Embriyoloji, zigot oluşumunu, büyümesini ve gelişimini inceleyen bilim dalı. Gelişim biyolojisinin bir alt dalıdır.
17. ve 18. yüzyıllarda betimleyici ve karşılaştırmalı çalışmalara dayan embriyoloji, 19. yüzyılın sonlarına doğru bilim insanlarının, vücuttaki organ ve dokuların kendilerine özgü biçim ve işlevleri nasıl kazandıklarını belirlemeye yönelik çözümleyici ya da deneysel yaklaşımlarıyla yeni bir boyut kazandı.
Embriyolojide çözümleyici çalışmaların önemini ilk kavrayanlardan biri olan Alman anatomi bilgini (1850-1924) deneysel embriyolojini öncüsü ve en seçkin temsilcisidir; Roux'un 1855'ten başlayarak kurbağa yumurtaları üzerinde yaptığı öncü çalışmalar bu alanda kendisinden sonraki araştırmalara büyük bir ivme kazandırmıştır. Embriyondan gelişmenin hızını ve yönünü belirleyen etkenleri araştırarak 1935 Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü'nü alan Alman bilim insanı da embriyolojini gelişmesine yön verenlerden biridir.
Omurgalı canlıların değişik formları incelendiğinde, hepsinin embriyojik gelişiminin ilk evrelerinde yeni oluşmaya başlayan orta kulaklar görülecektir. Kara omurgalılarında bu solungaç yarığı gelişimin ileri evrelerinde kaybolur.
Hayvanların embriyonik gelişimi
Bölünme sonra, bölünen hücreler ya da Morula, bir ucunda bir delik ya da gözenek geliştirir blastula içi boş bir top gibi olmaktadır.
Bilaterans
Bilateral hayvanlarda, blastula iki yarısı (bakınız : ) Bütün hayvanlar aleminde bölen iki yoldan birini gelişir. Blastula ilk gözenek (blastopore) hayvanın ağız hale gelirse, bu bir protostome olduğunu; ilk gözenek anüs hale gelirse o zaman deuterostome olur. Deuterostomes omurgalılar dahil ederken protostomes gibi böcekler, solucanlar ve yumuşakçalar gibi birçok omurgasız hayvan bulunmaktadır. Süreç içerisinde, daha farklılaşmış yapıya blastula değişiklikleri gastrulasyon denir.
Onun blastopore ile gastrula yakında hücrelerinin üç farklı tabaka geliştirir ;
- İçteki katman veya endoderm, sindirim organları solungaçlar, akciğerler veya yüzme kesesi varsa ve böbrekler veya nefrit doğurur.
- Orta tabaka (katman), mezodermin, kas, iskelet varsa ve kan sistemini meydana getirir.
- Hücreler veya ektoderm dış tabaka, beyin ve deri veya karapas ve saç, kıllar ya da ölçekleri de dahil olmak üzere, sinir sistemine yol açmaktadır.
Embriyolar birçok türü genellikle erken gelişim evrelerinde birbirine benzer olarak görünebilir. Türün ortak evrimsel geçmişi var çünkü bu benzerlik için nedenidir. Türler arasındaki bu benzerlikler ortak bir atadan evrimleştiği, aynı veya benzer işlevi ve mekanizmaya sahip yapıları olan, homolog yapılar denir.
İnsanlarda
İnsanlar bilaterans ve deuterostomes-ilk anüs olarak geliştirir.
İnsanlarda, dönem Embriyo, Zigot döllenmenin sekizinci haftanın sonuna kadar rahim duvarına implantları kendisi andan itibaren hücre bölünmesi topu temsil ediyor. Gebelik (gebeliğin onuncu haftası) sonra sekizinci haftanın ötesinde, gelişmekte olan insan sonra bir fetüs denir.
Aristoteles ve Civciv embriyolojisi
Aristoteles yaşamı boyunca birçok konuyu ele almıştır.Bunların başlıca örnekleri doğa,sanat,felsefe,mantık ve siyasettir. "Aristoteles’in incelediği bir diğer konu da embriyolojidir.Civciv embriyosunun büyümesini,kalbinin atışını ve kalbin diğer organlardan önce oluşumunu tanımlamıştı.Bu gözlem belki de ruhun veya aklın merkezinin kalp olduğu fikrinin ileri sürmesine sebep olmuş veya en azından Aristoteles bu fikri doğrulamıştı.Birçok balığın yavrularını ‘’potansiyel’’ yumurtalar biçiminde taşıdıklarını da bilmekteydi.Ayrıca bir grup balığın,tam şekillenmiş hareketli yavrular meydana getirdiğini ifade etti.Aslında burada köpek balığının doğurmasını tanımlamaktaydı.Bu fikir,daha sonraki zoologlara o kadar inanılmaz geldi ki,onlar Aristoteles’in gözlemlerini bilmezlikten geldiler ve bu gözlemler ancak 1840’ların başında doğrulandı.Aynı zamanda hektokotilizasyonu,yani erkek kafadanbacaklının,bir bacağını kullanarak dişinin yumurtalarını döllemesini gözlemledi.Bu da,doğruluğu ancak on dokuzuncu yüzyılda kanıtlanacak olan bir diğer gözlemdi. "
Yumurta içindeki civciv gelişiminin memeli embriyosunun gelişim sürecine yakın olduğu M.Ö 1000 sıralarında Mısırlılar tarafından fark edilmişti.Ancak Aritoteles’in karşılaştırmalı ve betimleyici çalışmaları bu çalışmaları arka plana atmayı başardı.
Aristoteles’in hayvanların oluşumları üzerine çalışmalarının yer aldığı Latince adı ‘’ De Generatione Animalium’’ olan eseridir. Bu kitap embriyolojinin felsefenin konusu olarak alındığı ikinci kitaptır.Ama bu kitap embriyoloji alanında ilk bilimsel eser olarak kabul edilir. Bu eser daha sonra doğa bilimcileri,filozoflar ve embriyologlar üzerinde etkili olmuştur. Eser 5 kitaptır ve her kitap birden fazla bölüm içerir.İlk iki kitapta embriyolojiye daha fazla yer yerilir.Aristoteles’in çalışmaları o öldükten sonra da birçok kişiyi etkilemiştir.Özellikle Ortaçağ bilginlerinden Aziz Albertus Magnus ve Thomas Aquinas bu kişiler arasındadır.
Aristoteles erkeklik ve dişiliğin niteliğini, üreme organlarının yapı ve işlevini, yumurtlama ve yavrulama olaylarını, spermin oluşumunu,farklı hayvan türlerindeki çiftleşme biçimlerini ve üreme ile gelişime ilişkin diğer bütün yönleri tartışarak, üreme biyolojisinin temellerini attı.
Aristoteles 19. yüzyılın sonunda bile tartışılan iki sorunla daha o dönemde karşı karşıya gelmiştir. Bunlardan biri pangenez kuramı yani,vücuttaki her hücrenin üreme hücrelerine genetik malzeme sağlaması görüşüydü. İkincisi ise,ön oluşuma karşı sıralı oluşum tartışmasıydı. 19. yüzyılda bile aşılamayan bu tartışmaları karşılaştırmaları ve üstün akıl yürütmeleri ile Aristoteles’in ele almış olması şaşılacak bir durumdu. Ancak Aristoteles’in bazı yanlışları da yok değildi.Gözlemlediği bütün hayvan gruplarının dizileri yumurta üretirken,memeli dişilerinin de yumurtası olabileceği aklına gelmemişti.Bu nedenle, erkek sperminin dişinin menstrual kan pıhtısını şekillendirdiğini ve memeli embriyosunun bundan oluştuğunu düşündü.Onun ikinci bir hata daha yaptığına inanıldı.Kurbağa yumurtasından bir başka canlı değil de kurbağa oluşuyordu.Sanki yumurta onu bir amaca götüren bir bilgi içeriyordu.Bundan dolayı Aristoteles ‘’nihai neden ‘’ varsayımına yöneldi.Bu ‘’nihai neden ‘’in genetik program olduğu ancak bu dönemde anlaşılabildi.Gelişim biyolojisi Aristoteles’ten sonra 17.yüzyıla kadar herhangi bir ilerleme gösteremedi.
Aristoteles’in Yumurtaları Açması
"Yumurtadan çıkış bütün kuşlarda benzer biçimde gerçekleşir. Ama nüvenin oluşumundan kuşun oluşumuna kadar geçen süre, daha önce de söylendiği gibi farklılık gösterir. Ortalama bir tavukta embriyo üç gün üç gece içinde belirmeye başlar; daha büyük kuşlarda bu evre daha uzun, daha küçük olanlarda ise daha kısadır. Yumurta sarısı varlığa katıldıkça, sivri tarafa doğru, yumurtanın ana öğesinin bulunduğu ve yumurtanın çatladığı taraf büyür. Kalp, kan lekecikleri biçiminde yumurtanın akında belirmeye başlar. Bu nokta, yaşamı elinde taşırmış gibi çarpar ve devinir. Buradan, içinde kan bulunan iki damar yoluyla sarmal biçimde [yumurta maddesi büyüdükçe civardaki her iki zara doğru] yönelir; şimdi yumurta sarısını kaplayan ve lifleri taşıyan bir zar bu damarlardan itibaren oluşmaya başlar. Bir süre sonra beden fark edilmeye başlar; başlangıçta oldukça küçük ve beyazdır. Baş açıkça seçilebilir. Kafada gözler iyice dışa doğru şişmiş olarak fark edilebilir. Gözlerin bu durumu epey süre devam eder, ama yavaş yavaş küçülüp yuvalarına otururlar. Dış kesimde üst kısımla karşılaştırıldığında, alt kısım belirsiz bir biçimde görünmeye başlar. Kalpten başlayan iki damardan biri civardaki zara doğru, öteki göbek bağı gibi, yumurta sarısına doğru gitmektedir. Civcivin yaşam öğesi yumurtanın akındadır; besin ise göbek bağı yoluyla yumurtanın sarısından sağlanmaktadır.
"Yumurta on günlük olduğunda civciv bütün kısımlarıyla açıkça görülebilir. Kafa vücudun öteki kısımlarından daha büyüktür; gözler, bu dönemde siyah renkli ve fasulye tanesinden daha iridir. Üst deri soyulursa, içinde beyaz ve donuk bir sıvının olduğu, bunun güneş ışığında parladığı ve içinde sert bir maddenin bulunmadığı görülecektir. Bu dönemde daha iri olan iç organlar da görülebilir. Örneğin iç organların düzeni ve mide görülebilir; kalpten başlıyor gibi görünen damarlar ise göbekle yakın bir konumdadırlar. Göbek bölgesinden bir çift damar uzamıştır; biri, yumurta sarısını sarmalayan zara doğru (yumurta sarısı şu an sıvıdır ya da normalden daha sıvımsıdır), öteki de civcivi saran zarı, yumurta sarısını saran zarı ve aradaki sıvıyı hep birlikte saran zara doğru uzar. [Civciv büyüdükçe yumurta sarısının bir kısmı yavaşça yukarı doğru kayar ve beyaz sıvı arada kalır; yumurtanın akı sarının alt kısmındadır, dış kısımda olduğu gibi.] Onuncu günde yumurtanın akı en dış yüzeydedir; miktarı azalmış; maddesi katılaşmış; rengi solmuş ve yapışkanlık kazanmıştır.
"Kurucu bölümlerin düzeni aşağıdaki gibidir. Birinci ve en dışta, kabuğa ait olan değil, onun altındaki yumurta zarı gelmektedir. Bu zarın içinde ak bir sıvı vardır; daha sonra civciv ve onu sarmalayan, civcivi sıvıdan ayıran zar gelmektedir; civcivden sonra yumurta sansı gelmektedir. Daha önce açıklandığı gibi damarlardan biri buraya, öteki de beyazı kaplayan maddeye gitmektedir. [Serumu andıran bir sıvıya sahip bir zar iç yapıyı kaplamaktadır. Daha sonra, embriyonun hemen yanında, önceden açıklandığı gibi kendisini sıvıdan ayıran başka bir zar gelmektedir. Bunun altında yumurta sarısı vardır; o da başka embriyoyu her iki sıvıdan koruyan bir zar (bu zara yumurta sarısı, büyük damar ve kalbe giden göbek kordonunu yine bu zar içinden ilerletir) içine sarılmıştır.]
"Yirminci güne doğru eğer yumurtayı kırıp civcive dokunursanız, içeri doğru hareket edip kıpırdar; yirmi gün geçtikten sonra, civciv tüyle kaplanmış ve kabuğu çatlatmaya başlamıştır. Baş, sağ bacak üstünde böğüre yakın konumdadır ve 'kanat başın üstündedir; bu anda zarın bir doğum sonrasını andırdığını açıkça görebiliriz. Bu zar, kabuğun en dışındaki zardan hemen sonra çıkar. Bu zara göbek bağlarından birinin bağlı olduğunu (ve civciv bütün olarak şu an bunun içindedir) söylemiştik; yumurta sarısını çevreleyen ve ona doğru gittiği açıklanan ikinci göbek bağı da doğum sonrasını andırıyor. Bunların ikisinin de büyük damar ve kalp ile bağlantılı oldukları açıklanmıştı. Bu şartlarda dış doğum-sonrasına bağlı olan göbek bağı bozulur ve civcivden ayrılır. Yumurta sarısına götüren zar ise yaratığın ince bağırsağına bağlıdır. Şu anda yumurta sarısının önemli bir kısmı civcivin içindedir. Civcivin midesinde sarı bir pıhtı vardır. Bu ana kadar civciv, kalıntıları dış doğum-sonrasına doğru akıtır. Midesinde artıklar vardır; dıştaki 'kalıntı aktır (ve içeride beyaz bir madde vardır). Zaman geçtikçe yumurta sarısının büyüklüğü azala azala en son civciv tarafından tamamen tüketilip özümsenir (öyle ki, yumurtadan çıktıktan on gün sonra civcivi ortadan ikiye ayırırsanız, bağırsaklara bağlı küçük bir yumurta sarısı kalıntısını hala görebilirsiniz); ama kordondan ayrılmıştır ve aradaki aralıkta bir şey yoktur; çünkü tümüyle kullanılmıştır. Yukarıda belirtilen zaman boyunca civciv uyur, uyanır, yukarı bakar ve kıpırdar; kalp ve göbek bağı ise, yaratık soluk alırcasına titrer. Kuşlarda yumurtadan üreme hakkında bu kadar yeter."
Aristoteles sonrası embriyoloji
Helenistik dönem ve İskenderiye okullarındaki çalışmaların az bir kısmı elimize ulaşmıştır.Orta Çağ Avrupası’nda ise Yunan bilimi Arap yazarlar sayesinde öğrenilmiştir. Galen ve İbni Sina ise tıp ve biyoloji bilgisinin en önemli kaynaklarıdır. Ama Orta Çağ bilimi Aristoteles’i birçok açıdan kaynak olarak görmekteydi. Orta Çağ'da embriyoloji, özellikle Historia Animalium’dan alıntılanan bölümü örnek alınmıştır.
Aristotelesçi geleneğin en iyi örneklerinden biri 1276 yılı civarında Romalı Giles tarafından yazılır.De Formatione Corporis Humani in Utero adlı bu çalışmada, erkek ve dişi ebeveynin doğurganlık sürecine katkılarına ilişkin kuramsal tartışmalar bulunmaktadır. Ayrıca burada, insanın embriyolojik gelişimini de içine alabilecek,ceninin gelişimine ilişkin açıklamalar yer alır.
1604 yılına gelindiğinde ise Fabricius,De Formato Foetu adlı çalışmasındaki sistemleri Aristoteles’in daha önceden kaydettiği çalışmalara oldukça benzerdi. Ayrıca Romalı Giles’in de üzerinde durduğu bazı sorunları tartışmıştı.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Özel
- Genel
- Ronan,C.(2005).Bilim Tarihi.Ankara:TÜBİTAK Yayınları.
- Harre,R.(1998).Büyük Bilimsel Deneyler. Ankara:TÜBİTAK Yayınları.
- Mayr,E.(2008).Biyoloji Budur. Ankara:TÜBİTAK Yayınları.
wikipedia, wiki, viki, vikipedia, oku, kitap, kütüphane, kütübhane, ara, ara bul, bul, herşey, ne arasanız burada,hikayeler, makale, kitaplar, öğren, wiki, bilgi, tarih, yukle, izle, telefon için, turk, türk, türkçe, turkce, nasıl yapılır, ne demek, nasıl, yapmak, yapılır, indir, ücretsiz, ücretsiz indir, bedava, bedava indir, mp3, video, mp4, 3gp, jpg, jpeg, gif, png, resim, müzik, şarkı, film, film, oyun, oyunlar, mobil, cep telefonu, telefon, android, ios, apple, samsung, iphone, xiomi, xiaomi, redmi, honor, oppo, nokia, sonya, mi, pc, web, computer, bilgisayar
Embriyoloji zigot olusumunu buyumesini ve gelisimini inceleyen bilim dali Gelisim biyolojisinin bir alt dalidir 17 ve 18 yuzyillarda betimleyici ve karsilastirmali calismalara dayan embriyoloji 19 yuzyilin sonlarina dogru bilim insanlarinin vucuttaki organ ve dokularin kendilerine ozgu bicim ve islevleri nasil kazandiklarini belirlemeye yonelik cozumleyici ya da deneysel yaklasimlariyla yeni bir boyut kazandi Soldan saga Balik Semender Kaplumbaga Tavuk Domuz Sigir Tavsan Insan Embriyolojide cozumleyici calismalarin onemini ilk kavrayanlardan biri olan Alman anatomi bilgini 1850 1924 deneysel embriyolojini oncusu ve en seckin temsilcisidir Roux un 1855 ten baslayarak kurbaga yumurtalari uzerinde yaptigi oncu calismalar bu alanda kendisinden sonraki arastirmalara buyuk bir ivme kazandirmistir Embriyondan gelismenin hizini ve yonunu belirleyen etkenleri arastirarak 1935 Nobel Fizyoloji ve Tip Odulu nu alan Alman bilim insani da embriyolojini gelismesine yon verenlerden biridir Omurgali canlilarin degisik formlari incelendiginde hepsinin embriyojik gelisiminin ilk evrelerinde yeni olusmaya baslayan orta kulaklar gorulecektir Kara omurgalilarinda bu solungac yarigi gelisimin ileri evrelerinde kaybolur Hayvanlarin embriyonik gelisimi8 hafta insan embriyosu 38 mm Diseksiyon Bolunme sonra bolunen hucreler ya da Morula bir ucunda bir delik ya da gozenek gelistirir blastula ici bos bir top gibi olmaktadir BilateransBilateral hayvanlarda blastula iki yarisi bakiniz Butun hayvanlar aleminde bolen iki yoldan birini gelisir Blastula ilk gozenek blastopore hayvanin agiz hale gelirse bu bir protostome oldugunu ilk gozenek anus hale gelirse o zaman deuterostome olur Deuterostomes omurgalilar dahil ederken protostomes gibi bocekler solucanlar ve yumusakcalar gibi bircok omurgasiz hayvan bulunmaktadir Surec icerisinde daha farklilasmis yapiya blastula degisiklikleri gastrulasyon denir Onun blastopore ile gastrula yakinda hucrelerinin uc farkli tabaka gelistirir Icteki katman veya endoderm sindirim organlari solungaclar akcigerler veya yuzme kesesi varsa ve bobrekler veya nefrit dogurur Orta tabaka katman mezodermin kas iskelet varsa ve kan sistemini meydana getirir Hucreler veya ektoderm dis tabaka beyin ve deri veya karapas ve sac killar ya da olcekleri de dahil olmak uzere sinir sistemine yol acmaktadir Embriyolar bircok turu genellikle erken gelisim evrelerinde birbirine benzer olarak gorunebilir Turun ortak evrimsel gecmisi var cunku bu benzerlik icin nedenidir Turler arasindaki bu benzerlikler ortak bir atadan evrimlestigi ayni veya benzer islevi ve mekanizmaya sahip yapilari olan homolog yapilar denir Insanlarda Insanlar bilaterans ve deuterostomes ilk anus olarak gelistirir Insanlarda donem Embriyo Zigot dollenmenin sekizinci haftanin sonuna kadar rahim duvarina implantlari kendisi andan itibaren hucre bolunmesi topu temsil ediyor Gebelik gebeligin onuncu haftasi sonra sekizinci haftanin otesinde gelismekte olan insan sonra bir fetus denir Aristoteles ve Civciv embriyolojisiAristoteles yasami boyunca bircok konuyu ele almistir Bunlarin baslica ornekleri doga sanat felsefe mantik ve siyasettir Aristoteles in inceledigi bir diger konu da embriyolojidir Civciv embriyosunun buyumesini kalbinin atisini ve kalbin diger organlardan once olusumunu tanimlamisti Bu gozlem belki de ruhun veya aklin merkezinin kalp oldugu fikrinin ileri surmesine sebep olmus veya en azindan Aristoteles bu fikri dogrulamisti Bircok baligin yavrularini potansiyel yumurtalar biciminde tasidiklarini da bilmekteydi Ayrica bir grup baligin tam sekillenmis hareketli yavrular meydana getirdigini ifade etti Aslinda burada kopek baliginin dogurmasini tanimlamaktaydi Bu fikir daha sonraki zoologlara o kadar inanilmaz geldi ki onlar Aristoteles in gozlemlerini bilmezlikten geldiler ve bu gozlemler ancak 1840 larin basinda dogrulandi Ayni zamanda hektokotilizasyonu yani erkek kafadanbacaklinin bir bacagini kullanarak disinin yumurtalarini dollemesini gozlemledi Bu da dogrulugu ancak on dokuzuncu yuzyilda kanitlanacak olan bir diger gozlemdi Yumurta icindeki civciv gelisiminin memeli embriyosunun gelisim surecine yakin oldugu M O 1000 siralarinda Misirlilar tarafindan fark edilmisti Ancak Aritoteles in karsilastirmali ve betimleyici calismalari bu calismalari arka plana atmayi basardi Aristoteles in hayvanlarin olusumlari uzerine calismalarinin yer aldigi Latince adi De Generatione Animalium olan eseridir Bu kitap embriyolojinin felsefenin konusu olarak alindigi ikinci kitaptir Ama bu kitap embriyoloji alaninda ilk bilimsel eser olarak kabul edilir Bu eser daha sonra doga bilimcileri filozoflar ve embriyologlar uzerinde etkili olmustur Eser 5 kitaptir ve her kitap birden fazla bolum icerir Ilk iki kitapta embriyolojiye daha fazla yer yerilir Aristoteles in calismalari o oldukten sonra da bircok kisiyi etkilemistir Ozellikle Ortacag bilginlerinden Aziz Albertus Magnus ve Thomas Aquinas bu kisiler arasindadir Aristoteles erkeklik ve disiligin niteligini ureme organlarinin yapi ve islevini yumurtlama ve yavrulama olaylarini spermin olusumunu farkli hayvan turlerindeki ciftlesme bicimlerini ve ureme ile gelisime iliskin diger butun yonleri tartisarak ureme biyolojisinin temellerini atti Aristoteles 19 yuzyilin sonunda bile tartisilan iki sorunla daha o donemde karsi karsiya gelmistir Bunlardan biri pangenez kurami yani vucuttaki her hucrenin ureme hucrelerine genetik malzeme saglamasi gorusuydu Ikincisi ise on olusuma karsi sirali olusum tartismasiydi 19 yuzyilda bile asilamayan bu tartismalari karsilastirmalari ve ustun akil yurutmeleri ile Aristoteles in ele almis olmasi sasilacak bir durumdu Ancak Aristoteles in bazi yanlislari da yok degildi Gozlemledigi butun hayvan gruplarinin dizileri yumurta uretirken memeli disilerinin de yumurtasi olabilecegi aklina gelmemisti Bu nedenle erkek sperminin disinin menstrual kan pihtisini sekillendirdigini ve memeli embriyosunun bundan olustugunu dusundu Onun ikinci bir hata daha yaptigina inanildi Kurbaga yumurtasindan bir baska canli degil de kurbaga olusuyordu Sanki yumurta onu bir amaca goturen bir bilgi iceriyordu Bundan dolayi Aristoteles nihai neden varsayimina yoneldi Bu nihai neden in genetik program oldugu ancak bu donemde anlasilabildi Gelisim biyolojisi Aristoteles ten sonra 17 yuzyila kadar herhangi bir ilerleme gosteremedi Aristoteles in Yumurtalari Acmasi Yumurtadan cikis butun kuslarda benzer bicimde gerceklesir Ama nuvenin olusumundan kusun olusumuna kadar gecen sure daha once de soylendigi gibi farklilik gosterir Ortalama bir tavukta embriyo uc gun uc gece icinde belirmeye baslar daha buyuk kuslarda bu evre daha uzun daha kucuk olanlarda ise daha kisadir Yumurta sarisi varliga katildikca sivri tarafa dogru yumurtanin ana ogesinin bulundugu ve yumurtanin catladigi taraf buyur Kalp kan lekecikleri biciminde yumurtanin akinda belirmeye baslar Bu nokta yasami elinde tasirmis gibi carpar ve devinir Buradan icinde kan bulunan iki damar yoluyla sarmal bicimde yumurta maddesi buyudukce civardaki her iki zara dogru yonelir simdi yumurta sarisini kaplayan ve lifleri tasiyan bir zar bu damarlardan itibaren olusmaya baslar Bir sure sonra beden fark edilmeye baslar baslangicta oldukca kucuk ve beyazdir Bas acikca secilebilir Kafada gozler iyice disa dogru sismis olarak fark edilebilir Gozlerin bu durumu epey sure devam eder ama yavas yavas kuculup yuvalarina otururlar Dis kesimde ust kisimla karsilastirildiginda alt kisim belirsiz bir bicimde gorunmeye baslar Kalpten baslayan iki damardan biri civardaki zara dogru oteki gobek bagi gibi yumurta sarisina dogru gitmektedir Civcivin yasam ogesi yumurtanin akindadir besin ise gobek bagi yoluyla yumurtanin sarisindan saglanmaktadir Yumurta on gunluk oldugunda civciv butun kisimlariyla acikca gorulebilir Kafa vucudun oteki kisimlarindan daha buyuktur gozler bu donemde siyah renkli ve fasulye tanesinden daha iridir Ust deri soyulursa icinde beyaz ve donuk bir sivinin oldugu bunun gunes isiginda parladigi ve icinde sert bir maddenin bulunmadigi gorulecektir Bu donemde daha iri olan ic organlar da gorulebilir Ornegin ic organlarin duzeni ve mide gorulebilir kalpten basliyor gibi gorunen damarlar ise gobekle yakin bir konumdadirlar Gobek bolgesinden bir cift damar uzamistir biri yumurta sarisini sarmalayan zara dogru yumurta sarisi su an sividir ya da normalden daha sivimsidir oteki de civcivi saran zari yumurta sarisini saran zari ve aradaki siviyi hep birlikte saran zara dogru uzar Civciv buyudukce yumurta sarisinin bir kismi yavasca yukari dogru kayar ve beyaz sivi arada kalir yumurtanin aki sarinin alt kismindadir dis kisimda oldugu gibi Onuncu gunde yumurtanin aki en dis yuzeydedir miktari azalmis maddesi katilasmis rengi solmus ve yapiskanlik kazanmistir Kurucu bolumlerin duzeni asagidaki gibidir Birinci ve en dista kabuga ait olan degil onun altindaki yumurta zari gelmektedir Bu zarin icinde ak bir sivi vardir daha sonra civciv ve onu sarmalayan civcivi sividan ayiran zar gelmektedir civcivden sonra yumurta sansi gelmektedir Daha once aciklandigi gibi damarlardan biri buraya oteki de beyazi kaplayan maddeye gitmektedir Serumu andiran bir siviya sahip bir zar ic yapiyi kaplamaktadir Daha sonra embriyonun hemen yaninda onceden aciklandigi gibi kendisini sividan ayiran baska bir zar gelmektedir Bunun altinda yumurta sarisi vardir o da baska embriyoyu her iki sividan koruyan bir zar bu zara yumurta sarisi buyuk damar ve kalbe giden gobek kordonunu yine bu zar icinden ilerletir icine sarilmistir Yirminci gune dogru eger yumurtayi kirip civcive dokunursaniz iceri dogru hareket edip kipirdar yirmi gun gectikten sonra civciv tuyle kaplanmis ve kabugu catlatmaya baslamistir Bas sag bacak ustunde bogure yakin konumdadir ve kanat basin ustundedir bu anda zarin bir dogum sonrasini andirdigini acikca gorebiliriz Bu zar kabugun en disindaki zardan hemen sonra cikar Bu zara gobek baglarindan birinin bagli oldugunu ve civciv butun olarak su an bunun icindedir soylemistik yumurta sarisini cevreleyen ve ona dogru gittigi aciklanan ikinci gobek bagi da dogum sonrasini andiriyor Bunlarin ikisinin de buyuk damar ve kalp ile baglantili olduklari aciklanmisti Bu sartlarda dis dogum sonrasina bagli olan gobek bagi bozulur ve civcivden ayrilir Yumurta sarisina goturen zar ise yaratigin ince bagirsagina baglidir Su anda yumurta sarisinin onemli bir kismi civcivin icindedir Civcivin midesinde sari bir pihti vardir Bu ana kadar civciv kalintilari dis dogum sonrasina dogru akitir Midesinde artiklar vardir distaki kalinti aktir ve iceride beyaz bir madde vardir Zaman gectikce yumurta sarisinin buyuklugu azala azala en son civciv tarafindan tamamen tuketilip ozumsenir oyle ki yumurtadan ciktiktan on gun sonra civcivi ortadan ikiye ayirirsaniz bagirsaklara bagli kucuk bir yumurta sarisi kalintisini hala gorebilirsiniz ama kordondan ayrilmistir ve aradaki aralikta bir sey yoktur cunku tumuyle kullanilmistir Yukarida belirtilen zaman boyunca civciv uyur uyanir yukari bakar ve kipirdar kalp ve gobek bagi ise yaratik soluk alircasina titrer Kuslarda yumurtadan ureme hakkinda bu kadar yeter Aristoteles sonrasi embriyoloji Helenistik donem ve Iskenderiye okullarindaki calismalarin az bir kismi elimize ulasmistir Orta Cag Avrupasi nda ise Yunan bilimi Arap yazarlar sayesinde ogrenilmistir Galen ve Ibni Sina ise tip ve biyoloji bilgisinin en onemli kaynaklaridir Ama Orta Cag bilimi Aristoteles i bircok acidan kaynak olarak gormekteydi Orta Cag da embriyoloji ozellikle Historia Animalium dan alintilanan bolumu ornek alinmistir Aristotelesci gelenegin en iyi orneklerinden biri 1276 yili civarinda Romali Giles tarafindan yazilir De Formatione Corporis Humani in Utero adli bu calismada erkek ve disi ebeveynin dogurganlik surecine katkilarina iliskin kuramsal tartismalar bulunmaktadir Ayrica burada insanin embriyolojik gelisimini de icine alabilecek ceninin gelisimine iliskin aciklamalar yer alir 1604 yilina gelindiginde ise Fabricius De Formato Foetu adli calismasindaki sistemleri Aristoteles in daha onceden kaydettigi calismalara oldukca benzerdi Ayrica Romali Giles in de uzerinde durdugu bazi sorunlari tartismisti Ayrica bakinizEmbriyonik gelisimKaynakcaOzel Colin A Ronan Bilim Tarihi Tubitak Yayinlari Ankara 2005 s 110 111 Rom Harre Buyuk Bilimsel Deneyler Tubitak Yayinlari Ankara 1997 s 29 32 GenelRonan C 2005 Bilim Tarihi Ankara TUBITAK Yayinlari Harre R 1998 Buyuk Bilimsel Deneyler Ankara TUBITAK Yayinlari Mayr E 2008 Biyoloji Budur Ankara TUBITAK Yayinlari