Maya mitolojisi, Mezoamerikan mitolojisinin bir parçasıdır ve doğanın kişileştirilmiş güçlerinin, tanrıların ve bunlarla etkileşime giren kahramanların ana rolleri oynadığı tüm Maya masallarını kapsar. Maya sözlü geleneğinin diğer kısımları (hayvan masalları, halk masalları ve birçok ahlaki hikâye gibi) burada dikkate alınmaz.
Kaynakça
Yazılan en eski Maya mitleri 16. yüzyıldan kalmadır ve Guatemala Yaylası'ndaki tarihi kaynaklarda bulunur. Bu belgelerin en önemlisi, Kʼicheʼ'nin yaratılış hikâyelerini ve Kahraman İkizler, Hunahpu ve Xbalanque'ın bazı maceralarını içeren Popol Vuh'dur.
Yucatán bir diğer önemli bölgedir; Chilam Balam'ın Yucatec Kitapları, önemli ölçüde antik döneme ait mitolojik bilgiler ve mitolojik parçalar içerir.
19. ve 20. yüzyıllarda, antropologlar ve yerel halkbilimciler, genellikle İspanyolca veya İngilizce ve yalnızca nadiren Maya dili metniyle birlikte birçok hikâyeyi kağıda döktüler. Çoğu Maya masalları, İspanyol anlatı geleneklerinin yerli hikâyelerle etkileşime girdiği tarihsel bir sürecin sonucu olsa da, bazı masallar İspanyol öncesi zamanlara kadar uzanmaktadır. 21. yüzyılın başında geleneksel masalların sözlü aktarımı kapanış aşamasına girmiştir.
Sembolizm
Maya geleneklerinde diğer ulusların gelenekleriyle parelellik gösteren sembollerden bazıları şunlardır:
Mısır: Mayalar’ın temel sembollerinden biridir. Mayalar’ın kutsal kitaplarından Popol-Vuh’ta ilk yapılan Ademler’le sonraki Ademler’in yoğurulduğu maddelerin aynı olmadıkları belirtilir. Önce toprağın kullanıldığı, verim alınamayınca, sonra tahıl (mısır) hamurunun kullanıldığı belirtilir.
Geyik: Birçok gelenekte reenkarnasyonu simgeler.
Köpek: Maya geleneğinde köpek, Güneş’i yolunda sevkeden ilahın sembolüdür.
Skarabe: Esas olarak Mısır’da rastlanan bu sembole Çin geleneğinde “Altın Çiçeğin Gizi” adlı kitapta, Maya geleneğinde ise Chilam Balam adlı kitapta rastlanır.
Kartal: Şamanizm’in ve Mayalar’ın temel sembollerinden biridir. Kökeni Orta-Asya olan çift başlı kartal sembolü Hititler’de, Selçuklular’da, Mayalar’da ve sembolü sonradan resmî amblem olarak benimseyen Rusya, Avusturya ve Arnavutluk’ta görülür. (Alacahöyük kapı sfenksindeki iki başlı kartal, iki pençesiyle iki dağın üzerinde duruyor biçimde tasvir edilmiştir.)
Üçgen: Maya geleneğinde ışığın ve tohumun sembolüdür. Uxmal tapınağındaki bir üçgenin içine, muhtemelen bir yıldızı gösterecek şekilde üç nokta konmuştur.
Yağmur: Rahmet anlamındaki yağmur, Mayalar’ın giysilerinde ve el yazmalarında iplerle, mimaride ise küçük sütunlarla simgelenir. (Maya geleneğindeki deyimlerden biri, Türkçedeki gibi, “yağmur sicim gibi yağıyor”dur. Maya geleneğinde yağmur yağdıran ilah, sarmal biçimli tasarlanır.
Yedi rakamı: Maya geleneğinde yedi rakamına yedi ışınlı taç olarak, yedi rakamının kelam ile ilişkilendirilmesine Popol-Vuh’ta rastlanır. Rakama ayrıca “göğün” yedinci katından inen, uygarlık getiren kahramanların babaları olan yedi Ahpu efsanesinde ve 12 yıldızın ortasındaki (onüçüncü) merkezî yıldızın adında (insan kalbiyle ilişkilendirilen ilahe-7) rastlanır.
Yer’in göbeği: Maya kutsal kitabı Popol-Vuh’ta atmaca, “Göğün Göbeği”nden “Yerin Göbeği”ne dikine iner, yılanı yutar, güneşle ilişkilendirilir, güneşe yalnızca böyle kuşların bakabildiği söylenir. Popol-Vuh’ta “Göğün” yedinci katından inen, uygarlık getiren kahramanların babaları olan 7 Ahpu, “Yerin kalbi”ne indiklerinde insan biçimine girerler.
Sarmal (spiral) ya da yılan: Mayalar’da rastlanılan başlıca yılan sembolleri gökyüzündeki iki başlı yılan, yedi başlı yılan, ağaçlı yılan, yumurtalarının çevresinde spiral biçimde çöreklenmiş yılan, iki “S” biçiminde kesişen çift yılan, iki noktalı (yıldızlı) yılan veya içinde noktalar (yıldız konumları) olan “S” biçimli yılan, tüylü yılan, eski Mısır geleneğindeki gibi yaratılışla ilgili görülen ve Mısırca’daki aynı adla adlandırılan Mehen yılanıdır. Tüylü yılan (ilâh Kukulkan) kimi tasvirlerinde “S”ler çizen bir yılanla temsil edilir ve yılan içine, bir yıldızın yörüngedeki konumları gösteriliyor gibi, yuvarlak yeşim taşları yerleştirilir. Birçok gelenekte yılan kimi zaman olumlu, kimi zaman olumsuz anlamda kullanılmıştır. Yılanın Mayalar’da göksel bir sembol seçilme nedeni muhtemelen, vücudunun gökcisimlerinin yörüngeleri şeklini alabilmesi, S’ler çizebilmesi özelliğidir.
Şimşek ve yıldırım: Popol Vuh’ta şimşek ve yıldırımdan Tanrı’nın yazılı kelamı, gök gürültüsünden ise sözlü ya da sesli kelamı olarak söz edilir.
Merdiven: Bu sembole Mayalar’da Popol-Vuh’ta ilahların kullandığı merdiven olarak ve Chilam Balam kitabında “Yer”i ve “Göğü” yapan ilahın, göğün ve suyun ortasından geçmek için, 1.Chouen tarihinde yaptığı ilk merdiven olarak rastlanır.
Oniki sayısı: Maya geleneğinde sıkça rastlanılan bu sayısal sembole Popol-Vuh’ta gök ilahına yardımcı olan 12 yıldız olarak rastlanır. Mayalar bu 12 yıldızı, ortalarına güneşi andıran bir büyük yıldız gelecek şekilde tasvir ederler ki, bu merkezî yıldızla birlikte, toplam 13 yıldız olmuş olur. Fakat onüçüncü yıldız yayın ortasında olduğu için yedinci yıldız konumundadır. Bu yüzden merkezî yıldıza “ilahe-7” denir. Mayalar ilahe-7 ile insanın kalbi arasında da bir ilişki kurarlar. Uxmal’da Devin Piramidi’nde tasvir edilen 12 yağmur ilahının bu yıldız-ilahlar olduğu sanılmaktadır. Maya geleneğinde 12 sayısına ayrıca 12 boynuzlu yılan başı olarak rastlanır.
Güneşsel obje: Güneş’i fiziksel olarak temsil eden objelere İnkalar’da, Mayalar’da, eski Mısır’da, Şamanizm’de, Anadolu uygarlıklarında ve diğer birçok gelenekte rastlanır.
Gök katları: Bu Şamanist sembole Mayalar’da da rastlanır. Mayalar’da, gökyüzü anlamında kullanmadıkları “Gök katları” 13’tür.
Yaşam ağacı: Mayalar, “Yer” ile semavi âlem arasındaki irtibatı simgeleyen “yaşam ağacı”nı çoğu zaman iki dallı olarak, T (Tau) biçiminde tasvir ederler.
Daire: Maya dilinde dairenin adı aynı zamanda “yasaları koyan İlâhî İrade” anlamına gelen “Uol”sözcüğüdür.
Tüy: Kuş tüyünün özellikle eski Mısır, Maya, İnka, Amerika kızılderilileri ve Asya Şamanizmi geleneklerinde önemli bir yeri vardır. Hakikatin, doğruluğun, ilâhî adaletin, hafifliğin ve -göğe çıkmada kuşların en büyük yardımcı unsuru olduğundan- yükselmenin sembolü olarak kabul edilir.
Kuş: Mayalar’ın ve K. Amerika kızılderililerinin geleneklerinde kuş sembolü, daha çok ilahlarla ve Yaratıcı’yla ilişkilendirilmekle birlikte, ölenlerin ruhlarının kuşla simgelenmesi sembolizmi bu geleneklerde de mevcuttur.
Irmak: Maya geleneğinin yanı sıra, Şamanizm, Grek, Gal geleneklerinde de görüldüğü gibi, ırmaklar, cennetle ilişkilendirildikleri kadar cehennemle de ilişkilendirilir.
Yaratılış
Maya geleneğine göre yeryüzündeki canlılar bugüne dek her biri çok uzun zaman dilimlerini kapsayan ve tufan benzeri yıkımlarla sona eren dört çağ ya da devir geçirmiştir. Mayalar’ın kutsal kitabı Popol Vuh ’a göre çok eski çağlarda devler de yaşamış ve yarı-ilahlar devleri öldürerek “devler çağı”nı bitirmişlerdir. Şimdi beşinci çağda bulunmaktayız. Şimdiki dünya, bir haçın uçları gibi dört yönde yerleşmiş dört kardeş koruyucu (Bacab’lar) tarafından taşınmaktadır.
Mayalar’ın kutsal kitaplarından Popol-Vuh’ta, yaratılış, dünyanın meydana getirilişi ve daha sonraki bir çağda ataların imal edilmesi hakkında şu sözler, Mayalar’ın yaratılışla ilgili inanışları hakkında bir fikir vermektedir:
“Ses fiil demektir, kelam yaratılış demektir. Yer, kelam ile yaratıldı. Kelam yedi rakamı oluşturularak geldi.(…) O devirdeki varlıklar şekilsizdi. Konuşmasını biliyorlardı. Daha güneş görünmüyordu.(…) İlahlar dördüncü çağın ilk insanlarını ise yoğurarak oluşturdular. Dördüncü çağın ataları olarak önce dört erkek yaptılar, sonra erkekler uyurken kelam yoluyla onlara dört kadın yaptılar. Bu atalar, ilahlara benzer olarak yapılmışlardı, benzerleriydi, mükemmeldiler. Gördükleri her şeyi öğreniyor, anlıyorlardı. Bilgi ve bilgeliklerini (sanatkarlıklarını icra ederek) taşlara, dağlara, doğaya yansıttılar. İlahlarla aynı dili konuşuyorlar ve birbirleriyle mükemmel biçimde anlaşıyorlardı. Sonunda her şeyi bildiler ve Yer ve Göğün dört köşesini, dört yönünü incelediler. Fakat ilahlara denk olmaları ilahların hoşuna gitmedi; böyle olunca ilahlarla insanlar arasında ayrım kalmıyordu. Bu yüzden büyük ilahlar insan-ilahların, yani ataların gücünü sınırlama kararı aldı. Bir aynanın yüzünün buğulanması gibi ataların gözlerini kararttılar, artık insanlar ancak kendilerine yakın olanı görebileceklerdi. ‘Güneşin doğduğu ülke’de yaşayıp çoğaldılar.”
Üç âlem kavramı
Asya Şamanizmi’ndeki üç alem kavramı Maya Şamanizmi’nde de görülür. Yer, yeraltı alemi ve ilahi olan ruhsal gök. Nasıl Asya Şamanizmi’nde yeraltı alemi ve ruhsal gök, katlara ayrılıyorsa, Maya geleneğinde de böyle katlara ayrılır. Aralarındaki en önemli fark sayıdadır. Aztek mitolojisi geleneği gibi, Maya geleneğine göre de, ruhsal gök 13 “gök katı”ndan oluşurdu. (Asya Şamanizmi’nde bu sayı genellikle 7, 9 veya 12 olur.) Yeryüzü ile ilâhî alem arasında bu ortamlardan en aşağıdaki ya da en yoğun ve kaba olanı insanların yaşadığı yeryüzü idi. Her gök katında Oxlahuntikú adı verilen 13 ilah bulunurdu. Yeraltı alemi öte-alemin alt= kısımlarını, kötü kısımlarını, gök katları ise üst ve ışıklı kısımlarını oluşturuyordu. Vecd veya trans halinde gök katlarına çıkacak her şamanın göğe çıkmadan önce öte-alemin en alt, en kötü ve korkunç tabakaları olan yeraltı alemine inmesi gerekirdi. Maya geleneğinde yeraltı alemi, Asya geleneklerinde de rastlandığı gibi, 9 katlıdır. Burada ikamet edenlere ise Bolontikú adı verilir. Maya cehennemini oluşturan bu katlara Mitnal denir. Yeraltı alemi ölüm ilahı Ah Puch’un egemenliğindedir.
Yine Şamanizm’deki üç âlemi irtibatlandıran “yaşam ağacı” kavramı, Maya geleneğinde de bulunur. Yeryüzündeki pek çok gelenekte karşılaşılan yaşam ağacına Maya geleneğinde Yaxché adı verilir; kökleri yeraltında olan bu ağacın dalları gök katlarına uzanır.
Maya dininde ölüm
“Ölmek” sözcüğü Popol-Vuh kitabını yazanların torunları olan Chorti kızılderililerinde aynı zamanda “yolculuk” anlamına gelir. Chorti’ler ölen kimsenin öte-âleme, ucu Tanrı’nın elinde olan bir iple çekilerek göçtüğüne inanırlar. Bu inanışa Asya Şamanizmi’nde de rastlanır. Astral beden ya da esîrî beden kavramı Mayalar’da da mevcuttu. Bireyin bu ikinci “can”ına, ruhsal ikinci benliğine ya da eş varlığına way adını verirlerdi. Bu kavram hâlen bugünkü Mayalar’da mevcuttur.
Maya dinine göre ölüm olayından sonra ikinci canı ya da way adı verilen ruhsal varlığı transtaki şamanların yolculuğu gibi bir yolculuk yapar. Önce Xibalba (yeraltı alemi) yolunu tutar; oradaki bekçi köpeğin (xoloitzcuintle) yardımıyla bir ırmağı geçmesi gerekir. (Bir ortamdan diğerine geçmeyi simgeleyen, öte-alemdeki ırmağın geçilmesi sembolizmine Asya Şamanizmi’nde ve pek çok gelenekte karşılaşılır.) Gök katlarından birinde, hak edebilmiş olan ruhsal varlıkların ulaşabileceği, mutlu olunan bir cennet vardır.
Mayalar’da ruh göçü kavramının olup olmadığı konusunda farklı görüşler bulunmaktadır; kimilerine göre, ruh göçü kavramına diğer Kolomb-öncesi Amerika uygarlıklarında ve kimi Kızılderililer’de rastlandığı gibi, Mayalar’da da rastlanmakla birlikte, Mayalar’daki ruh göçü kavramı Hinduizm’dekinden farklıydı. Bu inanışa ait izlere kral Pacal’ın yeniden doğması hikâyesinde ve Popol-Vuh’taki ikizlerin öyküsünde de rastlanır. “Atalar kültü”nün de bulunduğu Mayalar’da ataların kafatasları muhafaza edilirdi. Maya kazılarında kristal kafataslarına da rastlanmıştır.
Yaratılış Efsanesi
Mayaların yüzü aşkın tanrısı olduğu söylenmektedir. Bugün, bunların yaklaşık kırk tanesi biliniyor. Aşağıda, önemli tanrıları inceleyeceğiz. Her dinde olduğu gibi, Maya dininde de bir yaratılış hikayesi vardır. Mayaların Yaratılış Efsanesi ise Maya Mitolojisine göre aşağidaki gibidir;
Maya dininin yaratılış efsanesini, Popol Vuh ve Chilam Balam isimli kutsal kitaplarda öğreniyoruz. Popol Vuh, bugüne kadar bulunan en büyük Maya belgesidir. Popol Vuh, 17. yüzyıl civarında çevrilmiştir. Yaratılış efsanesi, dünya yaratılmadan önceki şeyleri anlatarak başlar:
Başlangıçta sonsuz karanlığın içinde yalnızca yukarıda gökyüzü, aşağıda deniz vardı. Hareket edecek ya da gürültü yapacak hiçbirsek olmadığı için sakin ve sessizdiler. Yeryüzü henüz sulardan yükselmemişti. Otlar ve ağaçlar, taslar, mağaralar ve koyaklar, kuşlar ve balıklar, yengeçler, hayvanlar ve insanlar daha yaratılmamıştı. Kükreyecek ya da gürleyecek hiçbir şey yoktu, çünkü yalnızca yukarıda boş gökyüzü ve aşağıda sakin deniz vardı.
Suyun içinde yeşil ve mavi tüylerinaltına yaratıcılar gizlenmişti. Bu büyük düşünürler suyun içinde sessizce konuştular. Evrende gecenin sonsuz karanlığında yalnızdılar. Birlikte ne olacağına karar verdiler. Birlikte yeryüzünün sulardan ne zaman yükseleceğini, ilk insanin ve tüm diğer canlı türlerinin ne zaman doğacağını, bu canlı varlıkların yasamak için ne yiyeceklerini ve şafağın dünyayı soluk ışık seline ilk ne zaman boğacağını kararlaştırdılar.
“Yaratılış başlasın!” diye heyecanla seslendi yaratıcılar, “Boşluk dolsun! Deniz çekilsin ve yeryüzü ortaya çıksın! Dünya, uyan ! Böyle olsun !” Ve yeryüzünü yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu. Sislerin arasından, bir toz bulutunun içinden dağlar ve vadiler denizden yükseldi ve çam ve selvi ağaçları zengin toprakta kök saldılar. Tatlı sular, dağların yamaçlarında ve vadilerin içinde dere olup aktılar.
Ve yaratıcılar memnun oldular. “Biz, düşündük ve tasarladık” dediler; “Ve yarattığımız, kusursuz oldu !”
Sonra yaratıcılar sordular; “Yarattığımız ağaçlarınaltında yalnızca sessizlik mi olsun istiyoruz? Vahşi hayvanlar, kuşlar ve yılanlar yaratalım. Böyle olsun!”
Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu.”Siz geyikler, çalılıklar ve otlaklarda dört ayak üzerinde yürüyeceksiniz. Ormanda çoğalacak, ağaçların serin gölgesinde ve nehir kıyılarında uyuyacaksınız. Siz kuşlar, ağaçların dallarında ve sarmaşıkların arasında yasayacaksınız. Oralarda yuvalarınızı yapacak ve çoğalacaksınız”. Geyik ve kuşlara böyle buyruldu ve böyle yaptılar.
Ve yaratıcılar memnun oldular: “Biz düşündük ve tasarladık ve yarattığımız kusursuz oldu” Sonra yaratıcılar, yarattıkları canlılarla başka şeyler buyurdular. “Konuşun, seslenin ve bağırın, her biriniz yapabildiğiniz kadar. Bizim adımızı söyleyin, bizi övün ve bizi sevin. “
Fakat kuşlar ve hayvanlar bunu yapamazlardı. Çığlık atabilir, tıslayabilir ve ötebilirlerdi; ancak yaratıcıların adlarını söylemezlerdi.
Yaratıcılar, yaptıkları canlılardan hoşnut kalmadılar. Onlara dediler ki,”Sizlere verdiklerimizi geri almayacağız. Ancak bizi övemediğiniz ve sevemediğiniz için, bunu yapacak başka canlılar yapacağız. Bu yeni yaratıklar sizlerden üstün olacaklar ve sizleri yönetecekler. Sizlerin kaderi onlar tarafından parçalanmak ve etinizin yenmesi olacak. Böyle olsun!”
Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı onları… Kendilerini övecek ve sevecek uysal ve saygılı bir canlı biçimlendirmeye karar verdiler. Önce çamurlu toprağa sekil vermeyi denediler; fakat bu malzeme, çok yumuşaktı. Hareketsiz ve zayıf bir yaratık oldu. Konuşabiliyorsa ama hiç kimse dediklerine anlam veremiyordu.
“Çamurdan yapılmış yaratıklar hiçbir zaman yaşamayacak ve çoğalamayacaklar!” diye bağırdı yaratıcılar ve bu yaratığı yok ettiler.
Sonra yeni yaratıkları tahtadan oymayı denediler. “Bu malzeme tam bize uygun görünüyor! Sağlam ve dayanıklı.” dediler. “Bu yaratıklar insana benziyor ve insan gibi konuşuyorlar. Bunlardan pek çok yapalım. Böyle olsun!”
Tahtadan canlılar, yaşadı ve çoğaldılar; ama hiç kimse dediklerine anlam veremiyordu ve içlerinde, yüzlerinde ruh, elleri ve ayaklarında kuvvet yoktu. Ciltleri sarı ve kuruydu,altında besleyecek kan dolaşmıyordu. Dört ayakları üzerinde anlamsızca dolaştılar ve yaratıcılarını düşünmediler.
“Tahtadan yapılmış yaratıklar yaşayıp çoğaltmak için yeterince iyi değil!” diye bağırdı yaratıcılar. Ve bu tahtadan yaratıkları yok etmeye karar verdiler.
Yaratıcılar, gökte özsuyundan büyük bir sel oluşturdular ve yeryüzüne döktüler. Tahta yaratıkların kafalarına vurdular ve onları ağaç gibi devirdiler. Sonra bir kartal, üzerlerine geldi ve gözlerini oydu. Bir yarasa, üzerlerine geldi ve kafalarını kopardı. Bir Jaguar üzerlerine atladı ve kemiklerini kırıp dağıttı. Yeryüzü, karanlıkla örtüldü ve aralıksız bir kara yağmur yağdı.
Güçsüz kalınca, düşmanları tahta yaratıklara saldırdılar. Küçük-büyük hayvanlar, onlara saldırdı. Sopalar ve taşlar, tabaklar ve çömlekler, onlara saldırdı. Aç bıraktıkları ve eziyet ettikleri köpekler, şimdi dişleriyle yüzlerini parçaladılar. Öğütmek için kullandıkları taşlar, şimdi onları öğüttüler. Ocak ateşi üzerinde yaktıkları kap kacaklar, şimdi yüzlerini yaktılar.
Umutsuzca yaşamları için savaşan tahta yaratıklar, evlerini çatılarına tırmanmaya çalıştılar; ama evler yıkıldılar ve onları yere attılar. Dallarında güvenliğe kavuşmak için ağaçlara tırmanmaya çalıştılar; ama ağaçlar, onları salladılar ve yere attılar. Mağaralara girmeye çalıştılar; ama mağaralar, kapandılar ve onlara sığınak olmayı reddettiler.
Birkaçı dışında tahta yaratıkların tümü yok olmuştu. Diğerleri, şekilsiz yüzler ve çeneleriyle sağ kaldılar ve onları suyundan gelenlere “maymun” adı verildi.
Yaratıcılar, sonra gecenin karanlığında görüşmek için toplandılar. Güneş, Ay ve yıldızlar, daha gökyüzünde yerlerini almamışlardı. “Yeniden bizi övecek ve sevecek yaratıklar yaratmayı deneyelim. Böyle olsun! Yeryüzünde soylu canlılar yasasınlar. Onlara biçim vereceğimiz malzemeyi arayalım.”
Dört hayvan, dağ kedisi, koyot, karga ve küçük bir papağan, yaratıcıların önüne geldiler ve onlara yakında bolca yetişen sarı ve beyaz başaklı mısırlardan söz ettiler.
Yaratıcılar hayvanların gösterdiği yola koyuldular. Mısırı buldular, öğüttüler ve bu yiyecekten soylu yarattılar biçimlendirdiler. “Böyle olsun!” diye heyecanla bağırdılar.. Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı onları.
Böylece dört “İlk Ata” yaratıldı. Yaratıcılar, gövdelerini mısır unundan yaptılar. Öğütülmüş sarı ve beyaz mısırdan içecekler yaptılar ve bunlar yeni yaratıklarına kas ve et oldu ve bunlarla birlikte güç vermek için onları beslediler.
Ve yaratıcılar memnun oldular. “Biz, düşündük ve tasarladık.” dediler. “Ve yarattığımız, kusursuz oldu!”
Bu dört “İlk Ata”, insan gibi görünüyor ve konuşuyordu. Çekici, akıllı ve bilgeydiler. Çok uzakları görebiliyorlardı. Dağlar ve vadiler, ormanlar ve çayırlar, okyanuslar ve göller, ayaklarınınaltındaki yeryüzü ve başlarının üstündeki gökyüzü onlara doğalarını açık ettiler.
Dört İlk Ata, dünyada görülecek her şeyi gördüklerinde, gördüklerinin değerini anladılar ve yaratıcılarına teşekkür ettiler. “Bizi yaratıp sekil verdiğiniz için size teşekkür ederiz.” dediler. “Bize görme, duyma, konuşma, düşünme ve yürüme yetenekleri için size teşekkür ederiz. Büyük ve küçük, uzak ve yakın her şeyi görebiliyoruz. her şeyi biliyoruz ve size teşekkür ediyoruz!”
Yaratıcılar, artık memnun değildiler. “Amaçladığımızdan daha iyi yaratıklar mı yarattık? Çok mu kusursuzlar?” diye birbirlerine sordular. “O kadar bilgili ve bilgeler ki, bizim gibi tanrı mı olacaklar? Daha az görsünler ve bilsinler diye görüşlerini mi azaltsak? Böyle olsun!”
Böyle konuştu yaratıcılar ve yarattıkları varlıkları değiştirdiler. Gözlerine sis üflediler ki yalnızca yakınlarında olanları görsünler. Böylece yaratıcılari dört İlk Ata’nın sahip oldukları bilgi ve bilgeliği yok ettiler.
Yaratıcılar, atalarımızı yaratıp böyle biçimlendirdikten sonra dediler ki : “Simdi İlk Atalar için özenle eşler yaratıp biçimlendirelim. Eşleri, onlar uyurken gelsinler ve uyandıklarında onlara mutluluk vermek için orada olsunlar. Böyle olsun!”
Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı onları. Ve yaratıcılar memnun oldular. “Biz düşündük ve tasarladık.” dediler “ve yarattığımız kusursuz oldu!”
Bir süre sonra yaratıcılar, İlk Atalar ve Analar’a benzeyen birçok insan daha yaptılar. İnsanlar, karanlıkta yaşayıp çoğalıyorlardı, çünkü yaratıcılar, daha ne Güneş’i, ne Ay’ı, ne de yıldızları, herhangi bir ışık biçimi yaratmışlardı. Hem açık, hem koyu tenli, hem varlıklı, hem yoksul ve farklı diller konuşan çok sayıda insan, doğuda bir arada yaşıyordu.
Tanrılarının hiçbir görüntüsünü yapmadılar, ama yaratıcılarını unutmadılar ve sevgi dolu ve uysaldılar. Yüzlerini göğe kaldırıp dua ettiler: “Ey yaratıcılar! Bizimle kalın ve bizi dinleyin! Işık olsun! Şafak olsun! Gündüz olsun! Şafak dünyayı soluk ışığa boğsun ve Güneş onu izlesin. Güneş her gün aydınlanarak gökyüzünde parladıkça, bize soyumuzu sürdürmemiz için kızlar ve oğullar bağışlayın. Bize iyi, yararlı ve mutlu yasamlar verin ve bize barış verin!”
Bu sözlerle insanlar, Güneş’i yükselip yaratıcıların yaptıkları basamaklarıaltın ışınlarıyla aydınlatmaya çağırdılar.
“Ve öyle olsun!” dedi yaratıcılar “Işık olsun! Evrenin şafağında, tüm yarattıklarımızın üstünde sabahın erken ışığı parlasın! Çünkü biz düşündük ve tasarladık ve yarattığımız kusursuz oldu!”
Ve onu yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu. Güneş, sulardan yükseldi vealtın ışınlarını yeryüzüne saçtı. Büyük ve küçük hayvanlar koyakların serin gölgesinde ve nehir kıyılarında ayağa kalktılar ve doğan güneşe yüzlerini döndüler. Jaguar ve puma kükredi ve yılan tısladı. Kuşlar, kanatlarını açtılar ve şarkı söylemeye başladılar. İnsanlar, tütsüler yakan ve kurbanlar sunan rahiplerin çevresinde dans ettiler. Çünkü yaratıcılar dünyayı ışıkla aydınlatmışlardı ve kusursuzdu.
Maya tanrılarını inceleyecek olursak; Tanrı Kukulkan, Mısır Mitolojisindeki Thoth gibi, bilgi tanrısıydı. Kendisine Quetzalcoatl, Viracocha, Ahau Kin veya Tüylü Yılan da denilirdi. Dört ana elementin de tanrısıydı. Dört ana elementin simgesi olan canlıların da tanrısıydı.
Hava — Akbaba
Toprak — Mısır
Ateş — Kertenkele
Su — Balık
Efsaneler, Kukulkanın Doğu ufkunda belirip, denizden geldiğini söylüyor. Atalarına dokumacılıktan tarıma, astronomiden mühendisliğe dek birçok şey öğreten bu tanrının fiziksel özellikleri ise, Mayaların tasvirine göre, Mayaların aksine, beyaz tenli, açık renk gözlü, açık renk saçlı, uzun boylu bir tanrı. Elinde de sürekli bir asa taşıyor. Bu dönemde Mayaların daha hiç birbeyaz adam ile karşılaşmamış olduğu düşünüldüğünde, bu tanımlama oldukça ilginç geliyor. Üstelik, Kukulkanın uzun bir de sakalı var Mayalarda hiç olmayan bir şey bu, çünkü genetik olarak sakalları çıkmıyor!
Mam, ilk suyu döken tanrıça diye de adlandırılır. Kukulkan’ın eşidir. Dokumacılık sanatının yaratıcısıdır. Kahraman ikizler İxbalanque ve Hunaphu’nun büyükannesiydi. İxbalanque ve Hunaphu hakkında bir efsane vardır; Dünya ve canlıların yaratılmasından kısa bir süre önce, İxbalanque ve Hunaphu (kahramanlar) yeraltı dünyası tanrısına meydan okurlar. Ancak tanrıya giden yoldaki bazı tuzaklardan kurtulmalıdırlar. Birçok tuzağı geçtikten sonra yarasa dolu bir odaya girmek zorunda kalırlar. Orada ölüm vampiri, Hunaphu’nun kafasını koparır. Sonra yeraltı tanrıları bu kafa ile bir çeşit top oyunu oynarlar.İxbalanque, tanrılara çaktırmadan Hunaphu’nun kafasını bir tavşanla değiştirir. Tanrılar tavşanı atınca, tavşan koşmaya başlar ve kaçar. Tanrılar da şaşırır, tavşanın peşinden giderler. İxbalanque,kardeşinin kafasını yerine takarak onu canlandırır. Yeraltı tanrıları geri döndüklerinde iki kardeşin de sağ olduğunu görünce çok sinirlenirler. Kahraman kardeşler de yeraltı tanrılarına saldırdılar, onları alt= ettiler. Kötü tanrıların egemenliklerini yitirmesiyle evrendeki düzen rahatça kurulabilmiştir.
Mayalar bu top oyununu oynuyorlardı. Amaçları bu efsaneyi anmaktı. Oyuna oyun gibi değil de, kutsal bir tören gibi bakılıyordu. Çünkü oyunun çok derin anlamları vardı ve oyundan sonra tanrılara kurbanlar verilirdi. Kurbanlar genelde kaybeden takım olurdu. Kauçuk top ile oynanan bu oyunun amacı, topu kalça, omuz, dizde sektirerek oyun alanındaki deliklerden geçirmekti. Bu oyunu basketbolun atsıymış gibi görebiliriz.
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
- Popol Vuh, Chilam-Balam gibi bazı önemli Maya metinlerinin kamu malı çevirileri 23 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde . .
- Maya El Yazmalarının İlahlarının Temsili, 24 Kasım 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Paul Schellhas, 1904, Gutenberg Projesi'nden
- ^ and Josserand 2016
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Maya mitolojisi Mezoamerikan mitolojisinin bir parcasidir ve doganin kisilestirilmis guclerinin tanrilarin ve bunlarla etkilesime giren kahramanlarin ana rolleri oynadigi tum Maya masallarini kapsar Maya sozlu geleneginin diger kisimlari hayvan masallari halk masallari ve bircok ahlaki hikaye gibi burada dikkate alinmaz Sonradan bir Hristiyan azizine donusen bir Maya Tanrisi olan San Simon un Maximon idolu Guatemala KaynakcaYazilan en eski Maya mitleri 16 yuzyildan kalmadir ve Guatemala Yaylasi ndaki tarihi kaynaklarda bulunur Bu belgelerin en onemlisi Kʼicheʼ nin yaratilis hikayelerini ve Kahraman Ikizler Hunahpu ve Xbalanque in bazi maceralarini iceren Popol Vuh dur Yucatan bir diger onemli bolgedir Chilam Balam in Yucatec Kitaplari onemli olcude antik doneme ait mitolojik bilgiler ve mitolojik parcalar icerir 19 ve 20 yuzyillarda antropologlar ve yerel halkbilimciler genellikle Ispanyolca veya Ingilizce ve yalnizca nadiren Maya dili metniyle birlikte bircok hikayeyi kagida doktuler Cogu Maya masallari Ispanyol anlati geleneklerinin yerli hikayelerle etkilesime girdigi tarihsel bir surecin sonucu olsa da bazi masallar Ispanyol oncesi zamanlara kadar uzanmaktadir 21 yuzyilin basinda geleneksel masallarin sozlu aktarimi kapanis asamasina girmistir SembolizmMaya geleneklerinde diger uluslarin gelenekleriyle parelellik gosteren sembollerden bazilari sunlardir Misir Mayalar in temel sembollerinden biridir Mayalar in kutsal kitaplarindan Popol Vuh ta ilk yapilan Ademler le sonraki Ademler in yoguruldugu maddelerin ayni olmadiklari belirtilir Once topragin kullanildigi verim alinamayinca sonra tahil misir hamurunun kullanildigi belirtilir Geyik Bircok gelenekte reenkarnasyonu simgeler Kopek Maya geleneginde kopek Gunes i yolunda sevkeden ilahin semboludur Skarabe Esas olarak Misir da rastlanan bu sembole Cin geleneginde Altin Cicegin Gizi adli kitapta Maya geleneginde ise Chilam Balam adli kitapta rastlanir Kartal Samanizm in ve Mayalar in temel sembollerinden biridir Kokeni Orta Asya olan cift basli kartal sembolu Hititler de Selcuklular da Mayalar da ve sembolu sonradan resmi amblem olarak benimseyen Rusya Avusturya ve Arnavutluk ta gorulur Alacahoyuk kapi sfenksindeki iki basli kartal iki pencesiyle iki dagin uzerinde duruyor bicimde tasvir edilmistir Ucgen Maya geleneginde isigin ve tohumun semboludur Uxmal tapinagindaki bir ucgenin icine muhtemelen bir yildizi gosterecek sekilde uc nokta konmustur Yagmur Rahmet anlamindaki yagmur Mayalar in giysilerinde ve el yazmalarinda iplerle mimaride ise kucuk sutunlarla simgelenir Maya gelenegindeki deyimlerden biri Turkcedeki gibi yagmur sicim gibi yagiyor dur Maya geleneginde yagmur yagdiran ilah sarmal bicimli tasarlanir Yedi rakami Maya geleneginde yedi rakamina yedi isinli tac olarak yedi rakaminin kelam ile iliskilendirilmesine Popol Vuh ta rastlanir Rakama ayrica gogun yedinci katindan inen uygarlik getiren kahramanlarin babalari olan yedi Ahpu efsanesinde ve 12 yildizin ortasindaki onucuncu merkezi yildizin adinda insan kalbiyle iliskilendirilen ilahe 7 rastlanir Yer in gobegi Maya kutsal kitabi Popol Vuh ta atmaca Gogun Gobegi nden Yerin Gobegi ne dikine iner yilani yutar gunesle iliskilendirilir gunese yalnizca boyle kuslarin bakabildigi soylenir Popol Vuh ta Gogun yedinci katindan inen uygarlik getiren kahramanlarin babalari olan 7 Ahpu Yerin kalbi ne indiklerinde insan bicimine girerler Sarmal spiral ya da yilan Mayalar da rastlanilan baslica yilan sembolleri gokyuzundeki iki basli yilan yedi basli yilan agacli yilan yumurtalarinin cevresinde spiral bicimde coreklenmis yilan iki S biciminde kesisen cift yilan iki noktali yildizli yilan veya icinde noktalar yildiz konumlari olan S bicimli yilan tuylu yilan eski Misir gelenegindeki gibi yaratilisla ilgili gorulen ve Misirca daki ayni adla adlandirilan Mehen yilanidir Tuylu yilan ilah Kukulkan kimi tasvirlerinde S ler cizen bir yilanla temsil edilir ve yilan icine bir yildizin yorungedeki konumlari gosteriliyor gibi yuvarlak yesim taslari yerlestirilir Bircok gelenekte yilan kimi zaman olumlu kimi zaman olumsuz anlamda kullanilmistir Yilanin Mayalar da goksel bir sembol secilme nedeni muhtemelen vucudunun gokcisimlerinin yorungeleri seklini alabilmesi S ler cizebilmesi ozelligidir Simsek ve yildirim Popol Vuh ta simsek ve yildirimdan Tanri nin yazili kelami gok gurultusunden ise sozlu ya da sesli kelami olarak soz edilir Merdiven Bu sembole Mayalar da Popol Vuh ta ilahlarin kullandigi merdiven olarak ve Chilam Balam kitabinda Yer i ve Gogu yapan ilahin gogun ve suyun ortasindan gecmek icin 1 Chouen tarihinde yaptigi ilk merdiven olarak rastlanir Oniki sayisi Maya geleneginde sikca rastlanilan bu sayisal sembole Popol Vuh ta gok ilahina yardimci olan 12 yildiz olarak rastlanir Mayalar bu 12 yildizi ortalarina gunesi andiran bir buyuk yildiz gelecek sekilde tasvir ederler ki bu merkezi yildizla birlikte toplam 13 yildiz olmus olur Fakat onucuncu yildiz yayin ortasinda oldugu icin yedinci yildiz konumundadir Bu yuzden merkezi yildiza ilahe 7 denir Mayalar ilahe 7 ile insanin kalbi arasinda da bir iliski kurarlar Uxmal da Devin Piramidi nde tasvir edilen 12 yagmur ilahinin bu yildiz ilahlar oldugu sanilmaktadir Maya geleneginde 12 sayisina ayrica 12 boynuzlu yilan basi olarak rastlanir Gunessel obje Gunes i fiziksel olarak temsil eden objelere Inkalar da Mayalar da eski Misir da Samanizm de Anadolu uygarliklarinda ve diger bircok gelenekte rastlanir Gok katlari Bu Samanist sembole Mayalar da da rastlanir Mayalar da gokyuzu anlaminda kullanmadiklari Gok katlari 13 tur Yasam agaci Mayalar Yer ile semavi alem arasindaki irtibati simgeleyen yasam agaci ni cogu zaman iki dalli olarak T Tau biciminde tasvir ederler Daire Maya dilinde dairenin adi ayni zamanda yasalari koyan Ilahi Irade anlamina gelen Uol sozcugudur Tuy Kus tuyunun ozellikle eski Misir Maya Inka Amerika kizilderilileri ve Asya Samanizmi geleneklerinde onemli bir yeri vardir Hakikatin dogrulugun ilahi adaletin hafifligin ve goge cikmada kuslarin en buyuk yardimci unsuru oldugundan yukselmenin sembolu olarak kabul edilir Kus Mayalar in ve K Amerika kizilderililerinin geleneklerinde kus sembolu daha cok ilahlarla ve Yaratici yla iliskilendirilmekle birlikte olenlerin ruhlarinin kusla simgelenmesi sembolizmi bu geleneklerde de mevcuttur Irmak Maya geleneginin yani sira Samanizm Grek Gal geleneklerinde de goruldugu gibi irmaklar cennetle iliskilendirildikleri kadar cehennemle de iliskilendirilir YaratilisMaya gelenegine gore yeryuzundeki canlilar bugune dek her biri cok uzun zaman dilimlerini kapsayan ve tufan benzeri yikimlarla sona eren dort cag ya da devir gecirmistir Mayalar in kutsal kitabi Popol Vuh a gore cok eski caglarda devler de yasamis ve yari ilahlar devleri oldurerek devler cagi ni bitirmislerdir Simdi besinci cagda bulunmaktayiz Simdiki dunya bir hacin uclari gibi dort yonde yerlesmis dort kardes koruyucu Bacab lar tarafindan tasinmaktadir Mayalar in kutsal kitaplarindan Popol Vuh ta yaratilis dunyanin meydana getirilisi ve daha sonraki bir cagda atalarin imal edilmesi hakkinda su sozler Mayalar in yaratilisla ilgili inanislari hakkinda bir fikir vermektedir Ses fiil demektir kelam yaratilis demektir Yer kelam ile yaratildi Kelam yedi rakami olusturularak geldi O devirdeki varliklar sekilsizdi Konusmasini biliyorlardi Daha gunes gorunmuyordu Ilahlar dorduncu cagin ilk insanlarini ise yogurarak olusturdular Dorduncu cagin atalari olarak once dort erkek yaptilar sonra erkekler uyurken kelam yoluyla onlara dort kadin yaptilar Bu atalar ilahlara benzer olarak yapilmislardi benzerleriydi mukemmeldiler Gordukleri her seyi ogreniyor anliyorlardi Bilgi ve bilgeliklerini sanatkarliklarini icra ederek taslara daglara dogaya yansittilar Ilahlarla ayni dili konusuyorlar ve birbirleriyle mukemmel bicimde anlasiyorlardi Sonunda her seyi bildiler ve Yer ve Gogun dort kosesini dort yonunu incelediler Fakat ilahlara denk olmalari ilahlarin hosuna gitmedi boyle olunca ilahlarla insanlar arasinda ayrim kalmiyordu Bu yuzden buyuk ilahlar insan ilahlarin yani atalarin gucunu sinirlama karari aldi Bir aynanin yuzunun bugulanmasi gibi atalarin gozlerini kararttilar artik insanlar ancak kendilerine yakin olani gorebileceklerdi Gunesin dogdugu ulke de yasayip cogaldilar Uc alem kavrami Asya Samanizmi ndeki uc alem kavrami Maya Samanizmi nde de gorulur Yer yeralti alemi ve ilahi olan ruhsal gok Nasil Asya Samanizmi nde yeralti alemi ve ruhsal gok katlara ayriliyorsa Maya geleneginde de boyle katlara ayrilir Aralarindaki en onemli fark sayidadir Aztek mitolojisi gelenegi gibi Maya gelenegine gore de ruhsal gok 13 gok kati ndan olusurdu Asya Samanizmi nde bu sayi genellikle 7 9 veya 12 olur Yeryuzu ile ilahi alem arasinda bu ortamlardan en asagidaki ya da en yogun ve kaba olani insanlarin yasadigi yeryuzu idi Her gok katinda Oxlahuntiku adi verilen 13 ilah bulunurdu Yeralti alemi ote alemin alt kisimlarini kotu kisimlarini gok katlari ise ust ve isikli kisimlarini olusturuyordu Vecd veya trans halinde gok katlarina cikacak her samanin goge cikmadan once ote alemin en alt en kotu ve korkunc tabakalari olan yeralti alemine inmesi gerekirdi Maya geleneginde yeralti alemi Asya geleneklerinde de rastlandigi gibi 9 katlidir Burada ikamet edenlere ise Bolontiku adi verilir Maya cehennemini olusturan bu katlara Mitnal denir Yeralti alemi olum ilahi Ah Puch un egemenligindedir Yine Samanizm deki uc alemi irtibatlandiran yasam agaci kavrami Maya geleneginde de bulunur Yeryuzundeki pek cok gelenekte karsilasilan yasam agacina Maya geleneginde Yaxche adi verilir kokleri yeraltinda olan bu agacin dallari gok katlarina uzanir Maya dininde olum Olmek sozcugu Popol Vuh kitabini yazanlarin torunlari olan Chorti kizilderililerinde ayni zamanda yolculuk anlamina gelir Chorti ler olen kimsenin ote aleme ucu Tanri nin elinde olan bir iple cekilerek goctugune inanirlar Bu inanisa Asya Samanizmi nde de rastlanir Astral beden ya da esiri beden kavrami Mayalar da da mevcuttu Bireyin bu ikinci can ina ruhsal ikinci benligine ya da es varligina way adini verirlerdi Bu kavram halen bugunku Mayalar da mevcuttur Maya dinine gore olum olayindan sonra ikinci cani ya da way adi verilen ruhsal varligi transtaki samanlarin yolculugu gibi bir yolculuk yapar Once Xibalba yeralti alemi yolunu tutar oradaki bekci kopegin xoloitzcuintle yardimiyla bir irmagi gecmesi gerekir Bir ortamdan digerine gecmeyi simgeleyen ote alemdeki irmagin gecilmesi sembolizmine Asya Samanizmi nde ve pek cok gelenekte karsilasilir Gok katlarindan birinde hak edebilmis olan ruhsal varliklarin ulasabilecegi mutlu olunan bir cennet vardir Mayalar da ruh gocu kavraminin olup olmadigi konusunda farkli gorusler bulunmaktadir kimilerine gore ruh gocu kavramina diger Kolomb oncesi Amerika uygarliklarinda ve kimi Kizilderililer de rastlandigi gibi Mayalar da da rastlanmakla birlikte Mayalar daki ruh gocu kavrami Hinduizm dekinden farkliydi Bu inanisa ait izlere kral Pacal in yeniden dogmasi hikayesinde ve Popol Vuh taki ikizlerin oykusunde de rastlanir Atalar kultu nun de bulundugu Mayalar da atalarin kafataslari muhafaza edilirdi Maya kazilarinda kristal kafataslarina da rastlanmistir Yaratilis Efsanesi Mayalarin yuzu askin tanrisi oldugu soylenmektedir Bugun bunlarin yaklasik kirk tanesi biliniyor Asagida onemli tanrilari inceleyecegiz Her dinde oldugu gibi Maya dininde de bir yaratilis hikayesi vardir Mayalarin Yaratilis Efsanesi ise Maya Mitolojisine gore asagidaki gibidir Maya dininin yaratilis efsanesini Popol Vuh ve Chilam Balam isimli kutsal kitaplarda ogreniyoruz Popol Vuh bugune kadar bulunan en buyuk Maya belgesidir Popol Vuh 17 yuzyil civarinda cevrilmistir Yaratilis efsanesi dunya yaratilmadan onceki seyleri anlatarak baslar Baslangicta sonsuz karanligin icinde yalnizca yukarida gokyuzu asagida deniz vardi Hareket edecek ya da gurultu yapacak hicbirsek olmadigi icin sakin ve sessizdiler Yeryuzu henuz sulardan yukselmemisti Otlar ve agaclar taslar magaralar ve koyaklar kuslar ve baliklar yengecler hayvanlar ve insanlar daha yaratilmamisti Kukreyecek ya da gurleyecek hicbir sey yoktu cunku yalnizca yukarida bos gokyuzu ve asagida sakin deniz vardi Suyun icinde yesil ve mavi tuylerinaltina yaraticilar gizlenmisti Bu buyuk dusunurler suyun icinde sessizce konustular Evrende gecenin sonsuz karanliginda yalnizdilar Birlikte ne olacagina karar verdiler Birlikte yeryuzunun sulardan ne zaman yukselecegini ilk insanin ve tum diger canli turlerinin ne zaman dogacagini bu canli varliklarin yasamak icin ne yiyeceklerini ve safagin dunyayi soluk isik seline ilk ne zaman bogacagini kararlastirdilar Yaratilis baslasin diye heyecanla seslendi yaraticilar Bosluk dolsun Deniz cekilsin ve yeryuzu ortaya ciksin Dunya uyan Boyle olsun Ve yeryuzunu yarattilar Yaraticilar yapti bunu Sislerin arasindan bir toz bulutunun icinden daglar ve vadiler denizden yukseldi ve cam ve selvi agaclari zengin toprakta kok saldilar Tatli sular daglarin yamaclarinda ve vadilerin icinde dere olup aktilar Ve yaraticilar memnun oldular Biz dusunduk ve tasarladik dediler Ve yarattigimiz kusursuz oldu Sonra yaraticilar sordular Yarattigimiz agaclarinaltinda yalnizca sessizlik mi olsun istiyoruz Vahsi hayvanlar kuslar ve yilanlar yaratalim Boyle olsun Ve onlari yarattilar Yaraticilar yapti bunu Siz geyikler caliliklar ve otlaklarda dort ayak uzerinde yuruyeceksiniz Ormanda cogalacak agaclarin serin golgesinde ve nehir kiyilarinda uyuyacaksiniz Siz kuslar agaclarin dallarinda ve sarmasiklarin arasinda yasayacaksiniz Oralarda yuvalarinizi yapacak ve cogalacaksiniz Geyik ve kuslara boyle buyruldu ve boyle yaptilar Ve yaraticilar memnun oldular Biz dusunduk ve tasarladik ve yarattigimiz kusursuz oldu Sonra yaraticilar yarattiklari canlilarla baska seyler buyurdular Konusun seslenin ve bagirin her biriniz yapabildiginiz kadar Bizim adimizi soyleyin bizi ovun ve bizi sevin Fakat kuslar ve hayvanlar bunu yapamazlardi Ciglik atabilir tislayabilir ve otebilirlerdi ancak yaraticilarin adlarini soylemezlerdi Yaraticilar yaptiklari canlilardan hosnut kalmadilar Onlara dediler ki Sizlere verdiklerimizi geri almayacagiz Ancak bizi ovemediginiz ve sevemediginiz icin bunu yapacak baska canlilar yapacagiz Bu yeni yaratiklar sizlerden ustun olacaklar ve sizleri yonetecekler Sizlerin kaderi onlar tarafindan parcalanmak ve etinizin yenmesi olacak Boyle olsun Ve onlari yarattilar Yaraticilar yapti onlari Kendilerini ovecek ve sevecek uysal ve saygili bir canli bicimlendirmeye karar verdiler Once camurlu topraga sekil vermeyi denediler fakat bu malzeme cok yumusakti Hareketsiz ve zayif bir yaratik oldu Konusabiliyorsa ama hic kimse dediklerine anlam veremiyordu Camurdan yapilmis yaratiklar hicbir zaman yasamayacak ve cogalamayacaklar diye bagirdi yaraticilar ve bu yaratigi yok ettiler Sonra yeni yaratiklari tahtadan oymayi denediler Bu malzeme tam bize uygun gorunuyor Saglam ve dayanikli dediler Bu yaratiklar insana benziyor ve insan gibi konusuyorlar Bunlardan pek cok yapalim Boyle olsun Tahtadan canlilar yasadi ve cogaldilar ama hic kimse dediklerine anlam veremiyordu ve iclerinde yuzlerinde ruh elleri ve ayaklarinda kuvvet yoktu Ciltleri sari ve kuruydu altinda besleyecek kan dolasmiyordu Dort ayaklari uzerinde anlamsizca dolastilar ve yaraticilarini dusunmediler Tahtadan yapilmis yaratiklar yasayip cogaltmak icin yeterince iyi degil diye bagirdi yaraticilar Ve bu tahtadan yaratiklari yok etmeye karar verdiler Yaraticilar gokte ozsuyundan buyuk bir sel olusturdular ve yeryuzune doktuler Tahta yaratiklarin kafalarina vurdular ve onlari agac gibi devirdiler Sonra bir kartal uzerlerine geldi ve gozlerini oydu Bir yarasa uzerlerine geldi ve kafalarini kopardi Bir Jaguar uzerlerine atladi ve kemiklerini kirip dagitti Yeryuzu karanlikla ortuldu ve araliksiz bir kara yagmur yagdi Gucsuz kalinca dusmanlari tahta yaratiklara saldirdilar Kucuk buyuk hayvanlar onlara saldirdi Sopalar ve taslar tabaklar ve comlekler onlara saldirdi Ac biraktiklari ve eziyet ettikleri kopekler simdi disleriyle yuzlerini parcaladilar Ogutmek icin kullandiklari taslar simdi onlari oguttuler Ocak atesi uzerinde yaktiklari kap kacaklar simdi yuzlerini yaktilar Umutsuzca yasamlari icin savasan tahta yaratiklar evlerini catilarina tirmanmaya calistilar ama evler yikildilar ve onlari yere attilar Dallarinda guvenlige kavusmak icin agaclara tirmanmaya calistilar ama agaclar onlari salladilar ve yere attilar Magaralara girmeye calistilar ama magaralar kapandilar ve onlara siginak olmayi reddettiler Birkaci disinda tahta yaratiklarin tumu yok olmustu Digerleri sekilsiz yuzler ve ceneleriyle sag kaldilar ve onlari suyundan gelenlere maymun adi verildi Yaraticilar sonra gecenin karanliginda gorusmek icin toplandilar Gunes Ay ve yildizlar daha gokyuzunde yerlerini almamislardi Yeniden bizi ovecek ve sevecek yaratiklar yaratmayi deneyelim Boyle olsun Yeryuzunde soylu canlilar yasasinlar Onlara bicim verecegimiz malzemeyi arayalim Dort hayvan dag kedisi koyot karga ve kucuk bir papagan yaraticilarin onune geldiler ve onlara yakinda bolca yetisen sari ve beyaz basakli misirlardan soz ettiler Yaraticilar hayvanlarin gosterdigi yola koyuldular Misiri buldular oguttuler ve bu yiyecekten soylu yarattilar bicimlendirdiler Boyle olsun diye heyecanla bagirdilar Ve onlari yarattilar Yaraticilar yapti onlari Boylece dort Ilk Ata yaratildi Yaraticilar govdelerini misir unundan yaptilar Ogutulmus sari ve beyaz misirdan icecekler yaptilar ve bunlar yeni yaratiklarina kas ve et oldu ve bunlarla birlikte guc vermek icin onlari beslediler Ve yaraticilar memnun oldular Biz dusunduk ve tasarladik dediler Ve yarattigimiz kusursuz oldu Bu dort Ilk Ata insan gibi gorunuyor ve konusuyordu Cekici akilli ve bilgeydiler Cok uzaklari gorebiliyorlardi Daglar ve vadiler ormanlar ve cayirlar okyanuslar ve goller ayaklarininaltindaki yeryuzu ve baslarinin ustundeki gokyuzu onlara dogalarini acik ettiler Dort Ilk Ata dunyada gorulecek her seyi gorduklerinde gorduklerinin degerini anladilar ve yaraticilarina tesekkur ettiler Bizi yaratip sekil verdiginiz icin size tesekkur ederiz dediler Bize gorme duyma konusma dusunme ve yurume yetenekleri icin size tesekkur ederiz Buyuk ve kucuk uzak ve yakin her seyi gorebiliyoruz her seyi biliyoruz ve size tesekkur ediyoruz Yaraticilar artik memnun degildiler Amacladigimizdan daha iyi yaratiklar mi yarattik Cok mu kusursuzlar diye birbirlerine sordular O kadar bilgili ve bilgeler ki bizim gibi tanri mi olacaklar Daha az gorsunler ve bilsinler diye goruslerini mi azaltsak Boyle olsun Boyle konustu yaraticilar ve yarattiklari varliklari degistirdiler Gozlerine sis uflediler ki yalnizca yakinlarinda olanlari gorsunler Boylece yaraticilari dort Ilk Ata nin sahip olduklari bilgi ve bilgeligi yok ettiler Yaraticilar atalarimizi yaratip boyle bicimlendirdikten sonra dediler ki Simdi Ilk Atalar icin ozenle esler yaratip bicimlendirelim Esleri onlar uyurken gelsinler ve uyandiklarinda onlara mutluluk vermek icin orada olsunlar Boyle olsun Ve onlari yarattilar Yaraticilar yapti onlari Ve yaraticilar memnun oldular Biz dusunduk ve tasarladik dediler ve yarattigimiz kusursuz oldu Bir sure sonra yaraticilar Ilk Atalar ve Analar a benzeyen bircok insan daha yaptilar Insanlar karanlikta yasayip cogaliyorlardi cunku yaraticilar daha ne Gunes i ne Ay i ne de yildizlari herhangi bir isik bicimi yaratmislardi Hem acik hem koyu tenli hem varlikli hem yoksul ve farkli diller konusan cok sayida insan doguda bir arada yasiyordu Tanrilarinin hicbir goruntusunu yapmadilar ama yaraticilarini unutmadilar ve sevgi dolu ve uysaldilar Yuzlerini goge kaldirip dua ettiler Ey yaraticilar Bizimle kalin ve bizi dinleyin Isik olsun Safak olsun Gunduz olsun Safak dunyayi soluk isiga bogsun ve Gunes onu izlesin Gunes her gun aydinlanarak gokyuzunde parladikca bize soyumuzu surdurmemiz icin kizlar ve ogullar bagislayin Bize iyi yararli ve mutlu yasamlar verin ve bize baris verin Bu sozlerle insanlar Gunes i yukselip yaraticilarin yaptiklari basamaklarialtin isinlariyla aydinlatmaya cagirdilar Ve oyle olsun dedi yaraticilar Isik olsun Evrenin safaginda tum yarattiklarimizin ustunde sabahin erken isigi parlasin Cunku biz dusunduk ve tasarladik ve yarattigimiz kusursuz oldu Ve onu yarattilar Yaraticilar yapti bunu Gunes sulardan yukseldi vealtin isinlarini yeryuzune sacti Buyuk ve kucuk hayvanlar koyaklarin serin golgesinde ve nehir kiyilarinda ayaga kalktilar ve dogan gunese yuzlerini donduler Jaguar ve puma kukredi ve yilan tisladi Kuslar kanatlarini actilar ve sarki soylemeye basladilar Insanlar tutsuler yakan ve kurbanlar sunan rahiplerin cevresinde dans ettiler Cunku yaraticilar dunyayi isikla aydinlatmislardi ve kusursuzdu Maya tanrilarini inceleyecek olursak Tanri Kukulkan Misir Mitolojisindeki Thoth gibi bilgi tanrisiydi Kendisine Quetzalcoatl Viracocha Ahau Kin veya Tuylu Yilan da denilirdi Dort ana elementin de tanrisiydi Dort ana elementin simgesi olan canlilarin da tanrisiydi Hava Akbaba Toprak Misir Ates Kertenkele Su Balik Efsaneler Kukulkanin Dogu ufkunda belirip denizden geldigini soyluyor Atalarina dokumaciliktan tarima astronomiden muhendislige dek bircok sey ogreten bu tanrinin fiziksel ozellikleri ise Mayalarin tasvirine gore Mayalarin aksine beyaz tenli acik renk gozlu acik renk sacli uzun boylu bir tanri Elinde de surekli bir asa tasiyor Bu donemde Mayalarin daha hic birbeyaz adam ile karsilasmamis oldugu dusunuldugunde bu tanimlama oldukca ilginc geliyor Ustelik Kukulkanin uzun bir de sakali var Mayalarda hic olmayan bir sey bu cunku genetik olarak sakallari cikmiyor Mam ilk suyu doken tanrica diye de adlandirilir Kukulkan in esidir Dokumacilik sanatinin yaraticisidir Kahraman ikizler Ixbalanque ve Hunaphu nun buyukannesiydi Ixbalanque ve Hunaphu hakkinda bir efsane vardir Dunya ve canlilarin yaratilmasindan kisa bir sure once Ixbalanque ve Hunaphu kahramanlar yeralti dunyasi tanrisina meydan okurlar Ancak tanriya giden yoldaki bazi tuzaklardan kurtulmalidirlar Bircok tuzagi gectikten sonra yarasa dolu bir odaya girmek zorunda kalirlar Orada olum vampiri Hunaphu nun kafasini koparir Sonra yeralti tanrilari bu kafa ile bir cesit top oyunu oynarlar Ixbalanque tanrilara caktirmadan Hunaphu nun kafasini bir tavsanla degistirir Tanrilar tavsani atinca tavsan kosmaya baslar ve kacar Tanrilar da sasirir tavsanin pesinden giderler Ixbalanque kardesinin kafasini yerine takarak onu canlandirir Yeralti tanrilari geri donduklerinde iki kardesin de sag oldugunu gorunce cok sinirlenirler Kahraman kardesler de yeralti tanrilarina saldirdilar onlari alt ettiler Kotu tanrilarin egemenliklerini yitirmesiyle evrendeki duzen rahatca kurulabilmistir Mayalar bu top oyununu oynuyorlardi Amaclari bu efsaneyi anmakti Oyuna oyun gibi degil de kutsal bir toren gibi bakiliyordu Cunku oyunun cok derin anlamlari vardi ve oyundan sonra tanrilara kurbanlar verilirdi Kurbanlar genelde kaybeden takim olurdu Kaucuk top ile oynanan bu oyunun amaci topu kalca omuz dizde sektirerek oyun alanindaki deliklerden gecirmekti Bu oyunu basketbolun atsiymis gibi gorebiliriz Ayrica bakinizMaya tanrilarinin ve dogaustu varliklarin listesiDis baglantilarPopol Vuh Chilam Balam gibi bazi onemli Maya metinlerinin kamu mali cevirileri 23 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Maya El Yazmalarinin Ilahlarinin Temsili 24 Kasim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Paul Schellhas 1904 Gutenberg Projesi nden and Josserand 2016