Kütleçekimin mekanik açıklamaları veya kütleçekimin kinetik teorileri, kütleçekimi, itmelerden doğmuş basınç kuvvetleri kullanarak, kullanmadan açıklama girişimidir. Bu teoriler bağlantılı olarak 16. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında geliştirilmiştir. Ancak bu modeller günümüz bilim insanları tarafından değer görmemektedir ve genel görelilik uzaktan etkileşim kullanmadan kütleçekimi anlatan standart modeldir. Modern "kuantum kütleçekim" hipotezleri de kütleçekim parçacık alanları gibi daha temel süreçlerle açıklamaya çalışır ancak bunlar klasik mekaniği temel almaz.
Tarama
Bu teori büyük ihtimalle en çok bilinen mekanik açıklamadır ve ilk önce tarafından 1690 yılında ortaya atılıp sonradan (1748), Lord Kelvin (1872) ve Hendrik Lorentz (1900) tarafından yeniden keşfedilmiştir ve James Clerk Maxwell (1875) ve Henri Poincaré (1908) tarafından eleştirilmiştir.
Bu teori kütleçekimin kuvvetinin küçük parçacıkların ya da dalgaların evrende yüksek hızda her yöne hareket etmesinden doğduğunu varsayar. Parçacıkların akısının şiddetinin her yönde aynı olduğu varsayılır, yani izole edilmiş bir A cismi her yönden eşit etkiye maruz kalır. Sonuç olarak sadece içe doğru bir basınç ve sıfır net kuvvet etkisi altındadır. İkinci bir B cisminin varlığında, B cisminin olduğu yerden gelen ve A ya çarpması gereken parçacıkların bir kısmı B tarafından engellenir. Yani B bir kalkan görevi görür, B'nin bulunduğu taraftan A ya karşı tarafından daha az parçacık çarpacaktır. Benzer olarak B'ye A'nın olduğu taraftan çarpan parçacıkların sayısı A'nın olmadığı taraftan çarpan parçacıklardan daha az olacaktır. A ve B birbirini "gölgeliyor" da denebilir ve kuvvetlerdeki bu dengesizlik sonucunda iki cisim birbirine itilir.
Bu gölge ters kare kuralına uyar çünkü cismi saran küresel bir yüzeyin momentum akışının dengesizliği küresel yüzeyin boyutundan bağımsızdır oysa kürenin yüzey alanı yarıçapın karesiyle orantılı olarak artar. Kütle orantılılığını karşılamak için teori a) maddenin basit elementleri o kadar küçüktür ki brüt maddeler çoğunlukla boşluktan ibarettir, b) parçacıklar o kadar küçüktür ki sadece küçük bir kısmı brüt maddeler tarafından kesilir, varsayımlarında bulunur. Bunun sonucu olarak her cismin "gölgesi" maddenin her bir elemanıyla orantılıdır.
Eleştiri: Bu teori başlıca termodinamik sebeplerden ötürü reddedilmiştir, çünkü bu modele göre bir gölge ancak parçacık ya da dalgaların en azından bir kısmı emilirse ortaya çıkar. Bu cisimlerin aşırı ısınmasına neden olmalıdır. Bunun yanında sürükleme (parçacık akışlarının hareket yönüne olan direnci) de büyük bir sorundur. Bu problem çok büyük hızlar varsayarak çözülebilir ancak bu da termal problemleri çok arttırmasının yanı sıra özel görelilikle çelişir.
Girdap
Felsefi görüşlerinden ötürü, René Descartes 1644 yılında Dünya kitabında boşluğun bulunamayacağını ve bunun sonucu olarak uzayın maddeyle dolu olması gerektiğini savunmuştur. Bu maddenin bir kısmı düz hareket etmeye yatkınlık gösterir ancak çok yakın bulundukları için serbest hareket edemezler ve bu Descartes'e göre her hareketin dairesel olduğunu gösterir. Yani lokmanruhu girdaplarla doludur. Descartes farklı madde türlerinin arasındaki farkı da belirler. Kaba pürüzlü maddeler dairesel harekete işlenmiş pürüzsüz maddelere göre daha çok direnç gösterir. Merkezkaç kuvvetine bağlı olarak madde girdabın dışına doğru hareket eder ve bu maddenin orada yoğunlaşmasına neden olur. Kaba maddeler eylemsizliklerinden ötürü bu hareketi takip edemezler sonuç olarak dışarıda yoğunlaşmış olan maddenin basıncıyla girdabın merkezine itilirler. Descartes'e göre bu içe doğru olan basınç kütleçekiminden başka bir şey değildir. Bu mekanizmayı dönen sıvı dolu bir kap ile karşılaştırmıştır. Eğer kap dönmeyi bırakırsa sıvı dönmeye devam edecektir. Şimdi, eğer biri küçük parçacıklar halinde hafif maddeler (tahta gibi) atacak olursa, bu parçalar kabın merkezine hareket eder.
Descartes'in basit ana maddelerini takip ederek, Christiaan Huygens 1669 ve 1690 yılları arasında çok tada kesin bir girdap modeli tasarlamıştır. Bu model matematiksel olarak çalışan ilk kütleçekim teorisidir. Descartes'in de yaptığı gibi lokmanruhu parçacıklarının her yöne hareket ettiğini ancak girdabın dışına doğru itildiğini ve bunun girdabın dışında kalan daha pürüzsüz cisimlerde daha büyük bir yoğunluk yarattığını varsaymıştır. Yani bu modelde de işlenmiş, pürüzsüz maddeler kaba maddeleri girdabın merkezine bastırır. Huygens aynı zamanda maddeleri dışarı iten merkezkaç kuvvetinin maddeleri girdabın içine çeken kuvvete eşit olduğunu bulmuştur (merkezcil kuvvet). Aynı zamanda kütle orantılılığı için gerekli olan, lokmanruhu taneciklerinin parçalardan geçebilmesi için cisimlerin çoğunlukla boşluktan ibaret olduğunu da öne sürmüştür. Dahası lokmanruhunun düşen cisimlerden çok daha hızlı hareket ettiği sonucuna varmıştır. Bu zamanda Newton, çekim üzerine kurlu kendi kütleçekim teorisini geliştirdi ve Huygens matematiksel formalitesine katıldığını söylemesine rağmen modelin mekanik eksikliğinden ötürü yetersiz olduğunu da söylemiştir. Newton'un kütleçekim teorisinin ters kare kanununa uyması Huygens'i şaşırmıştır ve lokmanruhunun hızının mesafe arttıkça azaldığını varsayarak bunu da hesaplarına katmaya çalışmıştır.
Eleştiri: Newton teoriye karşı çıktı çünkü sürükleme yörüngelerde gözle görülür sapmalara neden olmalıydı ancak böyle bir durum gözlenmemiştir. Bir diğer problem ise uyduların genellikle girdap hareketi yönünün tersine farklı yönlere hareket etmesiydi. Bunun yanı sıra, lokmanruhunun Kepler'in üçüncü kanununa uyması için ters kare kanununu Huygens dairesel açıklamıştır. Ancak bir kütleçekim yasası bu kanunları açıklamalı onların varlığını varsayıp ona göre şekil almamalıdır.
Akım
1675 yılında ve sonradan Robert Boyle'a gönderdiği bir mektupta Newton şunları yazmıştır: "Yerçekimi yoğunlaşmanın sebep olduğu bir lokmanruhu akımı ve akının hızının artmasıyla lokmanruhu yoğunluğunun azalmasıdır.”. Böyle bir sürecin önceki işleriyle ve Kepler'in Hareket Kanunu'yla tutarlı olduğunu da vurgulamıştır. Newton'un akış hızı arttıkça düşen basınç fikri matematiksel olarak Bernoulli ilkesi olarak ifade edilmiş ve 1738 yılında Daniel Bernoulli'nin Hydrodynamica adlı kitabında yayınlanmıştır.
Ancak, sonradan ikinci bir açıklama (aşağıya bakınız) Newton'un bu soruya yönelik yorumları belirsiz kalmıştır. 1692'de Bentley'e yazdığı üçüncü mektupta şunları yazmıştır:
Hareketsiz brüt maddenin, materyal olmayan bir ortamda bir aracının varlığı olmadan başka bir madde üzerine etki etmesi, yani eğer kütleçekim Epikür'ün dediği şekildeyse olması gerekeceği gibi, akıl almazdır. Ve bu "doğal kütleçekimi" bana atfetmemenizi istememin sebeplerinden biri de budur. Kütleçekimin arada mesafe olmasına rağmen bir cisimden başka bir cisme aktarılacak şekilde maddeye özgü olması, etki kuvvetinin taşınamayacağı bir vakumda olmasına rağmen maddenin kütleçekim hissetmesi benim için o kadar büyük bir saçmalıktır ki felsefi konularda yeterli düşünme kapasitesine sahip hiçbir insanın bunu düşünemeyeceğine inanıyorum. Kütleçekim belli kurallara göre sürekli etki eden bir aracı tarafından meydana gelmelidir, ancak bunun maddesel veya ruhani olduğuna karar vermeyi okuyucularımın değerlendirmesine bıraktım.
Bunun yanında Newton 1713'te yazdığı "." demeciyle de ünlüdür:
Henüz olgudan neden kütleçekimin özelliklerinin böyle olduğunu keşfedemedim ve ben hipotez uydurmam. Olgudan çıkarımda bulunulmayan kanılara hipotez denmelidir; ister metafiziksel ister fiziksel ister bilinmeyen isterse de mekanik temelli olsun bir hipotezin deneysel felsefede yeri yoktur. Bu felsefede belli önermeler olgudan çıkartılır ve tümevarımla genel kılınır.
ya da gibi bazı arkadaşlarının ifadesine göre Newton kütleçekimin direkt olarak ilahi etki temelli olduğunu düşünmüştür.
1853'te Bernhard Riemann'ın Newton'a benzer ama matematiksel detayı daha fazla olarak kütleçekimsel lokmanruhunun olduğunu ve normal maddenin giderleri temsil ettiğini varsaymıştır. Yani eğer lokmanruhu cisim tarafından emilir veya yok edilirse bir akım ortaya çıkar ve çevredeki cisimleri merkezdeki kütleye taşır. Riemann emilen lokmanruhunun başka bir dünya veya boyuta taşındığını tahmin etmiştir.
Enerji problemini çözme adına bir deneme de tarafından 1888'de yapılmıştır. Riemann'ınkine benzeyen lokmanruhu modeline göre, gökcisimlerinin kütlesinin artmasına sebep olacak şekilde lokmanruhunu başka bir maddeye dönüşebilir.
Eleştiri :Le Sage'nin teorisinde olduğu gibi enerjinin açıklamasız yok olması enerjinin korunumu yasasını ihlal etmektedir. Aynı zamanda sürükleme meydana gelmelidir ve maddenin yaradılışına giden hiçbir süreç bilinmemektedir.
Statik basınç
Newton Opticks kitabının ikinci düzenlemesini (1717) başka bir mekanik-lokmanruhu teorisiyle güncellemiştir. İlk açıklamasından farklı olarak (1675- Akım bölümüne bakınız) gökcisimlerinin yanına yaklaşıldıkça incelen hareketsiz bir lokmanruhu önermiştir. Taşımaya yapılan benzetme üzerine, cisimleri merkezdeki kütleye iten bir kuvvet doğar. Lokmanruhu yoğunluğunun çok az olduğunu belirterek sürüklemeyi en aza indirmiştir.
Newton gibi Leonhard Euler de kütleçekimsel lokmanruhunun ters kare kanununa bağlı olarak yoğunluk kaybettiğini söylemiştir. Diğerlerine benzer olarak Euler de kütle oranını korumak için maddenin çoğunlukla boşluktan ibaret olduğunu varsaymıştır.
Eleştiri: Newton ve Euler lokmanruhunun yoğunluğunun değişmesi için bir sebep verememiştir. Dahası James Clerk Maxwell in parmak bastığı gibi, bu "hidrostatik" modelde "...görünmez medyumda var olduğu varsaymamız gereken stres durumu en güçlü çeliğin destekleyebileceğinden üç bin kat daha fazladır."
Dalgalar
Robert Hooke 1671'de kütleçekimin bütün cisimlerin lokmanruhu içinde her yöne dalga yaymasından doğduğunu öne sürmüştür. Bu cisimlerle etkileşen diğer cisimler dalgaların kaynağına doğru hareket ederdi. Hooke, rahatsız edilmiş bir suyun yüzeyindeki küçük cisimlerin rahatsızlığın merkezine doğru yol almaları benzetmesini kullanmıştır.
Benzer bir teori 1859 ve 1876 yılları arasında tarafından matematiksel olarak açıklanmıştır. He Çekme olayının meydana gelmesi için gelen dalganın dalga boyunun aradaki mesafeye oranla fazla olması gerektiğini hesaplamıştır. Eğer dalga boyu küçükse cisimler birbirini iterlerdi. Bu etkileşimlerin birleşimiyle diğer bütün kuvvetleri de açıklamaya çalışmıştır.
Eleştiri: Maxwell bu teorinin sonsuz enerjiye ihtiyaç duyulacak sürekli dalga üretimi gerektirdiğini söyleyerek karşı çıkmıştır. Challis sürecin karışıklığından dolayı kesin bir sonuca ulaşamadığını itiraf etmiştir.
Titreşim
Lord Kelvin (1871) ve Carl Anton Bjerknes (1871) bütün cisimlerin lokmanruhunda titreştiğini varsaymıştır. Bu akıcı bir madde içindeki iki titreşen kürenin belirli zamanda titreştiğinde birbirini çekmesi ancak bu titreşim farklıysa itmesi benzetmesi kullanılarak yapılmıştır. Bu mekanizma elektriksel yüklerin doğasını açıklamak için de kullanılmıştır. Bu hipotez diğerlerinin yanında George Gabriel Stokes ve tarafından da incelenmiştir.
Eleştiri: Evrensel kütleçekimi açıklamak için evrendeki titreşimlerin hepsinin belirli bir zamanda olduğunu varsaymak zorunda kalınıyor, ve bu oldukça mantıksız. Bunun yanında, çekimin çok uzak mesafelerde de olabilmesi için lokmanruhunun sıkıştırılamaz olması gerekmektedir. Maxwell bu sürecin kalıcı yeni lokmanruhu yapımı ve eski lokmanruhu yıkımı tarafından takip edilmesi gerektiğini söylemiştir.
Diğer tarihî spekülasyonlar
1690'da bütün cisimlerin lokmanruhu tarafından itmelere maruz kaldığını ve Dünya'nın yüzeyinden belirli bir mesafede maddelerin geçemeyeceği bir limit olduğunu varsaymıştır. He assumed that if a body is closer to the Earth than Eğer bir cisim Dünya'ya limitten daha yakınsa o zaman o cismin yukarıdan aşağıya göre daha büyük bir itme hissedeceğini, sonuç olarak Dünya'ya doğru düşeceğini söylemiştir.
1748'de Mikhail Lomonosov, lokmanruhu etkisinin, maddeyi oluşturan temel bileşenlerin tüm yüzeyine başlı olduğunu varsaymıştır (ondan önce gelen Fatio ve Huygens gibi). Ayrıca cisimlerin çok büyük nüfuz edilebilirlikleri olduğunu varsaymıştır. Ancak, lokmanruhunun maddeyle nasıl etkileşime girip kütleçekim oluşturduğu hakkında açık bir açıklama yoktur.
1821'de, John Herapath bir kısmını geliştirdiği gazların kinetik teorisini kütle çekimine uygulamayı denemiştir. Lokmanruhunun cisimler tarafından ısıtıldığını ve yoğunluk kaybettiğini, diğer kısımların ise bu düşük yoğunluklu bölgeler tarafından itildiğini varsaymıştır. Ancak, yoğunluğu artan parçacıkların hızının da arttığını ve bu şekilde çekimin olmadığını gösteren Taylor, bu iddiayı ortadan kaldırmıştır.
Günümüzdeki teorileri
These Bu tür fikirlerin tamamen yok sayıldıkları 20. yüzyılın başına kadar fizikçiler tarafından çalışılmasına rağmen, kütleçekimin mekanik açıklamaları hiçbir zaman genel kabul görmemiştir. Ancak, bilimsel ana kolun dışındaki bazı araştırmacılar hala bu teorilerin sonuçlarını çözmeye çalışmaktadır.
Le Sage'ın Radzievskii ve Kagalnikova (1960) tarafından çalışılmıştır, Shneiderov (1961), Buonomano and Engels (1976), Adamut (1982), Jaakkola (1996), Tom Van Flandern (1999), and Edwards (2007). A La Sage modellerinin bazıları Edwards'da tartartışılmıştır.
Statik basınçtan doğan kütleçekim yakın zamanda Arminjon tarafından çalışılmıştır.
Kaynakça
- ^ Taylor (1876), Peck (1903), secondary sources
- ^ Poincaré (1908), Secondary sources
- ^ Maxwell (1875, Atom), Secondary sources
- ^ Descartes, R. (1824–1826), Cousin, V., ed., "Les principes de la philosophie (1644)" 27 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Oeuvres de Descartes (Paris: F.-G. Levrault) 3
- ^ Descartes, 1644; Zehe, 1980, pp. 65–70; Van Lunteren, p. 47
- ^ a b Zehe (1980), Secondary sources
- ^ Huygens, C. (1944), Société Hollandaise des Sciences, ed., "Discours de la Cause de la Pesanteur (1690)" 15 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Oeuvres complètes de Christiaan Huygens (Den Haag) 21: 443–488
- ^ a b Van Lunteren (2002), Secondary sources
- ^ Newton, I. (1846), Newton's Principia : the mathematical principles of natural philosophy (1687), New York: Daniel Adee
- ^ I. Newton, letters quoted in detail in The Metaphysical Foundations of Modern Physical Science by Edwin Arthur Burtt, Double day Anchor Books.
- ^ Newton, 1692, 3rd letter to Bentley
- ^ Riemann, B. (1876), Dedekind, R. & Weber, W., ed., "Neue mathematische Prinzipien der Naturphilosophie", Bernhard Riemanns Werke und gesammelter Nachlass 2 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (Leipzig): 528–538 External link in
|journal=
(help) - ^ Yarkovsky, I. O. (1888), Hypothese cinetique de la Gravitation universelle et connexion avec la formation des elements chimiques, Moscow
- ^ Euler, L. (1776), Briefe an eine deutsche Prinzessin, Nr. 50, 30. 21 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- ^ a b c Taylor (1876), Secondary sources
- ^ Challis, J. (1869), Notes of the Principles of Pure and Applied Calculation, Cambridge
- ^ a b Maxwell (1875, Attraction), Secondary sources
- ^ Zenneck (1903), Secondary sources
- ^ Varignon, P. (1690), Nouvelles conjectures sur la Pesanteur 4 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Paris
- ^ Lomonosow, M. (1970), Henry M. Leicester, ed., "On the Relation of the Amount of Material and Weight (1758)", Mikhail Vasil'evich Lomonosov on the Corpuscular Theory (Cambridge: Harvard University Press): 224–233
- ^ Herapath, J. (1821), "On the Causes, Laws and Phenomena of Heat, Gases, Gravitation" 21 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Annals of Philosophy (Paris) 9: 273–293
- ^ Radzievskii, V.V. & Kagalnikova, I.I. (1960), "The nature of gravitation", Vsesoyuz.
- ^ Shneiderov, A. J. (1961), "On the internal temperature of the earth", Bollettino di Geofisica Teorica ed Applicata 3: 137–159
- ^ Buonomano, V. & Engel, E. (1976), "Some speculations on a causal unification of relativity, gravitation, and quantum mechanics", Int.
- ^ Adamut, I. A. (1982), "The screen effect of the earth in the TETG.
- ^ Jaakkola, T. (1996), "Action-at-a-distance and local action in gravitation: discussion and possible solution of the dilemma" 24 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde . (PDF), Apeiron 3 (3–4): 61–75
- ^ Van Flandern, T. (1999), Dark Matter, Missing Planets and New Comets (2 ed.
- ^ Edwards, M .
- ^ Edwards, M. R., ed. (2002), Pushing Gravity: New Perspectives on Le Sage's Theory of Gravitation, Montreal: C. Roy Keys Inc.
- ^ Mayeul Arminjon (11 November 2004), "Gravity as Archimedes´ Thrust and a Bifurcation in that Theory", Foundations of Physics 34 (11): 1703–1724, arXiv:physics/0404103, Bibcode:2004FoPh...34.1703A, doi:10.1007/s10701-004-1312-3
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Kutlecekimin mekanik aciklamalari veya kutlecekimin kinetik teorileri kutlecekimi itmelerden dogmus basinc kuvvetleri kullanarak kullanmadan aciklama girisimidir Bu teoriler baglantili olarak 16 yuzyil ile 19 yuzyil arasinda gelistirilmistir Ancak bu modeller gunumuz bilim insanlari tarafindan deger gormemektedir ve genel gorelilik uzaktan etkilesim kullanmadan kutlecekimi anlatan standart modeldir Modern kuantum kutlecekim hipotezleri de kutlecekim parcacik alanlari gibi daha temel sureclerle aciklamaya calisir ancak bunlar klasik mekanigi temel almaz TaramaBu teori buyuk ihtimalle en cok bilinen mekanik aciklamadir ve ilk once tarafindan 1690 yilinda ortaya atilip sonradan 1748 Lord Kelvin 1872 ve Hendrik Lorentz 1900 tarafindan yeniden kesfedilmistir ve James Clerk Maxwell 1875 ve Henri Poincare 1908 tarafindan elestirilmistir Bu teori kutlecekimin kuvvetinin kucuk parcaciklarin ya da dalgalarin evrende yuksek hizda her yone hareket etmesinden dogdugunu varsayar Parcaciklarin akisinin siddetinin her yonde ayni oldugu varsayilir yani izole edilmis bir A cismi her yonden esit etkiye maruz kalir Sonuc olarak sadece ice dogru bir basinc ve sifir net kuvvet etkisi altindadir Ikinci bir B cisminin varliginda B cisminin oldugu yerden gelen ve A ya carpmasi gereken parcaciklarin bir kismi B tarafindan engellenir Yani B bir kalkan gorevi gorur B nin bulundugu taraftan A ya karsi tarafindan daha az parcacik carpacaktir Benzer olarak B ye A nin oldugu taraftan carpan parcaciklarin sayisi A nin olmadigi taraftan carpan parcaciklardan daha az olacaktir A ve B birbirini golgeliyor da denebilir ve kuvvetlerdeki bu dengesizlik sonucunda iki cisim birbirine itilir Taramanin gorsellestirilmis hali Bu golge ters kare kuralina uyar cunku cismi saran kuresel bir yuzeyin momentum akisinin dengesizligi kuresel yuzeyin boyutundan bagimsizdir oysa kurenin yuzey alani yaricapin karesiyle orantili olarak artar Kutle orantililigini karsilamak icin teori a maddenin basit elementleri o kadar kucuktur ki brut maddeler cogunlukla bosluktan ibarettir b parcaciklar o kadar kucuktur ki sadece kucuk bir kismi brut maddeler tarafindan kesilir varsayimlarinda bulunur Bunun sonucu olarak her cismin golgesi maddenin her bir elemaniyla orantilidir Elestiri Bu teori baslica termodinamik sebeplerden oturu reddedilmistir cunku bu modele gore bir golge ancak parcacik ya da dalgalarin en azindan bir kismi emilirse ortaya cikar Bu cisimlerin asiri isinmasina neden olmalidir Bunun yaninda surukleme parcacik akislarinin hareket yonune olan direnci de buyuk bir sorundur Bu problem cok buyuk hizlar varsayarak cozulebilir ancak bu da termal problemleri cok arttirmasinin yani sira ozel gorelilikle celisir GirdapGokcisimlerin etrafindaki lokmanruhu girdaplari Felsefi goruslerinden oturu Rene Descartes 1644 yilinda Dunya kitabinda boslugun bulunamayacagini ve bunun sonucu olarak uzayin maddeyle dolu olmasi gerektigini savunmustur Bu maddenin bir kismi duz hareket etmeye yatkinlik gosterir ancak cok yakin bulunduklari icin serbest hareket edemezler ve bu Descartes e gore her hareketin dairesel oldugunu gosterir Yani lokmanruhu girdaplarla doludur Descartes farkli madde turlerinin arasindaki farki da belirler Kaba puruzlu maddeler dairesel harekete islenmis puruzsuz maddelere gore daha cok direnc gosterir Merkezkac kuvvetine bagli olarak madde girdabin disina dogru hareket eder ve bu maddenin orada yogunlasmasina neden olur Kaba maddeler eylemsizliklerinden oturu bu hareketi takip edemezler sonuc olarak disarida yogunlasmis olan maddenin basinciyla girdabin merkezine itilirler Descartes e gore bu ice dogru olan basinc kutlecekiminden baska bir sey degildir Bu mekanizmayi donen sivi dolu bir kap ile karsilastirmistir Eger kap donmeyi birakirsa sivi donmeye devam edecektir Simdi eger biri kucuk parcaciklar halinde hafif maddeler tahta gibi atacak olursa bu parcalar kabin merkezine hareket eder Descartes in basit ana maddelerini takip ederek Christiaan Huygens 1669 ve 1690 yillari arasinda cok tada kesin bir girdap modeli tasarlamistir Bu model matematiksel olarak calisan ilk kutlecekim teorisidir Descartes in de yaptigi gibi lokmanruhu parcaciklarinin her yone hareket ettigini ancak girdabin disina dogru itildigini ve bunun girdabin disinda kalan daha puruzsuz cisimlerde daha buyuk bir yogunluk yarattigini varsaymistir Yani bu modelde de islenmis puruzsuz maddeler kaba maddeleri girdabin merkezine bastirir Huygens ayni zamanda maddeleri disari iten merkezkac kuvvetinin maddeleri girdabin icine ceken kuvvete esit oldugunu bulmustur merkezcil kuvvet Ayni zamanda kutle orantililigi icin gerekli olan lokmanruhu taneciklerinin parcalardan gecebilmesi icin cisimlerin cogunlukla bosluktan ibaret oldugunu da one surmustur Dahasi lokmanruhunun dusen cisimlerden cok daha hizli hareket ettigi sonucuna varmistir Bu zamanda Newton cekim uzerine kurlu kendi kutlecekim teorisini gelistirdi ve Huygens matematiksel formalitesine katildigini soylemesine ragmen modelin mekanik eksikliginden oturu yetersiz oldugunu da soylemistir Newton un kutlecekim teorisinin ters kare kanununa uymasi Huygens i sasirmistir ve lokmanruhunun hizinin mesafe arttikca azaldigini varsayarak bunu da hesaplarina katmaya calismistir Elestiri Newton teoriye karsi cikti cunku surukleme yorungelerde gozle gorulur sapmalara neden olmaliydi ancak boyle bir durum gozlenmemistir Bir diger problem ise uydularin genellikle girdap hareketi yonunun tersine farkli yonlere hareket etmesiydi Bunun yani sira lokmanruhunun Kepler in ucuncu kanununa uymasi icin ters kare kanununu Huygens dairesel aciklamistir Ancak bir kutlecekim yasasi bu kanunlari aciklamali onlarin varligini varsayip ona gore sekil almamalidir Akim1675 yilinda ve sonradan Robert Boyle a gonderdigi bir mektupta Newton sunlari yazmistir Yercekimi yogunlasmanin sebep oldugu bir lokmanruhu akimi ve akinin hizinin artmasiyla lokmanruhu yogunlugunun azalmasidir Boyle bir surecin onceki isleriyle ve Kepler in Hareket Kanunu yla tutarli oldugunu da vurgulamistir Newton un akis hizi arttikca dusen basinc fikri matematiksel olarak Bernoulli ilkesi olarak ifade edilmis ve 1738 yilinda Daniel Bernoulli nin Hydrodynamica adli kitabinda yayinlanmistir Ancak sonradan ikinci bir aciklama asagiya bakiniz Newton un bu soruya yonelik yorumlari belirsiz kalmistir 1692 de Bentley e yazdigi ucuncu mektupta sunlari yazmistir Hareketsiz brut maddenin materyal olmayan bir ortamda bir aracinin varligi olmadan baska bir madde uzerine etki etmesi yani eger kutlecekim Epikur un dedigi sekildeyse olmasi gerekecegi gibi akil almazdir Ve bu dogal kutlecekimi bana atfetmemenizi istememin sebeplerinden biri de budur Kutlecekimin arada mesafe olmasina ragmen bir cisimden baska bir cisme aktarilacak sekilde maddeye ozgu olmasi etki kuvvetinin tasinamayacagi bir vakumda olmasina ragmen maddenin kutlecekim hissetmesi benim icin o kadar buyuk bir sacmaliktir ki felsefi konularda yeterli dusunme kapasitesine sahip hicbir insanin bunu dusunemeyecegine inaniyorum Kutlecekim belli kurallara gore surekli etki eden bir araci tarafindan meydana gelmelidir ancak bunun maddesel veya ruhani olduguna karar vermeyi okuyucularimin degerlendirmesine biraktim Bunun yaninda Newton 1713 te yazdigi demeciyle de unludur Henuz olgudan neden kutlecekimin ozelliklerinin boyle oldugunu kesfedemedim ve ben hipotez uydurmam Olgudan cikarimda bulunulmayan kanilara hipotez denmelidir ister metafiziksel ister fiziksel ister bilinmeyen isterse de mekanik temelli olsun bir hipotezin deneysel felsefede yeri yoktur Bu felsefede belli onermeler olgudan cikartilir ve tumevarimla genel kilinir ya da gibi bazi arkadaslarinin ifadesine gore Newton kutlecekimin direkt olarak ilahi etki temelli oldugunu dusunmustur 1853 te Bernhard Riemann in Newton a benzer ama matematiksel detayi daha fazla olarak kutlecekimsel lokmanruhunun oldugunu ve normal maddenin giderleri temsil ettigini varsaymistir Yani eger lokmanruhu cisim tarafindan emilir veya yok edilirse bir akim ortaya cikar ve cevredeki cisimleri merkezdeki kutleye tasir Riemann emilen lokmanruhunun baska bir dunya veya boyuta tasindigini tahmin etmistir Enerji problemini cozme adina bir deneme de tarafindan 1888 de yapilmistir Riemann inkine benzeyen lokmanruhu modeline gore gokcisimlerinin kutlesinin artmasina sebep olacak sekilde lokmanruhunu baska bir maddeye donusebilir Elestiri Le Sage nin teorisinde oldugu gibi enerjinin aciklamasiz yok olmasi enerjinin korunumu yasasini ihlal etmektedir Ayni zamanda surukleme meydana gelmelidir ve maddenin yaradilisina giden hicbir surec bilinmemektedir Statik basincNewton Opticks kitabinin ikinci duzenlemesini 1717 baska bir mekanik lokmanruhu teorisiyle guncellemistir Ilk aciklamasindan farkli olarak 1675 Akim bolumune bakiniz gokcisimlerinin yanina yaklasildikca incelen hareketsiz bir lokmanruhu onermistir Tasimaya yapilan benzetme uzerine cisimleri merkezdeki kutleye iten bir kuvvet dogar Lokmanruhu yogunlugunun cok az oldugunu belirterek suruklemeyi en aza indirmistir Newton gibi Leonhard Euler de kutlecekimsel lokmanruhunun ters kare kanununa bagli olarak yogunluk kaybettigini soylemistir Digerlerine benzer olarak Euler de kutle oranini korumak icin maddenin cogunlukla bosluktan ibaret oldugunu varsaymistir Elestiri Newton ve Euler lokmanruhunun yogunlugunun degismesi icin bir sebep verememistir Dahasi James Clerk Maxwell in parmak bastigi gibi bu hidrostatik modelde gorunmez medyumda var oldugu varsaymamiz gereken stres durumu en guclu celigin destekleyebileceginden uc bin kat daha fazladir DalgalarRobert Hooke 1671 de kutlecekimin butun cisimlerin lokmanruhu icinde her yone dalga yaymasindan dogdugunu one surmustur Bu cisimlerle etkilesen diger cisimler dalgalarin kaynagina dogru hareket ederdi Hooke rahatsiz edilmis bir suyun yuzeyindeki kucuk cisimlerin rahatsizligin merkezine dogru yol almalari benzetmesini kullanmistir Benzer bir teori 1859 ve 1876 yillari arasinda tarafindan matematiksel olarak aciklanmistir He Cekme olayinin meydana gelmesi icin gelen dalganin dalga boyunun aradaki mesafeye oranla fazla olmasi gerektigini hesaplamistir Eger dalga boyu kucukse cisimler birbirini iterlerdi Bu etkilesimlerin birlesimiyle diger butun kuvvetleri de aciklamaya calismistir Elestiri Maxwell bu teorinin sonsuz enerjiye ihtiyac duyulacak surekli dalga uretimi gerektirdigini soyleyerek karsi cikmistir Challis surecin karisikligindan dolayi kesin bir sonuca ulasamadigini itiraf etmistir TitresimLord Kelvin 1871 ve Carl Anton Bjerknes 1871 butun cisimlerin lokmanruhunda titrestigini varsaymistir Bu akici bir madde icindeki iki titresen kurenin belirli zamanda titrestiginde birbirini cekmesi ancak bu titresim farkliysa itmesi benzetmesi kullanilarak yapilmistir Bu mekanizma elektriksel yuklerin dogasini aciklamak icin de kullanilmistir Bu hipotez digerlerinin yaninda George Gabriel Stokes ve tarafindan da incelenmistir Elestiri Evrensel kutlecekimi aciklamak icin evrendeki titresimlerin hepsinin belirli bir zamanda oldugunu varsaymak zorunda kaliniyor ve bu oldukca mantiksiz Bunun yaninda cekimin cok uzak mesafelerde de olabilmesi icin lokmanruhunun sikistirilamaz olmasi gerekmektedir Maxwell bu surecin kalici yeni lokmanruhu yapimi ve eski lokmanruhu yikimi tarafindan takip edilmesi gerektigini soylemistir Diger tarihi spekulasyonlar1690 da butun cisimlerin lokmanruhu tarafindan itmelere maruz kaldigini ve Dunya nin yuzeyinden belirli bir mesafede maddelerin gecemeyecegi bir limit oldugunu varsaymistir He assumed that if a body is closer to the Earth than Eger bir cisim Dunya ya limitten daha yakinsa o zaman o cismin yukaridan asagiya gore daha buyuk bir itme hissedecegini sonuc olarak Dunya ya dogru dusecegini soylemistir 1748 de Mikhail Lomonosov lokmanruhu etkisinin maddeyi olusturan temel bilesenlerin tum yuzeyine basli oldugunu varsaymistir ondan once gelen Fatio ve Huygens gibi Ayrica cisimlerin cok buyuk nufuz edilebilirlikleri oldugunu varsaymistir Ancak lokmanruhunun maddeyle nasil etkilesime girip kutlecekim olusturdugu hakkinda acik bir aciklama yoktur 1821 de John Herapath bir kismini gelistirdigi gazlarin kinetik teorisini kutle cekimine uygulamayi denemistir Lokmanruhunun cisimler tarafindan isitildigini ve yogunluk kaybettigini diger kisimlarin ise bu dusuk yogunluklu bolgeler tarafindan itildigini varsaymistir Ancak yogunlugu artan parcaciklarin hizinin da arttigini ve bu sekilde cekimin olmadigini gosteren Taylor bu iddiayi ortadan kaldirmistir Gunumuzdeki teorileriThese Bu tur fikirlerin tamamen yok sayildiklari 20 yuzyilin basina kadar fizikciler tarafindan calisilmasina ragmen kutlecekimin mekanik aciklamalari hicbir zaman genel kabul gormemistir Ancak bilimsel ana kolun disindaki bazi arastirmacilar hala bu teorilerin sonuclarini cozmeye calismaktadir Le Sage in Radzievskii ve Kagalnikova 1960 tarafindan calisilmistir Shneiderov 1961 Buonomano and Engels 1976 Adamut 1982 Jaakkola 1996 Tom Van Flandern 1999 and Edwards 2007 A La Sage modellerinin bazilari Edwards da tartartisilmistir Statik basinctan dogan kutlecekim yakin zamanda Arminjon tarafindan calisilmistir Kaynakca Taylor 1876 Peck 1903 secondary sources Poincare 1908 Secondary sources Maxwell 1875 Atom Secondary sources Descartes R 1824 1826 Cousin V ed Les principes de la philosophie 1644 27 Ocak 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Oeuvres de Descartes Paris F G Levrault 3 Descartes 1644 Zehe 1980 pp 65 70 Van Lunteren p 47 a b Zehe 1980 Secondary sources Huygens C 1944 Societe Hollandaise des Sciences ed Discours de la Cause de la Pesanteur 1690 15 Aralik 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Oeuvres completes de Christiaan Huygens Den Haag 21 443 488 a b Van Lunteren 2002 Secondary sources Newton I 1846 Newton s Principia the mathematical principles of natural philosophy 1687 New York Daniel Adee I Newton letters quoted in detail in The Metaphysical Foundations of Modern Physical Science by Edwin Arthur Burtt Double day Anchor Books Newton 1692 3rd letter to Bentley Riemann B 1876 Dedekind R amp Weber W ed Neue mathematische Prinzipien der Naturphilosophie Bernhard Riemanns Werke und gesammelter Nachlass 2 Ocak 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Leipzig 528 538 External link in journal help Yarkovsky I O 1888 Hypothese cinetique de la Gravitation universelle et connexion avec la formation des elements chimiques Moscow Euler L 1776 Briefe an eine deutsche Prinzessin Nr 50 30 21 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b c Taylor 1876 Secondary sources Challis J 1869 Notes of the Principles of Pure and Applied Calculation Cambridge a b Maxwell 1875 Attraction Secondary sources Zenneck 1903 Secondary sources Varignon P 1690 Nouvelles conjectures sur la Pesanteur 4 Subat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Paris Lomonosow M 1970 Henry M Leicester ed On the Relation of the Amount of Material and Weight 1758 Mikhail Vasil evich Lomonosov on the Corpuscular Theory Cambridge Harvard University Press 224 233 Herapath J 1821 On the Causes Laws and Phenomena of Heat Gases Gravitation 21 Ocak 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde Annals of Philosophy Paris 9 273 293 Radzievskii V V amp Kagalnikova I I 1960 The nature of gravitation Vsesoyuz Shneiderov A J 1961 On the internal temperature of the earth Bollettino di Geofisica Teorica ed Applicata 3 137 159 Buonomano V amp Engel E 1976 Some speculations on a causal unification of relativity gravitation and quantum mechanics Int Adamut I A 1982 The screen effect of the earth in the TETG Jaakkola T 1996 Action at a distance and local action in gravitation discussion and possible solution of the dilemma 24 Ekim 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde PDF Apeiron 3 3 4 61 75 Van Flandern T 1999 Dark Matter Missing Planets and New Comets 2 ed Edwards M Edwards M R ed 2002 Pushing Gravity New Perspectives on Le Sage s Theory of Gravitation Montreal C Roy Keys Inc Mayeul Arminjon 11 November 2004 Gravity as Archimedes Thrust and a Bifurcation in that Theory Foundations of Physics 34 11 1703 1724 arXiv physics 0404103 Bibcode 2004FoPh 34 1703A doi 10 1007 s10701 004 1312 3