Thomson atom modeli, atomun yapısını tanımlayan birkaç bilimsel modelden biridir. Katot ışınlarının doğasını anlamaya çalışan İngiliz fizikçi Joseph John Thomson tarafından, elektronların parçacık olarak tanımlamasından kısa bir süre sonra atomun çekirdeğinin keşfinden önce 1904 yılında ortaya atıldı. Aynı zamanda üzümlü kek modeli olarak da bilinen bu model atomdaki negatif yüklü parçacıkların yerini ve atomların yüksüzlüğünü açıklamaktadır: Modele göre atomda pozitif yüklü bir gövdenin içinde bir kekin içindeki üzümler gibi negatif yüklü elektronlar homojen olarak dağılmıştır.
Tarihçe
J. J. Thomson laboratuvarında bir katot ışın tüpü oluşturdu ve beklediği üzere katottan çıkan ışınlar anota doğru yöneliyorlardı. Thomson bu ışınları biraz incelemek istedi ve anotta küçük bir delik açarak karşısına floresan bir ekran koydu. Floresan ekrana çarpan katot ışınları ekranda küçük noktaların parlamasına neden oluyordu. Bu doğrultuda ışınların parçacıklı yapıda olduklarını anladı. Parçacıkların bir elektrik yüke sahip olup olmadığını ortaya çıkarmak için yolları üzerine birbirine paralel iki adet metal levha yerleştirerek ikinci bir pille levhaları zıt olarak yükledi. Böylelikle levhalar arasında bir elektrik alan yaratmış oldu ve eğer katottan çıkıp anota giden ışınlar bir elektrik yüküne sahiplerse yollarının sapması gerekecekti. Deneyini gerçekleştirdiğinde katot ışınlarının yollarının saptığını gördü ve sapma artı yüklü levha yönünde oluyordu. Zıt yükler birbirini çekeceğinden katot ışınlarını meydana getiren parçacıkların eksi yüklü olduğu anlaşılıyordu.
Thomson katot ışınlarının elektrik yüklü olduğunu görmüştü fakat ona dair daha temel özelliklere sahip olabilmesi için biraz daha bilgiye gereksinim duyuyordu. Amacı parçacığın karakteristik özelliklerini belirleyebilmekti ve hız bilgisi işine yarayabilirdi. Bu doğrultuda katottan çıkan ve elektriksel alan dolayısıyla yolundan sapan parçacığın, sapmasına engel olacak ölçüde etkiyecek şekilde bir manyetik alan oluşturdu. Böylelikle parçacık sanki hiçbir etki altında değilmiş gibi doğrusal olarak gidecekti. Zıt yönde oldukları için parçacığı yolundan saptırmayan elektrik ve manyetik kuvvetlerin büyüklüğünü kullanarak enerji denkliği sayesinde hız bilgisini elde edebilecekti. Daha sonrasında ise kuvvetlerin denkliğiyle de parçacığın yük/kütle değerine ulaşacaktı. Hesabı ve düşüncesi tamamıyla doğruydu. Bulduğu değerse gerçeğe oldukça yakındı. Deneyini farklı şartlar altında özellikle de katot malzemesini ve tüpün içindeki gazı değiştirerek de defalarca tekrarladı fakat sonuç hiç değişmedi. Her seferinde aynı yük/kütle değerine ulaşıyordu. Bu eksi yüklü parçacık, malzeme ne olursa olsun değişmediğine göre temel bir parçacıktı ve Thomson ona "elektron" ismini vermeyi uygun gördü.
Thomson’ın bu deneyi ve sonrasındaki temel fizik hesabı atom düşüncesinin önemli bir adımı olarak görülür. Çünkü sonucunda yeni bir atom modeli oluşabilmiştir. Thomson elektronu keşfetti ve bu keşif elbette Dalton’un bölünemez atomlarına ağır bir darbe vurdu. Deneyde kullandığı malzeme ne olursa olsun sonuç değişmediğinden Dalton’un savunduğu şekilde her elementin atomları birbirinden tamamıyla farklı olmamalıydı. Her atomda, keşfettiği elektron kendine yer bulabilmeli ve bu elektron, atomunu terk edip tüpün içinde gezebildiğinden atomun bölünemezliği düşüncesi terk edilmeliydi. Öte yandan elektron eksi yüklü bir parçacıktı fakat atomlar yüksüzdü. Öyleyse atomun içinde bu yük dengesini sağlayacak artı yükler olmalıydı. Diğer bir tespitse elektronun yük/kütle oranının çok yüksek olmasıydı. Bu elektronun kütlece çok küçük olduğu anlamına geliyordu. Thomson deneyinde elektronlar düşük (~0.1c) hızlarda hareket ettiği için özel göreliliğe gerek kalmadan m/e oranı hesapları yapılabilmektedir. Bütün bu bilgiler ışığında Thomson yeni bir atom modeli oluşturdu ve modelinde atomun artı yükten oluştuğunu içinde eksi yüklü gömülü elektronlar barındırdığını söyledi:
- Atom artı yüklü maddeden oluşmuştur.
- Elektronlar bu artı madde içinde gömülüdür ve hareket etmezler.
- Elektronların kütleleri çok küçüktür bu yüzden atomun tüm kütlesini artı yüklü madde oluşturur.
- Atom küre şeklindedir.
Thomson, 1903'te Yale Üniversitesi'nde verilen Silliman konferanslarında elektronların, bir kek içindeki kuru üzüm taneleri gibi, hareketsiz ve atomun içerisinde homojen biçimde dağılmış bir halde pozitif yüklü maddenin sürekli yapısı içine gömülmüş olduklarını önermişti. Neredeyse aynı zamanda, Tokyo'da Hantaro Nagaoka isimli Japon bir fizikçi "Satürnsel bir model" önerdi. Bu modele göre, aynı Satürn'ün etrafındaki halkalar ya da Güneş’in etrafındaki gezegenler gibi, elektronlar da merkezinde pozitif yüklü madde etrafında yörüngelerde dolanıyordu. Nagaoka'nın önerdiği bu modelin gerçeğe daha yakın olduğu bugün bilinmektedir. Thomson’un bu modelini 1911 yılında Ernest Rutherford tarafından gezegen veya çekirdek modeliyle düzeltilmiştir.
Kaynakça
Dış bağlantılar
- Levent Özkarayel, Atom Teorisinin Evrimi – 1: Thales’ten Thomson’a Atom (MÖ 6. Yüzyıldan, MS 20. Yüzyıla)20 Aralık 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde .
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Thomson atom modeli atomun yapisini tanimlayan birkac bilimsel modelden biridir Katot isinlarinin dogasini anlamaya calisan Ingiliz fizikci Joseph John Thomson tarafindan elektronlarin parcacik olarak tanimlamasindan kisa bir sure sonra atomun cekirdeginin kesfinden once 1904 yilinda ortaya atildi Ayni zamanda uzumlu kek modeli olarak da bilinen bu model atomdaki negatif yuklu parcaciklarin yerini ve atomlarin yuksuzlugunu aciklamaktadir Modele gore atomda pozitif yuklu bir govdenin icinde bir kekin icindeki uzumler gibi negatif yuklu elektronlar homojen olarak dagilmistir Thomson atom modeliThomson i elektronun kesfine goturen deney duzenegiTarihceJ J Thomson laboratuvarinda bir katot isin tupu olusturdu ve bekledigi uzere katottan cikan isinlar anota dogru yoneliyorlardi Thomson bu isinlari biraz incelemek istedi ve anotta kucuk bir delik acarak karsisina floresan bir ekran koydu Floresan ekrana carpan katot isinlari ekranda kucuk noktalarin parlamasina neden oluyordu Bu dogrultuda isinlarin parcacikli yapida olduklarini anladi Parcaciklarin bir elektrik yuke sahip olup olmadigini ortaya cikarmak icin yollari uzerine birbirine paralel iki adet metal levha yerlestirerek ikinci bir pille levhalari zit olarak yukledi Boylelikle levhalar arasinda bir elektrik alan yaratmis oldu ve eger katottan cikip anota giden isinlar bir elektrik yukune sahiplerse yollarinin sapmasi gerekecekti Deneyini gerceklestirdiginde katot isinlarinin yollarinin saptigini gordu ve sapma arti yuklu levha yonunde oluyordu Zit yukler birbirini cekeceginden katot isinlarini meydana getiren parcaciklarin eksi yuklu oldugu anlasiliyordu Thomson katot isinlarinin elektrik yuklu oldugunu gormustu fakat ona dair daha temel ozelliklere sahip olabilmesi icin biraz daha bilgiye gereksinim duyuyordu Amaci parcacigin karakteristik ozelliklerini belirleyebilmekti ve hiz bilgisi isine yarayabilirdi Bu dogrultuda katottan cikan ve elektriksel alan dolayisiyla yolundan sapan parcacigin sapmasina engel olacak olcude etkiyecek sekilde bir manyetik alan olusturdu Boylelikle parcacik sanki hicbir etki altinda degilmis gibi dogrusal olarak gidecekti Zit yonde olduklari icin parcacigi yolundan saptirmayan elektrik ve manyetik kuvvetlerin buyuklugunu kullanarak enerji denkligi sayesinde hiz bilgisini elde edebilecekti Daha sonrasinda ise kuvvetlerin denkligiyle de parcacigin yuk kutle degerine ulasacakti Hesabi ve dusuncesi tamamiyla dogruydu Buldugu degerse gercege oldukca yakindi Deneyini farkli sartlar altinda ozellikle de katot malzemesini ve tupun icindeki gazi degistirerek de defalarca tekrarladi fakat sonuc hic degismedi Her seferinde ayni yuk kutle degerine ulasiyordu Bu eksi yuklu parcacik malzeme ne olursa olsun degismedigine gore temel bir parcacikti ve Thomson ona elektron ismini vermeyi uygun gordu Thomson in bu deneyi ve sonrasindaki temel fizik hesabi atom dusuncesinin onemli bir adimi olarak gorulur Cunku sonucunda yeni bir atom modeli olusabilmistir Thomson elektronu kesfetti ve bu kesif elbette Dalton un bolunemez atomlarina agir bir darbe vurdu Deneyde kullandigi malzeme ne olursa olsun sonuc degismediginden Dalton un savundugu sekilde her elementin atomlari birbirinden tamamiyla farkli olmamaliydi Her atomda kesfettigi elektron kendine yer bulabilmeli ve bu elektron atomunu terk edip tupun icinde gezebildiginden atomun bolunemezligi dusuncesi terk edilmeliydi Ote yandan elektron eksi yuklu bir parcacikti fakat atomlar yuksuzdu Oyleyse atomun icinde bu yuk dengesini saglayacak arti yukler olmaliydi Diger bir tespitse elektronun yuk kutle oraninin cok yuksek olmasiydi Bu elektronun kutlece cok kucuk oldugu anlamina geliyordu Thomson deneyinde elektronlar dusuk 0 1c hizlarda hareket ettigi icin ozel gorelilige gerek kalmadan m e orani hesaplari yapilabilmektedir Butun bu bilgiler isiginda Thomson yeni bir atom modeli olusturdu ve modelinde atomun arti yukten olustugunu icinde eksi yuklu gomulu elektronlar barindirdigini soyledi Atom arti yuklu maddeden olusmustur Elektronlar bu arti madde icinde gomuludur ve hareket etmezler Elektronlarin kutleleri cok kucuktur bu yuzden atomun tum kutlesini arti yuklu madde olusturur Atom kure seklindedir Thomson 1903 te Yale Universitesi nde verilen Silliman konferanslarinda elektronlarin bir kek icindeki kuru uzum taneleri gibi hareketsiz ve atomun icerisinde homojen bicimde dagilmis bir halde pozitif yuklu maddenin surekli yapisi icine gomulmus olduklarini onermisti Neredeyse ayni zamanda Tokyo da Hantaro Nagaoka isimli Japon bir fizikci Saturnsel bir model onerdi Bu modele gore ayni Saturn un etrafindaki halkalar ya da Gunes in etrafindaki gezegenler gibi elektronlar da merkezinde pozitif yuklu madde etrafinda yorungelerde dolaniyordu Nagaoka nin onerdigi bu modelin gercege daha yakin oldugu bugun bilinmektedir Thomson un bu modelini 1911 yilinda Ernest Rutherford tarafindan gezegen veya cekirdek modeliyle duzeltilmistir Kaynakca a b c Misli Cilga Yilmaz Oktay 23 Subat 2017 Uzumlu Kek Modeli Fizik Dunyasi 26 Subat 2017 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 26 Subat 2017 Dis baglantilarLevent Ozkarayel Atom Teorisinin Evrimi 1 Thales ten Thomson a Atom MO 6 Yuzyildan MS 20 Yuzyila 20 Aralik 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde