Ockhamlı William (Occam, Hockham ve birkaç değişik şekilde bilinir), yaklaşık 1287 ve 1347 yılları arasında yaşamış İngiliz Fransiskan rahibi ve skolastik filozof.
Ockhamlı William | |
---|---|
Tam adı | Ockhamlı William |
Doğumu | 1287 Ockham, İngiltere Krallığı |
Ölümü | 1347 Münih, Kutsal Roma İmparatorluğu |
Çağı | Orta Çağ felsefesi |
Bölgesi | Batı felsefesi |
Okulu | Skolastizm |
İlgi alanları | Metafizik, Epistemoloji, Teoloji, Mantık, Ontoloji, Politika |
Önemli fikirleri | Occam'ın Usturası, Nominalizm |
Etkilendikleri | |
Etkiledikleri |
Politik anlaşmazlıkların ve entelektüelliğin merkezi olan on dördüncü yüzyılın; Thomas Aquinas, Duns Scotus ve İslam filozoflarından İbn-i Rüşd ile birlikte, önemli figürlerden biri olduğu düşünülüyor. Genel olarak ismini verdiği Ockham'ın Usturası isimli metodolojik prensiple anılmasına rağmen, mantık, fizik ve teoloji alanında önemli çalışmalar üretmiştir. İngiltere Kilisesi'nde 10 Nisan günü Ochkam'ı anma günüdür.
Ona göre bilgi her şeyden önce ruhun bir niteliğidir. Bir anlamda bilgi hakikat olan herhangi bir şeye ilişkin bilmeyken, başka bir anlamda bilgi apaçık bilme anlamına gelir. Her bilgi, önerme veya önermelerle dile getirilir. Önermeler, Ockhamlı William' m üzerinde çok durduğu terimlerden oluşur. Terimlerden oluşmuş önermelerle akıl yürütürüz.
Tanrı ve ahlakla ilgili görüşlerine nominalizmin oldukça önemli etkileri olmuştur. Ona göre Tanrı özgürdür, kadir-i mutlaktır. Dolayısıyla da yaratımı şekillendirecek değişmez, sabit özlerin bulunmadığı bu evrende Tanrı istediği her şeyi yapabilir. Bu sistemde ahlaki ilkelerin standardı Tanrı’dır. Tanrı’nın emriyle uyumlu olan eylemler erdemli olurken, aksi durumdakiler ise erdemsiz olmaktadır. Tanrı, istediği takdirde gayri ahlaki bir eylemi ahlaki kılabilmektedir.
Yaşamı
İngiltere'nin Surrey Kontluğu'nda Ockham isimli küçük bir köyde doğan William, küçük yaşta Fransisken mezhebine katıldı. Oxford Üniversitesi'nde 1309'dan 1321'e kadar teoloji eğitimi almıştır. Fakat mezuniyet için gerekli olan master derecesine ulaşamadığı düşünülmektedir. Bu nedenle William'a sonradan ‘Saygıdeğer inisiyatör’ veya ‘Saygıdeğer acemi’ (Yenilmez, fethedilmez doktor olarak bilinmesine rağmen) lakapları takılmıştır.
Zaman içinde hem Fransiskenlerden hem de filozof Roscelinus'dan etkilenen Ockhamlı William, kısa süre sonra Papalık ile tartışma yaşamaya başladı. Zira Fransiskenler, İsa ve havarilerinin hiçbir şekilde mülk edinmediğini ve yoksul yaşayıp öldüklerini söylüyor, buradan hareketle Katolik Kilisesi'nin mülk edinmesine şiddetle karşı çıkıyorlardı. Öte yandan William, Katolik Kilisesi'ndeki realizm anlayışına zıt olarak Roscelinus'un adcılık fikri üzerine çalışmalar yapıyordu. Öyle ki William, bu doğrultuda Ockham'ın Usturası fikrini üretmiştir. Bu temelle şekillenen fikirleri ile William, dünyevî bilgi ile imanî bilgi arasına sert bir çizgi çekmiş, teoloji ile felsefeyi birbirinden ayırmıştır.
Bu görüşlerinden ötürü dinden çıkma şüphesiyle hakkında soruşturma açılan Ockham'lı William, 1324 yılında Avignon'da Papa'nın başkanlığında bir mahkemeye çıkartıldı. Yargılama sonunda mahkûm edilmemesine karşın William'ın kentten çıkışı yasaklandı. Bunun üzerine William, kentteki bir Fransisken manastırına yerleşti.
Birçok filozof Ockham'ın sapkınlık düşüncesiyle çağrıldığına inanmaktaydı. Bu düşünceye karşı olarak son zamanlarda George Knysh tarafından başlangıçta Fransiskan Kilisesi'ne felsefe profesörü olarak atandığı fakat disiplin sorunları nedeniyle 1327'ye kadar görevine başlayamadığı iddia edilmektedir. Bir papazlar komisyonu, William'ın Commentary on the Sentences adlı yazısının tekrar incelenmesini istediğinde Ockham kendisini başka bir tartışmanın içinde buldu.
Üç yıl sonra Fransiskenlerin başkanı Michele de Cesena ile tanışan William, Papa XXII. Ioannes'e karşı Michele'in safını tuttu. Aynı dönemde XXII. Ioannes ile tartışma yaşayan Kutsal Roma İmparatoru Kutsal Roma Cermen İmparatoru IV. Ludwig, Fransiskenleri desteklemişti. Bu durumu fırsat bilen William, 1328'de Michele ile birlikte Avignon'dan kaçıp İtalya'da bulunan IV. Ludwig'e sığındı. İmparatora “Sen beni kılıçla koru, ben de seni kalemimle koruyayım” dediği söylenen Ockhamlı William, Papa XXII. Ioannes'i dinden çıkmakla suçlayan yazılar yazdı. Bu yazıları nedeniyle Papa tarafından aforoz edilen William, 1330 yılında IV. Ludwig'in ülkesine dönmesiyle birlikte Münih'e gitti.
Ockhamlı William, 1348 yılında tüm Avrupa'yı saran Büyük Veba Salgını sırasında vebaya yakalanarak kentteki bir manastırda öldü.
Düşünceleri
Politika
William, günümüzdeki Batı siyasal sistemlerinin temelini oluşturan ilkelerden biri olan ‘sınırlı iktidar’ anlayışını Hristiyanlık doktrini üzerinden geliştirmiştir.
Dünyevî iktidarın sınırları
Ona göre monarşi iyi bir rejimdir ancak bunun bir şartı vardırː Kral, kendi çıkarı için değil, yönettiği halkın ortak iyiliği için çabalamalıdır. Bu nedenle siyasal iktidar mutlak değildir, sınırlıdır. Öte yandan kralların otoritesi Tanrı'dan kaynaklanır ancak bu otorite de sınırsız değildir. Eğer kral yozlaşırsa, Tanrı'dan kaynaklanan otorite sona ermiş olur ve kralın meşruiyeti kalmaz.
William, bir yanda halk ve devlet yöneticisi arasında, diğer yanda ise devlet yöneticisi ile daha üst yöneticiler arasında karmaşık bir meşruiyet ilişkisi kurmuştur. Buna göre devleti yöneten monark, halkının çıkarları için uğraştığı sürece mutlak surette meşrudur ve kendisine itaat edilmesi gerekir. Ancak bu monark, ortak çıkarlar yerine kendi çıkarını sağlamaya başlarsa yönettiği halkın bu yozlaşmış yöneticiyi devirme hakkı doğacaktır. Örneğin yerel bir derebeyi yozlaşırsa, halkın onu devirme hakkı ortaya çıkar. Ancak halk bu hakkını kullanamıyorsa, kral derebeyini öldürmelidir. Aynı şekilde bir kral yozlaştıysa, daha da üst bir makamın (Papalık veya Halifelik benzeri dinî bir otorite, uluslararası güç vb.) o kralı devirme hakkı doğar.
Ruhanî iktidarın sınırları
Ockhamlı William, sadece siyasal iktidarı sınırlandırmamış, Papalık'ın otoritesinin de ciddi biçimde daraltılması gerektiğini savunmuştur.
William'a göre Papalık'ın başkalarının –özellikle de kralların– hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırma veya kısıtlama hakkı olamaz. Zira bu hak ve özgürlükler dünyevî hayata ait olgulardır. Papa ise yalnızca ruhanî dünya ile ilgili konularda yetki sahibidir. Bu sebeple Papalık'ın krallar üzerinde din dışı konularda hiçbir yetkisi olamaz.
William, Papalık'ın dünyevi-siyasi yetkisini ortadan kaldırmakla yetinmez, onun ruhanî otoritesini de kısıtlar. Ona göre Papalar ruhanî alanda da mutlak değildir, yanılgıya düşebilir, yozlaşabilir.
Bu sebeple William, Papaları denetim altına sokmak için bir tür meclis kurulmasını önermişti. Buna göre dünyanın her yöresinden gelen çeşitli din adamlarının oluşturacağı bir meclis, Kitab-ı Mukaddes'e dayanarak akıl yürütecek ve Papaları denetleyecekti. Böylece Papalık mutlak bir makam olmayacak, tüm Hristiyanların temsil edildiği bir meclisçe denetim altında olacaktı.
William, yozlaşan bir krala papaların da müdahale edebileceğini, aynı zamanda dinden çıkan (heretic) veya sapkınlığa kayan bir papaya karşı da kralların müdahale edebileceğini söyler.
Mantık
Mantık alanında, daha sonra De Morgan yasaları olarak adlandırılan formülleri kelimelerle ifade etti. Üç doğruluk değeri içeren üçlü mantık sistemini geliştirdi. Üçlü mantık kavramı 19. ve 20. yüzyıllarda matematiksel mantık alanında tekrar önem kazanmıştır. Anlam bilimine yaptığı katkılar hala mantıkçılar tarafından kullanılmaktadır. Ockham'ın Aristocu kıyasın boş terimlerini etkili bir şekilde kullanan ilk mantıkçı olması muhtemeldir. Ockham'a göre bir argümanın geçerli olması ancak ve ancak öncül analizi geçerliyse mümkündür.
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Etkili düşünme
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Doğa felsefesi
Ockham'da doğa felsefesi madde ve formdan oluşmuş duyulur tözlere ilişkin önermeleri ele alır. Ona göre bunun ne anlama geldiğini anlamak için, ilkin bilginin önermelerden oluştuğunu, önermelerin de bir bilim aracılığıyla bilindiğini bilmek gerekir. Doğa bilimi, şeylerde ortak olan zihinsel içerikler hakkındadır ve bunlarla kavramlar, öncelikle önermelerde şeylerin yerine geçer. Yani, bilgi, sadece tekil şeyler hakkında değil, tümeller hakkındadır da; tümeller önermelerde tekil şeylerin yerine geçer Örneğin, "tüm duyulur substanslar madde ve formdan oluşmuştur" önermesini ele aldığımızda, özne ya zihin dışı bir şey ya bir zihinsel içerik ya da bir sözcüktür. Yani, özne tekildir.
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Epistemoloji
Ockhamlı William'a göre bilgi ruhtadır; bilgi ruhun çeşitli nitelikleri ile formlarının bir toplamıdır. Burada sadece insan bilgisi hakkında konuştuğunu söyler, bunu da şu şekilde gösterir: Birinci olarak, bilgi, bir alışkanlık (habitus) olarak bir niteliktir, tıpkı bilgi edimi gibi. Yani, bilgi de bilgi edimi de birer niteliktir, bu nedenle, bilgi alışkanlık olarak bir niteliktir. Ona göre büyük öncül olan bilginin alışkanlık olarak bir nitelik olduğu kabulü açıktır, burada açık olmayan küçük öncüldür, bu nedenle, Ockhamlı William küçük öncül olan bilgi ediminin alışkanlık olarak bir nitelik olduğu kabulünü kanıtlamaya girişir: Birbirleriyle çelişen ifadelerden birşeyin doğruluğu hakkında bilgi edinmek imkansızdır. Bunun yanında, ruh daha önce hiç düşünmediği birşeyi düşünebilir. Böylece ruh daha önce sahip olmadığı birşeye sahip olur; bu şey ya bir düşünme edimidir ya da irade türünden birşeydir. Düşünme edimi ve irade birer nitelik olduklarından, bilgi alışkanlığı da bu tür bir niteliktir veya bu tür niteliklerin bir toplamıdır. Bu şekilde düşünen biri, daha önce sahip olmadığı birşeye sahiptir artık. Bu şey sadece bir alışkanlık olabilir. Bu nedenle alışkanlık, ruhun bir konusu olarak, ruhtadır. Bir nitelik ruhta, yalnızca ruhun bir konusu olara!' bulunabildiğinden, alışkanlık bir niteliktir. Yani, bilgi alışkanlığı ruhta bulunan bir niteliktir.
İkinci olarak, bilgi teriminin birbirinden farklı pek çok anlamı vardır ve bunlardan biri diğerinin altına sokulamaz. Şöyle ki, birinci anlamıyla bilgi, doğru olan birşeyi kesin olarak kavrayıştır. Bu anlamda bazı hakikatler güvenle bilinir. Örneğin, Roma'yı hiç görmemiş ol sak da, Roma'nın büyük bir kent olduğunu bildiğimizi söylediğimizde ya da şu kişinin babam, diğerinin de annem olduğunu bildiğimi söylediğimde, açıkça bilme sözkonusu değildir, ama bu tür şeylerde herhangi bir şüphe duymadan taraf oluruz; bize bunları bildiğimiz söylenir. İkinci anlamıyla bilgi, "apaçık bilme" anlamındadır. Bu durumda sözkonusu olan başkalarının söylediklerini bilme değil, bilenin kendi etkinliğiyle birşeyi bilmesidir. Ockhamh William'ın verdiği ömeğe göre sözkonusu olan, birinin kimse ona duvarın beyaz olduğunu söylemese de, o kişinin duvarın beyazlığını görerek bilmesidir.
Üçüncü anlamıyla bilgi, zorunlu bazı hakikatlerin apaçık bilgisidir. Bu durumda bilme nesneleri, ilk ilkeler ve bunlardan çıkarılan sonuçlar anlamında olanaklı olgulardır.
Dördüncü anlamıyla bilgi, zorunlu öncüllerin apaçık bilgisi ve akıl yürütmenin yol açtığı zorunlu bazı hakikatlerin apaçık bilgisidir.
Bir başka ayrıma göre bilgi, bazen sonucu apaçık bilme, bazen de bir bütün olarak tanıtlamayı apaçık bilme anlamına gelir. Ve diğer bir ayrıma göre ise bilgi, bazen sayısal olarak tek bir alışkanlık diye ele alınır; bu anlamda birbirinden ayrı pek çok alışkanlık sözkonusu değildir. Bazen de bilgi pek çok alışkanlığın toplamı olarak ele alınır. Bu haliyle bilgi, bilim anlamındadır. Bu anlamda bir bilim bütünün parçalarını, ilk ilkelerini, sonuçlarını; terimleri, yanlışları reddetmeyi içerir. Bu nedenle metafizik ve doğa felsefesi birer bilimdir. Ne metafizik ne doğa felsefesi ne de matematik sayısal olarak tektir, bunlar bilginin parçalarıdır. Buna karşılık bu beyazlık, bu ısı, bu adam, bu eşek sayısal olarak tektir diye kabul edilir.
Bir şey hakkında bilinen şeye, bilginin öznesi denir. Bilim kolektif olarak tektir, bunun yanında bilimsel olarak bilinen farklı şeyler hakkında pek çok şey vardır, bu nedenle, bir bilimin sadece tek bir öznesi yoktur. Ona göre bu kavramın iki ayrı anlamı vardır: Birinci olarak, bilginin içinde olduğu şeyanlamındadır. Örnekse, beyazlığın öznesi yüzey veya cisimdir, ateş, ısının öznesidir. Burada, bilginin öznesi, zihnin kendisidir, çünkü bu tür bir bilgi zihnin bir ilineğidir. İkinci olarak, 'bilginin öznesi', bilinen şeydir. Bu anlamda bilginin öznesi, sonucun öznesiyle aynı şeydir. Ama, birbirinden farklı öznelerle sonuçlar sözkonusuysa, sonuçların toplamı olan bilimin her bir kısmının farklı özneleri olacaktır. Ockhamlı William, bilginin öznesiyle nesnesi arasında fark olduğunu söyler. Bilginin nesnesi, bütün önermeyken, bilginin öznesi bu önermenin sadece bir parçasıdır. Örneğin, "insan koşar" önermesinde, bilginin nesnesi tüm önermeyken, bilginin öznesi sadece 'insan' terimidir. Dolayısıyla, "Mantığın öznesi nedir?, Doğa felsefesinin öznesi nedir? veya Metafiziğin, Matematiğin, Etiğin öznesi nedir?" gibi sorular anlamsızdır. Bu tür sorular mantığın veya doğa felsefesinin belli bir öznesi olduğunu varsayarlar. Ama bu yanlıştır; bilimin tek bir öznesi yoktur, bilimin değişik parçalarının değişik özneleri vardır. "Doğa felsefesinin öznesi nedir?" diye sormak, "Bu dünyanın kralı kimdir?" sorusunu sormak kadar anlamsızdır. Çünkü, tüm dünyanın kralı olacak kimse yoktur; tek bir kişi sadece tek bir krallığın kralı olabilir, tıpkı bir bilimin farklı kısımlarının farklı özneleri olması gibi. Bilimler içinde bazı öznelerin diğerlerine göre bir önceliği vardır. Örneğin, metafizik için yüklem açısından 'varlık' öznesi öncelikliyken, mükemmellik (perfection) açısından önceliği olan özne 'insan' veya 'kutsal cisim' dir.
Terimler
Her yargıda bulunma edimi, terimleri yalın bir şekilde bilmeyi varsayar, yani önermeyi kavramış olmayı varsayar. Çünkü, terimleri yalın biçimde bilmek, önermeyi kavramış olmak demektir. Ockhamlı William'a göre, terimlerin neliğini, önermelerin ve akıl yürütmelerin yapısını ortaya koymak oldukça önemlidir. Çünkü akıl yürütmeler önermelerden, önermeler de terimlerden oluşmaktadır. Öyleyse, terimlerin ne olduğunu kavramaya çalışmakla işe başlamak gerekmektedir.
Ockhamlı William terimleri, yazılı, sözlü ve kavramsal olarak üçe ayırır. Yazılı terim maddesel herhangi bir şey hakkında kaydedilen bir önermenin bir bölümüdür ve insan gözüyle görülebilme özelliği vardır. Dilsel terim (ses), yüksek sesle ifade edilen bir önermenin bir bölümüdür ve insan kulağıyla işitilebilme özelliği vardır. Kavramsal terim ise, doğal olarak herhangi birşeyi gösteren veya belirten ruh izlenimidir; bu, zihinsel bir önermenin parçası olarak herhangi bir nesneyi doğal olarak imler, neyi gösteriyorsa, onun doğal olarak yerine geçer.
Birinci anlamda bir yüklemli önermede bağ fiil ya da önerme öğesi olabilen veya bir önerme öğesinin ya da fiilin belirleyicisi olan her şeye terim denir. Bu anlamıyla terim bir önermenin parçası olabiliyorsa, bir önerme de bir terim olabilir. Nitekim şu önerme doğrudur: " 'İnsan bir canlıdır' doğru bir önermedir"; bu önermede 'insan canlıdır' özne, 'önerme doğrudur' ise yüklemdir.
İkinci anlamda "terim" adı her tam önerme karşısında olan şey olarak ayrılır. Bu anlamda her yalın deyişe terim denir.
Üçüncü ve daha dar anlamda 'terim', imleme işlevine göre, önermenin öznesi ya da yüklemi olabilen şey anlamına gelmek üzere kullanılır. "Terim"in bu üçüncü anlamında yalnızca bir yalın deyiş terim olmakla kalmaz, aynı zamanda iki yalın deyişten oluşmuş bir deyiş bile bir terim olabilir. Bu nedenle, bir sıfat ve bir adın birleşmesi, hatta bir sıfat fiilin ve bir zarfın ya da bu yollardan biriyle oluşmuş bileşik bir deyiş, bir önermenin öznesi ya da yüklemi olabildiğinden, bir edatla nesnenin birleşmesi bu anlamda doğru olarak bir terim oluşturabilir. "Her ak insan bir insandır" önermesinin öznesi, ne 'insan' ne de 'ak'tır, onun yerine ikisinin birleşmesinden oluşan 'ak insan' özne olur. Aynı durum "Hızlı koşan kişi bir insandır" önermesi için de söz konusudur: ne 'koşan biri' ne de 'hızlı' özne olamaz, 'hızlı koşan biri' bileşik deyişi özne görevini yapar.
Deyim bu anlamda kullanılınca, fiillere, bağlaçlara, belirteçlere, edatlara ve ünlemlere terim demek yanlıştır. Hatta bu anlamda, birçok ad terim değildir. Burada söz konusu edilen sinkategorematik adlardır. Maddesel ya da yalın olarak anlamlandığında onlar bir önerınenin öğeleri olabilseler de, anlam bakımından ele alındıklarında önerınenin öğeleri olamazlar. Bu nedenle '''okuyor' bir fiildir" önerınesi, ancak buradaki 'okuyor' sözcüğü kendi başına, maddesel anlamda kullanılıyorsa tutarlı ve doğrudur. Şu önermeler için de durum aynıdır: '''Her' bir addır", " 'Eskiden' bir belirteçtir", " 'Eğer' bir bağlaçtır", " '-den, -dan' bir edattır".
Kavramsal terimde, bu önermenin gösterdiği şey hakkında bir varsayım, bir tahmin söz konusudur. Ockhamlı William bu söylediğini Augustinus'un söyledikleriyle kanıtlar: Kavramsal terimler ve onlarla kurulmuş önermeler, De Trinitate'in 15. bölümünde yer aldığı gibi Augustinus'a göre, hiçbir dile ait olmayan zihin sözcükleridir. Çünkü, sözcükler onlara bağlı imler olarak dışarı taşınsalar bile, onlar sadece zihinde (intellectus'ta) kalırlar, dışarı taşınamazlar.
Çalışmaları
Onun felsefi ve teolojik çalışmalarının standart baskısı 1867-88 yılları arasındaki Ockham'lı William'dır. (Opera philosophica et theologica. Gedeon Gál, et al., eds. 17 vols. St. Bonaventure, N. Y.: The Franciscan Institute) Politik çalışmaları ise 1940-97 yılları arasında yayımlanmıştır (H. S. Offler, et al., eds. 4 vols. Manchester: Manchester University Press [vols. 1-3]; Oxford: Oxford University Press [vol. 4].)
Felsefi yazıları
- (c. 1323), Paris 1448, Bologna 1498, Venice 1508, Oxford 1675.
- Quaestiones in octo libros physicorum (before 1327), Rome 1637.
- Summulae in octo libros physicorum (before 1327), Venice 1506.
- Quodlibeta septem (before 1327), Paris 1487.
- Expositio aurea super artem veterem Aristotelis, 1323.
- Major summa logices, Venice 1521.
- Quaestiones in quattuor libros sententiarum, Lyons, 1495.
- Centilogium theologicum, Lyons 1495.
Teolojik yazıları
- Questiones earumque decisiones, Lyons 1483.
- Quodlibeta septem, Paris 1487, Strasbourg 1491.
- Centilogium, Lyons 1494.
- De sacramento altaris and De corpore christi, Strasbourg 1491, Venice 1516.
- Tractatus de sacramento allans.
Politik yazıları
- Opus nonaginta dierum (1332), Leuven 1481, Lyons 1495.
- Dialogus* (begun in 1332) Paris 1476. Lyons 1495.
- Super potestate summi pontificis octo quaestionum decisiones (1344).
- Tractatus de dogmatibus Johannis XXII papae (1333–34).
- Epistola ad fratres minores (1334).
- De jurisdictione imperatoris in causis matrimonialibus, Heidelberg 1598.
- Breviloquium de potestate tyrannica (1346).
- De imperatorum et pontifcum potestate [also known as 'Defensorium'] (1348).
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ^ . 30 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2024.
- ^ AĞAOĞULLARI, Mehmet Ali (2014). Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (5. bas.). İstanbul: İletişim Yayınları. s. 276. ISBN .
- ^ AĞAOĞULLARI, Mehmet Ali (2014). Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (5. bas.). İstanbul: İletişim Yayınları. s. 278. ISBN .
- ^ P. Boehner (1990). S. Brown (Ed.). Philosophical Writings: A Selection. Indianapolis. s. 80.
- ^ ; Read, S. (1977). "The Formalization of Ockham's Theory of Supposition". Mind. LXXXVI (341). ss. 109-113.
- ^ and John Swiniarski. 1978. Logical Structures of Ockham's Theory of Supposition, Franciscan Studies 38, 161–83.
- ^ John Corcoran. 1981. "Ockham's Syllogistic Semantics", Journal of Symbolic Logic, 46 (1981) 197–198.
- ^ William:1990, 11
- ^ William:1990, 12
- ^ William of Ockham. 1990 Philosophical Writings. Philotheus Boehner. D. F. M. Cambridge: Hackett Publishing Company, s.3
- ^ a b c William:1990, 4
- ^ a b c William: 1990, 5
- ^ William: 1990, 6
- ^ William: 1990, 8
- ^ William: 1990, 9
- ^ William: 1990, 10
- ^ Augustinus. 1980. De Trinity ( Basic Writings of Augustinus'un içinde). (Çev.) Whitney J. Oates. Grand Rapids. Mich: Baker Book House, s.310-311
- ^ Augustinus. 1980. De Trinity ( Basic Writings of Augustinus'un içinde). (Çev.) Whitney J. Oates. Grand Rapids. Mich: Baker Book House, s.311
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Ockhamli William Occam Hockham ve birkac degisik sekilde bilinir yaklasik 1287 ve 1347 yillari arasinda yasamis Ingiliz Fransiskan rahibi ve skolastik filozof Ockhamli WilliamTam adiOckhamli WilliamDogumu1287 Ockham Ingiltere KralligiOlumu1347 Munih Kutsal Roma ImparatorluguCagiOrta Cag felsefesiBolgesiBati felsefesiOkuluSkolastizmIlgi alanlariMetafizik Epistemoloji Teoloji Mantik Ontoloji PolitikaOnemli fikirleriOccam in Usturasi NominalizmEtkilendikleri Aristoteles Aquinas Scotus Ibn i SinaEtkiledikleri Bilim Willard Van Orman Quine Politik anlasmazliklarin ve entelektuelligin merkezi olan on dorduncu yuzyilin Thomas Aquinas Duns Scotus ve Islam filozoflarindan Ibn i Rusd ile birlikte onemli figurlerden biri oldugu dusunuluyor Genel olarak ismini verdigi Ockham in Usturasi isimli metodolojik prensiple anilmasina ragmen mantik fizik ve teoloji alaninda onemli calismalar uretmistir Ingiltere Kilisesi nde 10 Nisan gunu Ochkam i anma gunudur Ona gore bilgi her seyden once ruhun bir niteligidir Bir anlamda bilgi hakikat olan herhangi bir seye iliskin bilmeyken baska bir anlamda bilgi apacik bilme anlamina gelir Her bilgi onerme veya onermelerle dile getirilir Onermeler Ockhamli William m uzerinde cok durdugu terimlerden olusur Terimlerden olusmus onermelerle akil yuruturuz Tanri ve ahlakla ilgili goruslerine nominalizmin oldukca onemli etkileri olmustur Ona gore Tanri ozgurdur kadir i mutlaktir Dolayisiyla da yaratimi sekillendirecek degismez sabit ozlerin bulunmadigi bu evrende Tanri istedigi her seyi yapabilir Bu sistemde ahlaki ilkelerin standardi Tanri dir Tanri nin emriyle uyumlu olan eylemler erdemli olurken aksi durumdakiler ise erdemsiz olmaktadir Tanri istedigi takdirde gayri ahlaki bir eylemi ahlaki kilabilmektedir YasamiIngiltere nin Surrey Kontlugu nda Ockham isimli kucuk bir koyde dogan William kucuk yasta Fransisken mezhebine katildi Oxford Universitesi nde 1309 dan 1321 e kadar teoloji egitimi almistir Fakat mezuniyet icin gerekli olan master derecesine ulasamadigi dusunulmektedir Bu nedenle William a sonradan Saygideger inisiyator veya Saygideger acemi Yenilmez fethedilmez doktor olarak bilinmesine ragmen lakaplari takilmistir Zaman icinde hem Fransiskenlerden hem de filozof Roscelinus dan etkilenen Ockhamli William kisa sure sonra Papalik ile tartisma yasamaya basladi Zira Fransiskenler Isa ve havarilerinin hicbir sekilde mulk edinmedigini ve yoksul yasayip olduklerini soyluyor buradan hareketle Katolik Kilisesi nin mulk edinmesine siddetle karsi cikiyorlardi Ote yandan William Katolik Kilisesi ndeki realizm anlayisina zit olarak Roscelinus un adcilik fikri uzerine calismalar yapiyordu Oyle ki William bu dogrultuda Ockham in Usturasi fikrini uretmistir Bu temelle sekillenen fikirleri ile William dunyevi bilgi ile imani bilgi arasina sert bir cizgi cekmis teoloji ile felsefeyi birbirinden ayirmistir Bu goruslerinden oturu dinden cikma suphesiyle hakkinda sorusturma acilan Ockham li William 1324 yilinda Avignon da Papa nin baskanliginda bir mahkemeye cikartildi Yargilama sonunda mahkum edilmemesine karsin William in kentten cikisi yasaklandi Bunun uzerine William kentteki bir Fransisken manastirina yerlesti Bircok filozof Ockham in sapkinlik dusuncesiyle cagrildigina inanmaktaydi Bu dusunceye karsi olarak son zamanlarda George Knysh tarafindan baslangicta Fransiskan Kilisesi ne felsefe profesoru olarak atandigi fakat disiplin sorunlari nedeniyle 1327 ye kadar gorevine baslayamadigi iddia edilmektedir Bir papazlar komisyonu William in Commentary on the Sentences adli yazisinin tekrar incelenmesini istediginde Ockham kendisini baska bir tartismanin icinde buldu Uc yil sonra Fransiskenlerin baskani Michele de Cesena ile tanisan William Papa XXII Ioannes e karsi Michele in safini tuttu Ayni donemde XXII Ioannes ile tartisma yasayan Kutsal Roma Imparatoru Kutsal Roma Cermen Imparatoru IV Ludwig Fransiskenleri desteklemisti Bu durumu firsat bilen William 1328 de Michele ile birlikte Avignon dan kacip Italya da bulunan IV Ludwig e sigindi Imparatora Sen beni kilicla koru ben de seni kalemimle koruyayim dedigi soylenen Ockhamli William Papa XXII Ioannes i dinden cikmakla suclayan yazilar yazdi Bu yazilari nedeniyle Papa tarafindan aforoz edilen William 1330 yilinda IV Ludwig in ulkesine donmesiyle birlikte Munih e gitti Ockhamli William 1348 yilinda tum Avrupa yi saran Buyuk Veba Salgini sirasinda vebaya yakalanarak kentteki bir manastirda oldu DusunceleriPolitika William gunumuzdeki Bati siyasal sistemlerinin temelini olusturan ilkelerden biri olan sinirli iktidar anlayisini Hristiyanlik doktrini uzerinden gelistirmistir Dunyevi iktidarin sinirlari Ona gore monarsi iyi bir rejimdir ancak bunun bir sarti vardirː Kral kendi cikari icin degil yonettigi halkin ortak iyiligi icin cabalamalidir Bu nedenle siyasal iktidar mutlak degildir sinirlidir Ote yandan krallarin otoritesi Tanri dan kaynaklanir ancak bu otorite de sinirsiz degildir Eger kral yozlasirsa Tanri dan kaynaklanan otorite sona ermis olur ve kralin mesruiyeti kalmaz William bir yanda halk ve devlet yoneticisi arasinda diger yanda ise devlet yoneticisi ile daha ust yoneticiler arasinda karmasik bir mesruiyet iliskisi kurmustur Buna gore devleti yoneten monark halkinin cikarlari icin ugrastigi surece mutlak surette mesrudur ve kendisine itaat edilmesi gerekir Ancak bu monark ortak cikarlar yerine kendi cikarini saglamaya baslarsa yonettigi halkin bu yozlasmis yoneticiyi devirme hakki dogacaktir Ornegin yerel bir derebeyi yozlasirsa halkin onu devirme hakki ortaya cikar Ancak halk bu hakkini kullanamiyorsa kral derebeyini oldurmelidir Ayni sekilde bir kral yozlastiysa daha da ust bir makamin Papalik veya Halifelik benzeri dini bir otorite uluslararasi guc vb o krali devirme hakki dogar Ruhani iktidarin sinirlari Ockhamli William sadece siyasal iktidari sinirlandirmamis Papalik in otoritesinin de ciddi bicimde daraltilmasi gerektigini savunmustur William a gore Papalik in baskalarinin ozellikle de krallarin hak ve ozgurluklerini ortadan kaldirma veya kisitlama hakki olamaz Zira bu hak ve ozgurlukler dunyevi hayata ait olgulardir Papa ise yalnizca ruhani dunya ile ilgili konularda yetki sahibidir Bu sebeple Papalik in krallar uzerinde din disi konularda hicbir yetkisi olamaz William Papalik in dunyevi siyasi yetkisini ortadan kaldirmakla yetinmez onun ruhani otoritesini de kisitlar Ona gore Papalar ruhani alanda da mutlak degildir yanilgiya dusebilir yozlasabilir Bu sebeple William Papalari denetim altina sokmak icin bir tur meclis kurulmasini onermisti Buna gore dunyanin her yoresinden gelen cesitli din adamlarinin olusturacagi bir meclis Kitab i Mukaddes e dayanarak akil yurutecek ve Papalari denetleyecekti Boylece Papalik mutlak bir makam olmayacak tum Hristiyanlarin temsil edildigi bir meclisce denetim altinda olacakti William yozlasan bir krala papalarin da mudahale edebilecegini ayni zamanda dinden cikan heretic veya sapkinliga kayan bir papaya karsi da krallarin mudahale edebilecegini soyler Mantik Mantik alaninda daha sonra De Morgan yasalari olarak adlandirilan formulleri kelimelerle ifade etti Uc dogruluk degeri iceren uclu mantik sistemini gelistirdi Uclu mantik kavrami 19 ve 20 yuzyillarda matematiksel mantik alaninda tekrar onem kazanmistir Anlam bilimine yaptigi katkilar hala mantikcilar tarafindan kullanilmaktadir Ockham in Aristocu kiyasin bos terimlerini etkili bir sekilde kullanan ilk mantikci olmasi muhtemeldir Ockham a gore bir argumanin gecerli olmasi ancak ve ancak oncul analizi gecerliyse mumkundur Bu alt basligin genisletilmesi gerekiyor Sayfayi duzenleyerek yardimci olabilirsiniz Etkili dusunme Bu alt basligin genisletilmesi gerekiyor Sayfayi duzenleyerek yardimci olabilirsiniz Doga felsefesi Ockham da doga felsefesi madde ve formdan olusmus duyulur tozlere iliskin onermeleri ele alir Ona gore bunun ne anlama geldigini anlamak icin ilkin bilginin onermelerden olustugunu onermelerin de bir bilim araciligiyla bilindigini bilmek gerekir Doga bilimi seylerde ortak olan zihinsel icerikler hakkindadir ve bunlarla kavramlar oncelikle onermelerde seylerin yerine gecer Yani bilgi sadece tekil seyler hakkinda degil tumeller hakkindadir da tumeller onermelerde tekil seylerin yerine gecer Ornegin tum duyulur substanslar madde ve formdan olusmustur onermesini ele aldigimizda ozne ya zihin disi bir sey ya bir zihinsel icerik ya da bir sozcuktur Yani ozne tekildir Bu alt basligin genisletilmesi gerekiyor Sayfayi duzenleyerek yardimci olabilirsiniz Epistemoloji Ockhamli William a gore bilgi ruhtadir bilgi ruhun cesitli nitelikleri ile formlarinin bir toplamidir Burada sadece insan bilgisi hakkinda konustugunu soyler bunu da su sekilde gosterir Birinci olarak bilgi bir aliskanlik habitus olarak bir niteliktir tipki bilgi edimi gibi Yani bilgi de bilgi edimi de birer niteliktir bu nedenle bilgi aliskanlik olarak bir niteliktir Ona gore buyuk oncul olan bilginin aliskanlik olarak bir nitelik oldugu kabulu aciktir burada acik olmayan kucuk onculdur bu nedenle Ockhamli William kucuk oncul olan bilgi ediminin aliskanlik olarak bir nitelik oldugu kabulunu kanitlamaya girisir Birbirleriyle celisen ifadelerden birseyin dogrulugu hakkinda bilgi edinmek imkansizdir Bunun yaninda ruh daha once hic dusunmedigi birseyi dusunebilir Boylece ruh daha once sahip olmadigi birseye sahip olur bu sey ya bir dusunme edimidir ya da irade turunden birseydir Dusunme edimi ve irade birer nitelik olduklarindan bilgi aliskanligi da bu tur bir niteliktir veya bu tur niteliklerin bir toplamidir Bu sekilde dusunen biri daha once sahip olmadigi birseye sahiptir artik Bu sey sadece bir aliskanlik olabilir Bu nedenle aliskanlik ruhun bir konusu olarak ruhtadir Bir nitelik ruhta yalnizca ruhun bir konusu olara bulunabildiginden aliskanlik bir niteliktir Yani bilgi aliskanligi ruhta bulunan bir niteliktir Ikinci olarak bilgi teriminin birbirinden farkli pek cok anlami vardir ve bunlardan biri digerinin altina sokulamaz Soyle ki birinci anlamiyla bilgi dogru olan birseyi kesin olarak kavrayistir Bu anlamda bazi hakikatler guvenle bilinir Ornegin Roma yi hic gormemis ol sak da Roma nin buyuk bir kent oldugunu bildigimizi soyledigimizde ya da su kisinin babam digerinin de annem oldugunu bildigimi soyledigimde acikca bilme sozkonusu degildir ama bu tur seylerde herhangi bir suphe duymadan taraf oluruz bize bunlari bildigimiz soylenir Ikinci anlamiyla bilgi apacik bilme anlamindadir Bu durumda sozkonusu olan baskalarinin soylediklerini bilme degil bilenin kendi etkinligiyle birseyi bilmesidir Ockhamh William in verdigi omege gore sozkonusu olan birinin kimse ona duvarin beyaz oldugunu soylemese de o kisinin duvarin beyazligini gorerek bilmesidir Ucuncu anlamiyla bilgi zorunlu bazi hakikatlerin apacik bilgisidir Bu durumda bilme nesneleri ilk ilkeler ve bunlardan cikarilan sonuclar anlaminda olanakli olgulardir Dorduncu anlamiyla bilgi zorunlu oncullerin apacik bilgisi ve akil yurutmenin yol actigi zorunlu bazi hakikatlerin apacik bilgisidir Bir baska ayrima gore bilgi bazen sonucu apacik bilme bazen de bir butun olarak tanitlamayi apacik bilme anlamina gelir Ve diger bir ayrima gore ise bilgi bazen sayisal olarak tek bir aliskanlik diye ele alinir bu anlamda birbirinden ayri pek cok aliskanlik sozkonusu degildir Bazen de bilgi pek cok aliskanligin toplami olarak ele alinir Bu haliyle bilgi bilim anlamindadir Bu anlamda bir bilim butunun parcalarini ilk ilkelerini sonuclarini terimleri yanlislari reddetmeyi icerir Bu nedenle metafizik ve doga felsefesi birer bilimdir Ne metafizik ne doga felsefesi ne de matematik sayisal olarak tektir bunlar bilginin parcalaridir Buna karsilik bu beyazlik bu isi bu adam bu esek sayisal olarak tektir diye kabul edilir Bir sey hakkinda bilinen seye bilginin oznesi denir Bilim kolektif olarak tektir bunun yaninda bilimsel olarak bilinen farkli seyler hakkinda pek cok sey vardir bu nedenle bir bilimin sadece tek bir oznesi yoktur Ona gore bu kavramin iki ayri anlami vardir Birinci olarak bilginin icinde oldugu seyanlamindadir Ornekse beyazligin oznesi yuzey veya cisimdir ates isinin oznesidir Burada bilginin oznesi zihnin kendisidir cunku bu tur bir bilgi zihnin bir ilinegidir Ikinci olarak bilginin oznesi bilinen seydir Bu anlamda bilginin oznesi sonucun oznesiyle ayni seydir Ama birbirinden farkli oznelerle sonuclar sozkonusuysa sonuclarin toplami olan bilimin her bir kisminin farkli ozneleri olacaktir Ockhamli William bilginin oznesiyle nesnesi arasinda fark oldugunu soyler Bilginin nesnesi butun onermeyken bilginin oznesi bu onermenin sadece bir parcasidir Ornegin insan kosar onermesinde bilginin nesnesi tum onermeyken bilginin oznesi sadece insan terimidir Dolayisiyla Mantigin oznesi nedir Doga felsefesinin oznesi nedir veya Metafizigin Matematigin Etigin oznesi nedir gibi sorular anlamsizdir Bu tur sorular mantigin veya doga felsefesinin belli bir oznesi oldugunu varsayarlar Ama bu yanlistir bilimin tek bir oznesi yoktur bilimin degisik parcalarinin degisik ozneleri vardir Doga felsefesinin oznesi nedir diye sormak Bu dunyanin krali kimdir sorusunu sormak kadar anlamsizdir Cunku tum dunyanin krali olacak kimse yoktur tek bir kisi sadece tek bir kralligin krali olabilir tipki bir bilimin farkli kisimlarinin farkli ozneleri olmasi gibi Bilimler icinde bazi oznelerin digerlerine gore bir onceligi vardir Ornegin metafizik icin yuklem acisindan varlik oznesi oncelikliyken mukemmellik perfection acisindan onceligi olan ozne insan veya kutsal cisim dir Terimler Her yargida bulunma edimi terimleri yalin bir sekilde bilmeyi varsayar yani onermeyi kavramis olmayi varsayar Cunku terimleri yalin bicimde bilmek onermeyi kavramis olmak demektir Ockhamli William a gore terimlerin neligini onermelerin ve akil yurutmelerin yapisini ortaya koymak oldukca onemlidir Cunku akil yurutmeler onermelerden onermeler de terimlerden olusmaktadir Oyleyse terimlerin ne oldugunu kavramaya calismakla ise baslamak gerekmektedir Ockhamli William terimleri yazili sozlu ve kavramsal olarak uce ayirir Yazili terim maddesel herhangi bir sey hakkinda kaydedilen bir onermenin bir bolumudur ve insan gozuyle gorulebilme ozelligi vardir Dilsel terim ses yuksek sesle ifade edilen bir onermenin bir bolumudur ve insan kulagiyla isitilebilme ozelligi vardir Kavramsal terim ise dogal olarak herhangi birseyi gosteren veya belirten ruh izlenimidir bu zihinsel bir onermenin parcasi olarak herhangi bir nesneyi dogal olarak imler neyi gosteriyorsa onun dogal olarak yerine gecer Birinci anlamda bir yuklemli onermede bag fiil ya da onerme ogesi olabilen veya bir onerme ogesinin ya da fiilin belirleyicisi olan her seye terim denir Bu anlamiyla terim bir onermenin parcasi olabiliyorsa bir onerme de bir terim olabilir Nitekim su onerme dogrudur Insan bir canlidir dogru bir onermedir bu onermede insan canlidir ozne onerme dogrudur ise yuklemdir Ikinci anlamda terim adi her tam onerme karsisinda olan sey olarak ayrilir Bu anlamda her yalin deyise terim denir Ucuncu ve daha dar anlamda terim imleme islevine gore onermenin oznesi ya da yuklemi olabilen sey anlamina gelmek uzere kullanilir Terim in bu ucuncu anlaminda yalnizca bir yalin deyis terim olmakla kalmaz ayni zamanda iki yalin deyisten olusmus bir deyis bile bir terim olabilir Bu nedenle bir sifat ve bir adin birlesmesi hatta bir sifat fiilin ve bir zarfin ya da bu yollardan biriyle olusmus bilesik bir deyis bir onermenin oznesi ya da yuklemi olabildiginden bir edatla nesnenin birlesmesi bu anlamda dogru olarak bir terim olusturabilir Her ak insan bir insandir onermesinin oznesi ne insan ne de ak tir onun yerine ikisinin birlesmesinden olusan ak insan ozne olur Ayni durum Hizli kosan kisi bir insandir onermesi icin de soz konusudur ne kosan biri ne de hizli ozne olamaz hizli kosan biri bilesik deyisi ozne gorevini yapar Deyim bu anlamda kullanilinca fiillere baglaclara belirteclere edatlara ve unlemlere terim demek yanlistir Hatta bu anlamda bircok ad terim degildir Burada soz konusu edilen sinkategorematik adlardir Maddesel ya da yalin olarak anlamlandiginda onlar bir onerinenin ogeleri olabilseler de anlam bakimindan ele alindiklarinda onerinenin ogeleri olamazlar Bu nedenle okuyor bir fiildir onerinesi ancak buradaki okuyor sozcugu kendi basina maddesel anlamda kullaniliyorsa tutarli ve dogrudur Su onermeler icin de durum aynidir Her bir addir Eskiden bir belirtectir Eger bir baglactir den dan bir edattir Kavramsal terimde bu onermenin gosterdigi sey hakkinda bir varsayim bir tahmin soz konusudur Ockhamli William bu soyledigini Augustinus un soyledikleriyle kanitlar Kavramsal terimler ve onlarla kurulmus onermeler De Trinitate in 15 bolumunde yer aldigi gibi Augustinus a gore hicbir dile ait olmayan zihin sozcukleridir Cunku sozcukler onlara bagli imler olarak disari tasinsalar bile onlar sadece zihinde intellectus ta kalirlar disari tasinamazlar CalismalariQuaestiones in quattuor libros sententiarum Lyons 1495 Onun felsefi ve teolojik calismalarinin standart baskisi 1867 88 yillari arasindaki Ockham li William dir Opera philosophica et theologica Gedeon Gal et al eds 17 vols St Bonaventure N Y The Franciscan Institute Politik calismalari ise 1940 97 yillari arasinda yayimlanmistir H S Offler et al eds 4 vols Manchester Manchester University Press vols 1 3 Oxford Oxford University Press vol 4 Felsefi yazilari c 1323 Paris 1448 Bologna 1498 Venice 1508 Oxford 1675 Quaestiones in octo libros physicorum before 1327 Rome 1637 Summulae in octo libros physicorum before 1327 Venice 1506 Quodlibeta septem before 1327 Paris 1487 Expositio aurea super artem veterem Aristotelis 1323 Major summa logices Venice 1521 Quaestiones in quattuor libros sententiarum Lyons 1495 Centilogium theologicum Lyons 1495 Teolojik yazilari Questiones earumque decisiones Lyons 1483 Quodlibeta septem Paris 1487 Strasbourg 1491 Centilogium Lyons 1494 De sacramento altaris and De corpore christi Strasbourg 1491 Venice 1516 Tractatus de sacramento allans Politik yazilari Opus nonaginta dierum 1332 Leuven 1481 Lyons 1495 Dialogus begun in 1332 Paris 1476 Lyons 1495 Super potestate summi pontificis octo quaestionum decisiones 1344 Tractatus de dogmatibus Johannis XXII papae 1333 34 Epistola ad fratres minores 1334 De jurisdictione imperatoris in causis matrimonialibus Heidelberg 1598 Breviloquium de potestate tyrannica 1346 De imperatorum et pontifcum potestate also known as Defensorium 1348 Ayrica bakinizOckham in Usturasi Tumeller TartismasiKaynakca 30 Ocak 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 9 Mayis 2024 AGAOGULLARI Mehmet Ali 2014 Sokrates ten Jakobenlere Bati da Siyasal Dusunceler 5 bas Istanbul Iletisim Yayinlari s 276 ISBN 9789750509414 AGAOGULLARI Mehmet Ali 2014 Sokrates ten Jakobenlere Bati da Siyasal Dusunceler 5 bas Istanbul Iletisim Yayinlari s 278 ISBN 9789750509414 P Boehner 1990 S Brown Ed Philosophical Writings A Selection Indianapolis s 80 Read S 1977 The Formalization of Ockham s Theory of Supposition Mind LXXXVI 341 ss 109 113 and John Swiniarski 1978 Logical Structures of Ockham s Theory of Supposition Franciscan Studies 38 161 83 John Corcoran 1981 Ockham s Syllogistic Semantics Journal of Symbolic Logic 46 1981 197 198 William 1990 11 William 1990 12 William of Ockham 1990 Philosophical Writings Philotheus Boehner D F M Cambridge Hackett Publishing Company s 3 a b c William 1990 4 a b c William 1990 5 William 1990 6 William 1990 8 William 1990 9 William 1990 10 Augustinus 1980 De Trinity Basic Writings of Augustinus un icinde Cev Whitney J Oates Grand Rapids Mich Baker Book House s 310 311 Augustinus 1980 De Trinity Basic Writings of Augustinus un icinde Cev Whitney J Oates Grand Rapids Mich Baker Book House s 311