Bu maddede yeterince bilgilendirici olmayan ve karşı savunmasız olan kullanılmıştır.Ekim 2023) () ( |
Karbon döngüsü, ekosistemdeki canlıların yapısını oluşturan en önemli elementlerden biri karbondur. Karbon, canlılardaki bütün organik bileşiklerin yapısında bulunur.
Karbon döngüsü; karbonun biyosfer, pedosfer, jeosfer, hidrosfer ve atmosfer arasında birbirleriyle değişerek oluşturulan ve biyolojik ve jeolojik bir kimyasal yapıda olan döngüdür. Karbon, biyolojik bileşiklerin ana bileşeninin yanı sıra kireçtaşı gibi birçok mineralin ana bileşenidir. Azot döngüsü ve su döngüsü ile birlikte, karbon döngüsü, Dünya’daki yaşamın devam edebilmesi için büyük bir öneme sahiptir.
Yeryüzündeki önemli depoları ise;
- Atmosferde CO2
- Sularda CO2 ve HCO3-
- Karada genellikle kömür, petrol ve kireçtaşının yapısındadır.
Ana bölümler
Havuz | Miktar (gigaton) |
---|---|
Atmosfer | 720 |
Okyanus (toplam) | 38400 |
Toplam inorganik | 37400 |
Yüzey katmanı | 670 |
Derin katman | 36730 |
Sedimanter karbonatlar | > 60.000.000 |
Kerojenin | 15.000.000 |
Karasal biyosfer (toplam) | 2.000 |
Canlı biyokütle | 600 - 1.000 |
Ölü biyokütle | 1.200 |
Sucul biyosfer | 1-2 |
Fosil yakıtlar (toplam) | 4130 |
Kömür | 3510 |
Sıvı yağ | 230 |
Gaz | 140 |
Diğer (turba ) | 250 |
Küresel karbon döngüsü artık genellikle değişim yolları ile birbirine bağlanan aşağıdaki büyük karbon rezervuarlarına bölünmüştür:
- Hava küre (Atmosfer)
- Karasal biyosfer
- Çözünmüş inorganik karbon ve canlı ve cansız deniz biyotası da dâhil olmak üzere okyanus
- Fosil yakıtlar, tatlı su sistemleri ve cansız organik maddeler dâhil olmak üzere çökeltiler.
- Dünyanın içi (manto ve kabuk). Bu karbon depoları jeolojik süreçler aracılığıyla diğer bölümlerle etkileşime girer.
Rezervuarlar arasındaki karbon değişimleri çeşitli kimyasal, fiziksel, jeolojik ve biyolojik süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Okyanus, Dünya yüzeyinin yakınındaki en büyük aktif karbon havuzunu içerir. Atmosfer, okyanus, karasal ekosistemler ve çökeltiler arasındaki doğal karbon akışları oldukça dengelidir, böylece karbon seviyeleri insan etkisi olmadan kabaca sabit kalır.
Hava küre (Atmosfer)
Hava Küredeki karbon iki ana biçimde bulunur: karbondioksit ve metan. Bu gazların her ikisi de ısıyı hava kürede emerek tutar ve bundan dolayı bu gazlar sera etkisinden kısmen sorumludurlar. Metan, karbondioksite oranla hacim başına daha büyük bir sera etkisi üretir ancak karbondioksitten daha düşük yoğunlaşmada bulunur ve karbondioksitten daha kısa ömürlüdür. Bu sebepler karbondioksiti, bu iki gaz içerisinde en önemli sera gazı haline getirir.
Karbondioksit hava küreden öncelikle fotosentez yoluyla uzaklaştırılır. Daha sonra kara ve okyanus biyosferlerine girer. Karbondioksit ayrıca doğrudan hava küreden su kütlelerine (okyanus, göller, vb.) doğru çözülür. Suda çözündüğünde, karbondioksit su molekülleri ile tepkimeye girer ve okyanus asitliğine katkıda bulunan karbonik asit oluşturur. Daha sonra ayrışma yoluyla kayaçlar tarafından emilir. Ayrıca temas ettiği diğer yüzeyleri asitleştirebilir veya okyanusu yıkayabilir.
Son iki yüzyıldaki insan faaliyetleri, hem ekosistemlerin atmosferden karbondioksit çıkarma yeteneğini değiştirerek hem de doğrudan, örneğin fosil yakarak, atmosferdeki karbon miktarını, özellikle karbondioksit biçiminde önemli ölçüde artırdı.
Çok uzak bir gelecekte (örneğin 2-3 milyar yıl), karbonat-silikat döngüsü yoluyla karbondioksitin toprağa emilme hızı, yaşlandıkça güneşte beklenen değişikliklerden dolayı muhtemelen artacaktır. Güneş'in beklenen artan parlaklığı büyük olasılıkla yüzey hava şartlarını hızlandıracaktır. Bu durum, atmosferdeki karbondioksitin çoğunun Dünya kabuğuna karbonat olarak girmesine neden olur.
Karasal biyosfer
Karasal biyosfer, canlı veya ölü tüm organizmalardaki organik karbonun yanı sıra topraklarda bulunan karbonu da içerir. Yaklaşık 500 gigaton karbon bitkilerde ve diğer canlı organizmalarda bulunurken, yaklaşık 1500 gigaton karbon topraklarda bulunur. Karasal biyosferdeki karbonun çoğu organik karbondur. Toprak karbonunun yaklaşık üçte biri kalsiyum karbonat gibi inorganik biçimde depolanır. Organik karbon, Dünya’da yaşayan tüm organizmaların önemli bir bölümünü oluşturur. Ototroflar havadan karbondioksit biçiminde çıkarılıp organik karbona dönüştürülürken, heterotroflar diğer organizmaları tüketerek karbon alırlar.
Karbon, karasal biyosferi çeşitli şekillerde ve farklı zaman ölçeklerinde bırakır. Organik karbonun yanması veya solunması onu hızla atmosfere bırakır. Ayrıca nehirler yoluyla okyanusa boşaltılabilir veya atıl karbon şeklinde topraklarda dizilenmiş olarak kalabilir. Toprakta depolanan karbon, erozyon ile nehirlere yıkanmadan veya toprak solunumu yoluyla atmosfere bırakılmadan önce binlerce yıl orada kalabilir. 1989 ile 2008 arasında toprak solunumu yılda yaklaşık % 0,1 artmıştır.
Okyanus
Okyanus kavramsal olarak, suyun atmosferle sık sık (günlük ila yıllık) temas ettiği bir yüzey tabakasına denir. Yüzey tabakasındaki çözünmüş inorganik karbon (DIC), dengeyi koruyarak atmosferle hızla değiştirilir.
Karbon, okyanusa esas olarak, küçük bir kısmı karbonata dönüştürülen atmosferik karbon dioksitin çözünmesi yoluyla girer. Ayrıca, çözünmüş organik karbon gibi nehirlerden okyanusa girebilir. Organizmalar tarafından fotosentez yoluyla organik karbona dönüştürülür ve besin zinciri boyunca değiştirilebilir veya okyanusların ölü yumuşak doku olarak daha derin, daha karbon bakımından zengin katmanlarına veya kalsiyum karbonat olarak kabuklara çökeltilebilir. Sediman olarak çökeltilmeden veya en sonunda termohalin dolaşımı ile yüzey sularına geri dönmeden önce bu tabakada uzun süre dolaşır. Okyanuslar baziktir (~ PH 8,2), dolayısıyla CO2 (karbondioksit) asitleştirme okyanusun pH'ını nötre kaydırır.
Atmosferdeki insan kaynaklı karbondioksit artışını sınırlayan en önemli karbon sekestrasyon biçimlerinden biridir. Bununla birlikte, bu süreç bir dizi faktörle sınırlıdır. Karbondioksit emilimi suyu daha asidik hale getirir, bu da okyanus biyosistemlerini etkiler. Öngörülen okyanus asitliği oranı kalsiyum karbonatların biyolojik çökelmesini yavaşlatabilir ve böylece okyanusun karbondioksiti emme kapasitesini azaltabilir.
Jeosfer
Karbon döngüsünün jeolojik bölümü, küresel karbon döngüsünün diğer bölümlerine kıyasla yavaş çalışır. Atmosferdeki karbon miktarının ve dolayısıyla küresel sıcaklıkların en önemli belirleyicilerinden biridir.
Dünyadaki karbonun çoğu, hareketsiz olarak dünyadaki litosferde depolanır. Yeryüzünün mantosunda depolanan karbonun büyük kısmı, dünya oluştuğunda orada depolanmıştır. Bazıları biyosferden alınan organik karbon şeklinde çökelmiştir. Jeosferde depolanan karbonun yaklaşık% 80'i, deniz organizmalarının kabuklarında depolanan kalsiyum karbonatın çökelmeden oluşan kireçtaşı ve türevleridir. Kalan % 20, yüksek ısı ve basınç altında karasal organizmaların çökelmesi ve gömülmesi yoluyla oluşan kerojenler olarak depolanır. Jeosferde depolanan organik karbon milyonlarca yıl orada kalabilir.
Karbon jeoküreyi çeşitli şekillerde terk edebilir. Karbon dioksit, karbonat kayaçlarının yeryüzündeki mantoya batırıldığında metamorfizması sırasında açığa çıkar. Bu karbondioksit, volkanlar ve sıcak noktalardan atmosfere ve okyanusa salınabilir. Aynı zamanda, insanlar tarafından fosil yakıtlar biçiminde doğrudan kerojenlerin ekstraksiyonu yoluyla uzaklaştırılabilir. Ekstraksiyondan sonra, enerjiyi serbest bırakmak ve depoladıkları karbonu atmosfere yaymak için fosil yakıtlar yakılır.
Derin karbon döngüsü
Derin karbon döngüsü, hava küre (atmosfer), karasal biyosfer, okyanus ve jeosfer boyunca karbon hareketi kadar iyi anlaşılmasa da, yine de çok önemli bir süreçtir. Derin karbon döngüsü, Dünya'nın yüzeyindeki ve atmosferindeki karbonun hareketine yakından bağlıdır. Süreç olmasaydı, atmosferde karbon kalır ve uzun süre aşırı yüksek seviyelerde birikirdi. Bu nedenle, karbonun Dünya'ya dönmesine izin vererek, derin karbon döngüsü yaşamın var olması için gereken karasal koşulların korunmasında kritik bir rol oynar.
Ayrıca, süreç aynı zamanda gezegenden taşıdığı büyük miktardaki karbon nedeniyle de önemlidir. Aslında, bazaltik magmanın bileşimini incelemek ve volkanlardan karbondioksit akışını ölçmek, mantodaki karbon miktarının aslında Dünya yüzeyinde bin faktörden daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Derin toprak karbon işlemlerinin delinmesi ve fiziksel olarak gözlemlenmesi, alt manto ve çekirdeği Dünya’ya sırasıyla 660 ila 2.891 km ve 2.891 ila 6.371 km derinliğe kadar uzandığı için son derece zordur. Buna göre, derin Dünya'da karbonun rolü hakkında kesin olarak pek bir şey bilinmemektedir. Bununla birlikte, birçoğu derin Dünya koşullarının laboratuvar denemelerinden gelen birkaç kanıt parçası, elementin alt mantoya doğru hareketinin yanı sıra karbonun bahsedilen katmanın aşırı sıcaklıklarında ve basınçlarında aldığı formları da göstermiştir. Ayrıca, sismoloji gibi teknikler, Dünya'nın çekirdeğindeki potansiyel karbon varlığının daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır.
Alt mantodaki karbon
Karbon esas olarak mantoya, okyanus kabuğunun tektonik plakaları üzerinde karbonat bakımından zengin çökeltiler şeklinde girer ve bu da karbonu, batma işleminden sonra mantoya çeker. Mantodaki, özellikle derin Dünya'daki karbon dolaşımı hakkında çok fazla şey bilinmemektedir, ancak birçok çalışma, elementin söz konusu bölgedeki hareketi ve formları hakkındaki anlayışımızı artırmaya çalışmıştır. Örneğin, 2011 yılında yapılan bir araştırma, karbon döngüsünün alt mantoya kadar uzandığını göstermiştir. Çalışma, Juina/Brezilya'da bir bölgedeki nadir, süper derin elmasları analiz etti ve bazı elmas kalıntılarının toplu bileşiminin, daha düşük manto sıcaklıkları ve basınçları altında bazalt erime ve kristalleşme beklenen sonucuna uygun olduğunu belirledi. Bu nedenle, araştırmanın bulguları bazaltik okyanus litosfer parçalarının, karbonun Dünya'nın derin iç mekânına temel taşıma mekanizması olduğunu göstermektedir. Bu çöktürülmüş karbonatlar düşük manto silikatlarla etkileşime girebilir ve sonunda bulunan gibi süper derin elmaslar oluşturabilir. Bununla birlikte, alt mantoya inen karbonatlar elmas oluşturmanın yanı sıra diğer durumlarla da karşılaşırlar. 2011 yılında karbonatlar, alt manto içinde, Dünya'nın 1800 km derinliğindeki bir ortama maruz bırakıldı. Bunu yapmak manyezit, siderit ve çok sayıda grafit oluşumuyla sonuçlanmıştır. Kayaç biliminin (Petroloji) gözlemlerinin yanı sıra diğer deneyler, manyezitin aslında mantonun çoğunda en kararlı karbonat fazı olduğunu gösteren bu iddiayı desteklemektedir. Bu büyük ölçüde daha yüksek erime sıcaklığının bir sonucudur. Sonuç olarak, bilim adamları karbonatların düşük oksijenli fugasite ortamları tarafından derinlemesine sabitlenmeden önce mantoya inerken azalmaya maruz kaldıkları sonucuna varmışlardır. Magnezyum, demir ve diğer metalik bileşikler süreç boyunca tampon görevi görür. Grafit benzeri karbonitin azaltılmış element formlarının varlığı, karbon bileşiklerinin mantoya inerken azaldığını gösterir.
Polimorfizm karbonat bileşiklerinin kararlılığını Dünya'nın farklı derinliklerinde değiştirir. Örnek vermek gerekirse, laboratuvar denemelerinde ve yoğunluk fonksiyonel teorisi hesaplamaları, tetrahedral olarak koordine edilmiş karbonatların çekirdek-manto sınırına yaklaşan derinliklerde en kararlı olduğunu göstermektedir. 2015 yılında yapılan bir araştırma, düşük mantonun yüksek basıncının karbon bağlarının sp2'den sp3'e hibridize edilmiş orbitallere geçişine neden olduğunu ve bunun da karbon tetrahedral olarak oksijene bağlanma ile sonuçlandığını göstermektedir. CO3 trigonal grupları polimerize edilebilir ağlar oluşturamazken, tetrahedral CO4 karbonun koordinasyon sayısında bir artış ve dolayısıyla karbonat bileşiklerinin alt mantodaki özelliklerinde büyük değişiklikler olduğunu gösterebilir. Örnek olarak, teorik çalışmalar yüksek basıncın karbonat eriyik viskozitesinin artmasına neden olduğunu; eriyiklerin artan viskozitesinin bir sonucu olarak düşük hareketliliği, mantonun derinliklerinde büyük miktarda karbon birikmesine neden olur.
Buna göre, karbon uzun süre alt mantoda kalabilir, ancak büyük karbon yoğunlaşmaları sıklıkla litosfere dönüş yolunu bulur. Karbon gaz çıkışı olarak adlandırılan bu işlem, dekompresyon erimesine maruz kalan karbonatlı mantonun yanı sıra karbon bileşikleri kabuğa doğru taşıyan manto tüylerinin sonucudur. Karbon, volkanik sıcak noktalara yükseldiğinde oksitlenir, daha sonra karbondioksit olarak serbest bırakılır. Bu, karbon atomunun bu gibi alanlarda çıkan bazaltların oksidasyon durumuna uyması için oluşur.
Çekirdekte karbon
Dünyanın çekirdeğindeki karbon varlığı iyi kısıtlanmış olmasına rağmen, son çalışmalar bu bölgede büyük miktarda karbon stokunun depolanabileceğini göstermektedir. İç çekirdek boyunca hareket eden makaslama (S) dalgaları, demir açısından zengin alaşımların çoğunda beklenen hızın yaklaşık yüzde elli oranında ilerler. Çekirdeğin bileşiminin kristalin demir alaşımı ve az miktarda nikel olduğuna inanıldığından, bu sismik aykırılık çekirdekte karbon dâhil olmak üzere hafif elementlerin varlığını gösterir. Aslında, Dünya'nın çekirdeğindeki koşulları çoğaltmak için elmas örs hücrelerini kullanan çalışmalar, demir karbürün (Fe7C3) iç çekirdeğin dalga hızı ve yoğunluğuyla eşleştiğini göstermektedir. Bu nedenle, demir karbür modeli, çekirdeğin Dünya karbonunun% 67'sini elinde tuttuğunun bir kanıtı olabilir. Ayrıca, bir başka çalışma, Dünya'nın iç çekirdeğinin basınç ve sıcaklık koşullarında, karbonun demir içinde çözündüğünü ve aynı Fe7C3 bileşimi ile stabil bir faz oluşturduğunu bulmuştur - daha önce belirtilenlerden farklı bir yapıya sahip olsa da. Özet olarak, Dünya'nın çekirdeğinde potansiyel olarak depolanan karbon miktarı bilinmemekle birlikte, son çalışmalar demir karbürlerin varlığının bazı jeofizik gözlemleri açıklayabildiğini göstermektedir.
İnsan etkisi
Sanayi devriminden bu yana insan faaliyetleri, bölümlerinin işlevlerini değiştirerek ve doğrudan hava küreye (atmosfer) karbon ekleyerek karbon döngüsünü değiştirmiştir.
Karbon döngüsü üzerindeki en büyük insan etkisi, karbonu jeoferden atmosfere aktaran yanan fosil yakıtlardan kaynaklanan doğrudan sürümlerdir. Bu artışın geri kalan kısmı daha çok arazi kullanımındaki değişikliklerden, özellikle de ormansızlaşmadan kaynaklanmaktadır.
Karbon döngüsü üzerindeki bir diğer doğrudan insan etkisi, kobaltı (CO) serbest bırakan klinker üretimi için kireçtaşının kalsinasyonunun kimyasal işlemidir. Klinker çimentonun endüstriyel öncüsüdür.
İnsanlar ayrıca okyanustaki karbon döngüsünü de etkiler. İklim değişikliğindeki mevcut eğilimler daha yüksek okyanus sıcaklıklarına yol açarak ekosistemleri değiştirmektedir. Ayrıca, asit yağmuru, tarım ve sanayiden gelen kirli akış okyanusun kimyasal bileşimini değiştirir. Bu tür değişikliklerin mercan kayalıkları gibi son derece hassas ekosistemler üzerinde dramatik etkileri olabilir, böylece okyanusun atmosferden karbonu bölgesel ölçekte emme ve küresel olarak biyolojik biyoçeşitliliği azaltma yeteneğini sınırlayabilir.
Antropojenik küresel ısınmadan dolaylı olarak kaynaklanan arktik metan sürümleri de karbon döngüsünü etkiler ve iklim değişikliği geri bildirimi olarak bilinen şeylerde daha fazla ısınmaya katkıda bulunur.
12 Kasım 2015'te NASA bilim insanları, insan kaynaklarından gelen atmosferdeki karbondioksitin artmaya devam ettiğini ve yüz binlerce yılda görülmeyen seviyelere ulaştığını bildirdi. Şu anda, fosil yakıtların yakılmasıyla açığa çıkan karbondioksit oranı, bitki örtüsü ve okyanusun net alımının yaklaşık iki katıdır.
Karbon döngüsü genel anlatımı
Havadaki CO2 bitkiler tarafından fotosentezde kullanılarak O2 ve organik bileşiklere dönüşür. Organik besinin yapısına katılan CO2 yapısındaki karbon bütün canlılar tarafından enerji ve yapı hammaddesi olarak kullanılır. Solunum olayında tekrar CO2 olarak atmosfere döner. Karbonun bir kısmı ise mineral olarak yer katmanında birikir ya da ölü bitki ve hayvanların organik atıkları halinde toprağa geçer. Burada saprofit canlılar tarafından ayrıştırılır veya kömür, petrol gibi fosil yakıtların kullanımı ile tekrar atmosfere geçer. Ancak fosil yakıtların aşırı kullanımı atmosferde aşırı CO2 sera etkisi meydana getireceğinden dünyada iklimin değişmesi, sıcaklığın birkaç derece artışı ve bunun sonucunda kutuplardaki buzulların erime tehlikesini doğurmaktadır.
Bu döngüde karbon, değişik sürelerle üç depolama havuzundan geçer. En kısa depolama ömrü biyolojik kısımdadır. Bitkiler, atmosfer ve okyanus sularının her biri hemen hemen eşit miktarda (takriben 500 ila 700 milyar ton arası) karbon ihtiva eder. Hayvanlar ve insanlar ise çok daha az (1 ila 2 milyar ton) karbona ev sahipliği yapar. Günler, yıllar hatta asırlar boyunca organizmaların büyüme, ölme ve çürümesi neticesinde karbon bu havuzlar arasında gider gelir. Değişik zamanlarda bu havuzlar net karbon transferine göre alıcı veya verici durumunda olabilir. Ancak bütün hadiseye baktığımızda karbon devrinin dinamik dengede olduğu söylenebilir.
Karbonun çok daha uzun süre depolandığı, karbon devri-daiminin jeokimyevi kısmı iki önemli havuzdan meydana gelir:
Derin okyanus suları (tahmini 36.000 milyar ton) ve kayalar (özellikle kireçtaşı, tahmini 75x10 milyon ton). Bu havuzlardan karbon devri-daiminin diğer kısımlarına çok yavaş bir şekilde karbon salınır. Biyolojik devre karbon tahliyesi, derin okyanus akıntıları, volkanik faaliyetler, kayaların erozyonu ve petrol, kömür, tabii gaz gibi fosil yakıtların kullanılması vasıtası ile, genellikle atmosfer kanalıyla yapılır.
Bu devir sırasında biyolojik ve jeokimyevi karbon arasında geçiş noktası topraktaki karbondur. Dünya yüzünde toprakta 1500 milyar ton kadar karbon bulunur. Toprak karbonu oldukça kararlıdır ve diğer havuzlarla kolay değişime girmez.
Global karbon devri bitkilerle yürütülür. Bu yolla yakalanan karbon, bitkilerin büyümesini sağlarken hayvanların bu bitkileri yemesiyle gıda zincirine katılır. Fotosentezle kara, okyanus ve akarsulardakinden iki kat fazla karbondioksit alınır. Kara bitkileri çoğunluğu ağaçlarda olmak üzere, su bitkilerinden 250 kat daha fazla karbon ihtiva eder.
1990'larda denizlerdeki çözünmüş halde inorganik karbon konsantrasyonları Karada karbondioksit bitki ve hayvanlar tarafından tutulurken, okyanuslarda bu vazifenin çok az bir kısmı canlı organizmalara verilmiştir. Bazılarının karbondioksit ve bikarbonatı çözmelerinin yanında bu karbonun birçoğu da bu yaratıklardan arta kalan birikintilerde bulunur. Plankton (bitki ve hayvan), mercan ve diğer canlılar, kalsit mineraller, kalsiyum karbonattan meydana gelen kabuk ve iskeletlere sahiptir. Hayat vazifesinden terhis neticesinde bu kabuk ve iskeletler, birer karbon kaynağı olarak deniz diplerinde tebeşir veya kireçtaşı halinde birikir. Böylece milyonlarca yıldır denizden karbon çekilmektedir.
Diğer kayalar da hususen fosil yakıtların kaynağı olanlar, karbonu saklar. Bu karbon da canlı organizma menşelidir. Bitkiler kömür için karbon kaynağı olurken, petrol ve doğalgaz çoğunlukla deniz canlılarından meydana gelir. Kayaların iklim şartlan ve topraktaki organik asitler vasıtasıyla parçalanması sonucu karbonatlardan ve volkan faaliyetlerinden atmosfere karbon bırakılır.
Buraya kadarki kısım sistemin tabii işleyişidir. Oysa sanayi devriminden bu yana, insanoğlu atmosfere sürekli karbon ekleyerek bu muazzam dengenin bozulmasına iki yolla sebep olmaktadır:
Birincisi, fosil yakıtların yakılması; ikincisi de toprakların kullanılmasındaki değişiklik, yani ormanların yokedilmesi. Gelişmiş ve gelişmekte olan memleketlerin enerji ihtiyacındaki artış bunun en büyük nedeni olmuştur.
Fosil yakıtların kullanılmasıyla milyonlarca yıldır kayaların içinde saklı bulunan karbonun havaya karışması hızlandırılmaktadır. Ormanların yakılmasıyla ise CO2 tabii seyrinden daha hızlı bir şekilde atmosfere karışmaktadır.
Günümüzde bilim insanları ve siyasiler atmosferde fazlaca bulunan CO2'nin sebep olduğu "sera tesiri" adı verilen hadiseyle yakından ilgilenmekteler. Çünkü sera tesiri ile dünyanın ikliminin büyük ölçüde değişeceğinden endişe edilmektedir.
Karbon devri-daiminde fonksiyon icra eden tek gaz CO2 değildir. Atmosferde çok az bulunmasına rağmen CO2'den daha hızlı artan her bir metan molekülü (CH4) 30 CO2 molekülünün yaptığı sera etkisine sebep olmaktadır. Metanın kaynağını ziraat (pirinç), boru hatlarındaki sızıntılar, maden ocakları, plastikler ve bakteriler teşkil eder.
Kömür, petrol ve gaz tüketimi hakkında tutulan kayıtlar, yılda 5 milyar ton karbonun dumanla birlikte atmosfere salındığını göstermektedir. Fakat bitki ve okyanusların atmosferden aldığı karbon, bu artış hızını yarıya indirir. Dünyadaki ekosistemlerin karbon devrine yaptığı tesirleri de bilmemiz gerekir. Bilim insanları tarla açmak için yakılan ormanlarda kaybolan karbonun sırrını henüz çözememişlerdir. Yakılan bir bitkinin içindeki karbon oksitlenerek karbondioksit şeklinde atmosfere karışır. Bu durum topraktaki organik maddelerde bulunan karbonlar için de geçerlidir. Yanmış arazilerde tekrar bitki yetiştirilirse mekanizma tersine işler. Yani havadaki karbondioksit alınır ve havaya oksijen verilir. Karbon ise toprakta kalır.4 Bitki örtüsünün yakılması karbon devrine menfi yönde tesir eder. Hasattan sonra anızların yakılması, atmosferdeki karbondioksit miktarını arttırdığı gibi, toprakta organik madde birikimini engellemekte ve yararlı mikroorganizmaların ölmesine sebep olmaktadır. Birçok gelişmiş ülkede yakıt olarak odun ve zirai atıklar kullanılmaktadır. Ormanlar ve çayırlar, tarım alanı açmak için yakılmaktadır. Her 1 kilowatt-saat elektrik (termik santrallerde) 1 kg, her litre benzin 2,5 kg karbondioksit ortaya çıkarmaktadır. Şayet biz yeryüzündeki bitki örtülerini mevcut hızla yakmaya devam edersek 2100 yılına kadar atmosferdeki karbondioksit oranı şimdikinin üç katı olacaktır.
Yaklaşık olarak 340 milyon yıl önce, bugünkü İngiltere adalarını içine alan bölgelerin yavaş yavaş suyla kaplandığı büyük bir deniz basması başladı. Bu olay Devonyenden Karbon devrine (Karbonifer) geçişi vurgular. Aşağı yukarı 100 milyon yıl süren Karbon devri boyunca kıtalar, hiçbir zaman çağımızdaki kadar çok bitkiyle kaplanmadılar.
Silüryen devrinde, bazı bitki türleri su yaşamından kara yaşamına geçmeye başladılar. Daha sonraki Devonyen devrinde ise korular ortaya çıktı. Karbon devrinde korular gerçek ormanlar haline geldi. Bitkilerin, Karbon devrinde zamanla kömüre dönüşen son derece büyük miktarlarda karbon kalıntıları bırakacak kadar çoğalmalarının nedenini açıklamak olanaksızdır. Kuşkusuz, yeryüzü kabuğundaki tüm kömürler Karbon devrinde oluşmamıştır; ama büyük bir bölümü, o devirden kalmadır. Bu yüzden, bilim insanları, Karbon devrinde atmosferin, bitki metabolizması için gerekli bir madde olan karbondioksit açısından zengin olduğunu düşünmektedirler; bununla birlikte, bitki dünyasındaki söz konusu dev patlamanın nedeninin bu olduğunu kanıtlamak olanaksızdır.
Karbon devri çok uzun bir süreyi kapsadığı için, bu devirde deniz düzeyindeki değişikliklerin tarihi oldukça karmaşıktır. Dünyanın sonradan yeniden yükselecek birçok bölgesi tümüyle su altındaydı; bazı bölgeleri birçok kez su basmıştı. Ayrıca, karmaşık dağoluş değişiklikleri de bu devirde oldu ve bu değişikliklere, magma ve yanardağ hareketleri eşlik etti.
İklimin bugünkünden farklı olduğu gerçeği şaşırtıcı değildir; ama, Gondwana kıtasında (sonradan güney Afrika, güney Asya, Güney Amerika ve Avustralya diye adlandırılan bölgeler) geniş alanlara yayılan buzullaşmanın başlaması, ilgi çekici bir durumdur. Öte yandan, Spitsbergen adaları gibi günümüzde buzul ikliminin görüldüğü bölgelerde, iklim ılımandı. İklimin ılımanlığı, kömür oluşumunu kolaylaştırıyordu. Karbon devri, adını bu devirde oluşan bol kömür tortullarından alır. Kömür, tortullar halinde Karbon devrinden önce de, sonra da vardı; hattâ günümüzde bile oluşmaktadır, ama görünüşe bakılırsa, Karbon devrine özelliğini veren hızlı oluşum, bir daha hiç tekrarlanmamıştır. Kömür tortulları Karbon devrinde oluşmuş tüm kayalarda bulunmazsa da, bazı özel bölgelerde (Çin gibi). Karbon devri kayalarının tümünde kömür tortullarına rastlanır. Bununla birlikte, Kuzey Amerika’nın batısında yer alan dağlık bölgedeki yaygın Karbon devri yapıları, kömür kapsamaz. Karbon devri yapılarından elde edilen kömür ne çok eski, ne de çok yeni olduğu için, bulunabilecek en iyi kömürdür. Yeni kömürün guncelhbr.com ısıtma gücü düşüktür; bunun yanı sıra, eski kömür yarı yarıya hiç de yanıcı olmayan grafite dönüşmüş olabilir.
Balıkların denizlerde çoğaldığı Devonyen devrinde, ikiyaşayışlılar ortaya çıktılar. Tamamlanmamış bir başkalaşma olayı yaşayan ilk böceklerin ortaya çıkışı, Karbon devrinin başlangıcıyla çakışır. Çeşitli bitki yapılarının yaşamlarını sürdürdüğü yeryüzünün değişik köşelerinde, ormanlar oluşuyordu. Karbon devrinin ortalarına doğru, yaşam çizgileri bugüne varan kozalaklılar ortaya çıktı.
İlk ormanların hemen tümü, bataklık bölgelerde gelişti. Bu yüzden, Karbon devri bitkilerinin gelişiminde su, çok önemli bir öğe olma özelliğini koruyordu. Ayrıca su, bu dönemi simgeleyen kömür oluşumunda belirleyici bir etken sayılabilir.
Yeşil bitkilerin, güneşten gelen ışık ve doğadan absorbe ettikleri karbondioksit ve su molekülleri ile organik maddeleri sentezlediğini biliyoruz.Bitki ve hayvanların sentezlediği organik maddeler arasında ise karbonhidratlar önemli yer tutar.Karbonhidratlar ve türevleri, saprofit bakteriler tarafından absorbe edilerek solunumda kullanılır ve solunum son ürünü olarak atmosfere serbest karbondioksiti bırakırlar. Karbonhidrat içeren bitkiler aynı zamanda hayvanlar tarafından besin olarak tüketilirler.
Gerek hayvanların gerekse mikroorganizmaların ölümleri sonucunda, toprakta ayrışmaya başlayan vücut yapıları, metan bakterileri tarafından ayrıştırılarak CO2'ye dönüştürülür ve atmosfere serbest olarak bırakılır. Şemada görüldüğü gibi CO2, ışık ve su varlığında tekrar bitkiler tarafından fotosentez reaksiyonlarında kullanılır.
Bunun dışında bitki ve hayvan ölüleri, toprağın çok derinlerinde, yüksek basınç ve sıcaklık etkisi altında petrol ve kömür gibi yapılara dönüşebilirler.Petrol ve kömür, insanlar tarafından enerji ihtiyaçları için kullanılırken yine açığa karbondioksit (CO2) ve karbonmonoksit (CO) gazları çıkar.
Karbon elementi, doğadaki döngüsünü bu şekilde tamamlamış olur.
Ayrıca bakınız
- Biyojeokimyasal döngü - Maddelerin Dünya'nın biyotik ve abiyotik bölmeleriyle çevrilmesi
- Karbon döngüsünün yeniden dengelenmesi - Bir grup çevre politikasının adı
- Dünya atmosferindeki karbondioksit - Atmosferik bileşen; Sera gazı
- Karbon ayak izi - Karbondioksit eşdeğeri olarak ifade edilen bir kişi, olay, organizasyon veya ürünün neden olduğu toplam sera gazı emisyonları seti
- Karbon tutulması - Çok miktarda karbondioksit yakalayıp depolayarak net emisyonları azaltma yöntemleri
- Karbonat-silikat döngüsü
- Okyanus asitlenmesi - Dünyadaki okyanusların pH'ında, karbondioksit alımının neden olduğu sürekli düşüş
- Permafrost karbon döngüsü
Kaynakça
- ^ . TEMA. 3 Ocak 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2014.
- ^ a b c d e f "Arşivlenmiş kopya". 20 Nisan 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ The global carbon cycle. ISBN .
- ^ https://hdl.handle.net/10067%2F381670151162165141
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 8 Ekim 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ The Physical Basis. Contribution of Working Group I to the Fourth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change. ISBN .
- ^ . 17 Nisan 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Nisan 2012.
- ^ https://doi.org/10.1017%2FS147355041200047X
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 5 Nisan 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 5 Nisan 2018.
- ^ https://doi.org/10.1111%2Fgcbb.12401
- ^ https://doi.org/10.1039%2Fb809492f
- ^ https://doi.org/10.1016%2Fj.ecolind.2017.04.049
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 8 Ekim 2016 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 8 Ekim 2016.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 16 Haziran 2012 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 16 Haziran 2012.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 23 Haziran 2003 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 26 Ocak 2021 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 13 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Kasım 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 9 Mart 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 2 Şubat 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ https://semanticscholar.org/paper/fc88770d212e038cd8b1d064e361d3c6c355c562
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 19 Eylül 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Mart 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 14 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 1 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 22 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 17 Kasım 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 17 Kasım 2015.
- ^ . 25 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mayıs 2016.
- ^ https://doi.org/10.1016%2FS0070-4571%2808%2970338-8
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 26 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
- ^ https://doi.org/10.1126%2Fscience.283.5410.2095
- ^ https://doi.org/10.1126%2Fscience.284.5411.118
- ^ https://semanticscholar.org/paper/7f93a42243d801c300199f44686fe08511ad7111
- ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 19 Eylül 2020 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 15 Mayıs 2020.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddede yeterince bilgilendirici olmayan ve baglanti olumune karsi savunmasiz olan yalin URL ler kullanilmistir Maddenin dogrulanabilir kalmasini ve maddede tutarli bir kaynak biciminin surdurulebilmesini saglamak adina lutfen bunlari tamamlayin Ekim 2023 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Karbon dongusu ekosistemdeki canlilarin yapisini olusturan en onemli elementlerden biri karbondur Karbon canlilardaki butun organik bilesiklerin yapisinda bulunur Karbon dongusu karbonun biyosfer pedosfer jeosfer hidrosfer ve atmosfer arasinda birbirleriyle degiserek olusturulan ve biyolojik ve jeolojik bir kimyasal yapida olan dongudur Karbon biyolojik bilesiklerin ana bileseninin yani sira kirectasi gibi bircok mineralin ana bilesenidir Azot dongusu ve su dongusu ile birlikte karbon dongusu Dunya daki yasamin devam edebilmesi icin buyuk bir oneme sahiptir Yeryuzundeki onemli depolari ise Atmosferde CO2 Sularda CO2 ve HCO3 Karada genellikle komur petrol ve kirectasinin yapisindadir Ana bolumlerDunyadaki buyuk rezervuarlardaki karbon havuzlari Havuz Miktar gigaton Atmosfer 720Okyanus toplam 38400Toplam inorganik 37400Yuzey katmani 670Derin katman 36730Sedimanter karbonatlar gt 60 000 000Kerojenin 15 000 000Karasal biyosfer toplam 2 000Canli biyokutle 600 1 000Olu biyokutle 1 200Sucul biyosfer 1 2Fosil yakitlar toplam 4130Komur 3510Sivi yag 230Gaz 140Diger turba 250 Kuresel karbon dongusu artik genellikle degisim yollari ile birbirine baglanan asagidaki buyuk karbon rezervuarlarina bolunmustur Hava kure Atmosfer Karasal biyosfer Cozunmus inorganik karbon ve canli ve cansiz deniz biyotasi da dahil olmak uzere okyanus Fosil yakitlar tatli su sistemleri ve cansiz organik maddeler dahil olmak uzere cokeltiler Dunyanin ici manto ve kabuk Bu karbon depolari jeolojik surecler araciligiyla diger bolumlerle etkilesime girer Rezervuarlar arasindaki karbon degisimleri cesitli kimyasal fiziksel jeolojik ve biyolojik sureclerin bir sonucu olarak ortaya cikar Okyanus Dunya yuzeyinin yakinindaki en buyuk aktif karbon havuzunu icerir Atmosfer okyanus karasal ekosistemler ve cokeltiler arasindaki dogal karbon akislari oldukca dengelidir boylece karbon seviyeleri insan etkisi olmadan kabaca sabit kalir Hava kure Atmosfer Hava Kuredeki karbon iki ana bicimde bulunur karbondioksit ve metan Bu gazlarin her ikisi de isiyi hava kurede emerek tutar ve bundan dolayi bu gazlar sera etkisinden kismen sorumludurlar Metan karbondioksite oranla hacim basina daha buyuk bir sera etkisi uretir ancak karbondioksitten daha dusuk yogunlasmada bulunur ve karbondioksitten daha kisa omurludur Bu sebepler karbondioksiti bu iki gaz icerisinde en onemli sera gazi haline getirir Karbondioksit hava kureden oncelikle fotosentez yoluyla uzaklastirilir Daha sonra kara ve okyanus biyosferlerine girer Karbondioksit ayrica dogrudan hava kureden su kutlelerine okyanus goller vb dogru cozulur Suda cozundugunde karbondioksit su molekulleri ile tepkimeye girer ve okyanus asitligine katkida bulunan karbonik asit olusturur Daha sonra ayrisma yoluyla kayaclar tarafindan emilir Ayrica temas ettigi diger yuzeyleri asitlestirebilir veya okyanusu yikayabilir Son iki yuzyildaki insan faaliyetleri hem ekosistemlerin atmosferden karbondioksit cikarma yetenegini degistirerek hem de dogrudan ornegin fosil yakarak atmosferdeki karbon miktarini ozellikle karbondioksit biciminde onemli olcude artirdi Cok uzak bir gelecekte ornegin 2 3 milyar yil karbonat silikat dongusu yoluyla karbondioksitin topraga emilme hizi yaslandikca guneste beklenen degisikliklerden dolayi muhtemelen artacaktir Gunes in beklenen artan parlakligi buyuk olasilikla yuzey hava sartlarini hizlandiracaktir Bu durum atmosferdeki karbondioksitin cogunun Dunya kabuguna karbonat olarak girmesine neden olur Toprak CO2 akisini olcen portatif toprak solunum sistemi Karasal biyosfer Karasal biyosfer canli veya olu tum organizmalardaki organik karbonun yani sira topraklarda bulunan karbonu da icerir Yaklasik 500 gigaton karbon bitkilerde ve diger canli organizmalarda bulunurken yaklasik 1500 gigaton karbon topraklarda bulunur Karasal biyosferdeki karbonun cogu organik karbondur Toprak karbonunun yaklasik ucte biri kalsiyum karbonat gibi inorganik bicimde depolanir Organik karbon Dunya da yasayan tum organizmalarin onemli bir bolumunu olusturur Ototroflar havadan karbondioksit biciminde cikarilip organik karbona donusturulurken heterotroflar diger organizmalari tuketerek karbon alirlar Karbon karasal biyosferi cesitli sekillerde ve farkli zaman olceklerinde birakir Organik karbonun yanmasi veya solunmasi onu hizla atmosfere birakir Ayrica nehirler yoluyla okyanusa bosaltilabilir veya atil karbon seklinde topraklarda dizilenmis olarak kalabilir Toprakta depolanan karbon erozyon ile nehirlere yikanmadan veya toprak solunumu yoluyla atmosfere birakilmadan once binlerce yil orada kalabilir 1989 ile 2008 arasinda toprak solunumu yilda yaklasik 0 1 artmistir Okyanus Okyanus kavramsal olarak suyun atmosferle sik sik gunluk ila yillik temas ettigi bir yuzey tabakasina denir Yuzey tabakasindaki cozunmus inorganik karbon DIC dengeyi koruyarak atmosferle hizla degistirilir Karbon okyanusa esas olarak kucuk bir kismi karbonata donusturulen atmosferik karbon dioksitin cozunmesi yoluyla girer Ayrica cozunmus organik karbon gibi nehirlerden okyanusa girebilir Organizmalar tarafindan fotosentez yoluyla organik karbona donusturulur ve besin zinciri boyunca degistirilebilir veya okyanuslarin olu yumusak doku olarak daha derin daha karbon bakimindan zengin katmanlarina veya kalsiyum karbonat olarak kabuklara cokeltilebilir Sediman olarak cokeltilmeden veya en sonunda termohalin dolasimi ile yuzey sularina geri donmeden once bu tabakada uzun sure dolasir Okyanuslar baziktir PH 8 2 dolayisiyla CO2 karbondioksit asitlestirme okyanusun pH ini notre kaydirir Atmosferdeki insan kaynakli karbondioksit artisini sinirlayan en onemli karbon sekestrasyon bicimlerinden biridir Bununla birlikte bu surec bir dizi faktorle sinirlidir Karbondioksit emilimi suyu daha asidik hale getirir bu da okyanus biyosistemlerini etkiler Ongorulen okyanus asitligi orani kalsiyum karbonatlarin biyolojik cokelmesini yavaslatabilir ve boylece okyanusun karbondioksiti emme kapasitesini azaltabilir Jeosfer Karbon dongusunun jeolojik bolumu kuresel karbon dongusunun diger bolumlerine kiyasla yavas calisir Atmosferdeki karbon miktarinin ve dolayisiyla kuresel sicakliklarin en onemli belirleyicilerinden biridir Dunyadaki karbonun cogu hareketsiz olarak dunyadaki litosferde depolanir Yeryuzunun mantosunda depolanan karbonun buyuk kismi dunya olustugunda orada depolanmistir Bazilari biyosferden alinan organik karbon seklinde cokelmistir Jeosferde depolanan karbonun yaklasik 80 i deniz organizmalarinin kabuklarinda depolanan kalsiyum karbonatin cokelmeden olusan kirectasi ve turevleridir Kalan 20 yuksek isi ve basinc altinda karasal organizmalarin cokelmesi ve gomulmesi yoluyla olusan kerojenler olarak depolanir Jeosferde depolanan organik karbon milyonlarca yil orada kalabilir Karbon jeokureyi cesitli sekillerde terk edebilir Karbon dioksit karbonat kayaclarinin yeryuzundeki mantoya batirildiginda metamorfizmasi sirasinda aciga cikar Bu karbondioksit volkanlar ve sicak noktalardan atmosfere ve okyanusa salinabilir Ayni zamanda insanlar tarafindan fosil yakitlar biciminde dogrudan kerojenlerin ekstraksiyonu yoluyla uzaklastirilabilir Ekstraksiyondan sonra enerjiyi serbest birakmak ve depoladiklari karbonu atmosfere yaymak icin fosil yakitlar yakilir Derin karbon dongusuDerin karbon dongusu hava kure atmosfer karasal biyosfer okyanus ve jeosfer boyunca karbon hareketi kadar iyi anlasilmasa da yine de cok onemli bir surectir Derin karbon dongusu Dunya nin yuzeyindeki ve atmosferindeki karbonun hareketine yakindan baglidir Surec olmasaydi atmosferde karbon kalir ve uzun sure asiri yuksek seviyelerde birikirdi Bu nedenle karbonun Dunya ya donmesine izin vererek derin karbon dongusu yasamin var olmasi icin gereken karasal kosullarin korunmasinda kritik bir rol oynar Ayrica surec ayni zamanda gezegenden tasidigi buyuk miktardaki karbon nedeniyle de onemlidir Aslinda bazaltik magmanin bilesimini incelemek ve volkanlardan karbondioksit akisini olcmek mantodaki karbon miktarinin aslinda Dunya yuzeyinde bin faktorden daha fazla oldugunu ortaya koyuyor Derin toprak karbon islemlerinin delinmesi ve fiziksel olarak gozlemlenmesi alt manto ve cekirdegi Dunya ya sirasiyla 660 ila 2 891 km ve 2 891 ila 6 371 km derinlige kadar uzandigi icin son derece zordur Buna gore derin Dunya da karbonun rolu hakkinda kesin olarak pek bir sey bilinmemektedir Bununla birlikte bircogu derin Dunya kosullarinin laboratuvar denemelerinden gelen birkac kanit parcasi elementin alt mantoya dogru hareketinin yani sira karbonun bahsedilen katmanin asiri sicakliklarinda ve basinclarinda aldigi formlari da gostermistir Ayrica sismoloji gibi teknikler Dunya nin cekirdegindeki potansiyel karbon varliginin daha iyi anlasilmasini saglamistir Tetrahedral olarak oksijene bagli karbon diyagrami Alt mantodaki karbon Karbon esas olarak mantoya okyanus kabugunun tektonik plakalari uzerinde karbonat bakimindan zengin cokeltiler seklinde girer ve bu da karbonu batma isleminden sonra mantoya ceker Mantodaki ozellikle derin Dunya daki karbon dolasimi hakkinda cok fazla sey bilinmemektedir ancak bircok calisma elementin soz konusu bolgedeki hareketi ve formlari hakkindaki anlayisimizi artirmaya calismistir Ornegin 2011 yilinda yapilan bir arastirma karbon dongusunun alt mantoya kadar uzandigini gostermistir Calisma Juina Brezilya da bir bolgedeki nadir super derin elmaslari analiz etti ve bazi elmas kalintilarinin toplu bilesiminin daha dusuk manto sicakliklari ve basinclari altinda bazalt erime ve kristallesme beklenen sonucuna uygun oldugunu belirledi Bu nedenle arastirmanin bulgulari bazaltik okyanus litosfer parcalarinin karbonun Dunya nin derin ic mekanina temel tasima mekanizmasi oldugunu gostermektedir Bu cokturulmus karbonatlar dusuk manto silikatlarla etkilesime girebilir ve sonunda bulunan gibi super derin elmaslar olusturabilir Bununla birlikte alt mantoya inen karbonatlar elmas olusturmanin yani sira diger durumlarla da karsilasirlar 2011 yilinda karbonatlar alt manto icinde Dunya nin 1800 km derinligindeki bir ortama maruz birakildi Bunu yapmak manyezit siderit ve cok sayida grafit olusumuyla sonuclanmistir Kayac biliminin Petroloji gozlemlerinin yani sira diger deneyler manyezitin aslinda mantonun cogunda en kararli karbonat fazi oldugunu gosteren bu iddiayi desteklemektedir Bu buyuk olcude daha yuksek erime sicakliginin bir sonucudur Sonuc olarak bilim adamlari karbonatlarin dusuk oksijenli fugasite ortamlari tarafindan derinlemesine sabitlenmeden once mantoya inerken azalmaya maruz kaldiklari sonucuna varmislardir Magnezyum demir ve diger metalik bilesikler surec boyunca tampon gorevi gorur Grafit benzeri karbonitin azaltilmis element formlarinin varligi karbon bilesiklerinin mantoya inerken azaldigini gosterir Polimorfizm karbonat bilesiklerinin kararliligini Dunya nin farkli derinliklerinde degistirir Ornek vermek gerekirse laboratuvar denemelerinde ve yogunluk fonksiyonel teorisi hesaplamalari tetrahedral olarak koordine edilmis karbonatlarin cekirdek manto sinirina yaklasan derinliklerde en kararli oldugunu gostermektedir 2015 yilinda yapilan bir arastirma dusuk mantonun yuksek basincinin karbon baglarinin sp2 den sp3 e hibridize edilmis orbitallere gecisine neden oldugunu ve bunun da karbon tetrahedral olarak oksijene baglanma ile sonuclandigini gostermektedir CO3 trigonal gruplari polimerize edilebilir aglar olusturamazken tetrahedral CO4 karbonun koordinasyon sayisinda bir artis ve dolayisiyla karbonat bilesiklerinin alt mantodaki ozelliklerinde buyuk degisiklikler oldugunu gosterebilir Ornek olarak teorik calismalar yuksek basincin karbonat eriyik viskozitesinin artmasina neden oldugunu eriyiklerin artan viskozitesinin bir sonucu olarak dusuk hareketliligi mantonun derinliklerinde buyuk miktarda karbon birikmesine neden olur Buna gore karbon uzun sure alt mantoda kalabilir ancak buyuk karbon yogunlasmalari siklikla litosfere donus yolunu bulur Karbon gaz cikisi olarak adlandirilan bu islem dekompresyon erimesine maruz kalan karbonatli mantonun yani sira karbon bilesikleri kabuga dogru tasiyan manto tuylerinin sonucudur Karbon volkanik sicak noktalara yukseldiginde oksitlenir daha sonra karbondioksit olarak serbest birakilir Bu karbon atomunun bu gibi alanlarda cikan bazaltlarin oksidasyon durumuna uymasi icin olusur Cekirdekte karbon Dunyanin cekirdegindeki karbon varligi iyi kisitlanmis olmasina ragmen son calismalar bu bolgede buyuk miktarda karbon stokunun depolanabilecegini gostermektedir Ic cekirdek boyunca hareket eden makaslama S dalgalari demir acisindan zengin alasimlarin cogunda beklenen hizin yaklasik yuzde elli oraninda ilerler Cekirdegin bilesiminin kristalin demir alasimi ve az miktarda nikel olduguna inanildigindan bu sismik aykirilik cekirdekte karbon dahil olmak uzere hafif elementlerin varligini gosterir Aslinda Dunya nin cekirdegindeki kosullari cogaltmak icin elmas ors hucrelerini kullanan calismalar demir karburun Fe7C3 ic cekirdegin dalga hizi ve yogunluguyla eslestigini gostermektedir Bu nedenle demir karbur modeli cekirdegin Dunya karbonunun 67 sini elinde tuttugunun bir kaniti olabilir Ayrica bir baska calisma Dunya nin ic cekirdeginin basinc ve sicaklik kosullarinda karbonun demir icinde cozundugunu ve ayni Fe7C3 bilesimi ile stabil bir faz olusturdugunu bulmustur daha once belirtilenlerden farkli bir yapiya sahip olsa da Ozet olarak Dunya nin cekirdeginde potansiyel olarak depolanan karbon miktari bilinmemekle birlikte son calismalar demir karburlerin varliginin bazi jeofizik gozlemleri aciklayabildigini gostermektedir Kuresel isinma emisyonlarinin yarisi emilmezse Dunya atmosferinde karbondioksitin dagilimi Insan etkisi Sanayi devriminden bu yana insan faaliyetleri bolumlerinin islevlerini degistirerek ve dogrudan hava kureye atmosfer karbon ekleyerek karbon dongusunu degistirmistir Karbon dongusu uzerindeki en buyuk insan etkisi karbonu jeoferden atmosfere aktaran yanan fosil yakitlardan kaynaklanan dogrudan surumlerdir Bu artisin geri kalan kismi daha cok arazi kullanimindaki degisikliklerden ozellikle de ormansizlasmadan kaynaklanmaktadir Karbon dongusu uzerindeki bir diger dogrudan insan etkisi kobalti CO serbest birakan klinker uretimi icin kirectasinin kalsinasyonunun kimyasal islemidir Klinker cimentonun endustriyel oncusudur Insanlar ayrica okyanustaki karbon dongusunu de etkiler Iklim degisikligindeki mevcut egilimler daha yuksek okyanus sicakliklarina yol acarak ekosistemleri degistirmektedir Ayrica asit yagmuru tarim ve sanayiden gelen kirli akis okyanusun kimyasal bilesimini degistirir Bu tur degisikliklerin mercan kayaliklari gibi son derece hassas ekosistemler uzerinde dramatik etkileri olabilir boylece okyanusun atmosferden karbonu bolgesel olcekte emme ve kuresel olarak biyolojik biyocesitliligi azaltma yetenegini sinirlayabilir Antropojenik kuresel isinmadan dolayli olarak kaynaklanan arktik metan surumleri de karbon dongusunu etkiler ve iklim degisikligi geri bildirimi olarak bilinen seylerde daha fazla isinmaya katkida bulunur 12 Kasim 2015 te NASA bilim insanlari insan kaynaklarindan gelen atmosferdeki karbondioksitin artmaya devam ettigini ve yuz binlerce yilda gorulmeyen seviyelere ulastigini bildirdi Su anda fosil yakitlarin yakilmasiyla aciga cikan karbondioksit orani bitki ortusu ve okyanusun net aliminin yaklasik iki katidir Karbon dongusu genel anlatimiHavadaki CO2 bitkiler tarafindan fotosentezde kullanilarak O2 ve organik bilesiklere donusur Organik besinin yapisina katilan CO2 yapisindaki karbon butun canlilar tarafindan enerji ve yapi hammaddesi olarak kullanilir Solunum olayinda tekrar CO2 olarak atmosfere doner Karbonun bir kismi ise mineral olarak yer katmaninda birikir ya da olu bitki ve hayvanlarin organik atiklari halinde topraga gecer Burada saprofit canlilar tarafindan ayristirilir veya komur petrol gibi fosil yakitlarin kullanimi ile tekrar atmosfere gecer Ancak fosil yakitlarin asiri kullanimi atmosferde asiri CO2 sera etkisi meydana getireceginden dunyada iklimin degismesi sicakligin birkac derece artisi ve bunun sonucunda kutuplardaki buzullarin erime tehlikesini dogurmaktadir Bu dongude karbon degisik surelerle uc depolama havuzundan gecer En kisa depolama omru biyolojik kisimdadir Bitkiler atmosfer ve okyanus sularinin her biri hemen hemen esit miktarda takriben 500 ila 700 milyar ton arasi karbon ihtiva eder Hayvanlar ve insanlar ise cok daha az 1 ila 2 milyar ton karbona ev sahipligi yapar Gunler yillar hatta asirlar boyunca organizmalarin buyume olme ve curumesi neticesinde karbon bu havuzlar arasinda gider gelir Degisik zamanlarda bu havuzlar net karbon transferine gore alici veya verici durumunda olabilir Ancak butun hadiseye baktigimizda karbon devrinin dinamik dengede oldugu soylenebilir Karbonun cok daha uzun sure depolandigi karbon devri daiminin jeokimyevi kismi iki onemli havuzdan meydana gelir Derin okyanus sulari tahmini 36 000 milyar ton ve kayalar ozellikle kirectasi tahmini 75x10 milyon ton Bu havuzlardan karbon devri daiminin diger kisimlarina cok yavas bir sekilde karbon salinir Biyolojik devre karbon tahliyesi derin okyanus akintilari volkanik faaliyetler kayalarin erozyonu ve petrol komur tabii gaz gibi fosil yakitlarin kullanilmasi vasitasi ile genellikle atmosfer kanaliyla yapilir Bu devir sirasinda biyolojik ve jeokimyevi karbon arasinda gecis noktasi topraktaki karbondur Dunya yuzunde toprakta 1500 milyar ton kadar karbon bulunur Toprak karbonu oldukca kararlidir ve diger havuzlarla kolay degisime girmez Global karbon devri bitkilerle yurutulur Bu yolla yakalanan karbon bitkilerin buyumesini saglarken hayvanlarin bu bitkileri yemesiyle gida zincirine katilir Fotosentezle kara okyanus ve akarsulardakinden iki kat fazla karbondioksit alinir Kara bitkileri cogunlugu agaclarda olmak uzere su bitkilerinden 250 kat daha fazla karbon ihtiva eder 1990 larda denizlerdeki cozunmus halde inorganik karbon konsantrasyonlari Karada karbondioksit bitki ve hayvanlar tarafindan tutulurken okyanuslarda bu vazifenin cok az bir kismi canli organizmalara verilmistir Bazilarinin karbondioksit ve bikarbonati cozmelerinin yaninda bu karbonun bircogu da bu yaratiklardan arta kalan birikintilerde bulunur Plankton bitki ve hayvan mercan ve diger canlilar kalsit mineraller kalsiyum karbonattan meydana gelen kabuk ve iskeletlere sahiptir Hayat vazifesinden terhis neticesinde bu kabuk ve iskeletler birer karbon kaynagi olarak deniz diplerinde tebesir veya kirectasi halinde birikir Boylece milyonlarca yildir denizden karbon cekilmektedir Diger kayalar da hususen fosil yakitlarin kaynagi olanlar karbonu saklar Bu karbon da canli organizma menselidir Bitkiler komur icin karbon kaynagi olurken petrol ve dogalgaz cogunlukla deniz canlilarindan meydana gelir Kayalarin iklim sartlan ve topraktaki organik asitler vasitasiyla parcalanmasi sonucu karbonatlardan ve volkan faaliyetlerinden atmosfere karbon birakilir Buraya kadarki kisim sistemin tabii isleyisidir Oysa sanayi devriminden bu yana insanoglu atmosfere surekli karbon ekleyerek bu muazzam dengenin bozulmasina iki yolla sebep olmaktadir Birincisi fosil yakitlarin yakilmasi ikincisi de topraklarin kullanilmasindaki degisiklik yani ormanlarin yokedilmesi Gelismis ve gelismekte olan memleketlerin enerji ihtiyacindaki artis bunun en buyuk nedeni olmustur Fosil yakitlarin kullanilmasiyla milyonlarca yildir kayalarin icinde sakli bulunan karbonun havaya karismasi hizlandirilmaktadir Ormanlarin yakilmasiyla ise CO2 tabii seyrinden daha hizli bir sekilde atmosfere karismaktadir Gunumuzde bilim insanlari ve siyasiler atmosferde fazlaca bulunan CO2 nin sebep oldugu sera tesiri adi verilen hadiseyle yakindan ilgilenmekteler Cunku sera tesiri ile dunyanin ikliminin buyuk olcude degiseceginden endise edilmektedir Karbon devri daiminde fonksiyon icra eden tek gaz CO2 degildir Atmosferde cok az bulunmasina ragmen CO2 den daha hizli artan her bir metan molekulu CH4 30 CO2 molekulunun yaptigi sera etkisine sebep olmaktadir Metanin kaynagini ziraat pirinc boru hatlarindaki sizintilar maden ocaklari plastikler ve bakteriler teskil eder Komur petrol ve gaz tuketimi hakkinda tutulan kayitlar yilda 5 milyar ton karbonun dumanla birlikte atmosfere salindigini gostermektedir Fakat bitki ve okyanuslarin atmosferden aldigi karbon bu artis hizini yariya indirir Dunyadaki ekosistemlerin karbon devrine yaptigi tesirleri de bilmemiz gerekir Bilim insanlari tarla acmak icin yakilan ormanlarda kaybolan karbonun sirrini henuz cozememislerdir Yakilan bir bitkinin icindeki karbon oksitlenerek karbondioksit seklinde atmosfere karisir Bu durum topraktaki organik maddelerde bulunan karbonlar icin de gecerlidir Yanmis arazilerde tekrar bitki yetistirilirse mekanizma tersine isler Yani havadaki karbondioksit alinir ve havaya oksijen verilir Karbon ise toprakta kalir 4 Bitki ortusunun yakilmasi karbon devrine menfi yonde tesir eder Hasattan sonra anizlarin yakilmasi atmosferdeki karbondioksit miktarini arttirdigi gibi toprakta organik madde birikimini engellemekte ve yararli mikroorganizmalarin olmesine sebep olmaktadir Bircok gelismis ulkede yakit olarak odun ve zirai atiklar kullanilmaktadir Ormanlar ve cayirlar tarim alani acmak icin yakilmaktadir Her 1 kilowatt saat elektrik termik santrallerde 1 kg her litre benzin 2 5 kg karbondioksit ortaya cikarmaktadir Sayet biz yeryuzundeki bitki ortulerini mevcut hizla yakmaya devam edersek 2100 yilina kadar atmosferdeki karbondioksit orani simdikinin uc kati olacaktir Yaklasik olarak 340 milyon yil once bugunku Ingiltere adalarini icine alan bolgelerin yavas yavas suyla kaplandigi buyuk bir deniz basmasi basladi Bu olay Devonyenden Karbon devrine Karbonifer gecisi vurgular Asagi yukari 100 milyon yil suren Karbon devri boyunca kitalar hicbir zaman cagimizdaki kadar cok bitkiyle kaplanmadilar Siluryen devrinde bazi bitki turleri su yasamindan kara yasamina gecmeye basladilar Daha sonraki Devonyen devrinde ise korular ortaya cikti Karbon devrinde korular gercek ormanlar haline geldi Bitkilerin Karbon devrinde zamanla komure donusen son derece buyuk miktarlarda karbon kalintilari birakacak kadar cogalmalarinin nedenini aciklamak olanaksizdir Kuskusuz yeryuzu kabugundaki tum komurler Karbon devrinde olusmamistir ama buyuk bir bolumu o devirden kalmadir Bu yuzden bilim insanlari Karbon devrinde atmosferin bitki metabolizmasi icin gerekli bir madde olan karbondioksit acisindan zengin oldugunu dusunmektedirler bununla birlikte bitki dunyasindaki soz konusu dev patlamanin nedeninin bu oldugunu kanitlamak olanaksizdir Karbon devri cok uzun bir sureyi kapsadigi icin bu devirde deniz duzeyindeki degisikliklerin tarihi oldukca karmasiktir Dunyanin sonradan yeniden yukselecek bircok bolgesi tumuyle su altindaydi bazi bolgeleri bircok kez su basmisti Ayrica karmasik dagolus degisiklikleri de bu devirde oldu ve bu degisikliklere magma ve yanardag hareketleri eslik etti Iklimin bugunkunden farkli oldugu gercegi sasirtici degildir ama Gondwana kitasinda sonradan guney Afrika guney Asya Guney Amerika ve Avustralya diye adlandirilan bolgeler genis alanlara yayilan buzullasmanin baslamasi ilgi cekici bir durumdur Ote yandan Spitsbergen adalari gibi gunumuzde buzul ikliminin goruldugu bolgelerde iklim ilimandi Iklimin ilimanligi komur olusumunu kolaylastiriyordu Karbon devri adini bu devirde olusan bol komur tortullarindan alir Komur tortullar halinde Karbon devrinden once de sonra da vardi hatta gunumuzde bile olusmaktadir ama gorunuse bakilirsa Karbon devrine ozelligini veren hizli olusum bir daha hic tekrarlanmamistir Komur tortullari Karbon devrinde olusmus tum kayalarda bulunmazsa da bazi ozel bolgelerde Cin gibi Karbon devri kayalarinin tumunde komur tortullarina rastlanir Bununla birlikte Kuzey Amerika nin batisinda yer alan daglik bolgedeki yaygin Karbon devri yapilari komur kapsamaz Karbon devri yapilarindan elde edilen komur ne cok eski ne de cok yeni oldugu icin bulunabilecek en iyi komurdur Yeni komurun guncelhbr com isitma gucu dusuktur bunun yani sira eski komur yari yariya hic de yanici olmayan grafite donusmus olabilir Baliklarin denizlerde cogaldigi Devonyen devrinde ikiyasayislilar ortaya ciktilar Tamamlanmamis bir baskalasma olayi yasayan ilk boceklerin ortaya cikisi Karbon devrinin baslangiciyla cakisir Cesitli bitki yapilarinin yasamlarini surdurdugu yeryuzunun degisik koselerinde ormanlar olusuyordu Karbon devrinin ortalarina dogru yasam cizgileri bugune varan kozalaklilar ortaya cikti Ilk ormanlarin hemen tumu bataklik bolgelerde gelisti Bu yuzden Karbon devri bitkilerinin gelisiminde su cok onemli bir oge olma ozelligini koruyordu Ayrica su bu donemi simgeleyen komur olusumunda belirleyici bir etken sayilabilir Yesil bitkilerin gunesten gelen isik ve dogadan absorbe ettikleri karbondioksit ve su molekulleri ile organik maddeleri sentezledigini biliyoruz Bitki ve hayvanlarin sentezledigi organik maddeler arasinda ise karbonhidratlar onemli yer tutar Karbonhidratlar ve turevleri saprofit bakteriler tarafindan absorbe edilerek solunumda kullanilir ve solunum son urunu olarak atmosfere serbest karbondioksiti birakirlar Karbonhidrat iceren bitkiler ayni zamanda hayvanlar tarafindan besin olarak tuketilirler Gerek hayvanlarin gerekse mikroorganizmalarin olumleri sonucunda toprakta ayrismaya baslayan vucut yapilari metan bakterileri tarafindan ayristirilarak CO2 ye donusturulur ve atmosfere serbest olarak birakilir Semada goruldugu gibi CO2 isik ve su varliginda tekrar bitkiler tarafindan fotosentez reaksiyonlarinda kullanilir Bunun disinda bitki ve hayvan oluleri topragin cok derinlerinde yuksek basinc ve sicaklik etkisi altinda petrol ve komur gibi yapilara donusebilirler Petrol ve komur insanlar tarafindan enerji ihtiyaclari icin kullanilirken yine aciga karbondioksit CO2 ve karbonmonoksit CO gazlari cikar Karbon elementi dogadaki dongusunu bu sekilde tamamlamis olur Ayrica bakinizBiyojeokimyasal dongu Maddelerin Dunya nin biyotik ve abiyotik bolmeleriyle cevrilmesi Karbon dongusunun yeniden dengelenmesi Bir grup cevre politikasinin adi Dunya atmosferindeki karbondioksit Atmosferik bilesen Sera gazi Karbon ayak izi Karbondioksit esdegeri olarak ifade edilen bir kisi olay organizasyon veya urunun neden oldugu toplam sera gazi emisyonlari seti Karbon tutulmasi Cok miktarda karbondioksit yakalayip depolayarak net emisyonlari azaltma yontemleri Karbonat silikat dongusu Okyanus asitlenmesi Dunyadaki okyanuslarin pH inda karbondioksit aliminin neden oldugu surekli dusus Permafrost karbon dongusuKaynakca TEMA 3 Ocak 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 22 Nisan 2014 a b c d e f Arsivlenmis kopya 20 Nisan 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Mayis 2020 The global carbon cycle ISBN 9781400837076 https hdl handle net 10067 2F381670151162165141 Arsivlenmis kopya PDF 8 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Mayis 2020 The Physical Basis Contribution of Working Group I to the Fourth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change ISBN 9780521705967 17 Nisan 2012 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 17 Nisan 2012 https doi org 10 1017 2FS147355041200047X Arsivlenmis kopya 5 Nisan 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 5 Nisan 2018 https doi org 10 1111 2Fgcbb 12401 https doi org 10 1039 2Fb809492f https doi org 10 1016 2Fj ecolind 2017 04 049 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya PDF 8 Ekim 2016 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 8 Ekim 2016 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 16 Haziran 2012 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 16 Haziran 2012 a b Arsivlenmis kopya 23 Haziran 2003 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya PDF 26 Ocak 2021 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 13 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 11 Kasim 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 9 Mart 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 2 Subat 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 https semanticscholar org paper fc88770d212e038cd8b1d064e361d3c6c355c562 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 19 Eylul 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 9 Mart 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 27 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 14 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 1 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 22 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 a b Arsivlenmis kopya 17 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 17 Kasim 2015 25 Mayis 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 25 Mayis 2016 https doi org 10 1016 2FS0070 4571 2808 2970338 8 Arsivlenmis kopya 11 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 Arsivlenmis kopya 26 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 15 Mayis 2020 https doi org 10 1126 2Fscience 283 5410 2095 https doi org 10 1126 2Fscience 284 5411 118 https semanticscholar org paper 7f93a42243d801c300199f44686fe08511ad7111 Arsivlenmis kopya PDF 19 Eylul 2020 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 15 Mayis 2020