Arnavutluk Katolik Kilisesi, Papa'nın ruhanî önderliğindeki ve Vatikan merkezli ökumenik Dünya Katolik Kilisesi'nin alt bölümlerinden birisidir.
Ülkedeki Katolik Kilisesi iki bölgeden ve altı özerk yönetim bölgesinden oluşur. Cemaatinin üye sayısı yarım milyon civarında tahmin edilmektedir. Arnavutluk Papalık ile diplomatik ilişki içindedir, Papalığın Arnavutluk'ta temsilciliği bulunur.
Arnavutluk'ta Katolikliğin Tarihi
9. ve 10. yüzyıllarda İşkodra, Dıraç ve Nikopolis'in yanında Sarda, Pult ve piskoposlukları kuruldu.
Antik Çağ'dan 1054'teki Ortodoks-Katolik bölünmesine (Schisma) kadar Arnavutluk Doğu (Ortodoks) ve Batı (Katolik) kiliselerinin coğrafi sınırında bulunuyordu. Hem Bizans Patrikhanesi hem de Roma ve Papalıkla çok eski ilişkilere sahipti.
İllirya'nın ilk Hristiyan cemaati Aziz Paulus'un Dyrrachion'u (Durres) ziyaretiyle daha 1. yüzyılda kuruldu. Roma İmparatorluğu'nun 395 yılında Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünmesinde Arnavut toprakları her ikisinin de tam arasında kaldı.
Orta Çağ
1054'teki Ortodoks - Katolik Kiliselerinin birbirlerinden tamamen ayrılmaları (Schisma) Arnavutluk'ta önceleri büyük etki yapmadı. İki kilise de birbirine rakip oluşturmadan yan yana bir arada var oldu. Ancak 12. yüzyıldan sonra Bar'da Manastırının kurulmasıyla Katolik Kilisesinin etkisi Arnavutluğun kuzeyinde arttı. Durres'te ise Ortodoks Kilisesi daha hakimdi. Arnavutluk'ta 13. yüzyılda Ortodoks - Katolik ayrımı daha da belirginleşti. Ülkenin güneyi tartışmasız Arnavut Ortodoks Kilisesinin hakimiyetindeydi.
Güneyde sadece Butrint önce Napoli Krallığı sonra da Venedik Devletine bağlıydı. Franziskan Tarikatı ilk Arnavut manastırını 1240'ta Lezha'da kurdu. 1278'te de Dominik Cumhuriyeti Tarikatı Durres'te ilk manastırını 1345 ve 1450 yıllarında da İşkodra'ya ve Lezha'ya diğer manastırlarını kurdu. Uruş (Merdita Bölgesi)'ndeki Fransisken Tarikatinin Azizi Aleksander (Arnavutça: Shen Llezhder)'le ilgili ilk yazılı belge 1319 yılındandır. Benedikt Manastırı'nın daha eski olması muhtemeldir. Merdita'da da Arber'lerin Katolik bir piskoposluk merkezleri vardı. Tek tek Katolik piskoposluklar 12. yüzyılda yaygındı. Ortacağ'da Arnavutlar genelde Arber adıyla anılıyorlardı. Bu aynı zamanda 12. yüzyıl sonunda Kruja Kalesi bölgesinde oluşmuş olan 'nda yaşayan halkın da adıydı. Bu Katolik Krallık, Ortodoks Kilisesine bağlı olan Kruja yönetiminden ayrılarak oluşmuştu.
Arnavut Katolikliği, 1342-1355 arasındaki Sırp Çarı Stefan Duşan'ın hakimiyetini zarar görmeden atlattı. Sırp Çarı'nın ölmesi ve Sırp Krallığı'nın dağılmasının ardından soylu Arnavut sülalesi Balşa, Zeta bögesi ve Arnavutluk'un kuzeyinde iktidarı ele geçirdi. Balşa'lar 1368'de Ortodoksluk'tan Roma-Katolik Kilisesine geçtiler. Lezha piskoposlugunun kurulmasi da bu dönemde gerçekleşti.
15. yüzyılda Papalik Arnavut Katolikleri ve katolik soylularla çok sıkı ilişki içindeydi. İki tarafın da ortak çıkarı, Osmanlıların Balkanlar'daki ilerleyişini engellemekti. Durres Başpiskoposu Kardinal Pal Engjelli, Kral Skanderbeg (Gjergi Kastrioti)'nin askeri ve maddi açıdan desteklenmesi için pek çok kez diplomatik görevle İtalya'da yardım aramak için çabaladı. Aynı dönemde Arnavut Katolikleri kendilerine kültürel açıdan İtalya'yı örnek alıyorlardı. İtalya kaynaklı Rönesans'ın ve burjuva akımı olan hümanizmin Arnavutlar arasındaki etkisi 14. yüzyılda çok güçlü oldu. Ortacağ'dan Yeni Çağ'a geçişte Batı Avrupa'da başlayan değişiklikler ve yeni modern insan fesefesi Arnavutluk'ta da önemli mesafeler kaydetti ve izler bıraktı. Arnavutluk kültürel açıdan Batı Avrupa toplumlarına çok yaklaşmıstı.
Ancak Arnavutluk'un Osmanlılarca fethi, Arnavutluk'ta sürmekte olan Rönesans reformlarını ve modernleşmeyi aniden durdurdu. Osmanlı hakimiyeti Arnavutluk'ta Orta Çağ ve Orta Çağ öncesi arkaik ve ataerkil insan ilişkilerini canlandırdı. Ayrıca Arnavutlar tarihlerinde ilk kez, kendilerine tümden yabancı olan Orta Doğulu ve Asyalıların askeri, dini ve kültürel istilası altında kaldı. Arnavutlar kitlesel olarak İtalya'ya kaçmak zorunda kaldılar. Skanderbeg Kastrioti'nin hayatını anlatan 16. yüzyılın en ünlü Katolik Arnavut yazarı Marin Barleti de bunlardan biriydi ve ünlü eseri De obsidione Scodrensi (Târih Yazmaları) İtalya'ya iltica ederek orada yazmak zorunda kalmıştı.
Osmanlı Döneminde Katoliklik
Katolik olan Arnavutluk'un kuzeyini Kastrioti Skanderbeg'in ölümünden sonra Osmanlıların ele geçirmesi on yıl dahi sürmedi. 1479'da Venedik Devleti Osmanlılarla barış anlaşması yaparak İşkodra ve Lezha'yı Osmanlılara bıraktı. Piskoposluk merkezi olan Durres de 1501'de Türklerin eline geçti. Bundan sonra Katolik Arnavutların çoğunluğu fiilen İslam hakimiyeti altında yaşadılar. Osmanlıların hakimiyeti önceleri sadece sahil bölgelerindeydi. Merdita, Dukagin ve Malesia e Madhe boylarının bölgelerine İslam hakimiyeti giremedi. Bu bölgelerde 1490 - 1550 arasında Osmanlı hakimiyetine karşı pek çok isyan oldu.
Buna rağmen başarılı Arnavut direnişi Arnavut Katolikliği'nin yavaş yavaş çökmesini engelleyemedi. Bunun en önemli nedenlerinin başında Arnavut Katoliklerinin İtalya ve Dalmaçya'ya zorunlu göç etmeleri oldu. Özellikle başarısız ayaklanmalardan sonra daha çok Hristiyan Arnavut kaçmak zorunda kaldı. Venedikliler ve Napoli Krallığı bu savaşkan Arnavutları memnuniyetle ordularına aldılar ve onlara Stratiot'lar yani savaşçılar ismini verdiler. Ayrıca Arnavutluk'ta Katolik din eğitiminin yasaklanmasından dolayı İtalya'ya din eğitimi için giden genç Arnavut Katoliklerin de çoğunlukla Arnavutluğa bir daha dönmemeleri Müslümanlaşmayı hızlandırdı. 16. yüzyılın sonlarında eğitim görmüş üst düzey papaz bulma sıkıntısı baş gösterdi. Aynı dönemde Arnavut Katoliklerinin Vatikan ve Papalıkla ilişki kurmaları da giderek zorlaştı. Bunun sonucu olarak Arnavut Katolikliği, İtalya ve Batı Avrupa Katolikliğinin aksine Rönesans ve yenilenme hareketlerinin dışında kaldı. 1571'de son Arnavut Pisoposluk kenti olan Bar da Osmanlılar tarafından ele geçirilince Arnavut Kilisesi'nin Vatikan ve Papalık'tan izolasyonu tescillenmiş oldu.
Tümüyle Osmanlı yönetiminin elinde olan şehirlerde İslamlaşma daha 16.yüzyılın başlarında başladı. Şehirlerde yaşayan Katolik ahalinin Müslümanlığa geçmesinde en önemli nedenlerden başında, Hristiyan olarak ve özellikle de Katolik olarak mevkî edinmenin olanaksız olması ve Hristiyanların ödedikleri ağır vergiler geliyordu. Müslümanlığa geçen aileler en azından evlerinde Hristiyan adetlerini sürdürüyorlardı. Bu arada en önemli kiliseler camiye çevrildi. Bu camiler başlangıçta küçük Müslüman grupların ibadetine yarıyorlardı. Bu ilk grupları askerler, memurlar, tüccarlar ve özellikle büyük toprakların Osmanlı adına yöneticisi olan tımarlılar oluşturuyordu.
Yeniçeri Ordusu için Hristiyan Arnavut ailelerinden oğlan çocukları alınıyor, orduda Müslüman olarak yetiştiriliyorlardı. Hristiyan Arnavut ailelerin kızları da ailelerinden alınıp çok kez İstanbul'a veya başka yerlerdeki padişahın, paşaların ve diğer Türk ve Müslümanların haremlerine yollanıyor, bazıları da köle pazarlarında cariye adıyla satılıyor, satın alan sahibinin evinde Müslüman oluyorlardı. Arnavutların Müslümanlığa geçmelerinde en önemli faktörlerden birisi Müslüman kadınların cariye diye satılmaması oldu.
Durres, Lezha veya Bar şehirlerinde Türklerin fethinden sonra, buralarda eskiden yaşayan Hristiyan ahalinin sadece çok ufak bir bölümü kalmıştı. Buna rağmen bütün Türk hakimiyeti süresince şehirlerde yine de önemli sayılabilecek miktarda Hristiyan cemaat vardı.
Dağlarda yaşayan Arnavut boyları, Osmanlı yönetimiyle devamlı ve sürekli çatışma halindeydiler. Dağlık bölgedeki Arnavut boyları olsa olsa en fazla Sancak Bey'ine vergi veriyorlardı. Fakat şehirlerde yaşayan Hristiyanlar için, Müslümanların altında hangi hukuksal konumda oldukları konusu çok önemliydi. Genelde Hristiyanlar İslam hukukunda ikinci sınıf haklara sahip anlamında 'zimmi' statüsündeydiler. Ancak Katolikler diğer gayrimüslimlerin, yani Ortodoksların ve Yahudilerin, 'Millet Sistemi' uyarınca sahip oldukları kısıtlı haklara da sahip değildiler. Bu nedenle Katolik Arnavutların herhangi bir yasal örgütlenme olanakları kalmamıştı ve hukuki durumları Ortodokslar veya Yahudilerden çok daha güvensizdi.
Osmanlılarca sadece Fransizkan Tarikatına göz yumuluyordu. Bu nedenle hem Arnavutluk hem de Bosna'da ve tüm Balkanlarda faaliyet gösteren bu tarikat Arnavutluk'ta İslam döneminde Katolikliğin en önemli desteğiydi ve kiliseye hizmet verenlerin büyük bölümü de bu tarikattandı. 1569'da çeşitli Hristiyan Devletler (önce Fransa sonra Avusturya) Osmanlılara kapitülasyonları kabul ettirdiler. Öncelikle ticari ilişkileri içeren bu kapitülasyonlar sayesinde Osmanlı hakimiyet bölgesindeki Katoliklerin durumunda da iyileşmeler oldu. Örneğin Batı'dan ülkeye Katolik papaz getirilmesine izin verildi. Ancak yerel Müslüman yöneticiler bu kararları her zaman uygulamadılar ve Arnavut Katolikleri bu yüzden bu özgürlükten fazla yararlanamadılar. Ama yine de kapitülasyonlar sayesinde Arnavutluk'a atanmış bazı piskoposlar görev yerlerine gelebildiler.
Ancak buna rağmen düzenli bir kilise örgütlenmesi yapılabilmesi olanaksızdı. Osmanlı Devleti'nin kısıtlamaları nedeniyle çoğu piskopos görevini uygulayamiyordu. Üst düzeye atanmış kilise görevlileri Papalık'ca atandıkları görev bölgelerinde çok kısa süre kalabiliyor ya da hiç ülkeye giremiyorlardi. 16. ve 17. yüzyıllarda Sarda, Deja, Ulqin ve Arber'deki küçük kilise cemaatleri yok oldular. Lezha ve Pult gibi pek çok kilise cemaati de uzun yillarca papazsiz kaldi. Lezha sehrindeki piskoposluk merkezi de, şehrin müslümanlarin çoğunluğuna geçmesiyle küçük ama Katolik kalmış bir köye taşınmak zorunda kaldı. Arnavut Katoliklerinin sıkıntılarini az da olsa dindirebilmek ve papazların görevlerini kolaylastırmak için bazi Arnavut kilise görevlileri o zaman icin bilinen ünlü dini eserlerin tercümelerini gerçekleştirdiler.
Bu eserleri tercüme eden dini görevlilerin hepsi İtalya'da yetişmişlerdi. Bu eserler Arnavut edebiyatının da ilk eserleri oldu. Bu yazarlarin ilki Venedik civarinda görev yapan katolik papaz idi. 1542-1563 arasindaki Trient Konsili sırasındaki Roma Ayini'ni Arnavutçaya, yani ana diline cevirdi. Ancak Papalığın değişen politikası ve Latince dışındaki ayin dillerinin istenmemesi sonucunda Arnavutça Katolik Ayin kitabı kütüphane raflarına kaldırıldı. Bugün de bu kitabın orijinal bir tek basılı nüshasi bulunmaktadır. Bundan ancak elli yıl sonra 1618'de Roma'da (Hristiyan Öğretisi) adlı arnavutça kitabını bastırabildi. Bu kitap Robert Bellarmin'in yazdığı popüler katesizm (ünlü halk din bilgisi) 'Christianae doktrinae explicato'nun tercümesiydi. Pjeter Budi tercümesine 50 sayfa kadar dini şiir ekledi. Bu şiirler kısmen Latinceden tercüme, kısmen ise özgün Arnavutça şiirlerdi.
Sapa piskoposu Frang Bardhi ise ilk Latince - Arnavutça sözlüğü düzenledi. Bu sözlüğün özgün adı 'Dictionarium latino-epiroticum' idi. Bu sözlük Arnavut Kilise görevlilerine Latince öğrenimlerinde yardımcı olması için 1635'te basıldı. Bardhi'nin yazar olarak çalışmaları 1622'de De Propaganda File adıyla kurulan Papalık Kongregasyon'unca desteklendi. Bu kilise kuruluşunun görevi dünya çapinda Katolik misyonunun desteklenmesiydi. De Propaganda File'nin Arnavutluk'taki görevi özel bir anlama sahipti çünkü bir İslam Devleti olan Osmanlı'nin en batısındaki Arnavut bölgesinde zaten Katolikler vardı ve İtalya'dan yardım bekliyorlardı. Propaganda kongregasyonu kilise misyonerlerini ülkeye getirmek için çabaladı, Arnavut Hristiyanlarının durumu ve Arnavutluk'taki politik durum hakkında bilgiler topladı ve genç Arnavutların İtalya'daki dini eğitimlerini finanse etti. Çoğu Arnavut Hristiyan İlahiyat öğrencisi Ancona'daki İllirya Seminerleri adındaki okulda okudu.
1703'te Arnavutluk'un Bar kentinde Bölge Sinod'u (Papazlar Konferansı) toplandı. Bu Sinod'a bütün Arnavut papazları ve çok sayıda ruhban katıldı. Bu olay tarihe Arnavut Ulusal Konsili (Konferansı) olarak geçti. Bu konferans tam Arnavutların İslamlaşmasının zirveye vardığı bir dönemde toplandı. Arnavut Katolikleri ve ayrıca Papalık, Arnavut Kilisesini kurtarmak için harekete geçti. 18. yüzyılın kaynaklar bu hareketin başarılı olduğunu gösterir. Bu dönemde çok az Arnavut köyü komple İslam'a geçti. İşkodra, ve Sappa'da Katolik halka yardim götürmeleri için yeni Hristiyan kurumları oluşturuldu.
Kaynakça
- http://www.forumishqiptar.com/showthread.php?t=8024514 Mayıs 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- http://www.kishakatolikeshkoder.com/13 Mayıs 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Arnavutluk Katolik Kilisesi Papa nin ruhani onderligindeki ve Vatikan merkezli okumenik Dunya Katolik Kilisesi nin alt bolumlerinden birisidir 1918 nufus sayimina gore Arnavutluk taki Katoliklerin dagilimi Siyasi istikrarsizlik nedeniyle Guney ve Dogu da veriler kullanilamiyor Ulkedeki Katolik Kilisesi iki bolgeden ve alti ozerk yonetim bolgesinden olusur Cemaatinin uye sayisi yarim milyon civarinda tahmin edilmektedir Arnavutluk Papalik ile diplomatik iliski icindedir Papaligin Arnavutluk ta temsilciligi bulunur Arnavutluk ta Katolikligin Tarihi9 ve 10 yuzyillarda Iskodra Dirac ve Nikopolis in yaninda Sarda Pult ve piskoposluklari kuruldu Antik Cag dan 1054 teki Ortodoks Katolik bolunmesine Schisma kadar Arnavutluk Dogu Ortodoks ve Bati Katolik kiliselerinin cografi sinirinda bulunuyordu Hem Bizans Patrikhanesi hem de Roma ve Papalikla cok eski iliskilere sahipti Illirya nin ilk Hristiyan cemaati Aziz Paulus un Dyrrachion u Durres ziyaretiyle daha 1 yuzyilda kuruldu Roma Imparatorlugu nun 395 yilinda Dogu ve Bati Roma olarak ikiye bolunmesinde Arnavut topraklari her ikisinin de tam arasinda kaldi Orta Cag1054 teki Ortodoks Katolik Kiliselerinin birbirlerinden tamamen ayrilmalari Schisma Arnavutluk ta onceleri buyuk etki yapmadi Iki kilise de birbirine rakip olusturmadan yan yana bir arada var oldu Ancak 12 yuzyildan sonra Bar da Manastirinin kurulmasiyla Katolik Kilisesinin etkisi Arnavutlugun kuzeyinde artti Durres te ise Ortodoks Kilisesi daha hakimdi Arnavutluk ta 13 yuzyilda Ortodoks Katolik ayrimi daha da belirginlesti Ulkenin guneyi tartismasiz Arnavut Ortodoks Kilisesinin hakimiyetindeydi Guneyde sadece Butrint once Napoli Kralligi sonra da Venedik Devletine bagliydi Franziskan Tarikati ilk Arnavut manastirini 1240 ta Lezha da kurdu 1278 te de Dominik Cumhuriyeti Tarikati Durres te ilk manastirini 1345 ve 1450 yillarinda da Iskodra ya ve Lezha ya diger manastirlarini kurdu Urus Merdita Bolgesi ndeki Fransisken Tarikatinin Azizi Aleksander Arnavutca Shen Llezhder le ilgili ilk yazili belge 1319 yilindandir Benedikt Manastiri nin daha eski olmasi muhtemeldir Merdita da da Arber lerin Katolik bir piskoposluk merkezleri vardi Tek tek Katolik piskoposluklar 12 yuzyilda yaygindi Ortacag da Arnavutlar genelde Arber adiyla aniliyorlardi Bu ayni zamanda 12 yuzyil sonunda Kruja Kalesi bolgesinde olusmus olan nda yasayan halkin da adiydi Bu Katolik Krallik Ortodoks Kilisesine bagli olan Kruja yonetiminden ayrilarak olusmustu Arnavut Katolikligi 1342 1355 arasindaki Sirp Cari Stefan Dusan in hakimiyetini zarar gormeden atlatti Sirp Cari nin olmesi ve Sirp Kralligi nin dagilmasinin ardindan soylu Arnavut sulalesi Balsa Zeta bogesi ve Arnavutluk un kuzeyinde iktidari ele gecirdi Balsa lar 1368 de Ortodoksluk tan Roma Katolik Kilisesine gectiler Lezha piskoposlugunun kurulmasi da bu donemde gerceklesti 15 yuzyilda Papalik Arnavut Katolikleri ve katolik soylularla cok siki iliski icindeydi Iki tarafin da ortak cikari Osmanlilarin Balkanlar daki ilerleyisini engellemekti Durres Baspiskoposu Kardinal Pal Engjelli Kral Skanderbeg Gjergi Kastrioti nin askeri ve maddi acidan desteklenmesi icin pek cok kez diplomatik gorevle Italya da yardim aramak icin cabaladi Ayni donemde Arnavut Katolikleri kendilerine kulturel acidan Italya yi ornek aliyorlardi Italya kaynakli Ronesans in ve burjuva akimi olan humanizmin Arnavutlar arasindaki etkisi 14 yuzyilda cok guclu oldu Ortacag dan Yeni Cag a geciste Bati Avrupa da baslayan degisiklikler ve yeni modern insan fesefesi Arnavutluk ta da onemli mesafeler kaydetti ve izler birakti Arnavutluk kulturel acidan Bati Avrupa toplumlarina cok yaklasmisti Ancak Arnavutluk un Osmanlilarca fethi Arnavutluk ta surmekte olan Ronesans reformlarini ve modernlesmeyi aniden durdurdu Osmanli hakimiyeti Arnavutluk ta Orta Cag ve Orta Cag oncesi arkaik ve ataerkil insan iliskilerini canlandirdi Ayrica Arnavutlar tarihlerinde ilk kez kendilerine tumden yabanci olan Orta Dogulu ve Asyalilarin askeri dini ve kulturel istilasi altinda kaldi Arnavutlar kitlesel olarak Italya ya kacmak zorunda kaldilar Skanderbeg Kastrioti nin hayatini anlatan 16 yuzyilin en unlu Katolik Arnavut yazari Marin Barleti de bunlardan biriydi ve unlu eseri De obsidione Scodrensi Tarih Yazmalari Italya ya iltica ederek orada yazmak zorunda kalmisti Osmanli Doneminde KatoliklikKatolik olan Arnavutluk un kuzeyini Kastrioti Skanderbeg in olumunden sonra Osmanlilarin ele gecirmesi on yil dahi surmedi 1479 da Venedik Devleti Osmanlilarla baris anlasmasi yaparak Iskodra ve Lezha yi Osmanlilara birakti Piskoposluk merkezi olan Durres de 1501 de Turklerin eline gecti Bundan sonra Katolik Arnavutlarin cogunlugu fiilen Islam hakimiyeti altinda yasadilar Osmanlilarin hakimiyeti onceleri sadece sahil bolgelerindeydi Merdita Dukagin ve Malesia e Madhe boylarinin bolgelerine Islam hakimiyeti giremedi Bu bolgelerde 1490 1550 arasinda Osmanli hakimiyetine karsi pek cok isyan oldu Buna ragmen basarili Arnavut direnisi Arnavut Katolikligi nin yavas yavas cokmesini engelleyemedi Bunun en onemli nedenlerinin basinda Arnavut Katoliklerinin Italya ve Dalmacya ya zorunlu goc etmeleri oldu Ozellikle basarisiz ayaklanmalardan sonra daha cok Hristiyan Arnavut kacmak zorunda kaldi Venedikliler ve Napoli Kralligi bu savaskan Arnavutlari memnuniyetle ordularina aldilar ve onlara Stratiot lar yani savascilar ismini verdiler Ayrica Arnavutluk ta Katolik din egitiminin yasaklanmasindan dolayi Italya ya din egitimi icin giden genc Arnavut Katoliklerin de cogunlukla Arnavutluga bir daha donmemeleri Muslumanlasmayi hizlandirdi 16 yuzyilin sonlarinda egitim gormus ust duzey papaz bulma sikintisi bas gosterdi Ayni donemde Arnavut Katoliklerinin Vatikan ve Papalikla iliski kurmalari da giderek zorlasti Bunun sonucu olarak Arnavut Katolikligi Italya ve Bati Avrupa Katolikliginin aksine Ronesans ve yenilenme hareketlerinin disinda kaldi 1571 de son Arnavut Pisoposluk kenti olan Bar da Osmanlilar tarafindan ele gecirilince Arnavut Kilisesi nin Vatikan ve Papalik tan izolasyonu tescillenmis oldu Tumuyle Osmanli yonetiminin elinde olan sehirlerde Islamlasma daha 16 yuzyilin baslarinda basladi Sehirlerde yasayan Katolik ahalinin Muslumanliga gecmesinde en onemli nedenlerden basinda Hristiyan olarak ve ozellikle de Katolik olarak mevki edinmenin olanaksiz olmasi ve Hristiyanlarin odedikleri agir vergiler geliyordu Muslumanliga gecen aileler en azindan evlerinde Hristiyan adetlerini surduruyorlardi Bu arada en onemli kiliseler camiye cevrildi Bu camiler baslangicta kucuk Musluman gruplarin ibadetine yariyorlardi Bu ilk gruplari askerler memurlar tuccarlar ve ozellikle buyuk topraklarin Osmanli adina yoneticisi olan timarlilar olusturuyordu Yeniceri Ordusu icin Hristiyan Arnavut ailelerinden oglan cocuklari aliniyor orduda Musluman olarak yetistiriliyorlardi Hristiyan Arnavut ailelerin kizlari da ailelerinden alinip cok kez Istanbul a veya baska yerlerdeki padisahin pasalarin ve diger Turk ve Muslumanlarin haremlerine yollaniyor bazilari da kole pazarlarinda cariye adiyla satiliyor satin alan sahibinin evinde Musluman oluyorlardi Arnavutlarin Muslumanliga gecmelerinde en onemli faktorlerden birisi Musluman kadinlarin cariye diye satilmamasi oldu Durres Lezha veya Bar sehirlerinde Turklerin fethinden sonra buralarda eskiden yasayan Hristiyan ahalinin sadece cok ufak bir bolumu kalmisti Buna ragmen butun Turk hakimiyeti suresince sehirlerde yine de onemli sayilabilecek miktarda Hristiyan cemaat vardi Daglarda yasayan Arnavut boylari Osmanli yonetimiyle devamli ve surekli catisma halindeydiler Daglik bolgedeki Arnavut boylari olsa olsa en fazla Sancak Bey ine vergi veriyorlardi Fakat sehirlerde yasayan Hristiyanlar icin Muslumanlarin altinda hangi hukuksal konumda olduklari konusu cok onemliydi Genelde Hristiyanlar Islam hukukunda ikinci sinif haklara sahip anlaminda zimmi statusundeydiler Ancak Katolikler diger gayrimuslimlerin yani Ortodokslarin ve Yahudilerin Millet Sistemi uyarinca sahip olduklari kisitli haklara da sahip degildiler Bu nedenle Katolik Arnavutlarin herhangi bir yasal orgutlenme olanaklari kalmamisti ve hukuki durumlari Ortodokslar veya Yahudilerden cok daha guvensizdi Osmanlilarca sadece Fransizkan Tarikatina goz yumuluyordu Bu nedenle hem Arnavutluk hem de Bosna da ve tum Balkanlarda faaliyet gosteren bu tarikat Arnavutluk ta Islam doneminde Katolikligin en onemli destegiydi ve kiliseye hizmet verenlerin buyuk bolumu de bu tarikattandi 1569 da cesitli Hristiyan Devletler once Fransa sonra Avusturya Osmanlilara kapitulasyonlari kabul ettirdiler Oncelikle ticari iliskileri iceren bu kapitulasyonlar sayesinde Osmanli hakimiyet bolgesindeki Katoliklerin durumunda da iyilesmeler oldu Ornegin Bati dan ulkeye Katolik papaz getirilmesine izin verildi Ancak yerel Musluman yoneticiler bu kararlari her zaman uygulamadilar ve Arnavut Katolikleri bu yuzden bu ozgurlukten fazla yararlanamadilar Ama yine de kapitulasyonlar sayesinde Arnavutluk a atanmis bazi piskoposlar gorev yerlerine gelebildiler Ancak buna ragmen duzenli bir kilise orgutlenmesi yapilabilmesi olanaksizdi Osmanli Devleti nin kisitlamalari nedeniyle cogu piskopos gorevini uygulayamiyordu Ust duzeye atanmis kilise gorevlileri Papalik ca atandiklari gorev bolgelerinde cok kisa sure kalabiliyor ya da hic ulkeye giremiyorlardi 16 ve 17 yuzyillarda Sarda Deja Ulqin ve Arber deki kucuk kilise cemaatleri yok oldular Lezha ve Pult gibi pek cok kilise cemaati de uzun yillarca papazsiz kaldi Lezha sehrindeki piskoposluk merkezi de sehrin muslumanlarin cogunluguna gecmesiyle kucuk ama Katolik kalmis bir koye tasinmak zorunda kaldi Arnavut Katoliklerinin sikintilarini az da olsa dindirebilmek ve papazlarin gorevlerini kolaylastirmak icin bazi Arnavut kilise gorevlileri o zaman icin bilinen unlu dini eserlerin tercumelerini gerceklestirdiler Bu eserleri tercume eden dini gorevlilerin hepsi Italya da yetismislerdi Bu eserler Arnavut edebiyatinin da ilk eserleri oldu Bu yazarlarin ilki Venedik civarinda gorev yapan katolik papaz idi 1542 1563 arasindaki Trient Konsili sirasindaki Roma Ayini ni Arnavutcaya yani ana diline cevirdi Ancak Papaligin degisen politikasi ve Latince disindaki ayin dillerinin istenmemesi sonucunda Arnavutca Katolik Ayin kitabi kutuphane raflarina kaldirildi Bugun de bu kitabin orijinal bir tek basili nushasi bulunmaktadir Bundan ancak elli yil sonra 1618 de Roma da Hristiyan Ogretisi adli arnavutca kitabini bastirabildi Bu kitap Robert Bellarmin in yazdigi populer katesizm unlu halk din bilgisi Christianae doktrinae explicato nun tercumesiydi Pjeter Budi tercumesine 50 sayfa kadar dini siir ekledi Bu siirler kismen Latinceden tercume kismen ise ozgun Arnavutca siirlerdi Sapa piskoposu Frang Bardhi ise ilk Latince Arnavutca sozlugu duzenledi Bu sozlugun ozgun adi Dictionarium latino epiroticum idi Bu sozluk Arnavut Kilise gorevlilerine Latince ogrenimlerinde yardimci olmasi icin 1635 te basildi Bardhi nin yazar olarak calismalari 1622 de De Propaganda File adiyla kurulan Papalik Kongregasyon unca desteklendi Bu kilise kurulusunun gorevi dunya capinda Katolik misyonunun desteklenmesiydi De Propaganda File nin Arnavutluk taki gorevi ozel bir anlama sahipti cunku bir Islam Devleti olan Osmanli nin en batisindaki Arnavut bolgesinde zaten Katolikler vardi ve Italya dan yardim bekliyorlardi Propaganda kongregasyonu kilise misyonerlerini ulkeye getirmek icin cabaladi Arnavut Hristiyanlarinin durumu ve Arnavutluk taki politik durum hakkinda bilgiler topladi ve genc Arnavutlarin Italya daki dini egitimlerini finanse etti Cogu Arnavut Hristiyan Ilahiyat ogrencisi Ancona daki Illirya Seminerleri adindaki okulda okudu 1703 te Arnavutluk un Bar kentinde Bolge Sinod u Papazlar Konferansi toplandi Bu Sinod a butun Arnavut papazlari ve cok sayida ruhban katildi Bu olay tarihe Arnavut Ulusal Konsili Konferansi olarak gecti Bu konferans tam Arnavutlarin Islamlasmasinin zirveye vardigi bir donemde toplandi Arnavut Katolikleri ve ayrica Papalik Arnavut Kilisesini kurtarmak icin harekete gecti 18 yuzyilin kaynaklar bu hareketin basarili oldugunu gosterir Bu donemde cok az Arnavut koyu komple Islam a gecti Iskodra ve Sappa da Katolik halka yardim goturmeleri icin yeni Hristiyan kurumlari olusturuldu Kaynakcahttp www forumishqiptar com showthread php t 8024514 Mayis 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde http www kishakatolikeshkoder com 13 Mayis 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde