Avrupa Avantgarde Sineması, özellikle iki dünya savaşı arasındaki dönemde, Avrupa sinemasında etkili olan bir dizi akıma verilen toplu isimdir.
Arka plan
I. Dünya Savaşı Avrupa film üreticilerini olumsuz yönde etkilemişti. 1920'li yıllar boyunca gelişen Hollywood şirketleri, Avrupa pazarını büyük oranda ellerinde tutuyorlardı. Hollywood'un devasa setleri, kostümleri, büyük paralar kazanan yıldızları karşısında Avrupa'da film şirketleri genellikle kendi filmlerini çekmek yerine Amerikan filmlerinin dağıtımını yapmayı üstlenmişlerdi.
Sektörü ellerinde bulunduran büyük isimlerin bu geri çekilişi yeni film sanatçıları için uygun bir ortam yarattı. Küçük şirketler avantgarde çalışmalarla iç pazarı ele geçirmeye çalıştılar. Genç sanatçılar 'in film tekniğine getirdiği yeniliklerin de etkisiyle standartlaşmış Hollywood yapımlarının karşısına kendi alternatiflerini çıkartmaya çalışıyorlardı. Özellikle aydınların bu alternatiflere ilgi göstermesiyle birçok Avrupa kentinde avantgarde sinemayla ilgili sinema kulüpleri ve organizasyonlar gelişti.
Fransız Empresyonizmi
, Germaine Dulac, Abel Gance, ve 'dan oluşan bir yönetmenler grubu empresyonist sinema anlayışlarıyla, Fransa'da eğitimli çevrelerde etki yaratmayı başardılar. Onlara göre sanat gerçekleri değil, deneyimleri aktarıyordu. Filmin çekirdeğini sanatçının bakışı ve öyküler yerine duygular oluşturmalıydı. Delluc 1918'de "fotojeni" kavramını ortaya attı. Fotojeni film karesini resmedilen nesneden ayıran belirleyici niteliği ifade ediyordu. Delluc'e göre resmetme izleyiciye film yapımcısının bakışaçısıyla yeni bir bakış sunarak, nesneye yeni bir anlam veriyordu.
Empresyonist yönetmenler, resmin kendisine odaklandılar. Görsel hilelere başvurarak film karakterlerinin izlenimlerini, düşlerini, hatıralarını, gözlerinin önüne gelen görüntüleri, düşüncelerini resmetmeye çalıştılar. Bakışın öznelliği özellikle kamera kullanımında da öznelliğe işaret ediyordu. Film karesini oluşturan bütün nesnelere özel bir önem verdiler ve dönemin ressamları ve mimarları tarafından tasarlanmış alanlar kullanıyorlardı.
Cinéma Pur
Arı bir sinema sanatı arayışı içinde kimi avantgardistler öyküden ve içerikten tümüyle bağımsız filmler yaratmaya çalıştılar. Filmi sadece dramatik ögelerinden değil, aynı zamanda fotografik ve belgesel unsurlarından da arındırmaya çalıştılar ve bir anlamda "zamanda resim" yapmayı denediler. 1924 yılında ressam Fernand Léger'in Ballet mécanique adlı filmi fotografik malzemeye dayanan ilk soyut filmlerden biridir. Cinéma Pur akımının en önemli filmlerinden biri René Clair'in yine 1924 yılında çektiği, dadaist etkilenmeler barındıran Entr'acte'tır.
Sürrealist Film
Avantgarde sinema doruk noktasına 1920'li yıllarda Luis Bunuel'in çalışmalarıyla çıktı. Ressam Salvador Dali'yle birlikte çalışan Bunuel psikanalizden de yoğun olarak etkilenerek çarpıcı sahneler ve çağrışımsal geçişler kurguladı. Özellikle 1929'daki Un chien andalou filmi göze çarpan sahnelerle doluydu. Bunuel 1930 yılında çektiği ilk sesli filmi L'Âge d'or'da burjuva değerlere yönelik şiddetli bir saldırıya yer verdi.
1930'lu yıllarda Avrupa'da politik gerilmin de artmasıyla, sürrealist sinema sağ ve sol kamplar arasında bölündü ve etkisini yitirdi. Ancak II. Dünya Savaşı sonrası sinemasının önemli isimleri Federico Fellini, Pier Paolo Pasolini, Jean Cocteau, Carlos Saura ve Bernardo Bertolucci üzerinde sürrealist sinemanın önemli bir etkisi olduğunu görmek mümkündür.
Alman Ekspresyonizmi
I. Dünya Savaşı sırasında Alman film şirketleri de eğlence filmleri çekiyordu. Ancak sanatsal filme yönelik uluslararası eğilim, Alman sinemasında da dönemin yaygın sanat akımı ekspresyonizmden etkilenmiş filmlerin çekilmesini teşvik etti. Ekspresyonizm, tiyatro ve resimde yüzyılın başlarında realizme bir tepki olarak gelişmişti. Ekspresyonist sanatçılar dışsal görünüme değil, içsel duygulanıma önem vermek gerektiğini savunuyorlardı. 1920'li yıllarda savaştan geriye kalan etki altında ekspresyonist sinemacılar karanlık, fantastik ögeler, insan üstü yaratıklar, kendi dürtülerinin esiri olmuş acımasız insanlar resmettiler. Böylece savaş sonrasının gerçekliğinden bir kaçışı ifade ettiler.
İlk ekspresyonist film olan Robert Wiene'nin 1919 yapımı Das Cabinet des Dr. Caligari'nin uluslararası çapta başarıya ulaşmasına karşın ekspresyonist sinema etkisini kısa sürede yitirdi. Bununla birlikte 1930'lu yılların korku ve gangster filmlerini büyük oranda etkilemeyi başardılar.
Sovyet Devrim Sineması
Sovyet Devrimi'nin hemen sonrasında Sovyetler Birliği'nde genç sanatçılar sosyalist bir sanat ortaya koymaya çalıştılar. Diğer sanat dallarında da olduğu gibi sinemada da fütürizm ve konstrüktivizm hakim sanat akımıydı. David W. Griffith'in montaj tekniği bu sanatçılar arasında önemli bir etki yaratmıştı.
Genç sanatçılar öncelikle biçimsel ilerlemenin politik imaları üzerinde duruyorlardı. Hollywood filmlerinin özel biçiminin ideolojik bir mesaj taşıdığını saptıyorlar ve "görünmeyen kesme" gibi kurgu teknikleri ve Amerikan rüyasını işleyen gerilim dramaturjisiyle seyircileri kışkırtmak yerine yönlendirdiğini söylüyorlardı. Oysa sosyalist estetiğe göre izleyicilerin birlikte düşünmeleri teşvik edilmeli ve toplumsal ilişkiler yansıtılmalıydı.
Griffith'in dramaturjik gerilimi arttırmak için kullandığı kurgu teknikleri Rus avantgardelarını çok etkiledi. Moskova Film Yüksek Okulu'nda okulun yöneticisi Lev Kuleshov'un çevresinde toplanan genç filmciler teorik ve deneysel yollar bulmaya çalıştılar. Bu çevrenin temel tezi, filmde kurgunun resimden hiyerarşik olarak üstte bulunduğu ve anlamın montajla aktarıldığı yolundaydı.
Bu çevrenin en önemli isimleri belgesel yapımcısı Dziga Vertov, Sergey Eisenstein ve Vsevolod Pudovkin'di. Eisenstein filmlerinde duygusal olarak yoğun resimlerin hızlı bir peşpeşeliğini, şok edici bir şekilde birbirleriyle bir araya getirilmelerini ve böylece izleyicinin yeni bilgilere ulaşmasını sağlamak gerektiğini düşünüyordu. Ünlü filmleri Grev ve Potemkin Zırhlısında bu montaj anlayışını başarıyla pratiğe geçirdi. Özellikle Potemkin Zırhlısında geliştirdiği ritmik montaj tekniğiyle güçlü metaforlar kullandı.
de filmlerinde benzer montaj teknikleri kullanıyordu. Bununla birlikte Pudovkin Eisenstein'dan daha fazla Hollywood'un anlatısal sinemasına yakın duruyordu. Potemkin Zırhlısı'nda kitleleri başrolde kullanan Eisenstein'ın aksine Pudovkin ülkenin önde gelen yıldızlarını kullanıyordu. İzleyiciyi düşünsel olarak kışkırtmak yerine, duygusal olarak etkilemeye çalışıyordu.
Sovyet avantgarde sineması, özellikle Stalin döneminde formalizm ve sosyalist gerçekçilik tartışmaları sonucu büyük oranda etkisini kaybetti.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Avrupa Avantgarde Sinemasi ozellikle iki dunya savasi arasindaki donemde Avrupa sinemasinda etkili olan bir dizi akima verilen toplu isimdir Arka planI Dunya Savasi Avrupa film ureticilerini olumsuz yonde etkilemisti 1920 li yillar boyunca gelisen Hollywood sirketleri Avrupa pazarini buyuk oranda ellerinde tutuyorlardi Hollywood un devasa setleri kostumleri buyuk paralar kazanan yildizlari karsisinda Avrupa da film sirketleri genellikle kendi filmlerini cekmek yerine Amerikan filmlerinin dagitimini yapmayi ustlenmislerdi Sektoru ellerinde bulunduran buyuk isimlerin bu geri cekilisi yeni film sanatcilari icin uygun bir ortam yaratti Kucuk sirketler avantgarde calismalarla ic pazari ele gecirmeye calistilar Genc sanatcilar in film teknigine getirdigi yeniliklerin de etkisiyle standartlasmis Hollywood yapimlarinin karsisina kendi alternatiflerini cikartmaya calisiyorlardi Ozellikle aydinlarin bu alternatiflere ilgi gostermesiyle bircok Avrupa kentinde avantgarde sinemayla ilgili sinema kulupleri ve organizasyonlar gelisti Fransiz Empresyonizmi Germaine Dulac Abel Gance ve dan olusan bir yonetmenler grubu empresyonist sinema anlayislariyla Fransa da egitimli cevrelerde etki yaratmayi basardilar Onlara gore sanat gercekleri degil deneyimleri aktariyordu Filmin cekirdegini sanatcinin bakisi ve oykuler yerine duygular olusturmaliydi Delluc 1918 de fotojeni kavramini ortaya atti Fotojeni film karesini resmedilen nesneden ayiran belirleyici niteligi ifade ediyordu Delluc e gore resmetme izleyiciye film yapimcisinin bakisacisiyla yeni bir bakis sunarak nesneye yeni bir anlam veriyordu Empresyonist yonetmenler resmin kendisine odaklandilar Gorsel hilelere basvurarak film karakterlerinin izlenimlerini duslerini hatiralarini gozlerinin onune gelen goruntuleri dusuncelerini resmetmeye calistilar Bakisin oznelligi ozellikle kamera kullaniminda da oznellige isaret ediyordu Film karesini olusturan butun nesnelere ozel bir onem verdiler ve donemin ressamlari ve mimarlari tarafindan tasarlanmis alanlar kullaniyorlardi Cinema PurAri bir sinema sanati arayisi icinde kimi avantgardistler oykuden ve icerikten tumuyle bagimsiz filmler yaratmaya calistilar Filmi sadece dramatik ogelerinden degil ayni zamanda fotografik ve belgesel unsurlarindan da arindirmaya calistilar ve bir anlamda zamanda resim yapmayi denediler 1924 yilinda ressam Fernand Leger in Ballet mecanique adli filmi fotografik malzemeye dayanan ilk soyut filmlerden biridir Cinema Pur akiminin en onemli filmlerinden biri Rene Clair in yine 1924 yilinda cektigi dadaist etkilenmeler barindiran Entr acte tir Surrealist FilmAvantgarde sinema doruk noktasina 1920 li yillarda Luis Bunuel in calismalariyla cikti Ressam Salvador Dali yle birlikte calisan Bunuel psikanalizden de yogun olarak etkilenerek carpici sahneler ve cagrisimsal gecisler kurguladi Ozellikle 1929 daki Un chien andalou filmi goze carpan sahnelerle doluydu Bunuel 1930 yilinda cektigi ilk sesli filmi L Age d or da burjuva degerlere yonelik siddetli bir saldiriya yer verdi 1930 lu yillarda Avrupa da politik gerilmin de artmasiyla surrealist sinema sag ve sol kamplar arasinda bolundu ve etkisini yitirdi Ancak II Dunya Savasi sonrasi sinemasinin onemli isimleri Federico Fellini Pier Paolo Pasolini Jean Cocteau Carlos Saura ve Bernardo Bertolucci uzerinde surrealist sinemanin onemli bir etkisi oldugunu gormek mumkundur Alman EkspresyonizmiI Dunya Savasi sirasinda Alman film sirketleri de eglence filmleri cekiyordu Ancak sanatsal filme yonelik uluslararasi egilim Alman sinemasinda da donemin yaygin sanat akimi ekspresyonizmden etkilenmis filmlerin cekilmesini tesvik etti Ekspresyonizm tiyatro ve resimde yuzyilin baslarinda realizme bir tepki olarak gelismisti Ekspresyonist sanatcilar dissal gorunume degil icsel duygulanima onem vermek gerektigini savunuyorlardi 1920 li yillarda savastan geriye kalan etki altinda ekspresyonist sinemacilar karanlik fantastik ogeler insan ustu yaratiklar kendi durtulerinin esiri olmus acimasiz insanlar resmettiler Boylece savas sonrasinin gercekliginden bir kacisi ifade ettiler Ilk ekspresyonist film olan Robert Wiene nin 1919 yapimi Das Cabinet des Dr Caligari nin uluslararasi capta basariya ulasmasina karsin ekspresyonist sinema etkisini kisa surede yitirdi Bununla birlikte 1930 lu yillarin korku ve gangster filmlerini buyuk oranda etkilemeyi basardilar Sovyet Devrim SinemasiSovyet Devrimi nin hemen sonrasinda Sovyetler Birligi nde genc sanatcilar sosyalist bir sanat ortaya koymaya calistilar Diger sanat dallarinda da oldugu gibi sinemada da futurizm ve konstruktivizm hakim sanat akimiydi David W Griffith in montaj teknigi bu sanatcilar arasinda onemli bir etki yaratmisti Genc sanatcilar oncelikle bicimsel ilerlemenin politik imalari uzerinde duruyorlardi Hollywood filmlerinin ozel biciminin ideolojik bir mesaj tasidigini saptiyorlar ve gorunmeyen kesme gibi kurgu teknikleri ve Amerikan ruyasini isleyen gerilim dramaturjisiyle seyircileri kiskirtmak yerine yonlendirdigini soyluyorlardi Oysa sosyalist estetige gore izleyicilerin birlikte dusunmeleri tesvik edilmeli ve toplumsal iliskiler yansitilmaliydi Griffith in dramaturjik gerilimi arttirmak icin kullandigi kurgu teknikleri Rus avantgardelarini cok etkiledi Moskova Film Yuksek Okulu nda okulun yoneticisi Lev Kuleshov un cevresinde toplanan genc filmciler teorik ve deneysel yollar bulmaya calistilar Bu cevrenin temel tezi filmde kurgunun resimden hiyerarsik olarak ustte bulundugu ve anlamin montajla aktarildigi yolundaydi Bu cevrenin en onemli isimleri belgesel yapimcisi Dziga Vertov Sergey Eisenstein ve Vsevolod Pudovkin di Eisenstein filmlerinde duygusal olarak yogun resimlerin hizli bir pespeseligini sok edici bir sekilde birbirleriyle bir araya getirilmelerini ve boylece izleyicinin yeni bilgilere ulasmasini saglamak gerektigini dusunuyordu Unlu filmleri Grev ve Potemkin Zirhlisinda bu montaj anlayisini basariyla pratige gecirdi Ozellikle Potemkin Zirhlisinda gelistirdigi ritmik montaj teknigiyle guclu metaforlar kullandi de filmlerinde benzer montaj teknikleri kullaniyordu Bununla birlikte Pudovkin Eisenstein dan daha fazla Hollywood un anlatisal sinemasina yakin duruyordu Potemkin Zirhlisi nda kitleleri basrolde kullanan Eisenstein in aksine Pudovkin ulkenin onde gelen yildizlarini kullaniyordu Izleyiciyi dusunsel olarak kiskirtmak yerine duygusal olarak etkilemeye calisiyordu Sovyet avantgarde sinemasi ozellikle Stalin doneminde formalizm ve sosyalist gercekcilik tartismalari sonucu buyuk oranda etkisini kaybetti