Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Doğum öncesi hormonlar cinsel yönelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler, biyolojik faktörler, çevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardımcı bir faktör olabilir.
Cinsiyete uygun davranışlar
Doğum öncesi hormonal teori, belli hormonların fetüsün cinsiyet farklılaşmasında rol oynaması gibi kişinin cinsel yönelimine de etki ettiğini söyler. Gelişen beyin hücreleriyle etkileşim içinde olan hormonların ve genlerin etkilediği beyin yapısındaki farklılıkların cinsel yönelim dâhil olmak üzere sayısız davranıştaki cinsiyet farklılıklarının temeli olduğuna inanılır. Doğum öncesi hormonlar çocuklardaki cinsiyete uygun davranışları (sex-typed behaviour) etkileyebilir. Bu hipotez memeli hayvanlar üstünde yapılan çok sayıda deneysel çalışma sonucu ortaya atılmıştır. Benzer etkilerin insanlardaki nörodavranışsal gelişiminde görülmesi uzmanlar arasında büyük bir tartışma konusu olmuştur. Son çalışmalar doğum öncesi maruz kalınan androjenin çocuklardaki cinsiyete uygun davranışları etkilediğine dair kanıtlar bulmuştur.
Garcia-Falgueras ve Swaab tarafından yapılan bir endokrinoloji çalışması sonucu cinsel kimlik ve cinsel yönelimi etkileyen ana mekanizmanın gelişen beyin üstündeki testosteronun etkisiyle ilgili olduğu tahmin edilmiştir. Buna ek olarak rahim içinde maruz kalınan hormonların büyük oranda cinsel kimlik ve cinsel yönelim için belirleyici olduğunu öne sürmüştür. Testosteron, östrojen, projesteron gibi cinsiyet hormonlarının ilk olarak cinsel organların, daha sonra beynin cinsel olarak farklılaşmasında rol oynadıklarını söylemişlerdir. Ama hormonların etkisinin cinsel kimlik ve cinsel yönelimde çok önemli olmasına rağmen beynin cinsel olarak farklılaşmasında sadece hormonların rol oynamadığını belirtmişlerdir.
Organizasyonel teori
Fetüslerdeki yumurtalıkların gelişimi androjenlerin varlığına ya da yokluğuna dayanmaktadır. Hamileliğin 6. ve 12. haftaları arasında testosteronun üretimi ve dhydrotestosterona olan dönüşümü erkek fetüsünün penisi, testis torbası ve prostatın gelişimi için önemli faktörlerdir. Kadınlarda bu androjen seviyelerinin olmaması kadın cinsel organının gelişimiyle sonuçlanır. Buna takip olarak beynin cinsel olarak farklılaşması gerçekleşir. Cinsiyet hormonları ergenlikte etkin olacak beyin üstündeki organizasyonel etkilerde rol oynar. Bu iki süreç ayrı gerçekleştiği için genital maskülenleşmenin aşaması illaki beynin maskülenleşmesiyle ilişkili değildir. Cinsiyet farklılıkları en çok hipotalamusta ve amigdalada olmak üzere beynin birçok yapısında bulunmuştur. Hamman ve meslektaşları (2003) amigdalanın insanların cinsel davranışlarındaki rolünü inceleyen bir araştırma yapmıştır. Katılımcılara cinsel içerikli fotolar (heteroseksüel bir çiftin cinsel aktivitede bulunduğu ve karşı cinsin çıplak olduğu fotolar) ve cinsel içerikli olmayan fotolar gösterilmiştir. Hamman ve meslektaşları kadınların görsel cinsel uyarıcıya karşı yüksek seviyede cinsel uyarılma yaşadığını, erkeklerinse amigdala aktivitesinin seviyesinde bir artış olduğunu gözlemlemiştir. Bulgulara dayanarak amigdalanın cinsiyet farklılıklarında önemli bir rol oynadığı öne sürülmüştür. Cinsiyet farklılıkları üzerinde yapılacak ilerideki araştırmalar beynin maskülenleşmesi, feminenleşmesiyle ilgili daha sağlam yanıtlar verebilir.
Organizasyonel teori hakkında yapılan araştırmalar zordur çünkü ahlaki olarak araştırmacılar gelişen fetüsteki hormonları değiştiremez. Bunun yerine doğal olarak oluşan anormalilerin gelişimini inceleyerek sonuçlar alabilirler. Organizasyonel etkilerle ilgili yapılmış en kapsamlı çalışma Congenital Adrenal Hyperplasia’dır. Bu teoriye göre insanlar fizyolojik cinsiyet farklılıklarını fetüste androjenler tarafından alır. CAH hastaları CAH olmayan hastalara göre daha erkeksi özelliklere sahip olmalıdır. Androjen Duyarsızlığı Sendromu (Androgen Insensitivity Syndrome) androjenlerin organizasyonel etkileriyle ilgili başka bir gelişimsel anomalidir. Androjen davranışlara etki ediyorsa AIS kişiler erkeklere göre daha az, kızlara göre ise daha çok erkeksi özelliklere sahip olmalıdır. Androjenlerin cinsiyet kimliğini önemli derecede etkilediğine dair bir kanıt yoktur. Doğum öncesi gelişmede orta derecede androjen seviyelerinin erkek cinsiyet kimliğinin oluşma ihtimalini arttırdığı görünmektedir ama bunun bir garantisi yoktur. Araştırmacılar cinsel yönelim ve beynin farklılaşmasında sadece hormonların değil genlerin de (örneğin SRY ve ZRY genleri) rol oynadığını öne sürer.
Eşcinsel Çekim/Cinsiyet Hoşnutsuzluğunun Prenatal Tiroid Kuramı
Eşcinsel çekim/cinsiyet hoşnutsuzluğu ile ilgili Prenatal tiroid kuramı, İstanbul/Türkiye'deki çocuk psikiyatrisi kliniklerine başvuran gençlerin klinik ve gelişimsel gözlemlerine dayanmaktadır. Tiroid hastalığı olan annelerden doğan, eşcinsel çekim/cinsiyet disforisi gösteren 12 olgunun bildirimi ilk olarak Viyana'da EPA Kongresi'nde yapılmış (2015) ve aynı yıl makale olarak yayınlanmıştır. İki durum arasındaki son derece anlamlı ilişki, Eşcinselliğin Prenatal Tiroid Modeli olarak adlandırılan bağımsız bir modelin önerilmesini sağladı. Teoriyi geliştiren Türk çocuk ve ergen psikiyatristi Osman Sabuncuoğlu'na göre, annedeki tiroid disfonksiyonu çocuklarda cinsiyete özgü gelişimden anormal sapmalara yol açabilir. Hashimoto tiroiditinde görülen otoimmün yıkıcı süreç, tiroid hormonlarının azalması ve doğum öncesi androjen sistemi üzerindeki etkilerin tümü sürece katkıda bulunan mekanizmalar olarak tartışılmıştır. Sonradan kaleme alınan bir teorik makalede, kadından erkeğe transseksüellerde ve eşcinsel kadınlarda daha yüksek oranda polikistik yumurtalık sendromu (PKOS) olduğunu gösteren önceki araştırma bulguları, PKOS ve otoimmün tiroiditin sıklıkla birlikte görülen hastalıklar olması nedeniyle Prenatal Tiroid Modeli'nin bir göstergesi olarak ele alındı. Aynı şekilde, tiroid işlev bozukluğu olan annelerden doğan çocuklarda artan otizm spektrum bozukluğu (OSB) oranları ve cinsiyetten hoşnutsuzluk popülasyonlarında OSB bireylerinin yüksek oranda görülmesi, benzer bir ilişkiyi düşündürmektedir. Bu başlıkta anlatılan örüntüyü gösteren ikinci bir küçük çocuk grubu Prag'daki IACAPAP Kongresinde sunuldu. Bundan başka, Rio de Janeiro'daki IACAPAP Kongresi'nde 9 ek vaka daha bildirildi (Sabuncuoğlu, 2024).[1]
LGBT topluluklarında daha önce yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar, tiroid sistemine dikkat edilmesi çağrısında bulunmuştu. Sabuncuoğlu’nun 2015 tarihli makalesinden kısa bir süre sonra Jeffrey Mullen'ın kaleme aldığı bir yorum yazısı, Prenatal Tiroid Modeli'nin önemini vurgulamış ve bu alandaki gelişmeleri desteklemiştir. Daha sonra birçok yazar Prenatal Tiroid Modeli’ne atıf yaparak tiroid sisteminin cinsellikteki rolünü vurgulamıştır. Bunlar arasında Carosa ve ark. tiroid hormonlarının insan cinsel fonksiyonunu güçlü bir şekilde etkilediğini vurgulamış, tiroid bezinin cinsel organlar ve beyin ile birlikte bir cinsel organ olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varmışlardır. Üçüncül bir kaynak olarak, endokrinoloji, beyin ve davranış arasındaki etkileşim konusunda yetkin bir kitap da son baskısında tiroid-eşcinsellik önerisi makalesine atıfta bulunmuştur. En önemlisi, erkek eşcinseller üzerinde yapılan tüm insan genomu çapında bir genetik ilişkilendirme çalışması, otoimmün tiroid fonksiyon bozukluğu ile ilgili olan Kromozom 14'te bir bölgede önemli bir farklılık tanımlamıştır. Bu gelişme, açıkça, Prenatal Tiroid Modeli'ne büyük bir destek olmuştur.
Doğum öncesi annesel stres
Hamile farelerin stres seviyelerinin artmasının anne karnındaki fetüsün gelişimini etkilediğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Ellis & Cole-Harding (2001) annesel stresteki birtakım olaylar zincirinin beyindeki cinsiyet farklılığını etkilediğini, stresin annenin adrenal salgı bezlerinin kan sistemine yüksek seviyede stres hormonu göndermesine neden olduğu, bunların önemli bir bölümünün plazental duvarı aştığı ve fetüsün en çok testosteron hormonu olmak üzere cinsiyet hormonlarını sürekli olarak almasını engellediğini gözlemlemiştir. Annesel stresle ilgili araştırmaların küçük sayıda örnekler içermesi ve araştırmalarda hamilelikteki stres seviyesini doğru ölçmenin zorluğu yüzünden genellenebilirliği düşüktür.
Başka kanıtlar ilk 3 aylık dönemin en önemli faktör olduğunu gösterse de bazı araştırmalar doğum öncesi stresin bebeğin önemli derecede eşcinsel ya da biseksüel yönelim geliştirme ihtimalini arttırdığını desteklemektedir. Araştırmalar hamilelik sırasında nikotin ya da alkol tüketiminin erkek cinsel yönelimini etkilemediğini göstermektedir. Kadınlarda annesel stresle cinsel yönelim arasında bir ilişki bulunamamıştır. Ama annesel stresle beraber sigara içilmesi sadece sigara içilmesine göre kız bebeklerin eşcinsel yönelim geliştirme ihtimalini daha fazla arttırmaktadır. Endokrinoloji çalışmaları amfetaminlerin tiroid bezi hormonlarının kız bebeğin eşcinsel yönelim geliştirme ihtimalini arttırdığını bulmuştur ama bu annesel stresle birlikte incelenmemiştir.
Erkek eşcinselliği & yüksek maskülenlik
Cinsel yönelimle rahimde belirlenen özellikler arasında bir ilişki olduğuna dair kanıtlar vardır. Williams ve meslektaşları (2000) doğum öncesi hormonlar tarafından belirlenen 2D;4D parmak oranını (işaret parmağın yüzük parmağa oranı) incelemişler, lezbiyen ve heteroseksüel kadınlar arasında farklılıklar bulmuşlardır ama gay ve heteroseksüel erkekler arasında farklılık bulamamışlardır. 1998’de McFadden tarafından yapılan başka bir çalışmada beynin doğum öncesi hormonlar tarafından belirlenen işitsel sistemleri incelenmiş, farklı cinsel yönelimlerdeki kişilerde farklı fiziksel özellikler bulunmuştur. Swaab ve Hofmann suprakiazmatik çekirdeğin (SCN) eşcinsel erkeklerde heteroseksüel erkeklere göre daha büyük olduğunu bulmuştur. Suprakiazmatik çekirdek aynı zamanda erkeklerde kadınlara göre de daha büyük olmasıyla bilinmektedir. Swaab ve Hofmann’ın hipotalamusla ilgili çalışmalarında (1990;2007) suprakiazmatik çekirdeğin seviyesinin eşcinsel erkeklerde kontrol grubununkine göre 1,7 kat daha büyük ve 2,1 kat daha fazla hücre içerdiğini bulmuştur. Ayrıca gay erkeklerin ortalama olarak heteroseksüel erkeklerden daha yüksek testosteron seviyesine sahip oldukları, daha büyük ve kalın penislere sahip oldukları rapor edilmiştir.
Doğum sırası etkisi
Gay erkeklerin ortalama olarak daha fazla büyük erkek kardeşe sahip olma fenomuna doğum sırası etkisi (fraternal birth order effect) denir. Fazla sayıda büyük erkek kardeşe sahip olan erkeklerin fetüste daha fazla androjene maruz kaldıkları öne sürülmüştür. Doğum sırası etkisinin kadınlarda görüldüğüne dair bir kanıt yoktur. Doğum sırası etkisi teorisi birkaç erkek hamileliğinden sonra anne bağışıklık sisteminin erkek bebeğe bir reaksiyon geliştirdiğini söyler. Boagert hipotezinde “Bağışıklık sisteminin amacı erkek fetüsünün beyin hücrelerinin (ön hipotalamus da dâhil) yüzeyindeki erkeğe özgü moleküller olabilir. Anti-erkek antikorlar bu moleküllere bağlanabilir ve onların normal cinsel farklılıklardaki rolüne engel olabilir. Bu da erkek bebeğin kızlara değil erkeklere ilgi duymasına neden olabilir” demiştir. Garcia-Falgueras and Swaab “Doğum sırası efekti annenin erkeklerdeki Y kromozomu üretimine bağışıksal reaksiyon vermesiyle açıklanabilir. Annenin bu bağışıklık reaksiyonu vermesi her erkek hamileliğinde artıyor olabilir.” demiştir.
Anne her erkek çocuk doğurduğunda erkek bebeğin eşcinsel olma ihtimalinin bir önceki erkeğinkinin yüzde 33-48’i kadar arttığı tahmin edilmektedir ama bu oran popülasyondaki erkek eşcinselliğin sadece küçük bir bölümünü açıklamaktadır. Bu yüzden bu hipotez eşcinsel erkeklerin çoğunluğu için geçerli değildir.
Doğum sırası etkisiyle beraber el yanlılık doğum öncesi hormonların cinsel yönelime olan etkisinin başka bir kanıtıdır çünkü el yanlılık erken sinirsel gelişimin bir işareti olarak düşünülmektedir. El yanlılıkla diğer bağlantılı şeyler (örneğin beyinsel yanlılık, doğum öncesi hormonal profil, uzaysal yetenek) de cinsel yönelimle bağlantılıdır. Doğum sırası etkisi sadece sağ yanlı erkeklerde gözlenmiştir, sol yanlı erkeklere bir etkisi olduğu tespit edilememiştir.
Erkek eşcinselliği & düşük maskülenlik
1991’de yapılan bir çalışmada Simon LeVay cinsel davranışları kontrol eden ve doğum öncesi hormonlarla bağlantılı olduğuna inanılan ön hipotalamustaki nöronların çok küçük bir kümesinin heteroseksüel erkeklerde eşcinsel erkeklere göre 2 kattan daha fazla büyük olduğunu bulmuştur. Bu bölge aynı zamanda heteroseksüel erkeklerde heteroseksüel kadınlara göre de 2 kattan daha fazla büyük olduğu bulunduğundan eşcinsel erkeklerdeki hipotalamustaki bu cinsel farklılığın kadınsal yönde olduğu öne olduğu sürülmüştür. 2003'te Orageon State Üniversitesi’ndeki bilim adamları koyunlar üstünde yaptığı bir çalışmada benzer sonuçlar elde etmiştir.
Kadın eşcinselliği
Kadınların cinsel yönelimini inceleyen çoğu deneysel ve teorik araştırma lezbiyen kadınların maskülen, heteroseksüel kadınların feminen olduğu fikrinden hareket eder. Bu fikir eşcinselliği cinsel ilgi ve cinsel kişiliği tersine çeviren biyolojik anormalliklerin sonucu olarak gören araştırmacaların “tersine çevrilme” teorisinin izinden gitmektedir. El yanlılıkla ilgili yapılan çalışmalarda heteroseksüel kadınlara göre lezbiyen kadınlarda sağ yanlı olmama durumunun daha yüksek oranda görülmesi doğum öncesi maskülenleşme ve cinsel yönelim arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir çünkü sağ yanlı olmama durumu erkeklerde kadınlara göre de daha yüksek oranda görülmektedir. En az 6 farklı laboratuvarda toplanan verilerde lezbiyen kadınların heteroseksüel kadınlara göre daha maskülenleşmiş 2D;4D parmak oranına sahip olduğunun gözlenmeside bu bağlantı tezini desteklemektedir. Bu etki henüz heteroseksüel ve eşcinsel erkeklerde gözlenmemiştir. Ama bu parmak oranlarının doğum öncesi androjenlerle bağlantılı olduğu tartışmalıdır. Başka doğum öncesi faktörlerde bunda rol oynayabilir. Bazı araştırmalar bu hipotezi desteklerken diğerleri desteklememiştir.
Geçmişte düşük yapmayı engellemek için kullanılan bir ilaç olan (DES) kadınların cinsel yönelimiyle olan ilişkisi incelenmiştir. Anne karnındayken DES'e maruz kalmış kadınlar kontrol grubundaki kadınlara göre daha yüksek oranda (%17’ye %0) eşcinsel birliktelik yaşadıklarını rapor etmiştir. Ama DES kadınların büyük çoğunluğu tümüyle heteroseksüel yönelime sahip olduğu rapor edilmiştir.
Kongenital adrenal hiperplazi (fetüs gelişirken yüksek androjen seviyelerinde oluşan otozomal resesif bir hastalık) hastalarının kontrol grubundaki kadınlara göre daha yüksek oranda eşcinsel yönelime sahip olduğu gözlenmiştir. Bu duruma bu hastalığa sahip kızlar maskülenleşmiş bir cinsel organla doğdukları için aileleri onları daha erkeksi yetiştirmiş ve bu da cinsel yönelimini etkilemiştir diye açıklama getirilebilmektedir. Ama kızların cinsel organlarının maskülenleşme seviyeleriyle cinsel yönelimleri arasında bir ilişki olmadığı gözlenmiştir. Bu yüzden ailesel etkinin değil doğum öncesi hormonların önemli faktör olduğu öne sürülmüştür.
Kongenital adrenal hiperplazi ve DES çalışmaları doğum öncesi hormonal teoriyi bir parça desteklemektedir ama sadece eşcinsel kadınların küçük bir bölümünün eşcinselliğini açıklamaktadır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ a b c d e Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain, op. cit., p. 24.
- ^ a b Hines, Melissa (Ekim 2010). "Sex-related variation in human behavior and the brain". Trends in Cognitive Sciences. 14 (10). ss. 448-456. doi:10.1016/j.tics.2010.07.005.
- ^ Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain: An Essential Alliance for Sexual Identity and Sexual Orientation, in Endocrine Development, vol. 17, pp. 22–35 (2010) (ISSN 1421-7082) (authors are of Netherlands Institute for Neuroscience, of ) (author contact is 2d author) (vol. 17 is Sandro Loche, Marco Cappa, Lucia Ghizzoni, Mohamad Maghnie, & Martin O. Savage, eds., Pediatric Neuroendocrinology)
- ^ Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain, op. cit., p. 25.
- ^ Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain, op. cit., pp. 23–24 (reference omitted).
- ^ a b c d Bao, Ai-Min (18 Şubat 2011). "Sexual differentiation of the human brain: Relation to gender identity, sexual orientation and neuropsychiatric disorders". Frontiers in Neuroendocrinology. 32 (2). ss. 214-226. doi:10.1016/j.yfrne.2011.02.007. (PMID) 21334362.
- ^ Garcia-Falgueras, Alicia, & Swaab, Dick F., Sexual Hormones and the Brain, op. cit., p. 24 (single quotation marks so in original).
- ^ Hamann, Stephan (Nisan 2003). "Men and women differ in amygdala response to visual sexual stimuli". Nature Neuroscience. 7 (4). ss. 411-416. doi:10.1038/nn1208.
- ^ a b c d Berenbaum, Sheri A. (Nisan 2011). "Sexual differentiation of human behavior: Effects of prenatal and pubertal organizational hormones". Frontiers in Endocrinology. 32 (2). ss. 183-200. doi:10.1016/j.yfrne.2011.03.001.
- ^ Ngun, Tuck C. (Ekim 2010). "The genetics of sex differences in brain and behavior". Frontiers in Neuroendocrinology. 32 (2). ss. 227-246. doi:10.1016/j.yfrne.2010.10.001.
- ^ Sabuncuoglu, O. (28 Mart 2015). "Maternal Thyroid Dysfunction During Pregnancy May Lead to Same-sex Attraction/gender Nonconformity in the Offspring: Proposal of Prenatal Thyroid Model". European Psychiatry. Abstracts of the 23rd European Congress of Psychiatry (İngilizce). 30: 374. doi:10.1016/S0924-9338(15)30294-7. ISSN 0924-9338.
- ^ Sabuncuoglu, Osman (30 Eylül 2015). "High Rates of Same-Sex Attraction/Gender Nonconformity in the Offspring of Mothers with Thyroid Dysfunction During Pregnancy: Proposal of Prenatal Thyroid Model". Mental Illness. 7 (2): 5810. doi:10.4081/mi.2015.5810. ISSN 2036-7457. (PMC) 4620281 $2. (PMID) 26605033. 14 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
- ^ Sabuncuoglu, Osman (23 Ekim 2017). "Towards a further understanding of prenatal thyroid theory of homosexuality: Autoimmune thyroiditis, polycystic ovary syndrome, autism and low birth weight". Mental Illness. 9 (2): 7325. doi:10.4081/mi.2017.7325. ISSN 2036-7457. (PMC) 5661141 $2. (PMID) 29142667. 14 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
- ^ . 7 Eylül 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ Ellis, Lee; Hellberg, Jill (1 Ocak 2005). "Fetal exposure to prescription drugs and adult sexual orientation". Personality and Individual Differences (İngilizce). 38 (1): 225-236. doi:10.1016/j.paid.2004.04.004. ISSN 0191-8869.
- ^ Frisch, Morten; Nielsen, Nete Munk; Pedersen, Bo Vestergaard (1 Ocak 2014). "Same-sex marriage, autoimmune thyroid gland dysfunction and other autoimmune diseases in Denmark 1989–2008". European Journal of Epidemiology (İngilizce). 29 (1): 63-71. doi:10.1007/s10654-013-9869-9. ISSN 1573-7284.
- ^ Mullen, Jeffrey (23 Haziran 2016). "A Link Between Maternal Thyroid Hormone and Sexual Orientation?". Mental Illness. 8 (1): 6591. doi:10.4081/mi.2016.6591. ISSN 2036-7457. (PMC) 4926038 $2. (PMID) 27403279. 14 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
- ^ a b Carosa, Eleonora; Lenzi, Andrea; Jannini, Emmanuele A. (15 Mayıs 2018). "Thyroid hormone receptors and ligands, tissue distribution and sexual behavior". Molecular and Cellular Endocrinology. MOLECULAR ENDOCRINOLOGY OF SEXUAL BEHAVIOUR (İngilizce). 467: 49-59. doi:10.1016/j.mce.2017.11.006. ISSN 0303-7207.
- ^ Basavanhally, Tara; Fonseca, Renée; Uversky, Vladimir N. (Kasım 2018). "Born This Way: Using Intrinsic Disorder to Map the Connections between SLITRKs, TSHR, and Male Sexual Orientation". PROTEOMICS (İngilizce). 18 (21-22): 1800307. doi:10.1002/pmic.201800307.
- ^ Wang, Yan; Wu, Haoda; Sun, Zhong Sheng (1 Ekim 2019). "The biological basis of sexual orientation: How hormonal, genetic, and environmental factors influence to whom we are sexually attracted". Frontiers in Neuroendocrinology (İngilizce). 55: 100798. doi:10.1016/j.yfrne.2019.100798. ISSN 0091-3022.
- ^ Castello, Roberto; Caputo, Marco (1 Eylül 2019). "Thyroid diseases and gender". The Italian Journal of Gender-Specific Medicine (İtalyanca). 5 (3): 136-141. doi:10.1723/3245.32148. 18 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
- ^ Castellanos-Cruz, Laura; Bao, Ai-Min; Swaab, Dick F. (2017), "Sexual Identity and Sexual Orientation", Hormones, Brain and Behavior, Elsevier, pp. 279–290, doi:10.1016/b978-0-12-803592-4.00104-8, , retrieved 2022-09-07.
- ^ Sanders, Alan R.; Beecham, Gary W.; Guo, Shengru; Dawood, Khytam; Rieger, Gerulf; Badner, Judith A.; Gershon, Elliot S.; Krishnappa, Ritesha S.; Kolundzija, Alana B.; Duan, Jubao; Gejman, Pablo V. (7 Aralık 2017). "Genome-Wide Association Study of Male Sexual Orientation". Scientific Reports (İngilizce). 7 (1): 16950. doi:10.1038/s41598-017-15736-4. ISSN 2045-2322. (PMC) 5721098 $2. (PMID) 29217827. 14 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
- ^ a b c d e Ellis, Lee (26 Eylül 2001). "The effects of prenatal stress, and of prenatal alcohol and nicotine exposure, on human sexual orientation". Physiology & Behavior. 74 (1-2). ss. 213-226. doi:10.1016/S0031-9384(01)00564-9. (PMID) 11564471.
- ^ Wilson, G.D. & Rahman, Q (2005) Born Gay: The Psychobiology of Sex Orientation, Peter Owen, London
- ^ Swaab DF, Zhou JN, Ehlhart T, Hofman MA (Haziran 1994). "Development of vasoactive intestinal polypeptide neurons in the human suprachiasmatic nucleus in relation to birth and sex". Brain Res. Dev. Brain Res. 79 (2). ss. 249-59. doi:10.1016/0165-3806(94)90129-5. (PMID) 7955323.
- ^ a b c d e f Gooren, Louis (Kasım 2006). "The biology of human psychosexual differentiation". Hormones and Behavior. 50 (4). ss. 589-601. doi:10.1016/j.yhbeh.2006.06.011. (PMID) 16870186.
- ^ Swaab, Dick (Aralık 1990). "An enlarged suprachiasmatic nucleus in homosexual men". Brain Research. 537 (1-2). ss. 141-148. doi:10.1016/0006-8993(90)90350-K. (PMID) 2085769.
- ^ Brodie HK, Gartrell N, Doering C, Rhue T (Ocak 1974). "Plasma testosterone levels in heterosexual and homosexual men". Am J Psychiatry. 131 (1). ss. 82-3. (PMID) 4808435. 13 Aralık 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 8 Haziran 2013.
- ^ Bogaert AF, Hershberger S (Haziran 1999). "The relation between sexual orientation and penile size" (PDF). Arch Sex Behav. 28 (3). ss. 213-21. doi:10.1023/A:1018780108597. (PMID) 10410197.
- ^ a b Bogaert, Anthony (Ekim 2007). "Interaction of Birth Order, Handedness, and Sexual Orientation in the Kinsey Interview Data". Behavioral Neuroscience. 121 (5). ss. 845-853. doi:10.1037/0735-7044.121.5.845.
- ^ Blanchard, Ray (Nisan 2007). "Birth Order, Sibling Sex Ratio, Handedness, and Sexual Orientation of Male and Female Participants in a BBC Internet Research Project". Archives of Sexual Behavior. 36 (2). ss. 163-176. doi:10.1007/s10508-006-9159-7. (PMID) 17345165.
- ^ a b c d e f Peplau, Letitia (Ekim 2008). "Masculinity, Femininity and the Development of Sexual Orientation in Women". Journal of Gay & Lesbian Mental Health. 12 (1-2). ss. 145-165. doi:10.1300/J529v12n01_09.
- ^ a b Gobrogge, Kyle L (Şubat 2008). "Genetic and Environmental Influences on 2D;4D Finger Length Ratios: A Study of Monozygotic and Dizygotic Male and Female Twins". Archives of Sexual Behavior. 37 (1). ss. 112-118. doi:10.1007/s10508-007-9272-2. (PMID) 18074216.
- ^ Dittmann, V (Haziran 1990). "Chapter V (F) of ICD-10: mental, behavioural and developmental disorders—introduction and overview". Pharmacopsychiatry. 23 (suppl 4). ss. 137-41. doi:10.1055/s-2007-1014552. (PMID) 2197637.
- ^ Dittmann, V (Haziran 1990). "Abnormalities of adult personality and behaviour (section F 6)—results of the ICD-10 field trial". Pharmacopsychiatry. 23 (suppl 4). ss. 170-2. doi:10.1055/s-2007-1014559. (PMID) 2197643.
- ^ Dittmann, V (1 Ağustos 1992). "[ICD-10 in psychiatric diagnosis. The concept and initial practical experiences]". Versicherungsmedizin (Almanca). 44 (4). ss. 114-9. (PMID) 1509643.
- ^ Zucker, KJ (Aralık 1996). "Psychosexual development of women with congenital adrenal hyperplasia". Horm Behav. 30 (4). ss. 300-18. doi:10.1006/hbeh.1996.0038. (PMID) 9047259.
- ^ Hines M, Brook C, Conway GS (Şubat 2004). "Androgen and psychosexual development: core gender identity, sexual orientation and recalled childhood gender role behavior in women and men with congenital adrenal hyperplasia (CAH)". J Sex Res. 41 (1). ss. 75-81. doi:10.1080/00224490409552215. (PMID) 15216426.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Dogum oncesi hormonal teori belli hormonlarin fetusun cinsiyet farklilasmasinda rol oynamasi gibi kisinin cinsel yonelimine de etki ettigini soyler Dogum oncesi hormonlar cinsel yonelimin ana belirleyicisi olabilir ya da genler biyolojik faktorler cevresel ve sosyal durumlarla birlikte yardimci bir faktor olabilir Cinsiyete uygun davranislarDogum oncesi hormonal teori belli hormonlarin fetusun cinsiyet farklilasmasinda rol oynamasi gibi kisinin cinsel yonelimine de etki ettigini soyler Gelisen beyin hucreleriyle etkilesim icinde olan hormonlarin ve genlerin etkiledigi beyin yapisindaki farkliliklarin cinsel yonelim dahil olmak uzere sayisiz davranistaki cinsiyet farkliliklarinin temeli olduguna inanilir Dogum oncesi hormonlar cocuklardaki cinsiyete uygun davranislari sex typed behaviour etkileyebilir Bu hipotez memeli hayvanlar ustunde yapilan cok sayida deneysel calisma sonucu ortaya atilmistir Benzer etkilerin insanlardaki norodavranissal gelisiminde gorulmesi uzmanlar arasinda buyuk bir tartisma konusu olmustur Son calismalar dogum oncesi maruz kalinan androjenin cocuklardaki cinsiyete uygun davranislari etkiledigine dair kanitlar bulmustur Garcia Falgueras ve Swaab tarafindan yapilan bir endokrinoloji calismasi sonucu cinsel kimlik ve cinsel yonelimi etkileyen ana mekanizmanin gelisen beyin ustundeki testosteronun etkisiyle ilgili oldugu tahmin edilmistir Buna ek olarak rahim icinde maruz kalinan hormonlarin buyuk oranda cinsel kimlik ve cinsel yonelim icin belirleyici oldugunu one surmustur Testosteron ostrojen projesteron gibi cinsiyet hormonlarinin ilk olarak cinsel organlarin daha sonra beynin cinsel olarak farklilasmasinda rol oynadiklarini soylemislerdir Ama hormonlarin etkisinin cinsel kimlik ve cinsel yonelimde cok onemli olmasina ragmen beynin cinsel olarak farklilasmasinda sadece hormonlarin rol oynamadigini belirtmislerdir Organizasyonel teori Fetuslerdeki yumurtaliklarin gelisimi androjenlerin varligina ya da yokluguna dayanmaktadir Hamileligin 6 ve 12 haftalari arasinda testosteronun uretimi ve dhydrotestosterona olan donusumu erkek fetusunun penisi testis torbasi ve prostatin gelisimi icin onemli faktorlerdir Kadinlarda bu androjen seviyelerinin olmamasi kadin cinsel organinin gelisimiyle sonuclanir Buna takip olarak beynin cinsel olarak farklilasmasi gerceklesir Cinsiyet hormonlari ergenlikte etkin olacak beyin ustundeki organizasyonel etkilerde rol oynar Bu iki surec ayri gerceklestigi icin genital maskulenlesmenin asamasi illaki beynin maskulenlesmesiyle iliskili degildir Cinsiyet farkliliklari en cok hipotalamusta ve amigdalada olmak uzere beynin bircok yapisinda bulunmustur Hamman ve meslektaslari 2003 amigdalanin insanlarin cinsel davranislarindaki rolunu inceleyen bir arastirma yapmistir Katilimcilara cinsel icerikli fotolar heteroseksuel bir ciftin cinsel aktivitede bulundugu ve karsi cinsin ciplak oldugu fotolar ve cinsel icerikli olmayan fotolar gosterilmistir Hamman ve meslektaslari kadinlarin gorsel cinsel uyariciya karsi yuksek seviyede cinsel uyarilma yasadigini erkeklerinse amigdala aktivitesinin seviyesinde bir artis oldugunu gozlemlemistir Bulgulara dayanarak amigdalanin cinsiyet farkliliklarinda onemli bir rol oynadigi one surulmustur Cinsiyet farkliliklari uzerinde yapilacak ilerideki arastirmalar beynin maskulenlesmesi feminenlesmesiyle ilgili daha saglam yanitlar verebilir Thyroid PCOS Orientation Organizasyonel teori hakkinda yapilan arastirmalar zordur cunku ahlaki olarak arastirmacilar gelisen fetusteki hormonlari degistiremez Bunun yerine dogal olarak olusan anormalilerin gelisimini inceleyerek sonuclar alabilirler Organizasyonel etkilerle ilgili yapilmis en kapsamli calisma Congenital Adrenal Hyperplasia dir Bu teoriye gore insanlar fizyolojik cinsiyet farkliliklarini fetuste androjenler tarafindan alir CAH hastalari CAH olmayan hastalara gore daha erkeksi ozelliklere sahip olmalidir Androjen Duyarsizligi Sendromu Androgen Insensitivity Syndrome androjenlerin organizasyonel etkileriyle ilgili baska bir gelisimsel anomalidir Androjen davranislara etki ediyorsa AIS kisiler erkeklere gore daha az kizlara gore ise daha cok erkeksi ozelliklere sahip olmalidir Androjenlerin cinsiyet kimligini onemli derecede etkiledigine dair bir kanit yoktur Dogum oncesi gelismede orta derecede androjen seviyelerinin erkek cinsiyet kimliginin olusma ihtimalini arttirdigi gorunmektedir ama bunun bir garantisi yoktur Arastirmacilar cinsel yonelim ve beynin farklilasmasinda sadece hormonlarin degil genlerin de ornegin SRY ve ZRY genleri rol oynadigini one surer Escinsel Cekim Cinsiyet Hosnutsuzlugunun Prenatal Tiroid Kurami Escinsel cekim cinsiyet hosnutsuzlugu ile ilgili Prenatal tiroid kurami Istanbul Turkiye deki cocuk psikiyatrisi kliniklerine basvuran genclerin klinik ve gelisimsel gozlemlerine dayanmaktadir Tiroid hastaligi olan annelerden dogan escinsel cekim cinsiyet disforisi gosteren 12 olgunun bildirimi ilk olarak Viyana da EPA Kongresi nde yapilmis 2015 ve ayni yil makale olarak yayinlanmistir Iki durum arasindaki son derece anlamli iliski Escinselligin Prenatal Tiroid Modeli olarak adlandirilan bagimsiz bir modelin onerilmesini sagladi Teoriyi gelistiren Turk cocuk ve ergen psikiyatristi Osman Sabuncuoglu na gore annedeki tiroid disfonksiyonu cocuklarda cinsiyete ozgu gelisimden anormal sapmalara yol acabilir Hashimoto tiroiditinde gorulen otoimmun yikici surec tiroid hormonlarinin azalmasi ve dogum oncesi androjen sistemi uzerindeki etkilerin tumu surece katkida bulunan mekanizmalar olarak tartisilmistir Sonradan kaleme alinan bir teorik makalede kadindan erkege transseksuellerde ve escinsel kadinlarda daha yuksek oranda polikistik yumurtalik sendromu PKOS oldugunu gosteren onceki arastirma bulgulari PKOS ve otoimmun tiroiditin siklikla birlikte gorulen hastaliklar olmasi nedeniyle Prenatal Tiroid Modeli nin bir gostergesi olarak ele alindi Ayni sekilde tiroid islev bozuklugu olan annelerden dogan cocuklarda artan otizm spektrum bozuklugu OSB oranlari ve cinsiyetten hosnutsuzluk populasyonlarinda OSB bireylerinin yuksek oranda gorulmesi benzer bir iliskiyi dusundurmektedir Bu baslikta anlatilan oruntuyu gosteren ikinci bir kucuk cocuk grubu Prag daki IACAPAP Kongresinde sunuldu Bundan baska Rio de Janeiro daki IACAPAP Kongresi nde 9 ek vaka daha bildirildi Sabuncuoglu 2024 1 LGBT topluluklarinda daha once yapilan arastirmalardan elde edilen sonuclar tiroid sistemine dikkat edilmesi cagrisinda bulunmustu Sabuncuoglu nun 2015 tarihli makalesinden kisa bir sure sonra Jeffrey Mullen in kaleme aldigi bir yorum yazisi Prenatal Tiroid Modeli nin onemini vurgulamis ve bu alandaki gelismeleri desteklemistir Daha sonra bircok yazar Prenatal Tiroid Modeli ne atif yaparak tiroid sisteminin cinsellikteki rolunu vurgulamistir Bunlar arasinda Carosa ve ark tiroid hormonlarinin insan cinsel fonksiyonunu guclu bir sekilde etkiledigini vurgulamis tiroid bezinin cinsel organlar ve beyin ile birlikte bir cinsel organ olarak kabul edilmesi gerektigi sonucuna varmislardir Ucuncul bir kaynak olarak endokrinoloji beyin ve davranis arasindaki etkilesim konusunda yetkin bir kitap da son baskisinda tiroid escinsellik onerisi makalesine atifta bulunmustur En onemlisi erkek escinseller uzerinde yapilan tum insan genomu capinda bir genetik iliskilendirme calismasi otoimmun tiroid fonksiyon bozuklugu ile ilgili olan Kromozom 14 te bir bolgede onemli bir farklilik tanimlamistir Bu gelisme acikca Prenatal Tiroid Modeli ne buyuk bir destek olmustur Dogum oncesi annesel stres Hamile farelerin stres seviyelerinin artmasinin anne karnindaki fetusun gelisimini etkiledigine dair kanitlar bulunmaktadir Ellis amp Cole Harding 2001 annesel stresteki birtakim olaylar zincirinin beyindeki cinsiyet farkliligini etkiledigini stresin annenin adrenal salgi bezlerinin kan sistemine yuksek seviyede stres hormonu gondermesine neden oldugu bunlarin onemli bir bolumunun plazental duvari astigi ve fetusun en cok testosteron hormonu olmak uzere cinsiyet hormonlarini surekli olarak almasini engelledigini gozlemlemistir Annesel stresle ilgili arastirmalarin kucuk sayida ornekler icermesi ve arastirmalarda hamilelikteki stres seviyesini dogru olcmenin zorlugu yuzunden genellenebilirligi dusuktur Baska kanitlar ilk 3 aylik donemin en onemli faktor oldugunu gosterse de bazi arastirmalar dogum oncesi stresin bebegin onemli derecede escinsel ya da biseksuel yonelim gelistirme ihtimalini arttirdigini desteklemektedir Arastirmalar hamilelik sirasinda nikotin ya da alkol tuketiminin erkek cinsel yonelimini etkilemedigini gostermektedir Kadinlarda annesel stresle cinsel yonelim arasinda bir iliski bulunamamistir Ama annesel stresle beraber sigara icilmesi sadece sigara icilmesine gore kiz bebeklerin escinsel yonelim gelistirme ihtimalini daha fazla arttirmaktadir Endokrinoloji calismalari amfetaminlerin tiroid bezi hormonlarinin kiz bebegin escinsel yonelim gelistirme ihtimalini arttirdigini bulmustur ama bu annesel stresle birlikte incelenmemistir Erkek escinselligi amp yuksek maskulenlik Cinsel yonelimle rahimde belirlenen ozellikler arasinda bir iliski olduguna dair kanitlar vardir Williams ve meslektaslari 2000 dogum oncesi hormonlar tarafindan belirlenen 2D 4D parmak oranini isaret parmagin yuzuk parmaga orani incelemisler lezbiyen ve heteroseksuel kadinlar arasinda farkliliklar bulmuslardir ama gay ve heteroseksuel erkekler arasinda farklilik bulamamislardir 1998 de McFadden tarafindan yapilan baska bir calismada beynin dogum oncesi hormonlar tarafindan belirlenen isitsel sistemleri incelenmis farkli cinsel yonelimlerdeki kisilerde farkli fiziksel ozellikler bulunmustur Swaab ve Hofmann suprakiazmatik cekirdegin SCN escinsel erkeklerde heteroseksuel erkeklere gore daha buyuk oldugunu bulmustur Suprakiazmatik cekirdek ayni zamanda erkeklerde kadinlara gore de daha buyuk olmasiyla bilinmektedir Swaab ve Hofmann in hipotalamusla ilgili calismalarinda 1990 2007 suprakiazmatik cekirdegin seviyesinin escinsel erkeklerde kontrol grubununkine gore 1 7 kat daha buyuk ve 2 1 kat daha fazla hucre icerdigini bulmustur Ayrica gay erkeklerin ortalama olarak heteroseksuel erkeklerden daha yuksek testosteron seviyesine sahip olduklari daha buyuk ve kalin penislere sahip olduklari rapor edilmistir Dogum sirasi etkisi Gay erkeklerin ortalama olarak daha fazla buyuk erkek kardese sahip olma fenomuna dogum sirasi etkisi fraternal birth order effect denir Fazla sayida buyuk erkek kardese sahip olan erkeklerin fetuste daha fazla androjene maruz kaldiklari one surulmustur Dogum sirasi etkisinin kadinlarda goruldugune dair bir kanit yoktur Dogum sirasi etkisi teorisi birkac erkek hamileliginden sonra anne bagisiklik sisteminin erkek bebege bir reaksiyon gelistirdigini soyler Boagert hipotezinde Bagisiklik sisteminin amaci erkek fetusunun beyin hucrelerinin on hipotalamus da dahil yuzeyindeki erkege ozgu molekuller olabilir Anti erkek antikorlar bu molekullere baglanabilir ve onlarin normal cinsel farkliliklardaki rolune engel olabilir Bu da erkek bebegin kizlara degil erkeklere ilgi duymasina neden olabilir demistir Garcia Falgueras and Swaab Dogum sirasi efekti annenin erkeklerdeki Y kromozomu uretimine bagisiksal reaksiyon vermesiyle aciklanabilir Annenin bu bagisiklik reaksiyonu vermesi her erkek hamileliginde artiyor olabilir demistir Anne her erkek cocuk dogurdugunda erkek bebegin escinsel olma ihtimalinin bir onceki erkeginkinin yuzde 33 48 i kadar arttigi tahmin edilmektedir ama bu oran populasyondaki erkek escinselligin sadece kucuk bir bolumunu aciklamaktadir Bu yuzden bu hipotez escinsel erkeklerin cogunlugu icin gecerli degildir Dogum sirasi etkisiyle beraber el yanlilik dogum oncesi hormonlarin cinsel yonelime olan etkisinin baska bir kanitidir cunku el yanlilik erken sinirsel gelisimin bir isareti olarak dusunulmektedir El yanlilikla diger baglantili seyler ornegin beyinsel yanlilik dogum oncesi hormonal profil uzaysal yetenek de cinsel yonelimle baglantilidir Dogum sirasi etkisi sadece sag yanli erkeklerde gozlenmistir sol yanli erkeklere bir etkisi oldugu tespit edilememistir Erkek escinselligi amp dusuk maskulenlik 1991 de yapilan bir calismada Simon LeVay cinsel davranislari kontrol eden ve dogum oncesi hormonlarla baglantili olduguna inanilan on hipotalamustaki noronlarin cok kucuk bir kumesinin heteroseksuel erkeklerde escinsel erkeklere gore 2 kattan daha fazla buyuk oldugunu bulmustur Bu bolge ayni zamanda heteroseksuel erkeklerde heteroseksuel kadinlara gore de 2 kattan daha fazla buyuk oldugu bulundugundan escinsel erkeklerdeki hipotalamustaki bu cinsel farkliligin kadinsal yonde oldugu one oldugu surulmustur 2003 te Orageon State Universitesi ndeki bilim adamlari koyunlar ustunde yaptigi bir calismada benzer sonuclar elde etmistir Kadin escinselligi Kadinlarin cinsel yonelimini inceleyen cogu deneysel ve teorik arastirma lezbiyen kadinlarin maskulen heteroseksuel kadinlarin feminen oldugu fikrinden hareket eder Bu fikir escinselligi cinsel ilgi ve cinsel kisiligi tersine ceviren biyolojik anormalliklerin sonucu olarak goren arastirmacalarin tersine cevrilme teorisinin izinden gitmektedir El yanlilikla ilgili yapilan calismalarda heteroseksuel kadinlara gore lezbiyen kadinlarda sag yanli olmama durumunun daha yuksek oranda gorulmesi dogum oncesi maskulenlesme ve cinsel yonelim arasinda bir baglanti oldugunu gostermektedir cunku sag yanli olmama durumu erkeklerde kadinlara gore de daha yuksek oranda gorulmektedir En az 6 farkli laboratuvarda toplanan verilerde lezbiyen kadinlarin heteroseksuel kadinlara gore daha maskulenlesmis 2D 4D parmak oranina sahip oldugunun gozlenmeside bu baglanti tezini desteklemektedir Bu etki henuz heteroseksuel ve escinsel erkeklerde gozlenmemistir Ama bu parmak oranlarinin dogum oncesi androjenlerle baglantili oldugu tartismalidir Baska dogum oncesi faktorlerde bunda rol oynayabilir Bazi arastirmalar bu hipotezi desteklerken digerleri desteklememistir Gecmiste dusuk yapmayi engellemek icin kullanilan bir ilac olan DES kadinlarin cinsel yonelimiyle olan iliskisi incelenmistir Anne karnindayken DES e maruz kalmis kadinlar kontrol grubundaki kadinlara gore daha yuksek oranda 17 ye 0 escinsel birliktelik yasadiklarini rapor etmistir Ama DES kadinlarin buyuk cogunlugu tumuyle heteroseksuel yonelime sahip oldugu rapor edilmistir Kongenital adrenal hiperplazi fetus gelisirken yuksek androjen seviyelerinde olusan otozomal resesif bir hastalik hastalarinin kontrol grubundaki kadinlara gore daha yuksek oranda escinsel yonelime sahip oldugu gozlenmistir Bu duruma bu hastaliga sahip kizlar maskulenlesmis bir cinsel organla dogduklari icin aileleri onlari daha erkeksi yetistirmis ve bu da cinsel yonelimini etkilemistir diye aciklama getirilebilmektedir Ama kizlarin cinsel organlarinin maskulenlesme seviyeleriyle cinsel yonelimleri arasinda bir iliski olmadigi gozlenmistir Bu yuzden ailesel etkinin degil dogum oncesi hormonlarin onemli faktor oldugu one surulmustur Kongenital adrenal hiperplazi ve DES calismalari dogum oncesi hormonal teoriyi bir parca desteklemektedir ama sadece escinsel kadinlarin kucuk bir bolumunun escinselligini aciklamaktadir Ayrica bakinizBiyoloji ve cinsel yonelim El yanlilik ve cinsel yonelim Dogum sirasi ve erkeklerin cinsel yonelimiKaynakca a b c d e Garcia Falgueras Alicia amp Swaab Dick F Sexual Hormones and the Brain op cit p 24 a b Hines Melissa Ekim 2010 Sex related variation in human behavior and the brain Trends in Cognitive Sciences 14 10 ss 448 456 doi 10 1016 j tics 2010 07 005 Garcia Falgueras Alicia amp Swaab Dick F Sexual Hormones and the Brain An Essential Alliance for Sexual Identity and Sexual Orientation in Endocrine Development vol 17 pp 22 35 2010 ISSN 1421 7082 authors are of Netherlands Institute for Neuroscience of author contact is 2d author vol 17 is Sandro Loche Marco Cappa Lucia Ghizzoni Mohamad Maghnie amp Martin O Savage eds Pediatric Neuroendocrinology Garcia Falgueras Alicia amp Swaab Dick F Sexual Hormones and the Brain op cit p 25 Garcia Falgueras Alicia amp Swaab Dick F Sexual Hormones and the Brain op cit pp 23 24 reference omitted a b c d Bao Ai Min 18 Subat 2011 Sexual differentiation of the human brain Relation to gender identity sexual orientation and neuropsychiatric disorders Frontiers in Neuroendocrinology 32 2 ss 214 226 doi 10 1016 j yfrne 2011 02 007 PMID 21334362 Garcia Falgueras Alicia amp Swaab Dick F Sexual Hormones and the Brain op cit p 24 single quotation marks so in original Hamann Stephan Nisan 2003 Men and women differ in amygdala response to visual sexual stimuli Nature Neuroscience 7 4 ss 411 416 doi 10 1038 nn1208 a b c d Berenbaum Sheri A Nisan 2011 Sexual differentiation of human behavior Effects of prenatal and pubertal organizational hormones Frontiers in Endocrinology 32 2 ss 183 200 doi 10 1016 j yfrne 2011 03 001 Ngun Tuck C Ekim 2010 The genetics of sex differences in brain and behavior Frontiers in Neuroendocrinology 32 2 ss 227 246 doi 10 1016 j yfrne 2010 10 001 Sabuncuoglu O 28 Mart 2015 Maternal Thyroid Dysfunction During Pregnancy May Lead to Same sex Attraction gender Nonconformity in the Offspring Proposal of Prenatal Thyroid Model European Psychiatry Abstracts of the 23rd European Congress of Psychiatry Ingilizce 30 374 doi 10 1016 S0924 9338 15 30294 7 ISSN 0924 9338 Sabuncuoglu Osman 30 Eylul 2015 High Rates of Same Sex Attraction Gender Nonconformity in the Offspring of Mothers with Thyroid Dysfunction During Pregnancy Proposal of Prenatal Thyroid Model Mental Illness 7 2 5810 doi 10 4081 mi 2015 5810 ISSN 2036 7457 PMC 4620281 2 PMID 26605033 14 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Nisan 2023 Sabuncuoglu Osman 23 Ekim 2017 Towards a further understanding of prenatal thyroid theory of homosexuality Autoimmune thyroiditis polycystic ovary syndrome autism and low birth weight Mental Illness 9 2 7325 doi 10 4081 mi 2017 7325 ISSN 2036 7457 PMC 5661141 2 PMID 29142667 14 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Nisan 2023 7 Eylul 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Ellis Lee Hellberg Jill 1 Ocak 2005 Fetal exposure to prescription drugs and adult sexual orientation Personality and Individual Differences Ingilizce 38 1 225 236 doi 10 1016 j paid 2004 04 004 ISSN 0191 8869 Frisch Morten Nielsen Nete Munk Pedersen Bo Vestergaard 1 Ocak 2014 Same sex marriage autoimmune thyroid gland dysfunction and other autoimmune diseases in Denmark 1989 2008 European Journal of Epidemiology Ingilizce 29 1 63 71 doi 10 1007 s10654 013 9869 9 ISSN 1573 7284 Mullen Jeffrey 23 Haziran 2016 A Link Between Maternal Thyroid Hormone and Sexual Orientation Mental Illness 8 1 6591 doi 10 4081 mi 2016 6591 ISSN 2036 7457 PMC 4926038 2 PMID 27403279 14 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Nisan 2023 a b Carosa Eleonora Lenzi Andrea Jannini Emmanuele A 15 Mayis 2018 Thyroid hormone receptors and ligands tissue distribution and sexual behavior Molecular and Cellular Endocrinology MOLECULAR ENDOCRINOLOGY OF SEXUAL BEHAVIOUR Ingilizce 467 49 59 doi 10 1016 j mce 2017 11 006 ISSN 0303 7207 Basavanhally Tara Fonseca Renee Uversky Vladimir N Kasim 2018 Born This Way Using Intrinsic Disorder to Map the Connections between SLITRKs TSHR and Male Sexual Orientation PROTEOMICS Ingilizce 18 21 22 1800307 doi 10 1002 pmic 201800307 Wang Yan Wu Haoda Sun Zhong Sheng 1 Ekim 2019 The biological basis of sexual orientation How hormonal genetic and environmental factors influence to whom we are sexually attracted Frontiers in Neuroendocrinology Ingilizce 55 100798 doi 10 1016 j yfrne 2019 100798 ISSN 0091 3022 Castello Roberto Caputo Marco 1 Eylul 2019 Thyroid diseases and gender The Italian Journal of Gender Specific Medicine Italyanca 5 3 136 141 doi 10 1723 3245 32148 18 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Nisan 2023 Castellanos Cruz Laura Bao Ai Min Swaab Dick F 2017 Sexual Identity and Sexual Orientation Hormones Brain and Behavior Elsevier pp 279 290 doi 10 1016 b978 0 12 803592 4 00104 8 ISBN 9780128036082 retrieved 2022 09 07 Sanders Alan R Beecham Gary W Guo Shengru Dawood Khytam Rieger Gerulf Badner Judith A Gershon Elliot S Krishnappa Ritesha S Kolundzija Alana B Duan Jubao Gejman Pablo V 7 Aralik 2017 Genome Wide Association Study of Male Sexual Orientation Scientific Reports Ingilizce 7 1 16950 doi 10 1038 s41598 017 15736 4 ISSN 2045 2322 PMC 5721098 2 PMID 29217827 14 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 18 Nisan 2023 KB1 bakim PMC bicimi link a b c d e Ellis Lee 26 Eylul 2001 The effects of prenatal stress and of prenatal alcohol and nicotine exposure on human sexual orientation Physiology amp Behavior 74 1 2 ss 213 226 doi 10 1016 S0031 9384 01 00564 9 PMID 11564471 Wilson G D amp Rahman Q 2005 Born Gay The Psychobiology of Sex Orientation Peter Owen London Swaab DF Zhou JN Ehlhart T Hofman MA Haziran 1994 Development of vasoactive intestinal polypeptide neurons in the human suprachiasmatic nucleus in relation to birth and sex Brain Res Dev Brain Res 79 2 ss 249 59 doi 10 1016 0165 3806 94 90129 5 PMID 7955323 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link a b c d e f Gooren Louis Kasim 2006 The biology of human psychosexual differentiation Hormones and Behavior 50 4 ss 589 601 doi 10 1016 j yhbeh 2006 06 011 PMID 16870186 Swaab Dick Aralik 1990 An enlarged suprachiasmatic nucleus in homosexual men Brain Research 537 1 2 ss 141 148 doi 10 1016 0006 8993 90 90350 K PMID 2085769 Brodie HK Gartrell N Doering C Rhue T Ocak 1974 Plasma testosterone levels in heterosexual and homosexual men Am J Psychiatry 131 1 ss 82 3 PMID 4808435 13 Aralik 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 8 Haziran 2013 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link Bogaert AF Hershberger S Haziran 1999 The relation between sexual orientation and penile size PDF Arch Sex Behav 28 3 ss 213 21 doi 10 1023 A 1018780108597 PMID 10410197 a b Bogaert Anthony Ekim 2007 Interaction of Birth Order Handedness and Sexual Orientation in the Kinsey Interview Data Behavioral Neuroscience 121 5 ss 845 853 doi 10 1037 0735 7044 121 5 845 Blanchard Ray Nisan 2007 Birth Order Sibling Sex Ratio Handedness and Sexual Orientation of Male and Female Participants in a BBC Internet Research Project Archives of Sexual Behavior 36 2 ss 163 176 doi 10 1007 s10508 006 9159 7 PMID 17345165 a b c d e f Peplau Letitia Ekim 2008 Masculinity Femininity and the Development of Sexual Orientation in Women Journal of Gay amp Lesbian Mental Health 12 1 2 ss 145 165 doi 10 1300 J529v12n01 09 a b Gobrogge Kyle L Subat 2008 Genetic and Environmental Influences on 2D 4D Finger Length Ratios A Study of Monozygotic and Dizygotic Male and Female Twins Archives of Sexual Behavior 37 1 ss 112 118 doi 10 1007 s10508 007 9272 2 PMID 18074216 Dittmann V Haziran 1990 Chapter V F of ICD 10 mental behavioural and developmental disorders introduction and overview Pharmacopsychiatry 23 suppl 4 ss 137 41 doi 10 1055 s 2007 1014552 PMID 2197637 Dittmann V Haziran 1990 Abnormalities of adult personality and behaviour section F 6 results of the ICD 10 field trial Pharmacopsychiatry 23 suppl 4 ss 170 2 doi 10 1055 s 2007 1014559 PMID 2197643 Dittmann V 1 Agustos 1992 ICD 10 in psychiatric diagnosis The concept and initial practical experiences Versicherungsmedizin Almanca 44 4 ss 114 9 PMID 1509643 Zucker KJ Aralik 1996 Psychosexual development of women with congenital adrenal hyperplasia Horm Behav 30 4 ss 300 18 doi 10 1006 hbeh 1996 0038 PMID 9047259 Hines M Brook C Conway GS Subat 2004 Androgen and psychosexual development core gender identity sexual orientation and recalled childhood gender role behavior in women and men with congenital adrenal hyperplasia CAH J Sex Res 41 1 ss 75 81 doi 10 1080 00224490409552215 PMID 15216426 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link