Bu madde, uygun değildir.Haziran 2015) ( |
Termodinamiğin tarihi fizik tarihinde, kimya tarihinde ve genel olarak bilimin tarihinde temel bir aşamadır. Bilim ve teknolojinin birçok yerinde termodinamiğin bağıntısı sebebiyle, termodinamiğin tarihi klasik mekanik, kuantum mekaniği, manyetizma ve kimyasal hız bilimin gelişimi ile ince bir biçimde dokunmuştur ve meteoroloji, bilgi teorisi ve biyoloji, fizyoloji gibi daha uzak pratik alanlara ve buhar makinesi, iç yakımlı makine, kriyojeni ve elektrik üretimi gibi teknolojik gelişmelerle de bağlantılıdır. Termodinamiğin gelişmesi atom teorisi tarafından sürdü ve sürdürüldü. Ayrıca, ustaca bir yaklaşımla, olasılık ve istatistikte yeni yönleri harekete geçirdi.
Tarih
Antikçağ ve Ortaçağ’ın Katkıları
Eski uygarlıklar ısıyı ateşe bağlı olarak incelediler. MÖ 3000 yılında, eski Mısırlılar ısıyı mitoloji kökenine bağlı olarak incelediler. Batı felsefi geleneğinde, Sokratik düşünürler öncesi düşünürler arasında geçen temel element hakkında birçok tartışmadan sonra, Empodokles bütün maddelerin toprak, su, hava ve ateşten türediğini söyleyen 4 element teorisini sundu. Empodoklin ateş elementi muhtemelen filojiston ve kalori gibi sonraki kavramların başlıca atasıdır. MÖ 500 civarında, Yunan filozof Heraklitos meşhur sözü ‘’Her şey akıyor’’ yüzünden, ‘’akış ve ateş’’ filozofu olarak ünlü oldu. Heraklitos doğadaki başlıca 3 elementin ateş, toprak ve su olduğunu savundu.
Bir maddeyi ısıtmak protein alfa helisin bir kısmı gibi (yanda), atomların daha çok titremesine sebep olur ve bu evreyi genişletmek veya değiştirmek için eğer ısınma devam ediyorsa, doğanın aksiyomu 1700'lerde Herman Boerhaave tarafından işaretlendi.
Atomculuk termodinamik ve istatistiksel mekaniğin arasındaki bugünün ilişkisinin ana kısmıdır. Leukippos ve Demokritos gibi ve daha sonradan katılan Epikrosçular gibi antik düşünürler, atomculuğu ilerleterek gelecek atom teorisine katkıda bulundular. 20. Yüzyılda atomların deneysel kanıtları sonradan temin edilene kadar, atom teorisi büyük ölçüde felsefi düşünceler ve bilimsel sezgiler tarafından sürdürüldü.
MÖ 5. Yüzyılda, Yunan filozof Parmenides bilinen tek eseri geleneksel olarak adlandırılmış ‘’Doğada’’ şiirinde, esasen vakum olarak bilinen bir boşluğun doğada meydana gelemeyeceğini öne sürmek için sözsel muhakeme kullanır. Bu görüş Aristo’nun görüşleriyle desteklenmiş, fakat Leukippos ve İskenderiyeli Heron tarafından eleştirilmiştir. Eski uygarlıklardan Ortaçağ’a, çeşitli argümanlar bir vakumun varlığını kanıtlamak ya da çürütmek için öne sürüldü ve bir vakum oluşturmak için çeşitli girişimler yapıldı fakat hepsi başarısız oldu. 16. ve 17. Yüzyıldaki Cornelius Drebbel, Robert Fludd, Galileo Galilei ve Santorio Santoria gibi Avrupalı bilim adamları ilkel bir hava termometresi (termoskop) kullanarak havanın göreceli ‘’soğukluğunu’’ veya ‘’sıcaklığını’’ ölçmeyi başardılar. İskenderiyeli Heron ve Bizantiyonlu Filyon tarafından yapılan havayı genişleten ve daraltan önceki cihazdan etkilenilmiştir. 1600'lerde, İngiliz düşünür ve bilim insanı Francis Bacon şu kanıya vardı: ‘’Isının kendisi, özü ve niteliği harekettir, başka bir şey değil.’’ 1643’de, Aristo tarafından öne sürülen boşluk korkusunun ‘’emme’’ açıklamasını genel anlamda kabul ederken, Galileo Galilei doğanın vakum-nefretinin sınırlı olduğuna inandı. Madenlerde çalışan pompalar zaten doğanın bir vakumu sadece 9.14 metre (30 feet) yüksekliğinde suyla dolduracağını kanıtlamıştı. Bu ilginç gerçeği bilen Galileo, eski öğrencisi Evangelista Torricelli’yi bu varsayılan sınırlamaları incelemesi için cesaretlendirdi. Torricelli, Aristo’nun ‘’emme’’ perspektifi ışığında vakum nefretinin (boşluk korkusu) suyu artırmada sorumlu olduğuna inanmadı.Aksine, onun gerekçesi bunun, çevredeki hava ile sıvı üzerine uygulanan basıncın sonucu olduğuydu.
Bu teoriyi kanıtlamak için, Torricelli uzun bir cam tüpü (bir ucu kapalı) cıva ile doldurdu ve cıva içeren bir kabın içine baş aşağı şekilde çevirdi. Tüpün sadece bir kısmı boşaldı (yanda gösterildiği gibi); sıvının 76 cm’i (30 inch) kaldı. Cıva boşalmaya devam etti ve kısmi bir boşluk tüpün başında oluştu. Cıva gibi ağır elementler üzerinde yerçekimi gücü onun boşluğu doldurmasını engelledi.
Kimyadan Termokimyaya Geçiş
1782-83’de kullanılan, Antoine Lavoisier ve Pierre-Simon Laplace tarafından yapılan dünyanın ilk buz kalorimetresi ; hesaplamalar Joseph Black in öncü çalışmalarını temel almıştır. Bu deneyler temellerini atmıştır.[]
Flojiston kuramı 17. Yüzyılda, simyacılık dönemlerinin sonlarında ortaya çıktı. 18. Yüzyılda Hararet teorisi tarafından yerinin alınması simyadan kimyaya geçişin tarihsel belirteçlerinden biridir. Flojiston yanma esnasında yanıcı maddelerden ve paslanma sürecinde metallerden serbest kaldığı sanılan kuramsal bir maddeydi. Hararetin flojiston gibi, onları ısıtarak daha sıcak bir vücuttan daha soğuk bir vücuda akan, ısının bir maddesi olduğu düşünüldü. Rumford sıkıcı dökme demir topların, kendisinin sürtünmeye yorduğu, muazzam miktardaki enerjisini gösterdiğinde, Hararet teorisinin ilk önemli deneysel zorlukları onun 1798’deki çalışmalarında ortaya çıktı ve onun çalışması Hararet teorisini zayıflatan ilk çalışmalar arasındaydı. Ayrıca buhar makinesinin gelişmesi dikkatleri ısı ölçümüne ve farklı tip kömürlerden üretilen ısı miktarına odakladı. Kimyasal reaksiyon sırasında ısı değişimleriyle ilgili ilk sayısal araştırma buz kalorimetresi kullanarak Lavoisier tarafından başlatıldı ve suyun erime ısısıyla ilgili çalışmalarıyla Joseph Black tarafından devam ettirildi.
1843 yılında James Prescott Joule tarafından yapılan daha sayısal çalışmalar sonradan doğruca tekrarlanabilir fenomenler sağladı ve termodinamiğin konusunu sağlam temeller üzerine yerleştirmeye yardım etti. Örneğin, William Thomson 1850’lerin sonlarına kadar ısı çerçevesinde Joule’un gözlemlerini açıklamaya çalışıyordu. Ancak kinetik teorinin yararlılık ve açıklayıcı gücü kısa sürede ısının yerini almaya başladı ve 19. Yüzyılın sonuna doğru büyük ölçüde kullanılmaz olmuştu. Joseph Black ve Lavoisier, termokimya olarak bilinen, kalorimetre kullanarak ısı değişimin kesin ölçümüne büyük katkıda bulundular.
Fenomenolojik Termodinamik
- (1662)
Termodinamiğin Bilim Olarak Doğuşu
Kökeninde, termodinamik motorların çalışmasıydı. Motorun ilk belirtisi, 1650’de dünyanın ilk vakum pompasını inşa eden ve Magdeburg yarımküreleri olarak bilinen dünyanın ilk vakumunu icat eden Alman bilim insanı Otto von Guericke tarafından tasarlandı. Aristo’nun uzun süreli tahmini ‘’Doğa boşluktan nefret eder’’ i çürütmek için vakum yapmaya çalıştı.
Kısa bir süre sonra,İrlandalı fizikçi ve kimyacı Robert Boyle Guericke’in tasarımlarını duydu ve 1656’da, İngiliz bilim insanı Robert Hooke ile koordinasyon halinde, bir hava pompası icat ettiler. Bu pompayı kullanarak, Boyle ve Hooke basınç-hacim ilişkisini fark ettiler: B.H=Sabit. O dönemde, havanın hareketsiz parçacıkların sistemi olduğu zannediliyordu ve hareket eden moleküllerin sistemi olarak yorumlanmıyordu. Termal hareket kavramı iki yüzyıl sonra geldi. Bu nedenle, Boyle’ın 1660’daki yayımı mekanik bir konsept hakkındadır: Havalı susta körüğü. Daha sonra, termometrenin icadından sonra, hassas sıcaklık ölçülebildi. Bu araç Gay-Lussac’a kısa bir süre sonra ideal gaz kanuna öncülük yapacak olan kendi kanunu elde etme şansını verdi. Fakat zaten ideal gaz kanununun kurulmasından önce, Boyle’ın Denis Papin adlı bir iş ortağı 1679’da yüksek basınç oluşana kadar buhar oluşturan sıkıca kapaklı kapalı bir kap olan bir düdüklü tencere icat etti. Daha sonra, makinenin patlamaması için tasarımlar buhar salan bir vana uyguladılar. Vananın ritmik bir şekilde aşağı inip yukarı çıkmasını izleyerek, Papin bir piston ve silindir motor fikrini düşünmeye başladı. Ancak kendi tasarımıyla tamamlayamadı. Buna rağmen, 1697’de Papin’in tasarımlarını temel alarak, mühendis Thomas Savery ilk motoru inşa etti. Bu erken motorlar ham ve verimsiz olmasına rağmen, zamanın önde gelen bilim adamlarının dikkatini çektiler. Bunlardan biri ‘’termodinamiğin babası’’ olarak bilinen, 1824 yılında ‘’Ateşin devindirici gücü ve bu gücü açığa çıkaran makineler üzerine düşünceler’’ makalesini yayımlan Sadi Carnot’tur. Bunlar, termodinamiğin modern bir bilim olarak başlangıcını işaretler.
Bu nedenle, 1698’den önce ve buhar makinesinin icadından önce, atlar güç kasnağı olarak kullanıldı; İngiltere’nin su taşmış tuz madenlerinden suları çıkarmak için kovalara bağlandı. Takip eden yıllarda, Newcomen makinesi ve daha sonradan yapılan Watt makinesi gibi buhar makinesinin daha çeşitlileri inşa edildi. Zamanla bu ilkel motorlar sonunda atların yerine kullanıldı. Böylece her bir motor kaç atın yerini tutuyorsa, o kadar miktarda atla ilişkilendirilmeye başlandı. Bu ilk motorların temel problemi giren yakıtın %2’sinden daha azını yararlı bir işe dönüştürerek yavaş ve beceriksiz kalmalarıydı. Diğer bir deyişle, büyük miktarda kömür (ya da odun) iş sonucunun sadece küçük bir parçasının ürün vermesi için yakılmak zorundaydı. Dolayısıyla motor dinamiklerinin yeni bir bilimine ihtiyaç doğdu. Çoğu kişi Sadi Carnot’un 1824'te çıkardığı Ateşin Devindirici Gücü Hakkında Düşünceler kitabını termodinamiğin modern bilim olarak başlangıç noktası olduğunu anarlar. Carnot ‘’devindirici gücü’’ nü bir motorun üretme kapasitesi olmasının yararlı etkisinin açıklaması olarak tanımlamıştır. Bu noktada, Carnot bize ‘’iş’’ in modern günümüzdeki ilk anlamını tanıttı: yükseklik vasıtasıyla kaldırılmış ağırlık. Formülasyon vasıtasıyla, ‘’iş’’ e ilişkin bu yararlı etkiyi anlama isteği günümüz termodinamiğinin özündedir. Günümüzde ev aletlerinden arabalara kadar birçok yerde termodinamik uygulama alanı bulmuş durumdadır. Evimizi ısıtmak için kullandığımız doğalgaz sistemleri de termodinamik uygulama alanlarına en güzel örneklerden birisidir. Buzdolabı, klima, içten yanmalı motorlar, termik santraller termodinamik uygulama alanlarına birer örnektir. İçerisinde ısıtma ve soğutma geçen tüm sistemler termodinamik yasalarından faydalanılarak geliştirilmiş ürünlerdir.
1843’te, James Joule deney yoluyla ısının mekanik eşdeğerini buldu. 1845'te, Joule 819 ft·lbf/Btu (4.41 J/cal) ısısının mekanik eşdeğerini tahmin etmesine olanak veren bir fıçı suyun içinde çarkı çevirmek için düşen bir ağırlığın kullanımını içeren en bilinen deneyini rapor etti. Bu, enerjinin korunumu teorisine öncülük etti ve ısının işi neden yapabileceğini açıkladı.
1850’de, ünlü matematiksel fizikçi Rudolf Clausius S düzensizliği kavramını ısı kaybı olarak ya da Yunancada dönmek anlamında olan ‘’entepin’’den gelen israf olmuş olarak tanımladı.
Fakat ‘’termodinamik’’ kelimesi İngiliz matematikçi ve fizikçi William Thomson (Lord Kelvin), makalesi Isının Dinamik Teorisi Üzerine’de termodinamik sözcüğünü oluşturduğunda 1854'te dillere ulaştı.
Clausius’un katkılarıyla, 1871’de İskoçyalı matematikçi ve fizikçi James Clerk Maxwell denklikteki çok sayıdaki parçacıkları analiz etme görevi yapan, başka bir deyişle hiçbir değişimin yaşanmadığı öyle ki sadece ortalama özellikle sıcaklığın S, basıncın B, hacmin ise H olduğu sistemleri olan termodinamiğin İstatistiksel Termodinamik olarak adlandırılan yeni bir dalını formülleştirdi. Kısa bir süre sonra, 1875'te, Avusturyalı fizikçi Ludwig Boltzmann S düzensizliği ve moleküler hareken arasında kesin bir bağlantı formüle etti:
k Boltzmann sabiti olduğunda bu tarz hareketlerin zaman alabileceği muhtemel hallerin (W) sayısı yönünden tanımlanır. Bir sonraki yıl, 1876’da, insani düşüncesinin gelişiminde çığır açıcı bir noktaydı. Bu elzem dönemde, Amerika’da mühendislikte PhD alan (Yale) ilk insan olan kimya mühendisi Willard Gibbs içerisinde büyük bir denklik olan, tepkili sistemde kazanılabilir ‘’yararlı iş’’in miktarına ölçüm veren Gibbs serbest enerji denklemini formüle ettiği, anlaşılması zor 300 sayfalık Heterojen Maddelerin Doğası Üzerine adlı makalesini yayımladı. Gibbs ayrıca, ‘’sabit basınç için bir ısı fonksiyonu’’ olarak nitelendirdiği, şimdi entalpi H olarak bildiğimiz kavramı ortaya çıkarmıştır.". Modern entalpi sözcüğü, Yunanca ılık anlamına gelen enthalpein kelimesini temel alan Heike Kamerlingh Onnes tarafından yıllar sonra kazandırılacaktır.]],
Bu temellere dayanarak, Lars Onsager, Erwin Schrödinger ve Ilya Prigogine ve diğerleri bu motor ‘’konseptleri’’ bilimin neredeyse her modern dalının içinden geçirerek belirtmeye çalıştılar.
Kinetik Teori
Isının bir hareket biçimi olduğu fikri belki de en eski fikirlerden biridir ve kesinlikle 1620’de Francis Bacon tarafından Novum Organum’da tartışılmıştır. Isının mikroskobik doğası hakkında yazılan ilk bilimsel düşünce muhtemelen Mikhail Lomonosov’un eserinde bulunabilir, şöyle yazmıştır:
’’(…) hareket, görülmediği gerçeği temel alınarak reddedilmemelidir. Uzak mesafeden görülmemesine rağmen ağaç yapraklarının hareket ettiğini kim inkâr edebilir ki? Perspektif sebebiyle hareketin gizli kaldığı bu durumdaki gibi, hareket eden parçacıkların fazlasıyla küçük boyutlarından dolayı herhangi birinde gizli kalır. Her iki durumda da, görüş açısı o kadar küçüktür ki ne obje ne de hareket görülebilir.’’
Aynı yıllarda, Daniel Bernoulli bulunduğu kabın duvarlarıyla atomların çarpışmasını göz önünde bulundurarak gazın basıncı için bir denklem oluşturduğu kitabı Hidrodinamik’i (1738) yayınladı. Bernoulli bu basıncın, birim hacimdeki gazın ortalama üçte iki kinetik enerjisi olduğunu kanıtladı. Ancak Bernoulli’nin fikirleri egemen ısıyla ilgili kültürde çok az bir etki yaptı. Bernoulli, Gottfried Leibniz’in enerjinin korunumu prensibinin erken bir formülü olan vis viva prensibiyle bir bağlantı yaptı ve bu iki teori tarihleri boyunca yakın derecede birbirlerine dolaşık hale geldiler. Benjamin Thompson 1798’de deneylerinin sonucu olarak ısının bir hareket biçimi olduğunu önermesine rağmen, teorik ve deneysel yaklaşımları bağdaştırmak için hiçbir girişimde bululmadı ve Thompson’ın vis viva prensibini düşünüyor olması muhtemel değildir.
John Herapath daha sonradan 1820’de bağımsız olarak kinetik teoriyi formüle etti fakat sıcaklığı vis viva ya da kinetik enerjiyle ilişkilendirme yerine ivme ile ilişkilendirdi. Çalışmaları en nihayetinde emsallerini başarısızlığa uğrattı ve ihmal edildi. 1843’de John James Waterston tekrar bağımsız şekilde büyük ölçüde doğru bir açıklama sağladı fakat çalışmaları emsal değerlendirmelerini başarısızlığa uğratarak kinetik prensibe Davy kadar istekli birinden bile aynı tepkiyi aldı.
Kinetik teorideki ileri gelişmeler Rudolf Clausius’un, James Clerk Maxwell’in ve Ludwig Boltzmann’ın çalışmalarıyla ancak 19. Yüzyılın ortalarında başladı. Isı olarak adlandırılan hareketin doğası üzerine adlı 1857 yılındaki çalışmasında, Clausius ilk defa ısının moleküllerin ortalama kinetik enerjisi olduğunu açık şekilde ifade etmiştir. Bu, 1859’da ivme dağılımını türeten ve kendisinden isimlendiren Maxwell’in ilgisini çekti. Boltzmann yüzeysel alanlarda gazların durumu için dağılımını sonradan genelleştirdi.
Boltzmann teorideki temel konseptlerin çoğunu tanıtan o olduğu için muhtemelen kinetik teoriye en büyük katkıda bulunandır. Yukarıda bahsedilen Maxwell-Boltzmann dağılımının yanı sıra, Boltzmann parçacıkların kinetik enerjisini onların özgürlük dereceleriyle ilişkilendirmiştir. Dengesizlik durumlarında bir gazın dağılım işlevi için Boltzmann denklemi hala gazlarda ve metallerde taşınımı çalışmak için en etkili denklemdir. Geçerli makro durumlara cevap veren mikro durumların sayısı gibi termodinamik olasılığı konseptini tanıtarak, Boltzmann logaritmasının entropiye orantılı olduğunu gösterdi. Kinetik teorideki ileri gelişmeler Rudolf Clausius’un, James Clerk Maxwell’in ve Ludwig Boltzmann’ın çalışmalarıyla ancak 19. Yüzyılın ortalarında başladı. Isı olarak adlandırılan hareketin doğası üzerine adlı 1857 yılındaki çalışmasında, Clausius ilk defa ısının moleküllerin ortalama kinetik enerjisi olduğunu açık şekilde ifade etmiştir. Bu, 1859’da ivme dağılımını türeten ve kendisinden isimlendiren Maxwell’in ilgisini çekti. Boltzmann yüzeysel alanlarda gazların durumu için dağılımını sonradan genelleştirdi.
Dalları
Aşağıdaki liste termodinamiğin ana dalları başlangıçta olmak üzere kabataslak bir özet içerir:
- Termokimya – 1780'ler
- Klasik Termodinamik – 1824
- Kimyasal Termodinamik – 1876
- İstatistiksel Mekanik – 1880'ler
- Denklik Termodinamiği
- Teknik Termodinamik
- Kimya Mühendislik Termodinamiği – 1940'lar
- Dengesizlik Termodinamiği – 1941
- Basit Sistemli Termodinamik – 1960'lar
- Biyolojik Termodinamik – 1957
- Ekosistem Termodinamiği – 1959
- Göreceli Termodinamik – 1965
- Kuantum Termodinamiği – 1968
- Kara delik Termodinamiği – 1970'ler
- Jeolojik Termodinamik – 1970'ler
- Biyolojik Evrim Termodinamiği – 1978
- Jeokimyasal Termodinamik – 1980'ler
- Atmosferik Termodinamik – 1980'ler
- Tabii Sistem Termodinamiği – 1990'lar
- Çok Moleküllü Termodinamik – 1990'lar
- Yer sarsıntısı Termodinamiği – 2000'ler
- İlaç Reseptör Termodinamiği – 2001
- Farmasötikal Sistem Termodinamiği – 2002
Ayrıca termodinamik fikirleri başka alanlara da uygulanmıştır, bakınız:
- Isı Ekonomisi – 1970'ler
Entropi ve İkinci Yasa
Hararet teorisini çalışmasına rağmen, Sadi Carnot 1824'te yararlı işler oluşturmak için mevcut kalorinin bazılarının herhangi gerçek süreçte kaybolduğunu ortaya attı. 1851 Mart’ta, James Prescott Joule’un çalışmalarıyla uzlaşmak için boğuşurken, Lord Kelvin kullanılabilir ısının tüm süreçlerde karşı konulmaz kaybı üzerine kafa yormaya başladı. Bu fikir, evrenin ısıl dengelilik kuruntusunu meydana getirerek 1854'te Hermann von Helmholtz tarafından daha çarpıcı biçimde şekillendirildi.
1854'te, William John Macquorn Rankine kendisinin termodinamik fonksiyon dediği hesaplamasından faydalanmaya başladı. Bunun, 1865'te Rudolf Clausius tarafından formüle edile entropi kavramına özdeş olduğu sonradan gösterildi. Clausius aynı sene termodinamiğin ikinci kanununun klasik ifadesini geliştirmek için kavramı kullandı.
Isı Transferi
Isı iletimi olgusu hemen günlük hayatta kavrandı. 1701’de, Sir Isaac Newton soğuma kanununu yayınladı. Fakat 17. Yüzyılda, tüm maddelerin aynı iletkenliği olduğu ve algıdaki farklılıkların onların farklı ısı kapasitelerinden meydana geldiğine inanılıyordu
Durumun bu olmayabileceğine yönelik öneriler bazı materyallerin iyi elektrik iletkenleri, diğerlerininse etkili yalıtıcı madde olduklarının kolayca belirgin olduğu yeni elektrik biliminden geldi. 1785'te Jan Ingen-Housz aynı dönemde Benjamin Thompson’ın yaptığı gibi en erken ölçümlerin bazılarını yaptı.
Sıcak havanın yükseldiği olgusu ve bu fenomenin meteoroloji için önemi ilk olarak 1686’da Edmund Halley tarafından fark edildi. Sir John Leslie bir hava akımının soğutma etkisinin kendi hızıyla yükseldiğini 1804'te gözlemledi. Durumun bu olmayabileceğine yönelik öneriler bazı materyallerin iyi elektrik iletkenleri, diğerlerininse etkili yalıtıcı madde olduklarının kolayca belirgin olduğu yeni elektrik biliminden geldi. 1785'te Jan Ingen-Housz aynı dönemde Benjamin Thompson’ın yaptığı gibi en erken ölçümlerin bazılarını yaptı.
Sıcak havanın yükseldiği olgusu ve bu fenomenin meteoroloji için önemi ilk olarak 1686’da Edmund Halley tarafından fark edildi. Sir John Leslie bir hava akımının soğutma etkisinin kendi hızıyla yükseldiğini 1804'te gözlemledi.
Carl Wilhem Scheele ısı transferini termal radyasyon (radyan ısı) ile konveksiyon ve iletimden 1777’de ayırdı. 1791’de, Pierre Prévost tüm maddelerin ne kadar sıcak veya soğuk olmaları fark etmeksizin ısı yaydığını gösterdi. 1804'te, Leslie kara cisim ışınımını önemini ileri sürerek mat siyah bir yüzeyin ısıyı cilalı bir yüzeyden daha etkili bir şekilde yayacağını gözlemledi. Scheele’nin çalışmalarından bile şüphe duyulmasına rağmen, 1831’de Macedonio Melloni kara cisim ışınımının ışıkla aynı şekilde yansıtılabileceği, toplanabileceği ve kutuplaştırılabileceğini ispatladı.
James Clerk Maxwell’in 1862 ısının ve radyan ısısının elektromanyetik dalga formları olduğu kavramı termal radyasyonun nicel analizinin başlangıcına öncülük etti. 1879’da, Jožef Stefan kara bir cisimden gelen toplam ışınım akışının sıcaklığın dördüncü kuvvetine orantılı olduğunu gözlemledi ve Stefan-Boltzmann kanununu bildirdi. Bu kanun 1884'te teorik olarak Ludwig Boltzmann tarafından üretildi.James Clerk Maxwell’in 1862 ısının ve radyan ısısının elektromanyetik dalga formları olduğu kavramı termal radyasyonun nicel analizinin başlangıcına öncülük etti. 1879’da, Jožef Stefan kara bir cisimden gelen toplam ışınım akışının sıcaklığın dördüncü kuvvetine orantılı olduğunu gözlemledi ve Stefan-Boltzmann kanununu bildirdi. Bu kanun 1884'te teorik olarak Ludwig Boltzmann tarafından üretildi.
Kriyojeni
1702’de, Guillaume Amontons gazların gözlemleyerek mutlak sıfır kavramını tanıttı. 1810’da, yapay olarak suyu buza dondurdu. Mutlak sıfır fikri 1848’de Lord Kelvin tarafından genelleştirildi. 1906’da, Walther Nernst termodinamiğin üçüncü kanununu bu kavram ile belirledi.
Ayrıca bakınız
- (Enerjinin korunumu: Tarihsel gelişimi)
- Kimya tarihi
- Fiziğin tarihi
- Termodinamik
Kaynakça
- ^ J. Gwyn Griffiths (1955). "The Orders of Gods in Greece and Egypt (According to Herodotus)". The Journal of Hellenic Studies. Cilt 75. ss. 21-23. doi:10.2307/629164. JSTOR 629164.
- ^ Thomson, W. (1854). Part V. Thermo-electric Currents"On the Dynamical Theory of Heat". Transactions of the Royal Society of Edinburgh. 21 (part I). s. 123. doi:10.1017/s0080456800032014. 1 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mayıs 2015. reprinted in Sir William Thomson, LL.D. D.C.L., F.R.S. (1882). Mathematical and Physical Papers. 1. Londra, Cambridge: C.J. Clay, M.A. & Son, Cambridge University Press. s. 232.
- ^ (1995). The World of Physical Chemistry. Oxford University Press. s. 110.
- ^ Howard, Irmgard (2002). "H Is for Enthalpy, Thanks to Heike Kamerlingh Onnes and Alfred W. Porter". Journal of Chemical Education. 79 (6). ACS Publications. s. 697. Bibcode:2002JChEd..79..697H. doi:10.1021/ed079p697. 9 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 22 Mayıs 2015.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu madde Vikipedi bicem el kitabina uygun degildir Maddeyi Vikipedi standartlarina uygun bicimde duzenleyerek Vikipedi ye katkida bulunabilirsiniz Gerekli duzenleme yapilmadan bu sablon kaldirilmamalidir Haziran 2015 Termodinamigin tarihi fizik tarihinde kimya tarihinde ve genel olarak bilimin tarihinde temel bir asamadir Bilim ve teknolojinin bircok yerinde termodinamigin bagintisi sebebiyle termodinamigin tarihi klasik mekanik kuantum mekanigi manyetizma ve kimyasal hiz bilimin gelisimi ile ince bir bicimde dokunmustur ve meteoroloji bilgi teorisi ve biyoloji fizyoloji gibi daha uzak pratik alanlara ve buhar makinesi ic yakimli makine kriyojeni ve elektrik uretimi gibi teknolojik gelismelerle de baglantilidir Termodinamigin gelismesi atom teorisi tarafindan surdu ve surduruldu Ayrica ustaca bir yaklasimla olasilik ve istatistikte yeni yonleri harekete gecirdi TarihAntikcag ve Ortacag in Katkilari Eski uygarliklar isiyi atese bagli olarak incelediler MO 3000 yilinda eski Misirlilar isiyi mitoloji kokenine bagli olarak incelediler Bati felsefi geleneginde Sokratik dusunurler oncesi dusunurler arasinda gecen temel element hakkinda bircok tartismadan sonra Empodokles butun maddelerin toprak su hava ve atesten turedigini soyleyen 4 element teorisini sundu Empodoklin ates elementi muhtemelen filojiston ve kalori gibi sonraki kavramlarin baslica atasidir MO 500 civarinda Yunan filozof Heraklitos meshur sozu Her sey akiyor yuzunden akis ve ates filozofu olarak unlu oldu Heraklitos dogadaki baslica 3 elementin ates toprak ve su oldugunu savundu Isitilmis molekul Bir maddeyi isitmak protein alfa helisin bir kismi gibi yanda atomlarin daha cok titremesine sebep olur ve bu evreyi genisletmek veya degistirmek icin eger isinma devam ediyorsa doganin aksiyomu 1700 lerde Herman Boerhaave tarafindan isaretlendi Atomculuk termodinamik ve istatistiksel mekanigin arasindaki bugunun iliskisinin ana kismidir Leukippos ve Demokritos gibi ve daha sonradan katilan Epikroscular gibi antik dusunurler atomculugu ilerleterek gelecek atom teorisine katkida bulundular 20 Yuzyilda atomlarin deneysel kanitlari sonradan temin edilene kadar atom teorisi buyuk olcude felsefi dusunceler ve bilimsel sezgiler tarafindan surduruldu MO 5 Yuzyilda Yunan filozof Parmenides bilinen tek eseri geleneksel olarak adlandirilmis Dogada siirinde esasen vakum olarak bilinen bir boslugun dogada meydana gelemeyecegini one surmek icin sozsel muhakeme kullanir Bu gorus Aristo nun gorusleriyle desteklenmis fakat Leukippos ve Iskenderiyeli Heron tarafindan elestirilmistir Eski uygarliklardan Ortacag a cesitli argumanlar bir vakumun varligini kanitlamak ya da curutmek icin one suruldu ve bir vakum olusturmak icin cesitli girisimler yapildi fakat hepsi basarisiz oldu 16 ve 17 Yuzyildaki Cornelius Drebbel Robert Fludd Galileo Galilei ve Santorio Santoria gibi Avrupali bilim adamlari ilkel bir hava termometresi termoskop kullanarak havanin goreceli soguklugunu veya sicakligini olcmeyi basardilar Iskenderiyeli Heron ve Bizantiyonlu Filyon tarafindan yapilan havayi genisleten ve daraltan onceki cihazdan etkilenilmistir 1600 lerde Ingiliz dusunur ve bilim insani Francis Bacon su kaniya vardi Isinin kendisi ozu ve niteligi harekettir baska bir sey degil 1643 de Aristo tarafindan one surulen bosluk korkusunun emme aciklamasini genel anlamda kabul ederken Galileo Galilei doganin vakum nefretinin sinirli olduguna inandi Madenlerde calisan pompalar zaten doganin bir vakumu sadece 9 14 metre 30 feet yuksekliginde suyla dolduracagini kanitlamisti Bu ilginc gercegi bilen Galileo eski ogrencisi Evangelista Torricelli yi bu varsayilan sinirlamalari incelemesi icin cesaretlendirdi Torricelli Aristo nun emme perspektifi isiginda vakum nefretinin bosluk korkusu suyu artirmada sorumlu olduguna inanmadi Aksine onun gerekcesi bunun cevredeki hava ile sivi uzerine uygulanan basincin sonucu olduguydu Bu teoriyi kanitlamak icin Torricelli uzun bir cam tupu bir ucu kapali civa ile doldurdu ve civa iceren bir kabin icine bas asagi sekilde cevirdi Tupun sadece bir kismi bosaldi yanda gosterildigi gibi sivinin 76 cm i 30 inch kaldi Civa bosalmaya devam etti ve kismi bir bosluk tupun basinda olustu Civa gibi agir elementler uzerinde yercekimi gucu onun boslugu doldurmasini engelledi Kimyadan Termokimyaya Gecis 1782 83 de kullanilan Antoine Lavoisier ve Pierre Simon Laplace tarafindan yapilan dunyanin ilk buz kalorimetresi hesaplamalar Joseph Black in oncu calismalarini temel almistir Bu deneyler temellerini atmistir kaynak belirtilmeli Flojiston kurami 17 Yuzyilda simyacilik donemlerinin sonlarinda ortaya cikti 18 Yuzyilda Hararet teorisi tarafindan yerinin alinmasi simyadan kimyaya gecisin tarihsel belirteclerinden biridir Flojiston yanma esnasinda yanici maddelerden ve paslanma surecinde metallerden serbest kaldigi sanilan kuramsal bir maddeydi Hararetin flojiston gibi onlari isitarak daha sicak bir vucuttan daha soguk bir vucuda akan isinin bir maddesi oldugu dusunuldu Rumford sikici dokme demir toplarin kendisinin surtunmeye yordugu muazzam miktardaki enerjisini gosterdiginde Hararet teorisinin ilk onemli deneysel zorluklari onun 1798 deki calismalarinda ortaya cikti ve onun calismasi Hararet teorisini zayiflatan ilk calismalar arasindaydi Ayrica buhar makinesinin gelismesi dikkatleri isi olcumune ve farkli tip komurlerden uretilen isi miktarina odakladi Kimyasal reaksiyon sirasinda isi degisimleriyle ilgili ilk sayisal arastirma buz kalorimetresi kullanarak Lavoisier tarafindan baslatildi ve suyun erime isisiyla ilgili calismalariyla Joseph Black tarafindan devam ettirildi 1843 yilinda James Prescott Joule tarafindan yapilan daha sayisal calismalar sonradan dogruca tekrarlanabilir fenomenler sagladi ve termodinamigin konusunu saglam temeller uzerine yerlestirmeye yardim etti Ornegin William Thomson 1850 lerin sonlarina kadar isi cercevesinde Joule un gozlemlerini aciklamaya calisiyordu Ancak kinetik teorinin yararlilik ve aciklayici gucu kisa surede isinin yerini almaya basladi ve 19 Yuzyilin sonuna dogru buyuk olcude kullanilmaz olmustu Joseph Black ve Lavoisier termokimya olarak bilinen kalorimetre kullanarak isi degisimin kesin olcumune buyuk katkida bulundular Fenomenolojik Termodinamik Robert Boyle 1627 1691 1662 Termodinamigin Bilim Olarak Dogusu Kokeninde termodinamik motorlarin calismasiydi Motorun ilk belirtisi 1650 de dunyanin ilk vakum pompasini insa eden ve Magdeburg yarimkureleri olarak bilinen dunyanin ilk vakumunu icat eden Alman bilim insani Otto von Guericke tarafindan tasarlandi Aristo nun uzun sureli tahmini Doga bosluktan nefret eder i curutmek icin vakum yapmaya calisti Kisa bir sure sonra Irlandali fizikci ve kimyaci Robert Boyle Guericke in tasarimlarini duydu ve 1656 da Ingiliz bilim insani Robert Hooke ile koordinasyon halinde bir hava pompasi icat ettiler Bu pompayi kullanarak Boyle ve Hooke basinc hacim iliskisini fark ettiler B H Sabit O donemde havanin hareketsiz parcaciklarin sistemi oldugu zannediliyordu ve hareket eden molekullerin sistemi olarak yorumlanmiyordu Termal hareket kavrami iki yuzyil sonra geldi Bu nedenle Boyle in 1660 daki yayimi mekanik bir konsept hakkindadir Havali susta korugu Daha sonra termometrenin icadindan sonra hassas sicaklik olculebildi Bu arac Gay Lussac a kisa bir sure sonra ideal gaz kanuna onculuk yapacak olan kendi kanunu elde etme sansini verdi Fakat zaten ideal gaz kanununun kurulmasindan once Boyle in Denis Papin adli bir is ortagi 1679 da yuksek basinc olusana kadar buhar olusturan sikica kapakli kapali bir kap olan bir duduklu tencere icat etti Daha sonra makinenin patlamamasi icin tasarimlar buhar salan bir vana uyguladilar Vananin ritmik bir sekilde asagi inip yukari cikmasini izleyerek Papin bir piston ve silindir motor fikrini dusunmeye basladi Ancak kendi tasarimiyla tamamlayamadi Buna ragmen 1697 de Papin in tasarimlarini temel alarak muhendis Thomas Savery ilk motoru insa etti Bu erken motorlar ham ve verimsiz olmasina ragmen zamanin onde gelen bilim adamlarinin dikkatini cektiler Bunlardan biri termodinamigin babasi olarak bilinen 1824 yilinda Atesin devindirici gucu ve bu gucu aciga cikaran makineler uzerine dusunceler makalesini yayimlan Sadi Carnot tur Bunlar termodinamigin modern bir bilim olarak baslangicini isaretler A the buhar makinesiIngiltere de ve dunyada Sanayi Devrimini ileriye goturen buhar makinesiSadi Carnot 1796 1832 termodinamigin babasi Bu nedenle 1698 den once ve buhar makinesinin icadindan once atlar guc kasnagi olarak kullanildi Ingiltere nin su tasmis tuz madenlerinden sulari cikarmak icin kovalara baglandi Takip eden yillarda Newcomen makinesi ve daha sonradan yapilan Watt makinesi gibi buhar makinesinin daha cesitlileri insa edildi Zamanla bu ilkel motorlar sonunda atlarin yerine kullanildi Boylece her bir motor kac atin yerini tutuyorsa o kadar miktarda atla iliskilendirilmeye baslandi Bu ilk motorlarin temel problemi giren yakitin 2 sinden daha azini yararli bir ise donusturerek yavas ve beceriksiz kalmalariydi Diger bir deyisle buyuk miktarda komur ya da odun is sonucunun sadece kucuk bir parcasinin urun vermesi icin yakilmak zorundaydi Dolayisiyla motor dinamiklerinin yeni bir bilimine ihtiyac dogdu Cogu kisi Sadi Carnot un 1824 te cikardigi Atesin Devindirici Gucu Hakkinda Dusunceler kitabini termodinamigin modern bilim olarak baslangic noktasi oldugunu anarlar Carnot devindirici gucu nu bir motorun uretme kapasitesi olmasinin yararli etkisinin aciklamasi olarak tanimlamistir Bu noktada Carnot bize is in modern gunumuzdeki ilk anlamini tanitti yukseklik vasitasiyla kaldirilmis agirlik Formulasyon vasitasiyla is e iliskin bu yararli etkiyi anlama istegi gunumuz termodinamiginin ozundedir Gunumuzde ev aletlerinden arabalara kadar bircok yerde termodinamik uygulama alani bulmus durumdadir Evimizi isitmak icin kullandigimiz dogalgaz sistemleri de termodinamik uygulama alanlarina en guzel orneklerden birisidir Buzdolabi klima icten yanmali motorlar termik santraller termodinamik uygulama alanlarina birer ornektir Icerisinde isitma ve sogutma gecen tum sistemler termodinamik yasalarindan faydalanilarak gelistirilmis urunlerdir 1843 te James Joule deney yoluyla isinin mekanik esdegerini buldu 1845 te Joule 819 ft lbf Btu 4 41 J cal isisinin mekanik esdegerini tahmin etmesine olanak veren bir fici suyun icinde carki cevirmek icin dusen bir agirligin kullanimini iceren en bilinen deneyini rapor etti Bu enerjinin korunumu teorisine onculuk etti ve isinin isi neden yapabilecegini acikladi 1850 de unlu matematiksel fizikci Rudolf Clausius S duzensizligi kavramini isi kaybi olarak ya da Yunancada donmek anlaminda olan entepin den gelen israf olmus olarak tanimladi Fakat termodinamik kelimesi Ingiliz matematikci ve fizikci William Thomson Lord Kelvin makalesi Isinin Dinamik Teorisi Uzerine de termodinamik sozcugunu olusturdugunda 1854 te dillere ulasti Clausius un katkilariyla 1871 de Iskocyali matematikci ve fizikci James Clerk Maxwell denklikteki cok sayidaki parcaciklari analiz etme gorevi yapan baska bir deyisle hicbir degisimin yasanmadigi oyle ki sadece ortalama ozellikle sicakligin S basincin B hacmin ise H oldugu sistemleri olan termodinamigin Istatistiksel Termodinamik olarak adlandirilan yeni bir dalini formullestirdi Kisa bir sure sonra 1875 te Avusturyali fizikci Ludwig Boltzmann S duzensizligi ve molekuler hareken arasinda kesin bir baglanti formule etti S klog W displaystyle S k log W k Boltzmann sabiti oldugunda bu tarz hareketlerin zaman alabilecegi muhtemel hallerin W sayisi yonunden tanimlanir Bir sonraki yil 1876 da insani dusuncesinin gelisiminde cigir acici bir noktaydi Bu elzem donemde Amerika da muhendislikte PhD alan Yale ilk insan olan kimya muhendisi Willard Gibbs icerisinde buyuk bir denklik olan tepkili sistemde kazanilabilir yararli is in miktarina olcum veren Gibbs serbest enerji denklemini formule ettigi anlasilmasi zor 300 sayfalik Heterojen Maddelerin Dogasi Uzerine adli makalesini yayimladi Gibbs ayrica sabit basinc icin bir isi fonksiyonu olarak nitelendirdigi simdi entalpi H olarak bildigimiz kavrami ortaya cikarmistir Modern entalpi sozcugu Yunanca ilik anlamina gelen enthalpein kelimesini temel alan Heike Kamerlingh Onnes tarafindan yillar sonra kazandirilacaktir Bu temellere dayanarak Lars Onsager Erwin Schrodinger ve Ilya Prigogine ve digerleri bu motor konseptleri bilimin neredeyse her modern dalinin icinden gecirerek belirtmeye calistilar Kinetik Teori Isinin bir hareket bicimi oldugu fikri belki de en eski fikirlerden biridir ve kesinlikle 1620 de Francis Bacon tarafindan Novum Organum da tartisilmistir Isinin mikroskobik dogasi hakkinda yazilan ilk bilimsel dusunce muhtemelen Mikhail Lomonosov un eserinde bulunabilir soyle yazmistir hareket gorulmedigi gercegi temel alinarak reddedilmemelidir Uzak mesafeden gorulmemesine ragmen agac yapraklarinin hareket ettigini kim inkar edebilir ki Perspektif sebebiyle hareketin gizli kaldigi bu durumdaki gibi hareket eden parcaciklarin fazlasiyla kucuk boyutlarindan dolayi herhangi birinde gizli kalir Her iki durumda da gorus acisi o kadar kucuktur ki ne obje ne de hareket gorulebilir Ayni yillarda Daniel Bernoulli bulundugu kabin duvarlariyla atomlarin carpismasini goz onunde bulundurarak gazin basinci icin bir denklem olusturdugu kitabi Hidrodinamik i 1738 yayinladi Bernoulli bu basincin birim hacimdeki gazin ortalama ucte iki kinetik enerjisi oldugunu kanitladi Ancak Bernoulli nin fikirleri egemen isiyla ilgili kulturde cok az bir etki yapti Bernoulli Gottfried Leibniz in enerjinin korunumu prensibinin erken bir formulu olan vis viva prensibiyle bir baglanti yapti ve bu iki teori tarihleri boyunca yakin derecede birbirlerine dolasik hale geldiler Benjamin Thompson 1798 de deneylerinin sonucu olarak isinin bir hareket bicimi oldugunu onermesine ragmen teorik ve deneysel yaklasimlari bagdastirmak icin hicbir girisimde bululmadi ve Thompson in vis viva prensibini dusunuyor olmasi muhtemel degildir John Herapath daha sonradan 1820 de bagimsiz olarak kinetik teoriyi formule etti fakat sicakligi vis viva ya da kinetik enerjiyle iliskilendirme yerine ivme ile iliskilendirdi Calismalari en nihayetinde emsallerini basarisizliga ugratti ve ihmal edildi 1843 de John James Waterston tekrar bagimsiz sekilde buyuk olcude dogru bir aciklama sagladi fakat calismalari emsal degerlendirmelerini basarisizliga ugratarak kinetik prensibe Davy kadar istekli birinden bile ayni tepkiyi aldi Kinetik teorideki ileri gelismeler Rudolf Clausius un James Clerk Maxwell in ve Ludwig Boltzmann in calismalariyla ancak 19 Yuzyilin ortalarinda basladi Isi olarak adlandirilan hareketin dogasi uzerine adli 1857 yilindaki calismasinda Clausius ilk defa isinin molekullerin ortalama kinetik enerjisi oldugunu acik sekilde ifade etmistir Bu 1859 da ivme dagilimini tureten ve kendisinden isimlendiren Maxwell in ilgisini cekti Boltzmann yuzeysel alanlarda gazlarin durumu icin dagilimini sonradan genellestirdi Boltzmann teorideki temel konseptlerin cogunu tanitan o oldugu icin muhtemelen kinetik teoriye en buyuk katkida bulunandir Yukarida bahsedilen Maxwell Boltzmann dagiliminin yani sira Boltzmann parcaciklarin kinetik enerjisini onlarin ozgurluk dereceleriyle iliskilendirmistir Dengesizlik durumlarinda bir gazin dagilim islevi icin Boltzmann denklemi hala gazlarda ve metallerde tasinimi calismak icin en etkili denklemdir Gecerli makro durumlara cevap veren mikro durumlarin sayisi gibi termodinamik olasiligi konseptini tanitarak Boltzmann logaritmasinin entropiye orantili oldugunu gosterdi Kinetik teorideki ileri gelismeler Rudolf Clausius un James Clerk Maxwell in ve Ludwig Boltzmann in calismalariyla ancak 19 Yuzyilin ortalarinda basladi Isi olarak adlandirilan hareketin dogasi uzerine adli 1857 yilindaki calismasinda Clausius ilk defa isinin molekullerin ortalama kinetik enerjisi oldugunu acik sekilde ifade etmistir Bu 1859 da ivme dagilimini tureten ve kendisinden isimlendiren Maxwell in ilgisini cekti Boltzmann yuzeysel alanlarda gazlarin durumu icin dagilimini sonradan genellestirdi DallariAsagidaki liste termodinamigin ana dallari baslangicta olmak uzere kabataslak bir ozet icerir Termokimya 1780 ler Klasik Termodinamik 1824 Kimyasal Termodinamik 1876 Istatistiksel Mekanik 1880 ler Denklik Termodinamigi Teknik Termodinamik Kimya Muhendislik Termodinamigi 1940 lar Dengesizlik Termodinamigi 1941 Basit Sistemli Termodinamik 1960 lar Biyolojik Termodinamik 1957 Ekosistem Termodinamigi 1959 Goreceli Termodinamik 1965 Kuantum Termodinamigi 1968 Kara delik Termodinamigi 1970 ler Jeolojik Termodinamik 1970 ler Biyolojik Evrim Termodinamigi 1978 Jeokimyasal Termodinamik 1980 ler Atmosferik Termodinamik 1980 ler Tabii Sistem Termodinamigi 1990 lar Cok Molekullu Termodinamik 1990 lar Yer sarsintisi Termodinamigi 2000 ler Ilac Reseptor Termodinamigi 2001 Farmasotikal Sistem Termodinamigi 2002 Ayrica termodinamik fikirleri baska alanlara da uygulanmistir bakiniz Isi Ekonomisi 1970 lerEntropi ve Ikinci YasaHararet teorisini calismasina ragmen Sadi Carnot 1824 te yararli isler olusturmak icin mevcut kalorinin bazilarinin herhangi gercek surecte kayboldugunu ortaya atti 1851 Mart ta James Prescott Joule un calismalariyla uzlasmak icin bogusurken Lord Kelvin kullanilabilir isinin tum sureclerde karsi konulmaz kaybi uzerine kafa yormaya basladi Bu fikir evrenin isil dengelilik kuruntusunu meydana getirerek 1854 te Hermann von Helmholtz tarafindan daha carpici bicimde sekillendirildi 1854 te William John Macquorn Rankine kendisinin termodinamik fonksiyon dedigi hesaplamasindan faydalanmaya basladi Bunun 1865 te Rudolf Clausius tarafindan formule edile entropi kavramina ozdes oldugu sonradan gosterildi Clausius ayni sene termodinamigin ikinci kanununun klasik ifadesini gelistirmek icin kavrami kullandi Isi TransferiIsi iletimi olgusu hemen gunluk hayatta kavrandi 1701 de Sir Isaac Newton soguma kanununu yayinladi Fakat 17 Yuzyilda tum maddelerin ayni iletkenligi oldugu ve algidaki farkliliklarin onlarin farkli isi kapasitelerinden meydana geldigine inaniliyordu Durumun bu olmayabilecegine yonelik oneriler bazi materyallerin iyi elektrik iletkenleri digerlerininse etkili yalitici madde olduklarinin kolayca belirgin oldugu yeni elektrik biliminden geldi 1785 te Jan Ingen Housz ayni donemde Benjamin Thompson in yaptigi gibi en erken olcumlerin bazilarini yapti Sicak havanin yukseldigi olgusu ve bu fenomenin meteoroloji icin onemi ilk olarak 1686 da Edmund Halley tarafindan fark edildi Sir John Leslie bir hava akiminin sogutma etkisinin kendi hiziyla yukseldigini 1804 te gozlemledi Durumun bu olmayabilecegine yonelik oneriler bazi materyallerin iyi elektrik iletkenleri digerlerininse etkili yalitici madde olduklarinin kolayca belirgin oldugu yeni elektrik biliminden geldi 1785 te Jan Ingen Housz ayni donemde Benjamin Thompson in yaptigi gibi en erken olcumlerin bazilarini yapti Sicak havanin yukseldigi olgusu ve bu fenomenin meteoroloji icin onemi ilk olarak 1686 da Edmund Halley tarafindan fark edildi Sir John Leslie bir hava akiminin sogutma etkisinin kendi hiziyla yukseldigini 1804 te gozlemledi Carl Wilhem Scheele isi transferini termal radyasyon radyan isi ile konveksiyon ve iletimden 1777 de ayirdi 1791 de Pierre Prevost tum maddelerin ne kadar sicak veya soguk olmalari fark etmeksizin isi yaydigini gosterdi 1804 te Leslie kara cisim isinimini onemini ileri surerek mat siyah bir yuzeyin isiyi cilali bir yuzeyden daha etkili bir sekilde yayacagini gozlemledi Scheele nin calismalarindan bile suphe duyulmasina ragmen 1831 de Macedonio Melloni kara cisim isiniminin isikla ayni sekilde yansitilabilecegi toplanabilecegi ve kutuplastirilabilecegini ispatladi James Clerk Maxwell in 1862 isinin ve radyan isisinin elektromanyetik dalga formlari oldugu kavrami termal radyasyonun nicel analizinin baslangicina onculuk etti 1879 da Jozef Stefan kara bir cisimden gelen toplam isinim akisinin sicakligin dorduncu kuvvetine orantili oldugunu gozlemledi ve Stefan Boltzmann kanununu bildirdi Bu kanun 1884 te teorik olarak Ludwig Boltzmann tarafindan uretildi James Clerk Maxwell in 1862 isinin ve radyan isisinin elektromanyetik dalga formlari oldugu kavrami termal radyasyonun nicel analizinin baslangicina onculuk etti 1879 da Jozef Stefan kara bir cisimden gelen toplam isinim akisinin sicakligin dorduncu kuvvetine orantili oldugunu gozlemledi ve Stefan Boltzmann kanununu bildirdi Bu kanun 1884 te teorik olarak Ludwig Boltzmann tarafindan uretildi Kriyojeni1702 de Guillaume Amontons gazlarin gozlemleyerek mutlak sifir kavramini tanitti 1810 da yapay olarak suyu buza dondurdu Mutlak sifir fikri 1848 de Lord Kelvin tarafindan genellestirildi 1906 da Walther Nernst termodinamigin ucuncu kanununu bu kavram ile belirledi Ayrica bakinizEnerjinin korunumu Tarihsel gelisimi Kimya tarihi Fizigin tarihi TermodinamikKaynakca J Gwyn Griffiths 1955 The Orders of Gods in Greece and Egypt According to Herodotus The Journal of Hellenic Studies Cilt 75 ss 21 23 doi 10 2307 629164 JSTOR 629164 Thomson W 1854 Part V Thermo electric Currents On the Dynamical Theory of Heat Transactions of the Royal Society of Edinburgh 21 part I s 123 doi 10 1017 s0080456800032014 1 Agustos 2015 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mayis 2015 reprinted in Sir William Thomson LL D D C L F R S 1882 Mathematical and Physical Papers 1 Londra Cambridge C J Clay M A amp Son Cambridge University Press s 232 KB1 bakim Birden fazla ad yazar listesi link 1995 The World of Physical Chemistry Oxford University Press s 110 Howard Irmgard 2002 H Is for Enthalpy Thanks to Heike Kamerlingh Onnes and Alfred W Porter Journal of Chemical Education 79 6 ACS Publications s 697 Bibcode 2002JChEd 79 697H doi 10 1021 ed079p697 9 Agustos 2019 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 22 Mayis 2015