Bu madde, uygun değildir.Mart 2023) ( |
Yerlileşme eğilimi, divan edebiyatında ortaya çıkmış bir edebi akımdır.
Türki-i Basit (Basit Türkçe) adı verilen bu akımın temsilcileri XVI. yüzyıl ozanlarından Tatavlalı Mahremi ile Edirneli Nazmi’dir. Nazmi’nin Basit Türkçe şiirleri 45.000 beyiti aşan divanına serpiştirilmiştir. Fuad Köprülü, Nazmi’nin bu yoldaki şiirlerini seçip divan biçiminde yeniden düzenleyerek "Divan-ı Türki-i Basit" adıyla yayımlamıştır (1928). 285 manzumeyle 56 müfretten oluşan yapıttaki şiirlerin sanatsal değer taşıdığını söylemek güçtür.
Konular divan şiirinin konularıdır, ölçü olarak da aruz kullanılıştır. Ama gerek sözcük dağarcığı, gerekse ad ve eylem bildiren sözcüklerin çekimleri bakımından bu şiirlerin değeri yadsınamayacağı gibi Arap-Fars etkisindeki divan şiirine bir tepki olduğu da gözden uzak tutulamaz. Ayrıca Türkçeye yöneliş, Nazmi’yi, halk şiirlerinde çokça görülen cinas örneklerine itmekle kalmamış, benzetmelerde yaşadığı çevreden, yaşamdan yararlanmasına da yol açmıştır. Yine de,
"Yargılanmak umusun komayalım gel Nazmi
Ki çalap kullarını suç ile yindek karamaz"
benzeri, yabancı sözcükler kullanmadan, salt Türkçe şiirler yazılabileceğini de kanıtlamayı amaçlayan bu eğilim yaygınlık kazanamaz. Bunun nedeni, yalnız anılan ozanların güçsüzlüğünde değil, yetiştikleri çevrede, içinde bulundukları yazın ortamında, divan şiirinin dünyasından kopamayışlarında da aranmalıdır.
XVIII. yüzyılın sonunda ’le belirginlik kazanan yerlileşme eğilimi ise öze ilişkindir. Nedim’in divan şiirine yenilik getirdiğini söyleyenler, kalıpları kırdığını, bilinen mazmunlarla yetinmediğini, yaşamı yansıttığını, yalın, akıcı bir söyleyişi olduğunu; şiirlerinde neşe ve alayın, ten zevkinin dile getirildiğini söylerler. Ama ondan önceki divan şiirine bakıldığında, bu sayılanların hiç de yeni olmadığı görülür. Dahası Nedim’deki neşeyi ve alaycılığı Baki’de bile bulabiliriz. Hele Rumelili ozanlarda yerlilik, neredeyse genellenebilecek bir özelliktir. Kısacası Nedim’i gelenekten koparmak olası değildir. Ama onun şiirini, divan geleneği içine oturttuktan sonra "kendi içinde ele alacak olursak, onda kendisinden önce gelenlerden, hatta çağdaşlarından ayrılan, realite ile hepsinden başka ve çok daha sıcak bir şekilde kaynaşmış bir tarafın da bulunduğu görülür" (Ahmet Hamdi Tanpınar).
Başka bir söyleyişle Nedim, dış dünyadan aldıklarını duyduğu gibi verir. İzlenimlerini ve gözlemlerini soyutlaştırarak bir süs biçiminde kullanmaz. Minyatürle resim arasındaki ayrım neyse, kendinden öncekilerle Nedim arasındaki ayrım da odur. Yeni mazmunları, yeni benzetme ve buluşları bir yana, divan yazınının ölü sevgilisini canlandırır. Onunla kendisi arasında öyle bir ilişki kurar ki, dünya dışı varlığın kıpırdadığı, soluk aldığı görülür. Asıl yeni olan da budur. Nesnelerle, genel anlamda dünyayla kurulan bağ, yaşama karşı takınılan tutum onu yeni yapar. Nedim’in şarkı biçimini yeniden canlandırması, bu biçimin en güzel örneklerini vermesi de bu tutuma bağlanmalıdır. Yansıttığı dünya ne ölçüde gerçekse, gerçekliğe yaklaşırsa; duyguları ne ölçüde içten ve yürekten geliyorsa, dili de o ölçüde gerçeğe yaklaşır. İstanbul Türkçesinin en güzel örnekleri sayılabilecek,
"Sen böyle soğuk yerde niçin yatar uyursun
Billahi döğer dur hele dayen seni görsün
Dahı küçüceksin yalınız yatma üşürsün
Serd oldu heva çıkma koyundan kuzucağım"
benzeri yüzlerce dize buna örnek gösterilebilir. Ayrıca divanında rastlanan heceyle yazılmış bir türkü, tek örnek olsa da, kimi denemelere giriştiğini göstermesi açısından ilginçtir.
Ama Nedim’in açtığı bu çığır da yaygınlık kazanamaz. Geleneğin dışına çıkamaz çünkü. Ardında onu hazırlayan ya da dayanabileceği yeni bir düşünce devinimi, kültürel bir birikim yoktur. Lale döneminin (1718-1730) ozanıdır ve dönemin Patrona Ayaklanmasıyla kapanması onun da sonu olur. Bir başka büyük ozanın, Şeyh Galip’in (1757-1799) Nedim öncesi şiirle bağlantı kurması ve Sebk-i Hindi’den etkilenmesi, onun şiirinin yanlış yorumlanmasına, salt uçarı özüyle ve dış görünüşüyle alınmasına yol açar.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Mart 2023 Yerlilesme egilimi divan edebiyatinda ortaya cikmis bir edebi akimdir Turki i Basit Basit Turkce adi verilen bu akimin temsilcileri XVI yuzyil ozanlarindan Tatavlali Mahremi ile Edirneli Nazmi dir Nazmi nin Basit Turkce siirleri 45 000 beyiti asan divanina serpistirilmistir Fuad Koprulu Nazmi nin bu yoldaki siirlerini secip divan biciminde yeniden duzenleyerek Divan i Turki i Basit adiyla yayimlamistir 1928 285 manzumeyle 56 mufretten olusan yapittaki siirlerin sanatsal deger tasidigini soylemek guctur Konular divan siirinin konularidir olcu olarak da aruz kullanilistir Ama gerek sozcuk dagarcigi gerekse ad ve eylem bildiren sozcuklerin cekimleri bakimindan bu siirlerin degeri yadsinamayacagi gibi Arap Fars etkisindeki divan siirine bir tepki oldugu da gozden uzak tutulamaz Ayrica Turkceye yonelis Nazmi yi halk siirlerinde cokca gorulen cinas orneklerine itmekle kalmamis benzetmelerde yasadigi cevreden yasamdan yararlanmasina da yol acmistir Yine de Yargilanmak umusun komayalim gel Nazmi Ki calap kullarini suc ile yindek karamaz benzeri yabanci sozcukler kullanmadan salt Turkce siirler yazilabilecegini de kanitlamayi amaclayan bu egilim yayginlik kazanamaz Bunun nedeni yalniz anilan ozanlarin gucsuzlugunde degil yetistikleri cevrede icinde bulunduklari yazin ortaminda divan siirinin dunyasindan kopamayislarinda da aranmalidir XVIII yuzyilin sonunda le belirginlik kazanan yerlilesme egilimi ise oze iliskindir Nedim in divan siirine yenilik getirdigini soyleyenler kaliplari kirdigini bilinen mazmunlarla yetinmedigini yasami yansittigini yalin akici bir soyleyisi oldugunu siirlerinde nese ve alayin ten zevkinin dile getirildigini soylerler Ama ondan onceki divan siirine bakildiginda bu sayilanlarin hic de yeni olmadigi gorulur Dahasi Nedim deki neseyi ve alayciligi Baki de bile bulabiliriz Hele Rumelili ozanlarda yerlilik neredeyse genellenebilecek bir ozelliktir Kisacasi Nedim i gelenekten koparmak olasi degildir Ama onun siirini divan gelenegi icine oturttuktan sonra kendi icinde ele alacak olursak onda kendisinden once gelenlerden hatta cagdaslarindan ayrilan realite ile hepsinden baska ve cok daha sicak bir sekilde kaynasmis bir tarafin da bulundugu gorulur Ahmet Hamdi Tanpinar Baska bir soyleyisle Nedim dis dunyadan aldiklarini duydugu gibi verir Izlenimlerini ve gozlemlerini soyutlastirarak bir sus biciminde kullanmaz Minyaturle resim arasindaki ayrim neyse kendinden oncekilerle Nedim arasindaki ayrim da odur Yeni mazmunlari yeni benzetme ve buluslari bir yana divan yazininin olu sevgilisini canlandirir Onunla kendisi arasinda oyle bir iliski kurar ki dunya disi varligin kipirdadigi soluk aldigi gorulur Asil yeni olan da budur Nesnelerle genel anlamda dunyayla kurulan bag yasama karsi takinilan tutum onu yeni yapar Nedim in sarki bicimini yeniden canlandirmasi bu bicimin en guzel orneklerini vermesi de bu tutuma baglanmalidir Yansittigi dunya ne olcude gercekse gerceklige yaklasirsa duygulari ne olcude icten ve yurekten geliyorsa dili de o olcude gercege yaklasir Istanbul Turkcesinin en guzel ornekleri sayilabilecek Sen boyle soguk yerde nicin yatar uyursun Billahi doger dur hele dayen seni gorsun Dahi kucuceksin yaliniz yatma usursun Serd oldu heva cikma koyundan kuzucagim benzeri yuzlerce dize buna ornek gosterilebilir Ayrica divaninda rastlanan heceyle yazilmis bir turku tek ornek olsa da kimi denemelere giristigini gostermesi acisindan ilginctir Ama Nedim in actigi bu cigir da yayginlik kazanamaz Gelenegin disina cikamaz cunku Ardinda onu hazirlayan ya da dayanabilecegi yeni bir dusunce devinimi kulturel bir birikim yoktur Lale doneminin 1718 1730 ozanidir ve donemin Patrona Ayaklanmasiyla kapanmasi onun da sonu olur Bir baska buyuk ozanin Seyh Galip in 1757 1799 Nedim oncesi siirle baglanti kurmasi ve Sebk i Hindi den etkilenmesi onun siirinin yanlis yorumlanmasina salt ucari ozuyle ve dis gorunusuyle alinmasina yol acar