Bu madde, uygun değildir.Eylül 2016) ( |
Yarı iletken üzerine yapılan mekanik işin etkisiyle iletken özelliği kazanabilen, normal şartlar altında yalıtkan olan maddelerdir.
Normal durumda yalıtkan olan bu maddeler ısı, ışık, manyetik etki veya elektriksel gerilim gibi dış etkiler uygulandığında bir miktar değerlik elektronlarını serbest hale geçirerek iletken duruma gelirler. Uygulanan bu dış etki veya etkiler ortadan kaldırıldığında ise yalıtkan duruma geri dönerler. Bu özellik elektronik alanında yoğun olarak kullanılmalarını sağlamıştır.
Dünya üzerindeki en büyük yarı iletken ve entegre devre üreticileri Intel, Samsung, Huawei, TSMC, SK Hynix, Micron Technology, Qualcomm, , Nvidia, Texas Instruments, Infineon Technologies, SK Hynix, Renesas Electronics, MediaTek, NXP Semiconductors, VIA Technologies, STMicroelectronics, Freescale Semiconductor, Kioxia, , ARM Holding, Advanced Micro Devices, , , , IBM, , , Xilinx, gibi şirketlerdir.
Yarı İletkenler
Yarı iletkenler belirgin elektriksel özellikleri olan kristal veya amorf katılardır. Tipik direnç materyallerinden yüksek bir direnç göstermelerine rağmen, dirençleri yalıtkanlar kadar yüksek değildir. Metallerin tam tersine; dirençleri, sıcaklık arttıkça azalır. Son olarak; istenirse, iletkenlik özellikleri saflıkları “doping” adı verilen yöntem ile bozularak kolaylıkla değiştirilebilir. Doping yöntemi yarı-iletkenin direncini düşürürken aynı zamanda katkılı yarı-iletkenin farklı düzeyde katkı yapılmış noktaları arasında da yarı iletken birleşme noktaları oluşmasına da olanak sağlar. Elektronlar, iyonlar ve elektron oyukları gibi yük taşıyıcıların bu birleşme noktalarındaki davranışları diyotların, transistörlerin ve diğer tüm modern elektronik parçaların temellerini oluşturur. Yarı iletken cihazlar; akımın bir yönde daha kolay ilerlemesi, değiştirilebilir direnç ve ışığa-sıcaklığa duyarlılık gibi kullanışlı özelliklere sahiptir. Yarı iletken materyallerin elektriksel özellikleri; doping yöntemi kullanılarak, elektrik alan veya ışık uygulanarak değiştirilebildiğinden ötürü yarı iletkenlerden üretilen aletler devrede yükseltici, anahtar veya enerji dönüşüm elemanları olarak kullanılabilir. Yarı iletkenlerin özellikleri ile ilgili modern bilgi birikimi ve yük taşıyıcılarının kristal kafes yapısındaki hareketlerinin açıklanması temelde kuantum fiziğine dayanır. Doping, kristal içindeki yük taşıyıcılarının sayısını etkili bir biçimde artırır. Katkılı bir kristal, eğer çoğunlukla serbest oyuklar içeriyorsa p-tipi kristal olarak adlandırılırken eğer çoğunlukla serbest elektronlar içeriyorsa n-tipi kristal olarak adlandırılır. Elektronik cihazlarda kullanılan yarı iletken malzemeler, p ve n tipi katkı maddelerinin yoğunluğunun dikkatlice kontrol edilebilmesi için kesin koşullar altında doping işlemine tabi tutulurlar. Bir tek yarı iletken kristali birden fazla n veya p tipi alana sahip olabilir ve bu alanlar arasında oluşan p-n bağlantıları yarı iletkenlerin kullanışlı elektronik özelliklerinin oluşmasını sağlar. Birçok bileşik ve saf element de yarı-iletken özellikleri göstermesine karşın silikon, germanyum veya galyumun bileşikleri elektronik cihazlarda en yaygın olarak kullanılanlardır. Periyodik cetvelin yarı-metaller merdiveni de denilen bölgesinde yer alan elementler de genelde yarı iletkenler olarak kullanılırlar. Yarı iletkenlerin birçok özelliği 19. yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında keşfedilmiştir. Yarı iletkenlerin ilk pratik uygulaması 1904 yılında geliştirilen ve radyo alıcılarında yaygın olarak kullanılan Cat’s Whisker detektörüdür. Kuantum fiziğindeki gelişmeler sırayla 1947 yılında transistörün ve 1958 yılında da entegre devrelerin geliştirilmesini sağlamıştır. Küresel yarı iletken pazarı uzunca bir süreden beri hareketlidir. Çip üretimi için kullanılacak endüstri tesisleri milyar dolarları bulan yatırımlar gerektirmektedir. Arz ve talepteki periyodik dalgalanmalar, fiyatlarda ve kâr payında önemli oynamalara sebep olmaktadır.
Yarı iletkenler germanyum, silisyum, selenyum gibi elementler olabildiği gibi; bakır oksit, galyum arsenid, indiyum fosfür, kurşun sülfür gibi bileşikler de olabilir.
Yarı iletken devre elemanları şu şekildedir:
Özellikleri
Değişken İletkenlik
Yarı iletkenler değerlik elektronları dolu olduğu için yeni elektronların girişini engeller ve akımın gerektirdiği elektron akışını sağlayamazlar. Bu nedenle doğal halleriyle iletkenlikleri kötüdür. Yarı iletkenlerin iletkenler gibi davranmalarını sağlamak için doping veya gating gibi birkaç yöntem geliştirilmiştir. Bu modifikasyonlar ile iki sonuca ulaşılmıştır: n-tipi ve p-tipi. Bunlar sırayla elektron fazlalığına ve eksikliği anlamına gelmektedir. Dengelenmemiş bir elektron sayısı da materyal boyunca ilerleyen bir elektrik akımına sebebiyet vermektedir.
Heterojen Birleşme Noktaları
Heterojen birleşme noktaları farklı katkı yapılmış iki bölge birbirine katıldığında oluşur. Örneğin, bir karışım p-katkılı ve n-katkılı germanyum içerebilir. Bu; elektronların ve oyukların farklı katkılanmış bölgeler arasında değişmesi ile sonuçlanır. n-katkılı germanyum elektron fazlalığına, p-katkılı germanyum da oyuk fazlalığına sahip olacaktır. Alışveriş, rekombinasyonun gerçekleşmesiyle dengenin sağlandığı ana kadar devam eder. Rekombinasyon elektronların n-tipi bölgeden p-tipi bölgeye göç ederken zıt yönde hareket eden oyuklar ile karşılaşması sonucu iyonlar oluşmasıdır. Oluşan bu iyonlar, elektrik alan oluşmasına sebep olur.
Uyarılmış Elektronlar
Yarı iletken malzemenin üzerindeki bir potansiyel farkı maddenin ısı dengesinin bozulmasına ve bir termal eşitsizlik durumu ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu; elektronların ve oyukların, iki kutuplu difüzyon ismi verilen bir etkileşim sayesinde sisteme dahil olmasını sağlar. Yarı iletken maddenin sahip olduğu ısı dengesi bozulduğunda da oyukların ve elektronların sayıları değişir. Isı dengesi, sıcaklık değişimi veya sistemdeki oyuk-elektron sayısını değiştirebilen fotonlar yüzünden bozulabilir. Elektron ve oyukların oluşmasına ve yok olmasına sebep olan bu işlem yük oluşumu ve rekombinasyonu olarak adlandırılır.
Işın Yayımlanması
Yalnızca bazı yarı iletkenlerde, uyarılmış elektronlar ısı üretmek yerine ışın yayımlayarak da serbest hale dönebilirler. Bu tip yarı iletkenler “LED” ve “floresan kuantum noktacıkları” üretiminde kullanılırlar.
Termal Enerji Dönüşümü
Yarı iletkenler yüksek termoelektrik güç faktörlerine sahip olduklarından dolayı termoelektrik üreteç yapımı için elverişlidirler. Aynı zamanda yüksek termoelektrik performans katsayısına sahip oldukları için termoelektrik soğutucu yapımında da kullanılırlar.
Maddeler
Çok fazla sayıda element ve bileşik yarı iletkenlik özelliklerine sahiptir. Bunlar:
- Periyodik cetvelin 14.grubunda bulunan belli elementler. Bu elementlerin ticari olarak en önemli olanları ve efektif olarak kullanılanları silisyum ve germanyumdur. Çünkü silikon ve germanyumun değerlik elektron sayısı 4’tür ve bu da aynı anda hem elektron alıp hem de vermelerine olanak sağlar.
- Özellikle 13. ve 15. gruplar, 12. ve 16. gruplar, 14 ve 16 gruplar ve 14.grubun farklı elementlerinin kendi aralarında oluşturduğu ikili bileşikler. 12-16 bileşiği örneği olarak Galyum- Arsenik, 14-14 bileşiği örneği olarak da Silikon-Karpit verilebilir.
- Bazı üçlü bileşikler, oksitler ve alaşımlar.
- Organik bileşiklerden oluşan organik yarı iletkenler.
En yaygın yarı iletkenler kristal katılardır fakat bunun yanı sıra amorf veya sıvı yarı iletkenler de bilinmektedir. Selenyum ve tellürün farklı oranları, hidrojenli amorf silikon ve arsenik karışımları bunlardan birkaçıdır. Bahsedilen bileşiklerin ara seviye iletkenlik, sıcaklıkla birlikte hızlı iletkenlik değişimi ve nadir olarak negatif dirence sahip olma gibi özellikleri, bilinen diğer yarı iletkenler ile ortaktır. Bu tarz düzensiz malzemeler, silikonun sahip olduğu gibi sıradan kristal yarı iletken yapısından yoksundurlar. Safsızlığa veya radyasyon hasarına karşı nispeten daha duyarsız oldukları için genellikle yüksek elektronik kalite veya hassasiyet gerektirmeyen ince film yapılarında kullanılırlar.
Yarı İletken Malzemelerin Üretimi
Yarı iletkenler entegre devrelerin en önemli yapıtaşları olduğu için bugünkü teknolojik aletlerin neredeyse tamamı yarı iletkenlerden faydalanıyor. Entegre devre içeren cihazlara; dizüstü bilgisayarlar, tarayıcılar, cep telefonları gibi yaygın örnekler verilebilir. Entegreler için yarı iletkenler seri üretimle üretilir. İdeal bir yarı iletken üretebilmek için kimyasal saflık öncelikli şarttır. Kullanılan malzemelerin boyutları da düşünüldüğünde, en ufak bir kusur dahi materyalin nasıl davrandığına oldukça yıkıcı bir etki yapabilir. Kristal yapısındaki kusurlar (çizgisel, düzlemsel kusurlar ve ikiz kristaller) malzemenin yarı iletkenlik özelliklerine etki edebileceğinden dolayı yüksek düzeyde bir kristal mükemmeliyet de önemlidir. Kristal kusurları, yarı iletken malzemenin kusurlarının temel sebeplerindendir. Kristalin büyüdükçe aranan kusursuzluğa ulaşmak da o zorlaşır. Günümüzde seri üretim tekniklerinde ise ince diskler halinde dilimlenmiş 100-300 nm çaplı silindir külçeleri kullanılır. Entegrelerde kullanılacak yarı iletkenlerin üretimi için mevcut yarı iletken üretim işlemlerinin karması olan bir yöntem kullanılır. Bu yöntemlerden ilki termal oksidasyon yöntemidir. Termal oksidasyon yöntemi ile silikonun yüzeyinde bir silikon dioksit tabakası oluşturulur ve alınan ürün “Gate Insulator” veya “Field Oxide” olarak kullanılır. Sıra, “Photomask” ve “Photolithography” olarak adlandırılan ve devrenin şeklinin malzeme üzerinde oluşturulmasını sağlayan işlemler gelir. Materyalin üzerinde şeklin oluşmasını sağlayan ışığa duyarlı maddenin yüzeyine ultraviyole ışık kullanılarak devrenin çizimi yansıtılır ve ışığa duyarlı maddede kimyasal değişimler olduktan sonra sonuç alınır. Sıradaki işlem aşındırma. Bir önceki basamakta silikonun ışığa duyarlı malzeme ile kaplanmamış olan yüzeyi bu aşamada asit kullanılarak kazınabilir. Günümüzde ağırlıklı olarak plazma ile kazıma yöntemi tercih edilir. Plazma kazıma yönteminde düşük basınç altında aşındırıcı bir plazma gazı kullanılır. Freon veya kloroflorokarbonlar kullanılan aşındırıcı plazma gazlarına örnek olarak verilebilir. Katot ve anot arasında oluşturulan yüksek frekanslı radyo voltajı gazın ortamda plazma haline geçmesini sağlar. Silikon ince disk (wafer) katot üzerinde yer alır ve plazma haline geçen gazdan saçılan pozitif yüklü iyonlar diske çarparlar. Sonuç olarak silikon madde an-izotrofik olarak aşındırılmış olur. Son aşama difüzyon olarak adlandırılır ve yarı iletken malzemeye arzu edilen özelliklerin kazandırıldığı aşama bu aşamadır. Difüzyon aynı zamanda “doping” olarak da bilinir. Bu basamakta, p-n birleşme noktalarının oluşmalarını sağlayan saf olmayan atomlar eklenir. Bu saf olmayan atomları silikon ince disklerle bütünleştirmek için işlem 1100 C sıcaklığında bir ortamda gerçekleştirilir. Bu basamak da tamamlanıp yarı iletken oda sıcaklığına geri döndüğünde üretim süreci tamamlanmış olur. Artık yarı iletken malzeme entegre devredeki yerini almaya hazırdır.
Yarı İletkenlerin Fiziği
Enerji Boşlukları ve İletkenlik
Yarı iletkenler metal ve yalıtkan arasında yer alan benzersiz iletkenlik özellikleri ile tanımlanırlar. Bu maddeler arasındaki farklar elektronların yörüngedeki kuantum halleriyle anlaşılabilir. Bu kuantum halleri maddenin elektron kuşağı yapısıyla bağlantılıdır. Elektrik iletkenliği ortaklaşa kullanılmış elektronların (madde boyunca var olan) sayısı ile artar. Fakat elektronların hareket edebilmesi için ilgili yörüngeler, sadece belli bir zaman boyunca bir elektron bulunduracak şekilde yarı dolu olmalıdır. Eğer yörünge sürekli olarak bir elektron ile doluysa, başka bir ifadeyle inertse, diğer elektronların bu alanı kullanarak ilerlemeleri engellenmiş olur. Bir kuantum bölgesi ancak ve ancak enerjisi Fermi seviyesinde ise kısmi dolu olabileceği için bu kuantum bölgelerinin enerji seviyeleri kritiktir. (Bkz: Fermi-Dirac İstatistiği) Bir maddenin iyi bir iletken olması fazla sayıda kısmi dolu ve ortaklaşa kullanılmış orbitaller içermesinden ileri gelir. Metaller fazla sayıda enerjisi Fermi seviyesine yakın olan kısmi dolu yörüngelere sahip oldukları için elektriği iyi iletirler. Tersine, yalıtkanlar az sayıda kısmi dolu yörüngeye sahiptirler ve yalıtkanların Fermi seviyeleri elektron kuşaklarının enerji seviyeleri arasında yer almaktadır. Önemli olarak, bir yalıtkan ısıtılarak bir iletken haline getirilebilir. Çünkü ısıtma bazı elektronların enerji boşluğunu aşmaları için gereken enerjiyi sağlayabilir. Bunu değerlik kuşağının altındaki kısmi dolu yörüngeleri değerlik kuşağına, üstündekileri de iletken kuşağa taşıyarak yapar. Yapısal bir yarı iletken, oda sıcaklığında, bir yalıtkana göre daha küçük bir enerji boşluğu taşır ve bu de önemli sayıda elektronun boşluğu aşabilecek şekilde uyarılmasına olanak tanır. Fakat arı bir yarı iletken ne iyi bir iletken ne de iyi bir yalıtkan olduğu için kullanışsızdır. Ancak yarı iletkenlerin (ve bazı yarı yalıtkan olarak da bilinen bazı yalıtkanların) önemli özelliklerinden biri iletkenliklerinin “doping” (saf olmayan katkılar ilave edilmesi) veya “gating”(elektrik alan uygulanması) ile kontrol edilebilmesidir. Doping ve gating ya değerlik kuşağını ya da iletim kuşağını Fermi seviyesine yaklaştırarak kısmi dolu state lerin önemli bir oranda artmasını sağlar. Enerji boşlukları nispeten daha geniş olan yarı iletkenler, yarı yalıtkanlar olarak da anılırlar. Katkısız olduklarında yalıtkanlara yakın bir iletkenliğe sahipken doping ile yarı iletken haline getirilebilirler. Yarı yalıtkanların mikro elektronikte HEMT substratı gibi uygun kullanım alanları vardır. Galyum arsenit yaygın bir yarı yalıtkan örneğidir. Titanyum dioksit gibi bazı maddeler geniş enerji boşluklu yarı iletken olarak sınıflandırılmalarına karşın bazı alanlarda yalıtkan olarak da kullanılabilirler.
Yük Taşıyıcıları (elektronlar ve oyuklar)
State in iletken kuşağın alt enerji bölgelerinde kısmi dolu oluşu bu kuşağa yeni bir elektron eklenerek anlaşılabilir. Elektronlar; termal rekombinasyondan dolayı hareketsiz durmazlar ve bir süre boyunca da belirsiz olarak gezinebilirler. Elektronların gerçekteki yoğunluğu da genellikle oldukça seyrektir. Bu sebeple iletim bandında yer alan elektronları tıpkı Pauli Dışarlama İlkesinden etkilenmeyen bir soy gaz elektronu gibi düşünmek mümkündür. Birçok yarı iletkenlerin iletim bandında parabolik saçılma etkileşimleri yer aldığından bu bölgedeki elektronlar baskın olarak elektrik ve manyetik kuvvetin etkisindedirler. Bundan ötürü farklı etkin kütleleri olmasına rağmen sanki vakumdaymış gibi davranırlar. Elektronların ideal bir gaz gibi davranması, iletimi Drude modelinde olduğu gibi çok basit terimlerle veya elektron hareketi konsepti ile açıklanmasının mümkün olduğunu düşündürebilir. Değerlik kuşağının üst enerji düzeyindeki kısmi dolu bölgeler oyuk kavramının açıklanmasına yardımcı olur. Değerlik bandındaki elektronlar sürekli hareketli olmalarına rağmen tam dolu bir değerlik bandı akımı iletmeyeceğinden dolayı inert olacaktır. Değerlik bandından bir elektron çıkarılırsa elektronun koparıldığı yörünge yükünü kaybedecektir. Elektrik akımının amacına göre; bir elektronu eksilmiş değerlik bandı, sanki artı yüklü tamamen boş bir yörüngeymiş gibi algılanacaktır. Değerlik bandın tepesinde yer alan elektronların negatif etkin kütlelerini de düşündüğümüzde; artı yüklü parçacığın elektrik ve manyetik alanlara normalde vakum altındaki tepkilerinin aynını vereceği bir modele ulaşacağız. Bu parçacık bir oyuk olarak adlandırılır ve değerlik bandındaki oyuklar bilinen temel terimlerle de anlaşılabilir.
Taşıyıcı Oluşumu ve Rekombinasyonu
İyonlaştırıcı bir radyasyon yarı iletkene etki ettiğinde, bir elektronun uyarılıp kendi enerji seviyesini aşmasına ve bir oyuk oluşturmasına sebep olabilir. Bu işlem elektron-oyuk çifti oluşumu olarak bilinir. Elektron-oyuk çiftleri sabit olarak ısı enerjisinden üretildiği gibi herhangi bir dış enerji kaynağının yokluğunda da oluşabilir. Elektron-oyuk çiftleri aynı zamanda rekombine olmaya da yatkındırlar. Enerjinin korunumu gereği, bir elektron enerji aralığından daha büyük bir enerji kaybederse rekombinasyonu ısı (fonon halinde) veya radyasyon (foton halinde) yayılması takip eder. Bazı durumlarda, elektron-oyuk çiftlerinin oluşum ve rekombinasyonu dengelidir. Kararlı durumdaki elektron-oyuk çiftlerinin sayısı kuantum istatistik mekaniği tarafından belirlenir. Oluşum ve rekombinasyonun kesin kuantum mekaniği mekanizması enerjinin ve momentumun korunumuyla belirlenir. Elektronların ve oyukların karşılaşma olasılığı çarpımlarıyla orantılı olduğundan, bu olasılık verilen bir sıcaklıktaki kararlı durumda sabittir. (herhangi bir elektrik alan olmadığını varsayarsak. Çünkü elektrik alan artı ve eksi yüklere etki edeceğinden dolayı karşılaşma olasılığına da etki edebilir.) Sıcaklık arttıkça çift oluşturmak için yeterli enerjiye ulaşma olasılığı da arttığından çarpım sıcaklığın (–EG/kT) gibi bir üstel fonksiyonu olacaktır. Burada k Boltzmann sabitini, T mutlak sıcaklığı ve EG bant genişliğini sembolize etmektedir. Karşılaşma olasılığı; taşıyıcı tuzakları (safsızlık) veya çift oluşana kadar elektronu hapseden çizgisel kristal kusurlar tarafından artırılır. Bunlar gibi tuzaklar bazen kararlı hale geçmek için geçen süreyi azaltmak adına kasti olarak da eklenir.
Doping
Yarı iletkenlerin iletkenlikleri kristal kafes yapılarına arı olmayan maddeler eklenerek kolaylıkla değiştirilebilir. Yarı iletkene kontrollü olarak arı olmayan madde ilave edilmesi işlemi doping olarak adlandırılır. Saf yarı iletkene eklenecek safsızlık miktarı (dopant) maddenin iletkenliği ile değişir. Katkılı yarı iletkenler “extrinsic” olarak da adlandırılır. Saf bir yarı iletkene saf olmayan maddeler eklenerek malzemenin iletkenliği binlerce veya milyonlarca kat değiştirilebilir. 1 cm³’lük bir metal veya yarı iletken örneği 1022’nin katları seviyesinde atom içerir. Metallerde her atom iletkenlik için en az bir elektron verdiğinden dolayı 1 cm³ metal 1022’nin katlarında serbest elektron içerir. 20 C sıcaklıktaki germanyum ise 4.2 x 1022 atom içerirken 2.5 x 1013 serbest elektrona ve 2.5 x 1013 oyuğa sahiptir. %0.001 arsenik ilavesi germanyuma 1017 serbest elektron kazandırır ve bu da aynı hacimdeki germanyumun elektrik iletkenliğini 10000 katına çıkarır. Katkı maddesi olarak seçilecek maddeler hem kendi özelliklerine hem de eklenecekleri yarı iletkenin özelliklerine bakılarak belirlenir. Genelde katkılar yaptıkları etkiye göre elektron verici veya alıcı olarak sınıflandırılır. Elektron vericiler ile katkılanmış yarı iletkenler n-tipi olarak adlandırılırken alıcılar ile katkılandırılmış yarı iletkenler p-tipi olarak bilinir. n ve p tipleri maddenin ana yük taşıyıcısının ne olduğunu belirtir. Zıt yüklü taşıyıcı da azınlık olarak isimlendirilir. Isı uyarımı dolayısıyla ortamda bulunmasına rağmen ana yük taşıyıcıya göre oldukça az sayıdadır. Örneğin, arı silikon komşularıyla kolaylıkla bağ kurabilen 4 değerlik elektronuna sahiptir. Silikonda en yaygın katkı maddeleri grup III ve grup V elementleridir. Bütün grup III elementleri 3 değerlik elektronu taşıdığından silikona elektron alıcı olarak eklenirler. Bir elektron alıcı; kristalde bir silikon atomunun yerini aldığında, kristal boyunca hareket edebilen ve yük taşıyıcı gibi davranabilen bir oyuk oluşturur. Grup V elementleri 5 değerlik elektronu taşırlar ve elektron verici olarak kullanılırlar. Kristalde bir silikon atomunun yerine bir grup V atomu yerleştirildiğinde bu atom silikona bir serbest elektron vermiş olur. Sonuç olarak, bor ilave edilmiş silikon p-tipi yarı iletken olurken fosfor ilave edilmiş silikon n-tipi yarı iletken olur. Üretim sırasında, istenilen katkı maddesi gaz halde iken yarı iletkenle temas ettirilerek difüze edilebilir. Katkıyı yüksek isabetli bir biçimde yapmak için de iyon yerleştirme tekniği uygulanabilir.
Tarihi
Yarı iletkenler ile ilgili ilk çalışmalar maddelerin elektriksel özellikleri ile ilgili deneyler ile başlar. Yarı iletkenlerin akımı doğrultabilme, negatif sıcaklık-direnç değişim katsayısı ve ışığa duyarlılık gibi özellikleri 19. Yüzyılın başlarında keşfedilmiştir. 1883’te Michael Faraday Gümüş Sülfitin direncinin ısıtıldığında direncinin düştüğünü rapor etmiştir. Bu diğer metalik maddelerin davranışının tam tersi bir durumdur. 1839’da A.E. Becquerel ışığa tutulduğunda bir katı ve sıvı elektrolit arasında voltaj oluştuğunu gözlemlemiştir (foto-elektrik olay). 1873’te Willioughby Smith selenyumdan üretilen dirençlerin üzerlerine ışık düşürüldüğünde dirençlerinin azaldığını keşfetmiştir. 1874’te Karl Ferdinand Braun metal sülfitlerin akım doğrultma ve iletkenlik özelliklerini gözlemlemiştir. Bunlar, M.A. Rosenschold tarafından daha önceden keşfedilmiş ve “Annalen der Physik un Chemie in 1835” kitabında da yazılmıştır. Arthur Schuster, kabloların yüzeyinde yer alan bakır oksit tabakasının doğrultma etkisi gösterdiğini ve bu etkinin kablolar temizlenince kaybolduğunu görmüştür. Adams ve Day 1876’da selenyumda foto elektrik etkiyi gözlemlemiştir.
Tam olarak anlaşılamayan bu olayların bütüncül bir açıklaması 20. Yüzyılın ilk yarısında katı hal fiziğinin gelişmesi ile mümkün olmuştur. 1878’de Edwin Herbert Hall, kendi adıyla da anılan Hall Etkisini, yani hareketli yüklerin manyetik alan uygulandığında saptığını detaylıca açıklamıştır. J.J. Thomson’un 1897’de elektronu keşfetmesi, katılarda elektron temelli iletim teorilerinin ortaya atılmasına ön ayak olmuştur. Karl Baedeker, Hall etkisini ters işaretli olarak gözlemleyerek, Bakır iyoditin artı işaretli yük taşıyıcılarına sahip olduğunu teoriye dökmüştür. Johan Koenigberger 1914’te katı maddeleri metaller, yalıtkanlar ve değişken dirençliler olarak sınıflandırmıştır. Hâlbuki Koenigberger’in öğrencisi olan Josef Weiss yarı iletken terimini 1910 yılında yayımladığı doktora tezinde modern anlamıyla tanımlamıştı. 1928’de Felix Bloch elektronların atomik kafes örgülerinde nasıl hareket ettiği ile ilgili bir teori yayımlamıştır. 1930’da B. Gudden yarı iletkenlerdeki iletkenliğin az miktardaki safsızlıktan kaynaklandığını ileri sürmüştür. 1931 yılıyla birlikte, “Elektriksel İletimin Kuşak Teorisi” (“the band theory of conduction”) Alan Herries Wilson tarafından öne sürülmüş ve kuşaklar arasındaki boşluk konsepti geliştirilmiştir. Walter H. Schottky ve Nevill Francis Mott potansiyel bariyerinin ve metal-yarı iletken birleşiminin modelini oluşturmuştur. 1938’de Boris Davydov, p-n bağlantılarını tanımlayan ve azınlık halindeki yük taşıyıcılarının ya da yüzey hallerinin önemini açıklayan Bakır-Oksit akım doğrultucular teorisini bilim dünyasına kazandırmıştır. Tüm çabalara rağmen bazı durumlarda deneyler, teorik öngörülerden oldukça alakasız sonuçlar veriyordu. Bu garip sonuçların sebebi daha sonra yarı iletkenlerin yapısal olarak aşırı hassas olduğunun ve en küçük bir safsızlıktan dahi büyük ölçüde etkilendiğinin John Bardeen tarafından açıklanması ile anlaşılabilmiştir. 1920’lerde saf olarak adlandırılan ancak eser miktarlarda da olsa saf olmayan içeriğe sahip materyaller değişken deneysel sonuçlar vermiştir. Bu da geliştirilmiş madde arılaştırma tekniklerinin geliştirilmesi için önemli bir kıvılcım olmuştur. Günümüzde modern metotların geldiği nokta ile trilyonda birden fazla safsızlık içermeyen yarı iletkenler üretilebilmektedir. Önceleri yarı iletken içeren cihazlar deneysel veriler referans alınarak üretilmekteydi. Yarı iletken teorisi geliştirildikten sonra daha kullanışlı ve güvenilir cihazlar üretilmeye başlandı. 1880 yılında Alexander Graham Bell selenyumun ışığa duyarlılık özelliğini sesi bir huzme ile iletebilmek için kullandı. 1883’te Charles Fritts selenyum ve ince bir katman altın ile kaplanmış bir metal plaka kullanarak düşük verimle çalışan bir güneş hücresi üretti. 1930’larda bu güneş hücresi fotografik ışıkölçer olarak ticari anlamda kullanıldı. Nokta temaslı mikrodalga doğrultucuları 1904’te kurşun sülfitten Jagadish Chandra Bose tarafından üretildi. Doğal galen veya başka maddelerden üretilen “Cat-Whisker Detektörleri” radyonun gelişiminde yaygın olarak kullanıldı. Ama yine de, bir takım şeyler hala daha kesin olarak öngörülemiyor ve bir takım ayarlamalar gerektiriyordu. 1906’da H.J.Round, -LED’in de temeline oluşturan- silikon karpit kristallerinden akım geçtiğinde ışık yaydıklarını keşfetti. Oleg Losev de benzer ışık yayımlanmasını 1922’de gözlemledi fakat o tarihte bunun pratik uygulaması söz konusu değildi. Bakır oksit ve selenyum içeren akım doğrultucular 1920’lerde üretildi ve ticari olarak vakum tüpünden üretilen akım doğrultuculara alternatif oldular. 2. Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda, kızıl ötesi tanıma ve haberleşme teknolojileri araştırmaların kurşun sülfit ve kurşun selenit maddeleri üzerinde yoğunlaşmasına sebep oldu. Bu cihazlar gemi ve uçakların yerlerini tespit etmek ve sesli haberleşmek için kullanıldı. Noktasal temaslı kristal detektörler mikrodalga radyo sistemleri için hayati önem taşımaya başladılar. Çünkü mevcut vakum tüplü cihazlar 4000 MHz seviyesinde detektör olarak iş göremiyorlardı. Bu nedenle gelişmiş radar sistemler yüksek hızlı tepkiler veren kristal detektörler kullanılarak üretildi. Önemli bir araştırma ve geliştirme süreci de istikrarlı ve kaliteli detektörler üretmenin önemi sebebiyle savaş sırasında yaşandı. Detektörler ve akım doğrultucular sinyalin yükseltilmesi amacıyla kullanılamıyordu. Yarı iletkenler hakkındaki teorik bilgi oldukça sınırlı olduğu için katı hal sinyal yükseltici geliştirmek amacıyla yapılan birçok çalışma ve araştırma sonuçsuz kalmıştı. 1922’de Oleg Losev, iki uçlu ve negatif dirençli bir radyo yükselteci üretmeyi başardı (kendisi ne yazık ki 1942’de Leningrad Kuşatması sırasında donarak can vermiş). 1926’de Julius Edgar Lilienfeld, pratik olarak kullanılamasa da, alan etkili transistörü andıran bir cihazın patentini aldı. R. Hilsch ve R. W. Pohl 1938’de vakum tüplerinin kontrol yapısını andıran bir katı hal yükselticisi ürettiler. Her ne kadar bu cihaz güç kazancı sağlıyormuş gibi görünse de bir sınır frekansına sahipti ve pratik uygulaması oldukça sınırlı idi. Fakat yine de mevcut teorinin efektif bir uygulaması olması açısından önemli idi. Bell Laboratuvarlarında 1938 yılında William Shockley ve A. Holden katı hal yükselteçleri üzerinde çalışmaya başladılar. İlk silikon p-n birleşimi 1941 yılında ışığa duyarlılık açısından p ve n bölgeleri arasında keskin farklar olan bir örneğin bulunması ile gözlendi. Örnekten alınan ince bir dilim p-n birleşiminde ışık etkisiyle potansiyel farkı oluşturuyordu. Fransa’da, savaş sırasında Herbert Matare germanyum bazlı bir maddenin komşu temas noktalarının yükselteç işlevi gördüğünü gözlemledi. Savaşın ardından, Matare’nin araştırma grubu “Transistorn” yükselticilerini Bell Laboratuvarları transistörü duyurduktan hemen sonra ilan etti.
Ayrıca bakınız
- İletken
- Yalıtkan
- İletkenlik
- Yarı iletken endüstrisi
- Yarı iletken karakterizasyon teknikleri
Kaynakça
- Mehta, V. K. (2008-01-01). Principles of Electronics. S. Chand. p. 56. . Retrieved 6 December 2015.
- Feynman, Richard (1963). Feynman Lectures on Physics. Basic Books.
- Shockley, William (1950). Electrons and holes in semiconductors : with applications to transistor electronics. R. E. Krieger Pub. Co. .
- Global Semiconductor Retrieved 24-05-2016
- Neamen, Donald. "Semiconductor Physics and Devices" (PDF). Elizabeth A. Jones.
- By Abdul Al-Azzawi. “Light and Optics: Principles and Practices.” 2007. March 4, 2016.
- "How do thermoelectric coolers (TECs) work?". marlow.com. Retrieved 2016-05-07.
- B.G. Yacobi, Semiconductor Materials: An Introduction to Basic Principles, Springer 2003 , pp. 1–3
- Yu, Peter (2010). Fundamentals of Semiconductors. Berlin: Springer-Verlag. .
- As in the Mott formula for conductivity, see Cutler, M.; Mott, N. (1969). "Observation of Anderson Localization in an Electron Gas". Physical Review 181 (3): 1336. Bibcode:1969PhRv..181.1336C. doi:10.1103/PhysRev.181.1336.
- Charles Kittel (1995) Introduction to Solid State Physics, 7th ed. Wiley, .
- J. W. Allen (1960). "Gallium Arsenide as a semi-insulator". Nature 187 (4735): 403–405. Bibcode:1960Natur.187..403A. doi:10.1038/187403b0.
- Louis Nashelsky, Robert L.Boylestad. Electronic Devices and Circuit Theory (9th ed.). India: Prentice-Hall of India Private Limited. pp. 7–10. .
- https://books.google.co.uk/books?id=rslXJmYPjGIC&pg=PA24&dq=Semiconductor+Rectifier+Rosenschold&hl=en&sa=X&ved=0ahUKEwi9653MmonKAhVG6RQKHZHADQUQ6AEIJDAA#v=onepage&q=Semiconductor%20Rectifier%20Rosenschold&f=false 11 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Lidia Łukasiak and Andrzej Jakubowski (January 2010). "History of Semiconductors" (PDF). Journal of Telecommunication and Information Technology: 16.Busch, G (1989). "Early history of the physics and chemistry of semiconductors-from doubts to fact in a hundred years". European Journal of Physics 10 (4): 254–264. Bibcode:1989EJPh...10..254B. doi:10.1088/0143-0807/10/4/002.
- https://books.google.com/books/about/Experimentelle_Beitr%C3%A4ge_zur_Elektronent.html?id=oVBNQwAACAAJ&redir_esc=y 3 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
- Peter Robin Morris (1990) A History of the World Semiconductor Industry, IET, , pp. 11–25 further reading
- A. A. Balandin and K. L. Wang (2006). Handbook of Semiconductor Nanostructures and Nanodevices (5-Volume Set). American Scientific Publishers. .
- Sze, Simon M. (1981). Physics of Semiconductor Devices (2nd e
Ayrıca bakınız
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Eylul 2016 Yari iletken uzerine yapilan mekanik isin etkisiyle iletken ozelligi kazanabilen normal sartlar altinda yalitkan olan maddelerdir Normal durumda yalitkan olan bu maddeler isi isik manyetik etki veya elektriksel gerilim gibi dis etkiler uygulandiginda bir miktar degerlik elektronlarini serbest hale gecirerek iletken duruma gelirler Uygulanan bu dis etki veya etkiler ortadan kaldirildiginda ise yalitkan duruma geri donerler Bu ozellik elektronik alaninda yogun olarak kullanilmalarini saglamistir Dunya uzerindeki en buyuk yari iletken ve entegre devre ureticileri Intel Samsung Huawei TSMC SK Hynix Micron Technology Qualcomm Nvidia Texas Instruments Infineon Technologies SK Hynix Renesas Electronics MediaTek NXP Semiconductors VIA Technologies STMicroelectronics Freescale Semiconductor Kioxia ARM Holding Advanced Micro Devices IBM Xilinx gibi sirketlerdir Yari IletkenlerYari iletkenler belirgin elektriksel ozellikleri olan kristal veya amorf katilardir Tipik direnc materyallerinden yuksek bir direnc gostermelerine ragmen direncleri yalitkanlar kadar yuksek degildir Metallerin tam tersine direncleri sicaklik arttikca azalir Son olarak istenirse iletkenlik ozellikleri safliklari doping adi verilen yontem ile bozularak kolaylikla degistirilebilir Doping yontemi yari iletkenin direncini dusururken ayni zamanda katkili yari iletkenin farkli duzeyde katki yapilmis noktalari arasinda da yari iletken birlesme noktalari olusmasina da olanak saglar Elektronlar iyonlar ve elektron oyuklari gibi yuk tasiyicilarin bu birlesme noktalarindaki davranislari diyotlarin transistorlerin ve diger tum modern elektronik parcalarin temellerini olusturur Yari iletken cihazlar akimin bir yonde daha kolay ilerlemesi degistirilebilir direnc ve isiga sicakliga duyarlilik gibi kullanisli ozelliklere sahiptir Yari iletken materyallerin elektriksel ozellikleri doping yontemi kullanilarak elektrik alan veya isik uygulanarak degistirilebildiginden oturu yari iletkenlerden uretilen aletler devrede yukseltici anahtar veya enerji donusum elemanlari olarak kullanilabilir Yari iletkenlerin ozellikleri ile ilgili modern bilgi birikimi ve yuk tasiyicilarinin kristal kafes yapisindaki hareketlerinin aciklanmasi temelde kuantum fizigine dayanir Doping kristal icindeki yuk tasiyicilarinin sayisini etkili bir bicimde artirir Katkili bir kristal eger cogunlukla serbest oyuklar iceriyorsa p tipi kristal olarak adlandirilirken eger cogunlukla serbest elektronlar iceriyorsa n tipi kristal olarak adlandirilir Elektronik cihazlarda kullanilan yari iletken malzemeler p ve n tipi katki maddelerinin yogunlugunun dikkatlice kontrol edilebilmesi icin kesin kosullar altinda doping islemine tabi tutulurlar Bir tek yari iletken kristali birden fazla n veya p tipi alana sahip olabilir ve bu alanlar arasinda olusan p n baglantilari yari iletkenlerin kullanisli elektronik ozelliklerinin olusmasini saglar Bircok bilesik ve saf element de yari iletken ozellikleri gostermesine karsin silikon germanyum veya galyumun bilesikleri elektronik cihazlarda en yaygin olarak kullanilanlardir Periyodik cetvelin yari metaller merdiveni de denilen bolgesinde yer alan elementler de genelde yari iletkenler olarak kullanilirlar Yari iletkenlerin bircok ozelligi 19 yuzyilin ortalarinda ve 20 yuzyilin baslarinda kesfedilmistir Yari iletkenlerin ilk pratik uygulamasi 1904 yilinda gelistirilen ve radyo alicilarinda yaygin olarak kullanilan Cat s Whisker detektorudur Kuantum fizigindeki gelismeler sirayla 1947 yilinda transistorun ve 1958 yilinda da entegre devrelerin gelistirilmesini saglamistir Kuresel yari iletken pazari uzunca bir sureden beri hareketlidir Cip uretimi icin kullanilacak endustri tesisleri milyar dolarlari bulan yatirimlar gerektirmektedir Arz ve talepteki periyodik dalgalanmalar fiyatlarda ve kar payinda onemli oynamalara sebep olmaktadir Yari iletkenler germanyum silisyum selenyum gibi elementler olabildigi gibi bakir oksit galyum arsenid indiyum fosfur kursun sulfur gibi bilesikler de olabilir Yari iletken devre elemanlari su sekildedir Diyot Zener Diyot Varikap diyot Sotki Schottky Diyot Led Diyot Infraruj Led Foto Diyot Optokuplorler Transistor IGBTOzellikleriDegisken Iletkenlik Yari iletkenler degerlik elektronlari dolu oldugu icin yeni elektronlarin girisini engeller ve akimin gerektirdigi elektron akisini saglayamazlar Bu nedenle dogal halleriyle iletkenlikleri kotudur Yari iletkenlerin iletkenler gibi davranmalarini saglamak icin doping veya gating gibi birkac yontem gelistirilmistir Bu modifikasyonlar ile iki sonuca ulasilmistir n tipi ve p tipi Bunlar sirayla elektron fazlaligina ve eksikligi anlamina gelmektedir Dengelenmemis bir elektron sayisi da materyal boyunca ilerleyen bir elektrik akimina sebebiyet vermektedir Heterojen Birlesme Noktalari Heterojen birlesme noktalari farkli katki yapilmis iki bolge birbirine katildiginda olusur Ornegin bir karisim p katkili ve n katkili germanyum icerebilir Bu elektronlarin ve oyuklarin farkli katkilanmis bolgeler arasinda degismesi ile sonuclanir n katkili germanyum elektron fazlaligina p katkili germanyum da oyuk fazlaligina sahip olacaktir Alisveris rekombinasyonun gerceklesmesiyle dengenin saglandigi ana kadar devam eder Rekombinasyon elektronlarin n tipi bolgeden p tipi bolgeye goc ederken zit yonde hareket eden oyuklar ile karsilasmasi sonucu iyonlar olusmasidir Olusan bu iyonlar elektrik alan olusmasina sebep olur Uyarilmis Elektronlar Yari iletken malzemenin uzerindeki bir potansiyel farki maddenin isi dengesinin bozulmasina ve bir termal esitsizlik durumu ortaya cikmasina sebep olacaktir Bu elektronlarin ve oyuklarin iki kutuplu difuzyon ismi verilen bir etkilesim sayesinde sisteme dahil olmasini saglar Yari iletken maddenin sahip oldugu isi dengesi bozuldugunda da oyuklarin ve elektronlarin sayilari degisir Isi dengesi sicaklik degisimi veya sistemdeki oyuk elektron sayisini degistirebilen fotonlar yuzunden bozulabilir Elektron ve oyuklarin olusmasina ve yok olmasina sebep olan bu islem yuk olusumu ve rekombinasyonu olarak adlandirilir Isin Yayimlanmasi Yalnizca bazi yari iletkenlerde uyarilmis elektronlar isi uretmek yerine isin yayimlayarak da serbest hale donebilirler Bu tip yari iletkenler LED ve floresan kuantum noktaciklari uretiminde kullanilirlar Termal Enerji Donusumu Yari iletkenler yuksek termoelektrik guc faktorlerine sahip olduklarindan dolayi termoelektrik uretec yapimi icin elverislidirler Ayni zamanda yuksek termoelektrik performans katsayisina sahip olduklari icin termoelektrik sogutucu yapiminda da kullanilirlar MaddelerCok fazla sayida element ve bilesik yari iletkenlik ozelliklerine sahiptir Bunlar Periyodik cetvelin 14 grubunda bulunan belli elementler Bu elementlerin ticari olarak en onemli olanlari ve efektif olarak kullanilanlari silisyum ve germanyumdur Cunku silikon ve germanyumun degerlik elektron sayisi 4 tur ve bu da ayni anda hem elektron alip hem de vermelerine olanak saglar Ozellikle 13 ve 15 gruplar 12 ve 16 gruplar 14 ve 16 gruplar ve 14 grubun farkli elementlerinin kendi aralarinda olusturdugu ikili bilesikler 12 16 bilesigi ornegi olarak Galyum Arsenik 14 14 bilesigi ornegi olarak da Silikon Karpit verilebilir Bazi uclu bilesikler oksitler ve alasimlar Organik bilesiklerden olusan organik yari iletkenler En yaygin yari iletkenler kristal katilardir fakat bunun yani sira amorf veya sivi yari iletkenler de bilinmektedir Selenyum ve tellurun farkli oranlari hidrojenli amorf silikon ve arsenik karisimlari bunlardan birkacidir Bahsedilen bilesiklerin ara seviye iletkenlik sicaklikla birlikte hizli iletkenlik degisimi ve nadir olarak negatif dirence sahip olma gibi ozellikleri bilinen diger yari iletkenler ile ortaktir Bu tarz duzensiz malzemeler silikonun sahip oldugu gibi siradan kristal yari iletken yapisindan yoksundurlar Safsizliga veya radyasyon hasarina karsi nispeten daha duyarsiz olduklari icin genellikle yuksek elektronik kalite veya hassasiyet gerektirmeyen ince film yapilarinda kullanilirlar Yari Iletken Malzemelerin UretimiYari iletkenler entegre devrelerin en onemli yapitaslari oldugu icin bugunku teknolojik aletlerin neredeyse tamami yari iletkenlerden faydalaniyor Entegre devre iceren cihazlara dizustu bilgisayarlar tarayicilar cep telefonlari gibi yaygin ornekler verilebilir Entegreler icin yari iletkenler seri uretimle uretilir Ideal bir yari iletken uretebilmek icin kimyasal saflik oncelikli sarttir Kullanilan malzemelerin boyutlari da dusunuldugunde en ufak bir kusur dahi materyalin nasil davrandigina oldukca yikici bir etki yapabilir Kristal yapisindaki kusurlar cizgisel duzlemsel kusurlar ve ikiz kristaller malzemenin yari iletkenlik ozelliklerine etki edebileceginden dolayi yuksek duzeyde bir kristal mukemmeliyet de onemlidir Kristal kusurlari yari iletken malzemenin kusurlarinin temel sebeplerindendir Kristalin buyudukce aranan kusursuzluga ulasmak da o zorlasir Gunumuzde seri uretim tekniklerinde ise ince diskler halinde dilimlenmis 100 300 nm capli silindir kulceleri kullanilir Entegrelerde kullanilacak yari iletkenlerin uretimi icin mevcut yari iletken uretim islemlerinin karmasi olan bir yontem kullanilir Bu yontemlerden ilki termal oksidasyon yontemidir Termal oksidasyon yontemi ile silikonun yuzeyinde bir silikon dioksit tabakasi olusturulur ve alinan urun Gate Insulator veya Field Oxide olarak kullanilir Sira Photomask ve Photolithography olarak adlandirilan ve devrenin seklinin malzeme uzerinde olusturulmasini saglayan islemler gelir Materyalin uzerinde seklin olusmasini saglayan isiga duyarli maddenin yuzeyine ultraviyole isik kullanilarak devrenin cizimi yansitilir ve isiga duyarli maddede kimyasal degisimler olduktan sonra sonuc alinir Siradaki islem asindirma Bir onceki basamakta silikonun isiga duyarli malzeme ile kaplanmamis olan yuzeyi bu asamada asit kullanilarak kazinabilir Gunumuzde agirlikli olarak plazma ile kazima yontemi tercih edilir Plazma kazima yonteminde dusuk basinc altinda asindirici bir plazma gazi kullanilir Freon veya kloroflorokarbonlar kullanilan asindirici plazma gazlarina ornek olarak verilebilir Katot ve anot arasinda olusturulan yuksek frekansli radyo voltaji gazin ortamda plazma haline gecmesini saglar Silikon ince disk wafer katot uzerinde yer alir ve plazma haline gecen gazdan sacilan pozitif yuklu iyonlar diske carparlar Sonuc olarak silikon madde an izotrofik olarak asindirilmis olur Son asama difuzyon olarak adlandirilir ve yari iletken malzemeye arzu edilen ozelliklerin kazandirildigi asama bu asamadir Difuzyon ayni zamanda doping olarak da bilinir Bu basamakta p n birlesme noktalarinin olusmalarini saglayan saf olmayan atomlar eklenir Bu saf olmayan atomlari silikon ince disklerle butunlestirmek icin islem 1100 C sicakliginda bir ortamda gerceklestirilir Bu basamak da tamamlanip yari iletken oda sicakligina geri dondugunde uretim sureci tamamlanmis olur Artik yari iletken malzeme entegre devredeki yerini almaya hazirdir Yari Iletkenlerin FizigiEnerji Bosluklari ve Iletkenlik Yari iletkenler metal ve yalitkan arasinda yer alan benzersiz iletkenlik ozellikleri ile tanimlanirlar Bu maddeler arasindaki farklar elektronlarin yorungedeki kuantum halleriyle anlasilabilir Bu kuantum halleri maddenin elektron kusagi yapisiyla baglantilidir Elektrik iletkenligi ortaklasa kullanilmis elektronlarin madde boyunca var olan sayisi ile artar Fakat elektronlarin hareket edebilmesi icin ilgili yorungeler sadece belli bir zaman boyunca bir elektron bulunduracak sekilde yari dolu olmalidir Eger yorunge surekli olarak bir elektron ile doluysa baska bir ifadeyle inertse diger elektronlarin bu alani kullanarak ilerlemeleri engellenmis olur Bir kuantum bolgesi ancak ve ancak enerjisi Fermi seviyesinde ise kismi dolu olabilecegi icin bu kuantum bolgelerinin enerji seviyeleri kritiktir Bkz Fermi Dirac Istatistigi Bir maddenin iyi bir iletken olmasi fazla sayida kismi dolu ve ortaklasa kullanilmis orbitaller icermesinden ileri gelir Metaller fazla sayida enerjisi Fermi seviyesine yakin olan kismi dolu yorungelere sahip olduklari icin elektrigi iyi iletirler Tersine yalitkanlar az sayida kismi dolu yorungeye sahiptirler ve yalitkanlarin Fermi seviyeleri elektron kusaklarinin enerji seviyeleri arasinda yer almaktadir Onemli olarak bir yalitkan isitilarak bir iletken haline getirilebilir Cunku isitma bazi elektronlarin enerji boslugunu asmalari icin gereken enerjiyi saglayabilir Bunu degerlik kusaginin altindaki kismi dolu yorungeleri degerlik kusagina ustundekileri de iletken kusaga tasiyarak yapar Yapisal bir yari iletken oda sicakliginda bir yalitkana gore daha kucuk bir enerji boslugu tasir ve bu de onemli sayida elektronun boslugu asabilecek sekilde uyarilmasina olanak tanir Fakat ari bir yari iletken ne iyi bir iletken ne de iyi bir yalitkan oldugu icin kullanissizdir Ancak yari iletkenlerin ve bazi yari yalitkan olarak da bilinen bazi yalitkanlarin onemli ozelliklerinden biri iletkenliklerinin doping saf olmayan katkilar ilave edilmesi veya gating elektrik alan uygulanmasi ile kontrol edilebilmesidir Doping ve gating ya degerlik kusagini ya da iletim kusagini Fermi seviyesine yaklastirarak kismi dolu state lerin onemli bir oranda artmasini saglar Enerji bosluklari nispeten daha genis olan yari iletkenler yari yalitkanlar olarak da anilirlar Katkisiz olduklarinda yalitkanlara yakin bir iletkenlige sahipken doping ile yari iletken haline getirilebilirler Yari yalitkanlarin mikro elektronikte HEMT substrati gibi uygun kullanim alanlari vardir Galyum arsenit yaygin bir yari yalitkan ornegidir Titanyum dioksit gibi bazi maddeler genis enerji bosluklu yari iletken olarak siniflandirilmalarina karsin bazi alanlarda yalitkan olarak da kullanilabilirler Yuk Tasiyicilari elektronlar ve oyuklar State in iletken kusagin alt enerji bolgelerinde kismi dolu olusu bu kusaga yeni bir elektron eklenerek anlasilabilir Elektronlar termal rekombinasyondan dolayi hareketsiz durmazlar ve bir sure boyunca da belirsiz olarak gezinebilirler Elektronlarin gercekteki yogunlugu da genellikle oldukca seyrektir Bu sebeple iletim bandinda yer alan elektronlari tipki Pauli Disarlama Ilkesinden etkilenmeyen bir soy gaz elektronu gibi dusunmek mumkundur Bircok yari iletkenlerin iletim bandinda parabolik sacilma etkilesimleri yer aldigindan bu bolgedeki elektronlar baskin olarak elektrik ve manyetik kuvvetin etkisindedirler Bundan oturu farkli etkin kutleleri olmasina ragmen sanki vakumdaymis gibi davranirlar Elektronlarin ideal bir gaz gibi davranmasi iletimi Drude modelinde oldugu gibi cok basit terimlerle veya elektron hareketi konsepti ile aciklanmasinin mumkun oldugunu dusundurebilir Degerlik kusaginin ust enerji duzeyindeki kismi dolu bolgeler oyuk kavraminin aciklanmasina yardimci olur Degerlik bandindaki elektronlar surekli hareketli olmalarina ragmen tam dolu bir degerlik bandi akimi iletmeyeceginden dolayi inert olacaktir Degerlik bandindan bir elektron cikarilirsa elektronun koparildigi yorunge yukunu kaybedecektir Elektrik akiminin amacina gore bir elektronu eksilmis degerlik bandi sanki arti yuklu tamamen bos bir yorungeymis gibi algilanacaktir Degerlik bandin tepesinde yer alan elektronlarin negatif etkin kutlelerini de dusundugumuzde arti yuklu parcacigin elektrik ve manyetik alanlara normalde vakum altindaki tepkilerinin aynini verecegi bir modele ulasacagiz Bu parcacik bir oyuk olarak adlandirilir ve degerlik bandindaki oyuklar bilinen temel terimlerle de anlasilabilir Tasiyici Olusumu ve Rekombinasyonu Iyonlastirici bir radyasyon yari iletkene etki ettiginde bir elektronun uyarilip kendi enerji seviyesini asmasina ve bir oyuk olusturmasina sebep olabilir Bu islem elektron oyuk cifti olusumu olarak bilinir Elektron oyuk ciftleri sabit olarak isi enerjisinden uretildigi gibi herhangi bir dis enerji kaynaginin yoklugunda da olusabilir Elektron oyuk ciftleri ayni zamanda rekombine olmaya da yatkindirlar Enerjinin korunumu geregi bir elektron enerji araligindan daha buyuk bir enerji kaybederse rekombinasyonu isi fonon halinde veya radyasyon foton halinde yayilmasi takip eder Bazi durumlarda elektron oyuk ciftlerinin olusum ve rekombinasyonu dengelidir Kararli durumdaki elektron oyuk ciftlerinin sayisi kuantum istatistik mekanigi tarafindan belirlenir Olusum ve rekombinasyonun kesin kuantum mekanigi mekanizmasi enerjinin ve momentumun korunumuyla belirlenir Elektronlarin ve oyuklarin karsilasma olasiligi carpimlariyla orantili oldugundan bu olasilik verilen bir sicakliktaki kararli durumda sabittir herhangi bir elektrik alan olmadigini varsayarsak Cunku elektrik alan arti ve eksi yuklere etki edeceginden dolayi karsilasma olasiligina da etki edebilir Sicaklik arttikca cift olusturmak icin yeterli enerjiye ulasma olasiligi da arttigindan carpim sicakligin EG kT gibi bir ustel fonksiyonu olacaktir Burada k Boltzmann sabitini T mutlak sicakligi ve EG bant genisligini sembolize etmektedir Karsilasma olasiligi tasiyici tuzaklari safsizlik veya cift olusana kadar elektronu hapseden cizgisel kristal kusurlar tarafindan artirilir Bunlar gibi tuzaklar bazen kararli hale gecmek icin gecen sureyi azaltmak adina kasti olarak da eklenir Doping Yari iletkenlerin iletkenlikleri kristal kafes yapilarina ari olmayan maddeler eklenerek kolaylikla degistirilebilir Yari iletkene kontrollu olarak ari olmayan madde ilave edilmesi islemi doping olarak adlandirilir Saf yari iletkene eklenecek safsizlik miktari dopant maddenin iletkenligi ile degisir Katkili yari iletkenler extrinsic olarak da adlandirilir Saf bir yari iletkene saf olmayan maddeler eklenerek malzemenin iletkenligi binlerce veya milyonlarca kat degistirilebilir 1 cm luk bir metal veya yari iletken ornegi 1022 nin katlari seviyesinde atom icerir Metallerde her atom iletkenlik icin en az bir elektron verdiginden dolayi 1 cm metal 1022 nin katlarinda serbest elektron icerir 20 C sicakliktaki germanyum ise 4 2 x 1022 atom icerirken 2 5 x 1013 serbest elektrona ve 2 5 x 1013 oyuga sahiptir 0 001 arsenik ilavesi germanyuma 1017 serbest elektron kazandirir ve bu da ayni hacimdeki germanyumun elektrik iletkenligini 10000 katina cikarir Katki maddesi olarak secilecek maddeler hem kendi ozelliklerine hem de eklenecekleri yari iletkenin ozelliklerine bakilarak belirlenir Genelde katkilar yaptiklari etkiye gore elektron verici veya alici olarak siniflandirilir Elektron vericiler ile katkilanmis yari iletkenler n tipi olarak adlandirilirken alicilar ile katkilandirilmis yari iletkenler p tipi olarak bilinir n ve p tipleri maddenin ana yuk tasiyicisinin ne oldugunu belirtir Zit yuklu tasiyici da azinlik olarak isimlendirilir Isi uyarimi dolayisiyla ortamda bulunmasina ragmen ana yuk tasiyiciya gore oldukca az sayidadir Ornegin ari silikon komsulariyla kolaylikla bag kurabilen 4 degerlik elektronuna sahiptir Silikonda en yaygin katki maddeleri grup III ve grup V elementleridir Butun grup III elementleri 3 degerlik elektronu tasidigindan silikona elektron alici olarak eklenirler Bir elektron alici kristalde bir silikon atomunun yerini aldiginda kristal boyunca hareket edebilen ve yuk tasiyici gibi davranabilen bir oyuk olusturur Grup V elementleri 5 degerlik elektronu tasirlar ve elektron verici olarak kullanilirlar Kristalde bir silikon atomunun yerine bir grup V atomu yerlestirildiginde bu atom silikona bir serbest elektron vermis olur Sonuc olarak bor ilave edilmis silikon p tipi yari iletken olurken fosfor ilave edilmis silikon n tipi yari iletken olur Uretim sirasinda istenilen katki maddesi gaz halde iken yari iletkenle temas ettirilerek difuze edilebilir Katkiyi yuksek isabetli bir bicimde yapmak icin de iyon yerlestirme teknigi uygulanabilir TarihiYari iletkenler ile ilgili ilk calismalar maddelerin elektriksel ozellikleri ile ilgili deneyler ile baslar Yari iletkenlerin akimi dogrultabilme negatif sicaklik direnc degisim katsayisi ve isiga duyarlilik gibi ozellikleri 19 Yuzyilin baslarinda kesfedilmistir 1883 te Michael Faraday Gumus Sulfitin direncinin isitildiginda direncinin dustugunu rapor etmistir Bu diger metalik maddelerin davranisinin tam tersi bir durumdur 1839 da A E Becquerel isiga tutuldugunda bir kati ve sivi elektrolit arasinda voltaj olustugunu gozlemlemistir foto elektrik olay 1873 te Willioughby Smith selenyumdan uretilen direnclerin uzerlerine isik dusuruldugunde direnclerinin azaldigini kesfetmistir 1874 te Karl Ferdinand Braun metal sulfitlerin akim dogrultma ve iletkenlik ozelliklerini gozlemlemistir Bunlar M A Rosenschold tarafindan daha onceden kesfedilmis ve Annalen der Physik un Chemie in 1835 kitabinda da yazilmistir Arthur Schuster kablolarin yuzeyinde yer alan bakir oksit tabakasinin dogrultma etkisi gosterdigini ve bu etkinin kablolar temizlenince kayboldugunu gormustur Adams ve Day 1876 da selenyumda foto elektrik etkiyi gozlemlemistir Tam olarak anlasilamayan bu olaylarin butuncul bir aciklamasi 20 Yuzyilin ilk yarisinda kati hal fiziginin gelismesi ile mumkun olmustur 1878 de Edwin Herbert Hall kendi adiyla da anilan Hall Etkisini yani hareketli yuklerin manyetik alan uygulandiginda saptigini detaylica aciklamistir J J Thomson un 1897 de elektronu kesfetmesi katilarda elektron temelli iletim teorilerinin ortaya atilmasina on ayak olmustur Karl Baedeker Hall etkisini ters isaretli olarak gozlemleyerek Bakir iyoditin arti isaretli yuk tasiyicilarina sahip oldugunu teoriye dokmustur Johan Koenigberger 1914 te kati maddeleri metaller yalitkanlar ve degisken direncliler olarak siniflandirmistir Halbuki Koenigberger in ogrencisi olan Josef Weiss yari iletken terimini 1910 yilinda yayimladigi doktora tezinde modern anlamiyla tanimlamisti 1928 de Felix Bloch elektronlarin atomik kafes orgulerinde nasil hareket ettigi ile ilgili bir teori yayimlamistir 1930 da B Gudden yari iletkenlerdeki iletkenligin az miktardaki safsizliktan kaynaklandigini ileri surmustur 1931 yiliyla birlikte Elektriksel Iletimin Kusak Teorisi the band theory of conduction Alan Herries Wilson tarafindan one surulmus ve kusaklar arasindaki bosluk konsepti gelistirilmistir Walter H Schottky ve Nevill Francis Mott potansiyel bariyerinin ve metal yari iletken birlesiminin modelini olusturmustur 1938 de Boris Davydov p n baglantilarini tanimlayan ve azinlik halindeki yuk tasiyicilarinin ya da yuzey hallerinin onemini aciklayan Bakir Oksit akim dogrultucular teorisini bilim dunyasina kazandirmistir Tum cabalara ragmen bazi durumlarda deneyler teorik ongorulerden oldukca alakasiz sonuclar veriyordu Bu garip sonuclarin sebebi daha sonra yari iletkenlerin yapisal olarak asiri hassas oldugunun ve en kucuk bir safsizliktan dahi buyuk olcude etkilendiginin John Bardeen tarafindan aciklanmasi ile anlasilabilmistir 1920 lerde saf olarak adlandirilan ancak eser miktarlarda da olsa saf olmayan icerige sahip materyaller degisken deneysel sonuclar vermistir Bu da gelistirilmis madde arilastirma tekniklerinin gelistirilmesi icin onemli bir kivilcim olmustur Gunumuzde modern metotlarin geldigi nokta ile trilyonda birden fazla safsizlik icermeyen yari iletkenler uretilebilmektedir Onceleri yari iletken iceren cihazlar deneysel veriler referans alinarak uretilmekteydi Yari iletken teorisi gelistirildikten sonra daha kullanisli ve guvenilir cihazlar uretilmeye baslandi 1880 yilinda Alexander Graham Bell selenyumun isiga duyarlilik ozelligini sesi bir huzme ile iletebilmek icin kullandi 1883 te Charles Fritts selenyum ve ince bir katman altin ile kaplanmis bir metal plaka kullanarak dusuk verimle calisan bir gunes hucresi uretti 1930 larda bu gunes hucresi fotografik isikolcer olarak ticari anlamda kullanildi Nokta temasli mikrodalga dogrultuculari 1904 te kursun sulfitten Jagadish Chandra Bose tarafindan uretildi Dogal galen veya baska maddelerden uretilen Cat Whisker Detektorleri radyonun gelisiminde yaygin olarak kullanildi Ama yine de bir takim seyler hala daha kesin olarak ongorulemiyor ve bir takim ayarlamalar gerektiriyordu 1906 da H J Round LED in de temeline olusturan silikon karpit kristallerinden akim gectiginde isik yaydiklarini kesfetti Oleg Losev de benzer isik yayimlanmasini 1922 de gozlemledi fakat o tarihte bunun pratik uygulamasi soz konusu degildi Bakir oksit ve selenyum iceren akim dogrultucular 1920 lerde uretildi ve ticari olarak vakum tupunden uretilen akim dogrultuculara alternatif oldular 2 Dunya Savasi ndan onceki yillarda kizil otesi tanima ve haberlesme teknolojileri arastirmalarin kursun sulfit ve kursun selenit maddeleri uzerinde yogunlasmasina sebep oldu Bu cihazlar gemi ve ucaklarin yerlerini tespit etmek ve sesli haberlesmek icin kullanildi Noktasal temasli kristal detektorler mikrodalga radyo sistemleri icin hayati onem tasimaya basladilar Cunku mevcut vakum tuplu cihazlar 4000 MHz seviyesinde detektor olarak is goremiyorlardi Bu nedenle gelismis radar sistemler yuksek hizli tepkiler veren kristal detektorler kullanilarak uretildi Onemli bir arastirma ve gelistirme sureci de istikrarli ve kaliteli detektorler uretmenin onemi sebebiyle savas sirasinda yasandi Detektorler ve akim dogrultucular sinyalin yukseltilmesi amaciyla kullanilamiyordu Yari iletkenler hakkindaki teorik bilgi oldukca sinirli oldugu icin kati hal sinyal yukseltici gelistirmek amaciyla yapilan bircok calisma ve arastirma sonucsuz kalmisti 1922 de Oleg Losev iki uclu ve negatif direncli bir radyo yukselteci uretmeyi basardi kendisi ne yazik ki 1942 de Leningrad Kusatmasi sirasinda donarak can vermis 1926 de Julius Edgar Lilienfeld pratik olarak kullanilamasa da alan etkili transistoru andiran bir cihazin patentini aldi R Hilsch ve R W Pohl 1938 de vakum tuplerinin kontrol yapisini andiran bir kati hal yukselticisi urettiler Her ne kadar bu cihaz guc kazanci sagliyormus gibi gorunse de bir sinir frekansina sahipti ve pratik uygulamasi oldukca sinirli idi Fakat yine de mevcut teorinin efektif bir uygulamasi olmasi acisindan onemli idi Bell Laboratuvarlarinda 1938 yilinda William Shockley ve A Holden kati hal yukseltecleri uzerinde calismaya basladilar Ilk silikon p n birlesimi 1941 yilinda isiga duyarlilik acisindan p ve n bolgeleri arasinda keskin farklar olan bir ornegin bulunmasi ile gozlendi Ornekten alinan ince bir dilim p n birlesiminde isik etkisiyle potansiyel farki olusturuyordu Fransa da savas sirasinda Herbert Matare germanyum bazli bir maddenin komsu temas noktalarinin yukseltec islevi gordugunu gozlemledi Savasin ardindan Matare nin arastirma grubu Transistorn yukselticilerini Bell Laboratuvarlari transistoru duyurduktan hemen sonra ilan etti Ayrica bakinizIletken Yalitkan Iletkenlik Yari iletken endustrisi Yari iletken karakterizasyon teknikleriKaynakcaMehta V K 2008 01 01 Principles of Electronics S Chand p 56 ISBN 9788121924504 Retrieved 6 December 2015 Feynman Richard 1963 Feynman Lectures on Physics Basic Books Shockley William 1950 Electrons and holes in semiconductors with applications to transistor electronics R E Krieger Pub Co ISBN 0882753827 Global Semiconductor Retrieved 24 05 2016 Neamen Donald Semiconductor Physics and Devices PDF Elizabeth A Jones By Abdul Al Azzawi Light and Optics Principles and Practices 2007 March 4 2016 How do thermoelectric coolers TECs work marlow com Retrieved 2016 05 07 B G Yacobi Semiconductor Materials An Introduction to Basic Principles Springer 2003 ISBN 0306473615 pp 1 3 Yu Peter 2010 Fundamentals of Semiconductors Berlin Springer Verlag ISBN 978 3 642 00709 5 As in the Mott formula for conductivity see Cutler M Mott N 1969 Observation of Anderson Localization in an Electron Gas Physical Review 181 3 1336 Bibcode 1969PhRv 181 1336C doi 10 1103 PhysRev 181 1336 Charles Kittel 1995 Introduction to Solid State Physics 7th ed Wiley ISBN 0471111813 J W Allen 1960 Gallium Arsenide as a semi insulator Nature 187 4735 403 405 Bibcode 1960Natur 187 403A doi 10 1038 187403b0 Louis Nashelsky Robert L Boylestad Electronic Devices and Circuit Theory 9th ed India Prentice Hall of India Private Limited pp 7 10 ISBN 978 81 203 2967 6 https books google co uk books id rslXJmYPjGIC amp pg PA24 amp dq Semiconductor Rectifier Rosenschold amp hl en amp sa X amp ved 0ahUKEwi9653MmonKAhVG6RQKHZHADQUQ6AEIJDAA v onepage amp q Semiconductor 20Rectifier 20Rosenschold amp f false 11 Agustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Lidia Lukasiak and Andrzej Jakubowski January 2010 History of Semiconductors PDF Journal of Telecommunication and Information Technology 16 Busch G 1989 Early history of the physics and chemistry of semiconductors from doubts to fact in a hundred years European Journal of Physics 10 4 254 264 Bibcode 1989EJPh 10 254B doi 10 1088 0143 0807 10 4 002 https books google com books about Experimentelle Beitr C3 A4ge zur Elektronent html id oVBNQwAACAAJ amp redir esc y 3 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Peter Robin Morris 1990 A History of the World Semiconductor Industry IET ISBN 0863412270 pp 11 25 further reading A A Balandin and K L Wang 2006 Handbook of Semiconductor Nanostructures and Nanodevices 5 Volume Set American Scientific Publishers ISBN 1 58883 073 X Sze Simon M 1981 Physics of Semiconductor Devices 2nd eAyrica bakinizYari iletken cihaz Yari iletken cihaz imalati Yari iletken sanayii Monokristalin silikon