Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Ocak 2023) () ( |
Abdi İpekçi suikastı, dönemin Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi'nin 1 Şubat 1979'da suikastçı Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldüğü saldırıdır.
Bölge | Nişantaşı, İstanbul |
---|---|
Koordinatlar | 41°02′58.3″K 28°59′30.8″D / 41.049528°K 28.991889°D |
Tarih | 1 Şubat 1979 |
Saldırı türü | Silahlı saldırı |
Ölü | 1 |
İşleyenler | Mehmet Ali Ağca |
Olay öncesi
1979 yılında Türkiye hem siyasi hem de ekonomik olarak karışıklıklar içindeydi. Sokaklarda asayişi askerler sağlamaya başlamıştı. Hayat pahalılığı, elektrik kesintileri ve temel gıda ürünlerinin piyasada yeteri kadar bulunamaması terör faaliyetlerini tetikler duruma getirmişti.
Gazeteci Abdi İpekçi, dönemin CHP Genel Başkanı ve Başbakanı Bülent Ecevit ile Ana Muhalefet Partisi Adalet Partisinin Genel Başkanı Süleyman Demirel'i bir araya getirip siyasi çıkmazın bir an önce son bulmasını istiyordu.
Abdi İpekçi 31 Ocak 1979 tarihinde Ankara'ya gitti. 1 Şubat günü saat 10.00'da Başbakan Bülent Ecevit ile görüştü. Aynı gün saat 16.40'ta İstanbul'a dönüş uçağına bindi. Aynı uçakta iş adamı Sakıp Sabancı ile yan yana oturdu. İkili, uçak İstanbul'a inene kadar sohbet edip ülke gündemini konuştu. İpekçi, Yeşilköy Havalimanı'nda Ana Muhalefet Lideri Süleyman Demirel'i aradı. İpekçi'nin Ecevit'e yakınlığını eleştiren Demirel, İpekçi'ye, "Bülent Ecevit'e gösterdiğin yakınlığın onda birini bana gösterseydin Türkiye'nin taşı toprağı altın olurdu." şeklinde bir açıklama yaptı. Bu durum, Ecevit ile Demirel'i bir araya getirmeye çalışan İpekçi'yi siyasi krizin son bulması açısından ümitsizliğe soktu.
Havaalanından çıkan Abdi İpekçi, Cağaloğlu'nda bulunan Milliyet gazetesi binasına gitti. O sırada Ayetullah Humeyni Paris'ten İran'a dönmüş ve devrim hareketlerini başlatmıştı. İran kargaşa içerisindeydi. İpekçi, gazetenin yazarlarından Sami Kohen'i çağırıp İran gündemi ile ilgili görüş alışverişinde bulundu. Kohen, "İran'da Beklenenler" adlı yazısının son hâlini tamamlayıp İpekçi'ye gösterdi ve aldığı onayın ardından yazısını baskıya gönderdi.
Aynı günün akşamı Abdi İpekçi, gazetenin sahibi Ercüment Karacan ile akşam yemeğinde buluşup hem Sakıp Sabancı görüşmesini hem de Ankara izlenimlerini anlatacaktı. İşten çıkmadan kısa bir süre önce İpekçi, gazetenin Yazı İşleri Müdürü Hasan Pulur ile görüştü, "O mavi dosya ne oldu?" şeklinde bir soru iletti. Mavi dosya bir kaçakçılık dosyasıydı ve gündemi meşgul eden konular arasındaydı. Pulur'dan çalışmaların devam ettiği bilgisini aldıktan sonra eşini arayıp hazır olup olmadığını sordu. Hazır olduğunun cevabını aldıktan sonra eşyalarını hazırlayıp ofisini terk etti.
Olay anı
Saat 19.30 sularında gazete binasından çıkan Abdi İpekçi, arabasına bindi. Teşvikiye semtinde bulunan evinden eşi Sibel İpekçi'yi alıp gazetenin sahibi Ercüment Karacan'ın Arnavutköy'deki evinde akşam yemeği yiyeceklerdi. İpekçi, 34 SL 001 plakalı açık mavi BMW marka aracıyla önce Karaköy, Kabataş yönünden Dolmabahçe'ye ulaştı. Buradan Taksim'e, oradan da Nişantaşı'nda bulunan Emlak Caddesi'ne (şimdiki adı Abdi İpekçi Caddesi) geldi. Hafif bir yağmur yağıyordu. Trafik az da olsa sıkışık durumdaydı. İpekçi'nin evi Teşvikiye Karakolu'nun bulunduğu Bostan Sokağı'ndaydı. İpekçi, Emlak Caddesi'nin karakol dönüşünden içeri sapıp evine ulaşacaktı.
Evine yaklaşık yetmiş metre kala trafik durma noktasına gelmişti. Saat 20.15 civarıydı. Abdi İpekçi'nin arabasına ön taraftan yaklaşan saldırgan önce otomobilinin camında delik açtı, ardından otomatik silahla açılan delikten İpekçi'ye beş el ateş etti. İlk iki kurşun İpekçi'nin sağ koluna isabet etti. İpekçi sol eliyle silahın namlusuna hamle yapmak istedi ancak başaramadan saldırgan üçüncü kez ateş etti. Üçüncü kurşun İpekçi'nin cebindeki kalemi parçalayıp kalbine saplandı. Bu öldürücü darbenin ardından saldırgan iki el daha ateş edip kendisini bekleyen arabaya doğru kaçmaya başladı. Kontrolden çıkan İpekçi'nin aracı ise kaymaya başladı ve cadde dönüşünde bulunan aydınlatma direğine çarparak durdu. Otomatik silah seslerini o sırada İpekçi'nin evinde bekleyen eşi Sibel İpekçi ve gazeteci Leyla Umar da duydu. Eşi İpekçi, "Abdi'yi vurdular!" şeklinde bir ifade kullanarak kendini panikle dışarı attı. İkili birlikte olay yerine geldiklerinde kalabalık bir topluluk arabanın etrafını kuşatmıştı, polis ise incelemelerde bulunuyordu. Polis, ilk yapılan kontrollerde İpekçi'nin henüz hayatını kaybetmediğini belirleyip İpekçi'yi Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırdı. Ancak İpekçi burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Suikast sırasında Mehmet Ali Ağca'nın üzerinde siyah kumaş pantolon, siyah ayakkabı, yakalı kazak ve açık renkli pardösü vardı. Ağca olay yerine beyaz Anadol marka bir otomobil ile gelmişti. Aracı kullanan kişi, polis ifadesinde, "Cinayet işleneceğinden haberim yoktu." diyen Yavuz Çaylan'dı. Ağca indikten sonra Çaylan, aracı o zamanın ünlü restoranlarından biri olan Ruje Nuar'ın önüne park edip beklemeye başladı. Ağca zaman zaman caddenin karşı kıyısına geçip Abdi İpekçi'nin aracının gelip gelmediğini kontrol ediyor, ardından tekrar bekleme noktasına geçiyordu. Bu şüpheli hareketler etrafta bulunan vatandaşların dikkatini çekmiş, bu nedenle etkili bir eşkâl profili çıkarılabilmiştir. Suikast sonrası Ağca kendisini beklemekte olan Anadol marka araca binerek olay yerinden uzaklaşmıştır. Araç Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nun üzerinde bulunduğu cadde üzerinden önce Taksim'e, ardından da Unkapanı yönüne gitmiş ve daha sonra gözden kaybolmuştur.
Mehmet Ali Ağca'nın ifadesine göre, birinci planda Abdi İpekçi'nin kaçırılıp Başbakan Bülent Ecevit'e şantaj yapılması hedefleniyordu. Ancak bu planın neden işlemediği henüz açığa kavuşmadığı gibi bazı otoriteler, katilin soğuk hava ve uzun bekleme süresi nedeniyle stres içine girdiği ve bu nedenle ateş etme yolunu seçtiğini belirtmektedirler.
Olay sonrası
Abdi İpekçi'nin öldürülmesi Türkiye'de büyük bir infiale neden oldu. Dönemin Hürriyet gazetesi sahibi Erol Simavi'nin önerisi ile 2 Şubat 1979 tarihinde gazeteler siyah başlıklarla çıktı. Suikast yabancı ülkelerde de dikkat çekti. Dünya gazeteleri, suikastı çeşitli başlıklarla haber verdi. İpekçi 4 Şubat'ta defnedildi. Polis her yerde katili aramaya başladı. Katili bulana 6 milyon Türk lirası ödül verileceği duyuruldu. Gazete ve dergilerde katilin bulunmasına yönelik boy boy ilanlar yayımlandı. Aynı dönemde bazı gazetecilere korumalar tahsis edilirken gazete merkezlerinde güvenlik üst seviyeye çıkarıldı. Birçok gazeteci, iş çıkış saatleri ve eve gidiş güzergâhlarını değiştirirken yine birçok önemli gazeteci güvenlik gerekçesiyle yıllık izne çıktı.
Her ne kadar 1970'li yılların sonu terör faaliyetlerinin zirvede olduğu bir döneme denk gelse de Abdi İpekçi'nin öldürülmesi birçok kesimde büyük bir şaşkınlıkla karşılanmıştı. Çünkü İpekçi herhangi bir ideolojiyi temsil etmekten çok uzlaştırıcı kimliği ile tanınan bir gazeteciydi.
İstanbul Polisi'nin bu suikast için özel olarak kurduğu ekip çeşitli yerlere baskınlar düzenlemeye başladı. Farklı bölgelerde eş zamanlı aramalar yapıldı. Bu aramalar sırasında, daha sonra Mehmet Ali Ağca'nın arkadaşı olduğu anlaşılan bir kişinin evinde sayfasının yarısı yırtık bir telefon rehberi bulundu. O dönemki telefon rehberlerinde adres sahibinin krokileri de yayımlanıyordu. O yırtılan sayfada Abdi İpekçi'nin evinin krokisi vardı. Bu durum cinayetin aydınlatılması yönünde önemli bir adım oldu. Evinde arama yapılan kişinin vasıtasıyla çember iyiden iyiye daraltıldı. Zaten robot resimleri ile eşkâli tespit edilen Ağca, suikasttan 5 ay sonra, 25 Haziran 1979'da İstanbul Beyazıt Meydanı'nda bulunan tarihî Küllük Kıraathanesi'nde kâğıt oynarken yakalandı. Yakalanan Ağca, içeride basın mensuplarının da bulunduğu polis ifadesinde şu açıklamaları yaptı: "İsyan ettiğim için öldürdüm. Hükûmete karşı değil, düzene karşı olduğum için öldürdüm. Açıklayacağım tek şey; silahlı sağ veya sol eylemci olmadığım, bağımsız tek başına terörist olduğumdur. Kesinlikle hayatımda hiçbir siyasal kuruluşa üye olmadım." Suikastı ısrarla tek başına işlediğini söyleyen Ağca isim vermekten çekinmiş ve ilk etapta olayın kişisel bir mesele gibi algılanmasını istemiştir. Ağca'yı yakalayan polis memuru henüz 37 yaşında olmasına rağmen bilinmeyen bir sebeple emekli edildi. Ağca cezaevine kondu.
Sonraki gelişmeler
Mehmet Ali Ağca, Abdi İpekçi'yi öldürdüğü gün 21 yaşındaydı. Malatyalı yoksul bir ailenin oğluydu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiydi. Polis'in yaptığı araştırmalara göre suikastta tetikçi olarak kullanılmıştı. Cezaevinde 6. ayında beklenmeyen bir açıklama yaparak tüm suçlamaları reddetti. Eğer mahkemeye çıkarsa her şeyi açıklayacağını deklare etti. Bu açıklama bazı çevrelere mesaj olarak algılanırken Ağca 25 Kasım 1979'da Maltepe Askerî Cezaevi'nden üzerinde asker elbisesi ile firar etti. Bu firar ile ilgili yıllar sonra açıklama yapan Ağca, "Eğer içeride kalsaydım bu durum bazı çevreler için yenilgi olacaktı. Bu nedenle firar ettirildim." dedi.
Firar eden Mehmet Ali Ağca, kısa aralıklarla İstanbul'un değişik bölgelerinde saklandı. Mümkün olduğunca sabah vakitlerinde dışarı çıkarılmıyor, ihtiyaçları aracılar vasıtasıyla sağlanıyordu. Kaçak hayatı yaşadığı süre içerisinde geceleri geç yatıyor, sabahları saat 8-10 arasında uyanıyordu. Eve devamlı gazete alınırken Ağca'nın sıkılmaması için yanında video cihazı ve filmler taşınıyordu. Çoğunlukla zamanını geçirdiği odanın kapısında birileri nöbet tutuyor, gelen haberlere göre mekân değiştirmesi sağlanıyordu. Yaşadığı bu hayattan sıkılan Ağca bir süre sonra kendisine yardımcı olan kişilerden yurt dışına gönderilmesini talep etti. Bunun üzerine kendisine yeni bir görev tayin edildi. Bu görev sanılanın aksine yurt dışında özgür bir yaşam şekli değil, farklı bir cinayet planıydı. Uğur Mumcu'nun Papa-Ağca-Mafya, Enis Berberoğlu'nun ise Susurluk: 20 Yıllık Domino Oyunu kitaplarında belirttiklerine göre; ülkücü Abdullah Çatlı, Roma'daki mahkeme tutanaklarında yer alan ifadesinde, Papa'ya suikast girişiminden önce Ağca, Oral Çelik ve Mehmet Şener ile Viyana'da, Jhreinggasse'de (Jhering Sokağı) bir dairede kaldıklarını belirtmiş, suikastta kullanılan silahı Ağca'nın isteği üzerine kendisinin tedarik etmiş olduğunu fakat Ağca'nın ne yapmak istediğini bilmemiş olduğunu iddia etmişti. Avrupa'da ses getirecek eylemler üzerinde tartıştıklarını belirten Çatlı, Çelik'in Ağca'nın Viyana'daki Rus Büyükelçisi'ni öldürme teklifine karşı çıkması sonrasında ekibin dağıldığını; Ağca'nın, Şener'le birlikte İsviçre'ye, oradan da Roma'ya gitmiş olduğunu belirtmişti. Çatlı'ya göre, Ağca eylemden sonra tekrar Viyana'ya gelmek için adı geçenlerle telefonla görüşmüştü.
Mehmet Ali Ağca bir süre sonra Milliyet gazetesine telefon etti. Telefonu gazeteci Mehmet Mesci açtı. Telefondaki ses, "Ben Mehmet Ali Ağca, posta kutunuza bir mektup bıraktım." deyince içeride bir panik yaşandı. Gazete yetkilileri apar topar aşağı inip posta kutusunda inceleme yaptılar ancak sözü edilen mektubu bulamadılar. Tekrar yukarı çıktıklarında yine telefon çaldı. Arayan yine Ağca'ydı ve mektubun posta kutusunda değil, çöp kutusunda olduğunu haber veriyordu. Gazetecilerin tekrar inip buldukları mektupta Ağca, Papa'yı vuracağını ifade ediyordu. Bu süreç sonrasında Ağca Vatikan'da Papa'yı vurdu.Papa yaralı şekilde kurtulurken Ağca ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Uzunca bir süre İtalya'da cezaevinde kalan Ağca daha sonra Türkiye'ye iade edildi. Burada cezasının kalanını çektikten sonra 18 Ocak 2010 tarihinde tahliye edildi.
Yalçın Özbey
Yalçın Özbey, (d. Malatya) Ağca'nın İpekçi olayında zanlı olarak yakalandığı sırada sorgulanırken Şener ve Çelik'in yurt dışına çıkışından sonra verdiği isim olarak kamuoyu tanıdı. Türkiye tarafından yurt dışında kırmızı bültenle aranan Özbey, İpekçi davasından 20 yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanırken Almanya'da iki Millî İstihbarat Teşkilatı görevlisinin aldığı ifadesinin ses kayıtlarının imha edildiği ortaya çıktı. Özbey Türkiye'de hiç yargılanmadı.
Kaynakça
- [1] 3 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde . TRT Haber - Abdi İpekçi suikastı
Dış bağlantılar
- Abdi İpekçi suikastı, 1979 BBC Türkçe arşivinden 5 Şubat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
Ayrıca bakınız
- [2] 5 Şubat 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde . Mehmet Ali Birand - Abdi İpekçi suikastı belgeseli
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Abdi Ipekci suikasti haber gazete kitap akademik JSTOR Ocak 2023 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Abdi Ipekci suikasti donemin Milliyet gazetesi Genel Yayin Yonetmeni Abdi Ipekci nin 1 Subat 1979 da suikastci Mehmet Ali Agca tarafindan olduruldugu saldiridir Abdi Ipekci suikastiBolgeNisantasi IstanbulKoordinatlar41 02 58 3 K 28 59 30 8 D 41 049528 K 28 991889 D 41 049528 28 991889Tarih1 Subat 1979Saldiri turuSilahli saldiriOlu1IsleyenlerMehmet Ali AgcaOlay oncesi1979 yilinda Turkiye hem siyasi hem de ekonomik olarak karisikliklar icindeydi Sokaklarda asayisi askerler saglamaya baslamisti Hayat pahaliligi elektrik kesintileri ve temel gida urunlerinin piyasada yeteri kadar bulunamamasi teror faaliyetlerini tetikler duruma getirmisti Cinayetin islendigi Emlak Caddesi nin bugun Abdi Ipekci Caddesi 1979 daki gorunumu Gazeteci Abdi Ipekci donemin CHP Genel Baskani ve Basbakani Bulent Ecevit ile Ana Muhalefet Partisi Adalet Partisinin Genel Baskani Suleyman Demirel i bir araya getirip siyasi cikmazin bir an once son bulmasini istiyordu Abdi Ipekci 31 Ocak 1979 tarihinde Ankara ya gitti 1 Subat gunu saat 10 00 da Basbakan Bulent Ecevit ile gorustu Ayni gun saat 16 40 ta Istanbul a donus ucagina bindi Ayni ucakta is adami Sakip Sabanci ile yan yana oturdu Ikili ucak Istanbul a inene kadar sohbet edip ulke gundemini konustu Ipekci Yesilkoy Havalimani nda Ana Muhalefet Lideri Suleyman Demirel i aradi Ipekci nin Ecevit e yakinligini elestiren Demirel Ipekci ye Bulent Ecevit e gosterdigin yakinligin onda birini bana gosterseydin Turkiye nin tasi topragi altin olurdu seklinde bir aciklama yapti Bu durum Ecevit ile Demirel i bir araya getirmeye calisan Ipekci yi siyasi krizin son bulmasi acisindan umitsizlige soktu Havaalanindan cikan Abdi Ipekci Cagaloglu nda bulunan Milliyet gazetesi binasina gitti O sirada Ayetullah Humeyni Paris ten Iran a donmus ve devrim hareketlerini baslatmisti Iran kargasa icerisindeydi Ipekci gazetenin yazarlarindan Sami Kohen i cagirip Iran gundemi ile ilgili gorus alisverisinde bulundu Kohen Iran da Beklenenler adli yazisinin son halini tamamlayip Ipekci ye gosterdi ve aldigi onayin ardindan yazisini baskiya gonderdi Ayni gunun aksami Abdi Ipekci gazetenin sahibi Ercument Karacan ile aksam yemeginde bulusup hem Sakip Sabanci gorusmesini hem de Ankara izlenimlerini anlatacakti Isten cikmadan kisa bir sure once Ipekci gazetenin Yazi Isleri Muduru Hasan Pulur ile gorustu O mavi dosya ne oldu seklinde bir soru iletti Mavi dosya bir kacakcilik dosyasiydi ve gundemi mesgul eden konular arasindaydi Pulur dan calismalarin devam ettigi bilgisini aldiktan sonra esini arayip hazir olup olmadigini sordu Hazir oldugunun cevabini aldiktan sonra esyalarini hazirlayip ofisini terk etti Olay aniAbdi Ipekci nin suikasta kurban gittigi araci Saat 19 30 sularinda gazete binasindan cikan Abdi Ipekci arabasina bindi Tesvikiye semtinde bulunan evinden esi Sibel Ipekci yi alip gazetenin sahibi Ercument Karacan in Arnavutkoy deki evinde aksam yemegi yiyeceklerdi Ipekci 34 SL 001 plakali acik mavi BMW marka araciyla once Karakoy Kabatas yonunden Dolmabahce ye ulasti Buradan Taksim e oradan da Nisantasi nda bulunan Emlak Caddesi ne simdiki adi Abdi Ipekci Caddesi geldi Hafif bir yagmur yagiyordu Trafik az da olsa sikisik durumdaydi Ipekci nin evi Tesvikiye Karakolu nun bulundugu Bostan Sokagi ndaydi Ipekci Emlak Caddesi nin karakol donusunden iceri sapip evine ulasacakti Evine yaklasik yetmis metre kala trafik durma noktasina gelmisti Saat 20 15 civariydi Abdi Ipekci nin arabasina on taraftan yaklasan saldirgan once otomobilinin caminda delik acti ardindan otomatik silahla acilan delikten Ipekci ye bes el ates etti Ilk iki kursun Ipekci nin sag koluna isabet etti Ipekci sol eliyle silahin namlusuna hamle yapmak istedi ancak basaramadan saldirgan ucuncu kez ates etti Ucuncu kursun Ipekci nin cebindeki kalemi parcalayip kalbine saplandi Bu oldurucu darbenin ardindan saldirgan iki el daha ates edip kendisini bekleyen arabaya dogru kacmaya basladi Kontrolden cikan Ipekci nin araci ise kaymaya basladi ve cadde donusunde bulunan aydinlatma diregine carparak durdu Otomatik silah seslerini o sirada Ipekci nin evinde bekleyen esi Sibel Ipekci ve gazeteci Leyla Umar da duydu Esi Ipekci Abdi yi vurdular seklinde bir ifade kullanarak kendini panikle disari atti Ikili birlikte olay yerine geldiklerinde kalabalik bir topluluk arabanin etrafini kusatmisti polis ise incelemelerde bulunuyordu Polis ilk yapilan kontrollerde Ipekci nin henuz hayatini kaybetmedigini belirleyip Ipekci yi Sisli Etfal Hastanesi ne kaldirdi Ancak Ipekci burada yapilan tum mudahalelere ragmen kurtarilamadi Suikast sirasinda Mehmet Ali Agca nin uzerinde siyah kumas pantolon siyah ayakkabi yakali kazak ve acik renkli pardosu vardi Agca olay yerine beyaz Anadol marka bir otomobil ile gelmisti Araci kullanan kisi polis ifadesinde Cinayet isleneceginden haberim yoktu diyen Yavuz Caylan di Agca indikten sonra Caylan araci o zamanin unlu restoranlarindan biri olan Ruje Nuar in onune park edip beklemeye basladi Agca zaman zaman caddenin karsi kiyisina gecip Abdi Ipekci nin aracinin gelip gelmedigini kontrol ediyor ardindan tekrar bekleme noktasina geciyordu Bu supheli hareketler etrafta bulunan vatandaslarin dikkatini cekmis bu nedenle etkili bir eskal profili cikarilabilmistir Suikast sonrasi Agca kendisini beklemekte olan Anadol marka araca binerek olay yerinden uzaklasmistir Arac Harbiye Acikhava Tiyatrosu nun uzerinde bulundugu cadde uzerinden once Taksim e ardindan da Unkapani yonune gitmis ve daha sonra gozden kaybolmustur Mehmet Ali Agca nin ifadesine gore birinci planda Abdi Ipekci nin kacirilip Basbakan Bulent Ecevit e santaj yapilmasi hedefleniyordu Ancak bu planin neden islemedigi henuz aciga kavusmadigi gibi bazi otoriteler katilin soguk hava ve uzun bekleme suresi nedeniyle stres icine girdigi ve bu nedenle ates etme yolunu sectigini belirtmektedirler Olay sonrasiAbdi Ipekci nin oldurulmesi Turkiye de buyuk bir infiale neden oldu Donemin Hurriyet gazetesi sahibi Erol Simavi nin onerisi ile 2 Subat 1979 tarihinde gazeteler siyah basliklarla cikti Suikast yabanci ulkelerde de dikkat cekti Dunya gazeteleri suikasti cesitli basliklarla haber verdi Ipekci 4 Subat ta defnedildi Polis her yerde katili aramaya basladi Katili bulana 6 milyon Turk lirasi odul verilecegi duyuruldu Gazete ve dergilerde katilin bulunmasina yonelik boy boy ilanlar yayimlandi Ayni donemde bazi gazetecilere korumalar tahsis edilirken gazete merkezlerinde guvenlik ust seviyeye cikarildi Bircok gazeteci is cikis saatleri ve eve gidis guzergahlarini degistirirken yine bircok onemli gazeteci guvenlik gerekcesiyle yillik izne cikti Her ne kadar 1970 li yillarin sonu teror faaliyetlerinin zirvede oldugu bir doneme denk gelse de Abdi Ipekci nin oldurulmesi bircok kesimde buyuk bir saskinlikla karsilanmisti Cunku Ipekci herhangi bir ideolojiyi temsil etmekten cok uzlastirici kimligi ile taninan bir gazeteciydi Istanbul Polisi nin bu suikast icin ozel olarak kurdugu ekip cesitli yerlere baskinlar duzenlemeye basladi Farkli bolgelerde es zamanli aramalar yapildi Bu aramalar sirasinda daha sonra Mehmet Ali Agca nin arkadasi oldugu anlasilan bir kisinin evinde sayfasinin yarisi yirtik bir telefon rehberi bulundu O donemki telefon rehberlerinde adres sahibinin krokileri de yayimlaniyordu O yirtilan sayfada Abdi Ipekci nin evinin krokisi vardi Bu durum cinayetin aydinlatilmasi yonunde onemli bir adim oldu Evinde arama yapilan kisinin vasitasiyla cember iyiden iyiye daraltildi Zaten robot resimleri ile eskali tespit edilen Agca suikasttan 5 ay sonra 25 Haziran 1979 da Istanbul Beyazit Meydani nda bulunan tarihi Kulluk Kiraathanesi nde kagit oynarken yakalandi Yakalanan Agca iceride basin mensuplarinin da bulundugu polis ifadesinde su aciklamalari yapti Isyan ettigim icin oldurdum Hukumete karsi degil duzene karsi oldugum icin oldurdum Aciklayacagim tek sey silahli sag veya sol eylemci olmadigim bagimsiz tek basina terorist oldugumdur Kesinlikle hayatimda hicbir siyasal kurulusa uye olmadim Suikasti israrla tek basina isledigini soyleyen Agca isim vermekten cekinmis ve ilk etapta olayin kisisel bir mesele gibi algilanmasini istemistir Agca yi yakalayan polis memuru henuz 37 yasinda olmasina ragmen bilinmeyen bir sebeple emekli edildi Agca cezaevine kondu Sonraki gelismelerGenis guvenlik onlemleri esliginde suikastin tatbikati yapilirken 11 07 1979 Saat 06 17 Abdi Ipekci Aniti Istanbul Mehmet Ali Agca Abdi Ipekci yi oldurdugu gun 21 yasindaydi Malatyali yoksul bir ailenin ogluydu Istanbul Universitesi Iktisat Fakultesi ikinci sinif ogrencisiydi Polis in yaptigi arastirmalara gore suikastta tetikci olarak kullanilmisti Cezaevinde 6 ayinda beklenmeyen bir aciklama yaparak tum suclamalari reddetti Eger mahkemeye cikarsa her seyi aciklayacagini deklare etti Bu aciklama bazi cevrelere mesaj olarak algilanirken Agca 25 Kasim 1979 da Maltepe Askeri Cezaevi nden uzerinde asker elbisesi ile firar etti Bu firar ile ilgili yillar sonra aciklama yapan Agca Eger iceride kalsaydim bu durum bazi cevreler icin yenilgi olacakti Bu nedenle firar ettirildim dedi Firar eden Mehmet Ali Agca kisa araliklarla Istanbul un degisik bolgelerinde saklandi Mumkun oldugunca sabah vakitlerinde disari cikarilmiyor ihtiyaclari aracilar vasitasiyla saglaniyordu Kacak hayati yasadigi sure icerisinde geceleri gec yatiyor sabahlari saat 8 10 arasinda uyaniyordu Eve devamli gazete alinirken Agca nin sikilmamasi icin yaninda video cihazi ve filmler tasiniyordu Cogunlukla zamanini gecirdigi odanin kapisinda birileri nobet tutuyor gelen haberlere gore mekan degistirmesi saglaniyordu Yasadigi bu hayattan sikilan Agca bir sure sonra kendisine yardimci olan kisilerden yurt disina gonderilmesini talep etti Bunun uzerine kendisine yeni bir gorev tayin edildi Bu gorev sanilanin aksine yurt disinda ozgur bir yasam sekli degil farkli bir cinayet planiydi Ugur Mumcu nun Papa Agca Mafya Enis Berberoglu nun ise Susurluk 20 Yillik Domino Oyunu kitaplarinda belirttiklerine gore ulkucu Abdullah Catli Roma daki mahkeme tutanaklarinda yer alan ifadesinde Papa ya suikast girisiminden once Agca Oral Celik ve Mehmet Sener ile Viyana da Jhreinggasse de Jhering Sokagi bir dairede kaldiklarini belirtmis suikastta kullanilan silahi Agca nin istegi uzerine kendisinin tedarik etmis oldugunu fakat Agca nin ne yapmak istedigini bilmemis oldugunu iddia etmisti Avrupa da ses getirecek eylemler uzerinde tartistiklarini belirten Catli Celik in Agca nin Viyana daki Rus Buyukelcisi ni oldurme teklifine karsi cikmasi sonrasinda ekibin dagildigini Agca nin Sener le birlikte Isvicre ye oradan da Roma ya gitmis oldugunu belirtmisti Catli ya gore Agca eylemden sonra tekrar Viyana ya gelmek icin adi gecenlerle telefonla gorusmustu Mehmet Ali Agca bir sure sonra Milliyet gazetesine telefon etti Telefonu gazeteci Mehmet Mesci acti Telefondaki ses Ben Mehmet Ali Agca posta kutunuza bir mektup biraktim deyince iceride bir panik yasandi Gazete yetkilileri apar topar asagi inip posta kutusunda inceleme yaptilar ancak sozu edilen mektubu bulamadilar Tekrar yukari ciktiklarinda yine telefon caldi Arayan yine Agca ydi ve mektubun posta kutusunda degil cop kutusunda oldugunu haber veriyordu Gazetecilerin tekrar inip bulduklari mektupta Agca Papa yi vuracagini ifade ediyordu Bu surec sonrasinda Agca Vatikan da Papa yi vurdu Papa yarali sekilde kurtulurken Agca omur boyu hapis cezasina carptirildi Uzunca bir sure Italya da cezaevinde kalan Agca daha sonra Turkiye ye iade edildi Burada cezasinin kalanini cektikten sonra 18 Ocak 2010 tarihinde tahliye edildi Yalcin OzbeyYalcin Ozbey d Malatya Agca nin Ipekci olayinda zanli olarak yakalandigi sirada sorgulanirken Sener ve Celik in yurt disina cikisindan sonra verdigi isim olarak kamuoyu tanidi Turkiye tarafindan yurt disinda kirmizi bultenle aranan Ozbey Ipekci davasindan 20 yila kadar agir hapis cezasi istemiyle tutuksuz yargilanirken Almanya da iki Milli Istihbarat Teskilati gorevlisinin aldigi ifadesinin ses kayitlarinin imha edildigi ortaya cikti Ozbey Turkiye de hic yargilanmadi Kaynakca 18 Aralik 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi PDF 8 Mart 2019 tarihinde kaynagindan PDF arsivlendi 27 Ocak 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi 10 Kasim 2022 tarihinde kaynagindan arsivlendi 27 Ocak 2023 tarihinde kaynagindan arsivlendi 1 3 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde TRT Haber Abdi Ipekci suikastiDis baglantilarAbdi Ipekci suikasti 1979 BBC Turkce arsivinden 5 Subat 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde Ayrica bakiniz 2 5 Subat 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde Mehmet Ali Birand Abdi Ipekci suikasti belgeseli