciliğin kara mürekkebiyle kapkara edileceklerinden korktum. Liman başkanının sesinde bile kırtasiyeciliğin tatsız ve tuzsuz hışırtısı vardı. Nerede o Kör Halit’in hanında gördüğüm eli zıpkınlı dinç ve doğru Denizler Tanrısı Poseydon-, nerede şu karşımda oturan gözü gözlüklü, göğsü aksırıklı ve tıksırıklı cılız adam? Poseydon’un saçı sakalı mis gibi deniz suyu sızıyordu (s. 90).
Burada yine yazarın biyografisine atıf yapmak gerekecektir. Halikarnas Balıkçısı’nın gerçek yaşamında da bu tarz işlerden, yani amirli memurlu, damgalı mühürlü, yazılı çizili, hiyerarşik bir düzen içinde lüzumsuz ve işe yaramayan, bürokrasi gerektiren işlerden hoşlanmadığını biliyoruz. Bu yönünü eserinde, bir liman dairesinde ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Beşinci olay halkası, ilk deniz seferini yapan Mahmut’un bundan beş on gün sonra denizlerde yaşadığı ilk hortum tehlikesini anlatmaktadır. Atlatılan bu ilk tehlikeli deniz seferinden üç hafta sonra dümenler İzmir’e çevrilmiştir. Burada annesinden ilk mektubu alan Mahmut, babasının kendini takip eden ruhuyla konuşmaktadır. Babası adım adım Mahmut’u takip eder ve ona neden denizci olduğunu sorar. Mahmut “belki budalalık ettim. Başka türlü yapmak elimde değildi. Kaderim böyleymiş. Sen acınma baba. Ben memnunum” (s 108) diyerek, denizci olmayı insanın kişiliği, tabiatı veya kaderiyle bağdaştırmaktadır. Bu bölümün mana birliklerinden en önemlisi, Mahmut’un, amcasına ait gemiden kovulmasıdır. Mahmut’un amcası gemi tayfalarından birini, yemek yaparken yağı çok kullanıyor diye, başına zeytinyağı şişesi vurarak yaralayınca, Mahmut’un gözü döner ve amcasını fena halde döver. Bunun üzerine Mahmut eline tutuşturulan yarım aylığıyla kapı dışarı edilir.
Altıncı bölüm Mahmut’un artık amcasından ayrılmış ve bir başına denizler âleminde varlık göstermeye başladığını anlatmaktadır. Bir başka gemiye tayfa olarak giren Mahmut, birçok gemi değiştirerek denizciliğe devam etmektedir. Gemiden gemiye, kaptandan kaptana, seferden sefere gide gele yıllar” geçer (s. 113). Kıt kanaat yoksul bir denizci hayatı sürmeye başlayan Mahmut’un, hayallerinin peşinde delikanlılık çağına girmiştir. Delikanlılık çağına giren Mahmut, artık nerde ve nasıl olduğuna bakmadan birçok kayıkta (gemide) çalışmaya devam etmektedir. “Delikanlılık” başlıklı yedinci bölümde, Mahmut’un ergenliğin getirdiği erkeklik dürtüleri etrafındaki bazı mana birlikleri bir tarafa bırakılacak olursa, yazarın, sanki, ani bir rota değişikliğiyle dümeni İstanbul ve Marsilya’ya çevirmesi oldukça dikkat çeker. Hiç durmadan çalışmasına karşın ancak karnını doyurabilen Mahmut, o sıralarda bir Marsilya seferi yapmakta olan ve lüks yolcular taşıyan bir gemiye ateşçi olarak girer. Burada Bodrum’dan arkadaşı olan Bodrumlu Pahos’a rastlar. Pahos gemide garsonluk yapmaktadır. Mahmut, Pahos’un yardımıyla gemideki yapay ihtişamı gözlemleme fırsatı bulur. Bu olay halkasına kadar tamamen deniz, köy, kasaba ve denizci, köylü, işçi etrafında geçen olaylar, birdenbire renk değiştirir ve şehrin pırıltılı ve bir o kadar yozlaşmış çehresine bürünür.
Yazar iki ayrı dünyayı karşılaştırmak istercesine olayları farklı bir bakış açısından görmeye başlar. Köy-kent veya fakirlik-zenginlik mukayesesi etrafında şekillenen yedinci bölümden sonra, “A canım, Yurt Başkadır” başlığıyla yer alan sekizinci bölümde Mahmut köyüne döner. Annesini ölmüş, evini de bir harabeye dönmüş şekilde bulan Mahmut, Ateşoğlu’nun kızı olan çocukluk aşkı Fatma’yı da tanınmaz halde bulmuştur. Fatma, İsmail Çavuş’un zamparalığının kurbanı olarak bir kavga sırasında yüzü gözü tanınmaz bir hâle geldiği için Mahmut’un ısrarlı evlilik teklifini kabul etmez ve ortadan kaybolur. Bunun üzerine babasının eski arkadaşlarından Zeynel Kaptan’ın kızı Ayşe’yle evlenen Mahmut, deniz ve şehir hayatının türlü hallerini gördükten sonra köy hayatını yaşamaya başlar.
Eserin sekizinci bölümünü meydana getiren mana halkalarının, renkli, canlı ve hareketli bir tablo hâlinde köy yaşamını resmettiğini ifade etmek gerekir. Deniz yaşamının zorlukları gözler önüne serildikten sonra, yedinci bölümde kent hayatı gözler önüne serilmişti. Bu bölüm ise köy hayatının zor şartlar altında da olsa deniz yaşamına nispeten daha yaşanabilir olduğunu anlatmaktadır. Öte taraftan deniz insanlarının çıkarsız ve yalansız hayatlarını köy veya kara insanlarında bulmanın zorluğu da ifade edilmektedir.
Dokuzuncu olay halkası, Mahmut’un karısı Ayşe’nin köyünde geçen olaylar anlatılmaktadır. Bu bölümün esas olay halkasını, Mahmut’un ortakçılardan mahsulleri alması için üç saat uzaklıktaki bir köye gitmesi oluşturmaktadır. Mahmut bir eşek sırtında köye varır. Ortakçılar Mahmut’u bir ağa gibi karşılar. Bu yıl ellerinde “aşa koyacak kadar değil, kandilde yakacak kadar bir yağ” kalmamıştır. Ezile büzüle Mahmut’a yalvarırlar. Mahmut karısının kızacağını bile bile “peki, bu yıl bir şey almayacağım, bu getirdiklerimi de alıkoyun” der ve Ayşe’ye (karısına) olanları anlatır. Toprak sahibi olan karısı Ayşe, ortakçıları için, “Bu ortakçılar haniden beri kapımızın köpekleridir. Onlara hoşt deyip sopayı çalmalı. O zaman kuçu kuçu dediğin vakit arkadan gelirler. Korkma, ölmezler” (s.177) gibi aşağılayıcı sözler söyler. Mahmut, hem köylülerin kendisini ağa yerine koyup yalvarmalarını hem de karısının ortakçılara karşı sergilediği küçümseyici tutumu, denizcilerin alçak gönüllü, mütevazı, vakur ve tokgözlü duruşlarıyla karşılaştırmadan edemez.
Onuncu bölüm, üç yıllık bir köy yaşantısıyla iyiden iyiye bir köylü olan Mahmut’un, karısının hısımlarından birinin düğünü için Bodrum’a gitmesi etrafında şekillenir. Bodrum’a gider gitmez denizle yeniden karşılaşan Mahmut’un “deniz özlemi yeniden” uyanır (s. 186). Bu olay halkasını, Mahmut’un bir iç muhasebesi olarak değerlendirmek de mümkündür. Mahmut karaya bağlı bu yaşamı benimseyemediğini, gönlünün yine deniz diye tutuştuğunu fark etmeye başlamaktadır.
On bir ve on ikinci bölümlerin birbirini tamamladığını belirtmek gerekir. Mahmut’un deniz özlemi iyece gün yüzüne çıkmaya başlar. Bu durumu fark eden karısı Ayşe, kocasının denizlere dönmemesi için ona öğütler vermeye ve verdirmeye başlar. Ancak, Mahmut, içinde küllenen deniz aşkının yeniden alevlenmesine engel olamayacaktır. Yüreğindeki dinmek bilmeyen ateşi, karısına acıdığı için söndürmeye uğraşan Mahmut, “fırtınanın kabardığını” fark etmektedir. Son olay halkası Mahmut’un “varını yoğunu” karısı Ayşe’ye bırakarak denizlere açılmasını anlatmaktadır. Ayşe, Mahmut’un gitmemesi için muskalar yazdırıp dualar okutmak da dâhil her şeyi yapmasına rağmen başarılı olamamıştır. Mahmut, “ilk limanda kayığın birisine gemici yazılır” ve “Aganta!..” komutuyla kendini açık denizlerin koynunda bulur."
Kaynakça
- ^ Ece SAATÇİOĞLU (Mart 2016). "HALİKARNAS BALIKÇISI'NIN AGANTA BURİNA BURİNATA ROMANINI EKOELEŞTİREL BAKIŞLA OKUMAK". Makale. CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ. 22 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Ocak 2024.
- ^ "Türk Edebiyatında Roman İsimlerinin Söz Dizimsel Açıdan İncelenmesi (1872'den1955 Yılına Kadar)". Makale. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi. 2021. 7 Ocak 2024 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. Geçersiz
|display-yazarlar=Ebru Güvenen
() - ^ "HALİKARNAS BALIKÇISI'NIN AGANTA BURİNA BURİNATA ROMANINDA OTOBİYOGRAFİK YANSIMALAR VE TANIKLIKLAR" (PDF). Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları. 2015. 7 Ocak 2024 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 7 Ocak 2024.
- ^ Halikarnas Balıkçısı (2023). Aganta Burina Burinata. Bilgi Yayınevi. s. 115.
- ^ Adem Özbek. Cevat Şakir Kabaağaçlı Hayatı-Eserleri-Sanatı Üzerine Bir Araştırma. Yayımlanmış Doktora Tezi. T.C. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
- ^ Adem Özbek (Aralık 2018). CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI HAYATI-ESERLERİ-SANATI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA. Doktora Tezi. T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. ss. 202-207.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Aganta Burina Burinata Cevat Sakir Kabaagacli nin 1946 yilinda yazdigi ilk romandir Aganta Burina BurinataKitabin kapagiYazarCevat Sakir KabaagacliUlkeTurkiyeTurRomanYayim1946Sayfa192 sayfa Aganta Burina Burinata Halikarnas Balikcisi nin romanda sikca ve baslik olarak da kullandigi denizcilik tabirlerindendir Bu terim kaptanin denizcilere tum yelkenler ruzgarla doldugunda verdigi acik denize dogru yol almalarina yonlendiren bir komuttur TS de borina seklinde gecen burina Dort kose yelkenlerin yan yakalarina alt tarafa dogru baglanan halat Taranan kaynaklardan anlamina ulasilamayan burinata nin komutun anlami dogrultusunda ust tarafa dogru baglanan halat oldugu soylenebilir Bu baglamda Aganta Burina Burinata Alt ve ust halatlari tut Anlaminda bir cumledir Halikarnas Balikcisi nin denizcilerin ve ciftcilerin hayatini anlatan Aganta Burina Burinata yi Bodrum daki son yillarinda kaleme almis olmasi biyografik acidan ozel bir onem tasir Gerek dogrudan kendi hayatinin belirgin izlerini tasiyan balikcilik ciftcilik evlilikle ilgili ayrintilar ve gerekse Halikarnas ta gecirdigi surgun hayati sirasinda tanidigi kisileri roman karakteri olarak kullanmasi bu romana otobiyografik yapit ozelligi katmaktadir Yasantilarin ve tanikliklarin bu romana yansimasina hayat ile roman arasindaki biyografik paralelliklere gecmeden once yazarin hayatindaki bazi ayrintilara iliskin bilgi vermek biyografik yansimalarin saglam bir zemine oturtulabilmesi acisindan gereklidir Halikarnas Balikcisi bu romaninda kendi hayatinin tarihcesini kurgu uzerinden anlatmis degildir belli noktalardan kendisiyle roman kahramani arasinda belirgin paralellikler kurmustur Bu bakimdan Aganta Burina Burinata ya dogrudan otobiyografik roman diyemesek bile yapitin otobiyografik yansimalari ciddi sekilde tasiyan bir roman oldugunu soylememiz gerekir KahramanlarMahmut Suleyman Davut Kara Huseyin Demir Aga Karamanoglu Zimba Yusuf Atesoglu Fatma Bakkal Fehmi Kara Ali Kaptan Ayse Kozanoglu Huseyin Kirpi Halil Usta Elif Kiz Molla Efendi Danacilarin Hanife Emine Kadin Lostromo Yasar Zeynel Kaptan Hakki Reis Dilli Duduk Huriye Alis Kalafat Usta Deli Zehra Muftu Abdulvahhap Tosun Ahmet Gavur Ali Huseyin Dayi Asci Yasar Halime Hala Ismail CavusMekanRomanin en onemli mekani denizdir Giris bolumunde mekan olarak Mugla nin Bodrum ve Milas kentlerinin dogal guzelliklerinin betimlendigi Aganta Burina Burinata da zengin bir mekansal cesitlilik bulunur Mekan olarak deniz ve kara mekani olarak ayrima giden Halikarnas Balikcisi olaylari cogunlukla denizde deniz goren kiyi ve sahil kasabalarinda insa etmistir Akdeniz i olaylarin merkezine tasiyan Balikci Akyol Sicilya Barselona Guvercinlik Karakaya Bogazi Malaga Milas Napoli Pire Limani Girit Rodos Tillos Selanik Tekirburnu Palamut Buku Marsilya Arsipel Ege Denizi Izmir Istanbul Sali Adasi Apostol Adasi Mirabello Kiyilari Sporad Adalari Kandiye Knidos Iskenderiye Siralik ve Zeytinlikahve gibi Akdeniz limanlarini adalari ve sahilleri mekan olarak secmistir Balikci ya gore insan mekanin urettigi bir deger olmakla birlikte mekan insanin sosyal ve kulturel aliskanliklarina ekonomik ugrasina yasam bicimini sekillendiren bur unsurdur ZamanAganta Burina Burinata adli romanda zaman ana kahraman Mahmut un cocukluk ergenlik delikanlilik genclik ve yetiskinlik donemlerinin denize olan tutkusu etrafinda sekillenmistir Eserdeki zaman otuz yillik uzun bir sureyi kapsar Bu sure kronolojik bir duzende verilmektedir Bu olaylarin yasandigi donemi ise eserdeki bu ifadeden hareketle ogrenmek mumkundur Memlekete donmek orada oturaklasmak icin para lazimdi Aksilige bakiniz ki o zaman Italya bize Trablusgarp savasini actigi icin Turk kayiklari Akdeniz de gezemiyorlardi Kala kala yabanci yolcu vapurlarinda is bulmak kaldi Trablusgarp Savasi 1911 yilinda basladigina gore Mahmut un bu ifadesinden hareketle eserde anlatilan vakalarin toplam suresi hesaplanirsa eser 1910 lu yillarla 1940 li yillar arasindaki bir donemde gecmistir Halikarnas Balikcisi Bodrum a ilk kez 1925 yilinda gitmistir Vaka zamani itibaridir Romanda anlatma zamanina dair net bir ifade yoktur Yazma zamanina bakilacak olursa eserin ilk baskisi 1946 tarihidir 1946 yazarin hala Bodrum da bulundugu bir zaman dilimine denk gelir Kurgusal olarak da Mahmut un cocuklugundan baslayarak yetiskinlik devresine kadar basindan gecen olaylarin ele alindigi bir eser olan Aganta Burina Burinata adli romanda okuyucuyu yazarin biyografisine sevk eden bircok ipucu bulunmaktadir Butun bunlardan sonra net olarak belirlemek zor olsa da eserin araya giren belirli bir mesafeden sonra anlatildigi aciktir UslupHalikarnas Balikcisi yazim teknigine onem vermez daginik savruk fakat renkli ve siirsel bir uslubu vardir Denizi anlatirken coskun siirsel bir dil kullanir Halikarnas Balikcisi nin dili dogal ve gunluk konusma dilidir Edebi bir dil yaratma kaygisi yoktur Bununla ilgili Ilhan Berk yazdiklarinin konusma diline yakinligi yazmayi ayri bir dil olarak almayisi dile yaslanmayisi anlatiyi onemsememesi hep yasama ters dusmek isteyisinden gelir sanki der Berk in sozlerinden Halikarnas Balikcisinin dile degil yasama yasami aktarmaya daha fazla onem verdigi anlasilir Halikarnas Balikcisi nin kullandigi dil ile yasam arasinda bir bag vardir Bakis AcisiRoman karakter kahraman bakisi ile kaleme alinmistir Bu anlatimda yazarla kahraman ozdeslesir Baki Asilturk e gore Aganta Burina Burinata daki ben anlatimi yazarin hayatindan romana aktarilan diger verilerle birlikte dusunuldugunde otobiyografik ozellige burunmektedir Kahraman anlatici kirk yillik bir aradan sonra cocukluk genclik ve yetiskinlik donemlerinde yasadigi aci tatli tecrubeleri simdiki zamana kadar getirerek anlatmaktadir Eserde anlatilan olay kisi zaman ve mekanlar olaylarin icinde bizzat yer alan Mahmut un duygu ve dusunceleri esliginde aktarilmaktadir Her sey onun duyus ve dusunus tarzina gore sekillenmektedir Olaylarin GelismesiBu kisim Adem Ozbek in CEVAT SAKIR KABAAGACLI HAYATI ESERLERI SANATI UZERINE BIR ARASTIRMA adli doktora tezinden alinmistir Roman Aganta Burina Burinata Cingiragin Sesi Mahalle Mektebinde Eh Artik Acik Deniz Hazir Olun Firtina Geliyor Artik Dunyada Bir Basina Kalmis Bir Denizciydim Delikanlilik A Canim Yurt Baskadir Koyluler Ortakcilar Gene Denizcilerle Yuz Yuze Geldik Yagmur Duasi Firtina Kabariyor basliklarinin verildigi on iki bolumden olusmaktadir Eserin ilk bolumu olan Aganta Burina Burinata baslikli kisim giris bolumu olarak kabul edilebilecek bir mahiyet gostermektedir Bu bolumde kahraman anlatici konumundaki kucuk Mahmut yani Halikarnas Balikcisi agzindan anlatilan pek cok mana birligi gorulse de Mahmut un amcasinin denizde olmesi olay halkasina vucut veren tek vakadir Mahmut un amcasinin basina gelen sey ve olum sebebi bir merak unsuru olarak kullanilir ve bolum sonuna kadar aciklanmaz Bu olay disinda gelisen diger mana birlikleri ise Mahmut un denize olan duskunlugunu gostermeye hizmet etmektedir Eser baskahraman Mahmut ve ailesi hakkinda bilgiler veren su sozlerle baslamaktadir Rahmetli babami anarlarken Nur icinde yatsin ya da Topragi bol olsun demezlerdi Cunku babam denizde bogulmustu Ama bogulan yalniz o muydu Soyumuzdaki erkeklerin cogu denizde kalmisti Anam kaptan kiziydi Babama varinca kaptan karisi oldu Babami doyasiya goremedim Evlendim kocamla iki aycagiz surekli yasayamadim der beni gosterir Buncagiz da denizci olursa ne yaparim Kaptan kizi kaptan karisi oldugum yetmezmis gibi bir de kaptan anasi olmasam bari diye eklerdi s 7 Eserine bu sozlerle baslayan romanci bir deniz veya denizcinin hikayesini anlatilacagini en basta bildirmis olur Bu kisa alinti diger taraftan catisma unsurlarindan birini de dikkatlere sunar Ailesi kucuk Mahmut un denizci olmasini istemez Babasiyla bir is icin Milas a gidecek olan Mahmut Bodrum dan siftah yani ilk defa ayrilmaktadir Yol boyunca ve durduklari yerlerde cesitli simgesel nesne veya olaylar vasitasiyla on plana cikarilan tek sey Mahmut un cocukluktan gelen deniz askidir Diger cocuklar sokakta oynarken Mahmut un denizi seyretmesi oyuncak gemilerle oynamasi cirak olarak girdigi ayakkabi ustasi olan eski bir deniz emektarindan ilk deniz egitimini almasi kahve duvarina asili deniz temali resimleri gozlemlemesi gibi mana birliklerinin tamami Mahmut un deniz tutkusunu on plana cikarmaktadir Bu noktada yazarin otobiyografisinden gelen acik yansimalar oldugunu belirtmek gerekir Halikarnas Balikcisi nin babasinin vazifesi geregi gittikleri Atina Faleron da denizin dibini ilk defa gorunce denizler alemine nasil baglandigi hatirlanmalidir Isimler mekanlar olaylar yazarin muhayyile suzgecinden gectikten sonra kurmaca bir dunyanin ogeleri olarak edebi esere vucut vermistir Cingaragin Sesi adli ikinci olay halkasi ise eski bir coban olan gariban Murat Dayi nin oglunu bir deniz seferine gondermesinin uzerinden iki yil gecmesine ragmen oglundan bir haber alamamasini kucuk Mahmut a anlatmasindan ibarettir Murat Dayi nin gariban ve caresiz hali bir koy ortaminin pastoral havasi icinde nakledilmektedir Mahmut un cirakliktan alinarak Topal Hoca nin mahalle mektebine baslamasi ucuncu olay halkasini olusturmaktadir Bu halkadaki mana birlikleri de okulu bir turlu sevmeyen Mahmut un butun bedeniyle denizlere ait oldugunu on plana cikarmaktadir Diger taraftan kucuk Mahmut un Atesoglu yla beraber denizlere acilmaya baslamasi da bu halkanin onemli parcalari olarak dikkat cekmektedir Mahalle mektebinde ogretilenlerin hicbiri Mahmut un ilgisini cekmez Hoca ders anlatirken Mahmut eline aldigi sicimlerle bu dulger bagi bu kazik bagi bu babariska bagi bu kamci bagi diye mesk etmektedir s 54 Mahmut un okulda ogretilenlere karsi ilgisizligi su sozlerle yansitilir Bana ogretilen bu sultanlari ve peygamberleri ben neyleyecektim Bunlar benim akranim degillerdi Sultan Bayezidi Veli ile celik comak oynayamaz Suleyman Aleyhisselamla da deniz kiyisi boyunca kayik yuzduremezdim Haydi Yunus Peygamber Nuh Peygamber neyse Hic olmazsa birisi balik karninda oteki de butun hayvanlarla arkin icinde denizcilik etmislerdi Topal hoca ogrettigi tatsiz tuzsuz seyleri bir esekarisi gibi zirildatip dururken ben pencereden mavi gogu gorur ve ucan kuslarin esen ruzgarlarin ozgurlugunu tadardim Denizden gelen dalgalarsa kalabalik umutlarla zengin bir denizci yasamiyla gelecegini mustulayan seslerle dopdoluydu Iste o zaman demir parmakliklar ardinda kurtulusu ve ozgurlugu goren mahpuslar gibi gonlum uzar uzardi da onun kendini denize verisi adeta bir yalvaris bir dua olurdu s 55 Eh Artik Acik Deniz baslikli dorduncu bolumu Mahmut un artik acik denizlere acilmaya basladigi gorulmektedir Bu bolumun ana halkasi olarak Mahmut un ailesinden guclukle kopardigi izin sonrasi amcasi Hakki Kaptan in gemisine tayfa olarak yazilmasidir Baskahraman Mahmut denizci olma yolunda onundeki engelleri tek tek asmaktadir Kendisini tayfa olarak kabul etmesi icin amcasini ikna etmesi bu konuda ailesinden zorla izin almasi liman dairesine giderek gemici tezkeresi almasi gibi mana Benzerligi gormek icin Mavi Surgun adli eser bu dikkatle okunabilir birlikleri Mahmut un denizlere acilip gemide yildizlar altinda gecirilecek ilk deniz gecesini besleyen kucuk olay parcalaridir Mahmut un liman dairesindeki izlenimleri onun kisiligini bildirmeye yonelik satirla olarak dikkat ceker Ertesi gunu canimi disime aldim ve korkulu bir dus goruyormusum gibi liman dairesinin karanlik merdivenini tirmanmaya koyuldum Liman baskani bir masanin basinda oturuyordu Gidip onune durdum Eh ne diyelim Orada insan gonlunun daglari yerinden oynatacak atilis ve firlayisinin masmavi ozgur havasini bogan agir bir kirtasiyecilik vardi Sanki tomar tomar kagitlar kalin kalin defterler hokkalar kalemler muhurler buyuduler buyuduler de gelip govdelerinin butun yukuyle deve gibi ustume abandilar En aydin umutlarimin kirtasiyeciligin kara murekkebiyle kapkara edileceklerinden korktum Liman baskaninin sesinde bile kirtasiyeciligin tatsiz ve tuzsuz hisirtisi vardi Nerede o Kor Halit in haninda gordugum eli zipkinli dinc ve dogru Denizler Tanrisi Poseydon nerede su karsimda oturan gozu gozluklu gogsu aksirikli ve tiksirikli ciliz adam Poseydon un saci sakali mis gibi deniz suyu siziyordu s 90 Burada yine yazarin biyografisine atif yapmak gerekecektir Halikarnas Balikcisi nin gercek yasaminda da bu tarz islerden yani amirli memurlu damgali muhurlu yazili cizili hiyerarsik bir duzen icinde luzumsuz ve ise yaramayan burokrasi gerektiren islerden hoslanmadigini biliyoruz Bu yonunu eserinde bir liman dairesinde ortaya koydugu anlasilmaktadir Besinci olay halkasi ilk deniz seferini yapan Mahmut un bundan bes on gun sonra denizlerde yasadigi ilk hortum tehlikesini anlatmaktadir Atlatilan bu ilk tehlikeli deniz seferinden uc hafta sonra dumenler Izmir e cevrilmistir Burada annesinden ilk mektubu alan Mahmut babasinin kendini takip eden ruhuyla konusmaktadir Babasi adim adim Mahmut u takip eder ve ona neden denizci oldugunu sorar Mahmut belki budalalik ettim Baska turlu yapmak elimde degildi Kaderim boyleymis Sen acinma baba Ben memnunum s 108 diyerek denizci olmayi insanin kisiligi tabiati veya kaderiyle bagdastirmaktadir Bu bolumun mana birliklerinden en onemlisi Mahmut un amcasina ait gemiden kovulmasidir Mahmut un amcasi gemi tayfalarindan birini yemek yaparken yagi cok kullaniyor diye basina zeytinyagi sisesi vurarak yaralayinca Mahmut un gozu doner ve amcasini fena halde dover Bunun uzerine Mahmut eline tutusturulan yarim ayligiyla kapi disari edilir Altinci bolum Mahmut un artik amcasindan ayrilmis ve bir basina denizler aleminde varlik gostermeye basladigini anlatmaktadir Bir baska gemiye tayfa olarak giren Mahmut bircok gemi degistirerek denizcilige devam etmektedir Gemiden gemiye kaptandan kaptana seferden sefere gide gele yillar gecer s 113 Kit kanaat yoksul bir denizci hayati surmeye baslayan Mahmut un hayallerinin pesinde delikanlilik cagina girmistir Delikanlilik cagina giren Mahmut artik nerde ve nasil olduguna bakmadan bircok kayikta gemide calismaya devam etmektedir Delikanlilik baslikli yedinci bolumde Mahmut un ergenligin getirdigi erkeklik durtuleri etrafindaki bazi mana birlikleri bir tarafa birakilacak olursa yazarin sanki ani bir rota degisikligiyle dumeni Istanbul ve Marsilya ya cevirmesi oldukca dikkat ceker Hic durmadan calismasina karsin ancak karnini doyurabilen Mahmut o siralarda bir Marsilya seferi yapmakta olan ve luks yolcular tasiyan bir gemiye atesci olarak girer Burada Bodrum dan arkadasi olan Bodrumlu Pahos a rastlar Pahos gemide garsonluk yapmaktadir Mahmut Pahos un yardimiyla gemideki yapay ihtisami gozlemleme firsati bulur Bu olay halkasina kadar tamamen deniz koy kasaba ve denizci koylu isci etrafinda gecen olaylar birdenbire renk degistirir ve sehrin piriltili ve bir o kadar yozlasmis cehresine burunur Yazar iki ayri dunyayi karsilastirmak istercesine olaylari farkli bir bakis acisindan gormeye baslar Koy kent veya fakirlik zenginlik mukayesesi etrafinda sekillenen yedinci bolumden sonra A canim Yurt Baskadir basligiyla yer alan sekizinci bolumde Mahmut koyune doner Annesini olmus evini de bir harabeye donmus sekilde bulan Mahmut Atesoglu nun kizi olan cocukluk aski Fatma yi da taninmaz halde bulmustur Fatma Ismail Cavus un zamparaliginin kurbani olarak bir kavga sirasinda yuzu gozu taninmaz bir hale geldigi icin Mahmut un israrli evlilik teklifini kabul etmez ve ortadan kaybolur Bunun uzerine babasinin eski arkadaslarindan Zeynel Kaptan in kizi Ayse yle evlenen Mahmut deniz ve sehir hayatinin turlu hallerini gordukten sonra koy hayatini yasamaya baslar Eserin sekizinci bolumunu meydana getiren mana halkalarinin renkli canli ve hareketli bir tablo halinde koy yasamini resmettigini ifade etmek gerekir Deniz yasaminin zorluklari gozler onune serildikten sonra yedinci bolumde kent hayati gozler onune serilmisti Bu bolum ise koy hayatinin zor sartlar altinda da olsa deniz yasamina nispeten daha yasanabilir oldugunu anlatmaktadir Ote taraftan deniz insanlarinin cikarsiz ve yalansiz hayatlarini koy veya kara insanlarinda bulmanin zorlugu da ifade edilmektedir Dokuzuncu olay halkasi Mahmut un karisi Ayse nin koyunde gecen olaylar anlatilmaktadir Bu bolumun esas olay halkasini Mahmut un ortakcilardan mahsulleri almasi icin uc saat uzakliktaki bir koye gitmesi olusturmaktadir Mahmut bir esek sirtinda koye varir Ortakcilar Mahmut u bir aga gibi karsilar Bu yil ellerinde asa koyacak kadar degil kandilde yakacak kadar bir yag kalmamistir Ezile buzule Mahmut a yalvarirlar Mahmut karisinin kizacagini bile bile peki bu yil bir sey almayacagim bu getirdiklerimi de alikoyun der ve Ayse ye karisina olanlari anlatir Toprak sahibi olan karisi Ayse ortakcilari icin Bu ortakcilar haniden beri kapimizin kopekleridir Onlara host deyip sopayi calmali O zaman kucu kucu dedigin vakit arkadan gelirler Korkma olmezler s 177 gibi asagilayici sozler soyler Mahmut hem koylulerin kendisini aga yerine koyup yalvarmalarini hem de karisinin ortakcilara karsi sergiledigi kucumseyici tutumu denizcilerin alcak gonullu mutevazi vakur ve tokgozlu duruslariyla karsilastirmadan edemez Onuncu bolum uc yillik bir koy yasantisiyla iyiden iyiye bir koylu olan Mahmut un karisinin hisimlarindan birinin dugunu icin Bodrum a gitmesi etrafinda sekillenir Bodrum a gider gitmez denizle yeniden karsilasan Mahmut un deniz ozlemi yeniden uyanir s 186 Bu olay halkasini Mahmut un bir ic muhasebesi olarak degerlendirmek de mumkundur Mahmut karaya bagli bu yasami benimseyemedigini gonlunun yine deniz diye tutustugunu fark etmeye baslamaktadir On bir ve on ikinci bolumlerin birbirini tamamladigini belirtmek gerekir Mahmut un deniz ozlemi iyece gun yuzune cikmaya baslar Bu durumu fark eden karisi Ayse kocasinin denizlere donmemesi icin ona ogutler vermeye ve verdirmeye baslar Ancak Mahmut icinde kullenen deniz askinin yeniden alevlenmesine engel olamayacaktir Yuregindeki dinmek bilmeyen atesi karisina acidigi icin sondurmeye ugrasan Mahmut firtinanin kabardigini fark etmektedir Son olay halkasi Mahmut un varini yogunu karisi Ayse ye birakarak denizlere acilmasini anlatmaktadir Ayse Mahmut un gitmemesi icin muskalar yazdirip dualar okutmak da dahil her seyi yapmasina ragmen basarili olamamistir Mahmut ilk limanda kayigin birisine gemici yazilir ve Aganta komutuyla kendini acik denizlerin koynunda bulur Kaynakca Ece SAATCIOGLU Mart 2016 HALIKARNAS BALIKCISI NIN AGANTA BURINA BURINATA ROMANINI EKOELESTIREL BAKISLA OKUMAK Makale CBU SOSYAL BILIMLER DERGISI 22 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Ocak 2024 Turk Edebiyatinda Roman Isimlerinin Soz Dizimsel Acidan Incelenmesi 1872 den1955 Yilina Kadar Makale Turkiyat Arastirmalari Enstitusu Dergisi 2021 7 Ocak 2024 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 7 Ocak 2024 Gecersiz display yazarlar Ebru Guvenen yardim HALIKARNAS BALIKCISI NIN AGANTA BURINA BURINATA ROMANINDA OTOBIYOGRAFIK YANSIMALAR VE TANIKLIKLAR PDF Yeni Turk Edebiyati Arastirmalari 2015 7 Ocak 2024 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 7 Ocak 2024 Halikarnas Balikcisi 2023 Aganta Burina Burinata Bilgi Yayinevi s 115 Adem Ozbek Cevat Sakir Kabaagacli Hayati Eserleri Sanati Uzerine Bir Arastirma Yayimlanmis Doktora Tezi T C Gazi Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Adem Ozbek Aralik 2018 CEVAT SAKIR KABAAGACLI HAYATI ESERLERI SANATI UZERINE BIR ARASTIRMA Doktora Tezi T C GAZI UNIVERSITESI SOSYAL BILIMLER ENSTITUSU ss 202 207