Stoacı fizik evrende işlemekte olan doğal süreçleri açıklamak üzere antik Yunan ve Roma Stoacı filozofları tarafından geliştirilmiş olan doğa felsefesidir. Stoacılar’a göre, evren, tek bir panteist tanrıdır, fakat aynı zamanda maddenin esasıdır (özüdür, özdeksel öz). Evrenin en ilkel varlığı, var olan her şeyin temeli olan ilahi “öz”dür (pneuma). Kuvvetin maddeden ayrılması ilahi ateşi (aether) üretir, tüm maddenin temeli olan ateş elementlere ayrılır ve evrenin ilahi varoluş nedenine (logos) göre işleyen "pneuma"nın (ilahi öz) neden olduğu gerilimler tarafından şekillendirilir. Bu süreçler; sonsuz bir döngü (palingenesis) içerisinde evrenin oluş, gelişim ve nihai olarak yok oluşundan sorumludurlar. İnsan ruhu, evreni ortaya çıkaran coşkun ilahi ateşten (aether) bir yayılımdır ve insan duyuları ruhun yönetici parçası olan insan zihninin özüyle etkileşim halindeki nesnelerden ilahi öz (pneuma) akışının aktarımıdır. Stoacılar, aynı zamanda diğer tanrıların ve ilahi öznelerin varlıklarını da kabul etmişlerdir.
Doktrinler
Stoacı fizik, (a) materyalizm, (b) dinamizm ve (c) monism (tekçilik) ya da panteizm bağlamlarında tanımlanabilir.
Materyalizm
Plato zamanından beri felsefeciler adalet ya da bilgelik gibi ruhun soyut niteliklerinin bağımsız bir varlıklarının olup olmadığını sorgulamışlardır. Özellikle, görünür ya da somut olmayanın var olduğu söylenebilir mi? Bu ikileme Stoacılar’ın cevabı; bilgelik, adalet, vb. dahil her şeyin maddesel olduğu yönündedir. Plato, varlığı, “eyleme geçme ya da eyleme geçirme gücü olan” şeklinde tanımlamıştır ve Stoacılar için bu, tüm eylemlerin fiziksel bir temas ile başladığı ve her nedensellik biçiminin aynı zamanda etkin bir neden haline dönüşmesi anlamına gelmektedir ve bu da hareketin bir cisimden diğerine iletimi demektir. Sadece Cisim vardır. Dolayısıyla, Stoacılık tamamen materyalisttir; metafiziğe cevaplar fizikte aranacaktır; özellikle “şey”lerin nedenleri sorununda Formlar Platonik Teorisi ve Peripatetik "kurucu formu" çözüm olarak ortaya konmuştur.
Devimselcilik
Materyalizm, aynı zamanda bir Epikürcü doktrinidir. Stoacı sistemle ayırt edici farklılığı, cismin esas niteliği olarak “gerilim” fikridir. Epikürcüler, maddenin biçim ve hareketini ilkel atomların tesadüfi hareketlerine bağlarlar. Bununla beraber, Stoacılar’a göre hiçbir şey açıklaması olmadan var olmaz; doğada her şeyin bir nedeni (logos) vardır. Var olan her şeyde etkin ve edilgen olmak üzere iki prensip bulunur: Var olan her şey eyleme geçme ya da eyleme geçirme yeteneğine sahiptir. Edilgin prensipte bir “şey” harekete ya da değişime meyillidir; madde “öz”ü (ousia) belirler. Etkin prensip maddeyi karakterize eder ve maddeye nitelik kazandırır. Olan her şey için bir neden vardır ve bir cismin sadece diğer bir cisim nedeniyle hareket etmesi gibi, hareketin nedeni de etki ettiği madde gibi fizikseldir. Etkin prensip ya da “kuvvet” her yerde “madde” ile birlikte, iç içe ve boşluğu (uzayı) birlikte kaplayarak ve doldurarak var olur. Bir “şey”, bir zamanlar Plato’nun düşündüğü gibi, soyut ısı, sertlik ya da parlaklıkta yer almakla artık sıcak, katı ya da parlak değildir, fakat kendi özü içerisinde bulunmakla bu niteliklerin materyali çeşitli gerilim derecelerindeki hava akımları (pneuma) gibi düşünülürler. Erdemler de eylemler gibi maddidir. Stoacı nitelik, Aristo'nun temel biçimine karşılık gelir; iki sistemde de etkin prensip olan "her şeyin bir nedeni vardır" prensibi herhangi bir şeyin varlığını açıklar, ancak Stoacı sistemde prensip maddenin kendisidir.
Tekçilik
Etkin ve edilgen prensipler arasındaki ilişkiye gelince, gerçek bir fark yoktur. Etkin neden daima maddi bir akımdır ve bu nedenle de en ince ve en belirsiz olmasına karşın maddedir. Aristo'nun teknik terimi olan "biçim" (ethos) Stoacılar tarafından hiç kullanılmamış, onun yerine Us veya Tanrı kullanılmıştır. Stoacılar maddenin iki ana özelliğini tam bir kesinlikle ortaya koymuşlardır: her ikisi de kuvvet kavramına giden üç boyutta varoluş ve direnç. Doğru; zaman, uzay ve boşluk gibi gerçek olmayan ve harice karşılık gelen belirli kavrayış ya da düşünce oluşumları vardır, ancak bunların her biri bir şey olarak adlandırılsa da var oldukları söylenemez.
Bir Stoacı için Dünya-Ruhu, Kader, Mukadderat ve Tohumsal Neden sadece eş anlamlı sözcükler değildir, onlar için bu sözcükler Tanrının farklı görünüşlerini veya Tanrının şeylerle farklı ilişkilerini ifade eder, fakat doğanın farklı kuvvetlerine temel teşkil eden farklı özler bulunmaz. Pneuma ne artar ne de azalır; fakat onun işleyiş modları, onun farklı akışları pek çok belirgin özelliğin kanıtı olarak ayırt edilebilir ve tek tek sayılabilir.
Evrenin yaradılışı
Stoacıların pneuma'sı evrenden önce var olan ilkel özdür. O, belirli şeylerin ebedi ön koşuludur; tüm varoluşun toplamıdır; onun dışında bütün görünen evren işlemektedir ve nihai olarak onunla tükenecektir. O, evrensel düzeni (kozmos) geliştiren ve ona şekil veren yaratıcı güçtür (Tanrı). Tanrı var olan her şeydir. Stoacı fizikte evren, ilahi bir zanaatkar-ateş tarafından şekillendirilir.
Orijinal durumda pneuma-Tanrı ve evren mutlak olarak özdeştir; fakat o zaman bile maddenin esas niteliği olan gerilim iş başındadır. İlkel pneuma'da en fazla ısı ve gerilim bulunur, içinde bir basınç, bir genişleyici ve dağıtıcı eğilim vardır. Pneuma bu yoğun basınca çok fazla dayanamaz. İleriye ve geriye doğru hareket bir defa oluştuğunda ateşli buharın parlayan kütlesini soğutur ve gerilimi zayıflatır. Böylelikle ilkel özün ilk ayrışması, kuvvetin maddeden ayrılması, dünyanın Tanrıdan yayılması meydana gelir. Pneuma'da uyuyan Tohumsal Logos, şimdi yaratıcı görevine ilerlemektedir. İlkel öz, Heraklitus'un ateşi değildir, fakat daha çok ateşli bir nefes ya da aether, bir ruhanileştirilmiş elementtir. Dönüşümün döngüsü ve ardışık yoğuşum evrenin yaşamını oluşturur. Evren ve evrenin tüm parçaları, Heraklitus’un aşağı ve yukarı gelişim olarak tanımladığı ilkel varlığın değişiminde sadece farklı cisimleşmeler ve aşamalardır. Önce bildiğimiz yakan ve tahrip eden temel ateşe; ve bu tekrar hava ya da hava buharına dönüşür; bir sonraki adımda suyu ve havanın katılaşmasıyla toprağı üretir. Her aşamada gerilimin derecesi azalır ve nihai element giderek daha fazla “inert” (asal) maddeye yaklaşır. Fakat bir elementin tamamen diğerine dönüşemeyeceği gibi (örneğin sadece havanın bir parçası su ya da toprağa tamamen dönüşür) pnuma’nın kendisi de elementlere tamamen dönüşmez. Orijinal saflıkta gerilimiyle birlikte kalan, artık görünen gökyüzünün en yüksek katmanındaki dünyayı çevreleyen havadır. Kendisi yaşayan bir şey ya da varlık olan bir madde düzenli evrende elementlerden tekil şeyin çokluğuna dönüşür, onu kaplayan ve her yerde yaşamını iyileştiren ve onu büyüten pneuma onun ruhudur. Fakat bu farklılaşma süreci sonsuz değildir; sadece tüm şeylerin restorasyonu zamanına kadar devam eder. Gelişen bir dünya, zamanı geldiğinde çürüyecektir. Azalan gerilim tekrar artacak; şeyler giderek elementlere ve elementler esas maddeye (öze) çözünecekler, dünya bir kez daha Tanrı’da soğrulduğu zaman genel bir yangın afetinde (ekpyrôsis) mükemmel şekilde tamamlanacaklardır. Sonra, sırasıyla öncekini yeniden üreterek evrenin yeni bir döngüsü başlar ve bu şekilde sonsuza kadar devam eder.
Heraklitus’un Stoacılık üzerine etkisi tartışmalıdır, fakat Cleanthes, Aristo ve Sphaerus gibi en eski Stoacıların tümü Heraklitus’un Zeno ismi altında ortak bir çalışmada toplanan yazıları üzerine yorumlar yazmışlardır. Heraklitus’da sabit akım, Chrysippus tarafından fiziğin basit bir ifadesi olarak ortaya konulduğu gibi, materyal elementlerinin karşılıklı değişimiyle değişen metafizik bir kavramdır. Heraklitus, dört element doktrinine gerilimin farklı dereceleri olarak; “ateş” ve “hava” kavrayışlarına belirli olanın “biçimi” olarak ya da dünyayı üretmek ve korumak için yöntemsel bir plana göre işleyen ateşin düzenlenme organizasyonuna analoji (benzetim) yapmaz. Yine, evrensel iç içe geçmeye ilişkin özgün Stoacı doktrinde de bir analojisi yoktur.
Stoacılık’ta belirli bir şeyin her karakter ve özelliği pneuma akımının içindeki gerilim tarafından belirlenir ve pneuma, her şeyde mevcut olduğu halde, kalite ve yoğunlukta belirsiz şekilde çeşitlenir. Elastikiyet ve yaşam kalıntılarının izinin olmadığı inorganik cisimlere nüfuz eden pneuma öyle yoğun ve iridir ki onlara hareket gücünü bile sağlayamaz; tüm yapabileceği onları bir arada tutmaktır ve pneuma taş ya da metalde “tutma prensibi” şeklinde bulunur. Bitkilerde tamamen saf bir şey olarak ortaya çıkar ve daha büyük bir gerilime sahip olmakla “doğa” ya da gelişmenin prensibi olarak adlandırılır. İrrasyonel hayvanlar ile tanrı ya da insan gibi rasyonel olanlar arasında, bu farklılık ya da gelişim için bir ihtiyat payı bırakılarak, ayrım yapılır. Eski otoriteler, hayvanlar için bir yaşam prensibini kabul ederler, fakat bir ruhları olduğunu reddederler. Sonraları hayvanlar krallığında tek bir ruhu kabul etmek üzere Stoacı bir yaklaşım ortaya çıkar, ancak bu rasyonel bir ruh değildir. Pneuma’nın evrensel varlığı gözlemler tarafından da onaylanmıştır. Organik varlıkların yaşam ısısına benzer belirli bir sıcaklık inorganik doğada da bulunabilir: topraktan buhar çıkışı, sıcak pınarlar, çakmak taşından kıvılcım henüz tamamen gevşeyip soğumayan pneuma’nın son kalıntılarının kanıtlarıdır. Gazlı cisimlerin hızı ve genişlemesi, hortumlar ve şişen balonlar da bunun örnekleridir.
Logos hızlı ve güçlüdür ve iki yüzlü kılıçtan daha keskindir. Cleanthes, gerilimin kendisini sert bir darbe şeklinde tarif eder; Hymn to Zeus çalışmasında yıldırım ilahi faaliyetin sembolüdür. Genişleme ve direnç gibi cismin temel niteliklerine gelince; genişleme uzaklıktan ortaya çıkar, fakat uzaklıklar ya da boyutlar düz çizgilerdir, yani en büyük gerilimin çizgileridir. Gerilim genişlemeyi ya da uzaklıkta artışı üretir. Direnç, yine, kohezyon tarafından açıklanır ve bağlayıcı kuvvetini işaret eder. Yine, esas madde iki yönde düz çizgi halinde harekete sahiptir: arkaya doğru ve öne doğru; kohezyon ve maddeyi üreten yoğunlaşma ile yayılma ve kalitenin nedeni olan genişleme.
Ruh
İnsan ya da tanrı gibi rasyonel yaratıklarda pneuma, en saf aether’in primer maddesi ve göksel ateşten bir kıvılcım ya da daha doğrusu kuruluktan çok yaşam sıcaklığıyla nitelenebilecek ateşli bir nefes olan dünya-ruh’dan yayılan yüksek dereceli saflık ve yoğunluk olarak görülmektedir.
Ruh cismanidir, tersi durumda gerçek bir varlığa sahip olamazdı, üç boyutta genişleyemezdi (ve bu nedenle tüm cisim boyunca düzenli yayılım gösterir), cismi bütün halinde tutması mümkün olamazdı; burada ruhun atomlarını çevreleyen ve barındıranın cisim olduğunu ileri süren Epikürcü görüşle keskin bir farklılık bulunmaktadır. Bu cismani ruh; us, zihin ve yöneten prensiptir; ilahi orijininde Cleanthes Zeus’a “Biz de senin yavrularınız” diyebilmiştir ve Seneca eğer insan ve Tanrı tam bir eşitlikte değilse mükemmellik daha çok bizim tarafta kalır diyerek sakince ısrarcı olmuştur. Dünya için Tanrı neyse, insan için ruh odur. Kozmos, farklı türleri pneuma’daki yoğunlaşmanın farklı aşamalarına işaret eden tek bir bütündür. Böylece, insan ruhu da farklı işlevleri gerilimin dereceleri tarafından belirlenen mutlak bir basitliğe sahip olmalıdır. Böylece, önceki düşünürlerin tasavvur ettikleri gibi ruhun “parçaları” konusuna geliriz; burada soru işareti yoktur: tüm tutarlı biçimde muhafaza edilenler vücudun merkezi olan “kalp”dendir, farklı hava akımları birinin ruhunun farklı faaliyet modlarına sahip olan çeşitli organlarına boşalır.
Bu noktada, psikoloji, Stoacı bilgi kuramıyla yakından ilintilidir. Ruhun birliğinden hareket ederek; duygu, rıza, dürtü gibi tüm zihinsel süreçlerin yöneten parçası olan “us”dan gelişir; tek başına bir rasyonel ruhun duyguları bulunur, yargılara rıza gösterir, düşündüğü ya da akıl yürüttüğü kadar arzu nesnelerine doğru yöneltilir. Tüm bu güçler bir defada tam olgunluğa ulaşır. İlk seferde ruhun içi boştur; embriyo halindeyken bir bitkinin beslenme düzeninin ötesinde gelişmemiştir; doğumda “yönetici parça” boş bir tablettir, yazılanları aldıkça hazır olacaktır. Bu, tüm kalıtsal fikir imkanlarını ya da sezgisel “us”a benzer herhangi bir yeteneği dışlar. Tüm bilgimizin kaynağı duyu materyallerini manipüle eden deneyim ve tutarsız düşüncedir. Fikirlerimiz depolanmış duygulardan kopya edilmiştir.
Gerilimde azalmanın evrenin bozulmasına (ayrışmasına) neden olması gibi, aynı şekilde vücuttaki gerilimde bir azalma da uykuya, çürümeye ve insan vücudunun ölümüne neden olur. Ölümden sonar vücutsuz kalan ruh, evrende kendi doğasına benzeyen bir bölüme bağlanarak sadece kendi ayrı varlığını muhafaza edebilir, ancak sadece sınırlı bir zaman süresince. Cleanthes’in düşündüğü gibi tüm ruhların mı ya da Chrysippus’un görüşü gibi yalnızca bilge ve iyi ruhların mı yaşamaya devam edeceği konusu tartışmalıdır; her durumda tekil ruhlar, önünde sonunda içinden çıktıkları evrenin ruhuyla karışıp birleşeceklerdir.
Evrenin ruhunun Tanrıyla ilişkisi oldukça kesindir: bu, tabiatında olan bir özelliktir, faaliyetlerinin bir şeklidir, evrene nüfuz eden ateşli aether’den bir sızıntıdır.
Duyu
Stoacılar, algıyı, nesnenin fark edilen niteliğinin duyu organı vasıtasıyla algılayanın zihnine aktarımı olarak tanımlarlar. Aktarılan nitelik, “düşünen şey” olan ruhun cismani yüzeyi üzerinde bir karışıklık ya da izlenim olarak görünür. Görüş örneğinde; konik bir ışın kalemi göz bebeğinden uzaklaşır, öyle ki görülecek nesneyi kapsar. Hava akımıyla duyu organından (burada göz) zihne (yani ruhun “yönetici parçasına”) bir sunum iletilir. Sunum, nesnenin varlığını doğrulaması yanında, nesnenin renk ya da boyut gibi bilgilerini de verir. Zeno ve Cleanthes bu sunumu bal mumu üzerindeki mühür izlenimiyle karşılaştırırken, Chrysippus daha belirsiz olarak zihnin saklı bir modifikasyonu ya da modu olarak tespit eder. Fakat zihin, sadece dışarıdan pasif bir izlenim alıcısı değildir. Duyular, duyu organından gelen akıma karşı gerilimdeki farklılıklara göre tepki gösterir; ve bu duyu sunumundan ayırt edilemeyene zihnin onayı ya da itirazıdır. Deneyimin muhtevası hep doğru ve geçerli değildir: halüsinasyon mümkündür; burada Stoacılar Epikürcüler ile aynı fikirdedirler. Bu nedenle, rızanın gelişigüzel gösterilmemesi muhtemeldir; bir gerçek ölçütü (kriteri) ve onun vasıtasıyla “us”un sadece makul olanı tanıdığı ve doğruyu sıkıca tuttuğu özel bir formel test belirlenmelidir.
Erken Stoacılar “us”u gerçeğin standardı yaptılar. Bu nedenle, eylemimizi düzenleyen kurallar bildiğimiz nihai kriterlerdir, anlaşılan pratik bilgi fevkalade önemli olacaktır. Fakat bu kriterler, (1) “us”un duyulardan türemediği, ancak onlara bağlı olduğu ve (2) “us”un sözlerinde tutarlılık eksikliği bulunduğu konularını açıklayan Epikürciler ve Akademikler’in sürekli hücumlarına maruz kaldı. Chrysippus, bu nedenle, Logos için yeni duyu standartları ve genel kavrayışlar getirdi ve kendisinden öncekilerin pozisyonlarını daha net tanımlayarak muhafaza etti. Us için tüm insanların hemfikir olduğu genel kavrayışlar tutarlıdır. Ne de duyu terimi yeterince kesindir. Chrysippus, gerçek sunumların belirli karakteristiklerini tanımladı; duyu organı ve zihin sağlıklı olmak ve harici nesne gerçekten görülür ve duyulur olmak koşullarıyla, sunum, açık seçikliği sayesinde daima verme ya da vermeme gücümüzün altında yatan rızayı zorla alma gücüne sahiptir.
“Us”un işleyişi, inorganik vücudun parçalarını bir arada tutan ve ayrılmalarına direnç gösteren kuvvete asimile olur. Evrenin düzeninde, genişletilmiş mobil cisimlerden ve bu cisimlerdeki gerilim kuvvetlerinden başka bir şey yoktur. Dolayısıyla, bilgi düzeninde de duyulardan ve gerilimini muhafaza eden ve duyularla fikirleri düzgün sırada birbirine bağlayan “us” kuvvetlerinden başka bir şey yoktur. Zeno, uzatılmış düz ve açık bir ele karşı duyuları karşılaştırdı; rıza göstermenin işareti eğilmiş parmaklar ya da “basit korku” işareti sıkılmış yumruk nesnenin zihinsel olarak kavranmasıydı; öte yandan bilgi ise sıkılmış yumruktu. İllüstrasyon, hem çeşitli entelektüel faaliyetler temel birliği üzerine tuttuğu ışık için hem de Stoacı doktrini bir kez daha farklı bilgi derecelerinin farklı gerilim dereceleri olduğu fikri konusunda güçlendirdiği için değerlidir. Plütark’ın işaret ettiği gibi; iyi ve kötü, erdem ve ahlaksızlık, bunların tümünün algılanma kapasiteleri vardır; duyu, tüm zihinsel faaliyetler için bu ortak temel ruhun özü olan ruhani penuma’nın gerilimi fark edeceği ve ölçebileceği bir dokunma çeşididir.
Tanrılar
Stoacılar’a göre Tanrı, her yerde yöneten ve sürdürendir ve aynı zamanda evrenin yasasıdır. Zeno, kült görüntülerin, mabetlerin, tapınakların, kurbanların, ibadet edenlerin ve tapınanların boşuna olduğunu ifade eder. Gerçekten kabul edilebilir ibadetin erdemli ve dindar bir zihne referans olabileceğini öğretir. Bununla beraber, Stoacılar, çoktanrıcılıktaki gerçeği savunmaya çabaladılar. Sadece ilkel madde tek yüce varlık olan Tanrı değildi, ama tanrısallık, Plato’nun yaratılmış tanrıları gibi, rasyonel varlıkların doğa kuvvetleri hatta tanrılaşmış insan karşısında en yücesi olan tezahürlere –kutsal cisimlere de- atfedilebilirdi ve böylelikle dünya ilahi nitelikte insanlarla doldurulmuş olurdu.
Kehanet
Kehanet pratiği ve kahinlere danışma Tanrı ve insan arasındaki bir iletişim yolu olarak kullanıldı; kehanetin Yunan inanç dünyasının temel bir unsuru olduğu düşünüldüğünde, bu bir popüler inanç ayrıcalığıydı. Chrysippus, kendisine ait olan katı nedensellik rasyonel doktrini ile batıl olanı uzlaştırmak için elinden geleni yaptı. Kehanet ve mucizeleri belirli olguların doğal belirtileri olarak izah etti. Ona göre; kader yolunun sayısız belirtileri vardır, çoğunlukla gözlenememiştir, sadece az sayıda kısmı insanlık için bilinir olmuştur. Tüm olaylar önceden takdir edildiği için kehanetin gereksiz olduğunu ileri sürenlere, Chrysippus, hem kehanet hem de uyarılar altındaki davranışlarımızın nedensellik zincirine dahil edildiği cevabını verir.
Notlar
Kaynakça
- Bu makale, artık kamu malı olan bir yayından alınan metni içermektedir: R.D. Hicks (1911). "Stoics" (http://www.1911encyclopedia.org/Stoics 25 Mart 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde .). In Chisholm, Hugh. Encyclopædia Britannica (11th ed.). Cambridge University Press
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Stoaci fizik evrende islemekte olan dogal surecleri aciklamak uzere antik Yunan ve Roma Stoaci filozoflari tarafindan gelistirilmis olan doga felsefesidir Stoacilar a gore evren tek bir panteist tanridir fakat ayni zamanda maddenin esasidir ozudur ozdeksel oz Evrenin en ilkel varligi var olan her seyin temeli olan ilahi oz dur pneuma Kuvvetin maddeden ayrilmasi ilahi atesi aether uretir tum maddenin temeli olan ates elementlere ayrilir ve evrenin ilahi varolus nedenine logos gore isleyen pneuma nin ilahi oz neden oldugu gerilimler tarafindan sekillendirilir Bu surecler sonsuz bir dongu palingenesis icerisinde evrenin olus gelisim ve nihai olarak yok olusundan sorumludurlar Insan ruhu evreni ortaya cikaran coskun ilahi atesten aether bir yayilimdir ve insan duyulari ruhun yonetici parcasi olan insan zihninin ozuyle etkilesim halindeki nesnelerden ilahi oz pneuma akisinin aktarimidir Stoacilar ayni zamanda diger tanrilarin ve ilahi oznelerin varliklarini da kabul etmislerdir Stoaci fizikte yerkure ve evren tek bir butunun parcalaridir DoktrinlerStoaci fizik a materyalizm b dinamizm ve c monism tekcilik ya da panteizm baglamlarinda tanimlanabilir Materyalizm Plato zamanindan beri felsefeciler adalet ya da bilgelik gibi ruhun soyut niteliklerinin bagimsiz bir varliklarinin olup olmadigini sorgulamislardir Ozellikle gorunur ya da somut olmayanin var oldugu soylenebilir mi Bu ikileme Stoacilar in cevabi bilgelik adalet vb dahil her seyin maddesel oldugu yonundedir Plato varligi eyleme gecme ya da eyleme gecirme gucu olan seklinde tanimlamistir ve Stoacilar icin bu tum eylemlerin fiziksel bir temas ile basladigi ve her nedensellik biciminin ayni zamanda etkin bir neden haline donusmesi anlamina gelmektedir ve bu da hareketin bir cisimden digerine iletimi demektir Sadece Cisim vardir Dolayisiyla Stoacilik tamamen materyalisttir metafizige cevaplar fizikte aranacaktir ozellikle sey lerin nedenleri sorununda Formlar Platonik Teorisi ve Peripatetik kurucu formu cozum olarak ortaya konmustur Devimselcilik Materyalizm ayni zamanda bir Epikurcu doktrinidir Stoaci sistemle ayirt edici farkliligi cismin esas niteligi olarak gerilim fikridir Epikurculer maddenin bicim ve hareketini ilkel atomlarin tesadufi hareketlerine baglarlar Bununla beraber Stoacilar a gore hicbir sey aciklamasi olmadan var olmaz dogada her seyin bir nedeni logos vardir Var olan her seyde etkin ve edilgen olmak uzere iki prensip bulunur Var olan her sey eyleme gecme ya da eyleme gecirme yetenegine sahiptir Edilgin prensipte bir sey harekete ya da degisime meyillidir madde oz u ousia belirler Etkin prensip maddeyi karakterize eder ve maddeye nitelik kazandirir Olan her sey icin bir neden vardir ve bir cismin sadece diger bir cisim nedeniyle hareket etmesi gibi hareketin nedeni de etki ettigi madde gibi fizikseldir Etkin prensip ya da kuvvet her yerde madde ile birlikte ic ice ve boslugu uzayi birlikte kaplayarak ve doldurarak var olur Bir sey bir zamanlar Plato nun dusundugu gibi soyut isi sertlik ya da parlaklikta yer almakla artik sicak kati ya da parlak degildir fakat kendi ozu icerisinde bulunmakla bu niteliklerin materyali cesitli gerilim derecelerindeki hava akimlari pneuma gibi dusunulurler Erdemler de eylemler gibi maddidir Stoaci nitelik Aristo nun temel bicimine karsilik gelir iki sistemde de etkin prensip olan her seyin bir nedeni vardir prensibi herhangi bir seyin varligini aciklar ancak Stoaci sistemde prensip maddenin kendisidir Tekcilik Etkin ve edilgen prensipler arasindaki iliskiye gelince gercek bir fark yoktur Etkin neden daima maddi bir akimdir ve bu nedenle de en ince ve en belirsiz olmasina karsin maddedir Aristo nun teknik terimi olan bicim ethos Stoacilar tarafindan hic kullanilmamis onun yerine Us veya Tanri kullanilmistir Stoacilar maddenin iki ana ozelligini tam bir kesinlikle ortaya koymuslardir her ikisi de kuvvet kavramina giden uc boyutta varolus ve direnc Dogru zaman uzay ve bosluk gibi gercek olmayan ve harice karsilik gelen belirli kavrayis ya da dusunce olusumlari vardir ancak bunlarin her biri bir sey olarak adlandirilsa da var olduklari soylenemez Bir Stoaci icin Dunya Ruhu Kader Mukadderat ve Tohumsal Neden sadece es anlamli sozcukler degildir onlar icin bu sozcukler Tanrinin farkli gorunuslerini veya Tanrinin seylerle farkli iliskilerini ifade eder fakat doganin farkli kuvvetlerine temel teskil eden farkli ozler bulunmaz Pneuma ne artar ne de azalir fakat onun isleyis modlari onun farkli akislari pek cok belirgin ozelligin kaniti olarak ayirt edilebilir ve tek tek sayilabilir Evrenin yaradilisiStoaci fizikte evren ilahi bir zanaatkar ates tarafindan sekillendirilir Stoacilarin pneuma si evrenden once var olan ilkel ozdur O belirli seylerin ebedi on kosuludur tum varolusun toplamidir onun disinda butun gorunen evren islemektedir ve nihai olarak onunla tukenecektir O evrensel duzeni kozmos gelistiren ve ona sekil veren yaratici guctur Tanri Tanri var olan her seydir Stoaci fizikte evren ilahi bir zanaatkar ates tarafindan sekillendirilir Orijinal durumda pneuma Tanri ve evren mutlak olarak ozdestir fakat o zaman bile maddenin esas niteligi olan gerilim is basindadir Ilkel pneuma da en fazla isi ve gerilim bulunur icinde bir basinc bir genisleyici ve dagitici egilim vardir Pneuma bu yogun basinca cok fazla dayanamaz Ileriye ve geriye dogru hareket bir defa olustugunda atesli buharin parlayan kutlesini sogutur ve gerilimi zayiflatir Boylelikle ilkel ozun ilk ayrismasi kuvvetin maddeden ayrilmasi dunyanin Tanridan yayilmasi meydana gelir Pneuma da uyuyan Tohumsal Logos simdi yaratici gorevine ilerlemektedir Ilkel oz Heraklitus un atesi degildir fakat daha cok atesli bir nefes ya da aether bir ruhanilestirilmis elementtir Donusumun dongusu ve ardisik yogusum evrenin yasamini olusturur Evren ve evrenin tum parcalari Heraklitus un asagi ve yukari gelisim olarak tanimladigi ilkel varligin degisiminde sadece farkli cisimlesmeler ve asamalardir Once bildigimiz yakan ve tahrip eden temel atese ve bu tekrar hava ya da hava buharina donusur bir sonraki adimda suyu ve havanin katilasmasiyla topragi uretir Her asamada gerilimin derecesi azalir ve nihai element giderek daha fazla inert asal maddeye yaklasir Fakat bir elementin tamamen digerine donusemeyecegi gibi ornegin sadece havanin bir parcasi su ya da topraga tamamen donusur pnuma nin kendisi de elementlere tamamen donusmez Orijinal saflikta gerilimiyle birlikte kalan artik gorunen gokyuzunun en yuksek katmanindaki dunyayi cevreleyen havadir Kendisi yasayan bir sey ya da varlik olan bir madde duzenli evrende elementlerden tekil seyin cokluguna donusur onu kaplayan ve her yerde yasamini iyilestiren ve onu buyuten pneuma onun ruhudur Fakat bu farklilasma sureci sonsuz degildir sadece tum seylerin restorasyonu zamanina kadar devam eder Gelisen bir dunya zamani geldiginde curuyecektir Azalan gerilim tekrar artacak seyler giderek elementlere ve elementler esas maddeye oze cozunecekler dunya bir kez daha Tanri da sogruldugu zaman genel bir yangin afetinde ekpyrosis mukemmel sekilde tamamlanacaklardir Sonra sirasiyla oncekini yeniden ureterek evrenin yeni bir dongusu baslar ve bu sekilde sonsuza kadar devam eder Citium lu Zeno Stoaci okulun kurucusudur Heraklitus un Stoacilik uzerine etkisi tartismalidir fakat Cleanthes Aristo ve Sphaerus gibi en eski Stoacilarin tumu Heraklitus un Zeno ismi altinda ortak bir calismada toplanan yazilari uzerine yorumlar yazmislardir Heraklitus da sabit akim Chrysippus tarafindan fizigin basit bir ifadesi olarak ortaya konuldugu gibi materyal elementlerinin karsilikli degisimiyle degisen metafizik bir kavramdir Heraklitus dort element doktrinine gerilimin farkli dereceleri olarak ates ve hava kavrayislarina belirli olanin bicimi olarak ya da dunyayi uretmek ve korumak icin yontemsel bir plana gore isleyen atesin duzenlenme organizasyonuna analoji benzetim yapmaz Yine evrensel ic ice gecmeye iliskin ozgun Stoaci doktrinde de bir analojisi yoktur Stoacilik ta belirli bir seyin her karakter ve ozelligi pneuma akiminin icindeki gerilim tarafindan belirlenir ve pneuma her seyde mevcut oldugu halde kalite ve yogunlukta belirsiz sekilde cesitlenir Elastikiyet ve yasam kalintilarinin izinin olmadigi inorganik cisimlere nufuz eden pneuma oyle yogun ve iridir ki onlara hareket gucunu bile saglayamaz tum yapabilecegi onlari bir arada tutmaktir ve pneuma tas ya da metalde tutma prensibi seklinde bulunur Bitkilerde tamamen saf bir sey olarak ortaya cikar ve daha buyuk bir gerilime sahip olmakla doga ya da gelismenin prensibi olarak adlandirilir Irrasyonel hayvanlar ile tanri ya da insan gibi rasyonel olanlar arasinda bu farklilik ya da gelisim icin bir ihtiyat payi birakilarak ayrim yapilir Eski otoriteler hayvanlar icin bir yasam prensibini kabul ederler fakat bir ruhlari oldugunu reddederler Sonralari hayvanlar kralliginda tek bir ruhu kabul etmek uzere Stoaci bir yaklasim ortaya cikar ancak bu rasyonel bir ruh degildir Pneuma nin evrensel varligi gozlemler tarafindan da onaylanmistir Organik varliklarin yasam isisina benzer belirli bir sicaklik inorganik dogada da bulunabilir topraktan buhar cikisi sicak pinarlar cakmak tasindan kivilcim henuz tamamen gevseyip sogumayan pneuma nin son kalintilarinin kanitlaridir Gazli cisimlerin hizi ve genislemesi hortumlar ve sisen balonlar da bunun ornekleridir Logos hizli ve gucludur ve iki yuzlu kilictan daha keskindir Cleanthes gerilimin kendisini sert bir darbe seklinde tarif eder Hymn to Zeus calismasinda yildirim ilahi faaliyetin semboludur Genisleme ve direnc gibi cismin temel niteliklerine gelince genisleme uzakliktan ortaya cikar fakat uzakliklar ya da boyutlar duz cizgilerdir yani en buyuk gerilimin cizgileridir Gerilim genislemeyi ya da uzaklikta artisi uretir Direnc yine kohezyon tarafindan aciklanir ve baglayici kuvvetini isaret eder Yine esas madde iki yonde duz cizgi halinde harekete sahiptir arkaya dogru ve one dogru kohezyon ve maddeyi ureten yogunlasma ile yayilma ve kalitenin nedeni olan genisleme RuhInsan ya da tanri gibi rasyonel yaratiklarda pneuma en saf aether in primer maddesi ve goksel atesten bir kivilcim ya da daha dogrusu kuruluktan cok yasam sicakligiyla nitelenebilecek atesli bir nefes olan dunya ruh dan yayilan yuksek dereceli saflik ve yogunluk olarak gorulmektedir Ruh cismanidir tersi durumda gercek bir varliga sahip olamazdi uc boyutta genisleyemezdi ve bu nedenle tum cisim boyunca duzenli yayilim gosterir cismi butun halinde tutmasi mumkun olamazdi burada ruhun atomlarini cevreleyen ve barindiranin cisim oldugunu ileri suren Epikurcu gorusle keskin bir farklilik bulunmaktadir Bu cismani ruh us zihin ve yoneten prensiptir ilahi orijininde Cleanthes Zeus a Biz de senin yavrulariniz diyebilmistir ve Seneca eger insan ve Tanri tam bir esitlikte degilse mukemmellik daha cok bizim tarafta kalir diyerek sakince israrci olmustur Dunya icin Tanri neyse insan icin ruh odur Kozmos farkli turleri pneuma daki yogunlasmanin farkli asamalarina isaret eden tek bir butundur Boylece insan ruhu da farkli islevleri gerilimin dereceleri tarafindan belirlenen mutlak bir basitlige sahip olmalidir Boylece onceki dusunurlerin tasavvur ettikleri gibi ruhun parcalari konusuna geliriz burada soru isareti yoktur tum tutarli bicimde muhafaza edilenler vucudun merkezi olan kalp dendir farkli hava akimlari birinin ruhunun farkli faaliyet modlarina sahip olan cesitli organlarina bosalir Bu noktada psikoloji Stoaci bilgi kuramiyla yakindan ilintilidir Ruhun birliginden hareket ederek duygu riza durtu gibi tum zihinsel sureclerin yoneten parcasi olan us dan gelisir tek basina bir rasyonel ruhun duygulari bulunur yargilara riza gosterir dusundugu ya da akil yuruttugu kadar arzu nesnelerine dogru yoneltilir Tum bu gucler bir defada tam olgunluga ulasir Ilk seferde ruhun ici bostur embriyo halindeyken bir bitkinin beslenme duzeninin otesinde gelismemistir dogumda yonetici parca bos bir tablettir yazilanlari aldikca hazir olacaktir Bu tum kalitsal fikir imkanlarini ya da sezgisel us a benzer herhangi bir yetenegi dislar Tum bilgimizin kaynagi duyu materyallerini manipule eden deneyim ve tutarsiz dusuncedir Fikirlerimiz depolanmis duygulardan kopya edilmistir Gerilimde azalmanin evrenin bozulmasina ayrismasina neden olmasi gibi ayni sekilde vucuttaki gerilimde bir azalma da uykuya curumeye ve insan vucudunun olumune neden olur Olumden sonar vucutsuz kalan ruh evrende kendi dogasina benzeyen bir bolume baglanarak sadece kendi ayri varligini muhafaza edebilir ancak sadece sinirli bir zaman suresince Cleanthes in dusundugu gibi tum ruhlarin mi ya da Chrysippus un gorusu gibi yalnizca bilge ve iyi ruhlarin mi yasamaya devam edecegi konusu tartismalidir her durumda tekil ruhlar onunde sonunda icinden ciktiklari evrenin ruhuyla karisip birleseceklerdir Evrenin ruhunun Tanriyla iliskisi oldukca kesindir bu tabiatinda olan bir ozelliktir faaliyetlerinin bir seklidir evrene nufuz eden atesli aether den bir sizintidir DuyuStoacilar algiyi nesnenin fark edilen niteliginin duyu organi vasitasiyla algilayanin zihnine aktarimi olarak tanimlarlar Aktarilan nitelik dusunen sey olan ruhun cismani yuzeyi uzerinde bir karisiklik ya da izlenim olarak gorunur Gorus orneginde konik bir isin kalemi goz bebeginden uzaklasir oyle ki gorulecek nesneyi kapsar Hava akimiyla duyu organindan burada goz zihne yani ruhun yonetici parcasina bir sunum iletilir Sunum nesnenin varligini dogrulamasi yaninda nesnenin renk ya da boyut gibi bilgilerini de verir Zeno ve Cleanthes bu sunumu bal mumu uzerindeki muhur izlenimiyle karsilastirirken Chrysippus daha belirsiz olarak zihnin sakli bir modifikasyonu ya da modu olarak tespit eder Fakat zihin sadece disaridan pasif bir izlenim alicisi degildir Duyular duyu organindan gelen akima karsi gerilimdeki farkliliklara gore tepki gosterir ve bu duyu sunumundan ayirt edilemeyene zihnin onayi ya da itirazidir Deneyimin muhtevasi hep dogru ve gecerli degildir halusinasyon mumkundur burada Stoacilar Epikurculer ile ayni fikirdedirler Bu nedenle rizanin gelisiguzel gosterilmemesi muhtemeldir bir gercek olcutu kriteri ve onun vasitasiyla us un sadece makul olani tanidigi ve dogruyu sikica tuttugu ozel bir formel test belirlenmelidir Soli li Chrysippus Erken Stoacilar us u gercegin standardi yaptilar Bu nedenle eylemimizi duzenleyen kurallar bildigimiz nihai kriterlerdir anlasilan pratik bilgi fevkalade onemli olacaktir Fakat bu kriterler 1 us un duyulardan turemedigi ancak onlara bagli oldugu ve 2 us un sozlerinde tutarlilik eksikligi bulundugu konularini aciklayan Epikurciler ve Akademikler in surekli hucumlarina maruz kaldi Chrysippus bu nedenle Logos icin yeni duyu standartlari ve genel kavrayislar getirdi ve kendisinden oncekilerin pozisyonlarini daha net tanimlayarak muhafaza etti Us icin tum insanlarin hemfikir oldugu genel kavrayislar tutarlidir Ne de duyu terimi yeterince kesindir Chrysippus gercek sunumlarin belirli karakteristiklerini tanimladi duyu organi ve zihin saglikli olmak ve harici nesne gercekten gorulur ve duyulur olmak kosullariyla sunum acik secikligi sayesinde daima verme ya da vermeme gucumuzun altinda yatan rizayi zorla alma gucune sahiptir Us un isleyisi inorganik vucudun parcalarini bir arada tutan ve ayrilmalarina direnc gosteren kuvvete asimile olur Evrenin duzeninde genisletilmis mobil cisimlerden ve bu cisimlerdeki gerilim kuvvetlerinden baska bir sey yoktur Dolayisiyla bilgi duzeninde de duyulardan ve gerilimini muhafaza eden ve duyularla fikirleri duzgun sirada birbirine baglayan us kuvvetlerinden baska bir sey yoktur Zeno uzatilmis duz ve acik bir ele karsi duyulari karsilastirdi riza gostermenin isareti egilmis parmaklar ya da basit korku isareti sikilmis yumruk nesnenin zihinsel olarak kavranmasiydi ote yandan bilgi ise sikilmis yumruktu Illustrasyon hem cesitli entelektuel faaliyetler temel birligi uzerine tuttugu isik icin hem de Stoaci doktrini bir kez daha farkli bilgi derecelerinin farkli gerilim dereceleri oldugu fikri konusunda guclendirdigi icin degerlidir Plutark in isaret ettigi gibi iyi ve kotu erdem ve ahlaksizlik bunlarin tumunun algilanma kapasiteleri vardir duyu tum zihinsel faaliyetler icin bu ortak temel ruhun ozu olan ruhani penuma nin gerilimi fark edecegi ve olcebilecegi bir dokunma cesididir TanrilarStoacilar a gore Tanri her yerde yoneten ve surdurendir ve ayni zamanda evrenin yasasidir Zeno kult goruntulerin mabetlerin tapinaklarin kurbanlarin ibadet edenlerin ve tapinanlarin bosuna oldugunu ifade eder Gercekten kabul edilebilir ibadetin erdemli ve dindar bir zihne referans olabilecegini ogretir Bununla beraber Stoacilar coktanriciliktaki gercegi savunmaya cabaladilar Sadece ilkel madde tek yuce varlik olan Tanri degildi ama tanrisallik Plato nun yaratilmis tanrilari gibi rasyonel varliklarin doga kuvvetleri hatta tanrilasmis insan karsisinda en yucesi olan tezahurlere kutsal cisimlere de atfedilebilirdi ve boylelikle dunya ilahi nitelikte insanlarla doldurulmus olurdu KehanetKehanet pratigi ve kahinlere danisma Tanri ve insan arasindaki bir iletisim yolu olarak kullanildi kehanetin Yunan inanc dunyasinin temel bir unsuru oldugu dusunuldugunde bu bir populer inanc ayricaligiydi Chrysippus kendisine ait olan kati nedensellik rasyonel doktrini ile batil olani uzlastirmak icin elinden geleni yapti Kehanet ve mucizeleri belirli olgularin dogal belirtileri olarak izah etti Ona gore kader yolunun sayisiz belirtileri vardir cogunlukla gozlenememistir sadece az sayida kismi insanlik icin bilinir olmustur Tum olaylar onceden takdir edildigi icin kehanetin gereksiz oldugunu ileri surenlere Chrysippus hem kehanet hem de uyarilar altindaki davranislarimizin nedensellik zincirine dahil edildigi cevabini verir Notlar Hicks 1911 s 943 Plato Sophist 246C ff Plato Sophist 247D Heraclitus DK B60 Diogenes Laertius vii 174 ix 5 15 Seneca Epistles liii 11 12 Diogenes Laertius vii 54 Cicero Academica ii 4KaynakcaBu makale artik kamu mali olan bir yayindan alinan metni icermektedir R D Hicks 1911 Stoics http www 1911encyclopedia org Stoics 25 Mart 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde In Chisholm Hugh Encyclopaedia Britannica 11th ed Cambridge University Press