Ashab-ı Karye, İslami kaynaklarda, geçmişte yaşamış, kendisine elçiler gönderilmiş olduğu anlatılan bir şehrin halkıdır. Ashab-ı Karye, “şehir halkı” demektir.
Kuran'da
Yasin suresinde anlatıldığına göre, Allah bu kavme iki elçi gönderdi. Şehir halkı ilk iki elçiyi yalanlayınca Allah, onları üçüncü bir elçiyle destekledi. Elçiler, şehir halkına, kendilerinin tebliğ yapmak için gerçekten görevlendirilmiş elçiler olduklarını beyan etti. Şehir halkı, onlarla alay ederek onların sadece kendileri gibi insanlar olduklarını, Rahman’ın bir vahiy indirmediğini savunarak, elçileri yalancılıkla suçladı. Elçiler, onların şehre bir tebliğ görevi ile geldiklerini Allah’ın bildiğini ve kendilerine düşen görevin Allah’ın mesajını onlara açıklamak olduğunu belirterek şehrin onları tekzip etmesini reddettiler. Bunun üzerine şehir halkı onları taşlamakla ve işkence yaparak öldürmekle tehdit ettiler. Tehditlere rağmen elçiler tebliğe devam edip şehir halkını kötü davranışlardan ve putperestlikten çevirmeye çalıştı. Bir süre sonra şehrin en uzak bir mahallesinden bir adam koşarak tebliğin yapıldığı mekana geldi ve halkı uyardı. Onlara elçilere uymalarını ve Rahman’dan başka sahte tanrılara tapmamalarını öğütledi. Uzaktan gelen adam, elçilerin hiçbir ücret istemeden tebliğde bulunduğunu, onların tek isteğinin halkın doğru inanca dönüp kötülüğü bırakması olduğunu vurguladı. Uzaktan gelen adam şehir halkı tarafından öldürüldü ve cennete dahil edildi.
Tefsirlerde
Kurtubi'de
Maverdi'nin naklettiğine göre, ona kadar olan bütün müfessirler şehrin Antakya olduğunda hemfikirdi. Bu rivayete göre şehirde putlara tapan Antikos oğlu Antikos diye bir kral vardı. Allah bu şehre Sadık, Saduk ve üçüncüleri Şelum olan üç elçi gönderdi. Bazı kaynaklar ne Sadık ne de Saduk isimlerini aktarmadılar, bu gruptan bir kısmı elçilerin isimlerini Şem’un ve Yuhanna olarak verir. En-Nakkaş ise Sem’an ve Yahya isimlerini rivayet eder.
Meryem oğlu İsa, Antakya’ya önce ilk iki elçiyi gönderdi. İki Elçi, şehrin dışında, koyunlarını otlatan yaşlı bir adamla karşılaştılar. Bu şahıs, Habib-i Neccar idi (tam adı Habib bin Murrî olarak rivayet edilir). Marangoz (neccar), elbise ağartma işi (kassar) yaptığı veya dokumacı (nessac) olduğu rivayet edilir. Bir rivayete göre de adı Habib bin İsrail idi ve put yontma işi de yapan bir marangozdu. Elçiler, Habib’e İsa’nın elçileri olduklarını, kendisini Allah’a tapmaya davet ettiklerini söylediler. Habib, onlardan delil olarak bir mucize istedi. Onlar da, Allah’ın izniyle hastaları şifaya kavuşturduklarını söylediler. Deli veya yatalak bir oğlu vardı. Elçiler, oğlana dokunup iyileştirdiler. Habib-i Neccar bunun üzerine İsevilerin imanını kabul etti. Habib, birçok kişiye durumu anlattı ve Elçiler birçok kişinin şifaya kavuşmasına vesile oldular. Vehb ibn-i Münebbih’in rivayetine göre Habib, cüzzamlıydı. Yaklaşık yetmiş yıldır putlara tapıyor ve kendisini iyileştirmeleri için yalvarıyordu fakat iyileşmemişti. Elçiler, onun hastalığının iyileşmesi için dua ettiler ve ertesi gün Habib hiç cüzzam olmamış gibiydi. Bunun üzerine putları bırakıp İsevilerin dinine tabi oldu.
Elçiler daha sonra şehrin merkezine gittiler. Şehrin kralı, elçilere haberci yollayıp neyi tebliğe ettiklerini soruşturdu. Onlar “Biz İsa'nın elçileriyiz” dediler. Kendilerine “Peki âyetiniz (mucizeniz, deliliniz) nedir?” diye sorulunca, “Biz anadan doğma körü, abraşı ve hasta kimseleri Allah'ın izni ile iyileştirir, seni de bir ve tek olarak Allah'a ibadet etmeye çağırırız.” diye cevap verdiler. Vehb ibn-i Münebbih’e göre kral onları hapsetti ve onlara yüzer sopa vurdurdu.
İsa bunun üzerine onlara üçüncü elçiyi gönderdi. Bu elçi, İsevilerin lideri olan Şem’un-u Safa (Simun Petrus) idi. Şem’un, diğer iki elçiden farklı bir yol izledi. Hükümdar çevresine yaklaştı, onlarla yakınlık kurdu ve onların sevgisini kazandı. Bu arada diğer iki elçiyle olan gönül birliğini gizli tuttu. Hükümdar, bir süre sonra Şem’un’a, onun dinine tabi olmaya karar verdiğini açıkladı. Şem’un, bunun üzerine ona İki Elçi’yi hatırlattı. Kral, onların tebliğini kabul etmenin kendisine zor geldiğini bu yüzden onları hapse attığını itiraf etti. Şem’un-u Safa, onların huzura çağrılmasını rica etti. Kral, bunu kabul etti. İlk iki elçi kralın huzuruna geldiklerinde, Şem’un onlara, tebliğlerini kanıtlamak için delillerinin ne olduğunu sordu. İki Elçi, “Biz anadan doğma körü ve abraşı iyileştiririz” dediler. Bunun üzerine doğuştan kör bir çocuk getirildi. Çocuğun gözlerini açtılar. Yedi gün önce ölmüş birisi getirildi. Ölünün dirilmesi için iki elçi açıktan, Şem'un da gizliden dua etti. Ölü dirildiğinde, huzurda bulunanları iki elçinin ve Şem'un'un dinine uymaya davet etti. Şem’un’un gizli görevi aşikar olunca, misyonunu itiraf etti ve kendilerinin Mesih tarafından gönderilmiş üç elçi olduklarını ve kendilerini Allah’a davet ettiğini izah eden bir konuşma yaptı. Bunun üzerine kral, etrafındaki birçok kişiyle birlikte iman etti. Birçok Antakyalı da inkârda ısrar ettiler.
Hükümdar iman ettiyse de Antakya’nın çoğu iman etmedi. Üç yıl süre ile Antakya’nın yağmuru kesildi. Bu arada elçiler tebliğe devam ediyordu. İnkârcılar, elçileri, kendilerine uğursuzluk getirmekle suçladılar. Antakyalılar, eğer kendilerini uyarıp korkutmaya devam etmeyi bırakmazlarsa, işkenceyle veya taşlayarak onları öldürmekle tehdit ettiler. Elçiler de bu uğursuzluğun başlarına inkârlarından dolayı geldiğini dile getirdi.
Elçiler, on sene boyunca Antakya'ya tebliğde bulunmaya devam ettiler. Halkın Allah’ı inkârda direndiği bir sırada şehrin uzak bir yerinden Habib-i Neccar geldi ve onlara elçilere uymalarını öğütledi. İnkârcılar, Habib’e saldırıp onu öldürdüler. Bunun ardından Cebrail bir çığlıkla inkârcıları helak etti.
Diğer tefsirlerdeki farklılıklar
Hammami’nin Yasin tefsirinde, Üç Elçi devrindeki Antakya’da Yunan hükümdarlarının büyüklerinden, Natîhîs adında bir kralın hüküm sürdüğünden bahsedilir. Şehir halkının helak edilmesine karar verildiğinde, Cebrail, Antakya’nın kapılarından birisine gelip kapının kanatlarını elleriyle tuttu ve şehri önce salladı, sonra şiddetli bir çığlıkla Antakyalıları helak etti.
İbn-i Kesir’in (ö. 1373) Yasin tefsirinde, Antakya’nın kralının adı Antîhas oğlu Antîhas oğlu Antîhas olarak nakledilir. Şehre gönderilen elçilerin adları ile ilgili farklı bir rivayette, ilk iki elçinin Şem’un-u Safa (Simun Petrus) ve Yuhanna oldukları, üçüncü elçinin ise Bulus (Pavlus) olduğu rivayet edilir.
Fahreddin Razi’nin (1149-1209) Yasin tefsirinde, Antakya kralının ve onunla birlikte bir grup insanın, Üç Elçi’ye iman ettiği fakat halkın çoğunluğunun inkârda direndiğini ve şehirde üstünlüğün inkârcılarda kaldığını nakleder. Râzî, ayrıca şunu vurgular: “Ayette bahsedilen şehir, Antakya olup, o zaman çok büyük bir şehir idi. Şu andaki büyüklüğü, önceki kadar değildir. Buna rağmen, yine de büyük sayılır.”
Abdullah Yusuf Ali (1872-1953), Yasin tefsirinde, suredeki öyküde anlatılanlarla Elçilerin İşleri’nde anlatılanlar arasında paralellik kurar ve üç elçinin Pavlus, Barnabas ve Yuhanna olduğunu belirtir.
Mevdudi (1903-1979), Yasin tefsirinde, M.Ö. 65’e kadar Antakya’da Antiokus adında 13 tane kralın hüküm sürdüğünü hatırlattıktan sonra, bu kıssada bahsedilen şehrin Antakya olamayacağını savunur. Buna delil olarak da Hristiyan kaynaklarında, Antiokus adındaki krallardan birinin döneminde Meryem oğlu İsa’nın herhangi bir havarisini o şehre görevlendirdiğine dair bir belgenin olmamasını öne sürer.
Kaynakça
- ^ a b Abdullah Yusuf Ali, Qur'an: Text, Translation and Commentary, note. 3959: "Cf. Acts, 14:15, where Paul and Barnabas say, in the city of Lystra near the modern Konia, 'We also are men with like passions with you, and preach unto you that ye should turn from these vanities...'".
- ^ Elçilerin İşleri 13:4-5
- ^ Elçilerin İşleri 14:1-5
- ^ Elçilerin İşleri 14:8-13
- ^ Kuran, 36:13-21
- ^ Kuran, 36:14
- ^ Kuran, 36:15
- ^ Kuran, 36:16-17
- ^ Kuran, 36:18
- ^ Kuran, 36:20-21
- ^ İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 14/387-393
- ^ Yasin Tefsiri Hammâmî Tercümesi; çev. Ali Eren; Yasin Yayınevi; s.18; İstanbul:2013; , s.32
- ^ a.g.e. s.32
- ^ "İbn Kesir'in Yasin Suresi'ni tefsiri". 25 Şubat 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ağustos 2022.
- ^ Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, c. 26, s. 53
- ^ Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, Yasin Tefsiri, s. 248
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ashab i Karye Islami kaynaklarda gecmiste yasamis kendisine elciler gonderilmis oldugu anlatilan bir sehrin halkidir Ashab i Karye sehir halki demektir Pavlus ve Barnabas Listra da Nicolaes Pieterszoon Berchem Abdullah Yusuf Ali Yasin tefsirinde surenin 13 ila 21 ayetlerindeki uc elcinin Elcilerin Isleri nde bahsi gecen Pavlus Barnabas ve Yuhanna oldugunu belirtir Kutsal Kitap in Elcilerin Isleri kitabinin 13 ve 14 bolumlerinde anlatilan birkac olay Kur an in Yasin Suresi nde tek bir olaymis gibi kisaltilarak ad zaman ve mekan belirtilmeden ve degistirilerek anlatilmistir Kuran daYasin suresinde anlatildigina gore Allah bu kavme iki elci gonderdi Sehir halki ilk iki elciyi yalanlayinca Allah onlari ucuncu bir elciyle destekledi Elciler sehir halkina kendilerinin teblig yapmak icin gercekten gorevlendirilmis elciler olduklarini beyan etti Sehir halki onlarla alay ederek onlarin sadece kendileri gibi insanlar olduklarini Rahman in bir vahiy indirmedigini savunarak elcileri yalancilikla sucladi Elciler onlarin sehre bir teblig gorevi ile geldiklerini Allah in bildigini ve kendilerine dusen gorevin Allah in mesajini onlara aciklamak oldugunu belirterek sehrin onlari tekzip etmesini reddettiler Bunun uzerine sehir halki onlari taslamakla ve iskence yaparak oldurmekle tehdit ettiler Tehditlere ragmen elciler teblige devam edip sehir halkini kotu davranislardan ve putperestlikten cevirmeye calisti Bir sure sonra sehrin en uzak bir mahallesinden bir adam kosarak tebligin yapildigi mekana geldi ve halki uyardi Onlara elcilere uymalarini ve Rahman dan baska sahte tanrilara tapmamalarini ogutledi Uzaktan gelen adam elcilerin hicbir ucret istemeden tebligde bulundugunu onlarin tek isteginin halkin dogru inanca donup kotulugu birakmasi oldugunu vurguladi Uzaktan gelen adam sehir halki tarafindan olduruldu ve cennete dahil edildi TefsirlerdeKurtubi de Maverdi nin naklettigine gore ona kadar olan butun mufessirler sehrin Antakya oldugunda hemfikirdi Bu rivayete gore sehirde putlara tapan Antikos oglu Antikos diye bir kral vardi Allah bu sehre Sadik Saduk ve ucunculeri Selum olan uc elci gonderdi Bazi kaynaklar ne Sadik ne de Saduk isimlerini aktarmadilar bu gruptan bir kismi elcilerin isimlerini Sem un ve Yuhanna olarak verir En Nakkas ise Sem an ve Yahya isimlerini rivayet eder Meryem oglu Isa Antakya ya once ilk iki elciyi gonderdi Iki Elci sehrin disinda koyunlarini otlatan yasli bir adamla karsilastilar Bu sahis Habib i Neccar idi tam adi Habib bin Murri olarak rivayet edilir Marangoz neccar elbise agartma isi kassar yaptigi veya dokumaci nessac oldugu rivayet edilir Bir rivayete gore de adi Habib bin Israil idi ve put yontma isi de yapan bir marangozdu Elciler Habib e Isa nin elcileri olduklarini kendisini Allah a tapmaya davet ettiklerini soylediler Habib onlardan delil olarak bir mucize istedi Onlar da Allah in izniyle hastalari sifaya kavusturduklarini soylediler Deli veya yatalak bir oglu vardi Elciler oglana dokunup iyilestirdiler Habib i Neccar bunun uzerine Isevilerin imanini kabul etti Habib bircok kisiye durumu anlatti ve Elciler bircok kisinin sifaya kavusmasina vesile oldular Vehb ibn i Munebbih in rivayetine gore Habib cuzzamliydi Yaklasik yetmis yildir putlara tapiyor ve kendisini iyilestirmeleri icin yalvariyordu fakat iyilesmemisti Elciler onun hastaliginin iyilesmesi icin dua ettiler ve ertesi gun Habib hic cuzzam olmamis gibiydi Bunun uzerine putlari birakip Isevilerin dinine tabi oldu Elciler daha sonra sehrin merkezine gittiler Sehrin krali elcilere haberci yollayip neyi teblige ettiklerini sorusturdu Onlar Biz Isa nin elcileriyiz dediler Kendilerine Peki ayetiniz mucizeniz deliliniz nedir diye sorulunca Biz anadan dogma koru abrasi ve hasta kimseleri Allah in izni ile iyilestirir seni de bir ve tek olarak Allah a ibadet etmeye cagiririz diye cevap verdiler Vehb ibn i Munebbih e gore kral onlari hapsetti ve onlara yuzer sopa vurdurdu Isa bunun uzerine onlara ucuncu elciyi gonderdi Bu elci Isevilerin lideri olan Sem un u Safa Simun Petrus idi Sem un diger iki elciden farkli bir yol izledi Hukumdar cevresine yaklasti onlarla yakinlik kurdu ve onlarin sevgisini kazandi Bu arada diger iki elciyle olan gonul birligini gizli tuttu Hukumdar bir sure sonra Sem un a onun dinine tabi olmaya karar verdigini acikladi Sem un bunun uzerine ona Iki Elci yi hatirlatti Kral onlarin tebligini kabul etmenin kendisine zor geldigini bu yuzden onlari hapse attigini itiraf etti Sem un u Safa onlarin huzura cagrilmasini rica etti Kral bunu kabul etti Ilk iki elci kralin huzuruna geldiklerinde Sem un onlara tebliglerini kanitlamak icin delillerinin ne oldugunu sordu Iki Elci Biz anadan dogma koru ve abrasi iyilestiririz dediler Bunun uzerine dogustan kor bir cocuk getirildi Cocugun gozlerini actilar Yedi gun once olmus birisi getirildi Olunun dirilmesi icin iki elci aciktan Sem un da gizliden dua etti Olu dirildiginde huzurda bulunanlari iki elcinin ve Sem un un dinine uymaya davet etti Sem un un gizli gorevi asikar olunca misyonunu itiraf etti ve kendilerinin Mesih tarafindan gonderilmis uc elci olduklarini ve kendilerini Allah a davet ettigini izah eden bir konusma yapti Bunun uzerine kral etrafindaki bircok kisiyle birlikte iman etti Bircok Antakyali da inkarda israr ettiler Hukumdar iman ettiyse de Antakya nin cogu iman etmedi Uc yil sure ile Antakya nin yagmuru kesildi Bu arada elciler teblige devam ediyordu Inkarcilar elcileri kendilerine ugursuzluk getirmekle sucladilar Antakyalilar eger kendilerini uyarip korkutmaya devam etmeyi birakmazlarsa iskenceyle veya taslayarak onlari oldurmekle tehdit ettiler Elciler de bu ugursuzlugun baslarina inkarlarindan dolayi geldigini dile getirdi Elciler on sene boyunca Antakya ya tebligde bulunmaya devam ettiler Halkin Allah i inkarda direndigi bir sirada sehrin uzak bir yerinden Habib i Neccar geldi ve onlara elcilere uymalarini ogutledi Inkarcilar Habib e saldirip onu oldurduler Bunun ardindan Cebrail bir ciglikla inkarcilari helak etti Diger tefsirlerdeki farkliliklar Hammami nin Yasin tefsirinde Uc Elci devrindeki Antakya da Yunan hukumdarlarinin buyuklerinden Natihis adinda bir kralin hukum surdugunden bahsedilir Sehir halkinin helak edilmesine karar verildiginde Cebrail Antakya nin kapilarindan birisine gelip kapinin kanatlarini elleriyle tuttu ve sehri once salladi sonra siddetli bir ciglikla Antakyalilari helak etti Ibn i Kesir in o 1373 Yasin tefsirinde Antakya nin kralinin adi Antihas oglu Antihas oglu Antihas olarak nakledilir Sehre gonderilen elcilerin adlari ile ilgili farkli bir rivayette ilk iki elcinin Sem un u Safa Simun Petrus ve Yuhanna olduklari ucuncu elcinin ise Bulus Pavlus oldugu rivayet edilir Fahreddin Razi nin 1149 1209 Yasin tefsirinde Antakya kralinin ve onunla birlikte bir grup insanin Uc Elci ye iman ettigi fakat halkin cogunlugunun inkarda direndigini ve sehirde ustunlugun inkarcilarda kaldigini nakleder Razi ayrica sunu vurgular Ayette bahsedilen sehir Antakya olup o zaman cok buyuk bir sehir idi Su andaki buyuklugu onceki kadar degildir Buna ragmen yine de buyuk sayilir Abdullah Yusuf Ali 1872 1953 Yasin tefsirinde suredeki oykude anlatilanlarla Elcilerin Isleri nde anlatilanlar arasinda paralellik kurar ve uc elcinin Pavlus Barnabas ve Yuhanna oldugunu belirtir Mevdudi 1903 1979 Yasin tefsirinde M O 65 e kadar Antakya da Antiokus adinda 13 tane kralin hukum surdugunu hatirlattiktan sonra bu kissada bahsedilen sehrin Antakya olamayacagini savunur Buna delil olarak da Hristiyan kaynaklarinda Antiokus adindaki krallardan birinin doneminde Meryem oglu Isa nin herhangi bir havarisini o sehre gorevlendirdigine dair bir belgenin olmamasini one surer Kaynakca a b Abdullah Yusuf Ali Qur an Text Translation and Commentary note 3959 Cf Acts 14 15 where Paul and Barnabas say in the city of Lystra near the modern Konia We also are men with like passions with you and preach unto you that ye should turn from these vanities Elcilerin Isleri 13 4 5 Elcilerin Isleri 14 1 5 Elcilerin Isleri 14 8 13 Kuran 36 13 21 Kuran 36 14 Kuran 36 15 Kuran 36 16 17 Kuran 36 18 Kuran 36 20 21 Imam Kurtubi el Camiu li Ahkami l Kur an Buruc Yayinlari 14 387 393 Yasin Tefsiri Hammami Tercumesi cev Ali Eren Yasin Yayinevi s 18 Istanbul 2013 ISBN 978 605 4184 38 5 s 32 a g e s 32 Ibn Kesir in Yasin Suresi ni tefsiri 25 Subat 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Agustos 2022 Fahruddin Er Razi Tefsir i Kebir Mefatihu l Gayb c 26 s 53 Mevdudi Tefhimu l Kur an Yasin Tefsiri s 248