Azərbaycanca AzərbaycancaDeutsch Deutsch日本語 日本語Lietuvos Lietuvosසිංහල සිංහලTürkçe TürkçeУкраїнська УкраїнськаUnited State United State
Destek
www.wikipedia.tr-tr.nina.az
  • Vikipedi

Yerçekimi hızı yerçekiminin yerçekimi hızı yerçekimsel alanın yayılmasıyla değişen hız olarak tanımlanmıştır Yerçekimi h

Kütleçekimi hızı

Kütleçekimi hızı
www.wikipedia.tr-tr.nina.azhttps://www.wikipedia.tr-tr.nina.az
TikTok Jeton Satışı

Yerçekimi hızı, yerçekiminin yerçekimi hızı, yerçekimsel alanın yayılmasıyla değişen hız olarak tanımlanmıştır. Yerçekimi hızı, enerji dağılımındaki ve maddenin momentumundaki değişimin belli bir uzaklıkta, ürettiği yerçekimsel alanda sonradan ortaya çıkan bir değişiklikle sonuçlandığı hızdır. Fiziksel olarak daha doğru bir yaklaşımla, "yerçekimi hızı" yerçekimsel dalganın hızını kasteder.

Giriş

İzafiyetin genel teorisindeki yerçekimsel dalgaların hızı, ışığın boşluktaki hızına, c, eşittir. Özel izafiyette, c sabiti sadece ışıkla ilgili değildir; bu sabit doğadaki her etkileşim için mümkün olan en yüksek hızdır. Resmi olarak, c bir birimlik alanda bir birimlik zamanı değiştirmenin dönüşüm faktörüdür. Bu ise, ışık hızının ne gözlemcinin hızına ne de ışık ve/veya yerçekimi kaynağına bağlı olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle, ışık hızı aynı zamanda yerçekimsel dalgaların ve diğer hızıdır. Bu parçacıklara örnek olarak glüon (güçlü kuvvetin taşıyıcısı), ışığı oluşturan fotonlar ve yerçekiminin ilgili alan parçacıklarını oluşturan teorik gravitonlar verilebilir (ancak bir graviton teorisi, teorisini gerektirir.).

Durgun alanlar

Yerçekimsel ya da elektromagnetik alandaki fiziksel değişikliklerin hızı, sadece saf gözlemci etkilerinden kaynaklanan durgun alan davranışlarındaki değişikliklerle karıştırılmamalıdır. Göreceli düşünüşlerden kaynaklanan bir durgun alanın yönündeki değişiklikler, uzak bir yükün hareketini gözlemleyen gözlemci ile uzaktaki yüke göre hareket etmeye karar veren bir gözlemci için aynıdır. Bu nedenle, gözlemcinin durgun yük ile bağlantılı sabit hareketi ve bunun genişletilmiş durgun alanı (yerçekimsel ya da elektrik alan), alanın değişiminde bir etkiye sahip değildir. Durgun alanlar için, örneğin elektrik yük ile bağlanmış elektrostatik alan ya da büyük bir cisme bağlanmış bir yerçekimi alanı, alan sonsuza doğru genişler ve dağılmaz. Gözlemcinin hareketi böyle bir alanın yönünün değişmesine neden olmaz; ve simetrik düşüncelerle, yükün sabit bir ivmeyle hareket ediyor görünmesi için gözlemcinin bakış açısını değiştirmek de alanının yönünün değişmesine neden olmaz, böyle bir değişim ancak yüke bütün uzaklıklarda olan noktaların yönünün değişmesini gerektirir. Bunun sonucu, durgun alanların (elektrik ya da yerçekimsel), yükten uzakta ve gözlemciye belirli bir mesafede hareket ederken herhangi bir sinyalden kaynaklanacak olan bir gecikme olmadan, her zaman bağlı oldukları gövdenin gerçek pozisyonunu direkt işaret etmeleridir. Yüklü göcdeler ve onların gözlemcileri hareket ettirilseler (bakış çerçevesini değiştirmek gibi basit bir şekilde) de ya da ettirilmeseler de yukarıda bahsedilen durum doğruluğunu koruyacaktır. Bu gerçek bazen böyle durgun alanların hızı konusunda (bazen alanlardaki değişiklikler gözlemcinin ya da gözlemin hareketinin tek yapay olgusu olduğunda son derece hızlı değişir gibi görünür.) karışıklığa neden olur.

Böyle durumlarda, aslında hiçbir şeyin son derece hızlı değişmediği, alanın gözlemcisinin bakış açısı korunmalıdır. Örneğin, bir gözlemci çoktan ışık yılları boyunca genişlemiş bir durgun alana bağlı hareket etmeye başlarsa, bütün alan kaynağı doğrultusunda, bir anda gözlemcinin hızında hareket etmeye başlamış gibi görünür. Ancak uzaktaki alanına göre, alanın kaynağındaki aşikar davranıştaki değişim, onun ışıktan daha hızlı olduğuna dair hiçbir dağılım temsil etmez.

Newton uyumlu yerçekimi

Isaac Newton’un bir formülasyonu olan yerçekimi kuvveti, kütlesi olan her parçacığın aralarındaki mesafe ne olursa olsun kütle ile diğer her parçacığa anında cevap vermesini gerektirir. Modern terimlerle, Newton uyumlu yerçekimi Poisson denklemleriyle açıklanabilir. , bir sistemin kütle dağılımı değiştiğinde, onun yerçekimsel alanı hemen uyarlanır. Bu sebepten dolayı, teori yerçekiminin hızını sonsuz büyüklükte olarak varsayar. Bu varsayım, gözlemsel tutarlılığa bağlı bütün fenomenleri göz önüne almak konusunda o zaman için oldukça yeterlidir. 19. yüzyıla kadar bu anlık eylem Newton yerçekimi modeli ile ilişkilendirilemeyen astronomik gözlemlerde bir anormallik tespit edilemedi. Ancak 19. yüzyılda 1859'da Fransız astronom Urbain Le Verrier Merkür'ün eliptik yörüngesinin Newton’un teorisinde tahmin edilenden çok daha farklı bir ivmede devindiğini belirlemiştir.

Laplace

Newton’un teorisi ile sonlu yerçekimsel hız teorisini ilk birleştirme girişimi 1805 yılında Laplace tarafından yapıldı. Newton’un hareket kuralı üzerine kurulu olan bu girişim, aynı zamanda yerçekimsel alanı bir radyasyon alanı veya bir sıvı olarak tanımlamaktadır. Hareketteki değişiklik birbirini çeken kütleler arasında bir çeşit dalga ile iletilir. Bu nedenle, gök cisimlerinin hareketleri v/c sırası ile v göreceli hız ve c yerçekimi hızı olmak üzere modifiye edilmelidir. Yerçekiminin sınırlı hızı sıfıra gittiğinde, c sonsuza gider ancak modern teoride bu oran 1/c2 oranında olamaz. Bu yaklaşım Laplace’ın yerçekimsel hızın ışık hızından en az 7*106 kat daha fazla olduğu sonucuna ulaşmasını sağladı. Bu hız, 19 yüzyılda birçok sınırlı yerçekimsel hız modelinde kullanıldı, aynı zamanda yerçekiminin elektriksel ve makaniksel açıklamasında da kullanıldı.

Modern bir açıdan bakıldığında, Laplace’ın analizi doğru değildir. Lorentz’in genel statik alan görüşü hakkında bir şey bilmeden, Laplace, Dünya gibi güneş etrafında hareket eden bir obje düşünmüş ve Dünyaya doğru uygulanan çekim kuvvetinin Güneşin anlık pozisyonuna doğru olmadığını, ama Güneşin göreceli hızının geciktirecek pozisyona doğru olduğunu söylemiştir. (Bu retardasyon aslında kaynaklanmakta olup, yıllık güneş sapması olarak adlandırılır.) Eğer güneşi orijin noktasına hareketsiz olarak kabul edersek, Dünyanın da etrafında R yarıçaplı bir yörüngede v hızında döndüğünü düşünüp, yerçekimsel etkinin de c hızına sahip olduğunun kabul edersek, dünya Güneş’in doğru pozisyonuna doğru kendi optiksel pozisyonundan vR/c değeri olan yerçekimi hareket süresi ile güneşe doğru hareket eder. Yerçekiminin itmesi (eğer ışık gibi bir dalga gibi davranırsa) her zaman dünyanın hızı doğrultusunda yer değiştirecektir, böylece dünya her zaman güneşin optikal pozisyonu tarafından kendi pozisyonundan daha fazla itilecektir. Bu durum da Dünya’nın yörüngesinin spiral şeklinde dışa doğru olmasına neden olmaktadır. Dünyayı yörüngede tutan kuvvet ile karşılaştırıldığında dışa doğru spiralik olan bu kuvvet v/c tarafından bir miktar bastırılmış olacaktır. Dünyanın yörüngesinin kararlı olduğu görüldüğünden Laplace’ın c sinin çok büyük olması gerekmektedir. Şu an bilindiği gibi, sabit hızlı gözlemciler tarafından bakıldığında, anlık uzaklıklarda çizgisel hareket limiti sonsuz olarak kabul edilebilir. Yörüngelerin hızları (hız yönünün) yavaş yavaş değiştiği yerlerde neredeyse sonsuzdur.

Sabit hızla hareket eden bir objenin üzerinde çekim kuvveti gecikme olmayan anlık pozisyonu yönündedir. Bu hem yerçekimi hem de elektrik yükü için geçerlidir.

Özel görelilik içeren bir alan denkleminde (Lorentz değişmez denklemi), sabit hızlarla hareket eden iki statik yük arasındaki çekim kuvveti, her zaman yükün anlık pozisyonuna doğru (Güneş’in çekimsel yükü) olup Güneş’in rötar zamanındaki pozisyonuna doğru değildir.

Bir nesne yörüngesinde sabit hızla ancak değişken hız yönü v ile hareket ediyorsa yörünge üzerindeki etki v2/c2 kadardır ve bu etki aynı zaman, enerji ve açısal momentum da bulundurur, bu nedenle yörünge rötara uğramayacaktır.

Elektrodinamik paralellik

İlk teoriler

19. yüzyılın sonunda, Wilhelm Eduard Weber, Carl Friedrich Gauss, Bernhard Riemann ve James Clerk Maxwell tarafından Newton’un hareket kanunu ve elektrodinamiğin temel kuralını birleştirmek adına birçok deneme gerçekleşti. Bu teoriler Laplace eleştirisi tarafından kabul edilebilir değildi çünkü sonlu parçacık hızlarına rağmen, gezegenin istikrarını korumak için ek terimler içerirler. Bu model aynı zamanda Merkür’ün perihelion ilerlemesini açıklamak için kullanılsa da kesin veriler elde edilemez. 1890 yılında tek bir istisna olarak , Weber ve ’ın kurallarını birleştirerek, ağırlık hızının ışık hızına eşit olduğunu ileri sürerek bir başarıya imza attı ve böylece diğer hipotezler reddedilmiş oldu.

Ancak bu konu hakkındaki bir diğer önemli girişim de 'den geldi. 1898 yılında özdeş geliştirilmiş bir olan, daha sonra Einstein tarafından da türetilen formülü buldu. Bu formüle göre Gerber ağırlık (yer çekimi) hızını 305 000 km/s olarak hesapladı. Ancak Gerber’ın formülü hatalıydı. Sonuçlar beklediğinden farklıydı, teorideki ana maddeleri doğrular nitelikte değildi ve (Einstein dahil) bu teoritik çaba anlamlı bulunmadı. Ayrıca, güneşin çekim alanında ışık saptırma için öngörülen değer 3/2 faktörü tarafından çok yüksek oldu.

Lorentz

1900 yılında Hendrik Lorentz eter teori ve Maxwell denklemlerinin temelinde vahametini anlatmayı denedi. Le Sage modelinin reddedilmesinden sonra ve Johann Karl gibi zıt yüklü parçacıklar arasında çekim kuvvetinin yüklü parçacıklar arasındaki itme kuvvetinden daha güçlü olduğunu kabul etti. Elde edilen net sonuç tam olarak evrensel çekim olarak bilinen şeyin ne olduğu ve yer çekim hızının ışık hızı olduğu idi. Bu durum çekim yasası sahibi Isaac Newton ve çekimin sonlu hızının yörüngeleri istikrarsız hale getirdiğini gösteren arasında bir çatışmaya yol açtı. Ancak Lorentz; Laplace’ın eleştirilerinin yersiz olduğunu, Maxwell denklemlerinin yapı gereği yalnızca v2/c2 çalışır durumunda (tabakasında) ortaya çıktığını gösterdi. Ama Lorentz, Merkür’ün perihelion’unun değerinin çok düşük olduğunu hesaplamıştır. Şunları belirtmiştir;

Bu terimlerin özel bir formu, belki de modifiye edilebilir. Bununla birlikte ağırlığın, ışıktan daha büyük bir ivme ile hareket ettiğini belirtmek için ne söylendi ise yeterlidir.

1908 yılında Henri Poincaré Lorentz çekim teorisini incelemiş ve izafiyet ilkesi ile uyumlu olarak sınıflandırılmış, ama (Lorentz gibi) Merkür’ün perhelion’unun yanlış ilerlemesini eleştirmiştir.

Lorentz covariant modelleri

Henri Poincaré, 1904 yılında ağırlık hızının ışık hızından büyük olmasını durumunun, senkronizasyon zaman ve görelilik ilkesi kavramlarına aykırı olacağını düşünerek itirazda bulundu. Şöyle belirtti: İletişim kurarken o ışık sinyalleri yerine, yayılma hızı ışıktan farklı bir sinyal kullansak ne olur? Eğer saatlerimiz optimal yöntem tarafından yeniden düzenlense biz buna yeni sinyallerin sebep olduğunu umar, her iki istasyonda da öteleme hareketinden dolayı, son dakikada yapılan ani değişiklikler gözlemleriz. Düşünürüz ki; eğer bu sinyaller akıl almaz sinyaller ise, Laplace’ın görüşünü benimser isek evrensel çekim, ışıktan milyon kat daha hızlı bir şekilde taşınabilir mi?

Ancak, 1905'te, Poincare, Lorentz dönüşümüne dayandırılırsa çekimsel alanın ışık hızıyla yayılabileceğini hesapladı. Şöyle belirtti:

Laplace, yayılımı anlık bir etki ile mi yoksa ışıktan çok daha hızlı bir yayılım ile mi olduğunu göstermiştir. Ancak, Laplace ceteris sonlu yayılma hipotezini incelediğinde; burada, tam tersine, bu hipotezin diğerleri ile ayrılmaz bir bütün olduğunu ve bunların arasında daha az ya da daha çok bir mükemmel dengeleme yapılabileceğinin mümkün olduğunu gördü. Lorentz’in değişim uygulamaları zaten bize sayısız örnek ile bunu sağlamıştır.

Benzer modelleri de Hermann Minkowski (1907) ve Arnold Sommerfeld (1910) tarafından önerilmiştir. Ancak, bu girişimler hızla Einstein'ın genel izafiyet teorisinin yerini aldı. Whitehead'in kütleçekim teorisi (1922) kırmızı vardiya, ışık eğilme, perihelion kayması ve Shapiro gecikme gibi olayları açıklıyor.

Genel görelilik

Arka plan

Genel görelilik , ışık dalgası gibi bir dalga olarak yayılmasını öngörür: genel göreliliğe göre Newton’un çekimi kanunu gibi yavaş yavaş gelişir ve zayıf çekim alanları üretir.

Aniden, birbirleriyle etkileşim içerisinde olan iki parçacıktan elektriksel çekim ile yer değiştirmesi sonucu ışık hızına yetişmede bir gecikme yaşanır, bu da diğer parçacığın diğerini yerinde yokmuş gibi hissedip öyle davranmasına sebep olur: yıldız sisteminin kuadropol momentinin yarattığı ivmelenme sonucu, Hulse-Taylor ikilisinin çekimsel dalgalardan daha fazla enerji silerek teorik olarak ışık hızında yolculuğa eriştiği söylenebilir (Güneş'in çıkış enerjisinin yaklaşık %2'si).

İki graviton elektriksel etkileşim içerisinde olan iki parçacık; örnek olarak birbirlerine göre sabit hızla hareket eden iki gezegen veya iki yıldız, her biri anlık pozisyonlarına doğru uygulanmış, ışık hızı gecikmesinden bağımsız bir kuvvet hissederler. Çünkü, Lorentz’in değişmezlik adı altında hareket eden bir vücudun statik alanda nasıl davrandığını ve simetrik olarak alandan ne emdiklerini açıklamıştır.

Hareket halindeki bir vücut, ‘’hareketsiz beden’’ den sızan bir statik alanda herhangi bir sapma görmediği gibi, Lorentz değişmezliği, önce hareket eden vücudun referans olarak şu an hareket eden vücudun alan çizgilerinin aradaki mesafeyi arttırıcı ya da azaltıcı bir etkisi olmadığını söyler. Hareket eden yüklü vücutlar (statik yerçekimi alanı yayan organlar dahil), statik alan çizgileri aradaki uzaklığa bağlı olarak eğrilme ya da herhangi bir bükülme göstermedikleri gibi, ışık hızında da geciktirme göstermezler, bu da hareket eden vücutları saygı duymamızı gerektirecek şekilde açıklar.

Başka bir deyişle, gravito elektrik alanları, statik ve sürekli olarak tanımlansa da yayılma göstermezler. Eğer statik alanı ivmelendiren bir kaynak düşünürsek, kaynağın vaktiyle sabit hız çerçevesinde, kaynağın mesafe alanı, yüklü vücut sabit hızla hareket etmeye devam ettiği sürece güncellenmeye devam edecektir. Bu etki, ivmelenmeyen hareket yapan yüklerin mesafeli alanlarının, sabit hızlı hareketleri yüzünden anlık olarak güncellenmiş olarak görünmesine, mesafeli pozisyonlarda görüldüğü gibi bu çerçevede sabit hızla hareket eden objenin ve kaynağın nerede hareket ettiğine bağlı olarak görünmesine neden olur. Bununla birlikte daha önce de ele alındığı gibi bu etki, hareket etmeyen istirahat halindeki vücutların referans çerçevesi olarak alınması sonucu değişerek, her an geçerliliğini kaybedebilir.

Çekimsel alanın statik ve sürekli, gravito olarak adlandırılan elektrik bileşenleri gravito manyetik bileşenler değildir. (çekimsel radrasyon); bkz: . Gravito elektrik alan statik bir alandır ve bu nedenle süperluminal yani nicelik (ayrık) bilgileri iletemez, örneğin; iyi açıklanmış anlamlar taşıyan impulslar, iyi sıralanmış bir impuls serisi teşkil edemez, oluşturamazlar. (Bu yerçekimi ve elektromanyetizma için aynıdır.)

Zayıf hızlandırılmış gözlemci için genel görelilik alan sapma yönü

Ana makale: 

Genel görelilikte, kütlesel çekimin sonlu hızı, ilk olarak Newton tarafından dile getirilen yerçekimi sapmasında bir takım problemlere yol açmaz, çünkü statik alan etkisinde herhangi bir sapmaya yer yoktur. Çünkü dünyanın ivmelenmesi Güneşe göre daha küçüktür. (anlatılmak istenen, iyi bir yaklaşım için değişmeyen hızlar ile doğrusal çizgiler üzerinde hareket için iki kütle düşünülmelidir) yörüngeye ait sonuçlar, belirli bir uzaklıkta ani etkiler ile düşünülürse Newton çekimi ile aynı olan genel görelilik ile hesaplanabilir, çünkü bu hesaplar sabit hızlı göreceli hareket ve sapmaya uğramayan kuvveti içeren statik alan davranışı ile modellenmiştir. Hesaplamalar çok karmaşık olarak düşünülmesine rağmen, herhangi biri genel görelilikte statik alanın herhangi bir sapma problemine maruz kalmadığını, ivmeleyen gözlemci ile gösterebilir. (ya da Dünya’da olduğu gibi zayıf ivmelendirmiş gözlemci ile). Buna benzer olarak, Lienard- Wiechert hareket eden yük potansiyel teorisindeki "statik" terimi herhangi bir sapma veya pozisyonel rotasyona uğramaz. potansiyelinde ivmelenme ve elektromanyetik emilim terimlerinin yerini tutan tek tanım olarak zaman engeli pozisyonun ortaya çıkaran şeyin yönü olduğu görülür.

Şu da bir gerçektir ki, ışık hızından ve çekimsel etkileşimden başka etkileşim üreten kendinden tutarlı bir yerçekimi teorisi üzerine tartışmak hiç kolay değildir ve tartışmayı oldukça güçleştirmektedir.

Kalıplaşmış sözleşmeler

Genel görelilikte, metric tensör yerçekimsel potansiyelini ve uzay manifoldunun sembolleri çekimsel kuvvet alanını sembolize eder. Gelgitsel çekim alanı ise zaman bükülmesi ile birleşmiştir.

Olası deneysel ölçümler

Yerçekiminin hızı (daha doğrusu çekimsel dalgaların hızı) iki atarcalar PSR 1913+16 (Yukarıda belirtilen Hulse- Taylor ikili sistemi) ve PSR B1534+12 ın orbital çürüme oranlarının gözlenmesi ile hesaplanabilir. Bu ikili atarcaların orbitleri yerçekimsel radyasyon yüzünden enerji kaybederek çürümekte, bozunuma uğramaktadır. Bu enerji kaybının oranı ("yerçekimsel sönümleme") ölçülebilir ve ölçülen değerleri karşılaştırma teorisi yerçekimi hızının, ışık hızının %1'ine eşit olduğunu gösterir, çünkü oran yerçekimi hızına bağlıdır. Ancak, biçimciliğine göre, teoritik sonuçlar ile deneysel sonuçları karşılaştırarak yerçekimi hızını ölçmek yalnızca bir toeriye bağlı; genel görerilikten başka bir teorinin kullanılması yerçekimsel damping'in varoluşu, hızın sonsuz olamayacağını kanıtlamasına rağmen farklı bir hız gösterecektir.

2002 yılı Eylül ayında, ve yerçekimi hızını dolaylı olarak, VLBI'nın Jupiter’in kendi yörüngesinde yavaşlatılmış pozisyonunun, radyo kaynağı 'ın görüş alanında doğrusal olarak yer değiştirdiği sırada ölçtüklerini duyurdular. Kopeikin ve Fomalont yerçekimi hızının, ışık hızının 0,8 ve 1,2 katı arasında değişen bir oranda olduğu sonucuna vardı. Yerçekimi hızının hemen hemen ışık hızına eşit olduğu öngörüsü, genel göreliliğe tutarlı bir teorik bakış açısı getirdi.

ve 'in de aralarında bulunduğu birçok fizikçi, ölçümlerinin yanlış olduğunu öne sürerek, onların bu öngörülerini, iddialarını eleştirdi. Ancak bu ölçüm yapılan geçiş öncesinde, isimli bir Astrofizik dergi yazarı ışık hızı yerine yerçekimi hızının kullanılabildiği dolaylı bir deney önesürmüştü ve bu duruma yazısında yer verdi. Kopeikin ve Fomalont içine düştükleri duruma şiddetle itiraz ederek dik bir duruş gösterdiler ve AAS bilimsel organizasyon komitesi ve basın mensupları önünde bir basın toplantısı düzenleyerek, komite tarafından Jovain deneyi ile deney sonuçlarının emsal teşkil etmediğini, kendilerine özgü olduğunu savundular.

Kopeikin ve Fomalont daha sonraki duyurularında, uzay zaman kavramını iki sıradan, önemsiz koni şeklinde kabul ettiklerini bunlardan birinin yerçekimi diğerinin de ışık için kullandıklarını bunun için de bir metrik biçimciliği kullandıklarını duyurdular, ancak yazarlar bu iddianın teorik olarak değersiz, gülünç olduğunu iddia ettiler. Yerçekimi hızını zor yönde olumsuz olarak etkilendiği ve yerçekimsel geciktirici potansiyelin özel matematiksel teknikler gerektirdiği genel görelilikte, üst üste binmiş iki önemsiz koni Kopeikin tarafından halledildi kabul edilse de Asada ve diğer eleştiri yöneltenler tarafından uygun şekilde görülmedi.

de deneyin, etkilerin ölçmek için çok küçük olduğu için yerçekimi hızının tam olarak ölçülemediğini öne sürdü. Ancak Kopeikin ve Fomalont’un bu görüşe tepkisi gecikemedi.

Bu tartışmadaki hiçbir katılımcının genel görelilik’in yanlış olduğunu iddia etmediklerini anlamak önemlidir. Aksine bu tartışma, Kopeikin ve Fomalont'un tartışmanın ana beklentilerinin başka bir analizini sağlayıp sağlamadıklarını konu alır. Yerçekimsel hızın tanımının, onun yüksek tutarlılıklı astromerik ölçümünün ve diğer tekniklerin kapsamlı bir değerlendirmesi olarak ‘Güneş Sisteminde Göreceli Gökyüzü Mekaniği’ adlı kitap kullanılabilir.

wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar

Yercekimi hizi yercekiminin yercekimi hizi yercekimsel alanin yayilmasiyla degisen hiz olarak tanimlanmistir Yercekimi hizi enerji dagilimindaki ve maddenin momentumundaki degisimin belli bir uzaklikta urettigi yercekimsel alanda sonradan ortaya cikan bir degisiklikle sonuclandigi hizdir Fiziksel olarak daha dogru bir yaklasimla yercekimi hizi yercekimsel dalganin hizini kasteder GirisIzafiyetin genel teorisindeki yercekimsel dalgalarin hizi isigin bosluktaki hizina c esittir Ozel izafiyette c sabiti sadece isikla ilgili degildir bu sabit dogadaki her etkilesim icin mumkun olan en yuksek hizdir Resmi olarak c bir birimlik alanda bir birimlik zamani degistirmenin donusum faktorudur Bu ise isik hizinin ne gozlemcinin hizina ne de isik ve veya yercekimi kaynagina bagli oldugu anlamina gelmektedir Bu nedenle isik hizi ayni zamanda yercekimsel dalgalarin ve diger hizidir Bu parcaciklara ornek olarak gluon guclu kuvvetin tasiyicisi isigi olusturan fotonlar ve yercekiminin ilgili alan parcaciklarini olusturan teorik gravitonlar verilebilir ancak bir graviton teorisi teorisini gerektirir Durgun alanlarYercekimsel ya da elektromagnetik alandaki fiziksel degisikliklerin hizi sadece saf gozlemci etkilerinden kaynaklanan durgun alan davranislarindaki degisikliklerle karistirilmamalidir Goreceli dusunuslerden kaynaklanan bir durgun alanin yonundeki degisiklikler uzak bir yukun hareketini gozlemleyen gozlemci ile uzaktaki yuke gore hareket etmeye karar veren bir gozlemci icin aynidir Bu nedenle gozlemcinin durgun yuk ile baglantili sabit hareketi ve bunun genisletilmis durgun alani yercekimsel ya da elektrik alan alanin degisiminde bir etkiye sahip degildir Durgun alanlar icin ornegin elektrik yuk ile baglanmis elektrostatik alan ya da buyuk bir cisme baglanmis bir yercekimi alani alan sonsuza dogru genisler ve dagilmaz Gozlemcinin hareketi boyle bir alanin yonunun degismesine neden olmaz ve simetrik dusuncelerle yukun sabit bir ivmeyle hareket ediyor gorunmesi icin gozlemcinin bakis acisini degistirmek de alaninin yonunun degismesine neden olmaz boyle bir degisim ancak yuke butun uzakliklarda olan noktalarin yonunun degismesini gerektirir Bunun sonucu durgun alanlarin elektrik ya da yercekimsel yukten uzakta ve gozlemciye belirli bir mesafede hareket ederken herhangi bir sinyalden kaynaklanacak olan bir gecikme olmadan her zaman bagli olduklari govdenin gercek pozisyonunu direkt isaret etmeleridir Yuklu gocdeler ve onlarin gozlemcileri hareket ettirilseler bakis cercevesini degistirmek gibi basit bir sekilde de ya da ettirilmeseler de yukarida bahsedilen durum dogrulugunu koruyacaktir Bu gercek bazen boyle durgun alanlarin hizi konusunda bazen alanlardaki degisiklikler gozlemcinin ya da gozlemin hareketinin tek yapay olgusu oldugunda son derece hizli degisir gibi gorunur karisikliga neden olur Boyle durumlarda aslinda hicbir seyin son derece hizli degismedigi alanin gozlemcisinin bakis acisi korunmalidir Ornegin bir gozlemci coktan isik yillari boyunca genislemis bir durgun alana bagli hareket etmeye baslarsa butun alan kaynagi dogrultusunda bir anda gozlemcinin hizinda hareket etmeye baslamis gibi gorunur Ancak uzaktaki alanina gore alanin kaynagindaki asikar davranistaki degisim onun isiktan daha hizli olduguna dair hicbir dagilim temsil etmez Newton uyumlu yercekimiIsaac Newton un bir formulasyonu olan yercekimi kuvveti kutlesi olan her parcacigin aralarindaki mesafe ne olursa olsun kutle ile diger her parcaciga aninda cevap vermesini gerektirir Modern terimlerle Newton uyumlu yercekimi Poisson denklemleriyle aciklanabilir bir sistemin kutle dagilimi degistiginde onun yercekimsel alani hemen uyarlanir Bu sebepten dolayi teori yercekiminin hizini sonsuz buyuklukte olarak varsayar Bu varsayim gozlemsel tutarliliga bagli butun fenomenleri goz onune almak konusunda o zaman icin oldukca yeterlidir 19 yuzyila kadar bu anlik eylem Newton yercekimi modeli ile iliskilendirilemeyen astronomik gozlemlerde bir anormallik tespit edilemedi Ancak 19 yuzyilda 1859 da Fransiz astronom Urbain Le Verrier Merkur un eliptik yorungesinin Newton un teorisinde tahmin edilenden cok daha farkli bir ivmede devindigini belirlemistir LaplaceNewton un teorisi ile sonlu yercekimsel hiz teorisini ilk birlestirme girisimi 1805 yilinda Laplace tarafindan yapildi Newton un hareket kurali uzerine kurulu olan bu girisim ayni zamanda yercekimsel alani bir radyasyon alani veya bir sivi olarak tanimlamaktadir Hareketteki degisiklik birbirini ceken kutleler arasinda bir cesit dalga ile iletilir Bu nedenle gok cisimlerinin hareketleri v c sirasi ile v goreceli hiz ve c yercekimi hizi olmak uzere modifiye edilmelidir Yercekiminin sinirli hizi sifira gittiginde c sonsuza gider ancak modern teoride bu oran 1 c2 oraninda olamaz Bu yaklasim Laplace in yercekimsel hizin isik hizindan en az 7 106 kat daha fazla oldugu sonucuna ulasmasini sagladi Bu hiz 19 yuzyilda bircok sinirli yercekimsel hiz modelinde kullanildi ayni zamanda yercekiminin elektriksel ve makaniksel aciklamasinda da kullanildi Modern bir acidan bakildiginda Laplace in analizi dogru degildir Lorentz in genel statik alan gorusu hakkinda bir sey bilmeden Laplace Dunya gibi gunes etrafinda hareket eden bir obje dusunmus ve Dunyaya dogru uygulanan cekim kuvvetinin Gunesin anlik pozisyonuna dogru olmadigini ama Gunesin goreceli hizinin geciktirecek pozisyona dogru oldugunu soylemistir Bu retardasyon aslinda kaynaklanmakta olup yillik gunes sapmasi olarak adlandirilir Eger gunesi orijin noktasina hareketsiz olarak kabul edersek Dunyanin da etrafinda R yaricapli bir yorungede v hizinda dondugunu dusunup yercekimsel etkinin de c hizina sahip oldugunun kabul edersek dunya Gunes in dogru pozisyonuna dogru kendi optiksel pozisyonundan vR c degeri olan yercekimi hareket suresi ile gunese dogru hareket eder Yercekiminin itmesi eger isik gibi bir dalga gibi davranirsa her zaman dunyanin hizi dogrultusunda yer degistirecektir boylece dunya her zaman gunesin optikal pozisyonu tarafindan kendi pozisyonundan daha fazla itilecektir Bu durum da Dunya nin yorungesinin spiral seklinde disa dogru olmasina neden olmaktadir Dunyayi yorungede tutan kuvvet ile karsilastirildiginda disa dogru spiralik olan bu kuvvet v c tarafindan bir miktar bastirilmis olacaktir Dunyanin yorungesinin kararli oldugu goruldugunden Laplace in c sinin cok buyuk olmasi gerekmektedir Su an bilindigi gibi sabit hizli gozlemciler tarafindan bakildiginda anlik uzakliklarda cizgisel hareket limiti sonsuz olarak kabul edilebilir Yorungelerin hizlari hiz yonunun yavas yavas degistigi yerlerde neredeyse sonsuzdur Sabit hizla hareket eden bir objenin uzerinde cekim kuvveti gecikme olmayan anlik pozisyonu yonundedir Bu hem yercekimi hem de elektrik yuku icin gecerlidir Ozel gorelilik iceren bir alan denkleminde Lorentz degismez denklemi sabit hizlarla hareket eden iki statik yuk arasindaki cekim kuvveti her zaman yukun anlik pozisyonuna dogru Gunes in cekimsel yuku olup Gunes in rotar zamanindaki pozisyonuna dogru degildir Bir nesne yorungesinde sabit hizla ancak degisken hiz yonu v ile hareket ediyorsa yorunge uzerindeki etki v2 c2 kadardir ve bu etki ayni zaman enerji ve acisal momentum da bulundurur bu nedenle yorunge rotara ugramayacaktir Elektrodinamik paralellikIlk teoriler 19 yuzyilin sonunda Wilhelm Eduard Weber Carl Friedrich Gauss Bernhard Riemann ve James Clerk Maxwell tarafindan Newton un hareket kanunu ve elektrodinamigin temel kuralini birlestirmek adina bircok deneme gerceklesti Bu teoriler Laplace elestirisi tarafindan kabul edilebilir degildi cunku sonlu parcacik hizlarina ragmen gezegenin istikrarini korumak icin ek terimler icerirler Bu model ayni zamanda Merkur un perihelion ilerlemesini aciklamak icin kullanilsa da kesin veriler elde edilemez 1890 yilinda tek bir istisna olarak Weber ve in kurallarini birlestirerek agirlik hizinin isik hizina esit oldugunu ileri surerek bir basariya imza atti ve boylece diger hipotezler reddedilmis oldu Ancak bu konu hakkindaki bir diger onemli girisim de den geldi 1898 yilinda ozdes gelistirilmis bir olan daha sonra Einstein tarafindan da turetilen formulu buldu Bu formule gore Gerber agirlik yer cekimi hizini 305 000 km s olarak hesapladi Ancak Gerber in formulu hataliydi Sonuclar beklediginden farkliydi teorideki ana maddeleri dogrular nitelikte degildi ve Einstein dahil bu teoritik caba anlamli bulunmadi Ayrica gunesin cekim alaninda isik saptirma icin ongorulen deger 3 2 faktoru tarafindan cok yuksek oldu Lorentz 1900 yilinda Hendrik Lorentz eter teori ve Maxwell denklemlerinin temelinde vahametini anlatmayi denedi Le Sage modelinin reddedilmesinden sonra ve Johann Karl gibi zit yuklu parcaciklar arasinda cekim kuvvetinin yuklu parcaciklar arasindaki itme kuvvetinden daha guclu oldugunu kabul etti Elde edilen net sonuc tam olarak evrensel cekim olarak bilinen seyin ne oldugu ve yer cekim hizinin isik hizi oldugu idi Bu durum cekim yasasi sahibi Isaac Newton ve cekimin sonlu hizinin yorungeleri istikrarsiz hale getirdigini gosteren arasinda bir catismaya yol acti Ancak Lorentz Laplace in elestirilerinin yersiz oldugunu Maxwell denklemlerinin yapi geregi yalnizca v2 c2 calisir durumunda tabakasinda ortaya ciktigini gosterdi Ama Lorentz Merkur un perihelion unun degerinin cok dusuk oldugunu hesaplamistir Sunlari belirtmistir Bu terimlerin ozel bir formu belki de modifiye edilebilir Bununla birlikte agirligin isiktan daha buyuk bir ivme ile hareket ettigini belirtmek icin ne soylendi ise yeterlidir 1908 yilinda Henri Poincare Lorentz cekim teorisini incelemis ve izafiyet ilkesi ile uyumlu olarak siniflandirilmis ama Lorentz gibi Merkur un perhelion unun yanlis ilerlemesini elestirmistir Lorentz covariant modelleriHenri Poincare 1904 yilinda agirlik hizinin isik hizindan buyuk olmasini durumunun senkronizasyon zaman ve gorelilik ilkesi kavramlarina aykiri olacagini dusunerek itirazda bulundu Soyle belirtti Iletisim kurarken o isik sinyalleri yerine yayilma hizi isiktan farkli bir sinyal kullansak ne olur Eger saatlerimiz optimal yontem tarafindan yeniden duzenlense biz buna yeni sinyallerin sebep oldugunu umar her iki istasyonda da oteleme hareketinden dolayi son dakikada yapilan ani degisiklikler gozlemleriz Dusunuruz ki eger bu sinyaller akil almaz sinyaller ise Laplace in gorusunu benimser isek evrensel cekim isiktan milyon kat daha hizli bir sekilde tasinabilir mi Ancak 1905 te Poincare Lorentz donusumune dayandirilirsa cekimsel alanin isik hiziyla yayilabilecegini hesapladi Soyle belirtti Laplace yayilimi anlik bir etki ile mi yoksa isiktan cok daha hizli bir yayilim ile mi oldugunu gostermistir Ancak Laplace ceteris sonlu yayilma hipotezini incelediginde burada tam tersine bu hipotezin digerleri ile ayrilmaz bir butun oldugunu ve bunlarin arasinda daha az ya da daha cok bir mukemmel dengeleme yapilabileceginin mumkun oldugunu gordu Lorentz in degisim uygulamalari zaten bize sayisiz ornek ile bunu saglamistir Benzer modelleri de Hermann Minkowski 1907 ve Arnold Sommerfeld 1910 tarafindan onerilmistir Ancak bu girisimler hizla Einstein in genel izafiyet teorisinin yerini aldi Whitehead in kutlecekim teorisi 1922 kirmizi vardiya isik egilme perihelion kaymasi ve Shapiro gecikme gibi olaylari acikliyor Genel gorelilikArka plan Genel gorelilik isik dalgasi gibi bir dalga olarak yayilmasini ongorur genel gorelilige gore Newton un cekimi kanunu gibi yavas yavas gelisir ve zayif cekim alanlari uretir Aniden birbirleriyle etkilesim icerisinde olan iki parcaciktan elektriksel cekim ile yer degistirmesi sonucu isik hizina yetismede bir gecikme yasanir bu da diger parcacigin digerini yerinde yokmus gibi hissedip oyle davranmasina sebep olur yildiz sisteminin kuadropol momentinin yarattigi ivmelenme sonucu Hulse Taylor ikilisinin cekimsel dalgalardan daha fazla enerji silerek teorik olarak isik hizinda yolculuga eristigi soylenebilir Gunes in cikis enerjisinin yaklasik 2 si Iki graviton elektriksel etkilesim icerisinde olan iki parcacik ornek olarak birbirlerine gore sabit hizla hareket eden iki gezegen veya iki yildiz her biri anlik pozisyonlarina dogru uygulanmis isik hizi gecikmesinden bagimsiz bir kuvvet hissederler Cunku Lorentz in degismezlik adi altinda hareket eden bir vucudun statik alanda nasil davrandigini ve simetrik olarak alandan ne emdiklerini aciklamistir Hareket halindeki bir vucut hareketsiz beden den sizan bir statik alanda herhangi bir sapma gormedigi gibi Lorentz degismezligi once hareket eden vucudun referans olarak su an hareket eden vucudun alan cizgilerinin aradaki mesafeyi arttirici ya da azaltici bir etkisi olmadigini soyler Hareket eden yuklu vucutlar statik yercekimi alani yayan organlar dahil statik alan cizgileri aradaki uzakliga bagli olarak egrilme ya da herhangi bir bukulme gostermedikleri gibi isik hizinda da geciktirme gostermezler bu da hareket eden vucutlari saygi duymamizi gerektirecek sekilde aciklar Baska bir deyisle gravito elektrik alanlari statik ve surekli olarak tanimlansa da yayilma gostermezler Eger statik alani ivmelendiren bir kaynak dusunursek kaynagin vaktiyle sabit hiz cercevesinde kaynagin mesafe alani yuklu vucut sabit hizla hareket etmeye devam ettigi surece guncellenmeye devam edecektir Bu etki ivmelenmeyen hareket yapan yuklerin mesafeli alanlarinin sabit hizli hareketleri yuzunden anlik olarak guncellenmis olarak gorunmesine mesafeli pozisyonlarda goruldugu gibi bu cercevede sabit hizla hareket eden objenin ve kaynagin nerede hareket ettigine bagli olarak gorunmesine neden olur Bununla birlikte daha once de ele alindigi gibi bu etki hareket etmeyen istirahat halindeki vucutlarin referans cercevesi olarak alinmasi sonucu degiserek her an gecerliligini kaybedebilir Cekimsel alanin statik ve surekli gravito olarak adlandirilan elektrik bilesenleri gravito manyetik bilesenler degildir cekimsel radrasyon bkz Gravito elektrik alan statik bir alandir ve bu nedenle superluminal yani nicelik ayrik bilgileri iletemez ornegin iyi aciklanmis anlamlar tasiyan impulslar iyi siralanmis bir impuls serisi teskil edemez olusturamazlar Bu yercekimi ve elektromanyetizma icin aynidir Zayif hizlandirilmis gozlemci icin genel gorelilik alan sapma yonu Ana makale Genel gorelilikte kutlesel cekimin sonlu hizi ilk olarak Newton tarafindan dile getirilen yercekimi sapmasinda bir takim problemlere yol acmaz cunku statik alan etkisinde herhangi bir sapmaya yer yoktur Cunku dunyanin ivmelenmesi Gunese gore daha kucuktur anlatilmak istenen iyi bir yaklasim icin degismeyen hizlar ile dogrusal cizgiler uzerinde hareket icin iki kutle dusunulmelidir yorungeye ait sonuclar belirli bir uzaklikta ani etkiler ile dusunulurse Newton cekimi ile ayni olan genel gorelilik ile hesaplanabilir cunku bu hesaplar sabit hizli goreceli hareket ve sapmaya ugramayan kuvveti iceren statik alan davranisi ile modellenmistir Hesaplamalar cok karmasik olarak dusunulmesine ragmen herhangi biri genel gorelilikte statik alanin herhangi bir sapma problemine maruz kalmadigini ivmeleyen gozlemci ile gosterebilir ya da Dunya da oldugu gibi zayif ivmelendirmis gozlemci ile Buna benzer olarak Lienard Wiechert hareket eden yuk potansiyel teorisindeki statik terimi herhangi bir sapma veya pozisyonel rotasyona ugramaz potansiyelinde ivmelenme ve elektromanyetik emilim terimlerinin yerini tutan tek tanim olarak zaman engeli pozisyonun ortaya cikaran seyin yonu oldugu gorulur Su da bir gercektir ki isik hizindan ve cekimsel etkilesimden baska etkilesim ureten kendinden tutarli bir yercekimi teorisi uzerine tartismak hic kolay degildir ve tartismayi oldukca guclestirmektedir Kaliplasmis sozlesmeler Genel gorelilikte metric tensor yercekimsel potansiyelini ve uzay manifoldunun sembolleri cekimsel kuvvet alanini sembolize eder Gelgitsel cekim alani ise zaman bukulmesi ile birlesmistir Olasi deneysel olcumler Yercekiminin hizi daha dogrusu cekimsel dalgalarin hizi iki atarcalar PSR 1913 16 Yukarida belirtilen Hulse Taylor ikili sistemi ve PSR B1534 12 in orbital curume oranlarinin gozlenmesi ile hesaplanabilir Bu ikili atarcalarin orbitleri yercekimsel radyasyon yuzunden enerji kaybederek curumekte bozunuma ugramaktadir Bu enerji kaybinin orani yercekimsel sonumleme olculebilir ve olculen degerleri karsilastirma teorisi yercekimi hizinin isik hizinin 1 ine esit oldugunu gosterir cunku oran yercekimi hizina baglidir Ancak bicimciligine gore teoritik sonuclar ile deneysel sonuclari karsilastirarak yercekimi hizini olcmek yalnizca bir toeriye bagli genel gorerilikten baska bir teorinin kullanilmasi yercekimsel damping in varolusu hizin sonsuz olamayacagini kanitlamasina ragmen farkli bir hiz gosterecektir 2002 yili Eylul ayinda ve yercekimi hizini dolayli olarak VLBI nin Jupiter in kendi yorungesinde yavaslatilmis pozisyonunun radyo kaynagi in gorus alaninda dogrusal olarak yer degistirdigi sirada olctuklerini duyurdular Kopeikin ve Fomalont yercekimi hizinin isik hizinin 0 8 ve 1 2 kati arasinda degisen bir oranda oldugu sonucuna vardi Yercekimi hizinin hemen hemen isik hizina esit oldugu ongorusu genel gorelilige tutarli bir teorik bakis acisi getirdi ve in de aralarinda bulundugu bircok fizikci olcumlerinin yanlis oldugunu one surerek onlarin bu ongorulerini iddialarini elestirdi Ancak bu olcum yapilan gecis oncesinde isimli bir Astrofizik dergi yazari isik hizi yerine yercekimi hizinin kullanilabildigi dolayli bir deney onesurmustu ve bu duruma yazisinda yer verdi Kopeikin ve Fomalont icine dustukleri duruma siddetle itiraz ederek dik bir durus gosterdiler ve AAS bilimsel organizasyon komitesi ve basin mensuplari onunde bir basin toplantisi duzenleyerek komite tarafindan Jovain deneyi ile deney sonuclarinin emsal teskil etmedigini kendilerine ozgu oldugunu savundular Kopeikin ve Fomalont daha sonraki duyurularinda uzay zaman kavramini iki siradan onemsiz koni seklinde kabul ettiklerini bunlardan birinin yercekimi digerinin de isik icin kullandiklarini bunun icin de bir metrik bicimciligi kullandiklarini duyurdular ancak yazarlar bu iddianin teorik olarak degersiz gulunc oldugunu iddia ettiler Yercekimi hizini zor yonde olumsuz olarak etkilendigi ve yercekimsel geciktirici potansiyelin ozel matematiksel teknikler gerektirdigi genel gorelilikte ust uste binmis iki onemsiz koni Kopeikin tarafindan halledildi kabul edilse de Asada ve diger elestiri yoneltenler tarafindan uygun sekilde gorulmedi de deneyin etkilerin olcmek icin cok kucuk oldugu icin yercekimi hizinin tam olarak olculemedigini one surdu Ancak Kopeikin ve Fomalont un bu goruse tepkisi gecikemedi Bu tartismadaki hicbir katilimcinin genel gorelilik in yanlis oldugunu iddia etmediklerini anlamak onemlidir Aksine bu tartisma Kopeikin ve Fomalont un tartismanin ana beklentilerinin baska bir analizini saglayip saglamadiklarini konu alir Yercekimsel hizin taniminin onun yuksek tutarlilikli astromerik olcumunun ve diger tekniklerin kapsamli bir degerlendirmesi olarak Gunes Sisteminde Goreceli Gokyuzu Mekanigi adli kitap kullanilabilir

Yayın tarihi: Mart 14, 2025, 09:31 am
En çok okunan
  • Aralık 06, 2025

    Nilotik halklar

  • Aralık 06, 2025

    Nilotik diller

  • Aralık 25, 2025

    Nihotungidae

  • Aralık 23, 2025

    Niels Nkounkou

  • Aralık 09, 2025

    Niels Frederiksen

Günlük
  • Türkçe

  • 503. Ağır Panzer Taburu

  • Osmanlı donanması

  • Merkezî bataryalı gemi

  • 93 Harbi

  • Bizans imparatorları listesi

  • I. Justinianus

  • Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi

  • Cilalı Taş Devri

  • Kadın üreme organları

NiNa.Az - Stüdyo

  • Vikipedi

Bültene üye ol

Mail listemize abone olarak bizden her zaman en son haberleri alacaksınız.
Temasta ol
Bize Ulaşın
DMCA Sitemap Feeds
© 2019 nina.az - Her hakkı saklıdır.
Telif hakkı: Dadaş Mammedov
Üst