Bu maddenin konusunda kuşkular bulunmaktadır.Kasım 2021) () ( |
Mektûbât (مکتوبات) veya Mekâtîb (Farsça: مکاتیب), mektuplar anlamına gelen bu eser Mevlânâ'nın dost ve akrabalarına, özellikle de Selçuklu emir ve vezirlerine nasihat için yazdığı 147 adet mektuptan oluşur. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin ölümünden sonra, mektuplar bir araya getirilmiş ve bu esere de Mektûbât veya Mekâtîb adı verilmiştir.
Mektupların dördü Arapça diğerleri ise Farsça olarak yazılmıştır. Mektup yazma geleneği, İran ve Arap edebiyatlarında edebi bir tür olarak kullanılmasına rağmen, mektuplar edebi biçimde değil konuşma dilinde yazmıştır. Mektuplarında "kulunuz, bendeniz" gibi kelimelere hiç yer vermemiştir. Hitaplarında mevki ve memuriyet adları müstesna, mektup yazdığı kişinin aklına, inancına ve yaptığı iyi işlere göre kendisine hangi hitap tarzı yakışıyorsa o sözlerle ve o vasıflarla hitap etmiştir.
Mevlâna’nın mektuplarını 1937 yılında ilk kez Prof.Dr. F. Nâfiz Uzluk yayınlamıştır. İran’da ise 1956 yılında bu eserden yararlanan tarafından yayınlanmıştır.
Türkçe Tercümesi
Eser, Abdülbaki Gölpınarlı tarafından altı yazma nüshası değerlendirilerek, Konya Mevlana Müzesi'ndeki 79 numarada kayıtlı bir nüsha (istinsah tarihi 1351-1354) esas alınmış ve karşılaştırmalı olarak tercüme edilmiştir. Tercümesine, XXIII sayfalık değerli bir “SUNUŞ” yazan Gölpınarlı, yazmalardaki sıraya göre mektupları tercüme etmiş, eserin sonunda da mektuplarda ismi geçen şahıslar hakkında açıklayıcı bilgiler vermiştir. Şu ana kadar tek tercüme olan bu kitap, ilk olarak 1963 yılında İstanbul'da yayınlanmış ve bir daha baskısı yapılmamıştır.
Mektuplar Kimlere Yazıldı
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî, 147 adet mektubun seksen tanesini; Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus (9 adet) ve Emir Muineddin Pervâne (25 adet) gibi padişah, emir ve üst düzey devlet görevlisi olan kişilere yazmış ve bu mektuplarda çeşitli hayır ve yardım işlerinin yerine getirilmesi için onlara ricada bulunmuştur. Mevlânâ bu tarz mektupların birinde (80.mektup) Sultan II. İzzettin Keykavus'a “oğul” diyerek sâmimî bir ifade kullanmıştır.
Celâleddîn Rûmî, sultan, emir ve devlet ileri gelenlerine yazdığı bu mektuplarında, devlet ya da yöneticiler tarafından haksızlığa uğramış kişilerin kendisine ilettikleri şikâyetlerini ilgili yerlere yazarak, bunların mağduriyetlerinin giderilmesini istemiş ve hemen hemen tamamı yerine getirilmiştir.
Bu şahıslara yazılan mektupların bazıları da rica mektubu olmayıp, günümüzdeki anlayışla hal-hatır sorma bâbından yazılmış mektuplardır. Mektupların yedi adedi de büyük oğlu Sultan Veled (2 adet), küçük oğlu Alâaddin Çelebi (3 adet), kızı Fatma Hatun (1 adet) ve diğer oğlu Âlim Çelebi (1 adet) ye yazılmış ve onlara çeşitli tavsiye, teselli ve öğütlerde bulunulmuştur.
Mevlânâ, üç mektup da halifesi ve yakın dostu Hüsâmeddin Çelebi'ye yazmış; bu mektuplarında onu övmüş ve Çelebi'nin söylediği sözlerin kendisi tarafından tamamen desteklendiğini vurgulamıştır. Mektupların kalanları da çeşitli vesilelerle günümüzde haklarında fazla bilgimiz olmayan şahıslara yazılmış; bazıları da Mevlâna'ya gönderilen mektuplara cevap niteliği taşımaktadır. Birkaç mektubun da kime gönderildiği belli olmayıp muhatabın ismi «fulâneddîn» şeklinde anılmıştır.
Mektubatın Edebi Tarzı
Mevlânâ diğer mensur eserlerinde olduğu gibi mektuplarında da sade ve anlaşılır bir Farsçayı tercih etmiş; nadiren de edebî bir dil kullanmıştır. Yine diğer eserlerinde olduğu gibi mektuplarını da konu ile alâkalı Ayet, Hadis, kendisinin ve diğer şairlerin (özellikle Attâr ve Senâî) şiirleri, atasözleri ve hikâyelerle süslemiş ve muhataba vermek istediği mesajı iyice pekiştirmiştir.
Mektuplarına, genellikle «Allah kapıları açandır» manasındaki «Allah mufetihu'l-ebvâb» cümlesiyle başlayan Mevlâna, muhatabını güzel lakap, söz ve unvanlarla onurlandırır; daha sonra söyleyeceklerini dile getirir; mektubu yazma amacını belirtir, istek mektubu ise «Kim bir iyilikle gelirse, ona o iyiliğin on misli vardır.» (Kur'an VI/160), «İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır.» (Hadis) ve «Tatlı suyun başı kalabalık olur» gibi Ayet, Hadis ve atasözleriyle muhatabını yönlendirir; sonunda ise mektubun muhatabına ömür boyu başarı, sağlık, kuvvet, bereket vs. diler ve mektubunu tamamlar.
İlk İki Mektup
1. Mektup
Rahman ve Rahim Allah adıyla ve onunla yardım dileriz. Yaratıp olgunlaştıran yüce Tanrı, kullarından bir kuluna, boyuna arka olmak, lütufta bulunmak, yardım etmek, devlet ve kutluluk vermek dilerse, ona, şükretmeye başarı verir, öylesine ki o kula, yüz kez acılık erişse, bir kez de o kul, bir tatlılık elde etse, o, bir tatlılığı, yüz kez, yüz çeşit sözle, yüz yerde, yüz durakta açar, söyler de, o yüz acıyı bir kez bile açıp söylemez; ancak din dostlarından ayrılmak acısını söyler; çünkü din dostlarının ayrılığından feryat etmek, teşbihtir; Kur'an okumaktır; esenlik onlara, peygamberlerin sünnetidir. Esenlik ona, Eyyup, uğradığı belâdaki büyüklüğü duymaya bile hiçbir gönlün dayanamayacağı kadar zahmetler içindeydi; bütün bunlarla beraber on-sekiz yıl içinde, dilinden Tanrı şükrünü düşürmedi. Ama din dostunun, yâni dinde onunla dertdeş, solukdaş olan ayâlinin ayrılığına düşünce, «Bana zarar erişti» diye feryada başladı. Din dostunun kadrini, din eri bilir. Din dostlarının kadrini, tadını öğrenmek isteyen; bilgin, adâlet ıssı, devleti dindar, Tanrı'dan korkan, kerem sâhibi, beylerin canı, padişahlarla sultanların yakını olan pek aziz emîr, oğlum Necmeddin'den öğrensin. Dindarlığı, gerçekliği, temizliği, tam inancı o denli yayılmıştır ki övülmesine hacet yok. Hak da bilir ve tanıklık eder ki o aziz oğul, bu uzun yolculukta nasıl garipse, kendi şehrinde, yakınlarının arasında, adamlarının içinde de gariptir. Tanrı da bilir ya, bu baba, önce gelen sultanlarla sonra gelenler arasında eşi az bulunan, adâlet, ihsan denizi, ahır zamanda rahmet Mehdî'si olan, menkıbeleri her yana yayılan, herkesçe duyulan, bu yüzden de söylenmesi, anlatılması gerekmeyen, âlemi bezeyen padişahın devletinin başlangıcından beri candan, gönülden, hem de dileyerek, isteyerek, içinden gelerek, garezsiz olarak, salt Allah rızası için devletinin sürüp gitmesine duacıdır; Rahmân'ın gayretinden korkuyorum; yoksa devletine yakışır bazı sözlerle onu över, bu sözlere deliller de getirirdim. Allah saltanatını ebedî kılsın, gecelerle gündüzler yenilendikçe devleti de yenilensin.
Görünüşte yanınızda değilim ama bütün tapınızda bulunanların, soluktan soluğa muhtâc oldukları, yardım diledikleri, dileklerini sundukları, isteklerini bildirdikleri tapıda, onun devletinin sürüp gitmesine duacıyım. Şu dostluğu, sevgiyi bildirişim de, Allah ona rahmet etsin, esenlik versin, peygamberliğin en yüksek makamına sahip olanın izniyledir, fermanıyladır. Sahabeden biri, Peygamber'in huzurunda oturmadaydı. Bir büyük kişi mescidin kapısının önünden geçti. O sahâbi, ey Allah elçisi dedi, bu geçen aziz kişiyi candan, gönülden seviyorum ben. Esenlik ona, Peygamber, git buyurdu, ona bildir. Bu buyruktaki hikmeti, sırrı kaleme alsak söz pek uzar. Bir de şu var: Allah bayrağını yüceltsin, her zaman, âlem padişahının tertemiz eşiğinden haberler alıyordum. Her lütfu, her rahmeti, her padişahlığı, yeniden yeniye bu babanın kulağına geliyordu; geldikçe de seviniyordum. Sevincim iki yüzdendi. Biri fazla sevgimden, fazla düşkünlüğüm- dendi. Çünkü seven, hiç mi hiç, kendi olgunluğuna bağlı olamaz; kendisinin iyi bir ad-san ıssı olmasını istemez; ancak sevgilinin üstün olmasını, olgunluğa ulaşmasını, iyi bir adla anılmasını ister, onunla sevinir. Bu, aşk medresesinin derslerinden bir meseledir. Burada ileriye gidemem ki. Çünkü bu konunun seli, beni de kapar götürür, mektubu da, mektubu yazan şeyhlerin şeyhi, kalplerin emini Husâmeddîn'i de; Allah bereketini daimi etsin; bu müddet içinde o da, bir soluk olsun, duayı, övüşü bırakmamıştır. Bu babanın sevinmesinin ikinci sebebi, Allah devletini yüceltsin, bu padişahın ihsanlarını duymasıdır. Duydukça da, Allah devletini arttırsın, devleti hiç gerilemesin, kat-kat artsın, bu devlete olan sevgim, düşkünlüğüm, Allah'a hamd olsun ki yerindeymiş, lâyığınaymış diyordum. Çünkü sevenin, güzel bir inciyi sevmesi, kendisinin öz temizliğindendir. On sekiz bin âlemde herkes, bir şeyi sever, bir şeye âşıktır. Her âşığın yüceliği, sevgilisinin yüceliği miktarıncadır. Kimin sevgilisi, daha lâtifse, daha zarifse, özü daha yüceyse, âşığı da daha azizdir.
Bölük bölük insanlar, çeşit çeşit âşıklardır; En ululan, en yüceleri, sevgilisi en ulu, en yüce olanıdır.
Gündüz kuşu, gece kuşundan üstündür; ışığın karanlıktan üstün olduğu gibi. Çünkü gündüz kuşu, güneşin ışığına âşıktır; gece kuşuysa karanlığa âşıktır. Bu meselenin anlatılması da pek uzun sürer; dalı, kökü pek çoktur. Allah gönüllerinizi genişletsin, kendisine ait bir ruhla güçlendirsin, kuvvetlendirsin sizi.
Âlem padişahının ikbâl ateşinin ve devletinin yüceliğini, üstün olacağım; Allah hükmünü yürütsün; gün doğdukça, kuşlukçağı geldikçe yüceldikçe yücelsin; hükmünün yürüyeceğini, buyruğunun tutulacağını yormuştum; bu yoruşumun bir sebebi de şuydu ki, yardımının güneşi, kendi kulu olan aziz oğlumuz, beylerin canı ve üstünü, Necmeddin'i fazla ısıttı; kutlu gönlü, hem hüküm divanında, taht basamağında, hem bilim ve rahmet tapısında onu kendine daha artık yaklaştırdı; yıldızı, Allah'ın devlet, olgunluk ve dileklerinin elde edilişi bakımından bütün sultanlara üstün ettiği sultanımızın devlet güneşinden boyuna ışıklansın. hatta bu sözlerin de yeri mi? Zati âlem padişahının bütün buyrukları, bütün düşünceleri, soluğu soluğuna, kutludur, mutludur, devlete, ikbâle ulaşmayı kolaylaştırır. Çünkü kutlu gönlü, zayıflan, mazlumları gözetmededir; gözleri, yardım isteyenlere, muhtaçlara çevrilmiştir. Bu yüzden de, «Kim bir iyilik ederse, bir iyilik ederek gelirse» ayetinin yardım gözü, onun devletini gözetmededir.
Kutlu gönlünü bütün sultanlardan alsın da, ulu, yüce sultanlar sultanına versin, bu bağlılığı da günden güne artsın diye bu müddet içinde, bütün bu murada ermeyişler, Tanrı gayretiyle devletine yol buldu. Hak Hazreti, dünya mülküne bağırdı; padişahın karşısında çır- çıplak soyun da padişah, vefasızlığının ayıplanın görsün; boyanı, düzgününü tiksindirici sularla yıka, akıt da bu padişah, daha devletinin başlangıcında senin yokluğunu görsün; görsün de kutlu gönlünü tümden bize versin, böylece de iki âlemde de saltanatı, başkalarından daha fazla artsın, ebedi olsun; başka padişahlar, senin yokluğunu, devletlerinin sonunda gördüler; seninle aşk oyununa giriştiklerine, sana gönül verdiklerine pişman oldular dedi. «Ve kim Allah'a dayanırsa o, yeter ona.»
Bu mektubun her satırında bir işaret var; anlatmak gerek ki yalnız görünüşe bakan, az, karışık anlayışla tevile kalkışmasın. Fakat sözü uzatmak ayıbından korkuyorum da apaçık anlamanı Allah'tan diliyorum. Gerçekten de odur duaları kabul eden, özü doğruların dualarını makbul eyleyen.
2. Mektup
Ululandıkça ululansın, mülk ıssı yüce padişah, birisine dünya mülkünü verir; başına yücelik tacım kor; saltanat tahtına oturtur onu. Ülkeleri, şehirleri onun buyruğuna râmeder; baş çekenlerin gönüllerini, kendileri isteseler de, istemeseler de ona bağlar; hazneleri, askerleri, onun dileklerine feda eder; o da haznelerin lütfuyla, askerlerin kahriyle, kendi padişahlığını isteyenlere bağışlarda bulunur; minberin üstünde, hutbede adını okutur; gümüş, altın, bütün paralara adını, damgasını bastırır. Fakat pek az bir zaman içinde, önüne ön olmayan mühendisin toprak levhine çizdiği bu çizgileri, gene o mühendis, her gece yok eder-durur; çünkü «Bir delil olan geceyi giderdik» denmiştir. Gecenin habersizliği içinde ne emir kalır, ne memur; ne hâkim kalır, ne mahkûm; ne efendi kalır, ne kul. Bu çizgilerin, bir tek mühendisin eline mahkûm olduğunu bilsinler diyedir bu. Gerçekten bir koku almadılar mı da, herkes bu durmayan, bu ebedi olmayan saltanat dalgıcının, ebedi saltanatı, ebedi tacı - tahtı, askeri - hazneyi bildirme için bir numune, bir usturlap olduğunu anlasın, bilsin diye hepsini ölüm gecesiyle yok eder. Çünkü her hayâl, bir gerçeğin numunesidir; her rüya, bir yoruşun numunesi. Beylerin padişahı ulu Pervane'nin, meleklere, peygamberlere yaraşan yüce himmetini sarf etmesi, zevali olmayan Tanrı'ya kavuşmak için özlemler çekmesi, ibadette, itaatte bulunması, Tanrı razılığını istemesi, yoksulların gönüllerini alması her işin sonunu düşünmesi, Tanrı'nın vaatlerine dayanması da bir rüyadır; bu rüyanın yorumu, Tanrı tapısında biricik olan o zatın yüce mertebeye erişeceğidir, tam yardıma kavuşacağıdır, iyi bir son elde edeceğidir. Allah yüceliğini ebedi kılsın; güzel huyları, olgunluğuna tanıktır. Ona bağışlanan bu başarı kutluluğunun sonu gelmesin, bu kutuluk kesilmesin.
Aziz oğlumuz Sadreddîn'e lütuflar buyrulmuş; öğrendik, şükürler ettik; umarız ki gecikmez. «Geciktirmede, hayır için afetler vardır, geciktirme. Namazı, vakti geçmeden kılın, tez olun.» Nâipler, nereden verelim, nasıl edelim derler.
Ustan, aşktır senin; oraya varınca, Zati o, hâldiliyle sana söyledi mi, dediğini yap.
Erlerden gönül iste, bilgisizden lâf. Sedeften inci iste, ceylândan misk;
Geri kalanı malumdur; apaçık meydandadır. Allah için olsun, Allah için olsun, Allah için, bu iş, nâiplere havale edilmesin.
Arslanların boyunları, başlarına gelen işleri, Kendileri yaptılar da, o yüzden kalınlaştı.
Dipnotlar
- Abdülbâki Gölpınarlı, İstanbul; 9. "Safer" 1382 11.VU.1962
Dış bağlantılar
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddenin tarafsizligi konusunda kuskular bulunmaktadir Konuya dair fikir alisverisi tartisma sayfasinda bulunabilir Sablonu kaldirmadan once lutfen gerekli sartlarin olustugundan emin olun Kasim 2021 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Mektubat مکتوبات veya Mekatib Farsca مکاتیب mektuplar anlamina gelen bu eser Mevlana nin dost ve akrabalarina ozellikle de Selcuklu emir ve vezirlerine nasihat icin yazdigi 147 adet mektuptan olusur Mevlana Celaleddin Rumi nin olumunden sonra mektuplar bir araya getirilmis ve bu esere de Mektubat veya Mekatib adi verilmistir Mektuplarin dordu Arapca digerleri ise Farsca olarak yazilmistir Mektup yazma gelenegi Iran ve Arap edebiyatlarinda edebi bir tur olarak kullanilmasina ragmen mektuplar edebi bicimde degil konusma dilinde yazmistir Mektuplarinda kulunuz bendeniz gibi kelimelere hic yer vermemistir Hitaplarinda mevki ve memuriyet adlari mustesna mektup yazdigi kisinin aklina inancina ve yaptigi iyi islere gore kendisine hangi hitap tarzi yakisiyorsa o sozlerle ve o vasiflarla hitap etmistir Mevlana nin mektuplarini 1937 yilinda ilk kez Prof Dr F Nafiz Uzluk yayinlamistir Iran da ise 1956 yilinda bu eserden yararlanan tarafindan yayinlanmistir Turkce TercumesiEser Abdulbaki Golpinarli tarafindan alti yazma nushasi degerlendirilerek Konya Mevlana Muzesi ndeki 79 numarada kayitli bir nusha istinsah tarihi 1351 1354 esas alinmis ve karsilastirmali olarak tercume edilmistir Tercumesine XXIII sayfalik degerli bir SUNUS yazan Golpinarli yazmalardaki siraya gore mektuplari tercume etmis eserin sonunda da mektuplarda ismi gecen sahislar hakkinda aciklayici bilgiler vermistir Su ana kadar tek tercume olan bu kitap ilk olarak 1963 yilinda Istanbul da yayinlanmis ve bir daha baskisi yapilmamistir Mektuplar Kimlere YazildiMevlana Celaleddin Rumi 147 adet mektubun seksen tanesini Selcuklu Sultani II Izzettin Keykavus 9 adet ve Emir Muineddin Pervane 25 adet gibi padisah emir ve ust duzey devlet gorevlisi olan kisilere yazmis ve bu mektuplarda cesitli hayir ve yardim islerinin yerine getirilmesi icin onlara ricada bulunmustur Mevlana bu tarz mektuplarin birinde 80 mektup Sultan II Izzettin Keykavus a ogul diyerek samimi bir ifade kullanmistir Celaleddin Rumi sultan emir ve devlet ileri gelenlerine yazdigi bu mektuplarinda devlet ya da yoneticiler tarafindan haksizliga ugramis kisilerin kendisine ilettikleri sikayetlerini ilgili yerlere yazarak bunlarin magduriyetlerinin giderilmesini istemis ve hemen hemen tamami yerine getirilmistir Bu sahislara yazilan mektuplarin bazilari da rica mektubu olmayip gunumuzdeki anlayisla hal hatir sorma babindan yazilmis mektuplardir Mektuplarin yedi adedi de buyuk oglu Sultan Veled 2 adet kucuk oglu Alaaddin Celebi 3 adet kizi Fatma Hatun 1 adet ve diger oglu Alim Celebi 1 adet ye yazilmis ve onlara cesitli tavsiye teselli ve ogutlerde bulunulmustur Mevlana uc mektup da halifesi ve yakin dostu Husameddin Celebi ye yazmis bu mektuplarinda onu ovmus ve Celebi nin soyledigi sozlerin kendisi tarafindan tamamen desteklendigini vurgulamistir Mektuplarin kalanlari da cesitli vesilelerle gunumuzde haklarinda fazla bilgimiz olmayan sahislara yazilmis bazilari da Mevlana ya gonderilen mektuplara cevap niteligi tasimaktadir Birkac mektubun da kime gonderildigi belli olmayip muhatabin ismi fulaneddin seklinde anilmistir Mektubatin Edebi TarziMevlana diger mensur eserlerinde oldugu gibi mektuplarinda da sade ve anlasilir bir Farscayi tercih etmis nadiren de edebi bir dil kullanmistir Yine diger eserlerinde oldugu gibi mektuplarini da konu ile alakali Ayet Hadis kendisinin ve diger sairlerin ozellikle Attar ve Senai siirleri atasozleri ve hikayelerle suslemis ve muhataba vermek istedigi mesaji iyice pekistirmistir Mektuplarina genellikle Allah kapilari acandir manasindaki Allah mufetihu l ebvab cumlesiyle baslayan Mevlana muhatabini guzel lakap soz ve unvanlarla onurlandirir daha sonra soyleyeceklerini dile getirir mektubu yazma amacini belirtir istek mektubu ise Kim bir iyilikle gelirse ona o iyiligin on misli vardir Kur an VI 160 Insanlarin hayirlisi insanlara faydasi dokunandir Hadis ve Tatli suyun basi kalabalik olur gibi Ayet Hadis ve atasozleriyle muhatabini yonlendirir sonunda ise mektubun muhatabina omur boyu basari saglik kuvvet bereket vs diler ve mektubunu tamamlar Ilk Iki Mektup1 Mektup Rahman ve Rahim Allah adiyla ve onunla yardim dileriz Yaratip olgunlastiran yuce Tanri kullarindan bir kuluna boyuna arka olmak lutufta bulunmak yardim etmek devlet ve kutluluk vermek dilerse ona sukretmeye basari verir oylesine ki o kula yuz kez acilik erisse bir kez de o kul bir tatlilik elde etse o bir tatliligi yuz kez yuz cesit sozle yuz yerde yuz durakta acar soyler de o yuz aciyi bir kez bile acip soylemez ancak din dostlarindan ayrilmak acisini soyler cunku din dostlarinin ayriligindan feryat etmek tesbihtir Kur an okumaktir esenlik onlara peygamberlerin sunnetidir Esenlik ona Eyyup ugradigi beladaki buyuklugu duymaya bile hicbir gonlun dayanamayacagi kadar zahmetler icindeydi butun bunlarla beraber on sekiz yil icinde dilinden Tanri sukrunu dusurmedi Ama din dostunun yani dinde onunla dertdes solukdas olan ayalinin ayriligina dusunce Bana zarar eristi diye feryada basladi Din dostunun kadrini din eri bilir Din dostlarinin kadrini tadini ogrenmek isteyen bilgin adalet issi devleti dindar Tanri dan korkan kerem sahibi beylerin cani padisahlarla sultanlarin yakini olan pek aziz emir oglum Necmeddin den ogrensin Dindarligi gercekligi temizligi tam inanci o denli yayilmistir ki ovulmesine hacet yok Hak da bilir ve taniklik eder ki o aziz ogul bu uzun yolculukta nasil garipse kendi sehrinde yakinlarinin arasinda adamlarinin icinde de gariptir Tanri da bilir ya bu baba once gelen sultanlarla sonra gelenler arasinda esi az bulunan adalet ihsan denizi ahir zamanda rahmet Mehdi si olan menkibeleri her yana yayilan herkesce duyulan bu yuzden de soylenmesi anlatilmasi gerekmeyen alemi bezeyen padisahin devletinin baslangicindan beri candan gonulden hem de dileyerek isteyerek icinden gelerek garezsiz olarak salt Allah rizasi icin devletinin surup gitmesine duacidir Rahman in gayretinden korkuyorum yoksa devletine yakisir bazi sozlerle onu over bu sozlere deliller de getirirdim Allah saltanatini ebedi kilsin gecelerle gunduzler yenilendikce devleti de yenilensin Gorunuste yaninizda degilim ama butun tapinizda bulunanlarin soluktan soluga muhtac olduklari yardim diledikleri dileklerini sunduklari isteklerini bildirdikleri tapida onun devletinin surup gitmesine duaciyim Su dostlugu sevgiyi bildirisim de Allah ona rahmet etsin esenlik versin peygamberligin en yuksek makamina sahip olanin izniyledir fermaniyladir Sahabeden biri Peygamber in huzurunda oturmadaydi Bir buyuk kisi mescidin kapisinin onunden gecti O sahabi ey Allah elcisi dedi bu gecen aziz kisiyi candan gonulden seviyorum ben Esenlik ona Peygamber git buyurdu ona bildir Bu buyruktaki hikmeti sirri kaleme alsak soz pek uzar Bir de su var Allah bayragini yuceltsin her zaman alem padisahinin tertemiz esiginden haberler aliyordum Her lutfu her rahmeti her padisahligi yeniden yeniye bu babanin kulagina geliyordu geldikce de seviniyordum Sevincim iki yuzdendi Biri fazla sevgimden fazla duskunlugum dendi Cunku seven hic mi hic kendi olgunluguna bagli olamaz kendisinin iyi bir ad san issi olmasini istemez ancak sevgilinin ustun olmasini olgunluga ulasmasini iyi bir adla anilmasini ister onunla sevinir Bu ask medresesinin derslerinden bir meseledir Burada ileriye gidemem ki Cunku bu konunun seli beni de kapar goturur mektubu da mektubu yazan seyhlerin seyhi kalplerin emini Husameddin i de Allah bereketini daimi etsin bu muddet icinde o da bir soluk olsun duayi ovusu birakmamistir Bu babanin sevinmesinin ikinci sebebi Allah devletini yuceltsin bu padisahin ihsanlarini duymasidir Duydukca da Allah devletini arttirsin devleti hic gerilemesin kat kat artsin bu devlete olan sevgim duskunlugum Allah a hamd olsun ki yerindeymis layiginaymis diyordum Cunku sevenin guzel bir inciyi sevmesi kendisinin oz temizligindendir On sekiz bin alemde herkes bir seyi sever bir seye asiktir Her asigin yuceligi sevgilisinin yuceligi miktarincadir Kimin sevgilisi daha latifse daha zarifse ozu daha yuceyse asigi da daha azizdir Boluk boluk insanlar cesit cesit asiklardir En ululan en yuceleri sevgilisi en ulu en yuce olanidir Gunduz kusu gece kusundan ustundur isigin karanliktan ustun oldugu gibi Cunku gunduz kusu gunesin isigina asiktir gece kusuysa karanliga asiktir Bu meselenin anlatilmasi da pek uzun surer dali koku pek coktur Allah gonullerinizi genisletsin kendisine ait bir ruhla guclendirsin kuvvetlendirsin sizi Alem padisahinin ikbal atesinin ve devletinin yuceligini ustun olacagim Allah hukmunu yurutsun gun dogdukca kuslukcagi geldikce yuceldikce yucelsin hukmunun yuruyecegini buyrugunun tutulacagini yormustum bu yorusumun bir sebebi de suydu ki yardiminin gunesi kendi kulu olan aziz oglumuz beylerin cani ve ustunu Necmeddin i fazla isitti kutlu gonlu hem hukum divaninda taht basamaginda hem bilim ve rahmet tapisinda onu kendine daha artik yaklastirdi yildizi Allah in devlet olgunluk ve dileklerinin elde edilisi bakimindan butun sultanlara ustun ettigi sultanimizin devlet gunesinden boyuna isiklansin hatta bu sozlerin de yeri mi Zati alem padisahinin butun buyruklari butun dusunceleri solugu soluguna kutludur mutludur devlete ikbale ulasmayi kolaylastirir Cunku kutlu gonlu zayiflan mazlumlari gozetmededir gozleri yardim isteyenlere muhtaclara cevrilmistir Bu yuzden de Kim bir iyilik ederse bir iyilik ederek gelirse ayetinin yardim gozu onun devletini gozetmededir Kutlu gonlunu butun sultanlardan alsin da ulu yuce sultanlar sultanina versin bu bagliligi da gunden gune artsin diye bu muddet icinde butun bu murada ermeyisler Tanri gayretiyle devletine yol buldu Hak Hazreti dunya mulkune bagirdi padisahin karsisinda cir ciplak soyun da padisah vefasizliginin ayiplanin gorsun boyani duzgununu tiksindirici sularla yika akit da bu padisah daha devletinin baslangicinda senin yoklugunu gorsun gorsun de kutlu gonlunu tumden bize versin boylece de iki alemde de saltanati baskalarindan daha fazla artsin ebedi olsun baska padisahlar senin yoklugunu devletlerinin sonunda gorduler seninle ask oyununa giristiklerine sana gonul verdiklerine pisman oldular dedi Ve kim Allah a dayanirsa o yeter ona Bu mektubun her satirinda bir isaret var anlatmak gerek ki yalniz gorunuse bakan az karisik anlayisla tevile kalkismasin Fakat sozu uzatmak ayibindan korkuyorum da apacik anlamani Allah tan diliyorum Gercekten de odur dualari kabul eden ozu dogrularin dualarini makbul eyleyen 2 Mektup Ululandikca ululansin mulk issi yuce padisah birisine dunya mulkunu verir basina yucelik tacim kor saltanat tahtina oturtur onu Ulkeleri sehirleri onun buyruguna rameder bas cekenlerin gonullerini kendileri isteseler de istemeseler de ona baglar hazneleri askerleri onun dileklerine feda eder o da haznelerin lutfuyla askerlerin kahriyle kendi padisahligini isteyenlere bagislarda bulunur minberin ustunde hutbede adini okutur gumus altin butun paralara adini damgasini bastirir Fakat pek az bir zaman icinde onune on olmayan muhendisin toprak levhine cizdigi bu cizgileri gene o muhendis her gece yok eder durur cunku Bir delil olan geceyi giderdik denmistir Gecenin habersizligi icinde ne emir kalir ne memur ne hakim kalir ne mahkum ne efendi kalir ne kul Bu cizgilerin bir tek muhendisin eline mahkum oldugunu bilsinler diyedir bu Gercekten bir koku almadilar mi da herkes bu durmayan bu ebedi olmayan saltanat dalgicinin ebedi saltanati ebedi taci tahti askeri hazneyi bildirme icin bir numune bir usturlap oldugunu anlasin bilsin diye hepsini olum gecesiyle yok eder Cunku her hayal bir gercegin numunesidir her ruya bir yorusun numunesi Beylerin padisahi ulu Pervane nin meleklere peygamberlere yarasan yuce himmetini sarf etmesi zevali olmayan Tanri ya kavusmak icin ozlemler cekmesi ibadette itaatte bulunmasi Tanri raziligini istemesi yoksullarin gonullerini almasi her isin sonunu dusunmesi Tanri nin vaatlerine dayanmasi da bir ruyadir bu ruyanin yorumu Tanri tapisinda biricik olan o zatin yuce mertebeye erisecegidir tam yardima kavusacagidir iyi bir son elde edecegidir Allah yuceligini ebedi kilsin guzel huylari olgunluguna taniktir Ona bagislanan bu basari kutlulugunun sonu gelmesin bu kutuluk kesilmesin Aziz oglumuz Sadreddin e lutuflar buyrulmus ogrendik sukurler ettik umariz ki gecikmez Geciktirmede hayir icin afetler vardir geciktirme Namazi vakti gecmeden kilin tez olun Naipler nereden verelim nasil edelim derler Ustan asktir senin oraya varinca Zati o haldiliyle sana soyledi mi dedigini yap Erlerden gonul iste bilgisizden laf Sedeften inci iste ceylandan misk Geri kalani malumdur apacik meydandadir Allah icin olsun Allah icin olsun Allah icin bu is naiplere havale edilmesin Arslanlarin boyunlari baslarina gelen isleri Kendileri yaptilar da o yuzden kalinlasti DipnotlarAbdulbaki Golpinarli Istanbul 9 Safer 1382 11 VU 1962Dis baglantilar