Bu maddedeki bilgilerin için ek kaynaklar gerekli.Haziran 2022) () ( |
Ateşli silahlar, barut gazının itici gücüyle mermi atan bütün silahların genel adıdır. Ateşli silah denince, genellikle bir kişi tarafından taşınabilen küçük çaplı silahlar akla gelse de ateşli silahlar kategorisi; büyük toplardan tüfeklere, av tüfeğine ve tabancaya kadar her türde ve boyuttaki silahları kapsar.
Ateşli silahların tarihi
Ateşli silahların en eski kanıtı Kuzeybatı Çin'de, 10. yüzyıldan kalan ipek bir sancak üzerine yapılmış bir alev makinesinin resmidir. 1132'de, De'an kuşatmasında Çin askerlerinin 'e karşı, mızrak başının yanına alev makinelerinin takıldığı kısa mızraklar kullandıklarına ilişkin yazılı kanıtlar da vardır ama kuşkusuz ateş mızrağı çok daha eskidir.
İlk gerçek ateşli silahlar 1100'lerin ilk yarısına tarihlenebilir. Sichuan'daki bir Budist mağara tapınağındaki heykeller bunu kanıtlamaktadır. Bir heykel, ondan çıkan bir gülle ile alevler içinde vazo biçimindeki bombayı tutan bir şeytanı göstermektedir.
Bugüne kalan en eski ateşli silah Mançurya'da bulunan bir tunç toptur. 1288'e ait olduğu söylenebilir.
Ateşli silahların kullanılmaya başlaması
İlk kez, MS 1250 yıllarında, Çin'de kullanılmıştır. İlk atılan cisimler gülle mermi türleri değil de, oklardı. 14. yüzyıldan sonra, Avrupa'da çeşitli topların kullanıldığını gösteren belgeler bulunmuştur. 1340'ta bazı belgelerde elde tutulup ya da omuza dayanıp ateşlenen silahlardan söz edilmektedir. 'El silahları' terimi, bundan ancak kırk yıl kadar sonra ortaya çıkmıştır. Bunlar, günümüzün el silahlarına pek benzememekle birlikte, süvariler tarafından (bir elleriyle dizginleri tuttuklarından) tek elle kullanılabilecek kadar hafiftir.
Ateşleme sistemi
1400'lerde ortaya çıkmış ve gelişerek bildiğimiz biçimlerini almıştır. Ateşli silahlar, 17. yüzyıla kadar, savaşlarda etkin bir rol oynamadı. Toplar, söz konusu dönemdeki güçlü kale duvarlarına karşı etkisiz kalmaktaydı. Gemilerde topların metal fişekli toplu tabanca 19. yüzyılda, başarılı bir gelişme sonucu ortaya çıkmalarına kadar, bu tür silahlar süvariler tarafından pek kullanılmadı. 17. yüzyılda piyade kullandı ve süngü de ortaya çıktı. Böylece piyadenin eline, çarklı ateşleme mekanizmasının yapılmasıyla tabanca pratik bir el silahı olarak büyük önem kazandı ve sportif amaçlı atışlarda 17. yüzyıl sonuna kadar kullanıldı. 17. yüzyılın ortalarında ise çakmaklı tüfekler, çarklı tüfeklerin yerini aldı.
Ateşli silahların ortaya çıkışından bu yana hemen her dönemde çok mermi atan toplardan, cep tabancalarına kadar çeşitli silahlar yapıldı. Ancak bunların kullanımları, ateşleme mekanizmasının biçimi ve etkili bir gaz kaçağı önleme sistemi bulunup bulunmaması ile kısıtlı oluyordu. Daha 16. yüzyılda birden fazla namlulu, döner namlulu ya da tek namlusu içine birden fazla mermi konup tek ya da birkaç mekanizma ile ateşlenen çeşitli tipte silahlar denendi. Ama bunlardan sadece çok namlulu silahlar ve özellikle tabanca başarılı oldu. Günümüzde çok mermi atan çeşitli silahlarda ateşli silah yapımının başladığı ilk günlerden itibaren kuyruktan dolma modeller yapılmıştı. Ne var ki çok mermi atan silahlarda olduğu gibi kuyruktan dolma silahlar da ateşleme mekanizmalarının geliştirilip güçlü ve güvenli silahların yapılmasına kadar başarılı olamadı. Bu ancak, 1860'larda ABD ve İngiltere'de merkez-ateşli metal fişeklerin yapılması ile gerçekleşti. O tarihten sonra her türlü kuyruktan dolmalı silahta büyük bir gelişme görüldü ve daha sonraki kırk yıllık bir süre içinde, çeşitli mükerrer atışlı silahlar yapıldı. Mükerrer atışlı (arka arkaya atış yapabilen) tüfekler 1880'lerle 1890'larda hemen hemen tüm ülkelerin silahlı kuvvetleri tarafından benimsendi. Namluda hiçbir kalıntı bırakmayıp mermiye kara baruttan daha yüksek bir hız verebilen yeni tip bir barutun geliştirilmesiyle, mükerrer atışlı ve yarı otomatik silahlar gerçekleştirildi. 1890'larda makinalı yapıldı. I. Dünya Savaşı sırasında ise tetiğe her basılışta hem ateş eden hem de otomatik doluş yapan yarı otomatik silahlarla başarılı deneyler yapıldı. 1920'lerde, hafif makinalı tüfeklerle birlikte tam otomatik tüfekler de gerçekleştirildi, ama otomatik tüfekler ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra silahlı kuvvetler tarafından kabul edildi. Elektrikle çalışan uçak topları da dâhil olmak üzere, bu kadar çeşitli yarı ya da tam otomatik silahın başarısı, hiç kuşkusuz, metal kartuşlu mermilerin yapımıyla gerçekleştirildi. Buna karşılık sportif amaçlarla kullanılan silahlarda, 1890'lardan bu yana büyük bir değişiklik görülmemiştir.
Ateşli silahların yapısı
Küçük çaplı ateşli silahlar ile ağır ateşli silahların mermileri farklıdır. Tüfek, tabanca gibi küçük silahların mermisi çarpma etkisiyle hedefi deler. Büyük çaplı, ağır ateşli silahlar olan topların mermileri ise hedefi bulduğunda patlar. Top mermisinin ucunda tapa denilen bir bölüm vardır. Tapa, merminin içindeki patlayıcı maddenin istendiği zamanda patlamasını sağlar. Tapanın türüne göre, bazı top mermiler hedefe çarptığında, bazıları hedefe çarpmadan hemen önce, bazıları da hedefin içine saplandığı anda patlar.
Çelikten yapılmış bir boru olan namlu, ateşli silahların en önemli parçasıdır. Namlunun uç bölümüne namlu ağzı, geri kalan bölümüne ise namlu kuyruğu denir. Namlu kuyruğunun başlangıcında, içine merminin yerleştiği, hazne adı verilen bir bölüm bulunur. Namlu kuyruğu, merminin hazneye sürülebilmesi için açılıp kapatılabilecek biçimde yapılmıştır. Ateşli silahların çoğunda haznenin ön bölümünden namlu ağzına doğru uzanan namlu boşluğunda, yiv ve set denen sarmal girinti ve çıkıntılar vardır.
Ateşli silahların mermisi üç ana bölümden oluşur. Merminin uç bölümüne mermi çekirdeği denir. Silah ateşlenince mermi çekirdeği hedefe doğru fırlar. İkinci bölüm, sevk barutudur. Sevk barutu yandığı zaman meydana getirdiği basınçla mermiyi iterek namludan fırlatır. Üçüncü bölüme mermi kovanı denir. Tek yanı kapalı bir metal silindir olan mermi kovanının içinde sevk barutu bulunur.
Mermi kovanının arka ucunda kapsül denen bir ateşleyici bulunur ve tetik çekilince barutun ateşlenmesini sağlar. Ateşleme iğnesinin çarpmasıyla ya da elektrik akımıyla ateşlenen kapsül kovandaki barutu tutuşturur. Barutun yanmasıyla ortaya çıkan sıcak gazın basıncı mermi çekirdeğini ileriye doğru iter ve çekirdek namlu ağzından büyük bir hızla hedefe doğru fırlar. Küçük çaplı ateşli silahlarda, mermi çekirdeği, mermi kovanı ve sevk barutundan oluşan mermiye fişek denir. Bu parçalar birbirine sıkıca bağlı olduğu için fişek tek parça gibi görünür. Mermi çekirdekleri kurşundan yapıldığı için, hafif silahların mermileri kurşun olarak da adlandırılır. Fişeklerde mermi çekirdeği ile mermi kovanı bir bütündür ve yalnızca sevk barutu ateşlendiğinde birbirinden ayrılır. Oysa top mermilerinde mermi çekirdeği ile kovan birbirinden ayrılabilir ve içindeki barut miktarı hedefin uzaklığına göre ayarlanabilir.
Eski topların namlu kuyruğu kapalı olurdu. Bundan dolayı barut namlu ağzından doldurulup sıkıştırılırdı. Sonra gülle denen taş ya da demirden yapılmış mermi, gene namlu ağzından namluya yerleştirilirdi. Top, namlu kuyruğundaki küçük bir ateşleme deliğinden ateşlenirdi. Çağdaş toplarda ise, namlu kuyruğunda açılıp kapatılabilen ve kama adı verilen kapaklar bulunur. Bu toplar bu bölümden doldurulur. Günümüzde topların mermilerinin içindeki patlayıcı patladığında, metal mermi gövdesi parçalanır. Bu gövdenin şarapnel denen parçaları çevreye saçılarak hedefe zarar verir. Yarı insandır.
Topların tarihi
Topun, İspanya'yı istila eden Berberiler aracılığıyla Avrupa’ya girdiği sanılır. Topun Avrupa’da ilk kez 1324'te kullanıldığı bilinmektedir. Barutun ana maddesi olan güherçile 13. yüzyıldan önce Avrupa'da bilinmediğine göre, bu tarihten önce topun Avrupa'da kullanılmış olması olanaksızdır. Osmanlılar topu ilk kez I. Kosova Savaşı’nda, 1389’da kullanmışlardır. Fatih Sultan Mehmed İstanbul'un fethinde birinci derecede, toptan yararlanmıştır.
Tunçtan ya da dökme demirden yapılan ilk toplar küçüktü. Çünkü döküm tekniğinin ilkel olmasından dolayı büyük boyutlu toplar yapılamıyordu. Bundan dolayı büyük boyutlu toplar kaynakla birbirine tutturulan ve demir çemberlerle bağlanan demir çubuklardan yapılmaya başlandı. Ne var ki bu toplar çok güçlü silahlar değildi ve ancak hafif taş gülleler atabiliyordu.
Top yapım tekniklerinin gelişmesiyle daha güçlü toplar yapıldı ve taş güllelerin yerini demir ya da kurşundan yapılan ağır gülleler aldı. Deniz ve kara toplarının namlularının içi düzdü, yani namlu boşluğunda yiv denen girinti ve çıkıntılar yoktu. Bu silahlar 800 metreden uzak hedeflerde çok etkili değildi. Bundan dolayı yakın mesafedeki piyade birliklerine ateş açıldığında bile çok sayıda top bir arada kullanılıyordu. Bu dönemde toplar attıkları güllenin ağırlığına göre sınıflandırılırdı.
19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde düz namlulu topların yerini yivli toplar aldı. Bu sayede toplar, atışları daha isabetli silahlar hâline geldi. O zamana kadar kullanılan yuvarlak güllelerin yerini de sivri uçlu uzun mermiler aldı.
Eski toplarda ateşlenen mermi namludan fırlarken, basıncın etkisiyle top da geriye doğru kayıyordu. Geri tepme denen bu olay topun isabetli atışını azaltıyor ve aynı hedefe yeniden ateş etmek gerekiyordu. 1890'larda silahların geri tepmesiyle ilgili önemli bir gelişme oldu. Namlu, bir kızak üzerinde hareket edebilen bir kundak üzerine yerleştirildi ve böylece geri tepme sonucunda topun konumunun bozulması önlendi. Top ateşlenince namluyu taşıyan kundak, kızak üzerinde geriye kayıyor, bu hareketle birlikte gerilen çelik yaylar namluyu hemen eski konumuna getiriyordu. Bu sistem sayesinde her ateşlenişinde topun namlusu önce geriye, sonra ileriye kayıyor, ama topun konumu bozulmuyordu.
Bu dönemde, kara barut yerine dumansız barutun kullanılması da bir başka önemli gelişmeydi.
Çağdaş toplar
Bir savaşta farklı türlerde toplar kullanılır. Havadaki hedeflere seri ateş etmesi istenen uçaksavar toplarının isabet gücünün artması için gelişmiş nişan alma sistemleriyle donatılması gerekir. Geniş bir alanda kullanılan hafif sahra toplarının kolayca taşınabilecek biçimde yapılması önem kazanır.
Çağdaş toplar kalibre (namlunun iç çapı) ya da mermi ağırlığına göne sınıflandırılır. II. Dünya Savaşı'nda savaş gemilerinde kullanılan 350 ve 400 milimetrelik toplar, bugüne kadar savaşlarda kullanılan en büyük toplardandır. Günümüzün güdümlü füzeler çağında, savaş gemileri daha küçük çaplı toplarla donatılmaktadır. Kara kuvvetlerinde kara hedeflerine karşı kullanılan toplar, 11 ila 43 kilogram arasında mermi atan toplar olarak çeşitlilik gösterir. Çağdaş topların bazıları geri tepmesizdir. Bu toplarda geri tepmeyi önlemek için, haznedeki sıcak gazın bir bölümünün geriye doğru kaçarak namluyu ileri itmesi sağlanır.
Bir tepenin arkasındaki hedefi vurabilen obüs, mermiyi yerle büyük bir açı yaparak fırlatacak biçimde tasarlanmıştır. Aynı yöntemle mermi atan çağdaş sahra toplarına da obüs denir. Güçlü çekicilere bağlanarak çekilen ya da paletli araçlara yerleştirilen toplara kundağı motorlu top denir. Tank topları dönen zırhlı taretlere oturtulur.
Düşük hazne basınçlı, ince ve hafif bir namlusu bulunan havan topunun menzili çok kısadır. Havan topu, namlusu yerle büyük bir açı yapacak biçimde çelik bir tabana oturtulur. Namlusu iki çelik ayakla desteklenir. Ateşleme sırasında mermi namlunun ağzından içeri bırakılır. Namlunun arka ucuna değdiği anda ateşlenen mermi, fırlayarak hedefe yönelir. Geri tepmesiz bir top olan havan topunun namlusunun içi düzdür. Havan topunun roket biçimindeki mermisi, arka ucundaki kanatçıkları sayesinde hedefe doğru kararlı biçimde yol alır.
Makineli tüfeğin en önemli özelliği, tetiği çekili olduğu sürece ateş etmesidir. Makineli tüfek bir yandan ateş ederken bir yandan da kendini doldurur. Bir merminin ateşlenmesi, öteki merminin namluya sürülmesi için gereken enerjiyi sağlar. Bu tür silahlar otomatik silah olarak da adlandırılır. Makineli tüfekler de genellikle namlusu iki çelik ayakla desteklenerek ateş edilir.
I. Dünya Savaşı'nda kullanılmış ünlü toplar vardır. Almanların 1914'te Liège ve Namur'daki Belçika kalelerini yıkmak için kullandığı 420 milimetrelik "Şişman Bertha" adlı obüs bunlardan biridir. Gene Almanların 1918'de Paris'i bombaladığı 222 milimetrelik "Paris Topu", bir topun ulaşabildiği en uzun menzil olan 120 kilometreye ateş edebiliyordu.
ABD'nin 1953'te geliştirdiği 280 milimetrelik top, atom bombası gücünde mermi atabildiği için “atom topu” olarak adlandırıldı. Güdümlü füzeler çağı olan günümüzde füzelerin menzili çok daha uzun ve isabet gücü daha yüksek olduğu için, bu tür büyük toplar gereksiz hâle geldi.
Topçuluk
Baruttan önce; topçuluk, ağır taşları ve tutuşabilen malzemeyi fırlatan basit mekanik düzenlerden oluşuyordu. Top büyük çubuk ile yuvarlak gülle atan bir silah. Malzemenin atım gücü; kıl veya sinirden yapılan halatlarla elde ediliyordu. Silahlara, genelde mancınık deniliyordu. Modern toplar gibi, mancınık da güllelerini alçak bir yolla düşmana atardı. Mancınık, zamanımızın havanı gibi, mevzilerinin arka kısımlarını dövmek ve düşman savunmasını kırmak için, dik mermi yolu ile 30 kg'lık taşı 540 metreye fırlatırdı. Barutun bulunuşu ve ateşli silahlarda kullanılmaya başlanmasıyla ateşli silahlar gelişme göstermiştir. Top, kullanılan ilk ateşli silahtır. 1232'de Moğolların Piyenking’i kuşatmasında Çinliler tarafından topun kullanıldığı bilinmektedir. Müslümanlar Endülüs’ü fethettiği zaman İspanyol orduları az zamanda imha olunmuş, kalanları da tamamen korkmuş, sersemlemiş bir hâlde dağılmıştı. Komutanları bu kadar derin korkunun ve perişanlık içinde firarın sebebini askerlerine sormuş: ’Bizi takip edenler bildiğimiz adi adamlar değildir. Her nerede isterlerse açık havada gök gürletiyorlar, şimşek çaktırıyorlar. Diledikleri yerlere tehlike salıyor, yıldırımlar düşürüyorlar. Böyle müthiş insanlardan mürekkep bir orduya karşı koymak kimin kârıdır.’ cevabını almıştır.
Osmanlılarda Topun Ortaya Çıkışı ve Gelişimi
Osmanlı devletini kuran Osmanlılar, fetihlerinde topu büyük bir ustalıkla yaptılar ve kullandılar. İlk olarak Sultan Birinci Murad Han (1359-1389) zamanındaki I. Kosova Muharebesi'nde kullanıldı. Sultan Bayezid Han (1389-1402), Niğbolu’yu kuşattığı zaman ordusunda top vardı. Sultan İkinci Murad Han da (1421-1451), Semendire ve Mora'daki Germehisarı kuşatmalarında toptan faydalanmıştı. 1423’te Osmanlıların elinde bulunan Antalya Kalesi'ni kuşatan Karamanlılara karşı top, ilk defa kale müdafaasında kullanılmış ve Karamanoğlu İkinci Mehmed Bey, bir gülle isabetiyle ölmüştür. Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481), devrin en modern toplarının balistik hesaplarını yapmış; istediği vasıfta toplar döktürerek topçuluğa büyük hizmetler getirmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han'ın Novoberda Kuşatması'nda, havan topunu kullandığını tarihî kaynaklar kaydederler. İstanbul’un fethinden önce toplar, harp meydanı yakınında veya başka bir yerde dökülüp harp alanına getirilirdi. Fetihten hemen sonra Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481), bir top döküm yeri tesis etti. Galata surlarının dışında bugün de Tophane olarak isimlendirilen mevkide inşa edilen bu imalathane, Sultan İkinci Bayezid Han (1481-1512) zamanında büyük bir yangın geçirdi. Kanuni Sultan Süleyman Han (1520-1566) devrinde, genişletme çabaları sonucunda top döküm binalarının yanı sıra topçular kışlası ve talim yerleri yapıldı. Tophane bu görünümünü Sultan Birinci Mahmud Han (1730-1754) devrine kadar muhafaza etmiş ve 18. yüzyıl ortasında, Topçubaşı Mustafa Ağanın yaptığı plan üzerine yeniden inşa edilen top döküm binası çok beğenilmiştir. Fakat külliyenin gerçek genişletilme çabaları, Sultan Üçüncü Selim Han (1789-1807) devrinde olmuş, yeni top döküm ocakları inşa edilmiştir. Sultan İkinci Mahmud Han'ın (1808-1839) tahtta olduğu dönemde yeniden yanan ve tamir gören Tophane, dünyada hâlen mevcut olan en eski top döküm yerlerinden biri olma özelliğine sahiptir.
Osmanlı ordularında çeşitli zamanlarda isim ve cinslerde toplar dökülmüştür. İstanbul’un fethi sırasında Şayka, Prankı, Havan adı verilen toplar dökülmüştür; 16. yüzyılda yapılan toplardan Bacalaşka, Zarbazen, Havan, Şayka, Prankı toplar dökülmüştür. 17. yüzyıl ortalarına kadar da Zarbazen, Miyane Zarbazen, Şahi Zarbazen, Çakaloz, Prankı, Bedolçka, Morten, Ejderhan, Kolonborna, Miyane, Balyemez ve Havan topları dökülmüştür. Yapılan topların her birinin gülleleri olduğu gibi, değişik türleri de vardı. Ordu topları üçe bölünürdü. Bir bölümü birbirine zincirle bağlı olarak yeniçerilerin önünde, diğer iki bölümse bir hilal şeklinde ilerleyen ordunun iki kanadında bulunurdu. Kale kuşatmalarında kullanılanlarsa lüzumunda getirilmek için geride bekletilirdi. Top arabalarının ulaşmasına imkân olmayan yerlerdeyse develerle döküm malzemesi götürülerek ihtiyaç duyulan yerde top dökülürdü. Ayrıca kuşatmalarda mevcut toplar yetmezse yerine daha büyük çaplı toplar dökülürdü. İstanbul ve Belgrad kuşatmalarında böyle hareket edilerek daha büyük çaplı toplar dökülmüştür. Osmanlılarda top, döküm ocakları adı verilen yerlerde yapılırdı. Bu işlemin yapıldığı binalar yüksek duvarlı, kubbeli ve fazla miktarda bacaya sahip mekânlardı. Ayrıca top dökümü için zemine açılmış büyük çukurlar, erimiş madenin taşınması için kullanılan künkler ve döküm esnasında çıkabilecek yangın tehlikesine karşı su sarnıçlarıyla teşkilatlandırılırdı. Bir topun dökümünde esas olan unsur kalıptır. Özel bileşimli çamurun içine keten ve kenevir lifleri gibi dayanıklı malzemeler katılarak yapılan ana maddeye top biçimi verilirdi. Büyük kalıbın içine yerleştirilen aynı maddeden yapılan ikinci bir kalıp daha bulunurdu. Böylece iki kalıp arasında kalan boşluk, eritilmiş maddenin (demir veya bronz) doldurulduğu esas top gövdesinin meydana gelmesine yarardı. Sıkıca sarılmış olan kalıplar belirli bir müddet sonra açılır ve kalıp içinden çıkan madenî top üzerindeki pürüzler giderildikten sonra kullanılmak üzere hazırlanırdı. Osmanlılarda top dökümü ehemmiyet verilen ve kendine has merasim ile gerçekleştirilen önemli bir olaydır. Başta sadrazam olmak üzere, şeyhülislam ve önemli devlet adamları top dökümünün yapılacağı top karhanesine gelirlerdi. Okunan duaları ve kurban merasimini takiben, top dökümü için kullanılacak eritilmiş alaşım içine altın liralar atılırdı. Böylece tunç alaşımına altın karıştırmakla namlu yapısını kuvvetlendirirlerdi. 18. yüzyıl başlarında top kundakları demir tabanlı tekerlere yerleştirilmeye başlandı. 1706’da sandıklı toplar yapıldı. Osmanlı toplarının karşısında durmanın zorluğunu anlayan Avrupalılar, bundan kurtulmanın çarelerini aramaya başladılar.
Avrupa'da Topçuluk
Avrupa’da topçuluğa başlandı. Prusya kralı Friedrick geliştirdi. 1759’da bir süvari etti. 1850 yılında namlulara yiv ve set açıldı. Topların menzili 3000 m’ye kadar çıktı. Prusya’da topta çelik kullanılmaya ve namluları değiştirilmeye başladı. 19. yüzyılın sonlarına doğru topların çapı santimetre ve milimetre olarak değişti. Toplara geri tepmeyi frenleyen ve yerine getiren tarzda bir geri tepme düzeni yapıldı. Namluların yana dönüş tertibatı ve nişan aletleri takılmaya başlandı. Toplarda ateş hızını, ilk defa 1868'de Türk bilgin Süreyya Emin Bey geliştirmiş ve bundan sonra toplar üstün kabiliyetleriyle savaş alanı hâkimi durumuna geçmiştir. Toplara tatbik edilen bu buluş adi ateşli durumdan seri çabuk devresine geçişi sağlamıştır. Bu top zamanımıza göre yüz seneden fazla bir zaman önce ilk defa ileri bir görüş ve anlayışla yapılmış, geleceğin üstün kabiliyetli topçusunun doğmasına ışık tutmuş, iftihar edilecek bir Türk eseridir.
Tüfekler ve av tüfekleri
Tüfekler ve av tüfekleri omuza dayanarak, tabancalar ise elde tutularak ateşlenir. Bu küçük çaplı ateşli silahların genel ilkeleri de toplarınkine benzer. Uzun menzilli tüfeklerin namlusu yivlidir. Yivli tüfeklerin atışları daha isabetlidir. Av tüfeklerinde ise namlu düzdür. Tüfekler kurşun, av tüfekleri saçma atar. Saçma denen bu küçük metal bilyeler, tüfek ateşlendiğinde hedef üzerine saçılır ve bu da bazı durumlarda isabet oranını artırır.
Tüfeğe benzer ilk ateşli silah 1400'lerde yapılan ve arkebüz olarak adlandırılan küçük bir toptu. 1500'lerde daha gelişmiş tüfekler yapıldı. Bunlar ağızdan dolduruluyor ve fitilli ya da çakmaklı bir ateşleme sistemiyle ateşleniyordu. Bu tüfeklere çakmaklı tüfekler de denir. 1807'de çarpmalı ateşleme sistemi geliştirildi. Bu sistemde, çarpmayla alev alan bir kapsül haznedeki barutu ateşliyordu. 1840'larda çakmaklı ve fitilli tüfeklerin yerini çarpmalı ateşleme sistemiyle donatılmış silahlar aldı.
Yuvarlak kurşun atan bu tüfeklerin atışı çok isabetli değildi. Namluya yiv açma denemeleri 1500'lere kadar geri gitse de, gerçek yivli tüfekler ancak 1800'lerde yapılabildi. Öte yandan tüfeği ağızdan doldurmak namlunun yivlerini bozuyordu. Bu da atışların isabet oranını düşürüyordu. Bunun önüne geçebilmek için kuyruktan doldurma sistemi geliştirildi. Günümüzde kullanılan tüfeklerin ve av tüfeklerinin çoğu kuyruktan doldurulur.
Av tüfekleri, çift namlulu ve tek namlulu olarak ikiye ayrılır. Tek namlulu olanlar kendi içlerinde tek kırma, otomatik ve pompalı olarak kategorilere ayrılır. Otomatikler seri atış yapabilme olanaklarından ötürü atıcılara avantaj sağlarlar ama bu silahlarda gaz basıncının bir kısmı mekanizmanın geri gelmesine harcandığından ötürü pompalı ve tek kırmadan daha güçsüz mermi atar. Av tüfeklerinde magnum namluya sahip olanlar daha kuvvetli fişek atabilmektedir. Ateşleme sistemi horozsuz, yani içten çarpmalı olan bugünkü av tüfekleri, ateş ettikten sonra boş kovanı otomatik olarak dışarı fırlatır. Tüfekler 2 ila 28 kalibre arasında değişir. Bu gün en yaygın olan kalibre 12'dir.
Batı ülkelerinde atıcılık ve avcılık çok değişik versiyonlarıyla alabildiğine özgür bir biçimde yapılabilmektedir. Yivli atış tüfekleri Batı standartlarına göre de pahalı olduğundan dolayı yivli tüfek ihtiyacına karşı yivsiz tüfekten yola çıkarak çözüm arayışlarına tanık olmaktayız. Yivli tüfekler mermiye dönme kazandırarak hem daha uzak menzile gidiş yönüyle hem de nokta atışı yönüyle atıcıya pek çok avantaj sağlar. Oysa yivsiz tüfeklerde böyle bir avantaj söz konusu değildir. Bu nedenle yivsiz tüfekte yarı yivli namlu kullanılmaktadır. Buna da paradoks namlu denmekte ve tek kurşun atışlarında çok büyük avantajlar sağlamaktadır. Ama Türkiye'de yivsiz tüfekte yivli namlu kullanmak yasal değildir.
Atıcılık sporunda kullanılan tüfekler genellikle av tüfeğinden daha güçlüdür. Bu tüfeklerde ateşleme sırasında hazne bölümünde daha yüksek bir basınç oluştuğu için namlusu da daha kalın ve ağırdır. Bazı atıcılık tüfekleri saniyede 1.000 metreyi aşan bir hızla kurşun atar. Atıcılık tüfeğinin boyutu, milimetre ya da inç olarak namlu çapıyla belirtilir.
Menzil
Menzil, bir silahın mermisinin etkili olduğu alana denir. İkiye ayrılır;
- , bir silahtaki merminin istenilen verimi verdiği menzildir. Örnek olarak AK-47'nin etkili menzili 300 metredir. Bu metreler içinde silahta kullanılan ve ölümcül olan 7,62 mm'lik mermi tam etki verir ve bir insanın hayati organına isabet ettiğinde öldürür.
- , bir silahın mermisinin gidebildiği fakat istenilen zararı (Yaralamak, zırh delmek vs.) veremediği alandır. Örnek olarak Mosin-Nagant'ta kullanılan mermi 7,54 mm'dir ve bu tüfeğin azami menzili 1200 metredir. Azami menzilde 7,54 mm'lik mermi 5,56 mm'lik bir mermi gibi etki gösterir. Bu da mühimmatı çok küçük olan NATO ülkelerinde çok sıkıntı yaratmıştır.
Tabanca ve Altıpatlar
Tabancalar, tek elle kullanılmak üzere tasarlanmış silahlardır. İlk tabancaların 1550'lerde süvari silahı olarak geliştirildiği sanılır. Ancak bu ilk tabancalar kullanışsız ve güvenilmez silahlardı. 17. yüzyılın sonlarında çakmaklı ateşleme sistemi bulununca, daha etkili silahlar yapılmaya başlandı. Bu sistemde, tetik çekildiği zaman üzerinde çakmak taşı bulunan bir horoz çelik bir yüzeye vuruyor ve bu vuruş sırasında ortaya çıkan kıvılcım barutu ateşliyordu. O dönemde her asker, kılıcının yanı sıra iki tabanca taşıyordu. Ama bu tabancaların her atıştan sonra doldurulması gerekiyordu ve bundan dolayı bu silahlar savaş sırasında çok kullanışlı değildi.
1831-35 arasında, Amerikalı Samuel Colt (Bu isimde özel komando silahı da vardır), revolver de denilen toplu tabancayı geliştirdi. Bu tabancada namlunun arkasında, genellikle altı mermi alan döner bir silindir (top) bulunur. Her atıştan sonra bu silindir dönerek namlunun arkasına yeni bir mermi sürer. Böylece, yeniden doldurmaya gerek kalmadan altı kurşun atılabilir. Bu nedenle bu tür tabancalar altıpatlar olarak da adlandırılır. Otomatik tabancalarda ise "top" yerine şarjör bulunur. 6 mermi alabilen şarjördeki yay sistemi her atıştan sonra yeni bir mermiyi namluya sürer. Şarjör boşalınca yerine dolu bir şarjör takılarak atışa devam edilir.
Tabancaların namlusu tüfeklerinkinden daha kısadır. Mermisi daha küçük ve sevk barutu da daha azdır. Bu nedenle tabancanın atış uzaklığı (menzili) daha kısa, mermi hızı da daha düşüktür.
Kaynakça
Wikimedia Commons'ta Ateşli silah ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır. |
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Bu maddedeki bilgilerin dogrulanabilmesi icin ek kaynaklar gerekli Lutfen guvenilir kaynaklar ekleyerek maddenin gelistirilmesine yardimci olun Kaynaksiz icerik itiraz konusu olabilir ve kaldirilabilir Kaynak ara Atesli silah haber gazete kitap akademik JSTOR Haziran 2022 Bu sablonun nasil ve ne zaman kaldirilmasi gerektigini ogrenin Atesli silahlar barut gazinin itici gucuyle mermi atan butun silahlarin genel adidir Atesli silah denince genellikle bir kisi tarafindan tasinabilen kucuk capli silahlar akla gelse de atesli silahlar kategorisi buyuk toplardan tufeklere av tufegine ve tabancaya kadar her turde ve boyuttaki silahlari kapsar Atesli silahlarin tarihiBir Colt Single Action Army tek hareketli tabanca Atesli silahlarin en eski kaniti Kuzeybati Cin de 10 yuzyildan kalan ipek bir sancak uzerine yapilmis bir alev makinesinin resmidir 1132 de De an kusatmasinda Cin askerlerinin e karsi mizrak basinin yanina alev makinelerinin takildigi kisa mizraklar kullandiklarina iliskin yazili kanitlar da vardir ama kuskusuz ates mizragi cok daha eskidir Ilk gercek atesli silahlar 1100 lerin ilk yarisina tarihlenebilir Sichuan daki bir Budist magara tapinagindaki heykeller bunu kanitlamaktadir Bir heykel ondan cikan bir gulle ile alevler icinde vazo bicimindeki bombayi tutan bir seytani gostermektedir Dunya nin en populer atesli silahi olarak kabul edilen bir AK 47 Bugune kalan en eski atesli silah Mancurya da bulunan bir tunc toptur 1288 e ait oldugu soylenebilir Atesli silahlarin kullanilmaya baslamasi Ilk kez MS 1250 yillarinda Cin de kullanilmistir Ilk atilan cisimler gulle mermi turleri degil de oklardi 14 yuzyildan sonra Avrupa da cesitli toplarin kullanildigini gosteren belgeler bulunmustur 1340 ta bazi belgelerde elde tutulup ya da omuza dayanip ateslenen silahlardan soz edilmektedir El silahlari terimi bundan ancak kirk yil kadar sonra ortaya cikmistir Bunlar gunumuzun el silahlarina pek benzememekle birlikte suvariler tarafindan bir elleriyle dizginleri tuttuklarindan tek elle kullanilabilecek kadar hafiftir Atesleme sistemi 1400 lerde ortaya cikmis ve geliserek bildigimiz bicimlerini almistir Atesli silahlar 17 yuzyila kadar savaslarda etkin bir rol oynamadi Toplar soz konusu donemdeki guclu kale duvarlarina karsi etkisiz kalmaktaydi Gemilerde toplarin metal fisekli toplu tabanca 19 yuzyilda basarili bir gelisme sonucu ortaya cikmalarina kadar bu tur silahlar suvariler tarafindan pek kullanilmadi 17 yuzyilda piyade kullandi ve sungu de ortaya cikti Boylece piyadenin eline carkli atesleme mekanizmasinin yapilmasiyla tabanca pratik bir el silahi olarak buyuk onem kazandi ve sportif amacli atislarda 17 yuzyil sonuna kadar kullanildi 17 yuzyilin ortalarinda ise cakmakli tufekler carkli tufeklerin yerini aldi Atesli silahlarin ortaya cikisindan bu yana hemen her donemde cok mermi atan toplardan cep tabancalarina kadar cesitli silahlar yapildi Ancak bunlarin kullanimlari atesleme mekanizmasinin bicimi ve etkili bir gaz kacagi onleme sistemi bulunup bulunmamasi ile kisitli oluyordu Daha 16 yuzyilda birden fazla namlulu doner namlulu ya da tek namlusu icine birden fazla mermi konup tek ya da birkac mekanizma ile ateslenen cesitli tipte silahlar denendi Ama bunlardan sadece cok namlulu silahlar ve ozellikle tabanca basarili oldu Gunumuzde cok mermi atan cesitli silahlarda atesli silah yapiminin basladigi ilk gunlerden itibaren kuyruktan dolma modeller yapilmisti Ne var ki cok mermi atan silahlarda oldugu gibi kuyruktan dolma silahlar da atesleme mekanizmalarinin gelistirilip guclu ve guvenli silahlarin yapilmasina kadar basarili olamadi Bu ancak 1860 larda ABD ve Ingiltere de merkez atesli metal fiseklerin yapilmasi ile gerceklesti O tarihten sonra her turlu kuyruktan dolmali silahta buyuk bir gelisme goruldu ve daha sonraki kirk yillik bir sure icinde cesitli mukerrer atisli silahlar yapildi Mukerrer atisli arka arkaya atis yapabilen tufekler 1880 lerle 1890 larda hemen hemen tum ulkelerin silahli kuvvetleri tarafindan benimsendi Namluda hicbir kalinti birakmayip mermiye kara baruttan daha yuksek bir hiz verebilen yeni tip bir barutun gelistirilmesiyle mukerrer atisli ve yari otomatik silahlar gerceklestirildi 1890 larda makinali yapildi I Dunya Savasi sirasinda ise tetige her basilista hem ates eden hem de otomatik dolus yapan yari otomatik silahlarla basarili deneyler yapildi 1920 lerde hafif makinali tufeklerle birlikte tam otomatik tufekler de gerceklestirildi ama otomatik tufekler ancak Ikinci Dunya Savasi ndan sonra silahli kuvvetler tarafindan kabul edildi Elektrikle calisan ucak toplari da dahil olmak uzere bu kadar cesitli yari ya da tam otomatik silahin basarisi hic kuskusuz metal kartuslu mermilerin yapimiyla gerceklestirildi Buna karsilik sportif amaclarla kullanilan silahlarda 1890 lardan bu yana buyuk bir degisiklik gorulmemistir Atesli silahlarin yapisi Springfield Armory tufegi Kucuk capli atesli silahlar ile agir atesli silahlarin mermileri farklidir Tufek tabanca gibi kucuk silahlarin mermisi carpma etkisiyle hedefi deler Buyuk capli agir atesli silahlar olan toplarin mermileri ise hedefi buldugunda patlar Top mermisinin ucunda tapa denilen bir bolum vardir Tapa merminin icindeki patlayici maddenin istendigi zamanda patlamasini saglar Tapanin turune gore bazi top mermiler hedefe carptiginda bazilari hedefe carpmadan hemen once bazilari da hedefin icine saplandigi anda patlar Celikten yapilmis bir boru olan namlu atesli silahlarin en onemli parcasidir Namlunun uc bolumune namlu agzi geri kalan bolumune ise namlu kuyrugu denir Namlu kuyrugunun baslangicinda icine merminin yerlestigi hazne adi verilen bir bolum bulunur Namlu kuyrugu merminin hazneye surulebilmesi icin acilip kapatilabilecek bicimde yapilmistir Atesli silahlarin cogunda haznenin on bolumunden namlu agzina dogru uzanan namlu boslugunda yiv ve set denen sarmal girinti ve cikintilar vardir Atesli silahlarin mermisi uc ana bolumden olusur Merminin uc bolumune mermi cekirdegi denir Silah ateslenince mermi cekirdegi hedefe dogru firlar Ikinci bolum sevk barutudur Sevk barutu yandigi zaman meydana getirdigi basincla mermiyi iterek namludan firlatir Ucuncu bolume mermi kovani denir Tek yani kapali bir metal silindir olan mermi kovaninin icinde sevk barutu bulunur Mermi kovaninin arka ucunda kapsul denen bir atesleyici bulunur ve tetik cekilince barutun ateslenmesini saglar Atesleme ignesinin carpmasiyla ya da elektrik akimiyla ateslenen kapsul kovandaki barutu tutusturur Barutun yanmasiyla ortaya cikan sicak gazin basinci mermi cekirdegini ileriye dogru iter ve cekirdek namlu agzindan buyuk bir hizla hedefe dogru firlar Kucuk capli atesli silahlarda mermi cekirdegi mermi kovani ve sevk barutundan olusan mermiye fisek denir Bu parcalar birbirine sikica bagli oldugu icin fisek tek parca gibi gorunur Mermi cekirdekleri kursundan yapildigi icin hafif silahlarin mermileri kursun olarak da adlandirilir Fiseklerde mermi cekirdegi ile mermi kovani bir butundur ve yalnizca sevk barutu ateslendiginde birbirinden ayrilir Oysa top mermilerinde mermi cekirdegi ile kovan birbirinden ayrilabilir ve icindeki barut miktari hedefin uzakligina gore ayarlanabilir Eski toplarin namlu kuyrugu kapali olurdu Bundan dolayi barut namlu agzindan doldurulup sikistirilirdi Sonra gulle denen tas ya da demirden yapilmis mermi gene namlu agzindan namluya yerlestirilirdi Top namlu kuyrugundaki kucuk bir atesleme deliginden ateslenirdi Cagdas toplarda ise namlu kuyrugunda acilip kapatilabilen ve kama adi verilen kapaklar bulunur Bu toplar bu bolumden doldurulur Gunumuzde toplarin mermilerinin icindeki patlayici patladiginda metal mermi govdesi parcalanir Bu govdenin sarapnel denen parcalari cevreye sacilarak hedefe zarar verir Yari insandir Toplarin tarihi1400 tarihli el yazmasinda ateslenen bir topu gosterir cizim Konrad Kyeser Belli Fortis Topun Ispanya yi istila eden Berberiler araciligiyla Avrupa ya girdigi sanilir Topun Avrupa da ilk kez 1324 te kullanildigi bilinmektedir Barutun ana maddesi olan guhercile 13 yuzyildan once Avrupa da bilinmedigine gore bu tarihten once topun Avrupa da kullanilmis olmasi olanaksizdir Osmanlilar topu ilk kez I Kosova Savasi nda 1389 da kullanmislardir Fatih Sultan Mehmed Istanbul un fethinde birinci derecede toptan yararlanmistir Tunctan ya da dokme demirden yapilan ilk toplar kucuktu Cunku dokum tekniginin ilkel olmasindan dolayi buyuk boyutlu toplar yapilamiyordu Bundan dolayi buyuk boyutlu toplar kaynakla birbirine tutturulan ve demir cemberlerle baglanan demir cubuklardan yapilmaya baslandi Ne var ki bu toplar cok guclu silahlar degildi ve ancak hafif tas gulleler atabiliyordu Top yapim tekniklerinin gelismesiyle daha guclu toplar yapildi ve tas gullelerin yerini demir ya da kursundan yapilan agir gulleler aldi Deniz ve kara toplarinin namlularinin ici duzdu yani namlu boslugunda yiv denen girinti ve cikintilar yoktu Bu silahlar 800 metreden uzak hedeflerde cok etkili degildi Bundan dolayi yakin mesafedeki piyade birliklerine ates acildiginda bile cok sayida top bir arada kullaniliyordu Bu donemde toplar attiklari gullenin agirligina gore siniflandirilirdi 19 yuzyilin ortalarina gelindiginde duz namlulu toplarin yerini yivli toplar aldi Bu sayede toplar atislari daha isabetli silahlar haline geldi O zamana kadar kullanilan yuvarlak gullelerin yerini de sivri uclu uzun mermiler aldi Eski toplarda ateslenen mermi namludan firlarken basincin etkisiyle top da geriye dogru kayiyordu Geri tepme denen bu olay topun isabetli atisini azaltiyor ve ayni hedefe yeniden ates etmek gerekiyordu 1890 larda silahlarin geri tepmesiyle ilgili onemli bir gelisme oldu Namlu bir kizak uzerinde hareket edebilen bir kundak uzerine yerlestirildi ve boylece geri tepme sonucunda topun konumunun bozulmasi onlendi Top ateslenince namluyu tasiyan kundak kizak uzerinde geriye kayiyor bu hareketle birlikte gerilen celik yaylar namluyu hemen eski konumuna getiriyordu Bu sistem sayesinde her ateslenisinde topun namlusu once geriye sonra ileriye kayiyor ama topun konumu bozulmuyordu Bu donemde kara barut yerine dumansiz barutun kullanilmasi da bir baska onemli gelismeydi Cagdas toplar Bir savasta farkli turlerde toplar kullanilir Havadaki hedeflere seri ates etmesi istenen ucaksavar toplarinin isabet gucunun artmasi icin gelismis nisan alma sistemleriyle donatilmasi gerekir Genis bir alanda kullanilan hafif sahra toplarinin kolayca tasinabilecek bicimde yapilmasi onem kazanir Cagdas toplar kalibre namlunun ic capi ya da mermi agirligina gone siniflandirilir II Dunya Savasi nda savas gemilerinde kullanilan 350 ve 400 milimetrelik toplar bugune kadar savaslarda kullanilan en buyuk toplardandir Gunumuzun gudumlu fuzeler caginda savas gemileri daha kucuk capli toplarla donatilmaktadir Kara kuvvetlerinde kara hedeflerine karsi kullanilan toplar 11 ila 43 kilogram arasinda mermi atan toplar olarak cesitlilik gosterir Cagdas toplarin bazilari geri tepmesizdir Bu toplarda geri tepmeyi onlemek icin haznedeki sicak gazin bir bolumunun geriye dogru kacarak namluyu ileri itmesi saglanir Bir tepenin arkasindaki hedefi vurabilen obus mermiyi yerle buyuk bir aci yaparak firlatacak bicimde tasarlanmistir Ayni yontemle mermi atan cagdas sahra toplarina da obus denir Guclu cekicilere baglanarak cekilen ya da paletli araclara yerlestirilen toplara kundagi motorlu top denir Tank toplari donen zirhli taretlere oturtulur Dusuk hazne basincli ince ve hafif bir namlusu bulunan havan topunun menzili cok kisadir Havan topu namlusu yerle buyuk bir aci yapacak bicimde celik bir tabana oturtulur Namlusu iki celik ayakla desteklenir Atesleme sirasinda mermi namlunun agzindan iceri birakilir Namlunun arka ucuna degdigi anda ateslenen mermi firlayarak hedefe yonelir Geri tepmesiz bir top olan havan topunun namlusunun ici duzdur Havan topunun roket bicimindeki mermisi arka ucundaki kanatciklari sayesinde hedefe dogru kararli bicimde yol alir Makineli tufegin en onemli ozelligi tetigi cekili oldugu surece ates etmesidir Makineli tufek bir yandan ates ederken bir yandan da kendini doldurur Bir merminin ateslenmesi oteki merminin namluya surulmesi icin gereken enerjiyi saglar Bu tur silahlar otomatik silah olarak da adlandirilir Makineli tufekler de genellikle namlusu iki celik ayakla desteklenerek ates edilir I Dunya Savasi nda kullanilmis unlu toplar vardir Almanlarin 1914 te Liege ve Namur daki Belcika kalelerini yikmak icin kullandigi 420 milimetrelik Sisman Bertha adli obus bunlardan biridir Gene Almanlarin 1918 de Paris i bombaladigi 222 milimetrelik Paris Topu bir topun ulasabildigi en uzun menzil olan 120 kilometreye ates edebiliyordu ABD nin 1953 te gelistirdigi 280 milimetrelik top atom bombasi gucunde mermi atabildigi icin atom topu olarak adlandirildi Gudumlu fuzeler cagi olan gunumuzde fuzelerin menzili cok daha uzun ve isabet gucu daha yuksek oldugu icin bu tur buyuk toplar gereksiz hale geldi TopculukBaruttan once topculuk agir taslari ve tutusabilen malzemeyi firlatan basit mekanik duzenlerden olusuyordu Top buyuk cubuk ile yuvarlak gulle atan bir silah Malzemenin atim gucu kil veya sinirden yapilan halatlarla elde ediliyordu Silahlara genelde mancinik deniliyordu Modern toplar gibi mancinik da gullelerini alcak bir yolla dusmana atardi Mancinik zamanimizin havani gibi mevzilerinin arka kisimlarini dovmek ve dusman savunmasini kirmak icin dik mermi yolu ile 30 kg lik tasi 540 metreye firlatirdi Barutun bulunusu ve atesli silahlarda kullanilmaya baslanmasiyla atesli silahlar gelisme gostermistir Top kullanilan ilk atesli silahtir 1232 de Mogollarin Piyenking i kusatmasinda Cinliler tarafindan topun kullanildigi bilinmektedir Muslumanlar Endulus u fethettigi zaman Ispanyol ordulari az zamanda imha olunmus kalanlari da tamamen korkmus sersemlemis bir halde dagilmisti Komutanlari bu kadar derin korkunun ve perisanlik icinde firarin sebebini askerlerine sormus Bizi takip edenler bildigimiz adi adamlar degildir Her nerede isterlerse acik havada gok gurletiyorlar simsek caktiriyorlar Diledikleri yerlere tehlike saliyor yildirimlar dusuruyorlar Boyle muthis insanlardan murekkep bir orduya karsi koymak kimin karidir cevabini almistir Osmanlilarda Topun Ortaya Cikisi ve Gelisimi Osmanli devletini kuran Osmanlilar fetihlerinde topu buyuk bir ustalikla yaptilar ve kullandilar Ilk olarak Sultan Birinci Murad Han 1359 1389 zamanindaki I Kosova Muharebesi nde kullanildi Sultan Bayezid Han 1389 1402 Nigbolu yu kusattigi zaman ordusunda top vardi Sultan Ikinci Murad Han da 1421 1451 Semendire ve Mora daki Germehisari kusatmalarinda toptan faydalanmisti 1423 te Osmanlilarin elinde bulunan Antalya Kalesi ni kusatan Karamanlilara karsi top ilk defa kale mudafaasinda kullanilmis ve Karamanoglu Ikinci Mehmed Bey bir gulle isabetiyle olmustur Fatih Sultan Mehmed Han 1451 1481 devrin en modern toplarinin balistik hesaplarini yapmis istedigi vasifta toplar dokturerek topculuga buyuk hizmetler getirmistir Fatih Sultan Mehmed Han in Novoberda Kusatmasi nda havan topunu kullandigini tarihi kaynaklar kaydederler Istanbul un fethinden once toplar harp meydani yakininda veya baska bir yerde dokulup harp alanina getirilirdi Fetihten hemen sonra Fatih Sultan Mehmed Han 1451 1481 bir top dokum yeri tesis etti Galata surlarinin disinda bugun de Tophane olarak isimlendirilen mevkide insa edilen bu imalathane Sultan Ikinci Bayezid Han 1481 1512 zamaninda buyuk bir yangin gecirdi Kanuni Sultan Suleyman Han 1520 1566 devrinde genisletme cabalari sonucunda top dokum binalarinin yani sira topcular kislasi ve talim yerleri yapildi Tophane bu gorunumunu Sultan Birinci Mahmud Han 1730 1754 devrine kadar muhafaza etmis ve 18 yuzyil ortasinda Topcubasi Mustafa Aganin yaptigi plan uzerine yeniden insa edilen top dokum binasi cok begenilmistir Fakat kulliyenin gercek genisletilme cabalari Sultan Ucuncu Selim Han 1789 1807 devrinde olmus yeni top dokum ocaklari insa edilmistir Sultan Ikinci Mahmud Han in 1808 1839 tahtta oldugu donemde yeniden yanan ve tamir goren Tophane dunyada halen mevcut olan en eski top dokum yerlerinden biri olma ozelligine sahiptir Osmanli ordularinda cesitli zamanlarda isim ve cinslerde toplar dokulmustur Istanbul un fethi sirasinda Sayka Pranki Havan adi verilen toplar dokulmustur 16 yuzyilda yapilan toplardan Bacalaska Zarbazen Havan Sayka Pranki toplar dokulmustur 17 yuzyil ortalarina kadar da Zarbazen Miyane Zarbazen Sahi Zarbazen Cakaloz Pranki Bedolcka Morten Ejderhan Kolonborna Miyane Balyemez ve Havan toplari dokulmustur Yapilan toplarin her birinin gulleleri oldugu gibi degisik turleri de vardi Ordu toplari uce bolunurdu Bir bolumu birbirine zincirle bagli olarak yenicerilerin onunde diger iki bolumse bir hilal seklinde ilerleyen ordunun iki kanadinda bulunurdu Kale kusatmalarinda kullanilanlarsa luzumunda getirilmek icin geride bekletilirdi Top arabalarinin ulasmasina imkan olmayan yerlerdeyse develerle dokum malzemesi goturulerek ihtiyac duyulan yerde top dokulurdu Ayrica kusatmalarda mevcut toplar yetmezse yerine daha buyuk capli toplar dokulurdu Istanbul ve Belgrad kusatmalarinda boyle hareket edilerek daha buyuk capli toplar dokulmustur Osmanlilarda top dokum ocaklari adi verilen yerlerde yapilirdi Bu islemin yapildigi binalar yuksek duvarli kubbeli ve fazla miktarda bacaya sahip mekanlardi Ayrica top dokumu icin zemine acilmis buyuk cukurlar erimis madenin tasinmasi icin kullanilan kunkler ve dokum esnasinda cikabilecek yangin tehlikesine karsi su sarniclariyla teskilatlandirilirdi Bir topun dokumunde esas olan unsur kaliptir Ozel bilesimli camurun icine keten ve kenevir lifleri gibi dayanikli malzemeler katilarak yapilan ana maddeye top bicimi verilirdi Buyuk kalibin icine yerlestirilen ayni maddeden yapilan ikinci bir kalip daha bulunurdu Boylece iki kalip arasinda kalan bosluk eritilmis maddenin demir veya bronz dolduruldugu esas top govdesinin meydana gelmesine yarardi Sikica sarilmis olan kaliplar belirli bir muddet sonra acilir ve kalip icinden cikan madeni top uzerindeki puruzler giderildikten sonra kullanilmak uzere hazirlanirdi Osmanlilarda top dokumu ehemmiyet verilen ve kendine has merasim ile gerceklestirilen onemli bir olaydir Basta sadrazam olmak uzere seyhulislam ve onemli devlet adamlari top dokumunun yapilacagi top karhanesine gelirlerdi Okunan dualari ve kurban merasimini takiben top dokumu icin kullanilacak eritilmis alasim icine altin liralar atilirdi Boylece tunc alasimina altin karistirmakla namlu yapisini kuvvetlendirirlerdi 18 yuzyil baslarinda top kundaklari demir tabanli tekerlere yerlestirilmeye baslandi 1706 da sandikli toplar yapildi Osmanli toplarinin karsisinda durmanin zorlugunu anlayan Avrupalilar bundan kurtulmanin carelerini aramaya basladilar Avrupa da Topculuk Avrupa da topculuga baslandi Prusya krali Friedrick gelistirdi 1759 da bir suvari etti 1850 yilinda namlulara yiv ve set acildi Toplarin menzili 3000 m ye kadar cikti Prusya da topta celik kullanilmaya ve namlulari degistirilmeye basladi 19 yuzyilin sonlarina dogru toplarin capi santimetre ve milimetre olarak degisti Toplara geri tepmeyi frenleyen ve yerine getiren tarzda bir geri tepme duzeni yapildi Namlularin yana donus tertibati ve nisan aletleri takilmaya baslandi Toplarda ates hizini ilk defa 1868 de Turk bilgin Sureyya Emin Bey gelistirmis ve bundan sonra toplar ustun kabiliyetleriyle savas alani hakimi durumuna gecmistir Toplara tatbik edilen bu bulus adi atesli durumdan seri cabuk devresine gecisi saglamistir Bu top zamanimiza gore yuz seneden fazla bir zaman once ilk defa ileri bir gorus ve anlayisla yapilmis gelecegin ustun kabiliyetli topcusunun dogmasina isik tutmus iftihar edilecek bir Turk eseridir Tufekler ve av tufekleriTufekler ve av tufekleri omuza dayanarak tabancalar ise elde tutularak ateslenir Bu kucuk capli atesli silahlarin genel ilkeleri de toplarinkine benzer Uzun menzilli tufeklerin namlusu yivlidir Yivli tufeklerin atislari daha isabetlidir Av tufeklerinde ise namlu duzdur Tufekler kursun av tufekleri sacma atar Sacma denen bu kucuk metal bilyeler tufek ateslendiginde hedef uzerine sacilir ve bu da bazi durumlarda isabet oranini artirir Tufege benzer ilk atesli silah 1400 lerde yapilan ve arkebuz olarak adlandirilan kucuk bir toptu 1500 lerde daha gelismis tufekler yapildi Bunlar agizdan dolduruluyor ve fitilli ya da cakmakli bir atesleme sistemiyle atesleniyordu Bu tufeklere cakmakli tufekler de denir 1807 de carpmali atesleme sistemi gelistirildi Bu sistemde carpmayla alev alan bir kapsul haznedeki barutu atesliyordu 1840 larda cakmakli ve fitilli tufeklerin yerini carpmali atesleme sistemiyle donatilmis silahlar aldi Yuvarlak kursun atan bu tufeklerin atisi cok isabetli degildi Namluya yiv acma denemeleri 1500 lere kadar geri gitse de gercek yivli tufekler ancak 1800 lerde yapilabildi Ote yandan tufegi agizdan doldurmak namlunun yivlerini bozuyordu Bu da atislarin isabet oranini dusuruyordu Bunun onune gecebilmek icin kuyruktan doldurma sistemi gelistirildi Gunumuzde kullanilan tufeklerin ve av tufeklerinin cogu kuyruktan doldurulur Av tufekleri cift namlulu ve tek namlulu olarak ikiye ayrilir Tek namlulu olanlar kendi iclerinde tek kirma otomatik ve pompali olarak kategorilere ayrilir Otomatikler seri atis yapabilme olanaklarindan oturu aticilara avantaj saglarlar ama bu silahlarda gaz basincinin bir kismi mekanizmanin geri gelmesine harcandigindan oturu pompali ve tek kirmadan daha gucsuz mermi atar Av tufeklerinde magnum namluya sahip olanlar daha kuvvetli fisek atabilmektedir Atesleme sistemi horozsuz yani icten carpmali olan bugunku av tufekleri ates ettikten sonra bos kovani otomatik olarak disari firlatir Tufekler 2 ila 28 kalibre arasinda degisir Bu gun en yaygin olan kalibre 12 dir Bati ulkelerinde aticilik ve avcilik cok degisik versiyonlariyla alabildigine ozgur bir bicimde yapilabilmektedir Yivli atis tufekleri Bati standartlarina gore de pahali oldugundan dolayi yivli tufek ihtiyacina karsi yivsiz tufekten yola cikarak cozum arayislarina tanik olmaktayiz Yivli tufekler mermiye donme kazandirarak hem daha uzak menzile gidis yonuyle hem de nokta atisi yonuyle aticiya pek cok avantaj saglar Oysa yivsiz tufeklerde boyle bir avantaj soz konusu degildir Bu nedenle yivsiz tufekte yari yivli namlu kullanilmaktadir Buna da paradoks namlu denmekte ve tek kursun atislarinda cok buyuk avantajlar saglamaktadir Ama Turkiye de yivsiz tufekte yivli namlu kullanmak yasal degildir Aticilik sporunda kullanilan tufekler genellikle av tufeginden daha gucludur Bu tufeklerde atesleme sirasinda hazne bolumunde daha yuksek bir basinc olustugu icin namlusu da daha kalin ve agirdir Bazi aticilik tufekleri saniyede 1 000 metreyi asan bir hizla kursun atar Aticilik tufeginin boyutu milimetre ya da inc olarak namlu capiyla belirtilir MenzilMenzil bir silahin mermisinin etkili oldugu alana denir Ikiye ayrilir bir silahtaki merminin istenilen verimi verdigi menzildir Ornek olarak AK 47 nin etkili menzili 300 metredir Bu metreler icinde silahta kullanilan ve olumcul olan 7 62 mm lik mermi tam etki verir ve bir insanin hayati organina isabet ettiginde oldurur bir silahin mermisinin gidebildigi fakat istenilen zarari Yaralamak zirh delmek vs veremedigi alandir Ornek olarak Mosin Nagant ta kullanilan mermi 7 54 mm dir ve bu tufegin azami menzili 1200 metredir Azami menzilde 7 54 mm lik mermi 5 56 mm lik bir mermi gibi etki gosterir Bu da muhimmati cok kucuk olan NATO ulkelerinde cok sikinti yaratmistir Tabanca ve AltipatlarTabancalar tek elle kullanilmak uzere tasarlanmis silahlardir Ilk tabancalarin 1550 lerde suvari silahi olarak gelistirildigi sanilir Ancak bu ilk tabancalar kullanissiz ve guvenilmez silahlardi 17 yuzyilin sonlarinda cakmakli atesleme sistemi bulununca daha etkili silahlar yapilmaya baslandi Bu sistemde tetik cekildigi zaman uzerinde cakmak tasi bulunan bir horoz celik bir yuzeye vuruyor ve bu vurus sirasinda ortaya cikan kivilcim barutu atesliyordu O donemde her asker kilicinin yani sira iki tabanca tasiyordu Ama bu tabancalarin her atistan sonra doldurulmasi gerekiyordu ve bundan dolayi bu silahlar savas sirasinda cok kullanisli degildi 1831 35 arasinda Amerikali Samuel Colt Bu isimde ozel komando silahi da vardir revolver de denilen toplu tabancayi gelistirdi Bu tabancada namlunun arkasinda genellikle alti mermi alan doner bir silindir top bulunur Her atistan sonra bu silindir donerek namlunun arkasina yeni bir mermi surer Boylece yeniden doldurmaya gerek kalmadan alti kursun atilabilir Bu nedenle bu tur tabancalar altipatlar olarak da adlandirilir Otomatik tabancalarda ise top yerine sarjor bulunur 6 mermi alabilen sarjordeki yay sistemi her atistan sonra yeni bir mermiyi namluya surer Sarjor bosalinca yerine dolu bir sarjor takilarak atisa devam edilir Tabancalarin namlusu tufeklerinkinden daha kisadir Mermisi daha kucuk ve sevk barutu da daha azdir Bu nedenle tabancanin atis uzakligi menzili daha kisa mermi hizi da daha dusuktur Kaynakca a b c Kenneth Chase 2003 Firearms A Global History to 1700 Cambridge University Press ISBN 0 521 82274 2 Erisim tarihi 28 Aralik 2015 The New Atlantis Ingilizce 20 Kasim 2011 tarihinde kaynagindan arsivlendi Erisim tarihi 7 Mart 2022 Wikimedia Commons ta Atesli silah ile ilgili ortam dosyalari bulunmaktadir