Robinson Crusoe, Daniel Defoe'nun 1719 yılında ilk basımı yapılan ve bazılarınca ilk İngilizce roman olarak nitelendirilen kitabıdır. Kitap İngiltere'de yaşayan Alman asıllı orta hâlli bir ailenin en küçük oğlu olan Robinson Crusoe'nun babasının tüm itirazlarına rağmen, dünyayı gezme hayalleri ile çıktığı yolculukları ve bu sırada karşılaştığı olayları anlatır. Bu yolculuklar içinde ıssız bir adada 28 senesini son üç yılı hariç yalnız geçirir.
The Life and Strange Surprizing Adventures of Robinson Crusoe, Of York, Mariner: Who lived Eight and Twenty Years, all alone in an un-inhabited Island on the Coast of America, near the Mouth of the Great River of Oroonoque; Having been cast on Shore by Shipwreck, wherein all the Men perished but himself. With An Account how he was at last as strangely deliver'd by Pyrates. | |
Carl Offterdinger'in Robinson Crusoe ve Cuma adlı eseri | |
Yazar | Daniel Defoe |
---|---|
Ülke | İngiltere |
Dil | İngilizce |
Tür | Roman |
Yayım | 25 Nisan 1719 |
Yayımcı | W. Taylor |
Kitabın orijinal adı bir başlığa göre oldukça uzun sayılabilecek şekilde basılmıştır: York'lu Bir Denizcinin, Kendi Kaleminden, Deniz Kazası ile Düştüğü Amerika Sahillerindeki Oroonoque Nehri Ağzındaki Issız Bir Adada 28 Yılını Geçirirken Yaşadığı Serüvenler ve Korsanlar Tarafından Kurtarılması.
Kitaba gösterilen ilgi
İlk çıktığı 25 Nisan 1719 tarihinde, okurun tepkisi çok olumlu oldu. Daha yıl dolmadan, 4 baskı yaptı ve sonraki yıllarda da çok geniş bir okuyucu kitlesi edindi. 19. asrın sonlarına doğru, Batı edebiyat dünyası, kitabın farklı dillere de çevrilmiş baskıları, kitapla ilgili eleştiri ve analizlere yer veren araştırmalar ve konusuyla benzerlikler içeren başka kitaplarla tanıştı. Özellikle çocuklar için kısaltılmış versiyonları ve serüvenleri anlatan sadece resim içeren kitaplar da basıldı.
Kitaba daha sonra Robinson'un adadan kurtulduktan sonra yaşadığı serüvenleri anlatan bölümler de eklendi Fakat bu kısımlar içerdiği diğer milletleri aşağılayıcı ve eleştirel yaklaşımlar sebebiyle ilk kısımları kadar evrensel bir ilgi kazanamadı
Gerçek öyküler
Kitabın konusunun aslında gerçek hayatta, eski adı Isla Mas a Tierra olan bir adada yalnız yaşamış Alexander Selkirk adlı İskoç bir denizcinin 1709 yılında tarafından kurtarılmasının yarattığı şaşkınlık ve ilgiden ilham alınarak yazıldığı iddia edilmiştir. Benzer bir kaynak da müslüman dünyasından İbn-i Sina ve İbn-i Tufeyl kaynaklı Hay ibn-i Yakzan adlı kitaptır. Bu kitapta hiç kimseden bir şey öğrenmemiş bir insanın doğada gördükleri ile Tanrı'yı anlaması anlatılır. Ancak bu romanda olaylar daha barışçıl bir dille anlatılmıştır.
Konusu
Romanın edebiyat seviyesinin düşüklüğü hakkında çeşitli eleştiriler yapılmış olmasına rağmen, etkileyici konusu ve serüvenleri ile Batı'nın sömürge tarihi ve felsefesi anlatılır. Anlatım basit cümlelerle kısa kısa, olay akışının verilişi şeklindedir. Bu yapı içerisinde adadaki yaşamın detayları ve bunların arasında Robinson'un iç konuşmaları ve o anki duygu dünyası yansıtılır.
Hikâye İngiltere'de belli bir gelir seviyesi ve mutluluk standardı yakalamış Crusoe (Kreutzner) ailesinin en küçük oğulları Robinson'un babasının aksi yöndeki telkinlerine rağmen, sıkıcı ama garantili hayatı terk ederek bir arkadaşının babasının gemisiyle denize açılması ile başlar. Bundan sonra Faslı bir denizciye köle olarak satılır (kitapta bu kişiden Türk diye söz edilmektedir). Oradan kaçması ve kendisini Brezilya'da şeker kamışı yetiştiren zengin bir çiftçi olarak bulmasına kadar birçok macera yaşar. Ancak rahat Robinson'u sıkmaktadır. Biraz da mal hırsıyla hayale kapılarak Afrika'dan köle getirip satmayı planlar. Arkadaşları ile planladığı bu yolculuk nihayetinde, ıssız bir adada kendisini bulur. Geminin enkazından kurtarabildikleri ile yaşamını sürdürecektir. Yaklaşık 24 sene sonunda adaya yabancıların geldiğini fark ederek, bunların elinden kurtardığı ve kendisine "Cuma" ismini verdiği bir yerli ile 4 sene daha adada yaşar. Cuma'ya İngilizce ve din bilgisi vererek kendisini eğitir, hizmetine alır.
Orijinalinde, ilk kitap adadan kurtulduktan sonra Robinson'un İngiltere'ye dönmesi ve bir ihtimal Robinson'un oraya tekrar dönebileceği iması ile bitirilir. Sonradan eklenen ve Robinson'un Maceraları adı verilen ikinci kitapta, Robinson adaya gerçekten döner. Ancak kendisi artık ada halkınca bir fatih ve sömürge valisi yetkilerine sahip olarak tanınmaktadır. Burada da kendince yaptığı iyilikler ve ada halkının mutluluklarına yaptığı katkıların ardından yine serüvenlerine devam etmek ve dünyayı tanımak için denize açılır. Madagaskar'dan, Çin'in kalabalık şehirlerinden, ticaret limanlarından, Asya'nın ıssız şehirlerinden, Tatarlardan, Çerkezlerden, Ruslardan yani hemen hemen o sıralarda Avrupalılarca merak edilen her yerden geçerek İngiltere'ye döner. Bu yolculuklarda kendisini hep yüksek karlarla ticaret yaparak, Hindistan'dan afyon alıp, Çin'e satıp, oradan Rus bozkırlarından kürk alıp, Araplara satarken görürüz. Bütün bu işlerin arasında, sürekli kendi kültürünü diğerleriyle kıyaslar ve Çin'in tüm nüfus büyüklüğüne ve ticaretine rağmen hiçbir zaman Avrupa ile boy ölçüşemeyeceğini söyler. Hatta kervanlarda yol arkadaşları ile bu düşüncelerini paylaşıp onları gerektiğinde tartışmalarda susturur. Kafasında sürekli olarak kendi dininin ve kültürünün üstünlüğü konusunda doğruluğundan emin olduğu fikirler geçirir ve bunları okuyucusuyla paylaşır.
Kitabın yazıldığı tarihte dünya tarihini etkileten başlıca olaylara da yer yer değinilmiştir. Bunlar arasında Çin'de daha o zamanlar başlayıp sonradan Mao'nun kültür devrimine kadar sürecek olan ve Çin'i adeta İngilizlerin oyuncağı haline getiren, genç nüfusu çürüten afyon bağımlılığının ilk izlerinden bahsedilir. Ayrıca o zamanlar açıkça dile getirilmeyen Amerika'daki İspanyol ve Portekiz'lilerce gerçekleştirilmiş katliamalardan söz edilir ve bu milletler barbar oldukları konusunda eleştirilir. Bu dönemde Osmanlı'nın 1699 Karlofça Antlaşması ile duraklamadan gerilemeye geçtiğini düşünülürse, kitapta da Robinson'un buralardan hiç bahsetmemesi ilginç bir paralellik gösterir. Tıpkı Osmanlının gelişmesi zamanında olduğu gibi Rusların iç Asya eksenindeki hareketleri ve başarıları bu dönemde Avrupalılarca daha ilgi çekici bulunduğundan bu memleketle ilgili görüşler ve bilgiler kitapta çok sık paylaşılır. Kitapta Türklerle ilgili olarak iki ilginç cümle sarfedilmiştir. Birinde Robinson'un bıyığını "çok etkileyici" görünen Türkler gibi uzattığından bahsedilir. İkincisinde ise, Robinson bir İspanyol ile Türk arasında, iyi efendilik karşılaştırılması yapılsa, Türk'ün muhtemelen daha iyi olabileceğini düşündüğü anlaşılır.
Hristiyanlık ve Robinson
Robinson'un yaşamını kendi ifadesi ile cehenneme çeviren gezme ve macera tutkusu, adada ilk zamanlar kalbinde hiç duymadığı tanrı korkusunu da keşfettirmiştir. Başına gelen olayları ilk zamanlar babasının sözünden çıkmasına karşı verilen bir tanrı cezası olduğunu düşünse de, bir süre sonra büyük yalnızlığının aslında tanrıyı anlamak yolunda hayatındaki en büyük fırsatı yarattığını düşünmüştür.
Adadaki ve sonraki hayatında önceleri düşüncelerinde yer bulmayan inançları, zamanla kararlarını alırken hayati ihtiyaçların da ötesine geçmiş ve adeta onu yönlendirmiştir. Özellikle Sibirya içlerini dolaşırken, Tatarların tapındığı bir putu arkadaşı ile yakması ve bunun sonucunda çıkan ayaklanmanın kendisi ve kervanındakilerin canını tehdit etmesi, bütün kitap boyunca her şeyden çok insan hayatına değer verdiğini ifade eden Robinson'un kişiliği ile çelişki yaratmıştır.
Sayfalar ilerledikçe, hümanist ve mücadelesini doğa ile sürdüren kişiliği, adeta bir sömürge valisi ya da herkesi kendi dinine inandırmaya çalışan bir misyoner kimliğine dönüşür. Cuma ile karşılaştığı ilk anda ona adını sormadan "Cuma" ismiyle hitap etmesi ve onun dininin özelliklerini ve bütünselliğini sorgulamadan hristiyan olmasına çabalaması aslında, sonradan ortaya çıkan kişiliğinin ipuçlarını vermiştir. Gittiği ülkelerin kültürlerini sorgulamadan onların yaptıklarını anlamaya çalışırken hep son noktada verdiği kararları "neticede bu insanlar putperestti" diyerek inanç tabanında sonuçlandırır. Bazen bu inançsız putperestlerin aşırı barbarlıklarına sebep olarak inançsızlıklarını görür. Ancak bir vahşinin dinini büsbütün terk ederek birey olabileceğini düşünür. Gerçekten de, Cuma o dönem edebiyatındaki hikâyelerde bir birey olarak anlatılan ilk yerlidir.
Robinson'un adada geçirmiş olduğu yalnızlık süreci sonraları Batı dünyasınında gerçekten tanrı yolunda atılması gereken iyi bir adım olarak değerlendirilmiş ve bu dönemde tanrıdan uzaklaşmak yerine büsbütün inançlarına daha çok sahip çıkması takdirle karşılanmıştır. Ancak bu özelliklerin yani bir kilise desteğinden yoksunken bu derece tanrı ile yakınlaşabilmesi Anglikan kilisesince inandırıcılıktan yoksun bulunmuştur.
Sömürge Düzeni ve Robinson
Roman, doğa ile insan mücadelesi şeklinde başlayan konusu ile ilgi çekici sömürge tarihi bilgileri ile de doludur. Batı Avrupa o dönemde sömürge yarışında yavaş yavaş Portekiz ve İspanyol üstünlüğünden Hollanda (Flemenk) ve İngiliz üstünlüğüne geçişini yaşamaktadır. İngilizler Hindistan, Çin ve Okyanusya bölgesinde önemli kazanımlar elde ederken, Latin devletleri arasında liderliği çeken Portekiz sömürge tarihindeki başarılı döneminden yavaş yavaş uzaklaşmaktadır. Bu noktada özellikle ikinci kitapta anlatılanlar dikkat çekicidir. Yazarın sonradan öğrenildiği üzere aynı zamanda bir İngiliz Hükûmeti ajanı olması belki de, politik çıkarları açısından ilgi toplamış bir romanın gücünden faydalanmak isteyen devletin politik görüşlerini dünyanın geri kalanına kabul ettirme şansını arttıran bir nedenle kullanılmış olabilir. Bunun dışında tamamen yazarın şahsi politik görüşlerini ifade ettiği bir kitap olması da olasıdır. Tüm bunlara rağmen gerçek kaynağı ne olursa olsun Robinson'un ürettiği İspanyol-Portekiz-Çin karşıtı fikirler romanda sık sık yer bulmuştur.
Adadan kurtulup döndüğünde adaya yerleşmelerine yardımcı olduğu Avrupalılar artık ona kurtarıcıları veya yöneticileri gibi davranmakta, bu da Robinson'un kendisini adalet ve tanrı kurallarına göre hüküm vererek tebasını hoş tutan bir hükümdar gibi algılamasına sebep olmaktadır. Hatta tanıştığı Rus sürgünlere, halkının yöneticisini daha çok sevme kıyaslaması yapıldığında, Rus Çarından daha üstün olduğunu iddia eder. Onun bu üstün vasıflarını gören Tanrı sık sık karşısına bu iyilik ve adaletini kullanma şansını verecektir. Bu anlamda aslında yazar, Robinson ve onun sahip olduğu yeteneklerle tipik İngiliz sömürücüsüne karşılaşacağı barbar ve vahşilere nasıl davranması gerektiği konusunda yol yordam göstermekte, örnek olmaktadır.Robinson Crusoe ıssız adada 28 yıl yalnız yaşamıştır.
Türkçe çeviriler
- Akşit Göktürk, 2002. Yapı Kredi Yayınları, 503 s.
- İbrahim Doğan, 1999. Engin Yayınevi, 182 s.
- Nilgün Erzik, 1999. Epsilon Yayınevi,
- Öner Kemal, 2000. İnkılap Kitabevi, İstanbul, 124 s.
- Gülten Suveren, 2000. Altın Kitaplar, İstanbul, 176 s.
- İlhan Bahar, 2002. Kum Saati Yayınları, İstanbul, 560 s.
- Dumlu YILDIZ 2010 Ünlü Çocuk Yayınları
- Fadime Kâhya, 2012. İş Bankası Kültür Yayınları, 328 s.
- Meryem Eker, 2013. Gonca Yayınları, 228 s.
- Zeynep Erkut, 2016. Lacivert Yayıncılık, 206 s.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Robinson Crusoe Daniel Defoe nun 1719 yilinda ilk basimi yapilan ve bazilarinca ilk Ingilizce roman olarak nitelendirilen kitabidir Kitap Ingiltere de yasayan Alman asilli orta halli bir ailenin en kucuk oglu olan Robinson Crusoe nun babasinin tum itirazlarina ragmen dunyayi gezme hayalleri ile ciktigi yolculuklari ve bu sirada karsilastigi olaylari anlatir Bu yolculuklar icinde issiz bir adada 28 senesini son uc yili haric yalniz gecirir Robinson CrusoeThe Life and Strange Surprizing Adventures of Robinson Crusoe Of York Mariner Who lived Eight and Twenty Years all alone in an un inhabited Island on the Coast of America near the Mouth of the Great River of Oroonoque Having been cast on Shore by Shipwreck wherein all the Men perished but himself With An Account how he was at last as strangely deliver d by Pyrates Carl Offterdinger in Robinson Crusoe ve Cuma adli eseriYazarDaniel DefoeUlkeIngiltereDilIngilizceTurRomanYayim25 Nisan 1719YayimciW Taylor Kitabin orijinal adi bir basliga gore oldukca uzun sayilabilecek sekilde basilmistir York lu Bir Denizcinin Kendi Kaleminden Deniz Kazasi ile Dustugu Amerika Sahillerindeki Oroonoque Nehri Agzindaki Issiz Bir Adada 28 Yilini Gecirirken Yasadigi Seruvenler ve Korsanlar Tarafindan Kurtarilmasi Kitaba gosterilen ilgiIlk ciktigi 25 Nisan 1719 tarihinde okurun tepkisi cok olumlu oldu Daha yil dolmadan 4 baski yapti ve sonraki yillarda da cok genis bir okuyucu kitlesi edindi 19 asrin sonlarina dogru Bati edebiyat dunyasi kitabin farkli dillere de cevrilmis baskilari kitapla ilgili elestiri ve analizlere yer veren arastirmalar ve konusuyla benzerlikler iceren baska kitaplarla tanisti Ozellikle cocuklar icin kisaltilmis versiyonlari ve seruvenleri anlatan sadece resim iceren kitaplar da basildi Kitaba daha sonra Robinson un adadan kurtulduktan sonra yasadigi seruvenleri anlatan bolumler de eklendi Fakat bu kisimlar icerdigi diger milletleri asagilayici ve elestirel yaklasimlar sebebiyle ilk kisimlari kadar evrensel bir ilgi kazanamadiGercek oykulerKitabin konusunun aslinda gercek hayatta eski adi Isla Mas a Tierra olan bir adada yalniz yasamis Alexander Selkirk adli Iskoc bir denizcinin 1709 yilinda tarafindan kurtarilmasinin yarattigi saskinlik ve ilgiden ilham alinarak yazildigi iddia edilmistir Benzer bir kaynak da musluman dunyasindan Ibn i Sina ve Ibn i Tufeyl kaynakli Hay ibn i Yakzan adli kitaptir Bu kitapta hic kimseden bir sey ogrenmemis bir insanin dogada gordukleri ile Tanri yi anlamasi anlatilir Ancak bu romanda olaylar daha bariscil bir dille anlatilmistir KonusuRomanin edebiyat seviyesinin dusuklugu hakkinda cesitli elestiriler yapilmis olmasina ragmen etkileyici konusu ve seruvenleri ile Bati nin somurge tarihi ve felsefesi anlatilir Anlatim basit cumlelerle kisa kisa olay akisinin verilisi seklindedir Bu yapi icerisinde adadaki yasamin detaylari ve bunlarin arasinda Robinson un ic konusmalari ve o anki duygu dunyasi yansitilir Hikaye Ingiltere de belli bir gelir seviyesi ve mutluluk standardi yakalamis Crusoe Kreutzner ailesinin en kucuk ogullari Robinson un babasinin aksi yondeki telkinlerine ragmen sikici ama garantili hayati terk ederek bir arkadasinin babasinin gemisiyle denize acilmasi ile baslar Bundan sonra Fasli bir denizciye kole olarak satilir kitapta bu kisiden Turk diye soz edilmektedir Oradan kacmasi ve kendisini Brezilya da seker kamisi yetistiren zengin bir ciftci olarak bulmasina kadar bircok macera yasar Ancak rahat Robinson u sikmaktadir Biraz da mal hirsiyla hayale kapilarak Afrika dan kole getirip satmayi planlar Arkadaslari ile planladigi bu yolculuk nihayetinde issiz bir adada kendisini bulur Geminin enkazindan kurtarabildikleri ile yasamini surdurecektir Yaklasik 24 sene sonunda adaya yabancilarin geldigini fark ederek bunlarin elinden kurtardigi ve kendisine Cuma ismini verdigi bir yerli ile 4 sene daha adada yasar Cuma ya Ingilizce ve din bilgisi vererek kendisini egitir hizmetine alir Orijinalinde ilk kitap adadan kurtulduktan sonra Robinson un Ingiltere ye donmesi ve bir ihtimal Robinson un oraya tekrar donebilecegi imasi ile bitirilir Sonradan eklenen ve Robinson un Maceralari adi verilen ikinci kitapta Robinson adaya gercekten doner Ancak kendisi artik ada halkinca bir fatih ve somurge valisi yetkilerine sahip olarak taninmaktadir Burada da kendince yaptigi iyilikler ve ada halkinin mutluluklarina yaptigi katkilarin ardindan yine seruvenlerine devam etmek ve dunyayi tanimak icin denize acilir Madagaskar dan Cin in kalabalik sehirlerinden ticaret limanlarindan Asya nin issiz sehirlerinden Tatarlardan Cerkezlerden Ruslardan yani hemen hemen o siralarda Avrupalilarca merak edilen her yerden gecerek Ingiltere ye doner Bu yolculuklarda kendisini hep yuksek karlarla ticaret yaparak Hindistan dan afyon alip Cin e satip oradan Rus bozkirlarindan kurk alip Araplara satarken goruruz Butun bu islerin arasinda surekli kendi kulturunu digerleriyle kiyaslar ve Cin in tum nufus buyuklugune ve ticaretine ragmen hicbir zaman Avrupa ile boy olcusemeyecegini soyler Hatta kervanlarda yol arkadaslari ile bu dusuncelerini paylasip onlari gerektiginde tartismalarda susturur Kafasinda surekli olarak kendi dininin ve kulturunun ustunlugu konusunda dogrulugundan emin oldugu fikirler gecirir ve bunlari okuyucusuyla paylasir Kitabin yazildigi tarihte dunya tarihini etkileten baslica olaylara da yer yer deginilmistir Bunlar arasinda Cin de daha o zamanlar baslayip sonradan Mao nun kultur devrimine kadar surecek olan ve Cin i adeta Ingilizlerin oyuncagi haline getiren genc nufusu curuten afyon bagimliliginin ilk izlerinden bahsedilir Ayrica o zamanlar acikca dile getirilmeyen Amerika daki Ispanyol ve Portekiz lilerce gerceklestirilmis katliamalardan soz edilir ve bu milletler barbar olduklari konusunda elestirilir Bu donemde Osmanli nin 1699 Karlofca Antlasmasi ile duraklamadan gerilemeye gectigini dusunulurse kitapta da Robinson un buralardan hic bahsetmemesi ilginc bir paralellik gosterir Tipki Osmanlinin gelismesi zamaninda oldugu gibi Ruslarin ic Asya eksenindeki hareketleri ve basarilari bu donemde Avrupalilarca daha ilgi cekici bulundugundan bu memleketle ilgili gorusler ve bilgiler kitapta cok sik paylasilir Kitapta Turklerle ilgili olarak iki ilginc cumle sarfedilmistir Birinde Robinson un biyigini cok etkileyici gorunen Turkler gibi uzattigindan bahsedilir Ikincisinde ise Robinson bir Ispanyol ile Turk arasinda iyi efendilik karsilastirilmasi yapilsa Turk un muhtemelen daha iyi olabilecegini dusundugu anlasilir Hristiyanlik ve RobinsonRobinson un yasamini kendi ifadesi ile cehenneme ceviren gezme ve macera tutkusu adada ilk zamanlar kalbinde hic duymadigi tanri korkusunu da kesfettirmistir Basina gelen olaylari ilk zamanlar babasinin sozunden cikmasina karsi verilen bir tanri cezasi oldugunu dusunse de bir sure sonra buyuk yalnizliginin aslinda tanriyi anlamak yolunda hayatindaki en buyuk firsati yarattigini dusunmustur Adadaki ve sonraki hayatinda onceleri dusuncelerinde yer bulmayan inanclari zamanla kararlarini alirken hayati ihtiyaclarin da otesine gecmis ve adeta onu yonlendirmistir Ozellikle Sibirya iclerini dolasirken Tatarlarin tapindigi bir putu arkadasi ile yakmasi ve bunun sonucunda cikan ayaklanmanin kendisi ve kervanindakilerin canini tehdit etmesi butun kitap boyunca her seyden cok insan hayatina deger verdigini ifade eden Robinson un kisiligi ile celiski yaratmistir Sayfalar ilerledikce humanist ve mucadelesini doga ile surduren kisiligi adeta bir somurge valisi ya da herkesi kendi dinine inandirmaya calisan bir misyoner kimligine donusur Cuma ile karsilastigi ilk anda ona adini sormadan Cuma ismiyle hitap etmesi ve onun dininin ozelliklerini ve butunselligini sorgulamadan hristiyan olmasina cabalamasi aslinda sonradan ortaya cikan kisiliginin ipuclarini vermistir Gittigi ulkelerin kulturlerini sorgulamadan onlarin yaptiklarini anlamaya calisirken hep son noktada verdigi kararlari neticede bu insanlar putperestti diyerek inanc tabaninda sonuclandirir Bazen bu inancsiz putperestlerin asiri barbarliklarina sebep olarak inancsizliklarini gorur Ancak bir vahsinin dinini busbutun terk ederek birey olabilecegini dusunur Gercekten de Cuma o donem edebiyatindaki hikayelerde bir birey olarak anlatilan ilk yerlidir Robinson un adada gecirmis oldugu yalnizlik sureci sonralari Bati dunyasininda gercekten tanri yolunda atilmasi gereken iyi bir adim olarak degerlendirilmis ve bu donemde tanridan uzaklasmak yerine busbutun inanclarina daha cok sahip cikmasi takdirle karsilanmistir Ancak bu ozelliklerin yani bir kilise desteginden yoksunken bu derece tanri ile yakinlasabilmesi Anglikan kilisesince inandiriciliktan yoksun bulunmustur Somurge Duzeni ve RobinsonRoman doga ile insan mucadelesi seklinde baslayan konusu ile ilgi cekici somurge tarihi bilgileri ile de doludur Bati Avrupa o donemde somurge yarisinda yavas yavas Portekiz ve Ispanyol ustunlugunden Hollanda Flemenk ve Ingiliz ustunlugune gecisini yasamaktadir Ingilizler Hindistan Cin ve Okyanusya bolgesinde onemli kazanimlar elde ederken Latin devletleri arasinda liderligi ceken Portekiz somurge tarihindeki basarili doneminden yavas yavas uzaklasmaktadir Bu noktada ozellikle ikinci kitapta anlatilanlar dikkat cekicidir Yazarin sonradan ogrenildigi uzere ayni zamanda bir Ingiliz Hukumeti ajani olmasi belki de politik cikarlari acisindan ilgi toplamis bir romanin gucunden faydalanmak isteyen devletin politik goruslerini dunyanin geri kalanina kabul ettirme sansini arttiran bir nedenle kullanilmis olabilir Bunun disinda tamamen yazarin sahsi politik goruslerini ifade ettigi bir kitap olmasi da olasidir Tum bunlara ragmen gercek kaynagi ne olursa olsun Robinson un urettigi Ispanyol Portekiz Cin karsiti fikirler romanda sik sik yer bulmustur Adadan kurtulup dondugunde adaya yerlesmelerine yardimci oldugu Avrupalilar artik ona kurtaricilari veya yoneticileri gibi davranmakta bu da Robinson un kendisini adalet ve tanri kurallarina gore hukum vererek tebasini hos tutan bir hukumdar gibi algilamasina sebep olmaktadir Hatta tanistigi Rus surgunlere halkinin yoneticisini daha cok sevme kiyaslamasi yapildiginda Rus Carindan daha ustun oldugunu iddia eder Onun bu ustun vasiflarini goren Tanri sik sik karsisina bu iyilik ve adaletini kullanma sansini verecektir Bu anlamda aslinda yazar Robinson ve onun sahip oldugu yeteneklerle tipik Ingiliz somurucusune karsilasacagi barbar ve vahsilere nasil davranmasi gerektigi konusunda yol yordam gostermekte ornek olmaktadir Robinson Crusoe issiz adada 28 yil yalniz yasamistir Turkce cevirilerAksit Gokturk 2002 Yapi Kredi Yayinlari 503 s ISBN 975 363 687 3 Ibrahim Dogan 1999 Engin Yayinevi 182 s ISBN 975 379 134 8 Nilgun Erzik 1999 Epsilon Yayinevi ISBN 975 331 072 2 Oner Kemal 2000 Inkilap Kitabevi Istanbul 124 s ISBN 975 10 1648 7 Gulten Suveren 2000 Altin Kitaplar Istanbul 176 s ISBN 975 405 251 4 Ilhan Bahar 2002 Kum Saati Yayinlari Istanbul 560 s ISBN 975 6199 11 3 Dumlu YILDIZ 2010 Unlu Cocuk Yayinlari ISBN 978 975 357 563 8 Fadime Kahya 2012 Is Bankasi Kultur Yayinlari 328 s ISBN 978 605 360 674 1 Meryem Eker 2013 Gonca Yayinlari 228 s ISBN 978 605 469 834 9 Zeynep Erkut 2016 Lacivert Yayincilik 206 s ISBN 978 605 4985 46 3