Hukuki şekilcilik ya da hukuki formalizm, hakimlerin yargılama sürecinde nasıl karar vermesi gerektiğini açıklayan teorilerden biri. Hukuki gerçekçilikten farklı olarak, hukuki şekilcilik, hukuki işlemlerin yasalarca öngörülen şekil kurallarına uygun olarak yapılması, hakların yasalarda belirlenen zaman aralıklarında kullanılması ve sonuçlarının kategorik ilkelerle belirlendiği sistemdir. Yapılmak istenen işlemin birtakım şekil şartlarına bağlı olarak yapılabilmesini, böylece işlemin yapılmasını güçleştirmeyi amaçlar. Böylece bu işlemi yapmak isteyenler, öncesinde bu işlemi yapmak isteyip istemediklerini değerlendirerek daha isabetli kararlar alabilecektir.
Teori eski Harvard Hukuk Fakültesi dekanlarından olan 'in çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır. İngiltere'de ve daha sonra da Amerika Birleşik Devletleri'nde anayasaya ilişkin düşünceler üzerinde etkisi olan 18. yüzyıl İngiliz hukukçusu 'un, hukukun Tanrı'nın iradesinin bir yansıması olduğu ve tamamlanmış olduğu, bu nedenle gelişime açık olmadığı fikirleri üzerinden gelişen bu düşünceye göre, hukuk bir bilimdir ve bu bilimi öğrenmek için temel kaynaklara inilmelidir. Bu kaynaklar, doktrinde incelenen mahkeme kararlarıdır. Bu kararlar sistematik bir şekilde derlenerek kitaplar yazılmalı, böylece bu kararlardan hukuki ilkeler çıkarılmalıdır. Bu sayede hukukçular hukukçu gibi düşünebilecektir. Langdell, bir hukukçunun kütüphane gibi yerlerde teorik bilgiyle yetişmesi gerektiğini savunmaktadır. Ona göre, bir avukatın mesleğinde uzmanlaşabilmesi iyi bir eğitim almasına bağlıdır. Blackstone da, hukuk eğitiminin sistemli bir öğretim süreciyle verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
Hukuki şekilciliğe göre, hukuki işlemler irade ve beyandan oluşur. Bir fiilin hukuki işlem niteliğini kazanabilmesi için bu fiilin hukuki bir forma girmesi ve hukuk kurallarına uygun olması gerekir. Bu hukuk kurallarının toplumsal düzeni sağlayabilmesi için belirli bir biçimde olması gerekmektedir. Bunun için de bu kuralların kesin ve açık kavramlara dayanması, hâkime geniş bir takdir alanı bırakmaması, şüpheye mahal vermemesi, anlamının hile ile değişmeyecek nitelikte olması ve her türlü olay için bir çözüm içermesi gerekmektedir. Hukuk yalnızca bu kurallardan oluştuğu için, hâkimler de bu kuralların sözcüsüdür, bu nedenle hâkimler bu kuralların dışına çıkarak hukuk yaratamaz. Hâkimler bu kuralların yalnızca sözcüsü, yani uygulayıcısıdır.
Bu teoriyi eleştirenlere göre, şekilci teori hâkimin yorum ve takdir yetkisini ortadan kaldırarak onların yalnızca bir uygulayıcıya dönüştürmektedir. Ayrıca bu teorinin savunduğunun aksine, hukukun kesin ve belirlenebilir olmadığı ileri sürülmektedir. Şekilcilik, ekonomik ve ticari hayatı yavaşlatmakta ve gelişimini engellemektedir. Yapılmak istenen işlemin yapılmasının şekil şartları nedeniyle zorlaştırılması, tarafların o işlemden vazgeçmesine neden olabilmektedir. Ayrıca şekilcilerin savunmalarının aksine, işlemin ispatı zorlaştığından hukuken tanınmış hakka ulaşılmasının güçleşebileceği iddia edilmektedir.
Şekilciliğe tepki olarak ortaya çıkarılan gerçekçi teoriyle kıyaslandığında, şekilcilik işlemin yapıldığı şekli öne çıkarırken gerçekçilik ise karar vericilerin karar ve faaliyetlerine bakılması gerektiğini savunmaktadır. Şekilcilere göre hukuk sadece kurallardan oluşurken, gerçekçiler ise karar verme aşamasında farklı kaynaklara da başvurulduğunu, bu nedenle farklı bilgi alanlarına da hâkim olunması gerektiğini savunmaktadır. Gerçekçilere göre hukuk belirsiz iken, şekilciler ise hukukun kesin olduğunu kabul eder. Bu nedenle gerçekçilerin hukukun belirsiz olduğuna ilişkin görüşleri şekilciler tarafından eleştirilmiştir. Şekilcilere göre, hukuk düzeni mantıksal bir yöntem olarak kesin ve öngörülebilir bir niteliğe sahip olmalıdır. Şekilciliğin ilişkili olduğu bir diğer teori olan hukuki pozitivizm, hâkimlerin davalarda yalnızca kurallarla bağlı kalması gerektiğini savunur. Bu yönüyle, şekilcilik ile hukukun belirli kurallar üzerinde bir silsile şeklinde temellendirilmesi hususunda uzlaşırlar. Her iki yaklaşım da mantığa dayalı bir bakış açısına sahiptir. Kökeni olmayan bir hak veya yükümlülüğü her iki yaklaşım da kabul etmemektedir
Ortaya çıkışı
Şekilci teorinin temelinde Alman Tarihçi Hukuk Okulu’nun savunduğu (Kavramlar İçtihadı Teorisi) bulunmaktadır. I. Dünya Savaşı’na kadar hem Kıta Avrupası’nda hem de Amerika’da yaygın olduğu belirtilen bu teorinin, II. Dünya Savaşı’nın ardından yerini farklı yaklaşımlara bıraktığı iddia edilmiştir. Akçabay’a göre, Almanya’da hâkimler toplumsal değişim sonucu oluşan ihtiyaçlar doğrultusunda hukuk kurallarıyla doğrudan bağlı olmaksızın kararlar vermiştir. Ancak bu sürecin, Nazi Almanyası dönemindeki hukuk uygulamasının görmezden gelinmesi için yok sayılarak Kıta Avrupası hukuk sisteminde bugün dahi hâkimlerin ve diğer karar mercilerinin şekilci bir anlayışla görevlerini yaptığı ileri sürülmektedir. Bu nedenle, şekilci yaklaşımın savunusuna paralel olarak Kıta Avrupası’nda hukuk kurallarına dayanmayan ve toplumsal amaçları gözeten hukuki yorumlar tekrar reddedilmeye başlanmıştır.
İngiliz hukukçu William Blackstone hukukun açıklanmış akıl olduğunu savunmaktadır. Blackstone'a göre hukuk Tanrı'nın iradesinin bir yansımasıdır ve tamamlanmıştır. Bu nedenle gelişime açık değildir. Hukuk eğitimi, uygulamaya nazaran sistemli bir öğretim süreciyle verilmelidir.
Şekilci teoriye göre hukuki sonuçlara mantık ve tümdengelim metotlarıyla ulaşılabilir. Kuralın öngördüğü olguların somut bir olayda olup olmadığı ancak mantık yoluyla bilinebilir. Kurallara sıkı sıkıya bağlı kalınması gerekmektedir. Hâkimin varacağı sonuçlara hukukun kaynakları aracılığıyla varılabilir. Hukuk uygulamasının düzeltilmesi ancak hukukçuların güçlü bir teorik hukuk bilgisine sahip olmasıyla mümkün olabilir.
Hukuki şekilcilik bir dönem Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığı da yapan 'in çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır. Langdell, hukukun bir bilim olduğunu, bu bilimi öğrenmek için de temel kaynaklara inilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu temel kaynaklar, hukuk doktrininde incelenen mahkeme kararlarıdır. Kararların sistematik bir şekilde derlenerek kitaplar yazılması, böylece hukuki ilkelerin ortaya çıkarılması bu teorinin temel yaklaşımıdır. Burada amaçlanan şey, hukukçuların hukukçu gibi düşünmesini sağlamaktır.
Langdell, kendi döneminde yaygın olarak uygulandığı iddia edilen hukuk eğitimi yönteminden farklı bir metot benimsemiştir. Avukatların hukuk bürolarında teorik bilgi yerine pratik uygulamalarla yetişmesine karşı çıkan Langdell, hukukçuların kütüphane ve amfi gibi yerlerde, teorik bilgiyle yetişmesi gerektiğini savunmuştur. Hukuku bir bilim olarak kabul eden Langdell, hukuka vâkıf olmanın iyi bir hukuk eğitimiyle mümkün olduğunu iddia etmiştir. Bir avukatın mesleğinde uzmanlaşabilmesi için iyi bir eğitim alması gerekmektedir. Bunun yolu da üniversitelerde bulunan kütüphanelerden geçmektedir.
Tanımı ve kapsamı
Hukuki şekilcilik, yapılmak istenen hukuki işlemin birtakım şekil şartlarına tabi olarak yapılabilmesini, bu şekilde hukuki işlemin yapılmasını güçleştirmeyi amaçlayan bir hukuk teorisidir. Bu teoriyi savunanlara göre, insanların zamanla daha kalabalık toplumlar halinde yaşamaya başlamaları, yanılma ve unutma halleri, irade beyanlarını açıklarken değişmez ve kalıcı nitelikte belgeler kullanma zorunluluğuna itmiştir. Bu nedenle, toplum yararını gözetme, hukuki işlemin güvenliğini sağlama ve ispat ihtiyacı, yapılmak istenen hukuki işlemi birtakım şekli şartlara bağlama ihtiyacını oluşturmuştur.
Hukuki işlemler, irade ve beyandan oluşmaktadır. Bir fiilin hukuki işlem niteliğini kazanabilmesi için hukuki bir forma girmesi ve hukuk kurallarına uygun olması gerekmektedir. Hukuki yaptırımlar, iradenin beyan edilmesi sonucuna bağlanır. Bu nedenle, irade beyanının hukuk kurallarına uygun olması yeterli olacaktır.
Şekilcilik teorisi, hukuk kurallarının toplumsal düzeni sağlayabilmesi için belirli bir biçimde olması gerektiğini savunmaktadır. Hukuk kurallarının bu işlevi yerine getirebilmesi için; kesin ve açık kavramlara dayanması, hâkime geniş bir takdir alanı bırakmaması, şüpheye mahal vermemesi, anlamının hile ile değişmeyecek nitelikte olması ve yaşanabilecek her olay için bir çözüm içermesi gerekmektedir. Somut olaylarda, verilecek kararı hukuk kuralları belirlemektedir. Hukuk yalnızca bu hukuk kurallarından (normlardan) oluşmaktadır. Hâkimler de bu kuralların sözcüsü niteliğindedir. Bu nedenlerle hâkimler, bu kurallar dışına çıkarak hukuk yaratamazlar.
Hukuki şekilciliğe göre hukuk esasen beşeri bir davranış formundan ibarettir, bu nedenle günlük yaşamdaki toplumsal ve bireysel olguların bir üst yapısını oluşturur. Bu yönüyle hukuk kuralları toplumsal hayattan bağımsız olarak incelenebilir. İncelemenin konusu ise sadece işbu hukuk kurallarıdır.
Bu teoride hukuk normlarla ifade edilmektedir. Hukuk kuralları sistem içerisinde tutarlıdır ve yoruma ihtiyaç duymamaktadır. Hukuk, eksiksiz bir şekilde oluşturulmuş kurallar bütünüdür. Hukukçuların bu kuralları uygulaması için kuralın metnini yorumlamaları yeterlidir. Hâkimler, kanunların uygulayıcısı konumundadır.
Hukuki şekilcilik hukuk kurallarının belirli bir şekle uygun olarak tasarlanması ve uygulanması gerektiğini savunur. Yapı itibarıyla, kişilerin iradelerinin yöneldiği amaca yönelik hukuki işlemleri konu edinir. Bu şekilde dışarıya yansıtılan iradenin uyması gereken hukuk kuralları, hukuki şekilciliğin kapsamını oluşturur.
Şekilci teori, hukuki uyuşmazlıklarda tümdengelim metoduyla kesin bir sonuç elde edilmesini sağlar. Hâkimin karar alma sürecinin nasıl gerçekleşeceğine ilişkin bir çerçeve çizer. Ernest Weinrib, şekilciliği bir hukuki gerekçelendirme teorisi olarak tanımlamaktadır. Buna göre hukuk yalnızca düzenlenmiş bir kurallar silsilesi değildir. Hukuk, ahlâki savlara da cevap veren sosyal niteliği olan bir düzenlemedir. Bu yönüyle şekilcilik, sosyal yaşamın hukuki tarafını ortaya çıkaran olaylar üzerine odaklanır.
Şekilci teoriyi savunan yazarlar, bazı kelimelerin anlamının belirsiz olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Bu nedenle bu belirsizliklerin giderilebilmesi için bu ifadelere duruma göre eklemeler yapılabilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, hâkimlerin bu kelimelerin anlamları içerisinde bir tercih yapma hakları da bulunmamaktadır. Kanun hükümlerinin anlaşılamadığı hallerde, belirlilik hâkimin vereceği kararla sağlanır. Ancak bu halde verilen karar siyasi olacaktır. Bu nedenle hukuki anlamda belirlilik ancak ve ancak hukuk kurallarının olaya uygulanması ile sağlanabilir. Böylece hukuku uygulayan kişiler değişse bile hukuki olay hakkında verilecek karar değişmeyecektir.
Şekilci teori bir yargılama teorisi olarak da değerlendirilmiştir. Teorinin bu yönü hâkimlerin davalarda nasıl karar verdikleri ve vermeleri gerektiği ile ilgilidir. Kanunların yorumlanması gerektiği hallerde, kanundan objektif olarak çıkarılabilecek sonucun kapsamı genişletilmemelidir. Yani hâkimler kanuna sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır. Hukuki akıl yürütme belirsiz olmadığı sürece hukuk yaratmaya ihtiyaç duyulmayacaktır.
Şekilci teoriyi savunanlara göre, şekil kuralları tarafların bir hukuki işlemi yaparken bir kez daha düşünmesini ve böylece daha isabetli karar alınmasını sağlar. Hukuki işlem açık hale getirilmiş olur ve tarafları o işlemi yapmaya iten iradenin açık ve net bir şekilde anlaşılası sağlanır. Ayrıca şekil kuralları işlemin ispatını da kolaylaştırır, buna bağlı olarak ispatın kolaylaşması yargılamanın da hızlanması mümkün hale gelir. Yapılan işlemi üçüncü kişiler de bileceğinden bu işlem aleni hale gelmiş olur. Yargılama aşamasında hâkim veya diğer karar mercileri tarafından daha kolay ve gerçekçi yorumlanması mümkün hale gelir ve hileli davranışların gerçekleşmesini de engeller.
Şekilciliğe başvurulma nedenlerinden birinin de güven ihtiyacı olduğu ileri sürülmektedir. Bu yönüyle şekilcilik, kişiler arasında güven oluşturan bir yapı niteliği taşımaktadır. Hukuki işlemlerin bu şekilde belirli bir düzen içerisinde yapılagelmesi, bu işlemlerden doğabilecek uyuşmazlıkları da azaltmaktadır. Sağladığı güvenlik, kazanılmış hakların ve hürriyetlerin güvence altına alınmasını sağlamaktadır.
Şekilci teori, hukuki işlemlerdeki kapalı durumdaki birlik ve bütünlüğü ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Şekilciliğin başarıya ulaşmasının bunu gerçekleştirmesine bağlı olduğu ifade edilmektedir. Şekilcilik bir hukuki haklılaştırma teorisidir. Hukuk kurallarından hareketle akıl yürüterek varılan yargısal kararlardır.
Hukuki anlamda şekilcilik, biçimselliği ifade eder. Buradaki biçimsellik, kişilerin ulaşmak istedikleri amaçlarına uygun bir şekilde davranmaları gereken biçim (şekil) olarak tanımlamaktadır. Bu yönüyle şekilciliğin, hukukun tanımlanmasını sağlayan bir kriter olduğu ifade edilmektedir.
Eleştiriler
Hukuki şekilciliğe yapılan eleştiriler 20. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. Bu teori ile öne sürülen hususlara karşı olarak hukuki gerçekçilik teorisi ileri sürülmüştür. Bu teori, hukukun teoride vadettikleri ile gerçekte başarabildikleri arasındaki farklılığı öne sürmektedir. Bu teoriye göre şekilci anlayış, hukukun toplumdaki mevcut eşitsizliklerin artması ve devam etmesiyle yakın ilişkisini görmezden gelmektedir. Gerçekçi teori ise hukuku sosyal bir olgu olarak kabul etmekte ve kitaplardaki hukuk ile gerçekteki hukuk arasındaki farkın önemini vurgulamaktadır. Bu teoriye göre hâkimlerin vermiş olduğu kararlar onların seçimlerini yansıtmaktadır. Her karar, herhangi bir şekilde hukuk dışı etkenlerden etkilenilerek alınmaktadır. Bu nedenlerle, hukukun gerçek hayattaki yansımalarının anlaşılması gerekmektedir.
Şekilci teoriyi eleştirenler, eleştirilerini hukukta yorum ve takdir yetkisinin ortadan kaldırılarak hâkimlerin yalnızca bir uygulayıcıya dönüşmesine ve bu teorinin kesinlik ve belirlenebilirlik noktasına yöneltmiştir. Bu anlayışın hukuku araçsalcı ve özerk kılmaya çalıştığı iddia edildi. Şekilci teoriye yapılan eleştirilere göre, şekilcilik ekonomik ve ticari hayatı yavaşlatarak gelişimini engellemektedir. Yapılmak istenen işlemin bağlandığı şekil nedeniyle yapılmasının zorlaşması, tarafların o işlemden vazgeçmesine neden olabilmektedir. Ayrıca her ne kadar şekilci teoriyi savunanlara göre işlemin ispatı kolaylaşıyorsa da, bazı durumlarda işlemin ispatı zorlaşarak, hukuken tanınan hakka ulaşılması engellenebilmektedir. Şekil şartlarının sağlanmamış olması halinde, hâkimin hukuka uygun karar vermesi de mümkün olmamaktadır. Şekilciliği eleştirenlere göre bu teori ayrıca hukuki analizi daha önceden mevcut olan bir doktrinle sınırlamaktadır.
Diğer teorilerle karşılaştırılması
Hukuki gerçekçilik
Hukuki gerçekçilik ya da hukuki realizm, hukuku soyut hukuk kurallarından ya da adalet ve ahlâk gibi fizikötesi kavramlarla değil, maddî dünyadaki gerçek ilişkilerle açıklayan bir yaklaşımdır. Şekilcilik, işlemin yapıldığı şekli (biçimi) öne çıkarırken gerçekçilik ise hukuk kurallarını uygulayan hâkimlerin ve diğer karar mercilerinin karar ve faaliyetlerine bakılması gerektiğini savunur. Şekilci teoriyi savunanlar, hukukun sadece kurallardan oluştuğunu, hâkimlerin ve diğer karar vericilerin bu kuralların sözcüsü olduğunu ileri sürmektedir. Buna karşılık gerçekçi teoriyi savunanlar ise hâkimlerin ve diğer karar mercilerinin karar verirken farklı kaynaklara başvurduğunu, bu nedenle kararın verilme sürecini anlamak için farklı bilgi alanlarına da hâkim olunması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle hukukun yanı sıra psikoloji ve sosyoloji gibi diğer sosyal bilimlerin de önemli olduğunu savunmaktadırlar.
Gerçekçiliği savunan yazarlar, şekilci teorinin hukukun kesin olduğu iddiasını reddederek hukukun belirsiz olduğunu savunmuşlardır. Bu belirsizlik nedeniyle, hâkimlerin görevlerinden biri de hukukun yorumlanması olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yorum faaliyeti sırasında çözüm için ortaya birden fazla yorumun çıkması halinde, hâkimin seçeceği yorumu gerekçelendirmesi zorunluluğunun doğduğu kabul edilmektedir. Somut olaylarda hem olayların hem de kuralların yorumlanması gerekebilir. Hukuk kuralları, bir olayı tek başına neticelendiremez. Bir olaya uygulanabilecek birden fazla kural olabilir. Bu kuralların birbirleriyle çelişen sonuçlarının varlığı halinde bu kurallar içerisinden bir seçim yapılması gerekir. Bu belirsizlikler nedeniyle gerçekçiliği savunan yazarlar hukukun belirsiz olduğunu ileri sürmektedir.
ABD'de gerçekçilik teorisi şekilciliğe bir tepki olarak 20. yüzyılın başlangıcında ortaya çıkmıştır. I. Dünya Savaşı'nın sonrasına tarihlenen realizm düşünceleri, II. Dünya Savaşı sonrasında prosedürelliğe önem veren yaklaşımı savunanlarca eleştirilmiştir. Bunun ardından 1980'li yıllarda, siyasal ve toplumsal eleştirileri de içine dahil eden Eleştirel Hukuk Çalışmaları isimli bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşıma göre, hukuk siyasetin bir aracı olup içinde bir belirlenemezlik mevcuttur. Bu durum da 1990'lı yıllardan itibaren eleştiriler almıştır. Realizmin bir uzantısı olarak kabul edilen bu yaklaşıma karşı bazı yazarlarca şekilciliğin uzantıları olan farklı görüşler ileri sürülmüştür. Şekilcilik ve gerçekçilik eksenindeki bu tartışmalar, günümüzde de devam etmektedir.
Şekilci teoriyi savunan yazarlara göre, hukuki gerçekçilik hukuk sisteminde belirlilik ve kesinliği sağlayamayacaktır. Gerçekçiliğin temel özelliklerinden biri belirsiz olmasıdır. Bilinçli olarak seçilmiş eylemlerin hukuki neticelerini vatandaşlar öngöremez. Bu doğrultuda, şekilciler hukuk düzeninin mantıksal bir yöntem olarak kesin ve öngörülebilir bir niteliğe sahip olması gerektiğini savunmaktadır.
Şekilci ve gerçekçi yaklaşım arasındaki bu tartışmaların, adalete erişim hakkı kavramını ortaya çıkardığı iddia edilmektedir. 1960'lı yıllardan sonra, bu dönemlerde yaşanan toplumsal ve siyasi olaylar, hukuki uyuşmazlıkların da çeşitlenmesine ve artmasına neden olmuş ve bu durum da mahkemelerin iş yükünü artırmıştır. Bu mahkemelerinin bu iş yükünü üstlenememesinin yarattığı tartışmalar neticesinde, adalete erişim konusu tartışılmaya başlanmış ve konuyla ilgili çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Hukuki pozitivizm
Hukuki pozitivizm, hâkimlerin davalarda yalnızca hukuki kurallarla bağlı kalması gerektiğini savunan bir görüştür. Bu görüş Hans Kelsen tarafından geliştirilmiştir. Kelsen'e göre hâkimler yargılama sürecinde hukuk kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır. Kelsen'in bu görüşünü eleştiren bazı yazarlar, hukuk kuralları yorumlanırken ortaya çıkacak sonucun ekonomik durumunun da gözetilerek ekonomik anlamda en az maliyet oluşturacak çözümün uygulanması gerektiğini savunmuşlardır.
Hukuki şekilcilik ve pozitivizm, hukukun belirli kurallar üzerinde bir silsile gözetilerek temellendirilmesi konusunda uzlaşmaktadır. Kökeni olmayan bir hak veya yükümlülüğü her iki yaklaşım da kabul etmemektedir. Bu iki yaklaşımın bir diğer ortak noktası ise, hukuki yaklaşımlarının mantığa dayalı bir bakış açısına sahip olmasıdır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Özel
- ^ a b Akçabay 2020.
- ^ Güven 2020, ss. 12-13.
- ^ Güven 2020, s. 13.
- ^ Güven 2020, s. 12.
- ^ Şahin Ceylan 2016, ss. 258-261.
- ^ Ermenek 2000, ss. 2-4.
- ^ a b Gülsefa 2020, s. 8.
- ^ Terzi Kösem 2021, s. 16.
- ^ Hafızoğulları 1978, s. 245.
- ^ Karataş 2019, ss. 33-34.
- ^ Gülsefa 2020, s. 5.
- ^ Karataş 2019, s. 59.
- ^ Karataş, ss. 60-61.
- ^ Karataş, ss. 62-63.
- ^ Ermenek 2000, s. 5.
- ^ Gülsefa 2020, ss. 13-14.
- ^ Sevindik 2020, ss. 25-26.
- ^ Sevindik 2020, s. 26.
- ^ Kalem Berk 2012, s. 15.
- ^ Uğurlubirel 2017, s. 9.
- ^ Ermenek 2000, s. 6.
- ^ Gülsefa 2020, ss. 14-15.
- ^ Dülger 2020, s. 100.
- ^ Terzi Kösem 2021, ss. 2-3.
- ^ Terzi Kösem 2021, s. 18.
- ^ Gürler 2008, ss. 92-93.
- ^ Karataş 2019, s. 62.
- ^ Kalem Berk 2012, s. 16.
- ^ Dülger 2020, s. 56.
- ^ Dülger 2020, s. 104.
- ^ Dülger 2020, s. 111.
- Genel
|
|
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Hukuki sekilcilik ya da hukuki formalizm hakimlerin yargilama surecinde nasil karar vermesi gerektigini aciklayan teorilerden biri Hukuki gercekcilikten farkli olarak hukuki sekilcilik hukuki islemlerin yasalarca ongorulen sekil kurallarina uygun olarak yapilmasi haklarin yasalarda belirlenen zaman araliklarinda kullanilmasi ve sonuclarinin kategorik ilkelerle belirlendigi sistemdir Yapilmak istenen islemin birtakim sekil sartlarina bagli olarak yapilabilmesini boylece islemin yapilmasini guclestirmeyi amaclar Boylece bu islemi yapmak isteyenler oncesinde bu islemi yapmak isteyip istemediklerini degerlendirerek daha isabetli kararlar alabilecektir Teori eski Harvard Hukuk Fakultesi dekanlarindan olan in calismalariyla ortaya cikmistir Ingiltere de ve daha sonra da Amerika Birlesik Devletleri nde anayasaya iliskin dusunceler uzerinde etkisi olan 18 yuzyil Ingiliz hukukcusu un hukukun Tanri nin iradesinin bir yansimasi oldugu ve tamamlanmis oldugu bu nedenle gelisime acik olmadigi fikirleri uzerinden gelisen bu dusunceye gore hukuk bir bilimdir ve bu bilimi ogrenmek icin temel kaynaklara inilmelidir Bu kaynaklar doktrinde incelenen mahkeme kararlaridir Bu kararlar sistematik bir sekilde derlenerek kitaplar yazilmali boylece bu kararlardan hukuki ilkeler cikarilmalidir Bu sayede hukukcular hukukcu gibi dusunebilecektir Langdell bir hukukcunun kutuphane gibi yerlerde teorik bilgiyle yetismesi gerektigini savunmaktadir Ona gore bir avukatin mesleginde uzmanlasabilmesi iyi bir egitim almasina baglidir Blackstone da hukuk egitiminin sistemli bir ogretim sureciyle verilmesi gerektigini dusunmektedir Hukuki sekilcilige gore hukuki islemler irade ve beyandan olusur Bir fiilin hukuki islem niteligini kazanabilmesi icin bu fiilin hukuki bir forma girmesi ve hukuk kurallarina uygun olmasi gerekir Bu hukuk kurallarinin toplumsal duzeni saglayabilmesi icin belirli bir bicimde olmasi gerekmektedir Bunun icin de bu kurallarin kesin ve acik kavramlara dayanmasi hakime genis bir takdir alani birakmamasi supheye mahal vermemesi anlaminin hile ile degismeyecek nitelikte olmasi ve her turlu olay icin bir cozum icermesi gerekmektedir Hukuk yalnizca bu kurallardan olustugu icin hakimler de bu kurallarin sozcusudur bu nedenle hakimler bu kurallarin disina cikarak hukuk yaratamaz Hakimler bu kurallarin yalnizca sozcusu yani uygulayicisidir Bu teoriyi elestirenlere gore sekilci teori hakimin yorum ve takdir yetkisini ortadan kaldirarak onlarin yalnizca bir uygulayiciya donusturmektedir Ayrica bu teorinin savundugunun aksine hukukun kesin ve belirlenebilir olmadigi ileri surulmektedir Sekilcilik ekonomik ve ticari hayati yavaslatmakta ve gelisimini engellemektedir Yapilmak istenen islemin yapilmasinin sekil sartlari nedeniyle zorlastirilmasi taraflarin o islemden vazgecmesine neden olabilmektedir Ayrica sekilcilerin savunmalarinin aksine islemin ispati zorlastigindan hukuken taninmis hakka ulasilmasinin guclesebilecegi iddia edilmektedir Sekilcilige tepki olarak ortaya cikarilan gercekci teoriyle kiyaslandiginda sekilcilik islemin yapildigi sekli one cikarirken gercekcilik ise karar vericilerin karar ve faaliyetlerine bakilmasi gerektigini savunmaktadir Sekilcilere gore hukuk sadece kurallardan olusurken gercekciler ise karar verme asamasinda farkli kaynaklara da basvuruldugunu bu nedenle farkli bilgi alanlarina da hakim olunmasi gerektigini savunmaktadir Gercekcilere gore hukuk belirsiz iken sekilciler ise hukukun kesin oldugunu kabul eder Bu nedenle gercekcilerin hukukun belirsiz olduguna iliskin gorusleri sekilciler tarafindan elestirilmistir Sekilcilere gore hukuk duzeni mantiksal bir yontem olarak kesin ve ongorulebilir bir nitelige sahip olmalidir Sekilciligin iliskili oldugu bir diger teori olan hukuki pozitivizm hakimlerin davalarda yalnizca kurallarla bagli kalmasi gerektigini savunur Bu yonuyle sekilcilik ile hukukun belirli kurallar uzerinde bir silsile seklinde temellendirilmesi hususunda uzlasirlar Her iki yaklasim da mantiga dayali bir bakis acisina sahiptir Kokeni olmayan bir hak veya yukumlulugu her iki yaklasim da kabul etmemektedirOrtaya cikisiSekilci teorinin temelinde Alman Tarihci Hukuk Okulu nun savundugu Kavramlar Ictihadi Teorisi bulunmaktadir I Dunya Savasi na kadar hem Kita Avrupasi nda hem de Amerika da yaygin oldugu belirtilen bu teorinin II Dunya Savasi nin ardindan yerini farkli yaklasimlara biraktigi iddia edilmistir Akcabay a gore Almanya da hakimler toplumsal degisim sonucu olusan ihtiyaclar dogrultusunda hukuk kurallariyla dogrudan bagli olmaksizin kararlar vermistir Ancak bu surecin Nazi Almanyasi donemindeki hukuk uygulamasinin gormezden gelinmesi icin yok sayilarak Kita Avrupasi hukuk sisteminde bugun dahi hakimlerin ve diger karar mercilerinin sekilci bir anlayisla gorevlerini yaptigi ileri surulmektedir Bu nedenle sekilci yaklasimin savunusuna paralel olarak Kita Avrupasi nda hukuk kurallarina dayanmayan ve toplumsal amaclari gozeten hukuki yorumlar tekrar reddedilmeye baslanmistir Ingiliz hukukcu William Blackstone hukukun aciklanmis akil oldugunu savunmaktadir Blackstone a gore hukuk Tanri nin iradesinin bir yansimasidir ve tamamlanmistir Bu nedenle gelisime acik degildir Hukuk egitimi uygulamaya nazaran sistemli bir ogretim sureciyle verilmelidir Sekilci teoriye gore hukuki sonuclara mantik ve tumdengelim metotlariyla ulasilabilir Kuralin ongordugu olgularin somut bir olayda olup olmadigi ancak mantik yoluyla bilinebilir Kurallara siki sikiya bagli kalinmasi gerekmektedir Hakimin varacagi sonuclara hukukun kaynaklari araciligiyla varilabilir Hukuk uygulamasinin duzeltilmesi ancak hukukcularin guclu bir teorik hukuk bilgisine sahip olmasiyla mumkun olabilir Hukuki sekilcilik bir donem Harvard Universitesi Hukuk Fakultesi dekanligi da yapan in calismalariyla ortaya cikmistir Langdell hukukun bir bilim oldugunu bu bilimi ogrenmek icin de temel kaynaklara inilmesi gerektigini savunmustur Bu temel kaynaklar hukuk doktrininde incelenen mahkeme kararlaridir Kararlarin sistematik bir sekilde derlenerek kitaplar yazilmasi boylece hukuki ilkelerin ortaya cikarilmasi bu teorinin temel yaklasimidir Burada amaclanan sey hukukcularin hukukcu gibi dusunmesini saglamaktir Langdell kendi doneminde yaygin olarak uygulandigi iddia edilen hukuk egitimi yonteminden farkli bir metot benimsemistir Avukatlarin hukuk burolarinda teorik bilgi yerine pratik uygulamalarla yetismesine karsi cikan Langdell hukukcularin kutuphane ve amfi gibi yerlerde teorik bilgiyle yetismesi gerektigini savunmustur Hukuku bir bilim olarak kabul eden Langdell hukuka vakif olmanin iyi bir hukuk egitimiyle mumkun oldugunu iddia etmistir Bir avukatin mesleginde uzmanlasabilmesi icin iyi bir egitim almasi gerekmektedir Bunun yolu da universitelerde bulunan kutuphanelerden gecmektedir Tanimi ve kapsamiHukuki sekilcilik yapilmak istenen hukuki islemin birtakim sekil sartlarina tabi olarak yapilabilmesini bu sekilde hukuki islemin yapilmasini guclestirmeyi amaclayan bir hukuk teorisidir Bu teoriyi savunanlara gore insanlarin zamanla daha kalabalik toplumlar halinde yasamaya baslamalari yanilma ve unutma halleri irade beyanlarini aciklarken degismez ve kalici nitelikte belgeler kullanma zorunluluguna itmistir Bu nedenle toplum yararini gozetme hukuki islemin guvenligini saglama ve ispat ihtiyaci yapilmak istenen hukuki islemi birtakim sekli sartlara baglama ihtiyacini olusturmustur Hukuki islemler irade ve beyandan olusmaktadir Bir fiilin hukuki islem niteligini kazanabilmesi icin hukuki bir forma girmesi ve hukuk kurallarina uygun olmasi gerekmektedir Hukuki yaptirimlar iradenin beyan edilmesi sonucuna baglanir Bu nedenle irade beyaninin hukuk kurallarina uygun olmasi yeterli olacaktir Sekilcilik teorisi hukuk kurallarinin toplumsal duzeni saglayabilmesi icin belirli bir bicimde olmasi gerektigini savunmaktadir Hukuk kurallarinin bu islevi yerine getirebilmesi icin kesin ve acik kavramlara dayanmasi hakime genis bir takdir alani birakmamasi supheye mahal vermemesi anlaminin hile ile degismeyecek nitelikte olmasi ve yasanabilecek her olay icin bir cozum icermesi gerekmektedir Somut olaylarda verilecek karari hukuk kurallari belirlemektedir Hukuk yalnizca bu hukuk kurallarindan normlardan olusmaktadir Hakimler de bu kurallarin sozcusu niteligindedir Bu nedenlerle hakimler bu kurallar disina cikarak hukuk yaratamazlar Hukuki sekilcilige gore hukuk esasen beseri bir davranis formundan ibarettir bu nedenle gunluk yasamdaki toplumsal ve bireysel olgularin bir ust yapisini olusturur Bu yonuyle hukuk kurallari toplumsal hayattan bagimsiz olarak incelenebilir Incelemenin konusu ise sadece isbu hukuk kurallaridir Bu teoride hukuk normlarla ifade edilmektedir Hukuk kurallari sistem icerisinde tutarlidir ve yoruma ihtiyac duymamaktadir Hukuk eksiksiz bir sekilde olusturulmus kurallar butunudur Hukukcularin bu kurallari uygulamasi icin kuralin metnini yorumlamalari yeterlidir Hakimler kanunlarin uygulayicisi konumundadir Hukuki sekilcilik hukuk kurallarinin belirli bir sekle uygun olarak tasarlanmasi ve uygulanmasi gerektigini savunur Yapi itibariyla kisilerin iradelerinin yoneldigi amaca yonelik hukuki islemleri konu edinir Bu sekilde disariya yansitilan iradenin uymasi gereken hukuk kurallari hukuki sekilciligin kapsamini olusturur Sekilci teori hukuki uyusmazliklarda tumdengelim metoduyla kesin bir sonuc elde edilmesini saglar Hakimin karar alma surecinin nasil gerceklesecegine iliskin bir cerceve cizer Ernest Weinrib sekilciligi bir hukuki gerekcelendirme teorisi olarak tanimlamaktadir Buna gore hukuk yalnizca duzenlenmis bir kurallar silsilesi degildir Hukuk ahlaki savlara da cevap veren sosyal niteligi olan bir duzenlemedir Bu yonuyle sekilcilik sosyal yasamin hukuki tarafini ortaya cikaran olaylar uzerine odaklanir Sekilci teoriyi savunan yazarlar bazi kelimelerin anlaminin belirsiz olabilecegini ileri surmuslerdir Bu nedenle bu belirsizliklerin giderilebilmesi icin bu ifadelere duruma gore eklemeler yapilabilmesi gerekmektedir Bununla birlikte hakimlerin bu kelimelerin anlamlari icerisinde bir tercih yapma haklari da bulunmamaktadir Kanun hukumlerinin anlasilamadigi hallerde belirlilik hakimin verecegi kararla saglanir Ancak bu halde verilen karar siyasi olacaktir Bu nedenle hukuki anlamda belirlilik ancak ve ancak hukuk kurallarinin olaya uygulanmasi ile saglanabilir Boylece hukuku uygulayan kisiler degisse bile hukuki olay hakkinda verilecek karar degismeyecektir Sekilci teori bir yargilama teorisi olarak da degerlendirilmistir Teorinin bu yonu hakimlerin davalarda nasil karar verdikleri ve vermeleri gerektigi ile ilgilidir Kanunlarin yorumlanmasi gerektigi hallerde kanundan objektif olarak cikarilabilecek sonucun kapsami genisletilmemelidir Yani hakimler kanuna siki sikiya bagli kalmalidir Hukuki akil yurutme belirsiz olmadigi surece hukuk yaratmaya ihtiyac duyulmayacaktir Sekilci teoriyi savunanlara gore sekil kurallari taraflarin bir hukuki islemi yaparken bir kez daha dusunmesini ve boylece daha isabetli karar alinmasini saglar Hukuki islem acik hale getirilmis olur ve taraflari o islemi yapmaya iten iradenin acik ve net bir sekilde anlasilasi saglanir Ayrica sekil kurallari islemin ispatini da kolaylastirir buna bagli olarak ispatin kolaylasmasi yargilamanin da hizlanmasi mumkun hale gelir Yapilan islemi ucuncu kisiler de bileceginden bu islem aleni hale gelmis olur Yargilama asamasinda hakim veya diger karar mercileri tarafindan daha kolay ve gercekci yorumlanmasi mumkun hale gelir ve hileli davranislarin gerceklesmesini de engeller Sekilcilige basvurulma nedenlerinden birinin de guven ihtiyaci oldugu ileri surulmektedir Bu yonuyle sekilcilik kisiler arasinda guven olusturan bir yapi niteligi tasimaktadir Hukuki islemlerin bu sekilde belirli bir duzen icerisinde yapilagelmesi bu islemlerden dogabilecek uyusmazliklari da azaltmaktadir Sagladigi guvenlik kazanilmis haklarin ve hurriyetlerin guvence altina alinmasini saglamaktadir Sekilci teori hukuki islemlerdeki kapali durumdaki birlik ve butunlugu ortaya cikarmayi hedeflemektedir Sekilciligin basariya ulasmasinin bunu gerceklestirmesine bagli oldugu ifade edilmektedir Sekilcilik bir hukuki haklilastirma teorisidir Hukuk kurallarindan hareketle akil yuruterek varilan yargisal kararlardir Hukuki anlamda sekilcilik bicimselligi ifade eder Buradaki bicimsellik kisilerin ulasmak istedikleri amaclarina uygun bir sekilde davranmalari gereken bicim sekil olarak tanimlamaktadir Bu yonuyle sekilciligin hukukun tanimlanmasini saglayan bir kriter oldugu ifade edilmektedir ElestirilerHukuki sekilcilige yapilan elestiriler 20 yuzyilin baslarina tarihlenmektedir Bu teori ile one surulen hususlara karsi olarak hukuki gercekcilik teorisi ileri surulmustur Bu teori hukukun teoride vadettikleri ile gercekte basarabildikleri arasindaki farkliligi one surmektedir Bu teoriye gore sekilci anlayis hukukun toplumdaki mevcut esitsizliklerin artmasi ve devam etmesiyle yakin iliskisini gormezden gelmektedir Gercekci teori ise hukuku sosyal bir olgu olarak kabul etmekte ve kitaplardaki hukuk ile gercekteki hukuk arasindaki farkin onemini vurgulamaktadir Bu teoriye gore hakimlerin vermis oldugu kararlar onlarin secimlerini yansitmaktadir Her karar herhangi bir sekilde hukuk disi etkenlerden etkilenilerek alinmaktadir Bu nedenlerle hukukun gercek hayattaki yansimalarinin anlasilmasi gerekmektedir Sekilci teoriyi elestirenler elestirilerini hukukta yorum ve takdir yetkisinin ortadan kaldirilarak hakimlerin yalnizca bir uygulayiciya donusmesine ve bu teorinin kesinlik ve belirlenebilirlik noktasina yoneltmistir Bu anlayisin hukuku aracsalci ve ozerk kilmaya calistigi iddia edildi Sekilci teoriye yapilan elestirilere gore sekilcilik ekonomik ve ticari hayati yavaslatarak gelisimini engellemektedir Yapilmak istenen islemin baglandigi sekil nedeniyle yapilmasinin zorlasmasi taraflarin o islemden vazgecmesine neden olabilmektedir Ayrica her ne kadar sekilci teoriyi savunanlara gore islemin ispati kolaylasiyorsa da bazi durumlarda islemin ispati zorlasarak hukuken taninan hakka ulasilmasi engellenebilmektedir Sekil sartlarinin saglanmamis olmasi halinde hakimin hukuka uygun karar vermesi de mumkun olmamaktadir Sekilciligi elestirenlere gore bu teori ayrica hukuki analizi daha onceden mevcut olan bir doktrinle sinirlamaktadir Diger teorilerle karsilastirilmasiHukuki gercekcilik Hukuki gercekcilik ya da hukuki realizm hukuku soyut hukuk kurallarindan ya da adalet ve ahlak gibi fizikotesi kavramlarla degil maddi dunyadaki gercek iliskilerle aciklayan bir yaklasimdir Sekilcilik islemin yapildigi sekli bicimi one cikarirken gercekcilik ise hukuk kurallarini uygulayan hakimlerin ve diger karar mercilerinin karar ve faaliyetlerine bakilmasi gerektigini savunur Sekilci teoriyi savunanlar hukukun sadece kurallardan olustugunu hakimlerin ve diger karar vericilerin bu kurallarin sozcusu oldugunu ileri surmektedir Buna karsilik gercekci teoriyi savunanlar ise hakimlerin ve diger karar mercilerinin karar verirken farkli kaynaklara basvurdugunu bu nedenle kararin verilme surecini anlamak icin farkli bilgi alanlarina da hakim olunmasi gerektigini ileri surmektedir Bu nedenle hukukun yani sira psikoloji ve sosyoloji gibi diger sosyal bilimlerin de onemli oldugunu savunmaktadirlar Gercekciligi savunan yazarlar sekilci teorinin hukukun kesin oldugu iddiasini reddederek hukukun belirsiz oldugunu savunmuslardir Bu belirsizlik nedeniyle hakimlerin gorevlerinden biri de hukukun yorumlanmasi olarak ortaya cikmaktadir Bu yorum faaliyeti sirasinda cozum icin ortaya birden fazla yorumun cikmasi halinde hakimin sececegi yorumu gerekcelendirmesi zorunlulugunun dogdugu kabul edilmektedir Somut olaylarda hem olaylarin hem de kurallarin yorumlanmasi gerekebilir Hukuk kurallari bir olayi tek basina neticelendiremez Bir olaya uygulanabilecek birden fazla kural olabilir Bu kurallarin birbirleriyle celisen sonuclarinin varligi halinde bu kurallar icerisinden bir secim yapilmasi gerekir Bu belirsizlikler nedeniyle gercekciligi savunan yazarlar hukukun belirsiz oldugunu ileri surmektedir ABD de gercekcilik teorisi sekilcilige bir tepki olarak 20 yuzyilin baslangicinda ortaya cikmistir I Dunya Savasi nin sonrasina tarihlenen realizm dusunceleri II Dunya Savasi sonrasinda prosedurellige onem veren yaklasimi savunanlarca elestirilmistir Bunun ardindan 1980 li yillarda siyasal ve toplumsal elestirileri de icine dahil eden Elestirel Hukuk Calismalari isimli bir yaklasim ortaya cikmistir Bu yaklasima gore hukuk siyasetin bir araci olup icinde bir belirlenemezlik mevcuttur Bu durum da 1990 li yillardan itibaren elestiriler almistir Realizmin bir uzantisi olarak kabul edilen bu yaklasima karsi bazi yazarlarca sekilciligin uzantilari olan farkli gorusler ileri surulmustur Sekilcilik ve gercekcilik eksenindeki bu tartismalar gunumuzde de devam etmektedir Sekilci teoriyi savunan yazarlara gore hukuki gercekcilik hukuk sisteminde belirlilik ve kesinligi saglayamayacaktir Gercekciligin temel ozelliklerinden biri belirsiz olmasidir Bilincli olarak secilmis eylemlerin hukuki neticelerini vatandaslar ongoremez Bu dogrultuda sekilciler hukuk duzeninin mantiksal bir yontem olarak kesin ve ongorulebilir bir nitelige sahip olmasi gerektigini savunmaktadir Sekilci ve gercekci yaklasim arasindaki bu tartismalarin adalete erisim hakki kavramini ortaya cikardigi iddia edilmektedir 1960 li yillardan sonra bu donemlerde yasanan toplumsal ve siyasi olaylar hukuki uyusmazliklarin da cesitlenmesine ve artmasina neden olmus ve bu durum da mahkemelerin is yukunu artirmistir Bu mahkemelerinin bu is yukunu ustlenememesinin yarattigi tartismalar neticesinde adalete erisim konusu tartisilmaya baslanmis ve konuyla ilgili calismalar gerceklestirilmistir Hukuki pozitivizm Hukuki pozitivizm hakimlerin davalarda yalnizca hukuki kurallarla bagli kalmasi gerektigini savunan bir gorustur Bu gorus Hans Kelsen tarafindan gelistirilmistir Kelsen e gore hakimler yargilama surecinde hukuk kurallarina siki sikiya bagli kalmalidir Kelsen in bu gorusunu elestiren bazi yazarlar hukuk kurallari yorumlanirken ortaya cikacak sonucun ekonomik durumunun da gozetilerek ekonomik anlamda en az maliyet olusturacak cozumun uygulanmasi gerektigini savunmuslardir Hukuki sekilcilik ve pozitivizm hukukun belirli kurallar uzerinde bir silsile gozetilerek temellendirilmesi konusunda uzlasmaktadir Kokeni olmayan bir hak veya yukumlulugu her iki yaklasim da kabul etmemektedir Bu iki yaklasimin bir diger ortak noktasi ise hukuki yaklasimlarinin mantiga dayali bir bakis acisina sahip olmasidir Ayrica bakinizElestirel hukuk calismalari Karanlik Aydinlanma Yargisal aktivizm UstbilisKaynakcaOzel a b Akcabay 2020 Guven 2020 ss 12 13 Guven 2020 s 13 Guven 2020 s 12 Sahin Ceylan 2016 ss 258 261 Ermenek 2000 ss 2 4 a b Gulsefa 2020 s 8 Terzi Kosem 2021 s 16 Hafizogullari 1978 s 245 Karatas 2019 ss 33 34 Gulsefa 2020 s 5 Karatas 2019 s 59 Karatas ss 60 61 Karatas ss 62 63 Ermenek 2000 s 5 Gulsefa 2020 ss 13 14 Sevindik 2020 ss 25 26 Sevindik 2020 s 26 Kalem Berk 2012 s 15 Ugurlubirel 2017 s 9 Ermenek 2000 s 6 Gulsefa 2020 ss 14 15 Dulger 2020 s 100 Terzi Kosem 2021 ss 2 3 Terzi Kosem 2021 s 18 Gurler 2008 ss 92 93 Karatas 2019 s 62 Kalem Berk 2012 s 16 Dulger 2020 s 56 Dulger 2020 s 104 Dulger 2020 s 111 GenelAkcabay F Ceren 2020 Yarginin Tartisilmazligi Ayrinti Dergi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Dulger Muzaffer 2020 Hukuki Pragmatizm Pragmatik Hukuki Muhakeme Felsefesi ve Richard A Posner Coskun Can Aktan Ed HUKUK VE IKTISAT Hukuk ve Iktisat Yaklasimi Hukukun Iktisadi Analizi ve Ekonomi Hukuku Uzerine Incelemeler PDF Izmir Sosyal Bilimler Arastirmalari Dernegi ISBN 978 605 68961 9 4 15 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Ermenek Ibrahim 2000 MEDENI USUL HUKUKUNDA SEKILCILIK PDF Ankara Haci Bayram Veli Universitesi Hukuk Fakultesi Dergisi 4 2 19 Agustos 2019 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Gulsefa Seyma 2020 ISLAM HUKUKUNDA FORMALIZM UYGULAMASI OLARAK HILE I SER IYYE PDF Yuksek Lisans Tezi Bursa Uludag Universitesi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Guven Osman Nuri 2020 AMERIKAN HUKUKI REALIZMINDE HAKIMIN ROLU VE NITELIKLERI PDF Yuksek Lisans Tezi Ankara Ankara Yildirim Beyazit Universitesi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Gurler Sercan 2008 CAGDAS HUKUKI FORMALIZM VE ERNEST WEINRIB IN YAKLASIMI Istanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Mecmuasi LXVI 2 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Hafizogullari Zeki 1978 HUKUK VE CEZA HUKUKU BILIMININ KONUSU VE SINIRLARI SORUNU Ankara Universitesi Hukuk Fakultesi Dergisi 35 1 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Kalem Berk Seda 2012 TURKIYE DE ADALETE ERISIM GOSTERGELER VE ONERILER PDF 2 bas TESEV Yayinlari ISBN 978 605 5832 80 3 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Karatas Tuba Dilsat 2019 TEORIK ACIDAN HAKIMIN HUKUK YARATMASI PDF Yuksek Lisans Tezi Erzincan Erzincan Binali Yildirim Universitesi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Sevindik Ruveyda 2020 ISLAM HUKUKUNDA SEKILCILIK PDF Yuksek Lisans Tezi Bursa Uludag Universitesi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Sahin Ceylan Sule 2016 Hukukun Geometrisi Christopher Columbus Langdell Prof Dr Adnan Guriz e Armagan PDF Ankara Ankara Universitesi Yayinlari ISBN 978 605 136 259 5 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Terzi Kosem Merve 2021 AULIS AARNIO NUN HUKUKI YORUMLARIN GEREKCELENDIRILMESI TEORISI PDF Yuksek Lisans Tezi Ankara Ankara Universitesi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022 Ugurlubirel Ozten 2017 Elestirel Hukuk Calismalari Baglaminda Hukuki Belirsizlik Tezi PDF Yuksek Lisans Tezi Gazi Magusa Dogu Akdeniz Universitesi 13 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Ocak 2022