Her şeyin kuramı (HŞK), bilinen tüm fizik fenomenlerini bağlayan, onları tümüyle açıklayan ve yürütülen herhangi bir deneyin sonucunu prensipte tahmin edebilen kuramsal fizikte farazi bir kuramdır. Kuram; kuvvetli etkileşim, elektromanyetik etkileşim, zayıf etkileşim ve kütleçekim etkileşimi olmak üzere dört temel etkileşimden hareket ederek bu etkileşimler için gerekli olan değiş tokuş bozonlarını da her bir etkileşim türü için farklı özellikleri ile söz konusu sınıflandırmaya dahil eden standart modelin aslında ortak bir çatı altında toplanabileceği fikrinden yola çıkmıştır. Elektromanyetik ve zayıf etkileşimin Abdus Salam, Sheldon Glashow ve Steven Weinberg tarafından kısmen birleştirilmesi bazı umutlar doğurduysa da, aradan geçen zamana rağmen deneyleri ve kuramları tatmin edecek nitelikte yeni birleştirimler henüz sağlanamamıştır.
Bu kuram, "son kuram" olarak da adlandırılır. Yirminci yüzyıl boyunca kuramsal fizikçiler tarafından, evrendeki her şeyi açıklayabilecek birçok kuram önerilmesine rağmen, bunların hiçbirisi şimdiye kadar deneylerle doğrulanmamıştır ya da doğrulanamamıştır. HŞK'yi oluşturmakta başlıca sorun, fizikte çözülememiş problemlerden biri olan; genel görelilik ve kuantum mekaniğinin birleştirilmesindeki zorluktur. Kısaca klasik fiziğin sonsuza uzanımı ve parçacıklar ile açıklanan kuantum dünyasının birleşmesi yeniden normalizasyon problemlerini de beraberinde getiriyor.
Başlangıçta, "her şeyin kuramı" terimi, değişik genelleştirilmiş kuramları ifade etmek için kullanılan alaycı bir anlam taşıyordu. Mesela, 1960'lı yıllarda Stanislaw Lem tarafından yazılan bilimkurgu hikâyelerinin bir kısmında yer alan Ijon Tichy karakterinin büyük dedesi, "Her şeyin genel kuramı" üzerinde çalışmış bir kişi olarak biliniyordu. İddiaya göre, bu terimin teknik literatüre girişi, fizikçi John Ellis tarafından 1986 yılında Nature dergisinde yayınlanan makalesi ile gerçekleşmiştir. Zamanla bu terim kuantum mekaniğinin popüler konuları arasına girmiş, tabiattaki temel tüm etkileşim ve parçacık kuramlarını (yerçekimi için genel görelilik, elektromanyetizma için temel parçacık fiziğindeki standart model, iki çekirdek etkileşimi ve bilinen temel parçacıklar) birleştiren ve açıklayan tek bir kuramı tanımlamak için kullanılmıştır.
Her şeyi birleştirme çabalarının tarihi
Arşimed bazı ilkeler veya aksiyomlar ışığında doğayı tanımlayan ve bu ilkeleri kullanarak yeni sonuçlara ulaşan ilk bilim adamı sayılabilir. Bu şekilde, birkaç aksiyomdan yola çıkarak "her şeyi" açıklamaya çalışmıştır. Bunun gibi, "her şeyin kuramı"nın da aksiyomlara dayalı olması ve bu aksiyomlarla tüm gözlemlenebilir olayları açıklaması beklenmektedir.
Democritus tarafından ortaya atılan atom kavramı de birleştirme fikrinin bir ürünüdür. Öyle ki, doğada gözlemlenebilir tüm olaylar atomun hareketinden kaynaklanmaktadır. Doğayı tanımlamak için kullanılan atomculuk modelinin bir parçası olarak, eski yunan felsefecileri doğada gözlemlenen olayların çeşitliliğini, atomların çarpışmasından ibaret olan tek bir çeşit etkileşime bağlamışlardır. 17. yüzyılda, atomculuktan sonra gelen mekanikçi felsefe ise kainattaki tüm kuvvetlerin atomlar arasındaki kuvvetlere indirgenebileceğini savunmuştur.
Tarihsel olarak ilk "birleştirme" diyebileceğimiz çalışma, Newton tarafından yapıldı. Kütleçekim yasasıyla Newton, yeryüzünde dalından düşen bir elmanın hareketiyle gökyüzündeki yıldızların hareketinin aynı fizik yasasıyla açıklanabildiğini gösterdi. Newton’in yaşadığı çağda, bilinen tek bir kuvvet vardı: Kütleçekim kuvveti.
19. yüzyılın başında Oersted, Weber, Ohm, Ampere ve Faraday, elektrik (kehribar kuvveti) ve mıknatıslarla yaptıkları çalışmalarla bu iki yeni kuvvetin doğasını bir miktar aydınlattılar. Elektrik ve manyetizma üzerine yaptığı çalışmalardan sonra Faraday, bir süre bu kuvvetleri tanımlayan denklemlerle mekanik yasalarının birleştirilip birleştirilemeyeceğini inceledi. Ancak bu araştırmasında başarısız oldu. Bu türden radikal bir kuram için henüz çok erkendi. Faraday’ın bu çalışmalarından kısa bir süre sonra bir başka İngiliz fizikçi, James Clerk Maxwell, farklı gibi görünen elektrik ve manyetik kuvvetlerin aslında aynı kuvvetin farklı görünümleri olduklarını gösterdi. Elektrik ve manyetik kuvvetleri birleştirerek elde edilen “elektromanyetizma” kuramı, modern anlamda ilk birleşik kuramdır: Elektromanyetik kuvvet.
Newton'un yasaları, her gün karşılaştığımız olaylardaki hızlar için doğru sonuçlar veriyor; ancak ışık hızına yakın hızlarda, ışığın evrendeki en büyük hız olma ilkesiyle çelişiyordu. Einstein bunun üzerine Newton'ın yasalarını genelleştirerek özel görelilik kuramını oluşturdu. Ardından kütleçekim yasasına el atan Einstein bunu da genel görelilik kuramıyla açıkladı. Böylece genel görelilik kuramı özel görelilik kuramıyla birlikte, evrendeki büyük ölçekli yapıları en başarılı şekilde açıklayan kuram olarak kabul edildi.
1927 yılında Brüksel’de toplanan konferansta "kuantum mekaniğinin matematiksel temelleri atıldı. Bu konferansta Niels Bohr ve Werner Heisenberg “dalga-parçacık ikilemi” fikrini ve "belirsizlik ilkesini" ortaya attılar. Böylece 1930'lu yıllara gelindiğinde fizikte iki önemli kuram vardı: Genel görelilik kuramı evrendeki büyük ölçekli yapılarla, kuantum kuramıysa evrendeki küçük ölçekli yapılarla ilgiliydi. Bu iki kuram da birçok gözlem ve deneylerle desteklenmiş olmalarına karşın hâlâ tam olarak anlaşılamamış özelliklere sahiptiler. Karl Schwarzschild ve daha sonra birçokları, genel görelilik kuramının fiziksel olarak kabul edilemez tekil çözümler içerdiğini göstermişlerdi. Kuantum kuramı da atom ölçeğinde çok başarılı olmasına karşın, daha büyük ölçeklerde, gözlemlerle çelişen sonuçlar veriyordu.
Paul Dirac, elektronun hareketini tanımlayan ünlü denklemini yazdı. Bu denklem aynı zamanda özel görelilik kuramının kuantum mekaniğinde kullanıldığı ilk örnekti. Enrico Fermi ve çalışma arkadaşları, atomun çekirdeğinde proton ve nötronların birbirleriyle sadece kütleçekimsel ve elektromanyetik kuvvetlerle değil, aynı zamanda "zayıf" ve “şiddetli” diye adlandırılan çekirdek kuvvetleriyle de etkileştiklerini öne sürdüler.
Ardından temel parçacıkların ortak özelliklerine göre sınıflandırılması çalışmaları oldu. Murray Gell-Mann şiddetli çekirdek kuvvetini bir kuantum alan olarak tanımladı. Gell-Mann'ın bu kuramından sonra kuantum alan kuramı olarak yazılmamış yalnızca iki kuvvet kalmıştı: zayıf çekirdek kuvveti ve kütleçekim kuvveti. Zayıf çekirdek kuvvetinin kuantum alan kuramı şeklinde ifadesi, 60’lı yılların sonunda Steven Weinberg ve Abdus Salam tarafından yapıldı. Ardından kuvvet taşıyıcı parçacıklara kütle kazandıran mekanizma, Peter Higgs ve Thomas Kibble tarafından geliştirildi.
Higgs mekanizması Weinberg ve Salam tarafından kullanıldı. Weinberg ve Salam elektromanyetik ve zayıf çekirdek kuvvetlerinin kuantum ifadelerini aynı kuramda birleştirdiler. Bu nedenle bu kurama “elektrozayıf kuramı” adı verildi. Elektrozayıf kuramı ve kuantum renk dinamiği kuramı beraberce doğada gözlenen üç kuvveti (kütleçekim dışındakiler) ve maddeyi oluşturan temel parçacıkları başarıyla açıklar. Bu iki kurama birlikte "standart model” deniyor.
Standart model deneylerle başarıyla sınanmış ve Higgs parçacığı dışında kuramın öngördüğü bütün parçacıklar gözlenmiş durumda. Bu nedenle standart model, parçacık fiziğinde ve birleşik kuramlarda gelinen en başarılı nokta. Ancak, standart model kütleçekimi kuramını içermiyor. Bu durum fizikçileri yeni arayışlara ve süpersimetri, süper kütleçekimi, süpersicim, süperzar ve M-kuramı gibi daha büyük simetriler içeren, -bazılarında- temel konusu parçacık olmayan kuramlar geliştirmeye itti.
Günümüzde en yakın ve akla uygun açıklama efektif teoriden bekleniyor, sonsuza uzanımın sonlu bir redüksiyonu da denebilecek temel formasyon peşi sıra entropi, Einstein Rosenberg köprüsü ile bağ kuran açısal kuantum momenti ve koordinatlarının Planck ölçeğinde kodlanması ve hata ayıklama protokollerinin yerçekimi ile olan ilişkisini dört boyutlu uzay zaman içerisinde önermesi (fırıl-spin teorisi altında) bu beklentinin esas nedenini oluşturmaktadır.
Kaynakça
- ^ # Weinberg (1993)
- ^ Ellis, John (2002). "Physics gets physical (correspondence)" 24 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Nature 415: 957
- ^ Ellis, John (1986). "The Superstring: Theory of Everything, or of Nothing?" 7 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde .. Nature 323: 595–598
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Her seyin kurami HSK bilinen tum fizik fenomenlerini baglayan onlari tumuyle aciklayan ve yurutulen herhangi bir deneyin sonucunu prensipte tahmin edebilen kuramsal fizikte farazi bir kuramdir Kuram kuvvetli etkilesim elektromanyetik etkilesim zayif etkilesim ve kutlecekim etkilesimi olmak uzere dort temel etkilesimden hareket ederek bu etkilesimler icin gerekli olan degis tokus bozonlarini da her bir etkilesim turu icin farkli ozellikleri ile soz konusu siniflandirmaya dahil eden standart modelin aslinda ortak bir cati altinda toplanabilecegi fikrinden yola cikmistir Elektromanyetik ve zayif etkilesimin Abdus Salam Sheldon Glashow ve Steven Weinberg tarafindan kismen birlestirilmesi bazi umutlar dogurduysa da aradan gecen zamana ragmen deneyleri ve kuramlari tatmin edecek nitelikte yeni birlestirimler henuz saglanamamistir Bu kuram son kuram olarak da adlandirilir Yirminci yuzyil boyunca kuramsal fizikciler tarafindan evrendeki her seyi aciklayabilecek bircok kuram onerilmesine ragmen bunlarin hicbirisi simdiye kadar deneylerle dogrulanmamistir ya da dogrulanamamistir HSK yi olusturmakta baslica sorun fizikte cozulememis problemlerden biri olan genel gorelilik ve kuantum mekaniginin birlestirilmesindeki zorluktur Kisaca klasik fizigin sonsuza uzanimi ve parcaciklar ile aciklanan kuantum dunyasinin birlesmesi yeniden normalizasyon problemlerini de beraberinde getiriyor Baslangicta her seyin kurami terimi degisik genellestirilmis kuramlari ifade etmek icin kullanilan alayci bir anlam tasiyordu Mesela 1960 li yillarda Stanislaw Lem tarafindan yazilan bilimkurgu hikayelerinin bir kisminda yer alan Ijon Tichy karakterinin buyuk dedesi Her seyin genel kurami uzerinde calismis bir kisi olarak biliniyordu Iddiaya gore bu terimin teknik literature girisi fizikci John Ellis tarafindan 1986 yilinda Nature dergisinde yayinlanan makalesi ile gerceklesmistir Zamanla bu terim kuantum mekaniginin populer konulari arasina girmis tabiattaki temel tum etkilesim ve parcacik kuramlarini yercekimi icin genel gorelilik elektromanyetizma icin temel parcacik fizigindeki standart model iki cekirdek etkilesimi ve bilinen temel parcaciklar birlestiren ve aciklayan tek bir kurami tanimlamak icin kullanilmistir Her seyi birlestirme cabalarinin tarihiArsimed bazi ilkeler veya aksiyomlar isiginda dogayi tanimlayan ve bu ilkeleri kullanarak yeni sonuclara ulasan ilk bilim adami sayilabilir Bu sekilde birkac aksiyomdan yola cikarak her seyi aciklamaya calismistir Bunun gibi her seyin kurami nin da aksiyomlara dayali olmasi ve bu aksiyomlarla tum gozlemlenebilir olaylari aciklamasi beklenmektedir Democritus tarafindan ortaya atilan atom kavrami de birlestirme fikrinin bir urunudur Oyle ki dogada gozlemlenebilir tum olaylar atomun hareketinden kaynaklanmaktadir Dogayi tanimlamak icin kullanilan atomculuk modelinin bir parcasi olarak eski yunan felsefecileri dogada gozlemlenen olaylarin cesitliligini atomlarin carpismasindan ibaret olan tek bir cesit etkilesime baglamislardir 17 yuzyilda atomculuktan sonra gelen mekanikci felsefe ise kainattaki tum kuvvetlerin atomlar arasindaki kuvvetlere indirgenebilecegini savunmustur Tarihsel olarak ilk birlestirme diyebilecegimiz calisma Newton tarafindan yapildi Kutlecekim yasasiyla Newton yeryuzunde dalindan dusen bir elmanin hareketiyle gokyuzundeki yildizlarin hareketinin ayni fizik yasasiyla aciklanabildigini gosterdi Newton in yasadigi cagda bilinen tek bir kuvvet vardi Kutlecekim kuvveti 19 yuzyilin basinda Oersted Weber Ohm Ampere ve Faraday elektrik kehribar kuvveti ve miknatislarla yaptiklari calismalarla bu iki yeni kuvvetin dogasini bir miktar aydinlattilar Elektrik ve manyetizma uzerine yaptigi calismalardan sonra Faraday bir sure bu kuvvetleri tanimlayan denklemlerle mekanik yasalarinin birlestirilip birlestirilemeyecegini inceledi Ancak bu arastirmasinda basarisiz oldu Bu turden radikal bir kuram icin henuz cok erkendi Faraday in bu calismalarindan kisa bir sure sonra bir baska Ingiliz fizikci James Clerk Maxwell farkli gibi gorunen elektrik ve manyetik kuvvetlerin aslinda ayni kuvvetin farkli gorunumleri olduklarini gosterdi Elektrik ve manyetik kuvvetleri birlestirerek elde edilen elektromanyetizma kurami modern anlamda ilk birlesik kuramdir Elektromanyetik kuvvet Newton un yasalari her gun karsilastigimiz olaylardaki hizlar icin dogru sonuclar veriyor ancak isik hizina yakin hizlarda isigin evrendeki en buyuk hiz olma ilkesiyle celisiyordu Einstein bunun uzerine Newton in yasalarini genellestirerek ozel gorelilik kuramini olusturdu Ardindan kutlecekim yasasina el atan Einstein bunu da genel gorelilik kuramiyla acikladi Boylece genel gorelilik kurami ozel gorelilik kuramiyla birlikte evrendeki buyuk olcekli yapilari en basarili sekilde aciklayan kuram olarak kabul edildi 1927 yilinda Bruksel de toplanan konferansta kuantum mekaniginin matematiksel temelleri atildi Bu konferansta Niels Bohr ve Werner Heisenberg dalga parcacik ikilemi fikrini ve belirsizlik ilkesini ortaya attilar Boylece 1930 lu yillara gelindiginde fizikte iki onemli kuram vardi Genel gorelilik kurami evrendeki buyuk olcekli yapilarla kuantum kuramiysa evrendeki kucuk olcekli yapilarla ilgiliydi Bu iki kuram da bircok gozlem ve deneylerle desteklenmis olmalarina karsin hala tam olarak anlasilamamis ozelliklere sahiptiler Karl Schwarzschild ve daha sonra bircoklari genel gorelilik kuraminin fiziksel olarak kabul edilemez tekil cozumler icerdigini gostermislerdi Kuantum kurami da atom olceginde cok basarili olmasina karsin daha buyuk olceklerde gozlemlerle celisen sonuclar veriyordu Paul Dirac elektronun hareketini tanimlayan unlu denklemini yazdi Bu denklem ayni zamanda ozel gorelilik kuraminin kuantum mekaniginde kullanildigi ilk ornekti Enrico Fermi ve calisma arkadaslari atomun cekirdeginde proton ve notronlarin birbirleriyle sadece kutlecekimsel ve elektromanyetik kuvvetlerle degil ayni zamanda zayif ve siddetli diye adlandirilan cekirdek kuvvetleriyle de etkilestiklerini one surduler Ardindan temel parcaciklarin ortak ozelliklerine gore siniflandirilmasi calismalari oldu Murray Gell Mann siddetli cekirdek kuvvetini bir kuantum alan olarak tanimladi Gell Mann in bu kuramindan sonra kuantum alan kurami olarak yazilmamis yalnizca iki kuvvet kalmisti zayif cekirdek kuvveti ve kutlecekim kuvveti Zayif cekirdek kuvvetinin kuantum alan kurami seklinde ifadesi 60 li yillarin sonunda Steven Weinberg ve Abdus Salam tarafindan yapildi Ardindan kuvvet tasiyici parcaciklara kutle kazandiran mekanizma Peter Higgs ve Thomas Kibble tarafindan gelistirildi Higgs mekanizmasi Weinberg ve Salam tarafindan kullanildi Weinberg ve Salam elektromanyetik ve zayif cekirdek kuvvetlerinin kuantum ifadelerini ayni kuramda birlestirdiler Bu nedenle bu kurama elektrozayif kurami adi verildi Elektrozayif kurami ve kuantum renk dinamigi kurami beraberce dogada gozlenen uc kuvveti kutlecekim disindakiler ve maddeyi olusturan temel parcaciklari basariyla aciklar Bu iki kurama birlikte standart model deniyor Standart model deneylerle basariyla sinanmis ve Higgs parcacigi disinda kuramin ongordugu butun parcaciklar gozlenmis durumda Bu nedenle standart model parcacik fiziginde ve birlesik kuramlarda gelinen en basarili nokta Ancak standart model kutlecekimi kuramini icermiyor Bu durum fizikcileri yeni arayislara ve supersimetri super kutlecekimi supersicim superzar ve M kurami gibi daha buyuk simetriler iceren bazilarinda temel konusu parcacik olmayan kuramlar gelistirmeye itti Gunumuzde en yakin ve akla uygun aciklama efektif teoriden bekleniyor sonsuza uzanimin sonlu bir reduksiyonu da denebilecek temel formasyon pesi sira entropi Einstein Rosenberg koprusu ile bag kuran acisal kuantum momenti ve koordinatlarinin Planck olceginde kodlanmasi ve hata ayiklama protokollerinin yercekimi ile olan iliskisini dort boyutlu uzay zaman icerisinde onermesi firil spin teorisi altinda bu beklentinin esas nedenini olusturmaktadir Kaynakca Weinberg 1993 Ellis John 2002 Physics gets physical correspondence 24 Mayis 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde Nature 415 957 Ellis John 1986 The Superstring Theory of Everything or of Nothing 7 Nisan 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde Nature 323 595 598