Moleküler patoloji, birçok hastalığın moleküler düzeydeki niteliklerini açıklar. Moleküler patolojinin önemli atılımı “tümör markerleri”nin bulunmasıyla gerçekleşti. Onkolojik patolojiye özgü markerlerin nitelikleri, tümör hücrelerinin kaynaklandıkları ya da taklit ettikleri normal hücrelerin içerikleri ya da ürettikleri maddelerin niteliklerinden farksızdır, farklılık niceliktedir. Markerlerin çoğu protein niteliğindedir. Gen mutasyonlarının belirteci olan markerler ise genlerin ya da DNA yapısındaki değişmelerin belirlenmesi ilkesine dayanır (genomik markerler). Enzimler, onkogenler, tümörlere özgü antijenler, proliferasyon markerleri ve tümör süpressör genleri immunohistokimyasal yöntemlerle gösterebildiğimiz tümör markerlerinin başlıcalarıdır.
Onkolojik patolojideki uygulamaların çok önemli yararları vardır:
- İndiferansiye tümörlerin tanısı kolaylaşır;
- Tümörlerin sınıflandırılması kolaylaşır (örneğin lenfomalar gibi kimi tümörler alt gruplara ayrıldığında daha özgün tedaviler uygulanabilmekte);
- Klinikte primeri saptanamayan metastazların primeri belirlenebilir;
- Tümör tedavisinde uygulanacak yöntem, tedaviye yanıt ve prognoz izlenebilir;
- Tümörlerin agresyon potansiyeli saptanır.
Patoloji, markerler genellikle dokularda arar. Klinikte ise kan, idrar, dışkı, viseral boşluklardaki sıvılarda belirlenmeye çalışılır. Serolojik yöntemlerle saptanan markerler, tümör tanısı için yapılan biyopsilerden alınan doku örneklerindeki markerlerin yerini dolduramaz. Histopatolojik olarak tümör/kanser tanısı konulmamış olgulardaki kan, idrar, dışkı, vb markerler ancak bir uyarı olarak algılanır. Serolojik yöntemlerle incelenen markerler biyopsi ile tanısı konulmuş bir kanser olgusunda, uygulanan tedavi yönteminin başarısını ve prognozu izlemekte yardımcı olabilmektedir.
Prens Frederick’e yapılan larinks biyopsisi ile başlayan cerrahi patolojinin ilk uygulamasından bugüne dek özellikle tümör immunohistokimyasına özel bir önem verilmiştir (kesitler Virchow tarafından incelenerek rapor edilmiştir). Meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri, lenfomalar, beyin tümörleri gibi olgular ile ilgili araştırmalarla ilgili sunumlar bilimsel dergilerin ve toplantıların ana konuları olma önceliğini sürdürmektedir.
Genomik markerler
DNA'daki, kromozomlardaki, onkogenlerdeki ve tümör süpressör genlerindeki değişikliklerin saptanmasında kullanılırlar.
1.1. DNA aneuploidy: Bir hücredeki DNA içeriğinin değişmesi, o hücrenin genetik davranışlarının değişmesi anlamına gelir. Normal hücreler -DNA içeriği de normal olduğu için- genetik açıdan duragan (stabil) hücrelerdir. Buna karşın kanser hücreleri -DNA içeriğinin değişmesi nedeniyle- genetik açıdan değişken (labil) bir nitelik kazanır.
Ağız mukozasının skuamöz hücreli karsinomlarında "flow cytometry" ve "image cytometry" yöntemleriyle DNA içeriği belirlenerek hastalığın prognozu ile ilgili verilere ulaşılır. Örneğin, DNA içeriği normal olan lezyonlarda kanserleşme riskinin az, aberan DNA içeriği bulunanlarda ise yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu yöntem, invazif karsinoma değişme eğilimi gösteren prekanseröz lezyonların prognozunu önceden kestirebilmekte yararlı olmaktadır.
Klinik uygulamada insizyon biyopsisi yapmadan, fırça (brush) ya da yüzey kazıması yöntemleriyle alınan örneklerdeki başarı oranının %97’nin üzerinde bulunması önemli bir kazanımdır.
1.2. Heterozigositenin yitirilmesi: bir kromozom çiftindeki genomik materyallerden birinin yitirilmesidir. Kromozomlardaki heterozigositenin yitirilmesi tümör süppressör genlerinde olumsuzluklara ve inaktivasyona neden olır. İnsan organizmasındaki kanserlerin çoğu tümör süpressör genlerindeki bozuklukların sonucudur. Kromozomların 3p, 4q, 8p, 9p, 13q ve 18 q kollarının yitirilmesi oral prekanseröz ve kanseröz lezyonların oluşmasına yol açabilmektedir. Prekanseröz lezyonlarda heterozigosite yitirilmesi kanserleşme eğiliminin erken belirtisi olarak kabul edilir; 3p ve 9p kollarının yitirilmesi, kromozomların öteki kollarından herhangi birinin yitirilmesine oranla yaklaşık 4 katı daha fazla etkindir. 3p, 4q ve 9p kollarına ek olarak başka bir lokusun da yitirilmesi kanserleşme olasılığını 33 kat arttırmaktadır. 3p, 4q ve 9p kollarının yitirilmesi özellikle ağız tabanı, dil kenarları ve yumuşak damak karsinomlarında sık rastlanan bulgulardandır. 4q kolunun yitirildiği olgularda tümörün daha progressif geliştiği gözlenir.
1.3. p53 (P53): hücrelerin proliferasyonunu denetleyen, otonomi eğilimi gösteren hücrelerin ortadan kaldırılmasını ve böylece tümör oluşumunu engelleyen bir TP53 ailesine özgü bir gendir (tümör geni). Bu genin kodladığı protein (p53 proteini) öncelikle hücrelerin genetik yapısını etkileyebilecek zararları önler ve hücredeki genetik yapı bozukluklarını düzeltme çabası gösterir. Yapı bozukluklarını düzeltme çabası yetersiz kalırsa genetik yapısı bozulan hücrenin ortadan kaldırılmasına çabalar. p53 proteini niceliği normal hücrelerde ve displastik epitel hücrelerinde immunohistokimya yöntemleriyle gösterilemeyecek kadar azdır. p53 artışı (mutasyon) prekanseröz lezyonlardaki kanserleşme eğiliminin erken bulgularındandır.
Mutasyona uğrayan p53 proteini tümör hücrelerini etkileyebilme gücünü yitirir. Kanserli dokularda mutasyonlu p53 yığılması immunohistokimya yöntemleri ile kolayca gösterilebilen ve ayırıcı tanı yöntemi olarak kullanılan değişikliklerden biridir.
Eritroplakilerde ve skuamöz hücreli karsinomların erken evresinde mukozanın parabazal hücrelerinde p53 yığılması saptanır.
Dokularda mutasyona uğramış p53 proteininin gösterilmesi önemli bir histopatolojik bulgu olsa da tek başına değerlendirilmemeli, ayırıcı tanıda yararlı başka yöntemlerle birlikte uygulanmalıdır.
Ağız mukozasının skuamöz hücreli karsinomlarında p53'ün Ki-67 ile birlikte pozitif olması tümörün progresyonu, histolojik grade'i ve metastaz eğilimi ile uyumludur.
Yaşlılarda ağız mukozası p53 düzeyleri artar.
1.4. p63: p53 gibi TP53 ailesinin bir başka üyesi olan p63 proteini ile ilgili araştırmaların sonuçları da prekanseröz lezyonların kanserleşme eğilimi konusunda bilgi verebilir. Normal epitelin bazal hücrelerinde saptanan p63, displastik değişiklikler gösteren olgularda parabazal ve spinal hücrelerde de bulunur. Ağır displazilerde displazinin olduğu her kesimde, CIS olgularında ise tüm katmanlarda pozitif boyanma izlenir, özgün bir anlamı yoktur.
Diferansiyasyon markerleri (ABO)
Prekanseröz ve kanseröz hücrelerdeki diferansiyasyon düzeyinin belirlenmesinde kullanılan yüzey antijenleri ve keratin belirteçleridir.
2.1. Yüzey antijen markerleri: hücre yüzeylerine bulunan, kan grupları ile doku gruplarını belirleyen antijenlerdir (doku-kan grupları antijenleri, ABO antijenleri, Lewis ve T/Tn sistemleri). Bu tür antijenler ağız mukozasındaki çok katlı yassı epitel hücrelerinin yüzeylerinde de bulunurlar. Kanserleşme eğilimi gösteren epitel hücrelerinde diferansiyasyon yetersiz olduğu için yüzey antijenlerinin sentezi de bozulur. Sentezi bozulan yüzey antijenleri ya tümüyle kaybolur ya da bulunmamaları gereken hücrelerin yüzeylerine saptanırlar. İmmunohistokimya teknikleri prekanseröz ve kanseröz lezyonların çok erken dönemlerinde saptanan yüzey antijeni bozukluklarının belirlenmesinde kullanılır. Örneğin, prekanseröz bir lezyonun hücrelerindeki doku-kan grubu A antijeninin yokluğu, kanserleşmenin çok önemli bir habercisidir. Kanser hücrelerindeki doku-kan grubu A ve B antijenlerinin yokluğu ise, tümördeki güçlü invazyon yeteneğinin ve kötü prognozun göstergesidir.
2.2. Keratin markerleri (sitokeratinler): displastik lezyonlardaki diferansiyasyon bozukluklarını gösteren belirteçlerden biridir. Monoklonal ve poliklonal keratin antikorlarının kullanıldığı boyama teknikleri skuamöz hücreli karsinomların belirlenmesinde önemli bir yer tutar. Özellikle monoklonal antikorlarla boyanan skuamöz hücreli karsinomlarda keratin proteinlerinin dağılımındaki düzensizlik patognomonik bir bulgudur.
Keratin skuamöz (çok katlı yassı) epitel hücrelerinin hücre iskeletini oluşturan proteinlerdendir (cytokeratin). Bilinen 20 adet keratin vardır (CK1-CK20). Malign değişmelerle birlikte hücre iskeletinde bulunan keratin proteinlerinin tipinde ve dağılımında değişiklikler saptanır. Normal koşullarda bazal tabaka hücrelerinde bulunan CK5/CK14 ikilisi displastik değişiklikler gösteren epitelde parabazal ve spinal hücrelerde saptanır. Spinal hücrelerde ve keratinleşme alanlarında bulunan CK4/CK13 ile CK1/CK10 ikilileri ileri displazilerde tümüyle kaybolurlar. CK8/CK18 ikilisi displastik değişikliklerin bulunduğu alanlarda pozitif sonuç verebilir. CK19 normal epitelin bazal tabaka hücrelerinde görülürken orta-ileri derecede displazilerde ve CIS'da bazal tabakanın yanı sıra suprabazal hücrelerde de pozitif sonuç verir. Hücre pleomorfizmi arttıkça tümör hücrelerindeki CK19 niceliğinin de arttığı görülür. İlginç olan, CK19' un gingivitisli bölgelerdeki dişeti epitelinde diffuz bir dağılım göstermesidir.
Bir başka bulgu CK4, CK13, CK1 ve CK10 gibi diferansiyasyon belirteçlerinden yararlanarak grading yapılabileceğidir. Ağır epitel displazilerinde ve az diferansiye tümör hücrelerindeki yoğun boyanmalar, hücrelerdeki diferansiyasyon ve matürasyon bozulmasının göstergesidir.
Proliferasyon markerleri (Kİ67)
Epitel hücrelerindeki çoğalma hızının saptanmasında kullanılan belirteçlerdir. Hücre siklusunu kontrol eden siklinler (cyclin) ile kinase enzimleri (CDK) hücrelerin gereğinden fazla çoğalmalarını engeller. Genetik yapısı bozulan hücrelerin proliferasyonu kontrol edilemez. p53 proteini ile ilgili olan p21 sikline bağlı kinaze inhibitörlerinden biridir; p21 düzeyi arttıkça tümörün büyümesi hızlanır, agresyonu artar, prognoz kötüleşir. Histokimyasal yöntemlerle incelenen prekanseröz lezyonlardaki Cyclin (cyclin D-1) ve CDK düzeylerindeki azalma kanserleşme eğiliminin göstergelerinden biridir.
Ki-67 gibi bir progresyon belirteciyle birlikte uygulanarak yapılan değerlendirmelerin sonuçları lezyonun prognozuyla ilgili mikroskopik yorumların daha kolay yapılabilmesini sağlar.
Progresyon markerleri
Genellikle tümörlerde bulunan ve bir tümörün progresyonuyla ilgili ipuçları veren maddelerdir.
Survivin birçok tümörde bulunan bir apoptozis inhibitörüdür. Ağız mukozası-nın prekanseröz lezyonlarında survivin saptanması invazif karsinoma dönüşme eğiliminin erken belirtisidir. İnvazif karsinomların tümünde survivin pozitiftir.
Ağız kanserlerinin progresyonunda hücre proliferasyonundaki artış kadar apoptozis düzeninin bozulması da etkilidir; apoptozis süpresyonunu (bcl-2) ve diferansiyasyonu (pozitif Ki-67) belirlemede yardımcı olan teknikleri değerlendirmek progresyonu belirleme çabalarına yardımcı yöntemlerdir.
Tumor growth factor (TGF), tümör progresyon belirteçlerine bir başka örnektir, Skuamöz hücreli karsinom niteliği kazanmış olgularda, özellikle periferik kesimlerindeki güçlü TGF-alpha varlığı tümörün agresyonu ile ilgili ipuçları verebilir.
CD44v9 niceliğindeki azalma skuamöz hücreli karsinomların lenfatik yolla metastaz yapma eğilimini belirlemede kullanılan bir belirteçtir.
MUC1 tümörlerde bulunan, müsine benzer özellikler taşıyan glikoproteindir. Ağız mukozası lezyonlarında MUC1 bulunması prekanseröz ve kanseröz lezyonların varlığını gösterir. Skuamöz hücreli karsinomlarındaki hücre membranına özgü MUC1 niceliği arttıkça, tümörün invazyon ve metastaz gücünün de arttığı belirlenmiştir.
İncelenen kesitlerde CXCL13 (chemokine ligand-13) saptanması kemik invazyonu ve osteolizis belirteci olarak anlamlıdır.
Hücre proliferasyonlarında, diferansiyasyonunda ve apoptozis sürecinde önemli işlevleri olan mikroRNA’lar (miRNA) son yıllarda kimi kanserlerin prognoz ve agresyon belirteci olarak önemli katkılar sağlamaktadır. Oral skuamöz hücreli kanserlerde miR-21 öne çıkar, miR-205 ise skuamöz hücreli malign olgularda olduğu kadar benign olgularda da pozitiftir.
Adhezyon markerleri
Moesin, aktin filamentlerini hücre yüzeyine bağlayarak hücrelerin birbirine yapışmalarını sağlayan bir yüzey komponentidir. Normal ağız mukozasında ve deride sağlıklı bazal ve spinal hücrelerin yüzeyini kuşatır. Displastik değişiklikler gösteren epitel hücrelerinin yüzeylerindeki moesin niceliği stratum corneum katmanına yaklaştıkça azalır. Skuamöz hücreli karsinom hücrelerindeki moesin yerleşimi intrasitoplazmik nitelik gösterir, hücre yüzeylerinde yoktur. Bu nitelik tümör hücreleri arasındaki bağlantı yetersizliğinin en önemli nedenlerinden biridir.
Angiogenezis markerleri
Angiogenezis kapiller damarların yerel proliferasyona bağlı damarlanma artışı olgusudur. Kanserlerin büyük bir bölümünde angiogenezisi uyaran G-CSFR (granulocyte-stimulating factor receptor), VEGF (vascular endothelium growth factor) ve PD-ECGF (platelet-derived endothelial cell growth factor) gibi çeşitli faktörlerin üretildiği saptanır. Etkin faktörlerin gücü oranında tümör çevresindeki damarlanma artar. Başlangıçta periferik alanlarda beliren damar artışı tümör büyüdükçe kitlenin içlerine dek ilerler. Yeni oluşan kapillerlerin kimi segmentlerinde lümenleri tümör hücrelerinin döşediği saptanır.
Epitelyal displazilerde ve skuamöz hücreli karsinomlarda özellikle G-CSFR'nin varlığı saptanır. G-CSFR'nin yoğunlaştığı bölgelerde, endotel hücrelerine özgü bir glikoprotein olan CD34 ile prolifere olan hücrelerdeki çekirdek antijeninin (PCNA) varlığı güçlü angiogenezisin belirteci olarak kabul edilmektedir.
Endotel yüzey adhezyon molekülleri (CD31, CD13/APN) ve hücre yüzey proteinleri (integrin) ile yapılan araştırmalarda displastik değişiklik gösteren hücrelerin progresyonu ile ilgili önemli ipuçları belirlenmiştir.
Tümör angiogenezisinde mast hücrelerinin de önemli etkisi bulunur; intratümöral mast hücresi yoğunluğu angiogenezisin ve invazif karsinoma dönüşme eğiliminin önemli bir bulgusu olarak kabul edilmektedir. Tümörü kuşatan alanlardaki mast hücresi yoğunluğu ise bağ dokusu yıkımının ve invazyon gücündeki artışın göstergesidir.
IL-8 akut yangılarda nötrofil kemotaksisine ve endotel proliferasyonuna neden olan bir sitokindir. Skuamöz hücreli karsinomlarda (özellikle en agressif kesimlerinde) tümör hücrelerinin ürettiği güçlü IL-8 varlığı saptanır. Tümör hücrelerinden kökenli IL-8 vasküler proliferasyonu hızlandıran bir başka faktördür. İnfiltrasyon alanlarındaki fibrin niceliği arttıkça tümör hücrelerinin daha fazla IL-8 ürettiği saptanmıştır.
Lenf damarlarının proliferasyonu (lenfangiogenezis) tümör hücrelerinin lenfojen yayılmasını kolaylaştırması nedeniyle kan damarlarının proliferasyonu kadar önemlidir. Tümörde ve lenfatiklerin endotel hücrelerinde saptanan VEGF-C (vascular endothelium growth factor) lenfangiogenezisi uyaran önemli bir faktördür. Lenf damarlarının proliferasyonu tümörün periferik kesimlerinde daha belirgindir.
Kaynakça
- ^ a b c d Coleman WB, Tsongalis GJ. Molecular Pathology: The Molecular Basis of Human Disease. Academic Press, San Diego-Oxford, 2009
- ^ a b c d Lindblom A, Liljegren A. Tumor markers in malignancies. Br Med J, 320: 424-427, 2000
- ^ a b c d Coleman WB, Tsongalis GJ. Diagnostic Molecular Pathology, A Guide to Applied Molecular Testing. Elsevier Academic Press, Amsterdam, 2017
- ^ a b c Sharma S. Tumor markers in clinical practice: General principles and guidelines. Indian J Med Paediatr Oncol, 30: 1-8, 2009
- ^ Sudbö J, Bryne M, Johannessen AC, Kildal W, Danielsen HE, Reith A. Comparison of histological grading and large-scale genomic status (DNA ploidy) as prognostic tools in oral dysplasia. J Pathol, 194: 303-310, 2001
- ^ Maraki D, Becker A, Boecking A. Cytologic and DNA-cytometric very early diagnosis of oral cancer. J Oral Pathol Med, 33: 398-404, 2004
- ^ a b c Kurokawa H, Zhang M, Matsumoto S, et al. The relationship of the histologic grade at the deep invasive front and expression of Ki-67 antigen and p53 protein in oral squamous cell carcinoma. J Oral Pathol Med, 34: 602-607, 2005
- ^ Fan G-K, Chen J, Ping F, Geng Y. Immunohistochemical analysis of P57(kip2), p53 and hsp60 expressions in premalignant and malignant oral tissues. Oral Oncol, 42: 147-153, 2006
- ^ Chen YK, Hsue SS, Lin LM. Expression of p63 protein and mRNA in oral epithelial dysplasia. J Oral Pathol Med, 34: 232-239, 2005
- ^ Dabelsteen E. ABO blood group antigens in oral mucosa. What is new? J Oral Pathol Med, 31: 65-70, 2002
- ^ Heyden A, Huitfeldt HS, Koppang HS, Thrane PS, Bryne M, Brandtzaeg P. Cytokeratins as epithelial differentiation markers in premalignant and malignant oral lesions. J Oral Pathol Med, 21: 7-11, 1992
- ^ Kubbutat MH, Key G, Duchrow M, et al. Epitope analysis of antibodies recognising the cell proliferation associated nuclear antigen previously defined by the antibody Ki-67 (Ki-67 protein). J Clin Pathol, 47: 524-528, 1994
- ^ Kimura S, Naganuma S, Susuki D, Hirono Y, Yamaguchi A, Fujieda S, Sano K, Itoh H. Expression of microRNAs in squamous cell carcinoma of human head and neck and the esophagus: miR-205 and miR-21 are specific markers for HNSCC and ESCC. Oncol Rep, 23: 1625-1633, 2010
- ^ Nikitakis NG, Rivera H, Lopes MA, Siavash H, Reynolds MA, Ord RA, Sauk JJ. Immunohistochemical expression of angiogenesis-related markers in oral squamous cell carcinomas with multiple metastatic lymph nodes, Am J Clin Pathol, 119: 574-586, 2003
- ^ Watanabe S, Kato M, Kotani I, Ryoke K, Hayashi K. Lymphatic vessel density and Vascular Endothelial Growth Factor expression in squamous cell carcinomas of lip and oral cavity: A clinicopathological analysis with immunohistochemistry using antibodies to D2-40, VEGF-C and VEGF-D.Yonago Acta Med, 56: 29-37, 2013
Konuyla ilgili yayınlar
- Alves VA, Wakamatsu A, Kanamura CT, Magalhaes ES, Siqueira SA. The importance of fixation in immunohistochemistry: distribution of vimentin and cytokeratins in samples fixed in alcohol and formol. Rev Hosp Clin Fac Med Sao Paulo, 47: 19-24, 1992
- Cattoretti G, Becker MH, Key G, et al. Monoclonal antibodies against recombinant parts of the Ki-67 antigen (MIB 1 and MIB 3) detect proliferating cells in microwave-processed formalin-fixed paraffin sections. J Pathol, 168: 357-363, 1992
- Taylor CR. An exaltation of experts: concerted efforts in the standardization of immunohistochemistry. Hum Pathol, 25: 2-11, 1994
- Swanson PE. HIERanarchy: the state of the art in immunohistochemistry. Am J Clin Pathol, 107: 139-140, 1997
- Guerry M, Vabre L, Talbot M, et al. Prognostic value of histological and biological markers in pharyngeal squamous cell carcinoma: a case-control study. Br J Cancer, 77(11): 1932–1936, 1998
- Werner M, Chott A, Fabiano A, Battifora H. (2000) Effect of formalin tissue fixation and processing on immunohistochemistry. Am J Surg Pathol, 24: 1016-1019, 2000
- Gusev Y, Sparkowski J, Raghunathan J, et al. Rolling circle amplification. A new approach to increase sensitivity for immunohistochemistry and flow cytometry. Am J Pathol, 159: 63-75, 2001
- Travis WD, Brambilla E, Müller-Hermelink HK, Harris CC. Pathology and Genetics of Tumours of the Lung, Pleura, Thymus, and Heart, IARC Press, Lyon, 2004
- Taylor CR, Levenson RM. Quantification of immunohistochemistry—issues concerning methods, utility and semiquantitative assessment II. Histopathology, 49: 411-424, 2006
- Yaziji H, Barry T. Diagnostic immunohistochemistry: what can go wrong? Adv Anat Pathol, 13: 238-246, 2006
- Çöloğlu AS. Oral Patoloji (Ağız Patolojisi), TC Yeditepe Üniversitesi Yayınları No.37, Mor Ajans, İstanbul, 2007
- Bancroft JD, Gamble M. Theory and Practice of Histological Techniques. 6th ed. Philadelphia: Churchill Livingstone; 2008
- Sharma S. Tumor markers in clinical practice: General principles and guidelines. Indian J Med Paediatr Oncol, 30: 1-8, 2009
- Teruya-Feldstein J. The immunohistochemistry laboratory: looking at molecules and preparing for tomorrow. Arch Pathol Lab Med, 134: 1659-1665, 2010
- Dabbs DJ. Diagnostic Immunohistochemistry: Theranostic and Genomic Applications. 3rd ed. New York, Saunders, 2010
- Kumar V, Abbas AK, Aster JC. Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease. 9th edt., Elsevier Saunders, Philadelphia, 2015
- Goljan EF. Rapid Review Pathology. 5th edt., Elsevier, Philadelphia, 2019
Tıp ile ilgili bu madde seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Molekuler patoloji bircok hastaligin molekuler duzeydeki niteliklerini aciklar Molekuler patolojinin onemli atilimi tumor markerleri nin bulunmasiyla gerceklesti Onkolojik patolojiye ozgu markerlerin nitelikleri tumor hucrelerinin kaynaklandiklari ya da taklit ettikleri normal hucrelerin icerikleri ya da urettikleri maddelerin niteliklerinden farksizdir farklilik niceliktedir Markerlerin cogu protein niteligindedir Gen mutasyonlarinin belirteci olan markerler ise genlerin ya da DNA yapisindaki degismelerin belirlenmesi ilkesine dayanir genomik markerler Enzimler onkogenler tumorlere ozgu antijenler proliferasyon markerleri ve tumor supressor genleri immunohistokimyasal yontemlerle gosterebildigimiz tumor markerlerinin baslicalaridir Onkolojik patolojideki uygulamalarin cok onemli yararlari vardir Indiferansiye tumorlerin tanisi kolaylasir Tumorlerin siniflandirilmasi kolaylasir ornegin lenfomalar gibi kimi tumorler alt gruplara ayrildiginda daha ozgun tedaviler uygulanabilmekte Klinikte primeri saptanamayan metastazlarin primeri belirlenebilir Tumor tedavisinde uygulanacak yontem tedaviye yanit ve prognoz izlenebilir Tumorlerin agresyon potansiyeli saptanir Patoloji markerler genellikle dokularda arar Klinikte ise kan idrar diski viseral bosluklardaki sivilarda belirlenmeye calisilir Serolojik yontemlerle saptanan markerler tumor tanisi icin yapilan biyopsilerden alinan doku orneklerindeki markerlerin yerini dolduramaz Histopatolojik olarak tumor kanser tanisi konulmamis olgulardaki kan idrar diski vb markerler ancak bir uyari olarak algilanir Serolojik yontemlerle incelenen markerler biyopsi ile tanisi konulmus bir kanser olgusunda uygulanan tedavi yonteminin basarisini ve prognozu izlemekte yardimci olabilmektedir Prens Frederick e yapilan larinks biyopsisi ile baslayan cerrahi patolojinin ilk uygulamasindan bugune dek ozellikle tumor immunohistokimyasina ozel bir onem verilmistir kesitler Virchow tarafindan incelenerek rapor edilmistir Meme kanseri akciger kanseri prostat kanseri lenfomalar beyin tumorleri gibi olgular ile ilgili arastirmalarla ilgili sunumlar bilimsel dergilerin ve toplantilarin ana konulari olma onceligini surdurmektedir Genomik markerlerDNA daki kromozomlardaki onkogenlerdeki ve tumor supressor genlerindeki degisikliklerin saptanmasinda kullanilirlar 1 1 DNA aneuploidy Bir hucredeki DNA iceriginin degismesi o hucrenin genetik davranislarinin degismesi anlamina gelir Normal hucreler DNA icerigi de normal oldugu icin genetik acidan duragan stabil hucrelerdir Buna karsin kanser hucreleri DNA iceriginin degismesi nedeniyle genetik acidan degisken labil bir nitelik kazanir Agiz mukozasinin skuamoz hucreli karsinomlarinda flow cytometry ve image cytometry yontemleriyle DNA icerigi belirlenerek hastaligin prognozu ile ilgili verilere ulasilir Ornegin DNA icerigi normal olan lezyonlarda kanserlesme riskinin az aberan DNA icerigi bulunanlarda ise yuksek oldugu belirlenmistir Bu yontem invazif karsinoma degisme egilimi gosteren prekanseroz lezyonlarin prognozunu onceden kestirebilmekte yararli olmaktadir Klinik uygulamada insizyon biyopsisi yapmadan firca brush ya da yuzey kazimasi yontemleriyle alinan orneklerdeki basari oraninin 97 nin uzerinde bulunmasi onemli bir kazanimdir 1 2 Heterozigositenin yitirilmesi bir kromozom ciftindeki genomik materyallerden birinin yitirilmesidir Kromozomlardaki heterozigositenin yitirilmesi tumor suppressor genlerinde olumsuzluklara ve inaktivasyona neden olir Insan organizmasindaki kanserlerin cogu tumor supressor genlerindeki bozukluklarin sonucudur Kromozomlarin 3p 4q 8p 9p 13q ve 18 q kollarinin yitirilmesi oral prekanseroz ve kanseroz lezyonlarin olusmasina yol acabilmektedir Prekanseroz lezyonlarda heterozigosite yitirilmesi kanserlesme egiliminin erken belirtisi olarak kabul edilir 3p ve 9p kollarinin yitirilmesi kromozomlarin oteki kollarindan herhangi birinin yitirilmesine oranla yaklasik 4 kati daha fazla etkindir 3p 4q ve 9p kollarina ek olarak baska bir lokusun da yitirilmesi kanserlesme olasiligini 33 kat arttirmaktadir 3p 4q ve 9p kollarinin yitirilmesi ozellikle agiz tabani dil kenarlari ve yumusak damak karsinomlarinda sik rastlanan bulgulardandir 4q kolunun yitirildigi olgularda tumorun daha progressif gelistigi gozlenir 1 3 p53 P53 hucrelerin proliferasyonunu denetleyen otonomi egilimi gosteren hucrelerin ortadan kaldirilmasini ve boylece tumor olusumunu engelleyen bir TP53 ailesine ozgu bir gendir tumor geni Bu genin kodladigi protein p53 proteini oncelikle hucrelerin genetik yapisini etkileyebilecek zararlari onler ve hucredeki genetik yapi bozukluklarini duzeltme cabasi gosterir Yapi bozukluklarini duzeltme cabasi yetersiz kalirsa genetik yapisi bozulan hucrenin ortadan kaldirilmasina cabalar p53 proteini niceligi normal hucrelerde ve displastik epitel hucrelerinde immunohistokimya yontemleriyle gosterilemeyecek kadar azdir p53 artisi mutasyon prekanseroz lezyonlardaki kanserlesme egiliminin erken bulgularindandir Mutasyona ugrayan p53 proteini tumor hucrelerini etkileyebilme gucunu yitirir Kanserli dokularda mutasyonlu p53 yigilmasi immunohistokimya yontemleri ile kolayca gosterilebilen ve ayirici tani yontemi olarak kullanilan degisikliklerden biridir Eritroplakilerde ve skuamoz hucreli karsinomlarin erken evresinde mukozanin parabazal hucrelerinde p53 yigilmasi saptanir Dokularda mutasyona ugramis p53 proteininin gosterilmesi onemli bir histopatolojik bulgu olsa da tek basina degerlendirilmemeli ayirici tanida yararli baska yontemlerle birlikte uygulanmalidir Agiz mukozasinin skuamoz hucreli karsinomlarinda p53 un Ki 67 ile birlikte pozitif olmasi tumorun progresyonu histolojik grade i ve metastaz egilimi ile uyumludur Yaslilarda agiz mukozasi p53 duzeyleri artar 1 4 p63 p53 gibi TP53 ailesinin bir baska uyesi olan p63 proteini ile ilgili arastirmalarin sonuclari da prekanseroz lezyonlarin kanserlesme egilimi konusunda bilgi verebilir Normal epitelin bazal hucrelerinde saptanan p63 displastik degisiklikler gosteren olgularda parabazal ve spinal hucrelerde de bulunur Agir displazilerde displazinin oldugu her kesimde CIS olgularinda ise tum katmanlarda pozitif boyanma izlenir ozgun bir anlami yoktur Diferansiyasyon markerleri ABO Prekanseroz ve kanseroz hucrelerdeki diferansiyasyon duzeyinin belirlenmesinde kullanilan yuzey antijenleri ve keratin belirtecleridir 2 1 Yuzey antijen markerleri hucre yuzeylerine bulunan kan gruplari ile doku gruplarini belirleyen antijenlerdir doku kan gruplari antijenleri ABO antijenleri Lewis ve T Tn sistemleri Bu tur antijenler agiz mukozasindaki cok katli yassi epitel hucrelerinin yuzeylerinde de bulunurlar Kanserlesme egilimi gosteren epitel hucrelerinde diferansiyasyon yetersiz oldugu icin yuzey antijenlerinin sentezi de bozulur Sentezi bozulan yuzey antijenleri ya tumuyle kaybolur ya da bulunmamalari gereken hucrelerin yuzeylerine saptanirlar Immunohistokimya teknikleri prekanseroz ve kanseroz lezyonlarin cok erken donemlerinde saptanan yuzey antijeni bozukluklarinin belirlenmesinde kullanilir Ornegin prekanseroz bir lezyonun hucrelerindeki doku kan grubu A antijeninin yoklugu kanserlesmenin cok onemli bir habercisidir Kanser hucrelerindeki doku kan grubu A ve B antijenlerinin yoklugu ise tumordeki guclu invazyon yeteneginin ve kotu prognozun gostergesidir 2 2 Keratin markerleri sitokeratinler displastik lezyonlardaki diferansiyasyon bozukluklarini gosteren belirteclerden biridir Monoklonal ve poliklonal keratin antikorlarinin kullanildigi boyama teknikleri skuamoz hucreli karsinomlarin belirlenmesinde onemli bir yer tutar Ozellikle monoklonal antikorlarla boyanan skuamoz hucreli karsinomlarda keratin proteinlerinin dagilimindaki duzensizlik patognomonik bir bulgudur Keratin skuamoz cok katli yassi epitel hucrelerinin hucre iskeletini olusturan proteinlerdendir cytokeratin Bilinen 20 adet keratin vardir CK1 CK20 Malign degismelerle birlikte hucre iskeletinde bulunan keratin proteinlerinin tipinde ve dagiliminda degisiklikler saptanir Normal kosullarda bazal tabaka hucrelerinde bulunan CK5 CK14 ikilisi displastik degisiklikler gosteren epitelde parabazal ve spinal hucrelerde saptanir Spinal hucrelerde ve keratinlesme alanlarinda bulunan CK4 CK13 ile CK1 CK10 ikilileri ileri displazilerde tumuyle kaybolurlar CK8 CK18 ikilisi displastik degisikliklerin bulundugu alanlarda pozitif sonuc verebilir CK19 normal epitelin bazal tabaka hucrelerinde gorulurken orta ileri derecede displazilerde ve CIS da bazal tabakanin yani sira suprabazal hucrelerde de pozitif sonuc verir Hucre pleomorfizmi arttikca tumor hucrelerindeki CK19 niceliginin de arttigi gorulur Ilginc olan CK19 un gingivitisli bolgelerdeki diseti epitelinde diffuz bir dagilim gostermesidir Bir baska bulgu CK4 CK13 CK1 ve CK10 gibi diferansiyasyon belirteclerinden yararlanarak grading yapilabilecegidir Agir epitel displazilerinde ve az diferansiye tumor hucrelerindeki yogun boyanmalar hucrelerdeki diferansiyasyon ve maturasyon bozulmasinin gostergesidir Proliferasyon markerleri KI67 Epitel hucrelerindeki cogalma hizinin saptanmasinda kullanilan belirteclerdir Hucre siklusunu kontrol eden siklinler cyclin ile kinase enzimleri CDK hucrelerin gereginden fazla cogalmalarini engeller Genetik yapisi bozulan hucrelerin proliferasyonu kontrol edilemez p53 proteini ile ilgili olan p21 sikline bagli kinaze inhibitorlerinden biridir p21 duzeyi arttikca tumorun buyumesi hizlanir agresyonu artar prognoz kotulesir Histokimyasal yontemlerle incelenen prekanseroz lezyonlardaki Cyclin cyclin D 1 ve CDK duzeylerindeki azalma kanserlesme egiliminin gostergelerinden biridir Ki 67 gibi bir progresyon belirteciyle birlikte uygulanarak yapilan degerlendirmelerin sonuclari lezyonun prognozuyla ilgili mikroskopik yorumlarin daha kolay yapilabilmesini saglar Progresyon markerleriGenellikle tumorlerde bulunan ve bir tumorun progresyonuyla ilgili ipuclari veren maddelerdir Survivin bircok tumorde bulunan bir apoptozis inhibitorudur Agiz mukozasi nin prekanseroz lezyonlarinda survivin saptanmasi invazif karsinoma donusme egiliminin erken belirtisidir Invazif karsinomlarin tumunde survivin pozitiftir Agiz kanserlerinin progresyonunda hucre proliferasyonundaki artis kadar apoptozis duzeninin bozulmasi da etkilidir apoptozis supresyonunu bcl 2 ve diferansiyasyonu pozitif Ki 67 belirlemede yardimci olan teknikleri degerlendirmek progresyonu belirleme cabalarina yardimci yontemlerdir Tumor growth factor TGF tumor progresyon belirteclerine bir baska ornektir Skuamoz hucreli karsinom niteligi kazanmis olgularda ozellikle periferik kesimlerindeki guclu TGF alpha varligi tumorun agresyonu ile ilgili ipuclari verebilir CD44v9 niceligindeki azalma skuamoz hucreli karsinomlarin lenfatik yolla metastaz yapma egilimini belirlemede kullanilan bir belirtectir MUC1 tumorlerde bulunan musine benzer ozellikler tasiyan glikoproteindir Agiz mukozasi lezyonlarinda MUC1 bulunmasi prekanseroz ve kanseroz lezyonlarin varligini gosterir Skuamoz hucreli karsinomlarindaki hucre membranina ozgu MUC1 niceligi arttikca tumorun invazyon ve metastaz gucunun de arttigi belirlenmistir Incelenen kesitlerde CXCL13 chemokine ligand 13 saptanmasi kemik invazyonu ve osteolizis belirteci olarak anlamlidir Hucre proliferasyonlarinda diferansiyasyonunda ve apoptozis surecinde onemli islevleri olan mikroRNA lar miRNA son yillarda kimi kanserlerin prognoz ve agresyon belirteci olarak onemli katkilar saglamaktadir Oral skuamoz hucreli kanserlerde miR 21 one cikar miR 205 ise skuamoz hucreli malign olgularda oldugu kadar benign olgularda da pozitiftir Adhezyon markerleriMoesin aktin filamentlerini hucre yuzeyine baglayarak hucrelerin birbirine yapismalarini saglayan bir yuzey komponentidir Normal agiz mukozasinda ve deride saglikli bazal ve spinal hucrelerin yuzeyini kusatir Displastik degisiklikler gosteren epitel hucrelerinin yuzeylerindeki moesin niceligi stratum corneum katmanina yaklastikca azalir Skuamoz hucreli karsinom hucrelerindeki moesin yerlesimi intrasitoplazmik nitelik gosterir hucre yuzeylerinde yoktur Bu nitelik tumor hucreleri arasindaki baglanti yetersizliginin en onemli nedenlerinden biridir Angiogenezis markerleriAngiogenezis kapiller damarlarin yerel proliferasyona bagli damarlanma artisi olgusudur Kanserlerin buyuk bir bolumunde angiogenezisi uyaran G CSFR granulocyte stimulating factor receptor VEGF vascular endothelium growth factor ve PD ECGF platelet derived endothelial cell growth factor gibi cesitli faktorlerin uretildigi saptanir Etkin faktorlerin gucu oraninda tumor cevresindeki damarlanma artar Baslangicta periferik alanlarda beliren damar artisi tumor buyudukce kitlenin iclerine dek ilerler Yeni olusan kapillerlerin kimi segmentlerinde lumenleri tumor hucrelerinin dosedigi saptanir Epitelyal displazilerde ve skuamoz hucreli karsinomlarda ozellikle G CSFR nin varligi saptanir G CSFR nin yogunlastigi bolgelerde endotel hucrelerine ozgu bir glikoprotein olan CD34 ile prolifere olan hucrelerdeki cekirdek antijeninin PCNA varligi guclu angiogenezisin belirteci olarak kabul edilmektedir Endotel yuzey adhezyon molekulleri CD31 CD13 APN ve hucre yuzey proteinleri integrin ile yapilan arastirmalarda displastik degisiklik gosteren hucrelerin progresyonu ile ilgili onemli ipuclari belirlenmistir Tumor angiogenezisinde mast hucrelerinin de onemli etkisi bulunur intratumoral mast hucresi yogunlugu angiogenezisin ve invazif karsinoma donusme egiliminin onemli bir bulgusu olarak kabul edilmektedir Tumoru kusatan alanlardaki mast hucresi yogunlugu ise bag dokusu yikiminin ve invazyon gucundeki artisin gostergesidir IL 8 akut yangilarda notrofil kemotaksisine ve endotel proliferasyonuna neden olan bir sitokindir Skuamoz hucreli karsinomlarda ozellikle en agressif kesimlerinde tumor hucrelerinin urettigi guclu IL 8 varligi saptanir Tumor hucrelerinden kokenli IL 8 vaskuler proliferasyonu hizlandiran bir baska faktordur Infiltrasyon alanlarindaki fibrin niceligi arttikca tumor hucrelerinin daha fazla IL 8 urettigi saptanmistir Lenf damarlarinin proliferasyonu lenfangiogenezis tumor hucrelerinin lenfojen yayilmasini kolaylastirmasi nedeniyle kan damarlarinin proliferasyonu kadar onemlidir Tumorde ve lenfatiklerin endotel hucrelerinde saptanan VEGF C vascular endothelium growth factor lenfangiogenezisi uyaran onemli bir faktordur Lenf damarlarinin proliferasyonu tumorun periferik kesimlerinde daha belirgindir Kaynakca a b c d Coleman WB Tsongalis GJ Molecular Pathology The Molecular Basis of Human Disease Academic Press San Diego Oxford 2009 a b c d Lindblom A Liljegren A Tumor markers in malignancies Br Med J 320 424 427 2000 a b c d Coleman WB Tsongalis GJ Diagnostic Molecular Pathology A Guide to Applied Molecular Testing Elsevier Academic Press Amsterdam 2017 a b c Sharma S Tumor markers in clinical practice General principles and guidelines Indian J Med Paediatr Oncol 30 1 8 2009 Sudbo J Bryne M Johannessen AC Kildal W Danielsen HE Reith A Comparison of histological grading and large scale genomic status DNA ploidy as prognostic tools in oral dysplasia J Pathol 194 303 310 2001 Maraki D Becker A Boecking A Cytologic and DNA cytometric very early diagnosis of oral cancer J Oral Pathol Med 33 398 404 2004 a b c Kurokawa H Zhang M Matsumoto S et al The relationship of the histologic grade at the deep invasive front and expression of Ki 67 antigen and p53 protein in oral squamous cell carcinoma J Oral Pathol Med 34 602 607 2005 Fan G K Chen J Ping F Geng Y Immunohistochemical analysis of P57 kip2 p53 and hsp60 expressions in premalignant and malignant oral tissues Oral Oncol 42 147 153 2006 Chen YK Hsue SS Lin LM Expression of p63 protein and mRNA in oral epithelial dysplasia J Oral Pathol Med 34 232 239 2005 Dabelsteen E ABO blood group antigens in oral mucosa What is new J Oral Pathol Med 31 65 70 2002 Heyden A Huitfeldt HS Koppang HS Thrane PS Bryne M Brandtzaeg P Cytokeratins as epithelial differentiation markers in premalignant and malignant oral lesions J Oral Pathol Med 21 7 11 1992 Kubbutat MH Key G Duchrow M et al Epitope analysis of antibodies recognising the cell proliferation associated nuclear antigen previously defined by the antibody Ki 67 Ki 67 protein J Clin Pathol 47 524 528 1994 Kimura S Naganuma S Susuki D Hirono Y Yamaguchi A Fujieda S Sano K Itoh H Expression of microRNAs in squamous cell carcinoma of human head and neck and the esophagus miR 205 and miR 21 are specific markers for HNSCC and ESCC Oncol Rep 23 1625 1633 2010 Nikitakis NG Rivera H Lopes MA Siavash H Reynolds MA Ord RA Sauk JJ Immunohistochemical expression of angiogenesis related markers in oral squamous cell carcinomas with multiple metastatic lymph nodes Am J Clin Pathol 119 574 586 2003 Watanabe S Kato M Kotani I Ryoke K Hayashi K Lymphatic vessel density and Vascular Endothelial Growth Factor expression in squamous cell carcinomas of lip and oral cavity A clinicopathological analysis with immunohistochemistry using antibodies to D2 40 VEGF C and VEGF D Yonago Acta Med 56 29 37 2013Konuyla ilgili yayinlarAlves VA Wakamatsu A Kanamura CT Magalhaes ES Siqueira SA The importance of fixation in immunohistochemistry distribution of vimentin and cytokeratins in samples fixed in alcohol and formol Rev Hosp Clin Fac Med Sao Paulo 47 19 24 1992 Cattoretti G Becker MH Key G et al Monoclonal antibodies against recombinant parts of the Ki 67 antigen MIB 1 and MIB 3 detect proliferating cells in microwave processed formalin fixed paraffin sections J Pathol 168 357 363 1992 Taylor CR An exaltation of experts concerted efforts in the standardization of immunohistochemistry Hum Pathol 25 2 11 1994 Swanson PE HIERanarchy the state of the art in immunohistochemistry Am J Clin Pathol 107 139 140 1997 Guerry M Vabre L Talbot M et al Prognostic value of histological and biological markers in pharyngeal squamous cell carcinoma a case control study Br J Cancer 77 11 1932 1936 1998 Werner M Chott A Fabiano A Battifora H 2000 Effect of formalin tissue fixation and processing on immunohistochemistry Am J Surg Pathol 24 1016 1019 2000 Gusev Y Sparkowski J Raghunathan J et al Rolling circle amplification A new approach to increase sensitivity for immunohistochemistry and flow cytometry Am J Pathol 159 63 75 2001 Travis WD Brambilla E Muller Hermelink HK Harris CC Pathology and Genetics of Tumours of the Lung Pleura Thymus and Heart IARC Press Lyon 2004 Taylor CR Levenson RM Quantification of immunohistochemistry issues concerning methods utility and semiquantitative assessment II Histopathology 49 411 424 2006 Yaziji H Barry T Diagnostic immunohistochemistry what can go wrong Adv Anat Pathol 13 238 246 2006 Cologlu AS Oral Patoloji Agiz Patolojisi TC Yeditepe Universitesi Yayinlari No 37 Mor Ajans Istanbul 2007 Bancroft JD Gamble M Theory and Practice of Histological Techniques 6th ed Philadelphia Churchill Livingstone 2008 Sharma S Tumor markers in clinical practice General principles and guidelines Indian J Med Paediatr Oncol 30 1 8 2009 Teruya Feldstein J The immunohistochemistry laboratory looking at molecules and preparing for tomorrow Arch Pathol Lab Med 134 1659 1665 2010 Dabbs DJ Diagnostic Immunohistochemistry Theranostic and Genomic Applications 3rd ed New York Saunders 2010 Kumar V Abbas AK Aster JC Robbins and Cotran Pathologic Basis of Disease 9th edt Elsevier Saunders Philadelphia 2015 Goljan EF Rapid Review Pathology 5th edt Elsevier Philadelphia 2019Tip ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir Madde icerigini genisleterek Vikipedi ye katki saglayabilirsiniz