Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Haziran 2020) () ( |
Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır. Sıklıkla adaletin genel tartışması felsefe, dinbilim ve dindeki genel durumu ve hukuk bilimi ve hukukun uygulanması gibi prosedürel adalette bulunan iki farklı alana yoğunlaşır.
Adalet kavramının içerik ve değeri, her kültürde değişiklik gösterir. Adaletle ilgili ilk teoriler Devlet adlı eserinde Platon tarafından ve "Nicomachean Ethics" adlı eserinde Aristoteles tarafından ortaya konulmuştur. Tarih boyunca birçok teori geliştirilmiştir. İlahi emir teorisi savunucuları adaletin Tanrı tarafından sağlandığı görüşündedirler. 1600'lü yıllarda John Locke gibi teorisyenler doğa kanunlarını savundular. Toplumsal sözleşme geleneğindeki düşünürler adaletin ilgili herkesin ortak uzlaşmasından kaynaklandığını savundular. 1800'lü yıllarda John Stuart Mill'inde dahil olduğu Yararcılık kuramı düşünürleri adaletin en iyi sonuçları doğuran durum olduğunu savundular. teorileri neyin dağıtıldığı, kimlere dağıtıldığı ve doğru oranda dağıtımın ne olduğu ile ilgilenir. Egaliteryanlar adaletin sadece eşitlik koordinatları çerçevesinde var olabileceğini savundular. John Rawls adaletin, özelliklede dağıtımcı adaletin hakkaniyetin bir formu olduğunu bir toplumsal sözleşme argümanı kullanarak göstermiştir. Mülkiyet hakları teorisyenleri de (Robert Nozick gibi) dağıtımsal adaletin sonuç odaklı bir görüşünü benimserler ve mülkiyet haklarına dayanan adaletin bir ekonomik sisteminin refah düzeyini mümkün olan en yüksek seviyeye taşıyacağını savunurlar. Cezalandırıcı adalet teorileri yanlışların cezalandırılması ile ilgilenir. Onarıcı adalet mağdurların ve faillerin ihtiyaçlarına odaklanan bir yaklaşımdır.
Harmoni
Devlet adlı eserinde Plato, Sokrates'in hem adil bireyi hem de adil devleti kapsayan adalet argümanını kullanır. Adalet bir bireyin veya devletin farklı parçalarının uyumlu ilişkisidir. Bu bağlamda Plato'ya göre adalet kişinin kendine ait olana sahip olması ve kendine ait olanı yapmasıdır. Adil bir birey doğru yerde, elinden gelenin en iyisini yapan ve aldığının karşılığını eşit olarak veren kişidir. Bu hem bireysel hem de evrensel düzeyde geçerlidir. Bir bireyin ruhunun üç temel parçası vardır – akıl, maneviyat ve arzu. Aynı şekilde bir devletin de üç temel parçası vardır. Sokrates burada düşüncesini açıklamak için bir at arabalı asker örneğini kullanır: at arabası işler çünkü iki atın gücü sürücü tarafından yönlendirilmektedir. Bilgelik aşıkları, felsefeciler yöneten olmalıdır çünkü sadece onlar iyinin ne olduğunu anlarlar. Eğer biri hasta ise doktora gider, çiftçiye değil, çünkü doktor sağlık konusunda uzmandır. Aynı şekilde birey, devletini, insanlara onlar için iyi olan yerine ne istediklerini vererek daha fazla güç kazanmak isteyen bir politikacıya değil, iyi ve doğrunun ne olduğunu anlayan bir uzmana teslim etmelidir. Sokrates bu durumu açıklamak için gemi benzetmesini kullanıyor: adil olmayan devlet açık denizde güçlü ama sarhoş bir kaptan tarafından idare edilir ve kaptanın kendilerine geminin rotası konusunda daha fazla güç vermesi için kaptanı manipüle etmeye çalışan güvenilmez danışmanlar ve geminin limana nasıl ulaşacağını bilen tek kişi olan navigasyon uzmanı vardır. Sokrates'e göre geminin limana ulaşmasının tek yolu navigasyon uzmanının kontrolü ele almasıdır.
İlahi Emir
İlahi emir teorisinin savunucuları, adaletin ve aslında ahlakın bütününün, Tanrı'nın yetkili emri olduğunu iddia ederler. Örneğin cinayet yanlıştır ve cezalandırılmalıdır çünkü Tanrı böyle söylemektedir. Teorinin bazı versiyonları insanlıkla olan ilişkisinin doğası gereği, diğer versiyonlar Tanrı'nın iyiliğin kendisi olduğu ve söylediklerini yapmanın herkesin çıkarına olacağından dolayı Tanrı'ya itaat edilmesi gerektiğini ileri sürer.
adlı diyaloğunda Plato'nun, İlahi emir teorisi hakkında bir tefekkürü bulunabilir. adı verilen tefekkür su şekilde ilerler: "Tanrı tarafından verilen emir iyi olduğu için mi Tanrı tarafından emir verilmiştir, yoksa verilen emir Tanrı tarafından verildiği için mi iyidir?" Çünkü eğer ikincisi doğru ise adalet keyfi bir durum olabilir; eğer birincisi doğru ise ahlak Tanrı'nın üzerinde bir düzeyde olabilir, bu da onu ahlaki bilgi açısından sadece taşıyıcı durumuna getirir. Immanuel Kant ve C. S. Lewis tarafından iki bağlamda popüler olan bir yanıt, nesnel bir ahlakın varlığının Tanrı'nın varlığını ifade ettiğinin veya tam tersini iddia etmenin tümüyle geçerli olduğudur.
Doğa Kanunu
Adaletin doğa kanunlarının bir parçası olduğunu savunanlar için (ör., John Locke), adalet herhangi bir girişim ya da seçimden doğal olarak türeyen sonuçlar sistemini içerir. Bu sistem fizik kurallarına benzerlik taşır: Newton'un üçüncü hareket kanunu "her hareket için ters yönde ve eşit bir tepki vardır" da olduğu gibi adalet de aynı şekilde bireylerin veya grupların tam olarak hak ettiği veya layık olduklarını almasını gerektirir. Adalet bu açıdan, evrensel ve mutlak bir kavramdır: kanunlar, prensipler, dinler vb. sadece bu kavramı kodlama girişimidir ve bazen adaletin gerçek doğasına tamamıyle zıt sonuçlar ortaya çıkar.
Despotizm ve şüphecilik
Plato'nun Devlet eserindeki karakter Thrasymachus adaletin güçlünün istekleri; yani güçlü ve kurnaz bir liderin insanların üzerinde empoze ettikleri olduğunu savunur.
Ortak Anlaşma
Toplumsal sözleşme savunucuları adaletin ilgili herkesin ortak uzlaşmasından veya başka versiyonlarda, eşitlik ve önyargının olmaması gibi kuramsal şartların geçerli olduğu durumlardan türediği konusunda hemfikirdirler; . Bu konuya aşağıdaki "Hakkaniyet olarak adalet" bölümünde değinilmektedir. Önyargının olmaması anlaşmazlık (ya da bir duruşma) içinde olan tarafların eşit şartlarda bulunmasına atfen kullanılır.
İkincil Değer
John Stuart Mill'de dahil olmak üzere yararcılık teorisi düşünürlerine göre, adalet düşündüğümüz kadar temel bir değer değildir. Daha çok, doğruluk ve sonuççuluk gibi daha basit standardlardan türemiştir. En doğrusu en iyi sonuca (genellikle ortaya çıkan toplam ya da ortalama refah ile ölçülür) sahip olandır. Yani adaletin temel prensipleri en iyi sonuçlara sahip olanlardır. Bu kurallar anlaşmaları tutmak gibi basit şeyler olabilir, ancak, eşit oranda, sonuçlar hakkındaki gerçeklere bağlı olarak, olmayabilirde. Her iki durumda da, önemli olan sonuçlardır ve eğer adaletin bir önemi varsa, bu temel standardtan türemiş olduğu şekliyledir. Mill, iki doğal insan eğiliminden türediğini savunarak adaletin çok önemli olduğu yanlış inancımızı açıklamaya çalışıyor: bize zarar verenlerden intikam almak veya nefsi müdafa ve sempati, kendimizi hayali olarak başkasının yerine koyabilme kabiliyeti. Yani biz, zarar gören birini gördüğümüzde kendimizi onun yerine koyarız ve onun adına intikam almak isteriz. Eğer bu süreç bizim adalet hakkındaki duygularımızın kaynağı ise, bunlara fazla güvenemeyiz.
Dağıtımsal adalet teorileri
Dağıtımsal adalet teorilerinin üç soruya cevap vermesi gerekir:
- Hangi maddi değerler dağıtılacak? Malvarlığı, güç, saygınlık, fırsatlar veya bunların bir kombinasyonu mu?
- Kimler arasında dağıtılacak? İnsanlar(ölü, yaşayan, gelecek), düşünen varlıklar, tek bir toplumun üyeleri, uluslar ?
- Doğru dağıtım nedir? Eşit, meritokratik, sosyal sınıfa göre, göre, mülk hakları ve barışçıl koşullarda?
Dağıtımsal adalet teorisyenleri genelde kimin uygun görülen dağıtımı yapmaya gücü olduğu sorusunu cevaplamaz. Bununla birlikte mülkiyet hakları teorisyenleri ideal bir dağıtım şekli olmadığını savunurlar. Aksine, dağıtım basitçe yasal iletişim ve işlemler sonucunda ortaya çıkan dağıtım şekline dayanmalıdır. (yani gayri resmi olmayan işlemler). Bu bölüm çok benimsenen dağıtımsal adalet teorilerini ve bu sorulara cevap verme girişimlerini açıklar.
Sosyal adalet
Sosyal adalet bireyler arasındaki ve bireylerin toplumla olan adil ilişkileri ile ilgilenir, bunu da ayrıcalıkların, fırsatların ve refahın nasıl dağıtılacağını belirleyerek yapar. Sosyal adalet sosyal mobilite ile de yakından ilgilidir. Sosyal mobilite, özellikle bireylerin veya ailelerin kolaylıkla sosyal sınıflandırma sistemi içerisinde hareket edebilmesi ile ilgilidir. Sosyal adalet, bütün insanların ortak ahlaki değerlere sahip küresel bir toplum olduğunu öngören kozmopolitlikten farklıdır. Sosyal adalet aynı zamanda, bütün insanların sınıf, değer ve haklar açısından eşit olduğu egaliteryanlıktan da farklıdır çünkü bütün sosyal adalet teorileri eşitliği öngörmez. Örneğin, toplumbilimci adalet kavramının köklerinin her insanın yaptığı katkılar oranında karşılık alması gerekliliğine dayandığını öne sürmüştü. Ekonomist Friedrich Hayek, adaletin bireysel davranış ve öngörülemeyen market güçlerinin bir sonucu olduğunu söyleyerek, sosyal adalet kavramının anlamsız olduğunu savundu. Sosyal adalet, bir işbirliği veya uzlaşma sürecince olup ortak özelliklere sahip olan bireylerin arasındaki adil ilişkilerle ilgilenen ilişkisel adalet kavramıyla çok yakından ilgilidir.
Hakkaniyet
John Rawls, "Bir Adalet Teorisi" adlı eserinde bir toplumsal sözleşme argümanını kullanarak adaletin, özelliklede dağıtıcı adaletin bir tür hakkaniyet (ürünlerin eşit dağıtımı) olduğunu gösterir. Rawls bizden, kişiliğimiz, sosyal sınıfımız, ahlaki karakterimiz, refah düzeyimiz, yeteneklerimiz ve hayatla ilgili planlarımız hakkındaki bütün bilgiden uzak tutan bir cehalet perdesi arkasında olduğumuzu hayal etmemizi ister ve sonradan perde kaldırılmış olsa ve kendimiz için yapabileceğimizin en iyisini yapacak olsak hangi adalet teorisini seçeceğimizi sorar. Bu durumda tam olarak kim olduğumuz hakkında bilgimiz yoktur ve kararı kendi lehimize çeviremeyiz. Yani cehalet durumunda karar hakkaniyeti temsil eder çünkü bencil önyargıyı dışarıda bırakır. Rawls'un argümanına göre her birimiz toplam ya da ortalama katkıyı en üst düzeye çıkaracak olan yararcılık teorisini reddederiz çünkü sonuçta başkalarının daha büyük faydası uğruna bizim kendi iyiliğimizin feda edilme ihtimali vardır. Bunun yerine Rawls'un "adaletin iki prensibi"'ni benimseriz:
- Her insan, diğer herkes için özgürlük kuramlarıyla uyumlu, en geniş kapsamlı temel özgürlükler hakkına sahip olmalıdır.
- Sosyal ve ekonomik eşitsizlikler o şekilde ayarlanmalıdır ki:
- en kötü durumda olana en fazla fayda sağlamalıdır ve
- bu fırsatların adil eşitliği şartları altında olmalıdır.
Bu kurgulanmış seçim, bu prensiplerin bizim için adaletin prensipleri olarak sağlamasını yapar çünkü adil bir karar verme sürecinde bunlarla mutabık olurduk. Rawls'un teorisi dağıtımı yapılacak iki grup öğe belirler. Birincisi özgürlük hakları ikincisi ise servet, gelir ve güç gibi sosyal ve ekonomik öğelerdir. Rawls bu iki farklı gruba iki farklı dağıtım şekli önerir. Buna göre özgürlük haklarının toplumun üyelerine eşit dağıtımı yapılması gerekir. Eğer sosyal ve ekonomik öğeler bireylerin çabası veya ihtiyacı göz önüne alınarak dağıtıldığında (eşit olmayan dağıtım) en kötü durumdaki bireylerin durumunda bir iyileşme olmuyorsa eşit dağıtım yapılmalıdır.
Bir anlamda, dağıtımsal adalet teorileri herkesin hakettiğini elde etmesi gerektiğini savunabilir. Teoriler neyin hakedildiği konusunda ayrılırlar. Teoriler arasındaki temel ayrım: Öğeler eşit mi dağıtılmalı mı? Yoksa çok çalışmak gibi faktörlere bağlı olarak eşit dağıtılmamalı mı? sorgusundan kaynaklanır.
Meritokratik teorilere göre, özellikle servet ve sosyal sınıf gibi değişkenler yetenek ve çok çalışma gibi bireysel özelliklere bağlı olarak dağıtılmalıdır. İhtiyaca dayalı teorilere göre, özellikle gıda, barınak ve tıbbi hizmetler bireylerin ihtiyacını karşılayacak şekilde dağıtılmalıdır. Marksizm bir ihtiyaç temelli teoridir ve Karl Marx'ın sloganı "herkişiden yeteneğine göre, herkişiye ihtiyacına göre" bunu açıkça ortaya koyar. Katkı tabanlı teorilere göre, dağıtım bireylerin genel sosyal iyiliğe katkısı oranda yapılmalıdır.
Mülkiyet hakları
'da Robert Nozick dağıtımsal adaletteki dağıtımın ideal bir kalıba uymasından ziyade her sahip olunanın doğru bir geçmişe sahip olması gerektiğini savunur. Bireylerin sahip olduklarının sağlamasını yapabilecekleri sadece iki türlü geçmiş olabilir:
- Sadece "elde etme"; özellikle daha önce sahip olunmayanlar üzerinde çalışarak;
- Sadece"transfer"; bedelsiz bir hediye olarak, satış veya başka bir durum ama hırsızlık değil.
Eğer kişinin bu değere sahip olmasına kadar gelen olaylar zinciri bu kritere uyarsa, o zaman buna sahip olabilir; yani buna sahip olması adildir ve başkasının neye ihtiyacının olup olmadığı ilgisizdir.
Dağıtımsal adaletin bu teorisine göre, Nozick, sahiplerinin onayı olmadan, maddi değerleri ideal bir kalıba göre tekrar dağıtmaya çalışma denemeleri hırsızlıktır. Özellikle, hırsızlıktır.
Bazı mülkiyet hakları teorisyenleri (Nozick gibi) dağıtımsal adalete pragmatik açıdan bakar ve mülkiyet hakları tabanlı adaletin bir ekonomik sistemin toplam servetini en üst düzeye çıkaracağını savunurlar. İstemli yapılan işlemlerin Pareto verimliliği adlı bir özelliğe sahip olduğunu açıklarlar. Sonuç olarak mutlak anlamda dünya daha iyi bir yerdir ve kimse daha kötü durumda değildir. Bunun gibi pragmatik mülkiyet hakları teorisyenleri mülkiyet haklarına saygı göstermenin dünyadaki Pareto verimliliğine sahip işlemleri maksimum düzeye getireceğini ve pareto verimliliğine sahip olmayan işlemleri ise minimum düzeyde tutacağını savunurlar. Sonuç olarak dünya, sınırlı ve az bulunan kaynaklardan en üst düzeyde faydayı sağlamış olur. Dahası, bu kimseden hukuk dışı bir işlem ile bir şey alınmadan yapılır.
Refah maksimizasyonu
Yararcılara göre, adalet bütün ilgili bireyler için toplam ya da ortalama refah düzeyinin maksimizasyonunu gerektirir. Bu, bazılarının, herkesin iyiliği tarafsız olarak hesaba alındığı için, diğerlerinin refahı için fedakarlık yapmasını gerektirebilir. Yararcılar genel olarak, hareketlerin, kurumların veya bütün dünyanın doğruluk standardının "tarafsız refah sonuççuluğu" olduğunu; Haklar, mülkiyet, ihtiyaç veya herhangi bir yararcı-olmayan kriterle olsa bile ancak dolaylı biçimde ilgili olabileceğini savunurlar. Diğer kriterler insan refahını ilgilendirdiği sürece dolaylı olarak önemli olabilir. O durumda bile insan hakları gibi talepler, geçilmez sınırlar değil, sadece, hesaplamalarda kullanılan faktörler olurdu.
Cezalandırıcı adalet teorileri
Cezalandırıcı adalet teorileri yapılan yanlışlara ceza uygulanması ile ilgilidir ve şu üç soruyu cevaplandırması gerekir:
1. "neden" cezalandırmalı?
2. "kim" cezalandırılmalı?
3. "hangi ceza" uygulanmalı?
Bu bölüm cezalandırıcı adaletin iki temel durumu ve bunların bu sorulara cevaplarını içerir. Yararcılık teorileri cezanın gelecekteki sonuçları ile ilgilenirken, cezalandırıcı adalet teorileri daha çok geçmişte yapılan yanlışlara bakar ve bunları hakedilen ceza ile dengelemeye çalışır.
Devletin olmadığı ilkel topluluklarda bireyler kendilerine başkaları tarafından verilen zararı insani bir içgüdüyle intikam alarak gidermeye kalkışmışlar ve aynı zararı karşı tarafa vermeyi denemişlerdir (misliyle karşılık). Bu durumun çeşitli sakıncaları vardır. Kafasını yararak avladığı hayvanı gasp eden başka birisinin kafasını intikam amacıyla yarmaya çalışan bir kişi başarısız olarak yine zarar görebilir çünkü karşısındaki kişi daha güçlü, daha kurnaz ve işlediği suça yönelik teknik becerilere sahip olabilir. Misliyle karşılık vermek isteyen kişi karşı tarafa daha fazla zarar verebilir (orantısız mütekabiliyet). Karşılıklı kan davaları ortaya çıkabilir. Zarar gören taraf intikamını aldıktan sonra kendisi bu kez kolaycılığa kaçarak başkalarına zarar vermeyi bir alışkanlığa çevirip bir suçluya dönüşebilir. Devlet kurumunun ortaya çıkmış ve yerleşmiş olduğu toplumlarda ise “Kısas” uygulaması intikamın yerini almıştır. Sayılan sakıncaları gidermek için devlet kişinin yerine onun intikamını almayı kendi üzerine almıştır. Ancak bu cezalandırma mutlaka devletin görevlendirdiği kişilerce yerine getirilmiştir. İnsanların kendi intikamlarını almaya çalışmalarını yasaklamış hatta bu durumu yeni bir suç olarak kabul etmiştir. Örneğin antik çağlarda malı gaspedilen bir tüccar başka bir ülkede bile olsa oradaki devlete başvurmuştur. Sanıldığının aksine Kısas aşamasından tarihin derinliklerinde pek çok toplum geçmiştir. Daha sonraları kısasın yerini hapis cezası uygulaması almıştır.
Yararcılık
Yararcılara göre adalet, bütün ilgili bireyler için toplam ya da ortalama faydanın maksimizasyonunu gerektirir. Ceza suç ile üç şekilde mücadele eder.
1. Caydırma: İkna edici ceza tehdidi insanları farklı seçimler yapmaya yöneltebilir; iyi tasarımlanmış tehditler insanları refah düzeyini maksimize edecek seçimler yapmaya yöneltebilir. Bu adil olan ceza hakkındaki güçlü önsezi ile örtüşür; genel olarak suça orantılı olmalıdır.
2. Rehabilitasyon: Ceza insanları daha iyi bireyler haline getirebilir. Yararcılar için, kötü insan tanımı, başkasına acı vermek gibi kötülükler yapma ihtimali yüksek olan insan olabilir. Yani yararcılar birinin kötü şeylere sebep olma ihtimalini düşürecek şekilde cezayı önerebilir.
3. Suç işlemekten caydırma: Belki ıslah edilmez düzeyde kötü kişiler olabilir. Bu durumda, hapis, toplam refahı, bu bireylerin daha fazla kötülük yapmasını önleyerek maksimize edebilir ve bu durumda fayda toplumun korunması olmuş olur.
Yani, cezanın sebebi refahın maksimize edilmesidir ve bu amaca ulaşmak için ceza kime, ne şekilde ve hangi ölçekte gerekliyse o şekilde olmalıdır. Bu, eğer genel olarak daha iyi sonuçlar doğuracaksa bazen suçsuz olanların cezalandırılması veya orantısız şiddette ceza uygulanmasını haklı kılabilir. (örneğin birkaç şüpheli kapkaççının televizyonda canlı olarak infaz edilmesi, kapkaççılığa karşı iyi bir önlem olurdu). Ceza vermek, aynı zamanda, sebep olduğu sonuçlar hakkındaki gerçeklere bağlı olarak, hiçbir zaman doğru seçim olmayabilir.
Cezalandırıcı adalet anlayışı
Cezalandırıcı adalet anlayışına sahip olanlar sonuççuluğun hatalı olduğunu düşünecektir. Eğer biri yanlış bir şey yaparsa, cezanın sonuçlarının ne olacağına bakmaksızın, yapılan yanlış için ceza uygulaması gereklidir. Yapılan yanlış bir şekilde dengelenmeli veya iyileştirilmelidir ve bu da suçlunun cezalandırılmasını gerektirir. Bütün suçlu insanlar ve sadece suçlu insanlar cezalandırılmayı hakeder. Ve bu da adil cezalandırma hakkında güçlü bir önsezi ile örtüşür; suça orantılı olmalı ve sadece suçluları ve bütün suçluları kapsamalıdır. Ancak, bazen cezalandırıcı adalet için sadece kılık değiştirmiş intikam olduğu iddia edilir. Fakat cezalandırıcı adalet ile intikam arasında farklar vardır; birincisi tarafsızdır ve bir uygunluk ölçeği vardır, ikincisi ise kişiseldir ve potansiyel olarak ölçeği sınırsızdır.
Onarıcı Adalet
Onarıcı adalet, yasal bazı prensipleri uygulayıp suçluyu cezalandırmaktansa, mağdurların ve suçluların ihtiyaçlarına odaklanan bir yaklaşımdır. Mağdurlar süreçte aktif bir rol alırlar, suçlular ise, özür dileyerek, çalınan parayı geri iade ederek veya toplum hizmeti yaparak neden oldukları zarardan ötürü sorumluluk almaya teşvik edilirler (verdikleri zararı onarmak üzere). Bu suçu devletten ziyade bir bireye ya da topluma karşı yapılmış bir yanlış olarak kabul eden bir adalet teorisine dayanır. Mağdurla suçlu arasında diyaloğu zenginleştiren onarıcı adalet en yüksek oranda mağdur tatminine ve suçlu güvenilirliğine sahiptir.
Karışık teoriler
Bazı modern felsefeciler, yararcı ve cezalandırıcı adalet teorilerinin birbirini dışlamadığını savunur. Örneğin, , 1976 yılına ait "Adaleti sağlamak" adlı eserinde bizim daha büyük suçlara, daha küçük suçlardan daha fazla ceza vermemizin ahlaki bir zorunluluk olduğunu savunur. Ancak, bu kurala uyduğumuz takdirde, yararcı idealler ikincil önemli rolü oynar.
Teoriler
Rawls'un adalet teorisi
Batı'da sistematik veya programlı politik ve ahlaki felsefenin, Plato'nun Devlet adlı eserindeki "Adalet nedir?" sorusu ile başladığı argümanı vardır. Çağdaş adalet teorilerinin çoğunluğuna göre adalet aşırı önemlidir: John Rawls "Hakikatin, düşünce sistemlerinde olduğu gibi, Adalet toplumsal kurumların ilk erdemidir" der. Klasik yaklaşımlarda, Plato'dan Rawls'a kadar belirgin şekilde adalet hep adaletsizlik kavramının mantıksal veya etimolojik karşıtı olarak tefsir edilmiştir. Bu gibi yaklaşımlar, bir adalet teorisinin üstesinden gelmesi gereken problemler olarak birçok adaletsizlik örneği verirler. Birçok ikinci dünya savaşı sonrası yaklaşım ise iki kavram arasında belirgin görünen dualizmi sorgular. Bunlarla birbirine bağlı olduğu devamlı olarak anlaşılsa da, adalet; hayırseverlik, sağduyu, merhamet, cömertlik veya şefkat gibi boyutlardan farklı olarak düşünülebilir. Adalet temel erdemlerden biri kabul edilir. Metafiziksel olarak adalet sıklıkla kader, reenkarnasyon veya takdiri ilahi gibi kavramlarla beraber kozmik plana uygun bir hayatın parçası kabul edilir. Adaletin hakkaniyet ile beraber anılması tarihi ve kültürel açıdan vazgeçilmezdir.
Kanun önünde eşitlik
Hukuk, eşitlik, hakkaniyet ve adaletle ilgili önemli ve karmaşık konuları gündeme getirmektedir. "Herkes kanun önünde eşittir" şeklinde eski bir söz vardır. Kanunun önünde eşitliğe inanmak yasal eşitlikçilik olarak isimlendirilir. Bu inancın bir eleştirisi olarak Anatole France, "Görkemli eşitliği ile, yasalar, zenginede fakirede, köprülerin altında uyumayı, dilencilik yapmayı ve ekmek çalmayı yasaklıyor" der. Bu söz ile, France, yasal eşitlik teorisinin sosyal eşitsizliğe tepkisiz kalan temel bir eksikliğini gözler önüne sermiş olur.
Klasik Liberalizm
Kanun önünde eşitlik klasik liberalizmin temel prensiplerinden biridir. Klasik liberalizm kanun önünde eşitlik çağrısı yapar, sonucun eşitliği değil. Klasik liberalizm bireysel haklar uğruna grup hakları peşinde koşmaya karşıdır.
Din ve Maneviyat
Kutsal kitaplarda adalet
Museviler, Müslümanlar ve Hristyanlar geleneksel olarak adaletin mevcut, doğru ve merhametle beraber temel kavramlardan biri olduğuna ve nihayetinde Tanrı'dan gelip Tanrı tarafından tutulduğuna inanırlar. İncile göre, Musa Kanunları gibi kurumlar İsrailliler'in adalet standartlarını yaşamalarını ve uygulamalarını zorunlu kılmak için Tanrı tarafından yaratıldı.
Musevi tevratı "Hayır, ben onu seçtim, bu şekilde kendini sonra çocuklarını ve ev halkını, iyilik ve adalet yaparak Tanrı'nın yolunda kalabileceği şekilde görevlendirebilir;....(Yaratılış Kitabı 18:19, NSRV). "Psalms" Tanrı'yı "Doğruluk ve adaleti tahtının temeli";...." (Psalms 89:14, NRSV) olarak kabul ettiği şekilde açıklar.
Yeni ahit Tanrı'yı ve İsa'yı adalet sahibi oldukları durumunu Tanrı'nın merhamet sahibi olmasına kıyaslama yaparak açıklamaktadır.(Matthew Kitabı, 5:7)
Yargılama Teorileri
Ceza hukukunda, karar, yargıç tarafından idare edilen bir sürecin son belirgin safhasını ve fonksiyonuna bağlı birincil safhasını oluşturur. Karar genellikle bir suçtan dolayı mahkûm edilen davalıya karşı hapislik, para cezası ya da başka türlü bir cezayı içerir. Kanunlar, çeşitli suçlar için verilebilecek ceza aralıklarını belirleyebilir ve yargılama ile ilgili kurallar ise davalının ve suçun durumuna bağlı olarak o aralıkta hangi cezanın uygulanabileceğini ayarlayabilir. Yasal teorideki yargılamanın en temel nedenleri:
Teori | Teorinin amacı | Uygun Ceza |
---|---|---|
Cezalandırıcı Adalet | İşlenilen suç cezalandırılır ama işlenilen suçtan başka hiçbir neden için değil, misilleme mantığına dayalı olarak ceza, mağdur durumda olan tarafı, yakınlarını ve toplumu tatmin eden bir karşılık olarak ahlaki açıdan kabul edilebilir. |
|
Caydırmak |
|
|
Rehabilitasyon | suçlunun davranışının ıslah edilmesi için |
|
Suç işlemekten caydırma | Suçlu toplumu suçtan koruyacak şekilde suç işleyemez duruma getirilir |
|
Tazminat | Mağdurların ya da toplumun geri ödenmesi |
|
Toplumsal Red | Toplumun ahlaki sınırları güçlendirecek şekilde onaylamadığını ifade etmesi |
|
Sivil davalarda sonuç genellikle karar olarak bilinir. Sivil davalar öncelikle, neden olunan zarar ve gelecekte olabilecek zararları önlemek için parasal tazminatlarla kapatılır. Bazı yasal sistemlerde bir tazminat kararı, basit tazminatın ötesinde, ek zarar kategorilerinide karar sürecine katarak suçlunun veya diğerlerinin suçu tekrar işlemesini önlemeye yönelik sonuçlanabilir.
Evrimsel bakış açıları
Evrimsel etik ve tartışılan ahlakın evrimi, adalet kavramı için evrimsel temeli önerir. Biyososyal suçbilim araştırmaları, uygun ceza hukukunun ne olduğu ile ilgili insan algısının, eski küçük toplumlarda suçla nasıl ilgilenildiğine dayandığını ve bu yöntemin günümüz toplumları için her zaman uygun olmayabileceğini savunur.
Haksızlığa karşı tepkiler
Kaliforniya Üniversitesinde 2008 yılında yapılan çalışmalar hakkaniyete verdiğimiz karşılığın beynimize kodlanmış olduğunu ve farelerde yemek uyarısına tepki veren bölgeyi aktive ettiğini açıklar...Bu hakkaniyetli bir şekilde muamele görmenin temel bir ihtiyacı karşıladığı görüşüyle uyumludur. 2003 yılında Emory Üniversitesinde capuchin maymunlarını da içeren bir araştırma, diğer işbirlikçi hayvanların da aynı özelliğe sahip olduğunu ve eşitsizliğe tepkinin sadece insanlara has bir durum olmadığını ortaya koydu.
Kurumlar ve adalet
İnsanların birbiri ile iletişim halinde olduğu ancak uzlaşamadığı bir dünyada adaletin ideallerini somutlaştıracak kurumlar gerekiyor. Bu kurumlar belki yaklaşık olarak adalet ideali somutlaştırması yaparlar veya ideal standardlarla karşılaştırıldığında gerçekten adil olmayabilirler (örneğin kölelik gibi). Bazen, anlaşılmasına karşın bilerek karşı çıkıldığından, adalet, dünyanın gerçekleştirmeye uğraşıp başaramadığı bir idealdir. Bu bazen çok kötü sonuçlar doğurabilir. Kurumsal adalet, birçok yasal teorisyen ve hukuk felsefecileri tarafından ilgilenilen, yasallık, yasal süreçler, kodifikasyon ve yorumlama gibi konuları irdeler.
Adalet biçimleri
Kaynakça
- ^ Cuban Law's Blindfold, 23.
- ^ Plato, Republic trans. Robin Waterfield (Oxford: Oxford University Press, 1984).
- ^ Felsefe, Yazar Öncül Analitik (11 Aralık 2020). "İlahi Buyruk (Emir) Teorisi – Michael W. Austin (Internet Encyclopedia of Philosophy) | Öncül Analitik Felsefe". 4 Ekim 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ekim 2022.
- ^ Locke, John (1698). Two Treatises of Government (İngilizce). John Churchill at the Black Swan. 4 Ekim 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ekim 2022.
- ^ John Stuart Mill, Utilitarianism in On Liberty and Other Essays ed. John Gray (Oxford: Oxford University Press, 1991), Chapter 5.
- ^ "social justice | Definition of social justice in English by Oxford Dictionaries". Oxford Dictionaries | English. 13 Kasım 2018 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Kasım 2018.
- ^ Ornstein, Allan C. (1 Aralık 2017). "Social Justice: History, Purpose and Meaning". Society (İngilizce). 54 (6). ss. 541-548. doi:10.1007/s12115-017-0188-8. ISSN 1936-4725.
- ^ Kleingeld, Pauline; Brown, Eric (2014), Zalta, Edward N. (Ed.), "Cosmopolitanism", The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2014 bas.), Metaphysics Research Lab, Stanford University, 18 Mart 2019 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 14 Aralık 2018
- ^ "egalitarianism | Definition of egalitarianism in English by Oxford Dictionaries". Oxford Dictionaries | English. 17 Nisan 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 13 Kasım 2018.
- ^ Rubinstein, David (1988). "The Concept of Justice in Sociology". Theory and Society. 17 (4). ss. 527-550. JSTOR 657654.
- ^ Homans, George Caspar (1974). Social behavior; its elementary forms (Rev. bas.). New York: Harcourt, Brace, Jovanovich. ss. 246-249. ISBN . OCLC 2668194.
- ^ 1899-1992., Hayek, F.A. (Friedrich August) (1976). Law, legislation and liberty : a new statement of the liberal principles of justice and political economy. Routledge & Kegan Paul. s. 78. ISBN . OCLC 769281087.
- ^ Poblet, Marta; Casanovas, Pompeu (2008), "Concepts and Fields of Relational Justice", Computable Models of the Law, Lecture Notes in Computer Science (İngilizce), Springer, Berlin, Heidelberg, ss. 323-339, doi:10.1007/978-3-540-85569-9_21, ISBN , 9 Ocak 2019 tarihinde kaynağından , erişim tarihi: 9 Ağustos 2019
- ^ Nagel, Thomas (2005). "The Problem of Global Justice". Philosophy & Public Affairs (İngilizce). 33 (2). ss. 113-147. doi:10.1111/j.1088-4963.2005.00027.x. ISSN 1088-4963.
- ^ John Rawls, A Theory of Justice (revised edition, Oxford: Oxford University Press, 1999), p. 266.
- ^ Karl Marx, 'Critique of the Gotha Program' in Karl Marx: Selected writings ed. David McLellan (Oxford: Oxford University Press, 1977): 564–70 [569].
- ^ "The Project Gutenberg eBook of On Liberty, by John Stuart Mill". www.gutenberg.org. 11 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 3 Mayıs 2019.
- ^ İlkel Cezalar ve Fiziksel Cezanın Başlıca Türleri 30 Eylül 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Harry Elmer BARNES – Negley K. TEETERS, Çeviren: Yrd. Doç. Dr. Devrim AYDIN ( “New Horizons in Criminology” adlı kitabın 337 – 347 sayfaları arasında yer alan “Primitive Punishments and the Leading Types of Corporal Punishment” başlıklı 16. Bölümü, Ankara Barosu Dergisi, 2011/4, Sayfa: 166 (ve muhtelif sayfalardaki "Kan Davası" ve Ceza arasındaki ilişkiye değinen açıklamalar)
- ^ SUÇ VE CEZA 11 Aralık 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde ., Prof. Dr. İlham RAHİMOV, Tercüme Eden ve Yayına Hazırlayan: Tuğrul VELİ, TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ YAYINLARI, Haziran 2014, İSTANBUL, Sayfa: 76
- ^ C.L. Ten, 'Crime and Punishment' in Peter Singer ed., A Companion to Ethics (Oxford: , 1993): 366–372.
- ^ "Punishment" (PDF). 22 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından (PDF). Erişim tarihi: 4 Ekim 2022.
- ^ Ted Honderich, Punishment: The supposed justifications (London: Hutchinson & Co., 1969), Chapter 1.
- ^ "Retribution vs Revenge - What's the difference?". WikiDiff (İngilizce). 9 Ekim 2015. 4 Ekim 2022 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 4 Ekim 2022.
- ^ Michael Braswell, and John Fuller, Corrections, Peacemaking and Restorative Justice: Transforming Individuals and Institutions (Routledge, 2014).
- ^ See, e.g., Eric Heinze, The Concept of Injustice (Routledge, 2013), pp. 4–10, 50–60.
- ^ Plato, The Republic, Book I, 331b–c.
- ^ John Rawls, A Theory of Justice (revised edn, Oxford: Oxford University Press, 1999), p. 3
- ^
- See, e.g., Eric Heinze, The Concept of Injustice (Routledge, 2013).
- Clive Barnett The Priority of Injustice: Locating Democracy in Critical Theory
- ^ Daston, Lorraine (2008). "Life, Chance and Life Chances". Daedalus. Cilt 137. ss. 5-14. doi:10.1162/daed.2008.137.1.5.
- ^ (France, The Red Lily, Chapter VII 7 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde .).
- ^ a b , "Ethical Pluralism from a Classical Liberal Perspective," in The Many and the One: Religious and Secular Perspectives on Ethical Pluralism in the Modern World, ed. Richard Madsen and Tracy B. Strong, Ethikon Series in Comparative Ethics (Princeton, NJ: Princeton University Press, 2003), 61 ().
- ^ a b Mark Evans, ed., Edinburgh Companion to Contemporary Liberalism: Evidence and Experience (London: Routledge, 2001), 55 ().
- ^ . UCLA Newsroom. UCLA. 21 Nisan 2008. 26 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ocak 2015.
- ^ Nature 425, 297–299 (18 September 2003)
Ayrıca bakınız
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Adalet haber gazete kitap akademik JSTOR Haziran 2020 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Adalet en genis baglamda hem adil olanin saglanmasini hem de felsefi acidan neyin adil oldugunun tartismasini icerir Adalet kavrami etik akilcilik hukuk din esitlik ve hakkaniyeti de iceren bircok alana farkli goruslere ve perspektiflere dayanmaktadir Siklikla adaletin genel tartismasi felsefe dinbilim ve dindeki genel durumu ve hukuk bilimi ve hukukun uygulanmasi gibi prosedurel adalette bulunan iki farkli alana yogunlasir Justitia tarafindan 1556 Justitia genelde sembolik ogeler tasir bir kilic terazi ve gozbagiAdalet bir tanesi Vitruvio Alberi tarafindan 1589 1590 Fresk odanin kosesi studiolo of the Madonna of Mercy Altemps Plazasi Roma Adalet kavraminin icerik ve degeri her kulturde degisiklik gosterir Adaletle ilgili ilk teoriler Devlet adli eserinde Platon tarafindan ve Nicomachean Ethics adli eserinde Aristoteles tarafindan ortaya konulmustur Tarih boyunca bircok teori gelistirilmistir Ilahi emir teorisi savunuculari adaletin Tanri tarafindan saglandigi gorusundedirler 1600 lu yillarda John Locke gibi teorisyenler doga kanunlarini savundular Toplumsal sozlesme gelenegindeki dusunurler adaletin ilgili herkesin ortak uzlasmasindan kaynaklandigini savundular 1800 lu yillarda John Stuart Mill inde dahil oldugu Yararcilik kurami dusunurleri adaletin en iyi sonuclari doguran durum oldugunu savundular teorileri neyin dagitildigi kimlere dagitildigi ve dogru oranda dagitimin ne oldugu ile ilgilenir Egaliteryanlar adaletin sadece esitlik koordinatlari cercevesinde var olabilecegini savundular John Rawls adaletin ozelliklede dagitimci adaletin hakkaniyetin bir formu oldugunu bir toplumsal sozlesme argumani kullanarak gostermistir Mulkiyet haklari teorisyenleri de Robert Nozick gibi dagitimsal adaletin sonuc odakli bir gorusunu benimserler ve mulkiyet haklarina dayanan adaletin bir ekonomik sisteminin refah duzeyini mumkun olan en yuksek seviyeye tasiyacagini savunurlar Cezalandirici adalet teorileri yanlislarin cezalandirilmasi ile ilgilenir Onarici adalet magdurlarin ve faillerin ihtiyaclarina odaklanan bir yaklasimdir HarmoniAdalet Luca Giordano Devlet adli eserinde Plato Sokrates in hem adil bireyi hem de adil devleti kapsayan adalet argumanini kullanir Adalet bir bireyin veya devletin farkli parcalarinin uyumlu iliskisidir Bu baglamda Plato ya gore adalet kisinin kendine ait olana sahip olmasi ve kendine ait olani yapmasidir Adil bir birey dogru yerde elinden gelenin en iyisini yapan ve aldiginin karsiligini esit olarak veren kisidir Bu hem bireysel hem de evrensel duzeyde gecerlidir Bir bireyin ruhunun uc temel parcasi vardir akil maneviyat ve arzu Ayni sekilde bir devletin de uc temel parcasi vardir Sokrates burada dusuncesini aciklamak icin bir at arabali asker ornegini kullanir at arabasi isler cunku iki atin gucu surucu tarafindan yonlendirilmektedir Bilgelik asiklari felsefeciler yoneten olmalidir cunku sadece onlar iyinin ne oldugunu anlarlar Eger biri hasta ise doktora gider ciftciye degil cunku doktor saglik konusunda uzmandir Ayni sekilde birey devletini insanlara onlar icin iyi olan yerine ne istediklerini vererek daha fazla guc kazanmak isteyen bir politikaciya degil iyi ve dogrunun ne oldugunu anlayan bir uzmana teslim etmelidir Sokrates bu durumu aciklamak icin gemi benzetmesini kullaniyor adil olmayan devlet acik denizde guclu ama sarhos bir kaptan tarafindan idare edilir ve kaptanin kendilerine geminin rotasi konusunda daha fazla guc vermesi icin kaptani manipule etmeye calisan guvenilmez danismanlar ve geminin limana nasil ulasacagini bilen tek kisi olan navigasyon uzmani vardir Sokrates e gore geminin limana ulasmasinin tek yolu navigasyon uzmaninin kontrolu ele almasidir Ilahi EmirSiena daki Palazzo Pubblico da Ronesans ressami nin Alegorik fresk dongusu Justitia Ilahi emir teorisinin savunuculari adaletin ve aslinda ahlakin butununun Tanri nin yetkili emri oldugunu iddia ederler Ornegin cinayet yanlistir ve cezalandirilmalidir cunku Tanri boyle soylemektedir Teorinin bazi versiyonlari insanlikla olan iliskisinin dogasi geregi diger versiyonlar Tanri nin iyiligin kendisi oldugu ve soylediklerini yapmanin herkesin cikarina olacagindan dolayi Tanri ya itaat edilmesi gerektigini ileri surer adli diyalogunda Plato nun Ilahi emir teorisi hakkinda bir tefekkuru bulunabilir adi verilen tefekkur su sekilde ilerler Tanri tarafindan verilen emir iyi oldugu icin mi Tanri tarafindan emir verilmistir yoksa verilen emir Tanri tarafindan verildigi icin mi iyidir Cunku eger ikincisi dogru ise adalet keyfi bir durum olabilir eger birincisi dogru ise ahlak Tanri nin uzerinde bir duzeyde olabilir bu da onu ahlaki bilgi acisindan sadece tasiyici durumuna getirir Immanuel Kant ve C S Lewis tarafindan iki baglamda populer olan bir yanit nesnel bir ahlakin varliginin Tanri nin varligini ifade ettiginin veya tam tersini iddia etmenin tumuyle gecerli oldugudur Doga KanunuIsvicre Federal Yuksek Mahkemesi binasi alinligi Lex justitia pax Latince Hukuk adalet baris Adaletin doga kanunlarinin bir parcasi oldugunu savunanlar icin or John Locke adalet herhangi bir girisim ya da secimden dogal olarak tureyen sonuclar sistemini icerir Bu sistem fizik kurallarina benzerlik tasir Newton un ucuncu hareket kanunu her hareket icin ters yonde ve esit bir tepki vardir da oldugu gibi adalet de ayni sekilde bireylerin veya gruplarin tam olarak hak ettigi veya layik olduklarini almasini gerektirir Adalet bu acidan evrensel ve mutlak bir kavramdir kanunlar prensipler dinler vb sadece bu kavrami kodlama girisimidir ve bazen adaletin gercek dogasina tamamiyle zit sonuclar ortaya cikar Despotizm ve suphecilik Plato nun Devlet eserindeki karakter Thrasymachus adaletin guclunun istekleri yani guclu ve kurnaz bir liderin insanlarin uzerinde empoze ettikleri oldugunu savunur Ortak Anlasma Toplumsal sozlesme savunuculari adaletin ilgili herkesin ortak uzlasmasindan veya baska versiyonlarda esitlik ve onyarginin olmamasi gibi kuramsal sartlarin gecerli oldugu durumlardan turedigi konusunda hemfikirdirler Bu konuya asagidaki Hakkaniyet olarak adalet bolumunde deginilmektedir Onyarginin olmamasi anlasmazlik ya da bir durusma icinde olan taraflarin esit sartlarda bulunmasina atfen kullanilir Ikincil Deger John Stuart Mill de dahil olmak uzere yararcilik teorisi dusunurlerine gore adalet dusundugumuz kadar temel bir deger degildir Daha cok dogruluk ve sonucculuk gibi daha basit standardlardan turemistir En dogrusu en iyi sonuca genellikle ortaya cikan toplam ya da ortalama refah ile olculur sahip olandir Yani adaletin temel prensipleri en iyi sonuclara sahip olanlardir Bu kurallar anlasmalari tutmak gibi basit seyler olabilir ancak esit oranda sonuclar hakkindaki gerceklere bagli olarak olmayabilirde Her iki durumda da onemli olan sonuclardir ve eger adaletin bir onemi varsa bu temel standardtan turemis oldugu sekliyledir Mill iki dogal insan egiliminden turedigini savunarak adaletin cok onemli oldugu yanlis inancimizi aciklamaya calisiyor bize zarar verenlerden intikam almak veya nefsi mudafa ve sempati kendimizi hayali olarak baskasinin yerine koyabilme kabiliyeti Yani biz zarar goren birini gordugumuzde kendimizi onun yerine koyariz ve onun adina intikam almak isteriz Eger bu surec bizim adalet hakkindaki duygularimizin kaynagi ise bunlara fazla guvenemeyiz Dagitimsal adalet teorileriDagitimsal adalet teorilerinin uc soruya cevap vermesi gerekir Hangi maddi degerler dagitilacak Malvarligi guc sayginlik firsatlar veya bunlarin bir kombinasyonu mu Kimler arasinda dagitilacak Insanlar olu yasayan gelecek dusunen varliklar tek bir toplumun uyeleri uluslar Dogru dagitim nedir Esit meritokratik sosyal sinifa gore gore mulk haklari ve bariscil kosullarda Dagitimsal adalet teorisyenleri genelde kimin uygun gorulen dagitimi yapmaya gucu oldugu sorusunu cevaplamaz Bununla birlikte mulkiyet haklari teorisyenleri ideal bir dagitim sekli olmadigini savunurlar Aksine dagitim basitce yasal iletisim ve islemler sonucunda ortaya cikan dagitim sekline dayanmalidir yani gayri resmi olmayan islemler Bu bolum cok benimsenen dagitimsal adalet teorilerini ve bu sorulara cevap verme girisimlerini aciklar Sosyal adalet Sosyal adalet bireyler arasindaki ve bireylerin toplumla olan adil iliskileri ile ilgilenir bunu da ayricaliklarin firsatlarin ve refahin nasil dagitilacagini belirleyerek yapar Sosyal adalet sosyal mobilite ile de yakindan ilgilidir Sosyal mobilite ozellikle bireylerin veya ailelerin kolaylikla sosyal siniflandirma sistemi icerisinde hareket edebilmesi ile ilgilidir Sosyal adalet butun insanlarin ortak ahlaki degerlere sahip kuresel bir toplum oldugunu ongoren kozmopolitlikten farklidir Sosyal adalet ayni zamanda butun insanlarin sinif deger ve haklar acisindan esit oldugu egaliteryanliktan da farklidir cunku butun sosyal adalet teorileri esitligi ongormez Ornegin toplumbilimci adalet kavraminin koklerinin her insanin yaptigi katkilar oraninda karsilik almasi gerekliligine dayandigini one surmustu Ekonomist Friedrich Hayek adaletin bireysel davranis ve ongorulemeyen market guclerinin bir sonucu oldugunu soyleyerek sosyal adalet kavraminin anlamsiz oldugunu savundu Sosyal adalet bir isbirligi veya uzlasma surecince olup ortak ozelliklere sahip olan bireylerin arasindaki adil iliskilerle ilgilenen iliskisel adalet kavramiyla cok yakindan ilgilidir Hakkaniyet J L Urban Olomouc Cekya Justitia nin heykeli mahkeme binasinda John Rawls Bir Adalet Teorisi adli eserinde bir toplumsal sozlesme argumanini kullanarak adaletin ozelliklede dagitici adaletin bir tur hakkaniyet urunlerin esit dagitimi oldugunu gosterir Rawls bizden kisiligimiz sosyal sinifimiz ahlaki karakterimiz refah duzeyimiz yeteneklerimiz ve hayatla ilgili planlarimiz hakkindaki butun bilgiden uzak tutan bir cehalet perdesi arkasinda oldugumuzu hayal etmemizi ister ve sonradan perde kaldirilmis olsa ve kendimiz icin yapabilecegimizin en iyisini yapacak olsak hangi adalet teorisini sececegimizi sorar Bu durumda tam olarak kim oldugumuz hakkinda bilgimiz yoktur ve karari kendi lehimize ceviremeyiz Yani cehalet durumunda karar hakkaniyeti temsil eder cunku bencil onyargiyi disarida birakir Rawls un argumanina gore her birimiz toplam ya da ortalama katkiyi en ust duzeye cikaracak olan yararcilik teorisini reddederiz cunku sonucta baskalarinin daha buyuk faydasi ugruna bizim kendi iyiligimizin feda edilme ihtimali vardir Bunun yerine Rawls un adaletin iki prensibi ni benimseriz Her insan diger herkes icin ozgurluk kuramlariyla uyumlu en genis kapsamli temel ozgurlukler hakkina sahip olmalidir Sosyal ve ekonomik esitsizlikler o sekilde ayarlanmalidir ki en kotu durumda olana en fazla fayda saglamalidir ve bu firsatlarin adil esitligi sartlari altinda olmalidir Bu kurgulanmis secim bu prensiplerin bizim icin adaletin prensipleri olarak saglamasini yapar cunku adil bir karar verme surecinde bunlarla mutabik olurduk Rawls un teorisi dagitimi yapilacak iki grup oge belirler Birincisi ozgurluk haklari ikincisi ise servet gelir ve guc gibi sosyal ve ekonomik ogelerdir Rawls bu iki farkli gruba iki farkli dagitim sekli onerir Buna gore ozgurluk haklarinin toplumun uyelerine esit dagitimi yapilmasi gerekir Eger sosyal ve ekonomik ogeler bireylerin cabasi veya ihtiyaci goz onune alinarak dagitildiginda esit olmayan dagitim en kotu durumdaki bireylerin durumunda bir iyilesme olmuyorsa esit dagitim yapilmalidir Bir anlamda dagitimsal adalet teorileri herkesin hakettigini elde etmesi gerektigini savunabilir Teoriler neyin hakedildigi konusunda ayrilirlar Teoriler arasindaki temel ayrim Ogeler esit mi dagitilmali mi Yoksa cok calismak gibi faktorlere bagli olarak esit dagitilmamali mi sorgusundan kaynaklanir Meritokratik teorilere gore ozellikle servet ve sosyal sinif gibi degiskenler yetenek ve cok calisma gibi bireysel ozelliklere bagli olarak dagitilmalidir Ihtiyaca dayali teorilere gore ozellikle gida barinak ve tibbi hizmetler bireylerin ihtiyacini karsilayacak sekilde dagitilmalidir Marksizm bir ihtiyac temelli teoridir ve Karl Marx in slogani herkisiden yetenegine gore herkisiye ihtiyacina gore bunu acikca ortaya koyar Katki tabanli teorilere gore dagitim bireylerin genel sosyal iyilige katkisi oranda yapilmalidir Mulkiyet haklari da Robert Nozick dagitimsal adaletteki dagitimin ideal bir kaliba uymasindan ziyade her sahip olunanin dogru bir gecmise sahip olmasi gerektigini savunur Bireylerin sahip olduklarinin saglamasini yapabilecekleri sadece iki turlu gecmis olabilir Sadece elde etme ozellikle daha once sahip olunmayanlar uzerinde calisarak Sadece transfer bedelsiz bir hediye olarak satis veya baska bir durum ama hirsizlik degil Eger kisinin bu degere sahip olmasina kadar gelen olaylar zinciri bu kritere uyarsa o zaman buna sahip olabilir yani buna sahip olmasi adildir ve baskasinin neye ihtiyacinin olup olmadigi ilgisizdir Dagitimsal adaletin bu teorisine gore Nozick sahiplerinin onayi olmadan maddi degerleri ideal bir kaliba gore tekrar dagitmaya calisma denemeleri hirsizliktir Ozellikle hirsizliktir Bazi mulkiyet haklari teorisyenleri Nozick gibi dagitimsal adalete pragmatik acidan bakar ve mulkiyet haklari tabanli adaletin bir ekonomik sistemin toplam servetini en ust duzeye cikaracagini savunurlar Istemli yapilan islemlerin Pareto verimliligi adli bir ozellige sahip oldugunu aciklarlar Sonuc olarak mutlak anlamda dunya daha iyi bir yerdir ve kimse daha kotu durumda degildir Bunun gibi pragmatik mulkiyet haklari teorisyenleri mulkiyet haklarina saygi gostermenin dunyadaki Pareto verimliligine sahip islemleri maksimum duzeye getirecegini ve pareto verimliligine sahip olmayan islemleri ise minimum duzeyde tutacagini savunurlar Sonuc olarak dunya sinirli ve az bulunan kaynaklardan en ust duzeyde faydayi saglamis olur Dahasi bu kimseden hukuk disi bir islem ile bir sey alinmadan yapilir Refah maksimizasyonu Yararcilara gore adalet butun ilgili bireyler icin toplam ya da ortalama refah duzeyinin maksimizasyonunu gerektirir Bu bazilarinin herkesin iyiligi tarafsiz olarak hesaba alindigi icin digerlerinin refahi icin fedakarlik yapmasini gerektirebilir Yararcilar genel olarak hareketlerin kurumlarin veya butun dunyanin dogruluk standardinin tarafsiz refah sonucculugu oldugunu Haklar mulkiyet ihtiyac veya herhangi bir yararci olmayan kriterle olsa bile ancak dolayli bicimde ilgili olabilecegini savunurlar Diger kriterler insan refahini ilgilendirdigi surece dolayli olarak onemli olabilir O durumda bile insan haklari gibi talepler gecilmez sinirlar degil sadece hesaplamalarda kullanilan faktorler olurdu Cezalandirici adalet teorileri Justitia Adalet girisinde Ottawa Ontario Kanada Cezalandirici adalet teorileri yapilan yanlislara ceza uygulanmasi ile ilgilidir ve su uc soruyu cevaplandirmasi gerekir 1 neden cezalandirmali 2 kim cezalandirilmali 3 hangi ceza uygulanmali Bu bolum cezalandirici adaletin iki temel durumu ve bunlarin bu sorulara cevaplarini icerir Yararcilik teorileri cezanin gelecekteki sonuclari ile ilgilenirken cezalandirici adalet teorileri daha cok gecmiste yapilan yanlislara bakar ve bunlari hakedilen ceza ile dengelemeye calisir Devletin olmadigi ilkel topluluklarda bireyler kendilerine baskalari tarafindan verilen zarari insani bir icguduyle intikam alarak gidermeye kalkismislar ve ayni zarari karsi tarafa vermeyi denemislerdir misliyle karsilik Bu durumun cesitli sakincalari vardir Kafasini yararak avladigi hayvani gasp eden baska birisinin kafasini intikam amaciyla yarmaya calisan bir kisi basarisiz olarak yine zarar gorebilir cunku karsisindaki kisi daha guclu daha kurnaz ve isledigi suca yonelik teknik becerilere sahip olabilir Misliyle karsilik vermek isteyen kisi karsi tarafa daha fazla zarar verebilir orantisiz mutekabiliyet Karsilikli kan davalari ortaya cikabilir Zarar goren taraf intikamini aldiktan sonra kendisi bu kez kolayciliga kacarak baskalarina zarar vermeyi bir aliskanliga cevirip bir sucluya donusebilir Devlet kurumunun ortaya cikmis ve yerlesmis oldugu toplumlarda ise Kisas uygulamasi intikamin yerini almistir Sayilan sakincalari gidermek icin devlet kisinin yerine onun intikamini almayi kendi uzerine almistir Ancak bu cezalandirma mutlaka devletin gorevlendirdigi kisilerce yerine getirilmistir Insanlarin kendi intikamlarini almaya calismalarini yasaklamis hatta bu durumu yeni bir suc olarak kabul etmistir Ornegin antik caglarda mali gaspedilen bir tuccar baska bir ulkede bile olsa oradaki devlete basvurmustur Sanildiginin aksine Kisas asamasindan tarihin derinliklerinde pek cok toplum gecmistir Daha sonralari kisasin yerini hapis cezasi uygulamasi almistir Yararcilik Yararcilara gore adalet butun ilgili bireyler icin toplam ya da ortalama faydanin maksimizasyonunu gerektirir Ceza suc ile uc sekilde mucadele eder 1 Caydirma Ikna edici ceza tehdidi insanlari farkli secimler yapmaya yoneltebilir iyi tasarimlanmis tehditler insanlari refah duzeyini maksimize edecek secimler yapmaya yoneltebilir Bu adil olan ceza hakkindaki guclu onsezi ile ortusur genel olarak suca orantili olmalidir 2 Rehabilitasyon Ceza insanlari daha iyi bireyler haline getirebilir Yararcilar icin kotu insan tanimi baskasina aci vermek gibi kotulukler yapma ihtimali yuksek olan insan olabilir Yani yararcilar birinin kotu seylere sebep olma ihtimalini dusurecek sekilde cezayi onerebilir 3 Suc islemekten caydirma Belki islah edilmez duzeyde kotu kisiler olabilir Bu durumda hapis toplam refahi bu bireylerin daha fazla kotuluk yapmasini onleyerek maksimize edebilir ve bu durumda fayda toplumun korunmasi olmus olur Yani cezanin sebebi refahin maksimize edilmesidir ve bu amaca ulasmak icin ceza kime ne sekilde ve hangi olcekte gerekliyse o sekilde olmalidir Bu eger genel olarak daha iyi sonuclar doguracaksa bazen sucsuz olanlarin cezalandirilmasi veya orantisiz siddette ceza uygulanmasini hakli kilabilir ornegin birkac supheli kapkaccinin televizyonda canli olarak infaz edilmesi kapkacciliga karsi iyi bir onlem olurdu Ceza vermek ayni zamanda sebep oldugu sonuclar hakkindaki gerceklere bagli olarak hicbir zaman dogru secim olmayabilir Cezalandirici adalet anlayisi Cezalandirici adalet anlayisina sahip olanlar sonucculugun hatali oldugunu dusunecektir Eger biri yanlis bir sey yaparsa cezanin sonuclarinin ne olacagina bakmaksizin yapilan yanlis icin ceza uygulamasi gereklidir Yapilan yanlis bir sekilde dengelenmeli veya iyilestirilmelidir ve bu da suclunun cezalandirilmasini gerektirir Butun suclu insanlar ve sadece suclu insanlar cezalandirilmayi hakeder Ve bu da adil cezalandirma hakkinda guclu bir onsezi ile ortusur suca orantili olmali ve sadece suclulari ve butun suclulari kapsamalidir Ancak bazen cezalandirici adalet icin sadece kilik degistirmis intikam oldugu iddia edilir Fakat cezalandirici adalet ile intikam arasinda farklar vardir birincisi tarafsizdir ve bir uygunluk olcegi vardir ikincisi ise kisiseldir ve potansiyel olarak olcegi sinirsizdir Onarici Adalet Onarici adalet yasal bazi prensipleri uygulayip sucluyu cezalandirmaktansa magdurlarin ve suclularin ihtiyaclarina odaklanan bir yaklasimdir Magdurlar surecte aktif bir rol alirlar suclular ise ozur dileyerek calinan parayi geri iade ederek veya toplum hizmeti yaparak neden olduklari zarardan oturu sorumluluk almaya tesvik edilirler verdikleri zarari onarmak uzere Bu sucu devletten ziyade bir bireye ya da topluma karsi yapilmis bir yanlis olarak kabul eden bir adalet teorisine dayanir Magdurla suclu arasinda diyalogu zenginlestiren onarici adalet en yuksek oranda magdur tatminine ve suclu guvenilirligine sahiptir Karisik teoriler Bazi modern felsefeciler yararci ve cezalandirici adalet teorilerinin birbirini dislamadigini savunur Ornegin 1976 yilina ait Adaleti saglamak adli eserinde bizim daha buyuk suclara daha kucuk suclardan daha fazla ceza vermemizin ahlaki bir zorunluluk oldugunu savunur Ancak bu kurala uydugumuz takdirde yararci idealler ikincil onemli rolu oynar TeorilerBonino da Campione Justice c 1357 Ulusal Sanat GalerisiRawls un adalet teorisi Bati da sistematik veya programli politik ve ahlaki felsefenin Plato nun Devlet adli eserindeki Adalet nedir sorusu ile basladigi argumani vardir Cagdas adalet teorilerinin cogunluguna gore adalet asiri onemlidir John Rawls Hakikatin dusunce sistemlerinde oldugu gibi Adalet toplumsal kurumlarin ilk erdemidir der Klasik yaklasimlarda Plato dan Rawls a kadar belirgin sekilde adalet hep adaletsizlik kavraminin mantiksal veya etimolojik karsiti olarak tefsir edilmistir Bu gibi yaklasimlar bir adalet teorisinin ustesinden gelmesi gereken problemler olarak bircok adaletsizlik ornegi verirler Bircok ikinci dunya savasi sonrasi yaklasim ise iki kavram arasinda belirgin gorunen dualizmi sorgular Bunlarla birbirine bagli oldugu devamli olarak anlasilsa da adalet hayirseverlik sagduyu merhamet comertlik veya sefkat gibi boyutlardan farkli olarak dusunulebilir Adalet temel erdemlerden biri kabul edilir Metafiziksel olarak adalet siklikla kader reenkarnasyon veya takdiri ilahi gibi kavramlarla beraber kozmik plana uygun bir hayatin parcasi kabul edilir Adaletin hakkaniyet ile beraber anilmasi tarihi ve kulturel acidan vazgecilmezdir Kanun onunde esitlik Hukuk esitlik hakkaniyet ve adaletle ilgili onemli ve karmasik konulari gundeme getirmektedir Herkes kanun onunde esittir seklinde eski bir soz vardir Kanunun onunde esitlige inanmak yasal esitlikcilik olarak isimlendirilir Bu inancin bir elestirisi olarak Anatole France Gorkemli esitligi ile yasalar zenginede fakirede koprulerin altinda uyumayi dilencilik yapmayi ve ekmek calmayi yasakliyor der Bu soz ile France yasal esitlik teorisinin sosyal esitsizlige tepkisiz kalan temel bir eksikligini gozler onune sermis olur Klasik Liberalizm Kanun onunde esitlik klasik liberalizmin temel prensiplerinden biridir Klasik liberalizm kanun onunde esitlik cagrisi yapar sonucun esitligi degil Klasik liberalizm bireysel haklar ugruna grup haklari pesinde kosmaya karsidir Din ve Maneviyat Kutsal kitaplarda adalet Musa ile beraber Rembrandt van Rijn Museviler Muslumanlar ve Hristyanlar geleneksel olarak adaletin mevcut dogru ve merhametle beraber temel kavramlardan biri olduguna ve nihayetinde Tanri dan gelip Tanri tarafindan tutulduguna inanirlar Incile gore Musa Kanunlari gibi kurumlar Israilliler in adalet standartlarini yasamalarini ve uygulamalarini zorunlu kilmak icin Tanri tarafindan yaratildi Musevi tevrati Hayir ben onu sectim bu sekilde kendini sonra cocuklarini ve ev halkini iyilik ve adalet yaparak Tanri nin yolunda kalabilecegi sekilde gorevlendirebilir Yaratilis Kitabi 18 19 NSRV Psalms Tanri yi Dogruluk ve adaleti tahtinin temeli Psalms 89 14 NRSV olarak kabul ettigi sekilde aciklar Yeni ahit Tanri yi ve Isa yi adalet sahibi olduklari durumunu Tanri nin merhamet sahibi olmasina kiyaslama yaparak aciklamaktadir Matthew Kitabi 5 7 Yargilama Teorileri Ceza hukukunda karar yargic tarafindan idare edilen bir surecin son belirgin safhasini ve fonksiyonuna bagli birincil safhasini olusturur Karar genellikle bir suctan dolayi mahkum edilen davaliya karsi hapislik para cezasi ya da baska turlu bir cezayi icerir Kanunlar cesitli suclar icin verilebilecek ceza araliklarini belirleyebilir ve yargilama ile ilgili kurallar ise davalinin ve sucun durumuna bagli olarak o aralikta hangi cezanin uygulanabilecegini ayarlayabilir Yasal teorideki yargilamanin en temel nedenleri Teori Teorinin amaci Uygun CezaCezalandirici Adalet Islenilen suc cezalandirilir ama islenilen suctan baska hicbir neden icin degil misilleme mantigina dayali olarak ceza magdur durumda olan tarafi yakinlarini ve toplumu tatmin eden bir karsilik olarak ahlaki acidan kabul edilebilir Tarifeli yargilama Ceza sucla orantili olmalidirCaydirmak Bireye yonelik birey daha fazla cezalandirilma korkusuyla suctan uzak durur Topluma yonelik Potansiyel suclular muhtemel cezalar konusunda uyarilir Hapislik Agir para cezasi Digerlerine ornek teskil edecek uzun hapis cezasiRehabilitasyon suclunun davranisinin islah edilmesi icin Bireye ozel yargilama Toplum hizmeti emirleri ahlaki egitim mesleki egitimSuc islemekten caydirma Suclu toplumu suctan koruyacak sekilde suc isleyemez duruma getirilir Uzun hapislik Elektronik takip Yasaklama emirleriTazminat Magdurlarin ya da toplumun geri odenmesi Kompenzasyon Odeneksiz calistirma Tazminat semalariToplumsal Red Toplumun ahlaki sinirlari guclendirecek sekilde onaylamadigini ifade etmesi Sucun suclanabilir oldugunu yansitir Toplum icinde cezalandirma Sivil davalarda sonuc genellikle karar olarak bilinir Sivil davalar oncelikle neden olunan zarar ve gelecekte olabilecek zararlari onlemek icin parasal tazminatlarla kapatilir Bazi yasal sistemlerde bir tazminat karari basit tazminatin otesinde ek zarar kategorilerinide karar surecine katarak suclunun veya digerlerinin sucu tekrar islemesini onlemeye yonelik sonuclanabilir Evrimsel bakis acilari Adalet elinde kilic ve terazi olan ciplak bir kadin olarak resmedilmis by 1537 Evrimsel etik ve tartisilan ahlakin evrimi adalet kavrami icin evrimsel temeli onerir Biyososyal sucbilim arastirmalari uygun ceza hukukunun ne oldugu ile ilgili insan algisinin eski kucuk toplumlarda sucla nasil ilgilenildigine dayandigini ve bu yontemin gunumuz toplumlari icin her zaman uygun olmayabilecegini savunur Haksizliga karsi tepkiler Justitia copper engraving by made between 1539 and 1591 Kaliforniya Universitesinde 2008 yilinda yapilan calismalar hakkaniyete verdigimiz karsiligin beynimize kodlanmis oldugunu ve farelerde yemek uyarisina tepki veren bolgeyi aktive ettigini aciklar Bu hakkaniyetli bir sekilde muamele gormenin temel bir ihtiyaci karsiladigi gorusuyle uyumludur 2003 yilinda Emory Universitesinde capuchin maymunlarini da iceren bir arastirma diger isbirlikci hayvanlarin da ayni ozellige sahip oldugunu ve esitsizlige tepkinin sadece insanlara has bir durum olmadigini ortaya koydu Kurumlar ve adalet un boyanmis Armasi cografi haritalar odasinin tavani VatikanMontlucon Fransa da Aziz Paul klisesinin vitraylariAdaletin alegorisi Floransa da Palazzo Pitti de Poccetti Galerisinin tavani Insanlarin birbiri ile iletisim halinde oldugu ancak uzlasamadigi bir dunyada adaletin ideallerini somutlastiracak kurumlar gerekiyor Bu kurumlar belki yaklasik olarak adalet ideali somutlastirmasi yaparlar veya ideal standardlarla karsilastirildiginda gercekten adil olmayabilirler ornegin kolelik gibi Bazen anlasilmasina karsin bilerek karsi cikildigindan adalet dunyanin gerceklestirmeye ugrasip basaramadigi bir idealdir Bu bazen cok kotu sonuclar dogurabilir Kurumsal adalet bircok yasal teorisyen ve hukuk felsefecileri tarafindan ilgilenilen yasallik yasal surecler kodifikasyon ve yorumlama gibi konulari irdeler Adalet bicimleriIlahi adalet Kuresel adalet Onarici adalet Cezalandirici adalet Sosyal adalet Ceza adaleti Cinsiyet adaleti Askeri adalet Irksal adalet Sinir adaletiKaynakca Cuban Law s Blindfold 23 Plato Republic trans Robin Waterfield Oxford Oxford University Press 1984 Felsefe Yazar Oncul Analitik 11 Aralik 2020 Ilahi Buyruk Emir Teorisi Michael W Austin Internet Encyclopedia of Philosophy Oncul Analitik Felsefe 4 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Ekim 2022 Locke John 1698 Two Treatises of Government Ingilizce John Churchill at the Black Swan 4 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Ekim 2022 John Stuart Mill Utilitarianism in On Liberty and Other Essays ed John Gray Oxford Oxford University Press 1991 Chapter 5 social justice Definition of social justice in English by Oxford Dictionaries Oxford Dictionaries English 13 Kasim 2018 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Kasim 2018 Ornstein Allan C 1 Aralik 2017 Social Justice History Purpose and Meaning Society Ingilizce 54 6 ss 541 548 doi 10 1007 s12115 017 0188 8 ISSN 1936 4725 Kleingeld Pauline Brown Eric 2014 Zalta Edward N Ed Cosmopolitanism The Stanford Encyclopedia of Philosophy Fall 2014 bas Metaphysics Research Lab Stanford University 18 Mart 2019 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 14 Aralik 2018 egalitarianism Definition of egalitarianism in English by Oxford Dictionaries Oxford Dictionaries English 17 Nisan 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 13 Kasim 2018 Rubinstein David 1988 The Concept of Justice in Sociology Theory and Society 17 4 ss 527 550 JSTOR 657654 Homans George Caspar 1974 Social behavior its elementary forms Rev bas New York Harcourt Brace Jovanovich ss 246 249 ISBN 978 0 15 581417 2 OCLC 2668194 1899 1992 Hayek F A Friedrich August 1976 Law legislation and liberty a new statement of the liberal principles of justice and political economy Routledge amp Kegan Paul s 78 ISBN 978 0 7100 8403 3 OCLC 769281087 Poblet Marta Casanovas Pompeu 2008 Concepts and Fields of Relational Justice Computable Models of the Law Lecture Notes in Computer Science Ingilizce Springer Berlin Heidelberg ss 323 339 doi 10 1007 978 3 540 85569 9 21 ISBN 978 3 540 85568 2 9 Ocak 2019 tarihinde kaynagindan erisim tarihi 9 Agustos 2019 Nagel Thomas 2005 The Problem of Global Justice Philosophy amp Public Affairs Ingilizce 33 2 ss 113 147 doi 10 1111 j 1088 4963 2005 00027 x ISSN 1088 4963 John Rawls A Theory of Justice revised edition Oxford Oxford University Press 1999 p 266 Karl Marx Critique of the Gotha Program in Karl Marx Selected writings ed David McLellan Oxford Oxford University Press 1977 564 70 569 The Project Gutenberg eBook of On Liberty by John Stuart Mill www gutenberg org 11 Agustos 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 3 Mayis 2019 Ilkel Cezalar ve Fiziksel Cezanin Baslica Turleri 30 Eylul 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Harry Elmer BARNES Negley K TEETERS Ceviren Yrd Doc Dr Devrim AYDIN New Horizons in Criminology adli kitabin 337 347 sayfalari arasinda yer alan Primitive Punishments and the Leading Types of Corporal Punishment baslikli 16 Bolumu Ankara Barosu Dergisi 2011 4 Sayfa 166 ve muhtelif sayfalardaki Kan Davasi ve Ceza arasindaki iliskiye deginen aciklamalar SUC VE CEZA 11 Aralik 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde Prof Dr Ilham RAHIMOV Tercume Eden ve Yayina Hazirlayan Tugrul VELI TURKIYE BAROLAR BIRLIGI YAYINLARI Haziran 2014 ISTANBUL Sayfa 76 C L Ten Crime and Punishment in Peter Singer ed A Companion to Ethics Oxford 1993 366 372 Punishment PDF 22 Temmuz 2022 tarihinde kaynagindan PDF Erisim tarihi 4 Ekim 2022 Ted Honderich Punishment The supposed justifications London Hutchinson amp Co 1969 Chapter 1 Retribution vs Revenge What s the difference WikiDiff Ingilizce 9 Ekim 2015 4 Ekim 2022 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 4 Ekim 2022 Michael Braswell and John Fuller Corrections Peacemaking and Restorative Justice Transforming Individuals and Institutions Routledge 2014 See e g Eric Heinze The Concept of Injustice Routledge 2013 pp 4 10 50 60 Plato The Republic Book I 331b c John Rawls A Theory of Justice revised edn Oxford Oxford University Press 1999 p 3 See e g Eric Heinze The Concept of Injustice Routledge 2013 Clive Barnett The Priority of Injustice Locating Democracy in Critical Theory Daston Lorraine 2008 Life Chance and Life Chances Daedalus Cilt 137 ss 5 14 doi 10 1162 daed 2008 137 1 5 France The Red Lily Chapter VII 7 Temmuz 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde a b Ethical Pluralism from a Classical Liberal Perspective in The Many and the One Religious and Secular Perspectives on Ethical Pluralism in the Modern World ed Richard Madsen and Tracy B Strong Ethikon Series in Comparative Ethics Princeton NJ Princeton University Press 2003 61 0 691 09993 6 a b Mark Evans ed Edinburgh Companion to Contemporary Liberalism Evidence and Experience London Routledge 2001 55 1 57958 339 3 UCLA Newsroom UCLA 21 Nisan 2008 26 Subat 2010 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 15 Ocak 2015 Nature 425 297 299 18 September 2003 Ayrica bakinizAdil dunya inanci Toplumsal elestiri Sivil toplum kurulusu Adli bilimler Sorusturma Adliye Yargi Mahkeme Polis Avukat Hukukcu Hakim Savci