Franz Uri Boas (d. 9 Temmuz 1858 Minden – ö. 21 Kasım 1942) modern antropolojinin kurucusu ve antropolojideki bütüncü yaklaşımı kişiliğinde de bulunduran Alman kökenli Amerikan vatandaşı dilbilimci ve etnolog. Antropoloji'nin ABD'de yerleşmesinde öncü olmuştur
Franz Boas | |
---|---|
Doğum | 9 Temmuz 1858 Minden |
Ölüm | 21 Kasım 1942 New York |
Meslek | etnolog, antropolog |
İmza | |
Hayatı
Varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak doğan Boas, Heidelberg, Bonn ve Kiel Üniversitelerinde fizik, matematik ve coğrafya eğitimi gördü. 1881 yılında Kiel Üniversitesi'nde deniz suyunun rengi üzerinde doktorasını sundu. Daha sonraları etnolojiye merak salan Boas 1882'de Berlin Antropoloji Derneği'nde ve Rudolf Virchow gibi isimlerle ilişki kurdu ve Virchow ile birlikte antropometri üzerine çalışmaya başladı. 1883'te Eskimoları incelemek üzere Baffin Adası'na bir yıl sürecek bir gezintiye çıktı. Geri döndüğünde ilk olarak Berlin Kraliyet Etnografya Müzesinde, daha sonra doçent olarak Berlin Üniversitesi'nde görev yaptı. Bu görevi sırasında Kuzey Amerika'nın kuzeybatı kıyılarında yaşayan Kızılderililer arasında yeni bir araştırmaya başladı.Dünyanın bu bölgesi yaşamının sonuna kadar Boas'ın başlıca araştırma odağı olmuş, bu yöre ve insanları hakkında çeşitli yapıtlar vermiştir.
19. yüzyılda Almanya'nın siyasal koşulları ve özellikle de Yahudilere yöneltilen kısıtlamalar, Boas'ın 1887'de ABD'ye yerleşmesine yol açtı. Amerikada bulunduğu süre içerisinde New York'ta Bilim dergisinde, Clark Üniversitesi'nde antropoloji profesörü ve Chicago Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 1896'da Columbia Üniversitesi'ne geçen Boas 1937'deki emekliliğine kadar burada çalıştı. Boas'ın önderliğinde Columbia Üniversitesi Antropoloji bölümü, Antropolojinin dünya çapında bir merkezi konumuna geldi. Boas'ın öğrencileri arasında Alfred Kroeber, Robert Lowie, Edward Sapir, Ruth Benedict ve Margaret Mead gibi önemli antropologlar sayılabilir. Liberal ve ilerici olarak bilinen Boas, ırkçılık aleyhinde bir konferans verirken geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi.
Çalışma yöntemi
İnsan toplumlarını incelerken değişik yaklaşımlar arasında bocalamış, tarihsel yaklaşım ile bilimsel yaklaşım, tanımsal ya da kuramsal yaklaşım, öznelci ya da nesnelci yaklaşımlar arasındaki çelişkilerden etkilenmiştir. Meslek hayatına doğa bilimlerinin felsefi ilkelerini benimsemiş bir fizikçi olarak başlayan Boas, daha sonraları yaygınlaşan yeni-Kantçı idealist akımın, özellikle filozof Wilhelm Dilthey'in öğretisinin etkisinde kalmıştır. Bunun sonucunda ilgisi fizikten coğrafya ve antropolojiye doğru kaymaya başlamıştır. Boas'a kadar rastgele toplanmış olgulara dayanarak, toplumsal kurumları açıklamaya çalışan genel evrimci kurallara karşı, Boas'ın alan araştırmasına ve sistematik veri toplanmasına verdiği bilimsel önem, kalıcı izler bıraktı. Boas'ın katı tümevarımcı, gözleme dayanan yaklaşımı, dönemin evrimci ve yayılımcı yaklaşımlarına karşı bir tepkiydi.
Boas'ın 1878-1888 yılları arasında geçirdiği bu dönüşümde Baffin Adası'na yaptığı gezinin payı büyüktür. Bu geziye Theobald Fischer ve Karl Ritter gibi belirlenimci coğrafya bilimcilerinin etkisinde çıktığı halde, dönüşünde Eskimo toplumunun çeşitli yönlerinin açıklanmasında kültürel etkenlerin çevresel etkenlerden daha önemli olduğu kanısını taşıyordu. Bunda Yeni-Kantçı idealizmin payı da vardı. Bu geziye çıkarken yanında Kant'ın eserlerini aldığı ve sürekli okuduğu bilinmektedir.
Boas'ın çalışmaları, döneme egemen olan olgucu akılcılığa (pozitivist rasyonalizm) karşı oluşmaya başlayan tepki dalgasının bir parçası olarak görülmektedir. Bu tepkinin temel dayanak noktası, insan ve toplum hayatının biçimlenmesinde, zihnin etkisine, öznel ve duygusal öğelere daha büyük belirleyicilik payı tanınmasıydı. Boas ve öğrencilerinin kültürleri “içinden anlama“ya verdikleri bu önem, Dilthey'in, fiziksel olaylardan farklı olarak beşeri olayları anlamak için gerekli gördüğü yöntemden esinleniyordu. Değişik sosyal kurumların oluşumunda tekdüze gelişme aşamaları olduğu kanısını Boas 1910'lara doğru terketmişti. Aynı zamanda Boas, bir toplumun değişik parçaları arasında ve bir toplumla onun doğal çevresi arasında belirlenmiş bir yapının var olabileceği konusunda kuşku duymaya başladı. Kültürün, sosyal yapının, ekonominin ve çevrenin birbirleri üzerinde, değişik zaman ve değişik yerlerde çok çeşitli ve değişken etkilerde bulunabileceğini düşünüyordu. Bu düşüncesine ilk kez 1911'de yayımlanan "Mind of Primitive Man" (İlkel İnsanın Zihni) adlı eserinde yer verdi. Dünyanın değişik yerlerindeki toplumsal kurumlar arasındaki benzerliklerin insan zihninin yapısındaki benzerliklerin ürünü olduğunu ileri sürdü. Boas'ın tümevarımcılığı, belirlenimciliğin her türünün reddi ile birlikte gidiyordu. Giderek kültürel olayları açıklamakta seçmeci (eklektik) bir yaklaşımı yeğlemeye ve çeşitli varsayımları ve kuramları yan yana kullanmaya başladı. Bu yaklaşım günümüzde de birçok antropologda görülmektedir.
İlk olarak 1896'da yayımlanan “The Limitations of the Comparative Method“ (Karşılaştırmalı Yöntemin Sınırları) adlı yazısında Boas, toplumsal kuramların birbiriyle kesişen ve birbiriyle koşutluk gösteren evriminde tarihsel bir çeşitlilik bulunduğunu savundu. Boas'a göre, olayların ortak kökeni olduğu kanıtlanmadıkça, tarihsel gelişimin belirli yönler izleyeceği varsayımı yapılmalıydı.Genellikle “tarihi özgüllük“ (particularism) olarak adlandırılan bu yaklaşım, etnografik verilerin karmaşıklığı nedeniyle, bunlar hakkında genel yasalar çıkarmanın güçlüğünü vurgular. Sosyal olayları karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alan bu yaklaşımı bugün de birçok antropolog benimsemektedir. Boas'ın Amerika'nın Kuzeybatı kıyısında yaşayan Kwakiutl yerlileriyle ilgili araştırmasında kullandığı anket tekniği, yerli metinlerin kayda geçirilmesi ve yerel kültürlere yaklaşım biçimi onun antropoloji bilimine yaptığı önemli katkılar arasındadır.
Boas, 1930'larda, kültürlerin karmaşıklığı ve farklılığı yüzünden kültürler ve bunların gelişimlerinin tarihsel aşamalarını genel kuramların açıklayamayacağını düşünmeye başladı. Aynı zamanda, birey-kültür ilişkisine olan ilgisi giderek arttı, öğrencilerini antropoloji içinde kişilik ve kültür sorunlarına yöneltmeye başladı. Benimsediği öznelci yaklaşımın etkisiyle, Boas, meslek hayatının son yıllarında, bireyin incelenmesini antropolojinin en temel sorunu olarak görmüştür.
Belirlenimcilik ve evrimcilik
Boas öğrencilik yıllarında antropolojiye egemen olan coğrafi belirlenimciliğe karşı tepkisini The Mind of Primitive Man ve Anthropology and Modern Life (Antropoloji ve Çağdaş Yaşam) kitaplarında açıklamıştır. Kültürü, coğrafi etmenlerle açıklamaya çalışmanın boşuna olduğunu; çünkü “çevre“nin belirleyici değil, yalnızca sınırlı bir etkisi olabileceğini savundu. Coğrafi belirlenimciliğin, çevresel etmenlerin aslında kültürel olan zihinsel özelliklerin süzgecinden geçtiğini göz ardı ettiğini ileri sürdü. 19. yüzyılın Tylor, Morgan ve Spencer gibi belli başlı kültürel evrimcilerine göre, tarih ilerleyen gelişme aşamalarının zorunlu bir açılımıydı. Boas, evrimciliğin kendisine değil, daha çok dönemin, önceden biyolojik olarak belirlenmiş bir gelişme çizgisi göstereceği varsayımına dayanan evrim kuramlarına karşıydı. Boas'a göre, tarihsel gelişme, basitten karmaşığa doğru zorunlu bir gidişi gerektirmiyordu. Ayrıca, doğal, evrensel, tarihsel ilerleme ölçütleri de yoktu. Kültürler arasındaki koşut gelişmeler, aslında koşut aşamalar olmayıp, araştırılması gereken farklı tarihsel gelişmelerin sonucuydu.
Boas'ın kültür ve dil kavramı
Boas'a göre, kültür, coğrafyanın ya da biyolojinin bir yan ürünü değil, insan davranışının temel belirleyicisi rolünü üstlenmekteydi. Kültürel biçimler, birçok öğenin etkilediği bir tarihsel gelişmenin sonucunda oluşmuştu. Kültür evrensel bir kurumdu, ancak aldığı biçim, toplumdan topluma değişiyordu. Tylorcu görüşe karşıt olarak, Boas, kültürün ardındaki temelin mantık olmadığını, kültürel özellik ve alışkanlıkların, çevreye karşı akılcı tepkiler olarak anlaşılamayacağını savundu. 20. yüzyılın başlarına doğru toplumsal kuramların mantıksızlığını vurgulayan birçok düşünür gibi, Boas da kültürün mantıksızlığını ileri sürdü. Üstelik kültür, insanın kendi içinden doğmuyor, öğreniliyor ve kendi işleyiş kuralları vardı. Belirli bir kültürel öğe ya da özellik, bir bölgeye yayılmış ve etkili olmuşsa, daha genel bir kültürel öğenin yerel bir biçimi olarak kabul ediliyordu. Daha sonra bu kültürel öğe, kültürel bütün ile karşılıklı ilişki içinde değişmeye uğruyor ya da genel kültürel öğeyle bütünleşiyordu.
Boas'ın antropoloji bilimine başlıca katkısı, kültür kavramını belli bir biçimde geliştirmesi olmuştur. Boas'ın “kültür“ü ırk ve dil gibi etkenlerde bağımsız bir öğe olarak görmesi, antropolojinin başlıca alt dalları arasındaki sınırlann çizilmesine yardım etmiştir Kültürel-sosyal antropoloji; fiziksel-biyolojik antropoloji; tarih-öncesi ve dilbilim gibi. Boas'ın Amerikan yerlilerinin dilleri üzerinde yaptığı çalışmalar, çağdaş dilbilim antropolojisinin temellerini oluşturmuş, katı tümevarımcı yaklaşımı da, geleneksel filolojinin ilgi alanının ötesine geçmesini sağlamıştır. Onun çeşitli dillerin “iç yapısını“ çözümleme ve karşılaştırma yolunda gösterdiği çaba, birçok antropolojik çözümlemenin merkezini oluşturan, daha sonra da Sapir-Whorf hipotezi olarak bilinen dil ve kültür alanının kapısını açmıştır.
Fiziksel antropoloji
Boas, fiziksel antropoloji alanında da büyük bir yenilikçi sayılmaktadır. İnsanların özelliklerinin zamanla değiştiğini ortaya koyarak, o sıralarda yaygın biçimde benimsenen ırkçı kuramlara karşı çıkmıştır. Antropolojiyi doğa biliminden çok tarih bilimi olarak görmesi, gerek kendi gerek öğrencileri tarafından yapılan bir dizi deneysel araştırmanın dürtüsünü oluşturmuştur. Bu araştırmalar, antropolojiyi, o dönemin yetersiz deneyciliğinden ve spekülasyona dayanan kuramlarından uzaklaştırıp bilimsel içerik kazandırmıştır. Yabancı kültürler ve ülkeler üzerindeki ayrıntılı gözlem ve kayıtlan antropolojinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Boas'ın tümevarımcı yaklaşımı, Yeni-Kantçı etki ile birleşince, ilkel kültürleri kendi terimleri ile anlama yolundaki ilk sistemli çabalar ortaya çıkmıştır. Öte yandan, Boas'ın deneyciliği, kuramsal gelişme için bir engel oluşturmuş ve etnografik betimlemelerinin çoğu, Lowie'nin dediği gibi, ustanın “sistemleştirmeden bilinçli kaçınmasının" bir sonucu olarak, daha yüksek bir genelleme düzeyine çıkarılmadan kalmıştır. Bunun da ötesinde, Boas'ın belirlenimciliğe karşı oluşu, onun, toplumun olgusal yönlerinden daha çok düşünsel yönleri üzerinde durmasına yol açmıştır. Boas, nedensellik anlayışını,yeterince geliştirememiş, sosyal ve ekonomik yapılar ile bunların kültürel-düşünsel öğeleri arasındaki ilişkilerini açıklayan net kavramlar ortaya koyamamıştır.
Kaynakça
- Melville Herskovits, Franz Boas: The Science of Man in the Making (1953)
- Walter Goldschmidt, The Anthropology of Franz Boas. The American Anthropological Association (Washington 1959).
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Franz Uri Boas d 9 Temmuz 1858 Minden o 21 Kasim 1942 modern antropolojinin kurucusu ve antropolojideki butuncu yaklasimi kisiliginde de bulunduran Alman kokenli Amerikan vatandasi dilbilimci ve etnolog Antropoloji nin ABD de yerlesmesinde oncu olmusturFranz BoasDogum9 Temmuz 1858 1858 07 09 MindenOlum21 Kasim 1942 New YorkMesleketnolog antropologImzaHayatiVarlikli bir Yahudi ailesinin cocugu olarak dogan Boas Heidelberg Bonn ve Kiel Universitelerinde fizik matematik ve cografya egitimi gordu 1881 yilinda Kiel Universitesi nde deniz suyunun rengi uzerinde doktorasini sundu Daha sonralari etnolojiye merak salan Boas 1882 de Berlin Antropoloji Dernegi nde ve Rudolf Virchow gibi isimlerle iliski kurdu ve Virchow ile birlikte antropometri uzerine calismaya basladi 1883 te Eskimolari incelemek uzere Baffin Adasi na bir yil surecek bir gezintiye cikti Geri dondugunde ilk olarak Berlin Kraliyet Etnografya Muzesinde daha sonra docent olarak Berlin Universitesi nde gorev yapti Bu gorevi sirasinda Kuzey Amerika nin kuzeybati kiyilarinda yasayan Kizilderililer arasinda yeni bir arastirmaya basladi Dunyanin bu bolgesi yasaminin sonuna kadar Boas in baslica arastirma odagi olmus bu yore ve insanlari hakkinda cesitli yapitlar vermistir 19 yuzyilda Almanya nin siyasal kosullari ve ozellikle de Yahudilere yoneltilen kisitlamalar Boas in 1887 de ABD ye yerlesmesine yol acti Amerikada bulundugu sure icerisinde New York ta Bilim dergisinde Clark Universitesi nde antropoloji profesoru ve Chicago Universitesi nde ogretim uyesi olarak calisti 1896 da Columbia Universitesi ne gecen Boas 1937 deki emekliligine kadar burada calisti Boas in onderliginde Columbia Universitesi Antropoloji bolumu Antropolojinin dunya capinda bir merkezi konumuna geldi Boas in ogrencileri arasinda Alfred Kroeber Robert Lowie Edward Sapir Ruth Benedict ve Margaret Mead gibi onemli antropologlar sayilabilir Liberal ve ilerici olarak bilinen Boas irkcilik aleyhinde bir konferans verirken gecirdigi kalp krizi sonucunda yasamini yitirdi Calisma yontemiInsan toplumlarini incelerken degisik yaklasimlar arasinda bocalamis tarihsel yaklasim ile bilimsel yaklasim tanimsal ya da kuramsal yaklasim oznelci ya da nesnelci yaklasimlar arasindaki celiskilerden etkilenmistir Meslek hayatina doga bilimlerinin felsefi ilkelerini benimsemis bir fizikci olarak baslayan Boas daha sonralari yayginlasan yeni Kantci idealist akimin ozellikle filozof Wilhelm Dilthey in ogretisinin etkisinde kalmistir Bunun sonucunda ilgisi fizikten cografya ve antropolojiye dogru kaymaya baslamistir Boas a kadar rastgele toplanmis olgulara dayanarak toplumsal kurumlari aciklamaya calisan genel evrimci kurallara karsi Boas in alan arastirmasina ve sistematik veri toplanmasina verdigi bilimsel onem kalici izler birakti Boas in kati tumevarimci gozleme dayanan yaklasimi donemin evrimci ve yayilimci yaklasimlarina karsi bir tepkiydi Boas in 1878 1888 yillari arasinda gecirdigi bu donusumde Baffin Adasi na yaptigi gezinin payi buyuktur Bu geziye Theobald Fischer ve Karl Ritter gibi belirlenimci cografya bilimcilerinin etkisinde ciktigi halde donusunde Eskimo toplumunun cesitli yonlerinin aciklanmasinda kulturel etkenlerin cevresel etkenlerden daha onemli oldugu kanisini tasiyordu Bunda Yeni Kantci idealizmin payi da vardi Bu geziye cikarken yaninda Kant in eserlerini aldigi ve surekli okudugu bilinmektedir Boas in calismalari doneme egemen olan olgucu akilciliga pozitivist rasyonalizm karsi olusmaya baslayan tepki dalgasinin bir parcasi olarak gorulmektedir Bu tepkinin temel dayanak noktasi insan ve toplum hayatinin bicimlenmesinde zihnin etkisine oznel ve duygusal ogelere daha buyuk belirleyicilik payi taninmasiydi Boas ve ogrencilerinin kulturleri icinden anlama ya verdikleri bu onem Dilthey in fiziksel olaylardan farkli olarak beseri olaylari anlamak icin gerekli gordugu yontemden esinleniyordu Degisik sosyal kurumlarin olusumunda tekduze gelisme asamalari oldugu kanisini Boas 1910 lara dogru terketmisti Ayni zamanda Boas bir toplumun degisik parcalari arasinda ve bir toplumla onun dogal cevresi arasinda belirlenmis bir yapinin var olabilecegi konusunda kusku duymaya basladi Kulturun sosyal yapinin ekonominin ve cevrenin birbirleri uzerinde degisik zaman ve degisik yerlerde cok cesitli ve degisken etkilerde bulunabilecegini dusunuyordu Bu dusuncesine ilk kez 1911 de yayimlanan Mind of Primitive Man Ilkel Insanin Zihni adli eserinde yer verdi Dunyanin degisik yerlerindeki toplumsal kurumlar arasindaki benzerliklerin insan zihninin yapisindaki benzerliklerin urunu oldugunu ileri surdu Boas in tumevarimciligi belirlenimciligin her turunun reddi ile birlikte gidiyordu Giderek kulturel olaylari aciklamakta secmeci eklektik bir yaklasimi yeglemeye ve cesitli varsayimlari ve kuramlari yan yana kullanmaya basladi Bu yaklasim gunumuzde de bircok antropologda gorulmektedir Ilk olarak 1896 da yayimlanan The Limitations of the Comparative Method Karsilastirmali Yontemin Sinirlari adli yazisinda Boas toplumsal kuramlarin birbiriyle kesisen ve birbiriyle kosutluk gosteren evriminde tarihsel bir cesitlilik bulundugunu savundu Boas a gore olaylarin ortak kokeni oldugu kanitlanmadikca tarihsel gelisimin belirli yonler izleyecegi varsayimi yapilmaliydi Genellikle tarihi ozgulluk particularism olarak adlandirilan bu yaklasim etnografik verilerin karmasikligi nedeniyle bunlar hakkinda genel yasalar cikarmanin guclugunu vurgular Sosyal olaylari karsilastirmali bir bakis acisiyla ele alan bu yaklasimi bugun de bircok antropolog benimsemektedir Boas in Amerika nin Kuzeybati kiyisinda yasayan Kwakiutl yerlileriyle ilgili arastirmasinda kullandigi anket teknigi yerli metinlerin kayda gecirilmesi ve yerel kulturlere yaklasim bicimi onun antropoloji bilimine yaptigi onemli katkilar arasindadir Boas 1930 larda kulturlerin karmasikligi ve farkliligi yuzunden kulturler ve bunlarin gelisimlerinin tarihsel asamalarini genel kuramlarin aciklayamayacagini dusunmeye basladi Ayni zamanda birey kultur iliskisine olan ilgisi giderek artti ogrencilerini antropoloji icinde kisilik ve kultur sorunlarina yoneltmeye basladi Benimsedigi oznelci yaklasimin etkisiyle Boas meslek hayatinin son yillarinda bireyin incelenmesini antropolojinin en temel sorunu olarak gormustur Belirlenimcilik ve evrimcilikBoas ogrencilik yillarinda antropolojiye egemen olan cografi belirlenimcilige karsi tepkisini The Mind of Primitive Man ve Anthropology and Modern Life Antropoloji ve Cagdas Yasam kitaplarinda aciklamistir Kulturu cografi etmenlerle aciklamaya calismanin bosuna oldugunu cunku cevre nin belirleyici degil yalnizca sinirli bir etkisi olabilecegini savundu Cografi belirlenimciligin cevresel etmenlerin aslinda kulturel olan zihinsel ozelliklerin suzgecinden gectigini goz ardi ettigini ileri surdu 19 yuzyilin Tylor Morgan ve Spencer gibi belli basli kulturel evrimcilerine gore tarih ilerleyen gelisme asamalarinin zorunlu bir acilimiydi Boas evrimciligin kendisine degil daha cok donemin onceden biyolojik olarak belirlenmis bir gelisme cizgisi gosterecegi varsayimina dayanan evrim kuramlarina karsiydi Boas a gore tarihsel gelisme basitten karmasiga dogru zorunlu bir gidisi gerektirmiyordu Ayrica dogal evrensel tarihsel ilerleme olcutleri de yoktu Kulturler arasindaki kosut gelismeler aslinda kosut asamalar olmayip arastirilmasi gereken farkli tarihsel gelismelerin sonucuydu Boas in kultur ve dil kavramiBoas a gore kultur cografyanin ya da biyolojinin bir yan urunu degil insan davranisinin temel belirleyicisi rolunu ustlenmekteydi Kulturel bicimler bircok ogenin etkiledigi bir tarihsel gelismenin sonucunda olusmustu Kultur evrensel bir kurumdu ancak aldigi bicim toplumdan topluma degisiyordu Tylorcu goruse karsit olarak Boas kulturun ardindaki temelin mantik olmadigini kulturel ozellik ve aliskanliklarin cevreye karsi akilci tepkiler olarak anlasilamayacagini savundu 20 yuzyilin baslarina dogru toplumsal kuramlarin mantiksizligini vurgulayan bircok dusunur gibi Boas da kulturun mantiksizligini ileri surdu Ustelik kultur insanin kendi icinden dogmuyor ogreniliyor ve kendi isleyis kurallari vardi Belirli bir kulturel oge ya da ozellik bir bolgeye yayilmis ve etkili olmussa daha genel bir kulturel ogenin yerel bir bicimi olarak kabul ediliyordu Daha sonra bu kulturel oge kulturel butun ile karsilikli iliski icinde degismeye ugruyor ya da genel kulturel ogeyle butunlesiyordu Boas in antropoloji bilimine baslica katkisi kultur kavramini belli bir bicimde gelistirmesi olmustur Boas in kultur u irk ve dil gibi etkenlerde bagimsiz bir oge olarak gormesi antropolojinin baslica alt dallari arasindaki sinirlann cizilmesine yardim etmistir Kulturel sosyal antropoloji fiziksel biyolojik antropoloji tarih oncesi ve dilbilim gibi Boas in Amerikan yerlilerinin dilleri uzerinde yaptigi calismalar cagdas dilbilim antropolojisinin temellerini olusturmus kati tumevarimci yaklasimi da geleneksel filolojinin ilgi alaninin otesine gecmesini saglamistir Onun cesitli dillerin ic yapisini cozumleme ve karsilastirma yolunda gosterdigi caba bircok antropolojik cozumlemenin merkezini olusturan daha sonra da Sapir Whorf hipotezi olarak bilinen dil ve kultur alaninin kapisini acmistir Fiziksel antropolojiBoas fiziksel antropoloji alaninda da buyuk bir yenilikci sayilmaktadir Insanlarin ozelliklerinin zamanla degistigini ortaya koyarak o siralarda yaygin bicimde benimsenen irkci kuramlara karsi cikmistir Antropolojiyi doga biliminden cok tarih bilimi olarak gormesi gerek kendi gerek ogrencileri tarafindan yapilan bir dizi deneysel arastirmanin durtusunu olusturmustur Bu arastirmalar antropolojiyi o donemin yetersiz deneyciliginden ve spekulasyona dayanan kuramlarindan uzaklastirip bilimsel icerik kazandirmistir Yabanci kulturler ve ulkeler uzerindeki ayrintili gozlem ve kayitlan antropolojinin gelismesine katkida bulunmustur Boas in tumevarimci yaklasimi Yeni Kantci etki ile birlesince ilkel kulturleri kendi terimleri ile anlama yolundaki ilk sistemli cabalar ortaya cikmistir Ote yandan Boas in deneyciligi kuramsal gelisme icin bir engel olusturmus ve etnografik betimlemelerinin cogu Lowie nin dedigi gibi ustanin sistemlestirmeden bilincli kacinmasinin bir sonucu olarak daha yuksek bir genelleme duzeyine cikarilmadan kalmistir Bunun da otesinde Boas in belirlenimcilige karsi olusu onun toplumun olgusal yonlerinden daha cok dusunsel yonleri uzerinde durmasina yol acmistir Boas nedensellik anlayisini yeterince gelistirememis sosyal ve ekonomik yapilar ile bunlarin kulturel dusunsel ogeleri arasindaki iliskilerini aciklayan net kavramlar ortaya koyamamistir KaynakcaMelville Herskovits Franz Boas The Science of Man in the Making 1953 Walter Goldschmidt The Anthropology of Franz Boas The American Anthropological Association Washington 1959 a b Turk ve Dunya Unluleri Ansiklopedisi Cilt 18 Anadolu Yayincilik