Düşlerin Yorumu veya Rüyaların Yorumu (Almanca: Die Traumdeutung), Avusturyalı nörolog Sigmund Freud'un en ünlü çalışmalarından biridir. Aslında 1899 yılında yayımlanan kitap yayınevi tarafından 1900 tarihiyle basılmıştır. Freud, araştırma hayatı boyunca bu çalışmasına devam etmiş ve gelişmeleri yeni baskılarına eklemiştir. Yazıldığı dönemde çok ilgi çekmemesine rağmen sorguladığı konu ve uyguladığı yöntemle zamanla ön plana çıkan eser olumlu ve olumsuz birçok tepki almıştır. Özellikle rüya incelemelerinin bilimselliğinin tartışmaları Freud'un eleştirildiği önemli noktalardan biri olmuştur.
Die Traumdeutung | |
Düşlerin Yorumu 1. Kitap | |
Yazar | Sigmund Freud |
---|---|
Çevirmen | (İngilizceden çeviri) |
Ülke | Avusturya |
Dil | Almanca |
Konu | Psikanaliz |
Tür | Araştırma-İnceleme |
Yayım | 1900 |
Yayımcı | |
ISBN |
Düşlerin Yorumu, yazarın düşün dünyasını her açıdan etkileyen Oidipus kompleksini de ilk defa ileri sürdüğü eseridir. Eserin yazılma aşamasından Freud'un ile yazışmalarında, bu fikri edindikten sonra "önce kafasındaki düşünceleri yazmak istediğini, daha sonra literatürü inceleyip duruma göre tartışmasını değiştirmeyi planladığını" belirtmektedir. Araştırmanın özgünlüğü için böyle bir gereksinim hissettiğini ifade eder. Fakat bazı iddialarının Nietzsche'nin Tragedya'nın Doğuşu adlı eserindeki Oedipus ile ilgili tartışmalarına benzerlik göstermesi, Freud kendisine herhangi bir gönderme yapmasa da, ondan etkilendiğine işaret edebilir.
Rüya, uykunun genel ve karakteristik özelliklerinden biri olup, uykunun hızlı göz hareketi (REM)adlı evreleriyle yakından ilişkili bulunan, görsel ve işitsel algı ve duygulardır. Rüyaların biyolojik içeriği, işleyişi ve maksatları tümüyle anlaşılmış değildir. Rüyalara “duyusuz algı”nın bir türü veya nesnesiz algı olarak da bakılabilir. Çeşitli inanışlara ve tahminlere de neden olan rüyalar, her zaman için ilginç ve yoruma açık bir konu oluşturmuşlardır. Farklı psikoloji ekollerinin, parapsikologların ve deneysel spiritüalistlerin rüyaları farklı biçimlerde açıklama çabaları olmuştur. Rüyaların işleyişinin açıklanması bilimsel topluluğun genel kabulüne göre varsayımlar düzeyinden öteye pek gidememiş olup, rüyalar halen esrarını korumakta olan bir inceleme alanını oluşturmaktadır. Rüyaların bilimsel incelenmesi oneiroloji adını alır.
Freud'un rüya yorumlama teknikleri
Kitabın ikinci bölümünde rüya yorumlamasında kullandığı yöntemleri açıklayan yazar, örnek olarak kendi gördüğü 23-24 Temmuz 1895 tarihli "Irma" rüyasını kullanmaktadır. Bu tartışmasında iki yöntem ön plana çıkar: "Sembolizm" ve "şifre" yöntemi. Sembolik rüya anlayışını yeteri kadar bilimsel olmadığı gerekçesiyle elese de özellikle edebiyatçılar tarafından yaratılan yapay rüyalar için geçerli bir sistem olarak tavsiye etmektedir. Bilincin incelenmesi bağlamında kendisi şifre çözme yöntemini tercih etmiştir. Bu metoda göre rüyaların bir bütünü oluşturan parçalarının rüyayı gören kişinin uyanık hayatı ve psikolojisi üzerinden incelenemesi söz konusudur.
Bir "Dilek gerçekleşmesi" olarak rüya
Freud, üçüncü bölümde rüyalar üzerine tavrını açıkça ortaya koymaktadır. Ona göre rüya bir "dilek gerçekleşmesi"dir. Araştırmacının bu açıklaması tepki almış ve çevresindeki birçok insan aksini kanıtlamak için rüya örnekleri vermişlerdir. Kitabında bunlardan bazılarını anlatan Freud, bu sözde dilek gerçekleşmesi olmayan rüyaların aslında nasıl dilek gerçekleşmesi olduğunu yorumlarıyla kanıtlamaktadır. Yazara göre rüyalar bazen oldukça açık bir şekilde bazen de ilk bakışta ortaya çıkmayan gönderimlerle, ama her seferinde rüyayı gören kişinin uyanık hayatta gerçekleştiremediği bir dileğin rüya aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve bir bakıma bilincin rahatlatmasıdır.
Rüyada çarpıtma ve sansür
Rüyanın bir dilek gerçekleştirme olduğunu söyleyen yazar, rüyanın bunu doğrudan gerçekleştirmemesini "çarpıtma" kavramı ile açıklar. Kitabı dördüncü bölümünü ise bu çarpıtmayı örneklerle açıklamaya ayırır. Rüya-çarpıtması, bilincin rüyalara uyguladığı bir çeşit sansürdür. Bu doğrultuda rüyanın dilek gerçekleştirme olduğu iddiasını şu şekilde güçlendirir:
“ | Rüya (baskı altında tutulmuş) bir dileğin (başka bir kılıkta) gerçekleşmesidir. | „ |
Rüyanın malzemeleri
Freud, kitabın bir sonraki bölümünde rüya malzemesinin nereden geldiğini açıklamaktadır. Buna rüyanın içeriğini ikiye ayırmakla başlar: rüyada görülen asıl içerik ve bu içeriğin oluşumuna katkıda bulunan ve yorumlanmasında önem taşıyan düşünsel içerik. Asıl içerik, yani görülen malzeme deşifre edilmesi gereken malzemedir ve uyanık hayatla kurulan bağlantılar doğrultusunda yorumlanarak düşünsel niteliği ortaya çıkarılır. Rüya yaratımında bu içerikleri yaratan malzemelerin üç ana özelliği vardır:
- Rüya görüldüğü gecenin gündüzündeki izlenimleri tercih eder.
- Bu izlenimlerden genellikle önemli olan detayları değil kıyıda köşede kalmış ufak detayları seçer.
- Çocukluğumuzdan kalma çok eski, unuttuğumuzu sandığımız detayları bulup çıkarabilir.
Bölümün devamında rüya malzemesinin niteliklerini ve bu niteliklerin nasıl bir araya gelip rüyanın iki seviyeli içeriğini oluşturduklarına örnekler vermektedir. Rüya malzemesinin kaynakları üç genel grupta toplanmaktadır. Yakın döneme ait anılar, bebeklik dönemine ait anılar ve doğrudan bedensel kaynaklardan gelen uyarıcılar. Yazar rüyaların en önemli malzemesi olarak bebeklik anılarını verirken yakın dönem anılarının da bir çeşit tetik olarak altını çizmektedir. uyarıcıları etkisini ise kabul etmekle birlikte önemsiz, daha doğrusu etki seviyesi çok düşük olarak değerlendirmektedir.
Tipik Rüyalar
Freud bu bölümde ayrıca hemen hemen herkesin gördüğü "" rüyalara örnekler verip yorumlamaktadır. Bunlardan birincisi "çıplaklık" rüyasıdır. Kişinin rüyasında kendini çıplak ya da yarıçıplak görmesi, bundan rahatsızlık duyması, durumdan kurtulmak için bir şeyler yapmak istemesi ama yapamamasını içerir. Yazarın yorumlamasına göre bu tip rüyalar; rüyayı gören kişinin bebeklik dönemindeki "teşhircilik" dileğinden kalmadır. Bebeklikte kendi çıplaklığından alınan zevkten, büyüme ve kültürleşme sürecinde vazgeçilmek zorunda olunması ve bastırılmasıyla bu dileğin izleri, yetişkinlikte rüyada dilek gerçekleşmesi olarak ortaya çıkmaktadır. Rüyada duyulan utanç ise bilinçaltındaki ikincil alanın sansürcü olarak devreye girmesidir.
Tipik rüyaların ikinci örneği, sevilen birinin öldüğünün görülmesidir. Freud, bu rüyaları da bebeklikten kalma dileklere bağlamaktadır. Eğer öldüğü görülen kişi bir kardeş ise kişinin yaşadığı, yine erken yaşlardan kalma, kendisine gösterilen ilginin paylaşılma durumu ve buna bağlı olarak rekabet duygularını içermektedir. Fakat bu rekabet duygusunda yaş farkı önemli yer tutmaktadır. Bu rüyalarda görülen kişi anne ya da baba ise yine benzer bir ilgi paylaşımı durumu söz konusudur. Bu tür rüyalarda hemen her zaman kişi kendi cinsiyetinden olan ebeveynin öldüğünü görmektedir. Yani genellikle kız çocuk annenin, erkek çocuk babanın öldüğünü görür. Bunun nedeni kültürleşme sürecinde çocukta cinsiyet ayrımlarının oluşmaya başlaması ve kendi cinsiyetinden olanın olası rakipliğidir. Kısacası özde çocuksu bir bencillik yatmaktadır. Fakat şu unutulmamalıdır ki çocuklar için ölüm yetişkinlerindeki deneyimindeki anlamını taşımamaktadır. Onlar için ölüm kişinin uzun süreli uzaklaşmasından, bir yerlere gidip dönmemesinden öteye gitmemektedir. Yani yetişkinlerdeki gibi hayatın sona ermesi, toprağa gömülme, biyolojik bedenin çürümesi, hiçlik, varolmamak gibi karmaşık duygu ve düşünceleri içermez. Çocuk ölümden bahsettiğinde oldukça masum duygulara sahiptir. Kişinin yetişkinliğinde bu tür rüyalar görmesi yine çocukluktan kalma dileklerin gerçekleşmesidir.
Oedipus Rex
Freud, tipik rüyalar altında erkek çocuğun babasının ölümünü dilemesinden bahsederken ünlü Oedipus teorisini de ilk defa ortaya koymaktadır. Efsaneye göre Thebes'in kralı oğlu Oedipus'un kendisini öldürüp tahtına geçeceği kehanetini duyduktan sonra oğlunu Thebes'ten uzaklaştırır. Başka bir kral tarafından büyütülen Oedipus babasını öldürüp annesiyle evleneceği kehanetini duyunca ülkesinden ayrılır. Yolda Laius ile karşılaşır ve savaşarak onu öldürür. Thebes'e vardığında büyük sfenks'in bilmecesini çözer ve kral ilan edilir. Bilmeden annesiyle evlenir ve çocuk sahibi olur, bunu öğrendiğinde ise ceza olarak kendi gözlerine mil çektirir. Bu bağlamda Freud, erkek çocukların anneleri ile olan yakınlığının büyüdüğünde bozulması ve babanın bir irade temsilcisi olarak bunun nedeni olmasından dolayı çocuğun bilinçaltında rekabet ve nefret oluşur. Zamanla kültürleşme sürecinde bu duygular unutulsa da erkek çocuğun bilinçaltında babanın yerini alma ve anneye tekrar tamamen sahip olma (bebeklik dönemindeki gibi) dileği yer edinir. Efsanede ve Sofokles'in oyununda Kral Oedipus'un hikâyesi aslen kaderden kaçılmayacağı ve Tanrıların gücünü anlatsa da Freud'un baba-oğul rekabetini örneklemesi için önemli bir araç olmuştur.
William Shakespeare'in Hamlet oyununu da bu bağlamda değerlendiren Freud, edebi eserlerin yazarlarının psikolojik süreçlerinin ürünleri olduğunu ileri sürerek Psikanalitik edebiyat kuramının temellerini atmıştır.
Rüyanın İşleyişi
Freud, rüyaların oluşumu ve işleyişi için üç önemli işlemden bahsetmektedir: yoğunlaştırma (condensation), üst-belirleme (over-determination) ve yer değiştirme (displacement)'dir.
Yoğunlaştırma
Oldukça az olan rüya malzemesinin aynı anda birçok düşünce ve duygunun ifadesi olmasına denir. Bu nedenle Freud "Yazıldığında rüya yarım sayfa dolduracaktır ama arkasında yatan analizi altı, sekiz, on iki kat daha çok sayfa isteyecektir" demiştir. Bu yoğunlaştırmanın herhangi bir oranı ya da orantısı bulunmamaktadır, çünkü rüya gerçeğin birebir sembolü değil, birçok işlemden geçmiş ifadesidir.
Üst-belirlenme
Yoğunlaştırmayla bağlantılı olarak rüyaların düşünsel ifadesinde bir "üst-belirlenme" oluşur. Yazar bunu şu şekilde açıklar: Çağrışımlar aracılığıyla rüya içeriğinin bir öğesi birçok düşünceye bağlanabilir ya da bir düşünce birçok farklı rüya öğesinde temsil edilebilir. Bu şekilde rüyanın içeriği ve onu oluşturan düşünceler arasında birçok kesişme noktası olmasına Freud üst-belirlenme demektedir.
Yer Değiştirme
Psikanalize göre rüyalar "farklı" şekilde odaklanırlar. Rüyanın içeriğinde ön plana çıkan öğeler rüyaya neden olan düşünsel gerçek için aynı derecede önemli olmayabilir. Ya da rüyayı oluşturan düşünsel içeriğin en önemli detayları rüyada önemsiz bir yere sahip olabilir. Hatta rüyada hiç yer almayabilir ve sadece analiz ile kurulacak bağlantılarla ortaya çıkabilirler. Bu önem ve odak değişikliklerine Freud "yer değiştirme" demektedir.
Rüyada temsiliyet
Rüyadaki öğelerin rüyayı oluşturan düşüncelerle arasındaki bağlantı özde temsiliyete dayanmaktadır. Yani rüyasını gördüğümüz şeyler rüyada gerçekleşen düşünsel bir süreci ifade etmemektedirler. İfade edilen süreç kişinin uyanıkken gerçekleştirdiği entelektüel bir aktivitedir. Rüya bu sürecin niteliklerini kalıp olarak alır ve belirli bağlantılarla malzemesine ekler. Bu nedenle rüyalarda mantık bağlantıları, neden-sonuç ilişkileri ya da çelişkiler doğrudan belirmez. Örneğin rüyada "hayır" yoktur, bu olumsuzluğu rüya, malzemenin karşısına çıkardığı karşıtlık ve çelişki ile verir. Ayrıca iki ya da daha fazla şey arasında seçim yapılması gereken durumlarda rüya seçenekleri birleştirerek bileşik bir yapı yaratır. Mesela rüyadaki bir kişi birden fazla kişinin belirleyici niteliklerini taşıyarak bir melez karakter olur. Bu tür durumlarda düşün yorumu "şu ya da bu" şeklinde değil, ikisi birden, yani "ve" bağlacıyla kurulmalıdır.
Buna ek olarak Freud, temsiliyet ilişkilerinde dile çok büyük önem vermektedir. Rüya oluşum aşamasında görsel olarak temsil edemediği şeyleri, dil oyunlarıyla başka imajlara yönlendirerek görselleştirir. Bu bağlamda, kimi zaman, , gibi nitelikler ön plana çıkar.
Rüyada hesap işlemleri ve konuşma
Rüya kendi kendine konuşma üretecek bir düşünsel sürece sahip değildir. Genellikle rüyada konuşulanlar, kurulan cümleler daha önce uyanıkken söylenmiş, duyulmuş ya da okunmuştur. Bunların dışında kalanlar da bir şekilde onlara bağlantılıdırlar. Burada yine dil oyunları devreye girer.
Hesap işlemleri ise genellikle yanlış çıkmaktadır. Bunun nedeni olarak Freud, aslında bu hesap işlemlerinin gerçek hesapla bir alakaları olmamalarını gösterir. Rüyada geçen sayılar uyanık hayatta başka bağlamlarda geçmiş olan sayılarla alakalıdırlar. Rüya oluşurken rakamların ifade ettikleri önemi temsiliyet yöntemiyle ortaya koyar.
Bu savı destekleyecek bir kanıt şu olabilir: Uyurken insanların mantıksal ve matematiksel işlemlerden sorumlu olan beynin pre-temporal lobunun pasif halde olmasıdır.
Saçma rüyalar
Çoğu zaman kişi, gördüğü rüyanın saçmalığından bahseder. Freud'a göre sağlıklı bir insanı gördüğü saçma rüyalar aslında bir eleştiri ve alay mekanizmasıdır. Rüya ifade etmek istediği düşünce ve duyguyu ona uygun gördüğü bir formatta yaratır. Yani düşünsel içerik rüyanın şeklini belirler. Bu tür rüyalar analiz edildiğinde ortaya genellikle ifade edilen duruma bir eleştiri söz konusudur, ama bu eleştiri bir çeşit sansürden geçer. Yazar özellikle babası ölmüş kişilerin babalarını gördükleri rüyaların bu şekilde olduğunu ve bunun yine Oidipus kompleksi ile bağlantılı olduğunu iddia etmektedir. Belki de saçma rüyaların işlevinin en iyi örneği edebiyattaki "deli" ya da "aptal" karakterlerini verir. Bu karakterler en ifade edilmesi zor şeyleri, deli oldukları gerçeğinin arkasına saklanarak rahatlıkla ifade edebilmektedirler. Örnek olarak Shakespeare'in oyunlarından Kral Lear ve Hamlet verilebilir. Kral Lear'daki "deli" karakteri Lear'ın en büyük eleştirmeniyken, Hamlet deli olduğunu iddia ederek kontrolü elinde tutar.
Bu bölümde Freud dikkatleri rüyaların kendi yargı mekanizmaları olmadığına çekmektedir. Yani rüyalarda ön plana çıkan değer yargıları ve ilgili yorumsal nitelikler rüyadan değil, rüyanın oluşumunu sağlayan düşünsel malzemeden gelmektedir. Yani bir çeşit uyarlamadır. Kimi zaman bu uyarlama o kadar başarılı olur ki, rüyanın bağımsız bir düşünce süreci varmış duygusu yaratır.
Rüyaların duygusal etkileri
Benzer bir durum rüyalarda ifade edilen duygular ile asıl hissedilen duygular için de söylenebilir. Rüyanın malzemesi olan düşünceler yoğun bir sansür ve değişim sürecinden geçer, ama bu düşüncelere bağlı olan duygular kalır. Bunun sonucunda bazen "rüya görme" süresince korku, üzüntü gibi duygular hissedilmesi gerekirken bu duygular hissedilmez. Ya da rüyada alakası olmayan bir durumda sevinç veya acı hissedilebilir. Kısacası rüyada hissedilen duygunun kaynağı rüyadaki imgeler ve olaylar değil, onların altında yatan ve yönlendirmeyle oluşmasını sağlayan asıl düşüncelerdir. Ayrıca rüyanın kendi malzemesi ile düşünsel malzemesinin duygular ile bağlantısı şu şekilde açıklanabilir: Rüyada bir duygu varsa, bu mutlaka rüyanın düşünsel kaynağında da bulunur. Ama düşünsel malzemeye bağlı bir duygu illa rüyanın kendisinde var olacak diye bir kural bulunmamaktadır.
Rüya Sürecinin Psikolojisi
Rüyaların büyük bir bölümü uyanıldığında unutulmuş olur. Hatırlanmaya çalışıldığında eklemeler olacağı varsayımıyla Freud'un rüyalara ve psikanalitik niteliklerine verdiği önem eleştirilmektedir. Fakat Freud'a göre bu eleştiriler yersizdir. Rüyaların unutulması ve başkasına anlatılırken değişebilmesi durumu aslında yorumlamayı önemli ve olumlu şekilde etkiler. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz: Rüya bir "dilek gerçekleşmesi"dir. Genellikle bilinçaltında kalan bir dileğin rüyanın oluşum sürecinden geçerken sansüre ve değişime uğramasıyla oluşan, yoğunlukla görsel bir deneyimdir. Bilinçaltındaki dileğin rüyada ifadesini sağlayan sansür kişi uyandığında da devam eder. Rüyaların unutulması veya anlatılırken değişikliğe uğraması aynı sansürün ürünüdür. Yani yorumlanan malzemeye yapılan değişiklik de yorumlamanın bir parçası olmalıdır. Nitekim, ister uyku halinde ister uyanıkken olsun düşünce dilekler aynı sistemin sürecinden geçmektedir.
Yazara yöneltilen bir eleştiri de yorumlamaların psikiyatrist tarafından rastgele bağlantılar üzerine kuruluyor olmasıdır. Freud'a göre bu bağlantılar rastgele değil bir kırılma noktasına kadar sürdürülen çağrışımlarla birbirlerine bağlıdırlar. Kimi zaman sansürden dolayı bu bağları görmek kolay olmayabilir ama psikanalitik yöntemi iyi bilen bir doktor, hastanın da yardımıyla bu bağlara ulaşabilmektedir.
Freud aslen nörolog olduğu için çalışmalarının büyük çoğunluğu histeri üzerinedir. Rüya yorumlarında da histeri hastaları üzerinde kullandığı bazı yöntemleri kullanmaktadır. Ona göre histerinin belirtilerinden halüsinasyon özde rüya ile benzerdir. Çılgın fanteziler artık kendini saklamaya gerek duymayan bir sansürün ürünüdür. Kontrol edilemeyen sansür karşı çıktığı parçaları tamamen siler ve geriye anlaşılması imkânsız sayıklamalar bırakır.
Notlar
- ^ Rachel Bowlby, Freudian Mythologies, bölüm I, "Freud's Classical Mythologies," s. 14-46.
- ^ Sigmund Freud, The Interpretation of Dreams, s. 97.
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 124
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 201-205.
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 204.
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 212
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 216.
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 278
- ^ The Interpretation of Dreams, s. 304
- ^ Interpretation of Dreams, s. 344.
Kaynakça
- Sigmund Freud, The Interpretation of Dreams, Oxford University Press.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Duslerin Yorumu veya Ruyalarin Yorumu Almanca Die Traumdeutung Avusturyali norolog Sigmund Freud un en unlu calismalarindan biridir Aslinda 1899 yilinda yayimlanan kitap yayinevi tarafindan 1900 tarihiyle basilmistir Freud arastirma hayati boyunca bu calismasina devam etmis ve gelismeleri yeni baskilarina eklemistir Yazildigi donemde cok ilgi cekmemesine ragmen sorguladigi konu ve uyguladigi yontemle zamanla on plana cikan eser olumlu ve olumsuz bircok tepki almistir Ozellikle ruya incelemelerinin bilimselliginin tartismalari Freud un elestirildigi onemli noktalardan biri olmustur Duslerin YorumuDie TraumdeutungDuslerin Yorumu 1 KitapYazarSigmund FreudCevirmen Ingilizceden ceviri UlkeAvusturyaDilAlmancaKonuPsikanalizTurArastirma IncelemeYayim1900YayimciISBN9789753880336 Duslerin Yorumu yazarin dusun dunyasini her acidan etkileyen Oidipus kompleksini de ilk defa ileri surdugu eseridir Eserin yazilma asamasindan Freud un ile yazismalarinda bu fikri edindikten sonra once kafasindaki dusunceleri yazmak istedigini daha sonra literaturu inceleyip duruma gore tartismasini degistirmeyi planladigini belirtmektedir Arastirmanin ozgunlugu icin boyle bir gereksinim hissettigini ifade eder Fakat bazi iddialarinin Nietzsche nin Tragedya nin Dogusu adli eserindeki Oedipus ile ilgili tartismalarina benzerlik gostermesi Freud kendisine herhangi bir gonderme yapmasa da ondan etkilendigine isaret edebilir Ruya uykunun genel ve karakteristik ozelliklerinden biri olup uykunun hizli goz hareketi REM adli evreleriyle yakindan iliskili bulunan gorsel ve isitsel algi ve duygulardir Ruyalarin biyolojik icerigi isleyisi ve maksatlari tumuyle anlasilmis degildir Ruyalara duyusuz algi nin bir turu veya nesnesiz algi olarak da bakilabilir Cesitli inanislara ve tahminlere de neden olan ruyalar her zaman icin ilginc ve yoruma acik bir konu olusturmuslardir Farkli psikoloji ekollerinin parapsikologlarin ve deneysel spiritualistlerin ruyalari farkli bicimlerde aciklama cabalari olmustur Ruyalarin isleyisinin aciklanmasi bilimsel toplulugun genel kabulune gore varsayimlar duzeyinden oteye pek gidememis olup ruyalar halen esrarini korumakta olan bir inceleme alanini olusturmaktadir Ruyalarin bilimsel incelenmesi oneiroloji adini alir Freud un ruya yorumlama teknikleriKitabin ikinci bolumunde ruya yorumlamasinda kullandigi yontemleri aciklayan yazar ornek olarak kendi gordugu 23 24 Temmuz 1895 tarihli Irma ruyasini kullanmaktadir Bu tartismasinda iki yontem on plana cikar Sembolizm ve sifre yontemi Sembolik ruya anlayisini yeteri kadar bilimsel olmadigi gerekcesiyle elese de ozellikle edebiyatcilar tarafindan yaratilan yapay ruyalar icin gecerli bir sistem olarak tavsiye etmektedir Bilincin incelenmesi baglaminda kendisi sifre cozme yontemini tercih etmistir Bu metoda gore ruyalarin bir butunu olusturan parcalarinin ruyayi goren kisinin uyanik hayati ve psikolojisi uzerinden incelenemesi soz konusudur Bir Dilek gerceklesmesi olarak ruyaFreud ucuncu bolumde ruyalar uzerine tavrini acikca ortaya koymaktadir Ona gore ruya bir dilek gerceklesmesi dir Arastirmacinin bu aciklamasi tepki almis ve cevresindeki bircok insan aksini kanitlamak icin ruya ornekleri vermislerdir Kitabinda bunlardan bazilarini anlatan Freud bu sozde dilek gerceklesmesi olmayan ruyalarin aslinda nasil dilek gerceklesmesi oldugunu yorumlariyla kanitlamaktadir Yazara gore ruyalar bazen oldukca acik bir sekilde bazen de ilk bakista ortaya cikmayan gonderimlerle ama her seferinde ruyayi goren kisinin uyanik hayatta gerceklestiremedigi bir dilegin ruya araciligiyla gerceklestirilmesi ve bir bakima bilincin rahatlatmasidir Ruyada carpitma ve sansurRuyanin bir dilek gerceklestirme oldugunu soyleyen yazar ruyanin bunu dogrudan gerceklestirmemesini carpitma kavrami ile aciklar Kitabi dorduncu bolumunu ise bu carpitmayi orneklerle aciklamaya ayirir Ruya carpitmasi bilincin ruyalara uyguladigi bir cesit sansurdur Bu dogrultuda ruyanin dilek gerceklestirme oldugu iddiasini su sekilde guclendirir Ruya baski altinda tutulmus bir dilegin baska bir kilikta gerceklesmesidir Ruyanin malzemeleriFreud kitabin bir sonraki bolumunde ruya malzemesinin nereden geldigini aciklamaktadir Buna ruyanin icerigini ikiye ayirmakla baslar ruyada gorulen asil icerik ve bu icerigin olusumuna katkida bulunan ve yorumlanmasinda onem tasiyan dusunsel icerik Asil icerik yani gorulen malzeme desifre edilmesi gereken malzemedir ve uyanik hayatla kurulan baglantilar dogrultusunda yorumlanarak dusunsel niteligi ortaya cikarilir Ruya yaratiminda bu icerikleri yaratan malzemelerin uc ana ozelligi vardir Ruya goruldugu gecenin gunduzundeki izlenimleri tercih eder Bu izlenimlerden genellikle onemli olan detaylari degil kiyida kosede kalmis ufak detaylari secer Cocuklugumuzdan kalma cok eski unuttugumuzu sandigimiz detaylari bulup cikarabilir Bolumun devaminda ruya malzemesinin niteliklerini ve bu niteliklerin nasil bir araya gelip ruyanin iki seviyeli icerigini olusturduklarina ornekler vermektedir Ruya malzemesinin kaynaklari uc genel grupta toplanmaktadir Yakin doneme ait anilar bebeklik donemine ait anilar ve dogrudan bedensel kaynaklardan gelen uyaricilar Yazar ruyalarin en onemli malzemesi olarak bebeklik anilarini verirken yakin donem anilarinin da bir cesit tetik olarak altini cizmektedir uyaricilari etkisini ise kabul etmekle birlikte onemsiz daha dogrusu etki seviyesi cok dusuk olarak degerlendirmektedir Tipik Ruyalar Freud bu bolumde ayrica hemen hemen herkesin gordugu ruyalara ornekler verip yorumlamaktadir Bunlardan birincisi ciplaklik ruyasidir Kisinin ruyasinda kendini ciplak ya da yariciplak gormesi bundan rahatsizlik duymasi durumdan kurtulmak icin bir seyler yapmak istemesi ama yapamamasini icerir Yazarin yorumlamasina gore bu tip ruyalar ruyayi goren kisinin bebeklik donemindeki teshircilik dileginden kalmadir Bebeklikte kendi ciplakligindan alinan zevkten buyume ve kulturlesme surecinde vazgecilmek zorunda olunmasi ve bastirilmasiyla bu dilegin izleri yetiskinlikte ruyada dilek gerceklesmesi olarak ortaya cikmaktadir Ruyada duyulan utanc ise bilincaltindaki ikincil alanin sansurcu olarak devreye girmesidir Tipik ruyalarin ikinci ornegi sevilen birinin oldugunun gorulmesidir Freud bu ruyalari da bebeklikten kalma dileklere baglamaktadir Eger oldugu gorulen kisi bir kardes ise kisinin yasadigi yine erken yaslardan kalma kendisine gosterilen ilginin paylasilma durumu ve buna bagli olarak rekabet duygularini icermektedir Fakat bu rekabet duygusunda yas farki onemli yer tutmaktadir Bu ruyalarda gorulen kisi anne ya da baba ise yine benzer bir ilgi paylasimi durumu soz konusudur Bu tur ruyalarda hemen her zaman kisi kendi cinsiyetinden olan ebeveynin oldugunu gormektedir Yani genellikle kiz cocuk annenin erkek cocuk babanin oldugunu gorur Bunun nedeni kulturlesme surecinde cocukta cinsiyet ayrimlarinin olusmaya baslamasi ve kendi cinsiyetinden olanin olasi rakipligidir Kisacasi ozde cocuksu bir bencillik yatmaktadir Fakat su unutulmamalidir ki cocuklar icin olum yetiskinlerindeki deneyimindeki anlamini tasimamaktadir Onlar icin olum kisinin uzun sureli uzaklasmasindan bir yerlere gidip donmemesinden oteye gitmemektedir Yani yetiskinlerdeki gibi hayatin sona ermesi topraga gomulme biyolojik bedenin curumesi hiclik varolmamak gibi karmasik duygu ve dusunceleri icermez Cocuk olumden bahsettiginde oldukca masum duygulara sahiptir Kisinin yetiskinliginde bu tur ruyalar gormesi yine cocukluktan kalma dileklerin gerceklesmesidir Oedipus Rex Freud tipik ruyalar altinda erkek cocugun babasinin olumunu dilemesinden bahsederken unlu Oedipus teorisini de ilk defa ortaya koymaktadir Efsaneye gore Thebes in krali oglu Oedipus un kendisini oldurup tahtina gececegi kehanetini duyduktan sonra oglunu Thebes ten uzaklastirir Baska bir kral tarafindan buyutulen Oedipus babasini oldurup annesiyle evlenecegi kehanetini duyunca ulkesinden ayrilir Yolda Laius ile karsilasir ve savasarak onu oldurur Thebes e vardiginda buyuk sfenks in bilmecesini cozer ve kral ilan edilir Bilmeden annesiyle evlenir ve cocuk sahibi olur bunu ogrendiginde ise ceza olarak kendi gozlerine mil cektirir Bu baglamda Freud erkek cocuklarin anneleri ile olan yakinliginin buyudugunde bozulmasi ve babanin bir irade temsilcisi olarak bunun nedeni olmasindan dolayi cocugun bilincaltinda rekabet ve nefret olusur Zamanla kulturlesme surecinde bu duygular unutulsa da erkek cocugun bilincaltinda babanin yerini alma ve anneye tekrar tamamen sahip olma bebeklik donemindeki gibi dilegi yer edinir Efsanede ve Sofokles in oyununda Kral Oedipus un hikayesi aslen kaderden kacilmayacagi ve Tanrilarin gucunu anlatsa da Freud un baba ogul rekabetini orneklemesi icin onemli bir arac olmustur William Shakespeare in Hamlet oyununu da bu baglamda degerlendiren Freud edebi eserlerin yazarlarinin psikolojik sureclerinin urunleri oldugunu ileri surerek Psikanalitik edebiyat kuraminin temellerini atmistir Ruyanin IsleyisiFreud ruyalarin olusumu ve isleyisi icin uc onemli islemden bahsetmektedir yogunlastirma condensation ust belirleme over determination ve yer degistirme displacement dir Yogunlastirma Oldukca az olan ruya malzemesinin ayni anda bircok dusunce ve duygunun ifadesi olmasina denir Bu nedenle Freud Yazildiginda ruya yarim sayfa dolduracaktir ama arkasinda yatan analizi alti sekiz on iki kat daha cok sayfa isteyecektir demistir Bu yogunlastirmanin herhangi bir orani ya da orantisi bulunmamaktadir cunku ruya gercegin birebir sembolu degil bircok islemden gecmis ifadesidir Ust belirlenme Yogunlastirmayla baglantili olarak ruyalarin dusunsel ifadesinde bir ust belirlenme olusur Yazar bunu su sekilde aciklar Cagrisimlar araciligiyla ruya iceriginin bir ogesi bircok dusunceye baglanabilir ya da bir dusunce bircok farkli ruya ogesinde temsil edilebilir Bu sekilde ruyanin icerigi ve onu olusturan dusunceler arasinda bircok kesisme noktasi olmasina Freud ust belirlenme demektedir Yer Degistirme Psikanalize gore ruyalar farkli sekilde odaklanirlar Ruyanin iceriginde on plana cikan ogeler ruyaya neden olan dusunsel gercek icin ayni derecede onemli olmayabilir Ya da ruyayi olusturan dusunsel icerigin en onemli detaylari ruyada onemsiz bir yere sahip olabilir Hatta ruyada hic yer almayabilir ve sadece analiz ile kurulacak baglantilarla ortaya cikabilirler Bu onem ve odak degisikliklerine Freud yer degistirme demektedir Mimarin ruyasi Thomas Cole 1840Ruyada temsiliyet Ruyadaki ogelerin ruyayi olusturan dusuncelerle arasindaki baglanti ozde temsiliyete dayanmaktadir Yani ruyasini gordugumuz seyler ruyada gerceklesen dusunsel bir sureci ifade etmemektedirler Ifade edilen surec kisinin uyanikken gerceklestirdigi entelektuel bir aktivitedir Ruya bu surecin niteliklerini kalip olarak alir ve belirli baglantilarla malzemesine ekler Bu nedenle ruyalarda mantik baglantilari neden sonuc iliskileri ya da celiskiler dogrudan belirmez Ornegin ruyada hayir yoktur bu olumsuzlugu ruya malzemenin karsisina cikardigi karsitlik ve celiski ile verir Ayrica iki ya da daha fazla sey arasinda secim yapilmasi gereken durumlarda ruya secenekleri birlestirerek bilesik bir yapi yaratir Mesela ruyadaki bir kisi birden fazla kisinin belirleyici niteliklerini tasiyarak bir melez karakter olur Bu tur durumlarda dusun yorumu su ya da bu seklinde degil ikisi birden yani ve baglaciyla kurulmalidir Buna ek olarak Freud temsiliyet iliskilerinde dile cok buyuk onem vermektedir Ruya olusum asamasinda gorsel olarak temsil edemedigi seyleri dil oyunlariyla baska imajlara yonlendirerek gorsellestirir Bu baglamda kimi zaman gibi nitelikler on plana cikar Ruyada hesap islemleri ve konusma Ruya kendi kendine konusma uretecek bir dusunsel surece sahip degildir Genellikle ruyada konusulanlar kurulan cumleler daha once uyanikken soylenmis duyulmus ya da okunmustur Bunlarin disinda kalanlar da bir sekilde onlara baglantilidirlar Burada yine dil oyunlari devreye girer Hesap islemleri ise genellikle yanlis cikmaktadir Bunun nedeni olarak Freud aslinda bu hesap islemlerinin gercek hesapla bir alakalari olmamalarini gosterir Ruyada gecen sayilar uyanik hayatta baska baglamlarda gecmis olan sayilarla alakalidirlar Ruya olusurken rakamlarin ifade ettikleri onemi temsiliyet yontemiyle ortaya koyar Bu savi destekleyecek bir kanit su olabilir Uyurken insanlarin mantiksal ve matematiksel islemlerden sorumlu olan beynin pre temporal lobunun pasif halde olmasidir Sacma ruyalar Cogu zaman kisi gordugu ruyanin sacmaligindan bahseder Freud a gore saglikli bir insani gordugu sacma ruyalar aslinda bir elestiri ve alay mekanizmasidir Ruya ifade etmek istedigi dusunce ve duyguyu ona uygun gordugu bir formatta yaratir Yani dusunsel icerik ruyanin seklini belirler Bu tur ruyalar analiz edildiginde ortaya genellikle ifade edilen duruma bir elestiri soz konusudur ama bu elestiri bir cesit sansurden gecer Yazar ozellikle babasi olmus kisilerin babalarini gordukleri ruyalarin bu sekilde oldugunu ve bunun yine Oidipus kompleksi ile baglantili oldugunu iddia etmektedir Belki de sacma ruyalarin islevinin en iyi ornegi edebiyattaki deli ya da aptal karakterlerini verir Bu karakterler en ifade edilmesi zor seyleri deli olduklari gerceginin arkasina saklanarak rahatlikla ifade edebilmektedirler Ornek olarak Shakespeare in oyunlarindan Kral Lear ve Hamlet verilebilir Kral Lear daki deli karakteri Lear in en buyuk elestirmeniyken Hamlet deli oldugunu iddia ederek kontrolu elinde tutar Bu bolumde Freud dikkatleri ruyalarin kendi yargi mekanizmalari olmadigina cekmektedir Yani ruyalarda on plana cikan deger yargilari ve ilgili yorumsal nitelikler ruyadan degil ruyanin olusumunu saglayan dusunsel malzemeden gelmektedir Yani bir cesit uyarlamadir Kimi zaman bu uyarlama o kadar basarili olur ki ruyanin bagimsiz bir dusunce sureci varmis duygusu yaratir Ruyalarin duygusal etkileri Benzer bir durum ruyalarda ifade edilen duygular ile asil hissedilen duygular icin de soylenebilir Ruyanin malzemesi olan dusunceler yogun bir sansur ve degisim surecinden gecer ama bu dusuncelere bagli olan duygular kalir Bunun sonucunda bazen ruya gorme suresince korku uzuntu gibi duygular hissedilmesi gerekirken bu duygular hissedilmez Ya da ruyada alakasi olmayan bir durumda sevinc veya aci hissedilebilir Kisacasi ruyada hissedilen duygunun kaynagi ruyadaki imgeler ve olaylar degil onlarin altinda yatan ve yonlendirmeyle olusmasini saglayan asil dusuncelerdir Ayrica ruyanin kendi malzemesi ile dusunsel malzemesinin duygular ile baglantisi su sekilde aciklanabilir Ruyada bir duygu varsa bu mutlaka ruyanin dusunsel kaynaginda da bulunur Ama dusunsel malzemeye bagli bir duygu illa ruyanin kendisinde var olacak diye bir kural bulunmamaktadir Ruya Surecinin PsikolojisiRuyalarin buyuk bir bolumu uyanildiginda unutulmus olur Hatirlanmaya calisildiginda eklemeler olacagi varsayimiyla Freud un ruyalara ve psikanalitik niteliklerine verdigi onem elestirilmektedir Fakat Freud a gore bu elestiriler yersizdir Ruyalarin unutulmasi ve baskasina anlatilirken degisebilmesi durumu aslinda yorumlamayi onemli ve olumlu sekilde etkiler Bunu su sekilde aciklayabiliriz Ruya bir dilek gerceklesmesi dir Genellikle bilincaltinda kalan bir dilegin ruyanin olusum surecinden gecerken sansure ve degisime ugramasiyla olusan yogunlukla gorsel bir deneyimdir Bilincaltindaki dilegin ruyada ifadesini saglayan sansur kisi uyandiginda da devam eder Ruyalarin unutulmasi veya anlatilirken degisiklige ugramasi ayni sansurun urunudur Yani yorumlanan malzemeye yapilan degisiklik de yorumlamanin bir parcasi olmalidir Nitekim ister uyku halinde ister uyanikken olsun dusunce dilekler ayni sistemin surecinden gecmektedir Yazara yoneltilen bir elestiri de yorumlamalarin psikiyatrist tarafindan rastgele baglantilar uzerine kuruluyor olmasidir Freud a gore bu baglantilar rastgele degil bir kirilma noktasina kadar surdurulen cagrisimlarla birbirlerine baglidirlar Kimi zaman sansurden dolayi bu baglari gormek kolay olmayabilir ama psikanalitik yontemi iyi bilen bir doktor hastanin da yardimiyla bu baglara ulasabilmektedir Freud aslen norolog oldugu icin calismalarinin buyuk cogunlugu histeri uzerinedir Ruya yorumlarinda da histeri hastalari uzerinde kullandigi bazi yontemleri kullanmaktadir Ona gore histerinin belirtilerinden halusinasyon ozde ruya ile benzerdir Cilgin fanteziler artik kendini saklamaya gerek duymayan bir sansurun urunudur Kontrol edilemeyen sansur karsi ciktigi parcalari tamamen siler ve geriye anlasilmasi imkansiz sayiklamalar birakir Notlar Rachel Bowlby Freudian Mythologies bolum I Freud s Classical Mythologies s 14 46 Sigmund Freud The Interpretation of Dreams s 97 The Interpretation of Dreams s 124 The Interpretation of Dreams s 201 205 The Interpretation of Dreams s 204 The Interpretation of Dreams s 212 The Interpretation of Dreams s 216 The Interpretation of Dreams s 278 The Interpretation of Dreams s 304 Interpretation of Dreams s 344 KaynakcaSigmund Freud The Interpretation of Dreams Oxford University Press