Savunmacı realizm ya da savunmacı neorealizm, uluslararası ilişkilerde neorealizm ekolünden yapısal bir teoridir. Teori, siyaset bilimci Kenneth Waltz’un Uluslararası Politika Teorisi’nde temellenmektedir. Waltz, uluslararası sistemin anarşik yapısının, devletleri millî güvenliklerini sağlamak için ılımlı ve çekingen politikalar izlemeye teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Buna karşılık, saldırgan realizm ise devletlerin tahakküm ve hegemonya yoluyla güvenliklerini sağlamak için güçlerini ve etkilerini en üst düzeye çıkarmaya çalıştıklarını varsaymaktadır. Savunmacı neorealizm, saldırgan neorealistler tarafından teşvik edilen saldırgan politikaların devletlerin güç dengesi teorisine uyma eğilimini bozduğunu ve birincil hedef olarak iddia ettikleri güvenlik durumunu bozduğunu ileri sürer. Savunmacı realizm ne devletlerarası çatışmanın gerçekliğini ne de devlet için politikaların varlığını reddeder, ancak bu teşviklerin düzensiz olduğunu ileri sürerler. Savunmacı neorealizm, çatışmanın patlak vermesini açıklamak için güvenlik ikilemine, coğrafya gibi “yapısal değişkenlere” ve elitlerin inanç ve algılarına işaret eder.
Teorik kökenler
Savunmacı neorealizm, uluslararası ilişkiler teorisindeki realist düşünce okulunun bir alt kümesi olan ve neorealizm olarak da bilinen yapısal realizmin bir parçası olan yapısal bir teoridir. Dolayısıyla neorealizm, saldırgan neorealist akademisyen John J. Mearsheimer’ın “The False Promise of International Institutions” adlı eserinde özetlediği üzere realizmin beş temel teorik varsayımından hareket eder. Bu varsayımlar şunlardır:
- Uluslararası sistem anarşiktir.
- Tüm devletler bir miktar saldırgan askeri kapasiteye sahiptir, bu da birbirlerine zarar verme ya da yok etme yeteneğini verir
- Devletler diğer devletlerin niyetlerinden asla emin olamazlar
- Devletlerin öncelikli hedefi hayatta kalmaktır
- Devletler ve hayatta kalma olasılıklarını en üst düzeye çıkaracak sağlam stratejiler geliştirebilirler
Bu beş temel varsayım, devletlerin hayatta kalmasının “kendi kendine yardım” yoluyla sağlanacağı neorealist düşünce ile örtüşür. Ancak neorealizm, klasik realizmin uluslararası sistemi yönlendirenin insan doğasının kusurları ve karmaşıklıkları olduğu yönündeki diğer ana varsayımından ayrılır. Bunun yerine neorealistler, uluslararası sistemin yapısına içkin olan anarşinin uluslararası politikanın itici gücü olduğunu iddia ederler. Savunmacı ve saldırgan neorealistler, devlet davranış kalıplarına ilişkin rakip anlayışlarını bu temel neorealist varsayımlara dayandırmaktadır.
Ana ilkeler
Savunmacı neorealizm
Kenneth Waltz’un savunmacı neorealist anlayışla yazdığı Uluslararası Politika Teorisi eserinde belirttiği üzere, savunmacı neorealistler uluslararası sistemin anarşik doğasının devletleri savunmacı ve ılımlı politikalar üstlenmeye teşvik ettiğini savunurlar. Neorealistleri devletlerin özünde saldırgan olmadıklarını ve “devletlerin ilk kaygısının gücü maksimize etmek değil, sistemdeki konumlarını korumak” olduğunu savunurlar. Bu, “dünya sürekli büyük güç rekabetine mahkum olduğu için” ortaya çıkan anarşinin, devletleri gücünü şiddetle arttırmaya teşvik ettiğini savunan saldırgan neorealizmdem ayrıldıkları önemli bir noktadır.
Savunmacı neorealistler, saldırgan neorealizmin saldırgan güç genişlemesini desteklemesine ilişkin sorunlar olduğunu düşünmektedirler. Waltz’un güç dengesi teorisine ve “dengelemenin eklemlenmeden daha yaygın olduğu” varsayımına dayanan savunmacı neorealistler, uluslararası sistemde hegemonya elde etmeye çalışan devletlerin statükoyu korumaya çalışan diğer devletler tarafından dengeleneceğini ileri sürmektedir. Saldırgan realistler devletlerin doğaları gereği ya küresel hegemonya ya da yerel hegemonya arzuladıklarına inanırlar. Savunmacı neorealistler ise devletler toplumsallaştığı ve tarihsel örneklerin farkında olduğu için hegemonya amacını gerçekleştirmek için devlet saldırganlığını ve genişlemesini genellikle diğer devletlerin direncini çekmek için gösterdiğini düşünürler. Bu nedenle saldırganlığın, savunmacı neorealistlerin devletin birincil hedefi olarak ortaya koyduğu güvenlik amacına ulaşmada kendi kendini yenilgiye uğrattığı savunulmaktadır. Nitekim “uluslararası anarşi saldırganlığı cezalandırır; ödüllendirmez” demektedir.
Bu varsayım da savunmacı neorealizmin toprak genişletmenin faydalarının olumsuzluklarından nadiren daha ağır bastığı iddiası besler. Savunmacı neorealistler, toprak genişletmenin karşılaştığı sorunların çok çeşitli olduğunu ve hem genişlemenin açılış aşamalarında hem de işgal sırasında bu sorunların mevcut olduğunu belirtirler. Bir devletin halkına boyun eğdirmenin riskli ve zor olduğunu, özellikle de devleti ilhak etme durumunda etkili bir direniş anlatısı sağlayabilecek modern milliyetçilik kavramı karşısında riskli olduğunu iddia ederler. Bu durum, özellikle ekonomik refah için hareket ve ulaşım özgürlüğüne bel bağlayan durumlarda sabotaj ve ambargoya karşı savunmasız olmaları nedeniyle zaten pahalı olan işgal sürecini daha da zorlaştırır. Buna ek olarak, yeni edinilen altyapının korunması ve tahrip edildiğinde yeniden inşa edilmesi, yeni sınırların savunmasının sağlamlaştırılması ve yerel işçilerin yeni otoritelere vasıflı işgücü katkısında bulunmaya yönelik olası dirençleri, fetheden devletin ekonomik ve üretim kabiliyetleri üzerinde ağır bir baskı oluşturmaktadır. Saldırgan neorealistlerin aksine, savunmacı neorealistler bu zorlamaların devletlerin fethedilen topraklardan, kaynaklardan ve altyapıdan elde edebilecekleri ekonomik faydalardan daha ağır bastığını ileri sürmektedir.
Bireysel güvenlik ve devlet güvenliği
Savunmacı neorealistler ayrıca saldırgan neorealistlerin birbirine karıştırdığına inandıkları bireysel güvenlik ile devlet güvenliği arasındaki kopukluğa da işaret etmektedir. Savunmacı neorealistler “devletlerin insanların doğa durumunda olduğu kadar savunmasız olmadığını” ve yok edilmelerinin zor ve uzun süreli bir iş olduğunu ileri sürmektedir. Devletlerin, özellikle de büyük güçlerin, önleyici saldırılara girişmek ya da kasıtsız tehditlere uygunsuz tepkiler vermek yerine kesin saldırı kanıtlarını beklemeyi göze alabileceklerini iddia ederler. Bu husus önemlidir çünkü neorealizmin önde gelen teorilerinden biri olan güvenlik ikileminin üstesinden gelme ya da en azından etkisini azaltma imkanı vermektedir.
Savunmacı neorealistler, tarafından 1951 tarihli Political Realism and Political Idealism adlı eserinde ortaya atılan ve tarafından 1978’de “Cooperation Under the Security Dilemma” adlı eserde genişletildiği şekliyle güvenlik ikileminin, saldırı-savunma dengesinin savunma kabiliyetini saldırı kabiliyetine tercih etme eğiliminde olduğu varsayımına inanmaktadırlar. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve ardından yaşanan düşmanlıklar, devletlerin hatalı bir şekilde saldırı kabiliyetlerinin savunma kabiliyetlerinden üstün olduğuna inandıkları düşüncesi yaygın olarak kullanılan bir örnektir. Savunmacı neorealistler, tıpkı I. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi, saldırı üstünlüğünün siyasi gerçeklik ve askeri gerçeklik tarafından desteklenmeme eğiliminde olduğunu ve aslında sadece algılandığını savunmaktadır. Bu görüşün kilit bir bileşeni, John Mearsheimer gibi saldırgan neorealistlerin iddia ettiği gibi coğrafyanın, nehirler, dağlar, çöller, okyanuslar, ormanlar vb. doğal engeller nedeniyle genellikle güç projeksiyonunu engellemesidir. Bu operasyonel ve lojistik sorunlar, harekât alan(lar)ı saldırgandan uzaklaştıkça artar.
Buna ek olarak savunmacı neorealistler, bir devletin ya da müttefiklerinin nükleer silahlarının sağladığı , saldırgan devletin bir diğerini ilhak etme kabiliyetini engellediğini ileri sürmektedir. Bu durum, savunma kabiliyetlerinin nihayetinde saldırı kabiliyetlerinin önüne geçtiğinin ve devletleri savunmacı ve ölçülü politikalar izlemeye teşvik ettiğinin kanıtı olarak kullanılmaktadır. Nitekim Robert Jervis, güvenlik ikilemi savunmadan yana olduğunda “uluslararası anarşinin nispeten önemsiz olduğunu” çünkü “statükocu devletlerin başkalarını ciddi şekilde tehlikeye atmadan kendilerini daha güvenli hale getirebileceklerini” belirtmektedir.
Ancak bu, savunmacı neorealistlerin devletlerin genişlemesi için fırsatların var olduğunu inkâr ettikleri ya da devletlerin önlerine çıkan bu fırsatlardan yararlanmamaları gerektiği anlamına gelmez. Causes of War: Power and the Roots of Conflict adlı kitabında ileri sürdüğü gibi bazen statükoyu korumak isteyen devletler, daha sonra kendilerine veya müttefiklerine yönelik saldırganlığı önlemek için saldırgan olmak zorundadır. Bu durum, statükoyu destekleyen politikalar uygulasalar bile özellikle koruyucu coğrafi engellerden yoksun devletler için geçerlidir. Burada dengeleme davranışı daha ani bir şekilde gerçekleştirilir, diğer devletlerin gözünü korkutma olasılığı daha yüksektir ve saldırgan politikaların uygulanması daha olasıdır. Ancak savunmacı neorealistler, elverişli bir saldırı dengesinin kuraldan ziyade istisna olduğunu ve gereksiz saldırganlık ve genişlemenin kendi kendine zarar verdiğini ve ters etki yarattığını iddia etmektedir.
Elitlerin inanç ve algıları
Savunmacı neorealistler, elitlerin algı ve inançlarının devletler arasındaki çatışmaların patlak vermesinde kilit rol oynadığını iddia etmektedir. Coğrafya ve güvenlik ikilemi ile birlikte, savunmacı neorealistler bu algıların uluslararası sistemin anarşik yapısının göreceli devlet gücünün artması yoluyla güvenliği teşvik ettiği şeklindeki temel saldırgan neorealist varsayımın kanıtı olmaktan ziyade yapısal bir değiştirici, güç dengesini bozan bir anormallik olduğuna inanmaktadır. Bu algılar çeşitli şekillerde ortaya çıkar ve genellikle diğer devletlerin gözünü korkutacak şekilde düzensiz bir şekilde kullanılır. Bu algılar elitlerin kaynakları harekete geçirmek ve genişlemeyi teşvik etmek için tehditleri şişirmelerine yol açabilir ya da tam tersine elitlerin uluslararası sistemde azalan güçlerini fark etmelerini ya da düzeltmelerini engelleyebilir, zira yerel kaygılar uluslararası kaygılardan daha önceliklidir.
Elit algıları, özellikle de yayılmacı bir ideolojiyi benimseyen diğer gruplarla birleşen ordu gibi grupların hakimiyetinde olduğunda, bir devletin aşırı genişlemesine yol açabilir. Bunun nedeni, çok sayıda grubun son derece merkezi bir sisteme hakim olması ve her birinin genellikle farklı amaçlarını hayata geçirmesidir. Bu nedenle genişlemenin etkili bir şekilde kısıtlanması ve dengelenmesi zordur ya da göz ardı edilir. Geniş toprak kazanımlarına rağmen bu topraklar etkin bir şekilde konsolide edilmez, nüfus boyun eğdirilmez veya devlet anlatısına dahil edilmez, kaynaklar etkin bir şekilde kullanılmaz ve hızlı genişleme sürdürülemez hale gelir. Seçkinler hatalarının farkına varırlarsa hem kendi üyelerine hem de halka satılan anlatı nedeniyle büyük stratejilerini düzeltmek son derece zordur ve devleti etkin bir şekilde yenilgiye mahkûm eder. Bu durum Japon İmparatorluğu’nun 1930’larda başlayan hızlı genişlemesi ve ardından gelen çöküşü ile örneklendirilebilir.
Eleştiriler
Savunmacı realizmin uluslararası ilişkiler teorisinde önemli katkılarına ve Kenneth Waltz, Stephen Van Evera ve Charles L. Glaser gibi önde gelen savunucularına rağmen, hem saldırgan realistler hem de diğer akademisyenler tarafından eleştirilmiştir. Tartışmanın ana noktalarından biri, devletlerin saldırı-savunma dengesini doru bir şekilde değerlendirmede karşılaştıkları zorluktur. Bunun nedeni savaşın belirsizliği ve daha temel bir düzeyde, savaşı yürütmek için kullanılan askeri teçhizatın doğası gereği belirsiz olmasıdır. Teçhizat doğası gereği ne tam olarak savunmaya ne de saldırıya yöneliktir ve teçhizatın karmaşıklığı ve kabiliyeti geliştikçe belirsizliği de artar. Devlet politikaları, stratejisi ve ilişkileri düşünüldüğünde bu durum daha da karmaşık bir hal almaktadır. Değerlendirmeyi yapan devlet(ler) ile değerlendirilen devlet(ler) arasındaki siyasi bağlama ve geçmişe bağlı olarak bazı askeri teçhizat parçalarının, gerçekte ne olursa olsun, saldırı veya savunma amaçlı kullanım için olduğu makul bir şekilde belirlenebilir.
Savunmacı realizmi eleştirenler, devletlerin nasıl hayatta kalacakları konusunda rasyonel ve stratejik düşündükleri yönündeki realist varsayım karşısında bile bu yerleşik belirsizliğin devletler için göze alınamayacak kadar büyük bir risk olduğunu ileri sürmektedir. Realistlerin anarşik uluslararası sisteme hakim olduğunu varsaydıkları “kendi kendine yardım” ortamında devletlerin kendi güvenliklerini sağlamak için doğal olarak en kötü senaryoyu kabul edeceklerini ileri sürmektedirler. Bu görüş tarafından kısaca şöyle özetlenmiştir: “Eğer devletler saldırı-savunma dengesini ölçemez ya da saldırı ve savunma kabiliyetleri arasında ayrım yapamazlarsa, o zaman güvenlik arayan devletler güvenlik ikileminden kaçamaz ve barışçıl niyetlerini ikna edici bir şekilde gösteremezler.” Devletler arasında önerilen açık sinyal eksikliğinin savunmacı realizmin eleştirmenlerinin öne sürdüğü kadar yaygın olduğu göz önüne alındığında bu açıkça savunmacı realizmin geçerliliğini tartışmaya açmaktadır.
Saldırı-savunma belirsizliğine dayanarak bir devletin ne zaman tatmin edici bir göreli güç seviyesine ulaştığını doğru bir şekilde ölçmenin imkansız olduğu da öner sürülmüştür. Bu durum, coğrafya gibi elverişsiz yapısal değiştiricilerle birleşerek devletlerin kesin saldırı işaretlerini beklemeyi göze alabilecekleri fikriyle çelişebilir.
Savunmacı neorealizme yöneltilen temel eleştirilerden biri de saldırgan neorealizm gibi belirli devletlerin politikaları hakkında teori üretemediği ve varsayımlarda bulunamadığı yönündedir.
John Mearsheimer, savaşın patlak vermesinde saldırı-savunma dengesinin rolüne ilişkin argümanları eleştirmiştir. Mearsheimer, savaşların hücum avantajına sahip olduğunda başladığı fikrinin “döngüsel olmaya yakın” olduğunu savunmaktadır. Ayrıca “Bir saldırı avantajı nasıl fark edilebilir?” sorusunu sormaktadır. “Silah türü” ve “kuvvetler dengesi”ni vurgulayan saldırı avantajı değerlendirmeleri yeterli değildir çünkü saldırı veya savunma amaçlı silahları ayırt etmek kolay değildir ve askeri kuvvetlerdeki üstünlük savaşta mutlaka zafere yol açmaz.
Notlar
- ^ Waltz 1979.
- ^ Mearsheimer 2001.
- ^ Layne 2003.
- ^ Taliaferro 2000/01.
- ^ Mearsheimer 1994–1995.
- ^ Mearsheimer 2006
- ^ Morgenthau 1948.
- ^ Machiavelli 2010.
- ^ Waltz 1979, p. 126.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Mearsheimer, John J. 20012
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;Waltz, Kenneth N 19792
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Snyder 1991, p. 11.
- ^ Jervis 1978, p. 172.
- ^ Herz 1951.
- ^ Van Evera 1998.
- ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;:0
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Kaynak hatası: Geçersiz
<ref>
etiketi;:02
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: ) - ^ Van Evera 1999.
- ^ Schweller 2006.
- ^ Kupchan 1994.
- ^ Walt 2002.
- ^ Toft 2005, p. 403.
- ^ Mearsheimer 1983, pp. 24–25.
Kaynakça
- Glaser, Charles L., "The Security Dilemma Revisited" World Politics 50:1 (Oct., 1997): 171–201
- Herz, John H., Political Realism and Political Idealism Chicago: University of Chicago Press (1951)
- Jervis, Robert, "Cooperation Under the Security Dilemma" World Politics 30:2 (1978): 167–214
- Kupchan, C, The Vulnerability of Empire Ithaca: Cornell University Press (1994)
- Layne, C, "The Unipolar Illusion: Why New Great Powers Will Rise" International Studies Review 5 (2003) 303–324
- Mearsheimer, John J., (1983). Conventional Deterrence (İngilizce). Cornell University Press. ISBN . JSTOR 10.7591/j.ctt1rv61v2. 5 Nisan 2023 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 11 Mayıs 2023. Bilinmeyen parametre
|mod=
görmezden gelindi () - Mearsheimer, John J., "China's Unpeaceful Rise" Current History 105 (2006)
- Mearsheimer, John J., "The False Promise of International Institutions" International Security 19:3 (1994–1995): 5–49
- Mearsheimer, John J., The Tragedy of Great Power Politics New York: W.W. Norton (2001)
- Morgenthau, Hans, 1948. Politics Among Nations, (New York: Knopf)
- Taliaferro, Jeffery W., "Security Seeking Under Anarchy: Defensive Realism Revisited" International Security 25:3 (2000/01): 128–161
- Toft, Peter. "John J. Mearsheimer: an Offensive Realist Between Geopolitics and Power." International Relations and Development 8 (2005): 381–408
- Schweller, R.L., Unanswered Threats: Political Constraints on the Balance of Power Princeton University Press (2006)
- Snyder, Glenn H., "Mearsheimer's World—Offensive Realism and the Struggle for Security: A Review Essay" International Security 27:1 (2002): 149–174
- Snyder, Jack, Myths of Empire: Domestic Politics and International Ambition Cornell University Press (1991)
- Van Evera, S., Causes of War: Power and the Roots of Conflict Ithaca: Cornell University Press (1999)
- Van Evera, S., "Offense, Defense and the Causes of War" International Security 22 (1998): 5–43
- Walt, Stephen M., "Alliance Formation and the Balance of World Power" International Security 9:4 (1985): 3–43
- Walt, Stephen M., "The Enduring Relevance of the Realist Tradition" Political Science: State of the Discipline New York: Norton (2002): 197–230
- Waltz, Kenneth N. Theory of International Politics. New York: McGraw Hill (1979)
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Savunmaci realizm ya da savunmaci neorealizm uluslararasi iliskilerde neorealizm ekolunden yapisal bir teoridir Teori siyaset bilimci Kenneth Waltz un Uluslararasi Politika Teorisi nde temellenmektedir Waltz uluslararasi sistemin anarsik yapisinin devletleri milli guvenliklerini saglamak icin ilimli ve cekingen politikalar izlemeye tesvik ettigini ileri surmektedir Buna karsilik saldirgan realizm ise devletlerin tahakkum ve hegemonya yoluyla guvenliklerini saglamak icin guclerini ve etkilerini en ust duzeye cikarmaya calistiklarini varsaymaktadir Savunmaci neorealizm saldirgan neorealistler tarafindan tesvik edilen saldirgan politikalarin devletlerin guc dengesi teorisine uyma egilimini bozdugunu ve birincil hedef olarak iddia ettikleri guvenlik durumunu bozdugunu ileri surer Savunmaci realizm ne devletlerarasi catismanin gercekligini ne de devlet icin politikalarin varligini reddeder ancak bu tesviklerin duzensiz oldugunu ileri surerler Savunmaci neorealizm catismanin patlak vermesini aciklamak icin guvenlik ikilemine cografya gibi yapisal degiskenlere ve elitlerin inanc ve algilarina isaret eder Teorik kokenlerSavunmaci neorealizm uluslararasi iliskiler teorisindeki realist dusunce okulunun bir alt kumesi olan ve neorealizm olarak da bilinen yapisal realizmin bir parcasi olan yapisal bir teoridir Dolayisiyla neorealizm saldirgan neorealist akademisyen John J Mearsheimer in The False Promise of International Institutions adli eserinde ozetledigi uzere realizmin bes temel teorik varsayimindan hareket eder Bu varsayimlar sunlardir Uluslararasi sistem anarsiktir Tum devletler bir miktar saldirgan askeri kapasiteye sahiptir bu da birbirlerine zarar verme ya da yok etme yetenegini verir Devletler diger devletlerin niyetlerinden asla emin olamazlar Devletlerin oncelikli hedefi hayatta kalmaktir Devletler ve hayatta kalma olasiliklarini en ust duzeye cikaracak saglam stratejiler gelistirebilirler Bu bes temel varsayim devletlerin hayatta kalmasinin kendi kendine yardim yoluyla saglanacagi neorealist dusunce ile ortusur Ancak neorealizm klasik realizmin uluslararasi sistemi yonlendirenin insan dogasinin kusurlari ve karmasikliklari oldugu yonundeki diger ana varsayimindan ayrilir Bunun yerine neorealistler uluslararasi sistemin yapisina ickin olan anarsinin uluslararasi politikanin itici gucu oldugunu iddia ederler Savunmaci ve saldirgan neorealistler devlet davranis kaliplarina iliskin rakip anlayislarini bu temel neorealist varsayimlara dayandirmaktadir Ana ilkelerSavunmaci neorealizm Kenneth Waltz un savunmaci neorealist anlayisla yazdigi Uluslararasi Politika Teorisi eserinde belirttigi uzere savunmaci neorealistler uluslararasi sistemin anarsik dogasinin devletleri savunmaci ve ilimli politikalar ustlenmeye tesvik ettigini savunurlar Neorealistleri devletlerin ozunde saldirgan olmadiklarini ve devletlerin ilk kaygisinin gucu maksimize etmek degil sistemdeki konumlarini korumak oldugunu savunurlar Bu dunya surekli buyuk guc rekabetine mahkum oldugu icin ortaya cikan anarsinin devletleri gucunu siddetle arttirmaya tesvik ettigini savunan saldirgan neorealizmdem ayrildiklari onemli bir noktadir Savunmaci neorealistler saldirgan neorealizmin saldirgan guc genislemesini desteklemesine iliskin sorunlar oldugunu dusunmektedirler Waltz un guc dengesi teorisine ve dengelemenin eklemlenmeden daha yaygin oldugu varsayimina dayanan savunmaci neorealistler uluslararasi sistemde hegemonya elde etmeye calisan devletlerin statukoyu korumaya calisan diger devletler tarafindan dengelenecegini ileri surmektedir Saldirgan realistler devletlerin dogalari geregi ya kuresel hegemonya ya da yerel hegemonya arzuladiklarina inanirlar Savunmaci neorealistler ise devletler toplumsallastigi ve tarihsel orneklerin farkinda oldugu icin hegemonya amacini gerceklestirmek icin devlet saldirganligini ve genislemesini genellikle diger devletlerin direncini cekmek icin gosterdigini dusunurler Bu nedenle saldirganligin savunmaci neorealistlerin devletin birincil hedefi olarak ortaya koydugu guvenlik amacina ulasmada kendi kendini yenilgiye ugrattigi savunulmaktadir Nitekim uluslararasi anarsi saldirganligi cezalandirir odullendirmez demektedir Bu varsayim da savunmaci neorealizmin toprak genisletmenin faydalarinin olumsuzluklarindan nadiren daha agir bastigi iddiasi besler Savunmaci neorealistler toprak genisletmenin karsilastigi sorunlarin cok cesitli oldugunu ve hem genislemenin acilis asamalarinda hem de isgal sirasinda bu sorunlarin mevcut oldugunu belirtirler Bir devletin halkina boyun egdirmenin riskli ve zor oldugunu ozellikle de devleti ilhak etme durumunda etkili bir direnis anlatisi saglayabilecek modern milliyetcilik kavrami karsisinda riskli oldugunu iddia ederler Bu durum ozellikle ekonomik refah icin hareket ve ulasim ozgurlugune bel baglayan durumlarda sabotaj ve ambargoya karsi savunmasiz olmalari nedeniyle zaten pahali olan isgal surecini daha da zorlastirir Buna ek olarak yeni edinilen altyapinin korunmasi ve tahrip edildiginde yeniden insa edilmesi yeni sinirlarin savunmasinin saglamlastirilmasi ve yerel iscilerin yeni otoritelere vasifli isgucu katkisinda bulunmaya yonelik olasi direncleri fetheden devletin ekonomik ve uretim kabiliyetleri uzerinde agir bir baski olusturmaktadir Saldirgan neorealistlerin aksine savunmaci neorealistler bu zorlamalarin devletlerin fethedilen topraklardan kaynaklardan ve altyapidan elde edebilecekleri ekonomik faydalardan daha agir bastigini ileri surmektedir Bireysel guvenlik ve devlet guvenligi Savunmaci neorealistler ayrica saldirgan neorealistlerin birbirine karistirdigina inandiklari bireysel guvenlik ile devlet guvenligi arasindaki kopukluga da isaret etmektedir Savunmaci neorealistler devletlerin insanlarin doga durumunda oldugu kadar savunmasiz olmadigini ve yok edilmelerinin zor ve uzun sureli bir is oldugunu ileri surmektedir Devletlerin ozellikle de buyuk guclerin onleyici saldirilara girismek ya da kasitsiz tehditlere uygunsuz tepkiler vermek yerine kesin saldiri kanitlarini beklemeyi goze alabileceklerini iddia ederler Bu husus onemlidir cunku neorealizmin onde gelen teorilerinden biri olan guvenlik ikileminin ustesinden gelme ya da en azindan etkisini azaltma imkani vermektedir Savunmaci neorealistler tarafindan 1951 tarihli Political Realism and Political Idealism adli eserinde ortaya atilan ve tarafindan 1978 de Cooperation Under the Security Dilemma adli eserde genisletildigi sekliyle guvenlik ikileminin saldiri savunma dengesinin savunma kabiliyetini saldiri kabiliyetine tercih etme egiliminde oldugu varsayimina inanmaktadirlar Dunya Savasi nin patlak vermesi ve ardindan yasanan dusmanliklar devletlerin hatali bir sekilde saldiri kabiliyetlerinin savunma kabiliyetlerinden ustun olduguna inandiklari dusuncesi yaygin olarak kullanilan bir ornektir Savunmaci neorealistler tipki I Dunya Savasi nda oldugu gibi saldiri ustunlugunun siyasi gerceklik ve askeri gerceklik tarafindan desteklenmeme egiliminde oldugunu ve aslinda sadece algilandigini savunmaktadir Bu gorusun kilit bir bileseni John Mearsheimer gibi saldirgan neorealistlerin iddia ettigi gibi cografyanin nehirler daglar coller okyanuslar ormanlar vb dogal engeller nedeniyle genellikle guc projeksiyonunu engellemesidir Bu operasyonel ve lojistik sorunlar harekat alan lar i saldirgandan uzaklastikca artar Buna ek olarak savunmaci neorealistler bir devletin ya da muttefiklerinin nukleer silahlarinin sagladigi saldirgan devletin bir digerini ilhak etme kabiliyetini engelledigini ileri surmektedir Bu durum savunma kabiliyetlerinin nihayetinde saldiri kabiliyetlerinin onune gectiginin ve devletleri savunmaci ve olculu politikalar izlemeye tesvik ettiginin kaniti olarak kullanilmaktadir Nitekim Robert Jervis guvenlik ikilemi savunmadan yana oldugunda uluslararasi anarsinin nispeten onemsiz oldugunu cunku statukocu devletlerin baskalarini ciddi sekilde tehlikeye atmadan kendilerini daha guvenli hale getirebileceklerini belirtmektedir Ancak bu savunmaci neorealistlerin devletlerin genislemesi icin firsatlarin var oldugunu inkar ettikleri ya da devletlerin onlerine cikan bu firsatlardan yararlanmamalari gerektigi anlamina gelmez Causes of War Power and the Roots of Conflict adli kitabinda ileri surdugu gibi bazen statukoyu korumak isteyen devletler daha sonra kendilerine veya muttefiklerine yonelik saldirganligi onlemek icin saldirgan olmak zorundadir Bu durum statukoyu destekleyen politikalar uygulasalar bile ozellikle koruyucu cografi engellerden yoksun devletler icin gecerlidir Burada dengeleme davranisi daha ani bir sekilde gerceklestirilir diger devletlerin gozunu korkutma olasiligi daha yuksektir ve saldirgan politikalarin uygulanmasi daha olasidir Ancak savunmaci neorealistler elverisli bir saldiri dengesinin kuraldan ziyade istisna oldugunu ve gereksiz saldirganlik ve genislemenin kendi kendine zarar verdigini ve ters etki yarattigini iddia etmektedir Elitlerin inanc ve algilari Savunmaci neorealistler elitlerin algi ve inanclarinin devletler arasindaki catismalarin patlak vermesinde kilit rol oynadigini iddia etmektedir Cografya ve guvenlik ikilemi ile birlikte savunmaci neorealistler bu algilarin uluslararasi sistemin anarsik yapisinin goreceli devlet gucunun artmasi yoluyla guvenligi tesvik ettigi seklindeki temel saldirgan neorealist varsayimin kaniti olmaktan ziyade yapisal bir degistirici guc dengesini bozan bir anormallik olduguna inanmaktadir Bu algilar cesitli sekillerde ortaya cikar ve genellikle diger devletlerin gozunu korkutacak sekilde duzensiz bir sekilde kullanilir Bu algilar elitlerin kaynaklari harekete gecirmek ve genislemeyi tesvik etmek icin tehditleri sisirmelerine yol acabilir ya da tam tersine elitlerin uluslararasi sistemde azalan guclerini fark etmelerini ya da duzeltmelerini engelleyebilir zira yerel kaygilar uluslararasi kaygilardan daha onceliklidir Elit algilari ozellikle de yayilmaci bir ideolojiyi benimseyen diger gruplarla birlesen ordu gibi gruplarin hakimiyetinde oldugunda bir devletin asiri genislemesine yol acabilir Bunun nedeni cok sayida grubun son derece merkezi bir sisteme hakim olmasi ve her birinin genellikle farkli amaclarini hayata gecirmesidir Bu nedenle genislemenin etkili bir sekilde kisitlanmasi ve dengelenmesi zordur ya da goz ardi edilir Genis toprak kazanimlarina ragmen bu topraklar etkin bir sekilde konsolide edilmez nufus boyun egdirilmez veya devlet anlatisina dahil edilmez kaynaklar etkin bir sekilde kullanilmaz ve hizli genisleme surdurulemez hale gelir Seckinler hatalarinin farkina varirlarsa hem kendi uyelerine hem de halka satilan anlati nedeniyle buyuk stratejilerini duzeltmek son derece zordur ve devleti etkin bir sekilde yenilgiye mahkum eder Bu durum Japon Imparatorlugu nun 1930 larda baslayan hizli genislemesi ve ardindan gelen cokusu ile orneklendirilebilir ElestirilerSavunmaci realizmin uluslararasi iliskiler teorisinde onemli katkilarina ve Kenneth Waltz Stephen Van Evera ve Charles L Glaser gibi onde gelen savunucularina ragmen hem saldirgan realistler hem de diger akademisyenler tarafindan elestirilmistir Tartismanin ana noktalarindan biri devletlerin saldiri savunma dengesini doru bir sekilde degerlendirmede karsilastiklari zorluktur Bunun nedeni savasin belirsizligi ve daha temel bir duzeyde savasi yurutmek icin kullanilan askeri techizatin dogasi geregi belirsiz olmasidir Techizat dogasi geregi ne tam olarak savunmaya ne de saldiriya yoneliktir ve techizatin karmasikligi ve kabiliyeti gelistikce belirsizligi de artar Devlet politikalari stratejisi ve iliskileri dusunuldugunde bu durum daha da karmasik bir hal almaktadir Degerlendirmeyi yapan devlet ler ile degerlendirilen devlet ler arasindaki siyasi baglama ve gecmise bagli olarak bazi askeri techizat parcalarinin gercekte ne olursa olsun saldiri veya savunma amacli kullanim icin oldugu makul bir sekilde belirlenebilir Savunmaci realizmi elestirenler devletlerin nasil hayatta kalacaklari konusunda rasyonel ve stratejik dusundukleri yonundeki realist varsayim karsisinda bile bu yerlesik belirsizligin devletler icin goze alinamayacak kadar buyuk bir risk oldugunu ileri surmektedir Realistlerin anarsik uluslararasi sisteme hakim oldugunu varsaydiklari kendi kendine yardim ortaminda devletlerin kendi guvenliklerini saglamak icin dogal olarak en kotu senaryoyu kabul edeceklerini ileri surmektedirler Bu gorus tarafindan kisaca soyle ozetlenmistir Eger devletler saldiri savunma dengesini olcemez ya da saldiri ve savunma kabiliyetleri arasinda ayrim yapamazlarsa o zaman guvenlik arayan devletler guvenlik ikileminden kacamaz ve bariscil niyetlerini ikna edici bir sekilde gosteremezler Devletler arasinda onerilen acik sinyal eksikliginin savunmaci realizmin elestirmenlerinin one surdugu kadar yaygin oldugu goz onune alindiginda bu acikca savunmaci realizmin gecerliligini tartismaya acmaktadir Saldiri savunma belirsizligine dayanarak bir devletin ne zaman tatmin edici bir goreli guc seviyesine ulastigini dogru bir sekilde olcmenin imkansiz oldugu da oner surulmustur Bu durum cografya gibi elverissiz yapisal degistiricilerle birleserek devletlerin kesin saldiri isaretlerini beklemeyi goze alabilecekleri fikriyle celisebilir Savunmaci neorealizme yoneltilen temel elestirilerden biri de saldirgan neorealizm gibi belirli devletlerin politikalari hakkinda teori uretemedigi ve varsayimlarda bulunamadigi yonundedir John Mearsheimer savasin patlak vermesinde saldiri savunma dengesinin rolune iliskin argumanlari elestirmistir Mearsheimer savaslarin hucum avantajina sahip oldugunda basladigi fikrinin dongusel olmaya yakin oldugunu savunmaktadir Ayrica Bir saldiri avantaji nasil fark edilebilir sorusunu sormaktadir Silah turu ve kuvvetler dengesi ni vurgulayan saldiri avantaji degerlendirmeleri yeterli degildir cunku saldiri veya savunma amacli silahlari ayirt etmek kolay degildir ve askeri kuvvetlerdeki ustunluk savasta mutlaka zafere yol acmaz Notlar Waltz 1979 Mearsheimer 2001 Layne 2003 Taliaferro 2000 01 Mearsheimer 1994 1995 Mearsheimer 2006 Morgenthau 1948 Machiavelli 2010 Waltz 1979 p 126 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Mearsheimer John J 20012 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi Waltz Kenneth N 19792 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Snyder 1991 p 11 Jervis 1978 p 172 Herz 1951 Van Evera 1998 Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi 0 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Kaynak hatasi Gecersiz lt ref gt etiketi 02 isimli refler icin metin saglanmadi Bkz Kaynak gosterme Van Evera 1999 Schweller 2006 Kupchan 1994 Walt 2002 Toft 2005 p 403 Mearsheimer 1983 pp 24 25 KaynakcaGlaser Charles L The Security Dilemma Revisited World Politics 50 1 Oct 1997 171 201 Herz John H Political Realism and Political Idealism Chicago University of Chicago Press 1951 Jervis Robert Cooperation Under the Security Dilemma World Politics 30 2 1978 167 214 Kupchan C The Vulnerability of Empire Ithaca Cornell University Press 1994 Layne C The Unipolar Illusion Why New Great Powers Will Rise International Studies Review 5 2003 303 324 Mearsheimer John J 1983 Conventional Deterrence Ingilizce Cornell University Press ISBN 978 1 5017 1325 5 JSTOR 10 7591 j ctt1rv61v2 5 Nisan 2023 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 11 Mayis 2023 Bilinmeyen parametre mod gormezden gelindi yardim Mearsheimer John J China s Unpeaceful Rise Current History 105 2006 Mearsheimer John J The False Promise of International Institutions International Security 19 3 1994 1995 5 49 Mearsheimer John J The Tragedy of Great Power Politics New York W W Norton 2001 Morgenthau Hans 1948 Politics Among Nations New York Knopf Taliaferro Jeffery W Security Seeking Under Anarchy Defensive Realism Revisited International Security 25 3 2000 01 128 161 Toft Peter John J Mearsheimer an Offensive Realist Between Geopolitics and Power International Relations and Development 8 2005 381 408 Schweller R L Unanswered Threats Political Constraints on the Balance of Power Princeton University Press 2006 Snyder Glenn H Mearsheimer s World Offensive Realism and the Struggle for Security A Review Essay International Security 27 1 2002 149 174 Snyder Jack Myths of Empire Domestic Politics and International Ambition Cornell University Press 1991 Van Evera S Causes of War Power and the Roots of Conflict Ithaca Cornell University Press 1999 Van Evera S Offense Defense and the Causes of War International Security 22 1998 5 43 Walt Stephen M Alliance Formation and the Balance of World Power International Security 9 4 1985 3 43 Walt Stephen M The Enduring Relevance of the Realist Tradition Political Science State of the Discipline New York Norton 2002 197 230 Waltz Kenneth N Theory of International Politics New York McGraw Hill 1979