Böbrek fizyolojisi. Böbrekler insan vücudundaki en karmaşık organlardan biridir ve çok sayıda işlevleri bulunmaktadır. Böbreklerin işlevlerinin anlaşılması için fizyolojisinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Boşaltım organları olarak böbrekler, kansıvısında derişimleri olağan değerleri dışında olan elementlerin ve bilesiklerin idrarda atılımlarını düzenleyerek, derişimlerini kontrol altında tutar. Böylece gerek fizyolojik önemi olan moleküller (elektrolitler, glikoz) gerekse de organik atıklar kansıvısında belirli düzeyler arasında izler ve vücudun dengesini (homeostaz) bozmaz. Vücut dengesinin ayarlanmasını büyük ölçüde üstlenen böbrekler, ayrıca, vücuttaki türlü sıvı bölmelerinin hacmini ve bunların her birindeki çözeltilerin derişimlerini de düzenler. Böbrekler aynı zamanda birer iç salgı bezleridir (endokrin organlardır): renin, eritropoietin salgılayıp, vitamin D'yi etkin duruma getiren tepkimeyi tetikler.
Bu maddede önce kavramlar teker teker irdelenecek, ondan sonra böbreğin işlevleri bu temeller üzerine oturtulacaktır.
Kavramlar
Böbrek arındırması
Arındırma (klirens olarak da bilinir) kavramı, birim zamanda moleküllerin kansıvısından temizlenmesiyle ilgilidir. Bütün-vücut arındırması bir molekülün vücuttan tüm organlarca birim zamanda atılmasının ölçüsüdür.
Tanım olarak, böbrek arındırması böbrekler tarafından birim zamanda bir molekülün bütünüyle arındırıldığı kansıvısının hacmidir. Bir molekülün böbrek arındırması ne denli çoksa, o denli yüksek hacimde kansıvısından bütünüyle temizleniyor demektir. Bir molekülün böbrek arındırmasının denklemi:
C = bir molekülün arındırılması (ml/dakika), U = o molekülün idrardaki derişimi (mg/ml), V = birim zamanda idrar hacmi (ml/dakika), U*V = bir molekülün birim zamanda idrardaki toplam ağırlığı (mg/dakika), and P = o molekülün kansıvısındaki derişimi.
Türlü moleküllerin böbrek arındırması
Herhangi bir molekülün böbrek arındırması hesaplanabilir. Bir bileşiğin niteliğine göre böbrek arındırması sıfırdan 600 ml/dakika'ya dek çıkabilir. Bileşiklerdeki bu ayrımların nedeni, böbreklerin o bileşikleri ne miktarda süzdüğüne, borucuklarda ne oranda geri emildiğine ve salgılanıldığına bağlıdır. Örneğin, albümin bileşiğinin böbrek arındırması sıfıra yakındır, çünkü albümin yumakçık (glomerülüs) yapısından süzülmez. Glikozun da böbrek arındırması sıfıra yakındır, ancak bunun nedeni albümin'inkinden ayrıdır: glikoz, albüminin aksine yumakçıkta süzülür, ancak neredeyse tümü yakınsal borucuklarda geri emilir. Dolayısıyla, idrarda olağan koşullarda hiç glikoz bulunmaz. Bu da glikozün böbrek arındırmasının sıfır olduğu anlamına gelir; böbrek kandan glikozu hiç arındırmaz.
Öteki elementlerin ve bilesiklerin (Na+, üre, fosfat ve Cl- gibi) böbrek arındırması sıfırın üstündededir, çünkü yumakçıkta süzülürler ve kısmen geri emilirler. (fruktozun çoklu bileşiğidir) özel bir durumdur. İnülin tümüyle yumakçık kılcal damarlarından süzülebilir, geri emilimi ve ek salgılanımı da gerçekleşmez. Dolayısıyla inülin bileşiğinin böbrek arındırması, yumakçık süzme hızıyla (ing. glomerular filtration rate, GFR) eşittir.
Bunun aksine para-aminohippurik asit (PAH) gibi bileşiklerin böbrek arındırması en yüksek düzeydedir, çünkü yüksek oranda süzülürler ve salgılanırlar.
Bir bileşiğin böbrek arındırması, C[bileşik adı] biçiminde gösterilir.
Arındırma oranları
Yukarıda da belirtilgidiği gibi inülin bileşiğinin durumu özeldir: kanda ne derişimde inülin varsa yumakçıkta süzüldüğü ve borucuklarda hiç geri emilime ve ek salgılanılmaya uğramadığı için C[inulin], yumakçık süzme hızına eşittir: inülin birim zamanda ne oranda süzülüyorsa (ml/dakika), aynı oranda idrarla atılır.
Bu durumdan dolayı başka bileşiklerin böbrek arındırması inülininkiyle oranlanabilir:
a.o. = arındırma orani, Cx = x bileşiğinin böbrek arındırması, Cinülin = inülin bileşiğinin böbrek arındırması.
- Bu oranın 1'e eşit olduğu durumlarda (Cx/Cinulin=1), x bileşiğinin arındırması inülininki ile aynıdır. X bileşiği de, tıpkı inülin gibi tümüyle süzülmeli, geri emilmemeli ve salgılanmamalıdır; ancak bu durumda arındırması inülininkine eşit olabilir.
- Bu oranın 1'den küçük olduğu durumlarda (Cx/Cinulin<1), x bileşiğinin arındırması inülininkinden düşüktür. Bileşik ya inülin gibi tümüyle süzülmüyor, ya da büyük oranda geri emiliyor anlamına gelmektedir. Örneğin, albümin hiç süzülmediği için, albüminin arındırması inülininkinden azdır. Ayrıca, Na+, Cl-, HCO3-, fosfat, üre, glikoz ve amino asitlerin böbrek arındırmaları da inülininkinden düşüktür, çünkü bu moleküller süzüldükten sonra geri emilime uğrarlar.
- Bu oranın 1'den büyük olduğu durumlarda (Cx/Cinulin>1), x bileşiğinin arındırması inülininkinden büyüktür. Bu, x bileşiğinin süzüldüğü ve aynı zamanda borucuk gözelerince salgılandığı anlamına gelmektedir. Örnek olarak organik asitler ve bazlar ve kimi durumlarda potasyum verilebilir.
Böbreğin kan akışı (BKA)
Böbrekler yürek çıktısının (yürekten birim zamanda pompalanan kan miktarıdir) yaklaşık %25'ini alırlar. Yürek çıktısının dakikada 5 litre olduğu varsayılırsa, böbrek kan akışı dakikada 125 mililitre olup, bir günde 180 litreye ulaşabilir. Böbreğin böyle yüksek oranda bir kan akışı olması, böbreklerin insan vücudundaki önemi göz önüne alındığında şaşırtıcı değildir.
BKA'nın ayarlanması
Herhangi bir örgende olduğu gibi BKA (Q) böbrek atar ile toplar damar arasındaki basınç farkıyla (∆P) doğru orantılı ve böbrek damarlarının direnciyle de (R) ters orantılıdır. Böbrekleri öbür örgenlerden ayıran bir özelliği, getirici ve götürücü olmak üzere iki öbek atar damarcık bulunmasıdır. Dolayısıyla gerek getirici damarların, gerekse de götürücü damarların dirençleri ayarlanarak bu verilerle böbreğin tüm direnci ayarlanabilir. Böbrek damarlarını büzen ve genişleten içsel bileşikler:
Damar büzücü | Damar genişletici |
---|---|
sempatik sinirler (katekolaminler) | PGE2 |
Angiotensin II | PGI2 |
Endotelin | Nitrik oksit (NO2) |
Bradikinin | |
Dopamin |
- Sempatik sinir sistemi ve dolaşan katekolaminler: Getirici ve götürücü damarların ikisi de sempatik sinir sistemince uyarılırlar ve alfa-1 alıcıları yoluyla büzülürler. Ancak, getirici damarlar üzerinde götürücülerdekine göre çok daha sayıda alfa-1 alıcıları bulunduğu için, sempatik sinir sistemince uyarılma arttıkça, getirici damarlar daha çok büzülür ve bundan dolayı BKA da, GFR de azalır. Ağır bir kanamanın gerçekleştiği durumlarda, bu olgu gerçekleşmektedir; kan yitimini azaltmak için, böbrek getirici damarları da olmak üzere, vücuttaki damarcıkların çoğu büzülmektedir. Böylece böbrek kan akışından ödün vermeyle, dolaşım sistemi kan yitimini azaltmaya çalışır.
- Anjiyotensin II: Anjiyotensin II getirici ve götürücü damarların ikisi için de güçlü bir büzücüdür. Buna bağlı olarak, bu iki damarı da büzerek direnci arttırır ve BKA'yı buna koşut olarak azaltır. Ancak, götürücü damarlar, anjiyotansine karşı daha duyarlıdır ve bundan dolayı yumakçık süzme hızı (GFR) değişen bir biçimde etkilenir. Düşük düzeyde anjiyotansin bulunduğu durumlarda, GFR artar, yüksek düzeyde anjiyotansin bulunduğu durumlarda ise GFR azalır. Ağır kanamaların olduğu durumlarda kan yitimi, kan basıncının düşmesine neden olup, renin-anjiyotansin sisteminı tetikler. Bu durumda yüksek düzeye oluşan anjiyotansin II, getirici ve götürücü damarları büzerek BKA'yı da GFR'yi de azaltır.
- Prostaglandinler: birçok prostaglandin (PGE2, PGI2) böbrekte yerel olarak bireşimlenip, getirici ile götürücü damarların genişlemelerine neden olur. Kanama olma durumlarında, sempatik sinir sistemini uyaran ve anjiyotensin II'nin artmasına neden olan düzenek aynı zamanda prostaglandinlerin de artmasına yol açar. Bu yukarıda açıklanan sempatik sinir dizgesinin etkisine ters düşmektedir; sempatik sinir dizgesi, kan yitimini önlemek amacıyla böbrek damarları da olmak üzere, damarcıkları büzmektedir, ancak prostaglandinler bu büzme etkisini dengelemek amacıyla damarları genişletirler. Prostaglandinlerin bu ayarlayıcı özelliği olmaması durumunda, damarların aşırı daralmasından böbrek yetmezliği gelişebilir. Steroid dışı yangı önleyici ilaçlar (NSAİİ) prostaglandinlerin bireşimlenmesini baskıladıkları için, kanamalarda alınmaları durumunda böbreğin kan akışını keskin bir biçimde azaltıp, böbrekleri tehlikeye sokabilir.
- Dopamin: Norepinefrinin öncül bileşiği olan dopamin, türlü örgenlerin damarlarında seçici özellikler gösterir. Düşük düzeylerde, beyin, yürek, bağırsak ve böbrek damarcıklarını genişletirken, derideki ve kaslardaki damarcıkları büzer. Böylece, kanama durumlarında düşük ölçüde dopamin verilmesi, böbreğin ve birçok önemli örgenin kan akışının aşırı düşmesini önleyip, bu örgenleri koruyabilir. Ancak, buna karşın, kanama gibi ağır durumları olup, böbrek yetmezliğine ilerleyen hastalara dopamin verilmesinin, böbreğin işlevini iyileştirdiği tam olarak kanıtlanmamıştır.
Plazma ve idrar oluşurken; nefronlar ve nefronlarla ilişkili kan damarlarının katılımı söz konusudur. Bu mekanizma temelde 3 aşamada gerçekleşir. Bunlar:
- Glomeruler filtrasyon
- Tubuler reabsorbsiyon
- Tubuler sekresyon’dur.
Bowman kapsülünde glomeruler filtrasyon sonucunda kan plazmasının ultrafiltratı oluşur. Ultrafiltrattaki kompozisyon proximal tubule gelerek tubuler reabsorbsiyon ve sekresyon sonucu değişir, tubuler sıvı adını alır. Tubuler sıvı pelvis renalis’e geldiği an idrar adını alır.
Glomeruler filtrasyon
Bir köpekte ortalama olarak glomeruler filtrasyon oranı (GFR) 4 ml/kg’dır. Molekül ağırlığı 70.000’in üzerinde olan pro-teinler filtrasyona uğramaz kabul edilirler. Zira en küçük plazma proteini olan Albumin, 69.000 MA’na sahiptir ve plazmadaki yoğunluğunun %0,2-0,3’ünü filtratta görmek olasıdır. Hemoglobin (Hb) ise 68.000 MA’na sahip olup yak-laşık olarak %5 oranında filtratta görülebilir.
Damar içi eritrosit parçalanması (intravasküler hemolizis) kısa zamanda ve fazla miktarda olursa plazma haptoglobulin’in Hb bağlama kapasitesi (saturasyon) aşılır ve böylece idrarda mak-roskopik olarak renk değişikliği ile karakterize hemoglobinuri görülür. Eğer tubuler Hb oranı çok fazla yükselirse ve tubullerden su geri emilimi devam ederse, Hb lümende çök-meye başlar ve tubuler obstrüksiyona neden olur.
Otoregülasyon mekanizması
Afferent arterioldeki myojenik gerilim reseptörlerinin verdiği fizyolojik yanıt olarak tanımlanır. Makula densa hücreleri Na+ ve Cl- düzeyindeki değişikliklere karşı duyarlıdır. Glomeruler hidrostatik basıncın, daha doğrusu hemodinamik basıncın artması ile GFR de artar. Bu artış, Makula densa hücrelerine gelen Na+ ve Cl- düzeyinde artış demektir ve fizyolojik yanıt afferent arteriyolün daralması ve Mezangiyal kontraksiyon-dur.
Ortalama sistemik kan basıncı yaklaşık olarak 80 mm/Hg’ nın altına düşerse GFR de azalacaktır. Bu durum, Makula densa hücrelerine gelen Na+ ve Cl- düzeyinde azalma anlamına gelecektir.
Afferent arteriollerdeki Jugstaglomeruler hücrelerden Renin-Angiotensin 1 ve 2 salınır. Angiotensin efferent arteriolleri daraltır ve fizyolojik en güçlü vazokonstriktif maddedir. Bu daralma sonucunda tubuler akımı normalize etmek içinböbrekler harekete geçer ve glomeruler hidrostatik basınç ile GFR’yi artırır.
Kan hacminde azalmanın söz konusu olduğu durumlarda yani hipovolemi tablosu şekillendiği durumlarda devreye sempatik sistem de girer.
Tubuler transport
![image](https://www.wikipedia.tr-tr.nina.az/image/aHR0cHM6Ly93d3cud2lraXBlZGlhLnRyLXRyLm5pbmEuYXovaW1hZ2UvYUhSMGNITTZMeTkxY0d4dllXUXVkMmxyYVcxbFpHbGhMbTl5Wnk5M2FXdHBjR1ZrYVdFdlkyOXRiVzl1Y3k5MGFIVnRZaTg0THpnNUwxUjFZblZzTG5CdVp5OHlOVEJ3ZUMxVWRXSjFiQzV3Ym1jPS5wbmc=.png)
Nefron boyunca ve toplayıcı kanallar boyunca tubuler sıvı ile ilişkili tüm rezorpsiyon ve sekresyon işlemleridir. Bowman kapsülünden pelvis renalis’e kadar gerçekleşen transportta hemodinamik basınç ve basınç fark-lılığı rol alır. Organizmada fizyolojik fonksiyonlar için gerekli olan Na+</sup, glikoz ve aminoasitler (AA) glomeruler filtrasyon ile tubuler sıvıya geçer. Bunlar çok küçük moleküllerdir ve glomeruler filtrasyon sonucu adeta tüm kanı terk ederler. Fakat böyle olmamalı, belli bir oranda geri emilmeleri gerekmektedir. İşte bu mekanizmanın temelinde tubulus epitel hücrelerinin bazolateral membranında bulunan Na+ - K+</sup ATPaz pompası vardır.
Bikarbonat geri emilimi taşıyıcı transport aracılığı ile olur ve 1 Cl- iyonuna karşılık 1 HCO3- şeklinde olur. Bu mekanizmanın bozulması ile renal tubuler asidozis veya alkalozis gelişir ve zamanla metabolik bir tablo alır.
BKA'nın öz ayarlanması
Birçok örgende olduğu gibi BKA geniş bir atar damar kan basıncı aralığında özayarlanır. Böbrek atardamarı basıncı 80 ile 200 mm Hg arasında değişebilse de, böbrek kan akışı bu aralıkta neredeyse durağandır. Basıncın 80 mm Hg'den düşük olduğu durumlarda böbrek kan akışı da azalır. Kan akışının bu geniş aralıkta dengede tutulmasının yolu damarcıkların direncinin değiştirilmesinden geçer. Böylece, böbrek atar damarındaki basıncın değişmesiyle, damarcıkların direnci de bununla orantılı olarak değişmelidir. (Q=∆P/R ilkesine dayanarak).
BKA'nın öz ayarlanması için direncin öncelikle getirici damarcıklarda ayarlandığına inanılmaktadır. Bu öz ayarlanmanın düzeneği tam olarak anlaşılmamaktadır. Ancak, açık olan, özerk sinir dizgesinin bu öz ayarlamada bir görevi olmadığıdır. Böbrek nakli yapılmış kişilerde, sinirsel uyarısı olmayan böbrekler de öz ayarlamayı yapabilmektedir. Bu öz ayarlamanın altında iki kuram yatmaktadır. Damarlardaki düz kas dokusundan kaynaklanan (miyojenik) ve borucuk-yumakçık geri beslemesi (tubüloglomerüler geri beslenimi):
- Miyojenik varsayımı: miyojenik varsayımı, artan kan basıncının damarları esnettiğini ve bunun, damarların çeperlerinde yer alan düz kasların kasılma tepkesine neden olduğunu öne sürer. Bunun düzeneği, düz kas gözelerinin zarında bulunan, esneme yoluyla etkin duruma gelen kalsiyum akaklarının açılmasından geçer. Bu akaklar açıkken, damar çeperlerindeki düz kasların içine daha çok kalsiyum akar ve bu düz kasların daha da kasılmalarına neden olur. Böylece artan kan basıncına yanıt olarak kasılan kaslar direnci arttırır ve sonuç olarak BKA'yı dengede tutar.
- Borucuk-yumakçık geri beslemesi: Böbrek atardamarında kan basıncı artınca, BKA da, GFR de artar. GFR'nin artması daha çok çözüntü ve suyun, uç borucuklardaki maküla densa bölgesine ulaşmasına neden olup, bu bölgenin bunu sezmesine yol açar. Yumakçık bitişiği aygıtının (jukstaglomerüler aygıtı) bir parçası olan maküla densa, damar-etkeni bir bileşik salgılayarak getirici damarların büzülmesine neden olur. Getirici damarların büzülmesi BKA'yı da, GFR'yi de olağan değerlerine döndürür.
Wikimedia Commons'ta Renal physiology ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bobrek fizyolojisi Bobrekler insan vucudundaki en karmasik organlardan biridir ve cok sayida islevleri bulunmaktadir Bobreklerin islevlerinin anlasilmasi icin fizyolojisinin iyi bilinmesi gerekmektedir Bosaltim organlari olarak bobrekler kansivisinda derisimleri olagan degerleri disinda olan elementlerin ve bilesiklerin idrarda atilimlarini duzenleyerek derisimlerini kontrol altinda tutar Boylece gerek fizyolojik onemi olan molekuller elektrolitler glikoz gerekse de organik atiklar kansivisinda belirli duzeyler arasinda izler ve vucudun dengesini homeostaz bozmaz Vucut dengesinin ayarlanmasini buyuk olcude ustlenen bobrekler ayrica vucuttaki turlu sivi bolmelerinin hacmini ve bunlarin her birindeki cozeltilerin derisimlerini de duzenler Bobrekler ayni zamanda birer ic salgi bezleridir endokrin organlardir renin eritropoietin salgilayip vitamin D yi etkin duruma getiren tepkimeyi tetikler Bu maddede once kavramlar teker teker irdelenecek ondan sonra bobregin islevleri bu temeller uzerine oturtulacaktir KavramlarBobrek arindirmasi Arindirma klirens olarak da bilinir kavrami birim zamanda molekullerin kansivisindan temizlenmesiyle ilgilidir Butun vucut arindirmasi bir molekulun vucuttan tum organlarca birim zamanda atilmasinin olcusudur Tanim olarak bobrek arindirmasi bobrekler tarafindan birim zamanda bir molekulun butunuyle arindirildigi kansivisinin hacmidir Bir molekulun bobrek arindirmasi ne denli coksa o denli yuksek hacimde kansivisindan butunuyle temizleniyor demektir Bir molekulun bobrek arindirmasinin denklemi C UVP displaystyle C frac UV P C bir molekulun arindirilmasi ml dakika U o molekulun idrardaki derisimi mg ml V birim zamanda idrar hacmi ml dakika U V bir molekulun birim zamanda idrardaki toplam agirligi mg dakika and P o molekulun kansivisindaki derisimi Turlu molekullerin bobrek arindirmasi Herhangi bir molekulun bobrek arindirmasi hesaplanabilir Bir bilesigin niteligine gore bobrek arindirmasi sifirdan 600 ml dakika ya dek cikabilir Bilesiklerdeki bu ayrimlarin nedeni bobreklerin o bilesikleri ne miktarda suzdugune borucuklarda ne oranda geri emildigine ve salgilanildigina baglidir Ornegin albumin bilesiginin bobrek arindirmasi sifira yakindir cunku albumin yumakcik glomerulus yapisindan suzulmez Glikozun da bobrek arindirmasi sifira yakindir ancak bunun nedeni albumin inkinden ayridir glikoz albuminin aksine yumakcikta suzulur ancak neredeyse tumu yakinsal borucuklarda geri emilir Dolayisiyla idrarda olagan kosullarda hic glikoz bulunmaz Bu da glikozun bobrek arindirmasinin sifir oldugu anlamina gelir bobrek kandan glikozu hic arindirmaz Oteki elementlerin ve bilesiklerin Na ure fosfat ve Cl gibi bobrek arindirmasi sifirin ustundededir cunku yumakcikta suzulurler ve kismen geri emilirler fruktozun coklu bilesigidir ozel bir durumdur Inulin tumuyle yumakcik kilcal damarlarindan suzulebilir geri emilimi ve ek salgilanimi da gerceklesmez Dolayisiyla inulin bilesiginin bobrek arindirmasi yumakcik suzme hiziyla ing glomerular filtration rate GFR esittir Bunun aksine para aminohippurik asit PAH gibi bilesiklerin bobrek arindirmasi en yuksek duzeydedir cunku yuksek oranda suzulurler ve salgilanirlar Bir bilesigin bobrek arindirmasi C bilesik adi biciminde gosterilir Arindirma oranlari Yukarida da belirtilgidigi gibi inulin bilesiginin durumu ozeldir kanda ne derisimde inulin varsa yumakcikta suzuldugu ve borucuklarda hic geri emilime ve ek salgilanilmaya ugramadigi icin C inulin yumakcik suzme hizina esittir inulin birim zamanda ne oranda suzuluyorsa ml dakika ayni oranda idrarla atilir Bu durumdan dolayi baska bilesiklerin bobrek arindirmasi inulininkiyle oranlanabilir a o CxCinulin displaystyle a o frac Cx Cinulin a o arindirma orani Cx x bilesiginin bobrek arindirmasi Cinulin inulin bilesiginin bobrek arindirmasi Bu oranin 1 e esit oldugu durumlarda Cx Cinulin 1 x bilesiginin arindirmasi inulininki ile aynidir X bilesigi de tipki inulin gibi tumuyle suzulmeli geri emilmemeli ve salgilanmamalidir ancak bu durumda arindirmasi inulininkine esit olabilir Bu oranin 1 den kucuk oldugu durumlarda Cx Cinulin lt 1 x bilesiginin arindirmasi inulininkinden dusuktur Bilesik ya inulin gibi tumuyle suzulmuyor ya da buyuk oranda geri emiliyor anlamina gelmektedir Ornegin albumin hic suzulmedigi icin albuminin arindirmasi inulininkinden azdir Ayrica Na Cl HCO3 fosfat ure glikoz ve amino asitlerin bobrek arindirmalari da inulininkinden dusuktur cunku bu molekuller suzuldukten sonra geri emilime ugrarlar Bu oranin 1 den buyuk oldugu durumlarda Cx Cinulin gt 1 x bilesiginin arindirmasi inulininkinden buyuktur Bu x bilesiginin suzuldugu ve ayni zamanda borucuk gozelerince salgilandigi anlamina gelmektedir Ornek olarak organik asitler ve bazlar ve kimi durumlarda potasyum verilebilir Bobregin kan akisi BKA Bobrekler yurek ciktisinin yurekten birim zamanda pompalanan kan miktaridir yaklasik 25 ini alirlar Yurek ciktisinin dakikada 5 litre oldugu varsayilirsa bobrek kan akisi dakikada 125 mililitre olup bir gunde 180 litreye ulasabilir Bobregin boyle yuksek oranda bir kan akisi olmasi bobreklerin insan vucudundaki onemi goz onune alindiginda sasirtici degildir BKA nin ayarlanmasi Herhangi bir orgende oldugu gibi BKA Q bobrek atar ile toplar damar arasindaki basinc farkiyla P dogru orantili ve bobrek damarlarinin direnciyle de R ters orantilidir Bobrekleri obur orgenlerden ayiran bir ozelligi getirici ve goturucu olmak uzere iki obek atar damarcik bulunmasidir Dolayisiyla gerek getirici damarlarin gerekse de goturucu damarlarin direncleri ayarlanarak bu verilerle bobregin tum direnci ayarlanabilir Bobrek damarlarini buzen ve genisleten icsel bilesikler Damar buzucu Damar genisleticisempatik sinirler katekolaminler PGE2Angiotensin II PGI2Endotelin Nitrik oksit NO2 Bradikinin DopaminSempatik sinir sistemi ve dolasan katekolaminler Getirici ve goturucu damarlarin ikisi de sempatik sinir sistemince uyarilirlar ve alfa 1 alicilari yoluyla buzulurler Ancak getirici damarlar uzerinde goturuculerdekine gore cok daha sayida alfa 1 alicilari bulundugu icin sempatik sinir sistemince uyarilma arttikca getirici damarlar daha cok buzulur ve bundan dolayi BKA da GFR de azalir Agir bir kanamanin gerceklestigi durumlarda bu olgu gerceklesmektedir kan yitimini azaltmak icin bobrek getirici damarlari da olmak uzere vucuttaki damarciklarin cogu buzulmektedir Boylece bobrek kan akisindan odun vermeyle dolasim sistemi kan yitimini azaltmaya calisir Anjiyotensin II Anjiyotensin II getirici ve goturucu damarlarin ikisi icin de guclu bir buzucudur Buna bagli olarak bu iki damari da buzerek direnci arttirir ve BKA yi buna kosut olarak azaltir Ancak goturucu damarlar anjiyotansine karsi daha duyarlidir ve bundan dolayi yumakcik suzme hizi GFR degisen bir bicimde etkilenir Dusuk duzeyde anjiyotansin bulundugu durumlarda GFR artar yuksek duzeyde anjiyotansin bulundugu durumlarda ise GFR azalir Agir kanamalarin oldugu durumlarda kan yitimi kan basincinin dusmesine neden olup renin anjiyotansin sistemini tetikler Bu durumda yuksek duzeye olusan anjiyotansin II getirici ve goturucu damarlari buzerek BKA yi da GFR yi de azaltir Prostaglandinler bircok prostaglandin PGE2 PGI2 bobrekte yerel olarak biresimlenip getirici ile goturucu damarlarin genislemelerine neden olur Kanama olma durumlarinda sempatik sinir sistemini uyaran ve anjiyotensin II nin artmasina neden olan duzenek ayni zamanda prostaglandinlerin de artmasina yol acar Bu yukarida aciklanan sempatik sinir dizgesinin etkisine ters dusmektedir sempatik sinir dizgesi kan yitimini onlemek amaciyla bobrek damarlari da olmak uzere damarciklari buzmektedir ancak prostaglandinler bu buzme etkisini dengelemek amaciyla damarlari genisletirler Prostaglandinlerin bu ayarlayici ozelligi olmamasi durumunda damarlarin asiri daralmasindan bobrek yetmezligi gelisebilir Steroid disi yangi onleyici ilaclar NSAII prostaglandinlerin biresimlenmesini baskiladiklari icin kanamalarda alinmalari durumunda bobregin kan akisini keskin bir bicimde azaltip bobrekleri tehlikeye sokabilir Dopamin Norepinefrinin oncul bilesigi olan dopamin turlu orgenlerin damarlarinda secici ozellikler gosterir Dusuk duzeylerde beyin yurek bagirsak ve bobrek damarciklarini genisletirken derideki ve kaslardaki damarciklari buzer Boylece kanama durumlarinda dusuk olcude dopamin verilmesi bobregin ve bircok onemli orgenin kan akisinin asiri dusmesini onleyip bu orgenleri koruyabilir Ancak buna karsin kanama gibi agir durumlari olup bobrek yetmezligine ilerleyen hastalara dopamin verilmesinin bobregin islevini iyilestirdigi tam olarak kanitlanmamistir Plazma ve idrar olusurken nefronlar ve nefronlarla iliskili kan damarlarinin katilimi soz konusudur Bu mekanizma temelde 3 asamada gerceklesir Bunlar Glomeruler filtrasyon Tubuler reabsorbsiyon Tubuler sekresyon dur Bowman kapsulunde glomeruler filtrasyon sonucunda kan plazmasinin ultrafiltrati olusur Ultrafiltrattaki kompozisyon proximal tubule gelerek tubuler reabsorbsiyon ve sekresyon sonucu degisir tubuler sivi adini alir Tubuler sivi pelvis renalis e geldigi an idrar adini alir Glomeruler filtrasyon Bir kopekte ortalama olarak glomeruler filtrasyon orani GFR 4 ml kg dir Molekul agirligi 70 000 in uzerinde olan pro teinler filtrasyona ugramaz kabul edilirler Zira en kucuk plazma proteini olan Albumin 69 000 MA na sahiptir ve plazmadaki yogunlugunun 0 2 0 3 unu filtratta gormek olasidir Hemoglobin Hb ise 68 000 MA na sahip olup yak lasik olarak 5 oraninda filtratta gorulebilir Damar ici eritrosit parcalanmasi intravaskuler hemolizis kisa zamanda ve fazla miktarda olursa plazma haptoglobulin in Hb baglama kapasitesi saturasyon asilir ve boylece idrarda mak roskopik olarak renk degisikligi ile karakterize hemoglobinuri gorulur Eger tubuler Hb orani cok fazla yukselirse ve tubullerden su geri emilimi devam ederse Hb lumende cok meye baslar ve tubuler obstruksiyona neden olur Otoregulasyon mekanizmasi Afferent arterioldeki myojenik gerilim reseptorlerinin verdigi fizyolojik yanit olarak tanimlanir Makula densa hucreleri Na ve Cl duzeyindeki degisikliklere karsi duyarlidir Glomeruler hidrostatik basincin daha dogrusu hemodinamik basincin artmasi ile GFR de artar Bu artis Makula densa hucrelerine gelen Na ve Cl duzeyinde artis demektir ve fizyolojik yanit afferent arteriyolun daralmasi ve Mezangiyal kontraksiyon dur Ortalama sistemik kan basinci yaklasik olarak 80 mm Hg nin altina duserse GFR de azalacaktir Bu durum Makula densa hucrelerine gelen Na ve Cl duzeyinde azalma anlamina gelecektir Afferent arteriollerdeki Jugstaglomeruler hucrelerden Renin Angiotensin 1 ve 2 salinir Angiotensin efferent arteriolleri daraltir ve fizyolojik en guclu vazokonstriktif maddedir Bu daralma sonucunda tubuler akimi normalize etmek icinbobrekler harekete gecer ve glomeruler hidrostatik basinc ile GFR yi artirir Kan hacminde azalmanin soz konusu oldugu durumlarda yani hipovolemi tablosu sekillendigi durumlarda devreye sempatik sistem de girer Tubuler transport Tubulus larda sodyum ve hidrojen transportu Nefron boyunca ve toplayici kanallar boyunca tubuler sivi ile iliskili tum rezorpsiyon ve sekresyon islemleridir Bowman kapsulunden pelvis renalis e kadar gerceklesen transportta hemodinamik basinc ve basinc fark liligi rol alir Organizmada fizyolojik fonksiyonlar icin gerekli olan Na lt sup glikoz ve aminoasitler AA glomeruler filtrasyon ile tubuler siviya gecer Bunlar cok kucuk molekullerdir ve glomeruler filtrasyon sonucu adeta tum kani terk ederler Fakat boyle olmamali belli bir oranda geri emilmeleri gerekmektedir Iste bu mekanizmanin temelinde tubulus epitel hucrelerinin bazolateral membraninda bulunan Na K lt sup ATPaz pompasi vardir Bikarbonat geri emilimi tasiyici transport araciligi ile olur ve 1 Cl iyonuna karsilik 1 HCO3 seklinde olur Bu mekanizmanin bozulmasi ile renal tubuler asidozis veya alkalozis gelisir ve zamanla metabolik bir tablo alir BKA nin oz ayarlanmasi Bircok orgende oldugu gibi BKA genis bir atar damar kan basinci araliginda ozayarlanir Bobrek atardamari basinci 80 ile 200 mm Hg arasinda degisebilse de bobrek kan akisi bu aralikta neredeyse duragandir Basincin 80 mm Hg den dusuk oldugu durumlarda bobrek kan akisi da azalir Kan akisinin bu genis aralikta dengede tutulmasinin yolu damarciklarin direncinin degistirilmesinden gecer Boylece bobrek atar damarindaki basincin degismesiyle damarciklarin direnci de bununla orantili olarak degismelidir Q P R ilkesine dayanarak BKA nin oz ayarlanmasi icin direncin oncelikle getirici damarciklarda ayarlandigina inanilmaktadir Bu oz ayarlanmanin duzenegi tam olarak anlasilmamaktadir Ancak acik olan ozerk sinir dizgesinin bu oz ayarlamada bir gorevi olmadigidir Bobrek nakli yapilmis kisilerde sinirsel uyarisi olmayan bobrekler de oz ayarlamayi yapabilmektedir Bu oz ayarlamanin altinda iki kuram yatmaktadir Damarlardaki duz kas dokusundan kaynaklanan miyojenik ve borucuk yumakcik geri beslemesi tubuloglomeruler geri beslenimi Miyojenik varsayimi miyojenik varsayimi artan kan basincinin damarlari esnettigini ve bunun damarlarin ceperlerinde yer alan duz kaslarin kasilma tepkesine neden oldugunu one surer Bunun duzenegi duz kas gozelerinin zarinda bulunan esneme yoluyla etkin duruma gelen kalsiyum akaklarinin acilmasindan gecer Bu akaklar acikken damar ceperlerindeki duz kaslarin icine daha cok kalsiyum akar ve bu duz kaslarin daha da kasilmalarina neden olur Boylece artan kan basincina yanit olarak kasilan kaslar direnci arttirir ve sonuc olarak BKA yi dengede tutar Borucuk yumakcik geri beslemesi Bobrek atardamarinda kan basinci artinca BKA da GFR de artar GFR nin artmasi daha cok cozuntu ve suyun uc borucuklardaki makula densa bolgesine ulasmasina neden olup bu bolgenin bunu sezmesine yol acar Yumakcik bitisigi aygitinin jukstaglomeruler aygiti bir parcasi olan makula densa damar etkeni bir bilesik salgilayarak getirici damarlarin buzulmesine neden olur Getirici damarlarin buzulmesi BKA yi da GFR yi de olagan degerlerine dondurur Wikimedia Commons ta Renal physiology ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir