Bu madde, uygun değildir.Mayıs 2020) ( |
Siyasal Kavramı, Alman siyasal teorisyen Carl Schmitt'in kitabıdır.
Siyasal Kavramı Schmitt tarafından 1927 yılında ilk yazıldığında büyük bir ilgi ile karşılaşmadı. Yapılan eleştiriler ve kitabın metnine yapılan atıf sayısı 1-2 defa ile sınırlı kaldı. Ancak Schmitt’in kitaptaki tabirle artan kötü şöhretiyle beraber kitap popülerlik kazanmaya ve yine kitaptaki tabiri ile adeta bir ses bombasına dönüşecekti. Schmitt, 1933 yılında yani Siyasal Kavramı kitabının 3. Baskısının yayımlandığı yıl Nazi partisi olan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisine girmiştir. Bu sayede Hitler döneminin ve Nazi iktidarının hukukçu teorisyenlerinden birisi olmuştur.
İçerik
Devlete İlişkin Olan ve Siyasal Olan
Schmitt kitabının bu bölümüne şu cümleyle başlar: "Siyasal, devlet kavramından önce gelir." Schmitt’e göre siyaset ve devlet birbirine özdeş şeyler değildir. Siyasal kavramı Schmitt’e göre devlet kavramından önce gelir. Schmitt’e göre devlet denilen şey bir statüdür. Belli bir toprak parçası üzerinde örgütlenmiş olan halkın siyasal statüsü. Bahsi geçen bu statü diğer tüm bireysel ve kolektif statülerden daha kıymetli ve önemlidir. Schmitt eserinde felsefi kavramlaştırmalara girmeden yani ‘’devletin doğası nedir?’’ sorusunu bir kenara bırakarak, devlet denilen şeyin bir halkın tayin edici ve nihai belirleyici özel bir durum olduğunu söyler. Devlete alam kazandıracak olan şey ise Schmitt’e göre siyasalın kendisidir.
O dönemin bazı teorisyenleri tarafından ileri sürülen olgu da siyasal olanın devlete ilişkin olduğudur. Schmitt’e göre devlete ilişkin olan her şey siyasal ise mesela siyasal bir karakteri bulunmayan toplumsal şeyler yani din, kültür, eğitim vs. gibi alanlar apolitiktir. Schmitt devlete ilişkin olan = siyasaldır formülünü eleştirir. Devlet ve toplumun birbirini etkilediğini söyler ve salt devlete ilişkin sorunların toplumsal ve yalnız toplumsal olan sorunların devlete ilişkin hale geldiği durumların demokratik devletlerde bile yanıltıcı olacağını söyler.
Schmitt’in apolitik olarak nitelendirdiği ve aynı zamanda ne devlete özgü ne de siyasal kavramlar olmayan yani nötr kavramlar olan din, kültür, eğitim, ekonomi gibi sektörler, hem devlete ait olmayan hem de siyasal olmayan anlamda oldukları nötr konumdan çıkarlar. Bu gibi önemli sektörlerin nötrleşmesi Schmitt’in tabiriyle karşı, hiçbir alana ilgisiz olmayan ve potansiyel olarak her alana el atan bütünsel devlet ortaya çıkar. Schmitt’e göre bütünsel devlette yapılan her şey bir olasılıkla siyasaldır. 20. Yüzyılda ortaya çıkan bütünsel devlet Schmitt’in devletin yüzyıllar içindeki değişiminde son evredir. Diğer iki evre ise 18. Yüzyılda mutlakiyetçi devlet ve 19. Yüzyılda tarafsız devlet olarak ifade edilebilir. Yine Schmitt’e göre 19. Yüzyıldaki depolitizasyonu etkisiz hale getiren, devletdışı ekonomi ve ekonomiden bağımsız devlet aksiyomlarına son veren bütünsel devlettir
Siyasal Kavramının Ölçütü Olarak Dost ve Düşman Algısı
Schmitt’e göre siyasal kavramının tanımı ancak özgül siyasal kategorilerin keşfi ve bunların saptanmasıyla mümkün olabilir. Bazı alanlar ise ayrımlarla beraber tanımlanmak zorunda olabilir. Schmitt bu alanlara örnek olarak ahlakta iyi ve kötüyü, estetikte güzel ve çirkini ve son olarak ekonomide ise yararlı, zararlı ve kar getiren ve kar getirmeyen şeklinde ifade etmiştir. Schmitt’e göre siyasal eylem ve saikleri açıklamada kullanılabilecek ayrım, dost- düşman ayrımıdır. Yine ona göre dost-düşman ayrımı diğer ayrımlarla birleştirilmemeli ve karıştırılmamalıdır, çünkü dost ve düşman ayrımı tamamen özerktir. Schmitt’e göre siyasal anlamda düşmanın ahlaki açıdan kötü, estetik açıdan çirkin ve ekonomik açıdan zararlı ve kar getirmeyen olarak tanımlanmasına gerek yoktur. Bu ayrımda Schmitt’e göre tek geçerli kıstas düşmanın yabancı olmasıdır. Schmitt’e göre düşman konusunda farkına varmak için ancak varoluşsal anlamda katılım ve dâhil olma aracılığı ile mümkün olabilir. Schmitt’e göre her iyiden dost ve her kötüden düşman olmaz.
Düşmanlığın Ortaya Çıkış Biçimi Olarak Savaş
Schmitt’e göre ekonomik anlamda düşman kavramı yerine yalnızca rakip olur ve toplumsal dünyayı tamamen etik ve ahlaki düşünecek olursak düşman değil yalnızca tartışmanın karşı tarafı olacaktır. Bu sebepten dolayı düşman olarak nitelendirdiğimiz kavram rakibimiz veya kişisel öfke sebebiyle hasmımız değildir. Yine Schmitt’e göre düşman, insanlar karşısında mücadele eden bir bütündür. O bütünü de yine insan toplulukları oluşturur. Bu bütün olarak ifade edilen insan topluluğu kedilerinden geriye kalan tüm halka karşı davranışta bulunduğu için, kendinde kamusal nitelikler taşır. Bu sebeple de düşman kamusal düşman olur.
Schmitt’e göre tüm siyasal kavramların, tasavvurların ve sözcüklerin polemik oluşturmaya müsait karakterleri bulunmaktadır. Tüm bu kavramlar somut bir karşıtlığa odaklanmıştır. Tüm bu kavramların nihai sonucu bir savaş veya bir devrim olabilir. Dost ve düşman karşıtlığı olan somut bağlamları bulunmaktadır ve bu bağlamlar ortadan kalkarsa Schmitt’e göre sözü edilen kavramlar boş soyutlamalara dönüşüler. Bu konuda örnek vermek gerekirse Machiavelli’nin tanımladığı ve monarşi olmayan her devletin cumhuriyet olduğu konusunda söylediği sözdür. Bu söz oldukça geniş bir tanımlama olmakla birlikte, Schmitt’in tanımıyla boş soyutlamalara sahiptir. Çünkü monarşi dışındaki içlerinde tiranlığı ve diktatörlüğü de barındıran tüm yönetim şekillerini cumhuriyet olarak nitelendirmek tartışmalı ve oldukça karışık bir konudur.
Schmitt’e göre düşman kavramı gerçek bir mücadele olasılığını gerektirebilir. Burada mücadeleden kastedilen şey ise savaştır. Savaş, örgütlü siyasal birimler arasındaki kavgadır Schmitt’e göre. Düşmanlık olarak nitelendirilen kavram öteki olarak adlandırılan karşı tarafın varoluşsal olarak olumsuzlanması olduğundan, savaşın kendisi de bu düşmanlıktan doğar. Schmitt’e göre savaş düşmanlığın en uç noktada somutlaşmış halidir. Düşmanın var olduğu sürece savaşın ihtimal olarak bile olsa varlığını sürmesi gerekir. Schmitt’e göre modern zamanlardaki savaşlar eski dönemlere ve çağlara nazaran azalsa da şiddet boyutları artmış ve günümüzde bile hala kriz anlarının ifadeleridir.
Schmitt’e göre siyasal olgusu, siyasetin olmadığı bir dünyayı ideal tip olarak kabul edilerek yapılamaz. Siyasal olgusu ancak dost ve düşman ayrımına ilişkin gerçek olasılıklarla anlaşılabilir.
Çoğulculuk Tarafından Tehdit Edilen, Siyasal Birliğin Biçimi Olarak Devlet
Schmitt’e göre herhangi bir dinsel, ahlaki, ekonomik, etnik veya başka bir karşıtlık, insanları dost ve düşman olarak etkili biçimde ayırmayı sağlayacak kadar güçlü ise, bu ifade edilen unsurlar politik birer karşıtlığa dönüşürler. Schmitt bu duruma örnek olarak din düşmanlığını bazı coğrafyalarda siyasal bir kimlik kazandığından bahsediyor. Schmitt’e göre çeşitli devlet türler; proleter devlet, memur devleti, ulus devlet, ruhban sınıfı devleti, tacir devleti, askeri devlet gibi devlet türlerinin her biri siyasaldır.
Schmitt’e göre siyasal birlik olarak adlandırılan oluşum, doğası gereği, psikolojik Saikleri bakımından hangi güçlerden beslendiğine bakılmaksızın, tayin edici birliktir. Yani en üstün güçtür ve olası bir kriz anında karar verici ve belirleyici konumdadır. Siyasi birlik olarak adlandırılan oluşum devlettir ve devlerin tayin edici birlik olması onun siyasal karakterinden kaynaklanır. Schmitt’in aktardığına göre çoğulcu teori bu birliği kabul etmez. Schmitt ise kabul etmiyorlarsa, onu siyasal bir örgüt olarak diğer örgütlerle eş değer olarak görüyorlarsa, siyasal olanın özgül içeriğinin ne olduğu sorusuna cevap vermelerini ister Çoğulcu teoride bu soruya karşılık gelebilecek bir cevap yoktur. Yine Schmitt’in aktardığına göre çoğulcu teoride devlet, diğer siyasal örgütlerle ekonomik anlamda rekabete giren basit bir örgüte ve devletin içinde veya dışında yer alan diğer toplumların yanında diğerleri gibi bir topluma dönüşür. Schmitt’e göre sözü edile devlet teorisinin çoğulculuğu bundan ibarettir. Schmitt’e göre çoğulcu teori kendi içinde çoğulcudur ve tek bir merkezi yoktur. İki şekilde karşımıza çıkar; 1. Eski liberal anlayışa uygun biçimde esasen ekonominin belirlediği toplumun hizmetindeki bir unsur olarak. 2. Olarak ise çoğulcu karakteriyle diğer toplumlar arasında özel bir toplum ve tüm örgütlerin üst örgütü olarak karşımıza çıkar.
Savaş ve Düşman Hakkında Karar Verme
Schmitt’e göre siyasal birlik olan devletin düşmanını seçme ve seçtiği düşmanla gerektiğinde mücadele etme görevi vardır. Ona göre olası bir mücadele yani savaş durumunda kullanılan stratejiler ve savaş ekipmanlarının önemi yoktur. Önemli olan siyasal bir birlik olarak devletin halkının varlığı ve bağımsızlığı için savaşmaya hazır olmaktır. Bazı siyasal ve askeri açıdan güçsüz olan devletler savaşma hakkından vazgeçebilirler. Ancak olağanüstü yetkileri çağlar içinde kendinde toplamış olan devlet ‘’Jus Belli’’yi yani savaşma hakkı dolayısıyla vatandaşlarının yaşamı üzerindeki tasarrufları da kapsar. Bu kapsamın Schmitt’e göre iki sonucu vardır. 1. Kendi halkında ölmeyi ve öldürmeyi talep etmek ve 2. İse düşmanı öldürme yetkisidir. Schmitt’e göre sıradan bir devletin asıl performansı iç huzuru ve güvenliği sağlamaktır yani iç egemenliğini muhafaza etmektir. Devlet nezdinde iç egemenliği sağlama mecburiyeti siyasal bir birlik olan devletin kritik zamanlarda eğer varsa iç düşmanını kendiliğinden tespit edebilmesini gerekli kılar. Schmitt’e göre Antik Yunan ve Roma devletlerinde bu mekanizmayı gerçekleştirebilecek unsurlar mevcuttu. Aslında bu mekanizmalar sert ve yumuşak hallerde bütün devletlerde mevcuttur.
Schmitt’e göre bir daha savaşmamak için vatandaşlarını savaşa sokup ölmelerini istemek aldatmacadan ibarettir. İnsanların birbirini öldürmelerini meşrulaştıracak herhangi bir amaç, norm veya program yoktur. Ona göre eğer savaş savunma niteliğinde değilse, insanların savaşa ölmeleri meşrulaştırılamaz.
Dünya Siyasal Bir Birlik Değildir, Siyasal Bir Çoğulluktur
Schmitt’e göre siyasal kavramının karakteristiğinden, devletler dünyasındaki çoğulculuk doğar. Ona göre siyasal birlik, düşmana dair gerçek bir olasılığı, yani var olan başka bir siyasal birliktir. Bunun sonucu olarak da eğer dünyada bir devlet varsa kaçınılmaz olarak başka devletler de olacaktır.
Schmitt’e göre siyasal dünya çoğul bir evren olduğunda ötürü tüm yeryüzünü ya da insanlığı kapsayacak bir dünya devletinin oluşması mümkün değildir. Eğer sözü edilen dünya devleti olsaydı, her şey bir olur, siyaset kalmaz, dost ve düşman ayrımı kalmaz; dünya görüşü, kültür, medeniyet, ekonomi, ahlak, hukuk, sanat ve eğlence gibi bir devletin vazgeçilmez unsurlarını oluşturan kavramlar kalır ancak siyaset ve devlet adı verilen şeyler kalmaz.
Yine Schmitt’e göre dünyada var olan güçlü olarak nitelendirilebilecek olan devletlerin savaşının dünya savaşı olacağı ve olan bu savaştan sonra da dünya barışının sağlanacağı oldukça bilinmez bir konudur.
Schmitt'e göre insanlık kavramı ilk başlarla apolitik yani politik olmayan bir kavramdı. Bazı çeşitli gruplar bu kavramı kendi kişisel çıkarları için kullandılar. Schmitt’e göre bunu yapanlar hukuk dışı (hors- la- loi) ve insanlık düşmanı (hors I’humanite) ilan edilmeleri gerekir. Schmitt’e göre halklar birliğinin evrenselliği yani yeryüzündeki bütün devletlerin bir birliğin üyesi olması fikri talep edilebilir bir şeydir. Ancak evrensellik fikri, tümden bir depolitikleşme ve her şeyden önce en azından tutarlı bir devletsizlik halinin kabulünü gerektirmektedir.
Siyasal Teoriler Hakkında Antropolojik Yaklaşımlar
Schmitt’e göre insanın iyi olduğu varsayımından yola çıkan teorilerin ve tasarımların bazıları liberaldir ve gerçekte anarşist olmamalarına rağmen devlet müdahalesine karşı çıkarlar. Yine Schmitt’e göre anarşist teorilerdeki insanın iyi olduğu varsayımı ve devletin radikal bir biçimde inkârı iç içe gelişmiş ve birbirlerinin neden ve sonuçları haline gelerek, birbirlerini beslemişlerdir. Schmitt’e göre liberalizm pozitif anlamda bir devlet teorisi ve kendine has bir devlet reformu bulamadığı için kesin olarak devletin varlığını reddetmez. Her ne kadar tuhaf ve anlaşılmaz görünmesine karşın, bütün gerçek siyasal teorilerin insanı, kötü varsaydığı ve onu her koşulda sorunlu ve tehlikeli olarak kabul ettikleri, farklı dönemlerde yaşamış ve farklı düzeylerde popülerlik kazanmış olan teorisyenlerce kabul edilen bir gerçektir.
Schmitt’e göre hukuk ve barış kavramları siyasal düşmanı engellemek için, kendi siyasal faaliyetlerini meşrulaştırmak gibi düşmanı yani karşı tarafı diskalifiye ve demoralize etmek için kullanılabilir. Yine Schmitt’e göre siyasal düşünme ve siyasal içgüdü farklı kavramlar olmakla birlikte, teoride ve pratikte, dost ve düşmanı ayırt edebilme yeteneğinde kendilerini gösterirler.
Etik ve Ekonominin İkiliğinden Kaynaklanan Depolitizasyon
Schmitt’e göre liberal düşünce, devleti ve siyaseti sistematik bir biçimde teğet geçer ya da dikkate alma, bunun yerine iki heterojen alanın sürekli yinelenen, tipik iki ucu arasında hareket eder. Bu alanlar ise ahlak ve ekonomidir. Liberal düşünde devlete ve siyasete bazı alanlarda güvenmez, çünkü siyasal bir birlik olan devlet yukarıda açıklandığı gibi mücadele kapsamında vatandaşından canını feda etmesini isteyebilir. Liberal düşünce ise böyle bir istekte bulunmaz, böyle bir talebi asla gerçekleştiremez. Liberal düşünceye göre kişiyi istemediği bir savaşa ve mücadeleye zorlamak ona karşı uygulanan bir şiddettir. Liberal düşüncenin ise sert bir şekilde karşısında durdurduğu şey ise bu uygulanan şiddettir. Ancak Schmitt’e göre devlet ve sahip olduğu müthiş yetki kendisini manevi kutupta, propaganda ve kitle telkini ile, ekonomik kutupta ise denetim yoluyla kendisini belli eder.
Schmitt’in aktardığı şekilde liberal düşünceye göre savaş ve şiddete dayanan fetih, ticaretin ve sanayinin bize sağladığı yarar ve konforu sağlayamadığından, artık savaşların bir getirisi yoktur; kazanılmış bir savaş bile savaşın galibi için kötü bit ticarettir.
Son olarak Schmitt’in aktardığı düşüncelere göre etik ve ekonomi ikiliği çerçevesinde dönen tanım ve kurgulardan devleti ve siyaseti ortadan kaldırmak ya da dünyayı depolitize etmek mümkün değildir. Çünkü eskiden olduğu gibi bugünde siyaset kaderimizdir; değişen ise, ekonominin de siyasal bir unsura dönüşmüş olması, dolayısıyla ‘’kaderimiz haline gelmesidir’’
Kaynakça
Altuntaş, İbrahim, ‘’Schmitt’te Siyasal Kavramı’’, Medium.com, https://medium.com/@ibraltunbas/schmittte-siyasal-kavram%C4%B1-6a9704ed58f3 27 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., (6.05.2020), s.1
Schmitt, Carl, Siyasal Kavramı, Metis Yayınları, İstanbul 2006, s. 9-108.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Mayis 2020 Siyasal Kavrami Alman siyasal teorisyen Carl Schmitt in kitabidir Siyasal Kavrami Schmitt tarafindan 1927 yilinda ilk yazildiginda buyuk bir ilgi ile karsilasmadi Yapilan elestiriler ve kitabin metnine yapilan atif sayisi 1 2 defa ile sinirli kaldi Ancak Schmitt in kitaptaki tabirle artan kotu sohretiyle beraber kitap populerlik kazanmaya ve yine kitaptaki tabiri ile adeta bir ses bombasina donusecekti Schmitt 1933 yilinda yani Siyasal Kavrami kitabinin 3 Baskisinin yayimlandigi yil Nazi partisi olan Nasyonal Sosyalist Alman Isci Partisine girmistir Bu sayede Hitler doneminin ve Nazi iktidarinin hukukcu teorisyenlerinden birisi olmustur IcerikDevlete Iliskin Olan ve Siyasal Olan Schmitt kitabinin bu bolumune su cumleyle baslar Siyasal devlet kavramindan once gelir Schmitt e gore siyaset ve devlet birbirine ozdes seyler degildir Siyasal kavrami Schmitt e gore devlet kavramindan once gelir Schmitt e gore devlet denilen sey bir statudur Belli bir toprak parcasi uzerinde orgutlenmis olan halkin siyasal statusu Bahsi gecen bu statu diger tum bireysel ve kolektif statulerden daha kiymetli ve onemlidir Schmitt eserinde felsefi kavramlastirmalara girmeden yani devletin dogasi nedir sorusunu bir kenara birakarak devlet denilen seyin bir halkin tayin edici ve nihai belirleyici ozel bir durum oldugunu soyler Devlete alam kazandiracak olan sey ise Schmitt e gore siyasalin kendisidir O donemin bazi teorisyenleri tarafindan ileri surulen olgu da siyasal olanin devlete iliskin oldugudur Schmitt e gore devlete iliskin olan her sey siyasal ise mesela siyasal bir karakteri bulunmayan toplumsal seyler yani din kultur egitim vs gibi alanlar apolitiktir Schmitt devlete iliskin olan siyasaldir formulunu elestirir Devlet ve toplumun birbirini etkiledigini soyler ve salt devlete iliskin sorunlarin toplumsal ve yalniz toplumsal olan sorunlarin devlete iliskin hale geldigi durumlarin demokratik devletlerde bile yaniltici olacagini soyler Schmitt in apolitik olarak nitelendirdigi ve ayni zamanda ne devlete ozgu ne de siyasal kavramlar olmayan yani notr kavramlar olan din kultur egitim ekonomi gibi sektorler hem devlete ait olmayan hem de siyasal olmayan anlamda olduklari notr konumdan cikarlar Bu gibi onemli sektorlerin notrlesmesi Schmitt in tabiriyle karsi hicbir alana ilgisiz olmayan ve potansiyel olarak her alana el atan butunsel devlet ortaya cikar Schmitt e gore butunsel devlette yapilan her sey bir olasilikla siyasaldir 20 Yuzyilda ortaya cikan butunsel devlet Schmitt in devletin yuzyillar icindeki degisiminde son evredir Diger iki evre ise 18 Yuzyilda mutlakiyetci devlet ve 19 Yuzyilda tarafsiz devlet olarak ifade edilebilir Yine Schmitt e gore 19 Yuzyildaki depolitizasyonu etkisiz hale getiren devletdisi ekonomi ve ekonomiden bagimsiz devlet aksiyomlarina son veren butunsel devlettir Siyasal Kavraminin Olcutu Olarak Dost ve Dusman Algisi Schmitt e gore siyasal kavraminin tanimi ancak ozgul siyasal kategorilerin kesfi ve bunlarin saptanmasiyla mumkun olabilir Bazi alanlar ise ayrimlarla beraber tanimlanmak zorunda olabilir Schmitt bu alanlara ornek olarak ahlakta iyi ve kotuyu estetikte guzel ve cirkini ve son olarak ekonomide ise yararli zararli ve kar getiren ve kar getirmeyen seklinde ifade etmistir Schmitt e gore siyasal eylem ve saikleri aciklamada kullanilabilecek ayrim dost dusman ayrimidir Yine ona gore dost dusman ayrimi diger ayrimlarla birlestirilmemeli ve karistirilmamalidir cunku dost ve dusman ayrimi tamamen ozerktir Schmitt e gore siyasal anlamda dusmanin ahlaki acidan kotu estetik acidan cirkin ve ekonomik acidan zararli ve kar getirmeyen olarak tanimlanmasina gerek yoktur Bu ayrimda Schmitt e gore tek gecerli kistas dusmanin yabanci olmasidir Schmitt e gore dusman konusunda farkina varmak icin ancak varolussal anlamda katilim ve dahil olma araciligi ile mumkun olabilir Schmitt e gore her iyiden dost ve her kotuden dusman olmaz Dusmanligin Ortaya Cikis Bicimi Olarak Savas Schmitt e gore ekonomik anlamda dusman kavrami yerine yalnizca rakip olur ve toplumsal dunyayi tamamen etik ve ahlaki dusunecek olursak dusman degil yalnizca tartismanin karsi tarafi olacaktir Bu sebepten dolayi dusman olarak nitelendirdigimiz kavram rakibimiz veya kisisel ofke sebebiyle hasmimiz degildir Yine Schmitt e gore dusman insanlar karsisinda mucadele eden bir butundur O butunu de yine insan topluluklari olusturur Bu butun olarak ifade edilen insan toplulugu kedilerinden geriye kalan tum halka karsi davranista bulundugu icin kendinde kamusal nitelikler tasir Bu sebeple de dusman kamusal dusman olur Schmitt e gore tum siyasal kavramlarin tasavvurlarin ve sozcuklerin polemik olusturmaya musait karakterleri bulunmaktadir Tum bu kavramlar somut bir karsitliga odaklanmistir Tum bu kavramlarin nihai sonucu bir savas veya bir devrim olabilir Dost ve dusman karsitligi olan somut baglamlari bulunmaktadir ve bu baglamlar ortadan kalkarsa Schmitt e gore sozu edilen kavramlar bos soyutlamalara donusuler Bu konuda ornek vermek gerekirse Machiavelli nin tanimladigi ve monarsi olmayan her devletin cumhuriyet oldugu konusunda soyledigi sozdur Bu soz oldukca genis bir tanimlama olmakla birlikte Schmitt in tanimiyla bos soyutlamalara sahiptir Cunku monarsi disindaki iclerinde tiranligi ve diktatorlugu de barindiran tum yonetim sekillerini cumhuriyet olarak nitelendirmek tartismali ve oldukca karisik bir konudur Schmitt e gore dusman kavrami gercek bir mucadele olasiligini gerektirebilir Burada mucadeleden kastedilen sey ise savastir Savas orgutlu siyasal birimler arasindaki kavgadir Schmitt e gore Dusmanlik olarak nitelendirilen kavram oteki olarak adlandirilan karsi tarafin varolussal olarak olumsuzlanmasi oldugundan savasin kendisi de bu dusmanliktan dogar Schmitt e gore savas dusmanligin en uc noktada somutlasmis halidir Dusmanin var oldugu surece savasin ihtimal olarak bile olsa varligini surmesi gerekir Schmitt e gore modern zamanlardaki savaslar eski donemlere ve caglara nazaran azalsa da siddet boyutlari artmis ve gunumuzde bile hala kriz anlarinin ifadeleridir Schmitt e gore siyasal olgusu siyasetin olmadigi bir dunyayi ideal tip olarak kabul edilerek yapilamaz Siyasal olgusu ancak dost ve dusman ayrimina iliskin gercek olasiliklarla anlasilabilir Cogulculuk Tarafindan Tehdit Edilen Siyasal Birligin Bicimi Olarak Devlet Schmitt e gore herhangi bir dinsel ahlaki ekonomik etnik veya baska bir karsitlik insanlari dost ve dusman olarak etkili bicimde ayirmayi saglayacak kadar guclu ise bu ifade edilen unsurlar politik birer karsitliga donusurler Schmitt bu duruma ornek olarak din dusmanligini bazi cografyalarda siyasal bir kimlik kazandigindan bahsediyor Schmitt e gore cesitli devlet turler proleter devlet memur devleti ulus devlet ruhban sinifi devleti tacir devleti askeri devlet gibi devlet turlerinin her biri siyasaldir Schmitt e gore siyasal birlik olarak adlandirilan olusum dogasi geregi psikolojik Saikleri bakimindan hangi guclerden beslendigine bakilmaksizin tayin edici birliktir Yani en ustun guctur ve olasi bir kriz aninda karar verici ve belirleyici konumdadir Siyasi birlik olarak adlandirilan olusum devlettir ve devlerin tayin edici birlik olmasi onun siyasal karakterinden kaynaklanir Schmitt in aktardigina gore cogulcu teori bu birligi kabul etmez Schmitt ise kabul etmiyorlarsa onu siyasal bir orgut olarak diger orgutlerle es deger olarak goruyorlarsa siyasal olanin ozgul iceriginin ne oldugu sorusuna cevap vermelerini ister Cogulcu teoride bu soruya karsilik gelebilecek bir cevap yoktur Yine Schmitt in aktardigina gore cogulcu teoride devlet diger siyasal orgutlerle ekonomik anlamda rekabete giren basit bir orgute ve devletin icinde veya disinda yer alan diger toplumlarin yaninda digerleri gibi bir topluma donusur Schmitt e gore sozu edile devlet teorisinin cogulculugu bundan ibarettir Schmitt e gore cogulcu teori kendi icinde cogulcudur ve tek bir merkezi yoktur Iki sekilde karsimiza cikar 1 Eski liberal anlayisa uygun bicimde esasen ekonominin belirledigi toplumun hizmetindeki bir unsur olarak 2 Olarak ise cogulcu karakteriyle diger toplumlar arasinda ozel bir toplum ve tum orgutlerin ust orgutu olarak karsimiza cikar Savas ve Dusman Hakkinda Karar Verme Schmitt e gore siyasal birlik olan devletin dusmanini secme ve sectigi dusmanla gerektiginde mucadele etme gorevi vardir Ona gore olasi bir mucadele yani savas durumunda kullanilan stratejiler ve savas ekipmanlarinin onemi yoktur Onemli olan siyasal bir birlik olarak devletin halkinin varligi ve bagimsizligi icin savasmaya hazir olmaktir Bazi siyasal ve askeri acidan gucsuz olan devletler savasma hakkindan vazgecebilirler Ancak olaganustu yetkileri caglar icinde kendinde toplamis olan devlet Jus Belli yi yani savasma hakki dolayisiyla vatandaslarinin yasami uzerindeki tasarruflari da kapsar Bu kapsamin Schmitt e gore iki sonucu vardir 1 Kendi halkinda olmeyi ve oldurmeyi talep etmek ve 2 Ise dusmani oldurme yetkisidir Schmitt e gore siradan bir devletin asil performansi ic huzuru ve guvenligi saglamaktir yani ic egemenligini muhafaza etmektir Devlet nezdinde ic egemenligi saglama mecburiyeti siyasal bir birlik olan devletin kritik zamanlarda eger varsa ic dusmanini kendiliginden tespit edebilmesini gerekli kilar Schmitt e gore Antik Yunan ve Roma devletlerinde bu mekanizmayi gerceklestirebilecek unsurlar mevcuttu Aslinda bu mekanizmalar sert ve yumusak hallerde butun devletlerde mevcuttur Schmitt e gore bir daha savasmamak icin vatandaslarini savasa sokup olmelerini istemek aldatmacadan ibarettir Insanlarin birbirini oldurmelerini mesrulastiracak herhangi bir amac norm veya program yoktur Ona gore eger savas savunma niteliginde degilse insanlarin savasa olmeleri mesrulastirilamaz Dunya Siyasal Bir Birlik Degildir Siyasal Bir Cogulluktur Schmitt e gore siyasal kavraminin karakteristiginden devletler dunyasindaki cogulculuk dogar Ona gore siyasal birlik dusmana dair gercek bir olasiligi yani var olan baska bir siyasal birliktir Bunun sonucu olarak da eger dunyada bir devlet varsa kacinilmaz olarak baska devletler de olacaktir Schmitt e gore siyasal dunya cogul bir evren oldugunda oturu tum yeryuzunu ya da insanligi kapsayacak bir dunya devletinin olusmasi mumkun degildir Eger sozu edilen dunya devleti olsaydi her sey bir olur siyaset kalmaz dost ve dusman ayrimi kalmaz dunya gorusu kultur medeniyet ekonomi ahlak hukuk sanat ve eglence gibi bir devletin vazgecilmez unsurlarini olusturan kavramlar kalir ancak siyaset ve devlet adi verilen seyler kalmaz Yine Schmitt e gore dunyada var olan guclu olarak nitelendirilebilecek olan devletlerin savasinin dunya savasi olacagi ve olan bu savastan sonra da dunya barisinin saglanacagi oldukca bilinmez bir konudur Schmitt e gore insanlik kavrami ilk baslarla apolitik yani politik olmayan bir kavramdi Bazi cesitli gruplar bu kavrami kendi kisisel cikarlari icin kullandilar Schmitt e gore bunu yapanlar hukuk disi hors la loi ve insanlik dusmani hors I humanite ilan edilmeleri gerekir Schmitt e gore halklar birliginin evrenselligi yani yeryuzundeki butun devletlerin bir birligin uyesi olmasi fikri talep edilebilir bir seydir Ancak evrensellik fikri tumden bir depolitiklesme ve her seyden once en azindan tutarli bir devletsizlik halinin kabulunu gerektirmektedir Siyasal Teoriler Hakkinda Antropolojik Yaklasimlar Schmitt e gore insanin iyi oldugu varsayimindan yola cikan teorilerin ve tasarimlarin bazilari liberaldir ve gercekte anarsist olmamalarina ragmen devlet mudahalesine karsi cikarlar Yine Schmitt e gore anarsist teorilerdeki insanin iyi oldugu varsayimi ve devletin radikal bir bicimde inkari ic ice gelismis ve birbirlerinin neden ve sonuclari haline gelerek birbirlerini beslemislerdir Schmitt e gore liberalizm pozitif anlamda bir devlet teorisi ve kendine has bir devlet reformu bulamadigi icin kesin olarak devletin varligini reddetmez Her ne kadar tuhaf ve anlasilmaz gorunmesine karsin butun gercek siyasal teorilerin insani kotu varsaydigi ve onu her kosulda sorunlu ve tehlikeli olarak kabul ettikleri farkli donemlerde yasamis ve farkli duzeylerde populerlik kazanmis olan teorisyenlerce kabul edilen bir gercektir Schmitt e gore hukuk ve baris kavramlari siyasal dusmani engellemek icin kendi siyasal faaliyetlerini mesrulastirmak gibi dusmani yani karsi tarafi diskalifiye ve demoralize etmek icin kullanilabilir Yine Schmitt e gore siyasal dusunme ve siyasal icgudu farkli kavramlar olmakla birlikte teoride ve pratikte dost ve dusmani ayirt edebilme yeteneginde kendilerini gosterirler Etik ve Ekonominin Ikiliginden Kaynaklanan Depolitizasyon Schmitt e gore liberal dusunce devleti ve siyaseti sistematik bir bicimde teget gecer ya da dikkate alma bunun yerine iki heterojen alanin surekli yinelenen tipik iki ucu arasinda hareket eder Bu alanlar ise ahlak ve ekonomidir Liberal dusunde devlete ve siyasete bazi alanlarda guvenmez cunku siyasal bir birlik olan devlet yukarida aciklandigi gibi mucadele kapsaminda vatandasindan canini feda etmesini isteyebilir Liberal dusunce ise boyle bir istekte bulunmaz boyle bir talebi asla gerceklestiremez Liberal dusunceye gore kisiyi istemedigi bir savasa ve mucadeleye zorlamak ona karsi uygulanan bir siddettir Liberal dusuncenin ise sert bir sekilde karsisinda durdurdugu sey ise bu uygulanan siddettir Ancak Schmitt e gore devlet ve sahip oldugu muthis yetki kendisini manevi kutupta propaganda ve kitle telkini ile ekonomik kutupta ise denetim yoluyla kendisini belli eder Schmitt in aktardigi sekilde liberal dusunceye gore savas ve siddete dayanan fetih ticaretin ve sanayinin bize sagladigi yarar ve konforu saglayamadigindan artik savaslarin bir getirisi yoktur kazanilmis bir savas bile savasin galibi icin kotu bit ticarettir Son olarak Schmitt in aktardigi dusuncelere gore etik ve ekonomi ikiligi cercevesinde donen tanim ve kurgulardan devleti ve siyaseti ortadan kaldirmak ya da dunyayi depolitize etmek mumkun degildir Cunku eskiden oldugu gibi bugunde siyaset kaderimizdir degisen ise ekonominin de siyasal bir unsura donusmus olmasi dolayisiyla kaderimiz haline gelmesidir KaynakcaAltuntas Ibrahim Schmitt te Siyasal Kavrami Medium com https medium com ibraltunbas schmittte siyasal kavram C4 B1 6a9704ed58f3 27 Ocak 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde 6 05 2020 s 1 Schmitt Carl Siyasal Kavrami Metis Yayinlari Istanbul 2006 s 9 108