Şevki Bey (d. 1860, Fatih, İstanbul - ö. 18 Temmuz 1891, İstanbul), 19. yüzyıl Klasik Türk müziği bestekârlarından musiki türünde eser veren bir sanatçıdır.
Yaşamı
Şevki Bey 1860 yılında Fatih'te, Kumrulumescit semtinin Pirinççi Mahallesi'nde doğdu. Babası Tarakçı Ahmed Efendi'dir. Şevki Bey, ilk öğrenimini tamamlayıp Rüştiye'ye kaydoldu ve buradan mezun oldu. Rüştiye'deyken mûsikî yeteneği ve sesinin güzelliğini fark eden hocalarının ısrarı ile Mızıka-yı Hümayun'a başladı. Şevki Bey'in mûsikîde ilk hocası, Ticaret ve Nafıa Nezareti kâtiplerinden Necmeddin Bey'dir. Ancak onun asıl üstadı, özellikle o yıllarda aynı yerde öğretmenlik yapan ünlü bestekâr ve hanende Hacı Ârif Bey olmuştur. Şevki Bey, Mızıka-yı Hümayun'da bulunan hocalardan, özellikle Hacı Ârif Bey'den yararlanarak mûsikîmizin pratik yönüne ait esaslı bilgi elde etti. Bu nedenle hocasının bestekâr kişiliğinin bütün inceliklerini kavramış ve bu yüzden onun devamı olduğu kabul edilmektedir.
Ustalaştıktan sonra sarayın fasıl topluluğunda hanendelik yapmaya başladı. Daha sonra sarayın disiplinli hayatından sıkılarak istifa etti ve saraydan ayrıldı. Bundan sonra ölümüne kadar Gümrük Nezareti'nde kâtiplik yaptı.
Yakın bir geçmişte yaşamış olmasına rağmen hayatı hakkındaki bilgilerimiz çok sınırlıdır. Yakın arkadaşı olan Ahmed Rasim Bey bile, birkaç paragrafın dışında geniş bilgi vermemiştir.
Anlatıldığına göre ölümünden üç gün önce yeni yaptırdığı bir takım elbise giymiş, resim çektirmiştir. Buradan sonra da yakın dostu olan Beylerbeyli Gümrükçü Rahmi Bey'in evine gitmiş ve 18 Temmuz 1891 tarihinde 31 yaşında kalbinin aniden durmasından dolayı ölmüştür. Ertesi gün cenazesi kalabalık bir toplulukla kaldırılarak, Beylerbeyi ile Kuzguncuk arasında bulunan Nakkaşbaba Mezarlığı'na defnedilmiştir. Ölümünden sonra o zamanki İstanbul gazetelerinde şu haber yayınlanmıştır: "Hanende-i Şehir Şevki Bey cumartesi gecesi, Beylerbeyi'nde Gümrükçü Rahmi Bey'in hânesinde kalp sektesinden öldü. Mûsikîde üstad, fakat mest-ü müdâm idi."
Şevki Bey'e karşı olan bağlılığını onun ölümünden sonra da devam ettiren Mehmed Hafid Bey olmuştur. Şevki Bey sağlığında şarkılarının güftelerini formalar halinde ve muhtelif isimler altında neşretmişti. Bu formaların gördüğü rağbet üzerine bütün eserlerinin güftelerini, (Yadigâr-ı Şevki yahut Mahsul-i Tabiat) namı altında bastırmayı amaçlıyordu fakat ölümü buna engel olmuştu. Hafid Bey, Şevki Bey'in bu arzusunu yerine getirdi ve onun bestelediği bütün güfteleri o isim altında neşretti. Elde edilen kazançla Şevki Bey'in anne ve babasını maddi sıkıntıdan kurtarmaya çalıştı. Kabrine taş diktirilmesini sağladı. Bu taşın üzerindeki kitâbe, Hafid Bey'in Şevki'nin ölümüne ağlayan mersiyesinden bir parçadır.
O devir şairlerinden Reşad Paşa,
"Hemdem idi gülşeninde bülbülün
Gitdi Şevki neş'esi kaçtı dilin"
nakaratlı bir şarkı ile samimi ızdırabını göstermeye çalışmış ve meşhur Santurî Edhem Efendi de,
"Gitdi elden Şevki'm artık neyleyim
Nerde bir yâr-ı vefâdar peyleyim
Ömrüm oldukça bütün gün ağlayım"
diye ömrünün sonuna kadar yanmıştı.
Recaizâde Mahmud Ekrem Bey'in yazdığı ve Rahmi Bey'in bayati makamında bestelediği "Şevki yok" redifli şarkının da Şevki Bey için söylendiği ileri sürülür.
Otuz bir yıllık bir hayat süren Şevki Bey hep rindane yaşadı. İçki alışkanlığı belki de bu kısa süren ömrün başlıca etkeni olmuştur. Ahmed Rasim Bey çok soğuk ve karlı bir kış günü tenha bir sokaktan geçerken, "bir don bir gömlek" soyulmuş ve sokağa atılmış bir kişiyi gördüğünü, yanına yaklaşınca hanende Şevki Bey olduğunu anlayarak sırtlayıp evine götürdüğünü anlatır.
Sanatı
Şevki Bey son yüz senenin yetiştirdiği en büyük şarkı bestekârlarından biridir. Hocası Hacı Ârif Bey'in şarkı bestekârlığında açtığı çığırı genişleten, tamamlayan ve bunu erişilmez yüksekliğe ulaştıran Şevki Bey olmuştur. Suphi Ezgi'nin Türk Mûsikîsi'nin nazariyelerinden bahseden kıymetli eserinin üçüncü cildinde, çeşidi yirmi beşi bulan şarkı şekillerine dair verdiği örneklerin bir kısmını Şevki Bey'inkiler teşkil eder ki, bunlarda ve diğerlerinde görülen ses, usûl, geçki gibi ses mimarimize ait husûsiyetler onun yaratıcı kudretinin eşsizliğine birer delildir.
Bilhassa bir "Lied" halindeki bir güftenin baş tarafına koyduğu "Türkmen Yolunda" sözü, onun halk zevk ve sanatına ne kadar değer ve önem verdiğini ve mübarek Anadolu'muzun güzelliklerini yudum yudum tattırmaya ne kadar teşne olduğunu gösterir.
Şevki Bey şarkılarında, sözle sesin uyuşup kaynaşmasını, meselâ şu çok meşhur hüseynî şarkıda olduğu gibi, titiz ve hassas bir itina ile başarmıştır:
"Nedir bu hâletin ey meh cemâlim?
Aman söyle perişan oldu hâlim.
Tükendi akl-ü endişem, hayalim,
Nasıl kıydı sana o kanlı zalim."
Bu manzumedeki ebedi bir ayrılığın verdiği heyecan ve teessür, sözden ziyade sesler arasında çırpınır durur. Şevki Bey'i şarkılarında gösterdiği şu harikulâde hususiyetleriyle, kendisinden altmış sene evvel ölmüş modern Lied'in yaratıcısı Franz Schubert'e benzetebiliriz. O da Schubert gibi hislerinin bütün sıcaklığını, inceliğini, şarkılarıyla terennüm etmiş, altı yüze yakın şarkı bestelemiş ve nihayet o da Schubert gibi gene genç yaşında hayatının otuzuncu yılında ölmüştür.
Böylece mûsikîmizde kendine özgü bir dekor yaratarak asil ve ince zevkini kazandığı hocası Hacı Ârif Bey'in şarkiyat vadisinde açtığı zengin dekorlu mektepten esaslı feyz alan Şevki Bey, eserlerinde yalnız kendi zevkine, rakîk uslûbuna ve hüsn-i tabiatına bağlı kalmıştır. Onun içindir ki, zat-ı tabiatından doğan eserlerinde bir kibarlık ve asalet vardır.
Hepsi şarkı olan eserlerindeki kompozisyon tekniğini, yâni ritm uyumu, usûl değişikliği ve özellikle geçkiler yönünden her bestekâra nasib olmayacak bir biçimde geliştirmiştir. Şevki Bey muhtelif makamlarda yüzlerce şarkı bestelemiştir. Yalnız uşşak makamından iki yüzden çok eseri vardır ki, bir makam çerçevesi içinde birbirine benzemeyen bu kadar eser besteleyebilmek ancak müstesna bir kabiliyetin işidir. Bu özellik bir başka bestekârda yoktur.
Şevki Bey eserlerine söz olarak Recaizâde Ekrem Bey, Muallim Naci, Hafid Bey, Mehmed Sadi Bey, Reşad Paşa gibi şairlerden başka, birçokları da edebiyat tarihimizde hiçbir iz bırakmamış şairlerin eserleri arasından seçilmiştir. Çoğu bir acının, bazen bir sevincin, hattâ bir düşüncenin donuk ve tutuk birer ifadesi olan bu manzumelerdeki heyecan ve mânâlar, onun melodileri ile canlanmış, daha tesirli bir mahiyet almıştır. Bu güfteler arasında çeşitli şiir şekli ve vezinle yazılmış olanlara da rastlanır.
Bestekârlık yeteneğinin çok güçlü olduğu, yarım saatte bir beste, hatta günde sekiz-on eser bestelediğinin olduğu söylenir. Böylece bin kadar eser bestelediği halde, bunların çoğu kendisi tarafından bile unutulmuştur. Nitekim Şevki Bey ölümüne yakın bir tarihte,
"Arza lâyık değil amma hünerim
Nâçizane bini buldu eserim"
demiştir. Yaşadığı sürece belirli çevrelerin dışında pek tanınmamıştır. Bu kadar verimli bir bestekâr olması bazı eleştirilere de neden olmuştur. Çok iyi hanende olduğunu, temiz ve güzel uslûbunu çeşitli kaynaklar belirtmektedir. Bir süre lavta çalmaya çalıştığını, fakat başarılı olamadığını, "Kira ile aldığım lavta'yı parçaladım. Ne yapayım; akordu elimle, mızrabım kirişi ile, nağmeleri sesimle bastıramadım." dediğini Lemi Atlı naklediyor. Otuzbir yıllık bu genç ömrün, on yıllık süresi içinde ortaya koymuş olduğu bin eserden günümüze bir beste, bir yürük semai olmak üzere iki yüz ona yakın şarkısı gelebilmiştir.
Birkaç eser bestelemiş olan Tarakçızâde Mustafa Servet Efendi, Şevki Bey'in ağabeyi; Vecihe Daryal'ın ilk kânun hocası Nazire Hanım ise Servet Efendi'nin kızı ve Şevki Bey'in yeğenidir.
Bazı ünlü eserleri
- Affeyle suçum ey gül-i ter başıma kakma
- Canım gibi sevdikçe seni gönlüm ey âfet
- Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz
- Gönlümü dûçar eden bu hâle hep
- Gülzâra nazar kıldım virane misal olmuş
- Hastasın zannım, vefâ mahzûnusun
- Hicrân oku sinem deler
- Kış geldi firâk açmadadır sinede yâre
- Kimseler gelmez senin feryâd–ı ateş-bârına
- Küşâde tali'im hem bahtım uygun
- Mey içerken düştü aksin câmıma
- Nedendir bu dîl-i zârın figânı
- Nedir bu hâletin ey meh cemâlim?
- Niçin şeb-tâ-seher ben zâr u zârım
- Reng–i ruhsârına gülgûn dediler
- Ülfet etsem yâr ile ağyâre ne
Kaynakça
- ^ eansiklopedi (11 Mayıs 2020). "Şevki Bey kimdir? Hayatı, Eserleri ve Biyografisi". Ansiklopedi. 2 Nisan 2021 tarihinde kaynağından . Erişim tarihi: 1 Mart 2021.
Dış bağlantılar
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Sevki Bey d 1860 Fatih Istanbul o 18 Temmuz 1891 Istanbul 19 yuzyil Klasik Turk muzigi bestekarlarindan musiki turunde eser veren bir sanatcidir YasamiSevki Bey 1860 yilinda Fatih te Kumrulumescit semtinin Pirincci Mahallesi nde dogdu Babasi Tarakci Ahmed Efendi dir Sevki Bey ilk ogrenimini tamamlayip Rustiye ye kaydoldu ve buradan mezun oldu Rustiye deyken musiki yetenegi ve sesinin guzelligini fark eden hocalarinin israri ile Mizika yi Humayun a basladi Sevki Bey in musikide ilk hocasi Ticaret ve Nafia Nezareti katiplerinden Necmeddin Bey dir Ancak onun asil ustadi ozellikle o yillarda ayni yerde ogretmenlik yapan unlu bestekar ve hanende Haci Arif Bey olmustur Sevki Bey Mizika yi Humayun da bulunan hocalardan ozellikle Haci Arif Bey den yararlanarak musikimizin pratik yonune ait esasli bilgi elde etti Bu nedenle hocasinin bestekar kisiliginin butun inceliklerini kavramis ve bu yuzden onun devami oldugu kabul edilmektedir Ustalastiktan sonra sarayin fasil toplulugunda hanendelik yapmaya basladi Daha sonra sarayin disiplinli hayatindan sikilarak istifa etti ve saraydan ayrildi Bundan sonra olumune kadar Gumruk Nezareti nde katiplik yapti Yakin bir gecmiste yasamis olmasina ragmen hayati hakkindaki bilgilerimiz cok sinirlidir Yakin arkadasi olan Ahmed Rasim Bey bile birkac paragrafin disinda genis bilgi vermemistir Anlatildigina gore olumunden uc gun once yeni yaptirdigi bir takim elbise giymis resim cektirmistir Buradan sonra da yakin dostu olan Beylerbeyli Gumrukcu Rahmi Bey in evine gitmis ve 18 Temmuz 1891 tarihinde 31 yasinda kalbinin aniden durmasindan dolayi olmustur Ertesi gun cenazesi kalabalik bir toplulukla kaldirilarak Beylerbeyi ile Kuzguncuk arasinda bulunan Nakkasbaba Mezarligi na defnedilmistir Olumunden sonra o zamanki Istanbul gazetelerinde su haber yayinlanmistir Hanende i Sehir Sevki Bey cumartesi gecesi Beylerbeyi nde Gumrukcu Rahmi Bey in hanesinde kalp sektesinden oldu Musikide ustad fakat mest u mudam idi Sevki Bey e karsi olan bagliligini onun olumunden sonra da devam ettiren Mehmed Hafid Bey olmustur Sevki Bey sagliginda sarkilarinin guftelerini formalar halinde ve muhtelif isimler altinda nesretmisti Bu formalarin gordugu ragbet uzerine butun eserlerinin guftelerini Yadigar i Sevki yahut Mahsul i Tabiat nami altinda bastirmayi amacliyordu fakat olumu buna engel olmustu Hafid Bey Sevki Bey in bu arzusunu yerine getirdi ve onun besteledigi butun gufteleri o isim altinda nesretti Elde edilen kazancla Sevki Bey in anne ve babasini maddi sikintidan kurtarmaya calisti Kabrine tas diktirilmesini sagladi Bu tasin uzerindeki kitabe Hafid Bey in Sevki nin olumune aglayan mersiyesinden bir parcadir O devir sairlerinden Resad Pasa Hemdem idi gulseninde bulbulun Gitdi Sevki nes esi kacti dilin nakaratli bir sarki ile samimi izdirabini gostermeye calismis ve meshur Santuri Edhem Efendi de Gitdi elden Sevki m artik neyleyim Nerde bir yar i vefadar peyleyim Omrum oldukca butun gun aglayim diye omrunun sonuna kadar yanmisti Recaizade Mahmud Ekrem Bey in yazdigi ve Rahmi Bey in bayati makaminda besteledigi Sevki yok redifli sarkinin da Sevki Bey icin soylendigi ileri surulur Otuz bir yillik bir hayat suren Sevki Bey hep rindane yasadi Icki aliskanligi belki de bu kisa suren omrun baslica etkeni olmustur Ahmed Rasim Bey cok soguk ve karli bir kis gunu tenha bir sokaktan gecerken bir don bir gomlek soyulmus ve sokaga atilmis bir kisiyi gordugunu yanina yaklasinca hanende Sevki Bey oldugunu anlayarak sirtlayip evine goturdugunu anlatir SanatiSevki Bey son yuz senenin yetistirdigi en buyuk sarki bestekarlarindan biridir Hocasi Haci Arif Bey in sarki bestekarliginda actigi cigiri genisleten tamamlayan ve bunu erisilmez yukseklige ulastiran Sevki Bey olmustur Suphi Ezgi nin Turk Musikisi nin nazariyelerinden bahseden kiymetli eserinin ucuncu cildinde cesidi yirmi besi bulan sarki sekillerine dair verdigi orneklerin bir kismini Sevki Bey inkiler teskil eder ki bunlarda ve digerlerinde gorulen ses usul gecki gibi ses mimarimize ait hususiyetler onun yaratici kudretinin essizligine birer delildir Bilhassa bir Lied halindeki bir guftenin bas tarafina koydugu Turkmen Yolunda sozu onun halk zevk ve sanatina ne kadar deger ve onem verdigini ve mubarek Anadolu muzun guzelliklerini yudum yudum tattirmaya ne kadar tesne oldugunu gosterir Sevki Bey sarkilarinda sozle sesin uyusup kaynasmasini mesela su cok meshur huseyni sarkida oldugu gibi titiz ve hassas bir itina ile basarmistir Nedir bu haletin ey meh cemalim Aman soyle perisan oldu halim Tukendi akl u endisem hayalim Nasil kiydi sana o kanli zalim Bu manzumedeki ebedi bir ayriligin verdigi heyecan ve teessur sozden ziyade sesler arasinda cirpinir durur Sevki Bey i sarkilarinda gosterdigi su harikulade hususiyetleriyle kendisinden altmis sene evvel olmus modern Lied in yaraticisi Franz Schubert e benzetebiliriz O da Schubert gibi hislerinin butun sicakligini inceligini sarkilariyla terennum etmis alti yuze yakin sarki bestelemis ve nihayet o da Schubert gibi gene genc yasinda hayatinin otuzuncu yilinda olmustur Boylece musikimizde kendine ozgu bir dekor yaratarak asil ve ince zevkini kazandigi hocasi Haci Arif Bey in sarkiyat vadisinde actigi zengin dekorlu mektepten esasli feyz alan Sevki Bey eserlerinde yalniz kendi zevkine rakik uslubuna ve husn i tabiatina bagli kalmistir Onun icindir ki zat i tabiatindan dogan eserlerinde bir kibarlik ve asalet vardir Hepsi sarki olan eserlerindeki kompozisyon teknigini yani ritm uyumu usul degisikligi ve ozellikle geckiler yonunden her bestekara nasib olmayacak bir bicimde gelistirmistir Sevki Bey muhtelif makamlarda yuzlerce sarki bestelemistir Yalniz ussak makamindan iki yuzden cok eseri vardir ki bir makam cercevesi icinde birbirine benzemeyen bu kadar eser besteleyebilmek ancak mustesna bir kabiliyetin isidir Bu ozellik bir baska bestekarda yoktur Sevki Bey eserlerine soz olarak Recaizade Ekrem Bey Muallim Naci Hafid Bey Mehmed Sadi Bey Resad Pasa gibi sairlerden baska bircoklari da edebiyat tarihimizde hicbir iz birakmamis sairlerin eserleri arasindan secilmistir Cogu bir acinin bazen bir sevincin hatta bir dusuncenin donuk ve tutuk birer ifadesi olan bu manzumelerdeki heyecan ve manalar onun melodileri ile canlanmis daha tesirli bir mahiyet almistir Bu gufteler arasinda cesitli siir sekli ve vezinle yazilmis olanlara da rastlanir Bestekarlik yeteneginin cok guclu oldugu yarim saatte bir beste hatta gunde sekiz on eser bestelediginin oldugu soylenir Boylece bin kadar eser besteledigi halde bunlarin cogu kendisi tarafindan bile unutulmustur Nitekim Sevki Bey olumune yakin bir tarihte Sevki Bey in Nakkas Baba Mezarligi nda yer alan kabri Istanbul Arza layik degil amma hunerim Nacizane bini buldu eserim demistir Yasadigi surece belirli cevrelerin disinda pek taninmamistir Bu kadar verimli bir bestekar olmasi bazi elestirilere de neden olmustur Cok iyi hanende oldugunu temiz ve guzel uslubunu cesitli kaynaklar belirtmektedir Bir sure lavta calmaya calistigini fakat basarili olamadigini Kira ile aldigim lavta yi parcaladim Ne yapayim akordu elimle mizrabim kirisi ile nagmeleri sesimle bastiramadim dedigini Lemi Atli naklediyor Otuzbir yillik bu genc omrun on yillik suresi icinde ortaya koymus oldugu bin eserden gunumuze bir beste bir yuruk semai olmak uzere iki yuz ona yakin sarkisi gelebilmistir Birkac eser bestelemis olan Tarakcizade Mustafa Servet Efendi Sevki Bey in agabeyi Vecihe Daryal in ilk kanun hocasi Nazire Hanim ise Servet Efendi nin kizi ve Sevki Bey in yegenidir Bazi unlu eserleriAffeyle sucum ey gul i ter basima kakma Canim gibi sevdikce seni gonlum ey afet Dil yaresini andiracak yare bulunmaz Gonlumu ducar eden bu hale hep Gulzara nazar kildim virane misal olmus Hastasin zannim vefa mahzunusun Hicran oku sinem deler Kis geldi firak acmadadir sinede yare Kimseler gelmez senin feryad i ates barina Kusade tali im hem bahtim uygun Mey icerken dustu aksin camima Nedendir bu dil i zarin figani Nedir bu haletin ey meh cemalim Nicin seb ta seher ben zar u zarim Reng i ruhsarina gulgun dediler Ulfet etsem yar ile agyare neKaynakca eansiklopedi 11 Mayis 2020 Sevki Bey kimdir Hayati Eserleri ve Biyografisi Ansiklopedi 2 Nisan 2021 tarihinde kaynagindan Erisim tarihi 1 Mart 2021 Dis baglantilar