EPR paradoksu, kuantum mekaniğinin Kopenhag yorumuna karşı erken ve etkili bir eleştiridir. Albert Einstein ve arkadaşları ve Nathan Rosen (topluca EPR olarak bilinen) kuantum mekaniğinin daha önce fark edilmemiş fakat belli sonuçlara sahip olan kabul edilmiş denklemlendirimini meydana çıkaran bir düşünce deneyi hazırladılar, ancak zamanla bu denklemlendirimler mantıksız göründü. Açıklanan senaryo kuantum dolanıklık olarak bilinen bir olay içeriyordu.
Kuantum mekaniğine göre, bazı koşullar altında, ortaklaşa veya bireysel olan çift kuantum sistemleri, çift sistemde gerçekleşen deneylerin sonuçlarının olasılıklarını kodlayan tek bir dalganın işleviyle tanımlanabilir. Aşağıda ele alınan EPR makalesi yazıldığında, yapılan deneyler sonucu, bir deneyin sonucunun bazen tek bir tahmini olmadığı biliniyordu. Bu tip bir belirsizlik, bir ışık süzmesi yarım gümüşlenmiş bir aynanın üzerine düştüğünde görülebilir. Işık süzmesinin yarısı yansırken diğer yarısı geçecektir. Eğer ışık süzmesinin şiddeti, tek bir foton geçene kadar indirgenirse, kuantum mekaniğinde fotonun yansıması veya geçişi tahmin edilemez.
Bu etkinin rutin açıklaması o zamanlar Heisenberg'in belirsizlik ilkesiyle sağlanmıştı. Fiziksel nicelikler eşlenik denilen çiftler halinde gelir. Bu tür eşlenik çiftlerinin örnekleri arasında konumu ve farklı eksenler etrafında ölçülen bir parçacığın ve bileşenlerinin devinirliği verilebilir. Bir nicelik ölçüldüğünde ve belirlendiğinde, birleşmiş nicelikler belirsizleşir. Heisenberg bunu ölçümden kaynaklanan bir rahatsızlık olarak açıklamıştır.
1935 yılında yazılmış EPR makalesi, bu açıklamanın yetersiz olduğunu göstermeyi amaçlamıştır. A ve B olarak adlandırılan iki dolaşık parçacığı dikkate aldığımızda; A parçacığının niceliğinin ölçülmesi, B parçacığının eşleniğinin niceliğinin hiçbir temas ve karışıklık olmadan belirsizleşmesine neden olur. Temel fikir, bir sistemin içindeki iki parçacığın kuantum durumları, her zaman ikisinin ortak durumundan ayrışamaz. Bunun bra-ket yazılımındaki bir örneği şu şekildedir;
Heisenberg belirsizlik ilkesi, bazen yerel olmayan denilen bir kuantum etkisinin klasik bir açıklamasının sağlanmasını çabaladı. EPR'ye göre bu durumun iki olası açıklaması vardı. Parçacıklar arasında ayrım olsa bile ya aralarında bir etkileşim vardı ya da tüm olası ölçümlerin sonuçları hakkında bilgiler parçacıklarda mevcuttu.
EPR yazarları ikinci açıklamayı, bazı kodlanmış 'gizli değişkenlerden' dolayı tercih etmişlerdir. Bir etki anında bir uzaklık boyunca yayılan ilk açıklama, görelilik teorisi ile çelişmekteydi. Daha sonra, kuantum mekaniğinin kuralcılığından dolayı tamamlanmamış olduğu sonucuna vardılar çünkü bu tip gizli değişkenlere kuantum mekaniğinde yer yoktur.
Bell teoremi sonuçlarındaki ihlaller genellikle Einstein, Poldolsky ve Rosen tarafından da varsayılan Bell'in teoreminin hipotezlerinin bizim dünyamızda geçerli olmamasından anlaşılmaktadır. Konuyu ve konuyla ilgili deneyleri inceleyen Alain Aspect ve grubu gibi fizikçilerin çoğu, EPR ilk dikkat çektiğinde, kuantum teorisinin öngördüğü gibi, EPR'nin tercih ettiği “yerel gizli değişken” teorisini Bell eşitsizliklerini ihlal ettiğinden ötürü geçersiz kabul etti.
EPR gelişimlerinin tarihi
Bu konuları ilk ortaya koyan makale, 1935 yılında yayınlanan "Fiziksel Gerçekliğin Kuantum Mekaniksel Tanımı Tam Olarak Düşünülebilir Mi?"'dir. Einstein kuantum mekanik biçimciliği açısından ölçümlerle yorumlanarak ortaya çıkanlar dışındaki nesnel fiziksel bir gerçekliğin var olduğu görüşünü protesto etmiş, kendi düşüncesine daha çok uyan nedensellik teorisi için hayatının sonuna kadar mücadele etmiştir. Ancak, Einstein'ın ölümünden sonra, bir EPR kağıdında anlatılan andıran deneyler Fransız bilim adamları Lamehi-Rachti ve Mittig tarafından 1976 yılında Saclay Nükleer Araştırma Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Bu deneyler, yerel gerçekçilik fikrinin yanlış olduğunu göstermiştir.
Kuantum mekaniği ve yorumlanması
Yirminci yüzyılın başından beri, kuantum kuramı, doğru mezoskopik ve mikroskobik dünyanın fiziksel gerçekliğini açıklayan birden fazla tekrarlanabilir fizik deneylerinde başarılı olduğunu kanıtlamıştır.
Kuantum mekaniği, atomunları tanımlayan ve bir ölçüm cihazında gözlenen tayfi çizgileri açıklama amacı ile geliştirilmiştir.Yirminci yüzyılın başlarında iddialı olmasına rağmen, konuyla ilgili henüz ciddi bir meydan okuma yapılmamıştır. Kuantum olaylarının felsefi yorumlaması, ancak, başka bir meseledir: kuantum mekaniğinin matematiksel denklemlendirimini yorumlamanın nasıl olacağının sorusu farklı felsefi görüşlerden insanların farklı cevaplar vermesini doğurmuştur.
Kuantum teorisi ve kuantum mekaniği belirleyici bir şekilde tek ölçüm sonuçları vermemektedir. Kopenhag yorumlaması olarak bilinen kuantum mekaniği anlayışına göre, ölçümlerin dalga işlevlerinin anlık çökmesine neden olması, özdurumdaki kuantum sistemini betimler. Einstein, 1927 Solvay Konferansında bu çökmenin canlandırmasını yapmıştır. Deneyi, iç yüzeyi algılanım ekranına sahip küredeki küçük bir delikten elektron tanımlamasıyla yapmıştır. Bu deneyde elektronlar kürenin iç yüzeyiyle yaygın olarak dağınık bir şekilde temasta bulunmuştur. Ancak bu elektronlar dalga cephelerinin girdiği noktadan bütün yönlere genişlemesiyle açıklanabilir. Günlük yaşamdan da anlaşılacağı gibi bir dalga algılanım ekranında geniş bir bölge kaplar fakat elektronların tek noktalarda ekrana bir etkisi olacaktır ve sonunda kendi özdeş dalga fonksiyonları tarafından açıklanan olasılıkları doğrultusunda bir model oluşturacaktır. Einstein, konumuna bağlı olarak neden her elektronun dalgasının ön cephesinin çöktüğünü, niye elektronların yüzey üzerindeki enerji gibi loş olması yerine tek parlak pırıldanımlar olarak görünmesini ve neden tek bir elektronun herhangi bir nokta yerine sabit tek bir noktada bulunduğunu sorar. Elektronların davranışı, bütün olası noktalara gönderilmiş fakat biri dışında tüm hepsini geçersiz kılan bazı sinyallerin izlenimini verir. Diğer bir deyişle, tüm noktalar haricinde tek bir nokta seçilebilir.
Einstein'ın karşıtlığı
Einstein Kopenhag yorumunun en önemli rakibi oldu. Onun görüşüne göre, kuantum mekaniği tamamlanmamıştı. Bunu yorumlayan, John von Neumann ve David Bohm gibi diğer yazarlar orijinal kâğıt açıkça iddia edilmemiş, rastgele yapılan ölçüm sonuçlarından 'gizli' değişkenleri sorumlu tutmuştur.
1935 EPR makalesi felsefi tartışmayı fiziksel bir tartışmanın içine sıkıştırmıştır. Yazarlar bir ölçümün sonucu olan verilmiş özgül bir deneyde ölçüm gerçekleşmeden önce gerçeklik unsuru denilen bir şeyin gerçek dünyada var olduğunu iddia etmişlerdir. Yazarlar, gerçekliğin bu unsurlarının her uzayzamandaki belli bir noktaya ait olduğunu yani yerel olduğunu varsaymaktadır. Her element sadece uzay-zamanın (yani, geçmişin) onun ışık konisinin gerisinde bulunan olaylardan etkilenmiştir. Bu iddialar artık yerel gerçekçilik olarak bilinen teşkil doğası hakkında varsayımlar üzerine kurulmuştur.
EPR makalesi sık sık Einstein'ın görüşlerinin tam bir ifadesi olarak alınmış olsa da, başta Einstein ve Rosen ile Gelişmiş Çalışma Enstitüsündeki görüşmelere dayanarak, Podolsky tarafından yazılmıştır. Einstein, daha sonra Erwin Schrödinger'e "bu, benim normalde istediğim gibi bir sonuç vermedi, daha ziyade, önemli şey, tabiri caizse, biçimcilik tarafından boğuldu." demiştir. 1936 yılında, Einstein yerel gerçekçi fikirlerinin bir bireysel hesabını sundu.
Paradoksun tanımı
Orijinal EPR paradoksu, kuantum mekaniğinin bir tahmini olan bir kuantum parçacığının konumunun ve devinirliğinin aynı anda bilinememesine meydan okur. Bu meydan okuma, başka fiziksel özelliklerin diğer çiftlerinin genişlemesiyle olabilir.
EPR Makalesi
Orijinal makale, etkileşime geçmesine izin verilen iki sisteme ne olacağını ve bir süre sonra etkileşim kalmadığında neler olacağını tanımlama amacı gütmüştür. Kumar'ın sözleriyle bu, A ve B olan iki parçacığın kısaca etkileşimde olması ve daha sonra farklı yönlere hareket etmesi olarak tanımlanabilir. Heisenberg'in belirsizlik ilkesine göre, devinirliği ve B parçacığının tam olarak konumunu aynı anda ölçmek mümkün değildir fakat Kumar'a göre A parçacığının kesin konumunu belirlemek mümkündür. Bu nedenle, ölçümler sonucu A'nın bilinen kesin konumu yardımıyla B'nin kesin konumu bulunabilir. Ayrıca, A parçacığının devinirliği ölçülebildiğinden, B parçacığınınkini de A'ya bağlı olarak bulmak mümkündür. Kumar, bunu şu şekilde yazmıştır; “EPR, B parçacığı eş zamanlı olarak kesin ve gerçek bir devinirlik ve konum değerine sahiptir yargısını kanıtlamış ve savunmuştur.” EPR, B parçacığı fiziksel olarak rahatsız olma olasılığı olmadan, parçacık A üzerinde yapılan ölçümler sonucunda B'nin ya devinirliğinin ya da pozisyonunun kesin değerlerini bulmayı amaçladı.
EPR Kuantum Mekaniği gerçek uygulama aralığını sorgulamak için bir paradoks yaratmaya çalıştı. Bu paradoks; Kuantum teorisi iki değerin de parçacık için tahmin edilemez olmasını ve henüz EPR düşünce deneyinin hepsinin belirli değerlere sahip olması gerektiğini göstermesini içeriyordu. EPR kağıdı: "Biz, fiziksel gerçekliğin kuantum mekaniksel tanımının tam olarak dalga işlevleri tarafından açıklanamayacağı sonunu kabul etmek zorunda kalıyoruz.” demiştir.
EPR kağıdı şu söz ile sonlanır: Biz böylece dalga fonksiyonun fiziksel gerçekliğin tam bir açıklamasını yapamadığını göstersek de, biz böyle bir açıklamanın var olup olmadığı sorusuna kesin bir cevap bulamadık. Biz böyle bir teori mümkün olduğuna, yine de, inanıyoruz.
Dolaşık durumda ölçümler
Elimizde elektron-pozitron çiftlerini yayan bir kaynak var ve Alice adından bir gözlemcinin olduğu A noktasına elektron, Bob adında bir gözlemci bulunan B noktasına da pozitron gönderiyoruz. Kuantum mekaniğine göre, kaynağımızı, yayılan her çiftin tekli fırıl adı verilen kuantum durumunu işgal edeceği şekilde ayarlayabiliriz. Böylece, bu parçacıklar dolaşıktır diyebiliriz. Bu, durum 1 ve durum 2 olarak adlandırdığımız iki kuantum çakışması durumu olarak görülebilir. Durum 1de, pozitif z ekseninde bir fırılı olan elektron ve negatif z ekseninde bir fırıla sahip pozitron vardır. Durum 2de ise, elektron negatif z ekseninde bir fırıla sahipken, pozitif z ekseninde pozitron bir fırıla sahiptir. Bundan dolayı, ölçüm yapmadan tekli fırıl durumundaki bir parçacığın durum fırılını belirlemek mümkün değildir.
Artık, Alice z ekseni etrafındaki fırılı ölçer ve +z veya -z olmak üzere iki muhtemel sonuç elde edebilir. Eğer elde ettiği sonuç +z ise; kuantum mekaniğinin Kopenhag yorumlamasına göre sistemin kuantum durumu durum 1de çöker. Kuantum durumu sistemde gerçekleşen her türlü ölçümün sonucunu belirler. Bu durumda, eğer Bob z ekseni etrafında sonradan ölçüm yaparsa, bulacağı sonuç -z ekseninde olur. Aynı şekilde, eğer Alice -z ekseninde sonuç alırsa, Bob +z ekseninde bir sonuç alır.
Özellikle z eksenini seçmemizin belirli bir nedeni yoktur, kuantum mekaniğine göre tekli fırıl durumu x eksenini gösteren fırıl durumunun çakışması da eşit olur. Eğer Alice ve Bob fırılı x ekseninde ölçmeye karar verirse, buna durum 1a ve durum 2a deriz. Durum 1a'da, Alice'in elektronu +x fırılına sahipken, Bob'un pozitronu -x fırılına sahiptir. Durum 2a'da ise, Alice'in elektronu -x fırılına sahipken, Bob'un pozitronu +x fırılına sahiptir. Bundan dolayı, Eğer Alice +x ölçerse, sistem durum 1ada çöker ve Bob -x sonucunu elde eder. Eğer Alice -x ölçerse, sistem durum 2a'da çöker ve Bob +x sonucunu elde eder.
Herhangi bir eksende fırılları ölçülürse, sonuç her zaman birbirlerinin tersi olur. Bu durum, sadece parçacıklar birbirlerine bağlıysa açıklanabilir. Ya her eksende kesin olarak farklı fırıla sahip şekilde yaratılmışlardır (gizli değişken tartışması) ya da birbirlerine bağlılardır ve bu yüzden bir elektron diğerinin eksenin hangi tarafında olduğunu hissediyordur ve onun karşıt sonucunu alıyorudur (dolaşıklık tartışması). Ayrıca, eğer iki parçacığın farklı eksenler boyunca fırılları ölçülüyorsa, x ekseninde elektron fırılı ölçüldüğünde (ve x eksenindeki pozitronun fırılı yok sayıldığında), z eksenindeki pozitronun fırılı kesin değildir çünkü ölçüm yerini almıştır ve zaten ikinci bir eksende fırılı mevcuttur. Buna rağmen, deneyler tarafından onaylanan kuantum mekaniği hakkındaki varsayımlar, herhangi bir gizli değişken teorisiyle açıklanamaz. Bu, Bell teoreminde gösterilmiştir.
Kuantum mekaniğinde,Heisenberg belirsizlik ilkesine göre iki değişken için de kuantum durumu kesin bir sonuca sahip olamaz ve bu durum x-fırılı ve z-fırılı “uyumsuz gözlemlenenlerdir” anlamına gelir. Alice'in z-fırılı ölçtüğünü varsayalım ve bulduğu sonuç +z olsun, bu durumda kuantum durumu durum 1de çöker. Şimdi, z-fırılını ölçmek yerine, Bob x-fırılını ölçsün. Kuantum mekaniğine göre, eğer sistem durum 1de ise, Bob'un x-fırıl ölçümü %50 ihtimalle +xde olabilir ya da %50 ihtimalle -xde olabilir. Bob'un kendisi ölçüm yapana kadar, nasıl bir sonuç elde edileceğini tahmin etmek imkânsızdır.
Bu, konunun dönüm noktasıdır. Bob pozitronun x-fırılını ölçtüğünde, kesin bir sonuca ulaşabilir çünkü kendi parçacığını rahatsız etmemiştir. Bob'un pozitronu %50 ihtimalle +x veya -x'dedir ve kesin bir sonuç yoktur çünkü Bob'un pozitronu Alice'in elektronunu bilir ve Alice'in elektronu bilinip ölçüldüğü için Bob'un elektronunun spini hakkında kesin bir bilgi elde edemeyiz.
Kopenhag yorumuna göre, dalga işlevi ölçüm yapıldığı zaman çöker ve bu yüzden belli bir uzaklıkta bir etki olmalıdır veya pozitron bilmesi gerekenden daha fazlasını bilmelidir.
Paradoksun özeti
İlk parçacığın fiziksel ölçümleri kendi konumunda devinirliğe etkisi kesin değildir fakat ilk parçacığın devinirliğini ölçmek öbürünün konumunun kesinliğini etkiler. Einstein, Podolsky ve Rosen, ikinci parçacığın nasıl kesin olmayan konumuna rağmen kesin bir devinirliğe sahip olduğunu sorguladı. Bir parçacık diğeriyle uzayda iletişim halinde olduğundan, bu bir “paradokstur”.
Bu arada, Bell, fırılı kendi örneğinde kullandı fakat kuantum mekaniğinde gözlemlenebilirler denilen birçok çeşit fiziksel nicelik kullanılıyordu. EPR kağıdı, bu gözlemlenebilirlerin devinirliği için kullanılıyordu. EPR planının deneysel gerçekleştirmeleri genellikle foton kutuplaşmasında kullanıyor çünkü kutuplaşmış fotonların hazırlanması ve ölçülmesi kolaydır.
EPR deneylerindeki yerellik
Yerellik ilkesi, bir yerde meydana gelen fiziksel işlemlerin başka bir yerdeki gerçeklik unsurları üzerinde bir etkisinin olmaması gerektiğini belirtir. İlk bakışta, bu bilgiler nedenselliği ihlal etmeden ışık hızından daha hızlı iletilmeyen bilgileri savunan özel göreliliğin sonuçları hakkında makul bir varsayım gibi görünüyordu. Genellikle nedenselliği ihlal eden herhangi bir teori de içten tutarsız olacağından, yararsız olacağı düşünülmektedir.
Kuantum mekaniği ve klasik tanımların birleştirmek için olan olağan kurallar, nedensellik yasasını ihlal etmeden yerellik ilkesini ihlal etmektedir. Nedensellik korunmaktadır çünkü Alice'in Bob'un ölçüm eksenini yönlendirerek mesaj iletmesinin başka bir yolu yoktur. Alice hangi ekseni kullanırsa kullansın, %50 oranında + veya – sonuç elde etme olasılığı vardır ve kuantum mekaniğine göre temel olarak hangi sonucu alacağını etkilemesi imkânsızdır. Ayrıca, Bob sadece bir kez kendi ölçümünü yapabilir çünkü kuantum mekaniğinin temel özelliği aldığı elektronların milyon tane kopyasını yapmasını, hepsine tek tek fırıl ölçümü yapmasını ve sonuçların istatistiksel dağılımına bakmasını imkânsız kılar. Bu nedenle, eğer sadece bir ölçüm yapmasına izin verilirse, + veya – sonuç bulması Alice'le aynı eksende olup olmamasına bağlı olmadan %50 şansı olduğunu görürüz.
Yine de, yerellik ilkesi fiziksel sezgilere güçlü bir şekilde hitap etmiştir ve Einstein, Podolsky ve Rosen bu yüzden bu teoriyi terk etmek istemiyorlardı. Einstein, kuantum mekaniksel tahminlerle “bir noktada ürkütücü” diyerek dalga geçmiştir. Bu nedenle, kuantum mekaniğinin henüz tamamlanmamış olmasıyla sonuçlandırmışlardır.
Son yıllarda ise, EPR'nin ulaştığı sonuç yerellik anlamadaki gelişmelerden ve kuantumun elverişli olmamasından şüphe uyandırmıştır. Yerellik kelimesi, fizikte birçok anlama sahiptir. Örneğin, kuantum alan teorisinde "yerellik" uzayın değişik noktalarındaki kuantum alanlarının birbirleriyle etkileşimde olmamaları anlamına gelir. Ancak, bu anlamda "yerel" olan kuantum alan teorileri EPR tarafından tanımlanan yerellik ilkesine aykırı görünmektedir, ama yine de daha genel anlamda yerelliği ihlal etmezler. Dalga işlevinin çöküşü, kuantum elverişsizliğinin epifenomeni olarak görülebilir. Temel davranış yerel nedenselliği ihlal etmediğinden, bu gerçek ya da belirgin olsun, dalga fonksiyonu çöküşü ek bir etki yapar. Yukarıdaki örnekte belirtilen nedenle, ne EPR deneyinim ne de herhangi bir kuantum deneyinin gösterilmesinin ışık sinyalinden hızlı olması mümkün değildir.
Paradoksun çözümü
Gizli değişkenler
EPR paradoksunu çözmek için çeşitli yollar vardır. EPR tarafından önerilen bir tanesi, kuantum mekaniğidir, deneysel senaryolarda çeşitli başarılar elde etmesine rağmen, aslında tamamlanmamış bir teoridir. Diğer bir deyişle, kuantum mekaniği (bir derece başarılı bir de olsa) istatistiksel yaklaşım gibi davranan doğanın henüz keşfedilmemiş bazı teorileri vardır. Kuantum mekaniğinin aksine, daha tam bir teori tüm "gerçeklik unsurlarına" karşılık gelen değişkenleri içerebilir. Heisenberg belirsizlik ilkesi, yani "iletmez kuantum gözlenebilirlerinin" gözlenen etkilerine yol vermek için bu değişkenler üzerinde hareket eden bazı bilinmeyen mekanizmalar olmalıdır. Böyle bir teoriye gizli değişken teorisi denir.
Bu fikir göstermek için, yukarıdaki düşünce deneyi için çok basit bir gizli değişken teorisini hazırlayabiliriz. Bir kaynaktan yayılan kuantum tekli-fırıl durumu doğru fiziksel durum için x-fırılı ve z-fırılının kesin değeri için yaklaşık bir tanım oluşturur. Bu "gerçek" durumlarda, Bob'a giden pozitron her zaman Alice'e giden elektronun ters fırıl değerine sahip olacaktır, ancak aksi bir durumda değerler tamamen rastgele olacaktır. Örneğin, kaynak tarafından yayılan ilk çift "Alice'e (+z,-x) ve Bob'a (-z, +x)" olabilir, bir sonraki çift ise "Alice'e (-z,-x) ve Bob'a (+z, +x) "ve benzerleri olabilir. Bu nedenle, Bob'un ölçme ekseni, Alice'inki ile aynı hizada ise, Bob mutlaka Alice ne gelirse tersini alacak; aksi halde, Bob eşit olasılıkla "+" veya "-" alıcaktır.
Ölçümlerimizi z ve x eksenleriyle sınırladığımızı varsayarsak, böyle bir gizli değişken teorisi kuantum mekaniğinden deneysel olarak ayırt edilemez. Gerçekte, Alice ve Bob'un kendi ölçümlerini yaptığı sonsuz sayıda eksen olabilir, bu yüzden sonsuz sayıda bağımsız gizli değişkenler olması gerekir. Ancak, bu ciddi bir sorun değildir çünkü biz gizli değişken teorisini çok basit bir şekilde bağıntısal yazdık ve daha sofistike bir teorinin bu konuda yama yapması mümkün olabilir. Bu gizli değişkenlerin fikrinde çok daha ciddi bir sorun olduğunu ortaya çıkıyor.
Bell eşitsizlikleri
1964 yılında, , EPR düşünce deneyindeki kuantum mekaniğinin tahminlerinin gizli değişken teorileriyle (yerel gizli değişken kuramlarının) önemli ölçüde farklı olduğunu gösterdi. Kabaca söylemek gerekirse, kuantum mekaniğinin diğer eksenlerde yapılan ölçüm sonuçlarının istatistiksel bağıntısı, gizli değişken teorilerindekinden daha güçlüdür. Bu farklılıklar, eşitsizlik ilişkilerini kullanan "Bell eşitsizlikleri" olarak bilinen deneysel saptanabilen prensiplerdir. Eberhard tarafından daha sonraki çalışmalarda Bell'in eşitsizliklerine öncülük eden gizli değişken kuramlarının yerelliği ve karşı-olgusal kesinlik özelliği gösterilmiştir. Bu ilkelerin geçerli olduğu herhangi bir teori eşitsizlikleri üretir. Arthur Fine sonradan eşitsizlikleri tatmin eden herhangi bir teorinin, yerel gizli değişken teorisi ile modellenebilir olduğunu göstermiştir.
Bell'in kâğıt yayınlanmasından sonra, Bell eşitsizliklerini test etmek için çeşitli deneyler icat edildi. Bunlar genellikle foton kutuplaşması ölçümlerine dayanıyordu. Bugüne kadar yapılan tüm deneylerin standart kuantum mekaniği teorisinin öngörüleri doğrultusunda olduğu bulunmuştur.
Ancak Bell'in teoremi tüm olası felsefi olarak realist olan teoriler için geçerli değildir. Kuantum mekaniğinin felsefi gerçekçiliğin tüm kavramları ile tutarsız olması yaygın bir yanılgıdır. Kuantum mekaniğinin realistik yorumlaması mümkündür, fakat yukarıda tartışıldığı gibi, bu tip yorumlamalar yerelliği ya da karşı-olgusal kesinliği reddeder. Ana fizik, karşı-olgusal kesinliği reddeden gerçekçilik kavramını korumak için uğraş verirken, yerelliği tutmayı da tercih eder. Böyle genel realist yorumların örnekleri, tutarlı geçmişlerini yorumlanması ve ilk kez 1986 yılında John G. Cramer tarafından önerilen işlem yorumudur. Fine'ın çalışmaları gösterdi ki, yerelliği alarak, iki istatistiksel değişken olan karşı-olgusal kesinlikler tutarsız bir şekilde ilişkilidir ve bu tür senaryolar olmasına rağmen, daha gizemli senaryoların verilmesi ile tutarsızlık karşı-olgusal kesinlik 'sezgilerde' görünebilir.
Yerelliğin ihlalin, özel görelilik ile bağdaştırmak zordur ve nedensellik ilkesi ile uyumsuz olduğu düşünülmektedir. Ancak, Schrödinger denkleminin şartlarını biri olarak tanımlanan 'kuantum potansiyeli' şeklinde bir varsayımı yerel olmayan mekanizması tanıtılırken, kuantum mekaniğinin Bohm yorumlanması, karşı-olgusal kesinlikçe tutarlıdır. Bazı bu alanda çalışanlar gerçek deneylerde kaçamakları sömüren gizli değişken teorisini bağıntısal olarak yazmayı denemiştir.
Ayrıca, yerel gizli değişkenleri olmayan bireysel EPR benzeri deneylerin açıklaması da vardır. Örnekler David Bohm ve Lucien Hardy tarafından önerilebilir.
Einstein'ın saf cebirsel teoriye inancı
Kuantum mekaniğinin Bohm yorumlanmasına göre, evrenin durumunun, kuantum dalga işlevleri çökmeden zaman içinde sorunsuzca geliştiği varsayılmaktadır. Kopenhag yorumlanması için oluşan sorunlardan biri dalga işlevinin çöküşünün tanımlanmasıdır. Einstein kuantum mekaniğinin fiziksel olarak eksik ve mantıksal olarak yetersiz olduğunu ileri sürmüştür. "Göreliliğin Anlamı"nda Einstein, “Birisi neden gerçekliği sürekli bir alanda açıklanamayacağına iyi bir neden versin.” demiştir. Kuantum olaylarına bakıldığında, sonlu bir enerjinin sonlu bir sistemi tamamen kuantum numaraları denilen sonlu bir dizi rakamla tarif edilebilir. Bu, bir süreklilik teorisi için uygun olarak görülmemektedir ve gerçekliğin temsili için bir cebirsel teori bulma girişimine neden olmaktadır. Ama hiç kimse bu tip bir teori için bir temel bulamamıştır."Eğer zaman, mekan ve enerji Planck ölçeğinde alt tabakadan türetilmiş ikincil özellikleri ise (Bell'in teoremi hala geçerli olsa da), Einstein'ın varsayımsal cebirsel sistemi EPR paradoksunu çözmek için yeterli olabilir. Fredkin'in Sonlu Doğa Hipotezi'nde Edward Fredkin, Einstein'ın varsayımsal cebirsel sistemi için bir bilgi temeli önerdi. Eğer fiziksel gerçeklik tamamen sonlu ise, Kopenhag yorumu Planck ölçeğinde, bir bilgi işlem sistemine bir yaklaşım olabilir.
"Kabul edilebilir teoriler" ve deneyler
Durumun bugünkü görüşüne göre, kuantum mekaniği kesin bir dille kabul edilebilir herhangi bir fiziksel teorinin "yerel gerçekçiliği" yerine getirmesi gerektiğini savunan Einstein'ın yerel felsefi önermesiyle çelişmektedir.
1935 yılında yazılan EPR kağıdında, yazarlar kuantum mekaniğinin kendi varsayımları ile tutarsız olduğunu fark etmişlerdir, ama yine de Einstein kuantum mekaniğinin sadece gizli değişkenleriyle başka bir değişiklik olmadan, kabul edilebilir bir teori elde etmeyi amaçlamıştır. 1955 yılında, hayatının sonuna kadar olan yirmi yılda bu fikirleri izlemiştir.
Aksine, 1964 yılında yayınladığı kâğıtta John Bell, kuantum mekaniğinin ve Einstein'ın tercih ettiği belirli bağıntılarda 3⁄2lik katsayıya sahip gizli değişken teorisinin değişik deney sonuçlarına önderlik edebileceğini göstermiştir.
Alain Aspect'in ve diğerlerinin yaptığı birçok Bell test deneyi bulunmaktadır. Bunlar kuantum mekaniğinin tahminlerinden ziyade, Einstein tarafından desteklenen gizli değişken kuramları sınıfını desteklemektedirler.
Kuantum mekaniği için olan imalar
Çoğu fizikçi günümüzde kuantum mekaniğinin doğru olduğuna ve EPR paradoksunun klasik sezgilerin fiziksel gerçekliğe karşılık gelmemesinden dolayı sadece bir "paradoks" olduğuna inanmaktadır. EPR'nin yerellik konusunu nasıl yorumlandığı kuantum mekaniğinin kullanımlarının yorumlarına bağlıdır. Kopenhag yorumuna göre, genellikle ani dalga fonksiyonu çöküşünün meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ancak, Kopenhag görüşünde, nedensel anlık bir etkisi olmadığı ileri sürülmüştür: Bu alternatif görüşte, ölçümler sistemin kendisini değil, fiziksel sistemdeki nicelikleri tanımlamamızı etkiler. Birçok dünyanın yorumlanmasında, bu tür ölçümlerde işlemlerin etkileri sadece ölçülen parçacığın durumunu etkilediğinden, yerellik kesinlikle korunmaktadır. Ancak, ölçüm sonuçları eşsiz değildir, her türlü sonuç elde edilebilir.
EPR paradoksu, ölçüm sürecinin temelde klasik olmayan özelliklerini açarak kuantum mekaniğine olan anlayışımızı derinleştirdi. EPR kağıdının yayınlanmasından önce, bir ölçüm genellikle ölçülen sistemin üzerine doğrudan çarptırılan fiziksel bir rahatsızlık olarak düşünülmüştür. Bir elektronun konumunu ölçerken üzerinde bir ışığın yansıdığının hayal edilmesi ve elektronu rahatsız edip ve pozisyonuna bağlı olarak kuantum mekaniksel belirsizlikleri bulmak buna örneklerdir. Kuantum mekaniğinde hala popüler olan bu tip açıklamalar, ölçümün parçacığı direkt olarak rahatsız etmeden yapılması gerektiğini gösteren EPR paradoksu tarafından çürütülmüştür. Aslında, Yagil Aharonov ve ortakları Weak ölçümleri olarak adlandırılan bir teori geliştirdiler.
Kuantum dolanmasına dayanan teknolojiler günümüzde gelişmektedirler. Kuantum şifrelemesinde, dolaşık parçacıklar iz bırakmadan ve dinlenilmeden sinyallerin iletilmesinde kullanılmaktadır. Kuantum hesaplamasında, dolaşık kuantum durumu, klasik bilgisayarlardan daha hızlı işlem yapabilen paralel hesaplamaların yapılmasında kullanılır.
Matematiksel denklemlendirim
Yukarıdaki tartışma, fırılın kuantum mekaniksel denklemlendiriminin matematiksel yazılımı olarak ifade edilebilir. Bir elektron için spin serbestlik derecesi her kuantum durumu uzayda bir vektöre denk gelen iki boyutlu karmaşık uzay vektörü olan V ile ilişkilidir. x, y ve z yönünde fırıla karşılık gelen işlemciler, sırasıyla Sx, Sy ve Sz şeklinde gösterilen, Pauli matrisleri kullanılarak yazılabilir.
Bu denklemde , indirgenmiş Planck sabitidir (ya da 2π'ye bölünmüş Planck sabiti.)
Sz 'nin özdurumu şu şekilde gösterilebilir;
ve Sx 'ninki;
Elektron-pozitron çiftinin uzay vektörü 'dür (elektronun ve pozitronun uzay vektörünün tansör çarpımı). Fırıl tekil durumu;
bu denklemde sağ taraftaki iki terim daha önceden durum 1 ve durum 2 olarak tanımladığımız niceliklerdir.
Yukarıdaki denklemden fırıl tekilinin ayrıca şu şekilde yazılabileceğini görebiliriz;
yine sağ taraftaki terimler durum 1a ve durum 2a olarak tanımladığımız niceliklerdir.
Bunun nasıl yerel gerçekliği ihlal ettiğini anlamak için, Alice'in Sz veya Sx ölçümünden sonra, Bob'un Sz veya Sx değerinin tek olarak tanımlanmasıdır ve bu "fiziksel gerçekliğin elementi"ne denk gelir. Bu, kuantum mekaniğindeki ölçümlerin prensibiyle alakalıdır. Sz değeri ölçüldüğünde, sistem durumu olan ψ Sz'in özvektöründe çöker. Eğer ölçümlerin sonucu +z ise, ölçümden hemen sonra sistem durumu ψ'ın dikey çıkıntısına maruz kalır ve şu formu alır;
Fırıl tekili için yeni durum;
Aynı şekilde, eğer Alice'in ölçüm sonucu −z çıkarsa, sistem dikey çıkıntıya maruz kalır;
bu, yeni durumun aşağıdaki gibi olduğunu gösterir;
Bu, Sz için yapılan ölçümde Bob'un pozitronunun tanımlandığına ve ilk durumda −z veya ikinci durumda +z olduğu anlamına gelir.
Sx ve Sz, kuantum mekaniğinde kesin sonuçlara sahip olamaz. Aralarından biri işlemcilerin değişmemesi unsurunu kullanabilir;
Heisenberg belirsizlik ilkesi ile birlikte;
Kaynakça
- "EPR Paradox". 6 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Haziran 2014.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
EPR paradoksu kuantum mekaniginin Kopenhag yorumuna karsi erken ve etkili bir elestiridir Albert Einstein ve arkadaslari ve Nathan Rosen topluca EPR olarak bilinen kuantum mekaniginin daha once fark edilmemis fakat belli sonuclara sahip olan kabul edilmis denklemlendirimini meydana cikaran bir dusunce deneyi hazirladilar ancak zamanla bu denklemlendirimler mantiksiz gorundu Aciklanan senaryo kuantum dolaniklik olarak bilinen bir olay iceriyordu Albert Einstein 1931 Kuantum mekanigine gore bazi kosullar altinda ortaklasa veya bireysel olan cift kuantum sistemleri cift sistemde gerceklesen deneylerin sonuclarinin olasiliklarini kodlayan tek bir dalganin isleviyle tanimlanabilir Asagida ele alinan EPR makalesi yazildiginda yapilan deneyler sonucu bir deneyin sonucunun bazen tek bir tahmini olmadigi biliniyordu Bu tip bir belirsizlik bir isik suzmesi yarim gumuslenmis bir aynanin uzerine dustugunde gorulebilir Isik suzmesinin yarisi yansirken diger yarisi gececektir Eger isik suzmesinin siddeti tek bir foton gecene kadar indirgenirse kuantum mekaniginde fotonun yansimasi veya gecisi tahmin edilemez Bu etkinin rutin aciklamasi o zamanlar Heisenberg in belirsizlik ilkesiyle saglanmisti Fiziksel nicelikler eslenik denilen ciftler halinde gelir Bu tur eslenik ciftlerinin ornekleri arasinda konumu ve farkli eksenler etrafinda olculen bir parcacigin ve bilesenlerinin devinirligi verilebilir Bir nicelik olculdugunde ve belirlendiginde birlesmis nicelikler belirsizlesir Heisenberg bunu olcumden kaynaklanan bir rahatsizlik olarak aciklamistir 1935 yilinda yazilmis EPR makalesi bu aciklamanin yetersiz oldugunu gostermeyi amaclamistir A ve B olarak adlandirilan iki dolasik parcacigi dikkate aldigimizda A parcaciginin niceliginin olculmesi B parcaciginin esleniginin niceliginin hicbir temas ve karisiklik olmadan belirsizlesmesine neden olur Temel fikir bir sistemin icindeki iki parcacigin kuantum durumlari her zaman ikisinin ortak durumundan ayrisamaz Bunun bra ket yazilimindaki bir ornegi su sekildedir F 12 00 11 displaystyle Phi rangle frac 1 sqrt 2 left 00 rangle 11 rangle right Heisenberg belirsizlik ilkesi bazen yerel olmayan denilen bir kuantum etkisinin klasik bir aciklamasinin saglanmasini cabaladi EPR ye gore bu durumun iki olasi aciklamasi vardi Parcaciklar arasinda ayrim olsa bile ya aralarinda bir etkilesim vardi ya da tum olasi olcumlerin sonuclari hakkinda bilgiler parcaciklarda mevcuttu EPR yazarlari ikinci aciklamayi bazi kodlanmis gizli degiskenlerden dolayi tercih etmislerdir Bir etki aninda bir uzaklik boyunca yayilan ilk aciklama gorelilik teorisi ile celismekteydi Daha sonra kuantum mekaniginin kuralciligindan dolayi tamamlanmamis oldugu sonucuna vardilar cunku bu tip gizli degiskenlere kuantum mekaniginde yer yoktur Bell teoremi sonuclarindaki ihlaller genellikle Einstein Poldolsky ve Rosen tarafindan da varsayilan Bell in teoreminin hipotezlerinin bizim dunyamizda gecerli olmamasindan anlasilmaktadir Konuyu ve konuyla ilgili deneyleri inceleyen Alain Aspect ve grubu gibi fizikcilerin cogu EPR ilk dikkat cektiginde kuantum teorisinin ongordugu gibi EPR nin tercih ettigi yerel gizli degisken teorisini Bell esitsizliklerini ihlal ettiginden oturu gecersiz kabul etti EPR gelisimlerinin tarihiBu konulari ilk ortaya koyan makale 1935 yilinda yayinlanan Fiziksel Gercekligin Kuantum Mekaniksel Tanimi Tam Olarak Dusunulebilir Mi dir Einstein kuantum mekanik bicimciligi acisindan olcumlerle yorumlanarak ortaya cikanlar disindaki nesnel fiziksel bir gercekligin var oldugu gorusunu protesto etmis kendi dusuncesine daha cok uyan nedensellik teorisi icin hayatinin sonuna kadar mucadele etmistir Ancak Einstein in olumunden sonra bir EPR kagidinda anlatilan andiran deneyler Fransiz bilim adamlari Lamehi Rachti ve Mittig tarafindan 1976 yilinda Saclay Nukleer Arastirma Merkezinde gerceklestirilmistir Bu deneyler yerel gercekcilik fikrinin yanlis oldugunu gostermistir Kuantum mekanigi ve yorumlanmasiYirminci yuzyilin basindan beri kuantum kurami dogru mezoskopik ve mikroskobik dunyanin fiziksel gercekligini aciklayan birden fazla tekrarlanabilir fizik deneylerinde basarili oldugunu kanitlamistir Kuantum mekanigi atomunlari tanimlayan ve bir olcum cihazinda gozlenen tayfi cizgileri aciklama amaci ile gelistirilmistir Yirminci yuzyilin baslarinda iddiali olmasina ragmen konuyla ilgili henuz ciddi bir meydan okuma yapilmamistir Kuantum olaylarinin felsefi yorumlamasi ancak baska bir meseledir kuantum mekaniginin matematiksel denklemlendirimini yorumlamanin nasil olacaginin sorusu farkli felsefi goruslerden insanlarin farkli cevaplar vermesini dogurmustur Kuantum teorisi ve kuantum mekanigi belirleyici bir sekilde tek olcum sonuclari vermemektedir Kopenhag yorumlamasi olarak bilinen kuantum mekanigi anlayisina gore olcumlerin dalga islevlerinin anlik cokmesine neden olmasi ozdurumdaki kuantum sistemini betimler Einstein 1927 Solvay Konferansinda bu cokmenin canlandirmasini yapmistir Deneyi ic yuzeyi algilanim ekranina sahip kuredeki kucuk bir delikten elektron tanimlamasiyla yapmistir Bu deneyde elektronlar kurenin ic yuzeyiyle yaygin olarak daginik bir sekilde temasta bulunmustur Ancak bu elektronlar dalga cephelerinin girdigi noktadan butun yonlere genislemesiyle aciklanabilir Gunluk yasamdan da anlasilacagi gibi bir dalga algilanim ekraninda genis bir bolge kaplar fakat elektronlarin tek noktalarda ekrana bir etkisi olacaktir ve sonunda kendi ozdes dalga fonksiyonlari tarafindan aciklanan olasiliklari dogrultusunda bir model olusturacaktir Einstein konumuna bagli olarak neden her elektronun dalgasinin on cephesinin coktugunu niye elektronlarin yuzey uzerindeki enerji gibi los olmasi yerine tek parlak pirildanimlar olarak gorunmesini ve neden tek bir elektronun herhangi bir nokta yerine sabit tek bir noktada bulundugunu sorar Elektronlarin davranisi butun olasi noktalara gonderilmis fakat biri disinda tum hepsini gecersiz kilan bazi sinyallerin izlenimini verir Diger bir deyisle tum noktalar haricinde tek bir nokta secilebilir Einstein in karsitligiEinstein Kopenhag yorumunun en onemli rakibi oldu Onun gorusune gore kuantum mekanigi tamamlanmamisti Bunu yorumlayan John von Neumann ve David Bohm gibi diger yazarlar orijinal kagit acikca iddia edilmemis rastgele yapilan olcum sonuclarindan gizli degiskenleri sorumlu tutmustur 1935 EPR makalesi felsefi tartismayi fiziksel bir tartismanin icine sikistirmistir Yazarlar bir olcumun sonucu olan verilmis ozgul bir deneyde olcum gerceklesmeden once gerceklik unsuru denilen bir seyin gercek dunyada var oldugunu iddia etmislerdir Yazarlar gercekligin bu unsurlarinin her uzayzamandaki belli bir noktaya ait oldugunu yani yerel oldugunu varsaymaktadir Her element sadece uzay zamanin yani gecmisin onun isik konisinin gerisinde bulunan olaylardan etkilenmistir Bu iddialar artik yerel gercekcilik olarak bilinen teskil dogasi hakkinda varsayimlar uzerine kurulmustur EPR makalesi sik sik Einstein in goruslerinin tam bir ifadesi olarak alinmis olsa da basta Einstein ve Rosen ile Gelismis Calisma Enstitusundeki gorusmelere dayanarak Podolsky tarafindan yazilmistir Einstein daha sonra Erwin Schrodinger e bu benim normalde istedigim gibi bir sonuc vermedi daha ziyade onemli sey tabiri caizse bicimcilik tarafindan boguldu demistir 1936 yilinda Einstein yerel gercekci fikirlerinin bir bireysel hesabini sundu Paradoksun tanimiOrijinal EPR paradoksu kuantum mekaniginin bir tahmini olan bir kuantum parcaciginin konumunun ve devinirliginin ayni anda bilinememesine meydan okur Bu meydan okuma baska fiziksel ozelliklerin diger ciftlerinin genislemesiyle olabilir EPR Makalesi Orijinal makale etkilesime gecmesine izin verilen iki sisteme ne olacagini ve bir sure sonra etkilesim kalmadiginda neler olacagini tanimlama amaci gutmustur Kumar in sozleriyle bu A ve B olan iki parcacigin kisaca etkilesimde olmasi ve daha sonra farkli yonlere hareket etmesi olarak tanimlanabilir Heisenberg in belirsizlik ilkesine gore devinirligi ve B parcaciginin tam olarak konumunu ayni anda olcmek mumkun degildir fakat Kumar a gore A parcaciginin kesin konumunu belirlemek mumkundur Bu nedenle olcumler sonucu A nin bilinen kesin konumu yardimiyla B nin kesin konumu bulunabilir Ayrica A parcaciginin devinirligi olculebildiginden B parcacigininkini de A ya bagli olarak bulmak mumkundur Kumar bunu su sekilde yazmistir EPR B parcacigi es zamanli olarak kesin ve gercek bir devinirlik ve konum degerine sahiptir yargisini kanitlamis ve savunmustur EPR B parcacigi fiziksel olarak rahatsiz olma olasiligi olmadan parcacik A uzerinde yapilan olcumler sonucunda B nin ya devinirliginin ya da pozisyonunun kesin degerlerini bulmayi amacladi EPR Kuantum Mekanigi gercek uygulama araligini sorgulamak icin bir paradoks yaratmaya calisti Bu paradoks Kuantum teorisi iki degerin de parcacik icin tahmin edilemez olmasini ve henuz EPR dusunce deneyinin hepsinin belirli degerlere sahip olmasi gerektigini gostermesini iceriyordu EPR kagidi Biz fiziksel gercekligin kuantum mekaniksel taniminin tam olarak dalga islevleri tarafindan aciklanamayacagi sonunu kabul etmek zorunda kaliyoruz demistir EPR kagidi su soz ile sonlanir Biz boylece dalga fonksiyonun fiziksel gercekligin tam bir aciklamasini yapamadigini gostersek de biz boyle bir aciklamanin var olup olmadigi sorusuna kesin bir cevap bulamadik Biz boyle bir teori mumkun olduguna yine de inaniyoruz Dolasik durumda olcumler Elimizde elektron pozitron ciftlerini yayan bir kaynak var ve Alice adindan bir gozlemcinin oldugu A noktasina elektron Bob adinda bir gozlemci bulunan B noktasina da pozitron gonderiyoruz Kuantum mekanigine gore kaynagimizi yayilan her ciftin tekli firil adi verilen kuantum durumunu isgal edecegi sekilde ayarlayabiliriz Boylece bu parcaciklar dolasiktir diyebiliriz Bu durum 1 ve durum 2 olarak adlandirdigimiz iki kuantum cakismasi durumu olarak gorulebilir Durum 1de pozitif z ekseninde bir firili olan elektron ve negatif z ekseninde bir firila sahip pozitron vardir Durum 2de ise elektron negatif z ekseninde bir firila sahipken pozitif z ekseninde pozitron bir firila sahiptir Bundan dolayi olcum yapmadan tekli firil durumundaki bir parcacigin durum firilini belirlemek mumkun degildir Elektron pozitron ciftiyle yapilan EPR dusunce deneyi Merkezdeki kaynak iki gozlemciye parcacik gonderir sol taraftaki Alice gozlemcisine elektron gonderirken sag taraftaki Bob gozlemcisine pozitron gonderilir ve firil olcumleri yapilabilir Artik Alice z ekseni etrafindaki firili olcer ve z veya z olmak uzere iki muhtemel sonuc elde edebilir Eger elde ettigi sonuc z ise kuantum mekaniginin Kopenhag yorumlamasina gore sistemin kuantum durumu durum 1de coker Kuantum durumu sistemde gerceklesen her turlu olcumun sonucunu belirler Bu durumda eger Bob z ekseni etrafinda sonradan olcum yaparsa bulacagi sonuc z ekseninde olur Ayni sekilde eger Alice z ekseninde sonuc alirsa Bob z ekseninde bir sonuc alir Ozellikle z eksenini secmemizin belirli bir nedeni yoktur kuantum mekanigine gore tekli firil durumu x eksenini gosteren firil durumunun cakismasi da esit olur Eger Alice ve Bob firili x ekseninde olcmeye karar verirse buna durum 1a ve durum 2a deriz Durum 1a da Alice in elektronu x firilina sahipken Bob un pozitronu x firilina sahiptir Durum 2a da ise Alice in elektronu x firilina sahipken Bob un pozitronu x firilina sahiptir Bundan dolayi Eger Alice x olcerse sistem durum 1ada coker ve Bob x sonucunu elde eder Eger Alice x olcerse sistem durum 2a da coker ve Bob x sonucunu elde eder Herhangi bir eksende firillari olculurse sonuc her zaman birbirlerinin tersi olur Bu durum sadece parcaciklar birbirlerine bagliysa aciklanabilir Ya her eksende kesin olarak farkli firila sahip sekilde yaratilmislardir gizli degisken tartismasi ya da birbirlerine baglilardir ve bu yuzden bir elektron digerinin eksenin hangi tarafinda oldugunu hissediyordur ve onun karsit sonucunu aliyorudur dolasiklik tartismasi Ayrica eger iki parcacigin farkli eksenler boyunca firillari olculuyorsa x ekseninde elektron firili olculdugunde ve x eksenindeki pozitronun firili yok sayildiginda z eksenindeki pozitronun firili kesin degildir cunku olcum yerini almistir ve zaten ikinci bir eksende firili mevcuttur Buna ragmen deneyler tarafindan onaylanan kuantum mekanigi hakkindaki varsayimlar herhangi bir gizli degisken teorisiyle aciklanamaz Bu Bell teoreminde gosterilmistir Kuantum mekaniginde Heisenberg belirsizlik ilkesine gore iki degisken icin de kuantum durumu kesin bir sonuca sahip olamaz ve bu durum x firili ve z firili uyumsuz gozlemlenenlerdir anlamina gelir Alice in z firili olctugunu varsayalim ve buldugu sonuc z olsun bu durumda kuantum durumu durum 1de coker Simdi z firilini olcmek yerine Bob x firilini olcsun Kuantum mekanigine gore eger sistem durum 1de ise Bob un x firil olcumu 50 ihtimalle xde olabilir ya da 50 ihtimalle xde olabilir Bob un kendisi olcum yapana kadar nasil bir sonuc elde edilecegini tahmin etmek imkansizdir Bu konunun donum noktasidir Bob pozitronun x firilini olctugunde kesin bir sonuca ulasabilir cunku kendi parcacigini rahatsiz etmemistir Bob un pozitronu 50 ihtimalle x veya x dedir ve kesin bir sonuc yoktur cunku Bob un pozitronu Alice in elektronunu bilir ve Alice in elektronu bilinip olculdugu icin Bob un elektronunun spini hakkinda kesin bir bilgi elde edemeyiz Kopenhag yorumuna gore dalga islevi olcum yapildigi zaman coker ve bu yuzden belli bir uzaklikta bir etki olmalidir veya pozitron bilmesi gerekenden daha fazlasini bilmelidir Paradoksun ozeti Ilk parcacigin fiziksel olcumleri kendi konumunda devinirlige etkisi kesin degildir fakat ilk parcacigin devinirligini olcmek oburunun konumunun kesinligini etkiler Einstein Podolsky ve Rosen ikinci parcacigin nasil kesin olmayan konumuna ragmen kesin bir devinirlige sahip oldugunu sorguladi Bir parcacik digeriyle uzayda iletisim halinde oldugundan bu bir paradokstur Bu arada Bell firili kendi orneginde kullandi fakat kuantum mekaniginde gozlemlenebilirler denilen bircok cesit fiziksel nicelik kullaniliyordu EPR kagidi bu gozlemlenebilirlerin devinirligi icin kullaniliyordu EPR planinin deneysel gerceklestirmeleri genellikle foton kutuplasmasinda kullaniyor cunku kutuplasmis fotonlarin hazirlanmasi ve olculmesi kolaydir EPR deneylerindeki yerellik Yerellik ilkesi bir yerde meydana gelen fiziksel islemlerin baska bir yerdeki gerceklik unsurlari uzerinde bir etkisinin olmamasi gerektigini belirtir Ilk bakista bu bilgiler nedenselligi ihlal etmeden isik hizindan daha hizli iletilmeyen bilgileri savunan ozel goreliligin sonuclari hakkinda makul bir varsayim gibi gorunuyordu Genellikle nedenselligi ihlal eden herhangi bir teori de icten tutarsiz olacagindan yararsiz olacagi dusunulmektedir Kuantum mekanigi ve klasik tanimlarin birlestirmek icin olan olagan kurallar nedensellik yasasini ihlal etmeden yerellik ilkesini ihlal etmektedir Nedensellik korunmaktadir cunku Alice in Bob un olcum eksenini yonlendirerek mesaj iletmesinin baska bir yolu yoktur Alice hangi ekseni kullanirsa kullansin 50 oraninda veya sonuc elde etme olasiligi vardir ve kuantum mekanigine gore temel olarak hangi sonucu alacagini etkilemesi imkansizdir Ayrica Bob sadece bir kez kendi olcumunu yapabilir cunku kuantum mekaniginin temel ozelligi aldigi elektronlarin milyon tane kopyasini yapmasini hepsine tek tek firil olcumu yapmasini ve sonuclarin istatistiksel dagilimina bakmasini imkansiz kilar Bu nedenle eger sadece bir olcum yapmasina izin verilirse veya sonuc bulmasi Alice le ayni eksende olup olmamasina bagli olmadan 50 sansi oldugunu goruruz Yine de yerellik ilkesi fiziksel sezgilere guclu bir sekilde hitap etmistir ve Einstein Podolsky ve Rosen bu yuzden bu teoriyi terk etmek istemiyorlardi Einstein kuantum mekaniksel tahminlerle bir noktada urkutucu diyerek dalga gecmistir Bu nedenle kuantum mekaniginin henuz tamamlanmamis olmasiyla sonuclandirmislardir Son yillarda ise EPR nin ulastigi sonuc yerellik anlamadaki gelismelerden ve kuantumun elverisli olmamasindan suphe uyandirmistir Yerellik kelimesi fizikte bircok anlama sahiptir Ornegin kuantum alan teorisinde yerellik uzayin degisik noktalarindaki kuantum alanlarinin birbirleriyle etkilesimde olmamalari anlamina gelir Ancak bu anlamda yerel olan kuantum alan teorileri EPR tarafindan tanimlanan yerellik ilkesine aykiri gorunmektedir ama yine de daha genel anlamda yerelligi ihlal etmezler Dalga islevinin cokusu kuantum elverissizliginin epifenomeni olarak gorulebilir Temel davranis yerel nedenselligi ihlal etmediginden bu gercek ya da belirgin olsun dalga fonksiyonu cokusu ek bir etki yapar Yukaridaki ornekte belirtilen nedenle ne EPR deneyinim ne de herhangi bir kuantum deneyinin gosterilmesinin isik sinyalinden hizli olmasi mumkun degildir Paradoksun cozumuGizli degiskenler EPR paradoksunu cozmek icin cesitli yollar vardir EPR tarafindan onerilen bir tanesi kuantum mekanigidir deneysel senaryolarda cesitli basarilar elde etmesine ragmen aslinda tamamlanmamis bir teoridir Diger bir deyisle kuantum mekanigi bir derece basarili bir de olsa istatistiksel yaklasim gibi davranan doganin henuz kesfedilmemis bazi teorileri vardir Kuantum mekaniginin aksine daha tam bir teori tum gerceklik unsurlarina karsilik gelen degiskenleri icerebilir Heisenberg belirsizlik ilkesi yani iletmez kuantum gozlenebilirlerinin gozlenen etkilerine yol vermek icin bu degiskenler uzerinde hareket eden bazi bilinmeyen mekanizmalar olmalidir Boyle bir teoriye gizli degisken teorisi denir Bu fikir gostermek icin yukaridaki dusunce deneyi icin cok basit bir gizli degisken teorisini hazirlayabiliriz Bir kaynaktan yayilan kuantum tekli firil durumu dogru fiziksel durum icin x firili ve z firilinin kesin degeri icin yaklasik bir tanim olusturur Bu gercek durumlarda Bob a giden pozitron her zaman Alice e giden elektronun ters firil degerine sahip olacaktir ancak aksi bir durumda degerler tamamen rastgele olacaktir Ornegin kaynak tarafindan yayilan ilk cift Alice e z x ve Bob a z x olabilir bir sonraki cift ise Alice e z x ve Bob a z x ve benzerleri olabilir Bu nedenle Bob un olcme ekseni Alice inki ile ayni hizada ise Bob mutlaka Alice ne gelirse tersini alacak aksi halde Bob esit olasilikla veya alicaktir Olcumlerimizi z ve x eksenleriyle sinirladigimizi varsayarsak boyle bir gizli degisken teorisi kuantum mekaniginden deneysel olarak ayirt edilemez Gercekte Alice ve Bob un kendi olcumlerini yaptigi sonsuz sayida eksen olabilir bu yuzden sonsuz sayida bagimsiz gizli degiskenler olmasi gerekir Ancak bu ciddi bir sorun degildir cunku biz gizli degisken teorisini cok basit bir sekilde bagintisal yazdik ve daha sofistike bir teorinin bu konuda yama yapmasi mumkun olabilir Bu gizli degiskenlerin fikrinde cok daha ciddi bir sorun oldugunu ortaya cikiyor Bell esitsizlikleri 1964 yilinda EPR dusunce deneyindeki kuantum mekaniginin tahminlerinin gizli degisken teorileriyle yerel gizli degisken kuramlarinin onemli olcude farkli oldugunu gosterdi Kabaca soylemek gerekirse kuantum mekaniginin diger eksenlerde yapilan olcum sonuclarinin istatistiksel bagintisi gizli degisken teorilerindekinden daha gucludur Bu farkliliklar esitsizlik iliskilerini kullanan Bell esitsizlikleri olarak bilinen deneysel saptanabilen prensiplerdir Eberhard tarafindan daha sonraki calismalarda Bell in esitsizliklerine onculuk eden gizli degisken kuramlarinin yerelligi ve karsi olgusal kesinlik ozelligi gosterilmistir Bu ilkelerin gecerli oldugu herhangi bir teori esitsizlikleri uretir Arthur Fine sonradan esitsizlikleri tatmin eden herhangi bir teorinin yerel gizli degisken teorisi ile modellenebilir oldugunu gostermistir Bell in kagit yayinlanmasindan sonra Bell esitsizliklerini test etmek icin cesitli deneyler icat edildi Bunlar genellikle foton kutuplasmasi olcumlerine dayaniyordu Bugune kadar yapilan tum deneylerin standart kuantum mekanigi teorisinin ongoruleri dogrultusunda oldugu bulunmustur Ancak Bell in teoremi tum olasi felsefi olarak realist olan teoriler icin gecerli degildir Kuantum mekaniginin felsefi gercekciligin tum kavramlari ile tutarsiz olmasi yaygin bir yanilgidir Kuantum mekaniginin realistik yorumlamasi mumkundur fakat yukarida tartisildigi gibi bu tip yorumlamalar yerelligi ya da karsi olgusal kesinligi reddeder Ana fizik karsi olgusal kesinligi reddeden gercekcilik kavramini korumak icin ugras verirken yerelligi tutmayi da tercih eder Boyle genel realist yorumlarin ornekleri tutarli gecmislerini yorumlanmasi ve ilk kez 1986 yilinda John G Cramer tarafindan onerilen islem yorumudur Fine in calismalari gosterdi ki yerelligi alarak iki istatistiksel degisken olan karsi olgusal kesinlikler tutarsiz bir sekilde iliskilidir ve bu tur senaryolar olmasina ragmen daha gizemli senaryolarin verilmesi ile tutarsizlik karsi olgusal kesinlik sezgilerde gorunebilir Yerelligin ihlalin ozel gorelilik ile bagdastirmak zordur ve nedensellik ilkesi ile uyumsuz oldugu dusunulmektedir Ancak Schrodinger denkleminin sartlarini biri olarak tanimlanan kuantum potansiyeli seklinde bir varsayimi yerel olmayan mekanizmasi tanitilirken kuantum mekaniginin Bohm yorumlanmasi karsi olgusal kesinlikce tutarlidir Bazi bu alanda calisanlar gercek deneylerde kacamaklari somuren gizli degisken teorisini bagintisal olarak yazmayi denemistir Ayrica yerel gizli degiskenleri olmayan bireysel EPR benzeri deneylerin aciklamasi da vardir Ornekler David Bohm ve Lucien Hardy tarafindan onerilebilir Einstein in saf cebirsel teoriye inanci Kuantum mekaniginin Bohm yorumlanmasina gore evrenin durumunun kuantum dalga islevleri cokmeden zaman icinde sorunsuzca gelistigi varsayilmaktadir Kopenhag yorumlanmasi icin olusan sorunlardan biri dalga islevinin cokusunun tanimlanmasidir Einstein kuantum mekaniginin fiziksel olarak eksik ve mantiksal olarak yetersiz oldugunu ileri surmustur Goreliligin Anlami nda Einstein Birisi neden gercekligi surekli bir alanda aciklanamayacagina iyi bir neden versin demistir Kuantum olaylarina bakildiginda sonlu bir enerjinin sonlu bir sistemi tamamen kuantum numaralari denilen sonlu bir dizi rakamla tarif edilebilir Bu bir sureklilik teorisi icin uygun olarak gorulmemektedir ve gercekligin temsili icin bir cebirsel teori bulma girisimine neden olmaktadir Ama hic kimse bu tip bir teori icin bir temel bulamamistir Eger zaman mekan ve enerji Planck olceginde alt tabakadan turetilmis ikincil ozellikleri ise Bell in teoremi hala gecerli olsa da Einstein in varsayimsal cebirsel sistemi EPR paradoksunu cozmek icin yeterli olabilir Fredkin in Sonlu Doga Hipotezi nde Edward Fredkin Einstein in varsayimsal cebirsel sistemi icin bir bilgi temeli onerdi Eger fiziksel gerceklik tamamen sonlu ise Kopenhag yorumu Planck olceginde bir bilgi islem sistemine bir yaklasim olabilir Kabul edilebilir teoriler ve deneyler Durumun bugunku gorusune gore kuantum mekanigi kesin bir dille kabul edilebilir herhangi bir fiziksel teorinin yerel gercekciligi yerine getirmesi gerektigini savunan Einstein in yerel felsefi onermesiyle celismektedir 1935 yilinda yazilan EPR kagidinda yazarlar kuantum mekaniginin kendi varsayimlari ile tutarsiz oldugunu fark etmislerdir ama yine de Einstein kuantum mekaniginin sadece gizli degiskenleriyle baska bir degisiklik olmadan kabul edilebilir bir teori elde etmeyi amaclamistir 1955 yilinda hayatinin sonuna kadar olan yirmi yilda bu fikirleri izlemistir Aksine 1964 yilinda yayinladigi kagitta John Bell kuantum mekaniginin ve Einstein in tercih ettigi belirli bagintilarda 3 2 lik katsayiya sahip gizli degisken teorisinin degisik deney sonuclarina onderlik edebilecegini gostermistir Alain Aspect in ve digerlerinin yaptigi bircok Bell test deneyi bulunmaktadir Bunlar kuantum mekaniginin tahminlerinden ziyade Einstein tarafindan desteklenen gizli degisken kuramlari sinifini desteklemektedirler Kuantum mekanigi icin olan imalar Cogu fizikci gunumuzde kuantum mekaniginin dogru olduguna ve EPR paradoksunun klasik sezgilerin fiziksel gerceklige karsilik gelmemesinden dolayi sadece bir paradoks olduguna inanmaktadir EPR nin yerellik konusunu nasil yorumlandigi kuantum mekaniginin kullanimlarinin yorumlarina baglidir Kopenhag yorumuna gore genellikle ani dalga fonksiyonu cokusunun meydana geldigi anlasilmaktadir Ancak Kopenhag gorusunde nedensel anlik bir etkisi olmadigi ileri surulmustur Bu alternatif goruste olcumler sistemin kendisini degil fiziksel sistemdeki nicelikleri tanimlamamizi etkiler Bircok dunyanin yorumlanmasinda bu tur olcumlerde islemlerin etkileri sadece olculen parcacigin durumunu etkilediginden yerellik kesinlikle korunmaktadir Ancak olcum sonuclari essiz degildir her turlu sonuc elde edilebilir EPR paradoksu olcum surecinin temelde klasik olmayan ozelliklerini acarak kuantum mekanigine olan anlayisimizi derinlestirdi EPR kagidinin yayinlanmasindan once bir olcum genellikle olculen sistemin uzerine dogrudan carptirilan fiziksel bir rahatsizlik olarak dusunulmustur Bir elektronun konumunu olcerken uzerinde bir isigin yansidiginin hayal edilmesi ve elektronu rahatsiz edip ve pozisyonuna bagli olarak kuantum mekaniksel belirsizlikleri bulmak buna orneklerdir Kuantum mekaniginde hala populer olan bu tip aciklamalar olcumun parcacigi direkt olarak rahatsiz etmeden yapilmasi gerektigini gosteren EPR paradoksu tarafindan curutulmustur Aslinda Yagil Aharonov ve ortaklari Weak olcumleri olarak adlandirilan bir teori gelistirdiler Kuantum dolanmasina dayanan teknolojiler gunumuzde gelismektedirler Kuantum sifrelemesinde dolasik parcaciklar iz birakmadan ve dinlenilmeden sinyallerin iletilmesinde kullanilmaktadir Kuantum hesaplamasinda dolasik kuantum durumu klasik bilgisayarlardan daha hizli islem yapabilen paralel hesaplamalarin yapilmasinda kullanilir Matematiksel denklemlendirimYukaridaki tartisma firilin kuantum mekaniksel denklemlendiriminin matematiksel yazilimi olarak ifade edilebilir Bir elektron icin spin serbestlik derecesi her kuantum durumu uzayda bir vektore denk gelen iki boyutlu karmasik uzay vektoru olan V ile iliskilidir x y ve z yonunde firila karsilik gelen islemciler sirasiyla Sx Sy ve Sz seklinde gosterilen Pauli matrisleri kullanilarak yazilabilir Sx ℏ2 0110 Sy ℏ2 0 ii0 Sz ℏ2 100 1 displaystyle S x frac hbar 2 begin bmatrix 0 amp 1 1 amp 0 end bmatrix quad S y frac hbar 2 begin bmatrix 0 amp i i amp 0 end bmatrix quad S z frac hbar 2 begin bmatrix 1 amp 0 0 amp 1 end bmatrix Bu denklemde ℏ displaystyle hbar indirgenmis Planck sabitidir ya da 2p ye bolunmus Planck sabiti Sz nin ozdurumu su sekilde gosterilebilir z 10 z 01 displaystyle left z right rangle leftrightarrow begin bmatrix 1 0 end bmatrix quad left z right rangle leftrightarrow begin bmatrix 0 1 end bmatrix ve Sx ninki x 12 11 x 12 1 1 displaystyle left x right rangle leftrightarrow frac 1 sqrt 2 begin bmatrix 1 1 end bmatrix quad left x right rangle leftrightarrow frac 1 sqrt 2 begin bmatrix 1 1 end bmatrix Elektron pozitron ciftinin uzay vektoru V V displaystyle V otimes V dur elektronun ve pozitronun uzay vektorunun tansor carpimi Firil tekil durumu ps 12 z z z z displaystyle left psi right rangle frac 1 sqrt 2 bigg left z right rangle otimes left z right rangle left z right rangle otimes left z right rangle bigg bu denklemde sag taraftaki iki terim daha onceden durum 1 ve durum 2 olarak tanimladigimiz niceliklerdir Yukaridaki denklemden firil tekilinin ayrica su sekilde yazilabilecegini gorebiliriz ps 12 x x x x displaystyle left psi right rangle frac 1 sqrt 2 bigg left x right rangle otimes left x right rangle left x right rangle otimes left x right rangle bigg yine sag taraftaki terimler durum 1a ve durum 2a olarak tanimladigimiz niceliklerdir Bunun nasil yerel gercekligi ihlal ettigini anlamak icin Alice in Sz veya Sx olcumunden sonra Bob un Sz veya Sx degerinin tek olarak tanimlanmasidir ve bu fiziksel gercekligin elementi ne denk gelir Bu kuantum mekanigindeki olcumlerin prensibiyle alakalidir Sz degeri olculdugunde sistem durumu olan ps Sz in ozvektorunde coker Eger olcumlerin sonucu z ise olcumden hemen sonra sistem durumu ps in dikey cikintisina maruz kalir ve su formu alir z ϕ ϕ V displaystyle left z right rangle otimes left phi right rangle quad phi in V Firil tekili icin yeni durum z z displaystyle left z right rangle otimes left z right rangle Ayni sekilde eger Alice in olcum sonucu z cikarsa sistem dikey cikintiya maruz kalir z ϕ ϕ V displaystyle left z right rangle otimes left phi right rangle quad phi in V bu yeni durumun asagidaki gibi oldugunu gosterir z z displaystyle left z right rangle otimes left z right rangle Bu Sz icin yapilan olcumde Bob un pozitronunun tanimlandigina ve ilk durumda z veya ikinci durumda z oldugu anlamina gelir Sx ve Sz kuantum mekaniginde kesin sonuclara sahip olamaz Aralarindan biri islemcilerin degismemesi unsurunu kullanabilir Sx Sz iℏSy 0 displaystyle left S x S z right i hbar S y neq 0 Heisenberg belirsizlik ilkesi ile birlikte DSx2 DSz2 14 Sx Sz 2 displaystyle left langle Delta S x 2 right rangle left langle Delta S z 2 right rangle geq frac 1 4 left left langle left S x S z right right rangle right 2 Kaynakca Einstein A Podolsky B Rosen N 15 Mayis 1935 Can Quantum Mechanical Description of Physical Reality Be Considered Complete Physical Review 47 10 777 780 doi 10 1103 PhysRev 47 777 12 Mayis 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 6 Ekim 2022 EPR Paradox 6 Kasim 2015 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 10 Haziran 2014