Elektromanyetik kütle başlangıçta, elektromanyetik alanın ya da öz-enerjinin ne kadar olduğunu gösteren, yüklü parçacıkların kütlesine katkıda bulunan, bir klasik mekanik kavramıydı. İlk defa 1881 yılında J.J. Thomson tarafından elde edildi ve bir süreliğine tek başına eylemsizlik kütlesinin dinamik açıklaması olarak da kabul edildi. Bugün, kütle, momentum, hız ve tüm enerji çeşitlerinin ilişkileri, elektromanyetik enerji de dahil, Albert Einstein'ın özel görelilik ve kütle-enerji eşdeğerliği bazında incelenmektedir. Temel parçacıkların kütle nedeni olarak, göreceli Standart Model çerçevesinde Higgs mekanizması halen kullanılmaktadır. Ayrıca, yüklü parçacıkların elektromanyetik kütle ve iç enerjileri ile ilgili problemler hala araştırılmaktadır.
Yüklü parçacıklar
Serbest kütle ve enerji
Durgun kütle ve enerji 1881 yılında J.J. Thomson tarafından,' Belirli endüktif kapasiteye sahip bir madde (James Clerk Maxwell ' in elektromanyetik etheri ) ile doldurulan boşlukta yüklü bir küreyi hareket ettirmek yüksüz bir küreyi hareket ettirmekten daha zordur.' şeklinde tanımlandı. (Hidrodinamik ile ilgili benzer söylemler, mükemmel sıkışmayan sıvıda eylemsizlik momentinin arttığını gösteren George Gabriel Stokes tarafından 1843 yılında zaten yapılmıştı.) Böylece bu özindüklenme etkisi nedeniyle elektrostatik enerji momentum kaynağı gibi ve cisimlerin sıradan mekanik kütlelerini arttırabilen 'görünür' elektromanyetik kütleye sahipmiş gibi davranır. Bu fikir üzerinde Oliver Heaviside (1889), Thomson (1893), George Frederick Charles Searle (1897), Max Abraham (1902), Hendrik Lorentz (1892, 1904) tarafından daha detaylı bir şekilde çalışıldı ve doğrudan Abraham-Lorentz kuvveti kullanılarak elektron üzerine uygulandı. Şu an, elektronun durgun elektrostatik enerjisi ve durgun kütlesi şu şekilde hesaplandı :
Burada homojen dağılımlı yükü, klasik elektron yarıçapı nı göstermektedir. Bu yarıçap sonsuz enerji birikiminden kaçınmak için sıfırdan farklı bir değer olmak zorundadır. Dolayısıyla elektromanyetik enerji-kütle ilişkisini içeren formül :
Maddenin elektrik merkezli olduğu önerisi tartışıldı. Bu yüzden Wilhelm Wien (1900) ve Max Abraham (1902) maddelerin toplam kütlesinin ve elektromanyetik kütlesinin aynı olduğu kararına vardılar. Wien, eğer yerçekiminin de elektromanyetik etkisinin çok olduğu varsayılırsa, elektromanyetik enerji, atalet kütle ve yerçekimi kütlesi arasında bir orantı olması gerektiğini belirtti. Bir madde diğer bir maddeyi çektiği zaman, Wien'e göre yerçekiminin elektromanyetik enerji kaynağı şu miktarda azalış gösterecektir : ( çekilen kütlenin ağırlığı, yerçekimi sabiti, uzaklık.)
1906 yılında , kütlenin aslında eter içindeki elektromanyetik alanının bir ürünü olduğu zaman- hiçbir gerçek kütlenin olmadığını ima ediliyor- ve madde kütle ile ayrılmaz bir biçimde bağlantılı olduğu için, madde de tamamıyla var olmaz ve sadece ether içindeki çukurlar olarak elektronlar var olur.
Kütle ve hız
Thomson and Searle
Thomson (1893) yüklü maddelerin elektromanyetik momentum ve enerjilerini ve bunun sonucunda onların kütlelerinin aynı zamanda maddelerin hızına bağlı olduğunu da fark etti. Ve şunları yazdı :
"Limit hız v=c olduğu zaman, kütledeki artış sonsuz olur. Böylece ışık hızında hareket eden yüklü parçacık kütlesi sonsuzmuş gibi davranır. Bu yüzden hız sabit kalacaktır. Başka bir deyişle, dielektrik vasıtasıyla ışık ötesinde hareket eden yüklü bir parçacığın hızını arttırmak imkansızdır."
1897 yılında Searle hareket halindeki yüklü kürenin elektromanyetik enerjisi için daha kesin formüller verdi :
ve Thomson gibi o da şu sonuca vardı :
"... v=c olduğu zaman enerji sonsuz olmaya başlar. Böylece görülür ki yüklü bir parçacığı ışık hızından daha hızlı bir harekete ulaştırmak mümkün değildir."
Boyuna ve enine kütle
Searle'nin formülünden, Walter Kaufmann(1901) ve Abraham (1902) hareketli cismin elektromanyetik kütlesi için bir formül türettiler :
Fakat, Abraham(1902) bu değerin sadece boylamasına(boyuna kütle) için geçerli olduğunu gösterdi, yani elektromanyetik kütle ether açısıyla beraber aynı zamanda hareket eden cismin yönüne de bağlıdır. Böylece Abraham enine kütle yi de türetti :
Diğer yandan, 1899 yılında Lorentz zaten elektronların hareket süresince uzunluk büzülmesine maruz kaldıklarını farz etti. Lorentz formülünde değişkeninin hareket yönüne paralel olduğunu ve değişkeninin ise hareket yönüne dik olduğunu elde etti. ise belirsiz değişken. Lorentz 1899 yılındaki düşüncelerini 1904 yılında değişkenini belirlediği ünlü kağıtları ile yaydı. Böylece :
- ,
Sonuç olarak Lorentz, Thomson 'un 1893 yılındaki sonucuyla aynı sonuca vardı : hiçbir madde ışık hızına ulaşamaz çünkü bu hızda kütle sonsuz büyüklüğe ulaşıyor. Ayrıca, üçüncü elektron modeli Alfred Bucherer ve Paul Langevin tarafından geliştirildi. Bu modele göre, elektron hareket çizgisinde büzülüyor ve dik olarak genişliyor, böylece hacim sabit kalıyor :
Kaufman deneyleri
(1901) deneyleri Abraham ve Lorentz teorilerini destekler nitelikteydi. Ama deneyler onların arasından fark edilmek için yeterince kesin değildi. 1905 yılında Kauffman, Abraham ve Bucherer ' ın tahminlerini tasdikleyen başka deneyler ( ) gerçekleştirdi. Ama bu sefer de deneyler Lorentz teorileri ve Lorentz ve Einstein 'in temel varsayımları, yani görelilik prensibi, ile çelişti. İlerleyen yıllarda (1908), Gunther Neumann(1914) deneylerinin Lorentz'in kütle formülünü destekler nitelikte olduğu görüldü. Daha sonra Bucherer-Neumann deneylerinin de diğer teorilere göre yeterince kesin olmadığı görüldü.
Poincaré Sanıları ve 4/3 problemi
Maddenin elektromanyetik doğası fikrinden vazgeçilmek zorundaydı. Abraham (1904,1905) elektromanyetik olmayan kuvvetlerin Lorentz'in patlamadan kaynaklanan kasılmış elektronlarını engellemesi gerektiğini savundu. Abraham ayrıca, boylamsal elektromanyetik kütlenin ile elde edilebiliyor olması gerektiğine dair farklı sonuçlar gösterdi, kütlenin enerjisinden ya da momentumundan hesaplanıp hesaplanmadığına bağlı olarak. Bu yüzden elektromanyetik olmayan potansiyel (elektronun elektromanyetik enerjisinin 1/3 üne denk) bu kütleleri eşit vermek zorundaydı. Abraham tüm özellikleri sağlayan bir modelin geliştirilip geliştirilemeyeceğini merak etti.
Bu problemlerin çözümü Henri Poincaré 1905 ve 1906 yılında bazı elektromanyetik olmayan doğanın basınç kaynaklarını (Poincaré Sanısı) tanıttı. Abraham' a göre, bu sanılar elektronlara toplam enerjinin 1/4 ya da elektromanyetik enerjinin 1/3 tutarında elektromanyetik olmayan enerji sağlar. Böylece Poincaré sanıları boyuna elektromanyetik kütle üretmedeki çelişkileri ortadan kaldırır, elektronları patlamadan korur, Lorentz dönüşümlerinde değişmezdir (yani Lorentz sabitleridir.) ve ayrıca uzunluk büzülmesinin bir açıklaması olarak da düşünüldü. Fakat Poincaré hala cisimlerin kütlelerinin sadece elektromanyetik enerji içerdiğini varsayıyordu.
Daha sonra, durgun elektromanyetik kütle değişkenindeki problem yukarıda verildiği gibi şeklindedir. Fakat bu formül elektronların elektrostatik enerjilerinden türetildiği zaman, 4/3 sabiti olmadan formülünü elde ediyoruz. Bu problem, ye Poincaré sanılarının elektromanyetik olmayan enerjisi eklenerek çözülebilir. Bu durumda elektronun toplam enerjisi :
Böylece kütle elektromanyetik enerji ile ilişkili olduğunda kayıp 4/3 etmeni geri getirilir, toplam enerji dikkate alındığında ise kaybolur.
Enerji ve radyasyon ataleti paradoksu
Radyasyon Basıncı
Elektromanyetik kütle kaynağı türetmenin bir başka yolu, radyasyon basıncı kavramına dayalıdır. Elektromanyetik alandaki bu basınçlar ya da gerginlikler James Clerk Maxwell (1874) ve (1876) tarafından keşfedildi. Lorentz 1895 yılında bu gerginliklerin, onun sabit ether kuramında da ortaya çıktığını fark etti. Böylece, eğer etherin elektromanyetik alanı hareket halindeki cisimleri etkileyebilirse, etki/tepki prensibi gereğince maddenin de ethere tepki göstermesi zorunludur. Fakat Lorentz, etherdeki her bir gerilmenin ether parçalarının hareketliliğini gerektirdiğini işaret etti. Ki bu durum onun etherin hareketsizliği kuramına göre imkânsızdı. Lorentz bunun reaksiyon ilkesinin ihlali anlamına geldiğini bilinçli bir şekilde kabul etti. Onlar sadece elektrodinamik etkileşimlerin açıklamasını kolaylaştırmak için Lorentz'in teorisindeki matematiksel modeller olduğundan beri, hayali gerginlikler ile ilgili konuşabilen tek kişi Lorentz 'di.
Hayali elektromanyetik akışkanların kütlesi
1900 yılında Poincaré, etki/tepki prensibi ve Lorentz teorisi arasındaki çelişki üzerinde çalıştı. Poincaré elektromanyetik alanlar ve radyasyon söz konusu olduğunda, kütle merkezi nin hala düzgün bir hızda hareket edip etmediğini saptamayı denedi. O, etki/tepki prensibinin madde tek başınayken işlemediğini, fakat elektromanyetik alanın kendi momentumuna sahip olduğunu fark etti. Poincaré, elektromanyetik alan enerjisinin, (başka bir deyişle ) kütle yoğunluğuna sahip bir hayali sıvı gibi davrandığı sonucuna vardı. Şimdi, eğer kütle merkezi çerçevesi (COM-frame) hem maddenin kütlesi hem de hayali sıvının kütlesi tarafından tanımlanırsa ve eğer hayali sıvı bozulamaz olursa - oluşturulamaz ya da yok edilemez-, kütle merkezi çerçevesinin hızı aynı kalır.
Fakat bu elektromanyetik alan bozulamaz değildir. Çünkü madde tarafından absorbe edilebilir. Dolayısıyla kütle merkezi prensibi tekrar ihlal edilirdi. Daha sonra Einstein bunun kolay çözümünün, elektromanyetik sıvının kütlesinin, soğurma sürecinde maddeye aktarıldığını varsaymak olacağını söyledi. Fakat Poincaré başka bir çözüm türetti. O, uzayın her noktasında elektromanyetik olmayan hareketsiz enerji alanlarının olduğunu ve enerjileriyle orantılı bir kütleye sahip olduklarını varsaydı. Elektromanyetik sıvı zarar gördüğünde ya da absorbe edildiğinde, elektromanyetik enerji ve kütle hareketli kütle tarafından taşınamaz. Fakat elektromanyetik olmayan sıvının içine aktarılır ve bu sıvı tamamen aynı yerinde kalır. (Poincaré ayrıca kimsenin bu varsayımlara çok şaşırmaması gerektiğini, onların sadece matematiksel kurgular olduğunu ekledi.). Bu yolla, kütle merkezi hareketi, madde dahil, hayali elektromanyetik sıvı ve hayali elektromanyetik olmayan sıvı en azından teorik olarak aynı formda kalır. Emisyon/emilim süreci pratik olarak göz önüne alındığında, sadece madde ve elektromanyetik enerji deney ile doğrudan gözle görülebilir olduğundan Poincaré çözümü hala kütle merkezi teoremini ihlal ediyor. Çerçeveler değiştirildiği zaman bu bir paradoksa yol açar : Eğer dalgalar belli bir yönde yayımlandırılırsa, cihaz hayali sıvının momentumundan dolayı bir geri tepmeye maruz kalacaktır. Daha sonra Poincaré, hareketli kaynağa Lorentz dönüşümünü uyguladı. Enerjinin her iki çerçevede de korunduğunu, fakat momentumun korunmadığını not etti. Bu durum devamlı harekete izin verirdi. Doğanın kanunları referans çerçevesine göre farklılık gösterirdi ve görelilik prensibi işlemezdi. Bu yüzden o, bu durumda da etherin içinde bir dengeleme mekanizması olmak zorunda olduğunu ileri sürdü.
Poincaré 1904 yılında, bu konu ile ilgili tekrar gündeme geldi. Busefer kendi ' Ether içindeki hareketler madddenin hareketini dengeleyebilir ' görüşünü reddetti. Çünkü böyle bir hareket gözlemlenemez ve bu yüzden bilimsel olarak değersizdir. Ayrıca enerjinin kütle taşıdığını yukarıda belittiği geri tepmeyi fikrini de terk etti :
Cihazlar sanki öngürülmüş bir enerji topu gibi geri tepecek, ki bu Newton ilkesine aykırı bir durum. Bizim şu anki atılan cismimiz bir kütleye sahip değil, bir madde değil, bir enerji.
Momentum ve siyah cisim ışınımı radyasyonu
Fakat Max Abraham elektromanyetik momentum terimini tanıttığı zaman, her cm3 için ve her cm2 için alan yoğunluğuna sahip olan, Poincaré'in radyasyon ile ilgili momentum ve kütle fikirleri verimli olduğunu kanıtlandı. Momentumu hayali bir güç olarak kabul eden Lorentz ve Poincaré'in aksine Abraham, momentumun gerçek bir fiziksel varlık olduğunu bu yüzden de momentum korunumunun kesin olduğunu öne sürdü.
1904 yılında Friedrich Hasenöhrl hareketli bir kavite(çukur) un dinamiklerini inceleyerek eylemsizliği ve radyasyonu ilişkilendirdi. Hasenöhrl, cismin kütlesinin bir bölümünün (görünür kütle olarak isimlendirdiği) çukur etrafında hareketli bir radyasyon olarak düşünülebilir olduğunu önerdi. Radyasyonun görünür kütlesi sıcaklığa bağlıdır (çünkü her sıcak cisim radyasyon yayar) ve enerjisi ile doğru orantılıdır. Ayrıca Hasenöhrl formülünü ilk sonuçlandıran kişidir. Fakat 1905 yılında Hasenöhrl, Abraham'ın ona yazdığı bir mektubun özetini yayınladı. Abraham, Hasenöhrl'ün radyasyonun görünür kütlesi formülünün doğru olmadığı sonucuna varmıştı. Abraham, onun tanımına dayanarak elektromanyetik momentum ve boyuna elektromanyetik kütle tanımını olarak değiştirdi -aynı değer duran cismin elektromanyetik kütlesi için de geçerli-. Hasenöhrl kendi formülünü tekrar hesapladı ve Abraham'ın sonuçlarını doğruladı. Ayrıca, görünür kütle ve elektromanyetik kütle arasındaki benzerliği de fark etti. Fakat Hasenöhrl, bu enerji-görünür kütle ilişkisinin sadece cisim ışıma yaparken geçerli olduğunu belirtti.-yani cismin sıcaklığının 0 K' den büyük olduğu durumlarda.
Modern görünüm
Kütle-enerji eşitliği
1905 yılında Albert Einstein, özel görelilik ilkesine dayalı olarak enerjinin her türlü formunun (sadece elektromanyetik değil) cisimlerin kütlesine katkıda bulunması gerektiğini bulduğu zaman, kütle, enerji, momentum ve hız arasındaki ilişki prensibinin, sadece maddenin dinamik etkileşimleri temelinde kabul edilebilirliği fikri kaldırıldı. Yani, bir cismin tüm kütlesi enerji içeriğinin bir ölçüsüdür. Einstein'ın düşünceleri maddenin yapısı hakkındaki varsayımlardan bağımsızdı. Bu denklik ile Poincaré'in radyasyon paradoksu dengeleme kuvvetler i kullanmadan çözülebilir. Çünkü maddenin kendi kütlesi (elektromanyetik olmayan ether sıvısı Poincaré tarafından öne sürülmedi.) emisyon/absorpsiyon sürecindeki elektromanyetik enerji kütlesi tarafından azaltılır ya da arttırılır. Bir de, kütleçekimin elektromanyetik açıklaması fikri, geliştirilme sürecinde kaldırıldı.
Sonuç olarak, bir cismin kütlesi ile ilgili her teori baştan relativistik bir şekilde formüle edilmelidir. Örnek bir durum olarak, Standart model çerçevesinde temel parçacıkların kütlesinin geçerli kuantum alan açıklaması, , verilebilir. Bu yüzden, kütlenin herhangi bir formuna elektromanyetik alanlarla olan etkileşimin sebep olduğu fikri artık geçerli değildir.
Relativistik (Göreli) kütle
Boylamsal ve enlemsel kütle kavramları (Lorentz eşitliklerinden) Einstein tarafından, onun ilk görelilik ile ilgili ilk makalelerinde de kullanılmıştır. Ama, özel görelilik teoreminde kütlenin sadece elektromanyetik kısmını değil tüm kütleyi içeriyordu. Daha sonra, gibi fizikçiler kütleyi, kuvvet ve ivmenin oranı olarak ifade etmenin avantajlı olmadığını gösterdi. Bu yüzden, benzer bir kavram yönden bağımsız, şeklinde tanımlanan kuvvet, göreli kütle olarak kullanılmıştır.
Şu an kütle ifadesi birçok kişi tarafından değişmez kütle olarak kabul edilmesine rağmen, bu kavram modern fizik kitaplarında hala kullanılmaktadır.
İç enerji
Elektromanyetik iç-enerji ya da yüklü parçacıkların iç-gücü özel bir durum olarak ele alındığında, modern metinlerde de etkin elektromanyetik kütlenin bazı çeşitleri tanıtıldı.-her bir kütlenin açıklaması olarak değil, cisimlerin normal kütlelerine ek olarak. Abraham-Lorentz kuvvetinin birçok farklı formülasyonları elde edilmiştir. Örneğin, 4/3 problemi ve başka problemler ile başa çıkmak için bu kavram ortaya çıktı. Bu gibi problemler Renormalizasyon ile ilgili olarak ve kuantum mekaniği ve kuantum alan teorisi temelinde tartışılır.- fiziksel nokta benzeri olarak dikkate alındığında uygulanması gerekir. Klasik etki alanı perspektifinde, klasik kavramlar tekrar devreye girer. Elektromanyetik iç-kuvvetin kesin türetimi, cismin kütlesine katkıda bulunması da dahil, 2009 yılında Gralla ve arkadaşları tarafından yayımlandı.
4/3 problemi
1911 yılında Max von Laue de, özel göreli dinamiklerinin geliştirilmesinde Abraham-Lorentz hareket eşitliklerini kullandı. Buyüzden yüklü bir kürenin elektromanyetik kütlesi hesaplandığı zaman, özel görelilik içinde 4/3 sabiti de mevcuttur. Bu durum kütle-enerji eşitliği (4/3 sabiti olmadan ilişkisi ) ile çelişmektedir. Başka bir deyişle, 4/3 sabiti mevcutken, dört boyutlu momentum dört boyutlu vektör gibi düzgün bir dönüşüm olmaz. Laue, Poincaré' in elektromanyetik olmayan potansiyel tanımına (Poincaré sanılarına) eşdeğer bir çözüm buldu. Fakat Laue bunu, daha derin, relativistik anlamda çalışan ve gelişen Hermann Minkowski uzay-zaman biçiminde gösterdi. Laue'in bu gösterimi ek bileşenler ve uzamsal genişletilmiş sistemlerin dört boyutlu vektörler gibi kararlı ya da kapalı sistemler (hem elektromanyetik hem elektromanyetik olmayan enerjilerin kombin edildiği sistemler) den oluşturulmasını sağlayan kuvvetleri gerektiriyor. Yani, kapalı sistem formülünün toplam durgun kütle ve enerjisine sahipken, 4/3 faktörü sadece elektromanyetik kütle ile ilgili olarak ortaya çıkar.
Enrico Fermi (1922), Paul Dirac (1938), (1960) ve Julian Schwinger (1983) gibi, elektronun kararlılığı ve 4/3 probleminin iki farklı şey olduğuna dikkat çeken yazarlar tarafından başka bir çözüm bulundu. Dört boyutlu momentumun önceki tanımlarının kendi başına relativistik olmadıklarını gösterdiler ve relativistik tanımı değiştirdiler. Elektromanyetik kütle basitçe şeklinde yazılabilir ve böylece 4/3 faktörü hiç görünmez. Böylece sistemin her kısmı, sadece kapalı sistemler değil, dört boyutlu vektörler gibi düzgün biçimde dönüştürülür. Ama Poincaré sanıları gibi bağlayıcı kuvvetler hala Coulomb itme kuvvetinin patlamasından kaynaklanan elektronları önlemesi gerekli. Fakat Fermi–Rohrlich tanımına dayanarak söylenebilirki ; bu sadece dinamik bir sorundur ve dönüşüm özellikleriyle ilgisi yoktur.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Elektromanyetik kutle baslangicta elektromanyetik alanin ya da oz enerjinin ne kadar oldugunu gosteren yuklu parcaciklarin kutlesine katkida bulunan bir klasik mekanik kavramiydi Ilk defa 1881 yilinda J J Thomson tarafindan elde edildi ve bir sureligine tek basina eylemsizlik kutlesinin dinamik aciklamasi olarak da kabul edildi Bugun kutle momentum hiz ve tum enerji cesitlerinin iliskileri elektromanyetik enerji de dahil Albert Einstein in ozel gorelilik ve kutle enerji esdegerligi bazinda incelenmektedir Temel parcaciklarin kutle nedeni olarak goreceli Standart Model cercevesinde Higgs mekanizmasi halen kullanilmaktadir Ayrica yuklu parcaciklarin elektromanyetik kutle ve ic enerjileri ile ilgili problemler hala arastirilmaktadir Yuklu parcaciklarSerbest kutle ve enerjiDurgun kutle ve enerji 1881 yilinda J J Thomson tarafindan Belirli enduktif kapasiteye sahip bir madde James Clerk Maxwell in elektromanyetik etheri ile doldurulan boslukta yuklu bir kureyi hareket ettirmek yuksuz bir kureyi hareket ettirmekten daha zordur seklinde tanimlandi Hidrodinamik ile ilgili benzer soylemler mukemmel sikismayan sivida eylemsizlik momentinin arttigini gosteren George Gabriel Stokes tarafindan 1843 yilinda zaten yapilmisti Boylece bu ozinduklenme etkisi nedeniyle elektrostatik enerji momentum kaynagi gibi ve cisimlerin siradan mekanik kutlelerini arttirabilen gorunur elektromanyetik kutleye sahipmis gibi davranir Bu fikir uzerinde Oliver Heaviside 1889 Thomson 1893 George Frederick Charles Searle 1897 Max Abraham 1902 Hendrik Lorentz 1892 1904 tarafindan daha detayli bir sekilde calisildi ve dogrudan Abraham Lorentz kuvveti kullanilarak elektron uzerine uygulandi Su an elektronun durgun elektrostatik enerjisi Eem displaystyle E em ve durgun kutlesi mem displaystyle m em su sekilde hesaplandi Eem 12e2a mem 23e2ac2 displaystyle E em frac 1 2 frac e 2 a qquad m em frac 2 3 frac e 2 ac 2 Burada e displaystyle e homojen dagilimli yuku a displaystyle a klasik elektron yaricapi ni gostermektedir Bu yaricap sonsuz enerji birikiminden kacinmak icin sifirdan farkli bir deger olmak zorundadir Dolayisiyla elektromanyetik enerji kutle iliskisini iceren formul mem 43Eemc2 displaystyle m em frac 4 3 frac E em c 2 Maddenin elektrik merkezli oldugu onerisi tartisildi Bu yuzden Wilhelm Wien 1900 ve Max Abraham 1902 maddelerin toplam kutlesinin ve elektromanyetik kutlesinin ayni oldugu kararina vardilar Wien eger yercekiminin de elektromanyetik etkisinin cok oldugu varsayilirsa elektromanyetik enerji atalet kutle ve yercekimi kutlesi arasinda bir oranti olmasi gerektigini belirtti Bir madde diger bir maddeyi cektigi zaman Wien e gore yercekiminin elektromanyetik enerji kaynagi su miktarda azalis gosterecektir M displaystyle M cekilen kutlenin agirligi G displaystyle G yercekimi sabiti r displaystyle r uzaklik G43Eemc2Mr displaystyle G frac frac 4 3 frac E em c 2 M r 1906 yilinda kutlenin aslinda eter icindeki elektromanyetik alaninin bir urunu oldugu zaman hicbir gercek kutlenin olmadigini ima ediliyor ve madde kutle ile ayrilmaz bir bicimde baglantili oldugu icin madde de tamamiyla var olmaz ve sadece ether icindeki cukurlar olarak elektronlar var olur Kutle ve hiz Thomson and Searle Thomson 1893 yuklu maddelerin elektromanyetik momentum ve enerjilerini ve bunun sonucunda onlarin kutlelerinin ayni zamanda maddelerin hizina bagli oldugunu da fark etti Ve sunlari yazdi Limit hiz v c oldugu zaman kutledeki artis sonsuz olur Boylece isik hizinda hareket eden yuklu parcacik kutlesi sonsuzmus gibi davranir Bu yuzden hiz sabit kalacaktir Baska bir deyisle dielektrik vasitasiyla isik otesinde hareket eden yuklu bir parcacigin hizini arttirmak imkansizdir 1897 yilinda Searle hareket halindeki yuklu kurenin elektromanyetik enerjisi icin daha kesin formuller verdi Eemv Eem 1bln 1 b1 b 1 b vc displaystyle E em v E em left frac 1 beta ln frac 1 beta 1 beta 1 right qquad beta frac v c ve Thomson gibi o da su sonuca vardi v c oldugu zaman enerji sonsuz olmaya baslar Boylece gorulur ki yuklu bir parcacigi isik hizindan daha hizli bir harekete ulastirmak mumkun degildir Boyuna ve enine kutle Abraham Lorentz Bucherer Searle nin formulunden Walter Kaufmann 1901 ve Abraham 1902 hareketli cismin elektromanyetik kutlesi icin bir formul turettiler mL 34 mem 1b2 1b2ln 1 b1 b 21 b2 displaystyle m L frac 3 4 cdot m em cdot frac 1 beta 2 left frac 1 beta 2 ln left frac 1 beta 1 beta right frac 2 1 beta 2 right Fakat Abraham 1902 bu degerin sadece boylamasina boyuna kutle icin gecerli oldugunu gosterdi yani elektromanyetik kutle ether acisiyla beraber ayni zamanda hareket eden cismin yonune de baglidir Boylece Abraham enine kutle yi de turetti mT 34 mem 1b2 1 b22b ln 1 b1 b 1 displaystyle m T frac 3 4 cdot m em cdot frac 1 beta 2 left left frac 1 beta 2 2 beta right ln left frac 1 beta 1 beta right 1 right Diger yandan 1899 yilinda Lorentz zaten elektronlarin hareket suresince uzunluk buzulmesine maruz kaldiklarini farz etti Lorentz k 1 v2 c2 displaystyle k sqrt 1 v 2 c 2 formulunde k3e displaystyle k 3 varepsilon degiskeninin hareket yonune paralel oldugunu ve ke displaystyle k varepsilon degiskeninin ise hareket yonune dik oldugunu elde etti e displaystyle varepsilon ise belirsiz degisken Lorentz 1899 yilindaki dusuncelerini 1904 yilinda e displaystyle varepsilon degiskenini belirledigi unlu kagitlari ile yaydi Boylece mL mem 1 v2c2 3 mT mem1 v2c2 displaystyle m L frac m em left sqrt 1 frac v 2 c 2 right 3 quad m T frac m em sqrt 1 frac v 2 c 2 Sonuc olarak Lorentz Thomson un 1893 yilindaki sonucuyla ayni sonuca vardi hicbir madde isik hizina ulasamaz cunku bu hizda kutle sonsuz buyukluge ulasiyor Ayrica ucuncu elektron modeli Alfred Bucherer ve Paul Langevin tarafindan gelistirildi Bu modele gore elektron hareket cizgisinde buzuluyor ve dik olarak genisliyor boylece hacim sabit kaliyor mL mem 1 13v2c2 1 v2c2 8 3 mT mem 1 v2c2 2 3 displaystyle m L frac m em left 1 frac 1 3 frac v 2 c 2 right left sqrt 1 frac v 2 c 2 right 8 3 quad m T frac m em left sqrt 1 frac v 2 c 2 right 2 3 Kaufman deneyleri 1901 deneyleri Abraham ve Lorentz teorilerini destekler nitelikteydi Ama deneyler onlarin arasindan fark edilmek icin yeterince kesin degildi 1905 yilinda Kauffman Abraham ve Bucherer in tahminlerini tasdikleyen baska deneyler gerceklestirdi Ama bu sefer de deneyler Lorentz teorileri ve Lorentz ve Einstein in temel varsayimlari yani gorelilik prensibi ile celisti Ilerleyen yillarda 1908 Gunther Neumann 1914 deneylerinin Lorentz in kutle formulunu destekler nitelikte oldugu goruldu Daha sonra Bucherer Neumann deneylerinin de diger teorilere gore yeterince kesin olmadigi goruldu Poincare Sanilari ve 4 3 problemi Maddenin elektromanyetik dogasi fikrinden vazgecilmek zorundaydi Abraham 1904 1905 elektromanyetik olmayan kuvvetlerin Lorentz in patlamadan kaynaklanan kasilmis elektronlarini engellemesi gerektigini savundu Abraham ayrica boylamsal elektromanyetik kutlenin ile elde edilebiliyor olmasi gerektigine dair farkli sonuclar gosterdi kutlenin enerjisinden ya da momentumundan hesaplanip hesaplanmadigina bagli olarak Bu yuzden elektromanyetik olmayan potansiyel elektronun elektromanyetik enerjisinin 1 3 une denk bu kutleleri esit vermek zorundaydi Abraham tum ozellikleri saglayan bir modelin gelistirilip gelistirilemeyecegini merak etti Bu problemlerin cozumu Henri Poincare 1905 ve 1906 yilinda bazi elektromanyetik olmayan doganin basinc kaynaklarini Poincare Sanisi tanitti Abraham a gore bu sanilar elektronlara toplam enerjinin 1 4 ya da elektromanyetik enerjinin 1 3 tutarinda elektromanyetik olmayan enerji saglar Boylece Poincare sanilari boyuna elektromanyetik kutle uretmedeki celiskileri ortadan kaldirir elektronlari patlamadan korur Lorentz donusumlerinde degismezdir yani Lorentz sabitleridir ve ayrica uzunluk buzulmesinin bir aciklamasi olarak da dusunuldu Fakat Poincare hala cisimlerin kutlelerinin sadece elektromanyetik enerji icerdigini varsayiyordu Daha sonra durgun elektromanyetik kutle degiskenindeki problem yukarida verildigi gibi mem 4 3 Eem c2 displaystyle m em 4 3 E em c 2 seklindedir Fakat bu formul elektronlarin elektrostatik enerjilerinden turetildigi zaman 4 3 sabiti olmadan mes Eem c2 displaystyle m es E em c 2 formulunu elde ediyoruz Bu problem Eem displaystyle E em ye Poincare sanilarinin elektromanyetik olmayan enerjisi Ep displaystyle E p eklenerek cozulebilir Bu durumda elektronun toplam enerjisi Etot displaystyle E tot Etotc2 Eem Epc2 Eem Eem3c2 43Eemc2 43mes mem displaystyle frac E tot c 2 frac E em E p c 2 frac E em frac E em 3 c 2 frac 4 3 frac E em c 2 frac 4 3 m es m em Boylece kutle elektromanyetik enerji ile iliskili oldugunda kayip 4 3 etmeni geri getirilir toplam enerji dikkate alindiginda ise kaybolur Enerji ve radyasyon ataleti paradoksuRadyasyon Basinci Elektromanyetik kutle kaynagi turetmenin bir baska yolu radyasyon basinci kavramina dayalidir Elektromanyetik alandaki bu basinclar ya da gerginlikler James Clerk Maxwell 1874 ve 1876 tarafindan kesfedildi Lorentz 1895 yilinda bu gerginliklerin onun sabit ether kuraminda da ortaya ciktigini fark etti Boylece eger etherin elektromanyetik alani hareket halindeki cisimleri etkileyebilirse etki tepki prensibi geregince maddenin de ethere tepki gostermesi zorunludur Fakat Lorentz etherdeki her bir gerilmenin ether parcalarinin hareketliligini gerektirdigini isaret etti Ki bu durum onun etherin hareketsizligi kuramina gore imkansizdi Lorentz bunun reaksiyon ilkesinin ihlali anlamina geldigini bilincli bir sekilde kabul etti Onlar sadece elektrodinamik etkilesimlerin aciklamasini kolaylastirmak icin Lorentz in teorisindeki matematiksel modeller oldugundan beri hayali gerginlikler ile ilgili konusabilen tek kisi Lorentz di Hayali elektromanyetik akiskanlarin kutlesi 1900 yilinda Poincare etki tepki prensibi ve Lorentz teorisi arasindaki celiski uzerinde calisti Poincare elektromanyetik alanlar ve radyasyon soz konusu oldugunda kutle merkezi nin hala duzgun bir hizda hareket edip etmedigini saptamayi denedi O etki tepki prensibinin madde tek basinayken islemedigini fakat elektromanyetik alanin kendi momentumuna sahip oldugunu fark etti Poincare elektromanyetik alan enerjisinin Eem c2 displaystyle E em c 2 baska bir deyisle mem Eem c2 displaystyle m em E em c 2 kutle yogunluguna sahip bir hayali sivi gibi davrandigi sonucuna vardi Simdi eger kutle merkezi cercevesi COM frame hem maddenin kutlesi hem de hayali sivinin kutlesi tarafindan tanimlanirsa ve eger hayali sivi bozulamaz olursa olusturulamaz ya da yok edilemez kutle merkezi cercevesinin hizi ayni kalir Fakat bu elektromanyetik alan bozulamaz degildir Cunku madde tarafindan absorbe edilebilir Dolayisiyla kutle merkezi prensibi tekrar ihlal edilirdi Daha sonra Einstein bunun kolay cozumunun elektromanyetik sivinin kutlesinin sogurma surecinde maddeye aktarildigini varsaymak olacagini soyledi Fakat Poincare baska bir cozum turetti O uzayin her noktasinda elektromanyetik olmayan hareketsiz enerji alanlarinin oldugunu ve enerjileriyle orantili bir kutleye sahip olduklarini varsaydi Elektromanyetik sivi zarar gordugunde ya da absorbe edildiginde elektromanyetik enerji ve kutle hareketli kutle tarafindan tasinamaz Fakat elektromanyetik olmayan sivinin icine aktarilir ve bu sivi tamamen ayni yerinde kalir Poincare ayrica kimsenin bu varsayimlara cok sasirmamasi gerektigini onlarin sadece matematiksel kurgular oldugunu ekledi Bu yolla kutle merkezi hareketi madde dahil hayali elektromanyetik sivi ve hayali elektromanyetik olmayan sivi en azindan teorik olarak ayni formda kalir Emisyon emilim sureci pratik olarak goz onune alindiginda sadece madde ve elektromanyetik enerji deney ile dogrudan gozle gorulebilir oldugundan Poincare cozumu hala kutle merkezi teoremini ihlal ediyor Cerceveler degistirildigi zaman bu bir paradoksa yol acar Eger dalgalar belli bir yonde yayimlandirilirsa cihaz hayali sivinin momentumundan dolayi bir geri tepmeye maruz kalacaktir Daha sonra Poincare hareketli kaynaga Lorentz donusumunu uyguladi Enerjinin her iki cercevede de korundugunu fakat momentumun korunmadigini not etti Bu durum devamli harekete izin verirdi Doganin kanunlari referans cercevesine gore farklilik gosterirdi ve gorelilik prensibi islemezdi Bu yuzden o bu durumda da etherin icinde bir dengeleme mekanizmasi olmak zorunda oldugunu ileri surdu Poincare 1904 yilinda bu konu ile ilgili tekrar gundeme geldi Busefer kendi Ether icindeki hareketler madddenin hareketini dengeleyebilir gorusunu reddetti Cunku boyle bir hareket gozlemlenemez ve bu yuzden bilimsel olarak degersizdir Ayrica enerjinin kutle tasidigini yukarida belittigi geri tepmeyi fikrini de terk etti Cihazlar sanki ongurulmus bir enerji topu gibi geri tepecek ki bu Newton ilkesine aykiri bir durum Bizim su anki atilan cismimiz bir kutleye sahip degil bir madde degil bir enerji Momentum ve siyah cisim isinimi radyasyonu Fakat Max Abraham elektromanyetik momentum terimini tanittigi zaman her cm3 icin Eem c2 displaystyle E em c 2 ve her cm2 icin Eem c displaystyle E em c alan yogunluguna sahip olan Poincare in radyasyon ile ilgili momentum ve kutle fikirleri verimli oldugunu kanitlandi Momentumu hayali bir guc olarak kabul eden Lorentz ve Poincare in aksine Abraham momentumun gercek bir fiziksel varlik oldugunu bu yuzden de momentum korunumunun kesin oldugunu one surdu 1904 yilinda Friedrich Hasenohrl hareketli bir kavite cukur un dinamiklerini inceleyerek eylemsizligi ve radyasyonu iliskilendirdi Hasenohrl cismin kutlesinin bir bolumunun gorunur kutle olarak isimlendirdigi cukur etrafinda hareketli bir radyasyon olarak dusunulebilir oldugunu onerdi Radyasyonun gorunur kutlesi sicakliga baglidir cunku her sicak cisim radyasyon yayar ve enerjisi ile dogru orantilidir Ayrica Hasenohrl m 8 3 E c2 displaystyle m 8 3 E c 2 formulunu ilk sonuclandiran kisidir Fakat 1905 yilinda Hasenohrl Abraham in ona yazdigi bir mektubun ozetini yayinladi Abraham Hasenohrl un radyasyonun gorunur kutlesi formulunun dogru olmadigi sonucuna varmisti Abraham onun tanimina dayanarak elektromanyetik momentum ve boyuna elektromanyetik kutle tanimini m 4 3 E c2 displaystyle m 4 3 E c 2 olarak degistirdi ayni deger duran cismin elektromanyetik kutlesi icin de gecerli Hasenohrl kendi formulunu tekrar hesapladi ve Abraham in sonuclarini dogruladi Ayrica gorunur kutle ve elektromanyetik kutle arasindaki benzerligi de fark etti Fakat Hasenohrl bu enerji gorunur kutle iliskisinin sadece cisim isima yaparken gecerli oldugunu belirtti yani cismin sicakliginin 0 K den buyuk oldugu durumlarda Modern gorunumKutle enerji esitligi 1905 yilinda Albert Einstein ozel gorelilik ilkesine dayali olarak enerjinin her turlu formunun sadece elektromanyetik degil cisimlerin kutlesine katkida bulunmasi gerektigini buldugu zaman kutle enerji momentum ve hiz arasindaki iliski prensibinin sadece maddenin dinamik etkilesimleri temelinde kabul edilebilirligi fikri kaldirildi Yani bir cismin tum kutlesi E mc2 displaystyle E mc 2 enerji iceriginin bir olcusudur Einstein in dusunceleri maddenin yapisi hakkindaki varsayimlardan bagimsizdi Bu denklik ile Poincare in radyasyon paradoksu dengeleme kuvvetler i kullanmadan cozulebilir Cunku maddenin kendi kutlesi elektromanyetik olmayan ether sivisi Poincare tarafindan one surulmedi emisyon absorpsiyon surecindeki elektromanyetik enerji kutlesi tarafindan azaltilir ya da arttirilir Bir de kutlecekimin elektromanyetik aciklamasi fikri gelistirilme surecinde kaldirildi Sonuc olarak bir cismin kutlesi ile ilgili her teori bastan relativistik bir sekilde formule edilmelidir Ornek bir durum olarak Standart model cercevesinde temel parcaciklarin kutlesinin gecerli kuantum alan aciklamasi verilebilir Bu yuzden kutlenin herhangi bir formuna elektromanyetik alanlarla olan etkilesimin sebep oldugu fikri artik gecerli degildir Relativistik Goreli kutle Boylamsal ve enlemsel kutle kavramlari Lorentz esitliklerinden Einstein tarafindan onun ilk gorelilik ile ilgili ilk makalelerinde de kullanilmistir Ama ozel gorelilik teoreminde kutlenin sadece elektromanyetik kismini degil tum kutleyi iceriyordu Daha sonra gibi fizikciler kutleyi kuvvet ve ivmenin orani olarak ifade etmenin avantajli olmadigini gosterdi Bu yuzden benzer bir kavram yonden bagimsiz F dp dt displaystyle vec F mathrm d vec p mathrm d t seklinde tanimlanan kuvvet goreli kutle olarak kullanilmistir M m01 v2c2 m0 Ec2 displaystyle M frac m 0 sqrt 1 frac v 2 c 2 qquad m 0 frac E c 2 Su an kutle ifadesi bircok kisi tarafindan degismez kutle olarak kabul edilmesine ragmen bu kavram modern fizik kitaplarinda hala kullanilmaktadir Ic enerji Elektromanyetik ic enerji ya da yuklu parcaciklarin ic gucu ozel bir durum olarak ele alindiginda modern metinlerde de etkin elektromanyetik kutlenin bazi cesitleri tanitildi her bir kutlenin aciklamasi olarak degil cisimlerin normal kutlelerine ek olarak Abraham Lorentz kuvvetinin bircok farkli formulasyonlari elde edilmistir Ornegin 4 3 problemi ve baska problemler ile basa cikmak icin bu kavram ortaya cikti Bu gibi problemler Renormalizasyon ile ilgili olarak ve kuantum mekanigi ve kuantum alan teorisi temelinde tartisilir fiziksel nokta benzeri olarak dikkate alindiginda uygulanmasi gerekir Klasik etki alani perspektifinde klasik kavramlar tekrar devreye girer Elektromanyetik ic kuvvetin kesin turetimi cismin kutlesine katkida bulunmasi da dahil 2009 yilinda Gralla ve arkadaslari tarafindan yayimlandi 4 3 problemi 1911 yilinda Max von Laue de ozel goreli dinamiklerinin gelistirilmesinde Abraham Lorentz hareket esitliklerini kullandi Buyuzden yuklu bir kurenin elektromanyetik kutlesi hesaplandigi zaman ozel gorelilik icinde 4 3 sabiti de mevcuttur Bu durum kutle enerji esitligi 4 3 sabiti olmadan mem Eem c2 displaystyle m em E em c 2 iliskisi ile celismektedir Baska bir deyisle 4 3 sabiti mevcutken dort boyutlu momentum dort boyutlu vektor gibi duzgun bir donusum olmaz Laue Poincare in elektromanyetik olmayan potansiyel tanimina Poincare sanilarina esdeger bir cozum buldu Fakat Laue bunu daha derin relativistik anlamda calisan ve gelisen Hermann Minkowski uzay zaman biciminde gosterdi Laue in bu gosterimi ek bilesenler ve uzamsal genisletilmis sistemlerin dort boyutlu vektorler gibi kararli ya da kapali sistemler hem elektromanyetik hem elektromanyetik olmayan enerjilerin kombin edildigi sistemler den olusturulmasini saglayan kuvvetleri gerektiriyor Yani kapali sistem mtot Etot c2 displaystyle m tot E tot c 2 formulunun toplam durgun kutle ve enerjisine sahipken 4 3 faktoru sadece elektromanyetik kutle ile ilgili olarak ortaya cikar Enrico Fermi 1922 Paul Dirac 1938 1960 ve Julian Schwinger 1983 gibi elektronun kararliligi ve 4 3 probleminin iki farkli sey olduguna dikkat ceken yazarlar tarafindan baska bir cozum bulundu Dort boyutlu momentumun onceki tanimlarinin kendi basina relativistik olmadiklarini gosterdiler ve relativistik tanimi degistirdiler Elektromanyetik kutle basitce mem Eem c2 displaystyle m em E em c 2 seklinde yazilabilir ve boylece 4 3 faktoru hic gorunmez Boylece sistemin her kismi sadece kapali sistemler degil dort boyutlu vektorler gibi duzgun bicimde donusturulur Ama Poincare sanilari gibi baglayici kuvvetler hala Coulomb itme kuvvetinin patlamasindan kaynaklanan elektronlari onlemesi gerekli Fakat Fermi Rohrlich tanimina dayanarak soylenebilirki bu sadece dinamik bir sorundur ve donusum ozellikleriyle ilgisi yoktur