Yazı, ağızdan çıkan seslerin, fikirlerin ve görüşlerin mimik yardımı olmaksızın iletilmesini sağlayan, insanlar tarafından bulunan belirli işaret ve işaret sistemleridir.
İnsanların dil bilme yetisinin bir ürünü olan yazı, ifadelerin kayda geçmesinde ve diğer insanlara iletilmesinde kullanılan bir dizi form ve işaretten meydana gelir. Bu form ve işaretler dizisi icat edildiği günden bu zamana kadar çeşitli yüzeyler üzerinde bulunur.Yazının tarihi bu yüzeyler ile olan etkileşimiyle oldukça ilişkilidir. Yazı malzemelerinin incelenmesi yardımıyla yazının tarihi süreçteki bölgesel gelişimi gözlemlenebilir.
Tarih boyunca yer aldığı yüzeyler
İlk yazı yüzeyi hem sert oluşu hem de yazılmak için bir hazırlığa ihtiyaç duymaması nedeniyle taş olarak bilinir. Prehistorik dönemde insanların fikirlerini somut ve görünür kılmak için kullandıkları taş yüzeyler kimi zaman mağara duvarlarındaki ritüel çizimleri olarak ortaya çıkarken kimi zaman da küçük taşlar üzerinde geometrik işaretler olarak gözlemlenir. Paleolitik çağda Kuzey İspanya’da,Fransa’da ve İngiltere’de bunun gibi küçük taşların üzerindeki yazılara veya başka bir ifadeyle sembollere rastlanır. Eski çağ sonlarına kadar taş yüzeyi üzerindeki yazıların aktif şekilde kullanıldığı bilinir.
Ardından eski çağ döneminde sıkça rastlanan ostrakon yüzeyi öne çıkar. Ostrakon, kırık veya sağlam haldeki çanak çömleklerin yazı yazmak için kullanılan yüzeyleridir. Eski çağ toplumlarında, özellikle Mısır’da, karşılaşılan bu yazı yüzeylerinin, çoğunlukla kısa haberler ve vergi faturaları için kullanıldığı bilinir.
Bu kullanımın ardından diğer bir yaygın yazı yüzeyi madenler ve metallerdir. Sert halde olan madenlerin yüzeyleri kazınarak, yumuşak olanlarının üstlerine ise el yazısı yardımıyla çeşitli yazılar yazılır. Değerli olan altın veya gümüş gibi madenler hükümdarlara gitmesi gereken yazılarda kullanılır.
Zamanla çivi yazısı halini alan piktograf, yeni bir yazı yüzeyinin kullanımını ortaya çıkarır. M.Ö 4000 yılından itibaren kil tablet kullanımı çeşitli bölgelerde- başlangıç olarak özellikle Mezopotamya’da- kullanılır. Sümerler tarafından bulunan ve yaygın halde kullanılan çivi yazısı medeniyet başlangıcı olarak bilinir. Kil kullanımının nedenleri arasında imha edilemeyişi, doğa koşullarına karşı koyabilmesi, boyutunun istenilen şekilde olabilmesi yer alır. Tarihi ve edebi belgeleri üstlerinde bulunduran kil tabletler kültür taşıyıcılığı açısından oldukça önemlidir.
Bahsedilenler gibi çeşitli organik olmayan yüzeylerin kullanımından sonra ilk organik yazı yüzeylerinin palmiye yaprakları ve ağaç kabukları olduğu bilinir. Papirüs kullanımına kadar belirli nedenlerden dolayı -geniş ya da sert olması gibi- sıkça kullanılır. Üzerlerine sivri bir aletle yazıların kazındığı bu yüzeylerin, üst üste konulup ip yarımıyla kitap olarak kullanıldığı gözlemlenir. Ağaç kabuklarının ise cilalanıp yan yana –akordeon gibi- getirildiği bilinir.
Bitki kökenli olan ahşap yine organik yazı yüzeylerinin içerisinde kullanılanlardan biridir. Hem Antik çağda hem de çeşitli dönemlerde Ön Asya’da, Mezopotamya’da, Anadolu’da ve Mısır’da kullanılır.Yazı, ahşap üzerine bazen kazınarak bazen de renkli mürekkeple yazılarak aktarılır. Bazı dönemlerde okul olarak kullanılan alanlarda, tekrar silinebilmesi açısından tahta üstüne keten kumaş yapıştırılıp alçı ile kaplanarak bu ahşap yüzeylerin kullanıldığı kabul edilir. Bu kullanımının dışında ahşabın iç kısmının çukurlaştırılıp balmumu ile doldurulmasıdır. Bu kullanım, gizli mektuplarda veya ilanlarda kullanılır.
Bunların dışında diğer bir yazı yüzeyi olan ve kutsal metinlerin yer aldığı cenaze törenlerinde, dini törenlerde kullanılan keten bezi Eski Mısırlılar devrinde gözlemlenir. Bu dönemin dışında da Antik Çağ'da da Romalılar ve Etrüksler tarafından kullanıldığı bilinir. Rulo biçiminde veya şeritler halinde kesilerek kullanılır.
Keten bezinden sonra kullanılan başka yazı yüzeyleri ise fildişi, kemik, hayvan kabuk ve organlarıdır. Bu yüzeyler önemli kişilerin yazılarının bulunduğu yüzeylerdir. Fildişi, yazının tarihi gelişim sürecinde Roma’da imparator emirnameleri gibi önemli yazılarda kullanılır ancak zor bulunması nedeniyle pek yaygın değildir. Ayrıca bu tarz yazı türlerinde ilk ve son sayfanın koruyucu kapak olarak kullanıldığı ve dolayısıyla bu sayfalara yazı yazılmadığı bilinir.
Nil kıyılarında gözlemlenen ve bitkisel kaynaklı olan papirüs, Mısır’da yaygın olan ve çok amaçlı kullanılan bir yazı maddesidir. Sapların taze haldeyken soyulmasıyla ve ince ama enli bir özden elde edilen bu yazı yüzeyi ıslatılmış bir tahtanın üstüne dizilir. Bu dizimin üstüne ters yönde ikinci bir tabaka daha dizilir ve yassı bir taşla dövülür. Elde edilen yeni yüzey nişastalı bir öz ile yapışkan hale gelir. Bunun sonucunda yazı yüzeyi kullanılır.
Özellikle Çin’de kullanılan bir diğer yazı malzemesi bambudur. Bambunun dar olması nedeniyle Çin yazısının dik bir şekilde yazılmasına neden olduğu bilinir.
Kolay bulunması nedeniyle çok sık kullanılan deri, çok eski dönemlere ait ilkel yazıları üzerinde barındırır. Deri M.Ö Bergama’da daha iyi hale getirilir ve derinin işlenmesi sonucu daha sağlam olan parşömen elde edilir. Parşömen, deriden daha ince ve dayanıklı olmasının yanında, papirüsten de daha esnektir.
Çin’de karşılaşılan ipek levhalar ise kaygan bir formu olan ipeğin de bir yazı malzemesi olduğunu gösterir.
Son malzeme olarak tam anlamıyla kağıt üretimi ipeğin pahalı olması ve başka malzemelerin olumsuz yönleri- bambunun ağırlığı gibi- nedeniyle yeni malzeme arayışlarının bir ürünü olarak gerçekleşir. Çeşitli malzemelerle-ip,paçavra,keten gibi- M.S 1500 yıllarından itibaren Çinliler tarafından yapılan kağıt,ana maddenin ıslatılması ve file gibi gözenekli bir maddenin üstünde düzleştirilmesiyle yapılır. Bu file yardımıyla akan fazla su geriye ince bir tabaka bırakır. Elde edilen tabaka güneşte kurutulup ağırlık altında bekletilir ve kağıt haline getirilir.
Yazının tarihsel gelişimi
Resim yazısı veya piktografi, bilindiği gibi başlangıçta yazı yüzeyi olarak kullanılan taş ve özellikle mağara duvarlarında rastlanan bu yazı türü aslında bir resim dizisinin sadeleşip yazı formu kazanmasıyla oluşur. Piktografi türünün ilk örnekleri M.Ö 3500 yılında Mezopotamya’da ve Mısır’da gözlemlenir.
Hece yazısı veya fonografi, piktografi yardımıyla anlatılamayan soyut kavramların ifadesinde kullanılır. Birden fazla durum ifadesi ve nesne resmi bir araya getirilerek hece alfabesi oluşturulur.
Harf yazısı veya akrofoni, insanların alfabeye geçişinin ilk temeli sayılabilen bir yazı türüdür. Resmin veya hecenin kullanımı yerine ilk sesin işaret halinde belirtilmesiyle kullanılır.
Çivi yazısı, Mezopotamya’da kullanılan ve Sümerler tarafından bulunan yazı çeşididir. İlk kullanımı tapınaktaki hesapları tutmak için olan bu yazı türü, resim yazısının değişimiyle ortaya çıkar. Daha öncesinde dik olarak yazılan yazılar çivi yazısıyla birlikte yan yana dizilir. Her hece için yapılan işaretlerle soldan sağa doğru oluşturulan bu yazı türündeki yatay veya dikey çizgilerin önündeki üçgen şekli çiviye benzetilir.
Hiyeroglif, en belirgin örneğinin Mısır Hiyeroglifi olarak bilindiği resim yazısı türüdür. Hiyeroglifin papirüslere yazılmasından dolayı resimler şekle doğru değişim gösterir. Bunun sonucunda hiyeroglifin başlangıçta hiyeratik yazı tipini ardından da sadeleştirilmesiyle birlikte demotik yazı tipini oluşturur.
Çin yazısı, harf yerine sembollerden oluşan bir çeşit resim yazısıdır. Sembollerin bölgelere bağlı sesleri değişir ancak anlam aynıdır. Her kelime için farklı bir karakter kullanımı nedeniyle kullanım konusunda oldukça zor olduğu söylenebilir.
Fenike yazısı, açıkça alfabe yazısını ilk bulan Fenikelilerin ürünüdür. 22 sessiz harften oluşan bu yazı tipi, ilk satırın sağdan sola, ikincisinin ise soldan sağa doğru olacağı şekilde yazılır İbraniler, Yunanlar ve Romalılar tarafından kullanıldığı bilinir.
Yunan yazısı, Fenikelilerin yazı tipinde olmayan sesli harflerin eklenip geliştirilmesiyle oluşan bir yazı türüdür. İlk harfi Alfa diğeri ise Beta olan bu yazı tipinin adı alfabe olarak belirlenir. Yazının öğreniminin kolay olması nedeniyle, yazı artık belirli bir kesimin değil halkın sahip olduğu bir araç haline gelir.
Latin yazısı veya Roma alfabesi, Yunan alfabesinin değişime uğramış halidir. Temelde 23 harfi barındıran Latin yazısının çeşitli türleri- , , Uncial, , - vardır.
Arap yazısı, türeyen bu yazı türü bitişik halde yazılan sessiz harflerden meydana gelir. Bir süre sonra gelişen Arap yazısı, 28 harften oluşan ve sağdan sola doğru yazılan iki tür -kufi ve nesih- haline gelir. Ardından adı verilen ve altı çeşit yazı tipinden oluşan çeşidi gözlemlenir. İslamiyet’in gelişmesiyle Irak ve Ön Asya’da da kullanıldığı bilinir.
Hint yazısı, hece yazısı olan ve Hindistan çevresinde kullanılan bir yazı çeşididir.
Eski Türk yazıları, İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası olmak üzere iki döneme ait yazı türüdür.
- İslamiyet öncesi Türk yazısı, dönem olarak 6’ncı yüzyıldan 9’uncu yüzyıla kadar kullanılan Türk yazısı Göktürk alfabesi ve Uygur alfabesidir. Bulunduğu kaynaklar bakımından -Orhun Yazıtları- önemli olduğu için Göktürk alfabesi Orhun alfabesi olarak da bilinir. Sağdan sola doğru yazılan ve dört tanesi ünlü olmak üzere otuz sekiz harften oluşan Göktürk alfabesi ile sağdan sola doğru yazılıp on dört harften oluşan Uygur alfabesi İslamiyet öncesi Türk yazısının iki ana parçasıdır.
- İslamiyet sonrası Türk alfabesi, 9’uncu yüzyıldan 11’inci yüzyıla kadar gözlemlenen Arap alfabesidir. Selçuklu döneminde de bir miktar kullanılan bu alfabe, kullanım olarak Osmanlı döneminde çok daha yaygın şekilde kullanılır.
Yeni Türk alfabesi, Cumhuriyet ile birlikte Harf Devrimi nedeniyle Arap alfabesi yerine Latin alfabesi temelli türe geçiş yapıldığı dönemden itibaren kullanılan yazı tipidir. Türkçede bulunan bazı harfler - ş, ı, i, ğ, ç- Latin alfabesinde yoktur ve Yeni Türk alfabesine eklenir. Yeni Türk alfabesi yardımıyla okuma ve yazma oranının arttığı gözlemlenir.
Kaynakça
- ^ . 10 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2020.
- ^ a b . 3 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2020.
- ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z (PDF). 1 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2020.
- ^ . 1 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2020.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Yazi agizdan cikan seslerin fikirlerin ve goruslerin mimik yardimi olmaksizin iletilmesini saglayan insanlar tarafindan bulunan belirli isaret ve isaret sistemleridir Insanlarin dil bilme yetisinin bir urunu olan yazi ifadelerin kayda gecmesinde ve diger insanlara iletilmesinde kullanilan bir dizi form ve isaretten meydana gelir Bu form ve isaretler dizisi icat edildigi gunden bu zamana kadar cesitli yuzeyler uzerinde bulunur Yazinin tarihi bu yuzeyler ile olan etkilesimiyle oldukca iliskilidir Yazi malzemelerinin incelenmesi yardimiyla yazinin tarihi surecteki bolgesel gelisimi gozlemlenebilir Tarih boyunca yer aldigi yuzeylerIlk yazi yuzeyi hem sert olusu hem de yazilmak icin bir hazirliga ihtiyac duymamasi nedeniyle tas olarak bilinir Prehistorik donemde insanlarin fikirlerini somut ve gorunur kilmak icin kullandiklari tas yuzeyler kimi zaman magara duvarlarindaki rituel cizimleri olarak ortaya cikarken kimi zaman da kucuk taslar uzerinde geometrik isaretler olarak gozlemlenir Paleolitik cagda Kuzey Ispanya da Fransa da ve Ingiltere de bunun gibi kucuk taslarin uzerindeki yazilara veya baska bir ifadeyle sembollere rastlanir Eski cag sonlarina kadar tas yuzeyi uzerindeki yazilarin aktif sekilde kullanildigi bilinir Ardindan eski cag doneminde sikca rastlanan ostrakon yuzeyi one cikar Ostrakon kirik veya saglam haldeki canak comleklerin yazi yazmak icin kullanilan yuzeyleridir Eski cag toplumlarinda ozellikle Misir da karsilasilan bu yazi yuzeylerinin cogunlukla kisa haberler ve vergi faturalari icin kullanildigi bilinir Bu kullanimin ardindan diger bir yaygin yazi yuzeyi madenler ve metallerdir Sert halde olan madenlerin yuzeyleri kazinarak yumusak olanlarinin ustlerine ise el yazisi yardimiyla cesitli yazilar yazilir Degerli olan altin veya gumus gibi madenler hukumdarlara gitmesi gereken yazilarda kullanilir Zamanla civi yazisi halini alan piktograf yeni bir yazi yuzeyinin kullanimini ortaya cikarir M O 4000 yilindan itibaren kil tablet kullanimi cesitli bolgelerde baslangic olarak ozellikle Mezopotamya da kullanilir Sumerler tarafindan bulunan ve yaygin halde kullanilan civi yazisi medeniyet baslangici olarak bilinir Kil kullaniminin nedenleri arasinda imha edilemeyisi doga kosullarina karsi koyabilmesi boyutunun istenilen sekilde olabilmesi yer alir Tarihi ve edebi belgeleri ustlerinde bulunduran kil tabletler kultur tasiyiciligi acisindan oldukca onemlidir Bahsedilenler gibi cesitli organik olmayan yuzeylerin kullanimindan sonra ilk organik yazi yuzeylerinin palmiye yapraklari ve agac kabuklari oldugu bilinir Papirus kullanimina kadar belirli nedenlerden dolayi genis ya da sert olmasi gibi sikca kullanilir Uzerlerine sivri bir aletle yazilarin kazindigi bu yuzeylerin ust uste konulup ip yarimiyla kitap olarak kullanildigi gozlemlenir Agac kabuklarinin ise cilalanip yan yana akordeon gibi getirildigi bilinir Bitki kokenli olan ahsap yine organik yazi yuzeylerinin icerisinde kullanilanlardan biridir Hem Antik cagda hem de cesitli donemlerde On Asya da Mezopotamya da Anadolu da ve Misir da kullanilir Yazi ahsap uzerine bazen kazinarak bazen de renkli murekkeple yazilarak aktarilir Bazi donemlerde okul olarak kullanilan alanlarda tekrar silinebilmesi acisindan tahta ustune keten kumas yapistirilip alci ile kaplanarak bu ahsap yuzeylerin kullanildigi kabul edilir Bu kullaniminin disinda ahsabin ic kisminin cukurlastirilip balmumu ile doldurulmasidir Bu kullanim gizli mektuplarda veya ilanlarda kullanilir Bunlarin disinda diger bir yazi yuzeyi olan ve kutsal metinlerin yer aldigi cenaze torenlerinde dini torenlerde kullanilan keten bezi Eski Misirlilar devrinde gozlemlenir Bu donemin disinda da Antik Cag da da Romalilar ve Etruksler tarafindan kullanildigi bilinir Rulo biciminde veya seritler halinde kesilerek kullanilir Keten bezinden sonra kullanilan baska yazi yuzeyleri ise fildisi kemik hayvan kabuk ve organlaridir Bu yuzeyler onemli kisilerin yazilarinin bulundugu yuzeylerdir Fildisi yazinin tarihi gelisim surecinde Roma da imparator emirnameleri gibi onemli yazilarda kullanilir ancak zor bulunmasi nedeniyle pek yaygin degildir Ayrica bu tarz yazi turlerinde ilk ve son sayfanin koruyucu kapak olarak kullanildigi ve dolayisiyla bu sayfalara yazi yazilmadigi bilinir Nil kiyilarinda gozlemlenen ve bitkisel kaynakli olan papirus Misir da yaygin olan ve cok amacli kullanilan bir yazi maddesidir Saplarin taze haldeyken soyulmasiyla ve ince ama enli bir ozden elde edilen bu yazi yuzeyi islatilmis bir tahtanin ustune dizilir Bu dizimin ustune ters yonde ikinci bir tabaka daha dizilir ve yassi bir tasla dovulur Elde edilen yeni yuzey nisastali bir oz ile yapiskan hale gelir Bunun sonucunda yazi yuzeyi kullanilir Ozellikle Cin de kullanilan bir diger yazi malzemesi bambudur Bambunun dar olmasi nedeniyle Cin yazisinin dik bir sekilde yazilmasina neden oldugu bilinir Kolay bulunmasi nedeniyle cok sik kullanilan deri cok eski donemlere ait ilkel yazilari uzerinde barindirir Deri M O Bergama da daha iyi hale getirilir ve derinin islenmesi sonucu daha saglam olan parsomen elde edilir Parsomen deriden daha ince ve dayanikli olmasinin yaninda papirusten de daha esnektir Cin de karsilasilan ipek levhalar ise kaygan bir formu olan ipegin de bir yazi malzemesi oldugunu gosterir Son malzeme olarak tam anlamiyla kagit uretimi ipegin pahali olmasi ve baska malzemelerin olumsuz yonleri bambunun agirligi gibi nedeniyle yeni malzeme arayislarinin bir urunu olarak gerceklesir Cesitli malzemelerle ip pacavra keten gibi M S 1500 yillarindan itibaren Cinliler tarafindan yapilan kagit ana maddenin islatilmasi ve file gibi gozenekli bir maddenin ustunde duzlestirilmesiyle yapilir Bu file yardimiyla akan fazla su geriye ince bir tabaka birakir Elde edilen tabaka guneste kurutulup agirlik altinda bekletilir ve kagit haline getirilir Yazinin tarihsel gelisimiResim yazisi veya piktografi bilindigi gibi baslangicta yazi yuzeyi olarak kullanilan tas ve ozellikle magara duvarlarinda rastlanan bu yazi turu aslinda bir resim dizisinin sadelesip yazi formu kazanmasiyla olusur Piktografi turunun ilk ornekleri M O 3500 yilinda Mezopotamya da ve Misir da gozlemlenir Hece yazisi veya fonografi piktografi yardimiyla anlatilamayan soyut kavramlarin ifadesinde kullanilir Birden fazla durum ifadesi ve nesne resmi bir araya getirilerek hece alfabesi olusturulur Harf yazisi veya akrofoni insanlarin alfabeye gecisinin ilk temeli sayilabilen bir yazi turudur Resmin veya hecenin kullanimi yerine ilk sesin isaret halinde belirtilmesiyle kullanilir Civi yazisi Mezopotamya da kullanilan ve Sumerler tarafindan bulunan yazi cesididir Ilk kullanimi tapinaktaki hesaplari tutmak icin olan bu yazi turu resim yazisinin degisimiyle ortaya cikar Daha oncesinde dik olarak yazilan yazilar civi yazisiyla birlikte yan yana dizilir Her hece icin yapilan isaretlerle soldan saga dogru olusturulan bu yazi turundeki yatay veya dikey cizgilerin onundeki ucgen sekli civiye benzetilir Hiyeroglif en belirgin orneginin Misir Hiyeroglifi olarak bilindigi resim yazisi turudur Hiyeroglifin papiruslere yazilmasindan dolayi resimler sekle dogru degisim gosterir Bunun sonucunda hiyeroglifin baslangicta hiyeratik yazi tipini ardindan da sadelestirilmesiyle birlikte demotik yazi tipini olusturur Cin yazisi harf yerine sembollerden olusan bir cesit resim yazisidir Sembollerin bolgelere bagli sesleri degisir ancak anlam aynidir Her kelime icin farkli bir karakter kullanimi nedeniyle kullanim konusunda oldukca zor oldugu soylenebilir Fenike yazisi acikca alfabe yazisini ilk bulan Fenikelilerin urunudur 22 sessiz harften olusan bu yazi tipi ilk satirin sagdan sola ikincisinin ise soldan saga dogru olacagi sekilde yazilir Ibraniler Yunanlar ve Romalilar tarafindan kullanildigi bilinir Yunan yazisi Fenikelilerin yazi tipinde olmayan sesli harflerin eklenip gelistirilmesiyle olusan bir yazi turudur Ilk harfi Alfa digeri ise Beta olan bu yazi tipinin adi alfabe olarak belirlenir Yazinin ogreniminin kolay olmasi nedeniyle yazi artik belirli bir kesimin degil halkin sahip oldugu bir arac haline gelir Latin yazisi veya Roma alfabesi Yunan alfabesinin degisime ugramis halidir Temelde 23 harfi barindiran Latin yazisinin cesitli turleri Uncial vardir Arap yazisi tureyen bu yazi turu bitisik halde yazilan sessiz harflerden meydana gelir Bir sure sonra gelisen Arap yazisi 28 harften olusan ve sagdan sola dogru yazilan iki tur kufi ve nesih haline gelir Ardindan adi verilen ve alti cesit yazi tipinden olusan cesidi gozlemlenir Islamiyet in gelismesiyle Irak ve On Asya da da kullanildigi bilinir Hint yazisi hece yazisi olan ve Hindistan cevresinde kullanilan bir yazi cesididir Eski Turk yazilari Islamiyet oncesi ve Islamiyet sonrasi olmak uzere iki doneme ait yazi turudur Islamiyet oncesi Turk yazisi donem olarak 6 nci yuzyildan 9 uncu yuzyila kadar kullanilan Turk yazisi Gokturk alfabesi ve Uygur alfabesidir Bulundugu kaynaklar bakimindan Orhun Yazitlari onemli oldugu icin Gokturk alfabesi Orhun alfabesi olarak da bilinir Sagdan sola dogru yazilan ve dort tanesi unlu olmak uzere otuz sekiz harften olusan Gokturk alfabesi ile sagdan sola dogru yazilip on dort harften olusan Uygur alfabesi Islamiyet oncesi Turk yazisinin iki ana parcasidir Islamiyet sonrasi Turk alfabesi 9 uncu yuzyildan 11 inci yuzyila kadar gozlemlenen Arap alfabesidir Selcuklu doneminde de bir miktar kullanilan bu alfabe kullanim olarak Osmanli doneminde cok daha yaygin sekilde kullanilir Yeni Turk alfabesi Cumhuriyet ile birlikte Harf Devrimi nedeniyle Arap alfabesi yerine Latin alfabesi temelli ture gecis yapildigi donemden itibaren kullanilan yazi tipidir Turkcede bulunan bazi harfler s i i g c Latin alfabesinde yoktur ve Yeni Turk alfabesine eklenir Yeni Turk alfabesi yardimiyla okuma ve yazma oraninin arttigi gozlemlenir Kaynakca 10 Agustos 2016 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2020 a b 3 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2020 a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z PDF 1 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2020 1 Temmuz 2020 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 1 Temmuz 2020