Bu madde, uygun değildir.Ağustos 2011) ( |
Süperiletkenlik, süperiletken adı verilen maddelerin karakteristik bir kritik sıcaklığın (Tc) altında derecelere soğutulmasıyla ortaya çıkan, maddenin elektriksel direncinin sıfır olması ve manyetik değişim alanlarının ortadan kalkması şeklinde görülen bir fenomendir. 8 Nisan 1911 tarihinde Hollandalı fizikçi Heike Kamerlingh Onnes tarafından keşfedilmiştir. Ferromanyetizma ve atomik spektrumlar gibi, süperiletkenlik kuantum mekaniğine girer. Karakteristik özelliklerini Meissner efektinden alır; süperiletken, süperiletkenlik durumuna geçerken bütün manyetik alan çizgilerini içeriden dışarıya atar. Meissner efektinin görülmesi de süperiletkenliğin klasik fizik tarafından mükemmel iletkenlik olarak tasvir edilmesini olanaksız hale getirir.
Sıcaklığı düşürülen metal bir iletken sıcaklık düşüşüyle orantılı olarak elektriksel direncini kaybetmeye başlar. Bakır ve gümüş gibi sıradan iletkenlerde bu özellik saf olmama ve başka bozukluklar sebebiyle sınırlıdır, mutlak sıfıra yakınken bile bir miktar direnç gösterirler. Süperiletkenlerde ise, maddenin sıcaklığı kritik sıcaklığının altına indiğinde direnci sıfır olur. Süperiletken telden yapılmış bir halkadan geçen elektrik akımı, güç kaynağına ihtiyaç duymadan sürekli akıma devam edebilir.
1986’da bazı cuprate (anyon bakır kompleksleri taşıyan bileşikler) ve perovskite (kalsiyum titanyum oksit bileşiğiyle aynı kristal yapıya sahip herhangi bir bileşik) seramiklerinin 90 Kelvin’den (-183 oC) yukarıda bir kritik sıcaklığa sahip olduğu keşfedildi. Teorik olarak, bilinen süperiletkenler (BCS teorisiyle bulunabilen süperiletkenler) için bu kadar yüksek bir değişim ısısı imkânsız olduğu için bunlara yüksek ısı süperiletkenleri denildi. Kolayca bulunabilen bir soğutucu olan sıvı azot 77 K’de kaynar, bu yüzden bu sıcaklığın üzerinde gerçekleşen süperiletkenlikler daha düşük ısılarda pratik olmayan deneyleri kolaylaştırır.
Sınıflandırma
Süperiletkenliğin sınıflandırılmasında kullanılan en yaygın kriterler:
Manyetik Alana Tepkiye Göre
Bir süperiletken 1. Tip, yani bir adet kritik alana sahip olabilir; ya da 2. Tip, yani iki adet kritik alana sahip olabilir.
İşleyiş Teorisine Göre
BCS teorisiyle açıklanabiliyorsa bilinen bir süperiletken, açıklanamıyorsa bilinmeyen (alışık olunmayan) bir süperiletkendir.
Kritik Sıcaklığa Göre
Eğer bir süperiletken kritik sıcaklığına erişmek için sıvı azotla soğutulabiliyorsa yüksek ısılı, daha etkili soğutma yöntemlerine ihtiyaç duyuyorsa düşük ısılı bir süperiletkendir.
Maddesine Göre
Süperiletken maddelerin arasında kimyasal elementler (ör: cıva veya kurşun), alaşımlar, seramikler (ör: magnezyum diborit), demir bazlı süperiletkenler ve organik süperiletkenler vardır.
Süperiletkenlerin Genel Özellikleri
Isı kapasitesi, kritik sıcaklık, kritik alan ve süperiletkenliğin yok edildiği kritik akım yoğunluğu gibi özellikler sayesinde çoğu süperiletkenin fiziksel özellikleri farklılık gösterir.
Ancak yine de hepsinde ortak olarak bulunan bazı özellikler mevcuttur. Örneğin manyetik alanın bulunmadığı veya kritik bir noktayı aşmadığı hafif elektrik akımlarda hepsi sıfır direnç gösterir. Bu “evrensel” özelliklerin bulunması süperiletkenliğin termodinamik bir evre olduğunu ve mikroskobik detaylardan bağımsız olan belirleyici özelliklerinin bulunduğunu gösterir.
Elektrik Akımına Sıfır Direnç
Bir maddenin direnci R = V/I kuralıyla bulunur. Eğer voltaj sıfırsa, direnç de sıfırdır.
Süperiletkenler de uygulanan bir voltaj olmadan elektrik akımı barındırabilir, bu özellik süperiletken elektromıktanıslar ile sağlanır. (Ör: MR makineleri) Deneyler, bir elektrik akımının süperiletken bir bobinde yıllarca, herhangi bir azalma olmadan devam edebildiğini göstermiştir. (Yaklaşık 100,000 yıl olarak tahmin edilmektedir.) Teorik kanıtlar ise evrenin ömründen bile uzun bir zaman sürebileceğini ileri sürer.
Normal bir iletkende bir elektrik akımı, iyonik bir örgü içerisinde hareket eden elektron yığını olarak düşünülebilir. Elektronlar örgüdeki iyonlarda sürekli çarpışma halindedir ve her çarpışmayla elektrik akımının taşıdığı enerjinin bir kısmı örgü tarafından emilir ve ısıya dönüştürülür, ki bu da iyon örgüdeki titreşimsel kinetik enerjiyi oluşturur. Sonuç olarak, akımın taşıdığı enerji sürekli dağılmaktadır. Bu dağılım elektriksel direnç ve Joule ısınmasını oluşturur.
Bu durum bir süperiletkende farklıdır. Bilinen bir süperiletkende, elektron yığını ayrı elektronlara dağılamaz. Bunun yerine, adı verilen eşler halinde bulunurlar. Bu eşlenmenin sebebi elektronlar arasında fonon alışverişi sonucunda oluşan çekim kuvvetidir. Kuantum mekaniği sebebiyle, bu Cooper eşlerinin enerji spektrumunda bir enerji boşluğu bulunur, yani yığını uyarılmış hale getirmek için ihtiyaç duyulan enerji değişimi minimumdur. Eğer bu enerji değişimi örgünün termal enerjisinden daha büyükse, kT formülünden hareketle (k, Boltzmann sabiti; T, sıcaklık) elektron yığını örgü tarafından parçalanmayacaktır. Cooper eşleri yığını bu sebepten dolayı bir süperakışkandır, elektron kaybı olmadan hareket edebilir.
Süperiletkenliğe geçmek için ihtiyaç duyulan sıcaklığın fazla altında olmayan ortamlarda, oluşum sebebini akımın kendisinden de alabilecek bir manyetik alan ve bir elektrik akımı uygulandığında 2. Tip süperiletkenler aşırı derecede az bir direnç gösterir. Bunun sebebi elektronik süperakışkanda bulunan manyetik vortekslerin hareketidir. Bu vorteksler elektrik akımının enerjisinin bir kısmını azaltır. Eğer elektrik akımı çok azsa, vorteksler yerleşik hal alır ve direnç ortadan kalkar. Bu efektle oluşan direnç, süperiletken olmayan maddelerin oluşturacağı dirençten çok daha azdır ancak hassas deneylerde gözden çıkarılmamalıdır. Buna rağmen sıcaklık, süperiletkenliğe geçiş sıcaklığının çok altına inerse manyetik vorteksler düzensiz ama yerleşik bir konuma sabitlenebilir, bu konumda maddenin direnci tamamen sıfırlanır.
Süperiletkenliğe Geçiş
Süperiletken maddelerde karakteristik özellikler maddenin sıcaklığının kritik sıcaklığın altına inmesiyle görülmeye başlar. Bu kritik sıcaklığın değeri maddeden maddeye değişir. Bilinen süperiletkenlerin kritik sıcaklıkları genelde 20 Kelvin ile 1 Kelvin arasında değişir. Örneğin katı cıvanın kritik sıcaklığı 4,2 Kelvin’dir. 2009’daki bir ölçüme göre, bilinen bir süperiletken için en yüksek kritik sıcaklık, 39 Kelvin ile magnezyum diborit’e aittir ancak bu maddenin bazı egzotik özellikleri onun bilinen bir süperiletken olarak sınıflandırılması konusunda şüphe uyandırmaktadır. Cuprate süperiletkenlerin kritik sıcaklıkları çok daha yüksektir, örneğin YBa2Cu3O7 ‘nin kritik sıcaklığı 92 Kelvin’dir; cıva bazlı cuprate maddelerin kritik sıcaklığı da 130 Kelvin’i geçebilir. Bu yüksek kritik sıcaklıklar için henüz bir açıklama yoktur. Foton alışverişiyle meydana gelen elektron eşleşmeleri bilinen süperiletkenlerdeki süperiletkenliği açıklayabilmektedir ancak yeni keşfedilen ve yüksek kritik sıcaklığı olan süperiletkenlikleri açıklayamamaktadır.
Benzer olarak, kritik sıcaklığın altında sabit bir sıcaklıkta dışarıdan uygulanan ve kritik manyetik alandan daha güçlü olan bir manyetik alanda süperiletkenler, süperiletkenliği bırakmaktadır. Bunun sebebi süperiletkenlik halinin Gibbs serbest enerjisinin, manyetik alanla birlikte ikinci dereceden artması iken normal halin serbest enerjisinin manyetik alandan zar zor bağımsız olmasıdır. Eğer bir madde, manyetik bir alan olmadan süperiletkenlik gösterirse süperiletkenlik halinin serbest enerjisi, normal halin serbest enerjisinden daha az demektir. Manyetik alan için sonlu bir değerde (bu değer sıfır manyetik alanda serbest enerjilerin farkının kareköküne orantılı olmalıdır) iki serbest enerji birbirine eşit olacaktır ve normal hale geçiş gözlenecektir. Genel olarak, daha yüksek bir sıcaklık ve daha güçlü bir manyetik alan, süperiletkenlikte bulunan elektronların daha az olması ve harici manyetik alan ile akımların nin daha fazla olmasına sebep olacaktır. Nüfuz derinliği hal değişiminde mutlak hale gelir.
Süperiletkenliğin başlangıcı, çeşitli fiziksel özelliklerde ani değişimlerle birlikte gelir ki bu, hal değişiminin karakteristik bir özelliğidir. Örneğin elektronik ısı kapasitesi, normal (süperiletken olmayan) bir sistemdeki sıcaklıkla orantılıdır. Süperiletkenliğe geçişte kesikli bir sıçrama gösterir ve sonrasında doğrusal olmayı bırakır. Düşük sıcaklıklarda e−α/T şeklinde ifade edilir (α, bir sabit). Bu üstel davranış, enerji boşluğunun varlığına kanıttır.
Süperiletkenliğe geçişin hal değişimleri arasındaki türü uzun süren bir tartışma konusuydu. Deneyler, hal değişiminin ikinci tür (gizli ısı olmayan) olduğunu gösterdi. Ancak bir manyetik alanın varlığında gizli ısı vardır çünkü süperiletkenlik hali, kritik sıcaklığın altında normal halden daha düşük bir entropiye sahiptir. Deneylerle gösterilmiştir ki bunun sonucunda, manyetik alanın gücü kritik alandan büyük olduğunda gerçekleşen hal değişimi süperiletken maddenin sıcaklığında düşüşe sebep olur.
1970’li yıllarda yapılan ölçümler süperiletkenliğe geçişin, elektromanyetik alanda sebep olduğu uzun menzilli dalgalanmalar yüzünden eser miktarda birinci tür bir hal değişimi olabileceğini gösteriyordu. 1980’lerde, süperiletkenin vorteks çizgilerinin büyük rol oynadığı Bozukluk Alanı Teorisi’nin yardımıyla 2. Tip süperiletkenliğe ikinci tür hal değişimi, 1. Tip süperiletkenliğe ise birinci tür hal değişiminin (gizli ısının var olduğu değişimler) sebep olduğu ve bu iki durumun bir trikritik nokta (bir maddenin üç halinin bir arada bulunması) ile birbirinden ayrıldığı teorize edildi. Bu sonuçlar Monte Carlo bilgisayar simüslasyonlarıyla da desteklendi.
Meissner Efekti
Bir süperiletken zayıf bir harici manyetik alana koyulduğunda ve hal değiştirme ısısının altında bir sıcaklığa soğutulduğunda manyetik alanın etkisi ortadan kalkar. Meissner efekti manyetik alanın tamamen yok olmasının yerine, süperiletkene çok az nüfuz etmesini sağlar ve maddenin içerisinde üstel bozunmayla sıfırlanır. Bu nüfuz süperiletkene olan etkinin parametresidir, λ ile gösterilir ve adı da London nüfuz derinliğidir. Meissner efekti, süperiletkenlik için tanımlayıcı bir karakteristik özelliktir. Süperiletkenlerin çoğunda London nüfuz derinliği 100 nm’dir.
Meissner efekti çoğu zaman mükemmel bir elektrik iletkeninde görülecek ile karıştırılmaktadır. Lenz’in kanununa göre, bir iletkene değişken bir manyetik alan uygulandığında, iletkende bu alana zıt etki oluşturacak bir manyetik alanın oluşmasına sebep olan bir elektrik akımı meydana gelir. Mükemmel bir iletkende, oluşacak akım rastgele bir büyüklükte olabilir ve bu akımın oluşturduğu manyetik alan, harici manyetik alanın etkisi tamamen yok eder.
Meissner efekti bundan farklıdır: süperiletkenliğe geçişte oluşan spontane bir defetme olarak tanımlanabilir. Diyelim ki içinde sabit bir manyetik alan taşıyan, normal halinde bir madde var. Bu maddenin sıcaklığı kritik sıcaklığının altına indiğinde, dahili manyetik alanda bir yok oluş gözlenir, ki bu Lenz’in kanununa göre beklenmedik bir olaydır.
Meissner efekti, Fritz ve kardeşler tarafından açıklanmıştır.
formülüyle (H, manyetik alan; λ, London nüfuz derinliği) bir süperiletkendeki elektromanyetik serbest enerjinin minimuma indirildiği görülür. London denklemi olarak bilinen bu denklem, yüzeydeki değeri ne olursa olsun bir süperiletkende bulunan manyetik alanın üstel bozunmaya uğrayacağını öngörür. Manyetik alanı çok az veya hiç bulundurmayan süperiletkenler, Meissner durumundadır. Meissner durumu, uygulanan manyetik alan çok fazla olduğunda ortadan kalkar. Süperiletkenler bu parçalanmanın nasıl olduğuna göre ikiye ayrılırlar. 1. Tip süperiletkenlerde, uygulanan alanın kuvveti kritik değeri geçtiği zaman süperiletkenlik aniden yok olur. Maddenin geometrisine bağlı olarak, manyetik alan bulunduran normal kısımlar ile manyetik alan bulundurmayan süperiletken kısımlardan oluşan karışık bir düzene girebilir. 2. Tip süperiletkenlerde manyetik alanın gücünün kritik değeri aşmasıyla, elektrik akımı çok kuvvetli olmadıkça akıma direnç göstermeyen ve artış gösteren bir manyetik akımın maddeye nüfuz ettiği (vorteks durumu) bir durum oluşur. İkinci bir kritik noktanın aşılmasıyla ise süperiletkenlik yok olur. Vorteks durumu, elektronik süperakışkandaki vorteksler sebebiyle meydana gelir. Duruma göre bu vortekslere fluxon adı verilir çünkü bu vortekslerin taşıdığı akım kuantumlaşmıştır. Birçok saf element süperiletkenleri 1. Tiptir, saf olmayan ve bileşik olan maddelerin neredeyse tamamı da 2. Tiptir.
London Döngüsü
Dönen bir süperiletken, dönüş ekseniyle hizalanmış bir manyetik alan oluşturur. Bu efekt, bir NASA görevi olan Gravity Probe B’de kullanılmıştır. Bu deney dönen dört süperiletken topacın manyetik alanlarını hesaplayarak dönüş eksenini bulmak için yapılmıştır. Bu etki, deney için hayati önemdeydi çünkü başka hiçbir özelliği bulunmayan bir kürenin dönüş eksenini hesaplamak için kullanılabilecek sayılı yöntemlerden bir tanesiydi.
Süperiletkenliğin Tarihi
Süperiletkenlik 8 Nisan 1911 tarihinde, dondurucu soğuklarda katı cıvanın direnci üzerine çalışan Heike Kamerlingh Onnes tarafından bulunmuştur. Onnes, 4,2 Kelvin’de direncin aniden yok olduğunu gördü. Tarih boyunca farklı maddelerin süperiletkenlikleri keşfedildi.
Süperiletkenliğin işleyişini bulmak için birçok deneme yapıldı. 1933’te Meissner ve Ochsenfeld’in süperiletkenlerin manyetik alanları yok etmesini bulmasıyla önemli bir adım atılmış oldu. 1935’te Fritz ve Heinz London, Meissner efektinin süperiletken akım tarafından taşınan elektromanyetik serbest enerjinin minimuma indirilmesiyle görüldüğünü açıkladı.
London Teorisi
Süperiletkenlik üzerine ilk fenomenolojik teori, London kardeşler tarafından ortaya konulan London teorisidir. Denklemlerinin en büyük başarısı, Meissner efektini açıklayabilmesidir.
London denklemleri;
Geleneksel Teoriler (1950'ler)
Bu teoriler arasında ve BCS teorisi gösterilebilir.
Ginzburg-Landau teorisi, Landau’nun ikinci tür hal değişimleri teorisini Schrödinger’inkine benzeyen bir dalga denklemiyle birleştirdi ve süperiletkenlerin makroskobik özelliklerini açıklamada büyük rol oynadı. Abrikosov, Ginzburg-Landau teorisinin sonradan 1. Tip ve 2. Tip olarak adlandırılacak iki çeşidi belirttiğini kanıtladı. Abrikosov ve Ginzburg 2003 Nobel Ödülü’nü kazandı. Ginzburg-Landau teorisinin dört boyutlu versiyonu olan Coleman-Weinberg modeli de kuantum alanı teorisi ve kozmolojiye katkı sağladı.
1950’de Maxwell ve Reynolds süperiletkenin kritik sıcaklığının, bileşen elementinin izotopik kütlesine bağlı olduğunu kanıtladı. Bu önemli keşif elektron-fonon etkileşimini süperiletkenliğe sebep olan mikroskobik mekanizma olarak gösterdi.
Süperiletkenliğin tamamlanmış mikroskobik teorisi 1957’de Bardeen, Cooper ve Schrieffer tarafından öne sürüldü. BCS teorisi, süperiletken akımının, süperakışkan Cooper eşlerinden oluştuğunu gösterdi. Teorinin sahipleri 1972 Nobel Ödülü’nü aldı.
1958’de Bogulyubov’un, BCS dalga fonksiyonunun, Hamiltonian elektroniğinin benzer bir dönüşümüyle açıklanabildiğini göstermesiyle BCS teorisi sağlamlaştı.
Süperakışkanlığı anlamanın temelinde BCS teorisinin perspektifinden bakmak vardır.
Ek Tarihçe
1954’te kriyotronun icadıyla süperiletkenlerin pratik bir biçimde uygulanması sağlandı. Kritik manyetik alan değerleri farklı olan iki süperiletken birleştirilerek birkaç bilgisayar parçası geliştirilmiş oldu.
Süperiletkenliği keşfinden hemen sonra Onnes, süperiletkenlerle bir mıknatıs yapmak istedi ancak manyetik alanların, kullandığı maddelerdeki süperiletkenliği yok ettiğini gördü. Bu düşünceyi 1955’te Yntema gerçekleştirdi. 1961’de Kunzler, Buehler, Hsu ve Wernick 4,2 Kelvin ve 8.8 Tesla’da üç kısmı niyobyum, bir kısmı kalaydan oluşan bir bileşiğin 100,000 amper/m2 elektrik akımını kaldırabileceğini keşfetti. Sonrasında ise niyobyum-kalay ve niyobyum-titanyum bileşiklerinin sırasıyla 20 ve 10 Tesla büyüklüklerinde manyetik alan oluşturabileceği keşfedildi ve bu bileşikler süpermıknatıslarda kullanılmaya başlandı. Günümüzde de MR sistemlerinde bu bileşikler kullanılmaktadır.
1962’de Josephson’ın teorisine göre bir süperakım, ince bir yalıtkan katmanıyla ayrılan iki süperiletken arasında akabilirdi. Josephson etkisi, süperiletken kuantum müdahale aygıtlarında kullanılmaktadır. Aynı zamanda manyetik akım kuantumunu hesaplamak için kullanılmaktadır. Josephson’a 1973’te Nobel Fizik Ödülü verilmiştir.
2008’de, süperiletkenliğe sebep olan mekanizmanın, süperyalıtkanlığa da sebep olabileceği ileri sürülmüştür.
Yüksek Isılı Süperiletkenler
1986’ya kadar fizikçiler BCS teorisinin, 30 Kelvin’den yukarıda süperiletkenliğe olanak vermediğine inandılar. O yıl Bednorz ve Müller lantan bazlı bir cuprate perovskite maddede süperiletkenliği keşfettiler. Bu maddenin hal değiştirme sıcaklığı 35 Kelvin’di. İkisi 1987 Nobel Ödülü’nü aldılar. Sonrasında ise lantanı itriyumla değiştirmenin, kritik sıcaklığı 92 Kelvin’e yükselttiği keşfedildi.
Bu sıçrayış, soğutucu olarak sıvı helyum yerine sıvı azotun kullanılmasını sağlar. Sıvı azotu bulmak, sıvı helyum bulmaya göre çok daha kolaydır.
Birçok cuprate süperiletken keşfedilmiştir ve bu maddelerin süperiletkenlik teorilerini bulmak, yoğun madde fiziğinin en zorlu görevlerinden biri olmuştur. Günümüzde iki teori mevcuttur: rezonans üreten değerlik bağı teorisi ve dönüş dalgalanması teorisi.
1933’ten beri en yüksek ısılı süperiletken; cıva, baryum, kalsiyum, bakır ve oksijen içeren seramik bir metaldir. Kritik sıcaklığı 133 – 138 Kelvin arasında olarak düşünülmektedir ancak 138 Kelvin’in doğruluğu henüz deneysel onay almamıştır.
Şubat 2008’de demir bazlı süperiletkenler bulunmuştur. 2015’te de hidrojen sülfürün 203 Kelvin’den aşağıda süperiletkenlik gösterdiği keşfedildi ancak bu durum yalnızca yüksek basınçta gerçekleşiyordu.
Kullanım Alanları
Süperiletken mıknatıslar, bilinen en güçlü elektromıknatıslardandır. MR makinelerinde, kütle spektrometrelerinde, parçacık hızlandırıcılarındaki ışın yöneten mıknatıslarda ve bazı tokamaklarda kullanılmaktadırlar. Ayrıca manyetik ayrım için de kullanılabilirler.
1950’ler ve 1960’larda süperiletkenler kriyotron anahtarlı deneysel dijital bilgisayar yapımında kullanıldı. Daha yakın zamanda ise hızlı tekil akım kuantumu teknolojisini baz alarak dijital çevrimler yapmak için kullanılmıştır.
Süperiletkenler Josephson bağlantıları kurmak için kullanılmaktadır. Normal halden süperiletkenliğe geçişteki direnç değişimi dondurucu mikro-kalorimetre foton dedektörlerindeki termometreleri yapmak için kullanılmaktadır. Aynı efekt hassas bolometreler yapmak için de kullanılmaktadır.
Yüksek ısılı süperiletkenlerdeki boyut ve maliyet avantajı birkaç pazarlama alanında kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin bir rüzgâr türbininin süperiletken maddelerle yapılması daha ucuzdur.
İleride gelebilecek kullanım alanları arasında elektrik gücü iletimi, güç depolama aygıtları, elektrik motorlar, manyetik yükseltim araçları ve süperiletken manyetik dondurma yer almaktadır. Ancak süperiletkenlik hareket eden manyetik alanlara duyarlıdır, bu yüzden hareket eden manyetizmalı teknolojilerin geliştirilmesi, sabit manyetizmalı teknolojilere göre daha uzun sürecektir. Günümüzdeki elektrik kablolarına kıyasla, süperiletken kablolar daha verimlidir ve daha az yer kaplar.
Süperiletkenlikte Nobel Ödülleri
Heike Kamerlingh Onnes (1913)
Bardeen, Cooper, Schrieffer (1972)
Esaki, Giaever, Josephson (1973)
Abrikosov, Ginzburg, Leggett (2003)
Kosterlitz, Haldane, Thouless (2016)
Daha fazla bilgi
Cooper çiftleri negatif elektrik yüklü elektron atom örgüsün içinden geçerken pozitif yüklü iyonlarla elektromanyetik etkileşime geçerse Cooper çifti oluşup atom örgüsünün şekli bozulur. Cooper çiftleri süperiletkendeki akımın taşıyıcılarıdır fonon alışverişi ile bağlı kalırlar. Fonon kristal titreşim kuantumudur. Parçalayıcısı düzen parametresiyken adını Leon Neil Cooper'dan alır.
Öncelikle, Cooper çiftlerini oluşturan elektronlar tek bir atoma bağlı değildir. Bunlar, aynen metallerdeki gibi malzeme içinde serbestçe dolaşan elektronlardan oluşuyor. Bazı atomların (metal atomları) en dış kabuklarındaki elektronlar atomlara diğerlerinden çok daha zayıf bağlanmıştır. Atomları bir araya koyarak malzemeyi oluşturduğunuzda, bu elektronlar bir atomdan diğerine rahatça geçerek, malzeme içinde serbestçe dolaşmaya başlarlar. Küçük bazı farklar dışında bu hareket parçacıkların boş uzaydaki hareketine oldukça benziyor. Biz bu tip malzemelere “metal” diyoruz. Süperiletkenlikte metallerde, bu serbest elektronların birbirleriyle “bir şekilde” etkileşerek Cooper çiftleri oluşturmasıyla oluşuyor. Etkileşme BCS tipi dediğimiz süperiletkenlerde, atomların titreşmesi aracılığıyla gerçekleşiyor. Yani, bir elektron çevresindeki atomların titreşmesine neden oluyor, bu titreşimler uzağa yayılıyor ve başka bir elektronun hareketini etkiliyor. Fakat elektronların etkileşmesi için bu tek bir olası mekanizma değil. Özellikle seramik süperiletkenlerde başka etkileşme mekanizmalarının olduğu düşünülüyor.
Önemli olan bir nokta bu etkileşmenin çok zayıf olması. Bunun bir sonucu, elektronların birbirlerine bağlanması için sıcaklığın çok düşürülmesi gerekiyor. Bu da, belli bir kritik sıcaklığın altında gerçekleşiyor. Kritik sıcaklık her malzeme için farklı. O malzemedeki elektronların ne kadar büyük titreşim yaratabildiklerine (BCS mekanizması için), elektron yoğunluğuna vb. birçok faktöre bağlı. Birçok malzeme için bu 1 Kelvinin bile altında, kurşun için 7K, magnezyum diborid için 39K, seramikler için daha yüksek. Şu andaki dünya rekoruna 138K ile bir seramik sahip. Ama, bütün malzemeler süperiletken olamıyor. Bunun nedeni bu malzemelerde Cooper çifti oluşturacak derecede yeterince güçlü bir etkileşmenin olmaması olabilir ya da deneysel olarak yeterince düşük sıcaklıkları henüz elde edemediğimizden de olabilir. Bazı metallerse, normal basınç altında hiçbir zaman süperiletken olamadığı halde, yüksek basınç altında ve uygun sıcaklık altında süperiletken olabiliyor (örneğin demir). Şu anda, hangi malzemenin hangi sıcaklık (ve basınç) altında süperiletken olacağını güvenilir bir şekilde söyleyebilen bir kuram yok. Süperiletkenlik alanındaki en büyük sorun, kuramların bu anlamdaki yetersizliği. Gelecekte oda sıcaklığında süperiletken olan malzemeler bulunacağı umuluyor. Ama o zamana kadar, bilim adamları güçlü soğutucularla çalışmak zorunda. Kritik sıcaklığın üzerinde bir süperiletkenin metale dönüşmesi, bu malzemelerin normalde metal olmasından kaynaklanıyor, başka bir şey değil.
Elektronlar arasındaki etkileşmenin zayıf olmasının ikinci bir sonucu, bu elektronlar bağlanıp bir Cooper çifti oluşturduklarında aralarındaki uzaklığın oldukça büyük olması. (Zayıf etkileşme => büyük uzaklık, düşük kritik sıcaklık). Diğer bir takım nedenlerden dolayı bu uzaklığa “uyum uzaklığı” deniyor ve değeri 1000 Angstrom ile bazı seramiklerde 30 Angstrom arasında değişiyor. Atomların çapının birkaç Angstrom olduğunu hatırlarsanız, bir Cooper çiftindeki iki elektron arasında yüzlerce başka elektron olduğunu görebilirsiniz. Bunun bir anlamı, bir çiftteki elektronlardan birinin rahatlıkla bağdan kurtulup başka bir çifte bağlanabilmesi olasılığı. Yani, malzeme içinde bir kere birbirlerine bağlandı mı artık ayrılmayan çiftler yerine çok daha karmaşık bir durum söz konusu. Bu nedenle süperiletkenlerin kuramsal tasviri oldukça karmaşık ve yine bu nedenle süperiletkenlikle Bose-Einstein yoğuşması arasında birebir ilişki kuramıyoruz. (Halbuki iki olay birbirine çok benziyor). Bir çifti oluşturan elektronların enerjileri aynı da olabilir, farklı da. Bağlanmayı sağlayan etkileşme çok zayıf olduğundan, çiftin bağlanma enerjisi çok düşük. Bu nedenle elektronların enerjileri de aşağı yukarı aynı olmalı; enerjileri arasında çok büyük farklar olmamalı. Elbette bu elektronlar birbirleri arasında momentum ve enerji değişimi gerçekleştiriyorlar, ama söz konusu enerjiler bağlanma enerjisine göre çok düşük. Çiftin dağılarak iki bağımsız elektrona dönüşmemesi için bunlar zorunlu.
Cooper çiftlerinin oluşmasının neden sıfır dirence yol açtığı sorusununsa basit bir cevabı yok. Standart, Bose-Einstein yoğuşması cinsinden açıklaması şöyle: Kuantum kuramına göre elektron bir fermiyondur; yani aynı kuantum durumunda bulunamayan, Pauli dışlama ilkesine uyan parçacıklar. Buna karşın çift sayıda fermiyon içeren bir sistemse bir bozondur. Bozonlar da, fermiyonların aksine aynı kuantum durumunda bulunmaya çalışır. Örneğin helyum atomu, 2 proton, 2 nötron ve 2 elektrondan, dolayısıyla 6 fermiyondan oluşan bir bozondur. Bose-Einstein yoğuşması olayında, bozonların büyük çoğunluğu aynı kuantum durumuna girer. Bu durumda, eğer bir takım bozonlar bir yöne doğru sabit hızla hareket ediyorsa, bütün diğer bozonlar da aynı yöne doğru aynı hızla gitmek isteyecektir. Belli bir sıcaklığın altında sıvı helyumda gördüğümüz “süper akışkanlık” bu kuantum olgusundan kaynaklanıyor. Süperiletkenlerde de Cooper çiftleri bir bozon gibi davranıyor (ama, bir Cooper çiftini, değişmez bir parçacık olarak düşünmek pek doğru değil). Dolayısıyla, akım taşıyan bir durumda, bütün Cooper çiftleri aynı yönde, aynı hızla hareket etme eğiliminde. Dolayısıyla, bu akımdan bir Cooper çiftini çıkarmak (yavaşlatmak) enerji isteyen bir olay, normal dirençli metallerdeki gibi dışarıya enerji veren bir olay değil.
Bir metalde atom örgüsünü oluşturan atomların birlikte hareket ettiği biliniyordu. Bu yapı belli enerji ve frekanslarda titreşiyordu. Titreşimin artması fonona bağlıydı frekans ise atom kütlesine bağlıydı. Cıva için kritik sıcaklığın cıva izotopuna göre değişiyordu bu da süperiletkenliği fononla ilgisi olduğunu kanıtlıyordu. Negatif atom örgüsünün içinden pozitif yüklü iyonlarla elektromanyetik etkileşim yapmasının sonucu elektronları birlikte hareket ettirmeye çalışıyordu ve bu çiftlere Cooper çifti denildi. Süperiletkenliği anlamaya yönelik geniş çapta kabul edilmiş ilk teori 1957 yılında John Bardeen, Leon Cooper ve John Schrieffer adındaki Amerikalı fizikçilerden geldi ve onlara 1972'de Nobel ödülünü kazandırdı. Bu teori BCS teorisi olarak bilinmekte olup, adı bilimadamlarının soyisimlerinin başharflerinden derlenmiştir.
BCS teorisi, süperiletkenliği mutlak sıfıra yakın değerlerde olan elementleri ve basit alaşımları (1. tip süperiletkenler) açıklamakla birlikte yüksek sıcaklık süperiletkenlerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır.
BCS teorisine göre elektronlar kristal bir örgünün içinden geçerken, örgü içeri doğru bükülme gösterir ve fonon denen ses paketleri oluşturur . Bu fononlar deforme olmuş alanda pozitif bir yük yatağı oluşturarak arkadan gelen elektronların aynı bölgeden geçmesine olanak sağlarlar. Elektronların çiftler halinde geçmesine sebep olan bu olaya 'phonon-mediated coupling' (fonon yardımıyla eşleşme) denir ve süperiletkenliğe olanak sağlar. Bu çift COOPER ÇİFTİ olarak adlandırılır.
Süperiletkenliğin teknolojik uygulaması
- Manyetik güç depolama
- Maglev trenleri
- Maglev rüzgâr türbinleri
- SQUIDs
- Süperiletken bolometreler
- Süperiletken kablolar
Kaynakça
- ^ Bilim Teknik
Galeri
https://en.wikipedia.org/wiki/Superconductivity#/media/File:Meissner_effect_p1390048.jpg31 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
https://en.wikipedia.org/wiki/Superconductivity#/media/File:Ehrenfest_Lorentz_Bohr_Kamerlingh_Onnes.jpg31 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Agustos 2011 Superiletkenlik superiletken adi verilen maddelerin karakteristik bir kritik sicakligin Tc altinda derecelere sogutulmasiyla ortaya cikan maddenin elektriksel direncinin sifir olmasi ve manyetik degisim alanlarinin ortadan kalkmasi seklinde gorulen bir fenomendir 8 Nisan 1911 tarihinde Hollandali fizikci Heike Kamerlingh Onnes tarafindan kesfedilmistir Ferromanyetizma ve atomik spektrumlar gibi superiletkenlik kuantum mekanigine girer Karakteristik ozelliklerini Meissner efektinden alir superiletken superiletkenlik durumuna gecerken butun manyetik alan cizgilerini iceriden disariya atar Meissner efektinin gorulmesi de superiletkenligin klasik fizik tarafindan mukemmel iletkenlik olarak tasvir edilmesini olanaksiz hale getirir Sicakligi dusurulen metal bir iletken sicaklik dususuyle orantili olarak elektriksel direncini kaybetmeye baslar Bakir ve gumus gibi siradan iletkenlerde bu ozellik saf olmama ve baska bozukluklar sebebiyle sinirlidir mutlak sifira yakinken bile bir miktar direnc gosterirler Superiletkenlerde ise maddenin sicakligi kritik sicakliginin altina indiginde direnci sifir olur Superiletken telden yapilmis bir halkadan gecen elektrik akimi guc kaynagina ihtiyac duymadan surekli akima devam edebilir 1986 da bazi cuprate anyon bakir kompleksleri tasiyan bilesikler ve perovskite kalsiyum titanyum oksit bilesigiyle ayni kristal yapiya sahip herhangi bir bilesik seramiklerinin 90 Kelvin den 183 oC yukarida bir kritik sicakliga sahip oldugu kesfedildi Teorik olarak bilinen superiletkenler BCS teorisiyle bulunabilen superiletkenler icin bu kadar yuksek bir degisim isisi imkansiz oldugu icin bunlara yuksek isi superiletkenleri denildi Kolayca bulunabilen bir sogutucu olan sivi azot 77 K de kaynar bu yuzden bu sicakligin uzerinde gerceklesen superiletkenlikler daha dusuk isilarda pratik olmayan deneyleri kolaylastirir SiniflandirmaSuperiletkenligin siniflandirilmasinda kullanilan en yaygin kriterler Manyetik Alana Tepkiye Gore Bir superiletken 1 Tip yani bir adet kritik alana sahip olabilir ya da 2 Tip yani iki adet kritik alana sahip olabilir Isleyis Teorisine Gore BCS teorisiyle aciklanabiliyorsa bilinen bir superiletken aciklanamiyorsa bilinmeyen alisik olunmayan bir superiletkendir Kritik Sicakliga Gore Eger bir superiletken kritik sicakligina erismek icin sivi azotla sogutulabiliyorsa yuksek isili daha etkili sogutma yontemlerine ihtiyac duyuyorsa dusuk isili bir superiletkendir Maddesine Gore Superiletken maddelerin arasinda kimyasal elementler or civa veya kursun alasimlar seramikler or magnezyum diborit demir bazli superiletkenler ve organik superiletkenler vardir Superiletkenlerin Genel OzellikleriIsi kapasitesi kritik sicaklik kritik alan ve superiletkenligin yok edildigi kritik akim yogunlugu gibi ozellikler sayesinde cogu superiletkenin fiziksel ozellikleri farklilik gosterir Ancak yine de hepsinde ortak olarak bulunan bazi ozellikler mevcuttur Ornegin manyetik alanin bulunmadigi veya kritik bir noktayi asmadigi hafif elektrik akimlarda hepsi sifir direnc gosterir Bu evrensel ozelliklerin bulunmasi superiletkenligin termodinamik bir evre oldugunu ve mikroskobik detaylardan bagimsiz olan belirleyici ozelliklerinin bulundugunu gosterir Elektrik Akimina Sifir Direnc Bir maddenin direnci R V I kuraliyla bulunur Eger voltaj sifirsa direnc de sifirdir Superiletkenler de uygulanan bir voltaj olmadan elektrik akimi barindirabilir bu ozellik superiletken elektromiktanislar ile saglanir Or MR makineleri Deneyler bir elektrik akiminin superiletken bir bobinde yillarca herhangi bir azalma olmadan devam edebildigini gostermistir Yaklasik 100 000 yil olarak tahmin edilmektedir Teorik kanitlar ise evrenin omrunden bile uzun bir zaman surebilecegini ileri surer Normal bir iletkende bir elektrik akimi iyonik bir orgu icerisinde hareket eden elektron yigini olarak dusunulebilir Elektronlar orgudeki iyonlarda surekli carpisma halindedir ve her carpismayla elektrik akiminin tasidigi enerjinin bir kismi orgu tarafindan emilir ve isiya donusturulur ki bu da iyon orgudeki titresimsel kinetik enerjiyi olusturur Sonuc olarak akimin tasidigi enerji surekli dagilmaktadir Bu dagilim elektriksel direnc ve Joule isinmasini olusturur Bu durum bir superiletkende farklidir Bilinen bir superiletkende elektron yigini ayri elektronlara dagilamaz Bunun yerine adi verilen esler halinde bulunurlar Bu eslenmenin sebebi elektronlar arasinda fonon alisverisi sonucunda olusan cekim kuvvetidir Kuantum mekanigi sebebiyle bu Cooper eslerinin enerji spektrumunda bir enerji boslugu bulunur yani yigini uyarilmis hale getirmek icin ihtiyac duyulan enerji degisimi minimumdur Eger bu enerji degisimi orgunun termal enerjisinden daha buyukse kT formulunden hareketle k Boltzmann sabiti T sicaklik elektron yigini orgu tarafindan parcalanmayacaktir Cooper esleri yigini bu sebepten dolayi bir superakiskandir elektron kaybi olmadan hareket edebilir Superiletkenlige gecmek icin ihtiyac duyulan sicakligin fazla altinda olmayan ortamlarda olusum sebebini akimin kendisinden de alabilecek bir manyetik alan ve bir elektrik akimi uygulandiginda 2 Tip superiletkenler asiri derecede az bir direnc gosterir Bunun sebebi elektronik superakiskanda bulunan manyetik vortekslerin hareketidir Bu vorteksler elektrik akiminin enerjisinin bir kismini azaltir Eger elektrik akimi cok azsa vorteksler yerlesik hal alir ve direnc ortadan kalkar Bu efektle olusan direnc superiletken olmayan maddelerin olusturacagi direncten cok daha azdir ancak hassas deneylerde gozden cikarilmamalidir Buna ragmen sicaklik superiletkenlige gecis sicakliginin cok altina inerse manyetik vorteksler duzensiz ama yerlesik bir konuma sabitlenebilir bu konumda maddenin direnci tamamen sifirlanir Superiletkenlige Gecis Superiletken maddelerde karakteristik ozellikler maddenin sicakliginin kritik sicakligin altina inmesiyle gorulmeye baslar Bu kritik sicakligin degeri maddeden maddeye degisir Bilinen superiletkenlerin kritik sicakliklari genelde 20 Kelvin ile 1 Kelvin arasinda degisir Ornegin kati civanin kritik sicakligi 4 2 Kelvin dir 2009 daki bir olcume gore bilinen bir superiletken icin en yuksek kritik sicaklik 39 Kelvin ile magnezyum diborit e aittir ancak bu maddenin bazi egzotik ozellikleri onun bilinen bir superiletken olarak siniflandirilmasi konusunda suphe uyandirmaktadir Cuprate superiletkenlerin kritik sicakliklari cok daha yuksektir ornegin YBa2Cu3O7 nin kritik sicakligi 92 Kelvin dir civa bazli cuprate maddelerin kritik sicakligi da 130 Kelvin i gecebilir Bu yuksek kritik sicakliklar icin henuz bir aciklama yoktur Foton alisverisiyle meydana gelen elektron eslesmeleri bilinen superiletkenlerdeki superiletkenligi aciklayabilmektedir ancak yeni kesfedilen ve yuksek kritik sicakligi olan superiletkenlikleri aciklayamamaktadir Benzer olarak kritik sicakligin altinda sabit bir sicaklikta disaridan uygulanan ve kritik manyetik alandan daha guclu olan bir manyetik alanda superiletkenler superiletkenligi birakmaktadir Bunun sebebi superiletkenlik halinin Gibbs serbest enerjisinin manyetik alanla birlikte ikinci dereceden artmasi iken normal halin serbest enerjisinin manyetik alandan zar zor bagimsiz olmasidir Eger bir madde manyetik bir alan olmadan superiletkenlik gosterirse superiletkenlik halinin serbest enerjisi normal halin serbest enerjisinden daha az demektir Manyetik alan icin sonlu bir degerde bu deger sifir manyetik alanda serbest enerjilerin farkinin karekokune orantili olmalidir iki serbest enerji birbirine esit olacaktir ve normal hale gecis gozlenecektir Genel olarak daha yuksek bir sicaklik ve daha guclu bir manyetik alan superiletkenlikte bulunan elektronlarin daha az olmasi ve harici manyetik alan ile akimlarin nin daha fazla olmasina sebep olacaktir Nufuz derinligi hal degisiminde mutlak hale gelir Superiletkenligin baslangici cesitli fiziksel ozelliklerde ani degisimlerle birlikte gelir ki bu hal degisiminin karakteristik bir ozelligidir Ornegin elektronik isi kapasitesi normal superiletken olmayan bir sistemdeki sicaklikla orantilidir Superiletkenlige geciste kesikli bir sicrama gosterir ve sonrasinda dogrusal olmayi birakir Dusuk sicakliklarda e a T seklinde ifade edilir a bir sabit Bu ustel davranis enerji boslugunun varligina kanittir Superiletkenlige gecisin hal degisimleri arasindaki turu uzun suren bir tartisma konusuydu Deneyler hal degisiminin ikinci tur gizli isi olmayan oldugunu gosterdi Ancak bir manyetik alanin varliginda gizli isi vardir cunku superiletkenlik hali kritik sicakligin altinda normal halden daha dusuk bir entropiye sahiptir Deneylerle gosterilmistir ki bunun sonucunda manyetik alanin gucu kritik alandan buyuk oldugunda gerceklesen hal degisimi superiletken maddenin sicakliginda dususe sebep olur 1970 li yillarda yapilan olcumler superiletkenlige gecisin elektromanyetik alanda sebep oldugu uzun menzilli dalgalanmalar yuzunden eser miktarda birinci tur bir hal degisimi olabilecegini gosteriyordu 1980 lerde superiletkenin vorteks cizgilerinin buyuk rol oynadigi Bozukluk Alani Teorisi nin yardimiyla 2 Tip superiletkenlige ikinci tur hal degisimi 1 Tip superiletkenlige ise birinci tur hal degisiminin gizli isinin var oldugu degisimler sebep oldugu ve bu iki durumun bir trikritik nokta bir maddenin uc halinin bir arada bulunmasi ile birbirinden ayrildigi teorize edildi Bu sonuclar Monte Carlo bilgisayar simuslasyonlariyla da desteklendi Meissner Efekti Bir superiletken zayif bir harici manyetik alana koyuldugunda ve hal degistirme isisinin altinda bir sicakliga sogutuldugunda manyetik alanin etkisi ortadan kalkar Meissner efekti manyetik alanin tamamen yok olmasinin yerine superiletkene cok az nufuz etmesini saglar ve maddenin icerisinde ustel bozunmayla sifirlanir Bu nufuz superiletkene olan etkinin parametresidir l ile gosterilir ve adi da London nufuz derinligidir Meissner efekti superiletkenlik icin tanimlayici bir karakteristik ozelliktir Superiletkenlerin cogunda London nufuz derinligi 100 nm dir Meissner efekti cogu zaman mukemmel bir elektrik iletkeninde gorulecek ile karistirilmaktadir Lenz in kanununa gore bir iletkene degisken bir manyetik alan uygulandiginda iletkende bu alana zit etki olusturacak bir manyetik alanin olusmasina sebep olan bir elektrik akimi meydana gelir Mukemmel bir iletkende olusacak akim rastgele bir buyuklukte olabilir ve bu akimin olusturdugu manyetik alan harici manyetik alanin etkisi tamamen yok eder Meissner efekti bundan farklidir superiletkenlige geciste olusan spontane bir defetme olarak tanimlanabilir Diyelim ki icinde sabit bir manyetik alan tasiyan normal halinde bir madde var Bu maddenin sicakligi kritik sicakliginin altina indiginde dahili manyetik alanda bir yok olus gozlenir ki bu Lenz in kanununa gore beklenmedik bir olaydir Meissner efekti Fritz ve kardesler tarafindan aciklanmistir 2H l 2H displaystyle bigtriangledown 2 H lambda 2 H formuluyle H manyetik alan l London nufuz derinligi bir superiletkendeki elektromanyetik serbest enerjinin minimuma indirildigi gorulur London denklemi olarak bilinen bu denklem yuzeydeki degeri ne olursa olsun bir superiletkende bulunan manyetik alanin ustel bozunmaya ugrayacagini ongorur Manyetik alani cok az veya hic bulundurmayan superiletkenler Meissner durumundadir Meissner durumu uygulanan manyetik alan cok fazla oldugunda ortadan kalkar Superiletkenler bu parcalanmanin nasil olduguna gore ikiye ayrilirlar 1 Tip superiletkenlerde uygulanan alanin kuvveti kritik degeri gectigi zaman superiletkenlik aniden yok olur Maddenin geometrisine bagli olarak manyetik alan bulunduran normal kisimlar ile manyetik alan bulundurmayan superiletken kisimlardan olusan karisik bir duzene girebilir 2 Tip superiletkenlerde manyetik alanin gucunun kritik degeri asmasiyla elektrik akimi cok kuvvetli olmadikca akima direnc gostermeyen ve artis gosteren bir manyetik akimin maddeye nufuz ettigi vorteks durumu bir durum olusur Ikinci bir kritik noktanin asilmasiyla ise superiletkenlik yok olur Vorteks durumu elektronik superakiskandaki vorteksler sebebiyle meydana gelir Duruma gore bu vortekslere fluxon adi verilir cunku bu vortekslerin tasidigi akim kuantumlasmistir Bircok saf element superiletkenleri 1 Tiptir saf olmayan ve bilesik olan maddelerin neredeyse tamami da 2 Tiptir London Dongusu Donen bir superiletken donus ekseniyle hizalanmis bir manyetik alan olusturur Bu efekt bir NASA gorevi olan Gravity Probe B de kullanilmistir Bu deney donen dort superiletken topacin manyetik alanlarini hesaplayarak donus eksenini bulmak icin yapilmistir Bu etki deney icin hayati onemdeydi cunku baska hicbir ozelligi bulunmayan bir kurenin donus eksenini hesaplamak icin kullanilabilecek sayili yontemlerden bir tanesiydi Superiletkenligin TarihiSuperiletkenlik 8 Nisan 1911 tarihinde dondurucu soguklarda kati civanin direnci uzerine calisan Heike Kamerlingh Onnes tarafindan bulunmustur Onnes 4 2 Kelvin de direncin aniden yok oldugunu gordu Tarih boyunca farkli maddelerin superiletkenlikleri kesfedildi Superiletkenligin isleyisini bulmak icin bircok deneme yapildi 1933 te Meissner ve Ochsenfeld in superiletkenlerin manyetik alanlari yok etmesini bulmasiyla onemli bir adim atilmis oldu 1935 te Fritz ve Heinz London Meissner efektinin superiletken akim tarafindan tasinan elektromanyetik serbest enerjinin minimuma indirilmesiyle goruldugunu acikladi London Teorisi Superiletkenlik uzerine ilk fenomenolojik teori London kardesler tarafindan ortaya konulan London teorisidir Denklemlerinin en buyuk basarisi Meissner efektini aciklayabilmesidir London denklemleri j8 t e2n8mE displaystyle frac displaystyle partial j 8 displaystyle partial t frac e 2 n 8 m E j8 e2n8mB displaystyle triangledown times j 8 frac e 2 n 8 m B Geleneksel Teoriler 1950 ler Bu teoriler arasinda ve BCS teorisi gosterilebilir Ginzburg Landau teorisi Landau nun ikinci tur hal degisimleri teorisini Schrodinger inkine benzeyen bir dalga denklemiyle birlestirdi ve superiletkenlerin makroskobik ozelliklerini aciklamada buyuk rol oynadi Abrikosov Ginzburg Landau teorisinin sonradan 1 Tip ve 2 Tip olarak adlandirilacak iki cesidi belirttigini kanitladi Abrikosov ve Ginzburg 2003 Nobel Odulu nu kazandi Ginzburg Landau teorisinin dort boyutlu versiyonu olan Coleman Weinberg modeli de kuantum alani teorisi ve kozmolojiye katki sagladi 1950 de Maxwell ve Reynolds superiletkenin kritik sicakliginin bilesen elementinin izotopik kutlesine bagli oldugunu kanitladi Bu onemli kesif elektron fonon etkilesimini superiletkenlige sebep olan mikroskobik mekanizma olarak gosterdi Superiletkenligin tamamlanmis mikroskobik teorisi 1957 de Bardeen Cooper ve Schrieffer tarafindan one suruldu BCS teorisi superiletken akiminin superakiskan Cooper eslerinden olustugunu gosterdi Teorinin sahipleri 1972 Nobel Odulu nu aldi 1958 de Bogulyubov un BCS dalga fonksiyonunun Hamiltonian elektroniginin benzer bir donusumuyle aciklanabildigini gostermesiyle BCS teorisi saglamlasti Superakiskanligi anlamanin temelinde BCS teorisinin perspektifinden bakmak vardir Ek Tarihce 1954 te kriyotronun icadiyla superiletkenlerin pratik bir bicimde uygulanmasi saglandi Kritik manyetik alan degerleri farkli olan iki superiletken birlestirilerek birkac bilgisayar parcasi gelistirilmis oldu Superiletkenligi kesfinden hemen sonra Onnes superiletkenlerle bir miknatis yapmak istedi ancak manyetik alanlarin kullandigi maddelerdeki superiletkenligi yok ettigini gordu Bu dusunceyi 1955 te Yntema gerceklestirdi 1961 de Kunzler Buehler Hsu ve Wernick 4 2 Kelvin ve 8 8 Tesla da uc kismi niyobyum bir kismi kalaydan olusan bir bilesigin 100 000 amper m2 elektrik akimini kaldirabilecegini kesfetti Sonrasinda ise niyobyum kalay ve niyobyum titanyum bilesiklerinin sirasiyla 20 ve 10 Tesla buyukluklerinde manyetik alan olusturabilecegi kesfedildi ve bu bilesikler supermiknatislarda kullanilmaya baslandi Gunumuzde de MR sistemlerinde bu bilesikler kullanilmaktadir 1962 de Josephson in teorisine gore bir superakim ince bir yalitkan katmaniyla ayrilan iki superiletken arasinda akabilirdi Josephson etkisi superiletken kuantum mudahale aygitlarinda kullanilmaktadir Ayni zamanda manyetik akim kuantumunu hesaplamak icin kullanilmaktadir Josephson a 1973 te Nobel Fizik Odulu verilmistir 2008 de superiletkenlige sebep olan mekanizmanin superyalitkanliga da sebep olabilecegi ileri surulmustur Yuksek Isili Superiletkenler1986 ya kadar fizikciler BCS teorisinin 30 Kelvin den yukarida superiletkenlige olanak vermedigine inandilar O yil Bednorz ve Muller lantan bazli bir cuprate perovskite maddede superiletkenligi kesfettiler Bu maddenin hal degistirme sicakligi 35 Kelvin di Ikisi 1987 Nobel Odulu nu aldilar Sonrasinda ise lantani itriyumla degistirmenin kritik sicakligi 92 Kelvin e yukselttigi kesfedildi Bu sicrayis sogutucu olarak sivi helyum yerine sivi azotun kullanilmasini saglar Sivi azotu bulmak sivi helyum bulmaya gore cok daha kolaydir Bircok cuprate superiletken kesfedilmistir ve bu maddelerin superiletkenlik teorilerini bulmak yogun madde fiziginin en zorlu gorevlerinden biri olmustur Gunumuzde iki teori mevcuttur rezonans ureten degerlik bagi teorisi ve donus dalgalanmasi teorisi 1933 ten beri en yuksek isili superiletken civa baryum kalsiyum bakir ve oksijen iceren seramik bir metaldir Kritik sicakligi 133 138 Kelvin arasinda olarak dusunulmektedir ancak 138 Kelvin in dogrulugu henuz deneysel onay almamistir Subat 2008 de demir bazli superiletkenler bulunmustur 2015 te de hidrojen sulfurun 203 Kelvin den asagida superiletkenlik gosterdigi kesfedildi ancak bu durum yalnizca yuksek basincta gerceklesiyordu Kullanim AlanlariSuperiletken miknatislardan yararlanan MR makinesi Superiletken miknatislar bilinen en guclu elektromiknatislardandir MR makinelerinde kutle spektrometrelerinde parcacik hizlandiricilarindaki isin yoneten miknatislarda ve bazi tokamaklarda kullanilmaktadirlar Ayrica manyetik ayrim icin de kullanilabilirler 1950 ler ve 1960 larda superiletkenler kriyotron anahtarli deneysel dijital bilgisayar yapiminda kullanildi Daha yakin zamanda ise hizli tekil akim kuantumu teknolojisini baz alarak dijital cevrimler yapmak icin kullanilmistir Superiletkenler Josephson baglantilari kurmak icin kullanilmaktadir Normal halden superiletkenlige gecisteki direnc degisimi dondurucu mikro kalorimetre foton dedektorlerindeki termometreleri yapmak icin kullanilmaktadir Ayni efekt hassas bolometreler yapmak icin de kullanilmaktadir Yuksek isili superiletkenlerdeki boyut ve maliyet avantaji birkac pazarlama alaninda kullanilmaya baslanmistir Ornegin bir ruzgar turbininin superiletken maddelerle yapilmasi daha ucuzdur Ileride gelebilecek kullanim alanlari arasinda elektrik gucu iletimi guc depolama aygitlari elektrik motorlar manyetik yukseltim araclari ve superiletken manyetik dondurma yer almaktadir Ancak superiletkenlik hareket eden manyetik alanlara duyarlidir bu yuzden hareket eden manyetizmali teknolojilerin gelistirilmesi sabit manyetizmali teknolojilere gore daha uzun surecektir Gunumuzdeki elektrik kablolarina kiyasla superiletken kablolar daha verimlidir ve daha az yer kaplar Superiletkenlikte Nobel OdulleriHeike Kamerlingh Onnes 1913 Bardeen Cooper Schrieffer 1972 Esaki Giaever Josephson 1973 Bednorz Muller 1987 Abrikosov Ginzburg Leggett 2003 Kosterlitz Haldane Thouless 2016 Daha fazla bilgiCooper ciftleri negatif elektrik yuklu elektron atom orgusun icinden gecerken pozitif yuklu iyonlarla elektromanyetik etkilesime gecerse Cooper cifti olusup atom orgusunun sekli bozulur Cooper ciftleri superiletkendeki akimin tasiyicilaridir fonon alisverisi ile bagli kalirlar Fonon kristal titresim kuantumudur Parcalayicisi duzen parametresiyken adini Leon Neil Cooper dan alir Oncelikle Cooper ciftlerini olusturan elektronlar tek bir atoma bagli degildir Bunlar aynen metallerdeki gibi malzeme icinde serbestce dolasan elektronlardan olusuyor Bazi atomlarin metal atomlari en dis kabuklarindaki elektronlar atomlara digerlerinden cok daha zayif baglanmistir Atomlari bir araya koyarak malzemeyi olusturdugunuzda bu elektronlar bir atomdan digerine rahatca gecerek malzeme icinde serbestce dolasmaya baslarlar Kucuk bazi farklar disinda bu hareket parcaciklarin bos uzaydaki hareketine oldukca benziyor Biz bu tip malzemelere metal diyoruz Superiletkenlikte metallerde bu serbest elektronlarin birbirleriyle bir sekilde etkileserek Cooper ciftleri olusturmasiyla olusuyor Etkilesme BCS tipi dedigimiz superiletkenlerde atomlarin titresmesi araciligiyla gerceklesiyor Yani bir elektron cevresindeki atomlarin titresmesine neden oluyor bu titresimler uzaga yayiliyor ve baska bir elektronun hareketini etkiliyor Fakat elektronlarin etkilesmesi icin bu tek bir olasi mekanizma degil Ozellikle seramik superiletkenlerde baska etkilesme mekanizmalarinin oldugu dusunuluyor Onemli olan bir nokta bu etkilesmenin cok zayif olmasi Bunun bir sonucu elektronlarin birbirlerine baglanmasi icin sicakligin cok dusurulmesi gerekiyor Bu da belli bir kritik sicakligin altinda gerceklesiyor Kritik sicaklik her malzeme icin farkli O malzemedeki elektronlarin ne kadar buyuk titresim yaratabildiklerine BCS mekanizmasi icin elektron yogunluguna vb bircok faktore bagli Bircok malzeme icin bu 1 Kelvinin bile altinda kursun icin 7K magnezyum diborid icin 39K seramikler icin daha yuksek Su andaki dunya rekoruna 138K ile bir seramik sahip Ama butun malzemeler superiletken olamiyor Bunun nedeni bu malzemelerde Cooper cifti olusturacak derecede yeterince guclu bir etkilesmenin olmamasi olabilir ya da deneysel olarak yeterince dusuk sicakliklari henuz elde edemedigimizden de olabilir Bazi metallerse normal basinc altinda hicbir zaman superiletken olamadigi halde yuksek basinc altinda ve uygun sicaklik altinda superiletken olabiliyor ornegin demir Su anda hangi malzemenin hangi sicaklik ve basinc altinda superiletken olacagini guvenilir bir sekilde soyleyebilen bir kuram yok Superiletkenlik alanindaki en buyuk sorun kuramlarin bu anlamdaki yetersizligi Gelecekte oda sicakliginda superiletken olan malzemeler bulunacagi umuluyor Ama o zamana kadar bilim adamlari guclu sogutucularla calismak zorunda Kritik sicakligin uzerinde bir superiletkenin metale donusmesi bu malzemelerin normalde metal olmasindan kaynaklaniyor baska bir sey degil Elektronlar arasindaki etkilesmenin zayif olmasinin ikinci bir sonucu bu elektronlar baglanip bir Cooper cifti olusturduklarinda aralarindaki uzakligin oldukca buyuk olmasi Zayif etkilesme gt buyuk uzaklik dusuk kritik sicaklik Diger bir takim nedenlerden dolayi bu uzakliga uyum uzakligi deniyor ve degeri 1000 Angstrom ile bazi seramiklerde 30 Angstrom arasinda degisiyor Atomlarin capinin birkac Angstrom oldugunu hatirlarsaniz bir Cooper ciftindeki iki elektron arasinda yuzlerce baska elektron oldugunu gorebilirsiniz Bunun bir anlami bir ciftteki elektronlardan birinin rahatlikla bagdan kurtulup baska bir cifte baglanabilmesi olasiligi Yani malzeme icinde bir kere birbirlerine baglandi mi artik ayrilmayan ciftler yerine cok daha karmasik bir durum soz konusu Bu nedenle superiletkenlerin kuramsal tasviri oldukca karmasik ve yine bu nedenle superiletkenlikle Bose Einstein yogusmasi arasinda birebir iliski kuramiyoruz Halbuki iki olay birbirine cok benziyor Bir cifti olusturan elektronlarin enerjileri ayni da olabilir farkli da Baglanmayi saglayan etkilesme cok zayif oldugundan ciftin baglanma enerjisi cok dusuk Bu nedenle elektronlarin enerjileri de asagi yukari ayni olmali enerjileri arasinda cok buyuk farklar olmamali Elbette bu elektronlar birbirleri arasinda momentum ve enerji degisimi gerceklestiriyorlar ama soz konusu enerjiler baglanma enerjisine gore cok dusuk Ciftin dagilarak iki bagimsiz elektrona donusmemesi icin bunlar zorunlu Cooper ciftlerinin olusmasinin neden sifir dirence yol actigi sorusununsa basit bir cevabi yok Standart Bose Einstein yogusmasi cinsinden aciklamasi soyle Kuantum kuramina gore elektron bir fermiyondur yani ayni kuantum durumunda bulunamayan Pauli dislama ilkesine uyan parcaciklar Buna karsin cift sayida fermiyon iceren bir sistemse bir bozondur Bozonlar da fermiyonlarin aksine ayni kuantum durumunda bulunmaya calisir Ornegin helyum atomu 2 proton 2 notron ve 2 elektrondan dolayisiyla 6 fermiyondan olusan bir bozondur Bose Einstein yogusmasi olayinda bozonlarin buyuk cogunlugu ayni kuantum durumuna girer Bu durumda eger bir takim bozonlar bir yone dogru sabit hizla hareket ediyorsa butun diger bozonlar da ayni yone dogru ayni hizla gitmek isteyecektir Belli bir sicakligin altinda sivi helyumda gordugumuz super akiskanlik bu kuantum olgusundan kaynaklaniyor Superiletkenlerde de Cooper ciftleri bir bozon gibi davraniyor ama bir Cooper ciftini degismez bir parcacik olarak dusunmek pek dogru degil Dolayisiyla akim tasiyan bir durumda butun Cooper ciftleri ayni yonde ayni hizla hareket etme egiliminde Dolayisiyla bu akimdan bir Cooper ciftini cikarmak yavaslatmak enerji isteyen bir olay normal direncli metallerdeki gibi disariya enerji veren bir olay degil Bir metalde atom orgusunu olusturan atomlarin birlikte hareket ettigi biliniyordu Bu yapi belli enerji ve frekanslarda titresiyordu Titresimin artmasi fonona bagliydi frekans ise atom kutlesine bagliydi Civa icin kritik sicakligin civa izotopuna gore degisiyordu bu da superiletkenligi fononla ilgisi oldugunu kanitliyordu Negatif atom orgusunun icinden pozitif yuklu iyonlarla elektromanyetik etkilesim yapmasinin sonucu elektronlari birlikte hareket ettirmeye calisiyordu ve bu ciftlere Cooper cifti denildi Superiletkenligi anlamaya yonelik genis capta kabul edilmis ilk teori 1957 yilinda John Bardeen Leon Cooper ve John Schrieffer adindaki Amerikali fizikcilerden geldi ve onlara 1972 de Nobel odulunu kazandirdi Bu teori BCS teorisi olarak bilinmekte olup adi bilimadamlarinin soyisimlerinin basharflerinden derlenmistir BCS teorisi superiletkenligi mutlak sifira yakin degerlerde olan elementleri ve basit alasimlari 1 tip superiletkenler aciklamakla birlikte yuksek sicaklik superiletkenlerini aciklamakta yetersiz kalmaktadir BCS teorisine gore elektronlar kristal bir orgunun icinden gecerken orgu iceri dogru bukulme gosterir ve fonon denen ses paketleri olusturur Bu fononlar deforme olmus alanda pozitif bir yuk yatagi olusturarak arkadan gelen elektronlarin ayni bolgeden gecmesine olanak saglarlar Elektronlarin ciftler halinde gecmesine sebep olan bu olaya phonon mediated coupling fonon yardimiyla eslesme denir ve superiletkenlige olanak saglar Bu cift COOPER CIFTI olarak adlandirilir Superiletkenligin teknolojik uygulamasiManyetik guc depolama Maglev trenleri Maglev ruzgar turbinleri SQUIDs Superiletken bolometreler Superiletken kablolar source source source source Superiletkenlige iliskin bir videoKaynakca Bilim TeknikGalerihttps en wikipedia org wiki Superconductivity media File Meissner effect p1390048 jpg31 Agustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi https en wikipedia org wiki Superconductivity media File Ehrenfest Lorentz Bohr Kamerlingh Onnes jpg31 Agustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arsivlendi