Devlet (Grekçe: Πολιτεία, Politeía), Sokrates'in sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü devlet modelini anlatan Platon'un bir eseridir. Günümüzdeki devlet felsefesi üzerinde temel kaynaklardan biri olması açısından önemlidir. Aynı zamanda mutluluk felsefesi üzerine yazılmış bir metindir. Eserde Platon'un hocası olan Sokrates'in konuşmaları yer almaktadır.
Πολιτεία | |
Yazar | Platon |
---|---|
Ülke | Antik Yunanistan |
Dil | Grekçe |
Konu | Siyaset Felsefesi |
Yayım | MÖ 340 civarı |
Platon, "Devlet" adlı eserinde ideal devletin nasıl olacağını belirtmiştir. Bu devlette insanlar üç sınıfa bölünmüştür; Çalışanlar (işçiler, çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. İşçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir.
Bu toplumda her sınıfın bir erdemi vardır. İşçi sınıfının erdemi kanaatkâr olmak, bekçi sınıfının erdemi cesaret, yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir. Ayrıca bu toplumda kadın-erkek eşitliği mevcuttur.
Platon’un açtığı bu ütopik devlet anlayışı yolu, gelecekte hem Doğu hem de Batı felsefelerinde temsilciler bulmuştur. Doğu felsefesinde böyle ütopik bir devlet anlayışını Fârâbî’de görmekteyiz.
Kitaplar
1. Kitap - Adalet üzerine tartışmalar
Giriş
Kitap Sokrates'in anlatıcı olarak sahneye çıktığı bir çerçevede başlar. Glaukon ile birlikte Atina'dan Pire'ye, Bendis şölenine katılmak üzere yola çıkmışlardır. Eve dönüş yolunda henüz Pire'de iken yolları şölene katılan bir grup insan tarafından kesilir. Sokrates, onu kalmaya ikna eden bu grupla birlikte Polemarkhos'un evine doğru yola koyulur. Sokrates, Polemarkhos'un evinde onun yaşlı babası Kephalos ile sohbet eder. İkili arasında yaşlılığın avantajları ve dezavantajları üzerine gerçekleştirilen sohbet, zenginliğin faydaları üzerine yapılan bir başka sohbet ile sürdürülür. Kephalos'a göre zenginlik, zengin kişinin kimseye borçlu olmaması hasebiyle faydalı ve önemlidir. Öte yandan zengin insan, diğer insanları kandırmak ve yalan söylemek zorunda da kalmamaktadır. Ona göre zengin insanın kötülük yapması için hiçbir sebep yoktur. Kephalos, yabancıların emanetine saygı göstermeyi ve doğru olanın daima söylenmesini adalet olarak kabul etmektedir. Bu duruma karşın Sokrates, bir deliye gerçeği söylemenin ya da o deliden, o delirmeden önce ondan alınmış olan silahları geri vermenin adil bir davranış olamayacağını ifade eder. Kephalos Sokrates'in tezini kabul eder.
Polemarkhos
Tartışmaya müdahale eden Polemarkhos, babası Kephalos ile aynı düşünceleri savunmaktadır. Polemarkhos'a göre dostlara faydalı, düşmana zararlı olmak gerekmektedir. Buna göre Sokrates'in örnek gösterdiği sonradan deliren kişi bir dost ise, onun iyiliğini düşünen kişi, silahlar ona ait olsa bile silahlarını ona geri vermeyerek adil bir davranış sergilemektedir. Öte yandan Polemarkhos düşmanlara sadece kötülüğün borçlu olduğu inancını taşımaktadır.Polemarkhos'un iddialarına karşın Sokrates, aslında iyi ve adil olan bir insanın yanlış bir biçimde düşman olarak görülebileceği bir durumu ele alır. Buna göre, iyi bir insanı yanlış olarak düşman olarak kabul eden kişi, adil değildir. Ancak, düşmanını tanımadığı için kendi davranışını adil kabul etmektedir. Nesnel olarak ise böyle bir insana kötülük yapmak doğru değildir. Bu duruma alternatif olarak sadece iyi insanlara iyi davranmak ve kötü insanlara kötü davranmak düşünülebilir. Ancak bu sefer de, sadece kötü insanlar ile arkadaş olanlar, arkadaşlarına kötülükte bulunmak zorunda kalırken, düşmanlarına iyilikte bulunmak durumunda olmaktadırlar. Konu ile alakalı Sokrates'in öne sürdüğü bir diğer tez oldukça dikkat çekicidir. Buna göre insan, zarar verdiği her şeyi daha kötü yapmaktadır. Kötü bir insana kötü davranmak, onu daha da kötü yapmaktadır ve dolayısıyla adaletsizce davranmaktadır. Adil olan bir insan ise böyle bir davranıştan sakınmalıdır.
Thrasymakhos
Polemarkhos ve Sokrates arasında geçen konuşmaları sabırsızca dinleyen Thrasymakhos, söze girerek Sokrates'in boş konuştuğunu, sorulara yanıt vermek yerine soru sorup durduğunu ve adaletin ne olduğunun yanıtının kendisinde olduğunu iddia eder. Thrasymakhos'a göre adalet ya da adil olan her şey, güçlünün işine gelen şeydir. Ona göre devletler, yöneticiler tarafından kendilerine uygun gelecek şekilde kanunlar koymakta ve bu sayede adaleti, adilliğin ne olduğunu belirlemektedirler. Sokrates, Thrasymakhos'un bu iddialarına karşılık, devlet yöneticilerinin de hata yapabileceği gerçeğini öne sürerek bir devlet yöneticisinin istemeden de olsa hata yaparak esasen işine gelmeyen bir şeyi kanun olarak açıklayabileceğini öne sürer. Bu örneğe göre, adalet Thrasymakhos'un iddia ettiği gibi her zaman güçlünün yanında olamamaktadır. Bu esnada Kleitophon söze girerek, adil olanın, güçlünün işine gelip gelmesinden bağımsız olarak güçlünün istediği olduğunu söyler. Thrasymakhos bunu kabul etmeyip, adaletin, güçlüye hizmet ettiğini yeniden vurgular. Sık sık söze giren Sokrates, karşılıklı atışmalar halinde devam eden konuşmalarda Thrasymakhos'un tezini çürütmeye çalışır.
Sokrates ile olan konuşması sonrası Thrasymakhos uzun bir monolog ile kendisinin adaletten ne anladığını anlatır. Ona göre şiddet kullanan, vatandaşlarını soyan ve onları köleleştiren bir yönetici en adaletsiz insanlardan birisidir ancak aynı zamanda bu insan en mutlu insanlardan da birisidir. Buna karşılık dürüst ve adil insanlar, rüşvet yememeleri ile hem sevilmez, hem de iş hayatında dürüstlükleri sebebiyle kendilerine zarar vermektedirler. Özetle Thrasymakhos'un anladığı şekliyle adaletsizlik, makul olandır. Öne sürülen bu tezlere cevaben Sokrates çeşitli sorular ile Thrasymakhos'u anlamaya çalışır. Burada ele alınan düşüncelerden birisi de, güçlü ve başarılı çalışmanın, diğer insanlar ile birlikte çalışmayı gerekli kıldığı meselesidir. Adil olmayan bir yönetici, eğer gerçekten adil değilse, onunla birlikte çalışan insanlara da adil bir biçimde davranmayacaktır. Ancak bu durum yöneticinin kendi kuyusunu kazması anlamına gelmektedir. Yani adil olmayan insanların başarıya ulaşmak yolunda tek çözümleri, kendi aralarında birbirleri ile olan ilişkilerinde birbirlerinin haklarını gözetmeleri ve birbirlerini adil bir biçimde değerlendirmeleridir. Sokrates'in öne sürdüğü bu örneğe göre, adil olmayan insanlar da başarılarını adaletsizliğe değil, kendi içlerinde sağladıkları adalete borçludurlar. Diyalogun sonunda nihayet Thrasymakhos Sokrates karşısında pes etse de, fikrini değiştirmemiştir.
2. Kitap - Devlet teorisine giriş
Sokratesin adalet anlayışına itirazlar
İlk kitapta Sokrates Thrasymakhos'u inandırmayı başarmıştı. Platonun yetişkinlik döneminde yazıldığı bilinen İkinci kitap, Glaukon'un Sokrates'in iddialarının inandırıcılıktan uzak olduğunu ileri sürmesi ile başlar. Bu bölümde Sokrates manidar bir biçimde ilk kitap hakkında konu kapandı sanıyordum, meğer hepsi bir girişmiş diyerek birinci kitabı devlet teorisi öncesi bir giriş olarak niteler.
Glaukon'a göre Sokrates adaleti adaletin kendisi için değil, adil olmanın getirdiği avantajlardan ötürü överek göklere çıkarmaktadır. Peki adalet, getireceği avantajlar, şan ve saygınlık ötesinde de sırf kendisi uğruna çabalanmaya değer bir şey midir? Glaukon'un bu meseleyi ele alırken savunduğu düşünce oldukça ilginçtir. Ona göre adil olmak, insanın kendisine fayda sağlayacağını ya da zarar gelmeyeceğini bildiği bir toplumsal uzlaşma ve anlaşmadır. Negatif sonuçlara maruz kalmayacağını bilen her insan, adaletten uzak olmayı tercih edecektir. Zira bu sayede adaletsizliğin sağladığı faydalardan yararlanacak, ama zararlardan ise etkilenmeyecektir. Öte yandan adaletsizlik sonucu ortaya çıkan zarar, adaletsizliğin sağlayacağı yarardan daha büyüktür ve kimse bu zarara uğramak istememektedir. Bu durumdan ötürü, böylesi bir zararın önüne geçmek amaçlı adaletsizliğin yasaklanması gerektiği konusunda uzlaşılmıştır. Ve buna verilen ad da adalettir. Adalet toplum tarafında arzu edilmekte ve adilce davranışlar ödüllendirilmekte ve övülmektedirler. Yani adalet, kendisinden ötürü değil, daha ziyade yukarıda özetlenen sebeplerden ötürü istenen bir şeydir. Öyleyse kimsenin farkında olmadan adaletsizlik yapmak ama buna rağmen yine de adil gibi görünmek, büyük bir erdemdir.
Glaukon iddialarını örneklendirmek için bulduğu bir yüzük ile görünmezlik kazanan Lidyalı çoban Gigis'in efsanevi hikâyesini aktarır. Gyges görünmezlik sayesinde, türlü oyunlarla kraliçenin kanına girerek, kralın tahtını ele geçirmiştir. Tüm bu örnekler Glaukon'a göre adaletin anlamsız ve uğrunda çabalanacak bir şey olmadığını gözler önüne seren örneklerdir. Glaukon'un açıklamalarını takiben söze giren Adeimantos, tanrıların adaletsizliği cezalandıracaklarının bilindiğini, ancak alınan bu cezaların, tanrılara rüşvet (kurban, hediye vs.) verilerek aşılabileceği tezini ileri sürer. Eğer bu doğru ise, adaletin kendisi gerekli değil, onun izlenimini uyandırmak daha yerindedir.
Sokratesin yanıtı
Bu iddialara yanıt olarak Sokrates, adaletin anlaşılabilmesi için, onun sosyal ve toplumsal bir bağlamda ele alınması gerektiğini söyler. Metnin yazıldığı dönemde bu sosyal bağlam, içinde yaşanılan yunan şehir devletidir. Böylesi bir devletin meydana gelişi, iş bölümünün gerekliliğinin ve işleri paylaşmanın zorunluluğunun bir sonucudur. Zamanla kendi aralarında takas yaparak geçimlerini sürdüren küçük gruplardan, parayı kullanmaya başlayan büyük topluluklar meydana gelir. Başlangıçta basit ve mutlu gibi gözüken böyle bir devlette yaşam, devletin üyelerinin artması sonucu yetersizleşmeye başlar. Yetersizlik, komşu ülkelere savaş ilan etme durumu ile sonuçlanır. Bir devlet savaşa hazırlıklı olmalı ve bir devlet savaşa hazırlıklı olmak istiyorsa profesyonel askerlere sahip olmalıdır. Bu şekilde Sokrates çeşitli iş gruplarının meydana gelişlerini ve meydana geliş sebeplerini anlatır.
3. Kitap - İdeal devlette adalet
Bekçi problemi
Sokrates bir önceki kitapta devletin savaş ile yüzleşmesi ve dolayısıyla savaşçılara ve askerlere ihtiyaç duyulduğuna değindikten sonra, dış güçlere karşı mücadele etmek üzere eğitilecek olan bu insanlara bekçi adını verir. Bekçiler meslekleri gereği kuvvetli insanlardır. Bu durum dış güçler için mantıklı bir tehdit olsa da, bekçilerin doğru eğitilmediği durumlarda devletin kendi üyeleri ya da sivil halk için tehlikeli olabilmektedir. Bu nedenden ötürü bekçilerin kendi halklarına karşı kuvvetlerini kullanmamaları için belirli önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerden birisi bekçilerin doğasını sırf askerlik eğitimi ile doldurmaktan ziyade, bekçileri müzik ile eğiterek onların tabiatını yumuşatmaktır.
Bekçilerin eğitimi
İyi düzenlenmiş bir devlette bekçilerin eğitimı azımsanmayacak derecede öneme sahip olan bir meseledir. Bekçiler hem vücuden kuvvetli olacak şekilde yetişmeli, hem de zihnen zeki ve yumuşak huylu olmalıdırlar. Vücut eğitimi Gymnasion'larda verilirken, zihni eğitim ancak müzik ile mümkündür. Zira büyük şairlerden sayılan Homeros ve Hesiodos, şair olmanın da ötesinde, tanrısal bilgileri aktaran otoriteler olarak günyüzüne çıkmaktadırlar. Bunların dışında Lirikçi Pindaros ile trajedi yazarı Eshilos da verilen müzik eğitimi dahilinde okunan yazarlandandır. Şairler tanrılardan bahseder, dünyanın düzenini ve insanın sorumluluklarından söz ederler. Onların eserlerinde dile gelen şöhret, saygıdeğerlik ve adalet anlayışı tüm halkın ahlak anlayışını etkilemektedir. Küçük çocuklara anneleri tarafından masal olarak anlatılan mitler de, bu kategori içerisine girerek yetişmekte olan çocukların tabiatını etkilemektedir.
Sokrates bu noktada çocuklara bu tür mitlerin anlatılmasının, onların yetişmesinde ve karakterlerinde öngörülemez kötü etkilere sebep olacağını iddia eder. Şairlerin tanrılara bir takım kötü özellikler yüklemeleri, Sokrates için anlaşılmazdır. Mitlerde bahsedilen tanrılar dürüst değillerdir, sözlerinde durmaz ve yeri geldiğinde kendi anne babalarına karşı dahi şiddet kullanabilirler. Sokrates'in gözündeki tanrı ise, tüm kötü davranışlardan muaf ve saf iyi olduğu için, mitlerde bahsi geçen tanrılar Sokrates'e göre şairlerin yalan yanlış anlatılarından ibarettir. Çocuklara bu tip yalanların anlatılması, onları olsa olsa bu kötü davranışlara motive edecek, kötü örnek olacaktır. Böylesi bir eğitimin insanları kötüleştireceğine inanan Sokrates, tanrının daimi iyi oluşunu çocuklara anlatmalıdır. Bu sayede gelecek nesil, iyi huylu olacak ve kötü davranışları ile mitlerde anlatılam tanrılara özenmeyecektir. Öte yandan Sokrates'e göre cehennemin Hades tarafından korkunç bir biçimde anlatılması da doğru değildir. Bu anlatı ölümden korkmaya vesile olmaktadır ki ölümden korkan vatandaşların savaş meydanları cesaret göstermesi mümkün değildir. Özetle Sokrates, eğitimin içeriğini ahlaksal doğru davranışlarla doldurarak gelecek neslin iyi huylu olarak yetiştirilebileceğine inanmaktadır.
Öte yandan Sokrates farklı müzik tonlamalarının, enstrüman ve ritimlerin insanın ruhani gelişimine katkıda bulunduğunu düşünmektedir. Ona göre müzik, insanın en derinine temas edebileceğinden, müzik eğitimi ahlaki anlamda her insanı doğru davranışa motive etmektedir. Tüm bunların dışında yalnızca vücudu eğiterek, zihin eğitimini aksatmaktan kaçınılmalıdır.
Devlet yönetimi kime devredilmeli?
Sokrates'e göre devlet yönetimi ancak uzun bir zaman içerisinde kendisini kanıtlamış insanlara devredilebilir. Kendi eğitim düzenlemesi ile Sokrates bütün eski mitleri yok etmek ve kendisinin eski bir efsaneyi devralarak bulduğu yeni bir mit devreye sokmak istemektedir. Sokrates, bu mite kimsenin inanmayacağının pek tabii farkındadır. Soylu bir yalan diye adlandırdığı mite göre ülkenin bütün vatandaşları kardeştirler. Kardeş olan bu vatandaşların bazılarının özü altınken, bazılarınınki gümüştür. Tüm bu vatandaşların nitelikleri, işte bu ruhlarının özüne bağlıdır. İnsanlar, ne tür bir metal öze sahip olduklarına bağlı olarak devlette bazı fonksiyonlar üstlenebilme şanslarına sahiptir. Buna göre altın özlüler, yönetici olabilecekken, gümüş öz bekçiliğe uygun kılmaktadır. Demir ya da bronz özlülük ise insanı çiftçi ya da zanaatkar kılmaktadır. Buna göre halk Yöneticiler, bekçiler ve işçiler olmak kaydıyla 3 farklı gruba bölünmüştür. Sokrates metal özü sahip olma fenomeniyle mitik bir anlatıyı kullanarak, kendisinin ideal kabul ettiği bu sistemi, insanların özüne göre sosyal geçişlerin (Çiftçiden - yöneticiye ya da tersi yönde) mümkün olacağı bir sistem olarak hayal eder.
Bekçilerin görevleri ve yaşam tarzları
Sokrates, bekçilerin asket benzeri bir yaşam sürmeleri gerektiği tezini ileri sürer. Ona göre bekçiler hayat için ihtiyaç duyulanın ötesinde varlık sahibi olmamalıdırlar. Adeimantos bu durumun bekçileri mutsuzluk içine sürükleyeceği dile getirir. Zira normal işçiler bile bekçilerin üstünde varlık sahibi olabilecektir. Bunun üzerine Sokrates hem zenginliğin hem de fakirliğin meslek hayatında yaratıcılığı öldürdüğü ve bu sebeple istenmeyen şeyler olduklarını iddia eder. Bekçiler, askeri görevleri dışında farklı görevlere de sahiptir. Onlar ülkedeki stabiliteyi sürekli kontrol etmeli ve nüfusun kontrollü bir şekilde artmasını sağlamalıdırlar. Öte yandan bekçiler zararlı yenilikleri durdurmada da sorumluluk üstlenmelidirler.
4. Kitap - Sosyal ve vicdani iç adalet
Sınıflar arası adalet
İdeal bir devlette bilgelik, cesaret, ihtiyat ve adalet en önemli erdemlerdendir. Bilgelik, yalnızca toplumun ufak bir kısmını oluşturan insanlarda görülür ve bu insanlar da Sokrates'e göre yönetici olmalıdırlar. Cesaret, bekçilerin görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duydukları bir özellik iken, ihtiyat devlet içi uyumda kendisini göstermektedir. Buna göre nitelik olarak iyi olanın, nitelik olarak kötü olandan daha üstün bir konumda olması herkes tarafından uygun bulunacak bir durumdur. İhtiyatlılık erdemi, toplum içi uyumu beraberinde getirdiğinden, yalnız tek bir sınıfa özgü değildir. Böylesi bir devlet, ahenk içinde yaşayan bir toplumu meydana getirir.
Adalet ise Sokrates'in ele aldığı şekli ile herkesin kendine düşeni ve kendi yeteneklerine ve özüne uygun olanı yapmasıdır. (Idiopragie) Adaletsizlik, yeteneksiz insanlara sorumluluk gerektiren kararları aldırmak ya da basit işler ile kapasitesi yüksek bir insanı boş yere meşgul etmektir.
Adaletin insan ruhu ile ilişkisi
Sosyal adaletin gerekliliklerini sıraladıktan sonra Sokrates, insan ruhunun da, aynı kendi sınıflandırdığı toplum sınıfları gibi 3 farklı parçadan oluştuğunu ileri sürer. Bu üç temel ögeyi açıklamak adına Sokrates susamış bir insan örneği verir. Susayan bir insanın su içmek istemesi çok doğal olsa da, insan su içmeme kararını verebilecek bir konumda bulunmaktadır. Buna göre susuzluğa sebep olan arzu insanın bir kısmını oluşturuyorsa, su içmeme kararını verebilecek olan kısım insanın diğer bir kısmını oluşturmaktadır. Düşünce ile verilen bir kararın uygulamaya geçirebilmesi için onun arzulanması da gerekmektedir. İşte bu aşamada da cesaret adı verilen insanın diğer bir parçasına ihtiyaç duyulmaktadır. Zeka, bir insanda bilgeliği getiren kısımdır ve bu nedenle yönetmeye layıktır. Cesaret sahip olan ruh kısmı ise bekçilik için dikilmiş kaftandır.
5. Kitap - İdeal devletin radikal sonuçları
Aile'nin yok edilmesi
Devlet'in beşinci kitabında Sokrates Adeimantos'un ricası üzerine hassas bir konu hakkında konuşmaya başlar. Bu konu arkadaşlar arasında her şeyin ortak olması meselesidir. İdeal bir devlette bekçiler ve yöneticiler birbirleriyle arkadaş olmalıdırlar. Bekçilerin mülk sahibi olmaları zaten yasaktır. Bunun ötesinde Sokrates'e göre en özel alanlardan birisi olan aile hayatı ortadan kaldırılmalıdır. Bu bölümde Sokrates'in cinsiyet hakkındaki düşüncelerine de yer verilir. Bekçiler ve yöneticiler eşleştirilerek öjenik ile toplum geliştirilmelidir.
Kahramanlar
- Sokrates, başkahraman
- Kephalos
- Thrasymachus,sofist
- Glaukon
- Adeimantus
- Polemarkhos
- Cleitophon
- Charmantides
- Lysias
- Euthydemus
- Niceratus
Türkçe Çevirileri
- Rohde, Georg (1946). Eflatun: Devlet. Ankara: MEB.
- Eyüboğlu, Sabahattin; Cimcoz, Mehmet Ali (1959). Eflatun: Devlet. İstanbul: Hürriyet.
- Demirhan, Hüseyin (1973). Platon: Devlet. İstanbul: Remzi.
- Akderin, Furkan (2015). Platon: Devlet. İstanbul: Say yayınları.
Kaynakça
- ^ Bendis şöleni hakkında bakınız; Bendideia Silvia Campese, Silvia Gastaldi: Bendidie e Panatenee. In: Mario Vegetti (Hrsg.): Platone: La Repubblica, Bd. 1, Napoli 1998, S. 105–131.
- ^ Platon, Politeia 327a–328c. Giriş konuşmasının önemi hakkında bakınız; : Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 216 f.; Thomas Alexander Szlezák: Platon und die Schriftlichkeit der Philosophie, Berlin 1985, S. 271–277.
- ^ Platon, Politeia 328c–331d. Devin Stauffer: Plato’s Introduction to the Question of Justice, Albany 2001, S. 21–26; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 218 f.; Darren J. Sheppard: Plato’s Republic, Edinburgh 2009, S. 25–28.
- ^ Platon, Politeia 331d–332c.
- ^ Platon, Politeia 332c–335b. Ayrıca bakınız; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 219.
- ^ Platon, Politeia 335b–336a. Ayrıca bakınız; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 219 f. Zur Beurteilung der Qualität von Sokrates‘ Argumentation gegen Polemarchos bkz. Luke Purshouse: Plato’s Republic, London 2006, S. 18–21; Devin Stauffer: Plato’s Introduction to the Question of Justice, Albany 2001, S. 26–55.
- ^ Platon, Politeia 336b–339e.
- ^ Platon, Politeia 340a–343a.
- ^ Platon, Politeia 343b–344c. Ayrıca bakınız; Devin Stauffer: Plato’s Introduction to the Question of Justice, Albany 2001, S. 78–86.
- ^ Platon, Politeia 344d–349a. Thrasymakhos'un konumu hakkında bakınız; Devin Stauffer: Thrasymachus’ Attachment to Justice? In: Polis 26, 2009, S. 1–10 und die dort S. 3 Anm. 3 genannte Literatur; Mark Piper: Doing Justice to Thrasymachus. In: Polis 22, 2005, S. 24–44 und die dort S. 29 Anm. 3 genannte Literatur.
- ^ Platon, Politeia 349b–354a. Zur Stichhaltigkeit von Sokrates’ Argumentation gegen Thrasymachos siehe Luke Purshouse: Plato’s Republic, London 2006, S. 22–27; Devin Stauffer: Plato’s Introduction to the Question of Justice, Albany 2001, S. 59–78, 87–120; Rachel Barney: Socrates’ Refutation of Thrasymachus. In: Gerasimos Santas (Hrsg.): The Blackwell Guide to Plato’s Republic, Malden 2006, S. 44–62; Norbert Blößner: Zu Platon, ‚Politeia‘ 352d–357d. In: Hermes 119, 1991, S. 61–73.
- ^ Platon, Politeia 357a–362c. Ayrıca bakınız; Marcel van Ackeren: Das Wissen vom Guten, Amsterdam 2003, S. 124–131; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 269–273.
- ^ Platon, Politeia 362d–367e. Vgl. Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 273–276.
- ^ Platon, Politeia 368a–369a. Ayrıca bakınız; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 276–278.
- ^ Platon, Politeia 369a–376d. Vgl. Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 143–173; Gustav Adolf Seeck: Platons „Schweinestaat“ (Politeia 369b5–372d6). In: Gymnasium 101, 1994, S. 97–111; Catherine McKeen: Swillsburg City Limits (The ‚City of Pigs‘: Republic 370C–372D). In: Polis 21, 2004, S. 70–92.
- ^ Platon, Politeia 374a–376d. Ayrıca bakınız; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 173–195; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 281–285.
- ^ Platon, Politeia 376d–377d. Ayrıca bakınız Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 286–288.
- ^ Platon, Politeia 377b–398b; vgl. 408b–c. Ayrıca bakınız; Stefan Büttner: Die Literaturtheorie bei Platon und ihre anthropologische Begründung, Tübingen 2000, S. 145–155; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 197–268; Michael Bordt: Platons Theologie, Freiburg 2006, S. 135–144.
- ^ Platon, Politeia 398c–412b. Ayrıca bakınız; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 268–351; Stefan Büttner: Die Literaturtheorie bei Platon und ihre anthropologische Begründung, Tübingen 2000, S. 155–159; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 290–294, 296–298.
- ^ Platon, Politeia 412b–414b.
- ^ Platon, Politeia 414b–415d; Ayrıca bakınız; 423c–d. ya da; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 363–377; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 294–296.
- ^ Platon, Politeia 415d–423b. Ayrıca bakınız; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 378–425.
- ^ Platon, Politeia 423b–427c. Ayrıca bakınız; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 426–465.
- ^ Platon, Politeia 427d–432b. Ayrıca bakınız; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 466–486.
- ^ Platon, Politeia 432b–434d. Ayrıca bakınız; Olof Gigon: Gegenwärtigkeit und Utopie, Bd. 1, Zürich 1976, S. 486–496.
- ^ Platon, Politeia 434d–436a. Devlet ve Ruh arasındaki ilişkiye dair bakınız; Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 314–321; Jonathan Lear: Inside and Outside the Republic. In: Richard Kraut (Hrsg.): Plato’s Republic. Critical Essays, Lanham 1997, S. 61–94, hier: 61–80; Otfried Höffe: Zur Analogie von Individuum und Polis (Buch II 367a–374d). In: Otfried Höffe (Hrsg.): Platon: Politeia, 3., bearbeitete Auflage. Berlin 2011, S. 51–69.
- ^ Ayrıca bakınız; Giovanni R. F. Ferrari: The Three-Part Soul. In: Giovanni R. F. Ferrari (Hrsg.): The Cambridge Companion to Plato’s Republic, Cambridge/New York 2007, S. 165–201: 171–174, 200.
- ^ Platon, Politeia 436a–441e. Ayrıca bakınız;. Harald Seubert: Polis und Nomos, Berlin 2005, S. 321–324
- ^ Platon, Politeia 441e–445e./ 449a–450a; karşılaştır; 423e–424a. / 450a–457c.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Devlet Grekce Politeia Politeia Sokrates in saglikli ve mutlu bir toplum hayati icin dusundugu devlet modelini anlatan Platon un bir eseridir Gunumuzdeki devlet felsefesi uzerinde temel kaynaklardan biri olmasi acisindan onemlidir Ayni zamanda mutluluk felsefesi uzerine yazilmis bir metindir Eserde Platon un hocasi olan Sokrates in konusmalari yer almaktadir DevletPoliteiaYazarPlatonUlkeAntik YunanistanDilGrekceKonuSiyaset FelsefesiYayimMO 340 civari Platon Devlet adli eserinde ideal devletin nasil olacagini belirtmistir Bu devlette insanlar uc sinifa bolunmustur Calisanlar isciler ciftciler zanaatkarlar bekciler askerler ve yoneticiler Isci sinifi calisip uretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaclarini karsilar Bekciler sinifi toplum icinde guvenligi ve disariya karsi devletin varligini savunur Yoneticiler sinifi ise devleti yonetir Bu toplumda her sinifin bir erdemi vardir Isci sinifinin erdemi kanaatkar olmak bekci sinifinin erdemi cesaret yoneticilerin erdemi ise bilgeliktir Ayrica bu toplumda kadin erkek esitligi mevcuttur Platon un actigi bu utopik devlet anlayisi yolu gelecekte hem Dogu hem de Bati felsefelerinde temsilciler bulmustur Dogu felsefesinde boyle utopik bir devlet anlayisini Farabi de gormekteyiz Kitaplar1 Kitap Adalet uzerine tartismalar Giris Kitap Sokrates in anlatici olarak sahneye ciktigi bir cercevede baslar Glaukon ile birlikte Atina dan Pire ye Bendis solenine katilmak uzere yola cikmislardir Eve donus yolunda henuz Pire de iken yollari solene katilan bir grup insan tarafindan kesilir Sokrates onu kalmaya ikna eden bu grupla birlikte Polemarkhos un evine dogru yola koyulur Sokrates Polemarkhos un evinde onun yasli babasi Kephalos ile sohbet eder Ikili arasinda yasliligin avantajlari ve dezavantajlari uzerine gerceklestirilen sohbet zenginligin faydalari uzerine yapilan bir baska sohbet ile surdurulur Kephalos a gore zenginlik zengin kisinin kimseye borclu olmamasi hasebiyle faydali ve onemlidir Ote yandan zengin insan diger insanlari kandirmak ve yalan soylemek zorunda da kalmamaktadir Ona gore zengin insanin kotuluk yapmasi icin hicbir sebep yoktur Kephalos yabancilarin emanetine saygi gostermeyi ve dogru olanin daima soylenmesini adalet olarak kabul etmektedir Bu duruma karsin Sokrates bir deliye gercegi soylemenin ya da o deliden o delirmeden once ondan alinmis olan silahlari geri vermenin adil bir davranis olamayacagini ifade eder Kephalos Sokrates in tezini kabul eder Polemarkhos Tartismaya mudahale eden Polemarkhos babasi Kephalos ile ayni dusunceleri savunmaktadir Polemarkhos a gore dostlara faydali dusmana zararli olmak gerekmektedir Buna gore Sokrates in ornek gosterdigi sonradan deliren kisi bir dost ise onun iyiligini dusunen kisi silahlar ona ait olsa bile silahlarini ona geri vermeyerek adil bir davranis sergilemektedir Ote yandan Polemarkhos dusmanlara sadece kotulugun borclu oldugu inancini tasimaktadir Polemarkhos un iddialarina karsin Sokrates aslinda iyi ve adil olan bir insanin yanlis bir bicimde dusman olarak gorulebilecegi bir durumu ele alir Buna gore iyi bir insani yanlis olarak dusman olarak kabul eden kisi adil degildir Ancak dusmanini tanimadigi icin kendi davranisini adil kabul etmektedir Nesnel olarak ise boyle bir insana kotuluk yapmak dogru degildir Bu duruma alternatif olarak sadece iyi insanlara iyi davranmak ve kotu insanlara kotu davranmak dusunulebilir Ancak bu sefer de sadece kotu insanlar ile arkadas olanlar arkadaslarina kotulukte bulunmak zorunda kalirken dusmanlarina iyilikte bulunmak durumunda olmaktadirlar Konu ile alakali Sokrates in one surdugu bir diger tez oldukca dikkat cekicidir Buna gore insan zarar verdigi her seyi daha kotu yapmaktadir Kotu bir insana kotu davranmak onu daha da kotu yapmaktadir ve dolayisiyla adaletsizce davranmaktadir Adil olan bir insan ise boyle bir davranistan sakinmalidir Thrasymakhos Polemarkhos ve Sokrates arasinda gecen konusmalari sabirsizca dinleyen Thrasymakhos soze girerek Sokrates in bos konustugunu sorulara yanit vermek yerine soru sorup durdugunu ve adaletin ne oldugunun yanitinin kendisinde oldugunu iddia eder Thrasymakhos a gore adalet ya da adil olan her sey guclunun isine gelen seydir Ona gore devletler yoneticiler tarafindan kendilerine uygun gelecek sekilde kanunlar koymakta ve bu sayede adaleti adilligin ne oldugunu belirlemektedirler Sokrates Thrasymakhos un bu iddialarina karsilik devlet yoneticilerinin de hata yapabilecegi gercegini one surerek bir devlet yoneticisinin istemeden de olsa hata yaparak esasen isine gelmeyen bir seyi kanun olarak aciklayabilecegini one surer Bu ornege gore adalet Thrasymakhos un iddia ettigi gibi her zaman guclunun yaninda olamamaktadir Bu esnada Kleitophon soze girerek adil olanin guclunun isine gelip gelmesinden bagimsiz olarak guclunun istedigi oldugunu soyler Thrasymakhos bunu kabul etmeyip adaletin gucluye hizmet ettigini yeniden vurgular Sik sik soze giren Sokrates karsilikli atismalar halinde devam eden konusmalarda Thrasymakhos un tezini curutmeye calisir Sokrates ile olan konusmasi sonrasi Thrasymakhos uzun bir monolog ile kendisinin adaletten ne anladigini anlatir Ona gore siddet kullanan vatandaslarini soyan ve onlari kolelestiren bir yonetici en adaletsiz insanlardan birisidir ancak ayni zamanda bu insan en mutlu insanlardan da birisidir Buna karsilik durust ve adil insanlar rusvet yememeleri ile hem sevilmez hem de is hayatinda durustlukleri sebebiyle kendilerine zarar vermektedirler Ozetle Thrasymakhos un anladigi sekliyle adaletsizlik makul olandir One surulen bu tezlere cevaben Sokrates cesitli sorular ile Thrasymakhos u anlamaya calisir Burada ele alinan dusuncelerden birisi de guclu ve basarili calismanin diger insanlar ile birlikte calismayi gerekli kildigi meselesidir Adil olmayan bir yonetici eger gercekten adil degilse onunla birlikte calisan insanlara da adil bir bicimde davranmayacaktir Ancak bu durum yoneticinin kendi kuyusunu kazmasi anlamina gelmektedir Yani adil olmayan insanlarin basariya ulasmak yolunda tek cozumleri kendi aralarinda birbirleri ile olan iliskilerinde birbirlerinin haklarini gozetmeleri ve birbirlerini adil bir bicimde degerlendirmeleridir Sokrates in one surdugu bu ornege gore adil olmayan insanlar da basarilarini adaletsizlige degil kendi iclerinde sagladiklari adalete borcludurlar Diyalogun sonunda nihayet Thrasymakhos Sokrates karsisinda pes etse de fikrini degistirmemistir 2 Kitap Devlet teorisine giris Sokratesin adalet anlayisina itirazlar Ilk kitapta Sokrates Thrasymakhos u inandirmayi basarmisti Platonun yetiskinlik doneminde yazildigi bilinen Ikinci kitap Glaukon un Sokrates in iddialarinin inandiriciliktan uzak oldugunu ileri surmesi ile baslar Bu bolumde Sokrates manidar bir bicimde ilk kitap hakkinda konu kapandi saniyordum meger hepsi bir girismis diyerek birinci kitabi devlet teorisi oncesi bir giris olarak niteler Glaukon a gore Sokrates adaleti adaletin kendisi icin degil adil olmanin getirdigi avantajlardan oturu overek goklere cikarmaktadir Peki adalet getirecegi avantajlar san ve sayginlik otesinde de sirf kendisi ugruna cabalanmaya deger bir sey midir Glaukon un bu meseleyi ele alirken savundugu dusunce oldukca ilginctir Ona gore adil olmak insanin kendisine fayda saglayacagini ya da zarar gelmeyecegini bildigi bir toplumsal uzlasma ve anlasmadir Negatif sonuclara maruz kalmayacagini bilen her insan adaletten uzak olmayi tercih edecektir Zira bu sayede adaletsizligin sagladigi faydalardan yararlanacak ama zararlardan ise etkilenmeyecektir Ote yandan adaletsizlik sonucu ortaya cikan zarar adaletsizligin saglayacagi yarardan daha buyuktur ve kimse bu zarara ugramak istememektedir Bu durumdan oturu boylesi bir zararin onune gecmek amacli adaletsizligin yasaklanmasi gerektigi konusunda uzlasilmistir Ve buna verilen ad da adalettir Adalet toplum tarafinda arzu edilmekte ve adilce davranislar odullendirilmekte ve ovulmektedirler Yani adalet kendisinden oturu degil daha ziyade yukarida ozetlenen sebeplerden oturu istenen bir seydir Oyleyse kimsenin farkinda olmadan adaletsizlik yapmak ama buna ragmen yine de adil gibi gorunmek buyuk bir erdemdir Glaukon iddialarini orneklendirmek icin buldugu bir yuzuk ile gorunmezlik kazanan Lidyali coban Gigis in efsanevi hikayesini aktarir Gyges gorunmezlik sayesinde turlu oyunlarla kralicenin kanina girerek kralin tahtini ele gecirmistir Tum bu ornekler Glaukon a gore adaletin anlamsiz ve ugrunda cabalanacak bir sey olmadigini gozler onune seren orneklerdir Glaukon un aciklamalarini takiben soze giren Adeimantos tanrilarin adaletsizligi cezalandiracaklarinin bilindigini ancak alinan bu cezalarin tanrilara rusvet kurban hediye vs verilerek asilabilecegi tezini ileri surer Eger bu dogru ise adaletin kendisi gerekli degil onun izlenimini uyandirmak daha yerindedir Sokratesin yaniti Bu iddialara yanit olarak Sokrates adaletin anlasilabilmesi icin onun sosyal ve toplumsal bir baglamda ele alinmasi gerektigini soyler Metnin yazildigi donemde bu sosyal baglam icinde yasanilan yunan sehir devletidir Boylesi bir devletin meydana gelisi is bolumunun gerekliliginin ve isleri paylasmanin zorunlulugunun bir sonucudur Zamanla kendi aralarinda takas yaparak gecimlerini surduren kucuk gruplardan parayi kullanmaya baslayan buyuk topluluklar meydana gelir Baslangicta basit ve mutlu gibi gozuken boyle bir devlette yasam devletin uyelerinin artmasi sonucu yetersizlesmeye baslar Yetersizlik komsu ulkelere savas ilan etme durumu ile sonuclanir Bir devlet savasa hazirlikli olmali ve bir devlet savasa hazirlikli olmak istiyorsa profesyonel askerlere sahip olmalidir Bu sekilde Sokrates cesitli is gruplarinin meydana gelislerini ve meydana gelis sebeplerini anlatir 3 Kitap Ideal devlette adalet Bekci problemi Sokrates bir onceki kitapta devletin savas ile yuzlesmesi ve dolayisiyla savascilara ve askerlere ihtiyac duyulduguna degindikten sonra dis guclere karsi mucadele etmek uzere egitilecek olan bu insanlara bekci adini verir Bekciler meslekleri geregi kuvvetli insanlardir Bu durum dis gucler icin mantikli bir tehdit olsa da bekcilerin dogru egitilmedigi durumlarda devletin kendi uyeleri ya da sivil halk icin tehlikeli olabilmektedir Bu nedenden oturu bekcilerin kendi halklarina karsi kuvvetlerini kullanmamalari icin belirli onlemler alinmalidir Bu onlemlerden birisi bekcilerin dogasini sirf askerlik egitimi ile doldurmaktan ziyade bekcileri muzik ile egiterek onlarin tabiatini yumusatmaktir Bekcilerin egitimi Iyi duzenlenmis bir devlette bekcilerin egitimi azimsanmayacak derecede oneme sahip olan bir meseledir Bekciler hem vucuden kuvvetli olacak sekilde yetismeli hem de zihnen zeki ve yumusak huylu olmalidirlar Vucut egitimi Gymnasion larda verilirken zihni egitim ancak muzik ile mumkundur Zira buyuk sairlerden sayilan Homeros ve Hesiodos sair olmanin da otesinde tanrisal bilgileri aktaran otoriteler olarak gunyuzune cikmaktadirlar Bunlarin disinda Lirikci Pindaros ile trajedi yazari Eshilos da verilen muzik egitimi dahilinde okunan yazarlandandir Sairler tanrilardan bahseder dunyanin duzenini ve insanin sorumluluklarindan soz ederler Onlarin eserlerinde dile gelen sohret saygidegerlik ve adalet anlayisi tum halkin ahlak anlayisini etkilemektedir Kucuk cocuklara anneleri tarafindan masal olarak anlatilan mitler de bu kategori icerisine girerek yetismekte olan cocuklarin tabiatini etkilemektedir Sokrates bu noktada cocuklara bu tur mitlerin anlatilmasinin onlarin yetismesinde ve karakterlerinde ongorulemez kotu etkilere sebep olacagini iddia eder Sairlerin tanrilara bir takim kotu ozellikler yuklemeleri Sokrates icin anlasilmazdir Mitlerde bahsedilen tanrilar durust degillerdir sozlerinde durmaz ve yeri geldiginde kendi anne babalarina karsi dahi siddet kullanabilirler Sokrates in gozundeki tanri ise tum kotu davranislardan muaf ve saf iyi oldugu icin mitlerde bahsi gecen tanrilar Sokrates e gore sairlerin yalan yanlis anlatilarindan ibarettir Cocuklara bu tip yalanlarin anlatilmasi onlari olsa olsa bu kotu davranislara motive edecek kotu ornek olacaktir Boylesi bir egitimin insanlari kotulestirecegine inanan Sokrates tanrinin daimi iyi olusunu cocuklara anlatmalidir Bu sayede gelecek nesil iyi huylu olacak ve kotu davranislari ile mitlerde anlatilam tanrilara ozenmeyecektir Ote yandan Sokrates e gore cehennemin Hades tarafindan korkunc bir bicimde anlatilmasi da dogru degildir Bu anlati olumden korkmaya vesile olmaktadir ki olumden korkan vatandaslarin savas meydanlari cesaret gostermesi mumkun degildir Ozetle Sokrates egitimin icerigini ahlaksal dogru davranislarla doldurarak gelecek neslin iyi huylu olarak yetistirilebilecegine inanmaktadir Ote yandan Sokrates farkli muzik tonlamalarinin enstruman ve ritimlerin insanin ruhani gelisimine katkida bulundugunu dusunmektedir Ona gore muzik insanin en derinine temas edebileceginden muzik egitimi ahlaki anlamda her insani dogru davranisa motive etmektedir Tum bunlarin disinda yalnizca vucudu egiterek zihin egitimini aksatmaktan kacinilmalidir Devlet yonetimi kime devredilmeli Sokrates e gore devlet yonetimi ancak uzun bir zaman icerisinde kendisini kanitlamis insanlara devredilebilir Kendi egitim duzenlemesi ile Sokrates butun eski mitleri yok etmek ve kendisinin eski bir efsaneyi devralarak buldugu yeni bir mit devreye sokmak istemektedir Sokrates bu mite kimsenin inanmayacaginin pek tabii farkindadir Soylu bir yalan diye adlandirdigi mite gore ulkenin butun vatandaslari kardestirler Kardes olan bu vatandaslarin bazilarinin ozu altinken bazilarininki gumustur Tum bu vatandaslarin nitelikleri iste bu ruhlarinin ozune baglidir Insanlar ne tur bir metal oze sahip olduklarina bagli olarak devlette bazi fonksiyonlar ustlenebilme sanslarina sahiptir Buna gore altin ozluler yonetici olabilecekken gumus oz bekcilige uygun kilmaktadir Demir ya da bronz ozluluk ise insani ciftci ya da zanaatkar kilmaktadir Buna gore halk Yoneticiler bekciler ve isciler olmak kaydiyla 3 farkli gruba bolunmustur Sokrates metal ozu sahip olma fenomeniyle mitik bir anlatiyi kullanarak kendisinin ideal kabul ettigi bu sistemi insanlarin ozune gore sosyal gecislerin Ciftciden yoneticiye ya da tersi yonde mumkun olacagi bir sistem olarak hayal eder Bekcilerin gorevleri ve yasam tarzlari Sokrates bekcilerin asket benzeri bir yasam surmeleri gerektigi tezini ileri surer Ona gore bekciler hayat icin ihtiyac duyulanin otesinde varlik sahibi olmamalidirlar Adeimantos bu durumun bekcileri mutsuzluk icine surukleyecegi dile getirir Zira normal isciler bile bekcilerin ustunde varlik sahibi olabilecektir Bunun uzerine Sokrates hem zenginligin hem de fakirligin meslek hayatinda yaraticiligi oldurdugu ve bu sebeple istenmeyen seyler olduklarini iddia eder Bekciler askeri gorevleri disinda farkli gorevlere de sahiptir Onlar ulkedeki stabiliteyi surekli kontrol etmeli ve nufusun kontrollu bir sekilde artmasini saglamalidirlar Ote yandan bekciler zararli yenilikleri durdurmada da sorumluluk ustlenmelidirler 4 Kitap Sosyal ve vicdani ic adalet Siniflar arasi adalet Ideal bir devlette bilgelik cesaret ihtiyat ve adalet en onemli erdemlerdendir Bilgelik yalnizca toplumun ufak bir kismini olusturan insanlarda gorulur ve bu insanlar da Sokrates e gore yonetici olmalidirlar Cesaret bekcilerin gorevlerini yerine getirmek icin ihtiyac duyduklari bir ozellik iken ihtiyat devlet ici uyumda kendisini gostermektedir Buna gore nitelik olarak iyi olanin nitelik olarak kotu olandan daha ustun bir konumda olmasi herkes tarafindan uygun bulunacak bir durumdur Ihtiyatlilik erdemi toplum ici uyumu beraberinde getirdiginden yalniz tek bir sinifa ozgu degildir Boylesi bir devlet ahenk icinde yasayan bir toplumu meydana getirir Adalet ise Sokrates in ele aldigi sekli ile herkesin kendine duseni ve kendi yeteneklerine ve ozune uygun olani yapmasidir Idiopragie Adaletsizlik yeteneksiz insanlara sorumluluk gerektiren kararlari aldirmak ya da basit isler ile kapasitesi yuksek bir insani bos yere mesgul etmektir Adaletin insan ruhu ile iliskisi Sosyal adaletin gerekliliklerini siraladiktan sonra Sokrates insan ruhunun da ayni kendi siniflandirdigi toplum siniflari gibi 3 farkli parcadan olustugunu ileri surer Bu uc temel ogeyi aciklamak adina Sokrates susamis bir insan ornegi verir Susayan bir insanin su icmek istemesi cok dogal olsa da insan su icmeme kararini verebilecek bir konumda bulunmaktadir Buna gore susuzluga sebep olan arzu insanin bir kismini olusturuyorsa su icmeme kararini verebilecek olan kisim insanin diger bir kismini olusturmaktadir Dusunce ile verilen bir kararin uygulamaya gecirebilmesi icin onun arzulanmasi da gerekmektedir Iste bu asamada da cesaret adi verilen insanin diger bir parcasina ihtiyac duyulmaktadir Zeka bir insanda bilgeligi getiren kisimdir ve bu nedenle yonetmeye layiktir Cesaret sahip olan ruh kismi ise bekcilik icin dikilmis kaftandir 5 Kitap Ideal devletin radikal sonuclari Aile nin yok edilmesi Devlet in besinci kitabinda Sokrates Adeimantos un ricasi uzerine hassas bir konu hakkinda konusmaya baslar Bu konu arkadaslar arasinda her seyin ortak olmasi meselesidir Ideal bir devlette bekciler ve yoneticiler birbirleriyle arkadas olmalidirlar Bekcilerin mulk sahibi olmalari zaten yasaktir Bunun otesinde Sokrates e gore en ozel alanlardan birisi olan aile hayati ortadan kaldirilmalidir Bu bolumde Sokrates in cinsiyet hakkindaki dusuncelerine de yer verilir Bekciler ve yoneticiler eslestirilerek ojenik ile toplum gelistirilmelidir KahramanlarSokrates baskahraman Kephalos Thrasymachus sofist Glaukon Adeimantus Polemarkhos Cleitophon Charmantides Lysias Euthydemus NiceratusTurkce CevirileriRohde Georg 1946 Eflatun Devlet Ankara MEB Eyuboglu Sabahattin Cimcoz Mehmet Ali 1959 Eflatun Devlet Istanbul Hurriyet Demirhan Huseyin 1973 Platon Devlet Istanbul Remzi Akderin Furkan 2015 Platon Devlet Istanbul Say yayinlari Kaynakca Bendis soleni hakkinda bakiniz Bendideia Silvia Campese Silvia Gastaldi Bendidie e Panatenee In Mario Vegetti Hrsg Platone La Repubblica Bd 1 Napoli 1998 S 105 131 Platon Politeia 327a 328c Giris konusmasinin onemi hakkinda bakiniz Polis und Nomos Berlin 2005 S 216 f Thomas Alexander Szlezak Platon und die Schriftlichkeit der Philosophie Berlin 1985 S 271 277 Platon Politeia 328c 331d Devin Stauffer Plato s Introduction to the Question of Justice Albany 2001 S 21 26 Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 218 f Darren J Sheppard Plato s Republic Edinburgh 2009 S 25 28 Platon Politeia 331d 332c Platon Politeia 332c 335b Ayrica bakiniz Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 219 Platon Politeia 335b 336a Ayrica bakiniz Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 219 f Zur Beurteilung der Qualitat von Sokrates Argumentation gegen Polemarchos bkz Luke Purshouse Plato s Republic London 2006 S 18 21 Devin Stauffer Plato s Introduction to the Question of Justice Albany 2001 S 26 55 Platon Politeia 336b 339e Platon Politeia 340a 343a Platon Politeia 343b 344c Ayrica bakiniz Devin Stauffer Plato s Introduction to the Question of Justice Albany 2001 S 78 86 Platon Politeia 344d 349a Thrasymakhos un konumu hakkinda bakiniz Devin Stauffer Thrasymachus Attachment to Justice In Polis 26 2009 S 1 10 und die dort S 3 Anm 3 genannte Literatur Mark Piper Doing Justice to Thrasymachus In Polis 22 2005 S 24 44 und die dort S 29 Anm 3 genannte Literatur Platon Politeia 349b 354a Zur Stichhaltigkeit von Sokrates Argumentation gegen Thrasymachos siehe Luke Purshouse Plato s Republic London 2006 S 22 27 Devin Stauffer Plato s Introduction to the Question of Justice Albany 2001 S 59 78 87 120 Rachel Barney Socrates Refutation of Thrasymachus In Gerasimos Santas Hrsg The Blackwell Guide to Plato s Republic Malden 2006 S 44 62 Norbert Blossner Zu Platon Politeia 352d 357d In Hermes 119 1991 S 61 73 Platon Politeia 357a 362c Ayrica bakiniz Marcel van Ackeren Das Wissen vom Guten Amsterdam 2003 S 124 131 Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 269 273 Platon Politeia 362d 367e Vgl Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 273 276 Platon Politeia 368a 369a Ayrica bakiniz Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 276 278 Platon Politeia 369a 376d Vgl Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 143 173 Gustav Adolf Seeck Platons Schweinestaat Politeia 369b5 372d6 In Gymnasium 101 1994 S 97 111 Catherine McKeen Swillsburg City Limits The City of Pigs Republic 370C 372D In Polis 21 2004 S 70 92 Platon Politeia 374a 376d Ayrica bakiniz Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 173 195 Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 281 285 Platon Politeia 376d 377d Ayrica bakiniz Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 286 288 Platon Politeia 377b 398b vgl 408b c Ayrica bakiniz Stefan Buttner Die Literaturtheorie bei Platon und ihre anthropologische Begrundung Tubingen 2000 S 145 155 Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 197 268 Michael Bordt Platons Theologie Freiburg 2006 S 135 144 Platon Politeia 398c 412b Ayrica bakiniz Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 268 351 Stefan Buttner Die Literaturtheorie bei Platon und ihre anthropologische Begrundung Tubingen 2000 S 155 159 Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 290 294 296 298 Platon Politeia 412b 414b Platon Politeia 414b 415d Ayrica bakiniz 423c d ya da Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 363 377 Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 294 296 Platon Politeia 415d 423b Ayrica bakiniz Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 378 425 Platon Politeia 423b 427c Ayrica bakiniz Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 426 465 Platon Politeia 427d 432b Ayrica bakiniz Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 466 486 Platon Politeia 432b 434d Ayrica bakiniz Olof Gigon Gegenwartigkeit und Utopie Bd 1 Zurich 1976 S 486 496 Platon Politeia 434d 436a Devlet ve Ruh arasindaki iliskiye dair bakiniz Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 314 321 Jonathan Lear Inside and Outside the Republic In Richard Kraut Hrsg Plato s Republic Critical Essays Lanham 1997 S 61 94 hier 61 80 Otfried Hoffe Zur Analogie von Individuum und Polis Buch II 367a 374d In Otfried Hoffe Hrsg Platon Politeia 3 bearbeitete Auflage Berlin 2011 S 51 69 Ayrica bakiniz Giovanni R F Ferrari The Three Part Soul In Giovanni R F Ferrari Hrsg The Cambridge Companion to Plato s Republic Cambridge New York 2007 S 165 201 171 174 200 Platon Politeia 436a 441e Ayrica bakiniz Harald Seubert Polis und Nomos Berlin 2005 S 321 324 Platon Politeia 441e 445e 449a 450a karsilastir 423e 424a 450a 457c